Bugün[10 Temmuz 2025]
itibariyle 29.581 başlık/FaRk ile birlikte,
29.554 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(24/120)


- COMMENT vs. "IN ONE RESPECT"


- COMMENT vs. LOOKING


- COMMENTS


- COMMERCIAL LAW and/||/<> COMMERCIAL UNDERTAKINGS LAW and/||/<> COMMERCIAL TRANSACTIONS AND APPLICABLE RULES and/||/<> COMMERCIAL LITIGATITION and/||/<> COMMERCIAL/TRADE REGISTRY

( Ticaret hukuku. VE/||/<> Ticarî işletme hukuku. VE/||/<> Ticari işler ve tâbi oldukları kararlar. VE/||/<> Ticarî yargı. VE/||/<> Ticaret sicili. )


- COMMISION vs. BRIBE


- [not] COMMITTEE vs./and COORDINATION

( COORDINATION instead of COMMITTEE )


- COMMON FIELD vs. COMMON POINT


- COMMON vs. MUTUAL


- COMMON POINT vs. COMMON SENSE


- COMMON POINT vs. TO LIKEN


- COMMONWEALTH ile COMMONWEALTH

( İngiliz Uluslar Topluluğu. İLE Ortak rızayla oluşturulmuş siyasi topluluk. )


- COMMUNITY vs. SOCIETY


- COMPARATIVE vs. COMPARABLE


- COMPARE TO vs. COMPARE WITH


- COMPARISON vs. SIMILE


- COMPARISON vs./and INTERPRETATION/COMMENT


- COMPLEMENTARY vs. COMPLIMENTARY


- COMPLETE vs. FINISH


- COMPLETE vs. INTEGRITY


- COMPOSITION vs. COMPOSITE


- COMPREHEND vs. UNDERSTAND


- COMPREHENSIBLE vs. COMPREHENSIVE


- (not COMPRISE OF) COMPRISE


- ÇOMUŞLUK/ÇOMUŞLUQ = ...
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Tuvalet. )


- CONCENTRATED vs. TO CONCENTRATE


- CONCENTRATION vs. TO GET FOCUS


- CONCEPT vs. TERM


- CONCEPT vs./and LIFE


- CONCEPTS vs. SUBJECT/TOPIC


- CONCEPTS vs. WORDS


- CONCERNED ABOUT vs. CONCERNED WITH


- CONCOMITANT vs. CONCURRENT vs. SIMULTANEOUS


- CONDITION vs. POWER


- CONFESSION vs. TO LET SLIP, TO BLURT OUT


- CONFIDENTLY vs. CONFIDENTIALLY


- CONGENITAL vs. INBORN vs. INBRED vs. INHERENT vs. INNATE


- CONNECTION vs. TRICK


- CONNECTION vs./and RELATION


- CONSCIOUS vs. CONSCIENTIOUS


- CONSIDER vs. CONTEMPLATE vs. MEDITATE vs. PONDER vs. RUMINATE vs. THINK


- CONSIOUSNESS vs./and PARADIGM


- (not CONSIST FROM) CONSIST OF


- CONSPICUOUS vs. EMINENT vs. DISTINGUISHED vs. NOTICEABLE vs. OUTSTANDING vs. PROMINEN vs. REMARKABLE vs. SALIENT vs. STRIKING


- CONTEMPLATION vs. CONTEMPLATION IN WHICH TURNS TO THE BASE


- CONTEMPLATION vs. TO SLEEP


- CONTENT vs. CONTEXT


- CONTENT vs./and ASSERTION


- CONTEST vs. CONTEST

( Yarışma. İLE Tartışma, iddia/laşma, çekişme. )


- CONTINUAL vs. MUCH


- CONTINUAL QUANTITY vs. DISCONTINUOUS/TRANSIENT QUANTITY

( Unit. vs. Quantity. )


- CONTINUAL vs. REPEATITION


- CONTINUAL vs./and REGULAR


- CONTINUITY vs. CONTINUUM


- CONTINUITY vs. ORDER


- CONTINUOUS vs. CONTINUAL


- CONTRARY vs. ANTI


- CONTRAST vs. OPPOSITE vs. ANTONYMOUS vs. REVERSE vs. INVERSE


- CONTROL vs. INSPECTION


- COOL vs. IMPORTANT


- COOPERATION vs./and DIVISION OF LABOUR


- ÇÖP ile ÇÖP ile ÇÖP ile ÇÖPİK/ŞÖPİK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Herhangi bir şeyin dibindeki çökelti. | Değersiz kişi. İLE Tutmaç parçası. İLE Herhangi bir şeyin tortusu ya da sıkıldıktan sonra geriye kalan bölümü. İLE Meyve yendikten sonra geriye kalan ve atılan bölüm. )


- ÇÖP ile/ve/değil/||/<> İŞLEVSİZ


- ÇÖP ve/<> KİLO

( Ancak/sadece kişinin/insanın oluşturdukları. )


- [ne yazık ki]
!ÇÖP ATMAK =/||/<> !"ÇÖP BIRAKMAK"


- ÇÖPE değil/yerine GERİ DÖNÜŞÜME


- COPR-/COPRO- ile/||/<> FEC- ile/||/<> STERCO- ile/||/<> SCAT-/SCATO-

( Dışkı. İLE/||/<> Dışkı. İLE/||/<> Dışkı. İLE/||/<> Dışkı ile ilgili. )


- COPY vs. RECORD


- COPYING vs. CREATION


- COPYING vs. CUSTOM/HABIT


- coq.[Lat. < COQUE] değil/yerine/= KAYNATINIZ


- coq. in quant. sut. aq.[Lat. < COQUE IN QUANTITATE SUFFICIANTE AQUAE] değil/yerine/= YETERİ KADAR SU İÇİNDE KAYNAT


- ÇÖR/ÇER-ÇÖP


- ÇORAK ile KURAK

( Verimli olmayan toprak. | Acı su. | Verimsiz, kısır. | Toprak damlara çekilen, su geçirmeyen killi toprak. | Bazı toprakların yüzünde beyaz bir katman durumunda toplanan ve eskiden barut yapmakta kullanılan potaslı, sutlu tuz. İLE Yağışsız hava, mevsim, yıl. | Nem tutmayan, çabuk kuruyuveren, çorak toprak. )


- ÇORAP:
"MUZ" değil MUS


- ÇORAP ile BENÎK

( ... İLE Çoğu zaman çorap yapılan adi ipek. )


- ÇORAP[Fars. < CURAB] ile PATİK


- ÇORAP:
SICAK TUTAR ile/ve/||/<>/< SOĞUKTAN KORUR


- ÇÖREKOTU değil ÇÖREOTU

( ... DEĞİL Düğünçiçeğigillerden bir bitki ve susam iriliğindeki siyah tohumu. )


- CORONA[Lat.] ile/ve/||/<> COROLLA[Lat.]

( Taç. İLE/VE/||/<> Küçük taç. )


- CORP- ile/||/<> -SOMA/SOMAT-/SOMATİCO-/SOMATO-/-SOMATOUS/-SOME/-SOMİC

( Gövde. İLE/||/<> Gövde, gövdeyle ilgili. )


- [not] CORRECTION vs./and TO INFORM


- ÇÖRTEN ile ÇÖRTÜ

( Dam çevresindeki yağmur sularını, oluklardan alıp duvar temelinden uzağa akıtan, saçak kenarından dışarı doğru uzatılmış oluk. İLE Değirmende, buğday teknesi oluğu. )


- CORUM ile ÇORUM

( Balık akını. | Uskumruların, büyük balıklardan korkarak, kıyıya sığınması durumu. İLE Türkiye'nin bir ili. )


- COŞKU ile DİDİŞME


- COŞMAK ile/ve/<> KOŞMAK


- COST-/COSTİ-/COSTO- ile/||/<> PLEUR-/PLEURO-/-PLEUROUS

( Kaburga. İLE/||/<> Plevra ile ilgili, yanla ilgili, kaburgayla ilgili. )


- COŞUNTU/HEYECAN ve/||/<>/< OLASILIK/İHTİMAL


- ÇOTİRA ile ÇOTRA

( Çotiragillerden, dikenli, sert pullu, kısa ve geniş, siyaha yakın esmer bir balık. BALISTES CAPRISCUS[Lat.] İLE Ağaçtan yapılmış küçük su kabı. )


- COUNCIL vs. COUNSEL


- COUNTERVAILING CHARGES IN RESPECT OF IMPORTS and COUNTERVAILING IMPORT DUTIES

( İthalata konulan telâfi edici vergiler. VE İthalatta telâfi edici vergiler. )


- COVER vs. ESSENCE


- ÇOVI ile ÇOVLI[Kençek]
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Hoten yönetim töresince hakandan iki seviye aşağıda bulunan kişilere verilen bir unvan. İLE Tutmaç süzgeci.[Bir kepçe biçiminde örülen, çok ince yaş dallardan yapılır.] )


- ÇÖZELTİ ile ÇÖZÜNEN

( Çözünme işlemi sonucu oluşan, homojen karışım. İLE Çözücü içinde, bileşimi bozulmadan, dağılmış ve genellikle çözeltide, miktarca az olan madde. Katı-sıvı homojen karışımlarında, katı, sürekli olarak çözünendir. [%80'lik şeker çözeltisinde; çözünen, şeker; çözücü, sudur.] )

( SOLUTION vs. SOLUTE )

( LÖSUNG mit GELÖSTE )


- ÇÖZELTİ ile ERİYİK


- ÇÖZME GÜCÜ = AYIRMA GÜCÜ


- ÇÖZME ile ÇÖZÜNME ile ÇÖZÜNÜRLÜK ile ÇÖZÜNME ENTALPİSİ ile ÇÖZÜNMEYEN NESNE

( Bir katının, çözeltiye geçirilmesi. İLE Katı, sıvı ya da gaz durumundaki maddelerin, molekül ya da atomlarını birarada tutan güçleri yenerek bir başka madde içinde tek faz oluşturacak biçimde dağılmaları olayı. İLE Bir maddenin çözünmesine eşlik eden entalpi değişimi. İLE Bir maddenin, belirli bir sıcaklıktaki doygun çözeltisindeki derişimi. İLE Belirli bir çözücüde çözünmeyen madde. [Aksi belirtilmemişse çözücünün su olduğu anlaşılır.] )


- ÇÖZMEK ile/ve AŞMAK


- ÇÖZMEK ile/değil GİDERMEK


- ÇÖZMEK ile/ve/değil/yerine SÜZMEK


- ÇÖZÜCÜ ile ÇÖZÜNEN

( Çözeltiyi oluşturan nesne. İLE Çözelti içinde çözülen nesne. )


- ÇÖZÜLME ile/ve/||/<> DAĞILMA/DAĞILIM ile/ve/||/<> ERİME

( İki ya da daha fazla nesnenin bağdaşık moleküler karışımı. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> Bir gaz, sıvı ya da katının, başka bir gaz, sıvı ya da katı içinde kimyasal bir değişikliğe uğramadan bağdaşık olarak dağılması. | İki ya da daha fazla nesnenin bağdaşık moleküler karışımı. )

( ... vs. DISTRIBUTION, DISPERSION, DISSIPATION vs. SOLUTION )

( ... vs. İNTİŞAR vs. İNHİLÂL )


- ÇÖZ(ÜL)ME/Sİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇÖZÜM/LE(N)ME/Sİ

( Tüm durum, sorun, koşul ve ayrıntıları, çözemeyebiliriz fakat çözebiliriz. )


- ÇÖZÜLMÜŞ/LÜK ile/ve/||/<> AŞILMIŞ/LIK


- ÇÖZÜM "BULMAK" ile ÇÖZÜM "YARATMAK"


- ÇÖZÜM:
ÇÖZMEK" değil/yerine/||/<>/< ÇÖZÜMLEMEK


- Çözüm için DİNLE!!!


- ÇÖZÜM ORTAKLIĞI ile YATIRIM ORTAKLIĞI


- ÇÖZÜM ÜRETMEK ile/ve ÇÖZÜM OTURTMAK

( FINDING SOLUTION vs. FIX THE SOLUTION )


- ÇÖZÜM ile/ve AÇIKLAMA

( SOLUTION vs./and EXPLANATION )


- ÇÖZÜM ile/ve/||/<>/< ANLAMAK


- ÇÖZÜM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ARA ÇÖZÜM

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yukarı çekersek, ayak açıkta kalır. Aşağı çekersek, omuz. Neşeli kişiler, çözüm üreterek[dizlerini karnına çekerek] rahat uyur. )


- ÇÖZÜM ile ÇARE

( Genel ya da kavramsal bir olguya işaret eder. İLE Belirli bir olgu ya da soruna işaret eder. )

( Çare/ler...
Bbiledegil.blogspot.com.tr/2015/02/careler.html )

( ... ile BEYÂRİŞ )

( SOLUTION vs. WAY/HELP )


- ÇÖZÜM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇÖZÜMLEME

( Çözümleme/sorgulama(analiz), her durum/konu/ayrıntı için söz konusuyken; ("kökten/toptan") "çözüm", her durum için olanaklı değildir.

Sorumluluğumuz ve önceliğimiz de çözmek değil çözümlemektir.

Çözümleme varsa çözüm ya da ara çözüm de yakınında bir yerde bulunacaktır. )


- ÇÖZÜM ile/ve/||/<> DÜZENLEME


- ÇÖZÜM ile İDEAL

( SOLUTION vs. IDEAL )


- ÇÖZÜM ile/ve OYUN

( SOLUTION vs./and GAME )


- ÇÖZÜM = SOLUTION[İng.] = SOLUTION[Fr.] = LÖSUNG[Alm.] = SOLUZIONE[İt.] = SOLUCIÓN[İsp.]


- ÇÖZÜM ile/ve SONUÇ

( SOLUTION vs./and CONSEQUENCE/RESULT )


- ÇÖZÜM ile/ve/değil/yerine/> SÜREKLİ/ESASLI/KALICI/KÖKLÜ/GERÇEK ÇÖZÜM

( Bir olay ya da kişinin bir durumu/sorunu ile sınırlı/özel kalabilen. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/> Sürekli ve her koşulda, herhangi bir özel durumla sınırlı kalmayacak sürekli/kalıcı olan. )

( Seninle. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/> Senden sonra da! )

( Ne olduğu. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/> Ne/nasıl[ne/yin asıl] olması gerektiği. )

( [not] SOLUTION vs./and/>/but CONTINUAL/REAL SOLUTION
CONTINUAL/REAL SOLUTION instead of SOLUTION )


- ÇÖZÜM ile/ve TEDBİR

( SOLUTION vs./and PRECAUTION )


- ÇÖZÜM ile YANIT

( Geciken yanıt yanlış yanıttır. )

( Bir sorunun doğru çözümü, onun ancak evrensel, tarafsız bir araştırma ve sorgulama içinde çözümlenmesiyle bulunabilir. )

( Her sorunun kökeni geçmişte, çözümü gelecektedir. )

( SOLUTION vs. ANSWER/RESPONSE
Delayed response is wrong response.
Only in the dissolution of the problem in the universal solvents of enquiry and dispassion, can its right solution be found. )


- ÇÖZÜM ile YÖNEYLEM

( ... İLE Karmaşık sorunların çözümünde ve incelenmesinde, bilimsel ve özellikle matematiksel yöntemlerin uygulanışı. )


- ÇÖZÜMLEME ile/ve/||/<> AÇIKLAMA


- ÇÖZÜMLEME/ANALİZ ile/ve ELEŞTİRİ

( ANALYSIS vs./and CRITIQUE )


- ÇÖZÜMLEME ile ETKİLE(N)ME

( ANALYSIS vs. TO (GET) EFFECT )


- ÇÖZÜMLEME ve/> GELİŞTİRME


- ÇÖZÜMLEME ile/ve ÖZGÜRLEŞTİRME

( TO ANALYSE vs./and TO FREE )


- ÇÖZÜMLEME ile/ve RAHATLATMA

( TO ANALYSE vs./and TO RELIEVE/RELAX )


- ÇÖZÜMLEME ile/ve SERİMLEME


- ÇÖZÜMLEME = TAHLİL[Ar.] = ANALYSIS[İng.] = ANALYSE[Fr.] = ANALYSE[Alm.] = ANALYSIS < ANALYEIN[Yun.] = ANALIZAR[İsp.]


- ÇÖZÜMLEMELER('İ)


- ÇÖZÜMLER ÜZERİNE KONUŞMAK ve/||/<>/> ÇÖZÜM ÜRETİR


- ÇÖZÜMSÜZ ÇATIŞKI = TESAVİ-İ NAKİZEYN = ANTINOMY[İng.] = ANTINOMIE[Fr.] = ANTINOMIE[Alm.] = ANTI-NOMIA[Yun.]


- ÇÖZÜMSÜZLÜK ile/ve/> ÇARESİZLİK

( Çözümsüzlük hiçbir zaman çözüm değildir/olamaz! [kabul edilemez/edilmemeli, gözardı edilemez/edilmemeli, boş verilemez/verilmemeli, ertelenemez/ertelenmemeli!] )


- Çözümü KONUŞ!!!


- ÇÖZÜMÜN BİR PARÇASI DEĞİLSEK, SORUNUN BİR PARÇASIYIZDIR ile/ve/||/<> YAŞAMAKLA MEŞGUL OLMAZSAK, ÖLMEKLE MEŞGUL OLURUZ


- ÇÖZÜMÜNÜN BASİT/KOLAY OLMASI/OLMAMASI ile/ve/değil/yerine BİR ÇÖZÜMÜNÜN (VAR) OLMASI


- ÇÖZÜNÜRLÜK ÇARPIMI ile ÇÖZÜNÜRLÜK ÇARPIMI SABİTİ[Kçç] ile ÇÖZÜNÜRLÜK EĞRİSİ

( 25 °C'ta suda az çözünen tuzların, doygun çözeltilerindeki denge sabiti.[CaF2]<>Ca²+(aq) + 2F(aq) dengesinde, çözünürlük çarpımı sabiti Kçç = [Ca²+][F¯]²'dir.] İLE Çok az çözünen bir tuzun, doygun bir çözeltisinde, denge durumunu tanımlayan, sayısal bir sabit. İLE Doymuş çözeltide, çözünmüş madde miktarının, sıcaklığa karşı çizilen grafiği. )


- CPU ile GPU | ile/||/<> APU

( )

( [İşlevsellik]
Genellikle genel amaçlı işlemci birimleridir ve işletim sistemi, uygulamalar, hesaplamalar ve veri yönetimi gibi çeşitli görevleri yürütmek için kullanılır. İLE ... | İLE/||/<> CPU işlevlerinin yanı sıra grafik işleme görevlerini de üstlenir. [Hem CPU hem de GPU işlevlerini tek bir çip üzerinde birleştirir.] )

( [Performans]
Grafik işleme konusunda sınırlıdır ve daha karmaşık grafik işlemlerinde zayıf performansa sahiptir. İLE ... | İLE/||/<> Daha güçlü bir grafik işleme yeteneğine sahiptir ve oyunlar, video düzenleme, 3D modelleme gibi grafik yoğun görevleri daha iyi bir biçimde işleyebilir. )

( [Güç Tüketimi]
Genellikle enerji verimliliği odaklıdır ve daha az güç tüketme eğilimindedir. İLE ... | İLE/||/<> Grafik işleme yetenekleri nedeniyle CPU'lara göre daha fazla güç tüketebilir.[özellikle grafik yoğun görevlerde] )

( [Kullanım Alanları]
Ofis uygulamaları, web tarama, veritabanı yönetimi gibi grafik işlem gerektirmeyen görevler için uygundur. İLE ... | İLE/||/<> Oyun sistemleri, multimedya düzenleme, video oynatma ve öteki grafik yoğun uygulamalar için daha uygun bir seçenektir. )

( [Bedel]
Genellikle daha ucuzdur.[çünkü daha sade bir yapıya sahiptir.] İLE ... | İLE/||/<> Bütünleşik grafik yetenekleri nedeniyle CPU'lara göre daha pahalı olabilir. )

( CENTRAL PROCESSING UNIT vs. GRAPHIC PROCESSING UNIT | vs. ACCELERATED PROCESSING UNIT vs. )


- CREATION vs./and TRANSFORMATION


- CREATO- ile/||/<> SARC-/SARCO-

( Et. İLE/||/<> Et, kas. )


- CRIME vs. ACCIDENT


- CRIME vs. MISTAKE


- CRIME vs./and INFRINGEMENT


- CRISIS vs. SYNDROME


- CRITIQUE vs. EVALUATION


- CRITIQUE vs. REJECTION


- CRITIQUE vs. TO DENY/REJECT


- [not] CRITIQUE vs. TO DETERMINE


- CRITIQUE vs./and CREATION


- crRNA ile/ve/||/<> tracrRNA


- CRUELTY vs. COMPULSION


- CRYPT-/CRYPTO- ile/||/<> GYMN-/GYMNO-

( Örtülü, saklı, gizli. İLE/||/<> Çıplak, giyinik olmayan, açık, örtülmemiş. )


- CÛ[Fars.] ile CÛ/CÛY[Fars.] ile -CÛ[Fars.] ile CÛ'[Ar.][Fars.]

( Arama, araştırma. İLE Akarsu, ırmak, çay. İLE "arayan, araştıran, arayıcı" anlamalarına gelen sıfatlar oluşturur. İLE Aclık, ac kalma. )


- CÜBBE ile CÜBBE

( [Tasavvuf'ta] Siyahtır. Nefs ile ilişkisizliği simgeler. İLE/VE/||/<> [Hukuk'ta...] Yakanın yeşil bölümü, hukuk davalarını, kırmızı bölümü ise ceza davalarını simgeler. Kamu hizmeti olduğundan cepleri, bağımsız olduğundan düğmeleri yoktur. Siyah rengi yasaların yetkesini, sarı rengi ise adâlete hizmet eden bu mesleğin ağırlığını simgeler. )


- ÇÛBÎN/E[Fars.] ile ÇÛBÎN[Fars.]

( Ağaçtan yapılan şey. Değnek gibi kuru nesne. İLE Nûşirevân'a karşı ayaklanmış olan, Hürmüz'ün seraskeri Behrâm'ın takma adı. )


- ÇUBULMAQ[UTLUK] ile ELMA
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Kurutulmuş elma. İLE ... )


- CÜCE YILDIZLARDA:
BEYAZ ile/ve/||/<> KIRMIZI ile/ve/||/<> SARI


- CÜCE[Fars. < CİVCİV] ve/< DEV[Fars. < DÎV]

( MIDGET/DWARF and GIANT )


- CÜCE/LİK ile/>< YÜCE/LİK


- -ÇU/-ÇÜ ile ÇUÇU
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Emir ve yasaklama bildiren, buyrum kipindeki ve yasaklayıcı [olumsuz buyrum] sözcüklerin sonuna gelerek bu sözcükleri vurgulayan bir ilgeç. İLE Bir Türk ozanının adı. )


- CÛD ile (CÛD-İ) KEREM ile (CÛD-İ) SEHÂ ile SADAKA

( El açıklığı. cömertlik. | Taşmak, dışlaşmak. | İstenilmeden vermek. İLE/VE/||/<>/> İstenildiğinde vermek. İLE/VE/||/<>/> Gerektiği kadar, ölçüsünde vermek. İLE/VE/||/<>/> Manevi olarak vermek. )


- CÛD ile/ve/||/<> CÛŞ

( Taşma. İLE/VE/||/<> Coşma. )


- CÛD ile/ve/> VÜCÛD ile/ve/> MEVCÛD ile/ve/> VİCDAN["VİJDAN" değil!]

( Taşma, coşma. İLE/VE/> Varlık, varoluş. İLE/VE/> Varolan. İLE/VE/> Bulunç, bulma/buluş. )

( VİCDAN: Görünmez/semâvî mâbed. )


- ÇÜGDE ile/ve/||/<> KULAK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Kafanın kulakların arkasındaki çıkıntı yapan bölümü. İLE/VE/||/<> ... )


- ÇUHADAR ile/değil/||/<> ÇAŞNIGİR/ÇEŞNİGİR

( Saray hizmetinde yüksek derecede bir memurluk. | Sultanın giyeceklerine bakan görevli. İLE/||/<> Sarayda sofra hizmetlerine bakanlara verilen ad. )


- ÇUKMİN/ÇUQMİN ile EKMEK
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Çömleğin içinde buharla pişirilen, küçük yuvarlak ekmek. İLE ... )


- ÇUKUR ile BARAN

( ... İLE Bağda, omça sırası. | Sebze fidesi ve üzüm çubuğu ekmek için hazırlanan çukur. )


- ÇUKUR ile BERS[Ar.]

( ... İLE Çukur, yumuşak yer. )


- ÇUKUR ile CALORIS ÇUKURU


- ÇUKUR ile HENDEK[Ar. < HANDAK]

( Eski astronomi âlimleri gök cisimlerini gözlemek için kuyular kazıp bunların içinde çalışırlardı. )

( Çevresine göre aşağı çökmüş olan yer. | Çene ve yanaktaki gamze. | Mezar. İLE Geçmeye engel olacak biçimde uzunlamasına kazılmış derin çukur. )

( MÜNHATT ile ... )

( ÇÂH/ÇEH: Kuyu, çukur. İLE ... )

( PIT vs. DITCH/TRENCH )


- ÇUKUR ile/ve/||/<> KARANLIK


- ÇUKUR ile LONGUZ

( ... İLE Deniz ya da ırmaklarda, birdenbire derinleşen yer. )


- ÇUKUR ile OBRUK

( ... İLE Huni biçiminde çukur yer. | Doğal ve derin kuyu, düden. | Yeraltı sularının çekilip toprağın çökmesiyle oluşan çukur. )


- CU'L[Ar.] ile CÛL[Ar.] ile ÇUL[Ar. < CULL]

( Ücret, karşılık. | Ayak kirası. İLE Çaylak. )


- -CULA/-CULE/-CULUM ile/||/<> NAN-/NANO-

( Küçültücü anlam veren son ek, küçük, ufak. İLE/||/<> Cüce, küçük. )


- ÇULIK/ÇULIQ ile ÇULK/ÇULQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Üveyik büyüklüğünde alacalı bir su kuşu. İLE Saldırgan kişi. )


- CÜLMÛD[Ar.] ile CÜLMÜD[Ar.]

( Kaya. İLE Sesi güçlü olan kişi. )


- ÇULSUZ ile FAKİR

( ÇUL: Giysi. İLE ... )


- ÇULSUZ ile/ve/||/<> PAÇOZ ile/ve/||/<> ÇAPULCU/PLAÇKACI

( Giysisiz. İLE/VE/||/<> Kefal türünden bir balık. | [argo] Fahişe. İLE/VE/||/<> Düzene aykırı davranışlarda bulunan, düzeni bozan. | Yağmacı. )


- CUMA AKŞAMI ile/ve/değil PERŞEMBE AKŞAMI

( Gün, arka arkaya iki günün ikindi zamanı/vakti arası olduğundan dolayı "Cuma akşamı/gecesi", Perşembe gününün akşamı ve gecesidir. )

( ÂDÎNE[Ar.]: Cuma günü. )

( PERŞEMBE[< Fars. PENCŞENBİH: Beşinci gün.] )

( ŞENBİH[Fars.]: Gün. | Cumartesi[Ar. SEBT]. )

( PAZAR[Fars. YEKŞENBİH] )

( PAZARTESİ[Fars. DÜŞENBİH] )

( SALI[Fars. SEŞENBİH] )

( ÇARŞAMBA[Fars. ÇEHÂR-ŞENBİH] )


- CUMALIKAZIK değil CUMALIKIZIK


- CÜMBÜR-CEMAAT değil CUMHUR-CEMAAT (GİTMEK)


- CUMBURLOP (DİYE ATLAMAK/DALMAK)


- ÇUMGUK/ÇUMUK / ÇUMGUQ/ÇUMUQ ile KARGA
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Ayak bölümü beyaz bir karga. İLE ... )


- CUMHURİYET ANITINDA:
PIETRO CANONICA ve/||/<> SABİHA ZİYA

( )


- CUMHURİYET ile/ve DEMOKRASİ

( Belirli (bir) ideolojide. İLE/VE İdeolojiler arasında. )

( ONAFHANKELIJKHEIDPLEIN
[Paramaribo'daki, Cumhuriyet Meydanı'nın yerel adı.] )


- CUMHURİYET[Ar.] ile/ve ELERKİ/KAMUERK


- ÇÜN ile PES


- CUNDA[< İt.] ile CUNTA[< İsp.]

( Yatay serenlerin, iki başı. İLE Bir ülkede, yönetime el koyan kişilerden oluşan kurul. )


- CUNE- ile/||/<> CUNEO-

( Kama, çentik. İLE/||/<> Kama. )


- ÇÜNKÜ-NİYE/NEDEN? yerine NİYE/NEDEN? ÇÜNKÜ ...


- ÇÜNKÜ["ÇÜNKİ"/"ÇÜKÜ" değil!] ... ile ZİRÂ ...


- CÜNÛN ile FÜNÛN ile SÜKÛN

( Coşkunluk. [Aşkın öncesi]. İLE İlim. [Aşkın ortası]. İLE Sakinlik. [Aşkın sonu]. )


- CUP CUP (YÜZMEK)


- CÜRET ile/ve/değil/||/<> BİLGİSİZLİK


- CURIOSITY vs./and LIMIT/BORDER


- CÜRM[Ar.] ile/değil CİRM[Ar.]

( Suç. İLE/DEĞİL Oylum/hacim, nesne/cisim. )


- CÜRMÜN KADAR YER YAKARSIN değil CİRMİN KADAR YER YAKARSIN

( CÜRM: Suç.
CİRM: Oylum/hacim, nesne/cisim. )


- CÜRÛF[Ar.] ile CÜRÜF[Ar.]

( Maden posası, dışık. Erimiş malzemelerin yüzeyindeki safsızlık. İLE Yar, uçurum. )

( SCUM vs. ... )

( ABSCHAUM/SCHAUM/SCHLACKEN mit ... )

( ÉCUMER avec ... )


- ÇÜRÜK-ÇARIK (MALZEMELER KULLANMAK)


- CÜRÜM TASNİİ değil/yerine/= SUÇ UYDURMA


- CÜRÜM ile/değil CİRİM(ECRÂM)

( Suç. İLE/DEĞİL Kütle/oylum[hacim]. )


- CÜRÜMDAŞ[Ar.] değil/yerine/= SUÇ ORTAĞI


- ÇÜRÜME ile/ve/||/<> ARDAK

( ... İLE/VE/||/<> Ağaçlarda, mantarların oluşturduğu bir tür çürüme başlangıcı. )


- ÇÜRÜME ile/ve/<>/değil PÖRSÜME


- CURVE ile CURVILINEAR

( Eğri. İLE Eğri çizgisel, eğrisel. )


- CUSTOM vs. HABIT


- ÇUVAL ile/değil GIRAR/GIRÂRE/GARÂR/GARÂRE[Ar. çoğ. GARÂYİR]

( ... İLE/DEĞİL Büyük, kıl çuval. )


- ÇUVGA ile ÇUVGA[KIFÇAK VE OĞUZ]
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Gideceği yere çabuk ulaşmak isteyen habercinin yol boyunca değiştirdiği, aktarma yaptığı atlar. İLE Keşif yapan kişi, kılavuz. )


- CÛY[Fars.] ile/ve CÛY-BÂR[Fars.]

( Nehir, akarsu, ırmak. İLE/VE Dere, ırmak, çay. )


- CÜZAM/CÜZZAM, LEPRA[< Yun.]

( Hansel basilinin neden olduğu, bulaşıcı deri hastalığı, miskin hastalığı. )


- CÜZDAN(/LI) değil/yerine VİCDAN(/LI)


- CÜZZÎ ile CÜZ

( Zihnî. İLE Vücudî. )


- CYCLE vs. PERIOD


- CYCLE vs. SYSTEM


- CYCLONE vs. HABIT


- -CYTE ile/||/<> CYT-/CYTO-

( Göze. İLE/||/<> Göze ile ilgili. )


- D:
"VİTAMİNİ" değil HORMONU

( Güneşlenme Takvimi )

( Tüm Yönleriyle D Hormonu )


- DABB[Ar.] ile DÂB[Ar.]

( Kertenkele. İLE Şan ve şeref. )


- DABNE ile/ve/<> MERAK

( Büyükayının sonundaki iki parlak yıldız. )


- DAD[Ar.] ile DÂD[Ar.]

( Osmanlı abecesinin onyedinci harfidir.[ebced değeri 800'dür.] İLE Adâlet, doğruluk. | İhsan, vergi. | Veriş, satış. | Sızlanma, yanıp yakılma. | Feryâd, figan. | Kısmet, nasip. | Tuzlu balgam denilen bir cilt hastalığı. )


- DADI/TAYA[Fars. < DÂYE] ile/ve DÂDÛ/LÂLÂ[Fars.]

( Bayan çocuk bakıcısı. | Süt annesi. İLE/VE Bay çocuk bakıcısı. | Şehzâdelerin özel eğitmenleri. | Sultanların, vezirlerine seslenirken kullandıkları bir söz. )


- DAĞ FARESİ ile ÇAYIR FARESİ

( )


- DAĞ, KÛH[Fars.] ile/ve RÂG[Fars.]

( ... İLE/VE Dağ eteği. | Çayırlık, çimenlik, bağlık, bahçelik. )


- DAĞ OLMAK ile/değil/yerine VADİ OLMAK

( Yağmur yağar ama akar gider. İLE/DEĞİL/YERİNE Yağmuru toplar, göl olursun. )


- DAG[Argu] ile/ve/||/<>/> TEGUL[Oğuz]
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- DAĞ ile/ve AKLAN/MAİLE[Ar.]

( ... İLE/VE Bir dağ sırasının yamaçlarından her biri. )


- DAĞ ile/||/<> AŞAK/AŞAQ[Oğuz] ile/||/<>
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( ... İLE Dağ eteği. )


- DAĞ ile/ve/değil/yerine/<>/>/>< BAĞ

( Bakmazsak/özenmezsek. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>/>< Bakarsak/özenirsek. )


- DAĞ ile BALKAN

( ... İLE Sarp ve ormanlık sıradağlar. )


- DAĞ ile/ve BERDENG[Fars.]

( ... İLE/VE Çöl ortasında bulunan küçük dağ ve tepe. )


- DAĞ ile BÎSÜTÛN

( Şîrîn'in emriyle, Ferhad'ın deldiği dağ. Bugün Bağdat ile Hamedan arasında Kirman Şâh'ın 30 km. doğusunda kalır. Dik, kayalık ve sarp bir dağdır. )


- DAĞ ile/değil/yerine/>< DENİZ

( Uzaklaştırır, ayırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yakınlaştırır, birleştirir. )


- DAĞ ile/||/<> GÖKKUŞAĞI DAĞI/VINICUNCA

( ... İLE/||/<> Peru'da. )


- DAĞ ve/||/<>/> KAR

( Dağına göre kar... )


- [NE] DAĞ ne de KASABA


- DAĞ ile TEPE

( ŞİMRÂH: Dağ tepesi. )

( BÎSÜTÛN: Âşık Ferhad'ın, sevgilisi Şîrîn'in emriyle Kermanşah civarında deldiği dağ. | Gökyüzü. )

( Sevgili Ersin Alok'un çektiği dağ fotoğraflarını görmek için burayı tıklayınız... )

( )

( En yüksek dağlar:
Mauna Kea (Hawaii) 10.200 m.
Everest (Nepal) 8848 m.
K2 (Kaşmir) 8611 m.
Kangchenjunga (Nepal) 8600 m.
Makalu (Nepal) 8481 m.
Dhaulagiri (Nepal) 8172 m.
Nanga Parbat (Kaşmir) 8126 m.
Annapurna (Nepal) 8078 m.
Gasherbrum (Kaşmir) 8068 m.
Gosainthan (Tibet) 8013 m. )

( CEBEL[çoğul > CİBÂL] ile ... )

( KÛH ile ... )

( MOUNTAIN vs. HILL )


- DAĞ ile TÛR

( ... İLE Hazreti Musa'nın ilâhi tecelliye mazhar olduğu dağ. )


- DAĞ ile/ve YANARDAĞ

( Cameroun
Cotopaxi
Etna
Fujiyama
Hecla
Mauna Loa
Mount St. Helens
Popacatapetl
Stromboli
Tristan de Cunha
Vesuvius )

( ... ile/ve )

( CEBEL ile/ve BÜRKÂN )

( MOUNTAIN vs./and VOLCANO[< Fr.] )


- DAĞ ile/ve YAYLA

( ... İLE/VE Akarsularla derin bir biçimde yarılmış, parçalanmış, üzerinde düzlüklerin belirgin olarak bulunduğu, deniz yüzeyinden yüksek yeryüzü parçası. PLATO | Dağlık, yüksek bölgelerde, kışın, yaşam koşulları güç olduğundan dolayı boş bırakılan, yazınsa havası iyi ve serin olan dinlenme yeri. )

( CEBEL[çoğ. CİBÂL], TAVD[çoğ. ATVÂD] ile/ve ... )

( KÛH ile/ve ... )

( MOUNTAIN vs./and UPLAND/HIGH PLATEAU )


- DAĞILIM ile DAĞITIM

( DISPERSION vs. DISTRIBUTION )


- DAĞILIM/DAĞILMAK ile/ve/değil/||/<>/< YAYILIM/YAYILMAK


- DAĞILMA ÖZELLİĞİ ile/ve BİRLEŞME ÖZELLİĞİ


- DAĞILMA ile/ve/> SEYRELME


- DAĞILMAK değil/yerine/>< DALMAK


- DAĞILMIŞLIK ile/ve/değil/yerine BOĞULMUŞLUK


- DAĞINIK/LIK ile BİÇİMSİZ/LİK

( MESSY/MESS vs. UNSHAPELINESS )


- DAĞITIM ile/ve/<> BÖLÜŞÜM


- [ne yazık ki]
DAĞITMAK/DAĞILMAK ile/ve/||/<> SAVURMAK/SAVRULMAK

Bugün[10 Temmuz 2025]
itibariyle 29.581 başlık/FaRk ile birlikte,
29.554 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(24/120)