
Z ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 29.581 başlık/FaRk ile birlikte,
29.554 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(17/120)
- BİLİM ile/ve İLİM
( + DÜZEN(KOZMOS) + NEDENSELLİK + ÖLÇME * MATEMATİK * DİLSEL + HESAP ETMEK * GEOMETRİ * ARİTMETİK * ŞİİR * MÜZİK + KEŞİF * GÖZLEM * KAYIT (İLK KAYIT: MISIR RASATHANELERİ M.Ö. 2500) + TAKLİT )
( İLİM: Yaşamın ahireti. )
- BİLİM ile/ve/<> SANAT (VE HAYAL ETME (YETİSİ)[MUHAYYİLE])
( Olanı kavramak. İLE/VE/<> "Olmayanı" getirmek. )
- BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE
( İnsan olmayan her şeyden söz eder. İLE/VE/||/<> İnsanı anlatır. İLE/VE/||/<> Kişinin varoluşunu anlatır. )
( Varolan. İLE/VE/||/<> Var olması gereken. İLE/VE/||/<> Hayal ettiğini/n gerçekleştir(il)me(si). )
( Herhangi bir işi: Bilimsellikle başlat, sanatsallıkla destekle, felsefeyle tamamla! )
( Sanatın özü, içsel bir deneyimi iletebilmek için dış formları kullanmaktır. )
( Sanatı olmayan millet, her zaman dilencidir. )
( Sanat: Mekânı/zamanı iyi kullanmak. | Görüp göstermek. )
( Birleştirmek/birlikte tutmak gerekiyor. )
( MİFTÂHÜ'S-SAÂDE ve MİSBÂHÜ'S-SİYÂDE )
( FELSEFE: Aklı kullanma sanatı. )
( The essence of art is to use the outer form to convey an inner experience. )
( Sanat, dekoltedir. )
( Sanatın yolu, sanattır. )
( SANAT: Ben'in, yaratıcı gücünü keşfetmek. )
( Sanat, bir şeyi, başka bir şey olarak görme çabasıdır. | Başka bir şey olma olanağı tanımaktır. )
( Felsefe, kimsenin, itibar edip etmemesine, itibar etmeyendir/etmemektir. )
( Felsefe, olan ile olması gereken arasındaki kavramsal düzendir. )
( Felsefe, düşüncenin merdiveni ve mirâcıdır. )
( Felsefe, ekinin/kültürün bilincine varmaktır. )
( ya, ya da[0 / I] İLE/VE/||/<> hem, hem de İLE/VE/||/<> hem, hem de | ne, ne de )
( "Öğrenilmiş sanat" olmaz! )
( Felsefenin en büyük özelliği, hakikat dışındaki herşeyden uzak tutabilmesidir. )
( Felsefe, üçlülük üzerinedir/üzerindendir. )
( Felsefe, mantık bilimidir. )
( FELSEFE = MUHABBET'ÜL/İSÂR'ÜL HİKMET )
( PHILO SOPHOS:
BİLGELİĞİ SEVMEK değil TANRI'YI SEVMEK )
( Her şeyi kaybetmiş sayılmayız. Her şeyi gösteren müziğimizi/sanatımızı kaybetmediğimiz sürece... )
( Verinin/bilinin/bilginin iyileşmesi/iyileştirilmesi/geliştirilmesi. İLE/VE/||/<> Zekânın iyileşmesi/iyileştirilmesi/geliştirilmesi. İLE/VE/||/<> Aklın iyileşmesi/iyileştirilmesi/geliştirilmesi. )
( SCIENCE vs./and/||/<> PHILOSOPHY vs./and/||/<> ART )
- BİLİM ve/||/<> ŞİİR
( Aklın şiiri. VE/||/<> Kalbin bilimi. )
- (B)İLİM ve/||/<> ZİKİR ve/||/<> AŞK
( Aklın gereği/terbiyesi/zekâtı. VE/||/<> Sözün gereği/terbiyesi/zekâtı. VE/||/<> Gönlün gereği/terbiyesi/zekâtı. )
- BİLİMBİREYİ ile/ve/değil/yerine DOĞA FİLOZOFU
( Bugünkü anlamda "Bilim" sözcüğünün kullanımı ilk kez ancak 1837 civarında kullanılmaya başlanmıştır. Dolayısıyla 1837 öncesi uğraşlara "doğa felsefesi" ve bu alanda çalışma yapanlara "bilimkişisi" değil "doğa filozofu" tanımı kullanılmaktadır. )
( Âlimin ölümü, âlemin ölümü gibidir. )
( ... ile/ve/değil PERİPATETİK | MEŞŞAİ )
( Görüşmelerimiz sırasında, ... tutarlı bir biçimde, "bilgi kişisi" sözcüklerini kullanıyor ya da bu kavrama göndermeler yapıyordu. Ama bununla ne demek istediğini hiç açıklamamıştı. Bunu, ona sordum.
"Bilgi kişisi, öğrenimin zorluklarına katlanmayı göze almış kişidir," diye yanıtladı. "Acele etmeden, bocalamadan, erk ve bilgi gizlerinin sökülmesi, çözülmesi yolunda, gidebileceği son aşamaya varmış olan bir kişidir."
"Her isteyen, bilgi kişisi olabilir mi?"
"Hayır, herkes olamaz."
"Bilgi kişisi olmak için insan ne yapmalıdır öyleyse?"
"Dört doğal düşmanına meydan okuyup onları yenmelidir."
"O dört düşmanını yenen bir kişi, bilgi kişisi olur mu?"
"Evet. Ancak, dört düşmanının her birini yenebilen kişiye, 'bilgi kişisi' denir."
"Bu düşmanları yenen herkes, 'bilgi kişisi' olur mu?"
"Hepsini yenen herkes, 'bilgi kişisi' olur."
"Bu düşmanlarla savaşıma geçmeden önce, yapılması gereken başka şeyler yok mudur?"
"Yoktur. Her isteyen, bilgi kişisi, olmayı deneyebilir ama çok azı gerçekten başarır bu işi -doğal bir şey bu-. Bilgi kişisi olma yolunda karşılaşılan düşmanlar, gerçekten korkunç şeylerdir; çoğu kişi, yenik düşer onlara."
"Nasıl düşmanlar bunlar, ... ?
Düşmanlar konusunda konuşmak istemedi. Bu konuyu anlamam için daha çok zaman olduğunu söyledi. Sözü değiştirmemek amacıyla benim bir bilgi kişisi olup olamayacağımı sordum. Bunu kimsenin kestiremeyeceğini bildirdi. Ama bir bilgi kişisi olup olamayacağımı gösteren herhangi bir ipucu bulunup bulunmadığını ısrarla sorunca, bunun, o dört düşmanla savaşımımın sonucuna bağlı olduğunu -onları yenebiliyor muyum yoksa onlara yeniliyor muyum- ama o savaşımın sonucunu şimdiden bilmesinin olanaksızlığını belirtti.
"Savaşımın sonucunu görebilmek için büyü yapmak ya da fala bakmak olanaklı mıdır?" diye sordum. Hiçkimsenin, ne araç kullanırsa kullansın, bu savaşımın sonucunu önceden bilemeyeceğini, kesin bir dille anlattı. Neden olarak da bilgi kişisi olmanın, geçici bir şey olduğunu gösterdi. Bu noktayı açıklamasını istediğimde, yanıtı şöyle oldu:
"Bilgi kişisi olmak sürekli değildir! Bir kişi, tam olarak bilgi insanı olamaz. Ancak, çok kısa bir an için olunuverir. Dört düşmanı yendikten sonra!"
"Söylesene, nasıl düşmanlar bunlar?"
Yanıt vermedi. Yine üsteledim ama konuyu değiştirdi ve başka şeyler anlatmaya başladı.
( Ertesi gün... )
Gitmeye hazırlanıyorken, birden, bilgi kişinin düşmanlarını yine sormak geldi içimden. Uzun süre uzakta kalacağımı, söyleyeceklerini yazarsam, bu konuları düşünme fırsatını bulabileceğimi anlatarak onu ikna etmeye çalıştım.
Bir süre, ikircikli, bekledi; sonra konuşmaya başladı:
"Bir kişi, öğrenmeye başlayınca, amaçlarının neler olduğunu kesin olarak bilmez. Başka bir niyeti vardır, amaçları belirgin değildir. Hiçbir zaman gerçekleşemeyecek ödüller ummaktadır. Çünkü, öğrenmenin "zorluklarını" bilmiyordur henüz."
"Yavaş yavaş öğrenmeye başlar -önceleri azar azar, sonra da büyük parçalar halinde-. Çok geçmeden, düşünceleri çatışır. Öğrendiği şey, umduğu, düşlediği gibi çıkmamıştır; bu durum, onu korkutur. Öğrenim, hiç de beklendiği gibi olmamıştır. Öğreniminin her adımı, yepyeni görevler yükler kişiye; kişinin korkuları, acımasızca birikir, baş kaldırır. Bir savaş alanına döner yaşamı.
"İşte, doğal düşmanların birincisiyle böyle karşılaşılır: Korkuyla! Yenmesi güç, hain, korkunç bir düşmandır korku. Tüm yol boyunca saklanır, ummadığın yerlerde, sinsi sinsi bekler seni. Eğer, onu karşında gördüğün zaman, kaçmaya başlarsan, unut artık bilgiye ulaşmayı."
"Korkup kaçan kişiye ne olur?"
"Bir şey olmaz. Ama öğrenemez bir daha. Korkusunu göğüslemesi, korkusuna karşın, öğrenme yolunda, bir adım daha ilerlemeyi göze alması gerekir. Bir adım daha, bir adım daha. Korkuyla dolmalı... Evet! Ama korksa da ilerlemeyi sürdürmeli, durmamalı! Bu işin yöntemi böyledir! Bu birinci düşmanın, pes edeceği bir an gelecektir. Kişiye, güven gelir. Niyeti daha da güçlenir. Öğrenmeyi, öyle korkutucu bir şey gibi görmez artık."
"Bu sevinçli an gelince, birinci doğal düşmanını yendiğini çok iyi bilir kişi."
"Hemen mi olur bu, yoksa, azar azar mı?
"Azar azar olur ama korkusunun kaybolması çabuk olur. Birdenbire olur."
"Ama yeni bir şeyler gelirse başına, yine korkmaz mı kişi?"
"Hayır. Korkusunu, bir kez yitirmeyegörsün. Kişi, artık yaşamında korku nedir bilmez. Korkunun yerini, zihin berraklığı alır -korkuyu silen bir zihin berraklığı-. Artık, o kişi, ne istediğini biliyordur; o isteklerini nasıl doyuracağını da biliyordur. Yeni öğrenimleri kazanmak için adımlarını nasıl atması gerektiğini sezer; her şey apaçık çıkmıştır ortaya. Artık, hiçbir şey saklı değildir bu kişiden."
"Bu da, ikinci düşmanın karşısına çıkarır onu: Berraklık! Ulaşılması, o denli zor olan zihin berraklığı, korkuyu kovar ama kör eder insanı aynı zamanda."
"Kişinin, kendinden kuşku duymasına yol açar, istediği şeyi yapabileceği inancını verir ona. Çünkü, o kişi, artık, herşeyi apaçık görebilmektedir. Berraklığın yüreklendirdiği kişi, bir türlü durmak bilmez. Ama büyük bir hata yapmaktadır. Bu işin, bir eksik yanı vardır. Kişi, kendini bu sözde erke bırakırsa, ikinci düşmanına boyun eğmiş sayılır. Ve öğrenme diye bir şey kalmaz. Sabırlı olması gereken yerde aceleci olacak ya da acele edilmesi gereken yerde sabırlı olmayı yeğleyecektir. Zaman gelecek, artık, yeni bir şey öğrenme yetisini yitirecektir."
"Bu tür bir yenilgiye uğrayan kişiye ne olur? Ölür mü?"
"Hayır, ölmez. İkinci düşmanı, bu kişinin, bir bilgi insanı olma çabasını kösteklemiştir; artık, bu kişi, bilgi insanı olmayı istemek yerine, devingen, kıvrak bir savaşçı olmayı yeğleyebilir. Ya da soytarı olmayı. Ne var ki, kendine pek pahalıya mal olan o berraklık, hiçbir zaman karanlığa ve korkuya dönüşmeyecektir. Yaşam boyunca, her şeyi açıkça görecektir ama yeni bir şey öğrenemeyecektir, öğrenme özlemi çekmeyecektir."
"Ama yenilmemek için yapabileceği bir şey yok mudur?"
"Korkuyu nasıl aşmışsa yine öyle yapmalıdır. Berraklığa, meydan okumalıdır. Elde ettiği berraklığı, önünü daha iyi görüp yeni adımlarını ona göre atmak için kullanmalıdır. En önemlisi de, berraklığının, bir yanlışlık sonucu ortaya çıktığını düşünmelidir. Ve öyle bir an gelecektir ki, bu berraklığın, gözleri önündeki bir noktadan başka bir şey olmadığını anlayacaktır. Böylece, ikinci düşmanını da yenmiş olacaktır. Artık, hiçbir şeyin, ona zarar veremeyeceği bir yere ulaşacaktır. Bu, bir hata olmayacaktır. Bu, gerçek bir erk(güç) olacaktır."
"Bu yere ulaşınca, ardından koştuğu erke, sonunda kavuştuğunu bilecektir. Ne isterse yapar artık bu erkle. Dostu, onun buyruğundadır artık. Ne isterse, yasa odur. Çevresinde ne varsa görmektedir. Ne var ki, üçüncü düşman dikiliverir karşısına: Erk!
"Düşmanların en güçlüsüdür erk. En doğal şey, ona boyun eğmektir. Öyle ya... O kişinin buyruğunda değil midir erk!? Buyurur; kimi sakıncaları göze ala ala, kendi yasalarını, kendi yapar. Çünkü, buyruk ondadır."
"Bu durumdaki biri, yaklaşmakta olan üçüncü düşmanın, pek farkına varmaz. Bir bakmışsın, birdenbire, haberi bile olmadan yitivermiş savaşımı. Düşmanı, onu, kıyıcı, tutarsız bir adam haline getirivermiş..."
"Erkini yitirir mi?"
"Hayır, berraklığını da erkini de hiçbir zaman yitirmez."
"Bilgi kişinindan farkı nedir, öyleyse?"
"Kendi erkine yenilen bir kişi, onu, doğru dürüst yönlendiremeden ölür gider. Yazgısının üstüne, yük gibi biner erki. Böyle biri, kendini yönetemez ve bilmez erkini, ne zaman ya da nasıl kullanması gerektiğini."
"Bu düşmanlardan birine yenilirsen, bu kesin bir yenilgi mi demektir?"
"Evet, kesin yenilgi olur bu. Bu düşmanlardan biri, insanı yenmeyegörsün, artık yapılabilecek bir şey kalmaz."
"Örneğin, erke yenilen bir kişi, yanlışını görerek, durumu düzeltebilir mi?"
"Düzeltemez. Bir kere yenilmeyegörsün, işi bitmiştir artık."
"Ya geçiciyse erke aldanması; ya erki teperse zamanında?"
"Savaşım sürüyor sayılır o durumda. Hâlâ 'bilgi insanı' olmaya çalışıyor demektir bu. Artık, hiç çabalamıyorsa, kendini koyuverirse yenilmiş olur bu kişi ancak."
"Ama bir insan yıllarca korkuya yenik düşebilir ve sonunda korkusunu yenebilir."
"Hayır, doğru değildir bu. Korkuya kapılırsan, korkuyu yenemezsin; çünkü, öğrenmekten ürküyorsundur, öğrenmek için çaba göstermiyorsundur. Ama korkusunun içinde yıllar boyunca sürdürürse öğrenme çabasını, ola ki, korkusunu yenebilir. Çünkü, kendini, korkuya tümüyle bırakmamıştır."
"Üçüncü düşmanı nasıl yeneriz?"
"Ona karşı çıkarak. Bile bile... Kendimizin olmadığını kavrayarak. Tüm öğrendiklerimizi, dikkatle ve inançla kullanarak, sürekli olarak sınırlarımızı zorlamayarak... Kendimizi denetleme durumunda, berraklığın ve erkin, hatalardan da kötü olduğunu görebilirsek, her şeyi denetimimiz altında bulundurduğumuz bir noktaya erişebiliriz. İşte, o noktada, erkimizi nasıl ve ne zaman kullanabileceğimizi biliriz. Üçüncü düşmanı böylece yenmiş oluruz."
"Bu da kişiyi, öğrenim yolculuğunun sonuna getirir. Bir de ne görürsün! Sonuncu düşman, karşına dikilmiş durmaktadır: Yaşlılık! Düşmanların en acımasızıdır bu. Hiçbir zaman, tümüyle yenemeyeceğimiz bir düşman... Sürekli olarak savaşıp uzak tutmaya çalışmaktan başka yapılacak bir şey yoktur."
"İşte, bu dönemde, kişi, hiçbir şeyden korkmaz; zihni berraktır, sabırsız değildir -tüm erkleri denetimi altındadır-. Ne var ki, bu dönem, aynı zamanda, boyun eğmeyen bir dinlenme isteğinin ortaya çıktığı bir dönemdir. Bir yere uzanmak, unutmak isteğine bırakırsa kendini; yorulur yorulmaz, sürdürdüğü çabayı bırakırsa, son olanağını kaybetmiş olur. Titrek, yaşlı bir yaratık durumuna sokuverir onu düşmanı. Çekilme arzusu, tüm berraklığını, erkini ve bilgisini bastırır."
"Ama kişi, silkinir de yorgunluğundan sıyrılır, yaşamının gereklerini sürdürürse, bu son yenilmez düşmanıyla savaşımda bir an bile olsa başarılı olursa, işte o zaman 'bilgi insanı' olmuş demektir. Berraklığın, erkin ve bilginin egemen olduğu bu an, yeterlidir onun için." )
- BİLİMCİ ile/ve/<>/> ÖKE ile/ve/<>/> BİLGER ile/ve/<>/> BİLGEN ile/ve/<>/> BİLMEN ile/ve/<>/> YETİLBEY ile/ve/<>/> BİLİMBEY
( Biliminsanı, akademisyen. İLE/VE/<>/> Doktor. İLE/VE/<>/> Yardımcı doçent. İLE/VE/<>/> Doçent. İLE/VE/<>/> Profesör. İLE/VE/<>/> Dekan. İLE/VE/<>/> Rektör. )
- BİLİM'DE ...
( * OLGU VE OLAYLARDA TUTARLILIK ORANININ FAZLALIĞI
* DAHA FAZLA OLAYI AÇIKLAYAN/KUŞATAN KURAMLAR
* DOĞAL SÜREÇLERDEKİ ÖNGÖRÜSÜ YÜKSEK OLAN KURAMLAR
* BİR BİLİMSEL KURAM İNŞA EDİLDİĞİNDE, VAROLAN KURAMLARIN AÇIKLAYAMADIĞI OLGULARI AÇIKLAMA GÜCÜ GÖSTERİYORSA VAROLAN KURAMLARIN YERİNE YEĞLENİR
* İSTİSNALARI AZ OLAN KURAMLAR ÖTEKİLERE YEĞLENİR
* DAHA AZ KARMAŞIK VE BASİT OLAN KURAMLAR YEĞLENİR
* ÖNGÖRÜSÜ YÜKSEK KURAMLAR YEĞLENİR
* KURAMIN YENİ ARAŞTIRMALARA OLANAK SUNMASI ARANIR )
- (B)İLİM'DE 3 KARIŞ:
1. KARIŞ ve/||/<>/>/< 2. KARIŞ ve/||/<>/>/< 3. KARIŞ
( Kibirlendirebilir. VE/||/<>/>/< Alçakgönüllü yapar. VE/||/<>/>/< Hiçbir şeyin bilinmediği bilinir. )
- BİLİM/BİLİMDE/BİLİMSELLİKTE:
(ÖNCELİKLE) VAR OLANIN[MEVCUD/ONTOS] ve/||/<>/> DOĞANIN ve/||/<>/> DOĞAL)
NESNE ve/||/<>/> OLAY ve/||/<>/> OLGU ve/||/<>/> DURUM ve/||/<>/> İLİŞKİLERİN
(VE ANCAK DAHA SONRA) ÜRETİLMİŞ NESNELERİN
(VE EN SON OLARAK) KİŞİLERİN ve/||/<>/> TOPLULUKLARIN ve/||/<>/> TOPLUMUN/TOPLUMLARDA YAŞANMIŞ/YAŞANAN/YAŞANABİLEN
OLAY ve/||/<>/> OLGU ve/||/<>/> DURUM ve/||/<>/> İLİŞKİLERİN
(ÖNCEDEN TANIMLANMIŞ ve/||/<>/> BELİRLENMİŞ BİR YÖNTEM ve/||/<>/> ARACA BAĞLI OLARAK)
(İSTİDLÂLÎ/RASYONEL [AKIL İLE])
ÖLÇÜLÜ ve/||/<>/> ÖLÇÜLEBİLİR/ÖLÇÜMLENEBİLİR
NEDENSEL ve/||/<>/> KAVRAMSAL ve/||/<>/> ELEŞTİREL (OLANAK ve/||/<>/> SINIRLARI İÇİNDE)
KANITLI ve/||/<>/> DÜZENLİ ve/||/<>/> TUTARLI (BİR BİÇİMDE)
KAMUSAL/LIK ve/||/<>/> TEKRARLANABİLİR/LİK ve/||/<>/> DENETLENEBİLİR/LİK ve/||/<>/> PAYLAŞILABİLİR/LİK (KOŞULLARINDA)
TANIM ve/||/<>/> İŞLEV ve/||/<>/> YARARA (KONU OLABİLEN/OLABİLECEK)
VERİ ve/||/<>/> BİLİ ve/||/<>/> BİLGİ/Sİ
- BİLİMDE KEŞİF:
HAKİKAT değil MÂRİFET
- BİLİMDE YERALAN ile/ve/değil BİLİMDE DE YERALAN
- BİLİMDE ve ADÂLETTE
( Doğrulanabilirlik değil yanlışlanabilirlik esastır. VE Şüpheden, sanık yararlanır. )
- BİLİM/İLİM ile İKTİSAT
- BİLİMİN UCUNDA ve/||/<>/> DİLİMİN UCUNDA
- [ne yazık ki]
(B)İLİMLE (B)İLGİLENENLERE:
"OKUMUYOR" ile/ve/||/<> "ÇALIŞMIYOR" ile/ve/||/<> "AÇGÖZLÜ" ile/ve/||/<> "İDEALSİZ"
( [ne yazık ki] Uğraşmayana "dedikleri". İLE/VE/||/<> Meşgul olana "dedikleri". İLE/VE/||/<> Hem (b)ilimle, hem ticaretle uğraşanlara "dedikleri". İLE/VE/||/<> Ne (b)ilimle, ne de ticaretle uğraşanlara "dedikleri".[Bu dedikodulara kulağımızı tıkamayı öğrendiğimiz oranda başarıyı elde ederiz.] )
- (B)İLİM/LER ile/ve/+/||/<>/> BİLGELİK/İRFAN/HİKMET
( Bilgisi.[hikmetin] İLE/VE/+/||/<>/> Kendi.[hikmetin] | İlmi, yaşama geçirme bilgisi. )
( [konunun] Öncesi[Evvel] | Sonrası[Âhir] | İçi[Bâtın] | Dışı [Zâhir] İLE/VE/+/||/<>/> Zamanı | Zemini )
( 4N İLE/VE/+/||/<>/> 2N )
( Nasıl?[Ne asıl?] | Niye?[Neye?] | Nereden? | Nereye? İLE/VE/+/||/<>/> Nerede? | Ne zaman? )
( Nasıl? İLE/VE/+/||/<>/> Niçin?[Ne için?] )
( Önü | Arkası | Sağı | Solu İLE/VE/+/||/<>/> Alt/ı ve üst/ü )
( Dört yön İLE/VE/+/||/<>/> Taban ve tepe )
( Yön İLE/VE/+/||/<>/> Konum )
( Değişken/araz. İLE/VE/+/||/<>/> Sabit/mutlak. )
( Akıl ile. İLE/VE/+/||/<>/> Akıl ve/+ gönül ile. )
( Görü. İLE/VE/+/||/<>/> Öngörü. )
( İdrak. İLE/VE/+/||/<>/> İz'an. )
( İdrak. İLE/VE/+/||/<>/> İlmi/ni idrak. )
( Rükû İLE/VE/+/||/<>/> Kıyam/Secde )
( Çevre İLE/VE/+/||/<>/> Çekirdek )
( Küre/Daire/Çember İLE/VE/+/||/<>/> Merkez/Nokta )
( Doğrusal. İLE/VE/+/||/<>/> Dairesel. Döngüsel. )
( Sözlük. İLE/VE/+/||/<>/> Kılavuz. )
( "Yatay". İLE/VE/+/||/<>/> "Dikey". )
( "Dikey". İLE/VE/+/||/<>/> "Yatay". )
( "Yabancı"/"tanıdık"/"uzak". İLE/VE/+/||/<>/> Tanıdık/yakın. )
( Sözcükler[Terimleri/Kavramları] | Tarih[/Tarihçesi] | Doğası[Kimyası/Biyolojisi/Anatomisi] | İşlevselliği[Fizik/Fizyoloji] İLE/VE/+/||/<>/> Koşullar[Zamanı ve Zemini(Yeri/Mekânı)] )
( Önce İLE/VE/+/||/<>/> Sonra )
( Âlim İLE/VE/+/||/<>/> Ârif )
( ben İLE/VE/+/||/<>/> BEN )
( Sıfat İLE/VE/+/||/<>/> Zât )
( Gövde İLE/VE/+/||/<>/> Öz )
( Gövde İLE/VE/+/||/<>/> Göz )
( Beden ilmi. İLE/VE/+/||/<>/> Ledün ilmi. )
( İlmin marifeti. İLE/VE/+/||/<>/> Marifetin ilmi. )
( Marifetin ilmi. İLE/VE/+/||/<>/> İlmin marifeti. )
( Tekillerin idrâki. İLE/VE/+/||/<>/> Tümellerin idrâki. )
( Müşkil çözer. İLE/VE/+/||/<>/> Akıl üretir. )
( Nesneyi/maddeyi idrak becerisi yüksek kişiler. İLE/VE/+/||/<>/> Nesneyi/maddeyi ve anlamı/mânâyı idrak becerisi yüksek kişiler. )
( İlm-i Hudurî. İLE/VE/+/||/<>/> İlm-i Husulî. )
( Tasdik[Yargı] İLE/VE/+/||/<>/> Tasavvur[Kavram] )
( Görerek/gözlemleyerek. İLE/VE/+/||/<>/> İşiterek/dinleyerek. )
( Düşünce ve gözlem ile. İLE/VE/+/||/<>/> Katılım ve sezgi ile. )
( Sözlük. İLE/VE/+/||/<>/> Kılavuz. )
( Yazı/şekil ile. İLE/VE/+/||/<>/> Gelenek ile. )
( Veri/ler ile. İLE/VE/+/||/<>/> Bilgi/bilgelik ile. )
( Nesneyi bilmek. İLE/VE/+/||/<>/> Kendini bilmek. )
( Yanıtlar ile. İLE/VE/+/||/<>/> Sorular ile. )
( Bilinebilecekleri ve yapılması gerekenleri bilmek. İLE/VE/+/||/<>/> Kaçınılması/yapılmaması gerekenlerden kaçınmak. )
( Cehâleti gideren. İLE/VE/+/||/<>/> Gafleti gideren. )
( Evreni tanımaya ve tanıtmaya çalışır. İLE/VE/+/||/<>/> İnsanı tanımaya ve tanıtmaya çalışır. )
( Doğayı tanımaya ve tanıtmaya çalışır. İLE/VE/+/||/<>/> İnsanı tanımaya ve tanıtmaya çalışır. )
( Herkes/e. İLE/VE/+/||/<>/> Bazıları/na. )
( İsteyene. İLE/VE/+/||/<>/> Hak edene. )
( Herkes bilebilir. İLE/VE/+/||/<>/> Bazıları bilir. )
( "40 yaş öncesi". İLE/VE/+/||/<>/> "40 yaş sonrası". )
( Bilmenin/bilginin sonucu. İLE/VE/+/||/<>/> Bilmenin/bilginin kendi. )
( Bilmek. İLE/VE/+/||/<>/> Bilmekten, [sürekli] "bilme"ye geçmek. )
( Kişi, bilmediğiyle karşılaşınca oluşmaya başlar. İLE/VE/+/||/<>/> Kişi, kendiyle karşılaşınca oluşmaya başlar. )
( Sizin araştırmalarınızla... İLE/VE/+/||/<>/> Birlikte paylaşımlarımızla... )
( Aramakla bulunabilir. İLE/VE/+/||/<>/> Aramakla bulunmaz. [Fakat bulanlar, aramış olanlarıdır!] )
( Fikri hür, vicdanı hür. İLE/VE/+/||/<>/> İrfanı hür. )
( Her yerde ve her şeyde. İLE/VE/+/||/<>/> Bizde! [ Bilim, doğanın her köşesinde var; görmesini bilirsek! İrfan/kültür, sokakta dolanır; almasını bilirsek! ] )
( Hem Doğu'da, hem Batı'da. İLE/VE/+/||/<>/> [daha çok] Anadolu'da ve Doğu'da! )
( Bazen birden, bazen zamanla kazanılır! İLE/VE/+/||/<>/> Zamanla kazanılır. )
( Yeterince çalışılırsa, -neredeyse- mutlaka! İLE/VE/+/||/<>/> Belki! )
( Çeşm-i insaf gibi kâmile mîzân olmaz
Kişi noksanını bilmek gibi irfân olmaz. )
( Kendini bilmek ve Dıştakini/Gayrıyı bilmek İLE/VE/+/<> İlm'ul-ilim ve - İlm'un Nefs )
( İlimde marifet zât'ı bilmektir. Eşyanın(nesnenin) akılda hasıl olan(meydana gelen) suretine ilim denir. Hariçten kattı nazarla malûma ilim denir. )
( İhvân-ı Safâ, "Fasl fî ecnâsi'l-ulûm" başlığı altında ilimleri, -Riyâzî, -Dinî ve -Felsefî olmak üzere üç ana grupta toplamıştır. )
( Nasıl/nelerin konuş(ul)abileceğini öğretir. İLE/VE/+/||/<>/> Nasıl/neleri konuşmayacağını ve susabilmeni gösterir. )
( Maluma bakar. İLE/VE/+/||/<>/> Mazerete bakar. )
( Tâbi ol! İLE/VE/+/<> Talip ol! )
( Bilgi[episteme]. İLE/VE/+/||/<>/> Bilgelik/irfan[gnosis]. )
( Genel rahmet. İLE/VE/+/||/<>/> Özel rahmet. )
( Geçmiş. İLE/VE/+/||/<>/> Gelecek. )
( Bileşikleri(mürekkebât) idrâktir. İLE/VE/+/<> Yalını(basît) idrâktir. )
( Mutlaktır. İLE/VE/+/<> Bilgisizlikten sonraki bir duruma özeldir. )
( Mutlaktır. İLE/VE/+/<> Yokluğun(adem) aracılık ettiği iki idrâkin sonucudur. )
( Mutlaktır. İLE/VE/+/<> Riyâzet yoluyla elde edilir. )
( Yöntemi zordur. İLE/VE/+/<> Yöntemi kolaydır. )
( İhtilâfı çoktur. İLE/VE/+/<> İhtilâfı azdır. )
( Neden-delili[burhân-i limmî] ile elde edilir. İLE/VE/+/<> Nasıl-delili[burhân-i innî] ile elde edilir. )
( Seni/onu, başkasına bildiren. İLE/VE/+/||/<>/> Seni, sana bildiren. )
( İrfan öğretisi, insanlığı bir bütün olarak algılayıp insanlık değerlerine nerede olursa olsun, duyarlı olmayı öğretir. )
( Nesnesinde tutan. İLE/VE/+/||/<>/> Özneyi/kişiyi değiştiren. )
( Bilgisizliğe karşıdır. İLE/VE/+/||/<>/> Bağnazlığa karşıdır. )
( Bilge kişi, nutuk atan değil sabırlı olan, kin ve korkudan kurtulmuş olandır. )
( FERZÂN[Fars.]: İlim ve hikmet/irfan. )
( Kitaplarla. İLE/VE/+/||/<>/> İnsanla[kişilerle]. )
( İçtekileri, dışa alma, dışta görme/gösterme bilgisi. İLE/VE/+/||/<>/> Dıştakileri, içe alma, içte yaşama bilgisi. )
( Bildiğini, duyduğunu/gördüğünü, deneyini anlatır/aktarır. İLE/VE/+/||/<>/> Yaşadığını, deneyimlediğini paylaş(tır)ır. )
( Bilgisizlerin/cahillerin davet edildiği. İLE/VE/+/||/<>/> Bilenlerin davet edildiği. )
( Celâl'den. İLE/VE/+/||/<>/> Cemâl'den... )
( Zorunluluk. İLE/VE/+/||/<>/> Anlayış. )
( "Cehennem". İLE/VE/+/||/<>/> "Cennet". )
( Dıştakileri bilme. İLE/VE/+/||/<>/> Var olarak [amaca ve olgunluğa] dönüşerek bilme. )
( Parçaları bilme. İLE/VE/+/||/<>/> Bütünü/bütünlüğü bilme. )
( Nesneleri bilme. İLE/VE/+/||/<>/> Durumları bilme. )
( Kuramsal/teorik. İLE/VE/+/||/<>/> Uygulayımsal/pratik. )
( Göz ile, gözlemleyerek, araştırarak. İLE/VE/+/||/<>/> "Burun" ile, "koklayarak". )
( Dıştakiler, koşullar, durumlar, ayrıntılar. İLE/VE/+/||/<>/> İçselleştirme, saygı, çaba ve özen. )
( EPISTEME ile/ve/+/||/<>/> GNOSIS )
- BİLİM(LER)DE:
EVRİM ile/ve/değil/||/<>/< DEVRİM
- BİLİMSEL BİLDİRİ ile MAKALE
- BİLİMSEL DEVRİM:
KOPERNİK ve/<> BRAHE ve/<> KEPLER ve/<> GALILEO ve/<> NEWTON
( KOPERNİK: "Modern astronominin ilk temsilcisi" DEĞİL Antik evren anlayışının son temsilcisi. )
( KEPLER YASALARI (EPITOME | 1618 - 1621) )
- GERÇEKLİK:
BİLİMSEL ile/ve/||/<>/< DÜŞÜNSEL
( Dışta. İLE/VE/||/<>/< İçte. )
- BİLİMSEL TUTUM/DURUŞ ve/||/<> FELSEFÎ ANLAYIŞ ve/||/<> SANATSAL/ESTETİK DUYARLILIK ve/||/<> HAREKETLİ(SPORCUL) YAŞAM
( Hayret. VE/||/<> Hayranlık. VE/||/<> Aşk. VE/||/<> Coşku. )
- BİLİMSEL ile/ve/<> GELENEKSEL
- BİLİM/SEL ile/ve KAVRAM/SAL
- BİLİMSELLİKTE:
DOĞRULANABİLİRLİK ile/ve/değil/<> YANLIŞLANABİLİRLİK
- BİLİMSELLİKTE:
"YANLIŞLANAMAZLIK" ile/değil YANLIŞLANABİLİRLİK
- BİLİNÇ ve/<> ADÂLET
( Kişide. VE/<> Toplumda. )
- BİLİNÇ ile/ve/<> BİLİNCİN BİLİNCİ
( Konuşmak. İLE/VE/<> Yazmak. )
- BİLİNÇ ile/ve/değil/||/<>/< BİRİKİM
- BİLİNÇ ile/ve/değil/||/<>/< DOLANIKLIK
- BİLİNÇ ve/=/||/<> EDİM/EYLEM ve/=/||/<> OLANAK/LI/LIK
- BİLİNÇ ile/ve/<> FARKINDALIK
( Bilincin düzeyleri vardır fakat farkındalığın yoktur. )
( Bilinç, ikilik hakkındadır. Farkındalık halinde ise ikilik yoktur. )
( Bilinç, gelir ve gider, farkındalık ise değişmeksizin parlar. )
( Bilinçten farkındalığa bir geçiş olamaz, çünkü farkındalık bir bilinç şekli değildir. )
( Devinim durumundaki bilinç, mutluluktur. )
( Bilinç, tümüyle değişimin bilincidir. )
( Bilinç, hareketsiz iken varlıktır. )
( Bilinç, varlığın tümü değildir. )
( Bilinç görelidir, içeriğine göredir; bilinç her zaman bir şeyle ilgili, bir şeye aittir. )
( Yaşayan her şey bilinci korumak, sürdürmek ve genişletmek için çalışır. )
( Bilinci, bilinç parlatır. )
( Bilincinde olduğunuz şey siz değildir. )
( Bilincinde olduklarınızın hiçbiri değilsiniz. )
( Bilincin ötesinde tezahür etmemiş olan yatar. )
( Bilincin ötesinde zaman ve uzay yoktur. )
( Bilincim var fakat bilincimin bilincine gereksinimim var. )
( Bilincin, bencilliğinin dürüstlüğünün ölçüsüdür. )
( Bilince ve onun içeriğine tutunmayın. )
( Bilincinizin içeriği ile büyülenmeyi bırakın. )
( Bilinçli bir varolan olarak, doğanın bir parçasısınız. Farkındalık olarak ise onun ötesindesiniz. )
( Bir kâğıttaki bir deliğin hem kâğıtta oluşu hem de kâğıttan olmayışı gibi, en yüce hal de bilincin tam merkezinde ama yine de bilinçten ötedir. )
( Gerçekten sahip olduğunuz şeyin bilincinde olmazsınız. )
( Sahip olduğunuzda artık onun bilincinde olmazsınız. )
( Farkındalık, bir nesnesi ve hedefi olduğunda bilinç olur. )
( Farkındalık, kendi başına, devinimsiz ve zamansız, burada ve şimdidir. )
( Farkındalık, zihnin kendi ötesinde gerçeğe uzandığı noktadır. )
( Farkındalık durumu içindeyken aradığımız, bizi hoşnut eden değil doğru olandır. )
( Farkındalık halinde olgularla yüzleşirsiniz, gerçek olguları sever. )
( Farkındalık, zamana ilişkin değildir. )
( Farkındalık, her zaman sizinledir. )
( Farkındalık, bütün, değişmez, sakin ve sessizdir. Ve o tüm deneyimlerin ortak matrisi(ana kalıbı)dir. )
( Farkındalık, tüm zamanı ve uzayı içerir. )
( Şefkatli farkındalık iyileştirir ve yanlıştan kurtarır. )
( Doğayı sadece bilinç olarak görmek, farkındalıktır. )
( Önce farkındalığın güneşi doğmalı - ardından hepsi gelecektir. )
( Bir kalemin minicik ucu nasıl sayısız resim çizebilirse, öylece, farkındalığın boyutsuz noktası da koskoca evrenin içeriğini çizer. Siz işte o noktayı bulun ve özgür olun. )
( Olay hoş ya da nahoş olabilir, küçük ya da önemli olabilir, farkındalık hep aynıdır, değişmez. )
( Kökenlere inin, çok geçmeden, farkındalığın sizin gerçek doğanız olduğunu ve farkında olduğunuz hiçbir şeyin kendinize ait olduğunu söyleyemeyeceğinizi fark edeceksiniz. )
( Öz-Farkındalık içinde kendinizi öğrenirsiniz. )
( Öz-Farkındalık, size her adımda ne yapılması gerektiğini bildirir. )
( Öz-farkındalık, tüm hayırların size akmasını sağlar. )
( Yolculuğun başlangıcında arınmaya ve yıkanmaya, berraklaşmaya gereksinim vardır, bunu da farkındalık hali sağlayabilir. )
( Bilincin ötesindeki Saf Farkındalık en yüce Mürşit'tir. )
( Kişi tanığa katılır, tanık farkındalığa, farkındalık ise saf varoluş katılır; bununla birlikte, kimlik kaybolmaz, yalnızca onun sınırlılığı kaybolur. )
( Gövdeyi beyin gözetir, beyni bilinç aydınlatır; bilinç farkındalığın gözetimindedir. )
( Gövdemiz ve zihnimiz, ikisi de zamana tabilerdir; sadece farkındalık, zaman-ötesidir. )
( Farkındalığın ötesine geçtiğinizde birlik hali vardır. )
( Farkındalığınızla işe koyulun, zihninizle değil. )
( Farkındayım, çünkü hiçbir şey imgelemiyorum. )
( Ehl-i butlânın sözün tercih eden, âdem midir?
Âdem ol! İsterse hasm olsun bütün âlem sana
[ Bâtıl ehlinin sözünü yeğleyen, insan mıdır?
İnsan ol da isterse bütün dünya düşman olsun sana ] )
( There are levels in consciousness, but not in awareness.
Consciousness is of duality. There is no duality in awareness.
Consciousness comes and goes, awareness shines immutably.
There can be no transition from consciousness to awareness, for awareness is not a form of consciousness.
Consciousness is relative to it's content; consciousness is always of something.
Awareness is total, changeless, calm and silent. And it is the common matrix of every experience.
Awareness is not of time.
Consciousness is not the whole of being.
Awareness is always with you.
All that lives, works for protecting, perpetuating and expanding consciousness.
Beyond consciousness altogether lies the unmanifested.
Beyond consciousness where are time and space?
Like a hole in the paper is both in the paper and yet not of paper, so is the supreme state in the very centre of consciousness, and yet beyond consciousness.
Consciousness in movement is happiness.
Consciousness motionless is being.
You are nothing that you are conscious of.
The body is looked after by the brain, the brain is illumined by consciousness; awareness watches over consciousness.
Cease being fascinated by the content of your consciousness.
As a conscious self you are a part of nature. As awareness, you are beyond.
Do not hold on to consciousness and its contents.
What is really your own, you are not conscious of.
When you have it, you are no longer conscious of it.
What you are conscious of is not you.
Awareness is the point at which the mind reaches out beyond itself into reality.
In awareness you seek not what pleases, but what is true.
Awareness becomes consciousness when it has an object.
Awareness by itself is motionless and timeless, here and now.
In awareness you are facing facts and reality is fond of facts.
Awareness contains all space and time.
Compassionate awareness heals and redeems.
The sun of awareness must rise first - all else will follow.
Self-awareness tells you at every step what needs be done.
The event may be pleasant or unpleasant, minor or important, awareness is the same.
Go to the root of pure awareness and you will soon realise that awareness is your true nature and nothing you may be aware of, you can call your own.
Into self-awareness all blessings flow.
The clarification and purification needed at the very start of the journey, only awareness can give.
Pure awareness beyond consciousness is the supreme Guru.
The person merges into the witness, the witness into awareness, awareness into pure being, yet identity is not lost, only its limitations are lost.
Your body and your mind are both subject to time; only awareness is timeless.
When you go beyond awareness, there is a state of non-duality.
Put your awareness to work, not your mind.
I am aware, for I imagine nothing. )
( İçerikle ilgilidir. İLE/VE/<> Bütünlükle ilgilidir. )
( )
( CONSCIOUSNESS vs./and/<> AWARENESS )
( ... ile/ve/<> VYAKTA )
( YISHI ile/ve/<> ... )
- BİLİNÇ ile/<> HUKUKUN YAYGINLAŞTIRILMASI
- BİLİNÇ ile/ve/> NÜFÛZ
( CONSCIOUSNESS vs./and/> INFLUENCE )
- BİLİNÇ = ŞUUR = CONSCIOUSNESS[İng.] = CONSCIENCE[Fr.] = BEWUSSTSEIN[Alm.] = CONSCIENTIA[Lat.] = SYNEIDESIS[Yun.] = CONCIENCIA[İsp.]
- BİLİNÇ ve/=/||/<>/< UYARAN[/AĞRI/ACI]
- BİLİNÇALTI" ile/değil/||/<>/< BİLİNÇDIŞI
( Biraz dikkatli olmakla ve kendinizi yakından gözlemlemekle göreceksiniz ki hiçbir olay sizin bilinciniz dışında değildir. )
( )
( A little of attentiveness, of close observation of oneself, and you will see that no event is outside your consciousness. )
( SUBCONSCIOUS vs./and/<> UNCONSCIOUS )
- BİLİNÇDIŞI:
ANLAMAZ ve/||/<>/> UYGULAR
- BİLİNÇDIŞI:
BİLİNÇ ÖNCESİ ile/ve/||/<> DİNAMİK BİLİNÇDIŞI ile/ve/||/<> DERİN BİLİNÇDIŞI
( )
- BİLİNCE AÇIK ve/||/<> ANLAŞILIR
- BİLİNCİ ...:
[ne yazık ki]
BELİRLİ BİR YAŞTA KALMAK
ile/değil/yerine/><
BELİRLİ BİR YAŞTA DURDURMAK
- BİLİNCİN:
DOĞASI ile/ve/<> NİTELİKLERİ ile/ve/<> KÖKENLERİ ile/ve/<> İŞLEVLERİ
- BİLİNCİN YADSINMASI ile/ve/değil/<> BİLİNCİN, İÇERİĞİNİN YADSINMASI
- BİLİNÇLENME ile/ve KORUNUM/KORUMA
( CONSCIOUSNESS vs./and PRESERVATION/CONSERVATION/PROTECTION )
- BİLİNÇLİ" YEĞLEME/TERCİH ile/değil/yerine YEĞLEME/TERCİH
( Bağlam, "bilinçli" olup olmamak üzerinden değil bir karar ya da davranışın/tutumun, "yönelimli, amaçlı, kasıtlı" olduğunu belirtmek üzere "yeğlemek" tek başına bunu karşıladığından, yeterli ve geçerli olduğundan, farkındalık yansıttığından, "yeğlemenin/tercihin" önüne yeğlemeyi "güçlendireceği/destekleyeceği" varsayılan/sanılan bir sözcük daha gerekmemektedir/kullanılmamalıdır. )
- BİLİNÇLİ ile/değil BİLEREK
- BİLİNÇLİ ile/değil/yerine BİLİNÇLENMİŞ
- BİLİNÇ/Lİ ile KASIT/LI
( CONSCIOUSNESS vs. PURPOSE )
- BİLİNÇLİ ile/ve/değil KASTEN
- BİLİNÇLİ ile/ve/değil PLANLI
( [not] CONSCIOUSNESS vs./and/but PLANNED )
- BİLİNÇSİZ YETERSİZLİK ile/ve/||/<>/> BİLİNÇLİ YETERSİZLİK ile/ve/||/<>/> BİLİNÇLİ YETERLİLİK ile/ve/||/<>/> BİLİNÇSİZ YETERLİLİK
( [ BİLİNÇSİZ YETERLİLİK
^
BİLİNÇLİ YETERLİLİK
^
BİLİNÇLİ YETERSİZLİK
^
BİLİNÇSİZ YETERSİZLİK ] )
( Conscious incapacity. WITH/AND/||/<>/> Conscious sufficiency. WITH/AND/||/<>/> Unconscious sufficiency.
[ UNCONSCIOUS SUFFICIENCY
^
CONSCIOUS SUFFICIENCY
^
CONSCIOUS INCAPACITY
^
UNCONSCIOUS INCAPACITY ] )
- BİLİNÇSİZ(CE) ile/ve/değil KONTROLDIŞI
- BİLİNÇSİZLİK ile/ve/değil BİLGİYE KAPALILIK
( BİLİNÇSİZLİK: Örtük/açık nesnellik. )
( [not] UNCONSCIOUSNESS vs./and/but CLOSENESS TO INFORMATION )
- BİLİNÇ/ŞUUR ve/||/<>/>/< SORUMLULUK
- İŞLEM:
BİLİNÇTE ile/ve/||/<>/< BİLİNÇALTINDA
( [saniyede] 5-9 ile/ve/||/<>/< 1300 )
- BİLİNÇ'TE:
SÖZCÜK ve/<> İMGE
( Bilinç, sözcüklerle imgenin buluşmasıdır. )
( WORD and/<> IMAGE :ON CONSCIOUSNESS )
- BİLİNEBİLECEK ile/değil BİLDİRİLİRSE BİLİNECEK
- BİLİNEBİLİR OLDUĞU ZANNEDİLEN/İDDİA EDİLEN ile/değil/yerine BİLİNEBİLİR OLAN
- BİLİNEMEZ ile/değil/yerine BELİRSİZ
( [not] NOT ABLE TO KNOW (/AGNOSTIC) vs./but UNKNOWN/INDEFINITE
UNKNOWN/INDEFINITE instead of NOT ABLE TO KNOW (/AGNOSTIC) )
- BİLİNEMEZ ile/ve/=/||/<> BÖLÜNEMEZ
- BİLİNEMEZ ile ÖNGÖRÜLEMEZ
( UNABLE TO KNOW (/AGNOSTIC) vs. UNABLE TO PRUDENCE )
- BİLİNEN ile/ve/||/<>/> BİLİNMEYEN
( Sonsuzdur. İLE/VE/||/<>/> Sonsuzlukların sonsuzluğudur. )
( Bilinenlerin hepsi, bilinmeyenleri işaret eder. )
( Bilinen üzerine bir kez daha bilgi aramak anlamsızdır. )
( Bilinmeyen, tüm "olmuştu ya da olmuş olabilirdi" ve "olacak ya da olacaktı"ları içerir. )
( Bilinenin, tam ve doğru bilgisidir bizi bilinmeyene götürecek olan. )
( Bilinenin içinde yaşamak bağımlılıktır, bilinmeyenin içinde yaşamak özgürleşmedir. )
( Bilinmez olan hakkında ancak sessizlik konuşur. )
( Zihin ancak bildiği hakkında konuşabilir. )
( Eğer bilinebilir olanı gayretle incelerseniz, o eriyip gider, geriye bilinmez olan kalır. )
( "Bilinmeyeni" bilmek için önce, bilineni bilmek gerek. )
( I do not claim to know what you do not.
It is the full and correct knowledge of the known that takes you to the unknown.
To live in the known is bondage, to live in the unknown is liberation.
Of the unknowable only silence talks.
The mind can talk only of what it knows.
If you diligently investigate the knowable, it dissolves and only the unknowable remains. )
( Bilinmeyenler, bilinenlerden her zaman çok daha fazladır. Her bilinen, yine bilinmeyenleri daha çok artırarak gelişir, ilerler. )
( Bilmediğiniz şeyi bildiğimi iddia etmiyorum. )
( KNOWN vs./and/||/<>/> UNKNOWN )
- BİLİNEN ile/ve ORADA/BURADA BULUNMAYAN
( KNOWN vs./and UNCOMMON )
- BİLİNEN ile/ve/<> ZAMAN
( KNOWN vs./and/<> TIME )
- BİLİNENİN BİLGİSİ ile/ve/<> BİLENİN BİLGİSİ
( THE KNOWLEDGE OF KNOWN vs./and/<> THE KNOWLEDGE OF WHO KNOWS )
- BİLİNİR/LİK ile/ve/||/<>/>/< BELİRGİN/LİK
- BİLİNMEMESİ ile/ve/değil BURADA YER ALMAMASI
( [not] UNKNOWN vs./and/but NONEXIST HERE )
- [ne yazık ki]
"BİLİNMEYEN CENNET"
ile/"değil"/"yerine"
"BİLİNEN CEHENNEM"İ YEĞLEMEK
- BİLİNMEYENLE İLGİLENMEK ile/ve/<>/değil/yerine BİLİNENLE İLGİLENMEK
( [not] TO BE INTERESTED IN KNOWN vs./and/<>/but TO BE INTERESTED IN UNKNOWN
TO BE INTERESTED IN UNKNOWN instead of TO BE INTERESTED IN KNOWN )
- BİLİNMEZ/LİK ile/ve/<>/>/< BELİRSİZ/LİK
- BİLİP DE:
SUSMAK ile SAKLAMAK
- BİLİP DE:
SUSMAK ile KONUŞMAMAK
- BİLİRKEN SUSMAK ve/=/||/<> BİLMEZKEN KONUŞMAK/SÖYLEMEK
( [Bazen ...] İkisi de kötü ve yanlıştır. )
- BİLİŞİM SUÇLARI ile/ve/||/<> ELEKTRONİK SUÇLAR ile/ve/||/<> DİJİTAL SUÇLAR ile/ve/||/<> BİLGİ TEKNOLOJİLERİ SUÇLARI
- BİLİŞME ve/=/<> BULUŞMA
- EMPATİ:
BİLİŞSEL ile/ve/||/<>/> DUYGUSAL
- ÖNCELİK:
BİLİŞSEL/MANTIKSAL ile/ve/değil/||/<>/< VAROLUŞSAL
- Bİ-L-İSTİ'CÂL[Ar.] ile Bİ-L-İSTÎCÂR[Ar.]
( Acele ederek, aceleyle. İLE Kiraya vererek, kiralayarak. )
- BİLİYOR OLMAK ile/ve/<>/değil BELLEĞİN GÜÇLÜ OLMASI
- BİLKUVVE ile/ve BİLFİİL
( DUNAMEIS ile/ve ENERGEIAI )
- BİLLÛR[Ar.] ile BİLÛR[Ar.]
( [ikisinin de anlamı aynıdır!] Gayet parlak ve saydam/şeffaf taş ya da pek saf ve temiz beyaz cam/kristal. )
- BİLLUR ile MİKROLİT[Fr. < Yun.]
( ... İLE Bazı taşların yapısında bulunan, prizma biçiminde ve ancak mikroskopla görülebilen billurlar. )
- BİLME BİÇİMLERİ ile/ve/||/<> TİN BİÇİMLERİ
- BİLME GEREKLİLİĞİ/ZORUNLULUĞU ile/ve/<> GEREKÇELENDİRME GEREKLİLİĞİ/ZORUNLULUĞU
- BİLME:
"YETİSİ" ile/ve/||/<>/> YÖNTEMİ
- BİLME YÖNTEMİ ile/ve/||/<> ANLATIM YÖNTEMİ
- BİLME/İLİM YÖNTEMİNDE:
TARÎK-UL-HAVAS ile/ve/||/<>/> TARÎK-UN-NAZAR
( Doğrudan/zorunlu/doğal ve duyu/lar(ımız) ile. İLE Bilimsel yolla/araçlarla. )
- BİLME ZEVKİ ile/ve/<> ÖĞRENME ZEVKİ/SEVGİSİ
( Eğer uyanık ve zeki isek, her şeyden öğreniriz. )
( ZAİKA/ZEVK: Dil. )
( Öğrenmeye yönelik bir sevgi beslemeden, iyilik yapmaktan hoşlanmak, kişiyi, basitliğe götürür.
Öğrenme sevgisi olmadan, bir şeyi anlamaya çalışmak, kişiyi, karışıklığa götürür.
Öğrenme sevgisi olmadan, içtenliği istemek, kişiyi, zararlı sonuca götürür.
Öğrenme sevgisi olmadan, doğruluğu istemek, kişiyi, başkaldırıya götürür.
Öğrenme sevgisi olmadan, dayanıklı olmayı istemek, kişiyi, gereksiz davranışlarda bulunmaya götürür. )
( We learn from everything, if we are alert and intelligent. )
( PLEASURE OF TO KNOW vs./and/<> PLEASURE/LOVE OF TO LEARN )
- BİLME ve/> ANLAMA ve/> YORUMLAMA
( Yapabilmek. VE/> Varolmak. VE/> ... )
( ... VE/> Kişiye, tarihe, topluma, kültüre ait herşeye bakarak, kişiden hareketle kişiye/kişilere bakarak kavrama yöntemi. VE/> ... )
( Bilen kişi, varolanı savunur; cahil kişi, cesur olur. )
- BİLME ile/ve/||/<>/> ÖRTÜK BİLME/SEZGİ
- [bilmecede] HECE:
"GECE" ile/değil/yerine/>< "GÜNDÜZ"
( Çözemeyene. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çözene. )
- BİLMEDİĞİMİZ SÖZCÜKLER İÇİN SÖZLÜĞE BAKMAK ile/ve/<>/yerine [ÖZELLİKLE] BİLDİĞİMİZ SÖZCÜKLER İÇİN SÖZLÜĞE BAKMAK
( TO CHECK/LOOK DICTIONARY TO/FOR UNKNOWN WORDS vs./and/<> TO CHECK/LOOK DICTIONARY TO/FOR [ESPECIALLY] KNOWN WORDS
TO CHECK/LOOK DICTIONARY TO/FOR [ESPECIALLY] KNOWN WORDS instead of TO CHECK/LOOK DICTIONARY TO/FOR UNKNOWN WORDS )
- Bilmediğin anlaşılmasın diye SUS!!!
- BİLMEDİĞİNDE SUSMAK ile/ve/değil BİLGELİKLE SUSMAK/SUSABİLMEK
( Bilgeliğin dudakları, duymayanlara kapalıdır. )
( [not] TO BE SILENT WHEN YOU DON'T KNOW vs./and/but TO BE SILENT BY WISDOM )
- BİLMEDİKLERİMİZ ile/ve YANLIŞ BİLDİKLERİMİZ
( UNKNOWNS vs./and MISKNOWNS )
- BİLMEK:
FİZİK'TE ile/ve MANTIK'TA
( Nedenleri bilmek. İLE/VE Orta terimi bilmek. )
( TO KNOW: ON PHYSICS vs./and ON LOGIC )
- BİLMEK(İLİM):
DİL ile/ve/||/<> KALP ile/ve/||/<> GÖVDE
( Zikreden. İLE/VE/||/<> Şükreden. İLE/VE/||/<> Sabreden. )
- BİLMEK VE SUSMAK ile BİLMEMEK VE SUSMAK
- BİLMEK ve/<>/> ÂKIBET/SON
( Yeterli ve yetkin bilgiyle. VE/<>/> Değiştirilebilir. )
- BİLMEK ile/ve/<> ANIMSAMAK
( Bilmek, anımsamaktır. )
( TO KNOW vs./and/<> TO REMIND/REMEMBER
To know is to remind/remember. )
- BİLMEK ile/ve/değil/yerine ANLAŞILIR KILABİLMEYİ BİLMEK
( [not] TO KNOW vs./and/but TO KNOW TO GET COMPREHENSIBLE
TO KNOW TO GET COMPREHENSIBLE instead of TO KNOW )
- BİLMEK ile/ve ANLAŞILIR KILABİLMEYİ BİLMEK
- BİLMEK ile/ve/||/<>/> ANLAYABİLMEK ile/ve/||/<>/> (BİRİNE) ANLATABİLMEK ile/ve/||/<>/> (ÇOCUĞA) YALIN ANLATABİLMEK
- BİLMEK ile/ve/değil/yerine BECERMEK
- BİLMEK ile/ve/değil/||/<> BİLDİRİL(ME)MİŞ OLMA(MA)SI
- BİLME/K ile/ve/değil BİLGİSİNE SAHİP OLMA
- BİLMEK ile/ve/değil/||/<>/> BİLMENİN SÜREKLİLİĞİ/BİLMEKTE OLMAK
- BİLMEK ile/ve "ÇÖZMEK"
- BİLMEK ile/ve/<> DOĞAYI BİLMEK
( Bilmek, olmak demektir. )
( Bilmek, dış dünyayı, insancaya çevirmektir. )
( Doğaya tam itaatte, çaba(zorlanma) yoktur. )
( Bilinçli deneyimlerin bütünlüğü doğadır. )
( Doğayı sadece bilinç olarak görmek, farkındalıktır. )
( Gerçek doğamızı aramak için kendi içimize, derinlere daldığımızda, fark edeceğiz ki, sadece gövdemiz ufaktır ve sadece belleğimiz sınırlıdır; ama yaşamın ucsuz bucaksız okyanusu bizimdir. )
( Kişi, bildiği şeyi bildiğini bilmeli. Bilmediği şeyi bilmediğini bilmelidir. Gerçek bilgi işte budur. )
( Konuşanlar bilmiyor, bilenler konuşmuyor. )
( Bilin, ki güçlü olun, güçlü kalın! )
( TO KNOW vs./and/<> TO KNOW THE NATURE
To know is to be.
In complete obedience to nature there is no effort.
Seeing nature as mere consciousness is awareness.
The totality of conscious experiences is nature.
Science merely pushes back the frontiers of our ignorance.
As you dive deep into yourself in search of your true nature, you will discover that only your body is small and only your memory is short; while the vast ocean of life is yours. )
- BİLMEK ile/ve/||/<> DÜŞÜNMEK
( BİLMEK:
GÖRÜ ile/ve/||/<> KAVRAM )
( ERKENNEN mit/und/||/<> DENKEN )
- BİLMEK ile/ve/değil EMANET ALMAK
- BİLMEK ile/ve/<> FARKINDALIK
( Su. İLE/VE/<> Elektrik. [Herhangi birini tercih edemezsiniz. İkisi de aynı anda olmak durumundadır.] )
( Her gün, bir şey öğrenmek. İLE/VE/<> Her gün, "zihnimizdeki" bir bilginin/kaydın (daha) gitmesine, unutulmasına fırsat vermek. )
( Bilme; olma ve sevme'nin de yanısıra gerçek doğamızın bir yansımasıdır. )
( Yalnızca, eyleyenler bilir, bilenler de eyler. )
( İdrak edeceğiz ki, bilmek, sevmektir; sevmek de bilmektir. )
( Farkındalık, tüm zamanı ve uzayı içerir. )
( Kişi, bilmediğini ayağının altına alsa, başı, göğe erer. )
( Bilmek, belirlemektir. )
( Knowing is a reflection of your true nature along vs. being and loving.
Awareness contains all space and time. )
( TO KNOW vs./and/<> AWARENESS )
- BİLMEK ile/ve/değil/||/<>/>/< HÂL'DEN, HÂL'E GEÇEREK BİLMEK
- BİLMEK ile/ve/=/||/<> HESAPLAYABİLMEK
- BİLMEK ile/ve/||/<> KANITLAMAK
- BİLMEK ile/ve/> KAVRAMAK
( TO KNOW vs./and/> TO COMPREHEND )
- BİLMEK ile/ve/> KAYITLA(N)MAK
- BİLMEK ile KENDİNİ BİLMEK
- BİLMEK ile/ve/<> KUDRET SAHİBİ OLMAK
- BİLMEK ile/ve/<> KULLANMAYI/UYGULAMAYI BİLMEK
( Bildiklerinizi yaşa(r)sanız, bilmedikleriniz de öğretilir. )
( TO KNOW vs./and/<> TO KNOW TO USE/APPLY )
- BİLMEK ve/||/<>/>< MESAFE
- BİLMEK ile/ve/||/<>/< NEDENLERİ BİLMEK
- BİLMEK ile/ve/<> OLAYLARI/ZORLUKLARI "ALTTAN ALABİLMEK"
- BİLMEK ile/ve/||/<>/> ÖNGÖRMEK
( TO KNOW vs./and TO ANTICIPATE )
- BİLMEK ile/ve/<> ÖZÜ BİLMEK
( Bilmek, özü bilmektir. )
( Lezzet meyvenin suyunda yani anlamındadır, tortusunda yani şeklinde değildir. )
( TO KNOW vs./and/<> TO KNOW THE ESSENCE )
- BİLMEK ve/> SEVMEK ve/> VERMEK ve/> BULMAK
( İlmimizce bilinir, ikramımızca ihsan görür, sevdiğimizce seviliriz. )
- BİLMEK ve/> SEVMEK ve/> VERMEK ve/> BULMAK
( Ne kadar geç verirse o kadar çok verir. )
- [hem] BİLMEK ile/ve/||/<>/>/</=/hem de YAPABİLMEK
( Bilmek, yapabilmektir! )
( Bildiklerimiz, yapabildiklerimizdir. )
( TO KNOW vs./and/||/<>/>/=/also ABLE TO DO )
- [hem] BİLMEK ile/ve/hem de/||/<>/> YAPMAK
( Yapmak, onu bildiğini göstermektir. )
( Bilmek, yapabilmektir. )
( Kişi, bildiklerini, yönetir/yönetmelidir: bilmedikleri tarafından yönetilir. )
( [ne yazık ki]
- Yapabilen istemiyor,
- İsteyen yapamıyor,
- Bilen yapmıyor,
- Yapan bilmiyor ve
Dünya böyle kötüye gidiyor...
Ascoli Piceno, İtalya [1529] )
( TO KNOW vs./and/also/||/<>/> TO DO )
- BİLMEMEK ile/ve/> BELİRSİZLİK
( NOT TO KNOW/INFORM vs./and/> ARBITRARY/INESS )
- BİLMEMEK ile/ve/ne yazık ki/<>/> BİLMEYE/DÜŞÜNMEYE YANAŞMAMAK
- BİLMEMEK ile/değil DAHA/EN DOĞRU(YA YAKIN) OLAN TANIMI/BİLGİYİ DÜŞÜNMEK
- BİLMEMEK ile/ve/değil EDEB
( TECÂHÜL-İ ÂRİFÂNE: Çok iyi bildiği halde bilmiyormuş/cahilmiş gibi görünmek. | [edediyat] Bilinen bir şeyi, edebî bir nükte ile bilinmiyormuş ya da başka türlü biliniyormuş gibi gösterme sanatı. )
( [not] NOT TO KNOW vs./and/but BREEDING )
- BİLMEMEK ile/ve/||/<>/> KABALIK
- BİLMEMEK ile/ve/değil/<> KABUL ETMEMEK/"EDEMEMEK"
- BİLMEMEK ile KÖTÜ (OLARAK) BİLMEK
( NOT TO KNOW vs. TO KNOW (AS) BAD )
- [ne yazık ki]
BİLMEMEK ile/ve/değil/||/<>/< ÖNEMSEMEMEK
- BİLMEMEK ile/ve/değil TERBİYESİZ/LİK
- BİLMEMEK ile/ve/||/<>/> UZAK DÜŞMEK
- BİLMEMEK ile/ve/değil YENİ ÖĞRENMİŞ OLMAK
( [not] NOT TO KNOW vs./and/but LEARNED IN SHORT PERIOD )
- BİLMEYE ÇALIŞMAK ile/ve/yerine/değil ANLAMAYA ÇALIŞMAK
( [not] TRYING TO KNOW vs./and/but TRYING TO UNDERSTAND
TRYING TO UNDERSTAND instead of TRYING TO KNOW )
- BİLMEYEN ile/değil/yerine BİLEN
( Direnir, isyan eder.[hemen hemen herşeye] İLE/DEĞİL/YERİNE Tâbi olur/olabilir.[doğaya, evrene, düzene, bilgiye, insana ...] )
- BİLMEYİ BİLMEK ve/||/<> BİLGİ ÜRETİMİ ve/||/<> GÜVENİLİR BİLGİ ve/||/<> BİLGİNİN UYGULANMASI/KULLANIMI
- BİLMEZİN ATTIĞI TAŞ ile/ve/değil DOSTUN ATTIĞI GÜL YAPRAĞI
( [belki/bazen] Canımızı [fazla] acıtmaz. İLE/VE/DEĞİL Can dayanmaz. )
- BİLMİYOR OLMAK ile/ve/=/<> İLGİLENMEMİŞ/İLGİLENMİYOR OLMAK
( NOT TO KNOW vs./and/=/<> NOT TO BE INTERESTED )
- BİLMİYORUM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİLİMYORUM
- BİLMİYORUM ile/ve/||/<>/< BİLİYORUM
( Sorarsan. İLE/VE/||/<>/< Sormazsan. )
- BİLMİYORUM ile/ve/||/<>/> NEREDEN BİLİYORUM?
- ENDİREKT/İNDİREKT/INDIRECT[İng.]/BİLVÂSITA[Ar.] değil/yerine/= DOLAYLI
- BİN ZAHMET ile/değil/yerine/></< BİR HOŞ SÖZ
- BİN[Ar.] ile BİN-[Ar.] ile BİN[Ar. çoğ. BENÎ] ile BÎN[Ar. çoğ. BÜYÛN] ile -BÎN[Ar.]
( Bin sayısı. | Bir şeye çıkmak, binmek. İLE -e, -de, -ile hallerini karşılar ve şemsiye harfleriyle başlayan sözcükleri zarf yapar. [BİN-NETÎCE: Sonuç olarak.] İLE Oğul, oğlu. İLE Bölge, mıntıka. İLE Gören, görücü. [DÛR-BÎN: Uzaktan gören, dürbün.] )
- BİN[Ar.] ile BİNT[Ar.]
( Oğul, oğlu. İLE Kız, kızı. )
- BİNÂ'[Ar.] ile BÎNÂ[Ar.]
( Yapı. | Ev. | Yapma, kurma. | Müteaddî[geçişli], lâzım[geçişsiz], meçhûl[edilgen], mutâvaat[dönüşlü] gibi fiillerin esâsını konu alan kitap. İLE Gören, görücü. | Göz. )
- BİNDİĞİM/İZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİLDİĞİM/İZ
( Gövdemiz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Zihnimiz. )
- Bİ-NİŞAN[Fars.] değil/yerine/= NİŞANSIZ
- BİNOM AÇILIMI ( - NEWTON):
1665/1666 ile/ve/||/<>/> 1669 ile/ve/||/<>/> 1711
( Keşif. İLE/VE/||/<>/> Kaleme alış. İLE/VE/||/<>/> Yayımlama. )
( Klasik matematiğin, "sonsuz" ile ilgilenmeme "alışkanlığı"nın terk edilmesi. )
- BİOPSİ ile OTOPSİ
- BİPOLAR/DİPOLAR değil/yerine/= İKİ KUTUPLU
- BİR ADIM (İLE) ile/ve/<> BİR "SÖZ"(ÜN) (İLE)
( Karşına geçer/geçebilir. İLE/VE/<> Düşmanın olabilir. )
- BİR ANLAMIYLA ... ile/ve/||/<> BİR YANIYLA ...
- BİR ARAYA GELMEK ile/ve/||/<>/> BİR ARADA DURMAK ile/ve/||/<>/> BİRLİKTE ÇALIŞMAK
( Başlangıç. İLE/VE/||/<>/> İlerleme. İLE/VE/||/<>/> Başarı. )
- BİR BARDAK SUDA FIRTINA KOPARMAK ile/ve/||/<> ORTALIĞI VELVELEYE VERMEK
- BİR BİÇİMDE ile/ve/||/<> BENZER BİÇİMDE
- [Bir bilgiye/konuya]:
SAHİP OLMAK ile HÂKİM OLMAK
- BİR + BİR = BİZ
- 1 CİSİM <> 1001 İSİM/AD
- BİR DURUMA GEREKÇE BULMAK ile/ve GEREKÇE BULDUKTAN SONRA BİR DURUMA DÜŞMEK
( TO FIND A REASON vs./ve TO FALL DOWN TO THE SAME SITUATION AFTER TO FIND A REASON )
- BİR DURUMA ya da SÖYLENİLEN SÖZE, GERİBİLDİRİMDE:
(BEN) "ANLAMADIM" ile/değil/yerine/||/<>/> "ANLAM VEREMEDİM"
- BİR DURUMU:
KONU ETMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> DİLE GETİRMEK
- BİR DÜŞÜNCE/BİLGİ/SÖZ İLE:
TOPLUMU "BOZMAK" ile/değil TOPLUMUN BİR BÖLÜMÜNÜ "BOZMAK" ["bozulacağına" dair ısrarcı olunuyorsa...]
( Olumsuz/kötü niyetli kasıt. İLE/DEĞİL Gelişmek/geliştirmek üzere/için. [Bazı bilgi ve durumlar, herkese değil bazı kişilere verilebilir/verilmelidir.] )
- BİR DÜŞÜNCEYİ:
"BESLEMEK" ile/ve/değil/yerine SADECE BİLMEK
- BİR DÜŞÜNCEYİ "SAVUNAN" ile/değil/yerine/>< BİR DÜŞÜNCEYE SAHİP OLAN
( Ötekileştirir, ayrıştırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bizleştirir ve birleştirir. )
- BİR HABER değil BÎ-HABER/HABERSİZ
- BİR) HATA YAPMADAN ... ile/değil (PEK/ÇOK) FAZLA HATA YAPMADAN ...
- BİR HOŞ OLDUM değil/< BÎ-HÛŞ OLDUM
( ... değil/< BÎ-HÛŞ[Fars.]: Şaşkın, sersem. | Deli. )
- BİR İŞE GİRMEK ile BİR İŞE GİRİŞMEK
- BİR İŞİN:
"KOLAY GELMESİ" ile/değil/ne yazık ki "KOLAYINA GELMESİ"
- BİR İŞİ/N:
"UCUNDAN TUTMAK" ile/değil/yerine/>< "OMUZLAMAK"
- BİR KAP YEMEK ve/||/<> BİR KALP SEVGİ
- BİR "KENARIYA" KOYARAK değil BİR KENARA KOYARAK
- ALDATMA:
BİR KERE ve/||/<> İKİ KERE
( Yazıklar olsun ona. VE/||/<> Yazıklar olsun bana. )
( Aydınların aydınlat("a")madığı bir toplumu, şarlatanlar aldatır. )
- | 1 KİLO PAMUK ile 1 KİLO DEMİR |
ile/ve/değil/yerine/||/<>/<
1 KİTAP
( )
- 1 KİLO PAMUK = 1 KİLO/KIYYE DEMİR/KURŞUN
- KİŞİYİ/KİŞİLERİ:
"KÜÇÜMSEMEK" ile/ve/değil/||/<>/>< "BÜYÜK GÖRMEK"
( Ahlâksızlıktır. İLE/VE/DEĞİL/>< Bilgisizliktir. )
( Akılsızlık. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>< Korkaklık. )
- BİR KİTAP OKUYAN ile/ve/<> İKİ KİTAP OKUYAN ile/ve/<> ÜÇ KİTAP OKUYAN
( Herşeyi bildiğini sanar. İLE/VE/<> Kuşkuya düşer. İLE/VE/<> Hiçbir şey bilmediğini anlar. )
- BİR KOLTUĞA, İKİ KARPUZ SIĞMAZ ve/||/<> BİR İPTE, İKİ CANBAZ YÜRÜMEZ
- BİR KONUNUN:
ANLAŞILAMAMASI ile/ve/değil ANLATILAMAMASI
( Bir konunun/olgunun anlaşılması ya da anlaşılmaması, daha çok, ilgi ve gereksinimle doğru orantılıdır. )
- BİR KONUNUN/DURUMUN/AYRINTININ:
İŞLEYİŞİ ile/ve/değil/||/<> İŞLENİŞİ
- BİR/KAÇ KONUYU/SORUNU:
AÇMAK/AÇMAYA ÇALIŞMAK ile/ve/||/<>/> AŞMAK/AŞMAYA ÇALIŞMAK
- BİR KONU/OLGU/DURUM/YAZI/SÖZÜ ANLAMAK ile/ve/değil/yerine (ONU) YAŞAMAK
- BİR KONUYU/DURUMU GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİN:
[ya] OLANAK/LAR SAHİBİ OLMAK ile/ve/<>/ya da "DAMARINA" SAHİP OLMAK
- BİR KONUYU/OLGUYU:
KENDİNE("BANA") GÖRE DÜŞÜNMEK/ÇÖZÜMLEMEK/YORUMLAMAK ile/ve/değil/yerine O KAVRAMI (/N İÇİNDE) KONUŞMAK
- BİR LOKMA, BİR HIRKA ile/ve/||/<> AZICIK AŞIM, AĞRISIZ BAŞIM
- 1 MİL ile/ve/<> GOMİNA
( 1852 m. İLE/VE/<> 1 deniz milinin, onda birine verilen ad. )
- BİR MUKABELE değil BİL-MUKABELE
- BİR NESNE/OLAY/OLGU/DURUM/KOŞUL İÇİN:
BİR "AD VEREBİLMEK", BİR ŞEY "DEMEK/DİYEBİLMEK"
ve/||/<>/<
O ...'YI DENEMEK
- BİR OLAY/DURUM:
ÖNCESİNDEKİ DÜŞÜNCE/SÖZ/YORUM ile/değil/yerine SONRASINDAKİ DÜŞÜNCE/SÖZ/YORUM
- BİR ÖLÇÜYE BAĞLAMAK ile/ve/değil BİR ÖLÇÜYE DAYANDIRMAK
- BİR PARÇA ile/ve/= BİN PARÇA
- BİR ŞEY Kİ...
YAPMASAK DA OLUR ve/||/<> SÖYLEMESEK DE OLUR
( Yapmayalım! VE/||/<> Söylemeyelim! )
- BİR ŞEYDEN[ÜRÜN/HİZMET]) MEMNUN OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> (BİR ŞEYİN[ÜRÜN/HİZMET]) (SİZİN İÇİN) UYGUN OLMASI
- BİR ŞEYE/ŞEYLERE) KARŞI OLMAK İÇİN/ÜZERE ile/ve/değil/yerine (BİR/BİRÇOK) YANLIŞA İŞARET ETMEK İÇİN/ÜZERE
- BİR ŞEYİ ELDE ETMEK İÇİN:
ÇABALAMAK ile/ve/sonra/ne yazık ki/||/<>/> KENARA ATMAK ile/ve/sonra/ne yazık ki/||/<>/> ANLAMAK
- BİR ŞEYİN(DÜŞÜNCENİN/EYLEMİN):
EGEMEN OLMA(MA)SI ile/ve/değil/<> ÖNÜMÜZE GEÇME(ME)Sİ
- BİR ŞEYİN:
İLGİ ÇEKMESİ ile/||/<> DİKKAT ÇEKMESİ
- BİR ŞEYİN:
İYİ OLDUĞUNDAN DOLAYI İSTENMESİ ile/ve/değil/<> İSTENİYOR OLMASINDAN DOLAYI İYİ OLDUĞU
- BİR ŞEYİN, ...:
[ne] SADECE BAŞINA ne de SADECE SONUNA İNAN
- BİR ŞEYİN, "YAPILAMAZ" OLDUĞUNU SANMAK ve/||/<>/> O ŞEYİN, YAPILIRKENKİ GÜRÜLTÜSÜYLE UYANMAK
- BİR ŞEYİN:
"YOK OLMASI" ile/değil YER/BİÇİM DEĞİŞTİRMESİ
- BİR ŞEYİN/BİRİNİN, DEĞERİNİ BİLMEK ile/ve/||/<>/< KENDİ DEĞERİNİ BİLMEK
( Kendi değerimizi bilmezsek, başkası hiçbir zaman, zemin ve koşulda bilmez. )
- BİR ŞEYİN/DURUMUN:
(")OLMASI(") ile/ve/değil/||/<>/< OLMA/GERÇEKLEŞME OLASILIĞI
- BİR ŞEYİN/YERİN, ...:
YÖNETİMİ/YÖNETİLMESİ ile/ve/||/<> "MUTFAĞI"
- 1/0:
SONSUZ ile/değil TANIMSIZ
- BİR ...:
SÖZCÜK ve/||/<> DUYGU ve/||/<> KİŞİ
( Kararı/nı değiştirebilir. VE/||/<> Yaşamı/nı değiştirebilir. VE/||/<> Seni/kişiyi değiştirebilir. )
- BİR TANE DAHA RİCA EDEYİM değil/yerine ÇOK GÜZELMİŞ[Bir tane daha alabilirsem memnun olurum tabii anlamında]
- BİR TUTULAMAMA ile KIYASLANAMAMA
- BİR ULUSUN:
DÜŞMANLARI ile/ve/<> "AYDINLARI"
( Askerî-siyasî örgütünü yener. İLE/VE/<> Tarihini yener/değersizleştirir. )
- BİR YANLIŞI:
"BİLEREK YAPMAK"
ile/değil/yerine/><
BİLMEDEN YAPMAK
( Belirleyici olan, bulunç/vicdandır. )
- BİR YANLIŞIN YAPILMASINDA VE YORUMLANMASINDA:
KAZÂ ile/ve/ne yazık ki/<>/> HATA ile/ve/ne yazık ki/<>/> YEĞLEME/TERCİH
( İlk kez olmuşsa. İLE/VE/<>/> İkincei kez olmuşsa. İLE/VE/<>/> Üçüncü kez oluyorsa. )
- Bir yerde ya da birinde "hata" "görürsen", 70 neden ara! Bulamazsan, "Bilemediğim, 71. neden var olabilir." de!
- BİR YERE ULAŞMAK ile/değil/yerine BULUNDUĞUN YERDE KALMAMAK
- BİR ile/ve/||/<>/>/< BİN
- BİR ile/ve/||/<>/> BİN ile/ve/||/<>/> MİLYON ile/ve/||/<>/> MİLYAR ile/ve/||/<>/> TRİLYON ile/ve/||/<>/> KATRİLYON ile/ve/||/<>/> KENTİLYON ile/ve/||/<>/> SEKSTİLYON ile/ve/||/<>/> SEPTİLYON ile/ve/||/<>/> OKTİLYON ile/ve/||/<>/> NONTİLYON
( ... ile~> 3 ile~> 6 ile~> 9 ile~> 12 ile~> 15 ile~> 18 ile~> 21 ile~> 24 ile~> 27 ile~> 30 [0/Sıfır] )
- BİR[Ar.] ile Bİ'R[Ar. çoğ. ÂBÂR] ile BİRR[Ar.] ile BÎR[Ar.] ile BİR[Ar.]
( -ile, -ederek anlamına gelip eklendiği -şemsiye harfleriyle başlayan- sözcükleri zarf yapar. [Bİ-R-RECÂ: Ricâ ile.] İLE Kuyu. İLE İyilik, güzellik, hayır. | Anaya, babaya itâat. | Bağışta bulunma. İLE Yıldırım. | Yatak, döşek, kilim, halı, seccâde, örtü gibi şeyler. İLE Sayıların ilki. | Bir sayısını gösteren rakam. | Bu sayı kadar olan. | Herhangi bir varolanı belirsiz olarak gösteren. | Tek. | Birleşik. | Eş. | Ortaklaşa olan. | Sadece. | Ancak, yalnız. )
- BİR ile/ve/||/<> BİRLİK ile/ve/||/<> BÜTÜNLÜK
( Allah. İLE/VE/||/<> Evren. İLE/VE/||/<> İnsan. )
( The god. VS./AND/||/<> The universe. VS./AND/||/<> The human. )
( ONE vs./and/||/<> UNITY vs./and/||/<> INTEGRITY )
- BİR ile BİRLİK ile BÜTÜNLÜK
- BİR ile EŞİT/MÜSÂVÎ[Ar. < SEVİYY]
( INTEGRATED vs. EQUAL )
- BİR ile SADECE
( UNIQUE vs. ONLY )
- BİR ile/ve/||/<> VAR
( Sonsal sınıflama[kategori] değillerdir. Herşeyde varlardır. )
( Dili olanaklı kılanlar. )
( Transandant terimlerdir. [bkz. KANT] )
- BIRAKMAK ile/ve/değil AŞMAK
- BIRAKMAK ile AYIRMAK
( LEAVE vs. SEPERATE )
- BIRAKMAK ile SALMAK
( TO RELINQUISH vs. TO LET GO )
- BIRAKMAK ile/ve/yerine/değil UZAKLAŞTIRMAK / TERCİH DEĞİŞTİRMEK [Özellikle sigara ve çeşitli bağımlılık yapıcılarda!]
( Mutlu olmak için herhangi bir şeye bağımlı olmak, çaresizliğin son aşamasıdır. )
( Herhangi bir şeye karşı artık bağımlı olmadığınızda, payınıza düşeni yapmışsınız demektir. )
( Zihnimizi, içiyle dışıyla bilmedikçe, bağımlılıklar bizi terk etmeyecektir. )
( Bağımlılıklarımızdan vazgeçelim. Vazgeçmemiz gereken başka hiçbir şey yoktur. )
( Bilincine varmadığınız bir şeyi, terk edemezsiniz. )
( Alışkanlık ve ihtiras, kör eder ve yanlışa götürür. )
( Alışkanlık! Gereklilik değil! )
( SİGARAYI: "BIRAKTIM!" değil/yerine "İÇMİYORUM" ya da "İÇMEMEYİ YEĞLİYORUM/TERCİH EDİYORUM!" )
( Mücadelemiz içenlerle değil maddeyle!
Koruyup kolladığımız, kişiler; kovduğumuz, o sinsi madde!...
Davetimiz, sağlıklı olmak; kabul etmediğimiz, sararmak...
Çözümlerimiz, herkes için; çaresi "Hayır!"da...
Herkes için hayırlı olan, hayırsızı yakmamakta... )
( Not necessary! It's habit/addiction. )
( FEEL FREE TO SAY NO! )
( Dependence on anything for happiness is utter misery.
When you are no longer attached to anything, you have done your share.
Attachments are in the mind and will not leave you until you know your mind in and out.
Give up your addictions. There is nothing else to give up.
You cannot leave if you don't aware of it.
Habit/addiction and passion makes blind and takes to the false.
"I PREFER, NOT TO SMOKE" instead of "QUIT SMOKING/CIGARETTE" )
( [not] TO LEAVE / QUIT vs./and/but TO CHANGE PREFERENCE
TO CHANGE PREFERENCE instead of TO LEAVE / QUIT )
( PROTIMO NA MIN KAPNIZU: İÇMEMEYİ TERCİH EDİYORUM! )
- BIRAKMAK ile YERİNE KOYMAK
- BİRAZ "İŞLERİM/...LARIM" VAR değil BİRAZ İŞİM/...M VAR
- BİRAZ TOPARLASIN ile/değil BİRAZ TOPARLANSIN
- BİRAZ ile AZICIK["AZCIK" değil!]
- BİRAZ ile/ve/değil/||/<>/< ÇOK AZ
- BİRBİRİMİZE ...:
"DÜŞMEK" değil/yerine/>< "DÜŞKÜN OLMAK"
- KONUŞMAK:
"BİRBİRİMİZE" ile/değil BİRBİRİMİZLE
- BİRBİRİMİZİ:
BİLEMEYİZ ancak KEŞFEDERİZ
- YAŞAMAK:
BİRBİRİMİZİ İDARE EDEREK ile/ve/değil/yerine/<> UZLAŞARAK (ORTAK NOKTALARDA/ALANLARDA BULUŞARAK)
- BİRBİRİMİZİ:
[ya] TAMAMLAYAMAMAK ile/ve/ya da/<>/< TAM ANLAYAMAMAK
- KARIŞTIRMAMAK:
BİRBİRİNDEN değil BİRBİRİNE
(ya da BİRBİRİNDEN AYIRMAK)
- BİRBİRİNE DÖNÜŞEMEME/DÖNÜŞEMEYEN ile İLİŞKİSİZ/LİK
- [ne yazık ki]
!"BİRBİRİNE DÜŞMEK" değil/yerine/>< BİRBİRİNİ DÜŞÜNMEK
- BİRBİRİNİ:
BİLMEK ile/ve/<>/değil/yerine ANLAMAK
( Dinlemeyi/görmeyi/okumayı gerektirir. İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Tanışmayı gerektirir. )
- BİRBİRİNİ ETKİLEMEK ile/ve BİRBİRİNİ TAMAMLAMAK
- BİRBİRİNLE(N) değil BİRBİRİYLE
- BİR'DEN BAŞLAMAK ve/||/<>/> BİRDEN BİRE BULMAK
itibariyle 29.581 başlık/FaRk ile birlikte,
29.554 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(17/120)