
Z ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 29.581 başlık/FaRk ile birlikte,
29.554 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(20/120)
- BURHÂN[Ar.] ile DELÂLET[Ar.]
- BURHAN ve İRFAN
- BURHAN ile/ve IYÂN
( ... İLE/VE Doğrudan deneyim/gözlem. [İşrâkilik'te!] )
- BURHAN ile/ve IYÂR
( ... İLE/VE Saadete doğru gitme. [> AYÂR: Altının, gümüşün ve öteki değerli madenlerin karışma derecesi.] )
- BURHAN-I LİMMÎ ile/ve BURHAN-I İNNÎ
( Fizik. İLE/VE Matematik. )
( Niçin? İLE/VE Nasıl? )
( Tabii. İLE/VE Tâlimî. )
( Zihinde. İLE/VE Hem zihinde, hem dışarıda. )
( Aposteriori. İLE/VE Apriori. )
- BURKA/BÜRKA'[Ar.] değil/yerine/= YAŞMAK
( Peçe, tül, yaşmak, yüzörtüsü. )
- BURKSAN/BURXAN/FURKSAN/FURXAN ile BUSUG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Put [Budha heykeli]. İLE Pusu. )
- BURKULMA ile/değil BURULMA
- BIYIKLARDA:
BURMA ile NEVHAT ile GAYTAN ile YOLUK ile KIRPIK ile PIRASA ile YASTIKLI
( ÇÂR-DARB[Fars.]: Dört darp. Kalenderîlerin arasında sakal, bıyık, kirpik ve kaş yerine kullanılan bir deyimdir. )
( BURÛT: Bıyık. )
- BURMA ile BURMA ile BURMA
( Burmak. | Burularak yapılmış altın bilezik. Burulmuş, burularak yapılmış, kıvrılmış. | Yaşken burularak kurutulan ot. | Kuru incir. | Sarığıburma. İLE Musluk. | Kapı tokmağı/kolu. İLE Myanmar/Birmanya. [ülke] )
- BURMAK/BURMAQ ile BURUTMAK/BURUTMAQ ile BURIŞ(BURUŞMA) ile BURKI/BURQI ile BURKITMAK/BURQITMAQ ile BURKIG/BURQIG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Kokma. | Buharının yükselmesi. İLE buharlanmasına neden olmak. İLE Kırışıklık.[deride ya da kumaşta] İLE Kırışık/buruşuk. İLE Buruşturmak. İLE Deride ya da benzer bir nesnede oluşan kırışıklık/buruşma. )
- BURNU BÜYÜK/LÜK ile/değil/yerine SEÇKİN/LİK
- BÜROKRASİ ile/ve/ne yazık ki/<>/>< YOLSUZLUK
- BURS- ile/||/<> CYST-/CYSTİ-/CYSTO-/CYSTİDO- ile/||/<> VESİCO-
( Kese. İLE/||/<> Kese, torba. İLE/||/<> İdrar kesesi, kese, kabarıklık. )
- YASTIKÇIK/KESE/TORBA/BURSA[Lat. < BURSA SYNOVIALIS] ile Bursa
( Eklem bölgelerinde bulunan, içi sıvı dolu küçük kesecikler. [Kaslar, tendonlar ve kemikler arasındaki sürtünmeyi azaltarak hareketi kolaylaştırır.] İLE Türkiye'de, Marmara bölgesindeki bir il. | M.Ö. II. yüzyılda kurulan kent, Prusias[Bitinya Kralı] adını almış ve zamanla Bursa biçiminde değişmiştir. )
- BURUN BURUNA (ÇARPIŞMAK)
- BURUN ile BURNAZ
( ... İLE İri ve uzun burunlu. )
- BURUN ile BURUN ile BURUN ile BURUNG ile BULUNG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Burun. İLE Dağın doruğu. | Herhangi bir şeyin ilk parçası. İLE Ön. İLE Olanağı bulunan en uzak noktaya göre kabul edilen ok atım uzaklığı. İLE Köşe. )
- BURUN/ZİRVE ile KEREMPE
( ... İLE Denize doğru uzanan taşlık burun. | Dağın en yüksek yeri. )
- BURUN ile KIL BURUN
( ... İLE Deniz içine uzanmış ince kara parçası. )
- BÜRÜNÇÜK ile BÜRÜNG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Kadın peçesi, yaşmak. İLE Girdap. )
- BURUNDİ'DE:
FRANSIZCA ile/ve/değil/yerine KURUNDİ
( UMUGOFE: Kadın. | IZUBU: Gündüz. | UKWEZI: Gece )
- BUS = PUS
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- BÜSBÜTÜN ile/değil/yerine TÜMÜYLE/TAMAMEN
- BÛS/E[Fars.] ile -BÛS[Fars.]
( Öpme, öpücük, öpüş. İLE Öpen. [DÂMEN-BÛS: Etek öpen.] )
- BÛSE değil/yerine/= ÖPÜCÜK/ÖPÜŞ
- BÜŞRÂ[Ar.]/MÜJDE değil/yerine/= SEVİNÇLİ SAVA/ÇAV(HABER)
- BÜST ile/||/<> SFENKS ile/||/<> EQUESTERİAN
( İnsanın gövdesinin başını ya da göğüsten yukarısını gösteren heykel. İLE/||/<> Başı ve gövdesi farklı türlerden (genellikle başı kadın ve gövdesi aslan gibi) olan fantastik yaratık. İLE/||/<> Atlı portre. Batı sanatında resim ve heykel alanında soylu ya da önemli kişileri betimlemek için kullanılmış bir portre türü.[En başarılı örneklerini Rönesans'ta Donatello ve Verrocchio'nun yapıtlarında gördüğümüz bu tür portreler, modeli onurlandırıcı ve yüceltici bir anlam taşırdı.] )
- BU/ŞU:
"TABLO" ile "SAHNE"
- BÜSÛL[Ar. < BESR] ile BÜSÛL/BÜSÛR[Fars.]
( Gövdede çıkan sivilce, ufak çıban. İLE Lânet, beddua, ilenme, ilenç. )
- [BU/ŞU/O] ANLAMI:
"TAHSİL ETMEK" ile/ve/||/<>/>/< ZEVK ETMEK
- BU/ŞU/O SÖZ/DÜŞÜNCE/DAVRANIŞ:
DOĞRU MU? ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLANAKLI MI?
- BUT ile BUTAK/BUTAQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( But. İLE Dal. )
- BÜTÇE/M SIKINTILI ile/değil BÜTÇE/M SINIRLI
- BÜTE ile BÜTGÜ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Çok. İLE Dışkı, kaka.[Yalnızca çocuklar için kullanılır.] )
- BUTIK/BUTIQ ile BUTIK/BUTIQ[KÂŞGAR]
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Herhangi bir şeyin dalı. İLE Küçük bir su tulumu. )
- BUTLÂN ile/ve/||/<>/> MUTLAK BUTLÂN
( Kesin hükümsüzlük. )
- BÜTÜN BUNLAR değil BUNLARIN HEPSİ/TÜMÜ
- BÜTÜN CANLI ORGANİZMALAR ile/ve/değil/||/<>/> TÜM VAR OLANLAR
- BÜTÜN:
PARÇALARIN BİRARADALIĞI ile/ve/||/<> BAŞLANGICI, ORTASI VE SONU OLAN
- BÜTÜN[Ar.] < BÜTÛN[Ar. < BATN]
( Eksiksiz, tam. | Parçalanmamış. | Birlik, tamlık. İLE Karınlar. | Nesiller, soylar. | İç. )
- BÜTÜN ile/ve/<> BÜTÜNSEL
( ... cum MILVUS MIGRANS )
- BÜTÜN ile/ve DÜZEN/SİSTEM
- BÜTÜN ile/ve/||/<> GÖRÜNMEYEN
- BÜTÜN ile/ve/değil/<> PARÇA
( Bir kavramın, bireylerinin toplamı, bütünü vermez. )
( Bütün, parçaların toplamından daha fazla birşeydir. )
( ZIRNIK[Fars. < ZIRNÎH]: Sıçanotu, arsenik madeni ile kükürt karışığı bir madde. | Herhangi bir şeyin en küçük, önemsiz ve işe yaramaz parçası. )
( PIECE vs./and ENTIRE/WHOLE )
( ... ile/ve/değil/<> BERH: Parça, az şey, hisse, nasip. | Su birikintisi. | Şimşek. | Yaş odunun yanarken çıkardığı yaşlık. | Balık. )
( HOLON ile MEROS )
- BÜTÜN ile/değil/yerine TÜM
( Parçası bulunur. İLE/DEĞİL/YERİNE Parçası bulunmaz. )
( Nitelikse. İLE/DEĞİL/YERİNE Nicelikse. )
( Tekse. İLE/DEĞİL/YERİNE Çoksa. )
( Bütün, ("Parçaların biraradalığı", "Bütünlük", "Entegrasyon/Integration/Integrity") anlamını taşıyan bir sözcüktür.
Tüm ise, (ingilizce "Whole/All") ile karşılık bulur. Parça parça olsa da, çeşitli oranlarda eksiklikler de olsa istisnasız ve ayırımsız, tamamıyla/tümüyle kapsamadır.
Bütün elmalar, bütün insanlar, bütün arabalar, bütün kitaplar, olmaz! Parçalarının ayrı ayrı kullanılma durumu olmayanlar için gereksiz/yersiz/fazladan bir sözcüktür "bütün".
Bir saksıdaki çiçeğin tüm yaprakları söz konusuysa, "bütün yapraklar" denildiğinde, --her sözcüğün, kendi anlamını taşıdığı bilgisiyle--, ucu sararmış/kırılmış, bir parçası kopmuş yapraklar devredışı bırakılmış olur, ki biz tamamını, hepsini demek istiyoruzdur.
"Bütün parçalar" diyemeyeceğimiz ve
"Bütünden Gelim/Bütüne Varım" olamayacağı gibi! )
- BÜTÜNCÜL ile/ve/||/<> BÜTÜNLEŞİK
- BÜTÜNLENME ile/ve/||/<> TAMAMLANMA
- BÜTÜNLENME ile/ve/||/<> TAMLANMA
( )
- BÜTÜNLE(N)MEK ile/ve TAMAMLA(N)MAK
( TO (GET) COMPLETION vs./and TO (BECOME) COMPLETE )
- BÜTÜNLEŞME ile BÜTÜNLENME
( INTEGRATION vs. TO GET COMPLETION )
- Bütünlük için DİNLE!!!
- Bütünlük için SUS!!!
- BÜTÜNLÜK ile/ve/||/<> BİREŞİM/TEVHİD
- BÜTÜNLÜK ile/ve/<> BÜTÜNCÜLLÜK
- BÜTÜN/LÜK ile/ve/||/<> DİZGESEL/LİK
- BÜTÜNLÜK ile/ve DOKUNULMAZLIK
( INTEGRITY vs./and IMMUNITY )
- BÜTÜNLÜK ile ESRİME
( ... İLE Esrime, duyulur olanlardan, bir başka deyişle tikel şeylerden başlayıp derece derece iç algıya ve iç algıdan da geçip bir an için bile olsa yokluğa dalmak, aslına kavuşmak demektir. )
- BÜTÜN/LÜK ve/||/<> GÜVENİLİR/LİK
- BÜTÜNLÜK ile/ve/||/<> HAKİKAT
- BÜTÜNLÜK ile/ve/<> İÇ İÇELİK
- BÜTÜNLÜK ve/<> IŞILTI
- BÜTÜNLÜK ve/<> IŞIMA
- BÜTÜN/LÜK ile KENDİNİ TEKRARLAYAN
- BÜTÜN/LÜK ile/||/<> KUŞATICI/LIK
- BÜTÜNLÜK ile/ve/<> SÜREKLİLİK
- BÜTÜNLÜK ile/değil TÜMEL
- BÜTÜNLÜK ile YOĞUNLAŞMA/KONSANTRASYON
( INTEGRITY vs. CONCENTRATION )
- Bütünlüklü KONUŞ!!!
- BÜTÜNSEL ile BÜTÜNLÜKLÜ
- BUTURGAK/BUTURGAQ ile DİKEN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Fıstığa benzeyen bir diken. İLE ... )
- BU'UD değil/yerine/= BOYUT
- BÜVET/BÜĞET ile BÜVET[< Fr.]
( Su birikintisi, gölcük. İLE Yiyecek ve içecek şeyler satılan küçük büfe. )
- BUXSI/BUKSI ile
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bir yemek adı. )
- BUY vs. PURCHASE
- BUYRUK/BUYUR ile/değil/||/<>/> (")BUYURUN(")
( Belirli bir davranışta bulunmaya zorlayıcı söz, emir. | İLE/DEĞİL/||/<>/> İnceliğin ve/ya da anlayışın en üst seviyede olduğunu yansıtmak üzere kullanılan söz ya da kinâyeli söz. | Nispetli bir davranış ya da tutumla ve gerisi suskunlukla yansıtılan/gösterilen, ikinci sözcüğü tek sözcük olan[olarak kullanılan] bir karşıt pekiştirme[oxymoron]. )
- BUYRUK/EMİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DİLEK/TEMENNİ
- BÜYÜCÜ/LÜK" / "SİHİRBAZ/LIK" /"KÂHİN/KEHÂNET" ile/değil YANILTICI/LIK / İLÜZYON/İST
- BÜYÛD[Ar.] ile BÜYÛT[Ar. < BEYT]
( Yok olma. İLE Mesken, hane, ev, oda, oba. )
- BÜYÜK AVARYA ile/ve KÜÇÜK AVARYA
( AVARYA: Gemiye ya da yüke sonradan gelen maddi hasar ile umulmayan masraflar. )
( Tüm malların ortaklaşa kurtuluşunu sağlamak amacıyla yapılan akla uygun fakat olağanüstü giderler. İLE/VE Yolculuğun gereği olarak ortaya çıkabilen hasar ve giderlerdir. [Sahibine aittir.] )
( Gemiyi batmaktan korumak için bazı yüklerin denize atılması. İLE/VE Geminin karaya oturması ya da gemideki yükün dalgalar tarafından alınması. )
- BÜYÜK AYI ile/ve/<> KÜÇÜK AYI
- BÜYÜK BURUN/LULUK ve/||/<>/> BURNUNUN DİBİNDEKİ FIRSATLARI/GERÇEKLERİ GÖREMEME
- BÜYÜK ...:
ÇATIŞMALAR ile KARŞITLIKLAR ile GERİLİMLER
( BÜYÜK ÇATIŞMALAR/KARŞITLIKLAR/GERİLİMLER - AKIL - DİNİ "İNANÇ/İMAN" )
- BÜYÜK ÇÖKÜŞ/LER ile/ve/<> !SAVAŞ
- BÜYÜK DEVLET BAŞKANLARI ile/<> BÜYÜK BİLGİNLER
( Bilginlerle düşüp kalkanlar. İLE/<> Devlet başkanlarıyla düşüp kalkmayanlar. )
- BÜYÜK DEVLET ile/ve/değil/yerine KÜÇÜK DEVLET
- BÜYÜK DÖNGÜLER ile/ve/+/||/<> KÜÇÜK/İÇ/ALT DÖNGÜLER
- BÜYÜK DUDAKLAR ile/ve/<> KÜÇÜK DUDAKLAR
( VESTİBÜL: Küçük dudaklar tarafından sarılan boşluk. )
( LABIA MAJOR ile/ve LABIA MINOR )
- BÜYÜK HATA:
BİR ŞEYE/KİŞİYE, GEREĞİNDEN FAZLA DEĞER VERMEK ile/ve/değil/<> KENDİNE, HAK ETTİĞİNDEN DAHA AZ DEĞER VERMEK
- (BÜYÜK) "HİKAYE" değil SÜREÇ
- BÜYÜK GÖZELER/HÜCRELER ile/ve/<> KÜÇÜK GÖZELER/HÜCRELER
( MAGNO ile/ve/<> PARVOSEÜLER )
( )
- BÜYÜK KANYON ile COPPER KANYONU
( Amerika'da. İLE Meksika'da. )
( ... İLE Büyük Kanyon'dan, 4 kat daha büyüktür. )
- BÜYÜK KONUŞMA ile/ve/değil/||/<> İDDİA
- BÜYÜK/KÜÇÜK ile/ve/||/<> ARD ARDALIK ile/ve/||/<> YAN YANALIK
- BÜYÜK OKYANUS [KUZEY]:
DOĞU ÇİN DENİZİ ile/ve/||/<> KORE BOĞAZI ile/ve/||/<> SARI DENİZ ile/ve/||/<> KORE KÖRFEZİ ile/ve/||/<> JAPON DENİZİ ile/ve/||/<> LA PEROUSE BOĞAZI ile/ve/||/<> TERPENİYA BOĞAZI ile/ve/||/<> OHOTSK DENİZİ ile/ve/||/<> TTATAR BOĞAZI ile/ve/||/<> UDSKAYA KOYU ile/ve/||/<> ŞELİHOV KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PENJUNA KOYU ile/ve/||/<> KURİLSKİYE BOĞAZI ile/ve/||/<> BERING DENİZİ ile/ve/||/<> BERING BOĞAZI ile/ve/||/<> ANADIR KÖRFEZİ ile/ve/||/<> NORTON KOYU ile/ve/||/<> KOTZEBUE KOYU
- BÜYÜK OKYANUSTA:
[AVUSTRALYA'DA]
TAZMANYA DENİZİ ile/ve/||/<> BASS BOĞAZI ile/ve/||/<> HALIFAX KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PRENSEN CHARLOTTE KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PAPUA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CARPENTERIA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> MERCAN DENİZİ ile/ve/||/<> BISMARCK DENİZİ ile/ve/||/<> ARAFURA DENİZİ ile/ve/||/<> FLAMINGO KÖRFEZİ ile/ve/||/<> BANDA DENİZİ ile/ve/||/<> MOLUK BOĞAZI ile/ve/||/<> MAKASSAR BOĞAZI ile/ve/||/<> TİMOR DENİZİ ile/ve/||/<> JOSEPH BONAPART KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CLARENCE BOĞAZI ile/ve/||/<> FLORES DENİZİ ile/ve/||/<> JAVA DENİZİ ile/ve/||/<> SELEBES DENİZİ ile/ve/||/<> SULU DENİZİ ile/ve/||/<> BALABAC BOĞAZI ile/ve/||/<> GÜNEY ÇİN DENİZİ ile/ve/||/<> TAYLAND KÖRFESİ ile/ve/||/<> VİETNAM KÖRFEZİ ile/ve/||/<> FİLİPİNLER DENİZİ ile/ve/||/<> LUZON BOĞAZI
ile/ve/||/<>
[G. AMERİKA'DA]
PENAS KÖRFEZİ ile/ve/||/<> CORCAVADO KÖRFEZİ ile/ve/||/<> GUAYAQUIL KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PANAMA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> PANAMA KANALI ile/ve/||/<> TETUANTEPEC KOYU
ile/ve/||/<>
[K. AMERİKA'DA]
KALİFORNİYA KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KRALİÇE CHARLOTTE BOĞAZI ile/ve/||/<> HECATE BOĞAZI ile/ve/||/<> COOK KOYU ile/ve/||/<> SHELIKOF BOĞAZI ile/ve/||/<> BRISTOL KÖRFEZİ ile/ve/||/<> KUSKOKWIM KOYU ile/ve/||/<> NORTON KOYU ile/ve/||/<> BERING BOĞAZI
- BÜYÜK RESİM ile/ve/||/<> BÜTÜNCÜL BAKIŞ
- BÜYÜK SİYAH NOKTA
( HALK )
- BÜYÜK SÖZ yerine HİKMETLİ SÖZ
- TAŞ:
BÜYÜK ile/ve/||/<> KÜÇÜK
( Değirmen döndürür. İLE/VE/||/<> Bacak sildirir. )
- BÜYÜK YANLIŞLARIN/HATALARIN/SUÇLARIN:
"NEDENİ" ile/ve/<>/> BEDELİ
- BÜYÜK YERİN ile/ve/değil/yerine/||/>< KÜÇÜK YERİN
( Küçük konuşmacısı [olmak]. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Büyük konuşmacısı [olmak]. )
- BÜYÜKAYI ile/ve/<> ALTIKARDEŞ
( ... İLE/VE/<> Kuzey kutup yönünde, Büyükayı'nın karşısında bulunan takımyıldız. )
- BÜYÜKAYI ile KÜÇÜKAYI
( BIG/GREAT DIPPER vs. LITTLE DIPPER )
( DÜBBÜEKBER ile DÜBBÜASGAR )
- BÜYÜKAYI ile/ve/<> YEDİGİR
( ... İLE/VE/<> Büyükayı'yı oluşturan yedi yıldız. )
- BÜYÜKELÇİ(SEFİR[Ar.]/SEFÂRET)/LİK ile/ve/||/<> KONSOLOS[Yun.]/LUK / ŞEHBENDER[Fars.]
( VİSKONSÜL: Konsolos yardımcısı. )
( Ülkesinin, öteki ülkelerin başkentinde sadece bir tane olan, temsil etmekte olduğu ülkenin en büyük yetkisine sahip diplomatik kurumudur.[Çoğunlukla ve olağan koşullarda vize ve pasaport işlemleri yapılmaz.] İLE/VE/||/<> Ülkesinin, öteki ülkelerdeki ticari çıkarlarını korumakla sorumlu, diplomatik olmayan resmi kurumlardır.[Diplomatik özelliği bulunmayan resmi görevlerin yapıldığı, resmi kurumdur. Genellikle, pasaport, evlilik, doğum ve ölüm gibi işlemler yapılmaktadır.][Konsolosluk arşivleri ile binalarının dokunulmaz hakları vardır.] )
( Kendi ülkesini başka ülkede temsil eden en üst düzeydeki devlet görevlisidir, diplomattır.[Görevli oldukları ülkelerde, vatandaşı oldukları ülkenin devlet başkanının temsilcisidir. Ülkesiyle görevli oldukları ülkeler arasındaki siyasi, ekonomik, kültürel ve askeri ilişkileri geliştirmeyi hedefler.] İLE/VE/||/<> Konsolosluk yöneticisinin unvanı, ülkelere göre farklılık gösterir.[Bulundukları kentin yetkili yöneticisiyle ilişki durumundadır. Konsolosluktaki görevlilerin diplomatik temsil hakkı yoktur.] )
( AMBASSADOR vs./and CONSUL )
- BÜYÜKELÇİ ile ORTA ELÇİ
( ... İLE Büyükelçiden önceki elçilik aşaması ve bu aşamada olan kişi. )
- BÜYÜK/LÜK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YÜCE/LİK
- [ne yazık ki]
BÜYÜK SORUN/YANILSAMA:
"ACI ÇEKMEMEK" ve/||/<>/>/< "KENDİMİZİ KANDIRMAK" / KANDIRDIĞIMIZI/KANDIRABİLECEĞİMİZİ ZANNETMEK
- BÜYÜLE(N)MEK ile/ve/değil HAYRAN (KALMAK/BIRAKMAK)
- BÜYÜLTEÇ/AGRANDİSÖR[< Fr.] ile BÜYÜTEÇ/PERTAVSIZ[Fars.]
( Fotoğraf ve resim büyültmeye, büyültüp basmaya yarayan alet. İLE Odak boyutu birkaç santimetre olan, yaklaştırıcı mercek. )
- BÜYÜME ile/ve/değil ÇOĞALMA
( [but] TO GROW vs./and/but INCREASE )
- BÜYÜME" ile/ve/değil/yerine HAREKET
- BUYURGANLIK ile/değil TOPLUMSALLIK
- BÜYÜTMEK ile/ve/değil/||/<>/< YETİŞTİRMEK
( Gövdeyi. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Zihni. )
( Bitkiyi/hayvanı/beşeri(kişiyi). İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< İnsanı/kişiliği. )
- BUZ ile BUZ NOKTASI ile BUZ TON
( Yoğunluğu 0,92 g/mL., e.n. 0 °C olan, renksiz, donmuş ya da katı su. İLE Kelvin sıcaklık ölçeğinde, buzun e.n. 273,15 °K. | Su ve buzun standart atmosfer basıncında, dengede olduğu sıcaklık. İLE Bir ton 0 °C'deki buzun 0 °C'deki suya erimesi için gerekli ısı biriminin kuramsal sayısı. )
- BUZ ile BUZLUK/BUZLUQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Buz. İLE Yazın kullanılmak üzere içine buz doldurulan yer. )
- BUZ ile/ve/||/<> KÖREŞE
( ... İLE/VE/||/<> Yerdeki karın yüzünde buz tutmuş olan tabaka. )
- BUZ ile/ve SU
( Üzerine damga yapılmaz! İLE/VE Üzerine yazı yazılmaz! )
- BUZ ile/ve/<> SU ile/ve/<> BUHAR
( Sıfırın altında. İLE/VE/<> Sıfırın üstünde. İLE/VE/<> 100 °C'nin üstünde. )
- BUZAĞI["BUZA" değil!] ile/<>/> DANA ile/<>/> DÜVE ile/<>/> İNEK ile/<>/> TOSUN ile/<>/> BOĞA/KELE ile/<>/> ÖKÜZ ile/<>/> SIĞIR
( Yeni doğmuş, ana sütüyle beslenen sığır yavrusu. İLE/<>/> İneğin, sütten kesildikten sonra 15 aylığa kadar olan yavrusu. İLE/<>/> Doğum yapmamış dişi inek yavrusu. İLE/<>/> 2 yaş ve üzeri dişi sığır. İLE/<>/> Danalıktan yeni çıkmış 15 - 24 ay arasındaki genç boğa. | [mecaz] Sağlıklı, tıknaz delikanlı. İLE/<>/> 2 yaş ve üzeri erkek boğa/sığır. İLE/<>/> Kısırlaştırılmış/burulmuş boğa. İLE/<>/> Geviş getirenlerden, boynuzlu büyükbaş evcil hayvanların genel adı. )
( VEAL vs./<>/> CALF vs./<>/> HEIFER vs./<>/> COW vs./<>/> STIRK vs./<>/> BULL vs./<>/> OX/OAF vs./<>/> CATTLE )
( VATSA ile/<>/> DAM ile/<>/> BACHHIYA ile/<>/> GO/GOU ile/<>/> BACHHRA ile/<>/> VRSABHA ile/<>/> PRSTHA ile/<>/> GAAY/BAIL [PASHU/GODHAN] [AGHNYA: Öldürülmemesi gereken, kesilmeyecek olan.] )
- BUZDAĞI ile MAVİ BUZDAĞI
( )
- BUZDAĞININ:
GÖRÜNEN BÖLÜMÜ ile/ve GÖRÜNMEYEN BÖLÜMÜ
( Gördüğümüz, olan değildir. )
( Görünüşler, aldatıcıdır. )
( Adı değiştirebiliriz fakat gerçek yine kalır. )
( Appearances are deceptive. )
( What you see is not what is.
You may change the name, but the fact remains. )
( VISIBLE PART OF ICEBERG vs./and INVISIBLE PART OF ICEBERG )
- BÜZGEN ile/ve/<> BÜZÜK
( Kasılarak, gövdedeki herhangi bir deliği açan ya da kapayan, çember biçimindeki kasların genel adı. İLE/VE/<> Toplanarak büzülmüş. | Kalınbağırsağın sona erdiği yer, anüs. | [argo] Yüreklilik, cesâret. )
- BUZLA ile BUZULKAR
( Deniz suyunun donmasıyla kutup bölgelerinde oluşan buz alanı. Bankiz, aysfild. İLE Bir buzulun oluşmasında temel olan katılaşmış kar kümesi. )
- BÜZ(ÜL)ME ile/ve/||/<> BURK(UL)MA
- BUZUL DAĞLARI ile/değil SAYDAM BUZUL DAĞLARI
( ... İLE/DEĞİL En tehlikeli olan buzul dağları. [Eğer buzul içindeki su erir ve çatlaklar da tekrar donarsa saydam buzul oluyor.] [Titanik, saydam buzul dağlarından birine çarparak batmıştır.] )
- BUZUL ile PERİTO MORENO BUZULU
- BUZULLAR İÇİN İLK TÜRK TEMSİLCİ: ONUR SABRİ DURAK
( İTÜ Denizcilik Fakültesi öğretim görevlisi Onur Sabri Durak[Dr.], Antarktik Antlaşmalar Sekretaryası'nda Türkiye’yi temsil eden ilk biliminsanı olarak göreve başladı...[10 Ocak 2017] [devamı için burayı tıklayınız...] )
- BUZULMASASI ile BUZYALAĞI
( Çevresindeki buzlar erirken, altına rastlayan bölümü erimekten koruyan ve böylece buzdan bir ayak üzerinde kalan kütle. İLE Yüksek dağlarda kalıcı kar ve buzulun birlikte oluşturduğu, arkası ve yanları dik, önü açık, çember biçimli çukurluk. )
- BY vs. WITH
- C BANDI ile C BANTLAMA/KONSTİTUTİF HETEROKROMATİN
( Genellikle meteoroloji radarlarında kullanılan 3,75 ila 7,5 GHz dalga boyu arasındaki elektromanyetik tayftaki frekans aralığı. İLE Kromozomların genellikle sentromerik bölgeler ile heterokromatin yapı içeren öteki bölgelerin boyanmasında görevli, türlerin kromozomal olarak tanılanmasında, türler arasındaki genomik yakınlık derecelerinin belirlenmesinde, polimorfizm ve çeşitli kromozom mutasyonları çalışmaları ile karyotip çözümlemesinde en çok kullanılan boyama tekniği. )
( C-BAND vs. C BANDING/CENTROMERIC BANDING )
( BANDE C avec COLORATION DES BANDES C/MARQUAGE DES BANDES C )
( C-BAND mit C BANDERUNG )
- C ile/>< A
( [Lat.] CONDEIMO[: Suçlu.] İLE/>< APSOLBO[: Suçsuz.] )
- C ile C
( Türk abecesinin üçüncü harfi. | Sınıflama ve sıralamalarda, maddelerin sırası harfle gösterildiğinde, üçüncü maddenin başına getirilen. | Nota imlerini harflerle gösterme yönteminde, "do" sesini gösterir. | Romen rakamlarında, 100 sayısını gösterir. İLE Karbon'un simgesi. | Elektrik sığasının simgesi. )
- C ile Ca ile C.G.S.[İng.][cm. | Gram | Second]
( Abecenin üçüncü harfi.[Sesbilim bakımından, dişeti damak ünsüzlerinin, ötümlüsüdür.] | Sınıflama ve sıralamalarda, maddelerin sırası, harfle gösterildiğinde, üçüncü maddenin başına getirilir. | Nota imlerini, harflerle gösterme yönteminde, "do" sesini gösterir. | Karbon öğesinin simgesi. | Celsius sıcaklık derecesinin simgesi [°C]. | Isınma ısısının simgesi. | Kapasitör ve kapasitesi simgesi. | Elektrik sığasının simgesi. | Elektrik yükü birimi, Kulomb'un simgesi. | Isıl sığanın simgesi. | %1 anlamındaki santi[10¯²] simgesi. | Kritik durum ve kristal duruma işaret etmek için alt indis olarak kullanılan simge. | Işık hızını belirtmek için kullanılan simge. | Romen rakamlarında, 100 sayısını gösterir. İLE Kalsiyum'un simgesi. İLE Santimetre, gram, saniye sözcüklerinin baş harfleri ile gösterilen birim düzeni. )
- ÇABA/GAYRET[Ar.] ile/ve/||/<>/< REKABET
- ÇABA HARCAMADAN ... ile/değil/yerine DAHA KOLAYCA ...
- ÇABA ile CABA
( Herhangi bir işi yapmak için ortaya konulan güç, zorlu, sürekli çalışma. İLE Bir şey ödemeden, para vermeden alınan şey. | Ek olarak. )
- ÇABA ile/ve/değil/<>/< GİRİŞİM
- ÇABA ile/ve/||/<>/> GİRİŞİM
- ÇABA ile/ve İYİ NİYET
- ÇABA/GAYRET[Ar.] ile/ve/||/<> ÖZEN
- ÇABALAMAK ile/ve/<> DEBELENMEK
- CABASI ile ÇABASI
- CÂBE[Ar.] ile CA'BE[Ar. < BEYT]
( İLE )
- CÂBÜLKÂ ile/ve CÂBÜLSÂ
( Doğunun en doğusunda, bin kapısı olan gayet büyük bir şehirmiş. İLE/VE Batının en batısında, bin kapısı olan gayet büyük bir şehirmiş. )
- ÇAÇIR/ÇATIR ile/= ÇAŞIR[Oğuz]
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Çadır. )
- CA'D[Ar.] ile CÂDD/E[Ar.]
( İLE )
- ÇAD'DA:
ARAPÇA ve/<> FRANSIZCA
( İkisi de, Çad'ın resmi dilidir. )
- ÇADIR ile/değil ÇERGE/ÇERGİ
( ... İLE/DEĞİL Derme çatma çadır. | Otağ. )
- ÇADIR[Fars. < ÇADER/ÇETR] ile/ve OTAĞ/OTAG[dvnlgttrk]/OTAK
( Gölgelik. İLE/VE Büyük ve süslü çadır. | Sultan ve vezirlere ait çadırlara verilen addır. Bu çadırlara otağ denmesinin nedeni, içinde "od" yani ateş yakılabilmesidir. )
( [Yun. (Türkçe'den)] ÇADÍRİ [Dağınık ev ya da oda.] ile/ve ... )
( [Çince (Türkçe'den)] CHÁDIÉ'ÉR ile/ve ... )
( [Urduca (Türkçe'den)] ÇATR [Sultan için kullanılan büyük şemsiye.] ile/ve ... )
- CAFCAF/LI[Fars.] değil/yerine/= GÖSTERİŞ
( Ağız kalabalığı ile bir şeyi elde eden. | Karışık, gürültülü patırtılı, tehlikeli olan. )
- ÇAG ÇOG = GÜRÜLTÜ PATIRTI
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- CAĞ ile CAĞ ile CAĞ ile ÇAĞ
( Parmaklık, korkuluk. İLE Büyük bez. İLE Lavabo, banyo. İLE Zaman dilimi, vakit. | Yaşamın çocukluk, gençlik vb. dönemlerinden her biri, yaş. | Kendine özgü bir özellik taşıyan zaman parçası, dönem, devir. | Tarihin ayrıldığı dört büyük bölümden her biri, kurun. | Bir katmanın oluştuğu süre. )
- ÇAĞANOZ ile ÇALPARA
( ... İLE Parmaklara takılıp çalınan zil ya da buna benzer ses çıkarıcı araç. | Bir çeşit çağanoz balığı. )
( ... cum PORTUNUS PUBER )
- ÇAĞATAY TÜRKÇESİ ile/ve/||/<> OSMANLI TÜRKÇESİ
( )
- ÇAĞDAŞ ve/||/<>/< AĞDAŞ
- ÇAĞDAŞ = CONTEMPORARY[İng.] = CONTEMPORAIN[Fr.] = ZEITGENÖSSISCH[Alm.] = CONTEMPORANEO[İt.] = CONTEMPORÁNEO[İsp.]
- ÇAĞDAŞLIK:
TARİHSEL ile/değil DÜŞÜNSEL
- ÇAĞIN:
KUŞATMASI ile/ve/||/<> KUCAKLAMASI
- ÇAĞIN MİTOSLARINDA:
TARAFSIZLIK ile/ve EVRENSELLİK ile/ve NESNELLİK
- ÇAĞIRMAK ile/ve/değil/||/<>/< GELEBİLECEĞİ BİLGİSİNİ/HABERİNİ VERMEK
- ÇAĞLARI ve YÜZYILLARI ve DÖNEMLERİ
( EPOCHES/AGES/ERA vs. CENTURIES vs. PERIODS )
- ÇAĞLAYAN ile/değil/yerine/= ÇAVLAN
( ... İLE/DEĞİL/YERİNE/= Çağlayanın/şelâlenin büyüğü. )
- ÇAĞLAYAN ile/||/<> GELİN ÇAĞLAYANI
( ... İLE Peru'da. )
- ÇAĞLAYAN ile SIZAK
( ... İLE Dağ sırtlarından, kayalardan sızan su. )
- ÇAĞLAYAN/ÇAĞLAR ile ÇAĞLAYIK
( Küçük bir akarsuyun, çok yüksek olmayan bir yerden dökülüp aktığı yer. İLE Yerden, sesle kaynayarak çıkan su, kaynak. )
- ÇAĞMAK ile ÇAĞNAK
( Güneş ışığının vurması. İLE Döl kesesini dolduran ve dölütü içinde bulunduran sıvı, amnios suyu. )
- ÇAGMUR ile/= ÇAMGUR
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Şalgam. )
- ÇAĞRI ile ÇAĞRIM
( Birinin, bir yere gelmesini isteme, davet. İLE Yüksek bir sesin yetişebileceği kadarki uzaklık/mesafe. )
- ÇAĞRIŞIM ile/ve/||/<>/> AKTARIM
- ÇAĞRIŞIM ile/ve/<> BAĞLAM
- ÇAĞRIŞIM ile/ve/değil/yerine/>/</||/>< KAVRAM
- ÇAĞRIŞIM ile/ve/değil/||/<>/< KOŞULLANMA
- ÇAĞRIŞIM = TEDAî = ASSOCIATION)[İng., Fr.] = ASSOZIATION[Alm.] = ASOCIACIÓN[İsp.]
- ÇAĞRIŞIM ile/ve/değil/||/<>/< UYARAN
- ÇAĞRIŞIM ile/ve/değil/||/<>/< UYDURMA
- CAHD[Ar.] ile CÂHİD[Ar. < CAHD] ile CÂHİD[Ar. < CEHD]
- CAHD[Ar.] ile KEZİB[Ar.]
- CAHİL:
BİLMEYEN değil/ne yazık ki BİLMEK İSTEMEYEN, BİLMEMEKTEN "MUTLU OLAN"
- CÂHİL ile/değil/yerine/||/>/>< ÂLİM ve ÂRİF
( "Keser atar." İLE/DEĞİL/YERİNE/>/>< Temkinli/ihtiyatlı konuşur. )
( [Her sözünde] Kendini aklar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>/>< Kendini yoklar. )
( Kişiyi, hedef yapar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>/>< Kişiye hitap eder. )
( "Cahil" dediğimizde, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir.
Yoksa, okumuş olanlardan, en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okuma bilmeyenlerden de hakikati gören, gerçek âlimler çıkabilir. )
( [Hatasını gösterdiğinde ...] Küfür ve hakaret eder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>/>< Teşekkür eder. )
( (Kendi) "Sonuçlar"/ı ile hareket eder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>/>< Süreçleri bilir ve takip eder. VE Hem süreç, hem sonuç birliği ve bütünlüğüyle hareket eder. )
( Bilmeyenle/câhille oturup pekmez yiyeceğine, bilenle oturup kuru ekmek ye. )
- CÂHİL ile CESUR
( Davranışlarını kontrol edemeyen. İLE Davranışın/ın sonunu hesap edememe. )
- CÂHİL ile KÂMİL
( Uzak ol/dur! İLE Yakın ol/dur! )
- CAHİL ile/ve/||/<> "PİSLİK"
- CÂHİL ile/ve/<> ZÂLİM
( Sorgulamayan. İLE/VE/<> Sorgulatmayan. )
( Hiçbir şey, eyleme geçen cahillik kadar korkunç olamaz. )
- CAHİLİN AĞLAYIŞI ile/değil/yerine ÂLİMİN AĞLAYIŞI
- CAHİL/LİK ile/ve/<> APTAL/LIK
( Elif'i, mertek zannetmek. [Bir şey bilmediği halde konuşanlar için kullanılan deyim. (Elif harfini ve bu kadar basit bir şeyi bile bilmeyecek kadar bilgisiz olma durumu.)][MERTEK: Eskiden evleri yaparken kullanılan dört köşe ya da yuvarlak kalınca ağaç gövdesi.] )
( CAHİLLER...
* Her şeyde, hemen öfkelenir.
* Yararı olmayan şeylerden konuşur.
* Yersiz [yanlış yerlere] sadaka verir.
* Sırrı korumayıp açık ederler ve yayar.
* Dostunu ve düşmanını birbirinden ayıramazlar.
* Merhametsiz ve vicdansızlardır. Hoşgörü, onları bırakmıştır.
* Kindar olup, fitne ve fücûr çıkarmayı sever.
* İftira atmaktan, başkasının âhını almaktan kaçınmaz.
* Dedikodu ve yalanları çoktur.
* Güvenilmezdir, emanete ihanet eder.
* Dünya nimetleri için el-etek öpmeyi çok sever, utanmaz.
* Yoldaşını yarı yolda bırakır, yedikleri kaba etmekten çekinmez.
* Kalplerinde vefâ, diğergamlık, kadirşinaslık olmaz.
* Nezâket ve letâfet onlara hiç değmemiş, olmamış meyve misali hamdır!
* Edep, onları terk etmiştir! )
( IGNORANCE vs. STUPID/NESS )
- CÂHİZ[Ar.] ile CAHİZ/CAFİZ[Ar.]
( Cesaretli, gözüpek. İLE Katılar için kullanılan hacim ölçüsü. )
- CÂİL[Ar.] ile CÂHİL[Ar. < CEHL]
( ... İLE Bilmeyen, bilgisiz. | Genç, tecrübesiz, toy. )
- CAILLETET ve MATHIAS YASASI
( Bir sıvının ve doygun buharının, ortalama yoğunluk değerinin, sıcaklıkla doğrusal değiştiğini ifade eden yasa. )
- CAJOLE vs. CANVASS vs. COAX vs. CONVINCE vs. PERSUADE vs. WHEEDLE
- ÇAKALOZ[Yun.] ile ÇAKANOZ[Yun.]
( Çakıl taşı atan bir tür savaş topu. İLE Bir tür şapka. )
- ÇAK/ÇAQ ile ÇAK ÇOK/ÇAQ ÇOQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bir şeyin kesin ve öz durumu. İLE Odun ve ceviz gibi şeylerin kırılması sırasında çıkan çatırdama sesi. )
- ÇAKIL ile KAYDIRAK
( Çakıl taşı. İLE Yassı, kaygan çakıl taş. | Çocukların, kaydırılan bir taşı ayakla kaydırarak oynadıkları oyun. | Çocuk bahçelerinde, çocukların oturup kayarak eğlendikleri oyun aracı. | Tomrukların kolay taşınması için dağdan kaydırıldığı yer. )
- ÇAKILIŞ ile/değil/yerine/>< ÇIKIŞ
- ÇAKMAK TAŞI ile/ve/||/<> DÜVEN
( Demir ya da çeliğe sürtüldüğünde kıvılcım çıkartan bir kuvars türü. | Düvenlerin altına çakılan küçük ve kesici taş. İLE/VE/||/<> Harmanda ekinlerin sapı ve tanelerini ayırmak için kullanılan, önüne koşulan hayvanlarla çekilen, alt yüzünde keskin çakmak taşları dikine çakılı bulunan, kızak biçiminde araç: )
- ÇAKMAK ile ÇAKMAK ile ÇAKMAK
( Taşa vurulup kıvılcım çıkarılan çelik parçası. | Çelik, taş ve tutuşacak maddeden yapılmış tutuşturma aygıtı. İLE Kuruyunca, kalın kabuk bağlayan, kabarcıklarla beliren ve genellikle yüzde çıkan bir deri hastalığı. İLE Vurarak sokup yerleştirmek. | Çivi ile tutturmak. | [argo] Kabul edilmeyecek bir şeyi, kurnazlıkla kabul ettirmek. | Vurmak. | Bir şeyi, başka bir şeye sürtmek, vurmak ya da çarpmak. | Sezinlemek. | İçki içmek. | Parıldamak, ışık vermek. )
- ÇAL KOY/ÇAL QOY ile KOYUN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Alacalı koyun. )
- CA'L[Ar.] ile CÂL/Î[Ar.]
( Yapma, meydana getirme. | Sabır, tahammül. | İşe başlama, alma. İLE Tuzak. | Misvak ağacı. )
- ... değil ÇALAKALEM
- CALC- ile/||/<> CALCİ- ile/||/<> CALCANO- ile/||/<> -LİTH-/LİTHO-
( Kalsiyum, taş, topuk. İLE/||/<> Kalsiyum, kireç. İLE/||/<> Topuk. İLE/||/<> Taş, sertleşmiş birikinti. )
- CÂLÎ[Ar.] ile CÂLİ'[Ar.] ile CA'LÎ[Ar.] ile CÂL/CÂLÎ[Ar.]
( Parlayan, cilâlı. | Cilâlayan, parlatan, temizleyen. | Sürgün eden. İLE Açık-saçık hanım. | Utanması kıt adam. İLE Sahte, yapmacıklı, düzme. | [Felsefe'de] Yapma. [ARTIFICE(Fr.)] İLE Tuzak. | Misvak ağacı. )
- ÇALI-ÇIRPI (TOPLAMAK)
- ÇALIG ile ÇALING ile ÇALING
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Kayıp, başıboş hayvan. İLE Sanki yanmış gibi çorak ve siyah olan, ot bitmeyen yer. İLE Bir Çin kâsesi. )
- ÇALIM/CAKA[İt. < GIACCA] ile ÇALIM
( Gösteriş, karşıdakini etkileme amacıyla yapılan davranış, kurum. İLE Kılıcın keskin yanı. | Bir şeyin, erebileceği uzaklık, erim. | Biraz benzeme, andırma. | Bir oyuncunun, topu, ayağından kaçırmadan, karşısındaki oyuncuları kıvrak hareketlerle aldatıp geçmesi. | Geminin su kesiminden aşağı bölümünün, baş ve kıç bodoslamasına doğru darlaşması. )
- ÇAL(IN)MA ile/değil KAÇIR(IL)MA
( Nesneler için geçerlidir. İLE/DEĞİL Canlılar[insan ve/ya da hayvan] için geçerlidir. )
- ÇALINMASIN DİYE değil/yerine SAHİP ÇIKMAK ÜZERE
- ÇALINTI ile/değil ALINTI
- ÇALIP-ÇIRPMAK
- CÂLİS[Ar. < CÜLÛS] ile CÂLİŞ[Fars.]
( Oturan, oturucu, tahta çıkan, cülûs eden. İLE Çiftleşme. | Naz ve gamze ile salınan. )
- ÇALIŞARAK ÇALIŞMAMAK ile/ve/||/<> ÇALIŞMAYARAK ÇALIŞMAK
- ÇALIŞKAN ile/ve/değil (İYİ) ÇALIŞAN
( [not] DILIGENT vs./and/but (WELL) WORKER )
- ÇALIŞKAN/LIK ile/ve/> ZEKİ/LİK
( Çalışkan ve alçakgönüllü kişiler, şansı yakalayacaktır. )
( Çalışan kişi, sürekli saf; tembel ise hilekârdır. )
( ... ile/ve/> BÂZIK )
( DILIGENCE vs./and/> TO BE INTELLIGENT )
- ÇALIŞMA SÜRESİ/SAATİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< EMEK YOĞUNLUĞU/NİTELİĞİ
- ÇALIŞMA ile/ve/değil ARINMA
- ÇALIŞMADA (KENDİNDEN/İŞLERİNDEN) ÖDÜN VERMEK ile/ve/<>/değil/yerine ÖZVERİLİ ÇALIŞMAK
- ÇALIŞMAK:
HİÇ ERİŞEMEYECEKMİŞİZ GİBİ ile/ve/ya da/||/<> HERŞEYİ YİTİRECEKMİŞİZ GİBİ
- ÇALIŞMAK ile/ve/değil/||/<>/< AKILLICA ÇALIŞMAK
( )
- ÇALIŞMAK/ÇALIŞAN ve/||/<>/> SESSİZ/LİK
( Çalışanın sesi çıkmaz. )
- ÇALIŞMAMAK değil/yerine/>< (B)AĞ KURMAK
( [not] NOT WORKING but NETWORKING
NETWORKING instead of NOT WORKING )
- ÇALIŞMA/MESAİ SAATLERİ:
20 ile 30 YAŞ ARASI ile/ve/||/<>/> 30 ile 40 YAŞ ARASI ile/ve/||/<>/> 40 ile 50 YAŞ ARASI ile/ve/||/<>/> 50 ile 60 YAŞ ARASI ile/ve/||/<>/> 60 ile 70 YAŞ ARASI
( 8 saat. İLE/VE
7 saat. + 1 saat. İLE/VE
6 saat. + 2 saat. İLE/VE
5 saat. + 3 saat. İLE/VE
4 saat. + 4 saat. İLE/VE
2 saat. + 4 saat. )
( Zorunlu ve fiziksel. İLE/VE
Zorunlu ve fiziksel. + Gönüllü ve zihinsel/toplumsal.
İLE/VE
Zorunlu ve yönetimsel. + Gönüllü ve toplumsal/eğitsel.
İLE/VE
Zorunlu ve yönetimsel. + Gönüllü ve toplumsal/eğitsel.
İLE/VE
Zorunlu ve yönetimsel. + Gönüllü ve eğitsel. )
- ÇALIŞMANIN SAĞLADIKLARI/KORUDUKLARI:
CAN SIKINTISINDAN ve/||/<> KÖTÜ ALIŞKANLIKLARDAN ve/||/<> YOKSULLUKTAN
- ÇALIŞMAYA ALIŞMAK ile/ve/||/<>/> ALIŞMAYA ÇALIŞMAK
( Okulda. İLE/VE/||/<> Yaşamda. )
- ÇALIŞTIĞIN YERİ/İŞİ SEVMEK ile/ve/ya da/||/<> SEVDİĞİN YERDE/İŞTE ÇALIŞMAK
( Sevdiğin işi yaparsan, çalışmış sayılmazsın. )
- ÇALKALA(N)MAK ile/ve/<>/değil SALLA(N)MAK
- ÇALKAN/ÇALQAN = ...
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Sayrılığın gövdedeki bir noktadan başka noktalara yayılması. )
- ÇALKANTI ile GULGULE
( Deniz ve gölde dalgalanma. | Çalkalanmış nesne. | Kalbur yardımıyla ayrılan çer çöp. | Coşku. | Kargaşa ve bunalımın yol açtığı düzensiz, karışık, sıkıntılı durum. İLE Her ağızdan bir ses çıkmasından meydana gelen, dalga dalga ortalığa yayılan karışık gürültü. )
- ÇALMA ile ÇALPANG ile ÇALPAK/ÇALPAQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Kesek/tezek, kurutulmuş hayvan dışkısı. İLE Çamur. İLE Kir, pislik. )
- ÇALMAK ile/değil/yerine/>< ÇALIŞMAK
( )
- ÇALMAK ile/ve/||/<>/> ÇAR ÇUR ETMEK
- CALMNESS vs. QUIETNESS
- CALYC-/-CALYX ile/||/<> -CELE/-COELE ile/||/<> -RRHEXİS ile/||/<> -COELEİ ile/||/<> CAV- ile/||/<> STEN-/STENO-/-STENOSİS ile/||/<> DOLİCH-/DOLİCHO-
( Kaliks, fincan biçiminde oluşum ya da yapı. İLE/||/<> Tümör, herni. bkz. fıtık. İLE/||/<> Fıtık, rüptür. İLE/||/<> Kavite, ventrikül, bölme, oyuk, gövde bölmesi. İLE/||/<> Kavite, oyuk, lezyon. İLE/||/<> Dar, daralma, bir açıklık ya da kavitenin daralması, sıkışma. İLE/||/<> Uzun, dar. )
- CAM BARDAK'A, SICAK/KAYNAR İÇECEK DOLDURURKEN...
( Metal bir kaşık koyarak camın çatlaması/kırılması önlenebilir. )
- CAM ile/değil CAN
( Yüzünü görmek isteyenin baktığı. İLE/DEĞİL Özünü görmek isteyenin baktığı. )
- CAM ile/değil MÜZE CAMI
( ... İLE/DEĞİL Çok daha az yansıma yapar. )
- CAMADAN[Fars.] ile CAMADAN[Fars.]
( Çapraz düğmeli, işlemeli, bir tür kısa yelek. İLE Dört köşe yelkenleri, boğarak, yüzeylerini küçültme. )
- ÇAMAŞIR SUYU ile KEZZAP[< Fars. TÎZ-ÂB(TÎZ: Tez, çabuk. | Keskin. | Sık.)]
( Sodyum hipoklorit. [NaClO] İLE Nitrik asit. [HNO3] )
- CAMBAZ değil CÂN-BÂZ[Fars.]
- CAMBUL/CUMBUL CUMBUL ile (")CIVIK(")
( Çok sulu yemek için kullanılan söz. İLE Fazla suyla karıştığından dolayı, biçimini korumayacak kadar sulanmış olan. | Soğuk ve can sıkıcı şakalar yapan. )
- CAMGÜZELİ
( Evlerde süs olarak yetiştirilen, kırmızı çiçekler açan, bir tür kınaçiçeği. [Lat. IMPATIENS SULTANİ] )
- CÂMİ'[Ar. < CEM çoğ. CEVÂMİ'] ile CÂMİ'[Ar. < CEM çoğ. CEVÂMİ'] ile Câmî[Fars.]
( CÂMİ: CEBRAİL + AZRÂİL + MİKÂİL + İSRÂFİL
( Beyin. + Göz. + Kulak. + Ağız. )
( Derleyen, toplayan, cem eden. | İçine alan, içinde bulunduran. İLE İçinde namaz kılınan ibâadet yeri. İçinde Cuma namazı kılınan mescit. İLE İran'ın XV. yy.da yetişmiş büyük mutasavvıf, mütefekkir ve âlim şâiri. )
- CÂMİ'[Ar.] ile CÂMİH[Ar.]
( ... İLE Başı sert hayvan. )
- CAMİ ile DEFTERDAR CAMİİ[1541]
(NAZLI MAHMUT EFENDİ)
( )
- CAMİA[Ar., Fars.] = COMMUNITY[İng.] = COMMUNAUTÉ[Fr.] = COMMUNITAS[Lat.] = GEMEINSCHAFT[Alm.] = HË METUZIA[Yun.] = COMUNITA[İt.] = COMUNIDAD[İsp.] = GEMEENSCHAP[Fel.] = FÆLLESSKAB[Dan.] = OBŞÇESTVO[Rus.]
- ÇAMUR ile/ve/||/<> HAMUR
- ÇAMUR ile SALSÂL[Ar.]
( ... İLE Kumla karışık, ince çamur. | Lüleci çamuru. )
- ÇAMUR ile SERT ÇAMUR/KURUTKA
- ÇAMUR ile SULU ÇAMUR
( MUD/MIRE vs. OOZE )
- CÂN[Ar.] ile CÂNN/CÂN[Ar.]
( Can, ruh. | Hayat, yaşayış. | Gönül. | Silah. İLE Cin taifesi. )
- CAN ile/ve/değil/||/<>/< GÖVDE/CESET
itibariyle 29.581 başlık/FaRk ile birlikte,
29.554 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(20/120)