Bugün[10 Temmuz 2025]
itibariyle 29.581 başlık/FaRk ile birlikte,
29.554 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(82/120)


- ... OLACAĞINI TAHMİN ETMİYORUM değil SANMIYORUM


- OLAĞAN GERİBİLDİRİM(REFLEKS) ile/ve/değil BEYİN TRAVMASI

( [Bilinci kapalı bir hastanın, (olası/çeşitli) fiziksel tepkilerinin anlamı için ayağın tabanı gıdıklanınca, ayak parmakları...] İleri doğru kasılıyorsa. İLE/VE/DEĞİL Geriye doğru kasılıyorsa. )


- OLAGELEN ile/ve/> SÜREGİDEN

( Geçmişten bugüne. [değiştirip değiştirilememesi ayrı bir konu olmak üzere...] İLE/VE/> Geçmiş de (bazen/kısmen/tamamen) içinde olmak üzere, bugün de devam eden ve etmesi olası olan. )


- OL(A)MADIĞIMIZ GİBİ OLMAK/OLMAYA ÇALIŞMAK ile/değil/yerine OLDUĞUMUZ GİBİ OLMAK


- OLAMAZ/OLMAMALI!:
ZEKÂSIZ VE AKILSIZ SEVGİ ile SEZGİSİZ ZEKÂ

( Köleliğe yol açar. İLE Diktatörlüğe yol açar. )


- OLAN/HÂDİS ile/>< SONRADAN OLAN


- OLAN/OLACAK OLAN ile "ŞU/ŞÖYLE OLURSA, ŞU/ŞÖYLE OLUR" DÜŞÜNCESİ

( BEING/WILL BE vs. THE IDEA OF "IF THAT HAPPENS, HAPPENS LIKE THAT" )


- OLAN ile/ve/<>/değil/yerine OLABİLEN

( Evren/dekiler. İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE İnsan... )


- OLAN ile/ve/||/<>/> OLAĞAN


- OLAN ile/ve/<>/||/hem de ÖLEN ile/ve/<>/||/hem de YANAN ile/ve/<>/||/hem de YENİLEN

( Hiçbirine, çözüm yoktur. )


- OLAN ile/ve/||/<>/>< OL(MA)MASI GEREKEN


- OLAN <>/>< OLMAYAN

( (olduğu) Kadar. <>/>< (olmadığı) Kader. )

( Yapar/yapıyor. <>/>< Bakar/bakıyor. )


- OLAN ile/ve/||/<> ORAN


- OLAN ile YAPILAN

( BEING vs. DOING/MAKING )


- ... OLANAĞI ..:
SUNMAK ile/ve/||/<> TANIMAK


- OLANAK/İMKÂN ile/değil/yerine KİŞİ/İNSAN


- OLANAK ile/ve/||/<> BENZERLİK


- OLANAK ile/ve/değil/<>/> ÇÖZÜLME


- OLANAK = İMKÂN = POSSIBILITY[İng.] = POSSIBILITÉ[Fr.] = MÖGLICHKEIT[Alm.] = POSSIBILITAS, POTENTIA[Lat.] = POSIBILIDAD[İsp.]

( İMKÂN: Mekân yaratmak. )


- OLANAKLAR ve/||/<>/>/< GELİŞME HAKKI


- OLANAKLARIN/KAZANIMLARIN/SORUNLARIN:
İÇİNDE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< EŞİĞİNDE
(OLMAK/OLMAMAK)


- OLANAKLI:
GENÇLİĞİNDE, YALNIZLIĞINI VE YAŞLILIĞINI YAŞAMAK ile/ve/||/<> YAŞLILIĞINDA, TOPLUMSALLIĞINI VE GENÇLİĞİNİ YAŞAMAK


- OLANAKLI ile/ve/değil YANLIŞ DEĞİL/OLMAYACAKTIR


- OLANAKLILAŞTIRMA ile/ve/||/<>/> KOLAYLAŞTIRMA


- OLANAKLILIK ile/ve/<> GEÇERLİLİK


- OLANAKLILIK ile/ve/<> GERÇEKLİK


- OLANAKLI/LIK ile/ve/||/<> SONSUZ/LUK


- OLANAKLILIK/OLANAKSIZLIK ile/ve YETERLİLİK/YETERSİZLİK

( POSSIBILITY/IMPOSSIBILITY vs./and SUFFICIENCY/INSUFFICIENCY )


- OLANAKSIZ ile/değil/yerine/>< OLANAKLI

( Olasılıksız. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Olasılıklı. )

( Farkı, kararlılıktadır. )

( MUHAL ile/değil/yerine/>< MÜMKÜN )


- OLANAKSIZI İSTEMEK


- OLANAKSIZ(İMKÂNSIZ) ile/değil/yerine OLANAKSIZ(İMKÂNSIZ) GİBİ BİR ŞEY

( Olanaksızı isterseniz, size kim yardım edebilir? )

( ÖZDEŞLİK İLKESİ | ÇELİŞMEZLİK İLKESİ | ÜÇÜNCÜ OLASININ/ŞIKKIN OLANAKSIZLIĞI )

( If you ask for the impossible, who can help you? )


- OLANAKSIZLAR değil OLANAKSIZLIKLAR


- OLANAKSIZ/LIK / OLANAKLI/LIK ve/<> KARARLI/LIK

( Aralarındaki tek fark, kararlılık derecesindedir. )


- OLANAKSIZLIK ile/değil İZİN VERMEME

( [not] IMPOSSIBILITY vs./but NOT TO ALLOW )


- OLANAKSIZ/LIK ile/değil/yerine OLANAKLI/LIK

( Aralarındaki tek fark, kararlılık derecesindedir. )


- OLANI/ELDEKİNİ:
BEĞENMEMEK ile/ve/<>/değil/yerine DAHA İYİSİNİ İSTEMEK


- OLANI BİLİRİM/BİLEYİM ile/ve/||/<>/< OLMASI GEREKENİ (")BİLEBİLİRİM(")/BİLEYİM

( Aristoteles. İLE/VE/||/<>/< Platon. )


- OLANI BİLMEK ve/||/<>/>/< ORANI BİLMEK


- OLANIN, ZARARI değil/yerine/>< OLMASI GEREKENİN, YARARI


- OLANLA(RLA) / OLDUĞU KADARIYLA:
TATMİN/MUTMAİN OLMA(MA)K ile/ve/değil/yerine/||/<> YETİNME(ME)K


- ...:
OLARAK GÖRMEMEK ile/ve/||/<>/< KABUL ETMEMEK


- ... (OLARAK) GÖRÜLÜR ile ... (OLARAK) GÖRÜNÜR


- OLASI (BİR DURUM/SÜREÇ/YANLIŞLIK/KAZA/SONUÇ) ile/ve/değil/yerine OLASI(LIKLI) (BİR DURUM/SÜREÇ/YANLIŞLIK/KAZA/SONUÇ)


- OLASI) BİR OLUMSUZLUĞU/KAYIBI:
"ESAS ALMAK" değil/yerine ...'YI DA ÖNGÖRMEK/DEĞERLENDİRMEK


- OLASILIĞI DÜŞÜNMEYE BAŞLAMAK ile/ve OLASILIĞIN YÜKSEK OLMASI

( TO BEGIN TO THINK ABOUT PROBABILITY vs./and HIGH PROBABILITY )


- ... OLASILIĞI:
YÜKSEKTİR ile/ve/||/<>/> YÜKSELİR


- OLASILIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< DENEYİM


- OLASI/LIK ile/ve/||/<> GÖRELİ/LİK


- OLASILIK = İHTİMALİYET = PROBABILITY[İng.] = PROBABILITÉ[Fr.] = WAHRSCHEINLICHKEIT[Alm.] = PROBABILITAS[Lat.] = PROBABILIDAD[İsp.]


- OLASILIK ile/ve/değil/ne yazık ki "NİYET OKUMASI"


- OLASILIK ile/ve/||/<>/> TEDBİR


- OLASILIKLARI DÜŞÜNMEK/HESAPLAMAK ile "ŞOM AĞIZLILIK"


- OLAY "AÇLIĞI" ile/ve/değil/||/<>/< ONAY AÇLIĞI


- OLAY/OLGU/DURUM ile/ve/||/<>/>< YADSIMA


- OLAY UFKU ile/ve/<> ERGOSFER

( EVENT HORIZON ile/ve/<> ERGOSPHERE )

( )


- OLAY ve/değil/||/=/<>/< BETİMLENEN


- OLAY ve/<> GELİŞİGÜZEL/LİK


- OLAY ve/||/<>/< KOLAY

( Olay ortaya çıkınca, çözümü de belirsizliğe göre nispeten daha kolay olur. )


- OLAYLAR'DA:
ARDIŞIKLIK ve BENZERLİK

( En büyük ahmaklık, olayı[vak'ayı] duygularla bozmaktır[tahrib etmektir]. )


- ÖLÇEK ile/ve/<> NİTELİK


- ÖLÇEK ile VERNİYE[< VERNIER adından]

( ... İLE Doğrusal ya da dairesel boyutların ölçülmesinde, ölçme duyarlılığını artıran, çok küçük boyutların ölçülebilmesini sağlayan düzenek. )


- ÖLÇEKLER/MİKYÂS[< KIYÂS:
Ölçü aleti, kıyas edecek alet. | Uzunluk ölçeği.]

( BAHÂR[Ar.]: Ölçek. )

( * MİKYÂS-I AMEL/ERGOGRAF: Kas gücünü ölçmekte kullanılan âlet.
* MİKYÂS-I AMÛDÎ: İki nokta arasındaki dikey[şâkulî] mesafeyi belirlemeye yarayan âlet.
* MİKYÂS-I GAZ/MANOMETRE: Gaz ölçmekte kullanılan âlet.
* MİKYÂS-I HACM: Hacim ölçüleri.
* MİKYÂS-I HAMZ: Asit ölçmekte kullanılan âlet.
* MİKYÂS-I HİSS: Duyumölçer.
* MİKYÂS-I HURDEBÎNÎ: Mikrometre.
* MİKYÂS-I İNHİNÂ/MEYL: Eğimölçer.
* MİKYÂS-I İRTİFÂ'/ALTIMETRE: Yükseklikölçer.
* MİKYÂS-I KALEVÎ: Alkol derecesini ölçmekte kullanılan âlet.
* MİKYÂS-I KESÂFET/DENSIMETRE: Yoğunlukölçer.
* MİKYÂS-I KLOR: Klorölçer, klorimetre.
* MİKYÂS-I KUVVET: Kuvvetölçer, dinamometre.
* MİKYÂS-I KÜRE: Küreölçer.
* MİKYÂS-I KÜÛL: Alkollü bir sıvıda alkol yüzdesini gösteren âlet.
* MİKYÂS-I MÂ: Hidrometre.
* MİKYÂS-I MÂYİÂT: Sıvıölçer, areometre.
* MİKYÂS-I MEYL: Eğim ölçüsü.
* MİKYÂS-I NÂR: Ateşölçer, pirametre.
* MİKYÂS-I RİYÂH: Yelölçer, anemometre.
* MİKYÂS-I RÜTÛBET: Havanın rütûbet derecesini ölçen âlet.
* MİKYÂS-I SAFFET-İ HEVÂ: Odyometre.
* MİKYÂS-I SEDÂ: Sedânın[insan sesinin] uyumunu ve şiddetini ölçmeye yarayan âlet.
* MİKYÂS-I ZELÂZİL: Yer sarsıntısının şiddetini ve yönünü gösteren âletler, sismograf.
* MİKYÂS-ÜL-GAZÂT: Gazölçer, manometre.
* MİKYÂS-ÜL-HARÂRE: Termometre.
* MİKYÂS-ÜL-LEVN: Renkölçer, kolorimetre.
* MİKYÂS-ÜL-MATAR: Bir yılda yağan yağmur mikdarını gösteren âlet, pluviometre. )


- ÖLÇEYİĞLE değil ÖLÇEĞİYLE(< ÖLÇEĞİ İLE)


- ÖLÇME ile/ve/||/<> ÖLÇÜMLEME


- ÖLÇMEK ile/ve HESAPLAMAK

( TO CONSIDER vs./and TO COMPUTE )


- ÖLÇMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TARTMAK


- ÖLÇÜ EKSİKLİKLERİNDE:
İMÂLE ile/ve/<> ZİHAF ile/ve/<> MED ile/ve/<> VASL(ULAMA) ile/ve/<> KASR ile/ve/<> SEKT-İ MELİH

( Kısa olan hecenin, uzun okunması. İLE/VE/<> Uzun hecenin, kısa okunması. İLE/VE/<> Bir tam sesi, birbuçuk sese yükseltmek. İLE/VE/<> Sessizle biten sözcüğün, sesliyle başlayan sözcüğe bağlanması. İLE/VE/<> Sessizle biten sözcüğün, sesliyle başlayan sözcüğe bağlanması. İLE/VE/<> Uzun heceyi, inceltmek. İLE/VE/<> Kısa hecelerin, birleşerek, uzun hece oluşturması. )

( )


- ÖLÇÜ ile/ve AMAÇ

( MODERATION vs./and AIM )


- ÖLÇÜ ile/ve AYAR

( MODERATION vs./and SETTING, ALIGNMENT )


- ÖLÇÜ ile/ve DENETİM/KONTROL

( MODERATION vs./and CONTROL )


- ÖLÇÜ ile/ve/||/<> DERECE


- ÖLÇÜ ile/ve/||/<> KARAKUŞÎ

( ... İLE Yasa, kural, mantık ölçülerine dayanmayan. )


- ÖLÇÜ = MEASURE[İng.] = MESURE[Fr.] = MAß[Alm.] = MISURA[İt.] = MEDIDA[İsp.]


- ÖLÇÜ ile/ve/<> ÖLÇÜT ile/ve/<> ÖLÇEK


- ÖLÇÜ ile/ve/||/<> ORAN ile/ve/||/<> MATEMATİK

( Bilim/de. İLE/VE/||/<> Sanat/ta. İLE/VE/||/<> Müzik/te. )


- ÖLÇÜ ile/ve YASALLIK/MEŞRUİYET

( TO CONSIDER vs./and LEGALITY )


- ÖLÇÜ ile/ve/||/<> YEĞLEME


- ÖLÇÜDE:
7'Lİ ile/ve/<> 8'Lİ ile/ve/<> 11'Lİ ile/ve/<> 14'LÜ

( Mâni. İLE/VE/<> Semai, destan, türkü. İLE/VE/<> Koşma, destan. İLE/VE/<> Çağdaş Türk ve Tekke Yazını. )

( )


- ÖLÇÜDE:
HECE ile/ve/<> SERBEST ile/ve/<> ARUZ

( )


- ÖLÇÜLEBİLEN EN KÜÇÜK/KISA ZAMAN BİRİMİ

( 10¯43
Saniyenin 10 x milyonda biri [ 0.0000000000000000000000000000000000000000001 ] )

( 1 millisecond [ms] = 0.001 second [s]

1 minute [min] = 60 second [s]

1 hour [h] = 3600 second [s]

1 day [d] = 86400 second [s]

1 week = 604800 second [s]

1 month = 2628000 second [s]

1 year [y] = 31557600 second [s]

1 decade = 315576000 second [s]

1 century = 3155760000 second [s]

1 millennium = 31557600000 second [s]

1 microsecond [µs] = 1.0E-6 second [s]

1 nanosecond [ns] = 1.0E-9 second [s]

1 picosecond [ps] = 1.0E-12 second [s]

1 femtosecond [fs] = 1.0E-15 second [s]

1 attosecond [as] = 1.0E-18 second [s]

1 shake = 1.0E-8 second [s]

1 month (synodic) = 2551443.84 second [s]

1 year (Julian) = 31557600 second [s]

1 year (leap) = 31622400 second [s]

1 year (tropical) = 31556930 second [s]

1 year (sidereal) = 31558149.54 second [s]

1 day (sidereal) = 86164.09 second [s]

1 hour (sidereal) = 3590.1704166667 second [s]

1 minute (sidereal) = 59.8361736111 second [s]

1 second (sidereal) = 0.9972695602 second [s]

1 fortnight = 1209600 second [s]

1 septennial = 220752000 second [s]

1 octennial = 252288000 second [s]

1 novennial = 283824000 second [s]

1 quindecennial = 473040000 second [s]

1 quinquennial = 157680000 second [s]

1 Planck time = 5.39056E-44 second [s] )


- ÖLÇÜLEBİLİR/LER ile ÖLÇÜLEMEZ/LER

( MEASURABLE/S vs. UNMEASURABLE/S )


- ÖLÇÜLEBİLİRLİK ile/ve ÖLÇÜLEMEZLİK

( Sanat, evrenin ölçülemezliği ile uğraşır. )

( MEASURABILITY vs./and DISMEASURABILITY
Art interest to dismeasurability of universe. )


- ÖLÇÜSÜZ/LÜK ile/ve/değil/||/<> "GEMSİZ/LİK"


- ÖLÇÜ/T ile/ve/değil/<> ÇERÇEVE


- ÖLÇÜT ile/ve/||/<> GEREKÇE


- ÖLÇÜT = MISDAK, MİYAR, KISTAS = CRITERION[İng.] = CRITÉRIUM, CRITÈRE[Fr.] = KRITERIUM[Alm.] = KRITERION < KRINEIN:AYIRMA, YARGILAMA[Yun.] = CRITERIO[İsp.]


- ÖLÇÜ/VEZ(İ)N:
SİMGEDE/YAZIDA değil KULAKTA!


- OLDRUM ile OLDUK/OLDUQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Sakatlanmış kişi. İLE Nalsız. )


- OLDU" ile/değil OLDUĞU


- ... OLDUĞU İÇİN ile/ve/değil/yerine ...(DAN) (OLDUĞUNDAN) DOLAYI

( [adın/ismin] -e hali. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE -den hali. )

( DOYMAK İÇİN ile/ve/değil/yerine ACIKTIĞIMDAN DOLAYI )


- OLDUĞUN GİBİ OLMAK ile/ve/değil/||/<>/< YALINLIK


- ... OLDUĞUNU:
"DÜŞÜNEMEYİZ" değil SÖYLEYEMEYİZ/İDDİA EDEMEYİZ


- ÖLDÜRME ile !KIYA/!CİNAYET[Ar.]

( )


- ÖLDÜRME ile/ve/||/<> YOK ETME


- ÖLE" değil ÖYLE


- [Fr.] OLEİK ile OLEİN ile OLEFİN

( Yağlarda, gliserin ile birlikte bulunan, rengi, kokusu, tadı olmayan, 4 °C'de billur durumunda katılaşan sıvı bir madde. İLE Sıvı yağlarda ve margarinlerde bulunan oleik asidin bir esteri. İLE Etilen gibi yapısına başka bir öğe ya da kök sokulabilen, karbonlu hidrojenlerin genel adı. )


- ÖLENE KADAR ile/değil ÖĞLENE KADAR


- OLGU ile OLGU HAKKINDAKİ DÜŞÜNCE

( FACT vs. IDEA ABOUT FACT )


- OLGU = VAKIA = FACT[İng.] = FAIT[Fr.] = FAKTUM[Alm.] = FACTUM[Lat.] = HECHO[İsp.]


- OLGUN BİRİKİM ve/||/<> GENÇ ENERJİ


- OLGUN KİŞİ:
"GÜZEL SÖZ SÖYLEYEN" değil SÖYLEDİĞİNİ YAPAN VE YAPABİLECEĞİNİ SÖYLEYEN


- OLGUN KİŞİ:
"KIZMAYAN" değil ÖFKESİNİ YÖNETEBİLEN/YUTABİLEN


- OLGUN ve/||/=/<> ACIYA GÜLEBİLEN

( En olgun kişi/ler, acıya gülen(ler)dir. )


- OLGUN ile/ve/değil/||/<> "DURGUN"


- OLGUN ile YETİK

( ... İLE Yetişmiş, erişmiş, büyümüş. | Bilgili, olgun. )


- OLGUN ile/ve/<>/+ YETKİN


- OLGUNLAŞMA(KEMÂLÂT) ve SABİTLİK ve TEKRAR


- OLGUNLAŞMA ve/||/<>/> ŞAŞIRMAMA


- OLGUNLAŞMA ve/||/<> "YARA ALMAMA" ve/||/<> KAZANMA

( İlgiye gereksinim duymadıkça. VE/||/<> Beklentiye girilmedikçe. VE/||/<> Bağımlı kalınmadıkça. )


- OLGUNLAŞMAK/TEKÂMÜL (ETMEK) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇEKİRDEĞİNİ KÜÇÜLTMEK


- OLGUNLAŞMA/KEMÂL:
"YAŞ ALARAK" ile/ve/değil/||/<>/< YAŞAYARAK


- OLGUNLAŞMANIN SAĞLADIKLARI:
"KALPTE" ile/ve/||/<>/> ANLIK'TA(ZİHİNDE) ile/ve/||/<>/> YAŞAMDA

( Duyarlılık kazandırır. VE/||/<>/> İşleklik ve işlevsellik sağlar. VE/||/<>/> Huzur sağlar/sunar. )


- OLGUNLUĞUN EN ÖNEMLİ GÖSTERGELERİ:
DEDİKODUYA DAYANMA/TAHAMMÜL ve/<>
İFTİRAYA DAYANMA/TAHAMMÜL

( Dedikodu ve iftiraya karşılığın da üç aşaması vardır.
1- Dedikodu ve iftiraya susarak[sükûnetle] karşılık vermek.
2- Dedikodu ve iftiradan "memnun olmak".
3- Dedikodu ve iftiradan "memnun olup", "dedikoducu/iftiracı" için üzülmek. )


- OLGUNLUK/KEMÂLÂT ve SÜKÛT

( Kemâlâtın sonu, sükûttur. )

( KEMÂL: YEKSAN-REKSAN )

( KEM-ÂLÂTLA, KEMÂLÂT OLMAZ )

( Cemal görmek, kemal bulmak. )

( Belirli bir seviyeye (olgunluğa/kemale) ulaşmadan dönüşüm gerçekleşemez fakat dönüştürücü öğe/ler içeridedir. )


- OLGUN/LUK ve/||/<> AKILLI/LIK ve/||/<> GÜÇLÜ/LÜK

( Hatalarımızı kabul edebilecek kadar. VE/||/<> Hatalarımızdan ders alabilecek kadar. VE/||/<> Hatalarımızı düzeltebilecek kadar. )


- OLGUN/LUK ile/değil ÇEKİNGEN/LİK

( [not] RIPE/NESS vs./but TIMID/ITY )


- OLGUN/LUK ile/ve SONSUZ/LUK

( MATURITY vs./and ETERNITY )


- OLGUNLUK ile/ve/||/<> SÜREKLİLİK


- OLGUN/LUK ve/||/<>/>/< SUSKUN/LUK

( KEMÂLÂT ve/||/<>/>/< SÜKÛT > SÜKÛNET > SEKÎNET )


- OLGUN/LUK ile YAŞLI/LIK

( Olgun kişi, herşeyin iyisi için çabalar. )


- OLGUN/LUK ile/ve YETKİN/LİK


- OLGUSAL GERÇEKLİK ile/ve AKILSAL GERÇEKLİK


- TARİH:
OLGUSAL ile/ve/||/<> KAVRAMSAL


- OLGUSAL/LIK ile/ve/||/<> EDİMSEL/LİK


- OLGUSAL/LIK ile/ve/||/<> EVRENSEL/LİK


- OLGUSALLIK = REALITY[İng.] = RÉALITÉ[Fr.] = REALITÄT[Alm.] = REALITATIS[Lat.]


- OLGUSAL/LIK ile/ve/=/||/<>/> USSAL/LIK

( FACTIVE )


- OLIÇ ile OLIÇIM[Karluk/Qarluk]
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Çocuklara sevgi bildirmek için kullanılan bir ilgeç. İLE Sevgili oğlum. )


- OLİGOFRENİ

( Akıl ve zekâ geriliği. )


- [Fr. < Yun.] OLİGOKLAZ ile OLİJİST

( Billur kütlelerde, serpme durumunda bulunan, beyazımtrak bir tür feldispat. İLE Kızıl renkli, kayaçlarda rastlanılan, doğal demir oksidi. )


- OLİVİN/PERİDO(T)[Fr.] ile ZEBERCET/KRİZOLİT[Fr. < CHRYSOLITE]

( Sarımsı yeşil renkli, cam parıltılı, magnezyum ve demirli silikat. İLE Değerli olan olivin. )


- OLMADAN ÖNCE OLSUN DİYE ve/||/<> ÖLMEDEN ÖNCE ÖLSÜN DİYE


- OLMADIKLARIMIZ ve/||/<>/> YAPMADIKLARIMIZ ve/||/<>/> DÜŞÜNMEDİKLERİMİZ ve/||/<>/> KONUŞMADIKLARIMIZ

( Yeğlemedikleri... [B (bile değil)] )


- OLMAK/OLDURMAK ile/ve SÜRDÜR(EBİL)MEK

( Olmak sözcüğünün bir anlamı da, hamlıktan olgunluğa geçmektir. )

( BEING vs./and TO SUSTAIN (/SUSTAINIBILITY) )


- ...:
"OLMALI!" ile/değil OLABİLDİĞİ KADAR(IYLA) OLMALI(/OLABİLİR ANCAK)


- ... OLMALI ile/değil/yerine ... OLMASA DAHA İYİ


- OLMAMIŞ OLAN ile OLACAK OLAN

( Olmuş, olmamış olamaz! )


- OLMA!:
[ne] PİŞMAN ne DÜŞMAN ne [de] KAHRAMAN


- OLMASI GEREKEN ile/ve/||/<> OLANIN FELSEFESİ

( Platon. İLE/VE/||/<> Aristoteles. )


- OLMASI GEREKEN ile/ve ÖZVERİ/TÂVİZ[Ar.]

( NECESSITY TO BE vs./and SELF-SACRIFICE )


- ... OLMASINDAN/DURUMUNDAN (DA):
ANLAŞILACAĞI GİBİ ..." ile/ve/değil "HAREKET EDİLEBİLECEĞİ GİBİ ..."


- OLMAYABİLİR ile OLANAKSIZ


- OLMAYAN MEYVEYE EL UZANMAZ ve/<> AŞILANMAYAN MEYVE TATLANMAZ


- OLMAYANA ERGİME ile/ve/||/<> SAÇMA OLANA İNDİRGEME


- OLMAYANLARA ve/||/<> OLANLARA

( İnanmamalıyız. VE/||/<> Kanmamalıyız. )


- OLMAYAYDI değil OLMASAYDI


- OLMAZ OLMAZ ile OLMAZ, OLMAZ

( Olmama olasılığını düşün(dür)mek. İLE "Olmaz" denilemez/diyemeyiz / deme/meli/sin / dememeli/yiz. )


- OLMAZSA OLMAZLIK ile/ve/||/<> TERK EDİLEMEZLİK


- ÖLMEK yerine HAKK'A YÜRÜMEK


- ÖLMEK ile/ve/değil/yerine OLMAK


- ÖLMEK ile/degil/||/<> SOLMAK

( İnsanda. İLE/||/<> Bitkide. )


- ÖLMEK ile/değil/yerine YAŞAM(AY)I TAMAMLAMAK/HAY(I)R'LAMAK


- ÖLMEYE DEĞER ile ÖLDÜRMEYE DEĞER ile/değil/yerine YAŞAMAYA DEĞER

( Birkaç şey var. İLE Hiçbir şey yok. İLE/DEĞİL/YERİNE Çok şey var. )


- OLMUŞ) OLAN ile OLMAKTA OLAN

( Nesne/ler. İLE Özne/kişi. / İnsan. )


- OLSUN ile/ve/||/<> OLUR (ÖYLE)


- ÖLÜ/CESED[Ar. çoğ. ECSÂD], MEYYİT[Ar. < MEVT çoğ. EMVÂT][İt. MORTO] ile/değil/yerine NA'Ş/NAAŞ


- ÖLÜ DENİZ ile ÖLÜDENİZ

( Lût Gölü. [Ürdün / İsrail] İLE Fethiye'de. )

( Deniz seviyesinden 400 m. aşağıdadır. İLE ... )

( Dünyanın en çukur bölgesidir. [Hakkari'den başlayıp Mozambik'e kadar uzanan ve büyük olasılıkla bir deprem sonrası oluşan rift çukurunda bulunan gölde hiçbir canlı yaşamadığından dolayı, ölü deniz olarak anılmaktadır.] İLE ... )

( Normal denizlerden 10 kat daha tuzludur. [24 farklı mineral içeren bu gölden, Potasyum minerali elde edilmektedir.] İLE ... )


- KİŞİ:
ÖLÜ ve ÖLÜMLÜ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DOLU ve OLUMLU


- ÖLÜ SERTLİĞİ ile/ve/||/<> ÖLÜ MORLUĞU ile/ve/||/<> ÖLÜ SOĞUMASI

( RIGOR MORTIS cum/et/||/<> LIVOR MORTIS cum/et/||/<> ARGOR MORTIS )


- OLU ile ...

( Bir durumdan başka bir duruma geçiş. )


- ÖLÜ değil SESSİZ VAİZ


- OLUCAK değil OLACAK


- OLUK/OLUQ ile OLUK/OLUQ / OLAK/OLAQ ile OLUK/OLUQ ile OLUK/OLUQ ile OLUT ile OPRI ile OYTURMAK/OYTURMAQ ile OYUŞMAK/OYUŞMAQ ile OYULMAK/OYULMAQ ile OYUQ[Oğuz]
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Dayanıklı, azimli kişi. İLE Ağaç kütüğünün içi oyularak yapılmış herhangi bir şey. | Yalak. İLE Küçük kayık.[Ağaç kütüğünün içi oyularak yapılmış olan.] İLE Eskimiş ve yıpranmış [giyecek]. İLE Yetişkin. | Olgunluk evresini yaşayan kişi. İLE Çukur ya da oyuk. İLE İçini boşaltmak. İLE İçini boşaltmada karşılıklılık, yardımlaşma. İLE Zeminin/toprağın çökmesi. İLE Korkuluk. | Yolu işaret eden taş. )


- ÖLÜM:
ANIMSA(YA)MADIĞIMIZDA değil ANIMSANMADIĞIMIZDA


- ÖLÜM-KALIM (MESELESİ)


- ÖLÜM KORKUSU < GÖVDE ZANNI


- ÖLÜM:
ZORUNLU/IZDIRARÎ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İHTİYÂRÎ

( Ölmeden önce ölünüz... )


- ÖLÜM ve/<> APTALLIK

( Öldüğünde, öldüğünü bilmezsin. Sadece, başkaları için zordur. VE/<> Aynı şey, aptallıkların için de geçerlidir. )


- ÖLÜM ile ESTONYA FERİBOTU SENDROMU

( Batan Gemideyken, Geminin Batışını 'İzleme/Bekleme' Belirgisi/Sorunu
(Estonya Feribotu Sendromu)

Modern deniz tarihinin en büyük kazası, 28 Eylül 1994 yılında Baltık Denizi’nde yaşandı. 1980 yılında, Almanya’da, Mayer Werft tersanesinde inşâ edilen Estonya Feribotu’nun batmasıyla 852 yolcu yaşamını kaybetti. Bu korkunç kazadan 137 kişi kurtuldu. Kıyıya yakın uzaklıkta su alması nedeniyle yan yatarak batan feribot, sadece gemi mühendisleri tarafından değil aynı zamanda kazadaki ölümlerin nedeni açısından da davranış psikolojisi uzmanlarınca yıllarca incelendi.

İnsan davranış psikolojisi uzmanları, bu kazada ölen 852 yolcunun neden kurtulamadığını araştırdı. Aileleriyle görüşüp geçmişlerini incelediler. Ölenlerin yüzde 98’inin çok iyi yüzme bildiğini belirleyen uzmanlar, son olarak kazadan kurtulanlarla görüştü.

Ortaya çıkan sonuç şuydu:
Feribot, 28 Eylül gecesi saat 00.50’de sert dalgalar nedeniyle su almaya başladı. Feribota giren sular, 50 santim yüksekliğe ulaşınca feribot yan yatmaya başladı. Su miktarının artmasıyla birlikte gemiyi boşaltma süreci başladı. Ancak 987 yolcudan sadece 137’si feribotu, su almaya başlar başlamaz hemen terk etti. Geri kalan 852 yolcu ise gemi kaptanının “panik yapmayın, dünyanın en güçlü feribotundasınız” sözlerine kanarak su boşaltma işlemini izledi. Saatler ilerledikçe feribot daha da yan yattı ama 852 yolcu izlemeye devam etti. Sonunda, saatler 01.50’yi gösterirken, feribot tamamen yan yatarak sulara gömüldü. 852 kişinin, feribotun su aldığını ve yan yatmaya başladığını görmesine karşın son saniyeye kadar rahat rahat batışını izlemesi, psikoloji ders kitaplarında “Estonya Feribotu Sendromu” olarak yer almıştır. Psikoloji bilimi, o kişilerin davranış biçimlerine bugüne dek mantıklı bir açıklama getirememiştir. )


- ÖLÜM ile ISIL ÖLÜM


- ÖLÜM ile/||/<> KIYIM/CİNAYET[Ar.] ile/||/<> ÖZKIYIM/İNTİHAR[Ar.]


- ÖLÜM ile/ve/||/<>/> ORGAZM

( Tüm ölçü(t)lerin ölçütü. İLE/VE/||/<>/> Tüm deneyimlerin/duyumların ölçütü. )


- ÖLÜM ile ÖTANAZİ["ÖTENAZİ" değil!]

( Hayatın tamir edemediğine, ölüm son verir. )

( [argo] KUYRUĞU TİTRETMEK, CIZLAMI ÇEKMEK ile ... )

( Ölüm riski, Duckworth Ölçeği kullanılarak hesaplanabilir[Royal Statistical Society dergisi düzenleyicisi Frank Duckworth(Dr.) tarafından tasarlanmıştır]. Bu ölçek, herhangi bir eylem sonucundaki ölme olasılığını ölçer. En güvenli eylem türü 0 sonucunu verirken, sonucun 8 çıkması eylemin kesin ölümle sonuçlanacağı anlamına gelir.

Rus Ruleti oyunu 7.2'lik bir risk taşır. 20 yıllık kaya tırmanışının riski 6.3'tür. Bir kişinin öldürülme riski 4.6'dır. Ayık ve orta yaşlı bir sürücünün direksiyonda olduğu ve 160 km. hızla gerçekleşen bir araba yolculuğu 1.9'luk bir risk taşır. Yıkıcı bir asteroid çarpmasından (1.6) biraz daha risklidir.

Bu ölçekte 5.5 özellikle tehlikeli bir sonuçtur. Bu değer trafik kazası nedeniyle, bir kişinin kazayla düşmesi sonucu ya da elektrik süpürgesi kullanırken, bulaşık yıkarken ya da sokakta yürürken ölme riskini belirtir. )

( http://olmehakki.blogspot.com.tr )

( RİHLET, İRTİHÂL, KÛS-İ RAHÎL, ZIYÂ-İ EBEDÎ ile ... )

( MERG ile ... )

( DEATH vs./avec [Fr.] EUTHANASIE )

( KUYRUĞU TİTRETMEK ile ... )


- ÖLÜM ile/ve/||/<>/> TEMEVVÜT[Ar. < MEVT]

( ... İLE/VE/||/<> Bir örgenin çürüyüp ölü duruma geçmesi. )


- ÖLÜM yerine/değil VEFÂT


- ÖLÜMCÜL ile ÖLDÜRÜCÜ


- ÖLÜMDEN KAÇMAK değil/yerine KÖTÜLÜKTEN KAÇINMAK


- ÖLÜMDEN SONRA, YAŞAMIN OLUP OLMADIĞI değil/yerine ÖLÜMDEN ÖNCE, SENİN, YAŞAMDA OLUP OLMADIĞIN


- ÖLÜM/İLİŞKİ İÇİN:
"BAŞLANGIÇ" yoksa/>< "SON" DA YOKTUR


- OLUMLAMA ile/ve OLUMSUZU OLUMSUZLAYARAK OLUMLAMA

( AFFIRMATION vs./and AFFIRMATION THE NEGATIVES IN NEGATORY )


- OLUMLAMA ile/ve/<> ONAYLAMA


- OLUMLU ÖZGÜRLÜK ile/ve OLUMSUZ ÖZGÜRLÜK

( Olumsuz özgürlük de bir olanaktır/olanaklılıktır. )

( Kişi, köleliği ya da engelliliği de yeğleyerek özgür olduğunu "düşünebilir/varsayabilir". )

( POSITIVE FREEDOM vs./and NEGATIVE FREEDOM )


- OLUMLU ile EKSİKSİZ


- OLUMLU ile "OLGUN"


- OLUMLU ile/ve/||/<>/> OYLUMLU/HACİMLİ


- OLUMLULARDA "MA"(OLUMSUZLUK) EKİ ile OLUMSUZLARDA "MA"(OLUMSUZLUK) EKİ


- OLUMLU-OLUMSUZ ALGISI ile/ve VARLIK-YOKLUK ALGISI

( PERCEPTION OF THE POSITIVE-NEGATIVE vs./and PERCEPTION OF THE EXISTENCE-NONEXISTENCE )


- OLUMSAL = MÜMKÜN = CONTINGENT[İng., Fr.] = KONTINGENT, ZUFÄLLIG[Alm.] = CONTINGENS[Lat.] = CONTINGENTE[İsp.]


- OLUMSALLIK = MÜMKÜNÂT = CONTINGENCY(ing.,) = CONTINGENCE[Fr.] = ZUFÄLLIGKEIT[Alm.] = CONTINGENTIA[Lat.]


- OLUMSUZ BAKIŞ/BAKAN ile/değil/yerine/>< OLUMLU BAKIŞ/BAKAN

( Her çözüm için mutlaka bir "sorun" bulmak/bulanlar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Her "sorun" için en az bir çözüm bulmak/bulanlar. )


- OLUMSUZ KOŞULLAR:
GEÇİRİCİ ile/ve/değil/yerine/<> GEÇİCİ


- OLUMSUZ MANEVİYAT ile/değil/yerine OLUMLU MANEVİYAT

( Varlığının deneyimi. İLE/DEĞİL/YERİNE Hizmet. )


- OLUMSUZ OLASILIK ile/ve TEHDİT

( NEGATIVE PROBABILITY vs./and THREAT )


- OLUMSUZ ÖZGÜRLÜK ve/= GEREKSİNİM

( NEGATIVE FREEDOM vs./and/= NEED )


- USSALLIK:
OLUMSUZ ile/ve/||/<>/> OLUMLU

( Eytişim. İLE/VE/||/<>/> Kavram. )


- ÖLÜMSÜZ YAPITLAR:
ÇOCUK ve KİTAP ve HAYRAT


- OLUMSUZ ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< KABA


- OLUMSUZ = MENFİ = NEGATIVE[İng.] = NÉGATIF[Fr.] = NEGATIV[Alm.] = NEGATIVO[İsp.]


- OLUMSUZ ile/ve/değil/yerine/>< OLUMLU

( !Üretici/yaratıcı. [!:değil] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Üretici/yaratıcı. )

( [not] NEGATIVE vs./and/but/>< POSITIVE
POSITIVE instead of NEGATIVE )


- OLUMSUZ ile/ve/değil/||/<> UYUMSUZ


- OLUMSUZDAN "BESLENME" ile/değil/yerine OLUMLUDAN "BESLENME"

( [not] FEEDING BY NEGATIVE vs./but FEEDING BY POSITIVE
FEEDING BY POSITIVE instead of FEEDING BY NEGATIVE )


- OLUMSUZLAMA, DEĞİLLEME = NEGATION, DENIAL[İng.] = NÉGATION[Fr.] = NEGATION[Alm.] = NEGATIO[Lat.]


- OLUMSUZLAMA ve/> BELİRLEME

( LÂ İLÂHE ve/> İLLALLAH )


- OLUMSUZLAMA ile/ve/değil DEĞİL

( [not] NEGATORY vs./and/but NOT )


- OLUMSUZLAMA ile DEĞİLLEME

( NEGATORY vs. NEGATION )


- OLUMSUZLAMA ile/ve DÖNÜŞTÜRMEK

( NEGATORY vs./and TO TRANSFORM )


- OLUMSUZLAMA ile/değil/yerine/<> ELEŞTİRİ


- OLUMSUZLAMA ve ETKİN OLABİLMEK

( NEGATORY and TO BE ABLE TO AFFECTIVE )


- OLUMSUZLAMA ile "ORTADAN KALDIRMA"


- OLUMSUZLAMA ile ÖRTÜLERİ KALDIRMA

( NEGATORY vs. TO REMOVE THE COVERS )


- OLUMSUZLAMA ve/> ÖZNE

( Olumsuzlama, öznedir. )

( AFFIRMATION and/> SUBJECT
Affirmation is subject. )


- OLUMSUZLAMA ile/ve ÖZNE


- OLUMSUZLAMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ÜRETKEN OLUMSUZLAMA


- OLUMSUZLUĞU/SORUNU/ÇÖZÜMÜ:
HESABA KATMAMIŞ OLMAK ile/ve/değil/||/<>/>/< GÖZE ALMIŞ OLMAK


- OLUMSUZLUK BELİRTİMİ ile/değil/yerine DURUM BELİRTİMİ

( Sevmiyorum. İLE/DEĞİL/YERİNE Seviyor Değilim. )

( [not] TO STATE THE NEGATIVENESS vs./but TO STATE THE SITUATION
TO STATE THE SITUATION instead of TO STATE THE NEGATIVENESS
I don't like. WITH I feel no love. )


- OLUMSUZLUK ile GÜVENSİZLİK

( NEGATIVENESS vs. DISTRUSTFULNESS/LACK OF CONFIDENCE )


- OLUMSUZLUK değil/yerine/>< "ÖLÜMSÜZLÜK"

( Olumsuzlukları yönetebildiğimiz ve/ya da zihnimizden uzak tutabildiğimiz oranda, farkındalıkla dolu bir "ölümsüzlük" alanına çıkılır. )


- ÖLÜMSÜZ/LÜK ve/||/<>/< ÖZGÜR/LÜK


- OLUMSUZLUK ile/ve/değil TARZ

( [not] NEGATIVENESS vs./and/but STYLE )


- OLUMSUZLUK ile/ve/değil TERCİH

( [not] NEGATIVENESS vs./and/but CHOICE )


- OLUMSUZLUK ile/ve/değil/<> ÜMİTSİZLİK


- OLUMSUZLUKLARI/OLUMSUZLUKLARDAN:
"BESLE(N)ME" ile/ve/<> "BEZE(N)ME"


- OLUMSUZLUKTA/HASTALIKTA:
"İLERLEME" ile/değil/yerine İYİLEŞME


- OLUMSUZ("ME/MA"LI) FİİL ile OLUMSUZ("ME/MA"LI) İSTEMEK


- OLUMSUZ(NEGATİF) BAKIŞ ile AŞAĞILAYICI BAKIŞ

( NEGATIVE LOOKING vs. LOOK IN DESPISE )


- SAVAŞI KAYBETMEK:
ÖLÜNCE değil DÜŞMANA BENZEYİNCE


- OLUR A ile OLUR YA


- OLUR"
ile/ve/değil/||/<>/><
NA OLUR ve/||/<> NAH OLUR


- OLUR ile/ve/||/<> OLMAZ

( Diye bir şey yok! İLE/VE/||/<> Diye bir şey yok! )


- OLURSA, SORUN OLMAYAN/OLMAYACAK ile OLMASA/YAŞANMASA, DAHA İYİ OLACAK OLAN

( THE THING, IF HAPPENS, WOULD NOT BE A PROBLEM vs. THE THING, WHICH WOULD BE BETTER IF NOT HAPPENS )


- OLURSA/OLMASI YETMEZ ile/ve/değil/<> OLMAZSA OLMAZ


- OLURSA ile/ve/<> OLMAZSA

( Ne iyi/âlâ. İLE/VE/<> Pek iyi/âlâ. )


- ÖLÜRSE/M" değil ÖLÜNCE


- OLURUNA BIRAKMAK ile/ve/<> AKIŞINA BIRAKMAK


- OLUŞ (VUCUD)


- OLUŞ:
YOKLUĞUN YADSINMASI ve/||/<> YOK'UN YOKLUĞU


- OLUŞ ve/||/<> AKIŞ


- OLUŞ ile/ve BOZULUŞ

( BEING vs./and CORRUPTION/SPOIL )

( KEVN ile/ve/<>/>< FESAD )

( KOZMOS ile/ve/<>/>< KAOS )


- OLUŞ ile/ve/||/<>/< ORUÇ


- OLUŞ ve/||/<>/>/< SONSUZLUK

( İkisinin de tek sözcüğü/aracı... "... bile değil!" )


- OLUŞ ile/ve/değil SÜREKLİ OLUŞ

( Oluş. İLE/VE/DEĞİL Şe'n. )

( Oluş, bilginin kendidir. )

( Olduğum gibi oluşum, benim liyakatım değil, onların oldukları gibi oluşları da onların kusurları değil. )

( Olmak, fark edilebilir olmaktır, orada değil, burada olmaktır, o zaman değil, şimdi olmaktır, başka türlü değil de böyle olmaktır. )

( Olmak isteyen, oldurmaya çalışmaz. )

( Aradığınız, aslında olduğunuzu ifadelendirmektir. )

( Oluşun ve olmayışın, gelip geçiciliğini idrak edin ve her birinden de kurtulun. )

( [not] BEING vs./and/but CONTINUAL BEING
Being itself is knowledge.
To be, is to be distinguishable, to be here and not there, to be now and not then, to be thus and not otherwise.
What you seek is to express in action what you are.
Realise the momentariness of being and non-being and be free from both. )


- OLUŞ'TA(KEVN): SÜKÛN ve/||/<> HAREKET ve/||/<> ELVAN ve/||/<> ASVAT ve/||/<> TUUM(TADLAR) ve/||/<> REVAYİH(KOKULAR) ve/||/<> İTİMAT ve/||/<> HARARET ve/||/<> BÜRÛDET ve/||/<> RUTÛBET ve/||/<> YÜBÛSET(KURULUK) ve/||/<> TELİF ve/||/<> HAYAT ve/||/<> ELEM ve/||/<> KUDRET ve/||/<> İRADET ve/||/<> KERÂHET ve/||/<> ŞEHVET ve/||/<> NEFRET ve/||/<> İTİKAT ve/||/<> ZAN

( LA STABILITE et/||/<> LE MOUVEMENT et/||/<> LES COULEURES et/||/<> LES SONS et/||/<> LES GOUTA et/||/<> LES ODEURS et/||/<> L'APPUI et/||/<> LA CHALEUR et/||/<> LE FROID et/||/<> L'HUMIDITE et/||/<> LA SECHERESSE et/||/<> L'ACCORD et/||/<> LA VIE et/||/<> LA DOULEUR et/||/<> LA PUISSANCE et/||/<> LA VOLONTE et/||/<> LA REPUGNANCE et/||/<> LE DESIR SEXUEL et/||/<> L'AVERSION et/||/<> LA CONVICTION et/||/<> L'AVIS )


- OLUŞTURMAK ile/ve/değil KURMAK


- OLUŞ(TUR)MAK ile/ve/||/<>/> ÖRGÜTLE(N)MEK


- OLUŞTURUCU ile/ve KURUCU


- OLUŞUM/TEŞEKKÜL[Ar.] ve/<> TEŞEKKÜR


- OLUŞUM ile/ve/||/<> BAŞLANGIÇ


- OLUŞUM ile/ve/||/<> DÜZEN


- OLUŞUM ile/ve/||/<>/> OLGUNLAŞMA


- OLUŞUM = TEŞEKKÜL = FORMATION[İng., Fr.] = BILDUNG[Alm.] = FORMACIÓN[İsp.]

Bugün[10 Temmuz 2025]
itibariyle 29.581 başlık/FaRk ile birlikte,
29.554 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(82/120)