
M ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 29.456 başlık/FaRk ile birlikte,
29.431 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(44/119)
- GÜZEL DEĞİL değil BAKILIŞI (YETERİNCE) GÜZEL DEĞİL
- GÜZEL EKİZ(FOTOĞRAF) ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ANLATAN EKİZ(FOTOĞRAF)
- GÜZEL GENÇ ve/||/<> GÜZEL YAŞLI
( Doğanın yapıtıdır. VE/||/<> Sanatın yapıtıdır. )
- GÜZEL GÜZEL (ÇALIŞMAK, KONUŞMAK, OYUN OYNAMAK)
- GÜZEL İNSAN değil/yerine İNSANDAKİ GÜZELLİK
- GÜZEL KUR'AN OKUYOR değil AĞZI KUR'AN'A YAKIŞIYOR
- GÜZEL/LER ile/ve/||/<>/> GÜZELLİK
( Duyumsanan/görülen, görerek. İLE/VE/||/<>/> Düşünülen, düşünerek. )
- GÜZEL OLAN, SEVGİLİDİR değil/yerine SEVGİLİ OLAN, GÜZELDİR
- GÜZEL (OLAN) ile/değil İSTEDİĞİM GİBİ (OLAN)
( [not] THE BEAUTIFUL vs./but WHICH/WHAT I WOULD LIKE TO )
- GÜZEL OLANLAR:
DURUNCA/SUSUNCA ile/ve/yerine KONUŞUNCA ile/ve/yerine HEM DURUNCA/SUSUNCA, HEM KONUŞUNCA
- GÜZEL ÖRNEK ile/ve/değil/||/<>/< İYİ ÖRNEK
- GÜZEL SÖZ ile/ve GÜZEL EYLEM
- GÜZEL ile/ve/değil AHSEN
( ... İLE/VE/DEĞİL Güzellerin güzeli. | Kaybedilemeyecek derecede güzellik. )
- GÜZEL ile/ve/değil DİKKAT ÇEKİCİ
( Güzel ol, âşık bol! )
- GÜZEL ile/ve/değil ETKİLEYİCİ
( Tümüyle güzellik yoktur! Her zaman, 1 [ya da 2 yanı] baskındır/etkiler ve ona göre ilgi görür. )
- GÜZEL ile/ve/değil/||/<>/< FARKLI
- GÜZEL = GÖZ-EL = BEAUTIFUL[İng.] = BEAU[Fr.] = SCHÖN[Alm.] = KALOS[Yun.] = HERMESO/SA, BELLO[İsp.]
- GÜZEL ile/ve/değil "HAVALI"
- GÜZEL ile HOŞ
- GÜZELAVRAT OTU/BELLADONNA ile/ve/||/<>/> ATROPİN
( Patlıcangillerden, pis kokulu, çok yıllık ve otsu bir bitki. İLE/VE/||/<>/> Güzelavrat otundan çıkarılıp tıpta kullanılan zehirli bir nesne. )
- GÜZELDE/GÜZELLİKTE ARANANLAR:
BAKIŞIM/LI(SİMETRİ/K) ve ORANTI/LI(EURYTMIE) ve UYUM/LU(HARMONİ/K)
( DÜZGÜN ve DÜZENLİ ve DİZGELİ ve AÇIK/LIK/PARLAK/LIK(CLARITAS/MUŞÂ'ŞÂA) )
- GÜZELE, GÜZEL DEMEM, GÜZEL, BENİM OLMADIKÇA yerine/değil GÜZELE, GÜZEL DERİM, GÜZEL, BENİM OLSUN DİYE! / BENİM OLAN, GÜZEL OLSUN DİYE!
- GÜZELİ SEVMEK ile/ve/değil/yerine/<> GÜZELLİĞİ SEVMEK
- DÜŞKÜNLÜK:
GÜZELLİĞE ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DÜRÜSTLÜĞE
- GÜZELLİĞİN DÖRT TÜRÜ
- GÜZELLİĞİN:
İDRAKİ ile/ve/<> İFADESİ
( Ancak sendeki güzellik kadar. İLE/VE/<> Ancak sendeki güzellik kadar. )
- GÜZELLİK FELSEFESİ ile SANAT FELSEFESİ
- GÜZELLİK:
İZLENİLEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YAŞANILAN
- GÜZELLİK:
MANTIK'TA ile ESTETİK'TE
( Doğruluk. İLE Güzellik. )
( GÜZEL: Amacı olmayan amaçlılık. )
- GÜZELLİK [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- GÜZELLİK YAPMAK ile KIYAK GEÇMEK
- GÜZEL/LİK ve AHLÂK
- GÜZELLİK ile/ve/hem de AKIL
( Güzellik ondur, dokuzu don-dur. )
( Güzele kırk günde doyulur, iyi huyluya kırk yılda doyulmaz. )
( Güzel bürünür, çirkin görünür. )
- GÜZELLİK ve/=/< ARINMA
( BEAUTY and/=/< PURIFICATION )
- GÜZELLİK ile/ve/||/<>/>/< AŞK
( GÜZELLİK: Aşkın olmadığı yerde ne işim var?! VE AŞK: Güzelliğin olmadığı yerde ne işim var?! )
( ... İLE/VE/||/<>/>/< Güzelliğe duyulan özlem. )
( BEAUTY and/<> LOVE )
- GÜZEL/LİK ile BAKIMLI/LIK
( BEAUTINESS vs. WELL CARED )
- GÜZELLİK = BEAUTY[İng.] = BEAUTÉ[Fr.] = SCHÖNHEIT[Alm.] = PULCHRITUDO[Lat.]
- GÜZELLİK ile/ve BİLEŞİK
- GÜZELLİK ve/||/<> BİRİNİ SEVMEK
( Dünyayı kurtaracak. VE/||/<> ile başlayacak herşey. )
( )
- GÜZELLİK ile/ve/||/<> BÜTÜNSEL KAVRAYIŞ
- GÜZELLİK ile/ve/değil/yerine CÂZİBE
- GÜZEL/LİK >< ÇİRKİN/LİK
( HÜSN >< KUBH )
- GÜZEL/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DÜRÜST/LÜK
- GÜZELLİK ile/ve/< DÜZEN
( GÜZELLİK: GERÇEĞE ÖZGÜ İNCELİĞİN PARLAKLIĞI [HAKİKATİN ŞÂŞA-İ LETÂFETİ - RECAİZÂDE EKREM BEY] )
( BEAUTY vs./and/< ORDER )
( YOUMEI ile/ve/< ... )
- GÜZEL/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DÜZGÜN/LÜK
- GÜZELLİK ile/ve EDÂ
- GÜZELLİK ile/ve/<> EDEB
( Güzeli güzel yapan edeptir, edep ise güzeli sevmeye sebeptir. )
- GÜZELLİK ile/ve/<> EDEB
- GÜZELLİK >< FAZLALIK
( Güzellik, fazlalıklardan arınmışlıktır. )
- GÜZELLİK ile İÇTENLİK/CANA YAKINLIK
( İçtenlik vermez. İLE Güzellik verir. )
- GÜZEL/LİK ile İDDİALI GÜZEL/LİK
- GÜZEL/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<> İLGİNÇ/LİK
- GÜZELLİK ile/ve/<> İNCELİK
- GÜZELLİK ile/ve/değil IŞILTI
( Güzel yüzün, süse/boyaya/makyaja gereksinimi yoktur/olmaz! [Fars. Hâcet-i meşşâta nîst rûy-ı dil-ârâmrâ - Hâfız-ı Şirâzî] )
- GÜZELLİK ile/ve/||/<> ÖZELLİK
( BEAUTY(TIFERET[Kabala]) vs. FEATURE )
- GÜZELLİK ve/||/<>/> ÖZGÜRLÜK
( Güzellik, özgür kılar. )
- GÜZELLİK ile/ve/||/<> SEVDÂ
( Güzelliğin beş para etmez, bende/onda bu sevdâ olmasa. )
- GÜZELLİK ve/||/<>/> SONSUZLUK
( Ancak, güzellikte sonsuzluğa ulaşabiliriz. )
( Tüm tekil parçaların her biri, özünü sınırlandırarak uyumlulaşmışsa ve bütün, o tekil parçaların özgürlüğünün sonucuysa güzel olarak nitelendirilir. )
- GÜZEL/LİK ile/ve SÜRÜKLEYİCİ/LİK
( BEAUTY vs./and FASCINATING )
- GÜZELLİK ve VASIF
( BEAUTY and QUALITY )
- GÜZEL/LİK ile YETERLİ/LİK
( BEAUTY/NESS vs. SUFFICIENCY )
- GÜZEL/LİK ile/ve/<>/>< YÜCE/LİK ile/ve/<>/>< YALIN/LIK (GELİŞMİŞ/LİK)
( Hz. Muhammed. İLE/VE/<>/>< Hz. Âlî. )
- GÜZELLİKTE:
3 BEYAZ ve/<> 3 SİYAH ve/<> 3 KIRMIZI
( Ten, diş ve el. VE/<> Göz, kaş ve kirpik. VE/<> Yanak, dudak ve tırnak. )
- GÜZERGÂH/[Fars.]/ROTA[İt.]/DESTİNASYON[İng. < DESTINATION] değil/yerine GEÇEKYOL, İZLENİLEN YOL
- GÜZLEK ile GÜZLÜK
( Güz yağmuru. | Güz mevsiminin geçirildiği yer. İLE Güzün yapılan. | Güzün ekilen tahıl. )
- HABAK[Ar.] ile HABÂK[Ar.]
( Yarpuz ya da narpuz da denilen ve nane cinsinden olan güzel kokulu, iştah açıcı bir ot.[Lat. MENTHA PULEGIUM] İLE Dört yanı çevrilmiş olan yer, avlu. | Ağıl, mandra. )
- HABB/E[Ar.] değil/yerine/= EVİN
( Tahıl tanesi. | Su kabarcığı. | Karagöz, Matiz, Külhanbeyi tiplerinin, "Yemek yemek" anlamında kullandığı söz. | Dervişlerin giydiği haydâriye'nin yakasına takılan iki yuvarlak taş.[Bu taşlar, necef ya da akik olur.(Haseneyn'in muhabbetine nişâne)] )
- HABBE ile/ve/||/<>/> HUBUT [>< SUUT]
( Tohum. İLE/VE/||/<>/> Atılma. )
- HABER ALIRSAM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< HABER ALINCA
- HABER ALMA GEREKSİNİMİ ile/ve/değil/<> HABER ALMA HAKKI
- HABER ile/ve HAVÂDİS
( NEWS vs./and MESSAGE )
- SAVA/HABER ile MÜJDE
( HAVÂDİS[< HÂDİSE], NEBE ile BEŞÂRET )
( ... ile NÜVÎD )
( NEWS vs. GOOD NEWS )
- HABER ile/ve/= VERİ
( NEWS vs./and/= DATA )
- HABERCİ ile/ve/değil/||/<> ANLATICI
- HABERCİ ile CAŞIT/ÇAŞIT
( Haber ulaştırıcı, haber veren. İLE Bir devletin ya da biri(leri)nin sırlarını, başkalarının hesabına öğrenmeyi üstüne alan kişi. | Yasadışı olan bir durumu, yetkililere bildiren kişi. | Ara bozmak amacıyla söz taşıyan kişi. )
( MUHBİR ile CASUS )
- HABERDAR OLMAK ile/ve/<> FARKINDALIK
( TO BE AWARE OF vs./and/<> AWARENESS )
- HABERÎ ile/ve/değil/yerine NAKLÎ
- HABERİM OLMADI ile/değil/yerine HABERİM BİLE OLMADI
( Kendini merkeze koyarak. İLE/DEĞİL/YERİNE Kavramı, olguyu, süreci, ortak alanı/durumları göz önünde bulundurarak. )
- HABERİNİN OLMAMASI ile/ve/||/<>/ne yazık ki HABERİNİN OLMAMASINDAN, HABERİNİN OLMAMASI
- HABERLEŞME ile İLETİŞİM
( INFORM vs. COMMUNICATION )
- HABERLEŞMEK ile/ve/değil HABERDAR ETMEK
- HABERSİZ AYRILMADA/UZAKLAŞMADA:
VAROLUP OLMAMANI UMURSAMAMAK ile/ve/<>/< VAROLUŞUNUN, ÖNEMİ/ANLAMI/DEĞERİ/FARKI YOK
- HABEŞÎ[Ar.] ile Habeşî[Ar.]
( Hat, tezhip, minyatür gibi güzel sanatlarda kullanılan bir kâğıt cinsi. | Çok esmer. İLE Kasma, kısaltma. | Aruzda, "fâilâtün"den "ât" hecesini çıkararak "fâilün" veznine sokma. )
- HÂBİR ile HÂZIK (HEKİM)
( HAZÂKAT: Hekimlerde, deneyim ve ustalık. )
- HABÎS[Ar.] ile HABÎS[Ar. < HUBS] ile HABÎS[Ar.] ile HÂBİS/HAPİS[Ar.]
( Parasız olarak verilen, bağışlanan şey. İLE Kötü, alçak, pis. İLE Un helvası. İLE Hapsed(il)en, tut(ul)an. )
- HABİTAT ile/ve/||/<> ATMOSFER ile/ve/||/<> AMBİYANS
- HABITUS = HABITUS[Lat.] = HEKSIS[Yun.]
- HABL-İ METÎN
( ALLAH'IN KOPMAZ İPİ | İSLÂM DÎNİ )
- HAÇ[Fars. < HAC] ile/||/<> GAMALI HAÇ/SWASTİKA
( ... İLE/||/<> Kollarının ucları saat ibresi yönünde, dik açı yaparak kıvrılmış eşit kollu haç. )
- HACC:
NİYET ve/<> TERBİYE
- HACC[Ar.] ile/ve/||/<>/< SILA[Ar. < VASL]
( Genellikle tek tanrılı dinlerde kutsal olarak tanınan yerlerin, o dinden olanlarca yılın belİRli aylarında ziyaret edilmesi. | İslâm'ın beş koşulundan biri olan, Müslümanlarca zilhicce ayında Mekke'de yapılan Kâbe'yi ziyaret ve tavaf ibadeti. İLE/VE/||/<>/< Bir süre ayrı kaldığı bir yere ya da yakınlarına kavuşma. Memleketine gitme, yakınlarına ulaşma. | Gurbetteki biri için doğup büyüdüğü ve özlediği yer. | Bahşiş, hediye. | Rabıt sigâsı.[ulaç, bağ-fiil][Fr. GERONDIF] )
- HACC'DA:
ARARAT ile/ve/||/<>/> MEŞAR ile/ve/||/<>/> MÜZDERİFE ile/ve/||/<>/> MİNA
- HACE BAYRAM-I VELÎ ve/||/<> HASAN DEDE (UZUNKOL'LU - TAVŞANLI - KÜTAHYA)
( ... VE/||/<> Sancaktarı. )
- HÂCE[Ar. < HÂCET] ile HÂCE[Fars. | çoğ. HÂCEGÂN]
( Gereklilik, ihtiyaç, lüzum. İLE Hoca, efendi, ağa, çelebi, sahip, muallim, öğretmen, müderris. | Tüccar. )
- HACER-İ ESVED
( GÖZBEBEĞİ )
( TÜM GÖZBEBEKLERİNİN ORTAK SİMGESİ )
- HÂCET[çoğ. HÂCÂT] ile HÂCET
( Dilek. İLE Gerek, gereklilik. )
- HÂCET(GEREK/SİNİM) YOK:
[ne] İNKÂR'A ve/ne de İKRAR'A
- HACÎM[Ar.] ile HACÎM[Ar.] ile HACM/HACİM[Ar.]
( Hacamat eden. İLE Saldıran, hücum eden. İLE Bir cismin kapsadığı boşluk. | Oylum. )
- HACİM/CİRİM[Ar.] değil/yerine/= OYLUM/SIYGI
( Bir nesnenin, uzayda doldurduğu boşluk. | İçi oyulmuş, çukur duruma getirilmiş. | [resimde] Derinlik, üç boyutluluk etkisi. | [mimarlıkta] Yer/mekân. )
( 1 cubic kilometer [km3] = 1000000000 cubic metre/meter[m3]
1 cubic centimeter [cm3] = 1.0E-6 cubic metre/meter[m3]
1 cubic millimeter [mm3] = 1.0E-9 cubic metre/meter[m3]
1 liter [L, l] = 0.001 cubic metre/meter[m3]
1 milliliter [mL] = 1.0E-6 cubic metre/meter[m3]
1 gallon (US) [gal (US)] = 0.0037854118 cubic metre/meter[m3]
1 quart (US) [qt (US)] = 0.0009463529 cubic metre/meter[m3]
1 pint (US) [pt (US)] = 0.0004731765 cubic metre/meter[m3]
1 cup (US) = 0.0002365882 cubic metre/meter[m3]
1 tablespoon (US) = 1.47868E-5 cubic metre/meter[m3]
1 teaspoon (US) = 4.92892159375E-6 cubic metre/meter[m3]
1 cubic mile [mi3] = 4168181825.4406 cubic metre/meter[m3]
1 cubic yard [yd3] = 0.764554858 cubic metre/meter[m3]
1 cubic foot [ft3] = 0.0283168466 cubic metre/meter[m3]
1 cubic inch [in3] = 1.63871E-5 cubic metre/meter[m3]
1 cubic decimeter [dm3] = 0.001 cubic metre/meter[m3]
1 exaliter [EL] = 1.0E+15 cubic metre/meter[m3]
1 petaliter [PL] = 1000000000000 cubic metre/meter[m3]
1 teraliter [TL] = 1000000000 cubic metre/meter[m3]
1 gigaliter [GL] = 1000000 cubic metre/meter[m3]
1 megaliter [ML] = 1000 cubic metre/meter[m3]
1 kiloliter [kL] = 1 cubic metre/meter[m3]
1 hectoliter [hL] = 0.1 cubic metre/meter[m3]
1 dekaliter [daL] = 0.01 cubic metre/meter[m3]
1 deciliter [dL] = 0.0001 cubic metre/meter[m3]
1 centiliter [cL] = 1.0E-5 cubic metre/meter[m3]
1 microliter [µL] = 1.0E-9 cubic metre/meter[m3]
1 nanoliter [nL] = 1.0E-12 cubic metre/meter[m3]
1 picoliter [pL] = 1.0E-15 cubic metre/meter[m3]
1 femtoliter [fL] = 1.0E-18 cubic metre/meter[m3]
1 attoliter [aL] = 1.0E-21 cubic metre/meter[m3]
1 cc [cc, cm3] = 1.0E-6 cubic metre/meter[m3]
1 drop = 5.0E-8 cubic metre/meter[m3]
1 barrel (oil) [bbl (oil)] = 0.1589872949 cubic metre/meter[m3]
1 barrel (US) [bbl (US)] = 0.1192404712 cubic metre/meter[m3]
1 barrel (UK) [bbl (UK)] = 0.16365924 cubic metre/meter[m3]
1 gallon (UK) [gal (UK)] = 0.00454609 cubic metre/meter[m3]
1 quart (UK) [qt (UK)] = 0.0011365225 cubic metre/meter[m3]
1 pint (UK) [pt (UK)] = 0.0005682613 cubic metre/meter[m3]
1 cup (metric) = 0.00025 cubic metre/meter[m3]
1 cup (UK) = 0.0002841306 cubic metre/meter[m3]
1 fluid ounce (US) [fl oz (US)] = 2.95735E-5 cubic metre/meter[m3]
1 fluid ounce (UK) [fl oz (UK)] = 2.84131E-5 cubic metre/meter[m3]
1 tablespoon (metric) = 1.5E-5 cubic metre/meter[m3]
1 tablespoon (UK) = 1.77582E-5 cubic metre/meter[m3]
1 dessertspoon (US) = 9.8578431875E-6 cubic metre/meter[m3]
1 dessertspoon (UK) = 1.18388E-5 cubic metre/meter[m3]
1 teaspoon (metric) = 5.0E-6 cubic metre/meter[m3]
1 teaspoon (UK) = 5.9193880208333E-6 cubic metre/meter[m3]
1 gill (US) [gi] = 0.0001182941 cubic metre/meter[m3]
1 gill (UK) [gi (UK)] = 0.0001420653 cubic metre/meter[m3]
1 minim (US) = 6.1611519921875E-8 cubic metre/meter[m3]
1 minim (UK) = 5.9193880208333E-8 cubic metre/meter[m3]
1 ton register [ton reg] = 2.8316846592 cubic metre/meter[m3]
1 ccf = 2.8316846592 cubic metre/meter[m3]
1 hundred-cubic foot = 2.8316846592 cubic metre/meter[m3]
1 acre-foot [ac*ft] = 1233.4818375475 cubic metre/meter[m3]
1 acre-foot (US survey) = 1233.4892384682 cubic metre/meter[m3]
1 acre-inch [ac*in] = 102.790153129 cubic metre/meter[m3]
1 dekastere = 10 cubic metre/meter[m3]
1 stere [st] = 1 cubic metre/meter[m3]
1 decistere = 0.1 cubic metre/meter[m3]
1 cord [cd] = 3.6245563638 cubic metre/meter[m3]
1 tun = 0.9539237696 cubic metre/meter[m3]
1 hogshead = 0.2384809424 cubic metre/meter[m3]
1 board foot = 0.0023597372 cubic metre/meter[m3]
1 dram [dr] = 3.6966911953125E-6 cubic metre/meter[m3]
1 cor (Biblical) = 0.22 cubic metre/meter[m3]
1 homer (Biblical) = 0.22 cubic metre/meter[m3]
1 bath (Biblical) = 0.022 cubic metre/meter[m3]
1 hin (Biblical) = 0.0036666667 cubic metre/meter[m3]
1 cab (Biblical) = 0.0012222222 cubic metre/meter[m3]
1 log (Biblical) = 0.0003055556 cubic metre/meter[m3]
1 Taza (Spanish) = 0.0002365882 cubic metre/meter[m3]
1 Earth's volume = 1.083E+21 cubic metre/meter[m3] )
( 1 barrel dry (US) [bbl dry (US)] = 115.6271236039 liter [L,l]
1 pint dry (US) [pt dry (US)] = 0.5506104714 liter [L,l]
1 quart dry (US) [qt dry (US)] = 1.1012209428 liter [L,l]
1 peck (US) [pk (US)] = 8.8097675424 liter [L,l]
1 peck (UK) [pk (UK)] = 9.09218 liter [L,l]
1 bushel (US) [bu (US)] = 35.2390701696 liter [L,l]
1 bushel (UK) [bu (UK)] = 36.36872 liter [L,l]
1 cor (Biblical) = 219.9999892918 liter [L,l]
1 homer (Biblical) = 219.9999892918 liter [L,l]
1 ephah (Biblical) = 21.9999989292 liter [L,l]
1 seah (Biblical) = 7.3333329764 liter [L,l]
1 omer (Biblical) = 2.1999998929 liter [L,l]
1 cab (Biblical) = 1.2222221627 liter [L,l]
1 log (Biblical) = 0.3055555407 liter [L,l] )
- HACİZ MEMURU değil/yerine/= ELKOY İŞYARI
- HEKIR/HACKER[İng.] değil/yerine/= ÇÖKERTEN
- HEKİNG/HEKİNK/HACKING[İng.] değil/yerine/= ÇÖKERTME
- HAÇSI KOROLLA, HAÇ BİÇİMİNDE KOROLLA = TÜVEYC-İ SALÎBÎ = COROLLE CRUCIFORME
- HAD ile/ve/<> ÖLÇÜ
( Bilgelik, aklın;
Cesaret, kalbin;
Ölçülülük, duyguların denetimidir. )
( Wisdom is reason's;
Courage is heart's;
Moderation is control of feelings. )
( LIMITING vs./and/<> MODERATION )
- HAD ile/ve/<> TERK
( LIMITING vs./and ABANDONMENT )
- HADÂLET ile/değil ADÂLET
( Kol ve baldırı etli olma. İLE/DEĞİL Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetmek. )
- HADÂLET[Ar.] ile HADÂRET[Ar.] ile HADÂRET[Ar.]
( Kol ve baldırı etli olma. İLE Alçakgönüllülük. İLE Yeşillik. )
- HADAR ile/ve/||/<> SÜKÛN
- HADARA ile MEDENİYET/UYGARLIK
- HÂDD ile HADD[çoğ. HUDÛD] ile HADD ile HADD ile HADD ile HÂD[Fars.]
( Keskin. | Sivri. | Dar. | Sert, etkili, tesirli. | Ekşi. | Azgın ve iltihaplı çıban/yara/hastalık. | Gergin. İLE Sınır, iki devlet toprağının birleştiği yer, kenar. | Derece. | Gerçek değer. | Şeriatçe verilen ceza. | Bir önermede konu ile yüklemden her biri, terim. | Cebirde oran/tenasüp ya da denklem/muadeleyi oluşturan bölümlerden her biri. | Bir şeyin sonu. İLE Tümel/küllî var oluşun tanıklığına/müşâhedesine erdiren bir yol. İLE Denizden gelen gürültülü ses. | Gürültü ile yıkılan. | Gürültülü bir sesle çağıran. İLE Yanak. | Yeri yarma, yeri kazma. İLE Çaylak. )
- HADDE/HANE değil/yerine/= EĞREÇEVİ
- HADD-İ ZÂTINDA ile AYNI ZAMANDA
( Özünde, merkezinde, gerçeğinde, doğrusu şu ki. İLE Bununla birlikte. )
- HADDİ/Nİ AŞMA ile/ve/||/<>/>/< "RAHATLIK"
( HADDİ/Nİ AŞMA ile/ve/||/<>/>/< "RAHATLIK" )
- HADDİNİ AŞMAK ile ÇIĞRINDAN ÇIKMAK
- HADDİ'Nİ BİLDİRMEK ile HADDİNİ "BİLDİRMEK"
( Bir şeyin/durumun. İLE Bir kişinin/tutumun. )
( Sınırların bilgisini belirtmek/anlatmak. İLE Haddini aşanı engellemek.[bedelini ödetmek üzere ya da öncelikli olmamalı!] )
- HADDİNİ BİLMEK ile/ve HAKKINI BİLMEK
( Olgunlaşmayan meyveye, el uzanmaz. )
( TO KNOW THE LIMIT vs./and TO KNOW THE RIGHTS )
- HADDİNİ BİLMEK ve HESABINI BİLMEK
( TO KNOW THE LIMIT and TO KNOW THE ECONOMY )
- HADDİNİ BİLMEK ve/||/<> VAROLMA/VAROLABİLME
- HADDİNİ BİLMEMEK HADDİNİ BİLDİRMEK
- HADDİNİ-HESABINI (BİLMEMEK)
- HADEME ile AVADANCI
( ... İLE Osmanlı sarayında, bir sınıf hademe. )
- HÂDİ'[Ar. < HADÎA] ile HÂDÎ[Ar.] ile HÂDÎ[Ar. < HİDÂYET | çoğ. HEVÂDÎ, HÜDÂT] ile HAYDİ![Ar.]
( Hileci, dolapçı. | Fena, bozuk. İLE Sırada ilk, birinci. | Yenilene yardım eden, yardımcı. İLE Doğru yolu gösteren, hidâyet eden. | Kılavuz, rehber. | Önde giden. | Mızrak ucu. İLE "Hareket geç!" )
- HÂDİSE değil/yerine/= OLAY | DURUM
- HÂDİSE[Ar.] ile VAK'A[Ar.]
( Genele dayalı ve etkisi [geniş] olan/olabilen. İLE Bir/kaç kere ve olumsuzluklarda. )
- HAFİF ile HAFÎF
( Tartıda ağırlığı az gelen, yeğni. | Güç ya da yorucu olmayan, kolay. | Ağırbaşlı olmayan, ciddi olmayan, hoppa. | Miktarı az, sindirimi kolay yiyecek. | Kalınlığı ya da yoğunluğu az olan. | Etkisi az olan, sert karşıtı. | Önemli olmayan. | Çok dik olmayan sırt, yokuş/eğim. | Gücü az olan, belirli belirsiz. | Sıkıntısız, ferah, rahat olarak. İLE Türk müziğinin büyük usûllerindendir. )
- HAFİFE ALMA ile/değil/yerine ELEŞTİRİ
- HAFİFE ALMAK ile/ve/değil/<> BOŞLAMAK
- HAFİFE ALMAK ile/ve/<> GENELLEMEK
- HAFİFE ALMAK ile (YETERİNCE) ÖNEMSEMEMEK
- HAFÎZ[Ar.] ile RAKÎB[Ar.]
- HAFNİYUM ile HAHNYUM/NİLSBOHRYUM
( ... İLE Atom numarası 105 olan, kaliforniyum atomlarının, azot çekirdekleriyle bombardımanından elde edilmiş yapay öğe. [Simgesi: Ha] )
- PLANLAMAK:
HAFTA İÇİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HAFTA SONU
- HÂHUT ile/ve İNSAN-I KÂMİL
- HÂİB[Ar. < HEYBET] ile HÂİB[Ar. < HAYBET | çoğ. HÂİBÎN]
( Korkan, korkak. | Utangaç. İLE Mahrum. | Ümitsiz, me'yûs, dederli. | Zarara uğrayan. )
- HAİN değil/yerine/= SATKIN
- HAİNLEŞTİRME ile/ve/<> ÖTEKİLEŞTİRME
- HAİNLİK ile/değil/ne yazık ki BİLMEMEZLİK
- HAİN/LİK ile/değil/yerine VEFÂSIZ/LIK
- HAİNLİK(TEN) ile/değil KORKU(DAN)
- HÂİZ ile HÂKİM
( Sahip, taşıyan. İLE Egemenliğini yürüten, buyruğunu yürüten, sözünü geçiren. | Başta gelen, başta olan, baskın çıkan. | Duygu, davranış vb.ni iradesiyle denetleyebilen kimse. | Yüksekten bir yeri bütün olarak gören. | Yargıç. | Bilge. | Baskın. )
- HAK EDİŞ ile/ve/değil/> HAKKINDAN VAZGEÇEBİLMEK
- HAK EDİŞ ile/ve UYGUNLUK
( TO DESERVE vs./and APPROPRIATENESS )
- HAK GÖZETME ile VİCDAN
- HAK:
KESİNLİK ve/||/<> DOĞRULUK ve/||/<> GENELLİK
- HAK YEME ile/değil ÜZERİNE GİTME
- HAK ile/ve/<>/< AYRICALIK/İMTİYAZ(/MÜMTAZ)[Ar. < MEYZ]
( RIGHT vs./and/<> SPECIAL PRIVILIGE )
- HAK ile/değil BAĞIMLILIK
( [not] RIGHT vs./but DEPENDENCE )
- HAK ve/||/<>/> GÜÇ
- HAK ile/ve HAKİKAT
- HAK ile/ve/||/<> HAKK
( Adâlet. İLE/VE/||/<> Allâh. )
( Her disiplinin kendi ve belirleyicileri. İLE/VE/||/<> Disiplinleri aşkın. )
( Aklın birliği. İLE/VE/||/<> Doğa ve tarihin birliği. )
( Tikel/cüzzî. İLE/VE/||/<> Tümel/küllî. )
- HAK ile/ve/||/<>/< HAKLARA SAHİP OLMA HAKKI
- HAK ile/değil HAZ/HAD
( Birçok şeyin, hakkınız olduğuna inanabilirsiniz fakat bir düşünün bakalım! Sadece hazzınız [için] olmasın? )
- HAK ve/<> HİKMET
- HAK ile/ve/||/<> NASİP
- HAK ile/ve/||/<> ÖDEV
- HAK ile/ve/değil/yerine OLANAK
( [not] RIGHT vs./and/but POSSIBILITY
POSSIBILITY instead of RIGHT )
- HAK ile/ve RIZÂ
- HAK ve/||/<> TAŞ
( Yerini bulur. VE/||/<> Gediğini bulur. )
- HAK ile/ve YERİNDE HAK
( RIGHT vs./and RIGHT IN RIGHT PLACE )
( QUAN ile/ve ... )
- HAKAN ile HAN
- HAKARET ile/değil/yerine/||/>< ELEŞTİRİ
- [ne yazık ki]
HAKARET ile KAZF/KAZİF
( ... İLE Nitelikli hakaret. | Atma. | Namuslu bir kadına, zinâ suçunu isnâd etme. )
( HADD-İ KAZF: Namuslu kadınlara iftira edenlere verilen ceza. )
- HAKARET ile/ve SÖZLÜ SALDIRI
- HAKARET ile/değil TESPİT
- [ne yazık ki]
!HAKARET ETMEK ve/=/||/<>/> !YOK ETMEK
- HAKİKAT:
ACITSA DA ile/ve/||/<>/> ACI DEĞİLDİR
- HAKİKAT AHLÂKI ve ÖZGÜRLÜK AHLÂKI
( MORALS OF TRUTH and MORALS OF FREEDOM )
- HAKİKAT BİLGİSİ ile/ve/||/=/<>/>/< KENDİNİN BİLGİSİ
- HAKİKAT = GERÇEKLİK ve/+ ÇEŞİTLİLLİK(OLGUSALLIKLAR)
( TRUTH = REALITY and/+ VARIETY )
- HAKİKAT >< HURÂFE ile/ve/<> TARİHÇİ
( Hakikat gibi, hurâfelerin de, tarihçinin işine geleni vardır, gelmeyeni de. )
- HAKİKAT:
ÖĞRENİLEBİLİR fakat ÖĞRETİLEMEZ
( Belki. FAKAT Asla! )
- HAKİKAT [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- HAKİKAT ile/ve/||/<>/></< "BENLİK"
( "Konuşursa". İLE/VE/||/<>/>< Susar/susmalıdır. )
- HAKİKAT ve DİZGE
( TRUTH and SYSTEM )
- HAKİKAT ile/ve/||/<> EVRENSEL/LİK
- HAKİKAT GERÇEKLİK
- Hakikat ile hakikat
- Hakikat ile hakikat
- Hakikat ile/ve hakikat
- HAKİKAT ile HAKİKAT
( Temel. İLE Ayrım. )
( HAKİKAT: İlkesel tutum/bakış. )
- HAKİKAT ile HAKİKAT-ÜL-HAKAİK
( Doğa. İLE Tin. )
- HAKİKAT ve/<> HAYR/HAYIR
- HAKİKAT ile/ve/||/<>/< İTİBAR
- HAKİKAT ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAVRAM
- HAKİKAT ile/ve KEMÂLÂT
( İzi yoktur ki izinden biline, Dahi tozmaz ki tozundan biline, Sen anı sanma sözünden biline, Hakikat ehlinin olmaz nişanı. )
( GÜZELLİK/KEMÂL: * TENASÜB-Ü ÂZÂ(ÖRGENLERİN UYUMU) * AKIL * AHLÂK * ÇÖZÜM ÜRETEBİLMEK )
( Kemâlâtın en büyüğü, kişinin kendini herkesten küçük görmesidir. )
( Hakikat, tüm âleme değil ancak ehline gösterilir. )
( Hakikat karşılığında ne para alınır, ne de bir şey. )
( Hakikati biliyorsan ölümü iste! )
( Kelâmı, hakikati zamanından önce kulağımıza çalsalar, zeytinyağıyla şişirilen ve çürüyen incire benzeriz. )
- HAKİKAT ile/ve MAHİYET
( Her hakikatin mahiyeti olur ama her mahiyetin hakikati olmayabilir. )
( TRUE NATURE/ESSENTIAL CHARACTER vs./and TRUTH )
- HAKİKAT ile MECÂZ ile KİNÂYE
( Kök.(Mutabakat). İLE İkinci anlam yüklemek.(Tazammun/Akıl). İLE Hakikat ile mecâz arasında bırakmak.(İltizam). )
- HAKİKAT ile/ve/değil MUTÂBAKAT
( HAKİKAT: Düşünce dünyası ile dış dünya arasındaki uyuşma/mutâbakat. )
( [not] TRUTH vs./and/but FACT | HARMONY )
- HAKİKAT =/||/<> NOKTA
- HAKİKAT ve/||/<>/> ÖZGÜRLÜK ve/||/<>/> DOYUM
- HAKİKAT ile/ve/<> ÖZNİTELİK
( HAKİKAT: KENDİYLE ÖZDEŞ OLAN )
- HAKİKAT ile/ve/değil SIDKİYET
- HAKİKAT ile/ve/değil SIDKİYET
- HAKİKAT ve/||/<>/= TAŞ/BİTKİ/HAYVAN
- HAKİKAT ile/<> UPUYGUNLUK
- HAKİKAT ile/ve/değil VAK'A
( [not] TRUTH vs./and/but FACT )
- HAKİKAT ile/ve VAKIA ile/ve SIDKİYET
- HAKİKAT ile/<>/>< YANILSAMA
- HAKİKAT ile YORUMLAR
( Vardır/yoktur. İLE Vardır. )
- HAKİKATA OLAN BAĞLILIK ile/ve/<> KİŞİYE/İNSANLIĞA YAPILAN HİZMET
( Bir'e hizmet, bin'e hizmet; bin'e hizmet, bir'e hizmet. )
( DEVOTION TO TRUTH vs./and/<> SERVICE/ATTENTION TO HUMAN/ITY )
- HAKİKATE YAKLAŞMAK ile/ve HAKİKATTEN UZAKLAŞMAK
( İki uc da çıldırmaya/delirmeye neden olur. )
- HAKİKATE YAKLAŞMAK ile/ve HAKİKATTEN UZAKLAŞMAK
( İki uc da çıldırmaya/delirmeye neden olur. )
- HAKİKATE YOL ile/ve/<> HAKİKATTE YOL
( Vardır/olur. İLE/VE/<> Yoktur/olmaz. )
- HAKİKA-TEN değil/< HAKİKATEN
- HAKİKATEN[Ar. + Fars.] ile HAKİKATTEN[Ar. + Tr.]
( Arapça olan Hakikat sözcüğünün, Farsça olan -en eki kullanılarak hakikate ilişkin/ait olarak. İLE Hakikat sözcüğüne, Türkçe "-den" eki kullanılarak temel/esas/öz ile ilgili, oradan[hakikatten] olan[bilgi/haber/durum/(")deneyim(")]. )
- HAKİKATİ İFADE EDEN ile HERŞEYİ/HERKESİ BAĞLAYICI
- HAKİKAT-İ KÂBE ve HAKİKAT-İ KIBLE
- HAKİKAT-İ MUHAMMED ve/=/<> ÖVÜLEN AHLÂK
- HAKİKAT'İ ZİKR ETMEK ile/ve HAKİKAT'İN ŞÜKRÜ
- HAKİKAT/İ ile/ve/değil/<> OLGUSALLIK/I
- HAKİKATİ:
[ya] ARAMA! ve/ya da/<> HERKESE VE HER YERDE/ZAMAN AÇIKLAMA!
( [Kişiyi] Yalnız kılar. VE/YA DA/<> Maskara eder. )
- HAKİKÂTİNİ DAĞITMAK ile/ve HAKİKÂTİNDEN VAZGEÇMEK
- HAKİKATLERİN SANATI ile SANATIN HAKİKATLERİ
- HAKİKATTE:
[ne] ŞAH ne de PADİŞAH
- HAKİKATTE:
YALAN ile/ve/||/<> YANLIŞ
- HAKİKAT'TEN ÖĞRENMEK ile/ve/<> HAKİKATEN ÖĞRENMEK
- HAKİKİ CEVHER ile/ve GÖRELİ CEVHER
( Tanrı. İLE/VE Yaratılanlar. )
( Descartes! )
- HAKİKİ OLMAYAN ile/değil/yerine/>< HAKİKİ
( Yinelemesinde yiten. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yinelemesinde yitmeyen. )
- HAKİM ... ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GALİP ...
- HAKİM BAKIŞ ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/<>/< YAYGIN BAKIŞ
- HÂKİM OLMAK ile/ve/<> VÂKIF OLMAK
- HAKİM ... ile BASKIN ...
- HÂKİM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİLİRKİŞİ
( Yöntemi/usûlü bilir ve süreci takip etmekle görevli ve yetkilidir. Esasa dayalı bilgi, belge ve kanıtlara dayanarak son kararı belirler. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Esası, içeriği[konuyu, alanı ve terimlerini] (daha) iyi/geniş/derin bilir ve/ya da belirler.[Bazı/çoğu davada, hâkimin değil/yerine bilirkişilerin ortak görüşleri ve uzlaşımsal kararı önceliklidir ya da dikkate alınmalıdır.] )
- HÂKİM ile/ve/değil/yerine/||/<> HÂDİM
( Ancak, hizmet eden [hâdim], [duruma/olguya] hâkim olur. )
- HAKÎM ile HÂKİM ile HAKEM ile HEKİM
( Bilge, hikmet sahibi. İLE Hüküm veren, yargıç. İLE Karar veren. İLE Tabip, tıp doktoru. )
( BİCİŞK ile ... ile ... ile ... )
( ... ile PULENU ile ... ile ... )
- HAKİMİYET ile/yerine UYUM
- HAKÎR ile/değil HAKİR
- HAKK:
DOĞA ve/<> TARİH
( HAKK: Doğa ile tarihin birliği. )
- HAKK ile/ve/> HALK
( Hakk'ın zuhuru halktır. )
( Allah. İLE/VE/> Hakk'ın sıfatları. Hakk'ın perdesi. )
( Derdimiz. İLE/VE/> Kendi dertleri, kendilerine yeter. )
( Kendimiz/de/n. İLE/VE/> Başkası/nda/n. )
- HAKK ve/||/=/<> HAREKET[BİZÂTİHÎ]
- HAKK ve SABIR
- HAKK ve/||/=/<> VARLIK ve/||/=/<> İNSAN
( Varlıkbilimsel. VE/||/=/<> Bilgibilimsel. )
( Kişinin sırrı. VE/||/=/<> Hakk'ın zâhiri. )
- HAK(K)'A TESLİM OLMAK ve/||/<>/>/< KENDİNLE BARIŞIK OLMAK
- HAKKAK["ka" uzun okunur] ile HAKKÂK[Ar. < HAKK]
( Kutucu, hokkacı. İLE Hak eden. | Mühür vs. kazıyan kişi. )
- Hakkaniyet için DİNLE!!!
- HAKKARİ ile HAKKARİ
( Güç, güçlü, savaşçı.[Soğukla ve doğa koşullarıyla mücadele eden.] İLE Türkiye'nin Güneydoğu bölgesi ili. )
- HAKKIN, SENİN YANINDA OLDUĞUNA İNANMAK ile/ve/değil/yerine/<> KENDİNİN, HAKKIN YANINDA OLDUĞUNA İNANMAK
- HAKKINDA KONUŞMAK ile DEDİKODU
( Çocukların ağzı fakat "büyüklerin" içi konuşur. )
( Konuştuğunda hayır söyle ya da sus! )
( "Bir Dedikodu Ne Kadar Hızlı Yayılabilir?" yazısı için burayı tıklayınız... )
( TO TALK ABOUT vs. GOSSIP )
- [ne yazık ki]
HAKKINI ARAMAK ve/||/<>/></> ZULÜM/ZALİM
( Bazı "kişilerin" nasıl zâlimleştiğini görmek istiyorsak, hakkımızı aramayı denemek yeterli olacaktır. )
- HAKKINI İADE ETMEK ve/<> HAKKINI TESLİM ETMEK
- HAKKINI TESLİM ETMELİ!
- HAKKINI VERMEK değil HAKKINI TESLİM ETMEK
- ... HAKKI ("VERMEK") ile/ve/değil/||/<>/< ... FIRSATI (TANIMAK)
- HAK/LAR [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- HAKLAR:
SINIRLANDIRILAMAZ OLANLAR ile/ve/||/<> SINIRLANDIRILABİLİR OLANLAR
- HAKLAR ve/||/<>/< HAKLARIN HAKLARI
- HAKLARI:
TESİS ETMEK ve/||/<>/>/< TESLİM ETMEK
- HAKLI BULMAK ile/ve/değil/yerine SAVUNMAK
( [not] TO ACKNOWLEDGE TO BE RIGHT vs./and/but DEFENCE
DEFENCE instead of TO ACKNOWLEDGE TO BE RIGHT )
- HAKLI ÇIK(AR)MA ÇABASI ile/ve KÂRLI ÇIK(AR)MA ÇABASI
- HAKLI ÇIKMAK ile/değil/yerine/>< HAKLI OLMAK
itibariyle 29.456 başlık/FaRk ile birlikte,
29.431 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(44/119)