Bugün[10 Temmuz 2025]
itibariyle 29.581 başlık/FaRk ile birlikte,
29.554 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(12/120)


- B ile B ile Ba

( Türkçe abecenin ikinci harfi. İLE Bor öğesinin simgesi. İLE Baryum öğesinin simgesi. )


- B ile P

( B: Bel'in simgesi. [B, b] | Bor'un simgesi. [B] | Elektrik alınganlığın simgesi. [B] | Manyetik akı yoğunluğunun(indüklemenin) simgesi. [B] | Temel tanecik fiziğinde, Baryon sayısının simgesi. [B] | Basınç birimi Bar'ın simgesi. [b] |
Optik gerilme katsayısı brevster'ın simgesi. [b] | Yüzeyce genleşme katsayısının simgesi. [b]

İLE

P: Basıncın simgesi. [P, p] | Dinamik ağdalılık birimi poiz'in simgesi. [P] | Ettingshausen katsayısının simgesi. [P] | Fosforun simgesi. [P] | Gücün simgesi. [P] | Paritenin simgesi. [P] | Poynting vektörünün simgesi. [P] | Atomda, yörüngesel kuvantum sayısı l = 1 'e karşılık gelen elektron tabakalarının simgesi. [p] |
Momentumun simgesi. [p] | Piko [10¯¹2;] 'nun simgesi. [p] | Plank'ın simgesi. [p] | Protaktinyum'un simgesi. [Pa] | Protonun simgesi. [p, ¦p, 1p¹] | Yarı iletken tipinin [p tipi] simgesi. [p]

)


- A/AN[Yun.] ile/||/<> ANTİ[Yun.] ile/||/<> Bİ/BİS[Lat.] ile/||/<> DE/DES[Fr.] ile/||/<> DİS[Yun.] ile/||/<> EX[Lat.] ile/||/<> EXO[Lat.] ile/||/<> EPİ[Yun.] ile/||/<> FOS[Yun.] ile/||/<> GEO( >JEO)[Yun.] ile/||/<> HETER/O[Yun.] ile/||/<> HYPO(HİPO)[Yun.] ile/||/<> HYPER(HİPER) ile/||/<> HYDRO(HİDRO)[Yun.] ile/||/<> HOMO[Yun.] ile/||/<> İL/İN ile/||/<> İNTER[Lat.] ile/||/<> İZO[Yun.] ile/||/<> COZMO(KOZMO)[Yun.] ile/||/<> KONTRA[İt.] ile/||/<> KO/KOL/KOM/KON[Lat.] ile/||/<> MAKRO[Yun.] ile/||/<> MİKRO[Yun.] ile/||/<> MONO[Yun.] ile/||/<> NEO[Yun.] ile/||/<> OTO[Yun.] ile/||/<> PAN[Yun.] ile/||/<> PAR/PARA[Yun.] ile/||/<> POLİ[Yun.] ile/||/<> PRE[Fr.] ile/||/<> PRO[Yun.] ile/||/<> RE[Lat.] ile/||/<> SYN/SYM/SEM[Yun.] ile/||/<> SÜR[Lat.] ile/||/<> TELE[Yun.]

( ANTİ-...

- Antiaging/anti-aging: Genç kalma, yaşlanmayı önleme; yaşlanmayı önleyici.

- Antialerjik: Duyarca önleyici/giderici.

- Antidepresan: Çökkünlük giderici.

- Antidiüretik: Sidik/idrar kesici.

- Antidiyabetik: Şeker düşürücü.

- Antidot(e): Panzehir.

- Antiemetik: Kusma önleyici.

- Antienfeksiyöz/antienfektif: Bulaş önleyici/giderici.

- Anti-enflamatuvar: Yangı giderici.

- Antiflojistik: Yangı giderici.

- Antifungal: Mantar giderici/karşıtı.

- Antihelmintik: Solucan kıran/giderici.

- Antihemorajik: Kanama kesici/önleyici.

- Antihipertansif: Kan basıncı düşürücü.

- Antikoagülan: Pıhtı önleyici/çözücü.

- Antikodon: Karşıt şifre.

- Antikonsepsiyonel: Gebelik önleyici.

- Antikonvülzif: Nöbet önleyici.

- Antimalarial: Sıtma ilacı.

- Antimikotik: Mantar ilacı/karşıtı.

- Antineoplastik: Kanser ilacı.

- Antinevraljik: Sinir ağrısı dindirici.

- Antiparaziter: Asalak karşıtı/ilacı.

- Antipiretik: Ateş düşürücü.

- Antiproliferatif: Çoğalım önleyici.

- Antiprüritik: Kaşıntı giderici.

- Antisekretuvar: Salgı önleyici.

- Antisepsi: Arıtım, bulaş giderici.

- Antiseptik: Arıtkan, bulaş gideren.

- Antispazmodik: Kasılım çözücü.

- Antistres: Gerilim giderici/önleyici.

- Antite: Özgün durum.

- Antite morbid: Sayrılıklı özgün durum.

- Antitermik: Isı/sıcaklık düşürücü.

- Antitussif: Öksürük kesici/önleyici.

- Antivertijinöz: Baş dönmesi önleyici. )

( Yok/luk. [ametal | amorf | aritmik] [analjezi | anestezi | anonim]

İLE/||/<>

Karşıt. [antibiyotik | antipatik | antitez]

İLE/||/<>

Çift, tekrar. [binok | bisiklet]

İLE/||/<>

Olumsuzluk.[demode | deforme | deşifre]

İLE/||/<>

Olumsuzluk ve güçlük. [diskalifiye | dismorf | disfonksiyon]

İLE/||/<>

Dışı, dışında, ...-dan başka. [exporte | expresyonizm | expresyon]

İLE/||/<>

Dışarıdan, dıştan bakılınca. [exotermik | exotizm]

İLE/||/<>

Üzerinde. [epiderm | epigrafi]

İLE/||/<>

Işık, parıltı. [fosfat | fosfor]

İLE/||/<>

Yerle ilgili ön ek. [jeofizik | jeoloji/jeolog]

İLE/||/<>

Öteki, öbür, başka. [heterojen | heterozigot]

İLE/||/<>

Aşağı, alt, daha alt. [hipoderm | hipotenüs | hipotez]

İLE/||/<>

Üstünde, aşırı, yukarı, dışında. [hipertansiyon]

İLE/||/<>

Su, suyla ilgili. [hidrosefali | hidrografi | hidrojen]

İLE/||/<>

Eş, benzer. [homojen | homonim | homolog]

İLE/||/<>

-dan yoksun. [illegal] [indirekt | inorganik]

İLE/||/<>

Ara, arası. [internasyonal | interpol]

İLE/||/<>

Eşitlik. [izobar | izotop | izoterm]

İLE/||/<>

Evren. [kozmogami | kozmopolit | kozmoloji]

İLE/||/<>

Karşı, aksi yönde. [kontrast | kontgerilla | kontratak]

İLE/||/<>

Birlik, beraberlik. [koalisyon | koleksiyon | konferans

İLE/||/<>

Büyük, geniş. [makrosefal | makrostopi]

İLE/||/<>

Küçük. [mikrofilm | mikrometre | mikrofon]

İLE/||/<>

Bir, tek. [monarşi | monolog | monopol]

İLE/||/<>

Yeni. [neolitik]

İLE/||/<>

Kendi, kendiliğinden. [otobiyografi | otopsi | otokritik]

İLE/||/<>

Bütün, birlik. [panorama | pankreas]

İLE/||/<>

Boyunca, karşı, üstünde, yanında. [paragraf | paralel]

İLE/||/<>

Çok. [poliandri | poliklinik]

İLE/||/<>

İlk, önceki, birinci. [prefabrik | prematüre]

İLE/||/<>

İleride, önde. [prolog | prova | prototip]

İLE/||/<>

Yeniden, tekrar, geri döndürmek. [reaksiyon | redaktör]

İLE/||/<>

Birlikte. [simetri | senfoni | sempati]

İLE/||/<>

Süper, üstünlük. [sürmenaj]

İLE/||/<>

Uzak, ırak. [teleferik | telefon | telepati] )


- BÂ[Fars.] ile/||/<> BÂ-TEMESSÜK ile/||/<> BÂ-HÜCCET ile/||/<> BÂ-TAPU ile/||/<> BÂC

( ile, -li, -lu eki. İLE/||/<> Temessük ile (tasarruf olunan toprak). İLE/||/<> Hüccet ile (tasarruf olunan toprak). İLE/||/<> Tapu ile (tasarruf olunan toprak). İLE/||/<> Örfî vergi. )


- BÂB-I ÂLİ/HÜMÂYUN ile/ve/||/<> BÂB-I ÂSÂFÎ ile/ve/||/<> BÂB-I MEŞÎHAT ile/ve/||/<> BÂB-I SERASKERÎ ile/ve/||/<> BÂB-I DEFTERÎ

( Sultan kapısı/makamı. İLE/VE/||/<> Sadrazam kapısı/makamı. İLE/VE/||/<> Seyhülislâm kapısı/makamı. İLE/VE/||/<> Genelkurmay başkanlığı kapısı/makamı. İLE/VE/||/<> Maliye kapısı/makamı. )


- BÂB[Ar. çoğ. EBVÂB] ile BÂB[Ar.] ile BÂB[Ar.]

( Kapı. | Geçit, boğaz. | Bölüm. | İş, şekil, mesele, yol, konu/mevzû. | Tövbe.[tas.] | Kaş ve göz[B] ve burun[|] ve kaş ve göz[B].[tas.] İLE Uygun, lâyık. Elverişli. Hayır, uğur. İLE Baba, ata. | Mânevî önder, şeyh. )


- BÂB ile/||/<> EBVÂB

( Bölüm, kapı. İLE/||/<> Kapılar. )


- BABA:
EVE, "EKMEK" GETİREN ile/ve/değil/||/<> SEVGİSİNE, EMEK VEREN


- BABA, HİMMET! > OĞLUM, HİZMET! değil BABA, HİMMET! =/<>/|| OĞLUM, HİZMET!

( "Hizmet edersen, himmet görürsün/ederim" DEĞİL Hizmet ederken himmet görürsün. )


- BABA ve/||/<> OĞUL ve/||/<> KUTSAL RUH

( Yasama. VE/||/<> Yürütme. VE/||/<> Yargı. )


- BABADALYA ile/ve/||/<> BABAFİNGO[İt. < PAPAFICO]

( Güverteye alınan yüklerin denize gitmemesi için iki küpeşte boyunca belirli aralıklarla güverteye dikey olarak tespit edilmiş direkler. İLE/VE/||/<> Yelkenli gemilerde üç bölümden oluşan direklerin ve gabyanın üstünde bulunan en yüksek bölüm, en üstteki parçası. )


- BABALAR:
KAHRAMAN ve/||/<> İLK ÂŞIK OLUNAN


- BÂBET[Ar.] ile BABET[Fr.]

( Dizinde "kezâlik". | Uygun bir şey. | Bent, fıkra. | Taallûk, münâsebet. | Elmas dal. [süs] İLE Bayan [bale] ayakkabısı. )


- BÂBİL

( Bağdat'ın aşağı tarafında bulunan~büyücülüğünden dolayı, eski edebiyatımızda "çeh-i Bâbil" olarak yer alan ve birçok dilin meydana gelmesi bakımından da masalda adı geçen "Bâbil Kulesi"nin bulunduğu, ilk çağdan kalma şehir. )


- BÂBİL ASTRONOMİSİ ile/ve YUNAN ASTRONOMİSİ

( Belirli bir olgunun zamanını belirlemek. İLE/VE Belirli bir zamanda olgunun kendini belirleme. )

( Aritmetik. İLE/VE Geometrik. )


- BÂBİL TİPİ/TARZI KANIT ile YUNAN TİPİ/TARZI KANIT

( HESAB BİLİMİNDE ÖĞRENCİLERE KILAVUZ (İRŞÂDU'L-TULLÂB İLÂ 'İLMİ'L-HİSÂB) )


- ... BÂBINDA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ... BAĞLAMINDA


- BACAĞIMI/KOLUMU) KIRDIM değil (BACAĞIM/KOLUM) KIRILDI


- BACAK ile AYAK

( "LEG" vs. "FOOT" )


- BAÇAK/BAÇAQ ile/||/<> ORUÇ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Hıristiyan orucu. İLE ... )


- BACAK/EL SALLAMAK ile/ve/değil/yerine BEKLENTİSİZ VE SAKİN, O ANDA VE ORADA OLMAK

( Bulunulan koşullardan çıkma ya da [çeşitli ve belirli/belirsiz] sıkılma durumlarında yapılan kontrolsüz el/kol/ayak/bacak sallamalarının/hareketlerinin nedeni daha çok "bir an önce o ortamdan/koşullardan çıkma/uzaklaşma" ya da "sonraki sürece/aşamalara geçme" isteği üzerinedir. Bunu da sürenin/sürecin "kısalması/hızlanması" beklentisiyle, farkında olmadan [/"ne yaptıklarını biliyor oldukları" "iddiasıyla"/zannıyla] el/ayak/bacak sallayarak ya da nesnelerle uğraşarak [çizerek, kağıt karalayarak, kalem çevirerek, nesne parçalayarak/delerek, tespih çekerek vs.], zihinlerini başka şeylerle meşgul ederek ve ancak bir şeylerle uğraşmak yoluyla çözmeye çalışırlar. Bu hareketler, "küçük/önemsiz/değersiz hareketler" varsayıldığından dolayı yapan kişi tarafından algılanmaz. [Daha çok da gençlikte/olgunlaşmamışlıktan ve/ya da cahillikten dolayı görülen/yaşanılan bir durumdur.] Bu durumlarda, çevredeki kişiler, çıkan sesle ya da gözleriyle ve zihinleriyle, yapılan harekete ister istemez takılırlar. Bu uyaranları, hem kişinin kendi için, hem de çevresindekileri düşünerek kontrol altında tutmaları gerekir. Bunu da, zihinlerini bulundukları zaman ve zeminde tutmaya çalışarak, geçmesi gereken zamana ve koşullara biraz daha sabrederek ya da odaklanarak sağlayabilirler. Sürekli olarak anımsanmalı ki, zihin, başka/çeşitli noktalarda bulunabilir fakat gövdeyi düşünce hızında bir yerlere taşımak olanaklı değildir. )


- BACAKSIZLAR/SÜRÜNGENLER ile KARINDANBACAKLILAR(GASTROPODLAR) ile 2 BACAKLILAR ile 4 BACAKLILAR ile 6 BACAKLILAR ile 8 BACAKLILAR

( Tatlısu yumuşakçaları ve karındanbacaklılar, her yıl yaklaşık 10.000 kişinin ölümüne neden olan bir hastalık(şistosomiasisin) taşıyıcılarıdır. )


- BACCAO

( Tüm yaşamlarını ve çözümlerini deniz üzerinde kuran/sürdüren, karaya çıkmayanlar. [Filipinler'de] )


- BACHELOR ile/ve MASTER ile/ve Ph.D.

( KALFA ile/ve USTA ile/ve ÜSTAD )

( Üniversite mezunu. İLE/VE Lisansüstü yapmış. İLE/VE Doktora yapmış. )

( Terimlerden haberdar olmuş olur. İLE/VE Yayınları ve kaynakları tanır/tarar. İLE/VE Özgün bir şeyler ortaya çıkarır. )


- BACKGROUND vs. GROUND


- (not BAD IN) BAD AT


- BÂDÂM[Fars.] ile BÂDÂME[Fars.]

( Bâdem. | Sevgilinin güzel gözü. İLE İpek kurdu. | Nazarlık, nazar boncuğu. | Et beni. | Zincir halkası. | Eski püskü hırka. | Süslü nesne. )


- BADARNA ile HALAT SARGISI


- BÂDÂŞ[Ar.] ile BAĞDAŞ[Ar.]

( Mükâfât[< kifâyet], yeterlilik. İLE İki ayağın da öteki bacağın uyluğunun altına alınarak oturma biçimi. )


- BA'DE[Ar.] ile BÂDE[Ar.]

( Sonra. İLE Şarap, içki. | Aşk, Allah sevgisi. | Halk öykülerinde Hızır'ın kahramanlara ve bazı saz şairlerine rüyalarında sunduğu içki. )


- BÂDELİ ÂŞIK ile BÂDESİZ ÂŞIK


- BÂDELİ ŞAİR ile/ve BÂDESİZ ŞAİR


- BÂD-İ SABÂ

( SABÂ RÜZGÂRI, DOĞUDAN ESEN HAFİF, HOŞ RÜZGÂR | [müzik] ADI MANZUM ANONİM BİR EDVARDA GEÇEN MAKAM )


- BÂDÎ[Ar. < BED] ile BÂDE[Fars.]

( Neden, mûcib. | Neden olan. | İlk, başlangıç. | [Fels.] Sonsal, aposteriori. İLE Rüzgâra ya a havaya özgü. | Geçici. )


- BÂDI ile/||/<> BADIÇLIK/BADIÇLIQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Bir iple bağlanan ya da tutturulan herhangi bir şey. İLE BADIÇLIK/BADIÇLIQ YIGAÇ: Üzüm asmalarına çardak yapmak için kullanılan tahta ve agacı. )


- BÂDİNCÂN[Ar.] ile BÂDİNGÂN[Ar.]

( Patlıcan. )


- BÂDİR[Ar.] ile BÂDİRE[Ar. çoğ. BEVÂDİR]

( Hemen yapmak isteyen. | Birdenbire vukû bulan. | Dolunay. | Büyümüş çocuk. | Olgun meyve. İLE Musîbet, felâket. | Zor geçit. | Hiddetli iken yapılan bir yanlışlık. | Bazı nesnelerin ya da her türlü bitkinin ucu. | Külfetsiz, güçlük çekmeden söylenilen söz. )


- BAĞ-BADEM


- BAĞ:
ÖZERKLİK ve/<> HAZIR OLMA ve/<> GÖNÜLLÜLÜK/RIZÂ ve/<> HAREKETE GEÇME/GEÇEBİLME ve/<> KURABİLME(SÜRDÜREBİLME/SÜREKLİLİK) ve/<> PAYLAŞIM ve/<> GÜÇ


- BAĞ ile BAĞ[Fars.]

( Bir şeyi başka bir şeye ya da çok sayıda olanı topluca birbirine tutturmak için kullanılan ip, sicim, şerit, tel vb. düğümlenebilir nesne. | Sargı. | Bağlam, deste, demet. | İlgi, ilişki, rabıta. | Kemikleri birbirine bağlamaya, iç organları yerinde tutmaya yarayan lif demeti. | Bir halat üzerine atılan sağlam, düzgün ve istendiğinde kolayca çözülebilen her türlü düğüm. | Nota yazarken yan yana gelen aynı ya da farklı değerdeki notaların birbirine bağlanarak çalınacağını belirtmek için yapılan yay biçimindeki işaret. İLE Üzüm kütüklerinin dikili bulunduğu toprak parçası. | Meyve bahçesi. )


- BAĞ ile/ve/<> BAĞINTI


- BAĞ ile/ve/||/<>/> BÜTÜNLÜK


- BAĞ ile/ve/<> İLİŞKİ

( CONNECTION vs./and/<> RELATION )


- BAĞA ile ZEBL

( Kaplumbağa kabuğu. İLE Deniz kaplumbağasının kabuğu. )


- BAĞDAD

( DARÜ'S-SELÂM )


- BAĞDAŞIK = MÜTECÂNİS = HOMOGENEOUS[İng.] = HOMOGÈNE[Fr.] = GLEICHARTIG[Alm.] = OMOGENO[İt.] = HOMOGÉNEO[İsp.] = EIUSDEM GENERIS[Lat.] = HOMOGENES, HOMOIOMERES[Yun.] = MUTECÂNİS[Ar.] = MOTECÂNES[Fars.] = GELIJKSOORTIG[Felm.]


- BAĞDAŞTIRMACILIK, SENKRETİZM = SYNCRETISM[İng.] = SYNCRÉTISME[Fr.] = SYNKRETISMUS[Alm.] = SINCRETISMO[İt.] = SYNCRETISMUS[Yeniçağ Lat.] = SÜNKRATISMOS[Yun.]


- BAGİ[Ar.] ile BÂGÎ[Ar.] ile BÂGI[Ar. çoğ. BUGAT]

( Serkeşlik, azgınlık. İLE Aynı bahçede yetişen. İLE Haksızlık eden serkeş. )


- BAĞIL ile/ve/||/<> BAĞILLIK/İZÂFİYET/RÖLATİVİTE

( Görece. | Kendine özgü bir kımıldanışı olduğu hâlde başka bir nesneye uyarak sürüklenen nesnenin görünürdeki kımıldanışının niteliği. İLE/VE/||/<> Görece olma durumu. )


- BAĞILDAK = BAĞIRDAK

( Beşikteki çocuğun düşmemesi için beşiğe sarılıp bağlanan, kumaştan yapılmış enli bağ, bağıldak. | Kadınların âdet zamanında bağladıkları bez, bağıldak. | Yaklaşık 30 cm. eninde bir metre boyunda, uclarında birer metre kaytanı olan, astarlı, sırma işlemeli kumaş, bağıldak. )


- BAĞIM ile BAĞINTI

( Bir şeyin ya da birinin gücü ve etkisi altında bulunma durumu. İLE Bir nesneyi başka bir nesne ile uyarlı kılan bağ. | Organizmanın değişik yapı, özellik ve olaylarında görülen karşılıklı ilgi, bağlılık, korelasyon. | İki ayrı veri grubu arasında bulunan ilişki derecesinin ölçümü, deneştirme, korelasyon. | İki ya da daha fazla değişken arasındaki bağıntı. | Görelilik. | İki ya da daha çok nitelik arasında matematik işlemleri yardımı ile kurulan bağlılık ya da eşitlik. )


- [ne yazık ki]
BAĞIMLI ile/değil TUTKUN


- BAĞIMLI/LIK(MÜPTELÂLIK) ile ISRARCI/LIK

( DEPENDENCE vs. TO INSIST )


- BAĞIMLILIK SAĞALTIMINDA:
ÜMİT ve/||/<>/> GÜVEN

( )


- BAĞIMLILIK SÜRECİ VE SONUCU:
HASTAHANE ve/||/<>/> CEZAEVİ/KODES[Yun.] ve/||/<>/> MEZAR


- BAĞIMLILIK = TAVAKKUF[Ar.] = BASTEGÎ[Fars.] = DEPENDENCE[İng.] = DÉPENDANCE[Fr.] = ANHÄNGIGKEIT, DEPENDENZ[Alm.] = DIPENDENZA[İt.] = DEPENDENCIA[İsp.] = CONIUNCTIO[Lat.] = TO KATANTES, SÜNDESMOS[Yun.] = AFHANKELIJKHEID[Felm.]


- BAĞIMLI/LIK ile/ve/||/<>/> DÜŞKÜN/LÜK ile/ve/||/<>/> TAŞKIN/LIK


- BAĞIMLILIK ile/değil/yerine/>< GEREKSİNİM

( [not] DEPENDENCE vs.//but/>< NEED
NEED instead of DEPENDENCE )


- BAĞIMSIZ DEĞİŞKEN ile/ve BAĞIMLI DEĞİŞKEN

( Tanım aralığı. İLE/VE Değer aralığı. )


- BAĞIMSIZ ile/ve/değil/||/<>/< BAĞLANTISIZ


- BAĞIMSIZLAŞMA ile/ve/||/<> WILLIAM/WILHELM TELL


- BAĞIMSIZLIK ile/ve/yerine DAYANIŞMA

( INDEPENDENCE vs./and SOLIDARITY
SOLIDARITY instead of INDEPENDENCE )


- BAĞIMSIZLIK ile/ve/=/||/<>/< EKONOMİK BAĞIMSIZLIK


- BAĞIMSIZ/LIK ile/ve/değil/||/<>/< KAYITSIZ/LIK


- BAĞIMSIZLIK ile KEYFÎLİK

( INDEPENDENCE vs. ARBITRARINESS )


- BAĞIMSIZ/LIK ile/ve/||/<> ÖZERK/LİK


- BAĞIMSIZLIK ile/ve ÖZGÜRLÜK

( Bağımsızlığınızı idrak edin ve mutlu kalın. )

( INDEPENDENCE vs./and FREEDOM
Realise your independence and remain happy. )


- BAĞIMSIZ/LIK ile/ve/||/<> TAM/LIK ile/ve/||/<> TUTARLI/LIK

( INDEPENDENT vs./and/||/<> COMPLETE vs./and/||/<> CONSISTANT )


- BAĞIMSIZLIK ile/ve/||/<> TARAFSIZLIK

( INDEPENDENCE vs./and/||/<> IMPARTIALITY/NEUTRALITY )


- BAĞINTILI/LIK ile/ve/||/<>/> ZORUNLU/LUK


- BAGIR ile BAGIRDAK/BAGIRDAQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Ciğer, bağır. İLE Kadın giysisinin üst bölümü. )

( BEDÜK BAGIRLIG: Ciğeri büyük. )

( YA BAGN: Yayın ortası[tutulan yeri]. )


- BAĞIRAN) AĞAÇ KURBAĞASI ile DÜLGER KURBAĞA ile GÜNEY AMERİKA CENNET KURBAĞASI ile PORTO RİKO MİNİK COQUI

( Köpek gibi havlar. İLE Sesleri iki marangozun çivilere farklı anlarda vururken çıkardığı sese benzer. İLE Domuz gibi hırıldar. [Bu türün yavru hali kurbağanın üç katı kadardır.] İLE Çıkardıkları en yüksek ses, yaklaşık 1 metreden 95 desibel olarak kaydedilmiştir. [Havalı bir matkabın çıkardığı sese ve insan ağrı eşiğine yakındır.] )

( ... İLE ... İLE Latince adını erişkinlerden üç kat büyük olan yavrulardan alır. İLE ... )

( HYLA GRATIOSA cum RANA VIRGAPITES cum PSEUDIS PARADOXICA cum ELEUTHERODACTYLUS COQUI )


- BAĞIRAN değil/yerine/>< BAĞIRMAYAN

( Değeri yüksek olmayan mal satanlar. DEĞİL/YERİNE/>< Değeri yüksek olan mal ve/ya da hizmet sunanlar. )

( İşportacı, eskici. DEĞİL/YERİNE/>< Kuyumcu/sarraf. antikacılar. )

( "Pop", "rock" vb. müzikçiler. DEĞİL/YERİNE/>< Sanat müziği/klasik müzik vb. söyleyen ve dinleyenler. )


- BAĞIRARAK SÖYLEMEK ile/değil/yerine/= SERT SÖYLEMEK


- BAGIRLADI ile/||/<> BAGIRLANDI
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( O, onun bağrına vurdu. İLE Kan aktı ve pıhtılaştı. )


- BAĞIRLAK/BAĞIRLAQ ile BAGIRLIG
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Çöl tavuğu. İLE Kimseye boyun eğmeyen kişi. )


- BAĞIRMA ile ÇIĞLIK

( ... ile VÂ-VEYLÂ[Çığlık, yaygara. | Eyvah, yazık! | Nâmık Kemâl'in şiiri.] )

( ... ile FİGAN[çoğ. EFGAN] )


- BAĞIRMAYA ZORLAYAN ACI/ISTIRAP ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SESSİZ KALMAYA ZORLAYAN ACI/ISTIRAP

( Ağırdır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Çok daha ağırdır. )


- BAĞIRSAK ile/ve/||/<> APANDİS[Fr. < APPENDICE]

( )

( ... İLE/VE/||/<> Kör bağırsağın ince bir parmak gibi olan son bölümü. )


- BAĞIRSAK ile/ve KÖRBAĞIRSAK

( ... ile/ve A'VER, NOKTA-İ AVRÂ )

( BOWEL vs./and CAECUM )

( ... cum/et PUNCTUM COECUM )


- BAĞIRSAK ile/ve/||/<> TÜMÜR

( ... İLE/VE/||/<> Bağırsakların iç yüzeylerinde bulunan pürtüklerin adı. )


- BAGIRSAK/BAGIRSAQ ile BAGIRSUK/BAGIRSUQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Şefkatli, iyi kalpli kişi. İLE Bağırsak. )


- BAGIŞ ile BOGIM
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Kol, bacak ya da parmaklann eklem yerleri. İLE Parmak eklemi. )

( Kamış ya da genel olarak tüm sazlık bitkilerin boğumları. )


- BAĞIŞ ile/||/<> İHSÂN ile/||/<> LÜTÛF ile/||/<> HİMMET ile/||/<> KEREM ile/||/<>
İNÂYET ile/||/<> İLTİFAT ile/||/<> ATÂ ile/||/<> ATIFET ile/||/<> HÎBE


- BAĞIŞ/HİBE ile/ve/değil/yerine HEDİYE


- BAĞIŞLANMAK ve/||/<>/< BAĞIŞLAMAK

( Pişmanlık duymayanı bağışlamak, "suya, resim yapmak" gibidir. )


- BAGL[çoğ. BİGAL] ile/ve BAGLE

( Eril katır. İLE/VE Dişil katır. )


- BAĞLAÇ ile BAĞLAM ile BAĞLANTI/BAĞLANAK ile BAĞLAŞIK ile BAĞLAYICI ile BAĞLI

( Eş görevli sözcükleri ya da önermeleri birbirine bağlayan sözcük türü. İLE Deste. | Herhangi bir olguda olaylar, durumlar, ilişkiler örgüsü ya da bağlantısı. | Bir dil birimini çevreleyen, ondan önce ya da sonra gelen, çok sayıdaki durumda söz konusu birimi etkileyen, onun anlamını, değerini belirleyen birim ya da birimler bütünü. | Bent. İLE İki ya da daha çok şeyin birbiriyle bağlı bulunması, ilişki. | İki şey arasında ilişki sağlayan bağ. | Yapılacak işle ilgili sözlü ya da yazılı antlaşma. İLE Aralarında antlaşma ya da sözleşme sağlanmış olan kişi ya da topluluk, müttefik. | Sonuç, neden gibi birbiriyle sıkı sıkıya bağlı ve karşılıklı bağımlı olan nesne, terim. İLE Bağlama niteliği olan. | Bağlamaya ve birleştirmeye yarayan. | Uyulması zorunlu. | Kuruduğu zaman yüzeyde film oluşturan, pigment ve dolgu nesnelerini bir arada tutan, boyanın uçucu olmayan bölümü. İLE Bir bağ ile tutturulmuş olan. | Gerçekleşmesi bir şartı gerektiren, vabeste. | Sınırlanmış, sınırlı. | Kapatılmış olan, kapalı. | Bir kuruluşun yetkisi altında bulunan. | Birine, bir düşünceye, bir anıya saygı, aşk vb. duygularla bağlanan, sâdık, tutkun. | Halk inanışına göre, büyü etkisiyle eşeysel güçten yoksun edilmiş eril. )


- BAĞLAÇ = CONJUNCTION[İng.] = CONJONCTION[Fr.] = KONJUNKTION[Alm.] = CONGIUNZIONE[İt.] = CONJUNCIÓN[İsp.] = COPULA[Lat.]


- BAĞLAM ile/ve BAĞLAÇ

( CONTEXT vs./and CONJUNCTION )


- BAĞLAM ile/ve/||/<> İTİBAR


- BAĞLAM ile/ve/||/<> KAPSAM


- BAĞLAM ile/ve/||/<> KOŞULLAR

( CONTEXT vs./and/||/<> CONDITIONS )


- BAĞLAM ve/> NİYET ve/> EREK

( CONTEXT and/> INTENTION and/> AIM )


- BAĞLAMA SAPINDA:
KISA ile UZUN

( )


- BAĞLAMAK ile ÇÖZMEK


- BAĞLAMAK ile/ve ÇÖZMEK


- BAĞLAMAQ[Azr.] = KAPATMAK[Tr.]


- BAĞLAM(INDA) ile/ve/||/<> BÜTÜN/LÜK(ĞÜNDE)


- BAĞLANMA (İNKIYÂD)


- BAĞLANMA ile/ve KARŞILIKLI RIZÂ


- BAĞLANTI:
BULMAK ile/ve/<>/> KURMAK


- BAĞLANTI ile/ve BAĞLAM

( CONNECTION vs./and CONTEXT )


- BAĞLANTI ile/ve/değil/||/<> YANKI


- BAĞLANTILANDIRMAK ile VURGULAMAK


- BAĞLAŞIK/LIK ile BAĞDAŞIK/LIK

( Nesnel. İLE Kavramsal/tüzel/ekinsel. )


- BAĞLAYICILIK ile/ve/||/<> KANIT NİTELİĞİ


- BAĞLILAŞIK ile BAĞLILAŞMA ile BAĞLILIK/BAĞLILAŞIM

( Biri ötekine bağlı olarak var olan, biri olmadan öteki düşünülemeyen iki şeyin bu ilişki yönünden durumu. İLE İki şey arasında karşılıklı bağıntı olmak ya da bağlılık kurmak. İLE Bağlı olma durumu, merbutiyet. | Birine karşı, sevgi, saygı ile yakınlık duyma ve gösterme, sadakat. | Bağlılaşım. )


- BAĞLILIK ile/ve GEREKSİNİM

( ATTACHMENT vs./and NEED )


- [ne yazık ki]
BAĞNAZ ile/ve/||/<> AHMAK ile/ve/||/<> KÖLE

( [Mantık ...] Yürütmeyen. İLE/VE/||/<> Yürütemeyen. İLE/VE/||/<> Yürütmekten korkan. )


- BAĞNAZLIĞIN KALKMASI:
BİLİMSEL TUTUM (İLE) değil FELSEFİ ANLAYIŞ (İLE)


- BAGRAM ile/= BAKU/BAQU
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Tepe. İLE/= Tepe. )

( BAGRAM KUM/BAGRAM QUM: Kum tepesi, kumul[remi âli'c-cûbeyl]. )

( BAGRAM KUMI/BAGRAM QUMI: Kâşgar ile Yârkend arasındaki kumluk arazi. )


- BAĞRİ/BAHRİ değil BARİ[Fars.]

( Öyleyse, hiç olmazsa, hiç değilse, o hâlde. | Keşke. )


- BAĞSIZ/LIK ile/ve/<> BAHTSIZ/LIK


- BAĞY/İSYAN[Ar.] değil/yerine/= BAŞKALDIRI

( Azgınlık, zulüm, isyan. | İstemek, talep etmek. | Yaranın şişmesi. | Yağmurun şiddetle yağması. )


- BAHÂ[Ar.] ile BAHÂ'[Ar.] ile BÂHÂ/BÂHA[Ar.]

( Güzellik, zariflik. | Parıltı. | Alışma, dadanma. İLE Değer, kıymet, bedel. İLE Bir evin etrafiındaki kapalı avlu ya da bahçe. | Açık meydan, alan. | Suyun derin yeri. )


- BAHÂ[Ar.] ile VÂHA[Ar.]

( ... İLE Çöl ortasında suyu ve yeşilliği olan yer. )


- BAHADIR[Fars. < BAHADUR] değil/yerine/= BATUR

( Savaşlarda gücü ve yılmazlığıyla üstünlük kazanan ya da yiğitlik gösteren kişi. )


- BAHÂÎ[Ar.] ile BAHAÎ/LİK[Ar.]

( Alışkın. İLE Din. )


- BAHA-MA = SIĞ DENİZ


- BAHANE BULMAK ile/değil/yerine ÇÖZÜMÜNÜ/ÇARESİNİ BULMAK(/ARAMAK)

( "İstemediği/n" herşeye. İLE/DEĞİL/YERİNE (Gerçekten) İstediği herşeyin. )


- BAHÂNE yerine ÇÖZÜM/ÇÂRE

( [bir işi] Yapmak istemeyenin "tutumu". YERİNE Yapmak isteyenin tutumu. )

( "Çareler" yazısı için burayı tıklayınız... )


- BAHANE <> GÜZELLİK


- BAHANE[Ar.] = MAHANA/MAHNA

( İleri sürülen, sözde neden. )


- BAHANE ile/ve/||/<> MAKYAJ


- BAHANELERE SIĞINMAK ve/> BAHANELERE ESİR OLMAK


- BAHÂR[Fars. çoğ. BAHÂRÂN] ile BAHÂR ile BAHHÂR[Ar. < BAHR]

( Kışla yaz arasındaki mevsim. İlkyaz. [22 Mart - 21 Haziran arasıdır] İLE Güzellik. | Güzel. | Sığırgözü, papatya, sığır papatyası, sarı papatya. | Put, sanme, çelîpa. | Atılmış pamuk. | Ölçek. | Karanfil, tarçın, karabiber gibi kokulu şeyler. İLE Denizci, gemici. )


- BAHAR[Fars. çoğ. BAHÂRÂN] ile BAHAR[Ar. çoğ. BAHARAT]

( [Kuzey yarımküre için] 21 Mart'ta, gündüz-gece eşitliğiyle başlayarak, 22 Haziran'da, gündönümü ile biten, kış ve yaz arasındaki mevsim, ilkyaz. | Bu mevsimde ağaçlarda açan çiçekler ve yapraklar. | Gençlik çağı. İLE Yiyecek ve içeceklere, hoş koku ve tad vermek için kullanılan kurutulmuş ve öğütülmüş bitkiler. )

( BAHARİYE: Divan Edebiyatı'nda, bahar betimlemesi ile başlayan kaside. )

( BİBERİYE: Ballıbabagillerden, Akdeniz çevresinde çok yetişen, yaprakları hoş kokulu bir bitki. [Lat. ROSMARINUS OFFICINALIS] )


- BAHAR[Fars.] ile MÜNİB[Ar. < NEVB]

( ... İLE İnâbe eden, azgınlıktan sakınarak Allah'a yönelen. | Güçlü yağan, yararlı yağmur. | Taze ve verimli bahar. )


- BAHÂRÂT[Ar. < BAHÂR] ile BAHÂRET[Fars.]

( ... İLE Üstünlük, seçkinlik. )


- BAHARAT ile BARSAMA[Yun.]/MARSAMA

( ... İLE Hoş kokulu yaprakları yemeklere konulan, nane ve yabankekiğinin ortak adı. )


- BAHARINDAN" değil BAĞRINDAN


- BAHÇE[< Fars. BAĞ-ÇE: Küçük bağ.]/BAHÇA ile/ve BAĞ/BOSTAN[Fars.]

( ... İLE/VE Büyük bahçe. | Sebze bahçesi. | Kavun/karpuz tarlası. )


- BAHÇIVAN[Fars.] < BÂĞÇEVÂN

( Bir bahçenin düzenlenmesi ve bakımıyla görevli kişi. | Geçimini bahçe ürünlerini yetiştirip satmakla sağlayan kişi. )


- BÂHİK[Ar.] ile BÂHİKA[Ar.]

( Bir gözü görmeyen. İLE Görmeyen, kör. )


- BAHÎL[Ar. < BUHL çoğ. BUHALÂ] ile BÂHİL[Ar.]

( Cimri, hasîs, tamahkâr. İLE Serseri, başıboş. | Eli değneksiz çoban. | Yularsız deve. )


- BAHİR[Ar.] ile BÂHİR[Ar.] ile BÂHİR[Ar.] ile BÂHİR[Ar.]

( Deniz. İLE Yalancı, ahmak, alık. İLE Ekin sulayıcı, sulayan. İLE Belirli, açık, apaçık. | Işıklı, parlak, güzel. )


- BÂHİRE[Ar.] ile BÂHİRE[Ar.] ile BAHÎRE[Ar.]

( Dikenli ağaç. | Çok koşan cins deve. İLE Vapur. İLE İslâm'dan önceki dönemde, Araplar'ın, kulağını keserek işaretleyip bıraktığı dişil deve ya da koyun. )


- BAHİS[Ar. < BAHS] ile BÂHİS[Ar.]

( Konuşulan şey, söz. | İddialaşma. İLE Bahseden, araştıran. )


- BAHİS[Ar.] değil/yerine/= SÖZEÇ


- BAHREYN:
2 ADA ile/ve/+/<> 31 ADA

( Bahreyn'in başkenti, Mename'nin yer aldığı Bahreyn Adası ve 8ona bir dalgakıranla bağlı olan küçük] Maharrak Adası. İLE/VE/+/<> Öteki 31 ada. )

( Bahreyn, 33 adadan oluşan bir aral(takımada) ülkesidir. )

( Bahreyn'in sözcük anlamı, "iki deniz ülkesi"dir. [Denizin içinde, tatlı su kaynakları olduğundan dolayı bu ad verilmiş.] )


- bahreyn[Ar.] ile Bahreyn[Ar.]

( İki deniz. [Basra Körfezi ile Hint Denizi. / Akdeniz ile Hint Denizi. / Karadeniz ile Hint Denizi.] | İki büyük esas, temel şey. İLE Basra Körfezi'nde yer alan bir ada ülkesi. )


- BAHRİ ile BAHRÎ[Ar.]

( Uzun boyunlu, sivri gagalı, boynunun önü ve göğsü parlak beyaz olan, alçaktan ve hızlı uçan, suya bağımlı bir tür kuş. [Lat. PODICEPS CRISTATUS] İLE Denizle ilgili. )


- BAHRİ değil/yerine/= DENİZCİL


- BAHRİYE değil/yerine/= DENİZGÜCÜ


- BAHRİYELİ değil/yerine/= DENİZGÜÇLÜ


- BAHS[Ar.] ile BAHS/BAHİS[Ar.]

( Kur'an tabirlerinden olup "nâkıs" anlamına gelir. | Yağmur suyu ile ekilmesi olanaklı tarla. | Zulüm, işkence. | Gümrük alma. İLE Konuşulan şey, söz. | İddialaşma. )


- BAHŞ[Fars.] ile BAHŞ(Â)[Fars.]

( Bağış, ihsan. İLE Bahşeden, bağışlayan, veren, affeden. | )


- BAHŞ ile CEZA


- BAHS[Ar.] ile/ve/||/<>/> HAFRİYAT[Ar.]

( Söz. | Üzerinde konuşulan şey, konu. | Görüşünde ya da iddiasında haklı çıkacak tarafa bir şey verilmesini kabul eden sözlü antlaşma. | Bir kitabın bölümlerinden her biri. | Araştırma. İLE/VE/||/<>/> Yeryüzünü kazmak, yarmak ve açığa çıkan fazlalıkları da atmak. )


- BAHS[Ar.] (ETMEK) değil/yerine/= SÖZ ETMEK


- BAHŞİŞ[Ar.] ile ARMAĞAN

( ATİYYE/RİFD[çoğ. ERFÂD/RUFÛD] ile HEDİYE )

( DÂD ile PÎŞ-KEŞ[Türkçe'de PEŞKEŞ şeklinde galat olarak kullanılmıştır.] )

( TIP vs. PRESENT )


- BAHŞİŞ[Fars. < BAHŞİ: Bağışlamak/affetmek.] değil/yerine/= İŞLİK


- BAHŞİŞ ile/ve/değil/yerine/||/<> KATKI PAYI


- BÂHTE[Ar. < BÂHTEN][Fars.] ile BAHTE[Fars.]

( Oynamış, oyunda yutulmuş/ütülmüş kişi. İLE Besili, semiz koyun. | Burulmuş, üç yaşında koç. )


- BÂHTER ile BÂHTER

( Batı. [Yeni şairlerin kullanımında] İLE Doğu. [Eski şairlerin kullanımında] )


- BAHTİYÂR[Fars.] ile BAHTİYÂR[Fars.]

( Mutlu kişi. İLE Güneydoğu Anadolu, Musul ve Bağdat'ta kullanılan bir makam. )


- BAHTİYÂR ile/>< İHTİYÂR

( Bir söz ki, bir gönlü, bir ömür bahtiyâr eder;
Bir söz ki, bir gönlü, bir günde ihtiyâr eder. )


- BÂHÛR[Ar.] ile BAHÛR[Ar.]

( Çok sıcak/lık. İLE Ödağacı, misk, lâden gibi maddelerden meydana gelen ve yakılırsa güzel bir koku veren ot, tütsü, günlük. )


- BAÎM[Ar.] ile BÂİN[Ar.]

( Put, heykel. İLE Dibi geniş kuyu, bostan kuyusu. )


- BAÎR[Ar.] ile BÂİR[Ar.]

( Eril deve. İLE Şaşkın, perişan durumda olan. )


- BAKA/BAQA ile MÜNGÜZ BAKA/MÜNGÜZ BAQA ile BAKAÇUK/BAQAÇUQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- BAKANAK ile TOYAK ile TOYNAK

( Geviş getiren hayvanların tırnağı. İLE At tırnağı. İLE At, eşek gibi tektırnaklı hayvanların tırnağı. )

( ... ile ... ile SÜNBÜK[çoğ. SENÂBİK], HÂFİR[çoğ. HAVÂFİR] )

( ... vs. ... vs. HOOF )


- BAKANAK/BAQANAQ(BAKAYAK/BAQAYAQ) ile BAKANLIG/BAQANLIG
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Çift toynaklı hayvanlarda, toynakların arasındaki boşluğa ya da toynakların iki yanına verilen ad.[Atların toynağının içini, ayak tabanının ortasında bulunan üçgen biçimindeki sert parçayı anlatmak için de kullanılır.] İLE Halkalı. )


- BAKAN/BAQAN ile BAKAN/BAQAN
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Yüzük.[pirinç] İLE Gerdanlık.[pirinç] )

( ALTUN BAKAN/ALTUN BAQAN: Altın yüzük. )


- BAKAN/LIK ile/değil/yerine/> KALEM(SEKRETER/YA)


- BAKARA[Ar.] ile BAKARA[Ar.] ile BAKARA[Fr. < BACCARA]

( Sığır, inek. İLE Sûre. İLE İskambil kâğıdı ile oynanan bir oyun. )


- BÂKÎ[< BEKÂ]

( TANRI | DÂİMÎ, KALICI )


- BAKI KULU ile/||/<> BÖCEKBAŞI ile/||/<> DEFTERDAR ile/||/<> MÜLTEZİM

( Vergi denetimi ve tahsili ile maliyeye ilişkin soruşturmaları yapan memura verilen ad. İLE/||/<> Zabıta görevlisi. İLE/||/<> Osmanlı Divan Teşkilatı'nda mali işlerle görevli kişi. İLE/||/<> Bir bölgenin devletçe toplanacak gelirlerinin müteahhitliğini yükümlenen kişi. )


- BAKI = DENETLEME

( Özellikle dağlık yörelerde bir yamacın güneş ışınlarına, güneye ya da kuzeye karşı konumunu belirleyen, bunun sonucu olarak da doğal koşullarını tespit eden durumu. | Denetleme. | Fal. )


- BÂKÎ ile/ve/|| FÂNÎ ile/ve/|| ÂSİ ile/ve/|| ÂFİ

( Yazı. İLE/VE/|| Yaşam. İLE/VE/|| Kul. İLE/VE/|| Rab. )


- BÂKİ ile/ve/||/<> KAİM


- BAKİ[Ar.] değil/yerine/= SÜREKLİ


- BÂKÎ[Ar. < BEKÂ] ile/değil VÂKİ[Ar. < VUKÛ]

( Kalıcı. İLE/DEĞİL Olan, düşen. | Olagelen, rastlayan. | Geçen, geçmiş olan. | Gerçekleşme. )


- BAKICI ile/ve/||/<> BAKAN


- BAKICI ile/ve/değil/<> BAKIM VEREN


- BAKIG/BAQIG ile BAKIŞ/BAQIŞ ile BAQINGIL/BAKINGIL
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Bakma, bakış. İLE Bakış. İLE Bak! )

( İŞ KEDİNGE BAKINGIL/İŞ KEDİNGE BAQINGIL: Eyleminin sonucuna bak ve bunu düşün! )


- BAKIM ve/<> BÜTÜNLÜK


- BÂKİ'NİN:
25 YAŞ ÖNCESİ ŞİİRLERİ ile/ve 25 YAŞ SONRASI ŞİİRLERİ

( BÂKÎ ['den...]

MÜHEYYÂ OLDU MECLİS SÂKİYÂ PEYMÂNELER DÖNSÜN
BU BEZM-İ RÛH BAHŞUN ŞEVKINA MESTÂNELER DÖNSÜN
DİLÂ CÂM-I ŞARÂB-I AŞK-I YÂRI ŞÖYLE NÛŞ İT KİM
FELEKLER GÜM GÜM ÖTSÜN BAŞINA HUMHÂNELER DÖNSÜN

HAYAL-İ ŞEM'-İ RUHSARIN KO YANSIN HANE-İ DİLDE
PERİN OL ŞEM'A YAKIP ŞEVK İLE PERVÂNELER DÖNSÜN

SEN AĞYÂR İLE DEVR ETDİR ŞEHÂ PEYMÂNEYİ DÂİM
SER-İ KÛYUN DOLAŞIP ÂŞIK-I BÎÇÂRELER DÖNSÜN

BU BEZM-İ DİLKÜŞÂYA MAHREM OLMAZ BÂKİYÂ HERKES
Dİ GELSİN EHL-İ DİLLER GELMESİN BİGÂNELER DÖNSÜN )


- BAKIP KALMAK ile/değil/yerine/>< GÖRÜP GEÇMEK


- BAKIR/BAQIR ile BAKIR/BAQIR ile BAKIR SUKIM/BAQIR SUQIM
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Bakır. İLE Çin'de, alışverişte kullanılan, bakırdan yapılmış para. İLE Mars.[Kızıllığı nedeniyle bakıra benzetilmiştir.] )


- BAKIRKÖY < MAKRİKÖY[YEDİNCİ KÖY]


- BAKIRLIG/BAQIRLIG ile BAKIRLIG/BAQIRLIG
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Bakırlı. İLE Balasagun yakınlarındaki bir yerin adı. )

( BAKIRLI DAĞ/BAKIRLI TAG: Bakırlı dağ. )


- BAKIŞ AÇISI [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]


- BAKIŞ AÇISI [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- BAKIŞ AÇISI ile/ve "ÇERÇEVE"


- BAKIŞ AÇISI ile/ve/||/<>/>/< TUTUM


- BAKIŞ:
DIŞARIDAN ile/ve/değil/||/<>/< İÇERİDEN


- BAKIŞ/HİZMET:
"A'dan Z'ye" ile/ve/||/<> "360 DERECE"


- BAKIŞIK = SYMMETRICAL[İng.] = SYMÉTRFIQUE[Fr.] = EBENMÄßIG, SPIEGELGLEICH[Alm.] = SIM(M)ETRICO[İt., İsp.] = ÆQUALIS ET CONGRUENS, CONVENIENTER COMPOSITUS[Lat.] = SÜMMETROS, EMMETROS, EURÜTHMOS[Yun.] = MAVÂZİ, MUTEVÂZİ[Ar.] = MUTEKÂRON[Fars.] = SYMMETRISCH[Felm.]


- BAKIŞIM/SİMETRİ ile AYAR/GAUGE SİMETRİLERİ


- BAKIŞIMSIZLIK/ASİMETRİ ile TERS ORANTI


- BAKKAL-ÇAKKAL


- BAKL/A[Ar. çoğ. BUKUL] ile ÇİN/HİNT BAKLASI

( [Ar. (botanikte)] BÂKILÂ )

( BROAD/FAVA/HORSE BEAN vs. TONKA BEAN )

( VICIA FABA cum DIPTERYX ODORATA )


- BAKMAK:
KAÇIRDIKLARINA değil/yerine YAKALAYABİLECEKLERİNE


- BAKMAK ile/ve/değil/||/<>/< DALMAK


- BAKMAK ile "GÖZ ATMAK"


- BAKMAK ile/ve GÖZLEM

( NAZAR: Aklın hareketi.[HAREKET'ÜL AKL] )

( NAZAR ile/ve RASAD )


- BAKMAK ile/ve/<> SAHİP ÇIKMAK


- BAKMAYALIM! > KATILALIM!


- BAKTERİ ile BAKTERİSİT ile BAKTERİYOFAJ ile BAKTERİYOSTATİK

( Virüsten farklı, yaklaşık 0,4-1,5 μm boyutunda, sert bir hücre duvarı ile hücre zarı ve sitoplazmaya sahip, çekirdek zarları olmadığından dolayı, DNA ve RNA'ları sitoplazma içinde bulunan, Enterobacteria sınıfından bir mikroorganizma. İLE Bakteri öldürücü madde. İLE Bakterileri yok eden virüslere verilen ad. İLE Bakteriyi öldürmeksizin büyüme ve çoğalmasını yavaşlatma ya da durdurma özelliğine sahip olan. )


- BAKTERİ ile BASİL

( ... İLE Bakterilerin, çomak biçiminde, ince ve uzun olan türü. )


- BAKTERİ ile/ve MİKROFOK

( ... İLE/VE Nokta biçiminde hareketsiz bakteriler. )


- BAKTERİ ile/ve/||/<>/< SİYANOBAKTERİ

( )

( BACTERIA vs./and/||/<>/< CYANOBACTERIA )


- BAKTERİ/YAL ile VİRÜS/VİRAL

( Virüsten farklı, yaklaşık 0,4-1,5 μm boyutunda, sert bir hücre duvarı ile hücre zarı ve sitoplazmaya sahip, çekirdek zarları olmadığından dolayı, DNA ve RNA'ları sitoplazma içinde bulunan, Enterobacteria sınıfından bir mikroorganizma. İLE Bakteri öldürücü madde. İLE Canlı hücrelerde yaşayan, metabolizmaları bulunmayan, oksijen kullanılmayan, makromoleküller oluşturmayan, büyümeyen ya da ölmeyen fakat sadece canlı hücrelerde üreyen, biçimleri bakterilerininkilere benzeyen, çoğu hastalığa yol açan, ancak elektron mikroskobunda belirlenebilecek kadar küçük olan, protein ve nükleik asitlerden oluşan, enfeksiyon yapan nesne. )

( Bazı FaRkLaR'ını daha okumak için burayı tıklayınız... )

( Canlıdır. İLE Canlı değildir[ölü de değildir].["Uygun koşullarda canlanabilen" bir varolandır.]

Bakteri, "fare" ise. İLE Virüs, "yumurta" gibidir.

Fare canlıdır. Yumurta canlı değildir. Ama döllenmişse, uygun sıcaklıkta, uygun sürede bekletilirse civcive dönüşür, yani bir canlı olur.

Yine fareye, yani bakteriye dönelim:
Fare, fare zehri ile öldürülebilir. İşte bu "antibiyotik"tir.

Fareye, fare zehiri verirsek ölür. Ama yumurtanın üstüne istediğimiz kadar fare zehiri dökelim, yumurtaya hiçbir şey olmaz; sadece çevreye zehir saçmış oluruz. Yani antibiyotikler, virüslere etki etmez; sadece bize yardım eden, bağışıklık sistemimizi güçlendiren yararlı bakterilerimizi öldürmüş oluruz.

Fareyi bir kutuya kapatıp aç-susuz bırakırsak ölür. İLE Yumurtayı bir kutuya kapatsak haftalarca bozulmadan durabilir.

Yani eğer bağışıklık sistemimiz güçlüyse belirli bir süre sonra bakteriler kendiliğinden ölecektir. Ama virüsler, her şeyin içinde ya da üzerinde, çok uzun süre bozulmadan yumurta gibi bekleyebilir ve gövdemize girdiği andan itibaren 4-14 gün içinde canlanır.

Bir diş macunu reklamını anımsayalım:
İki kap sirke içine iki yumurta koyuyorlardı, birini şu marka macunla fırçalıyorlardı, öteki yumurta eriyordu ama öteki macunla fırçalanan yumurta sağlamdı.

İşte o deneydeki sirke, yumurtanın kabuğundaki kalsiyumu çözündürüyordu. Elimizdeki virüsün kabuğunu çözündürebilen şey sirke değil "sabun"dur. Sabun, virüsün kabuğunu eritir. Kabuğu eriyen virüs, ölür. Sabunun, kabuğu eritebilmesi için en az bir dakika, kabukla temas etmesi gerekiyor. Süreyi anlamak için elimizi sabunlarken, iki kere "Dandini dandini dasdana" şarkısını söyleyelim. Süre bu kadar. Sıvı sabunlarda süre uzuyor. Daha iyisi, katı sabun.

Alkol de virüsün kabuğunu çözündürüyor ama sabundan farklı olarak; o boş kabuktan kurtulamıyoruz, elimize yapışık durumda kalır. Evet, artık zararsız ama yine de elimizde virüs kabuklarıyla dolaşmak istemeyiz. Örneğin, dışarıda alkolle elimizdeki virüsü öldürdük, ilk fırsatta yine sabunlamalıyız ki, su, kabukları da alıp götürsün. )

( )


- BAKTIĞIN ve/<> AKTIĞIN


- BAKULUM ile/değil PENİS

( Klitoris/penis kemiği [os klitoris/os penis]. [Kemirgenlerde, rakun, mors, binturong ve bazı memelilerde bulunur.] [İnsan ve örümcek maymunları bu kemiğe sahip olmayan tek primatlardır.] )


- BÂKURE["ku" uzun okunur] ile BÂKÛRE[Ar.]

( Sığır sürüsü. | Yararı, zararı ayıramayan sersem, budala. İLE Önce yetişen, turfanda yemiş. )


- BA'L[Ar.] ile BÂL[Ar.] ile BÂL[Ar.] ile BAL[Ar.]

( Karı-koca'dan her biri. | Güneş tanrısı. [İslâm öncesi] İLE Kanat. | Kol. | Boypos. | Üst, yukarı. İLE Kalp, yürek, gönül, hatır. | Kızıldeniz'in Habeş sahillerinde bulunduğu söylencesiyle gayet büyük ve pullu bir balık. İLE Arıların, beslenmek için [insan için değildir!] çiçeklerden topladığı ve peteklere doldurdukları sıvı. )


- BÂL[Ar.] ile HÂL[Ar.]


- BA'L[Ar.] ile/ve/||/<> ZEVC[Ar.]

( Koca. İLE/VE/||/<> Karı/kadın/eş. )


- BALA ile BALA
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Birine işlerinde yardım eden kişi, çırak.[Genellikle tarımla ilintili olarak kullanılır.] İLE Kuş yavrusu. )

( Benzer biçimde, vahşi hayvanların yavrusu için de kullanılabilir. )


- BALA ile BÂLÂ[Fars.] ile Balâ

( Çocuk, yavru. İLE Yüksek, yukarı, üst, yüce. | Boy, uzunluk. İLE Ankara iline bağlı ilçelerden biri. )


- BALAK ile KÖS[Fars. < KÛS]

( ... İLE Savaşlarda, alaylarda, işaret vermek için kullanılan büyük davul. )


- BALAKLAVA ile/ve/||/<> BAF

( ile/ve/||/<> )

( BALACLAVA vs./and/||/<> BUFF )


- BALANCE vs. HARMONY


- MUVÂZENE[Ar.]/BALANS[Fr., İng. < BALANCE] değil/yerine/= DENGE


- BALAR ile/ve/||/<> BEŞER

( Şişmek, kabarmak. İLE/VE/||/<> Göz sınırından fazla açılmak, açılıp kalmak. )


- BALAST ile MUCUR[Erm.][MICIR değil!]

( Demiryoluna döşenen taş kırıkları. İLE Kömür kırıntısı. | Yol yapımında kullanılan taş kırıntısı. | Bir şeyin işe yaramayan bölümü. )


- BALÇIK ile LÖS[Alm.]

( ... İLE En çok, vadilerle yamaçlarda bulunan, kil ve kum karışımı, sarı renkli verimli balçık. )


- BALDIRAN/BALDIRGAN/ŞEYTANTERSİ değil/yerine/= AĞI OTU

( Maydanozgillerden, nemli yerlerde yetişen zehirli bitkilerin ortak adı. | Bu bitkiden çıkarılan zehir. )

( CONIUM MACULATUM )


- BALDIZ ile/değil DALDIZ

( DALDIZ: Marangozların kullandığı, ağaç oymaya yarayan, oluklu demir kepçe, demir bıçak. )

( "Baldız, baldan tatlıdır." DEĞİL Daldız, baldan tatlıdır. )


- BALE'DE:
5 AYAK DURUŞU ile/ve/||/<> PLIE ile/ve/||/<> ÇARPMA ADIMI(BEATEN STEP) ile/ve/||/<> KEÇİ SIÇRAYIŞI(CAPRIOLLES/CAPRIOLA[İt.])

( AYAK DURUŞU:
1. Ayaklar yanlara doğru düz bir çizgidedir. ve topuklar birbirine değer.
2. Birinci duruşun bir adım boyu kadar yanlara açılmış durumudur ve ayaklar yine yanlara doğru düz bir çizgidedir.
3. Bir ayak ötekinin önündedir ve öndeki ayağın topuğu arkadaki ayağın orta çukuruna değmektedir.
4. Bir ayak, bir adım boyu ötekinin önündedir ve ayaklar dışa dönüktür.
5. Bir ayak, hemen ötekinin önünde ve ona tümüyle dokunacak biçimde ve dışa dönük olarak yerleşir. [Bu duruşta ön ayağın arkasından sadece arka ayağın başparmağı görülür.]

İLE/VE/||/<>

PLIE:
Dizlerin kırılması hareketidir. [Bir zıplama hareketine başlamadan önce ya da bitirdikten sonra dizler mutlaka plie ile yanlara eğilir.] | Günlük bale derslerinde dansçının kaslarının ve tendonlarının yumuşaması ve dengeyi güçlendirmesi için ayaklar dışa dönük biçimde dizleri yavaşça kırarak balenin 5 duruşunda yapılan dersin açılış hareketidir.

İLE/VE/||/<>

ÇARPMA ADIMI(BEATEN STEP):
Bir bacağın ötekine çarpması ya da havada iken iki bacağın karşılıklı çarparak geçişmesi hareketine verilen ad.

İLE/VE/||/<>

KEÇİ SIÇRAYIŞI(CAPRIOLLES/CAPRIOLA[İt.]):
Her yöne yapılabilen bu harekette, sıçradıktan sonra iki bacak yere paralel olacak kadar yükselir ve birbirine çarpar. )


- BALGAM[Ar.]/SPUTUM ile TUZLU BALGAM/MAYASIL/EGZAMA[Fr. < ECZEMA < Yun.]

( Solunum örgenlerinin salgıladığı, ağızdan dışarı atılan sümüksü sıvı. İLE Bazı deri hastalıklarının ortak adı. | Birdenbire ortaya çıkarak gelişen, kızartı, kaşınma, sulanma, kabuk bağlama gibi doku bozukluklarıyla belirginleşen bir deri hastalığı. )


- BALIG ile BALIK/BALIQ ile BALIK/BALIQ[Argu] ile BALIK/BALIQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Yaralı. İLE Balık. İLE Çamur. İLE Kale, kent. )

( BEŞ BALIK/BALIQ: Beş kent. | YANGI BALIK/YANGI BALIQ: Yeni kent. )


- BALIK BAYKUŞU ile MANAVGAT BALIK BAYKUŞU

( Tüm Avrupa kıtasındaki sayısının 10'un altında olduğu tahmin ediliyor ve hepsi de Toroslar'da yaşıyor.[2014] İLE Manavgat'ta yaşarlar.[Balık baykuşunun alt türüdür.][20 civarında oldukları düşünülüyor.(2018)] )

( Büyüklüğü: 54-57 cm. | Kanat açıklığı: 145-150 cm. İLE ... )

( Ayrıntılar için burayı tıklayınız... )

( Sudaki avlarının yerini alçak bir tünekten ya da o alanda alçaktan ileri geri uçarak saptıyor. Ayakları ve pençeleri balıkları yakalamak için inanılmaz bir adaptasyona sahip.

Çiftler halinde yaşadığı düşünülüyor. Uçurum kenarlarında tüneyip ıslığımsı sesler çıkarıyor.

Korku ve şaşkınlık anlarında tüylerini kabartıp kulak tüylerini dikleştiriyor. İLE ... )

(

image

image İLE ... )

( KETUPA ZEYLONENSIS cum ... )


- BALIK KARTALI ile BALIK KARTALI

( Su kıyılarında yaşayan, balıkla beslenen, beyaz, kahverengi çizgili, yırtıcı kuş. İLE Fok yavrularını avlarlar. )

( OSPREY[Lat. < OSSIFRAGUS: Bone crusher. / Kemik kıran.] vs. ... )

( PANDION HALIAETUS cum HALIAEETUS PELAGICUS )


- BALIK KARTALI ile MADAGASKAR, BALIK KARTALI


- BALIK ÖLÇÜSÜ[ARCHIMEDES]:
YÜKSEKLİK ve/||/<> UZUNLUK ORANI

( Bir çemberin merkezinin, ötekinin çevresine değmesiyle oluşan balık biçimi. )

( 153.265: 3'ün kareköküne ve eşkenar üçgenin orantısına yakın tam sayı. )

( VESICA PISCIS )


- BALIK PULU ile/ve/||/<> MEMELİ KILI

( İlgili yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )

( image )


- BALIK SIRTI değil BALIKSIRTI


- BALIK ile DÖRT GÖZLÜ BALIK


- BALIK ile ACIBALIK/GÖRDEK

( ... İLE Sazangillerden, Avrupa'da ve ülkemiz göllerinde yaşayan, 8-10 cm. uzunluğunda bir balık. )

( ... cum RHODEUS AMARUS )


- BALIK ile AMFİBİ

( Suda yaşayan ve solungaçlarıyla soluk alan omurgalılar. İLE Hem suda, hem de karada yaşayabilen ve deri ile akciğerinden soluk alan omurgalılar. )


- BALIK ile ANÇUEZ


- BALIK ile BALLIK

( Omurgalılardan, suda yaşayan, solungaçla soluk alan ve yumurtadan üreyen hayvanların genel adı. İLE Bağlarda görülen külleme hastalığı. | Ballıbaba bitkisi. )


- BALIK ile BALON BALIĞI

( )


- BALIK ile BAŞGAN
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( ... İLE 50 - 100 rıtl[130 dirhem] ağırlığında olan büyük balık. )


- BALIK ile BERBERBALIĞI

( Hanigillerden, kuyruğunun çatalı çok uzun olan, Akdeniz'de yaşayan bir balık. [Lat. SERRANUS ANTHIAS] )


- BALIK ile BIYIKLI VUNDU BALIĞI

( Zambiya'nın Zambezi ırmağında yaşamaktadır. )


- BALIK ile/ve/değil ÇAMUR ZIP-ZIPI


- BALIK ile CENNETBALIĞI

( Mavi, yeşil zemin üzerine, bakır rengi, çizgili, tropikal balık. [Lat. MACROPODUS VIRIDIAURATUS] )


- BALIK ile CHAMBO BALIĞI

( ... İLE Malawi'de, Malawi Gölü'nde yaşarlar. )


- BALIK ile DAMLA BALIĞI

( ... İLE Denizin 900 metre derinliklerinde yaşar. )


- BALIK ile FİL BALIĞI


- BALIK ile KAYA BALIĞI/DİŞLİ/TOKMAKBAŞ

( ... İLE Kaya balığıgillerden, kayalık yerlerde yaşayan, çoğu koyu renkli küçük balık. )

( ... İLE GOBIUS GOBIUS )


- BALIK ile KILIÇKUYRUK

( ... İLE Kemikli balıklar takımından uzunluğu 8-10 santimetre olan, tropik süs balığı. )

( ... cum XIPHOPHORUS HELLERI )


- BALIK ile LAMPREY

( ... ile )


- BALIK ile MAVİ HALKALI ÇAMUR BALIKLARI

( ... İLE Sular çekildiğinde bile kara ve çamurda yaşayabilen balıklar. )


- BALIK ile OKÇU BALIK

Bugün[10 Temmuz 2025]
itibariyle 29.581 başlık/FaRk ile birlikte,
29.554 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(12/120)