
M ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 29.456 başlık/FaRk ile birlikte,
29.431 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(80/119)
- NÜFÛZ ile/ve/||/<> DUHUL
- NÜFUZ/LU değil/yerine/= SÖZÜGEÇİ/SÖZGEÇİRİCİLİK / SÖZÜGEÇER
- NUHNEVİDEN KALMA (ÂDETLER) değil NUH NEBÎ(PEYGAMBER)'DEN GELEN
- NÜKLEER değil/yerine ÇEKİRDEKSEL
- NÜKLEOPLAZMA değil/yerine/= ÇEKİRDEK SIVISI
- NÜMÂYİŞ[Fars.] değil/yerine/= GÖSTERİŞ
- NUMEN ile A PRIORI
( Düşünülebilirler. İLE Dolaysız doğrulanabilirler. )
- NUMENAL FENOMENAL
- NÜMİSMATİKTE[Fr. NUMISMATIQUE < Lat. < NUMISMA / Yun. < NOMISMA]:
KAVRAMLAR ile TERİMLER ile TARİHÇE
( Metal paraları inceleyen bilim dalı. )
( )
( )
- NÜMUNE[Fars.]/MOSTRALIK[İt.] değil/yerine/= GÖSTERMELİK
( Göstermelik. | Kötü ya da yersiz davranışlarıyla göze batan kişi. )
- NÛR ve/<> HİDÂYET
( İman. VE/<> İslâm. )
- NUR ve/||/<> HİDÂYET(KILAVUZLAMA)
( Tevrat'ta. / İncil'de. / Kur'ân-ı Kerîm'de. / Kişide. )
( PHILO ve/||/<> SOPHOS )
- NUR ve/<> HİDÂYET(KILAVUZLAMA)
( Sevgi. VE/<> Adâlet. )
( Dışarıda adâlet, içeride sevgi. )
- NUR ve/||/<> İMAN
( Olsun! VE/||/<> Olsun! )
- NUR ile/ve KUDRET
- NÛR ve OLMAK
- NÛR ile/ve RUH
- NUR ile/ve/<> ŞEFKÂT
( İlâhî sevgi. İLE/VE/<> ... )
- NURLANMIŞ ve/||/<> ONURLANMIŞ
( Şehit. VE/||/<> Gazi. )
- NURULLAH ATAÇ ile NURULLAH ARDIÇ
- NUS değil NUSH[Ar.](ÖĞÜT/NASİHAT)
- NUTKUN TUTULMASI ile BASİRETİN BAĞLANMASI
- NUTUK ATMAK ile NUTUK ÇEKMEK
- NUTUK ATMAK ile/değil/yerine ÖĞÜT VERMEK
( Hiçbir ârif, "nutuk" atmaz. )
- NUTUK/HİTÂBE/DİSKUR değil/yerine/= SÖYLEV/SÖYLERGE
( ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE HİTABI
Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk cumhuriyetini, ilelebet
muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur.
Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir.
İstikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici bedhahların olacaktır.
Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraatini düşünmeyeceksin!
Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir.
İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, tüm dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.
Cebren ve hile ile aziz vatanın, tüm kaleleri zapt edilmiş, tüm tersanelerine girilmiş, tüm orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Tüm bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler.
Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler.
Millet, fakr u zarûret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen;
Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!
ATATÜRK
(Nutuk, 20 Ekim 1927)
)
- NUTUK:
İÇ KONUŞMA ve/||/<> DIŞ KONUŞMA
( Düşünme/düşünce. VE/||/<> Dil/söz. )
- NUTUK ile/ve/değil/yerine/<>/=/||/hem de ÖĞÜT
- NÜVE ile ÖZ | ÇEKİRDEK, GÖZE HÜCRE
( ÖZ | ÇEKİRDEK, HÜCRE )
- O DA HAKLI, O DA, O DA ile/değil/yerine HER BİRİNDE, HAKLILIK PAYI VAR
- O DÖNEMDE, ... ile/değil O DÖNEM DE, ...
( Dahi anlamındaki "de" ayrı yazılır! Lütfen! Sadece biraz (daha) özen! )
( Konfüçyüs: "Eğer konuşulan dil doğru değilse, o zaman söylenilen şey, söylenilmek istenen şey olmaz. O zaman, yapılması gereken yapılmaz ve eğer işler yapılmadan kalırsa, maneviyat ve sanat bozulur. O zaman, adâlet, sahtekârlıkla yürür. Eğer bu olursa, kişiler, kendini umutsuz bir karmaşanın içinde bulur. Bu nedenle, söylenilen şey, her şeyden önemlidir ve bu konuda dikkatsizlik yapılmamalıdır." )
- O) ELMA
- O KADAR DA UZUN BOYLU DEĞİL ile ATLA, DEVE DEĞİL YA
- O OLMAK ile/ve/değil/yerine KENDİN OLARAK, O OLMAK
( [not] BEING THAT LIKE vs./and/but BEING THAT BY SELF
BEING THAT BY SELF instead of BEING THAT LIKE )
- O SEBEPTEN yerine O NEDENLE
- O TARİHTE ile/ve/||/<> O DÖNEMDE
- O ile o
( Senden sana giderken/geçerken bile BEN/O vardır. )
- O ile VA ile OB OB
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Bir buyruğun yerine getirilmesinin reddedildiğini belirten ilgeç. İLE Birinin başka birine verdiği buyruğun yadsınmasına ilişkin ikinci kişinin kullandığı bir reddetme ilgeci. İLE Bir şey hakkında palavra atana ve kanıtlayamayana söylenen söz. )
- O³ ve/<> O²
( Küp ve/<> Kare )
- ÖBEK ile GÖBEK
- ÖBEK = GROUP[İng.] = GROUPE[Fr.] = GRUPPE[Alm.] = GRUPO[İsp.]
- OBEZİTE ile/||/<> KAŞEKSİ
( Aşırı gövde yağı birikimi. İLE/||/<> Aşırı kilo kaybı ve kas erimesi. )
- OBEZİTE ile/||/<> METABOLİK BELİRGE/SENDROM
( Aşırı gövde yağı birikimi. İLE/||/<> Birlikte görülen yüksek tansiyon, yüksek kan şekeri ve olağandışı kolesterol seviyeleri. )
- OBJECT vs. OBJECT
( Özne/kişi/birey/denek. İLE Nesne. )
- OBJEKTİF değil/yerine/= NESNEL
- OBSESİF değil/yerine/= TAKINTILI
- ZULMET-İ CEHL-İ İLTİZAM[Ar.]/OBSKÜRANTİZM[İng. < OBSCURANTISM] değil/yerine/= BİLMESİNLERCİLİK
- OBUZ ile OY OBUZ ile OBUZLUG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Engebeli, bozuk arazi. İLE Sarp arazi. İLE Arazisi sarp olan ülke. )
- ÖÇ ile/ve/||/<> ÖD
( Acı, öfke. İLE/VE/||/<> Öd, safra. )
- OCAK ile KÜLHAN[Fars.]/CEHENNEMLİK
( ... İLE Hamamları ısıtan, hamamın altında bulunan kapalı ve geniş ocak. )
(
)
- OCAK ile/ve/||/<>/> SOFRA
- OCAKLI ile/||/<> PAŞMAKLIK/ARPALIK
( Osmanlı`da gelirleri kale koruması ve tersane giderlerine ayrılan topraklar. İLE/||/<> Osmanlı'da evlenen hanedan üyesi kızlara ya da padişahın eşlerine verilen miri araziler. Gelirleri padişah kızlarına, annesine ve eşlerine ayrılan toprak. )
- PİŞİRME:
OCAKTA ile/ve FIRINDA ile/ve GÜNEŞİN ISITTIĞI TAŞTA
- OD ile KIVILCIM
( ... ile ŞERARE[çoğ. ŞERER] )
( ÂTEŞ ile ÂYİJ, ÂYÎJEK )
( FLAME vs. SPARK )
( TEJAS ile ... )
- ÖD ile ÖD ile ÖT
( Safra. İLE Hz. Muhammed'in ruhaniyetine işarettir. İLE Kuşların ötmesi. | [argo] Konuşmak/konuşturmak, itiraf etmek/ettirmek[ötmek/öttürmek]. )
- ODA [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]
- ODA [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- ODABAŞI CAMİSİ ile ...
( Şehremini/Çapa Odabaşı'ndadır. 1562'de, Has (Saray) Odabaşı (Komutanı) Behruz Ağa tarafından yaptırılmıştır. [Mimar Sinan yapıtıdır.] )
- ODAK ile TEMEL
( FOCAL POINT vs. BASE )
- ODAKLANMA ile/ve ADANMA
( FOCUSING vs./and TO BE DEVOTED )
- ODAKLANMA ile/ve/||/<> BASTIRMA
- ODAK/LANMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖNCELİK/LENDİRME
- ODAKLANMA ile/ve/<> "YATIRIM"
- ODAKLANMA ile YOĞUNLAŞMA/KONSANTRASYON
( FOCUS vs. CONCENTRATION )
- ODAK(LANMAK İÇİN):
OKU ile/ve/||/<>/> DÜŞÜN ile/ve/||/<>/> ANLA ile/ve/||/<>/> KONUŞ
- ODAKLAŞMAK değil ODAKLANMAK
- ODASINA:
"ÇEKTİ" ile/değil/yerine/>< ÇAĞIRDI
- OR/ODDS RATIO[İng.] değil/yerine/= GÖRELİ ORAN
- ÖDEME ile/||/<> APEL[FR. < APPEL]
( ... İLE//||/<> Bankacılıkta, şirket sermayesinin ödenmeyen bölümü için yapılan ödeme çağrısı. | Briçte, oyuncunun ortağından oynamasını istediği kâğıt. )
- ÖDEME ve/||/<>/> AVİSTO[İt. < A VISTA]
( ... VE/||/<>/> Ödenmesi gereken poliçelere yazılan ve "görüldüğünde" anlamına gelen bir terim. )
- ÖDEME ile CEREME/CERİME
( ... İLE Başkası tarafından yapılan ya da kaza sonucu ortaya çıkan zararı ödeme. )
- ÖDENTİ ile/<> ÖDENEK ile/<> ÖDEME
( AİDAT ile/<> TAHSİSAT ile/<> TEDİYE )
- ODEON[Fr.] ile ODİTORYUM[Lat.]
( Eski Yunan'da, müzisyenlerin konser verdiği, basamaklı yer. İLE Dinleme salonu. )
- ÖDEŞMEK ile/ve/<> BOY ÖLÇÜŞMEK
- ÖDEV AHLÂKI ile/ve FERÂGAT AHLÂKI ile/ve USTA AHLÂKI
( MORALS OF DUTY vs./and MORALS OF ABNEGATION vs./and MORALS OF MASTER )
- ÖDEV ile/değil/yerine ERDEM
( "Yükleme." İLE/DEĞİL/YERİNE "Yüklenme." )
- ÖDEV ile/ve/||/<> GÖREV
- ÖDEVBİLİM/DEONTOLOJİ ile EREKBİLİM/TELEOLOJİ
( Eylemlerin ahlâki görev ve yükümlülükler temelinde değerlendirilmesi. İLE Eylemlerin sonuçları ve amaçları üzerinden değerlendirilmesi. )
- ÖDE(YE)MEMEK ile/ve ZORUNLU BORÇ ALMAK
- ÖDİPAL ile/ve/||/<>/< PRE-ÖDİPAL
( 3 - 5 yaş arasında. İLE/VE/||/<>/< 0 - 2 yaş arasında. )
- ODUG ile ODUGLUK/ODUGLUQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Uyanık[uyumayan]. İLE Uyanıklık ya da bilinçlilik. )
- ÖDÜL ile/ve/değil/||/<>/< UYARAN
- ÖDÜN VERMEK ile/ve/||/<> AĞIR BEDELLER ÖDEMEK
- ÖDÜN VERMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ALTTAN ALMAK
- ÖDÜN VERMEK ile/değil/yerine ÖNCELİK YÖNETİMİ
- ODUN = HAŞEB = BOIS
- ÖDÜNÇ ile BORÇ
( KARZ-I HASEN: Faizsiz verilen borç. | Ödeme yapamayan borçlunun, helâl ederek borcundan vazgeçmek. )
( KARZ ile İKRAZ )
( LOANED vs. DEBT )
- OEDIPUS KARMAŞIKLIĞI/KOMPLEKSİ ve/||/<> ELEKTRA KARMAŞIKLIĞI/KOMPLEKSİ
( Eril çocuklarda. VE/||/<> Dişil çocuklarda. )
- OEDIPUS:
ŞİŞ AYAK ile/ve/||/<> BİLEN AYAK(KİŞİ)
( )
- OFİS değil/yerine/= İŞLİK, İŞ YERİ, YAZIHANE
- ÖFKE(> ADRENALİN >) ve/> KALP KRİZİ
( Keskin sirke, küpüne zarar. )
- ÖFKE GÜCÜ" ve "İSTEK/ARZU GÜCÜ" | ile/ve/değil/yerine/<>/> DÜŞÜNME/DÜŞÜNCE/AKIL GÜCÜ
( Öfkeni, akılla yenemiyorsan, kendini, insandan sayma! )
( Öfkenin her zaman bir nedeni vardır fakat iyi bir nedeni yoktur. )
- ÖFKE:
KUDRET ile/ve/değil/yerine ŞECAAT
- ÖFKE = ANGER[İng.] = COLËRE[Fr.] = ZORN[Alm.] = ira[Lat.]
- ÖFKE ile/ve/değil/yerine/>< ANLAMA
( Öfkenin olduğu yerde anlama, anlamanın olduğu yerde öfke barın(a)maz. )
- ÖFKE ile/değil BATKI/HÜSRAN
- ÖFKE ile/ve/değil/||/<>/< "BEKLENTİ"
- ÖFKE ile/ve/değil/||/<>/< ÇARESİZLİK
- ÖFKE/GADAP ile CELÂLLENME
( Hiçbir şeyi gözü görmeyecek biçimde kızmak. İLE Haksızlığa karşı haklı olarak gösterilen tepki. )
- ÖFKE ile/ve/değil/||/<>/< ENGELLENME
- ÖFKE ile/değil/yerine/>< GÜLÜMSEME :)
( Öfkenin uzaklaştırdığını, gülücükler geri getiremez. )
- [hem] "ÖFKE" ile/ve/hem de/||/<>/>< "HAYRANLIK"
- ÖFKE ile/ve/||/<> HIRS
( [gelirse/yönetilemezse ...]
Akıl gider. İLE/VE/||/<> Edep gider. )
- ÖFKE ile HIŞIM/HIŞM[Fars.]
( Öfkeyi sükûnetle, kötülüğü iyilikle, cimriliği cömertlikle ve yalanı gerçekle yenin. )
( Öfkeyi/gadabı tatmin etmek, hayvanlıktır. )
( Ancak öfkesini/hışmını yenen, yiğittir. )
( GAYZ, GAZAB ile TEECCÜM )
( ÂRÛDE: Öfkeli, kızgın, hırslı., RÎS ile HIŞIM )
( ANGER )
( IRA cum ... )
- ÖFKE yerine HÜZÜN
- ÖFKE ile/ve/||/<>/> KAYGI
- ÖFKE ile/ve/||/<> KEDER ile/ve/||/<> ÜZÜNTÜ ile/ve/||/<> STRES ile/ve/||/<> KORKU
( Karaciğeri yorar ve hasta eder. İLE/VE/||/<> Akciğeri yorar ve hasta eder. İLE/VE/||/<> Mideyi yorar ve hasta eder. İLE/VE/||/<> Kalbi ve beyni yorar ve hasta eder. İLE/VE/||/<> Böbrekleri yorar ve hasta eder. )
- ÖFKE ile/değil/yerine/>< ÖKE
- ÖFKE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SAĞLIKLI ÖFKE
- ÖFKE ile/ve/ne yazık ki/> SALDIRI
- ÖFKE ile/değil/yerine/>< ŞECÂAT
( ... İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Haksızlığa karşı olan öfke. | Yiğitlik, yüreklilik. )
( Öfkeyi, şecaate çeviren, merhamettir. )
( Merd-i kıptî, şecaat arz ederken sirkatin söylermiş. )
- ÖFKE ile/değil/yerine/>< ŞEFKÂT
( Uzaklaştırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yakınlaştırır. )
- ÖFKE ile/ve/||/<>/> SUÇLULUK DÜŞÜNCESİ/DUYGUSU
- ÖFKE ile/<> SUSMA/SÜKÛT
( Kızmış olduğunun göstergesidir. İLE/<> Kırılmış olduğunun göstergesidir. )
- ÖFKE ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< "TEPKİ"
- ÖFKE ile/ve/||/<> TİKSİNME
- ÖFKE ile/ve/> UTANMAK
( Öfke gelir, göz kararır; öfke gider, yüz kızarır. )
( SCHALTER mit SCHALTER mit SCHALTER )
- ÖFKE ile/ve/değil/||/<>/< YOK SAYILMA
- [ne yazık ki]
ÖFKE ile/ve/||/>/<>/>< ZARAR
( Öfkeyle kalkan, zararla oturur. )
- OG ile/||/<> ÖG
( Ovmak. İLE Öğütmek. )
- OGAR ile OR ile OY
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Alnında beyaz bir leke olan.[at] İLE Rengi parlak kırmızımsı kahverengi ile koyu sarı arasında olan.[at] İLE Kül renginde.[at] )
- ÖGE(UNSUR) ile MUTLAK
( Daha altına inilemeyen. İLE ... )
( ELEMENT vs. ABSOLUTE )
- ÖGE/ÖĞE ile/ve/||/<>/> BİLEŞİK ile/ve/||/<>/> TEK GÖZELİ/HÜCRELİ ile/ve/||/<>/> CANLI ile/ve/||/<>/> ÇOK GÖZELİ/HÜCRELİ ile/ve/||/<>/> İNSAN
( Kimyasal olarak ayrıştırılamayan saf nesneler. İLE/VE/||/<>/> Bir ya da daha fazla ögenin kimyasal olarak birleşmesiyle oluşur. İLE/VE/||/<>/> Bir gözeden oluşan organizmalar. İLE/VE/||/<>/> ... İLE/VE/||/<>/> Birden fazla gözeden oluşan organizmalar. İLE/VE/||/<>/> ... )
- ÖĞE ile SONUNCUL ÖĞE
( CONSTITUENT vs. ULTIMATE CONSTITUENT )
- ÖĞE = UNSUR = ELEMENT[İng., Alm.] = ÉLÉMENT[Fr.] = ELEMENTUM[Lat.] = ELEMENTO[İsp.]
- ÖĞELER, UNSURLAR, ELEMENTLER = CEVÂHİR-İ BASÎTE = ORGANES ÉLÉMENTAIRES
- ÖĞELER ile LANTAN DİZİSİ
( Kimyasal yollarla daha yalın maddelere ayrıştırılamayan maddeler. İLE Atom numarası 57 ile 71 arasındaki, seyrek bulunan elementlerin oluşturduğu grup. )
( Element Keşiflerinin Ülke Tablosu )
( ELEMENTS vs. LANTHANIDE SERIES )
- ÖĞELERİN/ELEMENTLERİN YAPILARI:
FİZİKİ ile/ve/||/<> KİMYEVİ
(
AKTİNYUM | ||||||||||
ALTIN | ||||||||||
ALÜMİNYUM | ||||||||||
AMERİKYUM | ||||||||||
ANTİMON | ||||||||||
ARGON | ||||||||||
ARSENİK | ||||||||||
ASATATİN | ||||||||||
AZOT | ||||||||||
BAKIR | ||||||||||
BARYUM | ||||||||||
BERKELYUM | ||||||||||
BERİLYUM | ||||||||||
BİZMUT | ||||||||||
BOR | ||||||||||
BROM | ||||||||||
ÇiNKO | ||||||||||
CiVA | ||||||||||
CURiYUM | ||||||||||
DEMİR | ||||||||||
DİSPROSYUM | ||||||||||
EINSTEINYUM | ||||||||||
ERBİYUM | ||||||||||
EUROPYUM | ||||||||||
FRANSİYUM | ||||||||||
FERMİYUM | ||||||||||
FLOUR | ||||||||||
FOSFOR | ||||||||||
GADOLİNYUM | ||||||||||
GALYUM | ||||||||||
GERMANYUM | ||||||||||
GÜMÜŞ | ||||||||||
HAFNİYUM | ||||||||||
HAHNYUM | ||||||||||
HELYUM | ||||||||||
HİDROJEN | ||||||||||
HOLMİYUM | ||||||||||
İNDİYUM | ||||||||||
İRİDYUM | ||||||||||
İTTERBİYUM | ||||||||||
İTRİYUM | ||||||||||
İYOD | ||||||||||
KADMİNYUM | ||||||||||
KALAY | ||||||||||
KALSİYUM | ||||||||||
KALİFORNİYUM | ||||||||||
KARBON | ||||||||||
KLOR | ||||||||||
KRİPTON | ||||||||||
KURCHATOVVUM | ||||||||||
KROM | ||||||||||
KOBALT | ||||||||||
KSENON | ||||||||||
KURŞUN | ||||||||||
KÜKÜRT | ||||||||||
LANTAN | ||||||||||
LAWRENCİYUM | ||||||||||
LİTYUM | ||||||||||
LUTESYUM | ||||||||||
MANGAN | ||||||||||
MAGNEZYUM | ||||||||||
MENDELEVYUM | ||||||||||
MOBİLBEN | ||||||||||
NEODİM | ||||||||||
NEON | ||||||||||
NEPTUNYUM | ||||||||||
NİKEL | ||||||||||
NİOBYUM | ||||||||||
NOBELYUM | ||||||||||
OKSİJEN | ||||||||||
OSMİYUM | ||||||||||
PALLADYUM | ||||||||||
PLATİN | ||||||||||
PLUTONYUM | ||||||||||
PRASEODİM | ||||||||||
PROMETYUM | ||||||||||
PROTAKTİNYUM | ||||||||||
POLONYUM | ||||||||||
POTASYUM | ||||||||||
SAMARYUM | ||||||||||
SELENYUM | ||||||||||
SERYUM | ||||||||||
SEZYUM | ||||||||||
SİLİSYUM | ||||||||||
SKANDİYUM | ||||||||||
SODYUM | ||||||||||
STRONSİYUM | ||||||||||
RADON | ||||||||||
RADYUM | ||||||||||
RENYUM | ||||||||||
RODYUM | ||||||||||
RUBİDYUM | ||||||||||
RUTENYUM | ||||||||||
TALYUM | ||||||||||
TANTAL | ||||||||||
TEKNESYUM | ||||||||||
TERBİYUM | ||||||||||
TELLUR | ||||||||||
TİTAN | ||||||||||
TULYUM | ||||||||||
TORYUM | ||||||||||
URANYUM | ||||||||||
VANDANYUM | ||||||||||
VOLFRAM | ||||||||||
ZİRKONYUM |
- OGLI ile HAVUÇ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Yabani havuç.[Kaşgar kenti yakınlarında yetişen, beyaz ve tatlı bir havuç.] İLE ... )
- OGRAK/OGRAQ ile
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Kara yıgaç/Qara yıgaç adındaki bir sınır bölgesinde yaşayan bir Türk kavmi. İLE ... )
- SAYGI DUYMAK/GÖSTERMEK | DUYAN/GÖSTEREN:
ÖĞRENCİ(N)DEN değil ÖĞRENCİ(N/Y)E
- ÖĞRENECEK OLAN ile "AYAK UYDURACAK OLAN"
- ÖĞRENEN ANCAK DÜŞÜNMEYEN ile/ve/||/<> DÜŞÜNEN ANCAK ÖĞRENMEYEN
( Kaybolmuştur. İLE/VE/||/<> Tehlikededir. )
- ÖĞRENİLECEK OLAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TERK EDİLECEK OLAN
- ÖĞRENİLEMEZ ile/ve ANLAŞILAMAZ
( NOT ABLE TO LEARN vs./and NOT ABLE TO UNDERSTAND )
- ÖĞRENİLEN ÖZGÜRLÜK ile/değil/yerine ÖZGÜRLÜK
( [not] LEARNED FREEDOM vs./but FREEDOM
FREEDOM instead of LEARNED FREEDOM )
- ÖĞRENİLEREK ile/ve/değil SORGULANARAK
- ÖĞRENİM/ÖĞRETİM ÜNİVERSİTESİ ile/ve/değil/yerine ARAŞTIRMA ÜNİVERSİTESİ
- [ÖĞRENİYORUZ/ANLIYORUZ]
OKUDUĞUMUZU ile/ve/<> DUYDUĞUMUZU ile/ve/<>
GÖRDÜĞÜMÜZÜ ile/ve/<>
HEM DUYUP, HEM GÖRDÜĞÜMÜZÜ ile/ve/<>
TARTIŞTIĞIMIZI ile/ve/<> DENEYİMLEDİĞİMİZİ ile/ve/<>
ANLATTIĞIMIZI/ÖĞRETTİĞİMİZİ
( %10 ile/ve/<> %20 ile/ve/<> %30 ile/ve/<> %50 ile/ve/<> %70 ile/ve/<> %80 ile/ve/<> %95 )
( [WE LEARN, WHAT WE]:
READ vs./and/<> HEAR vs./and/<> SEE vs./and/<> SEE & HEAR vs./and/<> DISCUSS vs./and/<> EXPERIENCE vs./and/<> TEACH )
- ÖĞRENME ile/ve/<>/yerine ANLAMA
( Yapmak, onu bildiğini göstermektir. )
( Bir şeyi iyi anlayın, ulaşmışsınız demektir. )
( Öğrenmek, bildiğini fark etmektir. )
( Tekrarın etkili olabilmesi için anlamlı bir biçimde ve istekle yapılması gerekir. )
( Okuyarak ve/ya da gözlemleyerek ve/ya da deneyimleyerek. İLE/VE/<>/YERİNE Severek. )
( Understand one thing well, and you have arrived. )
( TO LEARN vs./and/<> MEANING
MEANING instead of TO LEARN )
- ÖĞRENME ile/ve/değil/yerine KOŞULLANMA
( DISCIPULUS: ÖĞRENME/LEARNING | DISCIPULA: DÜZEN TAKİBİ/MAINTAINANCE OF ORDER
[not] LEARNING vs./and/but CONDITIONING
CONDITIONING instead of LEARNING )
- ÖĞRENME ile/ve/||/<>/> PAYLAŞMA
- ÖĞRENME ile/ve/değil/<> SÜZME
- ÖĞRENME'DE:
KLASİK ile/ve EDİMSEL ile/ve PEKİŞTİRME ile/ve BİLİŞSEL ile/ve BİLGİSAYAR YARDIMIYLA
- ÖĞRENMEK ile/ve/değil/<> DEĞER KAZANMAK
- ÖĞRENMEK ile/ve/<>/> "KALPTE BULMAK"
- ÖĞRENMEK ile/değil/yerine/||/<>/< KAVRAMAK
- ÖĞRENMEK/ÖĞRENMEMEK ile/ve/ya da "ÇİLESİNİ ÇEKMEK"
- [ne yazık ki]
ÖĞRENMEME ve/||/<>/> ÖĞRENİLEN YANLIŞLARDAN VAZGEÇMEME ve/||/<>/> YENİDEN ÖĞRENMEME
- ÖĞRETECEĞİN KADAR ile BİLMEN GEREKTİĞİ KADAR
( Leblebi kadar öğretebilmek için top kadar bilmek gerek. )
( Öğreteceğin kadar bilirsen öğretemezsin. )
( Bilmiyorsan, Öğret! )
( Öğrenmenin tek yolu uygulamadır. )
( Bir günde olmaz ama bir gün[de] olur. )
( Aramakla bulunmaz fakat bulanlar arayanlardır. )
( Arayan aradığı sürece ayrı kaldı çünkü aradığı kendindeydi. )
( AS MUCH AS TO TEACH vs. AS MUCH AS TO KNOW HOW MUCH YOU NEED
The only way to learn is by practice. )
- ÖĞRETEN ile/ve/||/<>/> ÜRETEN
- ÖĞRETİ ile SAV
- ÖĞRETİ/DOKTRİN ile/ve/değil/||/<>/< KURAM/TEORİ
- ÖĞRETİLEMEYEN ile/ve ÖĞÜTLENEMEYEN ile/ve ÖNERİLEMEYEN
( NOT ABLE TO TEACH vs./and NOT ABLE TO ADVICE vs./and NOT ABLE TO ADVISE )
- ÖĞRETİLEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DAHA FAZLASI
- ÖĞRETİM BİLGİSİ = FENN-İ TALİM-Ü TEDRİS = DIDACTICS[İng.] = DIDACTIQUE[Fr.] = DIDAKTIK[Alm.] = DIDACTICA[Lat.] = DIDASKEIN[Yun.] = DIDÁCTICO/CA[İsp.]
- ÖĞRETİM'İN:
OLUMLU YANLARI ile/ve OLUMSUZ YANLARI
- ÖĞRETMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DÜŞÜNMELERİNİ SAĞLAMAK
- ÖĞRETMEK ile/ve/<> FARK ETMEK/ETTİRMEK
( Öğretmek, başkalarına senin kadar iyi bildiklerini anımsatmaktır. )
( EACH ONE, TEACH ONE )
( TO TEACH vs./and/<> TO AWARE/TO MAKE SOMEBODY AWARE OF )
- ÖĞRETMEK ile/ve/<>/değil/yerine GÖSTERMEK
( [not] TO TEACH vs./and/<>/but TO SHOW
TO SHOW instead of TO TEACH )
- ÖĞRETMEK ile/ve/değil/yerine KEŞF ETTİRMEK
( [not] TO TEACH vs./and/but TO GET DISCOVER
TO GET DISCOVER instead of TO TEACH )
- ÖĞRETMEN ile MÜRŞİT
( Öğretir. İLE Dertlendirir. )
- ÖĞRETMEN ile/ve/||/<>/> ÖĞRETİM ÜYESİ
( İlk ve orta derecede. İLE/VE/||/<>/> Evrenkentte/üniversitede/akademide. )
- ÖĞRETMENİ OLALIM! ve/||/+/<>/>/< ÖĞRENCİSİ OLALIM!
( Nefsimizin. VE/||/+/<>/>/< Vicdanımızın. )
- ÖĞRETMENİN/HOCANIN SAĞLAYABİLECEKLERİ:
EMNİYETİ SAĞLAMAK ile/ve BAŞLANGIÇTA UYGUN OLAN(LAR)I SUNMAK
- ÖĞÜT VERMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İYİ/DOĞRU ÖRNEK OLMAK/GÖSTERMEK
( Yolu uzun. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yolu kısa. )
( Kolay. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< "Kolay değil". )
- ÖĞÜT ile/ve/||/<>/> ESİNLENME
- ÖĞÜT ile/ve/<>/>< HAKARET
( Bir insana, başkaları yanında verilen "öğüt", öğüt değil "küçük düşürme", "aşağılama" ya da "hakaret" olabilir/olur[bazen/çoğunlukla]. Kimseye ve de özellikle çocuklara, ne kıyas, ne de öğüt, doğru/uygun zaman, zemin ve koşullar oluş(turul)madıkça, yapılmamalıdır. )
- ÖĞÜT ile/ve/değil/yerine/||/<> (İYİ/YETERLİ/NİTELİKLİ) ÖRNEK
( Yolu, uzundur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Yolu, kısa ve etkilidir. )
- ÖĞÜT ve/||/<>/> MERAK
- ÖĞÜT ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖRNEK
( Yolu/süreci uzundur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yolu/süreci kısa ve etkilidir. )
- ÖĞÜTMEK ile/ve SİNDİRMEK
( Ağızda. İLE/VE Midede ve sonrasında. )
( Yediğinizi için, içtiğinizi yiyin! )
( NÂCÎ[Ar.]: Sindirimi kolay yiyecek. )
- ÖĞÜTMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/>< ÜRETMEK
- Oğuz ile OĞUZ
( XI. yüzyılda, Harezm bölgesinde toplu olarak yaşayan ve daha sonra Batı'ya doğru göç ederek, bugünkü Türkmen, Azeri, Gagavuz ve Türkiye Türkleri'nin temelini oluşturan büyük bir Türk boyu. İLE İyi huylu kişi. )
- OH OLSUN ile/değil/yerine/>< O OLSUN
- [ne yazık ki]
"OHAL" > BU HAL
- OK AÇMAZI ile/ve/||/<> KOŞU YOLU AÇMAZI ile/ve/||/<> UZAY GEMİSİ AÇMAZI ile/ve/||/<> TANRILAR AÇMAZI
- OK ve TUZ
( Delikanlılığı simgeler. VE Dostluğu simgeler. [Tuzun kolay kolay çürümemesi ve çürütmemesinden dolayı.] )
( Eskiden barış amacıyla kullanılırdı. )
- OK ve YAY
( İlk Selçuklu sultanı, Tuğrul Bey, tüm resmî vesikalarında olduğu gibi gönderdiği mektupların başında yay ve ok işaretlerini koyar ve içine de kendi unvanlarını yazardı. Buna Tuğra deniliyordu. Sonraları bu ok ve yay işaretleri kaldırılmış ise de sultanların ad ve unvanlarını ok ve yay biçiminde gösteren tuğra yöntemi Osmanlı İmparatorluğu'nun sonuna kadar devam etmiştir. )
( Oku ileri atmanın yolu, yayı geri çekmektir... )
- OKB ile/<> OKKB
( Obsesif-Kompulsif Bozukluk İLE Obsesif-Kompulsif Kişilik Bozukluğu )
( Kaygı bozukluğu biçimi. İLE/<> Kişilik bozukluğu biçimi. )
( Belirtilerin şiddeti, zamanla değişir. İLE/<> Belirtiler, aynı kalmaya eğilimlidir. )
( Kolaylıkla tespit edilebilir. İLE/<> Kolaylıkla tanımlanamaz. )
- ÖKE/DEHÂ ve/||/+/<>/> GÜZELLİK
- ÖKE = DÂHİ = GENIUS[İng.] = GÉNIE[Fr.] = GENIE[Alm.] = GENIUS < GIGNO:YARATIYORUM[Lat.] = GENIO[İsp.]
- ÖKELİK = DÂHİLİK = GENIALITÉ[Fr.] = GENIALITÄT[Alm.]
- OKKA/KIYYE[Ar.] ile HOKKA
( Eski bir ağırlık ölçüsü birimi. (1283 gr.) (400 Dirhem = 1 Okka) )
- ÖKLİD GEOMETRİSİ:
YER/DÜNYA İÇİN değil GÖK İÇİN
- ÖKLİD ile LOBACHEVSKI ile RHEIMANN GEOMETRİLERİ
( Bir doğruya dışındaki bir noktadan bir paralel çizilebiliyorsa. İLE/VE Bir doğruya dışındaki bir noktadan hiç paralel çizilemiyorsa. İLE/VE Bir doğruya dışındaki bir noktadan birden çok paralel çizilebiliyorsa. )
( Bir üçgenin iç açılarının toplamı 180 derece ise. İLE/VE Bir üçgenin iç açılarının toplamı 180 dereceden küçük ise. İLE/VE Bir üçgenin iç açılarının toplamı 180 dereceden büyük ise. )
( ÖKLİD POSTULATLARI
1- Bir noktadan, bir noktaya, tek bir doğru çizilebilir.
2- Sonlu bir doğru, yine bir doğru olarak uzatılabilir.
3- Bir merkez ve bir mesafe, çemberi tanımlar.
4- Tüm dik açılar, birbirine eşittir.
5- Eğer bir doğru, iki doğruyu kesiyorsa iç açıları toplamı, iki dik açıdan küçük olan tarafta iki doğru kesişirler.
(Bir doğruya, dışındaki bir noktadan yalnız bir tek paralel doğru çizilebilir.[John Playfair]) )
- ÖKLİD ve/||/<>/> POSTULATLARI
( 1- Bir noktadan, bir noktaya, tek bir doğru çizilebilir.
2- Sonlu bir doğru, yine bir doğru olarak uzatılabilir.
3- Bir merkez ve bir mesafe, çemberi tanımlar.
4- Tüm dik açılar, birbirine eşittir.
5- Eğer bir doğru, iki doğruyu kesiyorsa iç açıları toplamı, iki dik açıdan küçük olan tarafta iki doğru kesişir.
(Bir doğruya, dışındaki bir noktadan yalnız bir tek paralel doğru çizilebilir.[John Playfair]) )
- OKSALAT < KALSİYUM OKSALAT[Fr. < Yun.]
( Billurları sidikte bulunabilen ve sidik yollarında taş yapan kalsiyum oksalatın kısa biçimi. < ... )
- OKŞAMAK ile/ve/değil/||/<> OVMAK
- OKSİDASYON/OKSİTLE(N)ME/OXIDATION[İng.] değil/yerine/= YÜKSELTGE(N)ME
- OKSİJEN[Fr. < Yun. OKSYS: Ekşi. | GENNAN: Doğurmak.] ile OZON[Yun.]
( Hidrojenle birleşerek suyu oluşturan, atom ağırlığı 16, rengi, kokusu ve tadı olmayan, havada, %20 oranında bulunan bir gaz.[Sıvı ve katı hallerinde soluk mavi renk ile görünür.] [Simgesi: O] İLE Molekülünde üç atom bulunan oksijenden oluşan, ağır kokulu, gaz durumundaki basit öğe.[Simgesi: O3] )
- OKSİJEN ile/ve/||/<>/ KOKU
( "Oksijeni bilmem ama kokun şart!" )
- OKSİJENLİ SOLUNUM ile FERMANTASYON
( Oksijen varlığında enerji üretimi. İLE Oksijensiz enerji üretimi. )
- OKSİT ile MASİKO[Fr.]
( ... İLE Rengi, kırmızı ile sarı arasında değişen, doğal kurşun oksit.[Simgesi: PbO] )
- OKSİT ile MÜRDESENK[Fars.]
( ... İLE Doğal kurşun oksit. [Simgesi: PbO] )
- OKSİT değil/yerine/= YÜKSELTİK
- OKSİTLENME/OKSİDASYON ile KOROZYON
- OKSİTOSİN ile/ve/||/<> VAZOPRESİN
( Annelik içgüdüsü. Doğumla başlayan annelerde salgılanan hormon. İLE/VE/||/<> Babalık içgüdüsü. Doğumla başlayan babalarda salgılanan hormon. )
( Doğum ve emzirme süreçlerinde rol oynayan hormon. İLE/VE/||/<> Su dengesini ve kan basıncını düzenleyen hormon. )
( Sosyal bağları ve güven duygusunu artırır. İLE/VE/||/<> Stres tepkilerini ve saldırganlığı etkiler. )
( İkisi de peptid hormondur ve dokuz amino asitten oluşur. [Hipotalamustan salgılanır ve arka hipofizden salınır.] )
- ÖKSÜRÜK ile KURU ÖKSÜRÜK
- OKU, BABAN GİBİ EŞEK OLMA!
ile/değil
OKU BABAN GİBİ, EŞEK OLMA!
ve/||/<>
A WOMAN, WITHOUT HER, MAN IS NOTHING
A WOMAN, WITHOUT HER MAN, IS NOTHING
( Virgülün/vurgunun/durağın nerede olduğu çok önemli! )
( )
- OKUL = BOŞ ZAMAN ([Yun.] SCHOLé = [eski İng.] SCOL = OKUL = ...
( SCHOLA )
- OKUL[Yun. < SCHOLE] ile KONSERVATUVAR[Fr. < CONSERVATOIRE]
( ... İLE Müzik, tiyatro ve bale öğretiminin yapıldığı okul. )
- OKUL ile/ve TAPINAK
- OKUL ile/ve/||/<>/>< YAŞAM
( Önce ders verir, sonra dener, sınav yapar. İLE/VE/||/<>/>< Önce sınav yapar, sonra [dene(yimle)terek] ders aldırır. )
- OKÜLER[Fr.] ile ...
( Optik aygıtlarında, objektiften aldığı ışınları göze veren mercek dizgesi. )
- OKUMA:
DOĞRUSU ile/ve/||/<>/> GÜZELLEŞTİRME
- OKUMA:
EKRANDAN ile/değil/yerine KÂĞITTA
( Ekrandan okuma, kâğıt üzerinden okumaya göre %25 daha yavaştır. )
- OKUMA YAPMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YORUM YAPMAK
- OKUMA ile/ve/değil HECELEME
( [not] READING vs./and/but SYLLABLING )
- OKUMA ile/ve/||/<>/> UZMANLIK
- OKUMAK:
YOKSULLUKTA ve/||/<>/> VARSILLIKTA
( Varlık/servet[Ar.]. VE/||/<>/> Süs, ziynet/zinet[Ar.]. )
- OKUMAK ve/<> BİRARAYA GELMEK/GETİRMEK
( Anlamak için okursun, anlarsan okursun! )
( TO READ and/<> TO BRING TOGETHER )
- OKUMAK ile/ve/||/<>/></< DİNLEMEK
( Kişileri ayrıştırır. İLE/VE/||/<>/>< Kişileri/toplulukları/toplumu birleştirir. )
- OKUMAK ile/ve/değil/||/<>/= DUYURMAK/İLETMEK
- OKUMAK ile/ve/değil EŞİK
- OKUMAK ve/||/<> KONUŞMAK ve/||/<> YAZMAK
( Tamamlar. VE/||/<> Hazırlar. VE/||/<> Olgunlaştırır. )
- OKUMAK! ile/ve/değil/||/<>/> OKUMAK! ile/ve/değil/||/<>/> OKUMAK!
( Duyduğumu unuturum, gördüğümü anımsarım, okuduğumu anlarım. )
( Kurnaz kişiler, okumayı küçümser; basit kişiler, ona hayran olur; akıllı kişiler ise ondan yararlanır. )
( Okumak bir kişiyi doldurur, kişilerle konuşmak hazırlar, yazmak ise olgunlaştırır. )
( Kişi kendini yetiştirmek/terbiye etmek için okumalıdır! [Başkalarına bilgi satmak için değil!] )
( Kitap okumak, sevgilinin fotoğrafına bakmak gibidir. )
(
Büyük buluş! )
( )
( )
( Bir kitabı okurken geçen iki saatin, yaşamımın çoğu yılından daha dolu olduğunu fark edince, bir kişinin yaşamının ürkütücü hiçliğini düşünürüm.
Sabahattin Ali )
( "Okuma Alışkanlığı Üzerine" yazısını okumak için burayı tıklayınız... )
( READING! and READING! and READING! )
- OKUMAK ile/ve/değil/||/<>/< OKUYABİLMEK
- OKUMALI!
- OKUMAYA DEĞER ŞEYLER YAZMAK ve/||/<> YAZILMAYA DEĞER ŞEYLER YAŞA(T)MAK
- OKUN "YAYDAN ÇIKMASI" ile "YIRTIK DONDAN ÇIKMAK"
- OKUNACAKLAR ile/ve/<> KONUŞULACAKLAR
( GOING TO READ vs. GOING TO TALK )
- OKUR-YAZARLIK ile/ve/<> SAYISAL OKUR-YAZARLIK
( ... İLE/VE/<> Sayıları kavrayabilme ve kullanabilme yetisi.[düzeyler, basamaklar, zaman algısı] )
( LITERACY vs./and/<> NUMERIC LITERACY )
( WHIPPLES ve ABCC Endeksleri )
- OKUTMALI!
- OKUYAN/YAZAN ile/ve/değil/yerine OKUR-YAZAR
- [ne yazık ki]
OKUYAN ile/ve/||/<> ANLAYAN
( Az. İLE/VE/||/<> Sınırlı/kıt. )
- ÖKÜZ LİMANI ile ...
( Kuzguncuk'tadır. )
- ÖKÜZ ile/değil ÇITAK
( ... İLE/DEĞİL Boynuzları düzgün, ay biçiminde öküz. | Dağda yaşayan ve geçimini odun satarak sağlayan kişi. | Kaba, huysuz, kavgacı kişi. )
- OKYANUS/UMMAN[Ar.] değil/yerine/= ANADENİZ
- OKYANUSU AŞMAK ve/ne yazık ki/||/<>/> DEREDE BOĞULMAK
- OLA DA BİLİR, OLMAYA DA BİLİR değil OLABİLİR DE, OLMAYABİLİR DE
- OLABİLDİĞİNCE ...:
KÜÇÜLTELİM!/AZALTALIM! ve/||/<> ARTIRALIM!
( Lokmalarımızdaki oranı. VE/||/<> Çiğneme sayımızı. )
- (OLABİLDİĞİNCE) ÖNLERDE OTURMAK ile/ve (OLABİLDİĞİNCE) ARKALARDA VE ORTALARDA OTURMAK
( Tiyatroda. İLE/VE Sinemada ve konserlerde. )
- OLABİLDİĞİNCE ile/ve "ALABİLDİĞİNCE"
- OLABİLECEKLER ile/ve/||/<>/>/< OLMASI GEREKENLER
- OLABİLECEKLERİN OLMASI İÇİN UĞRAŞMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< OLMAYABİLECEKLERİN OLABİLMESİ İÇİN SABRETMEK
- OLABİLİR ile GİBİ
( PROBABLE vs. LIKE )
- ... OLABİLİR ile/ve ... OLSA GEREK ile/ve ... OLMALI
- OLABİLİRLİK değil OLASILIK
- OLABİLMEMELERİ değil OLAMAMALARI
- ... OLACAĞINI TAHMİN ETMİYORUM değil SANMIYORUM
- OLAĞAN GERİBİLDİRİM(REFLEKS) ile/ve/değil BEYİN TRAVMASI
( [Bilinci kapalı bir hastanın, (olası/çeşitli) fiziksel tepkilerinin anlamı için ayağın tabanı gıdıklanınca, ayak parmakları...] İleri doğru kasılıyorsa. İLE/VE/DEĞİL Geriye doğru kasılıyorsa. )
- OLAĞANÜSTÜ DURUM/HAL ile/ve/<> SIKIYÖNETİM
- OL(A)MADIĞIMIZ GİBİ OLMAK/OLMAYA ÇALIŞMAK ile/değil/yerine OLDUĞUMUZ GİBİ OLMAK
- OLAMAZ/OLMAMALI!:
ZEKÂSIZ VE AKILSIZ SEVGİ ile SEZGİSİZ ZEKÂ
( Köleliğe yol açar. İLE Diktatörlüğe yol açar. )
- OLAN/OLACAK OLAN ile "ŞU/ŞÖYLE OLURSA, ŞU/ŞÖYLE OLUR" DÜŞÜNCESİ
( BEING/WILL BE vs. THE IDEA OF "IF THAT HAPPENS, HAPPENS LIKE THAT" )
- OLAN OLMALIYDI ile/ve OLACAK OLAN OLUR ile/ve (O HALDE) OLAN OLUR
- OLAN ile/ve/<>/değil/yerine OLABİLEN
( Evren/dekiler. İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE İnsan... )
- OLAN ile/ve/||/<>/> OLAĞAN
- OLAN ile/ve/<> OLANAKLI OLAN
( Kavram. İLE/VE/<> Simge. )
- OLAN ile/ve/<>/||/hem de ÖLEN ile/ve/<>/||/hem de YANAN ile/ve/<>/||/hem de YENİLEN
( Hiçbirine, çözüm yoktur. )
itibariyle 29.456 başlık/FaRk ile birlikte,
29.431 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(80/119)