
Z ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 29.581 başlık/FaRk ile birlikte,
29.554 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(71/120)
- MARS ile/ve/||/<> AREOGRAFİ[Fr.]
( ... İLE/VE/||/<> Mars'ın yüzeyini inceleyen astronomi dalı. )
- MARŞ[Fr. < Cerm.] değil/yerine/= ÇIĞIRI
- MARS değil/yerine/= MERÎH[Ar.]/SAKIT[Ar.]
( Güneşe olan uzaklığı, Yer'in Güneş'e olan uzaklığından daha çok olan dış gezegenlerin ilki. )
( Mars gezegeninde bulunan Olympus Mons, Güneş Sistemi'nde bilinen en yüksek volkan ve dağdır. Dağın yüksekliği, 26.4 km. olup Everest ile karşılaştırılırsa üç kat daha yüksektir. )
( el-KAHİRE[Ar.](al-QAHIRAH )
- MARS'TA:
SU BUZU ile/ve/<> KARBONDİOKSİT BUZU
- MARTAVAL (OKUMAK) ile/ve/değil/yerine MASAL (ANLATMAK)
- MARTI ile ADA MARTISI
( ... vs. AUDOUIN'S GULL )
( ... cum LARUS AUDOUINII )
- MARTI ile AKDENİZ MARTISI
( ... vs. MEDITERRANEAN GULL )
( ... cum LARUS MELANOCEPHALUS )
- MARTI[İt.] ile ALBATROS[Fr.]
( ... İLE 20 Albatros türü bulunmaktadır. )
( ... İLE En uzun süre ve en uzağa uçan kuşlardır. [Kanatlarını çırpmadan 6 gün boyunca süzülebilirler.] )
( ... İLE Çok büyük kanatları vardır. [Kanatlarını sabitleyen özel bir omuz kilidi sayesinde fazla kas enerjisi harcamadan açık tutabilirler.] )
( ... İLE Uyurken bile hareket halindelerdir. [Beyin yarımküreleri bu uykuya sırayla eşlik eder.] )
( ... İLE Üremeleri çok yavaştır. [İki yılda bir, tek bir kez yumurtlarlar.][Yok olma tehlikesiyle karşı karşıyalardır.] )
( ... İLE 60 yıla kadar yaşayabilirler. )
( ... ile TUBINARES[Tüp burunlu], PROCELLARIIFORMES )
( MARTI [Richard Bach] kitabını okumanızı salık veririz. )
( ile
)
( BÜRKE ile ... )
( SEA GULL vs. ALBATROS )
( LARUS cum DIOMEDEA EXULANS )
- MARTI ile ARAP MARTISI
( ... vs. SOOTY GULL )
( ... cum LARUS HEMPRICHII )
- MARTI ile ÇATAL KUYRUKLU MARTI
( ... vs. SABINE'S GULL )
( ... cum LARUS SABINI )
- MARTI ile DOĞU MARTISI
( ... cum LARUS ARMENICUS )
- MARTI ile GÜMÜŞ MARTI ile KÜÇÜK GÜMÜŞ MARTI
- MARTI ile İNCE GAGALI MARTI
( ... vs. SLENDER-BILLED GULL )
( ... cum LARUS GENEI )
- MARTI ile KARA AYAKLI MARTI
- MARTI ile KARABATAK
( ... İLE Karabatakgillerden, balıkla beslenen, gagası uzun ve sivri, kara tüylü bir deniz kuşu. | Borcunu ödemeyen kişi. )
( ... cum PHALACROCORAX )
- MARTI ile/ve/<> KIRLANGIÇ KUYRUKLU MARTI
( ... İLE/VE/<> Galapagos Adaları'nda yaşamaktalardır. )
- MARTI ile KIZILDENİZ MARTISI
( ... vs. WHITE-EYED GULL )
( ... cum LARUS LEUCOPHTHALMUS )
- MARTI ile MAKAS GAGALI MARTI
( ... İLE Alt gagaları, üsttekinden uzun olan tek kuştur. )
( )
- MARTI ile NORVEÇ MARTISI
( ... İLE Kargaları avlayabilirler. [İnsana da saldırabiliyorlar.] )
- MARTI ile SORGUÇLU MARTI
( ... İLE Kuzey Pasifik Okyanusu'nda yaşarlar. )
( Batı Pasifik'te yaşayanlar, Doğu Pasifik'te yaşayanlara göre daha büyüktür. )
- MARTI ile/değil SUMRU
- MARTI ile (TEPELİ) KUTUP MARTISI / MAVİ-YEŞİL MARTI
( ... cum LARUS HYPERBOREUS )
- MARTIGİLLER ile KORSANMARTILAR
( LARIDAE cum STERCORARIIDAE )
- MARTIN LUTHER ile MARTIN LUTHER KING
( 10 Kasım 1483 - 18 Şubat 1546 İLE 15 Ocak 1929 - 04 Nisan 1968 )
- MÂRUZ KALMAK ile/ve/<>/değil TÂBİ TUTULMAK
- MARX ve FREUD
( Toplumsallık üzerine. VE Birey üzerine. )
( )
- MÂŞ[Fars.] ile MAAŞ[Ar. < AYŞ]
( Börülceye benzeyen fasulyenin iki türü. İLE Yaşayış, dirlik. | Geçinilecek şey. | Çalışanlara, memurlara, emeklilere, dul ve yetimlere verilen aylık. )
- MASÂD[Ar.] ile MAS'AD[Ar. çoğ. MASÂİD] ile MASAT[Ar. MİŞHAZ]
( Dağ yamacının yüksek bir bölümü. | Yüksek ve sarp kıyı. İLE Yukarı çıkacak yer. | Merdiven. | Aşama, rütbe. İLE Bıçak bileyici. Bıçak, orak, tırpan vb. bilemeye yarayan, çelikten yapılmış araç. )
- MASAFF[Ar. çoğ. MASÂFF] ile MASÂFF[Ar. çoğ. MASAFF]
( Saf, taburun toplandığı yer. İLE Savaş. )
- MASÂHİF[Ar. çoğ. MUSHAF] ile MASÂİF[Ar. çoğ. MASÎF]
( Mushaflar. İLE Yazlıklar, yazın oturulacak yerler, sayfiyeler. )
- MASAJ[Fr.] ile/değil/yerine/||/<> OVMAK
( ... ile/değil/yerine/||/<> DELK )
- MASAL[Ar. < MESEL] ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> MAVAL[Ar. < MEVVÂL]
( Genellikle toplumun oluşturduğu, düşe dayanan, sözlü gelenekte yaşayan, çoğunlukla insan, hayvan ile "cadı, cin, dev, peri" vb. başından geçen olağanüstü olayları anlatan edebî tür. | Boşuna söylenmiş söz. İLE/VE/DEĞİL/NE YAZIK Kİ/||/<>/> Yalan, uydurma söz. )
- MASAL ile/ve/<> MESEL ile/ve/<> MİSAL ile/ve/<> HAKİKAT
( Tevrat'ta/Mesnevî'de. İLE/VE/<> İncil'de. İLE/VE/<> Kur'an'da. İLE/VE/<> Hikmet'te. )
- MASALLAR:
ÇOCUKKEN ile/değil/yerine BÜYÜYÜNCE
( Uyuyana kadar. İLE/DEĞİL/YERİNE Uyanana kadar. )
- MASAL/SI değil/yerine/= DÜŞÇE/MSİ
- MASDAR ile HASIL MİNEL MASDAR ile HASIL BİL MASDAR
- MAŞERÎ[Ar.] değil/yerine/= ORTAK US/AKIL
( Topluluğun olan, ortaklaşa. )
( Hiçkimse, birlikte olduğumuz kadar akıllı değildir/olamaz. )
- MASKARA[Ar., İt.] ile SOYTARI/KAŞMER
( Eğlendirici, sevimli, güldürücü. | [söz] "Onursuz, rezil!" | Şölen maskesi. | Kirpik boyası, rimel. İLE Söz ve davranışlarıyla halkı güldürüp eğlendiren kişi. | Hileci, yaltak kişi. )
- MASKARALIK ile/değil/yerine/>< REKÂBET
- MASLAHAT[< SULH] >< MEFSEDET[< FESÂD]
( İş, emir, husus, madde, keyfiyet. | Önemli iş. | Barış, dirlik, düzen. >< Bozgunculuk, fesatlık, münâfıklık. )
- MASLAHAT ve/||/<>/> SANAT
- MASTER değil/yerine/= UNGAN
- MASTÜRBASYON [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- MASTÜRBASYON [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]
- MASTÜRBASYON/İSTİMNÂ[Ar.]/ATTIRMA[argo]/ONANİZM ile/ve KARŞILIKLI MASTÜRBASYON
( )
- MA'SÛM[Ar. < İSMET] ile MASÛN[Ar. < SAVN]
( Suçsuz, kabahatsiz. | Küçük çocuk. İLE Saklanmış. | Korunmuş, korunan, sıyânet olunmuş. | Sâlim, sağlam. )
( INNOCENT vs. PROTECTED )
- MÂSUM ile MAHFUZ
- MASUM ile/ve/||/<> MAHZUN
- MASUM ile/ve/||/<> MAZLUM
- MASUMDUR! ile/ve/değil/yerine/||/<> SUÇLU DEĞİL!
( "Suçlu değil!" demek, her zaman, zemin ve koşulda "Masumdur!" anlamına gelmez. )
- MASUMİYET KARİNESİ/PRESUMPTION OF İNNOCENCE değil/yerine/= SUÇSUZLUK İLKESİ
- MASUMİYET ile/ve/||/<> İLK DURUM
- MASUMİYET ile/ve/||/<>/>/< SESSİZLİK/SUSKUNLUK
- MASUMLAR APARTMANI ile/ve/değil/||/<>/< MADALYONUN İÇİ (KİTABI)
- MA'SÛR[Ar. < USRET | çoğ. MA'SÛRÂT] ile MA'SÛR ile MÂSÛR[Fars.] ile MAHSÛR
( Zor, güç. İLE Sıkılmış, suyu ya da yağı alınmış şey. İLE Birbirine katılmış şey. İLE Kuşatılmış, muhâsara edilmiş. | Sınırlanmış, belirli edilmiş, hasredilmiş. | Men edilmiş. | Sıkıştırılmış, tazyik edilmiş. )
- MÂT[Fars.] ile MAT[Fr.]
( Satranç oyununda yenilme. İLE Parlak olmayan, donuk. )
- MÂT[Fars.] ile MAT[Fr.] ile MAT[İng.] ile MAT.
( Oyunlarda, taraflardan birinin yenilgisi. İLE Parlak olmayan, donuk. İLE Keçe, hasır. Üzerinde yatmaya/yer hareketleri yapmaya yarayan sağlam ve yumuşaklaştırıcı nesne. İLE Matematiğin kısaltması. )
- MAT ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ŞİŞME YATAK
- MATÂBİ'[Ar. < MATBAA] ile MATÂBÎH[Ar. < TABH] ile MATÂBİH/METÂBİH[Ar. < MATBAH]
( Basımevleri. İLE Pişirilmiş, tabh olunmuş şeyler. İLE Mutfaklar. )
- MATÂİM[Ar. < MAT'AM] ile MATÂİM[Ar. < MIT'ÂM]
( Yemek yenilecek yerler, yemek odaları. İLE Başkalarını beslemeler. | Doymak bilmezler, oburlar. )
- MATÂİN[Ar. < MATÎN] ile MATÂİN[Ar. < MAT'AN] ile MATÂÎN[Ar. < MIT'ÂN]
( Balçıkla sıvanmış yerler. İLE Ta'n edilecek, sövülecek yerler. İLE Mızrakla vurmakta becerikli olan. )
- MATAMATİK değil MATEMATİK
- MATARA[Ar. < MİTHARE] ile MADARA[Fars.]
( Yolculukta kullanılan, boyna ya da bele asılı olarak taşınan, genellikle metalden yapılmış su kabı. İLE Kötü, sevimsiz. )
- MATBAA[Ar. < TAB | çoğ. MATÂBI'] ile MATBAH[Ar. < TABH | çoğ. MATÂBİH]
( Basımevleri. İLE Mutfak. )
- MATBAACILAR:
ERMENİ ile/ve/||/<>/> ACEM
- MATBAADA:
ÇİN ile/ve/||/<>/> UYGURLAR ile/ve/||/<>/> MOĞOLLAR
( ... İLE/VE/||/<>/> ... İLE/VE/||/<>/> Altınorda üzerinden, Batı'ya doğru. )
- MATBAH[Ar. < TABH | çoğ. MATÂBİH], TÂB-HÂNE:
MUTFAK
( Yemek pişirilen yer. | Yiyecekleri hazırlama sanatı. )
- MATBÛ ile/ve TAŞ BASKI/TAŞ BASMASI
- MATEMATİĞİN:
TEMELDELİĞİ ve/||/<> ARAÇSALLIĞI
- MATEMATİK[Fr.]/RİYAZİYE[Ar.] ile/ve/< GEOMETRİ[Fr. < Yun. GEO: Yer. | METRON: Ölçü.]
( Sayın İhsan Fazlıoğlu'nun yazılarını okumak için burayı tıklayınız... )
( )
( )
- MATEMATİK/TIP TARİHİ ile/ve/||/<> TARİHTEKİ MATEMATİK/TIP
- MATEMATİK YÜCE ile/ve/||/<> DAĞ YÜCE
( Dağ. İLE/VE/||/<> Kasırga. )
- MATEMATİK(/ÖLÇÜ) BİLMEMEK ile/ve/değil/ya da/||/<>/< DAYAK YEMEMİŞ OLMAK
- MATEMATİK ile FİZİK
- MATEMATİK ve ASTRONOMİ
( MATHEMATICS and ASTRONOMY )
- MATEMATİK ile/ve/||/<> ASTRONOMİ ile/ve/||/<> BİYOLOJİ
( )
- MATEMATİK ile BAYEZYEN MATEMATİK
( )
- MATEMATİK ve/=/||/<>/: BİLGELİK
( "Matematiğin Aydınlık Dünyası" (- Sinan Sertöz - TÜBİTAK) adlı kitabı özellikle okumanızı salık veririz. )
- MATEMATİK ile/ve BİLİM
( Mutlakı dikkate alarak kurguda bulunur. İLE/VE Tekil ve tikel olanı dikkate alır. )
( Olanaklı zorunlu bağlantılar. İLE/VE ... )
( Matematik, modern bilimin metafiziğidir. )
( EL-ULUM'UN İNTİZAİYYE ile/ve ... )
( A'MÂL-İ ERBAA[Ar.]: Dört işlem. [Toplama, çıkarma, çarpma, bölme] )
( EIDOKSOS )
( MATHEMATICS vs./and SCIENCE )
- MATEMATİK ile/ve DENEY
( MATHEMATICS vs./and EXPERIMENT/TEST )
- MATEMATİK ve/<> FİZİK ve/<> ASTRONOMİ
- MATEMATİK ile/ve GEOMETRİ ile/ve ASTRONOMİ ile/ve MÛSİKÎ
( RİYÂZÎ İLİMLER )
- MATEMATİK ile KURAMSAL/TEORİK FİZİK
- MATEMATİK ve/||/<> MARX
( )
- MATEMATİK ve METAFİZİK
( MATHEMATICS and METAPHYSICS )
- MATEMATİK ile/ve/||/<>/> MÜHENDİSLİK ile/ve/||/<>/> TOPLUMSAL/SOSYAL BİLİMLER
( Çocuk bilimi. İLE/VE/||/<>/> Genç bilimi. İLE/VE/||/<>/> Yetişkin bilimleri. )
- MATEMATİK ile/ve/||/<> SİMGESELLİK ile/ve/||/<> DİL
( MATEMATİK: Simgeselliğe dayalı, evrensel dil. )
- MATEMATİK ve VARLIKBİLİM
( Matematiğin Güzelliği...[tam ekran izleyiniz!] )
( MATHEMATICS and ONTOLOGY )
- MATEMATİK ile/ve/||/<> VORTEKS MATEMATİĞİ
- MATEMATİK/BİLİM EŞİKLERİ
( )
( "Dünyayı Değiştiren Kadın Matematikçiler"i görmek ve okumak için burayı tıklayınız... )
- MATEMATİKSEL CİSİM ile FİZİK CİSİM
- MATEMATİKSEL DOĞRULUK ile MANTIKSAL TUTARLILIK
- MATEMATİKSEL YAKLAŞIM ile FİZİKSEL YAKLAŞIM
- MATEMATİK/SEL/LİK:
DEĞERLİ ile/ve/fakat/||/<>/> YETERLİ DEĞİL
- MALZEME[Ar.]/MATERYAL[İng. < MATERIAL / Fr. < MATERIEL] değil/yerine/= GEREÇ
- MATHEMATA ile/ve/||/<> MATHESIS UNIVERSALIS
( Evrende, içkin olan düzeni öğrenme ve öğretme. VE/||/<> Evrenin tümel dili. )
- MATHESIS UNIVERSALIS = MATHESIS:BİLME, BİLİM[Yun.] - UNIVERSALIS:EVRENSEL[Lat.]
- MATKAP[Ar. < MİSKAB] değil/yerine/= DELGİ
- MATKAP ile MURÇ[Erm.]
( ... İLE Betona delik açmakta kullanılan, sivri uclu bir aygıt. )
- MATLA'[< TULÛ] BEYİTİ ile/ve/< MAKTA'[< KAT] BEYİTİ
( Kasîde ya da gazelin ilk beyiti. İLE/VE Kasîde ya da gazelin son beyiti. )
- MATLA[Ar. < TULÛ] ile SÜNÛH
( Gökcisimlerinin doğması, doğduğu yer. | Divân Edebiyatı'nda, kaside ya da gazelin ilk beyti. | İç ve dış anlamların birleştiği nokta, Kur'ân-ı Kerîm'i okuyan bir ermiş kişiye, Allah'ın tecelli etmesi. İLE/VE/||/<> Akla/hatıra gelme, içe doğma. | Çıkma, zuhûr etme. )
- MATLUB ile/ve/<> MAKSUD
- MATLUB ile/ve/<>/= MEÇHUL
- MATMA'/MATMAA[Ar.] ile MATMAH[Ar. çoğ. MATÂMİH]
( İstenilecek, tamah edilecek şey. İLE Göz dikilen şey, göz konulan yer. )
- MATMÛ'[Ar. < TAMA] ile MATMÛR[Ar.]
( Hırsla istenilen, tama olunmuş. İLE Toprak altına konulmuş, gömülmüş. )
- MATRAH[Ar.] değil/yerine/= TEMEL ALINAN DEĞER
( Bir verginin miktarını belirtmek için temel olarak alınan değer. )
- MADERŞAHİ[Fars.]/MATRİARKAL[Fr. < Yun.] değil/yerine/= ANAERKİL
- MATRİKS/MATRIX[İng.] değil/yerine/= GÖZELER ARASI DOLGU
- MATRİS MEKANİĞİNDE:
p x q =
ile/ve/||/<>
p x q != q x p
ile/ve/||/<>
pq - qp = h/i
- MATRÛK[Ar.] ile METRÛK[Ar. < TERK]
( Gevşek, sölpük kişi/adam. | Kuruduktan sonra yağmurun tazelediği/tarâvetlendirdiği yer. İLE Terk edilmiş, bırakılmış, kullanılmaktan vazgeçilmiş, battal. )
- MATÛF[Ar. < ATF] değil/yerine/= YÖNELTİLMİŞ
( Bir yöne eğilmiş. | Yöneltilmiş. )
- MAT'ÛM[Ar. çoğ. MAT'ÛMÂT] ile MAT'ÛN[Ar. < TA'N]
( Yenilecek yemek. İLE Ayıplanmış, ta'n olunmuş. | Vebâ'ya(taûn'a) yakalanmış. )
- MAİYET ile MAHİYET
( Birlikte bulunma. İLE Nitelik. )
- MÂÛN[Ar.] ile MAÛN[Ar.] ile MAUN[Amerika yerlilerinin dilinden]
( Malın zekâtı. | Yararlanılacak şey. | Eve gerekli olan şeyler. İLE Yardım, imdat. İLE Tespihgillerden, Hindistan ve Honduras'ta yetişen, büyük bir orman ağacı. | Bu ağacın, parlak kırmızımtırak renkte, sert ve iyi cilâlanan kerestesi. | Bu keresteden yapılan eşya. )
( ... cum ... cum SWIETENIA MAHAGONI )
- MAVAL[Ar.] ile MAVEL
( Koyun çobanının (koyunlar/ı için) kaval çalması. | Yalan, uydurma söz. İLE/< Deve çobanının (develer/i için) söyledği/okuduğu. )
- MÂVERÂ[Ar.] değil/yerine/= ÖTE
( Ard, geri, bir şeyin ötesinde, arkasında bulunan. | Türk müziğinin eski bir mürekkep makamı.[Biri, devr-i kebir, öteki, fahte usûlünde, iki tane müellifi belirli olmayan peşrev ile bir tane, yine müellifi bilinmeyen saz semaisi, bu makama örnektir.] )
- MAVİ "HAP" ile "KIRMIZI HAP"
( "MATRIX I" Filmi! )
- SU KULLANIM/AYAK İZİNDE:
MAVİ ile/ve/||/<>/> YEŞİL ile/ve/||/<>/> GRİ
( Bir ürünü üretmek için gereksinim duyulan yüzey ve yeraltı tatlı su kaynakları ölçüsü/oranı. İLE/VE/||/<>/> Bir ürünü üretmek için kullanılan toplam yağmur suyu ölçüsü/oranı. İLE/VE/||/<>/> Kirlilik yükünün ortadan kaldırılması ya da azaltılması için kullanılan tatlı su oranı. )
- TAPU:
MAVİ ile/ve/||/<> PEMBE
( Ortada bir arsa olduğunu fakat üzerinde bir yapının bulunmadığını tanımlar. Ayrıca, yapının inşaatına yeni başlandığını da simgeler. Kat mülkiyetine geçilmediğini tanımlar. İLE/VE/||/<> Mülke ait inşaat işlerinin bitmesinden sonra projede onaylı olan bağımsız alanların yer aldığını, mülkün kullanım alanlarını ve aynı zamanda belirli payların olduğunu gösterir. Kat mülkiyeti alınmış yapılar için verilir. )
- MAVİMTIRAK değil/yerine/= GÖKÇEMSİ/GÖKÇEMTIRAK/GÖKÇÜL/GÖKŞİN
- MAVNA ile/ve KALYON
- MAVRA ile PALAVRA[İSP. < PALABRA]
- MAXWELL EŞİTLİKLERİNDE:
GAUSS YASASI ile/ve/||/<> GAUSS'UN MANYETİK YASASI ile/ve/||/<> FARADAY'IN TÜMEVARIM YASASI ile/ve/||/<> AMPER'İN DEVRE YASASININ DOĞRULAMASI
( )
( E [elektrik alanı] ve B [manyetik alan] )
- MAYA[Hintçe]/İLÜZYON[İng. < ILLUSION]/DOXA[Yun.] değil/yerine/= YANILSAMA
- MAYA [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- MAYA [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- MAYA ile/ve/||/<> AŞI
- MAYA[Fars.] ile MAYA ile MAYA[Sans.]
( Bazı besinlerin yapımında, mayalanmayı sağlamak için kullanılan madde. | Yaradılış, öznitelik. | Damızlık, dişil hayvan. | Dişil deve. | İçerdikleri enzimlerin, katalizör niteliği etkisiyle şekerleri, karbondioksit ve alkole dönüştüren bir gözeli bitki organizmaları. İLE Bir tür halk türküsü. İLE Yanılsamalar (ilüzyon/illusion) dünyası. Algılarımız, gerçekliği, bütünlüğü içinde yansıtmadığında, zihinlerimizde, eksik ve çarpıtılmış algılarımızdan kaynaklanan birer "yanılsamalar dünyası" oluşuyor. Algı kapıları, algı filtreleri temizlendiği takdirde her şey insana gerçek durumuyla, "ne ise o olarak" görünür. Evrenin gerçek böylesiliğini görmemizi engelleyen, bize evreni renk renk, türlü biçimli çokluk, çeşitlilik olarak gösteren büyülü gözlük, renkli peçe. )
- MAYA >< MAYABOZAN
( ... >< Bir mayanın etkisine karşı koyan, protein yapısında madde. )
- MAYAK/MAYAQ ile MEJEK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Dışkı.[Özellikle deve gübresi anlamında kullanılır.] İLE Köpek dışkısı. )
- MAYALAMA ile/<> ESKİ HAMUR(PATE FERMANTE) ile/<> BİGA ile/<> SPONÇ ile/<> POOLISH
- MAYDANOZ ile KİŞNİŞ[Fars. < KİŞNİC]/YUMURCAK[Denizli'de]/GOLYANDRO[Kıbrıs'ta]
( Yaprakları, saplarından kesilir ve kökü, tekrar yeşermek üzere toprakta bırakılır. İLE Kökünden sökülür. )
- MAYDANOZ ile ŞEYTANTERSİ
( ... İLE Maydanozgillerden, Orta Asya'da ve Akdeniz ülkelerinde yetişen, kalın köklü, sarı çiçekli, pis kokulu bitki. | Bu bitkiden elde edilen ve hekimlikte kullanılan reçineli yapıştırıcı. )
( FERULA ASSA-FOETIDA )
- MAYDANOZ/MAKEDONYA OTU/MAKEDONİSİ[Yun.]/BAHDENİZ ile/ve TERE
( MAYDANOZ[< MÎDE-NÜVÂZ:okşayan (mide rahatlatıcı)]'dan geldiği söylenilmekte fakat sözlükte Yunanca'dan geldiği belirtilmiştir. )
( [LAT.] PETROSELINUM SATIVUM/CRISPUM cum LEPIDIUM SATIVUM )
( BEKDUNES ile ... )
( PARSLEY vs. GARDEN CRESS )
- MAYDONOZ değil MAYDANOZ
- MÂYE ile ...
( MAYA, ASIL VE GEREKLİ MADDE | ASIL, ESAS | PARA, MAL | İKTİDAR, GÜÇ | BİLGİ | DİŞİ DEVE )
- MAYGAK/MAYGAQ ile MAYGAK/MAYGAQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Paytak kişi. İLE Çatal tırnaklı olmayıp top tırnaklı olan hayvanların tüyleri kısa olanları. )
- MAYİ[Ar.] değil/yerine/= SIVI
- MAYISTRA[İt.] ile/değil/yerine YEL/RÜZGÂR/YELKEN
( Grandi direğinin en alt sereni ve bu serene çekilen yelken. | Kuzeybatı rüzgârı. İLE ... )
- MAYMUN ile (")ŞEBEK(")
( ... İLE Afrika'nın dağlık bölgelerinde, sürüler durumunda yaşayan, uzun ya da kısa kuyruklu türleri olan maymunlar. | Çirkin ve arsız kişi. | Maskara. )
- MAYNA[İt.] >< FORA[İt.]
( Yelkenleri indirmek için verilen komut. | Bırakılma, son verilme. >< Yelkenleri açtırmak için verilen komut. )
- [Fr. < Yun.] MAYOZ (BÖLÜNME) ile MİTOZ/KARYOKİNEZ (BÖLÜNME)
( ... İLE Çokgözeli canlılarda, gözenin, belirli evrelerden geçerek çoğalması. )
(
ile
)
( )
( )
- MAYSTRO/MAESTRO değil/yerine/= UNGAN
( Besteci. | Orkestra şefi. )
- MAYTAP[Fars. < MAHTÂB] değil/yerine/= HAVAİ FİŞEK
( Yandığında renkli ve parlak ışıklar saçan, şenlik gecelerinde yakılan havai fişek. )
- MAZÂRR[Ar. < MAZARRAT < ZARAR] ile MAZHAR[Ar. < ZUHÛR | çoğ. MAZÂHİR]["MASHAR/MASAR" değil!]
( Zararlar, ziyanlar. İLE Bir şeyin, göründüğü/çıktığı yer. | Nâil olma, onurlanma/şereflenme. | Bazı tekkelerde, oturarak uyunurken, dayanılan kısa değnek. | Bir çeşit tef. )
- MAZBUT VAKIF[Ar.] değil/yerine/= KAMUSAL TURGU
- MAZERET ile/ve/değil AÇIKLAMA
- MAZERET değil/yerine/>< EYLEM
( İstemiyorsak. DEĞİL/YERİNE/>< Gerçekten istiyorsak. )
- MAZERET-İ SAHİHA[Ar.] değil/yerine/= GEÇERLİ NEDENLİK
- MÂZÎ ile/>< ÂTİ
( Geçmiş. İLE/>< Gelecek. )
- MAZI[Fars.] ile MAZI[Fars.] ile MÂZİ[Ar.]
( Servigillerden, yaprakları almaşık ve küçük pullar biçiminde, gövdesi düz olan, dipten dallanan bir süs bitkisi. İLE Hayvansal ve bitkisel asalakların, bitkilerde oluşturduğu ur. )
( THUYA cum QUERCUS INFECTORIA )
- [ne yazık ki]
MAZLUM ile/ve/||/<> HORLANANLAR
- MAZLUM[Ar.] değil/yerine/= KIYILGIN
- MAZMÛN[Ar. < ZIMN] ile MAZNÛN[Ar. ZANN]
( Derinlerdeki anlam, kavram. | Ödenmesi gereken şey. | Nükteli, sanatlı, ince söz. İLE Bir suç dolayısıyla sorguya çekilen, sanık. )
- MAZOŞİST/MAZOŞİZM[Fr., İng.] değil/yerine/= ÖZEZER/LİK
- MAZRUB değil/yerine/= ÇARPAN
- MAZRÛF[< ZARF] değil/yerine/= ZARFLANMIŞ, ZARFA KONMUŞ | KALIPLI, KILIFLI | ZARFLI KÂĞIT
- MAZUR GÖRÜN ile/değil/yerine KUSURA BAKMAYIN
- ME CONSCIOUSNESS/YOU CONSCIOUSNESS vs. WE/US CONSCIOUSNESS
( WE/US CONSCIOUSNESS instead of ME CONSCIOUSNESS/YOU CONSCIOUSNESS )
- MEAD ile MEÂDİB[Ar. < ME'DEBE]
( Dönüp gidilecek yer, âhiret, amaç, ulaşılacak yer. İLE Ziyâfetler. )
- MEAN INTEGRITY vs. HANDLE IN PIECE BY PIECE
- MEANING vs./and INTEGRITY
- MEANLESS vs. ABSURD
- MEANLESS vs. UNFOUNDED
- MEANS & ENDS/PURPOSE
- MEÂSİR[Ar. < ME'SERE] ile MEÂZİR[Ar. < Mİ'ZER]
( Güzel yapıtlar, izler/nişanlar. İLE Peştemallar. )
- MEASURABILITY vs. DISMEASURABILITY
( Art inteterest to dismeasurability of universe. )
- MEASURABLE[S] vs. UNMEASURABLE[S]
- MEBHÛS[Ar.] ile MEBHÛS[Ar. < BAHS] ile MEB'ÛS[Ar. çoğ. MEB'ÛSÂN]
( Sözü geçmiş, bahs olunmuş. İLE Solugan, tık soluk kişi/hayvan. İLE Gönderilmiş, ba's olunmuş. | Peygamber olarak gönderilmiş. | Halk tarafından seçilerek, mecliste yer alan kişi, milletvekili. )
- MEBHÛT[Ar. < BEHT] ile ŞAŞIRMIŞ, HAYRETTE KALMIŞ
( HAYRETTE KALMIŞ, ŞAŞMIŞ )
- MEBÎ'[Ar. < BEY] ile MEBÎT[Ar. < BEYT]
( Satılmış şey. İLE Gecelenecek yer. )
- ME'BIZ[Ar. | çoğ. MEÂBIZ] ile ...
( Dizkapaklarının arkasındaki çukurlar. )
- MEBLAĞ[Ar.]["MEBLA" değil!] yerine TUTAR
- MEBLÛ/A[Ar. < BEL] ile MEBLÛL[Ar.]
( Yutulmuş, bel olunmuş. İLE Islanmış, ıslak. Nemli, yaş. )
- MEBRÛS[Ar.] ile MEBRÛZ[Ar.]
( Baras[: gövdede, yer yer beyaz ve alaca lekeler oluşturan ve tedavi kabul etmeyebilen hastalık] hastalığına tutulmuş olan. İLE Gösterilmiş, ibrâz olunmuş. | Açılmış mektup. )
- MEBSÛS[Ar.] ile MEBSÛS[Ar.]
( Yayılmış, dağılmış, saçılmış, herkese yayılmış, herkesçe duyulmuş. İLE Gösterilmiş. | Açılmış mektup. )
- MEBÛS[Ar.] değil/yerine/= SAYLAV/MİLLETVEKİLİ
- MECÂL[Ar.] ile TÂKAT[Ar. < TÂK]
( Güç, kuvet. | Fırsat, olanak. İLE Güç, dinçlik. | İktidar. )
- MECÂMİ'[Ar. < MECMA] ile MECÂMÎ[Ar.]
( Toplanılacak yerler, toplantı yerleri. İLE Dergiler. İLE ... )
- MECÂRÎ[< MECRÂ] ile ...
( Suyun akıtıldığı yol. Su kanalı/yatağı. )
- MECAZ ile İHAM
( ... İLE Kuruntuya düşürme. | İki anlamı olan bir sözcüğün, akla en az gelen anlamının amaçlanarak kullanılması sanatı. )
- MECAZ ile KÖPRÜ/BAĞLANTI
- MECAZ ile/ve YALAN
( İBNİ ARÂBÎ )
- MECÂZEN[Ar.] ile MECÂZÎ[Ar.] ile MECÂZLI[Ar.]
( Mecaz yoluyla, mecaz olarak. İLE Mecazla ilgili, mecaz niteliğinde olan. İLE Gerçek anlamından saptırılarak benzetmeli olarak kullanılmış sözcük. )
- MECÂZÎ AŞK ile/ve/> HAKİKÎ AŞK
- MECÂZ/Î / METAFORİ/K değil/yerine/= ÖZGEÇ/Lİ
- MECÂZ-I MÜREKKEB / İSTİÂRE-İ MÜREKKEBE[Ar.] ile MECÂZ-I MÜRSEL[Ar.]
( Benzetmenin temel öğelerinden olup yalnız biriyle arka arkaya birkaç benzerlik sıralayarak yapılan kullanım. İLE Bir sözcüğü, gerçek anlamından, mecâzî anlama geçirirken, aradaki ilgi ve ilişkinin benzeyişinden başka bir duruma dayandırılması. )
- MECÂZ-I MÜRSEL değil/yerine/= DÜZÖZGEÇ/AD AKTARMASI
- MECBUR ile MEMUR
- MECBUR ile/ve/değil/||/<> MÜKELLEF
- MECBÛREN[Ar.] ile MECBÛRÎ[Ar.]
( Kendi isteğinin dışında, zorla. İLE Kaçınılmaz, zorunlu. )
- MECBURİYET ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MEMNUNİYET
- MECBURİYET ile MUHTAÇLIK
- MECBÛR(İYET) değil/yerine/= YÜKÜMLÜ/LÜK, ZORUNLU/LUK
- MECCÂNEN ile MECCÂNÎ
( Ücretsiz, parasız, bedava. İLE Parasız, bedava. | Bedavacı. )
- MECDÛL[Ar. < CEDL] ile MECDÛR[Ar.]
( Sağlam şey. | Bükülmüş. [Ar. "Kemikli ve yapısı sağlam kişi"] İLE Çiçek hastalığı çıkarmış olan. )
- MECELLE ile/||/<> KANUN-U ESÂSÎ ile/||/<> ANAYASA VE HAKİMİYET-İ MİLLİYE/CUMHURİYET
( Osmanlı'da, Tanzimat Dönemi'nde, bir kurul tarafından [Ahmet Cevdet Paşa başkanlığında] İslâm hukukuna göre hazırlanmış medenî kanun. İLE/||/<>/> 1876'da ilân edilen ilk Osmanlı anayasası. İLE/||/<>/> Toplumun egemenliği ve anayasa. )
- MECELLE[Ar.] ile MECENNE[Ar.] ile MECERRE[Ar.]
( Kitap, dergi. | Tanzîmat'tan sonra, 1869-1876 yılları arasında, fıkıh ilminin, uygulamaya özgü olan bölümüyle ilgili olarak yayımlanmış ünlü eser. İLE Delilik, divânelik. | Kalkan, siper. İLE Samanyolu. )
- MECHÛL[Ar. < CEHL] değil/yerine/= BİLİNMEYEN[BELİRSİZ değil!]
- MECÎD[Ar.] ile REFÎ'[Ar.]
- MECLİS-İ ÂYÂN ile/||/<> MECLİS-İ MEBÛSAN
( Kanun-ı Esasi'ye göre Meclis-i Mebusan'ın kabul ettiği yasaları denetleyen meclis.[Üyeleri Sultan tarafından seçilirdi.] İLE/||/<> Osmanlı Millet Meclisi. )
- MECMA'-ÜL-BAHREYN ile ...
( İKİ DENİZİN KAVUŞTUĞU NOKTA | KABE KAVSEYN MERTEBESİ )
- MECMÂ'[Ar. çoğ. MECÂMÎ'] ile MECMAA/MECMÛA[Ar.]
( Toplanılacak yer. | Kavuşulan yer, nokta. İLE Toplanılıp biriktirilmiş, düzenlenmiş şeyler. | Seçilmiş yazılardan oluşturulmuş yazma kitap. | Dergi. )
- MECMÂ[Ar.] değil/yerine/= YIĞINAK
( Bir şeyin biriktiği yer. | Bir şeyin, bir yerde çokça birikmesi, tecemmu, tahaşşüt. | Birgözeli bitkilerin biraraya gelerek oluşturdukları küme. )
- MECMÛ/A[Ar. < CEM] ile MECMÛA[Ar. çoğ. MECÂMÎ']
( Toplanmış, biraraya getirilmiş şey, tüm. | Bir yazı şekli/tarzı. İLE Toplanılıp biriktirilmiş, düzenlenmiş şeyler. | Seçilmiş yazılardan oluşturulmuş yazma kitap. | Dergi. )
- MECNÛN[Ar. < CİNN | çoğ. MECÂNÎN] ile Mecnûn[Ar.]
( Çıldırmış, deli, divâne. | Delice seven, tutkun. İLE Leylâ ile Mecnûn öyküsünün, erkek kahramanı. Kays. )
- MECNÛN[< CİNN] ile MA'TÛH[< ATEH]
( Deli, çıldırmış. | Delice seven, tutkun. İLE Bunamış, bunak. )
- MECNÛN-I MUTBİK ile MECNÛN-I GAYRİ MUTBİK
( Deliliği, tüm zamanını kaplayan. İLE Bazen mecnun olup, bazen iyileşen. )
- MECRÂ ile/ve/<> MACERA
- MECRÂ ile MECLÂ
- MECRÛH[Ar. < CERH] değil/yerine/= YARALI/İNCİNMİŞ
( Yaralanmış. | İnandırıcı sözlerle çürütülmüş düşünce/dâvâ. )
- MEC'ÛL[Ar.] ile ME'CÛR[Ar. < ECR]
( Ortaya/meydana çıkarılmış olan, yapılmış olan. İLE Ecr ve sevabı verilmiş olan. | Kiraya verilen şey. )
- MECZ değil MEZC
( ... DEĞİL Birbirine katmak, katıştırmak. )
- MECZÛB ve/||/<>/> DİLEKÇESİ...
( 1965 yılında vefât eden,
Elazığ Tımarhanesi'ndeki bir meczubun (ortadaki)
Allah'a yazdığı mektubu...
“Ben, dünya Kürresi, Türkiye karyesi ve Urfa Köyü'nden, (El-Aziz --Elazığ) Tımarhanesi (Akıl ve Ruh Sağlığı Hastanesi) sakinlerinden;
ismi önemsiz, cismi değersiz, çaresiz ve kimsesiz bir abdi acizin, ahir deminde misafiri Azrail’i beklerken, Başhekimlik üzerinden, Hâkimler Hakimi'nin dergâh-ı Ulûhiyetine son arzuhâlimdir:
Ben, gam(dertlilik) deryasında, fakirlik vatanında,
horluk ve rezillik kaftanında, SULTAN yapılmışım.
Meyvelerden, dağdağana; çalgılardan, ney-kemana kapılmışım… Benim yatağım, akasya dikeninden; yorganım, kirpi derisinden farksızdır. Kalbim, Ayizman’ın(Hitlerin işkenceci Nazi Komutanı) fırını ve Sahrâ'nın çöl fırtınasıdır.
Ruhum, âşık-ı Hüdâ Mahbûb peresttir, lâkin aklım,
kaderin cilvesi ve talihin sillesiyle gûresttir(gel-gittir).
Bana gelen, derd ü gamın kilosu beleştir. Nerede bir güzel varsa, bana karşı keleştir(yüz vermez, cesâretlidir),
tüm yiğitler de bana hep ters ve terestir.
Aylar geçti, tek temizliğim, gözyaşıyla ve kara toprakla aldığım teyemmüm abdesttir. Yani, içtiğimiz, kezzap suyu; mezemiz ise ateştir.
Ol Resûl-i zişân ve Sultân-ı dü-cihân: “Cenâb-ı Allah’ın, insanları, dünya; dünyayı ise insan için yarattığını; Ruhları, vucud için, vucudları ise ruhlar için yarattığını; erkekleri, kadınlar; kadınları, erkekler için yarattığını; Cennet'i, mü’min kullar, mü’min kulları da Cennet için yarattığını; cehennemi, inkârcılar ve münâfıklar, inkârcıları ve münâfıkları da cehennem için yarattığını” hadisleriyle haber vermiştir.
Peki, acaba, benim gibi meczub divâneleri ne maksatla halk etmiştir? Bilen babayiğit, meydana çıkıp söylesin...
Allah, sana iman verdi, sen, tuğyan edersin; O in’am etti, sen, küfran(nankörlük) edersin; O, ikram etti, sen, inkâr edersin; O, ihsân etti, sen, isyân edersin; bir de kalkıp bana deli divâne diye bühtân edersin!...
Bu söylediklerimin hepsi, ruhumun içinde cenk etmektedir. Eğer, dilekçemin yanıtı gelirse bu manevralar sona erecektir.
Şimdi, adresimi arz ediyorum: Kur’ân’ı geldiği yere, yine Kur’ân’ı getiren, geri taşısın. Madem ki, ahkâmı ve ahlâkı kalmadı, Kur’ân’ın kâğıdı ve yazısı neye yarasın?! Tâ ki, Hz. Muhammed Mehdi (A.S) gelince, yeniden okunup yaşansın!
Ey, zerrelerden kürrelere, yerlerden göklere, tüm âlemlerin Rabbi!...
Ey, cemâdî, nebâtî, hayvanî, insanî, ruhanî ve nuranî,
her şeyin ve herkesin yegâne sahibi!...
Ey, iman ve şuur ehl-i kalplerin, en yüce habîbi!...
Ey, dertli bedenlerin, kederli gönüllerin ve yaralı yüreklerin tabîbi!...
Ben, bi-çâre kulun ki; garipler garîbi, hüzünlerin esîri, zulümlerin mustarîbi, öksüz, yetim ve sahipsiz bir tımarhane delisi...
Ama kutsî muhabbet ve hasretinin divânesi!...
Herkesi ve her şeyimi elimden aldın ama sana sığındım, aşkına sarıldım, yegâne Sen kaldın!... Yurdumdan, yuvamdan, evimden, barkımdan ayırdın, gurbete ve hasrete saldın. Ama onları ararken, Sana ulaştım, sevdâna daldım! Böylece, fânî ve hayalî görüntülerden kurtarıp hakîkî tecellîne mazhar kıldın.
Yüceler yücesi Rabbim, Efendim!
Hakk'tan saparak ve haddimi aşarak, hâşâ, Sen'den, Burak bineği, Cebrail seyisi, Sidret'ül Münteha menzili, cümle mahlûkâtın en şereflisi, Rahmân'ın en mükemmel tecelli ve temsilcisi… Kâinâtın fahrî ebedîsi, Âhir zaman Nebî'si ve Mehdî'si, Levh-i Mahfûz'un tercümanı ve tebliğcisi, Efendiler efendisi, Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi vesellem’in) Mahbubiyeti'ni mi istedim?...
Hanif Din'in üstadı ve nice Nebîlerin atası, Hz. İbrahim’in, halîliyetini; Hz. Süleyman’ın, saltanat ve servetini; Hz. Musa’nın, Celâdet ve cesâretini; Hz. İsa’nın ruhanîyetini mi istedim?...
Hz. Ebû Bekir Sıddık’ın, yüksek fazîlet ve kurbiyyetini; Hz. Ömer'ül Faruk’un, dirâyet ve teslimiyetini; Hz. Osman-ı Zinnureyn'in, asâlet ve sehâvetini; Hz. Aliy'ül Murtaza’nın, ilim ve velâyetini mi istedim?...
Senden, mülk-ü-hâkimiyet, şan-ü-şöhret, mal-ü-servet mi talep ettim? Senden, vucuduma sıhhat ve âfiyet; aklıma ziyâ ve selâmet; hayatıma, huzur ve istikâmet dilendiysem, bunlar için de bin kere tevbe ettim!
Çünkü, Şeriât'ın iptal, Tarikât'ın ihmal, Hakîkât'ın ihlâl ve mü’minlerin iğfâl edildiği bir zillet ve rezâlet döneminde, bana, akıl ve mükellefiyet verseydin, bu, sadece benim mesûliyet ve mahzûniyetimi ziyâdeleştirecekti!
Sultan'ım Efendi'm!
Ben, Senden, sadece, seni istedim; pahası, elbet böyle yüksektir ve tüm sevdiklerimi ve sahiplendiklerimi uğruna fedâ etmektir.
Rabbim, elbet vardır hikmeti ki, bu kuluna, böyle zillet ve zahmet çektirirsin. Ben, hâşâ, itiraz değil naz ederim ama umarım,
Sen, niyâz kabul edersin.
Aile efrâdımı, akl-ı izânımı alıp beni hicrâna saldın. Ama yine de şükür; ya akıllı kalıp ama hâin ve hilekâr olaydım...
Ya varlıklı kalıp ama zâlim ve sahtekâr olaydım...
Ya âlim ve saygın kalıp ama gâfil ve riyâkâr olaydım...
Ya arkalı etraflı kalıp ama azgın ve zulümkâr olaydım...
Ya sağlıklı sefâlı kalıp ama sapıtmış, ahlâksız ve vicdansız olaydım!...
Derd-ü-belâ ki, sabredenlerin vesile-i mirâcıdır. Mü'minler, kalbimin tâcı; mücrimler, rahmetin muhtâcı; münkirler, hikmetin icabı; Sâdık ve âşık, ehl-i cehd adâletin ilâcıdır. Velâkin, bu münâfık, hain ve zâlimler ise çıban başıdır, akrep gibi sancıdır; şerefli insana, helâli dışında tüm kadınlar, kızlar, ana-bacıdır.
Ey Rabbim, Efendi'm!
Malûm-u âlîniz ve yüce takdirinizdir ki; ne özenli-bezekli elbiselerle gezdiğim bayramlarım oldu… Ne onurlu ve huzurlu seyahatlerim ve seyranlarım oldu… Ne etrafımda hizmet ve rağbet gösteren dostlarım ve hayranlarım oldu!...
Lezzet ne imiş, izzet ne imiş ve fazilet ne imiş tatmadım; ama şikâyet şekâvettir; tüm bu fânî ve fenâ nimetlerin asıl sahibi olan Padişahlar Padişahı'nı buldum...
Beni, yoktan var ettin, iman ve hidâyet buyurup varlığından haberdar ettin, ama aklımı alıp kulunu, bi-karar ettin.
Sana, sonsuz şükürler olsun!...
Şimdi, son dileğim, beni yanına al ve bir daha huzurundan ve sonsuz nûrundan ayırma, ne olursun!
Umarım, bu dilekçeyi yazdım diye bana darılmazsın; çünkü, Zâtından gayrıya yalvarıp yakarmanın, ŞİRK olduğunu buyurdun!
Selâm ve dua ile... )
- MECZÛB[Ar. < CEZB] ile/değil/< MECNÛN[Ar. < CİNN]
( Çekilmiş, cezb olunmuş. | Allah sevgisinden dolayı cezbeye tutularak kendinden geçmiş olan. | Deli, divâne. İLE/DEĞİL Çıldırmış, deli, divâne. | Delice seven, tutkun, âşık. )
( Âşıklar, meczûb değil mecnûndur. )
- MECZUB ile/değil MECZUB MEŞREP
- MECZUB ile MELENG[Fars.]
( ... İLE Yalınayak, başıkabak bir halde dünya ile ilişkisini kesmiş olan. | Hakikî aşk ile sarhoş olmuş kişi. )
- MED ve/||/<>/> CEZİR
( [suların] Kabarması. [Uzatma, çekme, yayma, döşeme.] VE/||/<>/> Çekilmesi. )
- MEDÂİN/MEDÂYİN[Ar. < MEDÎNE] ile MEDÂYÎN[Ar. < MİDYÂN] ile Medâin[Ar.]
( İller/kentler. [BÜLDÂN < BELD/BELDE] İLE Borca saplanmış, sürekli borç alan kişiler. İLE Eski İran'da, Dicle etrafında, yedi kentin adı olup, İslâm fetihleri sırasında, başkent konumundaydı. )
- MEDÂR[Ar. < DEVR] değil/yerine/= DÖNENCE | DAYANAK
- MEDÂR-I İFTİHÂR değil/yerine/= ÖVÜNME NEDENİ/ARACI, ÖVÜNÇLÜK, KIVANÇLIK
- MEDÂR-I MAİŞET değil/yerine/= GEÇİM DAYANAĞI
- GEL-GİT/MED-CEZİR:
DÜNYADA ile/ve/<> GÜNEY ÇİN DENİZİ'NDE
( ... İLE/VE/<> Her 6 saatte bir gerçekleşmektedir. Borneo Adası'ndaki, Malezya'nın Sarawak eyaletindeki Sarawak Irmağı'nın akış yönünün bile değişmesine neden olmaktadır. )
- MEDCEZİR[Ar.] değil/yerine/= GEL-GİT
- MEDDAH İSMET (SOKAĞI) ile BEHÇET NECATİGİL (SOKAĞI)
( )
- MEDED ile ...
( Yardım, imdat. | Aman, eyvah! [bkz. NUSRET] )
- MEDENİYET DİLİ ile/ve/değil KÜLTÜR DİLİ
- MEDENİYET ve FELSEFE-BİLİM
- MEDENİYET ve/<> TEMEDDÜN
( Düşünülen ve konuşulanı içerir. VE/<> Aynı zamanda, yaşanılan ve yapılan süreci, sürekliliği içerir. )
( Olmuş, bitmiş örgü. VE/<> Sürekli örülmekte olan bir örüntü. )
- MEDED[Ar.] değil/yerine/= YARDIM
- MEDİYAN DÜZLEM/MEDIAN PLANE[İng.] değil/yerine/= ORTA HAT DÜZLEMİ
- [MEDLÛLERİ BAKIMINDAN HAFÎ] SÖZ/LÂFIZ:
HAFÎ ile/ve/||/<> MÜŞKİL ile/ve/||/<> MÜCMEL ile/ve/||/<> MÜTEŞEBBİH
( TERMES LATENTS avec/et/||/<> TERMES DIFFICILES avec/et/||/<> TERMES MYSTERIEUX avec/et/||/<> TERMES COLLECTIFS )
- [MEDLÛLLERİ BAKIMINDAN] SÖZ/LÂFIZ:
NAS ile/ve/||/<> ZÂHİR ile/ve/||/<> MUHKEM ile/ve/||/<> MÜFESSER
( TERMES PEREMPOIRES avec/et/||/<> TERMES EVIDENTS avec/et/||/<> TERMES FORTIFIES avec/et/||/<> TERMES ANNOTES )
- MEDRESE ile/ve MİDRAŞ ile/ve VİHARA
( İslâm'da. İLE/VE Yahudilik'te. İLE/VE Budizm'de. )
( Medreselerin kurulmasında ve Selçuklular zamanında Vihara'ların etkisi olmuştur. )
( ANADOLU MEDRESELERİ (2 CİLT) - METİN SÖZEN'in kitabından yararlanabilirsiniz. )
- MEDRESE ve/ TEKKE(/TEKYE/TAKİYE) ve/ ZÂVİYE ve/ DERGÂH
( İlim. VE Simgesel anlatım. VE Açı. VE Sohbet, insan sevgisi. )
- MEDRÛK[Ar.] ile METRÛK[Ar. < TERK]
( Anlaşılmış, derk olunmuş. İLE Terk edilmiş, bırakılmış, kullanılmasından vazgeçilmiş. Battal. )
- MEDYA/MEDIA[İng.] değil/yerine/= ORTA KATMAN | ORTAM, | BESİYERİ
- MEDYATİK ZİHNİYET ile AKADEMİK ZİHNİYET ile SİSTEMİK ZİHNİYET ile BİLGE ZİHNİYET
( 50-100 günü öngermek. İLE 50-100 yılı öngermek. İLE 500-1000 yılı öngermek. İLE 5000 - ~ yılı öngörmek. )
( MEDIATICAL MIND vs. ACADEMICAL MIND vs. SYSTEMATICAL MIND vs. WISE MIND
Prudence in 50-100 days. WITH Prudence in 50-100 years. WITH Prudence in 500-1000 years. WITH Prudence in 5000 -
years. )
- MEFHUM:
TASAVVUR ve/< MİSDAK
- MEFHÛM[Ar.] ile MEFHÛM[Ar. < FEHM | çoğ. MEFÂHÎM]
( Kömürleşmiş, kömür olmuş, fahim durumuna geçmiş. İLE Anlaşılmış, fehm olunmuş. | Sözden çıkarılan anlam, kavram. )
- MEFHÛM ile MEVHÛM
- MEFISTOFELES ile/ve/||/<> MARGARETTA
( )
- MEFKÛR ile MEFKÛRE
( Vakfedilen mal. İLE Ülkü, düşünce. )
- MEFKÛREVÎ[Ar.]/IDEAL[İng., Alm., İsp.]/IDÉAL[Fr.] değil/yerine/= ÜLKÜ/SEL
- MEFRAT[Ar.] ile MEFRED[Ar.]
( Pek/çok büyük. İLE Kocaman, iri, büyük. )
- MEFRÛG[Ar. < FERÂĞ | çoğ. MEFÂRÎG] ile MEFRÛK[Ar. < FARK | çoğ. MEFÂRÎK] ile MEFRÛK[Ar.]
( Başkasına bırakılmış, ferâgat edilmiş. İLE Ayrılmış, araya başka bir şey girmiş, tefrîk edilmiş. İLE Uğulmuş. | Safranla boyanmış şey. )
- MEFSÛH/A[Ar. < FESH] ile MEFŞÛ'[Ar.]
( Yürürlükten kaldırılmış, hükümsüz bırakılmış, fesh olunmuş. | İptal edilmiş, çalışmaz duruma getirilmiş. İLE Duyulmuş, yayılmış, açıklanmış, ifşâ edilmiş. )
- MEFSÛL[Ar. < FASL] ile MEFZÛL[Ar.]
( Ayrılmış, ayrışık, fasl olunmuş. İLE Fazla gelmiş olan, üstün gelen. )
- MEFTÛH[< FETH] değil/yerine/= AÇILMIŞ, AÇIK, FETHEDİLMİŞ | ELE GEÇİRİLMİŞ
- MEFTÛL[Ar. < FETL] ile MEFTÛR[Ar. < FITRET] ile MEFTÛR[Ar. < FÜTÛR]
( Bükülmüş, kıvrılmış, fitil durumuna getirilmiş. İLE Yaratılmış, fıtretlenmiş. | Tabîî, cibillî. İLE Bezgin, bezmiş, kederli, ümitsiz. )
itibariyle 29.581 başlık/FaRk ile birlikte,
29.554 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(71/120)