Bugün[11 Temmuz 2025]
itibarı ile 29.554 başlık/FaRk ile birlikte,
29.554 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(27/120)


- DENİZALTININ:
SOL KANADI ile/ve/||/<> SAĞ KANADI

( Dışbükey. İLE/VE/||/<> İçbükey. )

( Ön tarafta bulunan sol kanat açılarak, basıncın, alttan itmesi ve motor/pervâne desteğiyle yüzeye çıkılır. İLE/VE/||/<> Ön tarafta bulunan sağ kanat açılarak, basıncın, üstten bastırması ve motor/pervâne desteğiyle dalış yapılır. )


- DENİZANASI ile/ve KUTU DENİZANASI

( ... İLE/VE En zehirlisidir. [Tek bir kerede çıkan zehir, aynı anda 60 yetişkini öldürebilir.] )

( ... İLE/VE Pasifik sularında yaşarlar. )

( ... ile Kutu Denizanası )

( FERC-ÜL-BAHR ile/ve ... )

( JELLYFISH vs./and ... )

( COTYLORHIZA TUBERCULATA cum/et JELLY-FISHUS STIGALOTUS )

( MEDÜZ ile/ve ... )


- DENİZANASI ile PUSULA DENİZANASI


- DENİZASLANI ile AVUSTRALYA DENİZASLANI

( SEA LION vs. AUSTRALIAN SEA LION )


- DENİZASLANI ile FOK

( Daha kalın kürkü vardır. İLE Daha yağlıdır. )

( Kulakları gözle görülür. İLE Arka kanatları arkaya doğru bakar. )

( Fokların gözleri deniz altında bulanık görmez. )

( Fok ile Denizaslanı iskeletlerinin farkları )

( Alttaki. İLE Üstteki. )

( SEA LION vs. SEAL
Denizaslanı ile Fok )

( ZALOPHUS CALIFORNIANUS cum PHOCA )


- DENİZASLANI ile GÜNEY DENİZASLANI


- DENİZATI ile KÜÇÜK/CÜCE DENİZATI

( Denizatlarının dişileri, sırtlarındaki şeritlerden anlaşılmaktadır. )

( ... İLE Endonezya resiflerinde yaşarlar. )


- DENİZATI ile YAPRAKSI DENİZ EJDERİ


- DENİZATI ile YOSUN BİÇİMİNDE DENİZATI

( SEA HORSE vs. SEA HORSE IN THE SHAPE OF MOSS )

( HIPPOCAMPUS HIPPOCAMPUS cum ... )


- DENİZAYGIRI/MORS ile PASİFİK DENİZAYGIRI

( ... İLE Alaska'da ve Kuzey Kutbu'nda yaşarlar. )


- DENİZAYGIRI/MORS[Laponca] ile FOK

( ... İLE Tüm memeliler arasında, sütü, en yağlı olandır. [Yavrusunun hızlı büyümesinin zorunluluğundan dolayı][Birkaç hafta içinde sütten kesilirler] )

( Mors/Denizaygırı ile Fok )

( ... ile FUKME )

( WALRUS vs. SEAL[< Sami dilinden] )

( ODOBENUS ROSMARUS cum PHOCA )

( LA MORSA con ... )


- DENİZÇAKISI

( Kuma, dikine gömülerek yaşayan, çakı diye de adlandırılan, 20 cm. boyunda, ikiçenetli yumuşakça. [Lat. SOLEN] )


- DENİZÇAKISI ile DENİZDANTELİ ile DENİZGERGEDANI ile DENİZHIYARI[HOLOTÜRİT (Yun.)] ile DENİZISIRGANLARI ile DENİZİĞNESİ ile DENİZİNEĞİ/MANATİ[MANATEE] ile DENİZKADAYIFI ile DENİZKAZI ile DENİZKEDİSİ/DENİZMAYMUNU ile DENİZKESTANESİ ile DENİZKIRLANGICI ile DENİZKOZALAĞI ile DENİZKÖPÜĞÜ ile DENİZKULAĞI ile DENİZMARULU ile DENİZMENEKŞESİ ile DENİZÖRDEĞİ ile DENİZÖRÜMCEĞİ ile DENİZPALAMUDU ile DENİZREZENESİ ile DENİZŞAKAYIĞI ile DENİZTARAĞI ile DENİZTAVŞANCILI/BALIKKARTALI ile DENİZTAVŞANI ile DENİZYILANI ile DENİZYILDIZI

( Kuma, dikine gömülerek yaşayan, çakı diye de adlandırılan, 20 cm. boyunda, ikiçenetli yumuşakça. İLE Sıcak denizlere özgü, taşımsı bir tür polip birikintisi oluşturan deniz hayvanı. İLE Balinagillerden, 8-10 m. uzunluğunda, erilinin üst çenesinde iki uzun diş bulunan bir deniz memelisi. İLE Denizhıyarlarından, boyu 25 cm. kadar olabilen, yuvarlak ve yumuşak gövdeli derisidikenli. İLE Salgıladıkları sıvılarla insan derisinde, ısırgan etkisi uyandıran, iri medüzleri içine alan selentereler sınıfı. İLE Yuvarlak somaklı, gövdesi ince ve uzun bir deniz balığı. İLE Amerika ve Afrika'nın tropikal kıyı sularında yaşayan, 2-3 m. uzunluğunda deniz memelisi. İLE Esmer suyosunlarından bir deniz bitkisi. İLE Denizde yaşayan, ayakları yüzgeç biçimindeki tüm kaplumbağalara verilen genel ad. İLE Yazın, kutup bölgelerinde yaşayan, kışın, ılık kıyılara göçen, kısa ve ince gagalı, siyah bacaklı, yabani bir tür kuş, akbaş. İLE Tümbaşlılar takımından, gövdesi ince uzun, büyük başlı, derin ve büyük denizlerde yaşayan bir balık. İLE Hareket edebilen dikenlerle örtülü, yuvarlak kalker kabuklu, derisidikenlilerden bir yumuşakça. İLE Balıkçın. İLE Konik biçimli, kavkısında bir yarık bulunan karındanbacaklı yumuşakça. İLE Lületaşı. İLE Yassı kavkılı, içi sedefli, 10 cm. uzunluğunda bir deniz yumuşakçası. | Açık denizden bir kum setiyle ayrılmış ya da kıyı dilinin gelişmesiyle göl biçimini almış, sığ koy ya da körfez, lagün. İLE Sığ sularda bulunan, ince, levhaya benzeyen yaprakları olan yeşil suyosunu. İLE Çançiçeğinin bir türü. İLE Perdeayaklılardan, kıvrık gagalı, açık denizlerde yaşayan bir kuş, denizördeği, fırtınakuşu. İLE Kabuklu bir böcek türü. İLE Kıyı kayalarının üzerinde, yapışık olarak yaşayan, beyaz kalkerli plakalarla çevrili, koni biçiminde, küçük, kabuklu bir böcek. İLE Maydanozgillerden, deniz kumsallarında bol olarak yetişen, ıtırlı bir bitki. İLE Kayalıklara yapışık olarak yaşayan, dokunaçları çok ve uzun, güzel renkli bir polip türü. İLE İkiçenetli kabuklu bir yumuşakça türü. İLE Ağız dokunaçları geniş ve etli, uzun, çıplak gövdeli deniz yumuşakçası. İLE Yılanlar takımından, çok zehirli, kürek biçiminde, yassı kuyruklu, Hint ve Pasifik Okyanuslarında yaşayan bir hayvan. İLE Denizyıldızlarından, yıldız biçiminde, beş kolu olan, kayalıklar üzerinde yaşayan derisidikenli. )

( SOLEN cum MİLLE POROS cum MONODON MONOCEROS cum HOLOTHURION cum ... cum SYNGNATHUS ACUS cum HYDRODAMALIS GIGAS cum ALARIA ESCULENTA cum BERNICLA cum CHIMAERA MONSTROSA cum ECHINUS ESCULENTUS cum STERNA HIRUNDO cum CONUS cum ... cum HALLOTIS cum ULVA LACTUCA cum ... cum THALASSSIDROMA PELAGICA cum MAJA SQUINADO cum BALANUS cum CRITHMUM MARITIMUM cum ANEMONIA ACTINIA cum PECTEN cum PANDION HALIATAETUS cum CYCLOPTERUS LUMPUS cum HYDROPH'S cum ASTER )


- DENİZCİLİK ile/ve ASTRONOMİ


- DENİZCİLİK ile GEMİCİLİK


- DENİZCİLİK ile ÜSKÜDAR VAPURU FACİASI

( )


- DENİZDE YÜZÜP DEREDE BOĞULMAK ile/<> DİMYAT'A, PİRİNCE GİDERKEN, EVİNDEKİ BULGURDAN OLMAK


- DENİZE EN UZAK BAŞKENT:
ULAN BATUR

( Dünyanın en soğuk başkenti olarak görenler de vardır. )

( 1778 yılında kurulmuştur. Halha dilinde, "Kızıl Kahraman" anlamına geliyor. Deniz seviyesinden yüksekliği 1350 m. Dört dağın çevrelediği kentte, yazın sıcaklık 30 dereceye yükselirken, kışın -30 dereceye kadar düşebiliyor. Pekin ile St. Petersburg arasındaki "Çay yolu" üzerinde yer almaktadır. )


- DENİZFİLİ ile GÜNEY DENİZFİLİ

( ... İLE Erilleri, dişillerinden 6 kat daha büyüktür.[4 ton ağırlığındalardır.] )

( Suyun altında, 2 saat kalabilirler. [1.5 km. derine inebilirler.][Vurgundan kaçınabilmek için ciğerlerindeki tüm havayı boşaltırlar ve damarlarındaki emilmiş olan oksijeni kullanırlar.][Daldıklarında, kalp atışları dakikada 94'e kadar düşer.] )

( Gövdelerinde, çoğu memelinin 2 katı kadar kan vardır. )

( ELEPHANT SEAL vs. SOUTH ELEPHANT SEAL
Deniz Fili ile Güney Deniz Fili Deniz Fili )

( ... cum MIROUNGA LEONINA )


- DENİZİN:
"KABARMASI" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DALGALANMASI


- DENİZİNEĞİ ile DUGONG


- DENİZİNEĞİ ile STELLER DENİZİNEĞİ

( ... İLE Ne yazık ki, soyu tükenmiştir. :( )


- DENİZKIZI ile DENİZ KIZI

( Balık. İLE Mitoloji. )


- DENİZLİ[< DONGUZLU] ile/ve VAN ile/ve MALATYA ile/ve NİĞDE ile/ve UŞAK ile/ve ISPARTA


- DENİZYILDIZI ile GÜNEBAKAN DENİZYILDIZI

( Kevgire benzeyen ve Madreporite adı verilen açıklıklarından içeri deniz suyunu alır ve içerideki mekanizmayla ayak tüplerine dağıtır. [Suyu sürekli alıp vererek şaşırtıcı biçimde hızlı hareket eder. (Bazı türleri dakikada 1 metre gidebilmektedir.)] )

( Alt kısımlarını kaplayan çok görevli yüzlerce tüp bacak bulunur. [Soluk almak, hareket etmek ve kendini avına yapıştırmak üzere] )

( Bacaklarının ucunda ışık algılayıcısı görevi gören "göz noktaları" bulunur. )

( Her bir bacak üstünde büyük eşeysel örgenler bulunur fakat bu örgenlerini açamadıkları için erili dişilden ayırmak olanaksızdır. )

( Yumurtlarken öbekler oluştururlar. [Eril olanlar yumurta görürse spermlerini suya bırakır. Dişiller etrafta sperm görürse bir seferde 2.5 milyon kadar yumurta salabilir. ] ( Derilerindeki duyu hücreleri sayesinde avlarının etrafa saldığı kokular, koku tüyleri aracılığıyla algılanır ve kimyasal değişime tepki verilir. )

( "Ön"leri ya da "arka"ları yoktur. [Yıldız şeklinde olmalarından dolayı] )

( Bir ağzı ve bir kloak'ı bulunur. [Ağız altta, kloak üstte!] )

( Bir parçaları kopsa bile yeniden oluşturabilmektelerdir. [Linckia türü, büyük bir bölümünü bile tekrar oluşturabilir. (Büyük bir kol, küçük bir gövde ve dört küçük kol olarak başlar.)] )

( Olgunlaşmış olanlarının dikenli derileri kendilerini kızdıracak herşeyi sokabilecek küçük kıymıklarla kaplıdır. )

( Asalaklardan korunmak için kendi derilerini tımar edebilirler. [Luidia adlı türü, yakalandığı zaman bir anda kendini parçalara ayırabilir.] )

( İstiridyelere yaklaşık 30 dk. boyunca uyguladığı düşük basınçla kabuklarını açtırırlar. )

( 1600 kadar türü bilinir. )

( ASTER )

( NECM-ÜL-BAHR ile ... )

( STARFISH vs. ... )


- DENİZYILDIZI ile GÜNEŞ DENİZYILDIZI


- DENİZYILDIZI ile TRİTON DENİZYILDIZI


- DENK ile KÜFÜV

( ... İLE Birbirine benzeyen ya da yakışan. )


- DENKLEM DERECELERİ/TİPLERİ


- DENKLEMLERDE EŞİKLER:
PİSAGOR ile/ve/||/<>/> LOGARİTMA ile/ve/||/<>/> TÜREV ile/ve/||/<>/> KARMAŞIK SAYI

( )

( )


- DENKLİK ile/ve/<> BÜTÜNLÜK


- DENOUNCE/DISSOLUTION >< RATIFICATION

( Fesih. >< Onay. )


- DENSE vs. "HEAVY"


- DENSİZ/LİK ile/ve/<> DALLAMA/LIK ile/ve/<> DANGALAK/LIK ile/ve/<> DALYARAK/LIK


- DENSİZ/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< HEVESLİ/LİK


- DENSİZ/LİK ile/ve/<> PATAVATSIZ/LIK


- DENY vs. REJECTION vs. OBJECTION


- DEONTOLOJİ/DEONTOLOGY[İng.] değil/yerine/= DAVRANIŞ KURALLARI BİLİMİ MESLEK AHLÂKI BİLİMİ, DAVRANIŞ KURALLARI BİLİMİ


- DEPENDENCE vs. ATTACHMENT


- DEPENDENT vs. DEPENDANT


- DEPİLASYON ile DEPİLATÖR

( Kılsızlaştırma. İLE Kıl dökücü/sökücü. )


- DEPO ile DEPOLAMA ile DEPOZİT

( Uzun salımlı [ilaç], ambar, yığım. İLE Yığma. İLE Birikinti, çökelti, kalıntı. )


- DEPREM, ÖLDÜRMEZ ve/||/<> KUSURSUZ CİNAYET YOKTUR

( [ne yazık ki]/[fakat] Kötü yapı öldürür. VE/||/<> Kusurlu soruşturmalar vardır. )


- DEPREM ve/||/<> YANGIN

( )


- DEPREMDE:
ÇÖKMEK ile/ve/||/<> KAPANMAK ile/ve/||/<> TUTUNMAK

(



)


- DEPREMDE:
P DALGASI ile/ve/> S DALGASI


- DEPREMDE:
RICHTER ÖLÇÜMÜ ile/ve/yerine MMS[Moment Magnitude Scale-Moment Büyüklüğü Ölçeği]

( 600 km.lik mesafede meydana gelen sismik dalgaları ya da titreşimi ölçer. İLE/VE/YERİNE Depremin açığa çıkardığı enerjinin ifade edilmesidir. Fayın iki parçası arasındaki kayma mesafesini etkilenen toplam alanla çarpar. )

( Depremde İlk 72 Saat )

( Deprem nedir?
Yer kabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yer yüzeyini sarsma olayına denir.

Deprem, insanın hareketsiz kabul ettiği ve güvenle ayağını bastığı toprağın da oynayacağını ve üzerinde bulunan tüm yapılarında hasar görüp, can kaybına uğrayacak biçimde yıkılabileceklerini gösteren bir doğa olayıdır.

Depremin nasıl oluştuğunu, deprem dalgalarının yer yuvarı içinde ne biçimde yayıldıklarını, ölçü aletleri ve yöntemlerini, kayıtların değerlendirilmesini ve deprem ile ilgili öteki konuları inceleyen bilim dalına "sismoloji" denir.

Magnitüd(büyüklük) ve şiddet arasındaki fark nedir?
Magnitüd(büyüklük), depremin kaynağında açığa çıkan enerjinin bir ölçüsü; şiddet ise depremin yapılar ve insan üzerindeki etkilerinin bir ölçüsüdür. Depremlerin ardından açıklanan 4.1, 5.6, 3.2 gibi sayılar, depremin büyüklüğüdür.

Depremin magnitüdü (büyüklüğü) nasıl ölçülür?
Depremin magnitüdü, belirli bir zaman diliminde kaydedilen sismogram üzerindeki deprem dalgalarının genliğinin logaritması olarak tanımlanır.

ML (Richter Ölçeği): 1930 yılında Charles Richter tarafından geliştirilmiştir ve dalga genliğinin logaritması olarak tanımlanır. Açıklanan ölçümlerde depremin farklı dalgalarına göre MB, MS, MW ve MD olarak verilen büyüklükler Richter ölçeğine göre hesaplanan diğer büyüklük birimleridir.

Depremin şiddeti nedir?
Depremin yer yüzeyindeki etkileri depremin şiddeti olarak tanımlanır. Şiddetin ölçüsü, kişilerin deprem sırasında uykudan uyanmaları, mobilyaların hareket etmesi, bacaların yıkılması ve toplam hasar gibi çeşitli kıstaslar göz önüne alınarak yapılır. Şiddeti tanımlamak için birçok ölçek geliştirilmiştir. Bunlardan en yaygın olarak kullanılanı Değiştirilmiş Mercalli Şiddet Ölçeğidir (Modified Mercalli (MM) Intensity Scale). Bu ölçek, Romen rakamları ile belirlenen 12 düzeyden oluşur. Hiçbir matematiksel temeli olmayıp tamamen gözlemsel bilgilere dayanır.

P ve S dalgası nedir?
P dalgası: Kayıtçılara ilk ulaşan deprem dalgasıdır. Hızı kabuğun yapısına göre 1.5 ile 8 km/sn arasında değişir. Tanecik hareketleri yayılma doğrultusundadır (boyuna dalga). Yıkım etkisi düşüktür.
S dalgası: Kayıtçılara ikincil olarak ulaşan deprem dalgasıdır. Hızı P dalgası hızının yüzde 60'ı ile yüzde 70'i arasında değişir. Tanecik hareketleri yayılma doğrultusuna dik ya da çaprazdır (enine dalga). Yıkım etkisi yüksektir.

Artçı Deprem(Aftershock) nedir?
Ana depremi izleyen daha küçük sarsıntılar dizisidir.

Artçı Depremler(Aftershocklar) ne kadar süre ile devam eder?
Belirli bir süresi yoktur, 1 ay da olabilir 2 yıl da...
Depremin süresi ne kadardır?
Bir ile doksan saniye arasında değişir.

Depremler önceden belirlenebilir mi?
Var olan koşullarda depremin önceden belirlenmesi olanaksızdır.

Fay nedir?
Yer kabuğunu oluşturan kayaçların bir yüzey boyunca kırılması ve oluşan iki parçanın birbirine göre göreceli olarak yer değiştirmesidir.

Kuzey Anadolu Fay Hattı nedir?
Doğu'da Karlıova ile Batı'da Mudurnu vadisi arasında Doğu-Batı doğrultusunda bir yay gibi uzanır. Dünyanın en etkin ve en önemli kırık hatları arasında yer alan Kuzey Anadolu fay hattının uzunluğu yaklaşık 1200 km.'dir; genişliği ise 100 m ile 10 km arasında değişir.

Deprem olan her yerde fay var mıdır?
Eğer yoksa bile yeni bir tane oluşmuştur.

Deprem nerelerde oluşur?
Deprem herhangi bir yerde ve herhangi bir zamanda oluşabilir. Genel olarak depremlerin kabuğu oluşturan levhaların sınırlarında oluştuğu söylenilebilir. Dünyanın çeşitli yerlerinde benzer nitelikte depremlerin tekrarlandığı gözlemlenmiştir ve bu kesiler hep levha sınırlarıdır. Depremlerin yoğun olarak gözlendiği bölgeler yeryüzünde üç ana kuşak oluşturur.

Kuşak (Pasifik Deprem Kuşağı): Şili’den kuzeye doğru Güney Amerika kıyıları, Orta Amerika, Meksika, ABD’nin batı kıyıları ve Alaska’nın güneyinden Aleutian Adaları, Japonya, Filipinler, Yeni Gine, Güney Pasifik Adaları ve Yeni Zelanda’yı içine alan en büyük deprem kuşağıdır. Yeryüzündeki büyük depremleri %81'i bu kuşak üzerinde gerçekleşir.

Kuşak (Alpine): Endonezya'dan (Java-Sumatra) başlayıp Himalayalar ve Akdeniz üzerinden Atlantik Okyanusu’na ulaşan kuşaktır. Yeryüzündeki büyük depremlerin %17'si bu kuşakta oluşur.

Kuşak (Atlantik): Bu kuşak, Atlantik Okyanusu ortasında yer alan levha sınırı (Atlantik Okyanus Sırtı) boyunca uzanır.

Türkiye’de kaydedilen en büyük deprem hangisidir?
Aletsel dönemde ülkemizde kaydedilen en büyük deprem 26 Aralık 1939 Erzincan'da olmuştur. Gece yarısı olan depremde yaklaşık 33 bin kişi yaşamını kaybetmiştir.

Dünyada kaydedilen en büyük deprem hangisidir?
1900'den bu yana kaydedilen en büyük deprem, 22 Mayıs 1960'ta, Şili'de olmuştur (Magnitud= 9.5 Mw).

Yeryüzünde en az sallanan kıta hangisidir?
Depremi en az olan kıta, Antarktika'dır. )

( image

image

image )


- DEPREM/ZELZELE ile/||/<> ÜGRÜMEK

( Alttan, yukarı doğru vuran. İLE/||/<> Yerin ileri geri gitmesi ya da geminin sağa sola sallanması/sendelemesi. )


- DEPRESYON ile MELANKOLİ ile HİSTERİ/K["İSTERİK" değil!]

( Modern çağda. İLE Ortaçağda. İLE Antik çağda. )

( Daha çok kadınlarda görülen ortak hastalıklardan. )

( Dünyada her yıl, kadınların %10'u, beylerin %3-4'ü ciddi boyutta depresyona girmektedir. )


- DEPRESYON ile MUTSUZ OLMA

( )


- DERDEST[Fars.] (ETMEK) ile BERTARAF[Fars. BER + Ar. TARAF] (ETMEK)

( Tutma, elde etme. | Elde olan, yapılmakta olan. İLE Kaldırılmış, giderilmiş. )


- DER[Fars.] ile -DER[Fars.] ile DERR[Ar.]

( -de, içinde.[DER-ANBAR: Anbarda. | DER-HÂTIR: Hatırda.] | Kapı.[DER-SAADET: İstanbul.] | Mağara. | Kere, defâ. | Cins, çeşit, kısım, nevi. İLE "Yırtan, yırtıcı, yaran, delen" anlamlarına sözcükleri sıfatlaştırır.[PERDE-DER: Perde yırtıcı, edepsiz.] İLE Kimse, kişi. | Güzel iş/eser. )


- DERÂ[Fars.] ile -DERÂ/DERÂY[Fars.]

( Çan, çıngırak. İLE "Durmadan söylenen" anlamına sıfat yapar.[HERZE-DERÂY/YÂVE-DERÂY: Saçma sapan şeyler söyleyen.] )


- DERBENT[Fars. < DERBEND] ile DERBENT

( Geçit. | Dağ üzerindeki geçit boğazda bulunan karakol ve sınır üzerinde bulunan küçük kale. İLE Konya iline bağlı ilçelerden biri. )


- DERC[Ar.] (ETMEK) ile/ve/||/<> CEM[Ar.] ETMEK

( Hattatların yazdığı meşk tomarı. )

( Nakışlı kâğıda yazılmış yazı. )

( Sokma, arasına sıkıştırma. | Gazeteye yazma. | Toplama, biriktirme. İLE/VE/||/<> Toplamak. | Bir araya getirmek. )


- DERDE:
DERMAN ile/ve/değil/yerine/||/<> TESELLİ


- DERDE DEVÂ ile/ve/değil DERDE TESELLİ


- DERDE:
DEVÂ ile/ve/değil/yerine/<> TESELLİ

( Gövdede. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Zihinde. )


- DER-/DERO- ile/||/<> CERVİC-/CERVİCO- ile/||/<> TRACHEL-/TRACHELO- ile/||/<> OM-/OMO- ile/||/<> PHARYNG- ile/||/<> CLEİD-/CLEİDO-

( Boyun. İLE/||/<> Boyun, boyunla ilgili, bir organın serviksi ile ilgili. İLE/||/<> Boyun ya da boyuna benzer yapı ile ilgili. İLE/||/<> Omuz. İLE/||/<> Boğaz. İLE/||/<> Köprücük kemiği, Klaviküla ile ilgili. )


- DERDİN DERMANI(NA) ile KALBİN FERMANI(NIN YETME[ME]Sİ)


- DERDİNE:
TÂLİP ile/ve/||/<>/> TÂLİM


- DERDİNİ SÖYLEMEYENE, DERMAN BULUNMAZ ile/ve/||/<> AĞLAMAYAN ÇOCUĞA MAMA VERİLMEZ


- DERE KENARI ile DERE YATAĞI


- DERE ile/ve/<> ÇATAK

( Genellikle, yazın kuruyan küçük akarsu ve bunların yatağı. | İki dağ arasındaki uzun çukur. | Damlarda, yağmur sularını toplayarak oluğa veren çinko ya da kiremit yol. İLE/VE/<> İki dağ yamacının kesişmesi ile oluşmuş dere yatağı. | Yapışık, ikiz meyve. | Kavgacı. )


- DERE ile ÇAY ile IRMAK

( BROOK vs ... vs. RIVER )


- DERE ile/ve/<> IĞIL

( ... İLE/VE/<> Belirli olmayacak kadar yavaş akan su. )


- DERE ile KÜÇÜK DERE

( BROOK vs. RILL )


- DEREBEYLİK ile/değil/yerine/<>/> DEVLET


- DERECE[Ar.]/DEGREE[İng.] değil/yerine/= DİZİL


- DERECE/RADDE[Ar.] / KERTE/KERTİ[İt.] ile/ve/||/<> KERT ile/ve/||/<> İŞARET

( Gemi pusulasında kadranın ayrılmış olduğu on bir derece ve on beş dakika ölçüsünde bir açıya eşit olan otuz iki bölümden her biri. | Derece, radde[Ar.]. | İşaret için yapılmış çentik ya da iz, kerti. İLE Bir uçurumun ya da bir derinliğin keskin kenarı. İLE ... )

( DEGREE vs. ... vs. LEVEL )


- DERECE ile/ve DEĞER/LENDİRME

( DEGREE vs./and VALUE/EVALUATION )


- DERECE ile GRADO[İt.]

( ... İLE Bir sıvının içindeki alkol derecesi. )


- DERECE ile KERE/KEZ

( DEGREE vs. TIMES )


- DERECE ile SEVİYE

( DEGREE vs. LEVEL )


- DERECELENDİRİLEBİLİR ile DERECELENDİRİLEBİLİRLİK

( GRADABLE )


- DEREPRES(S)E ile DEREPRESYON

( Baskıdan kurtulmuş. İLE Baskının kalkması. )


- DERGİ/GAZETE OKUMAK ZAMANINI VE YERİNİ BİLMEK[ARKADAŞ VE YAKINLARIN YANINDA değil!]


- DERİ[Yun.]/CİLT/CİLD[Ar.] ile CİLT

( Ten, deri. İLE Kitap kaplaması. )


- DERİ[Yun.] ile DERÎ[Ar.]

( İnsan ve hayvan gövdesini kaplayan, tüy/kıl ya da pulla kaplı örtü. İLE Farsça'nın düzgünü/fasîhi/sahîhi. | Havası iyi, yeşilliği bol olan dağ eteği. )


- DERİ[Yun.] ile DERİ

( Ten, cilt. İLE Dernek. )


- DERİ ile KORUN

( ... İLE Üst derinin en dış tabakası. )


- DERİMİZİN "RENGİ" değil/yerine DEĞERLERİMİZİN RENGİ


- DERİN BİR SOLUK ve/||/<> DERİN BİR ŞÜKÜR


- DERİN DERİN (DÜŞÜNMEK)


- DERİN DÜŞÜNME ve/<> TAHAMMÜL

( CONTEMPLATION and/<> ENDURANCE )


- DERİN DÜŞÜNMEK(TEFEKKÜR) ile/ve UYUMAK

( Uykunun karanlığı bile tazeleyici ve gençleştiricidir. )

( Uyanıkken bilinçlisiniz; uyurken sadece canlısınız. )

( FİKR-İ AMÎK[Ar. < UMK]: DERİN DÜŞÜNCE )

( CONTEMPLATION vs./and TO SLEEP
Even the darkness of sleep is refreshing and rejuvenating. )


- DERİN KONU ile CİDDİ KONU

( DEEP SUBJECT vs. SERIOUS SUBJECT )


- DERİN OLAN değil KISA OLAN

( Kuyu. DEĞİL İp. )


- DERİN UYKU ile/||/<>/< ANILARIN YOKLUĞU

( Derin uykunun boşluğu tümüyle özel, belirli anıların yokluğundan dolayıdır. )


- DERİN/YOĞUN/GENİŞ DÜŞÜN(E)MEMEK ile/değil/<> BİLGİSİZLİK/DÜŞÜNCESİZLİK

( Bilgisizlik de, bilgi de zihindedir, gerçekte değil. )

( Bilgisiz olup, doğruyu savunacağına; bilgili olup, yanlışı savun! )

( [not] TO NOT (ABLE TO) THINK DEEP/INTENSIVE/WIDE vs./but/<> IGNORANCE/THOUGHTLESSNESS
Ignorance and knowledge are in the mind, not in the real. )


- DERİNLEŞTİRME ile/ve/||/<> DUYARLILAŞTIRMA


- DERİN/LİK ile/değil ABİS

( ... İLE/DEĞİL Okyanusların çok derin yeri ve daha özel olarak, güneş ışığının erişemediği bölüm. )


- DERİNLİK ile/ve/||/<> ÇOK ANLAMLILIK


- DERİNLİK ile/ve/<> İÇ İÇELİK


- DERİNLİK ve/||/<>/> İSKANDİL[İt.]

( ... VE/||/<>/> Denizin derinliğini ölçme. | Bu iş için kullanılan araç. )


- DERİNLİK ile/ve SERİNLİK

( DEEPNESS vs./and COOLNESS )


- DERİNLİK ile/ve/<> YAYILIM


- DERİŞİK >< SEYRELTİK

( MÜTEMERKİZ / MÜTEKÂSİF ile ... )

( KONSANTRE avec ... )


- DERİVASYON ile DERİVATİF/DERİVE

( Türev, türeme, türetme, köken. İLE Türev, türemiş. )


- DERİVE/DERIVED[İng.] değil/yerine/= TÜREMİŞ


- DERLEME ile KOLAJ


- ... "DERLER" ile/değil/yerine/||/<>/< ... DİYE SORARLAR


- DERLEYİP TOPARLAMA ile/ve/<> ANIMSATMA


- DERMA-/DERMATO/DERMO- değil/yerine/= DERİ [İLE İLGİLİ]


- DERMA/DERMATO/DERMO- ile DERMAL/DERMATİK ile DERMABRAZYON ile DERMATOGLİFİKS ile DERMATOLOG ile DERMATOLOJİ ile DERMATOLOJİK ile DERMATOM ile DERMATOZ ile DERMİS ile DERMOAKTİF ile DERMOİD

( Deri [ile ilgili]. İLE Deri [ile ilgili]. İLE Deri kazıma. İLE Deri çizgileri, deri çizgibilim. İLE Deri sayrılıkları uzmanı. İLE Deri sayrılıkları bilimi. İLE Deri sayrılıkları [ile ilgili]. İLE Duyu alanı. İLE Deri sayrılığı. İLE Alt deri. İLE Deriyi etkileyen. İLE Derimsi. )


- DERMAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEVRÂN


- DERMATOZ ile/||/<> DERMATOLOJİ

( Deri hastalığı. İLE/||/<> Deri sayrılıkları bilimi. )


- DER-MİYÂN[Fars.] ile DER-NİYÂM[Fars.]

( Ortada, arada. İLE Kında, kılıfta, kına sokulmuş. )


- DERNEKLER [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]


- DERNEKLER [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]


- DERNEKLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- DERNEKLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- DERPİŞ ETMEK değil/yerine/= ÖNGÖRMEK/GÖZ ÖNÜNDE TUTMAK/USUNDAN GEÇİRMEK


- DERS ÇALIŞMAK ile/ve/> (NİTELİKLİ/AYRICALIKLI) ÇALIŞMAK

( STUDY vs./and/> WORKING )


- DERS YAPMAK ile/değil/yerine DERS(İ) İŞLEMEK


- DERS[Ar.] değil/yerine/= ÖĞRENCE/ÖĞREŞ


- DERS ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OTURUM


- DERT ETMEK ile DERT EDİNMEK

( Kendinize zulmetmek için yollar icat etmeyin! )

( Don't invent self-inflicted cruelties. )


- DERT SAHİPLİĞİ ile/ve/değil ADANMIŞLIK


- DERT ile/ve ADANMA


- DERT ve/<> DERMAN

( DERMAN ARARDIM, DERDİME
DERDİM, BANA DERMAN İMİŞ

BURHAN ARARDIM, ASLIMA
ASLIM, BANA BURHAN İMİŞ )

( SÖYLEMEM KİMSEYE DERDİMİ,
DERMANIM OLMASIN DİYE! )

( Derdini bilen, dermanını bulmuş demektir. )

( Derdine derman olmayacak ortamda derdini konuşmak edepsizliktir! )

( I was seeking the recipe to my trouble...
I saw that, my trouble was the recipe...

I was seeking the evidence to my essense...
I saw that, my essense was the evidence... )


- DERT ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DERS


- DERT ile/ve/= NİTELİK

( Baki olan bir dert edin! Bu fâni dünyada. )

( Ehl-i derdin sohbetine mahrem et! )

( Söylemem derdimi hemderde bile! )

( Allah derdinizi artırsın! )


- DERT ile SORUN

( TROUBLE vs. PROBLEM )


- DERT[Fars. < DERD] ile TASA

( Dert icat etmek zorunda değiliz! )

( Üzüntü. | Hastalık. | Ağrı. | Sorun, kaygı. | Ur. İLE Üzüntülü düşünce durumu, kaygı, endişe, gam. | Tatmin edici olmayan ya da tedirgin eden durumların ortaya çıkmasını önleyebilmede, güvensizlik içinde bulunulduğunda duyulan tedirgin edici düşünce ve duygu. )

( ... ile TÂSE )

( We need not invent trouble. )


- DERTLERİ "ÇOK/BÜYÜK" OLAN ve/||/<>/> GÜLÜŞÜ SICAK OLAN :)


- DERTLERİN ARTMASI ile/değil GERÇEKLERİN ANLAŞILMASI


- DERT/LERİNİ ANLATMAK ile/değil/yerine (NİTELİKLİ VE YÜKSÜZ) İLİŞKİ (KURMAK)


- DERTLEŞME ile/ve "DERS" (ÇIKARMAK)


- DERTLİ AĞIZ ile/ve/||/<> EHLİYETLİ KİŞİ


- DERTLİ ile/ve/<> EDİP ile/ve/<> ÂŞIK ile/ve/<> ÂRİF

( [Derdini] Yalın anlatan. İLE/VE/<> Hoş anlatan. İLE/VE/<> Haliyle anlatan. İLE/VE/<> Gülümseyişiyle örterek anlatan. )


- DERTSİZ KİŞİ ile/ve/<> AŞSIZ KİŞİ

( İnsan değil. [Bunu anlayın!] İLE/VE/<> Hayvan cinsi. [Bunu dinleyin!] )


- DER-UHDE[Fars.] değil/yerine/= ÜSTÜNE ALMA, YÜKLENME


- DERVÂ/DERVÂH[Fars.] ile DERVÂ[Fars.]

( Şaşkın, hayran. | Başaşağı asılmış, ters. | Gerekli/lâzım, zorunlu/zarûrî. İLE Hastalıktan yeni kurtulup yeterince kendine gelemeyen. | Sağlam, muhkem. | Doğru, gerçek. | Ayıp, utanma. | Cesâret, şecâat. | Sertlik, kabalık. )


- DERVİŞ:
DÜNYA ve/||/<> İKİYÜZLÜLÜK ve/||/<> VARLIK ve/||/<> YALAN ve/||/<> KÖSNÜ/ŞEHVET

( DERVİŞ: DAL ve/||/<> RA ve/||/<> VAV ve/||/<> YE ve/||/<> ŞIN )


- DERVİŞ =/||/<>/< DÜŞMANI OLMAYAN


- DERYA DENİZ (BİLGİ SAHİBİ OLMAK)


- DESCRIPTION vs./and EXPECTATION


- DEŞELEMEK değil EŞELEMEK ya da DEŞMEK


- DESELERASYON/DECELERATION[İng.] değil/yerine/= YAVAŞLAMA


- DESEN ile/ve DAİRE/GEOMETRİ/NESNE

( NOKTA-ÇİZGİ ile/ve NOKTA-ALAN )


- DESERT vs. DESSERT


- DESIGNATION vs. LIMITING


- DESİNLER DİYE YAPMAK değil/yerine İŞLET FİİLİN, DUYSUN KULAĞIN


- DESIRE / REQUEST / WANT vs. CHOOSING FREEDOM


- -DESİS ile/||/<> DESM-/DESMO-

( Bağlanma. İLE/||/<> Bağlı, bağlantı, ligament. )


- DEŞMEK ile/ve/değil/||/<>/> DELMEK

( Daha hafif. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Daha etkili. )


- DEŞMEK ile/ve/değil/||/<>/> KAZMAK


- [ne yazık ki]
DESPOT[Fr. < DESPOTE | Yun. < DESPOTES(: Efendi.)] ile/ve/<> DESPOT[Yun.] ile/ve/<> DİKTATÖR[Lat. < DICTATOR] ile/ve/<> FAŞİST[İt. < FASCIO(: Demet, birlik.)] ile/ve/<> TİRAN[Yun. < TYRANNOS]

( Hiçbir koşul ya da yasaya bağlı olmadığı/olamayacağı, sınırlandırılamayacağı zannı ve/ya da iddiasıyla davranır.[Güçlerini keyfi kullanır, yasalara uymaz, topluma karşı acımasızdır.] İLE/VE/<> ... İLE/VE/<> "Yasaya" "bağlı" görünümünde, ölçüsüz, kişisel ve keyfî davranır. | Dizgeli/sistematik bir baskıcı "yönetim biçimi" uygular.[Genellikle acil durum ya da kriz dönemlerinde ortaya çıkar, siyasi muhalefeti bastırır, kişisel çıkarları için gücü kullanır.] İLE/VE/<> Faşizme bağlı olarak yönetir. Güçlü bir merkezi hükümete, şiddete ve milliyetçiliğe inanır, genellikle sivil özgürlükleri sınırlar. İLE/VE/<> Daha zalim ve baskıcı bir yöneticidir. Mutlak güce ve sınırsız yetkiye sahip olduğunu varsayar, topluma kıygı/zulüm uygular. )

( Bir ülkeyi, zora ve baskıya dayanarak "mutlakiyetçilikle" "yöneten" kişi. İLE/VE/<> Ortadoks Rumlar'ın, din başkanlarına verilen ad. İLE/VE/<> Her dediğini ve dilediğini yaptırmak isteyen kişi. İLE/VE/<> Tüm siyasal yetkileri kendinde toplamış kişi. | Zorba. İLE/VE/<> Eski Yunan'da, siyasal erki, tek başına elinde tutan kişi. | Siyasal erki, zorla ele geçiren, onu kötüye kullanan kişi. | Acımasız, gaddar. )

( İdi Amin[Uganda], Caligula[Roma İmparatorluğu] İLE/VE/<> ... İLE/VE/<> Adolf Hitler[Nazi Almanyası], Joseph Stalin[Sovyetler Birliği] İLE/VE/<> Benito Mussolini[İtalya] ve Francisco Franco[İspanya] İLE/VE/<> Antik Yunan'daki bazı "önderler" ve modern çağda Saddam Hüseyin[Irak], Pol Pot [Kamboçya], Robert Mugabe[Zimbabwe] tiran olarak tanımlanabilir. )

( İSTİBDAT: Uyruklarına hiçbir hak ve özgürlük tanımayan sınırsız tek erklik/monarşi, despotluk. )

( MÜSTEBİT ile/ve/<> ... )


- | DESPOT ile/<>/> SÜRÜ |
değil/yerine
YURTTAŞ

( | Yönetmeyi bilen, yönetilmeyi bilmeyen. İLE Yönetilmeyi bilen, yönetmeyi bilmeyen. | DEĞİL/YERİNE Yönetmeyi ve yönetilmeyi bilen. )


- DESTAN[Fars.] ile KISSA[Ar.]


- DESTEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DAYANAKÇA


- DESTEK ile/ve/<> DAYANIŞMA

( SUPPORT vs./and/<> SOLIDARITY )


- DESTEK ile/ve/<> PAYLAŞIM

( Ölçü, aynı şeye gülmek değil, aynı şeye ağlamaktır. )

( SUPPORT vs./and/<> SHARING )


- DESTEK ile/ve/<> SEFERBERLİK

( SUPPORT vs./and/<> MOBILIZATION )


- DESTEK ile/ve/<> TEŞVİK

( SUPPORT vs./and/<> ENCOURAGEMENT )


- DESTEKLEME ile/ve/||/<>/> BÜTÜNLEŞTİRME


- DESTEKLEME ile/ve/||/<> DENGELEME


- DESTEKLEME ile/ve/||/<> KOLLAMA


- DESTEKLEMEK ile/ve/||/<> PEKİŞTİRMEK


- DETAIL vs. DELICACY


- DETAIL vs. DIFFERENTIATION


- DETAIL vs. NUANCE


- DETAY[İng./Fr. < DETAIL]/TEFERRUAT[Ar.] değil/yerine/= AYRINTI/LAR


- DETERIORATE vs. DEGENERATE


- DETERMİNAN/T ile DETERMİNASYON ile DETERMİNE ile DETERMİNE ETMEK

( Belirleyen, belirleyici. İLE Belirlenim, belirleme, belirleyicilik. İLE Belirlenmiş, belirli. İLE Belirlemek. )


- DETERMINATION vs. INSISTENCE


- DETERMINATION vs./and OBLIGATION


- DETERMINING vs. DETERMINED


- DETERMINUS ile/ve/değil/||/<>/< PERIAKTEON

( Karadakileri[sabitleri] ayırmada. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Kara[sabit] ile denizi[değişkeni] ayırmada. [sahne değiştirme] )


- DETOKSİFİKASYON/DETOXIFICATION[İng.] değil/yerine/= ARINDIRMA


- DETRACT vs. DISTRACT


- DEVAM EDEN değil/yerine/= SÜREGELEN


- DEVAM ETMEK değil/yerine/= SÜRDÜRMEK / SÜRMEK/SÜRÜP GİTMEK


- DEVAM ETMELİ!
YAŞAMAYA ve/||/<>/> SEVMEYE ve/||/<>/> GÜLMEYE :)


- DEVAM ETTİRMEK/İDAME("İTAM/İTAME" değil!) ETTİRMEK değil/yerine/= SÜRDÜRMEK/SÜRMESİNİ SAĞLAMAK


- DEVÂM[Ar.] ile DEVÂN[Ar.]

( Sürekli/daim olma, bir halde bulunma, sürme. | Sebat. | Bir işe, bir me'muriyete gidip gelme. İLE Koşan, seğirten, hızlı yürüyen. | Koşarak, hızla/sür'atle. )


- DEVAM ile/ve TAKİP


- DEVÂT[Ar.] ile/ve/=/||/<> DEVÎT[Ar.]

( Divit. Hokkadaki mürekkebe batırılarak yazı yazmaya yarayan ve değişik ucları olan bir kalem türü. )


- DEVE ile/ve/||/<> "ASLAN" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BEBEK


- DEVE/TEVE[dvnlgttrk] ile BERCÎS[Ar./Fars.]/BİRCÎS[Ar.]

( ... İLE Sütü çok olan deve. | Müşterî[Sakıt, Erendiz, Jüpiter, Mars] denilen yıldız. )


- DEVE ile/ve/değil HALAT


- DEVEKUŞUNA:
UÇ! DENİLİNCE ve/||/<> KOŞ! DENİLİNCE

( Ben, "deveyim" demiş. VE/||/<> Ben, "kuşum" demiş. )

( "İşimize geldiği gibi yaşama"nın, zavallılık seviyesindeki yansıması. )


- DEVELOPMENT vs. PROGRESS


- DEVELOPMENT vs. TO STRENGTHEN


- DEVICE vs. DEVISE


- DEVİM/DİNAMİK ile/ve KİNETİK

( DYNAMIC vs./and KINETICS )


- DEVİM ile/ve/<> DEVİNİM

( Hareket. İLE/VE/<> Çeşitleri. )


- DEVİMSEL/LİK[DİNAMİK(LİK)] ve VAR/LIK

( DYNAMIC and EXISTENCE )


- NESNE/İLKE:
DEVİNEN ile/ve/||/<> DEVİNDİREN


- DEVİNİM/DİNAMİK ile/ve ÇELİŞKİ

( DYNAMIC vs./and CONTRADICTION )


- DEVİNİM ile DEVİR

( Organik. İLE Mekanik. )


- DEVİNİM ile/ve/||/<>/> DEVİR


- DEVİNİM = HAREKET = MOVE, MOTION, MOVEMENT[İng.] = MOUVEMENT[Fr.] = BEWEGUNG[Alm.] = MOTUS[Lat.] = KINESIS[Yun.] = MOVIMIENTO[İsp.]


- DEVİNİM ile/ve HIZ

( MOVEMENT vs./and SPEED )


- DEVİNİM/DİNAMİK ile/ve İLİŞKİ

( DYNAMIC vs./and RELATION )


- DEVİNİM/DİNAMİK ile/ve SINIR

( DYNAMIC vs./and LIMIT )


- [ne yazık ki]
DEVİNİMSİZLİK ile/ve/değil DEĞİŞMEZLİK

( [not] LACK OF MOTION vs./and/but CONSTANTNESS )


- DEVİR/DEVRE[Ar.]/PERİYOT[İng. < PERIOD] değil/yerine/= DÖNEM/ÇEVRİM

( ... DEĞİL/YERİNE/= Sürekli ve düzenli değişme, devir. | Bir elektrik akımının, iletken üzerinde aldığı yol, devre. )


- DEVİR ile DEVİR

( Çağ. İLE Dönme, dönüş. | Dolaşma. | Aktarılma. | Bir malın iyeliğini ya da bir mal üzerindeki hakkı, bir başkasına geçirme. | Bir görevin, bir kişiden, bir başkasına geçmesi. | Sürekli ve düzenli değişme, çevrim. | Bir devinim, birbirinin aynı olan ve eşit zamanlarda yapılan başka devinimlerden oluştuğunda, devinimlerin her biri ya da bunların yapılması için geçen her zaman aralığı, periyot. )


- DEVİR[Ar.] ile TESELSÜL[Ar.]

( Dönme, dönüş. | Aktarılma. | Bir malın mülkiyetini ya da bir mal üzerindeki hakkı bir başkasına geçirme. | Bir görevin birinden bir başkasına geçmesi. | Sürekli ve düzenli değişme, çevrim. | Bir hareket, birbirinin aynı olan ve eşit zamanlarda yapılan başka hareketlerden oluştuğunda hareketlerin her biri ya da bunların yapılması için geçen her zaman aralığı, periyot. | Dolaşma. İLE Zincirleme. | Birbirine bağlı, birbiri ile ilgili şeylerin oluşturduğu dizi, sıra, silsile. | Birden fazla kimsenin bir borçtan dolayı sorumlu olması. )


- DEVİRLER:
GELİŞME ve OLGUNLUK ve ORTA YAŞLILIK ve YAŞLILIK

( Yaklaşık 30 yaşa kadar olan devir. VE Yaklaşık 35'lerden 40'a kadar olan devir. VE Yaklaşık 60 yaşlarına kadar uzanan devir. VE Hayat merkezlerinin tedricen zayıflamaya başladığı ölüme kadarki devir. )


- DEVİ(Y)ASYON ile DEVİTALİZASYON

( Sapma, eğrilme. İLE Öldürme, cansızlaştırma, duyarsızlaştırma. )


- DEVLET (ANLAYIŞI) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEĞER (ANLAYIŞI)


- DEVLET DÜZENİ ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<> HÜKÜMET DÜZENİ


- DEVLET ESKİ BAKANI değil ESKİ DEVLET BAKANI

(

)


- DEVLET:
ÖZGÜRLÜK ve/||/<> TUTKU ve/||/<> GENEL ve/||/<> ÖZEL ve/||/<> NESNEL ve/||/<> ÖZNEL

( Devlet, özgürlükle tutkunun, genelle özelin, nesnelle öznelin bireşimini[/tevhîdini] sağlar. [Devlet, sadece, bürokratik ve politik bir örgüt değildir!] )


- DEVLET:
TÜZE/HUKUK ile/ve/||/<> İKTİSAT ile/ve/||/<> SİYASET


- DEVLET ile HÜKÜMET


- DEVLET ve ÖMÜR


- DEVLET ile/ve/||/<> VATANDAŞ

( Sadece yükümlülükleri vardır. [Hak sahipliği söz konusu değildir.] İLE/VE/||/<> Hakları ve yükümlülükleri vardır. )


- DEVLET ile/ve/||/<> YÖNETİM/İDÂRE


- DEVLETİN (ÖNCELİKLİ/ZORUNLU) SORUMLULUKLARI:
EĞİTİM ve/||/<> SAĞLIK ve/||/<> GÜVENLİK ve/||/<> YARGI GÜVENCESİ


- DEVLETİN SÜREKLİLİĞİ/KALICILIĞI ile/ve/||/<> TOPLUMUN SÜREKLİLİĞİ/KALICILIĞI

( Siyaset ile. İLE/VE/||/<> Bilgi ve dil ile. )

( [simgesi/değeri/ölçütü] Bayrak. İLE/VE/||/<> Sancak. )

( BEKÂ-İ DEVLET ile/ve/||/<> BEKÂ-İ MİLLET )


- DEVLETİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ V GÖREVLERİNDE:
OLUMSUZ ile/ve/||/<> OLUMLU

( Saygı gösterme, karışmama. İLE/VE/||/<> Geliştirme, yayma. | Koruma. | Yerine getirme, ortam hazırlama. )


- DEVLETİN/DİN'İN:
SAĞLADIKLARI VE KORUDUKLARI
ve/+/||/<>/>/<
TEMEL GÜVENCELERİ

( * CAN GÜVENLİĞİ
* AKIL SAĞLIĞI
* NESİL SÜREKLİLİĞİ
* MAL GÜVENLİĞİ
* DİN GÜVENCESİ

ve/+/||/<>/>

* SAĞLIK GÜVENCESİ
* EĞİTİM GÜVENCESİ
* GÜVENLİK GÜVENCESİ
* YARGI GÜVENCESİ )

( Giderdim, gönülden kini,
Kini olanın, olmaz dini! )

( ZARÛRİYÂT-I DİNİYYE / MAKÂSID-I HAMSE )


- DEVLETLÜ RE'FETLÜ ile RİF'ATLÜ ile SAÂDETLÜ

( Seraskerelere verilen unvan. İLE Askerlikte binbaşılarla, mülkiyede üçüncü rütbe sahiplerinin unvanı.[SÂLİSE] İLE Askerlikte albay/miralay ile korgeneral[birinci ferik], sivilde vezir ile mîrülümerâlık rütbeleri arasındaki kişilerin resmî unvanı. )


- DEVLETLÜ ile/ve ŞEVKETLÜ ile/ve ASÂLETLÜ ile/ve İSMETLÜ

( Sultanlara hitapta kullanılan unvan. | Refâh, saâdet ve nîmet sahibi, vezir ve müşir gibi büyük rütbe sahiplerine verilen unvan. İLE/VE Azamet ve heybet sahibi sultanlar için kullanılırdı. İLE/VE Yabancı elçilere verilen unvan. İLE/VE Derece bakımından yüksek kimselere, sultan ve şehzâdelerin hanımlarıyla kızlarına verilen bir unvan. )


- DEVR[Ar.] ve/||/<> DAİM[Ar.]


- DEVRALMAK[Ar.] değil/yerine/= GEÇİRALMAK


- DEVREMÜLK HAKKI değil/yerine/= DÖNEMEV ÜLEVİ


- DEVRİ DAİM ile/ve/değil/||/<>/< DEVR-İ DAİM


- DEVRİK ANTİKLİNAL ile DEVRİK KANAT ile DEVRİK KATMAN ile DEVRİK KIVRIM ile DEVRİK SENKLİNAL ile DEVRİK (STRATİGRAFİK) İSTİF

( Kanatlarından birinin eğim açısının 90 dereceyi aşarak bu kanattaki katmanların devrik konum kazandığı antiklinal. İLE Kıvrımlanma sürecinde, eğim açısı 90 dereceyi aşarak devrik konum kazanan bir istif ya da katmanlardan oluşan, öteki kanat ve kıvrım eksen düzlemi ile aynı yönde eğimli olan kıvrım kanadı. İLE Çökel kayaçlarda istiflenme kuramına uymayan, daha yaşlı olan alt yüzeyi üstte, daha genç olan üst yüzeyinin altta olacak biçimde ters yüz olmuş katman. İLE Kıvrımlanma sürecinde, kanatlarından biri, eğim açısının 90 dereceyi aşmasıyla devrik konum kazanan ve dolayısıyla iki kanadı ve eksen düzlemi aynı yönde eğimli olan jeolojik kıvrım. İLE Kanatlarından birinin eğim açısının 90 dereceyi aşarak bu kanattaki katmanların devrik konum kazandığı senklinal. İLE Üst üstelik ilkesine göre yatay olarak çökelmiş ancak sonraki jeolojik süreçlerde aynı yönde artarak 90 dereceyi aşan bir eğim açısı kazanmış, yaşlı üstte, genç altta olacak biçimde ters yüz olmuş istif. )

( OVERTURNED ANTICLINE vs. OVERTURNED LIMB vs. OVERTURNED BED vs. INVERTED FOLD/OVERFOLD/OVERTURNED FOLD/REVERSED FOLD vs. OVERTURNED SYNCLINE vs. INVERTED STRATIFICATION/OVERTURNED STRATIFICATION )

( ANTICLINAL DEVERSÉ/ANTICLINAL RENVERSÉ avec FLANC INVERSE avec STRATIFICATION RENVERSÉE avec PLI DéVERSÉ/PLI OBLIQUE/PLI RÉNVERSÉ avec SYNCLINAL DEVERSÉ/SYNCLINAL RENVERSÉ avec STRATIFICATION RENVERSÉE )

( GEKIPPTE ANTIKLINE mit INVERSSCHENKEL/LIEGENDSCHENKEL/ÜBERKİPPTER FALTENFLÜGEL/ÜBERKIPPTER FALTENSCHENKEL/VERKEHRT SCHENKEL mit ÜBERKIPPTES BETT mit GEKIPPTE FALTE/ÜBERKIPPTE FALTE mit GEKIPPTE SYNKLINE mit ÜBERKIPPTE AUFSCHICHTUNG )


- DEVRİK TÜMCE/CÜMLE ile/ve/yerine (DÜZGÜN/DOĞRU) TÜMCE/CÜMLE


- DEVRİLE DEVRİLE ile/değil/yerine/||/<>/></> EVRİLE EVRİLE


- DEVRİM "YAPMAK" ile/ve/<>/değil/yerine DEVRİM "YARATMAK"


- DEVRİM ile BAŞKALDIRI

( Sürekli devrim, sürekliliği ortadan kaldırır. )

( Baskıya/dayatmalara başkaldırmayan kişi, en başta, kendine karşı adâletsizdir. )

( REVOLUTION vs. REBELLION )


- DEVRİM ile/ve/değil/yerine/<> DEĞİŞİKLİK


- DEVRİM ile/ve/değil/||/<>/< DÖNÜŞÜM


- DEVRİM ile/ve/>/değil/yerine EVRİM

( Nedenlerini bilmediğimiz olaylara verdiğimiz ad. İLE/VE/>/DEĞİL/YERİNE Nedenlerini/nasıllarını, süreçlerini ve sonuçlarını bildiklerimiz. )


- DEVRİM = İNKILÂP = REVOLUTION[İng.] = RÉVOLUTION[Fr.] = REVOLUTION UMWÄLZUNG[Alm.] = REVOLUCION[İsp.]


- DEVRİM ve/ne yazık ki/||/<>/> !KIYIM


- DEVRİM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SİVİL İTAATSİZLİK


- DEVRİMCİ/LİK ile/ve/<>/></> KORUMACI/LIK

( En radikal devrimciler bile devrimin ertesi günü, korumacı[muhafazakâr] olur. )


- DEVRİYE değil/yerine GEZGE


- DEVŞİRME ile/||/<>/> CİVELEK ile/||/<>/> ÇERİ ile/||/<>/> YENİÇERİ/SOLAK ile/||/<>/> CERRAH ile/||/<>/> BAŞESKİ ile/||/<>/> EŞKİNCİ ile/||/<>/> KETHÜDA ile/||/<>/> ODABAŞI ile/||/<>/> TURNACIBAŞI ile/||/<>/> ULÛFECİ ile/||/<>/> ASÂKİR-İ MANSURE

( Asker yetiştirilmek üzere Yeniçeri ocağına alınacak çocukları seçip toplama işi. İLE/||/<>/> Yeniçeri ocağına yeni girmiş delikanlı. İLE/||/<>/> Asker. İLE/||/<>/> Piyade askeri. İLE/||/<> Yeniçeri ordusunda görevli hekim. İLE/||/<> Yeniçeri bölüklerinin en kıdemsiz subayı ve erlerinin en kıdemlisi. İLE/||/<>/> Osmanlı sultanı ya da serdar ile savaşa giden ve ordunun vurucu gücünü oluşturan yeniçeri askerleri. İLE/||/<>/> Yeniçeri Ocağı'nda, Yeniçeri Ağası'ndan sonra gelen en yüksek subay. İLE/||/<>/> Yeniçeri kuruluşunda görevi alaylarda selâm törenlerini düzenlemek ve yönetmek olan subay. İLE/||/<> Yeniçeri Ocağı'nda bir bölüğünün komutanı. Son dönemde mübaşirlik yapanlara verilmiştir. İLE/||/<> Yeniçerilikte bir sınıf süvari askeri. İLE/||/<> İkinci Mahmut döneminde, yeniçeri ocağı kaldırıldıktan sonra kurulan yeni ordunun adı. )

( FERİK: Tümgeneral ya da korgeneral.
HASSA ORDUSU: Hükümdarı ve sarayı korumakla görevli askeri sınıf.
KAPIKULU: Ücretli Osmanlı askeri.
KARAKULAK: Emir çavuşu ya da haberci.
LAĞIMCILAR: Kapıkulu Ordusu'nda düşman kalesini yıkmak için tünel kazan askeri birlik.
LEVEND: Deniz askeri.
LİKATOR: Bulgarlar'dan oluşan Voynuk Teşkilatındaki küçük rütbeli subaylar.
LİVA: İki alaydan oluşan askeri birlik. | İlden küçük, ilçeden büyük olan yönetim bölgesi.
MALKOÇ: Akıncılar ocağının komutanı.
PENCİK: Asker yetiştirilmek için, savaş tutsaklarından beşte bir oranında ayrılan acemioğlan adayları.
PEYK: Postacılık, taşımacılık ve korumacılık yapan, törenlerde yer alan asker sınıfı.
REDİF: Son dönem Osmanlı ordusunda askerlik görevini bitirdikten sonra yedeğe ayrılan er.
REİS-ÜL KÜTTAB: XVII. Yüzyıla kadar Osmanlılarda Sultan divanı katiplerinin başı.
RİKABİYE: Sadrazam, vezir gibi devlet adamları tarafından devlet adamlarına verilen ad.
RİYALA: Tümgenerale eşit bir rütbe.
SAKA: Eyalet askerlerine bağlı bir sınıf.
SALMA: Osmanlı Devleti'nde kol gezen kolluk eri.
SARICA: Eyalet valilerinin buyruğundaki başıbozuk asker.
SEKBAN: Eyalet paşaları ve sancak beylerine bağlı olarak görev yapan bir sınıf asker. | Sınır boylarında görev yapan asker sınıfı.
SERASKER: Kara ordusu komutan. | Sadrazamlık görevi ile yükümlü olmayan ve Osmanlı ordusunun komutanlığını yapan vezirin ünvanı.
SİPAHİ: Osmanlılarda tımar sahibi atlı grup.
ÜMERA: Bey, amir, üst düzey subay.
VELEDEŞ: Kapıkulu süvarilerinin oğullarına verilen ad.
VÜZERA: Vezirler.
YASAVUL: İlhanlılarda ordu müfettişine verilen ad. )


- DEVŞİRME ile/değil/yerine ÖZÜMSEME


- DEVŞİRMEK ile/ve DENŞİRMEK

( Biraraya getirmek, derlemek, toparlamak. | Katlamak, düzgün duruma getirmek. | Asker olarak yetiştirilmek üzere Yeniçeri Ocağı'na alınacak çocukları seçip, toplama. İLE/VE Bir şeyin doğasını ya da niteliğini bozmak. )


- DEYİ ile DEYİM ile DEYİŞ

( Dil, söz, im, mimik gibi anlatım araçlarının tümü. | Hristiyan felsefesinde, Tanrı kelâmını, kişilere ulaştıran oğul [Hz. İsa], logos. İLE Genellikle, gerçek anlamından az çok ayrı bir anlam taşıyan, kalıplaşmış anlatım. İLE Söyleme/anlatım biçimi. | Halk koşuğu/türküsü. | Bir kişinin, bir konuyla ilgili anlattıkları. )

( KELÂM ile TÂBİR ile ÜSLÛP | İFÂDE )


- DEYİL" değil DEĞİL


- DEYİM ile ATASÖZÜ

( * Kavram ve durum bildirirler. İLE Bir yargı ifade ederler.
* Mecazlı anlamı vardır. İLE Bu, koşul değildir.
* Deyimlerde kesin hüküm, öğüt, yol göstericilik yoktur.[Bu yüzden genel kural oluşturmazlar.] İLE Kesin bir yargı bildirirler.
* Genellikle, öyküsü, efsanesi ve kaynağı vardır. İLE Anonimdir, söyleyenleri belirli değildir.
* Anlatım kalıbı olarak görebiliriz. İLE Tek başlarına bir tümcedir. )

( * İkisinde de sözcüklerde, mecaz, istiare ve kinâye vardır.
* Sözcük dizilişleri değiştirilemez.
* Sözcüklerin eş anlamlısını, sözcüğün yerine getirmek, olumlu bir sonuç vermez, sözü bozar.
* Biçim yönünden, birbirine benzerler. )

( TÂBİR/VECÎZE ile DARB-I MESEL )


- DEYİM ile DEĞİM

( Genellikle gerçek anlamından az çok ayrı, kendine özgü bir anlam taşıyan kalıplaşmış söz öbeği, tabir. İLE Liyâkat. )


- DEYİM/DİYİM ile/değil DİYEYİM


- DEYİM ile/değil DİYEYİM[YAZIDA]/DİYİM[KONUŞMADA]


- DEYİM ile/ve/||/<> TERİM


- DEYİRMEN değil DEĞİRMEN


- DEYİŞ ile/ve DEYİM


- DEYN ile/||/<> DÂYİN

( Borç. İLE/||/<> Alacaklı. )


- DEYUS[Ar. DEYYUS] ile/ve/||/<>/> PEZEVENK[Erm.]

( Karısının ya da kendine çok yakın bir kadının iffetsizliğine göz yuman kişi ve bu kişilere yönelik sövgü sözü. İLE Gizli ve yasal olmayan eşeysel ilişki öncesinde aracılık eden kişi, dümbük, godoş, muhabbet tellâlı, kavat, astik, dasnik. | Gizli ve yasal olmayan eşeysel ilişki öncesinde aracılık eden anlamında kullanılan sövgü sözü. )


- DF/DOCUMENT FREQUENCY[İng.] değil/yerine/= BELGE SIKLIĞI

Bugün[11 Temmuz 2025]
itibarı ile 29.554 başlık/FaRk ile birlikte,
29.554 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(27/120)

🔒 Sınırlı Erişim

Tüm başlıkları görmek için üyeliğiniz/katılımınızı rica ediyoruz...

Giriş Yap / Üye Ol