
Z ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 29.581 başlık/FaRk ile birlikte,
29.554 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(117/120)
- YİRMİ YIL ÇALIŞAN ÖĞRETMEN:
[ya] BİR YILLIK "DENEYİMİNİ", YİRMİ YIL BOYUNCA TEKRAR EDEN
ile/değil/yerine/ne yazık ki/ya da/><
YİRMİ YILLIK DENEYİMİ OLAN
- [ne yazık ki]
YIRTICI ile/ve/<> YIKICI
- YIRTIK-PIRTIK (GİYSİ)
- YIRTINMAK ile/ve ÇIRPINMAK
( Parçalanırcasına bağırmak. İLE/VE Çok istenilen bir şeyi gerçekleştirmek için aşırı derecede çaba harcamak. )
- YIRTMAK ile/ve/||/<> KOPARTMAK
- YİTİRİLEN ŞEYLER İÇİN ÜZÜLME (İFTİKÂD)
- YİTTİ ile YETTİ
( Yetti. )
- YIXILMAQ[Azr.] = DÜŞMEK[Tr.]
- ...('YI/YA) YAPMAMA/UYGULAMAMA/UYMAMA:
"ÖZGÜRLÜĞÜ" ile/ve/değil/yerine OLANAĞI/OLANAKLILIĞI/İHTİYÂRI
- YİYECEK/İÇECEK [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- YİYECEK/İÇECEK [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- YİYECEK/İÇECEKLERİN, KİŞİYİ YAŞLANDIRMASI/ESKİTMESİ/BOZMASI
ile/değil/yerine/></<
KİŞİNİN, YİYECEK/İÇECEK/GİYSİLERİ ESKİTMESİ/TÜKETMESİ
- [ne yazık ki]
"YİYELİM-İÇELİM, KİMSEYE DOKUNMAYALIM" ve/||/<>/>/< "YİYEYİM-İÇEYİM, KESEME DOKUNMAYAYIM"
- YİYEN ile/değil YEĞEN
- YOĞUN BAKIM ve/||/<>/> YOK'UM(YOĞUM)! BAKIN!
( Dün. VE/||/<>/> Bugün. )
- YOĞUN ile MEŞGUL
- YOĞUNLAŞMA ve/||/<> FARKLILAŞMA ve/||/<> BELİRLEME
- YOĞUNLAŞMA ile/ve/<>/>< SEYRELME
( TEKÂSÜF[< KESÂFET] ile/ve/<>/>< TAHALLÜL[< HALL | çoğ. TAHALLÜLÂT][: Hallolma, parçaları birbirinden ayrılma. | [kimya] Ayrışma. ] )
- YOĞUNLAŞ(TIR)MAK ve/<>/> DAVET
- YOĞUNLUK ile/ve/<> OLGUNLUK
( Olgunluk nasıl meydana gelir?
Zihnimizi berrak ve temiz tutarak, yaşamımızın her anını tam bir farkındalık hali içinde yaşayarak, korkularımızı ve arzularımızı belirdikleri anda hemen inceleyerek ve gidererek. )
( Meyve bir anda düşer ama olgunlaşması zaman alır. )
( Hazır olmak, olgun olmaktır. )
( How does maturity come about?
By keeping our mind clear and clean, by living our life in full awareness of every moment as it happens, by examining and dissolving our desires and fears as soon as they arise.
The fruit falls suddenly but the ripening takes time.
Readiness is ripeness. )
( INTENSITY vs./and/<> RIPENESS )
- YOĞUNLUK ile/ve PAYLAŞIM
( DENSITY vs./and SHARING )
- YOĞUN/LUK ile/ve/değil/||/<>/> YORGUN/LUK
- YOK DEMEK ile/değil/yerine GÖRMEMEZLİKTEN GELMEK
- YOK ETMEK ile/değil BİTİRMEK
( [not] TO DESTROY vs./but TO FINISH )
- YOK ETMEK ile ORTADAN KALDIRMAK
- YOK ETMEK ile/değil ÖRTMEK
- YOK ETMEK" ile/ve/<>/değil/yerine TIRNAK İÇİNE ALMAK "..."
- YOK ETMEK ile/değil/yerine/>< YAŞATMAK
( Yoketmek yerine yaşatmak )
( İMHÂ ile/değil/yerine/>< İHYÂ )
- YOK ETMEK ile/değil/yerine YOK OLUŞ
- YÖK HOCASI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YOK HOCASI
- YOK OLACAK OLAN ve/<> YOK HÜKMÜNDE DE OLABİLİR
- YOK OLAN ile/değil/yerine ORADA OLAN
- YOK OLMA ile AZALMA
- YOK OLMA ile/ve/değil "BUHARLAŞMA"
- YOK OLMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAĞILMA
- YOK OLMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖRÜNMEME
- YOK OLMA ile/ve RÜZGÂRLIĞI KALMAMA
- YOK OLMADAN ÖNCEKİ YOKLUK ile/ve ORTAYA ÇIKIŞTAN SONRA/Kİ YOKLUK
( NONEXISTENCE BEFORE TO BECOME NOT EXIST vs./and NONEXISTENCE AFTER EXISTENCE )
( PRADHAVAMSA-ABHAVA ile/ve PRAG-ABHAVA )
- YOK OLMAK ile/ve/=/değil VAR OLMAK
- YOK YA:
ŞAŞIRMA ile/ve/||/<> DEĞİL'
- YOK ile/değil ANLAMIN(IN) OLMAMASI
( [not] NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./but LACK OF MEANING/SENSE )
- YOK ile/ve/değil/yerine CİSMİ OLMAYAN
- YOK ile DEĞİL
( LACK vs. NOT )
- YOK ile/ve/değil "DONMUŞ"(CEMÂDAT)
( [not] NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./and/but FROZEN )
- YOK ile/değil GEÇERLİ DEĞİL
- YOK ile/ve/değil/yerine GÖSTERİLEMEYEN
- YOK yerine HAK VERE
- YOK ile/değil HENÜZ/ŞU ANDA BİLİNMEYEN
( [not] NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./but UNKNOWN AT THE MOMENT )
- YOK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLANAKSIZ
- YOK ile/ve PAYLAŞILABİLİR OLMAYAN
( NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./and UNSHARED )
- YOK ile/ve/değil/yerine TESPİT EDİLEMEZLİK
- YOK ile/ve/değil/yerine VAR DEĞİL
( "YOK" değil/yerine "VAR DEĞİL"
Bazı kültürlerde, günlük dilde ve felsefede "Değil-leme" yöntemi ile bazı durumlar için üst bir bilinç kullanılmaktadır. Buna verilebilecek birkaç örnekten biri de Anadolu Kültürü ve Bilgeliği'nde "YOK" sözünün kullanılmamasıdır. "Yok", kavram olarak da, dil ve yaşamsallık açısından da o kadar yerini almıştır ki, bir kişinin farkında olmadan bile kullanması durumunda etrafındakilerden biri, "yok" sözünü kullanmaması gerektiğini uygun bir şekilde belirterek, uyarır o kişiyi. Yok sözünü kullanmak yerine "Var değil", "Hak getire", "Hak vere" sözleri kullanılır. Aynı şekilde "Bitti" yerine de "Bereketlendi" kullanılır. (aynı zamanda "Bitirmek" yerine "Tamamlamak" sözcüğünü kullanmak zihin programlaması, olgusallık ve dil açısından daha da yerinde bir tanımdır.)
"Evet!" ve "Hayır!" sözcüklerinde de buna benzer, hatta daha da öte bir durum vardır. "Hayır!" sözü, her ne kadar olumsuzluk anlamında kullanılıyor olsa da, bu duruma verilen ad, o olumsuzluktan bir hayır gelmesini ya da geleceğini düşünmekle bağlantılı bir olumlu kılma sözüdür.
Derinlere ve uzun geçmişe dayanan Anadolu Kültürü'nün, din ve tasavvuftan da yararlandığı yaşamsal ve dil üzerindeki bilge tutumlarının günlük dile ve halka yansıtma çabaları birçok örnekte görülebilir. "Çok ..." yerine "Yeterli"; "Almak" yerine "Edinmek"; "Fakat" değil "Aynı zamanda" gibi, durumun karşılığını daha derinlemesine verebilecek sözlerin kullanılmasına yönelik çabaları gözlemlemek ve bunlardan üst düzeyde yararlanmak gerekir.
Bu tür çabalar nesne, kavram, olgu ilişkilerinde insanın ve toplumların yaşanmışlıklarındaki derinliklerden ve geleceğe bir miras olarak bırakılmak istenen, insanlığın gelişimine olan etkilerini öngörerek varılmış tutum ve sonuçlardır. Önceki ve "Hayır!" örneğinde olumsuz bir sözün söylenmiyor olmasında bir yasak, haram ya da günah bilincinden çok, bilgece, bilinçli bir tutum söz konusudur.
Bu tutumlar sadece sözler için değil, daha uygun karşılıkları bulunan davranışlar için de geçerlidir. Örneğin, birine -özellikle bir çocuğa- bir şey vermek istendiğinde, avuç aşağıya bakar şekilde uzatmak değil/yerine verilecek olanın, avucun içinde bulunduğu açık bir avuç uzatmaktır.
Bu tür uygulama ve kavramlarda kullanılabilecek tanımlara da örnek olarak, "Aşure/Yemek Pişirmek" yerine/değil "Aşure Kaynatmak"; "Yemek"e yerine/değil "Lokma"ya katılmak/davet; ışığı/mumu/ateşi/ocağı "Söndürmek/Kapatmak" yerine/değil "Dinlendirmek"; "Yakmak/Açmak" yerine/değil "Uyandırmak"; "Ney Sesi" değil/yerine "Ney Sedâsı", "Ney Çalmak" değil/yerine "Ney Üflemek" dendiğini bilmeli; "Saç/sakal/kıyafet Düzeltmek" değil "Huy Düzeltmek" gibi hem zihinsel, hem yaşamsal kullanımlardan haberdar olmalı, kişi diline ve kendine gereken özeni ve önemi göstermelidir.
"Körü körüne Taklit" yerine/değil "Muhabbetle(Sevgiyle) Taklit" etmek, "Emir Eden" değil "Hizmet Eden" olmak, "Tutmak/Saklamak" yerine "Heybeye Atmak", "Hakkını Vermek" yerine "Hakkını Teslim Etmek" ve tüm bu ayrıntıları "Akılla Tartmak" yerine "Kalple Dinlemek" gerekir.
BU İNSAN DEDİKLERİ EL, AYAKLA, BAŞ DEĞİL,
ÂDEM MÂNÂ'YA DERLER, SURAT İLE KAŞ DEĞİL )
( [not] LACK vs./and/but NOT EXIST
NOT EXIST instead of LACK )
- YOK ile/değil/yerine YOK DENİLEBİLECEK KADAR AZ
- YOK ile/ve YOKLUK
( NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./and NONEXISTENCE )
- YOK ile/ve/değil ZORUNLULUĞUNUN OLMAMASI
( [not] NONEXISTENT/THERE IS NOT vs./and/but LACK OF OBLIGATION )
- YOKLAMAK ile YOK-LAMAK
- YOKLUĞA DAYANAMAYAN ile/>< VARLIĞA DAYANAMAYAN
- YOKLUĞU PAYLAŞMAK değil VARLIĞI PAYLAŞMAK ve/||/<> İYİ GÜN DOSTU OLMAK değil KÖTÜ GÜN DOSTU OLMAK
- YOKLUĞUN ESASI VE USÛLÜ ile VARLIĞIN ESASI VE USÛLÜ
- YOKLUĞU/N İLE:
TEHDİT ile/değil/yerine TERBİYE
- YOKLUK:
TERBİYE EDER ve/+/||/<>/> ADAM EDER
- YOKLUK, YOKTUR değil YOKLUK, YOKTUR, YOKTUR!
- YOK/LUK ile/ve/<>/değil/yerine BELİRSİZ/LİK
- YOK/LUK ile/ve BİÇİMSİZ/LİK
( NONEXISTENCE vs./and UNSHAPELINESS )
- YOK/LUK ile/ve BOŞ/LUK
( Görünmezler, tecelli etmezler. )
( NONEXISTENCE vs./and BLANK | CAVITY )
- YOK/LUK ile/ve/<>/değil GÖRÜNMEZ/LİK, BİLİNMEZ/LİK
( AMÂ: Görünmezlik yeri/"ülkesi". )
( [not] NONEXISTENCE vs./and/<>/but INVISIBLE, UNKNOWN )
- YOK/LUK ile/değil MERKEZSİZ/LİK
- YOKLUK = NON-BEING[İng.] = NON ÊTRE[Fr.] = NICHTSEIENDE[Alm.] = NON-EUS[Lat.]
- YOKLUK ile/ve SALTIK/MUTLAK YOKLUK
( NONEXISTENCE vs./and ABSOLUTE NONEXISTENCE )
( ABHAVA ile/ve ATYANTA-ABHAVA )
- YOK/LUK değil/yerine SINIRLANAMAZ/LIK
- YOK/LUK ile/ve TANIMSIZ/LIK
- YOKLUK ile/ve/||/<>/>< VARLIK
( Gölgesi olmaz! İLE/VE/||/<>/>< Gölgesi mutlaka vardır. )
( Yokluğun varlığa gücü yeter de, varlığın yokluğa gücü yetmez. )
( Varlığımın değerini bilmeyeni, yokluğumla terbiye ederim! [en uzun süre 7 yıldır!] )
( Yoktur. İLE/VE/||/<>/>< Vardır. )
( There is no shadow! vs./AND/||/<>/>< Shadow is exist absolutely. )
( Yokluğunuzu hissetmeyeni, varoluşunuzla "rahatsız etmeyin!" )
( NONEXISTENCE vs./and/||/<>/>< EXISTENCE )
- YOK/LUK ile/değil/yerine YETERSİZ/LİK
- YOKLUK ile YOK İKEN
( NONEXISTENCE vs./and WHEN (IT IS) NOT EXIST )
- YOKLUK ile/ve YOK OLMADAN ÖNCEKİ YOKLUK
( NONEXISTENCE vs./and NONEXISTENCE BEFORE TO BECOME NOT EXIST )
( ABHAVA ile/ve PRADHAVAMSA-ABHAVA )
- YOKLUK ile/ve YOKLUĞUN VAROLUŞU
( NONEXISTENCE vs./and BEING OF NON-BEING )
( ... ile/ve VU ZHI YOU )
- YOKLUK'TA YOKLUK ile VARLIK'TA YOKLUK
( Yokluk, fazlasıyla zor ve ağır bir durumdur fakat yokluktan daha zoru da vardır ki, o da, varlıkta/olanaklar içinde yokluktur. )
( NONEXISTENCE AT NONEXISTENCE vs./and NONEXISTENCE AT EXISTENCE )
- YOK(OLUMSUZ YANIT/HAYIR ANLAMINDA) ile HAYIR
- YOKSA ... ile AKSİ HALDE ...
- YOKSUL:
AZA SAHİP OLAN değil "ÇOK"U İSTEYEN
- YOKSUL:
YENİ ile ÖZGÜR ile YARATICI ile BİRLEŞMİŞ ile DÜŞKÜN
( Eric Hoffer'ın, Kesin İnançlılar[Kitle Hareketlerinin Anatomisi] adlı kitabını okumanızı salık veririz... )
- YOKSUL/FAKİR ile/değil EZGİN
( ... İLE/DEĞİL Paraca durumu bozuk olan kişi. | Çok sıkıntı/cefa çekmiş kişi. | Çürük, ezik meyve. )
- YOKSULLUĞU SONLANDIRMAK:
HAYIR İŞİ ile/ve/değil/||/<> ADÂLET
- YOKSULLUK ile/ve/ne yazık ki/> MUTLAK YOKSULLUK
- [ne yazık ki]
YOKSUL/LUK ve/değil/||/<> YOLSUZ/LUK
- YOKSUNLUK ile/ve GEREKSİNİM
( DEPRIVATION vs./and NEED )
- YOKSUNLUK ile/ve/||/<> (OPTIMAL/OMNIPOTANT) KIRILMA
- YOKSUN/LUK ile YOKSUL/LUK
( Yoksullukların en kötüsü, kendini aciz görmektir. )
( VITA VERE APOSTOLICA: Yoksulluğu yüceltme. )
( Yoksulluk korkusunu tanımadıysak, kendi yoksulluğumuzu yaratırız. )
( Elini cebine attığında boşsa. İLE Elini tutan yoksa. )
( DEPRIVATION vs. POVERTY )
- YOKTAN değil YOK İKEN
- YOKTU değil KAYITLARDA YOK/BULUNMUYOR
- YOKTUR:
YOLA ÇIKIP VARMAYAN ve/||/<> YOLDAN ÇIKIP VARAN
- YOKUŞ ile BAYIR
( ... İLE Küçük yokuş. )
- YOKUŞ ile/değil/yerine EĞİM/ŞEV[Fars. < ŞÎB]
( Bisiklet kullanmayan kişiler, bildikleri/gördükleri yollardaki eğimin açısına ve uzunluğuna göre, yolun/eğimin tamamını/bütününü "düşünerek", eğimli yollarda çok yorulacaklarını varsayarlar/zannederler. Hatta, o dik "yokuşun", çıkılamaz olduğunu zannederek, süreci düşünmeden/deneyimlemeden, sonuç merkezli bir (ön)"yargı"da bulunurlar. Gözlerini, yolun sonuna dikerek ve yetersizliklerine, güçsüzlüklerine bağlayarak ve ümitsizliğe düşürecek olan yüklü/şişmiş "yokuş" sözcüğü ile yanına bile yaklaşmazlar bisikletin.
Oysa ki, bisiklet kullananlar için durum böyle değildir. Bisiklet kullanımında ve bisiklet kullanıcıları için geçerli olan, basıyor oldukları pedaldır. Yeterli olacak olan bacak/kas gücü ve vites kullanımının sunduğu kolaylıklar ile çoğu zaman, neredeyse düz yolda pedal çevirdikleri kadar rahat pedal çevirirler. Bisiklet kullanmayanlar için zannedildiği kadar güç değildir pedal çevirmek ve yol almak.
Yokuş ile Eğim arasındaki fark, tamamen zihinsel ve dilseldir. Bisiklet kullan(a)mayan kişiler, zihinlerindeki yolun/eğimin tamamına "yokuş" diyerek, daha baştan, önyargı ve sonuç odaklılıklarının yarattığı zihinsel ve dilsel engele takılır. Ya da böylesine değiştirilebilecek bir "engel" yerine "yokuş" tanımından vazgeçerek, %90 oranında kolaylaştırabilirler bisiklet üzerine çıkmayı. Düz yol aramak gibi yersiz bir beklentiden de kurtulmuş olur ve bisikletleriyle yol alırlar.
Bisiklet üzerine çıkılır, "yokuş" denilen fakat bisiklet üzerindeyken sadece bir eğim olarak deneyimlenen bu yollarda bir süre bisiklet kullanılırsa, çevrilen pedalın kolaylığı kadar ve sadece yoldaki bir eğim olarak geçilir o süreç ve kolaylıkla tamamlanır, o gözde ve sözde büyütülen eğim. )
- YOKUŞ ile KIRKMERDİVEN
( ... İLE Dik yokuş. )
- YOKUŞ ile PALANDÖKEN
( ... İLE Taşlık yokuş. )
- YOKUŞ ile ŞEV[Fars.]
( ... İLE Yokuş aşağı, inişli yer. | Meyilli, eğik. | Gece. )
- YOKUŞ ile YURA/KABAN[Erm.]
( ... İLE Dik yokuş. )
- [ne yazık ki]
YOKUŞA SÜRMEK ile/yerine ÜMİTSİZLENDİRMEK
( TO MAKE DIFFICULTIES vs. TO GET HOPELESSNESS/DESPAIR
TO GET HOPELESSNESS/DESPAIR instead of TO MAKE DIFFICULTIES )
- YOK-VAR ile/değil BOŞ-DOLU
- YOL GÖSTERİRKEN, YOL KESMEK ile/ve/<> YOL KESERKEN, YOL GÖSTERMEK
- YOL [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- YOL [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- YOL ÜSTÜNDE TAŞ GÖRSEK, ...:
"YOLDAN VAZGEÇMEK" ile/değil/yerine/>< ÜSTÜNDEN GEÇMEK
- YOL ile ÇIĞIR
( ... İLE Çığın, kar üzerinde açtığı iz. | Hayvanların, gide gele açtığı ince yol, patika. | İz. | Başkalarının da uyabileceği, yeni bir biçim, yöntem ya da yol. | Büyük hattatların sanat yolu. )
- YOL ile/ve HIYÂBÂN
( ... İLE/VE İki yanı ağaçlarla dizili yol. )
( ... İLE/VE )
- YOL ile KOL
- YOL ile PATİKA[Slavca]
( WAY/ROAD vs. TRAIL )
- YOL ile/ve ŞÂH-RÂH[Fars.]
( ... İLE/VE Büyük ve işlek yol, anayol, cadde. | Şaşırılması olanaksız doğru ve açık yol. )
- YOL ile UZAM
- YOL ve/<> YORDAM ve/<> YÖNTEM
- YOLA:
AKILLA ÇIKMAK ile/ve/||/<>/> AKILDAN ÇIKMAK
- YOLA ÇIKAMAYAN ile/ve/<> YOL ALAMAYAN
( Niyetinden kuşku duyan. İLE/VE/<> Amacından kuşku duyan. )
- YOLA ÇIKMAK ile/ve/< YOLDAN ÇIKMAK
- YOLCU OLMAK ile/ve/değil YOLDA OLMAK
( MALAGA: Yolculuk. )
- YOL/CULUK:
DIŞARI DOĞRU değil İÇERİ DOĞRU
- YOLCULUK:
HAYAL GÜCÜ yerine GERÇEKLER
( Seyahat etmek, hayal gücümüzü, gerçeklerle dengeler ve bazı şeylerin nasıl olabileceklerini düşünmek yerine onları, oldukları gibi görmemizi sağlar. )
- YOLCULUK:
[önce] SÖZSÜZ BIRAKIR sonra/> ÖYKÜ ANLATICISINA DÖNÜŞTÜRÜR
- YOLDAN ÇIKAN ile/değil/yerine/>< YOLA ÇIKAN
( Yola çıkıp varmayan, yoldan çıkıp varan olmamıştır. )
- YOLDAŞ (OLMAK) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HALDAŞ (OLMAK)
( Gövdeye. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Gönüle. )
- BAŞA GELEN:
YOLDAŞTAN ile/ve/değil/||/<>/< YOLDAN
- YOLSUZLUK ile YOLSUZLUK ile YOLSUZLUK
( Parasızlık. İLE Dolandırıcılık. İLE Aidiyetsizlik. )
- YOLSUZLUK ve ORUNÇ/URUNÇ/RÜŞVET
( İRTİKÂB ve İRTİŞÂ'[< RİŞVET] )
- YOLUN BAŞI ile/ve/||/=/<> YOLUN SONU
- YOLUNDAN ile/değil YOLUYLA
- YÖN ile ARA YÖN/ASYÖN
( Belirli bir noktaya göre olan yer, taraf. | Bir şeyin belirli bir noktaya baktığı yan, veçhe. | Bir yere gitmek için izlenilen yol, cihet, istikamet. | Tutulacak, izlenilecek yol. İLE Dört ana yönden ikisi arasında olan yönlerden her biri. )
- YÖN ile/ve/||/<> BAĞLAM
- YÖN ile BOYUT
( DIRECTION vs. DIMENSION )
- YÖN ile/ve İŞARET
( DIRECTION vs./and SIGN )
- YÖNE ile/değil YÖNDE
( Mesafe. İLE/DEĞİL Her bir yön. )
( İLÂ CİHED ile/değil Fİ CİHED )
- YÖNELİM/KIBLE:
NAMAZ ile DUA ile ÂŞIK ile İŞ
( Kâbeye. İLE Her yöne. İLE Kişiye(mâşuğa)/kavrama. İLE Uğraşa. )
- YÖNELİM ile/ve/değil/<> DOĞRULUM/TROPİZM[Fr. < Yun.]
- YÖNELME ile/ve/||/<>/> YAKINLAŞMA (İSTEĞİ)
- YÖNETİCİ ile/ve/||/<>/> ASKER
( Eski/önceki asker. İLE/VE/||/<>/> Asker. )
- YÖNETİCİ ile/ve/değil/yerine GİRİŞİMCİ
- YÖNETİCİ ile/ve/yerine/değil ÖNDER
( BUU/BUĞ: İnsan kümelerinin önderi/yöneticisi. [Birden fazla Buğ varsa içlerinden biri Baş Buğ olmuştur.] [Kişileri koruyup gözeten, birbirine sevgi ve saygıyla bağlayan Bağ, Buğ ve Ban olmuştur.] )
( Kişinin el parmakları, toplumsal örgütlenmeye köz/model olmuştur. Kişi öbekleri/grupları, 10'luk sisteme göre örgütlenmiştir. Buu, 10'luk düzenin önderi olmuştur. )
( İşi, doğru yapan. İLE/VE/YERİNE/DEĞİL Doğru işi yapan. )
( ZİMAMDAR ile/ve/yerine/değil PÎŞVÂ[Reis, başkan]/PÎŞDÂR )
( [not] MANAGER vs./and/but LEADER
LEADER instead of MANAGER )
- YÖNETİCİ ile/ve/değil/||/<>/< YÖNETİM
( Kişi. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Kavram. )
- YÖNETİCİ/LER ile/ve/||/<> KORUYUCU/LAR ile/ve/||/<> ÜRETİCİ/LER
- YÖNETİM:
HASARLARI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLASILIKLARI
- YÖNETİM İŞLEMLERİNDE:
YETKİ ile/ve/||/<> BİÇİM ile/ve/||/<> NEDEN ile/ve/||/<> KONU ile/ve/||/<> AMAÇ
- YÖNETİM/İDÂRE TÜZESİ/HUKUKU ile/ve/||/<> KAMU TÜZESİ/HUKUKU
- YÖNETİM ile/ve/<> ADÂLET
( MANAGEMENT vs./and/<> JUSTICE )
- YÖNETİM ve/||/<> TAKIM
( )
- YÖNETİM ile/ve/||/<>/> YÖNETİMİN SORUMLULUĞUNUN, TARİHSEL GELİŞİMİ
( ... İLE/VE/||/<>/> Blanco Kararı ile. [1873] )
- YÖNETİM ile/ve/||/<>/> YÖNLETİM
- YÖNETİMİN, KUSURSUZ SORUMLULUĞU:
"İLKE" değil/>< İSTİSNA OLMALI
- YÖNETİMSEL:
İŞLEM ile/ve/||/<> EYLEM
- YÖNETME ile/ve/değil/+/||/<>/> YÜRÜTME
- YÖNETMEK ile ABRAMAK
( Deniz taşıtlarını yönetmek. )
- YÖNETMEK = DOĞRULUK/DÜRÜSTLÜK[Fars.]
( Yönetmek, dürüstlük demektir. Sen doğru yönetirsen, kimse yanlış olmaya cesâret edemez. )
- ... YÖNETMENLİĞİ değil ... YÖNETMELİĞİ
- [ne yazık ki]
"YÖNLENDİRME" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YORUM/LAMA
- YÖNTEM:
FELSEFÎ(EYTİŞİMSEL/DİYALEKTİK) ile/ve/||/<> KURGUL ile/ve/||/<> SALTIK
- YÖNTEM, METOD, SİSTEM = TARÎK = MÉTHODE, SYSTÈME
- YÖNTEM/METOD ile YOL
- YÖNTEM/TARZ/YAKLAŞIM SORUNU ile/ve/değil/daha çok SONUÇ ÇIKARMA SORUNU
- YÖNTEM/USÛL["USÜL" değil!]/METOD[İng. < METHOD] ile/ve ÜSLÛB
- YÖNTEM ve/<> (BELİRLİ/BAZI) YÖNTEME, YÖNTEMLE(RLE)/BİLİNÇLE BAKMAK
- YÖNTEM/USÛL ile/ve/||/<>/> İZİN
- YÖNTEM ile/ve/||/<> KAVRAM
( YÖNTEM: Kavramın bilinci. )
( Yöntem, mantığın içeriğinin, içsel özdeviniminin biçimi üzerindeki bilinçtir. )
- YÖNTEM ve/<> KOŞULLAR
- YÖNTEM ile/ve TARZ
( METHOD vs./and STYLE )
- YÖNTEM = USÛL = METHOD[İng.] = MÉTHODE[Fr.] = METHODE[Alm.] = METHODUS[Lat.] = METHODOS[Yun.] = METODO[İsp.]
- YÖNTEM ile/ve/||/<>/< YEĞLEME/TERCİH
- YÖNTEM ile/ve/||/<> YÖNETİM
- YÖNTEM ile YÖNTEMSİZ YÖNTEM
( METHOD vs. THE METHOD WITHOUT METHOD )
- YÖNTEMBİLİM = USULİYAT = METHODOLOGY[İng.] = MÉTHODOLOGIE[Fr.] = METHODOLOGIE, METHODENLEHRE[Alm.]
- YÖNTEMLER:
AŞKINSAL ile/ve/||/<>/> KURGUL ile/ve/||/<>/> EYTİŞİMSEL/DİYALEKTİK ile/ve/||/<>/> OLGUSAL/FENOMENOLOJİK
( Kant'ta. İLE/VE/||/<>/> Hegel'de. İLE/VE/||/<>/> Marx'ta. İLE/VE/||/<>/> XX. yüzyılda. )
- YÖNTEM/USÛL ile/ve/||/<>/> İŞLEYİŞ
- YONUGİ ile/ve/<> KARENBİ ile/ve/<> GİNDO ile/ve/<> SEBU ile/ve/<> DEGOGO
( Mali'nin, Dogon bölgesindeki, Songo köyünde yaşayan kabileler. )
( [görevleri] Şef ailesi. İLE/VE/<> Halkla ilişkiler. İLE/VE/<> Sağlık ve tıp. İLE/VE/<> Tüze ve adâlet. İLE/VE/<> Ticaret ve dış ilişkiler. )
- [ne yazık ki]
YORAN:
KOŞULLARIN "AĞIRLIĞI" ile/ve/değil/||/<>/< ETRAFINI ANLAMAYAN KİŞİLERİN SAĞIRLIĞI
- YÖREL ile/ve/||/<> YEREL
- YORGUN/LUK ile/ve/||/<> SAYRI/LIK(HASTA/LIK[Fars. < HASTE: Yorgun.])/İGLELMEK[: Sayrılanmak/hastalanmak.][dvnlgttrk]
( TA'B ile MARÎZ[< MARAZ]/ÂLİL[: Sayrı(hasta). | Sakat, kör.], VASIB
TAVSÎF-ÜL-EMRÂZ: Sayrılıklar ilmi. )
( ... ile BÎMÂR/Î )
- YÖRÜK/YÜRÜK ile/ve/||/<> Yörük/Yürük
( Göçebe Türkmen boyu. Anadolu ve Rumeli'de göçebe olarak yaşayan, mevsimlere göre ova ya da yaylalarda kurdukları çadırlarda oturan Oğuz Türklerine verilen ad. Bunlara, Türkmenler adı da verilir. [Göçebe yaşam tarzını seçmiş Türkmenler. "Yürümek" sözcüğünden türetilmiştir. Anadolu'da yaylak-kışlak yaşamı sürdüren Türkmen aşiretleri [obaları] için de kullanılır. Anadolu halkının çok önemli nüfus çoğunluğunu oluştururlar. Balkanlar'daki Türkler arasında da yüksek oranda Yörük bulunmaktadır. Rumeli Yörükleri: Tanrıdağı Yörükleri, Kocacık Yörükleri, Naldöken Yörükleri, Vize Yörükleri vb. öbeklere ayrılmaktadır. Bugün Bulgaristan, Yunanistan ve Makedonya'nın dağ köylerinde yaşamaktalar. Osmanlı, tüm Balkanlar'da elde ettiği topraklara sahip olunması için sadece Türkmen/Yörükleri göndermiş ve görevlendirmiştir. “Cesur, muhârip, iyi yürüyen, eli ayağı sağlam” gibi anlamları yansıtan "Yörük" sözcüğü yerine, “yürük” sözcüğü de kullanılır. Genel olarak göçer-konar yaşam sürdüren tüm topluluklar için kullanılan bu ad, daha çok göçebe Oğuz boyları için simge (özel ad) olmuştur. XI. yüzyılda Orta Asya'dan göç eden ve göçebe yaşam sürdüren Oğuzlar, İran'dan geçerek, Malazgirt Zaferi'nden sonra Anadolu'ya geldi. Burada da eski yaşam tarzını aynen devam ettirdiler. İlk zamanlar, Türkmen adıyla anılan Oğuzların bir bölümü, yerleşik yaşama geçti. Anadolu'nun İslâmlaştırılıp Türkleştirilmesi sırasında, Oğuz boyları, Anadolu'nun her tarafına yayıldı. Bir bölümü yerleşik yaşama geçerek Türkmen adını aldı, bir bölümü de göçebe yaşamını sürdürüp Yörük adıyla anıldı. Osmanlıların Rumeli'ye geçişinden sonra, Yörüklerin önemli bir bölümü de Rumeli'ye göç ettirildi. Yörük aşiretleri ve obaları adlarında genellikle koyun ve keçi sözcüklerini barındırır. "Karakeçili", "Sarı keçili" gibi. Aynı zamanda Koyunlu Yörükler diye bilinen Akkoyunlu ve Karakoyunlu aşiretlerinin adı, bu obaların nerede yaşadığını da belirli kılar.] İLE/VE/||/<> Çok ve çabuk yürüyen, iyi yol alan, hızlı giden. | Osmanlı döneminde, otuzar kişilik ocaklar olarak Rumeli'ye yerleştirilen ve savaş zamanlarında geri hizmetlerde çalıştırılan tımarlı asker. )
- YÖRÜK["YÜRÜK" değil!] ile TÜRKMEN[< TURKOMAN < TÜRK-İMAN]
( Sünnî göçer. İLE Sünnî olmayan göçer. )
- YORULDUĞUMUZDA:
"BIRAKMAK/VAZGEÇMEK" ile/ve/değil/yerine/||/></< DİNLENMEK
- YORULMADA:
HAREKET ile/değil DURGUNLUK
( Kişiyi, hareket değil durgunluk yorar. )
- YORULMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AŞINMAK
- YORULMAK ile/ve/<>/değil SIKILMAK/BEZMEK
( Bilişsel[felsefe/bilim/sanat] konular, fiziksel değil zihinseldir! Kötü bir benzetmedir ve kişinin nalıncı keseri gibi kendine yonttuğu, asalaklaştırılmış bir sözcük olarak başka bir kötüye kullanımdır. [Acı ile/değil ıstırap farkı gibi.] )
- YORULMAK ile/ve/<> YOĞRULMAK
- YORUM:
"DOĞRU ANLAMA" UĞRAŞI ile/ve/değil/<> YANLIŞ ANLAMAMA ÇABASI
- YORUM [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- YORUM [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- YORUM:
[ne yazık ki]
YANLIŞ ile ÇILGINCA ile ZORLAMA
- YORUM YAPMAK/YAPABİLMEK ile/ve BAĞLANTI KURMAK/KURABİLMEK
( Yorum, doğruyu tespit için değil, yanlıştan kaçınmak için yapılan bir etkinliktir. )
- YORUM ile/ve/değil/yerine/||/<> BAĞLAM
- YORUM ile/ve/değil/yerine BAĞLAYICI OLMAYAN YORUM
- YORUM ile/ve/<>/= ÇEVRİ/TE'VİL[< Ar.]
( ... İLE Bir söz ya da davranışı, görünür anlamından başka bir anlamda kabul etme. | Burgaç. )
- YORUM ile ÇIKARSAMA
- YORUM ile/ve/değil/yerine ÇOK ANLAMLILIK
( [not] INTERPRETATION/COMMENT vs./and/but MULTI MEANING
MULTI MEANING instead of INTERPRETATION/COMMENT )
- YORUM ile/değil DEDİKODU
( [not] INTERPRETATION/COMMENT vs./but GOSSIP )
- YORUM ile/ve DEĞERLENDİRME
( INTERPRETATION/COMMENT vs./and EVALUATION )
- YORUM ile/ve DÖNÜŞTÜRÜCÜ NİTELİKTE YORUM
( INTERPRETATION/COMMENT vs./and TRANSFORMER INTERPRETATION/COMMENT )
- YORUM ve ERDEM
( INTERPRETATION/COMMENT and VIRTUE )
- YORUM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< GERİBİLDİRİM
( [not] INTERPRETATION/COMMENT vs./and/but/||/<>/>/< FEEDBACK
FEEDBACK instead of INTERPRETATION/COMMENT )
- YORUM ve/||/<>/> KILAVUZLUK
- YORUM ile YAKLAŞIM
( INTERPRETATION/COMMENT vs. APPROACH )
- YORUM ile/ve YORUMUN ETKİSİ/EGEMENLİĞİ
- YORUMA UYGUN/LUK ile/ve/değil/yerine YORUMA AÇIK/LIK
- YORUM(KEYFİYET / LÂF | KÜFÜR | HERZE) ile/değil/yerine/>< DÜŞÜNCE
- YORUMLAMA ile/ve/||/<>/> DİRİLTME
- YORUMLAMAK ile/ve/değil/||/<> SONUÇLANDIRMAK
( [not] TO INTERPRET vs./and/but/||/<>/> TO CONCLUDE )
- YORUMLAMAK ve/< YORULMAK
( Yorumlayacaksan, önce (bilgilenmek üzere) yorulacaksın/yorulmalısın! )
- YORUMLANABİLİR/LİK ve/||/<>/> YÖNETİLEBİLİR/LİK
- YORUMLU HABER ile/değil/yerine HABER
- YORUMSAMA = HERMENEUTICS[İng.] = HERMÉNEUTIQUE[Fr.] = HERMENEUTIK[Alm.] = HERMENEUTIKE < HERMENEUEIN[Yun.]
- YORUMSAMA ile/ve/değil/||/<>/< YORUMLAMA
- Yorumsuz KONUŞ!!!
- YÖRÜNGE ile/ve/değil EŞİK
- YÖRÜNGE/MAHREK[< HAREKET] ile MENZİL-İ KÜLLÎ[Ar.]
( Hareketli bir noktanın güttüğü yol. | Bir gök nesnesinin hareketinde, ağırlık merkezinin geometri bakımından yeri. İLE Mahrekin en son noktasına kadar olan mesafe. )
- YOSUN ile FUKUSGİLLER
( Suyosunlarından, gelgitli denizlerin kayalıklara yakın yerlerinde yetişen, esmer bir yosun. )
- YOSUN ile KETENCİK
( ... İLE Deniz yosununun ince bir cinsi. | Turpgillerden, küçük sarı çiçekli, yağlı bir bitki.[Chamaelina sativa] | Bu bitkiden elde edilen, sabun yapımında ve ressamlıkta kullanılan bir yağ. )
( ... cum MUSCUS ARBOREUS | CHAMAELINA SATIVA )
- YOZLAŞMA ile/ve/||/<> KANIKSAMA
- YOZLAŞMA ile/ve/||/<> KURUMLAŞMA
- YÜCELİK/YÜKSEKLİK ile/değil/yerine DOSTLUK
( Allah'ta. İLE/DEĞİL/YERİNE Eşitlik'te. )
- YÜCE/LİK ve/=/||/<>/> GERÇEĞE/HAKİKATE EVRİLEN
- YÜCE/LİK ile/ve/<> MUTLAK/LIK
( Belirlenim. İLE/VE/<> Belirlenimsizlik. )
- YÜCEL(T)MEK ile YÜKSEL(T)MEK
( İTİLA[Ar.]: Yükselme, yücelme. )
( TO BECOME LOFTY, (TO EXALT/SUBLIMATE) vs. TO RISE/INCREASE, (TO PROMOTE) )
- YUH ile YUHA
( Hoşnutsuzluk ve öfke anlatır. İLE Birine karşı beğenilmeyen bir durumda, hep birden haykırılan bir hakaret sözü. )
- YUKARI MISIR ile/ve AŞAĞI MISIR
( Doğu. İLE/VE Batı. )
- YÜKLEDİĞİN ile/ve/||/<> YÜKLENDİĞİN
- YÜKLEME ile YÜKLENME
- YÜKLEMEK ile/ve/değil/||/<> GENİŞLETMEK
- YÜKLENME ile/değil/yerine DÜŞÜNME
- YÜKLENME ile/değil/yerine ÜSTLENME
- YÜKLENMEK" ile/ve/<> ABANMAK
- YÜKSEK BAŞKENTLER:
LHASA ve LA PAZ ve QUITO ve SANAA
( Tibet'te.[En yüksek] VE Bolivya'da.[2. sırada] VE Ekvator'da.[3. sırada.] VE Yemen'de.[2400 m.][4. sırada.][Burada yaşayanların, her yıl en az bir kez deniz seviyesine inmeleri gerekmektedir.] )
- YÜKSEK ORAN ile/ve YARAR
- YÜKSEK UYARANLARIN (KEYİF VERİCİLERİN) ÇOĞU ...:
"KAZANIM" değil/ne yazık ki/></< KANDIRMACA/ALDATMACA
- YÜKSEKLİK KORKUSU ile/değil/yerine "ALÇAKLIK" KORKUSU
- YÜKSELİM ile YÜKSELİŞ
( Bir yıldızın, gökküresindeki ekvator düzlemine göre açısal uzaklığı. İLE Yükselme eyleme ya da biçimi. )
- YÜKSELİP/İLERLEYİP BİRLEŞMEK ile/değil/yerine BİRLEŞİP YÜKSELMEK/İLERLEMEK
( 23 + 43 = 72 İLE/DEĞİL/YERİNE (2 + 4)3 = 216 )
( )
- YÜKSELİŞ ile/ve/||/<>/> AŞMAK
- YÜKÜMLÜLÜK ve/||/<> ÖZ
- YÜLÜME/YÜLMEK/TRAŞ/TIRAŞ[Fars. < TERAŞ] ile/ve/||/<>/> PERDAH[Fars.]
( Saç ya da sakalı kesme işi. | Erkek saçını belirli bir biçim vererek kesme. | Kesilme ve kazınma zamanı gelmiş saç ve sakal. | Bir şeyin üzerindeki pürüzleri alma, belirli bir biçim vermek üzere yontma. | Yalan, asılsız, bıktırıcı, gereksiz söz. İLE/VE/||/<>/> Parlatma, parlaklık verme. | Tıraştan sonra tersine yapılan ikinci tıraş. )
- YUMŞAK değil YUMUŞAK
- YUMULMAK ile/ve/<>/> "YAMUL(T)MAK"
- YUMUŞAK DAMAK ile/ve SERT DAMAK
( Arkada/ki. İLE/VE Önde/ki. )
( SOFT PALATE vs./and HARD PALATE )
( PALATUM DURUM-PALATUM MOLLE )
- YUMUŞAK ODUN, GÖVDE ODUNUNUN DIŞ TABAKASI = HAŞEB-İ KÂZİB = AUBIER
- YUMUŞAK OLMA(!) ile/ve/<>/>< SERT OLMA(!)
( Ezilirsin. İLE/VE/<>/>< Kırılırsın. )
- YUMUŞAK ile/ve/değil PÜRÜZSÜZ
- YUMUŞAKÇA ile BALIK
( MOLLUSC vs. FISH )
- YUMUŞAKÇA ile EŞİTÇENETLİ
( ... İLE İki çeneti birbirine eşit olan yumuşakçalar. )
- YUMUŞAMA ile YAVŞAMA
- YUMUŞATMA ile/ve/<> DENGELEME
- YUNAN ile GOTİK
( Daha çok ışık işlenir ve ışık biçimlendirilir. İLE Daha çok gölge işlenir ve gölgeyi biçimlendirir. )
- YUNİT[İng. < UNIT] değil/yerine/= BİRİM
- YÜNLÜGELİN ile/değil DENİZLİ YÜNLÜGELİNİ
( Denizli'nin, Çameli ilçesi sınırlarında bulunmuştur. )
( RINDERA )
- YUNUS ile BAIJI BEYAZ YUNUS
( ... İLE Ne yazık ki, soyu tükenmiştir. :( )
- YUNUS ile BALİNA
( Yunuslar ve balinalar 38 cins ile 90 türden oluşur. )
( Yunuslar, balina ailesinden gelir. )
( Yunuslar, beyinlerinin bir yarısını ve aynı anda zıt yöndeki gözlerini kapatarak uyur. Beynin geri kalanı uyanık kalırken öteki göz, yırtıcı hayvanları ve engelleri izler ve su yüzüne çıkıp soluk almayı anımsar. İLE ... )
( 260'a kadar dişleri olabilir. [Dişleri sadece avı kavramaya yarar.][Avlarını bütün olarak yutar.] İLE ... )
( Yunusların derisi su akışını en üst sınıra çıkaracak biçimde iki saatte bir dökülür ve yenilenir. İLE ... )
( Yunusların ses telleri yoktur. [Çıkardıkları dil şaklatması, ıslık, inilti, ciyaklama ve havlamaya benzer seslerin tümü burun kanallarının altıdanki keselerden gelir ve saniyede 1200'ü bulduğu olur.] İLE ... )
( ... İLE Balinaların kemikleri süngerimsidir ve içi yağla doludur. [Bu sayede su üstünde durabilirler.] )
( Yağlı ve saydam bir salgı, gözleri denizin olumsuz etkisinden korur. )
( Gebelik süreleri 330-360 gündür. İLE Gebelik süreleri 330-365 gündür. )
( Doğum anında dişi yunusların yanında başka iki dişi yunus daha bulunur. Bu hayvanlar anne yunusun iki yanında yüzerler. Görevleri doğum anında savunmasız kalan anne yunusu ve yavruyu korumaktır. Doğum sırasında akan kanın kokusuna gelebilecek köpek balıklarına karşı anneyi ve yavruyu bu yardımcı yunuslar korur. )
( MECÂRÎ-İ HEVÂİYE: Balina, yunus, gergedan gibi bazı hayvanların başlarının üst tarafında bulunan bir ya da iki delik. )
( ile
)
( Gözleri açık uyurlar. İLE ... )
( )
( )
( DOLPHIN vs. WHALE )
( DELPHINUS cum BALAENA MISTYCETUS )
( ... con LA BALLENA )
- YUNUS ile ÇİN IRMAK YUNUSU
( ... İLE Yangçe Nehri'nde yaşarlar. )
itibariyle 29.581 başlık/FaRk ile birlikte,
29.554 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(117/120)