Bugün[10 Temmuz 2025]
itibariyle 29.581 başlık/FaRk ile birlikte,
29.554 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(118/120)


- YUNUS ile ÇİZGİLİ YUNUS

( ... cum STENELLA COERULEOALBA )


- YUNUS ile DOMUZBALIĞI

( ... İLE Yunusbalığıgillerden, bir memeli türü. )

( ... cum PHOCAENA COMMUNIS )


- YUNUS ile DÖNÜCÜ YUNUS

( ... İLE Her sıçrayış ve dönüşlerinin, farklı anlamları ve iletileri olduğu düşünülmektedir. )


- YUNUS ile FALYANOS

( ... İLE Yunus balığının irisi. )


- YUNUS ile/ve GANJ IRMAĞI YUNUSU

( ... ile Hindistan'da, Ganj Nehri'nde yaşarlar. )

( ... ile Ganj Nehri Yunusu )


- YUNUS ile TATLI SU YUNUSU

( ... İLE Bolivya'da, Amazon Nehri'nde ve Çin'de, Yangtze Irmağı'nda yaşarlar.[Baiji Yunusu] )


- YUNUS/BALİNA ile PASİFİK DOMUZ BALİNASI (MUTUR/YUNUS/AZAK YUNUSU)

( ... cum PHOCOENA PHOCOENA )


- YÜREKTEN ile/ve/||/<> YALIN


- YURTLUK ile YURTLUK

( Büyük ve zengin köşk, mâlikâne. İLE Bir yerin gelirinin, bir kişiye, sadece ölünceye kadar kullanılması koşuluyla ayrılması yöntemi. )


- YURTSEVERLİK SÖYLEMİ ile/değil/yerine YURTTAŞLIK


- YURTTAŞLIK ile/ve/||/<>/>/< ÖZYÖNETİM


- YURTTAŞLIKTA:
EŞİTLİK ile/ve/||/<> ETKİNLİK


- YÜRÜMEK:
TOPUĞA BASARAK ile/değil/yerine TABANI BASARAK


- YÜRÜME/"YOL ALMA"[GELİŞİM, DEĞİŞİM]:
AYAKKABI İLE değil AKIL İLE!


- YÜRÜTME ile/ve/||/<>/> SÜRDÜRME


- YÜRÜTME ile TUTTURMA

( EXECUTION vs. TO FASTEN )


- YÜRÜTME ile/ne yazık ki "YÜRÜTME"

( Sürdürme. İLE/NE YAZIK Kİ Çalma. )


- YÜRÜTMEK ile/ve/||/<> TAKİP ETMEK


- YÜRÜTMEK ile/değil/yerine/>< YÜRÜMEK

( Bir şeyleri, parçaları. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yaşamı, yolu ve bütünü. )


- YÜRÜYÜŞ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İŞLEYİŞ


- YUTTURMA ile/değil/yerine/>< TUTTURMA


- YUVA ile KÖRE[Fars < KÛRE]

( ... İLE Karınca yuvası. | Demirci körüğünün, kömürlerin yandığı bölüme açılan deliği. )


- YUVALANMA ile/ve/||/<> YAPILANMA


- YUVARLAK ile/ve ALTIGEN

( En uygun/ideal şekil. İLE/VE Küreye en yakın şekil. | Belirli/sınırlı bir alanı en iyi ve en az boşluk kalacak biçimde değerlendirmeyi sağlayan şekil. | Arı peteğinin her bir kovuğu. )


- YUVARLAK ile MÜHRE[Fars.]

( ... İLE Her tür yuvarlak şey, küçük top. | Cam boncuk. | Kâğıda yumuşaklık, parlaklık ve düzlük vermek için kullanılan camdan araç. | Bir yıl saklama. | Deniz böceği kabuğu. | Demirci çekici. | Yılanın başında bulunan, taca benzer çıkıntı. )


- YUVARLAMAK ile BURMAK


- YÜZ GİYDİRMEDE[Adli Tıp'ta]:
AMERİKAN MODELİ ile RUS MODELİ ile İNGİLİZ MODELİ ile İSTANBUL MODELİ


- 100 KERE SÖYLEDİM değil (EN FAZLA) 2 YA DA 3 KEZ SÖYLEDİN!


- YÜZ KIZARMASI ile YÜZ MORARMASI

( Utanma. İLE Bozulma. )


- YÜZ KIZARMASI ile YÜZ SARARMASI

( Utanma. İLE Korku. )

( Bağın olsun, üzüm olsun, yiyecek yüzün olsun. )

( ... ile RÛY-İ ZERD[: Sararmış, solgun yüz.] )


- 100/60 MUMLUK değil 100/60 WATT'LIK


- YÜZ YÜZE (GÖRÜŞMEK)


- YÜZ ile/ve/||/<> GÖZ

( DÎDÂR ile/ve/||/<> DÎDE )

( FACE vs./and/||/<> EYE )


- YÜZ ile/ve/||/<> YÜREK

( Yüzümüz kime ve kiminle gülüyorsa yüreğimiz de onunladır. )


- YÜZBAŞI/BİNBAŞI ile KOLAĞASI

( ... İLE Osmanlı ordusunda yüzbaşı ile binbaşı arasında yer alan rütbe: )


- %51 ve %49 ve/||/<>/> %66 ve 33

( [Herhangi bir durumda ya da süreçte ...]
İlk bakılması, dikkate alınması gereken. VE/||/<>/> İkinci bakılması, dikkate alınması gereken. )


- YÜZERGEZER/SUCULKARACIL/AMFİBİ[Fr. < AMPHIBIE] ile/ve/||/<> AMFİBYUMLAR

( İki yaşamlılar. | Yüzergezer. İLE/VE/|/<> Kurbağa ve semenderleri içine alan iki yaşamlı omurgalılar sınıfı. )


- YÜZEYEL değil YÜZEYSEL


- YÜZEYSEL ile/değil/yerine/>< ANSİKLOPEDİK


- YÜZEYSEL ile/değil/yerine/>< YETERİNCE


- [ne yazık ki]
"YÜZEYSEL/LİK" ile/ve/||/<> "SIĞ/LIK"


- YÜZGEÇAYAKLILAR

( Omurgalı hayvanlardan, memeliler sınıfına giren, morslar ve foklar gibi denizde yaşayan, karada yüzgeçlerini ayak gibi kullanan alttakım. )


- YÜZLEŞME ile ÖZELEŞTİRİ


- YÜZLEŞMEK ile/ve/||/<>/> GERİDE BIRAKMAK


- YÜZME ile KRAVL[İng. < CRAWL]

( ... İLE Dizleri bükmeksizin bacakları hızla hareket ettirerek kulaçla yüzme. )


- YÜZMEDE:
1932 ile 2012

( İlgili videoyu, burayı tıklayarak izleyebilirsiniz... )


- YÜZME'DE:
KELEBEK ile/ve KURBAĞA


- YÜZMEK ve UÇMAK

( İkisinde de her yönde yapılabilecek hareketler çok geniştir. )


- YÜZMELİ!


- YÜZMEYİ ÖĞRENMELİ/BİLMELİ!


- YÜZSÜZ/LÜK ile/||/<> YÜZSÜZ/LÜK


- YÜZSÜZLEŞMEK değil/yerine/>< YÜZLEŞMEK

( Ya hatalarımızla yüzleşiriz ya da hatalarımızla yüzsüzleşiriz. )


- YÜZSÜZLÜK = IMPUDENCE[İng., Fr.] = UNVERSCHÄMTHEIT[Alm.] = IMPUDENTIA[Lat.]


- [ne yazık ki]
YÜZSÜZ/LÜK ile/ve/||/<> SIRNAŞIK/LIK

( ... İLE/VE/||/<> Can sıktığına, rahatsız ettiğine aldırmadan, birinden, sürekli, yalvarırcasına istekte bulunan ve bu isteğinde direnen kişi. | Sıkıntı veren, rahatsız eden, musallat olan. )


- YÜZÜK ile YÜKSÜK

( Parmağa geçirilen, genellikle metal halka. | Yüzük oyunu. İLE Dikiş dikerken, iğnenin batmasını önlemek için parmak ucuna takılan kesik koni biçiminde koruncak. | Köklerin ucunda bulunan ve kökün üretken dokusunu korumaya yarayan oluşum. KALENSÖVE )

( RING vs. THIMBLE )


- YÜZÜNDEN DÜŞEN BİN PARÇA ile/ve KARADENİZ'DE GEMİLERİN Mİ BATTI?


- YÜZÜNE-GÖZÜNE BULAŞTIRMAK ile BİR ÇUVAL İNCİRİ BERBAT ETMEK


- YÜZÜSTÜ ile YÜZÜSTÜ

( Yüzü yere gelecek biçimde. İLE Başlanmış fakat tamamlanmamış bir durumda. )


- Z: YAŞAM/HAYAT ve/||/<> ZÕIO[< ZÕION]: CANLI


- ZÂ[Ar.] ile -ZÂ[Ar.] ile ZÂ[Ar.] ile ZÂ[Ar.] ile -ZÂ/ZÂY[Ar.] ile ZEL/ZELL[Ar.] ile ZI[Ar.]

( "Ze" harfinin adı. İLE "Bu, şu" anlamlarına gelerek birleşik sözcükler oluşturur.[BA-DE-ZÂ: Bundan sonra. | HÂ-KE-ZÂ: İşte bunun gibi.] İLE "Sahip, mâlik" anlamlarına gelerek, Eski Türkçe'de zî/zû şekilleriyle kullanılır. İLE "Zı" harfinin bir adı. İLE "Doğuran" anlamlarına gelerek birleşik sözcükler yapar.[NÂDİRE-ZÂ: Nadir, bulunmaz şey oluşturan. | SUHAN-ZÂ: Söz doğuran, icad eden.] İLE Osmanlı abecesinin 11. harfidir.[Ebced hesabında 700 sayısının karşılığıdır.] İLE Osmanlı abecesinin 20. harfidir.[Ebced hesabında 900 sayısının karşılığıdır.] )


- ZAAF ve/||/<> SAVUNMA


- ZAAFİYET ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HASSASİYET


- ZABIT KÂTİBİ değil/yerine/= TUTANAK YAZMANI


- ZABIT/ZAPT/ZABT[Ar.] değil/yerine/= TUTANAK


- ZABT-U-RABT[Ar.]/DİSİPLİN[İng.] değil/yerine/= SIKIDÜZEN


- ZÂCİR ve/||/<>/>/< RAM

( Men ve yasak eden. VE İtaat eden. )


- ZÂD[çoğ. EZVÂD/EZVİDE/ZEVÂD] ile ZÂD[Ar. < ZİYÂDET] ile ZÂT ile ZÂT ile -ZÂD[Fars.]

( Azık, yiyinti. İLE Çoğalsın, artsın. İLE Kendi. | Asıl, öz, cevher. | Saygıya değer kişi. İLE Sahip, mâlik[hanım][<(dişil/müennes) ZÛ]. | Hekimlik terimlerinde hastalık [ZÂT-ÜD-DİMÂĞ: Beyin dokusunun/nescinin yangısı/iltihabı.], bitkibilim[botanik] ve hayvanbilim[zooloji] terimlerinde "-li, -giller" gibi anlamlarıla sınıflamalar oluşturur.[ZÂT-ÜL-İBRE: İğneli böcekler.] İLE "Doğma, doğuş" anlamına gelerek birleşik sözcükler yapar.[MÂDER-ZÂD: Anadan doğup büyüme. | NEV-ZÂD: Yeni doğmuş.] )


- ZÂDE[Ar.] ile ZÂDE[Fars. | çoğ. ZÂDEGÂN] ile -ZEDE[Ar.] ile ZEDE[Ar.]

( "Çok olsun!", "Artsın!" anlamlarında iyi bir dilek sözü. İLE Evlât, oğul. | Doğru, insaniyetli kişi. | "Doğmuş, meydana gelmiş" anlamlarıyla birleşik sözcükler yapar.[MERDÜM-ZÂDE: İnsan.] İLE ... kişi. İLE Vurma, çarpma, düşme sonunda oluşan yara ya da ezilme. )


- ZA'F[Ar.] ile ZA'F[Ar.] ile ZAHF[Ar.]

( ... İLE Zayıflık, güçsüzlük, arıklık. | Gönül akışı, meyil, bir şeye yönelik duyulan aşırı istek. İLE Sürünerek yürüme, ayaklarını sürüyerek yürüme. | Emekleme. | Düşman üzerine gönderilen asker; askerin düşmana karşı yürümesi. )


- ZAFER ile/ve/değil/<>/< ÇABA

( Süreçsiz, sonuç olmaz! )

( Tatmin, elde edilende değil çabada yatar. Zafer de, tüm çabayı ortaya koymaktır. )


- ZAFER ile KAZANMAK

( )


- ZAFER ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SEFER

( Sonuç. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Süreç. )


- ZAFER[Ar.] değil/yerine/= UTKU


- ZAFER/YENİLGİ değil/yerine SEFER


- ZÂFİR[Ar. < ZAFER] ile ZAFÎR[Ar. < ZAFER] ile ZAFÎR[Ar.]

( Zafer kazanan. İLE Zafer bulan, zafere erişen. İLE Sinir demeti.[İng., Fr. PLEXUS] )


- ZAGAN[Ar. < ZÂG]["ga" uzun okunur] ile ZAGAN[Ar.]

( Kargalar. İLE Çaylak. )


- ZÂHİL[Ar.] ile ZÂHİL[Ar.] ile ZÂHİL[Ar.] ile ZÂHİR[Ar.]

( Zakkum ağacı. İLE Sağlığı düzelen ya da sıkıntıdan sonra gönlü ferahlayan. | Unutan. İLE İhmal eden, unutan. İLE ... )


- ZÂHİR[Ar. < ZUHÛR] ile ZAHÎR[Ar. < ZAHR] ile ZAHÎR[Ar.] ile ZÂHİR[Ar.] ile ZÂHİR[Ar.] ile ZÂHİR[Ar.] ile ZAHR[Ar.]

( Görünen, görünücü, açık, belirli, meydanda. | Elbette, şüphesiz, öyledir ya. | Galiba, zannederim, umulur ki. | Görünüşe göre, anlaşılan, meğer. | Dış yüz, görünüş. İLE Arka çıkan, yardımcı. İLE İç ağrısı. | Bâsur ve mesâne yangısında olan ağrılı ıkıntı. İLE Parlak.[daha çok, yıldızlar için] İLE Taşkın, coşkun. İLE Semiz, tavlı, bol. İLE Arka, sırt. | Kâğıt vs.'nin arka tarafı, gerisi. )


- ZÂHİR ve/<> ÂHİR


- ZÂHİR ile/ve BÂTIN

( Sonra/Âhir. İLE/VE Önce/Evvel. )

( Sırt. İLE/VE Karın. )

( Adâlet ile dengelenir. İLE Aşk ile dengelenir. )

( Güneş bâtı(n)dan [içinizden] doğar. )


- ZÂHİR ve/<> EDEB


- ZÂHİRE[Ar.] ile ZÂHİRE[Ar. < ZEVÂHİR] ile ZAHÎRE[Ar. < ZAHÂİR]

( Dışarı fırlamış göz, lokma göz. İLE Parlak. İLE Gerektiği zaman harcanmak üzere ambarda saklanan hubûbat, yiyecek. )


- ZÂHİREN[Ar.] ile ZÂHİRÎ[Ar.]

( Görünüşte, görünüşe göre, göründüğü gibi, meydanda olarak. İLE Görünen, görünürdeki. | Ebû Dâvûd-ı Zâhirî'nin kurduğu mezhebe ait/mensup. )


- ZÂHİRÎ MUAMELE[Ar.]/SCHEINGESECHAEFT[Alm.] değil/yerine/= GÖRÜNÜŞTEKİ İŞLEM


- ZAHİT[Ar.] ile ZAİT[Ar.]

( ... İLE Çoğaltan, artıran. | Gereksiz. | Artı[+]. )


- ZAHM[Ar.] ile ZAHM[Ar.] ile ZAHM[Ar.]

( Sıkıştırma. İLE İri, kalın, büyük. İLE Yara. )


- ZAHMET ve/||/<> HİKMET ve/||/<> İBRET


- ZAHMET değil/yerine/= SIKINTI, EZİYET, RAHATSIZLIK | ZOR, GÜÇ | YORGUNLUK


- ZAHMET[Ar.] ile ZAMET[< SAMET < SAMED]


- ZAHMET/Lİ ile/ve/değil/||/<>/> RAHMET/Lİ

( ... İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> "Zahmet"i, zevk edinmek. )

( Zahmet ile Rahmet arasında, sadece bir nokta fark vardır. )


- ZAHRİYE ile ...

( Fatih devrinde çift sahifedir. İlk sahifede Fatih'in mütalaası için kaydı. İkincisi normal... Bazıları madalyon biçimindedir. )


- ZÂİM[Ar.] ile ZAÎM[Ar.]

( Zeâmeti olan. İLE Zeâmet sahibi. | Kefil. | Prens, şef. )


- ZAİR ve DAL

( Ziyaret eden. VE Delâlet eden. )


- ZÂKİ[Ar.] ile ZAKÎ[Ar. < ZEKÂ] ile ZAKÎ[Ar. < ZEKÂ] ile ZÂKİR[Ar.]

( Saf, halis, temiz, pak. İLE Keskin/güzel kokulu. İLE Saf, temiz, doğru hareketli. İLE Anan, zikreden/zikredici. | Tekkelerde zikir sırasında dervişleri teşvik için ilâhiler okuyan kişi. )


- ZÂLİM <>/>< ÂLİM

( Zâlim olan, âlim olabilir fakat zâlim olan, ârif ol(a)maz. )

( Yol sırasında, süreçte, kimin zâlim, kimin âlim olduğu/olacağı bilinmez. )


- ZÂLİM[Ar.] değil/yerine/= KIYINÇÇI


- ZÂLİM ile/değil/yerine LEVVÂM

( Başkasına kötülük. İLE/DEĞİL/YERİNE Kendine, [kendini geliştirmek üzere] "yüklenme". | Özeleştiri. )

( Zâlime uyan ve/ya da susan, zâlimden beterdir. )


- ZÂLİMCE değil/yerine/= KIYINÇLA


- ZAMAN ALGISINDA:
24 SAAT ile/ve/değil/yerine/<> (HER) AN

( Kesikli süreklilik. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Kesiksiz süreklilik. )

( Güneşe ve güne göre. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> İnternette. )

( Doğal. İLE/VE/<> Yapay. )

( Dengeli. İLE/VE/<> Dengesiz. )

( Doğal sınırların güvenliği ve güvencesinde. İLE/VE/<> Şişirilmiş "sınırsızlığın" ve ucların uçurumunda. )


- ZAMAN (DİLBİLGİSEL) ile ...

( TENSE (GRAMMATICAL) )


- ZAMAN GEÇİRMEK ile/değil/yerine ZAMANI DOLDURMAK


- ZAMAN GEÇTİKÇE:
YÜZSÜZLEŞEN değil HATALARIYLA YÜZLEŞEN


- ZAMAN [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]


- Zaman kazandırmak için SUS!!!


- Zaman kazanmak için SUS!!!


- ZAMAN KAZANMAK ile FIRSAT ARAMAK/BEKLEMEK


- ZAMAN:
UD ve ÖD

( Sümerce'si. VE Türkçe'si. )


- ZAMAN:
UNUTTURMAYABİLİR ve/fakat UYUŞTURABİLİR


- ZAMAN VE ENERJİ TÜKETİMİMİZ:
"NASIL GÖRÜNDÜĞÜMÜZ" ile/değil/yerine NASIL GÖRDÜĞÜMÜZ


- ZAMAN VE KOŞULLARIN DEĞİŞİMİ ve/<> YASALARIN DEĞİŞİMİ

( Zamanın ve koşulların değişmesiyle birlikte yasaların da değişikliğe uğraması kaçınılmazdır.
Ezmanın tagayyürü ile ahkâmın tagayyürü inkâr olunamaz! )


- ZAMAN VE ZEMİNDE NESNE değil BİRLİKTE OLUŞMAYLA

( Özdek/nesne, zamanı gerçekleştiren devinimdir. )


- ZAMAN VE ZEMİNİNİ BİLMELİ!


- ZAMAN VERDİM ile/değil/yerine SÜRE KOYDUM


- ZAMAN YÖNETİMİNDE:
ACİL ve ÖNEMLİ ile/ve/||/<> ÖNEMLİ ve ACİL DEĞİL
ile/ve/||/<>
ACİL DEĞİL ve ÖNEMSİZ ile/ve/||/<> ÖNEMSİZ ve ACİL

( Hemen yap/alım! İLE/VE/||/<> Yapacağımız zamanı belirle/yelim!
İLE/VE/||/<>
İşi yapabilecek biri(leri)ne yönlendir/elim! İLE/VE/||/<> Yapma/yalım! )


- ZAMAN ZAMAN

( BÂRHÂ )


- Zaman zaman DİNLE!!!


- Zaman zaman KONUŞ!!!


- (ZAMAN ZAMAN/SIK SIK) GERİNMELİ!


- Zaman zaman SUS!!!


- ZAMAN ZAMAN ile OLUR OLMAZ


- ZAMAN ve ZEMİN(BAĞLAM) ile/ve/değil/yerine/||/<> ZİHİN ve ZEMİN(KOŞULLAR)

( Bir şeyin(/durumun/olgunun/olayın), öyle olması ya da olmamasındaki, az ya da çok oranında(etmenliliğinde) olmasındaki belirleyiciler. )

( Dış. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> İç. )

( İkincil. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Birincil. )


- ZAMAN/OĞUR/ÖYLEK ile/ve/||/<>/değil/yerine AN/KIPI

( Zamlanmış AN. İLE/VE/||/<>/DEĞİL/YERİNE ÂN'ın ÂN'a geçtiği AN'daki AN! )

( "Anlamlı" bir yaşam sunar. İLE/VE/||/<>/DEĞİL/YERİNE Mutlu bir yaşam sunar. )

( Dirimlilik içinde. İLE/VE/||/<>/DEĞİL/YERİNE Sürekli dirimlilik ile. )

( [kökeni/etimolojisi] ZEMAN[Ar.]: Eskime, bir nesne üzerinde sürenin geçmesi. > ZAMAN: Süre, eskiye, geçmişe karışan süre. [Ar.] Somut bir anlamı varken, gerçek bir nesneyi yansıtırken soyutlaştı. İki nesne arasında, birinden ötekine giderken geçen süreye, eskiye karışan süreye zeman denirken sonraları vakt anlamında soyut bir varlığı yansıtır oldu. )

( ... İLE/VE/||/<>/DEĞİL/YERİNE Göktanrı dili.(N) )

( ... İLE/VE/||/<>/DEĞİL/YERİNE Bilginin kaynağı. (N) | [Özdek/Madde'nin kaynağı (H).] (HN) )

( ... İLE/VE/||/<>/DEĞİL/YERİNE Akıllı enerji. )

( ... İLE/VE/||/<>/DEĞİL/YERİNE Dişil ve eril enerji olarak ikili sistemi yansıtır. )

( [Sümer Türkçesi'nde]... İLE/VE/||/<>/DEĞİL/YERİNE Gök Tanrı. )

( ... İLE/VE/||/<>/DEĞİL/YERİNE Evrenin başlangıcının simgesi. )

( Zaman, AN'ların birbirini izlemesidir. )

( Zaman sonsuzdur, ama sınırlıdır; ebediyet ise şimdi'nin zerresindedir. )

( Zaman içindeki ebediyet sadece tekrarlanıştır. )

( Zaman, yalnızca, bilinçte varolur. )

( Zaman, bizi zamanın dışına götüremez. )

( Zamanın getirmiş olduğunu, yine zaman götürecektir. )

( Zaman, içindeki bir deneyimdir ama deneyimleyen zaman-ötesinde. )

( Zamansızlık içinde, "ebediyen" sözcüğünün bir anlamı yoktur. )

( Batmayan güneşi bulanlar için zaman diye bir şey yoktur. )

( Zamansız olan, zamanı bilir; zaman ise zamansız olanı bilmez. )

( Zaman-ötesi olana ancak zaman-ötesi olanla erişilebilir. )

( İnandığınızı yapın ve yaptığınıza inanın. Başka her şey enerji ve zaman savurganlığıdır. )

( Nasıl, okyanusun her bir damlası okyanusun tuzunu taşırsa, öylece her AN da ebediyetin lezzetini taşır. )

( Bir kez, Şimdi'de iyice yerleşirseniz, gideceğiniz başka yer olmaz. )

( Anımsanan ile yaşanan an arasında, bir an'dan bir an'a gözlemlenebilen bir temel fark vardır. Yaşanan an, zamanın hiçbir noktasında, anımsanan olamaz. İkisi arasında, sadece yoğunluk değil çeşit farklılığı vardır. Yaşanan an, hiçbir yanılgıya yer vermeyecek biçimde öyledir. )

( Yaşanan an gerçektir, halbuki anımsananda bir hayli kararsızlık ve belirsizlik vardır. )

( Yaşanan anı eşsiz kılan nedir? Apaçıktır ki, sizin mevcut olduğunuz duygusu. Bellekte ve beklentide, bunun gözlem altındaki bir zihinsel hal olduğu hakkında açık ve belirgin bir duygu vardır; yaşanan anda ise bu duygu en başta, bir hazır bulunuş ve farkında oluş duygusudur. )

( ÂN-I GAYRI MUNKASİM: BÖLÜNEMEYECEK OLAN AN! )

( Mutlak, zamandan öncedir. )

( Bellek ve beklenti olmadıkça zaman da yoktur. )

( El'in sermayesi. [Kendinin olmayan] ["Allah'a ait olan"] )

( Ne içindeyim zamanın
Ne de tümüyle dışında
Yekpâre, geniş bir ÂN'ın
Parçalanmaz akışında )

( Yüzünü toprağa indir dem-be-dem Dem bu demdir dem bu demdir dem bu dem )

( Dem, bu demdir, dem, bu dem! Dem, bu demdir, dem, bu dem! )

( An, bu andır, an, bu an! An, bu andır, an, bu an! )

( BÎ HENGÂM[Fars.]: Vakitsiz. )

( CARPE DIEM: GÜNÜ/ÂNI/YAŞANANI YAŞA/YAKALA! [Lat.] [günlük yaşa değil!] )

( HAKUNA MATATA: AN'I YAŞA! [Kenya dilinde] )

( CHRONOS ile/ve/||/<>/değil/yerine CAIROS )

( Ne içindeyim zamanın,
Ne de büsbütün dışında;
Yekpare, geniş bir anın
Parçalanmaz akışında.

Ahmet Hamdi TANPINAR )

( ZAMAN'ı...
Durdurmak istiyorsan... ÖPÜŞ!
Duyumsamak istiyorsan... YAZ!
Bırakmak istiyorsan... SOLUK AL!

ZAMAN'da...
Yolculuk yapmak istiyorsan... OKU!

ZAMAN'dan...
Kaçmak istiyorsan... MÜZİK DİNLE! )

( Zaman, herşeyin aynı anda olmasını engellemek için doğanın kullandığı araçtır. )

( Time is endless, though limited, eternity is in the split moment of the now.
Time exists in consciousness only.
Time is a succession of moments.
Time is an inner experience but the experiencer is timeless.
The absolute precedes time.
What time has brought about, time will take away.
The timeless can be reached only by the timeless.
Time cannot take us out of time.
Just as every drop of the ocean carries the taste of the ocean, so does every moment carry the taste of eternity.
The timeless knows the time, the time does not know the timeless.
Eternity in time is mere repetitiveness.
In the timeless the words 'for ever' have no meaning.
Without memory and expectation there can be no time.
Once you are well-established in the now, you have nowhere else to go.
Do what you believe in and believe in what you do. All else is a waste of energy and time.
Between the remembered and the actual there is a basic difference which can be observed from moment to moment. At no point of time is the actual the remembered. Between the two there is a difference in kind, not merely in intensity. The actual is unmistakably so.
The actual is real, while there is a good deal of uncertainty about the remembered.
What makes the actual unique? Obviously, it is your sense of being present. In memory and anticipation there is a clear feeling that it is a mental state under observation, while in the actual the feeling is primarily of being present and aware. )

( An olmadan, zaman olmaz; ancak, sonsuz zaman olmadan da ân'a ilişkin düşünüş olmaz. )

( ZAMAN ve/değil/yerine/||/<>/< AN

Kaygının neden oldukları, olabilecekleri ve ortadan kaldırılmasındaki araç ve çözümlerin merkezinde, zaman ve algı yönetimi bulunur.

Geleceğin olumsuzu olan ve "Ya ..." ile başlayan düşünce, söz ve kaygıların yanlışlığı ve yanıltıcılığını da ancak yoğunlaşılması gereken iki düşünce üzerinde/n aşabiliriz. Birincisi, en az %51 olmak üzere, ŞU AN'da ve BURADA bilincinin yanı sıra, ikinci olarak, %46-48 oranında da geleceğin belirgin ve olumlu bakışı olan "... İSTİYORUM." düşüncesi ve sözüyledir. Tabii, tortuları, bahaneleri, mazeretleri, yani "... da"/"... ama" sözlerinin tamamen devre dışı tutulmasıyla.

Geçmişin olumsuzu olan "Keşke ..." düşünce ve sözü, hiçbir zaman düşünülmeyeceği gibi, geçmiş ve değişmezliğini ancak geçmişin olumlu deneyimlerini, "İyi ki ..." düşünce ve sözüyle, isabet kaydedilmiş, olumlu durumlar, kayıtlar, süreç ve sonuçlarla dengeleyebiliriz.

"Belirsiz" olan geleceğin belirli kılınmasını da, "Değişmez" olan geçmişin tatminkârlığını da şu anda ve buradaki bilincimiz belirlemektedir. Yaşanmış ve "değişmez" olanların pişmanlığı ya da yaşanmamış ve "belirsiz" olan belirginliğini, ancak ve ancak şu anda ve buradaki %99'lara çıkarılabilecek düşünce, eylem ve tutumlarımızla, direncimizle[ihtiyârımızla] belirleyip, geri kalan sürecin de isteklerimizle/istencimizle[irâde] doldurulması, anlamsız ve değersiz kaygıların ortadan kalkması, daha verimli bir yaşam ve kendilik deneyiminin verimliliğiyle taçlanacaktır.

Kaygının ortadan kalkmasındaki en önemli yani öncelikli bilgi ve uygulama, pek alışık olmasak bile mutlaka sürekli anımsanması ve devrede tutulması gereken, bilinemeyecek olanların varolduğu ve bilinemeyecekleri yönündeki teslimiyet ve tevekkülümüzdür. Bu, ilk başta ve çoğumuz için pek geçerli ve olanaklı "görülmese" bile hep birlikte yaşıyor olduğumuz halde, her birimizin, "kendini öncelikli ve ayrıcalıklı görerek", "sürekli ve tek kazananın kendimiz olması gerektiği" "düşüncesi/zannı", tavrı ve tutumu kadar yanlış ve yanıltıcı, bir başka ötekileştirici ve birbirimizden uzak düşürücü büyüklükte bir tutum olamaz.

Bir başka kaygı verici ve büyük yanlışlardan biri de, hepimizin, kendi ve yakınları için, aynı anda, "en"leri istemesi, dilemesi ve dile getirmesidir. Herşeyin "en güzeli"ni, "en baştakini/tepedeki"ni, "en değerlisi"ni, "en başarılısı"nı, "en güçlüsü"nü, "en büyüğü"nü, sürekli diline dolamış bir birey ve toplum için de refah ve ferah söz konusu değildir ve hiçbir zaman da olmayacaktır.

Olan biten herşeyin uclarında ve uçurumlarında dolaşmanın, iddia sahibi olmanın, bir anlamının, bir değerinin olmayacağını, teknolojinin hızlı gelişimi ve konforun artmasındaki yanılgının taşıdığı, ne ve "ne kadar" yaşanılacak olursa olsun, her şeyi ve herkesi, sonuç odaklılıkla, süreci, bir şeyleri, başlamadan bitirmenin peşinde koşulduğu, yaşamın, tavında, kıvamında, hızlı gitmek yerine yavaş yaşamanın değeri bilinmediği, önceliği yaşanmadığı sürece daha da anlamsız bir kartopu-çığ ilişkisine döneceğini görememenin bedelleri, her ne kadar istenilmese de ne yazık ki, gerçek anlamda "kaygılanmamızı" gerektirecek çok büyük sorunların oluşacağına ve çığ altında kalarak, ezilerek yok olunacağına bir kanıttır.

"En büyük" ya da tek kaynağı "merak" olan, ancak sonuçların değer gördüğü niteliksiz "sorgulamaların" da ne içeriği, ne süreci, ne de sonucu, kişileri ve toplumları hiçbir nitelikli sonuca götürmeyeceği gibi, kendi, yakınları, vatanı, toprağı, bayrağı, sancağı, dili ve geleceği için "kaygılanılması" gereken bir durumu da ortaya sermektedir.

"Geleceği/ni merak eden/ler,
fallara değil mezarlıklara baksın!"


Bireysel ve toplumsal olarak "kaygılanmak" durumunda kalacağımız olumsuz durumları, zihnimizin üst köşelerinde, kenarda tutmak üzere, tekrar kaygının çözümlerine yönelik kişisel yönetim bilgilerimize geri dönelim...



Kaygı DEĞİL/YERİNE Saygı - B (bile değil) )

( [daha iyi olabilmek için zihnin yönlendirilmesi gereken] Olumsuz/sorunlu/yetersiz/hasta(lıklı) vb. durumlarda. İLE/VE/||/<>/DEĞİL/YERİNE Olumlu/mutlu/yeterli durumlarda. )

( [Odaklanılması gereken] Daha az. İLE/VE/||/<>/DEĞİL/YERİNE Daha çok. )

( )

( En mutsuz kişi, geçmiş ve/ya da geleceğe (fazla) odaklı olandır. )

( TARFET-ÜL-AYN: Bir kere göz açıp kapayıncaya kadar olan AN.
ÂNÂT, LÂHZE: An. Göz ucu ile bir kere bakıncaya kadar geçen zaman.
VEHLE: Dakika, An. ["O günün vehrinde" DEĞİL "O günün vehlinde"] )

( RÛZİGÂR/ZAMAN ile/ve/<>/değil/yerine DEM )

( [not] TIME vs./and/<>/but MOMENT )

( TEMPS avec/et/<> MOMENT, NUANCES )

( ZEIT mit/und/<> MOMENT )

( TEMPUS cum/et/<> ... )

( TIEMPO con/y/<> MOMENTO/RATO )

( TEMPO con/e/<> ATTIMO/MOMENTO )

( KALA ile/ve/<>/değil/yerine ZEN )

( ... ile/ve/<>/değil/yerine LAN )


- ZAMAN ile ARASIZLIK

( TIME vs. WITHOUT INTERRUPTION )


- ZAMAN ile/ve/değil EŞİK


- ZAMAN ile/ve/= FIRSAT

( TIME vs./and/= OPPORTUNITY )


- ZAMAN ile GÖRELİ ZAMAN

( TIME vs. RELATIVE TENSE )


- ZAMAN ve/||/<>/< HAREKET ve/||/<>/< DEĞİŞİM

( Zaman, hareketin ölçüsüdür ve değişimin tanımlanma çabasıdır. )

( TIME and/||/<>/< MOVEMENT and/||/<>/< ALTERATION )


- ZAMAN ve/||/<> İRFAN


- ZAMAN ile/ve SABIR

( Zamanı gelmeden görürsek, yanarız. )

( TIME vs./and PATIENCE )


- ZAMAN ile SAHİB-İ ZAMAN

( AKILLARINDAN GEÇİRDİKLERİ KÂİNATTA OLUŞMAYA BAŞLAYAN KİŞİ | ALLAH'IN AYNASIDIR )


- ZAMAN ile SAMAN

( Evvel. İLE/VE/||/<> Kalbur.
[Evvel, zaman içinde. İLE/VE/||/<> Kalbur, saman içinde.] )


- ZAMAN ile/ve/<> SEVGİ

( Sevdiklerinize zaman ayırın! Yoksa, zaman, sizi sevdiklerinizden ayırır. )

( TIME vs./and/<> LOVE )


- ZAMAN değil/yerine/= SÜREY


- ZAMAN ve/<> UZAY

( Zaman ve uzayın kökeni, her bir neden-sonuç zincirinin ilk nedeni olarak deneyimlenebilir. )

( Bir kez zaman ve uzayı gerçek olarak kabul etmişseniz, kendinizi de ufacık, önemsiz ve kısa ömürlü sayacaksınız. )

( Zaman ve uzayın içinde değilsiniz, zaman ve uzay sizin içinizdedir. )

( Tüm uzay ve zaman, zihindedir. )

( Siz, uzay ve zaman ötesisiniz! )

( Zaman ve uzay zihinde, zihne ait olduklarından, siz zaman ve uzayın ötesindesiniz, ebedi ve her yerde hazır olan. )

( The origin and the end of all manifestation, the root of time and space, the prime cause in every chain of causation.
Once you accept time and space as real, you will consider yourself minute and short-lived.
Space and time are in you and not you in space and time.
All space and time are in the mind.
You are beyond space and time.
Time and space are in the mind, you are beyond time and space, eternal and omnipresent. )

( Sonsal Sınıflama[Kategori] değildir![bkz. KANT] )

( TIME and/<> SPACE )


- ZAMAN ile/ve/<> VAKİT/ÇERLİK[dvnlgttrk]

( ... İLE/VE/<> Özel bir dilim. )

( Vakit, idrak sahibinedir. )

( Vakit, keskin kılıçtır. )

( Zaman onları ifnâ etmez, vaktin içinde vakti yaşayanlara ibn'ül-vakt denilir. )

( Zaman, insana emanettir. )

( Yarın ya da yarına bırakmak tarikat halinden değildir. )

( SA'AT-İ VAHİDEDİR ÖMR-İ CİHAN SA'ATİ TAATE SARFEYLE HEMAN )


- ZAMAN ile YALIN ZAMAN

( ABSOLUTE TENSE )


- ZAMAN ile ZAMAN (ANLAMSAL)

( TIME (SEMANTIC) )


- ZAMAN ile/ve ZAMANDA (OLAN)


- ZAMAN ve ZAMANE'DEN ŞİKÂYET


- ZAMAN ve/<> ZEMİN/MEKÂN/YER

( İnsan, mekândan, zamana geçiştir. )

( Terazi var, tartı var, herşeyin bir zamanı var. )

( Bazı işlerde/hizmetlerde de zaman ve zemin gözetmek olmaz. )

( Varolanlar'ı birbirine göre belirleyen koordinatlar. )

( İrfân'ın göstergesi, doğru/uygun zaman ve zemine göre konuşmak ve hareket etmektir. )

( İşitme. VE/<> Görme. )

( Nesnelerin ard ardalığı. VE/||/<> Nesnelerin yan yanalığı. [GERÇEK/LİK] )

( TIME and/<> PLACE )


- ZAMANA YAYMAK ile/ve/<> SONRAYA BIRAKMAK


- BİTİŞİKLİK:
ZAMANDA ile/ve/||/<> MEKÂNDA ile/ve/||/<> KOŞULLARDA


- ZAMANDA OLUR değil ZAMANLA OLUR


- ZAMAN('DA) ile/ve/<> AN('DA)

( Kul. İLE/VE/<> Allah. )

( Gövdede ve zannında. İLE/VE/<> ... )


- ZAMANI ARTIRMAK ile/ve/<>/değil ETKİ ALANINI GENİŞLETMEK


- ZAMANI DEĞİL" ile "SIRASI DEĞİL"


- ZAMANI DURDURMAK ile/ve/||/<> ZAMANDA YOLCULUK ile/ve/||/<> ZAMANDAN KAÇMAK ile/ve/||/<> ZAMANI HİSSETMEK ile/ve/||/<> ZAMANI BIRAKMAK

( Öperek. İLE/VE/||/<> Okuyarak. İLE/VE/||/<> Müzik dinleyerek. İLE/VE/||/<> Yazarak. İLE/VE/||/<> Soluk alarak. )


- ZAMANI GELDİĞİ ZAMAN ... değil ZAMANI GELDİĞİNDE ...


- ZAMANI GELİRSE" ile/ve "ZAMANI GELDİĞİNDE"


- ZAMANI:
NEREDE GEÇİRDİĞİMİZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NASIL GEÇİRDİĞİMİZ

( Gövdemizle ilişkilidir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Anlığımızla(zihnimizle) ilişkilidir. )

( Nicelikseldir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Nitelikseldir. )


- ZAMANI ÖLDÜRMEK" ile/değil "ZAMANI DEĞERLENDİRMEK"


- ZÂMÂN-I/ASR-I SAADET

( HZ. MUHAMMED'İN YAŞADIĞI DÖNEM | ÖMRÜNÜ SAADETE KAVUŞTURAN KİŞİ )


- ZAMANIM YOK" ile/ve/değil/||/<> "ÖNCELİĞİM DEĞİL"


- ZAMAN(IM) YOK ile/değil ÖNEM VERMİYORUM


- ZAMANIN:
ALTI ile/değil/yerine/>< ÜSTÜ

( Helâk. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Vakit. )


- ZAMANIN, DÜŞÜNÜLMESİNDE/DEĞERLENDİRİLMESİNDE:
ÖNCELİK ve/||/<> SIRALAMALARI


- ZAMANIN EL VERDİĞİNCE değil ZAMAN EL VERDİĞİNCE

( "ZAMANIN EL VERDİĞİ KADAR" demek üzereyken "ZAMANIN" diye başlayıp bu sözü kullandıktan sonra bir anda zihne başka bir sözün gelmesiyle hızla yön değiştirerek ifadenin bozulmasıyla oluşur. [Dli yanlış kullanmaktan değil bazen konuşma koşullarının çoklu etkileri altında sözcükler arasında karmaşalar yaşanabilir.] )


- ZAMANIN:
"GEÇMEMESİ" ile "YETMEMESİ"

( Sevdiğin, yanında değilse. İLE Sevdiğinin yanında. )


- ÖĞRENME/ÖĞRENENLER:
ZAMANINDA ile/ve/||/<> OTORİTEDEN ile/ve/||/<> DENEYEREK ile/ve/||/<> YAŞAMDAN ile/ve/||/<> YAŞAMDAN BİLE (ÖĞRENEMEME/ÖĞRENEMEYENLER)

( İndirimli fiyattan. İLE/VE/||/<> Özgürlük bedeliyle. İLE/VE/||/<> Etiket fiyatından. İLE/VE/||/<> Gecikme zammıyla. İLE/VE/||/<> Boşa geçmiş, koskoca bir yaşamla. )


- ZAMANINDA ORADA/YERİNDE OLMALI!


- ZAMANINDA YA DA ZAMANSIZ SÖYLENMİŞ SÖZLER ile/ve GERÇEK YA DA YANLIŞ SÖZLER ile/ve HOŞ YA DA ACI SÖZLER ile/ve YARARLI YA DA YARARSIZ SÖZLER ile/ve NAZİK VE GÜCENDİRİCİ SÖZLER

( WORDS AT THE RIGHT TIME OR UNTIMELY vs./and TRUE OR FALSE WORDS vs./and NICE/SWEET OR GRIEF WORDS vs./and BENEFICIAL OR USELESS WORDS vs./and POLITE AND OFFEND WORDS )


- ZAMANINI:
"ÇALMAK" ile/değil ALMAK


- ZAMANI/VAKTİ HARCAMAK değil/yerine ZAMANI/VAKTİ KULLANMAK


- Zamanında KONUŞ!!!


- ZAMANSALLIK ile TARİHSELLİK


- ZAMAN/SIZ/LIK ile/ve DÖNEM/SİZ/LİK

( TIME vs./and PERIOD )


- ZAMANSIZLIK ile/ve/değil/||/<> ZAMANSIZLIK

( Düşüncesi/kavram. İLE Bireyin ayırabileceği sürenin bulunmamasındaki "gerekçe/bahane/mazeret". )


- ZAMÂN/ZEMÂN[Ar. çoğ. EZMİNE] ile ZAMÂN[Ar.]

( Zaman, vakti, çağ, devir. | Süre, mehil. | Mevsim. | Fiillerde, geçmiş, şimdiki, gelecek ve geniş zamanlardan her biri. İLE Kefil olma, kefillik. | Bir şeyin mislini ya da değerini vermek üzere zarara karşı kefil olma, garanti. )


- ZAMBEZİ IRMAĞI ile ...


- ZÂMİN[Ar.] ile ZAMÎN[Ar.]

( Tazmine zorunlu olan, kefil. İLE Tazmîn eden, kefil olan. )


- ZÂMİR[Ar.] ile ZAMÎR[Ar. çoğ. ZAMÂİR]

( Neyzen, düdük çalan. İLE İç, içyüz. | Kalp, vicdan. | Gönülde gizli olan sır. | [dilbilgisinde] Adın yerini tutan sözcük. )


- ZAMK ile LAK/LAKA[İt. < Fars.]

( Akasya, kitre, süsleğen gibi bazı ağaçların kabuklarından sızarak donan, renksiz ya da sarı kırmızımtırak renkte, biçimsiz nesne. İLE Uzakdoğu'da yetişen amerikaelmasından çıkan yapıştırıcı. )

( LAKE: Laka ile cilâlanmış eşya. )


- ZAN BI ART ile GEÇİT
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Koçngar/Qoçngar başı ile Balasagun arasındaki bir dağ geçidi. İLE ... )


- ZAN (ETMEK) ile/ve/||/<>/> İDDİA (ETMEK)


- ZAN ETMEK ile/ve/||/<> ÜMİT ETMEK


- ZAN:
"ÖNE SÜRÜLEBİLECEK BİR ŞEY"
değil
ANCAK, KABUL EDİLECEK BİR ŞEY


- ZAN ile/değil ATIF


- [ne yazık ki]
ZAN ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> İFTİRA


- ZAN ile/ve/değil/yerine KANAAT


- ZAN ile/ve/||/<>/> SAFSATA


- ZAN değil/yerine/= SANI


- ZAN ile/ve/değil/yerine/<>/>< SEN


- ZAN değil/yerine/>< ZEN


- ZANAAT [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- ZANBAK değil ZAMBAK

( Doğruları aşağıdaki biçimdedir! "..." bulunan yerlerde ayrık(yanlış) halini düşününüz! )

( YAZIM(İMLÂ) KILAVUZU! | KÖKENBİLİM/ETİMOLOJİ )

( Masumiyeti simgeler. )

( LILIUM )


- ZANGIR ZANGIR / ZINGIL ZINGIL / ZINGIR ZINGIR (TİTREMEK)


- ZANLI ile SANIK

( Bir suç dolayısıyla sorguya çekilen. İLE Aleyhine ceza davası açılan. )

( MAZNÛN[< ZANN] ile ... )

( SUSPECT vs. ACCUSED )


- ZANN[Ar.] ile/= GÜMÂN[Fars.]


- ZAN(N) ile/değil/yerine/>< İLM/İLİM


- ZÂNN[Ar.] ile ZANN/ZAN[Ar. çoğ. ZUNÛN]

( Zannedici, sanan. İLE Sanma, sanı, sezme. | Şüphe, işkil. )


- ZANNETME! ile/ve/||/<> FARZ ETME! ile/ve/||/<> SOR! ile/ve/||/<> SÖYLE!


- ZANNETMEDEN ÖNCE ve/<> YARGILAMADAN ÖNCE ve/<> YARALAMADAN ÖNCE ve/<> KONUŞMADAN ÖNCE

( Öğren! VE/<> Anla! VE/<> Hisset! VE/<> Düşün! )


- ZANNETMEK/ZEHAP[Ar.] ile ZAMMETMEK[Ar.]

( Sanı, kuşku/şüphe. İLE Katmak. )


- ZAP ZAP ile RAP RAP
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Adımların hızlı atılmasına ilişkin yansıma bir ilgeç. İLE Adımların atılmasına ilişkin yansıma bir ilgeç. )


- ZAR-ZOR (HALLETMEK)


- ZAR ile ZAR[Ar. çoğ. ZURÛ']

( İnce deri. İLE İnek vb. hayvanların memesi. )


- ZAR' ile -ZÂR[Fars.] ile -ZÂR[Fars.]

( Meme. | Süt veren hayvan memesi. İLE Ağlayan, inleyen. | Zayıf, dermansız. | İnleme, ağlayış. İLE Adlara eklenerek yer adı bildirir.[ÇEMEN-ZÂR: Çimenlik. | GÜL-ZÂR: Güllük. | LÂLE-ZÂR: Lâle bahçesi.] )


- ZARÂFET ve IŞILTI ve GÜZELLİK

( Zarâfet, devingen bir güzelliktir. )

( Zarâfet, doğa tarafından verilmeyen, ancak özne tarafından yaratılan güzelliktir. )

( Zarâfet, her zaman, yalnızca özgürlüğün devindirdiği biçimin güzelliğidir. )

( Her türlü güzellik, gerçek ve görünen devinimin yalnızca bir özelliğidir. )


- ZARÂFET ile/ve/<> LETÂFET


- ZARÂFET ve/||/<> ONUR

( Güzel bir ruhun anlatımı. VE/||/<> Yüce bir zihniyetin anlatımı. )

( Erdemden beklenilen, zarâfet değil onurdur. )


- ZARÂFET ve/||/<> SANATSALLIK


- ZARÂFET ve/||/<> SÜKÛNET


- ZARÂFET ile/ve/||/<>/> ZİYÂFET ile/ve/||/<>/> ZİYÂRET


- ZARAR/HASAR:
CANA ile/değil/yerine MALA


- ZARAR ile/değil/yerine DAHA AZ ZARAR


- ZARAR ile HASAR

( Her mazarrata, mazeret bulmanın sonu yoktur. )

( DAMAGE/HARM vs. HAVOC )


- ZARAR ile/değil/yerine KARAR

( Çoğu. İLE/DEĞİL/YERİNE Azı. )


- ZARAR ile/değil/yerine SAKINCA


- ZARAR ile ZIRAR

( ... İLE Zarara zararla karşılık verme. )


- ZARARLI/YANLIŞ/KÖTÜ/GÜNAH/HARAM AMA ... ile/değil/yerine ... VE ZARARLI/YANLIŞ/KÖTÜ/GÜNAH/HARAM


- ZARARLI SABİT GELENEĞE SAPLANMA değil/yerine/>< YARARLI SABİTİN TAKLİDİ


- ZARARLI ile ZARARSIZ

( HARMFUL vs. HARMLESS )


- [ne yazık ki]
ZARARLILARIN TÜKETİMİNDE:
(")İLGİLİ(/LİK)(") ile/ne yazık ki/<>/> ALICI(/LIK) / MÜŞTERİ(Sİ OLMA) ile/ne yazık ki/<>/> BAĞIMLI(/LIK)

( Başlangıçta. İLE/NE YAZIK Kİ/<>/> Ortada. İLE/NE YAZIK Kİ/<>/> İleride. )


- ZARARSIZ OLMAK ile/ve/değil/yerine/<> HİZMET ETMEK


- ZARARSIZ OLMAK ile/ve/||/<>/> YARARLI OLMAK


- ZARARSIZ ile MASUM


- ZARARSIZ ile ZARARSIZ

( HARMLESS vs. HARMLESS )


- ZARF
MAZRUF ile/ve/=/||/<> MEKTUP


- ZARÎ[Ar.] ile ZARÎ[Ar.] ile ZÂRİ'[Ar.] ile ZÂRÎ[Ar.]

( Kanı durmayan damar. İLE Memesi büyük olan. İLE Ekin eken, çiftçi. İLE Ağlayıp sızlama. )


- ZARÎFE[Ar.] ile ZÂRİFE[Ar.]

( Zarif şey. İLE Fazla, gereksiz söz. )


- ZARLA-ZORLA


- ZARR[Ar.] ile ZÂRR[Ar.] ile ZARR[Ar.] ile ZAR[Ar.]

( Zarar. İLE Zararlı. İLE Zarara neden olan. İLE İnce perde ya da örtü. | İnce ve yumuşak yaprak biçimindeki organlar ya da örgen bölümleri, çeper. | Birbirine sımsıkı yapışık hücre ya da moleküllerden oluşan ve bitkilerin çeşitli bölümlerini bir kın gibi saran ince tabaka, cidar, çeper. | Tavla ve başka oyunlarda kullanılan nesnelerden küp olarak yapılan ve altı yüzünde, birden altıya kadar benekler bulunan oyun aracı. )


- ZARUNLU:
ZARURÎ ile/ve/değil ZORUNLU

( Bazı/çoğu sözler hatalı seslendirildikleri için değil konuşurken, birbirine yakın ya da eş iki sözcüğü bir anda söyleme ya da birini söyleyecekken ani bir karar ve hızla ötekine geçme sonucu çıkan söz(cük)lerdir. )


- GEREKSİNİMLER:
ZARÛRÎ ile/ve/||/<>/> HÂCÎ ile/ve/||/<>/> KEMÂLÎ

( Yaşamak için gerekli olan beslenme ve güvenlikle ilgili gereksinimler. İLE/VE/||/<>/> Zorunlu olmayan, ama varoluşu, insanı rahatlatan unsurlara duyulan gereksinimler. İLE/VE/||/<>/> Kişilerin kaygılarını ve estetik beklentilerini karşılayan gereksinimler. )


- ZÂT ve/<> KİŞİ

( Kişi, öze/zâta kanıt/burhan eylenmiş. )


- ZÂT ile/ve/<> MEVCUD


- ZÂT ile/ve/||/<>/> SIFAT ile/ve/||/<>/> EFAL ile/ve/||/<>/> ESÂR[< ESER]

( Öz/İnsan. VE/||/<>/> Bilgi. VE/||/<>/> Eylem. VE/||/<>/> Yapıt/eser. )


- ZÂTEN" değil/yerine BİLİNDİĞİ GİBİ/MÂLUM


- ... ZÂT-EN değil/yerine/>< ... BİLİYORSUNUZ


- ZÂT[Ar.]-EN[Fars.][<>/||/>< SIFAT-EN] değil/yerine/=/: ÖZCE, ÖZ OLARAK, ÖZÜ İTİBARİYLE["doğrusu" değil!]
[<>/||/>< SIFATEN: görünüşçe, görünüş olarak, görünüşü itibariyle]

( NOUMENON vs./||/<>/>< PHENOMENON )

( I vs./||/<>/>< ME )


- ZATİ[Ar.] ile ZATÎ[Ar.] ile ZÂTÎ[Ar.] ile Zâtî[Ar.]

( Zâten. İLE Kendine özgü. İLE Kendiyle ilgili, kendine ait, kişilik, özlük, özel. İLE Ünlü Türk şairi. [1471 - 1546] )


- ZÂT-ÜL-HARÂŞİF-İL-MÜŞA'ŞAA[Ar.] ile ...

( Cildi, mineli ve kemikli olan balık sınıfı. )


- ZÂT-ÜS-SEDÂYÂ-Yİ BAHRİYYE[Ar.] = SIRÉNIENS[Fr.] = ...

( Denizyılanı gibi memeliler sınıfı. )


- ZAVALLILAR ile/değil/yerine/>< KİŞİLER

( Sadece, güc(ün)e/olanaklar(ın)a "saygı gösterir". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Herkese saygı gösterir.
Çoğunlukla dedikodu yapar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Düşüncelerini açıkça paylaşır.
Sadece, çıkarları olduğunda yardımseverdir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kibar ve her zaman yardımseverdir.
Gösterişin hastasıdır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gösterişi sevmez.
Kolay söz verir, nadiren tutar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Verdikleri sözü tutmak için çabalar.
İlgi manyağıdır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Alçakgönüllüdür. )


- ZÂVİYE ile KÖŞE | AÇI | KÜÇÜK TEKKE

( KÖŞE | AÇI | KÜÇÜK TEKKE )


- ZÂVİYE ile/||/<> ZÂVİYE MUSATTAHA

( Açı. İLE/||/<> Düzlemsel açı. )


- ZAY'A[Ar. < ZIYÂ/ZIYA'] ile ZAYÂ'[Ar.]

( Binasız arsa. | Geliri olan bina. | Tarla, çiftlik. İLE Elden çıkma, yok olma, kaybolma. )


- ZÂYİ/ZİYAN[Ar.] ile ZEVÂL[Ar.]

( Yitik, kayıp. İLE Yok olma/edilme. | Suç, kabahat, sorumluluk. | Bozulma. | Öğle vakti. )


- ZÂYİ/ZİYAN[Ar., Fars.] değil/yerine/= YİTİK/KAYIP/ZARAR


- ZAYİÇE ile ...

( Yıldızların belirli zamanlardaki yerlerini gösteren cetvel. )


- ZAYIF ya da GÜÇLÜ ile/değil/yerine ZEKİ

( İntikam alır. YA DA Affeder. İLE/DEĞİL/YERİNE Görmemezlikten gelir. )


- ZAYIF/GÜÇSÜZ OLANI:
"CEZALANDIRMAK" değil KAYITSIZLIK


- ZAYIF ile/değil DUYARLI/LIK


- ZAYIF[Ar. < ZA'ÎF] ile/ve/||/<> KADİT[Ar. KADÎD]

( Eti, yağı az olan, sıska, cılız, arık (insan ya da hayvan). | Görevini yapacak kadar yeterli gücü olmayan. | Sağlamlığı, dayanıklılığı olmayan. | Önemli, güvenilir olmayan. | Çok az. | Enerjisi, etkisi, yoğunluğu az olan. | Başarısızlığı gösteren not. | Bilgi yönünden yeterli olmayan, yeteneksiz. | Kişilik ve ruhsal yönden gereği kadar güçlü olmayan. İLE/VE/||/<> Çok zayıf. | İskelet. )


- ZAYIF ile/değil NAİF


- ZAYIF ile/ve/değil/||/<> SAVUNMASIZ


- ZAYIFLAMA ile/ve/<> "ÇÖKME"


- | ZAYIF/LAR ile/ve/<> "ZEKİ/LER" |
ile/değil/yerine/><
GÜÇLÜ/LER

( | İntikam alırlar. İLE/VE/<> Başkasını umursamazlar, yok sayarlar. | İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Affederler. )

( [not] | Revenges. vs./AND/<> Don't cares the others. | vs./BUT/>< Forgives. )

( [not] | WEAK/S vs./and/<> "SMART/S" | vs./but/>< POWERFULL/S )


- ZAYIF/LIK ile/ve/değil/yerine GÜÇSÜZ/LÜK

( [not] WEAK vs./and/but POWERLESS
POWERLESS instead of WEAK )


- ZAYIFLIK" ile/değil KİŞİLİKLİ/OMURGALI KALMAYI YEĞLEMEK

Bugün[10 Temmuz 2025]
itibariyle 29.581 başlık/FaRk ile birlikte,
29.554 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(118/120)