
Z ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 29.581 başlık/FaRk ile birlikte,
29.554 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(97/120)
- SONSUZ ile/ve BİRE BİR
- SONSUZ ile/ve/değil/yerine/<> BİTİMSİZ
- SONSUZ ile/ve/= HERŞEY x HERŞEY
( INFINITE vs./and/= EVERYTHING X EVERYTHING )
- SONSUZ = NAMÜTENAHİ = INFINITE[İng.] = INFINI[Fr.] = UNENDLICH[Alm.] = INFINITUS, INFINITA[Lat.] = INFINITO/TA[İsp.]
- SONSUZ ile/ve SINIRLI SONSUZ
( ~ İLE/VE Pi sayısı. )
( Rasyonel. İLE/VE İrrasyonel. )
( INFINITE vs./and LIMITED INFINITE )
- SONSUZ ile SONSUZ / SONSUZ
- Sonsuza kadar SUS!!!
- SONSUZA KADAR değil/yerine ÖLENE KADAR
- SONSUZA YÖNELİK OLMA ile/ve/<>/değil SÜREKLİLİK
- SONSUZCA BÖLÜNEBİLİRLİK ile/ve BELİRLİ BİR NOKTAYA KADAR BÖLÜNEBİLİRLİK
- Sonsuzluğu yaşamak için SUS!!!
- SONSUZLUĞUN:
"VAROLUŞU" ile/değil ADI/ETİKETİ
- SONSUZLUK:
NİCELİKTE ile/değil NİTELİKTE
( Yoktur. İLE/DEĞİL Vardır. )
- SONSUZLUK ile/ve/||/<>/> AN ile/ve/||/<>/> TERSİNEMEZLİK(ENTROPİ) ile/ve/||/<>/> HEM, HEM DE | NE, NE DE ile/ve/||/<>/> BİLE DEĞİL (<> / > / < BİLE DEĞİL) (<> / > / < BİLE DEĞİL) ... ∞
- SONSUZLUK ile/ve/<> BÜTÜNLÜK
- SONSUZLUK ve/<>/>< GERÇEKLİK
( Hak. VE/<>/>< Olumsallık[keyfîlik]. )
- SONSUZLUK ile/ve/<> KISIR DÖNGÜ
- SONSUZ/LUK ile/ve/||/<> Pİ ile/ve/||/<> GOOGOLPLEX ile/ve/||/<> GRAHAM ile/ve/||/<> RAYO
( ∞ İLE İLE Googol, matematikteki büyük sayılardan biridir ve 10 üzeri 100'e eşittir. Başka bir deyişle 1 googol, 1 rakamına yüz sıfır ekleyerek yazılır. Bu terim, Amerika'lı matematikçi Edward Kasner'ın yeğeni Milton Sirotta[1929–1980] tarafından 1938 yılında kullanılmaya başlanmıştır.[Milton, bu sırada dokuz yaşındaydı.] )
( Bir trilyon, oniki sıfırla yazılır. Yüz tane sıfır kullanırsak, buna, bir "gogol" denilir. Bir gogol sıfır kullanılarak yazılan sayıya, "gogolplex" denilir. Evrendeki tüm moleküllerin sayısını yazmak için 79 sıfır yetiyor. Bir milyon gün, ancak 2739 yıl oluyor. İstanbul'un fethinden bu yana, sadece 17 milyar saniye geçmiş. Yazının bulunuşundan bugüne ise ancak 189 milyar saniye geçmiş.[Bu, trilyonun ancak beşte biridir.] Bir kişinin yaşamı, ortalama 2 milyar saniyedir. )
( "Graham ve Rayo Sayısı" ile ilgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )
- SONSUZ/LUK ile "ULAŞILAMAYAN"/"KÖTÜ" SONSUZ/LUK
- [ne yazık ki]
"SONUÇ ODAKLI/LIK" ve/||/<>/>/< HİLEKÂR/LIK
- SONUÇ ile/değil/yerine ÇIKARIM
- SONUÇ ile/ve/değil/yerine/||/<> DEĞERLENDİRME
- SONUÇ ve/||/<>/< KISIR/LIK
- SONUÇ ile/ve/||/<> ÖZET
- SONUÇ ile/ve/değil/||/<>/> ÜRÜN
- SONUÇ ile/ve/değil/<> UZANTI
- [ne yazık ki]
"SONUÇ ODAKLILIK/MERKEZLİLİK" ile/ve/||/<>/>/< TERBİYESİZLİK
- SÖNÜM / SÖNÜMLEMEK ile SÖNÜMLÜ
( Bir salınım hareketinin genliğinin, türlü dirençlerin etkisiyle küçülmesi, itfa. | Bir borcun her yıl ödenen taksitlerle belirli bir zaman sonunda ödenmiş olması, itfâ. İLE İLE Belirli bir sürede, genliği, sıfıra inen [salınım hareketi]. )
- SONURGU ile SONURTU
( Bir başlangıcın, bir olgunun, bir ilginin gerekli ve zorunlu görülen sonucu, vargısı. İLE Birbirine bağlı iki önermeden sonraki. )
- SOOTHSAYING/PREDICTION/PROPHECY/AUGURY vs. FORESIGHT/PRUDENCE
- AŞKI/MI / BENİ SORAN ...:
YARIM BULUR ve/||/<>/> YARIN BULUR ve/||/<>/> TAMAM OLUR
( Sen, bir tek gülerse/n tamam olur/um. )
- SORAN ile YANITLAYAN
( İstediği her şeyi sorabilen/sorabilecek olan. İLE Her şeyden yanıt veremeyecek olan. )
- SÖRF ile INTERNETTE SÖRF
( Denizdeki/karadaki sörf. İLE İnternetteki sitelerarasında dolaşma. )
- SORGU/İFADE TUTANAĞI:
ŞÜPHELİDE ile/ve/değil/||/<>/> OLAYDA TARAF VARSA
( [Kayıt/evrak/zabıt] Şüpheli sıfatıyla düzenlenir.[Suç isnâd edilen kişinin verdiği açıklamadır/ifadedir.] İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> "Bilgi alma" sıfatıyla düzenlenir. )
( Kolluk kuvvetleri tarafından. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Soruşturma savcısı tarafından alınır. )
- SORGULA!:
ELİNİ ve/||/<> DİLİNİ ve/||/<> YOLUNU ve/||/<>
GÜNÜNÜ ve/||/<> GÖNLÜNÜ ve/||/<> SONUNU
( Kazandıkça, bölüşemiyorsan. VE/||/<> Konuştukça, kırıcı oluyorsan. VE/||/<> Yürüdükçe, hedeften çıkıyorsan. VE/||/<> Günler/yıllar geçtikçe, yerinde sayıyorsan. VE/||/<> Sevildikçe, vefâsızlaşıyorsan. VE/||/<> Hangi durumda olursan ol! )
- SORGULAMA ile/ve/> ÇÖZÜMLEME
- SORGULAMA ile/ve/> DÜŞÜNCE/FİKİR AYRILIĞI
- SORGULAMA ve/||/<>/> ÖZGÜRLEŞME
- SORGULAMA ile/ve SINAMA
( TO INTERROGATE vs./and TO TEST )
- SORGULAMA ile/ve/||/<>/> SINANMA
- SORGULAMA ile/ve YORUM ÇOKLUĞU(NA ULAŞMAK)
- SORGULAMAK ile/ve/||/<>/> ANLAMAK ile/ve/||/<>/> AŞMAK
- SORGULAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖZLEMLEMEK
- SORGULAMAK ile/değil/yerine/</>< SORU SORMAK
( Bazı "savcı"ların yanlış, olumsuz, yüklü, kandırıcı tarzı. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Düşünenlerin, uygun, doğru, yerinde tutumu. )
- SORGULANABİLİR/LİK ile/ve/||/<> BİLİNEBİLİRLİK
- SORGULANAMAYACAK YANITLAR değil/yerine/>< YANITLANAMAYACAK SOR(G)ULAR
- SORGULANAMAYACAK YANITLAR değil/yerine YANITLANAMAYACAK SORULAR
- SORGULANMAK ile/ve/değil/yerine SORUMLULUK/U/NU ALMAK
- SORGUSUZ ile/ve/||/<>/> SORUSUZ/SUALSİZ[Ar.]
- SORİT[Fr. < Yun.] değil/yerine/= ÇIKARIM
( Öncül sayısı ikiden çok olan tasımsal çıkarım. )
- SÖRKIL[İng. < CIRCLE] değil/yerine/= DÖNGÜ
- SORMAK = ASK[İng.] = DEMANDER[Fr.] = FRAGEN[Alm.] = DOMANDARE[İt.] = PREGUNTAR[İsp.]
- SORMAK ile/ve/değil/||/<>/< SESLİ DÜŞÜNMEK
- SORMAK ile SORMAK/SOĞURMAK
( Birine soru yönelterek, herhangi bir konuda, ondan bilgi istemek. | Bir işin sorumluluğunun kendinde olması, bir işten sorumlu bulunmak. İLE Emmek. )
- SORMAK:
[ya] MERAKTAN ile/ve/||/<>/ya da ÖYLESİNE
- SORMAQ[Azr.] = EMMEK[Tr.]
- SORMAYAN ile/değil/yerine/>< SORAN
( Yaşam boyu ahmak ve aptal. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bir dakikalığına, "birkaç kişi nezdinde" "aptal." )
- SORU KİPİNDE İNANÇSIZLIK/ÜMİTSİZLİK ile/değil/yerine SORMAK
( "Yapsa ne olacak?" İLE/DEĞİL/YERİNE ... )
- SORU [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- SORU [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- SORU (SORMAK):
ÖĞRENMEK İÇİN ile/ve/değil/bazen/||/<> ANLAMAK İÇİN ile/ve/değil/bazen/||/<> GERİBİLDİRİM/ONAY İÇİN
- SORU SORMAK ve/=/||/<>/< SORUMLULUĞU İSTEMEK
- SORU ile/ve/değil HAKARET
( [not] QUESTION vs./but INSULT )
- SORU ile/ve/||/<>/> İLKE
- SORU ile/ve KUŞKU(/ŞÜPHE)
( QUESTION vs./and SUSPICION/DOUBT )
- SORU = QUESTION[İng.] = QUESTION[Fr.] = FRAGE[Alm.] = QUESTIONE[İt.] = CUESTIÓN[İsp.]
- SORU ile/ve/> SORUN ile/ve/> SORUNSAL
( Sorun olmadan/yoksa soru da olmaz/oluşmaz. )
( QUESTION and/> PROBLEM and/> PROBLEMATICAL )
- SORU ile/ve/<> YANIT
( Soru, yanıttan önce gelir. )
( Question comes before answer. )
( QUESTION vs./and ANSWER )
- SORULAR:
BİLİMİN TEMELLERİNİ İLGİLENDİRENLER ile/ve/||/<> BİLİMİN YÖNTEMİNİ İLGİLENDİRENLER
- SORULMAMIŞ/İSTENİLMEMİŞ ÖNERİ/TAVSİYE ile/ve/ne yazık ki/||/<>/< MASKELİ AŞAĞILAMA
- SORULURSA ile/ve/değil/||/<>/>/< SORULSA
- Sorumlu KONUŞ!!!
- SORUMLU TUT(UL)MAK ile/ve/değil/yerine SORUMLU OLMAK
- SORUMLULUK ...:
BİRİ/LERİ İÇİN değil HERKES İÇİN
- SORUMLULUK DUYMAK ile/ve/||/<>/> SORUMLU OLMAK
- SORUMLULUK [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- SORUMLULUK:
TEK ile/ve/||/<> TOPLU
- SORUMLULUK VERME ile/değil/yerine SORUMLULUK ALMA(YI SAĞLAMA)
( Sorumluluk verilmez, sorumluluk alınır. Sorumluluk alınması için koşullar, uygun yapıya büründürülür. )
( It's not right to "giving responsibility". Better to arrange conditions "to taking responsibility". )
( GIVING RESPONSIBILITY vs. TAKING RESPONSIBILITY
TAKING RESPONSIBILITY instead of GIVING RESPONSIBILITY )
- SORUMLULUK ile/ve AVANTAJ
( RESPONSIBILITY vs./and ADVANTAGE )
- SORUMLULUK ve/<> BAKIM
- SORUMLULUK ile/ve KARAR
( Kararlılık için duyarlılık ve tedbirlilik gerekir. )
( Olgun kişi, özellikle hareket içeren sorumluluklara olumlu bakar. )
( RESPONSIBILITY vs./and DECISION )
- SORUMLULUK ve/||/<>/< (KENDİNİ) SAVUNABİLMEK("SALDIRI" değil/olmayan!)
- SORUMLULUK ile KEYFÎLİK
( [ne yazık ki] Yüklenilen. İLE Üstlenilen. )
- SORUMLULUK ile/ve MEKANİZMA
( Sorumluluklardan kaçmanın yolu, "Benim sorumluluklarım var" demektir. )
( RESPONSIBILITY vs./and MECHANISM )
- SORUMLULUK = MESÛLİYET = RESPONSIBILITY[İng.] = RESPONSABILITÉ[Fr.] = VERANTWORTUNG[Alm.]
- SORUMLULUK ile/ve OLGUNLUK
( RESPONSIBILITY vs./and MATURITY )
- SORUMLULUK ve/||/<> ONUR
- SORUMLULUK ile SEVAP OLARAK (YAPMAK)
- SORUMLULUK ile/ve SORGULAMA
( RESPONSIBILITY vs./and TO INTERROGATE )
- SORUMLU/LUK ile/ve SUÇLU/LUK
( Sorumlu olmak, suçlulukla bağdaştırılmamalıdır. )
( RESPONSIBILITY vs./and TO INTERROGATE )
- SORUMLULUK ile/ve ÜSTLENME
( Sorumluluklarımızdan kaçınırsak, sorumluluklardan kaçınmamızın olumsuz/ağır sonuçlarından kaçınamayız. )
( RESPONSIBILITY vs./and TO TAKE ON )
- SORUMLULUKLARIN AZALDIĞI DURUMLAR:
CİNNET ile/ve/||/<> SAĞIRLIK YA DA ÖTEKİ DUYU YİTİMLERİ ile/ve/||/<> BELLEK ZAYIFLIĞI ile/ve/||/<> UYKU ile/ve/||/<> SARA ile/ve/||/<> HASTALIK ile/ve/||/<> HATA
- SORUMLULUKLARIN, KISMEN AZALDIĞI DURUMLAR:
BİLGİSİZLİK ile/ve/||/<> SARHOŞLUK(SEKİR) ile/ve/||/<> HAFİFLİK(HEZEL) ile/ve/||/<> SEFAHET ile/ve/||/<> SEFER
- SORUMLULUKLARIN, KISMEN AZALDIĞI DURUMLAR:
KÜÇÜKLÜK ile/ve/||/<> BUNAMA(ATEH) ile/ve/||/<> ÂDET GÖRME(HAYIZ)
- [ne yazık ki]
SORUMLULUKTAN KAÇMAK ile/ve/||/<>/< ÖZGÜRLÜĞÜ YADSIMAK
- SORUN:
BİLGİSİZ OLMAK değil KENDİMİZİ BİLGİN SANMAK
- SORUN "ÇIKARMAK/ÇIKARAN" ile/ve/değil/||/<>/< SORUNU GÜN YÜZÜNE ÇIKARMAK/ÇIKARAN
- SORUN ...:
"ÇÖZÜMLENMEDİ" ile/değil ÇÖZÜLDÜ/ÇÖZÜL(E)MEDİ
- SORUN:
ENGEL ile/değil/yerine/>< BASAMAK
( Önümüze çıkana, "engel" dersek, takılıp düşebiliriz; "basamak" dersek bir basamak daha yükseliriz. )
- SORUN/SIKINTI:
FARKLI OLMAK/TA ile/ve/||/<>/ne yazık ki FARKINDA OLMAMAK/TA
( )
- (SORUN:
) "İNANMAK/İNANMAMAK" değil KAYITSIZLIK
- SORUN:
(")SORUN(") değil SORUNA BAKIŞ AÇIMIZ
- SORUN:
"YAP(A)MAMA" ile/ve/değil/||/<>/< BAŞLAYAMAMA
- SORUN YAŞAMAK ile ÇİLE ÇEKMEK
- SORUN ile/ve ÇÖZÜLMESİ GEREKEN
( Hiçbir sorun, o sorunu yaratan "bilinç düzeyi" ile çözülemez. )
- SORUN ile/ve/değil DEĞERLENDİRME
- SORUN ile/ve EKSİKLİK
( PROBLEM vs./and DEFICIENCY )
- SORUN ile/değil/yerine FARK
- SORUN ve/||/<>/> HEDEF ve/||/<>/> ENGEL ve/||/<>/> GÜÇ KAYNAĞI
- SORUN ile/ve/değil/<> KAÇMA
- SORUN ile/ve/değil/yerine KONU
( Sorunumuzdan tümüyle haberdar olalım, ona her yönünden bakalım, onun, yaşamımızı nasıl etkilediğini gözlemleyelim. Sonra onu kendi haline bırakalım. )
( Hiçbir sorun tümüyle çözülemez, fakat siz onun geçerli olmadığı bir düzeye kendinizi çekebilirsiniz. )
( Sana bir yararı olmayacak sorun diye bir şey yoktur. )
( Yararlarına gereksinimin olduğu için sorunları ararsın. )
( [not] PROBLEM vs./and/but SUBJECT/TOPIC
SUBJECT/TOPIC instead of PROBLEM
Become fully aware of your problem, look at it from all sides, watch how it affects your life. Then leave it alone.
No problem is solved completely, but you can withdraw from it to a level on which it does not operate. )
- SORUN ile/ve/değil (KURAMSAL) DİL SORUN/LARI
- SORUN = MESELE = PROBLEM[İng., Alm.] = PROBLEME[Fr.] = PROBLEMA < PRO:ÖNE. BALLEIN:ATMAK[Yun.] = PROBLEMA[İsp.]
- SORUN ile/ve/değil ÖNCELİK
( [not] PROBLEM vs./and/but PRIORITY )
- SORUN ile SIKINTI
( Doğal olmayan yollarla sorun çözmek yerine onlara ayak uydurmak daha doğrudur. )
( PROBLEM/ISSUE vs. DISTRESS )
- SORUN ile/ve/=/||/<>/< "SONUÇ"
- SORUN ile/ve/ne yazık ki/||/<>/< SORUNUN OLMAMASI SORUNU
- SORUN ile SORUNUN SONUCU
( PROBLEM vs. CONSEQUENCE/RESULT OF THE PROBLEM )
- SORUN" ile/değil/yerine/>< VERİ
- SORUN" ile/ve/değil/<> "YÜK"
- SORUNDA:
ÇOKLUĞU ile/değil/yerine HİKMETİ
- SORU/NLAR:
ÇIKINCA ile/ve/değil/||/<>/> ÇIKTIKÇA
- SORUNLAR:
"DARBE" ile/değil/yerine PÜRÜZ
- SORUN/LAR:
DİNLEMEMEKTEN ile/ve/değil/||/<>/< DUYMAK FAKAT (DUYDUĞUNA) UYMAMAKTAN
- SORUN/LAR ile/ve/<> İLETİŞİM KOPUKLUĞU
- SORUNLAR ile/ve/||/<>/> OLANAKLAR ve FIRSATLAR
- SORUNLAR SORUNLAR İÇİN ÇÖZÜM ARAMAK/BULMAK
- SORUNLAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/> SORUNLARI TERK ETMEK
- SORUNLARA ODAKLANMAK ile/değil/yerine/>< OLASILIKLARA VE (ARA) ÇÖZÜMLERE ODAKLANIRSAK
( Daha çok sorun/umuz olur/oluşturur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Daha çok seçeneğimiz ve çözümümüz olur/oluşur. )
- SORUNLARDAN RAHATSIZ OLMAMAK/SORUNLARLA BAŞ ETMEK:
(AYRINTILARDA ...)
BİLGİSİZLİKLE/BİLİNÇSİZLİKLE ile/değil/yerine/>/>< BİLGİYLE/BİLİNÇLE
- SORUNLARDAN/KİŞİLERDEN "KAÇMAK/UZAKLAŞMAK" ile/değil/yerine SORUN(LU)LARI UZAKLAŞTIRMAK
- SORUNLARI:
AŞMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ASKIYA ALMAK
- SORUNLARI:
BAŞKALARIYLA OLAN/LAR ile/değil/yerine (OLABİLDİĞİNCE) KENDİYLE OLAN/LAR
( [çoğunlukla] Kendiyle, (ciddi) sorunları olan(lar)dır. İLE/DEĞİL/YERİNE Başkalarıyla, "sorunlu" "görünseler/düşünülseler" de sorunsuzdur(lar). )
( Sorunun, kendi(nde) olduğunu anla(ya)mayan kişiler, ne yazık ki, çözümü, başkalarının huzurunu bozmakta "arar/bulur". )
- SORU(N)LARI:
ÇÖZMEK ile/ve/||/<>/> AŞMAK
- SORUNLARI ERTELEMEK/DAHA SONRAYA TAŞIMAK yerine SORUNLARI TERK ETMEK
- SORUNLARI (SADECE) KONUŞMAK ile/ve/yerine/değil SORUNLAR İÇİN ÇÖZÜM ARAMAK/BULMAK
( Hiçbir sorun, onu yaratan 'bilinç seviyesi'yle çözülemez. )
( Problems cannot be solved at the same level of awareness that created them. )
( [not] (ONLY) TO TALK THE PROBLEMS vs./and TO SEARCH/FIND SOLUTION FOR PROBLEMS
TO SEARCH/FIND SOLUTION FOR PROBLEMS instead of (ONLY) TO TALK THE PROBLEMS )
- SORUNLARI:
SORUN OLARAK KONUŞMAK ile/yerine/değil İLERLEME/GELİŞİM ARACI OLARAK KONUŞMAK/DEĞERLENDİRMEK
( [not] TO TALK THE PROBLEMS AS PROBLEMS vs. TO TALK PROBLEMS AS VEHICLE FOR DEVELOPMENT/PROGRESS
TO TALK PROBLEMS AS VEHICLE FOR DEVELOPMENT/PROGRESS instead of TO TALK THE PROBLEMS AS PROBLEMS )
- SORUNLARIN:
OLUŞMASI ile/ve/değil/||/<>/< ORTAYA ÇIKMASI
- SORUNLARI(N/I):
ÖNEMSEMEMEK ile/ve/değil/yerine ÜSTÜNDE DURMAMAK
- SORUNLARI/SIKINTILARI:
ÖTELEMEK ile/değil/yerine ÇÖZMEK
- Sorunların çözülmesi için SUS!!!
- SORUN(LAR)LA:
"BAŞ BAŞA OLMAK" değil YÜZ YÜZE OLMAK
- SORUNLARLA/SIKINTILARLA:
BOĞUŞMAK değil/yerine YOĞRULMAK
- DURUM/RESİM:
SORUNLU ile/ve/değil/||/<>/< SORUNLULARIN
- SORUNLU "YASALARI":
REDDEDELİM değil/yerine DEĞİŞTİRELİM
- SORUN/LU ile RİSK/Lİ
( PROBLEM vs. RISK/Y )
- SORUNLU ile/değil/yerine/>< SORUMLU
- SORUNSAL = İHTİMALİ = PROBLEMATIC[İng.] = PRBOLÉMATIQUE[Fr.] = PROBLEMATISCH[Alm.] = PROBLEMATIKOS[Yun.]
- SORUNSAL ile/ve/değil KURAMSAL SORUNSAL
- SORUNU:
GÖRMEMEK ile/ve/||/<> ÇARPITMAK
- Sorunu KONUŞ!!!
- SORUNU YOK ETMEK değil/yerine SORUNU YÖNETMEK
- [ne yazık ki]
SORUNU ÇÖZMEYE:
NİYETİNİN OLMAMASI ile/ve/değil/||/<> KARARLILIK GÖSTERMEMEK
- SORUNUN:
"ÜSTÜNÜ ÖRTMEK" değil/yerine/>< ÜSTESİNDEN GELMEK
- SORUP SORUŞTURMAK
- SORUŞTURMA ile/ve/||/<>/> KOVUŞTURMA/KOĞUŞTURMA/TA'KÎBÂT
( Gizli. İLE/VE/||/<>/> Açık. )
- SORUŞTURMADA:
GİZLİLİK ile/ve/||/<> KISITLILIK
( Ancak ve sadece ilk 24 saat için uygulanabilir.[Sulh ceza mahkemesi tarafından verilir. İtiraz da yine bu mahkemeye yapılabilir.][Savcı ya da kollu kuvvet tarafından da alınabilmektedir.][Şüpheli, avukat da dahil olmak üzere hiçkimseyle görüştürülmez.][Hakkında herhangi bir belge/evrak almak olanaklı değildir.] İLE/VE/||/<>/> Soruşturmanın sağlığı açısından, bilgi/belge/verilerin, kişilerin eline geçmemesi için Sulh Ceza Hakimliği tarafından verilir.[Soruşturma aşamasından iddianamenin hazırlanıp mahkemece kabul edilip duruşma tarihi verildikten sonra kalkar.][Avukatlar, gizlilik kararı olan dosyalarda şüphelinin tüm araştırma raporları/tutanakları, belgeleri ve imzalı beyanlarını bu süreçte alabilir.][Gizlilik kararı, iddianame hazırlandıktan sonra (re'sen) kalkar.] )
- ŞOSE[Fr. CHAUSSEE] ile ŞOSET[Fr. CHAUSETTE ]
( Genellikle taş kırıkları üzerine kum döşenip silindir geçirilerek yapılan yol. İLE Kısa çorap. )
- SOSYAL MEDYA (5C):
KONUŞMA/SÖYLEŞİ ve/+/||/<>/> ORTAKLIK ve/+/||/<>/> YORUM ve/+/||/<>/> İŞBİRLİĞİ ve/+/||/<>/> KATKI
( 5C: CONVERSATION and/+/||/<>/> COMMUNITY and/+/||/<>/> and/+/||/<>/> COMMENTING and/+/||/<>/> CONTRIBUTION and/+/||/<>/> COLLABORATION )
- SOSYAL[İng. < SOCIAL < SOCIETY] değil/yerine/= TOPLUMSAL
- SOTE"YE (YATMAK) değil "SOTA"YA (YATMAK)
( SOTE[Fr. < SAUTÉ]: Küçük küçük doğranmış sebzeleri yağda hafifçe kavrulduktan sonra su, domates, biber vb. katılarak yapılan bir tür yemek. İLE/DEĞİL SOTA[İt. < SOTTO]: Uygun, elverişli [yer]. )
- SOURCE vs. CENTER
- ŞOV[İng. < SHOW] değil/yerine/= GÖSTERİ
- ŞÖVALE[Fr. CHEVALET] ile ŞÖVALYE[Fr. CHEVALIER]
( Tabloların üzerine konulup resim yapıldığı sehpa. İLE Eski Roma'da, üç sınıftan ikincisinin üyesi olan yurttaş. | Orta Çağ Avrupası'nda, özel eğitimle yetişmiş, belirli ülküler taşıyan, soylu, atlı savaşçı. | Derebeylik düzeninde, soyluluk unvanlarının en alt basamağı. | Günümüzde, Fransız hükûmetinin verdiği şeref belgesi ve nişanı. )
- SOVAN değil SOĞAN
- SÖVEN ile/değil/yerine/></< SEVEN
- ŞOVENİZM[Fr. < CHAUVINISME] ile DÜŞMANLIK
( Kendi ulusunu öne çıkararak değişik ırk ve uluslar arasında düşmanlık yaratmayı amaçlayan ve bu yolda kışkırtmada bulunan aşırı akım. İLE ... )
- Sövmeden, küfürsüz KONUŞ!!!
- [ne yazık ki]
SÖVMEK ile/ve/||/<>/> DÖVMEK
- SOVYET:
SO ve/||/<> VYET
( Birlikte, birarada. VE/||/<> Düşünme, konuşma. )
- SOY-SOP
- SOY değil/yerine YOL
- SOYA FASULYESİ ile/ve/||/<> HURMA YAĞI ile/ve/||/<> OKALİPTUS
( )
( Belgeselde altı çizilen bazı önemli(öncelikli) bilgi ve başlıklar...
- Yeryüzünde, her dört kişiden biri[1.5 milyar kişi], 6.000 yıl öncesinin olanaklarıyla yaşıyor. 7.7 milyarlık nüfusun, yarısından çoğu, kentlerde yaşıyor. Dünya nüfusu, 1950'den beri üç katına çıktı. Lagos'ta, nüfus, 1960 yılında 700.000 iken, 2025'te 16 milyona çıkmış olacak.
- Her hafta, bir milyondan fazla kişi, kentlere göç ediyor. Her altı kişiden biri, temel gereksinimlerini gideremeden yaşıyor. Kıtlık, daha fazla yayılarak 1 milyar kişinin aç yaşamasına neden oluyor. Nijerya, Afrika'nın en büyük petrol ihracatçısı olmasına karşın nüfusunun %70'i açlık sınırındadır.
- Kullanılan suyun %70'i hayvan yemi üretmek üzere tarıma yönlendirilmektedir. 1 kilo patates üretmek için 100 litre, 1 kilo pirinç üretmek için 4.000 litre, 1 kilo tavuk eti için 15.000 litre, 1 kilo sığır eti içinse 20.000 litre su tüketilmektedir. Çiftçilerin binlerce yılda oluşturduğu tarım ürünü çeşitliliğinin dörtte üçü, son yüzyılda silinmiş oldu.
- 1950'den bu yana, uluslararası ticaret hacmi, 20 kat arttı. Ticaretin %90'ı deniz üzerinden yapılıyor. Her yıl 500 milyon konteyner, dünyanın en büyük tüketim merkezlerine doğru yola çıkıyor.
- Dünya çapında yapılan tahıl ticaretinin %50'sinden fazlası, hayvan yemi için yapılıyor.
- 1950'den bu yana avlanılan balık sayısı, 5 kat artarak, 18 milyondan, 100 milyona çıktı. Binlerce fabrika gemisi, okyanuslardaki balıkları boşaltıyor. Avlanma bölgelerinin dörtte üçü, ya yok oldu, ya tüketildi ya da tükenmek üzere. Büyük balıkların çoğunun soyu, tekrar üreyebilecek zaman ve koşulları bulamadığından dolayı tükendi.
- Yeryüzündeki on ırmaktan biri, denize kavuşamıyor. Bu nedenle, Ürdün Irmağı'ndan yoksun kalan Lût Gölü'ndeki su seviyesi, her yıl, 1 metre azalmakta.
- Gelecek yüzyılda su kıtlığından en çok zarar görecekler, Hindistan'da yaşayanlar olarak görünüyor. Hindistan'da, son 50 yılda, 21 milyon kuyu kazıldı. (Ülkenin pek çok bölgesinde, ilk kez bu kadar derin kuyu açıldı.) Batı Hindistan'da, açılmış olan kuyuların %30'undan ümit kesilmiş durumda.
- Las Vegas'ta yaşayanlar, dünyanın en çok su tüketen bölgesinden biri.(Kişi başına günlük su tüketimi 800 ilâ 1000 litre.)
- Su kıtlığı, 2025'ten önce, 2 milyar kişiyi etkileyebilecek durumda. Her gün 5.000 kişi, kirli içme suyu nedeniyle ölüyor ve 1 milyar kişinin temiz suya erişimi yok.
- Bataklıklar, yeryüzünün %6'sını oluşturur. Durgun sularının derinliklerinde, pek çok bitki ve mikro organizma suyu süzer ve kirlilikten arındırır, kurak mevsimler için suyu korurlar. Son yüzyılda, otlak, tarım ya da inşaat alanı oluşturmak üzere yeryüzündeki tüm bataklıkların yarısı kurutulmuştur. Bataklıkların bize sunduğu zenginlikten habersiziz ne yazık ki.
- Mercan resiflerinin %30'u yok olmuştur. 2050 yılında, dünya üzerindeki canlı türlerin dörtte birinin yok olabileceği öngörülüyor.
- Ormanlar, yeryüzündeki biyo çeşitliliğin dörtte üçüne ev sahipliği yapar. Ekilebilir toprakların %40'ı, uzun vadeli hasar görmüş durumda. Her yıl, 13 milyon hektar orman yok oluyor.
- Amazon, 40 yılda, %20 oranında küçül(tül)müştür. Kesilen ağaçların alanı, hayvan çiftlikleri ve soya fasulyesi üretimi için tarım alanına dönüştürüldü. Bu soyaların %95'i, Avrupa ve Asya'daki çiftlik ve kümeslerde "et üretmek üzere" hayvanlar için kullanılmaktadır.
- Dünyanın en büyük 4. adası olan Borneo Adası, 20 yıl öncesine kadar geniş ormanla kaplıydı. 10 yıla kadar hiçbir ağaç bırakılmayacak. Bu durum, dünyada en çok tüketilen hurma yağı üretimine karar verilmesiyle ortaya çıktı. Yiyecek olmanın yanı sıra temizlik, kozmetik ürünleri ve alternatif yakıt olarak da kullanılıyor.
- Son 50 yılda kağıda artan ilginin beş kat artması nedeniyle kâğıt hamuru yapımında kullanılan okaliptuslar, toprağa salgıladıkları zehir nedeniyle daha sonra başka hiçbir bitki yetişmiyor. Hızlı yetişseler de su rezervlerini çok hızlı tüketiyor.
Yaşamsal olanlar, gereksiz olanlar için yok ediliyor.
- Karayipler'in Haiti adasında da ormanların sadece %2'si kaldı.
- Paskalya Adası'nda yaşayan Rapauliler, burada yetişen, dünyanın en yüksek palmiye ağaçlarını tümünü kereste için keserek kendilerini, adadaki yaşamı ve örnek uygarlıklarını yok ettiler.
- Kıta buzulları, son 40 yılda kalınlığının %40'ını kaybetmiş durumda. Yüzey alanının da 2030'a kadar yok olacağı düşünülüyor. Kuzey kutup bölgesindeki buzul, 30 yıl içinde, yüzey genişliğinin %30'unu kaybetti.
- Grönland'daki buzullar, yeryüzündeki tüm tatlı suyun %20'sine denk geliyor. Bu buzul erirse, deniz seviyesi 7 metre yükselecek. Bu bölgedeki erimenin nedeni de tüm dünyadaki sera gazı salınımından kaynaklanmaktadır.
- Atmosferdeki büyük rüzgâr akımları yön değiştiriyor.
- Dünya nüfusunun %70'i, kıyı düzlüklerinde yaşıyor. En büyük 15 ülkenin 11'i, ya deniz kıyısında, ya da ırmak ağzında kurulu. Göçler kaçınılmaz olacak fakat öngörülemeyen, göçlerin ne kadar büyük olacağı.
- Klimanjero Dağı'ndaki buzulların da %80'i erimiş durumda.
- Avustralya'daki tarım alanlarının yarısı, kuraklıktan yüksek oranda etkilenmiş durumda. 12.000 yıldır gelişimimizi sağlayan iklimsel dengeyi tehlikeye atıyoruz.
- Dünya nüfusunun %20'si, ayrıcalıklı bir güç olarak görülen mineral ve tüm kaynakların %80'ini tüketiyor. Madencilik, yeryüzündeki tüm rezervleri, yüz yıl sona ermeden tüketmiş olacak. İki milyardan fazla kişinin yaşamı kömüre bağımlı olarak sürüyor.
- Dünyada askerî giderlere yapılan harcamalar, gelişmekte olan ülkelere yapılan yardımlardan 12 kat daha fazla.
- Her dört memeliden biri, her sekiz kuştan biri, her üç amfibiden biri yok olma tehlikesi altında. Canlı türleri, normalden bin kat daha fazla yok oluyor.
- Son 15 yılın ortalama sıcaklıkları, bu döneme kadar görülen ve kaydedilen en yüksek sıcaklıklar oldu.
- 2050 yılında, 200 milyonu aşan iklim mültecisi olabilir.
- Temel gereksinimlerimizle beliren "ümit ve hayaller", artık, doyumsuzluk ve savurganlığı da beraberinde getiriyor.
- Bireyler arasındaki dayanışmayı sağlamak, ötekileştirdiklerinin çektikleri acıdan kaçmak için duvarlar mı öreceğiz?
- Hepimiz, aynı ailenin bireyleriyiz. )
( BORNEO ADASI
)
- SOYGA ile SOYKA
( Tüyleri alacalı, küçük bir karga türü. İLE Ölünün üzerinden çıkan giysi. | Yaramaz, huysuz. )
- SOYLA ile/||/<> SÖYLE
( Manzum söz söylemek, hitap/hitabet etmek. İLE/||/<> Belirsiz söylemek. )
- ŞÖYLE-BÖYLE(ESTEK KÖSTEK)
- SÖYLE! GİTSİN! ile/değil/yerine/>< SUS! BİTSİN!
- ŞÖYLE ile BÖYLE ile ŞÖYLE YA DA BÖYLE ile ŞÖYLE VE BÖYLE
( [LIKE] THAT vs. [LIKE] THIS vs. [LIKE] THAT OR THIS vs. [LIKE] THAT AND THIS )
- SÖYLE ile/değil ŞÖYLE
- SÖYLEDİKLERİMİZ ile/ve/<> SÖYLEYEMEDİKLERİMİZ
( ... İLE/VE/<> Söylediklerimizden daha çok pişmanlığa neden olur. )
- SÖYLEM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< EYLEM
- SÖYLEM ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> SÖYLENTİ
- SÖYLEM ile SÖYLEV
- SÖYLEME ile ANLATMA
( ... İLE Düşüncenin/konunun/olgunun/durumun aktarımı/paylaşımı. )
( SAYING vs. EXPLAINING )
- SÖYLEMEK ile/ve KAVRAMAK
( TO SAY vs./and COMPREHENSION )
- SÖYLEMEK ile/ve KONUŞMAK
( Yılan imgesi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Değnek imgesi. )
( dd İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> mdw )
( Sonuç [odaklılık]. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Süreç ve sonuç [birlikteliği ve bütünlüğü]. )
( "Kendini merkeze alma" ve ötekileri önemsizleştirmeye neden olur/olabilir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Ötekiyle birlikte kendini ve herkesin olası düşüncesini, durumunu/sürecini dikkate almayı gerektirir/sağlar. )
( [not] TO SAY/TELL vs./and/but/||/<> TO TALK
TO TALK instead of TO SAY/TELL )
- SÖYLEMEK ile/ve ÖNERMEK
( TO SAY vs./and TO SUGGEST/RECOMMEND )
- SÖYLEMEK ile/ve/yerine ÖRNEK VERMEK
- SÖYLEMEK ile SAPTAMAK
( TO SAY vs. TO DETERMINE )
- SÖYLEMEK ile UYARMAK/İKÂZ ETMEK
- SÖYLEMEKTEN/YAPMAKTAN (")KURTULMAK(") ile/ve/<>/değil SORUMLULUKTAN (")KURTULMAK(")
- SÖYLEMLERİMİZİN/EYLEMLERİMİZİN:
SORUMLULUĞUNU ALMAK ve/||/<>/> (DOĞRUDAN/OLASI) SONUÇLARINA KATLANMAK
- SÖYLENCE = ÜSTURE = MYTHE[İng., Fr.] = MYTHOS[Alm., Yun.] = MITO[İsp.]
- SÖYLENCEBİLİM = İLM-İ ESATİR = MYTHOLOGY[İng.] = MYTHOLOGIE[Fr., Alm.] = MYTHOLOGIA[Yun.] = MITOLOGIA[İsp.]
- KONUYU/SÖYLENENİ/SÖYLEDİĞİNİZİ ...:
ANLAMAMAK/ANLAMIYORUM ile/ve/değil/||/<>/> BEĞENMEMEK/BEĞENMİYORUM
- SÖYLENİLECEK SÖZÜ OLMAYANIN:
[ne yazık ki]
[ya] YÜKSEK SESİ ve/ya da/||/<> "ÖFKESİ"
- SÖYLENİLEMEYEN ile/ve/<> SESLENDİRİLEMEYEN
( ARETA ile/ve/<> APORETA )
- SÖYLENİŞ VE YAZILIŞLARI AYNI, ANLAMLARI FARKLI SÖZCÜKLERİ(ADAŞ)(HOMONYME)
- SÖYLENİŞ/SÖYLEYİŞ ile SESLENDİRİŞ
( TELÂFFUZ ile TASAVVUT[< SAVT] )
( PRONUNCIATION vs. PHONATE )
( ... avec PHONATION )
- SÖYLENMEK ile DODURDA(N)MAK
- SÖYLENTİ ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> DEDİKODU
- SÖYLERKEN BUYRUK VERMEK ile/değil/yerine/>< SÖYLEMEK
- SÖYLEYİŞ/BİÇEM/ÜSLÛP:
YALIN/SADE ile YÜKSEK ile KARIŞIK
- SÖYLEYİŞ/TELÂFFUZ ile/ve/<> İTİRAF
- SÖYLEYİŞ ile/ve/<> DEĞİNİ
- SÖYLEYİŞ ile SÖYLENİŞ
- SÖYLEYİŞ ve VURGU YANLIŞLARI
- SÖYLEYİŞ ile/||/<> YANSIMA ile/||/<> ULAM ile/||/<> KAPLAM ile/||/<> GÖÇÜŞME ile/||/<> YALINLAŞTIRMA/SADELEŞTİRME/HAFİFLETME/TAHFİF ile/||/<> KATMERLENME/MUZÂAF ile/||/<> AKIŞMA ile/||/<> BENZEŞİM ile/||/<> ÖTÜMLÜ/TİTREŞİMLİ/SEDÂLI ile/||/<> ÖTÜMSÜZ/TİTREŞİMSİZ/SEDÂSIZ
( Sesleme edimi sırasında seslerle bürünsel öğeleri söyleme, gerçekleştirme biçimi. İLE/||/<> Dış gerçeklik düzleminde var olan ses ya da gürültüleri, işitimsel izlenimi yansıtacak biçimde aktaran, adlandırılan gerçeği ses öykünmesi yoluyla belirten dilsel öğe. İLE/||/<> Dilbilgisel ya da anlamsal sınıflandırma birimi. Çeşitli ortak dilbilgisel ve anlamsal ölçütlere göre dil öğelerinin yerleştirildiği ya da oluşturduğu sınıf. İLE/||/<> Bir kavramın kapsamına giren, o kavramın tanımladığı öğelerin tümü. İLE/||/<> Bir sözcük içinde birbirini izleyen iki ses biriminin yer değiştirmesi. İLE/||/<> Kolaylık sağlama amacıyla sözcükten bazı yazaçların düşürülmesi. İLE/||/<> Bir sözcükte ortadaki yazaç ile son yazacın aynı yazaçla tekrarlanması. İLE/||/<> Kulağa hoş gelen seslerin birbirini izlemesi. İLE/||/<> Bir sesin söz zincirinde kendisinden önce ya da sonra gelen bir başka sesle birlikte bulunmasından doğan ve birinden öbürüne özellik aktanmı yoluyla gerçekleşen değişim. İLE/||/<> Ses tellerinin titreşimiyle nitelenen sesler için kullanılır. İLE/||/<> Ses telleri titreşmeden oluşan sesler için kullanılır (p, ç, q, k). )
- SOYLU" ve/||/=/<> İNSAFA GELEN
( En "soylu" kişi/ler, insafa gelen(ler)dir. )
- SÖYLÜYOR ile/ve/değil BİLDİRİYOR
- SOYMAK ile/ve/<> AYIKLAMAK ile/ve/<> TEMİZLEMEK
- SOYMAK ile SIYIRMAK
( TO SHELL/PEEL vs. TO PEEL OFF )
- SOYTARI ile/ve/||/<> DELİ
( [Gerçeği ...]
Görür. İLE/VE/||/<> Dile getirir. )
- SOYUNMUŞ/SOYUNUK" ile (")ÇIPLAK/cıbıl(")
- SOYUT EVRENSELLER ile/ve SOMUT EVRENSELLER
- SOYUT TÜMEL ile/ve/<>/> SOMUT TÜMEL
( İdea. İLE/VE/<>/> İdeal. )
- SOYUT ile BELİRLENİMSİZLİK
- SOYUT ile/ve/değil/=/||/<> İLİŞKİSİZLİK (/"İLİŞKİ/LİLİK")
- SOYUT = MÜCERRET = ABSTRACT[İng.] = ABSTRAIT[Fr.] = ABSTRAKT[Alm.] = ABSTRACTUM[Lat.] = ABSTRACTO/TA[İsp.]
- SOYUT ile SOMUT
( Soyut, AKIL'ın alanıdır. Varlık-Yokluk, Birlik-Çokluk gibi kavramlardır soyut olanlar. | İlişkisizlik. İLE İlkesine/yasasına göre işleyen olgu. | Duyunun kavramlaştırılması. | Kavram çiftleri arasındaki ilişki. | Ayrımların birliği. )
( BAZI SOYUTLAR:
* AHLÂK
* CEBİR
* MÛSİKÎ
* METAFİZİK )
( Saltık[mutlak]. İLE Göreli. )
( ABSTRACT vs. CONCRETE )
( CONCRET avec ABSTRAIT )
( KONKRET mit ABSTRAKT )
( CONCRETO con ABSTRACTO )
( CONCRETO con ASTRATTO )
( MÜCERRED ile/ve MÜŞAHHAS )
- SOYUT ile SONSUZLUK
- SOYUT ile/ve/||/<> SONUÇ
- SOYUT ile/değil YÜZEYSEL
- SOYUTLAMA (YETENEĞİ/YETKİNLİĞİ/GÜCÜ) ile/ve/||/<> BENZETME/MECAZ (YETENEĞİ/YETKİNLİĞİ/GÜCÜ)
- SOYUTLAMA ile/ve BÜTÜNLÜKLÜ SOYUTLAMA
( ABSTRACTION vs./and ABSTRACTION IN INTEGRITY )
- SOYUTLAMA ile GENELLEME
- SOYUTLAMA ile OLASI SONSAL SOYUTLAMA
( ABSTRACTION vs. PROBABLE APOSTERIORI UNIVERSALISATION )
- SOYUTLAMA ile/ve/değil/||/<>/< SIYIRMA/AYIRMA/DIŞA ÇIKARMA
- SOYUTLAMA ile SOYUTLAMA
- SOYUTLAMA ile/ve/||/<> SOYUTLANMA
( ABSTRACTION vs./and/<> TO GET IN ABSTRACTION )
- SOYUTLAMAK ile/ve/||/<>/> SOYUTLAMANIN SOYUTLA(N)MASI
- SOYUTLANMA ve/<> GÜZELLİK
- SOYUTLA(N)MAK ile/değil/yerine DERİNLEŞ(TİR)MEK
( [not] TO GET IN ABSTRACTION vs./but (TO GET) DEEPEN
(TO GET) DEEPEN instead of TO GET IN ABSTRACTION )
- SOYUTLAŞTIRMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YAŞAMA GEÇİRME
- SÖZ:
"AĞDALI" ile/ve/değil/||/<>/< ABARTILI ile/ve/değil/||/<>/< AYRINTILI
- SÖZ (ALMAK/VERMEK) ile/değil/yerine OLUR/ONAY (ALMAK/VERMEK)
( [not] TO GET/GIVE PROMISE vs. TO GET/GIVE APPROVAL/CONSENT
TO GET/GIVE APPROVAL/CONSENT instead of TO GET/GIVE PROMISE )
- SÖZ:
DİLLERDE ile/ve/||/<> GÖNÜLLERDE
( Destan olur. İLE/VE/||/<> Şiir olur. )
- SÖZ DİNLEMEK ile/ve/<> DİKKATE ALMAK
( Söylenilen ya da yapılması istenilen/beklenilen şeyin size [o an için] uymaması, o sözü/düşünceyi ya da durumu dikkate almamanızı gerektirmez. Gençlik/cehâlet düşünce ve tavırları olarak tepki gösterme eğiliminde olabilirsiniz fakat durum, söylenilen söze uyum gösterip göstermemekten çok [kulakardı etmek yerine] yeterince dikkate alıyor olmayı gerektirir. "Sırtına bir şey al/giy!" sözüne, hiç düşünmeden/değerlendirmeden, hızlıca "bana bir şey olmaz!", "gerek yok!", "sen yaşlı olduğun için söylüyorsun/önemsiyorsun" şeklinde yanıt vermek yerine yeteri kadar dikkate almakta yarar vardır. )
- SÖZ DİNLEMEK ile SÖZ DİNLEMEK
( "Yapma ve yap" denileni yerine getirmek, uygulamak. İLE Konuşulanları dinlemek/dinlemeye çalışmak, konuşulanlara dikkatini yöneltmek/kulak kabartmak. )
- Söz dinleyerek KONUŞ!!!
- SÖZ DİZİLİMİ DEĞİŞTİRGENİ ile ...
( WORD ORDER PARAMETER )
- SÖZ [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- SÖZ:
KABUL GÖRMEK İÇİN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DOĞRULUĞUNDAN DOLAYI
- SÖZ KESEN/HOŞAF[Fars.] ile KİFÂYE/KOMPOSTO
( Kurudan yapılır. İLE Tazeden yapılır. )
( Sıvı yoğundur. İLE Ürün yoğundur. )
( Yemek sırasında/yanında içilir. İLE Yemek sonrasında içilir/yenir. )
( Şekerli de şekersiz de olabilir. İLE Şekerlidir. )
- SÖZ KESMEK ile SÖZÜ KESMEK
- Söz KONUŞ!!!
- SÖZ/LÂFIZ:
İLZAMÎ ile/ve/||/<> İLTİZAMÎ
( EMİR | DÂVÂ | TALEP | HÜKÜM | VASİYET
ile/ve/||/<>
BORCU İKRAR[İKRÂR-I Bİ'D-DEYN]/SUÇU İKRÂR[Vİ'T-TÖHMET] | ŞAHADET | GAİP HAKKINDAKİ KEFÂLET | ŞARTA MUKÂRİN TAAHHÜTLER )
- SÖZ/ÖNERİ/ÖĞÜT DİKKATE ALMAK, ZİHNİNDE BULUNDURMAK
- SÖZ:
ÖRTÜK ile KİNÂYE
- SÖZ [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]
itibariyle 29.581 başlık/FaRk ile birlikte,
29.554 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(97/120)