
M ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 29.456 başlık/FaRk ile birlikte,
29.431 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(99/119)
- SUSMALI/SUSABİLMELİ!
- SUSmamayı Mecnun'dan, SUSmayı Leylâ'dan öğren! ve sen de SUS!!!
- Susmaya niyetin varsa SUS!!!
- Susmaya niyetin yoksa SUS!!!
- SUSMAYALIM! ve/||/<> BEKLEMEYELİM!
( Konuşabilme olanağımız varken. VE/||/<> Değiştirme olanağımız varken. )
- SUS-PUS (OLMAK[SESSİZLEŞMEK/KONUŞAMAMAK])
- Susuşabilmek için DİNLE!!!
- Susuşabilmek için SUS!!!
- Susuşmayı bil, öğren de SUS!!!
- SÜT VERMEDE, BEBEK VE ANNE İÇİN:
EMME ile/ve/||/<>/> DUYGU İLİŞKİSİ/AKTARIMI/PAYLAŞIMI
( İlk 3 dakika. İLE/VE/||/<>/> 3 dakikadan sonrası. )
- SÜT ile/ve/<> ŞARAP
( İlim'i simgeler. İLE/VE/<> Aşk'ı simgeler. )
- SÜTLÜOT ile SÜTOTU
( Çuhaçiçeğigillerden, yaprakları salata gibi yenilen bir bitki. İLE Sütotugillerden, Kuzey Amerika'da yetişen, kökleri tıpta kullanılan, otsu bir bitki. )
( GLAUX MARITIMA cum POLYGALA VULGARIS )
- SÜTÛN[Fars.]/ÂSİYE[Ar.] ile/yerine DİREK
( PILLAR vs. POLE )
- SÜTUN[Fars.]/KOLON[Fr. ] = = DİKME
( Herhangi bir maddeden yapılan, zaman zaman üstünde çıkıntılı bir bölüm olan, genellikle bir altlığa, bazen doğrudan doğruya yere dayalı silindir biçiminde düşey destek. | Gazete, dergi, kitap vb. yazılı şeylerde, sayfanın yukarıdan aşağıya doğru ayrılmış olduğu dar bölümlerden her biri, kolon. | Alt alta sıralanmış şeyler dizisi. | Oldukça yükseğe çıkan ve silindire benzeyen şey. | [matematik] Bir tablo ya da grafikte düşey durumdaki yüzey. = Sütun. | Katlardaki döşemeleri birbirine bağlayan düşey boru. )
( Sütun Nedir ve Çeşitleri Nelerdir? )
- ŞUUR[Ar.] değil/yerine/= BİLİNÇ/US
( ŞUUR[Ar.]: Çatlak, sızıntı. = Kendi varoluşunun, sorumluluğu ve denetimi. | Anlama, anlayış, duyum/hissetme. )
- ŞUUR ile İŞRAK(AYDINLANMA)
( EŞ'AR[< ŞUUR]: Sızıntı. )
- ŞUUR ve/||/<>/< ŞİİR ve/||/<>/< EŞAR
( Sızıntı. )
- SUYA DAYANIKLILIK ile/ve/||/<> SU GEÇİRMEZ/LİK
- SUYA-SABUNA (DOKUNMA[MA]K)
- SUYU:
AYAKTA İÇMEK değil/yerine OTURARAK İÇMEK
- SUYU KULLANMAK:
MUSLUĞU AÇAR-AÇMAZ ile/yerine BİR MİKTAR SU AKITTIKTAN SONRA
- SUYU:
YEMEKTE İÇMEK değil/yerine YEMEKTEN 1 SAAT ÖNCE YA DA SONRA İÇMEK
( ÂB-HURDE: Su içen. )
- SUYUN, GÖVDEDEKİ VE ZİHİNDEKİ:
ARINDIRICILIĞI ve/<> DENGELEYİCİLİĞİ
( Çeşitli ve olası sıkıntı/yoğunluk durumlarında, banyo yapmanın, sıcak suyun ve ılık suyla tamamlamanın etkisinden/katkısından ve özelliğinden her zaman yararlanabilirsiniz... )
- SUYUN ÜSTÜNDE YÜRÜMEK değil HAVADA KOŞMA/İLERLEME
( Yürünemez! DEĞİL Hız ile elde edilen ve yanılsama/çarpıtma ile "çıkarsanan"/indirgenen. )
- SUYUNA GİTMEK ile/ve/<>/değil/yerine AYAK UYDURMAK
- SUYUNA GİTMEK ile/ve/<>/değil/yerine KÖPRÜDEN GEÇENE KADAR, AYIYA, DAYI DEMEK
- SÜZEREN ile/ve/||/<> VASSAL ile/ve/||/<> UC BEYLERİ ile/ve/||/<> ULEMÂ AİLELERİ
- SÜZGEÇ ile/değil SÜNGER
- SÜZÜM SÜZÜM (SÜZÜLMEK)
- SWAP[İng.] değil/yerine/= TAKASLAMA
- SWOT:
STRENGTH ve/||/<> WEAKNESS ve/||/<> OPPORTUNITY ve/||/<> THREAT
( Güçlü yönler. VE/||/<> Zayıf yönler. VE/||/<> Fırsatlar. VE/||/<> Tehditler. )
- SYMBIOSIS değil/yerine/= YAŞAM ORTAKLIĞI
- SYNCHRONICITY ile SIMULTANEISM
- syr.[Lat. < SYRUPUS] değil/yerine/= ŞURUP
- SYSTEMATICS ile/ve TAXONOMY
( Bitkiler ve hayvanların sınıflandırma işleriyle uğraşan bilim dalı. İLE/VE Doğal bağlantılarına göre bitkileri ve hayvanları çeşitli sınıflara koymakla uğraşan bilim dalı. )
- t "ZAMANI" değil t DEĞERİ/DEĞİŞKENİ
- T ile T
( Türk abecesinin yirmidördüncü harfi. İLE Trityum'un simgesi. )
- T ile Tb ile Tc ile TC
( Trityum'un simgesi. İLE Terbiyum'un simgesi. İLE Teknetyum'un simgesi. İLE Türkiye Cumhuriyeti'nin kısaltması. )
- TA PHYSICA
ile/ve/||/<>
TA POIOUMENA
ile/ve/||/<>
TA CHREMATA ile/ve/||/<>TA PRAGMATA
ile/ve/||/<>/<
TA MATHEMATA
- TA ile Ta ile Th ile Ti ile Tl ile Tm/Tu ile TU/TÜ/TÜH
( Dek, değin, kadar ya da beri gibi ilgeçlerle birlikte kullanılarak, bir eylemin, bir hareketin, bir yerin, bir şeyin başladığı ya da sona erdiği noktayı, zaman ve uzaklık bakımından abartmalı bir biçimde anlatır. İLE Tantal'ın simgesi. İLE Toryum'un simgesi. İLE Bir tören sırasında, askerleri biraraya toplamak, törenin başladığını bildirmek vb. amaçlarla çalınan borazanın çıkardığı ses. İLE Talyum'un simgesi. İLE Tulyum'un simgesi. İLE "Yazıklar olsun" anlamında kullanılır. )
- TAAB ile TAB' ile TÂB[Fars.] ile -TÂB[Fars.]
( Yorgunluk. | Sıkıntı, zahmet, eziyet, meşakkat. | Sinirlerin zayıflığından dolayı kaslarda ve çeşitli yerlerde duyulan şiddetli sancı. | Tabiat, huy. | Damga, mühür basma. | Kitap basma. İLE Güç, kuvvet, tâkat. | Işık, parlaklık. | Harâret. | Tazelik. | Kıvrım, büklüm. | Sıkıntı, eziyet. | Öfke. | Kılıcın keskinliği. İLE "parlayan, parlatan, aydınlatan" anlamlarına gelerek birleşik sözcükler yapar. [ÂLEM-TÂB: Dünyayı aydınlatan.] )
- TAABBÜD ile/ve TEFEKKÜR ile/ve TEVEKKÜL
- TAADDÜT[Ar.] değil/yerine/= ÇOĞALMA, SAYININ ARTMASI
- TAAFFÜN[< UFÛNET] değil/yerine/= ÇÜRÜYÜP KOKMA, KOKUŞMA | YANGI/İLTİHAP
- TAAHHÜT ile/ve/||/<>/> TEMÎNÂT
- TAALLÜM[< İLM] ile/ve/<> İLİM
( Öğrenme, öğrenilme, okuyarak, ders alarak öğrenme, elde etme. İLE/VE/<> ... )
( Gerekli fakat yeterli değildir. İLE/VE/<> ... )
- TAAM" değil TAMAM
- TAAMMÜD[Ar. < AMD] ile TAANNÜD[Ar. < İNÂD | çoğ. TAANNÜDÂT]
( Bir işi bilerek ve isteyerek yapma. İLE İnad etme, direnme, ayak direme. )
- TAAMMÜDEN[Ar.] değil/yerine/= KASTEN
- TAAMMÜT[Ar.] ile/<> TAAMMÜDEN
( Bir işi ya da suçu bile bile, tasarlayarak yapma. | İşlenecek bir suçun, daha önceden tasarlanması. İLE/<> Kasten. )
- TAANNÜT[Ar.] değil/yerine/= DİRENME, DİRENİM
- TAARRUZ ile/ve/<>/değil/yerine TEYAKKUZ
- TAASSUB ile AKIL TUTULMASI
- TAASSUB ile/ve/değil BİLGİ/DENEYİM EKSİKLİĞİ
- TAASSUB ile/değil/yerine GELENEKSEL DEĞER/LER
- TAASSUB[Ar.] ile/değil/yerine ÖNCELİK
- TAASSUB ile TASALLUT
( Taassub, tasalluta dönüşmemelidir! )
- TAASSUB değil/yerine/>/>< TASAVVUF
( TASAVVUF: Taassubu yok eden neyse, o! )
- TAASSUB ile TUTUCULUK
- TAASSUP[Ar.]/BIGOTRY[İng.] değil/yerine/= BAĞNAZLIK
- TAAZZUM[< AZÂMET] ile BÜYÜKLÜK SATMA, KİBİRLENME | KEMİKLEŞME
- KATMAN/TABAKA[Ar.] ile BÖLÜM
- TABAKA[Ar.] ile/ve/||/<> KATMAN
- TABAN TABANA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TAMAMEN
- TABASBUS[Ar. < BASBASA]/MÜTEBASBIS değil/yerine/= YALTAKLANMA/YALTAK
( Birine hoş görünmek için onursuzca davranmak. )
- TABELA[İt. < TABELLA] ile URANLIK/PANKART[Fr. < PANCARTE]
( Üzerinde tanıtıcı, belirtici bir yazı, açıklama, işaret ya da resim bulunan, tahta ya da sac parçası, levha. | Hastahane, yatılı okul, askerî birlik gibi toplu yemek verilen yerlerde, günlük yemek için çıkarılan erzakın türünü, miktarını gösteren çizelge. | Hastahanelerde, her hastanın, gündelik yemek ve ilâcının yazıldığı kâğıt. İLE Toplantı ve gösterilerde taşınan, üzerinde benimsenen amacın birkaç sözle gösterildiği karton ya da bezden levha. )
( ... ile LAFİTE )
- TAB-I MÜSTAKÎM ve/||/<> AKL-I SELÎM
- TÂBİ ile MAHKUM
- TÂBİ ile SEVMEK
( İkisinin de, "Nasıl?"ı olmaz/sorulmaz. )
( Tâbi olan ve seven, herşeyini sunar, hiçbir şey beklemez/sakınmaz. )
- TÂBİ'[< TEB] ile TÂBİ'[< TAB]
( Birinin arkası sıra giden, ona uyan; Boyun eğen, bağlı kalan; birinin emri altında bulunan. İLE Kitap basan/bastıran; Matbaacı. )
- TÂBİ ile/değil TABİÎ
- TÂBİ'[Ar.] ile TÂLÎ[Ar.]
- TÂBİ ile/ve/değil/yerine UYUMLU
- TABİAT ile/ve/||/<> İTİMAT
- TABİATIYLA değil/yerine/= DOĞAL OLARAK / KENDİLİĞİNDEN
- TABİB ile/ve/<>/< ÂLİM
( Âlim olmadan, tabib olamazsınız(olunmaz/dı da).
[Osmanlı dönemindeki öğrenim ve eğitimde geçerliydi. Bugün de, Osmanlı bilgi ve deneyimini önemseyen, derinlikli/kapsamlı tutumunu devam ettiren Amerika'da, tıp ve hukuk bölümünden önce, üniversitede bir bölüm tamamlamış olma gerekliliği/zorunluluğu bulunmaktadır.]
[Umarız, bir gün, bizim öğrenim/eğitim düzenimiz/bilincimiz de aynı çizgiye yüksel(til)ecektir!] )
( İster tabip/hekim, ister hakim/avukat ya da herhangi bir alanda ilerlemek/yürümek ve derinleşmek için, önce, düşünme nedir?, nasıl düşünülür?, kavramlar nasıl tanımlanır, nasıl birbirine eklemlenir? önermeler nasıl kurulur? gibi temel, mantık ve usûl ile ilgili altyapı ve bilgi/ler oluşturulmalıdır ki, daha sonra, esasa ve ayrıntılara geçilebilsin. )
- TABİP/TABİB[Ar.] ile/ve/değil ALYENİST[Fr.]
( Hekim. İLE/VE/DEĞİL Deliler hekimi. )
- TABİB ve HABİB
- TABİB ile/ve/değil KEHAL
( Hekim. İLE/VE/DEĞİL Göz hekimi. )
- TABİÎ ÂFET[Ar.] değil/yerine/= DOĞAL KIRAN
- TABİÎ Kİ DE" ile "TABİÎ Kİ" DE ...
( Buradaki "de", fazla/yanlış. İLE Buradaki "de", bağlaç olarak başka bir konuya geçiş olarak kullanılmaktadır. )
- TABİÎ Kİ ... ile/ve/<> (...) HALİYLE (...)
- TABİÎ Kİ ile/ve/değil/yerine/||/<> KENDİLİĞİNDEN
- TABİÎ Kİ ile/ve/<> KESİNLİKLE
- TABİÎ Kİ ile/ve/değil/||/<>/< MUHAKKAK
- TABÎÎ değil/yerine/= DOĞAL/OLAĞAN
- TABİ(İ) ile TÂBİ ile TÂBİ
( Elbette; Doğal(/doğal olarak). İLE Bağımlı. İLE Basıcı. | Yayımcı. )
- TABİP FİLOZOFLAR ile/ve/||/<> FİLOZOF TABİPLER
- TABİP/TABİB/HEKİM/DOKTOR değil/yerine/= SAĞAN/SAĞALTMAN/SAGUN/ONULTMAN
- TA'BÎR CAİZSE değil/yerine/= DEYİM YERİNDEYSE/DEYİŞ UYGUNSA
- TABİR-İ CAİZSE değil/yerine/= DEYİM YERİNDEYSE
- TABLA[Ar.] ile LEVİ
( Satıcı vb.nin kullandığı tahtadan tepsi. | Soba, mangal vb. şeylerin altına konulan metalden ya da tahtadan yapılan tepsiye benzer altlık. | Bir şeyin düz ve geniş bölümü. | Ağaçtan ya da ağaç ürünlerinden hazırlanmış, büyük yüzeyli düzgün parça. | Genellikle Hindistan, Pakistan'da kullanılan, darbukaya benzer bir çalgı türü. | Denizcilikte, makaraların yüzlerini oluşturan dış bölümleri. İLE Etiyopya'da, kadınların, dudaklarına yerleştirdikleri tablalar.[Toplumsal konum, zenginlik, güç göstergesidir ve gurur kaynağıdır.] )
- TABLA ile/<> TABLAKÂR
( Satıcı vb.nin kullandığı tahtadan tepsi. | Soba, mangal vb. şeylerin altına konulan metalden ya da tahtadan yapılan tepsiye benzer altlık. | Bir şeyin düz ve geniş bölümü. | Ağaçtan ya da ağaç ürünlerinden hazırlanmış, büyük yüzeyli düzgün parça. | Genellikle Hindistan, Pakistan'da kullanılan, darbukaya benzer bir çalgı türü. | Denizcilikte, makaraların yüzlerini oluşturan dış bölümleri. İLE/<> Tablacı. | Büyük konaklarda mutfaktan yemek tablalarını götürüp getiren görevli. )
- TABLDOT[Fr. TABLE D'HOTE] değil/yerine/= SEÇMESİZ YEMEK
( Seçmesiz yemek. | Birçok kişinin, erzak sağlayıp kendilerine yemek pişirtmek için kurdukları ortaklık. )
- TABLO[Fr. TABLEAU] değil/yerine/= DİZELGE
( Bez, tahta, kâğıt vb. maddeler üzerine yapılmış yağlı boya, sulu boya, pastel ya da kara kalem resim. | Birbiriyle olan ilgilerine göre düzenlenerek yazılmış şeylerin hepsi. | Yaşanan, var olan olay ve olguların hepsinin genel görünüşü, manzara. | [tiyatro] Bir perdenin, dekor değişikliğiyle belirlenen alt bölümü. )
- TABLO ile ŞEMA[Fr.]
( CHART vs. SCHEME/SCHEMA[phil.] )
- TABU[Fr. TABOU] ile FETİŞ[Fr. FETICHE]
( Kutsal sayılan bazı kişilere, hayvanlara, nesnelere dokunulmasını, kullanılmasını yasaklayan, aksi yapıldığında zararı dokunacağı düşünülen dinî inanç. | Tekinsiz. | Yasaklanarak korunan (nesne, sözcük, davranış). İLE Put. | Uğurlu sayılan şey. | Tapınırcasına sevilen şey ya da kişi. | Saplantılı bir biçimde eşeysel coşku uyandıran öteki cinse ait giysi, ayakkabı vb. eşya. )
- TABU ile/ve/<> DOGMA
- TABU ile/değil GELENEK
- TABU[Fr. < TABOU] ile/ve/<> TAPU
( Kutsal sayılan bazı insanlara, hayvanlara, nesnelere dokunulmasını, kullanılmasını yasaklayan, aksi yapıldığında zararı dokunacağı düşünülen dinî inanç. | Tekinsiz. | Yasaklanarak korunan [nesne, sözcük, davranış] İLE Bir taşınmazın üstündeki mülkiyet hakkını gösteren belge. | Tapu işlerinin yürütüldüğü kuruluş. )
- TABU ile/değil YASAK
- TAÇ KAPI/PORTAL ile/||/<> TAK/ZAFER TAKI
( Bezemeli ana kapı. İLE/||/<> Eski Roma'da zafer kazanan komutan ve imparatorlar adına inşâ edilen anıtsal yapı. )
- TAC MAHAL ile SAFDAR JANG
( Agra - Hindistan [1631 - 1654] İLE Yeni Delhi - Hindistan [1754] )
- TAÇ[Ar. < TÂC] ile TAÇ[İng. TOUCH]
( Soyluluk, iktidar, güç ya da hükümdarlık simgesi olarak başa giyilen, değerli taşlarla süslü başlık. | Gelinlerin başlarına takılan süs. | Genellikle göz düzeyinden yüksek mobilyaların üstlerindeki kabartmalı, oymalı, süslü bölüm. | Çiçeğin dıştan ikinci halkasında bulunan yaprakların hepsi. | Bazı tarikatlarda, şeyhlerin giydikleri başlık. İLE [futbol] Yan, dokunma. )
- TÂCİL ile TÂCİR
( Hızlandırma, çabuklaştırma, tezleştirme. İLE Ticaretle uğraşan kişi. )
- TÂCİR[Ar. < TCR] ile TÜCCAR[Ar.]
( TAKÎ + CESUR + RAUF )
- TÂCİZ ile/değil TAVIR
- TÂCİZ[Ar.] değil/yerine/= USANDIRI, USANÇ
- TAÇLI VİRÜS ile/ve/||/<>/< TAÇSIZ VİRÜS/LER
( Covid 19 İLE/VE/||/<>/< Yaşamımızdaki ve zihnimizdeki çoğu (olası) "sorun". )
- TAD [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- TAD [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- TAD [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- TA'DÂD[Ar. < ADED] değil/yerine/= SAYMA; SAYI | BİRER BİRER SÖYLEME, SAYIP DÖKME; SAYIM
( SAYMA; SAYI | BİRER BİRER SÖYLEME, SAYIP DÖKME; SAYIM )
- TA'DÂD[Ar. < ADET] (ETMEK)[Ar.] ile/ve/||/<> İHYÂ'[Ar. < HAYÂT] (ETMEK)[Ar.]
( Sayma, sayı. | Birer birer söyleme, sayıp dökme, sayım. İLE/VE/||/<> Diriltme, diriltilme, canlandırma. | Can verircesine iyilik etme, lütfetme. | Yeniden güçlendirme. | Uyandırma, canlandırma, tazelik verme. )
- TADI:
ASİT OLAN MEYVELER ile/ve HAFİF ASİT OLAN MEYVELER
( * Portakal - Alkali
* Mandalina - Alkali
* Klementin - Alkali
* Greyfurt - Alkali
* Limon - Alkali
* Nar - Alkali
* Ananas - Alkali
İLE/VE
* Çilek - Alkali
* Domates - Alkali
* Elma - Alkali
* Armut - Alkali
* Şeftali - Alkali
* Üzüm - Alkali
* Kiraz - Alkali
* Kayısı - Asit
* Erik - Asit )
- TADI TATLI OLANLAR
* Hurma - Alkali
* İncir - Alkali
* Tatlı üzüm - Alkali
* Tatlı elma - Alkali
* Muz - Alkali
- YANSIZ MEYVELER
* Karpuz - Alkali
* Kavun - Alkali
- KURUTULMUŞ MEYVELER
* Erik - Asit
* Kayısı - Asit
* Armut - Alkali
* Elma - Alkali
* İncir - Alkali
* Muz (olgunsa) - Alkali
)
- TADI-TUZU (OLMAMAK/KALMAMAK)
- TADINI BİLMEK ile TADINI YAŞAMAK
( Deneyimlemiş olmak. İLE Deneyimin, zaman, zemin ve dengesini/dozunu doğru belirleyerek sürdürebilmek. )
- TADINI ÇIKARMAK ile/ve SEFASINI SÜRMEK
- TADLANDIRMA/K ve/<> TAÇLANDIRMA/K
- TAFRA[Ar.] değil/yerine/= SIÇRAMA
( Yukarıya sıçrama, atlama. | Yukarıdan atıp tutma. | İlimde, rütbe, derece alma. )
- TAFSİL ile TASNİF
- TAFSÎLÂT[Ar. < TAFSÎL < FASL] ile/ve/< AÇIKLAMA
( ... İLE/VE Etraflıca, uzun uzun açıklamalar. )
- TAFZİH[Ar.] değil/yerine/= REZİL ETME
( Birinin kötü yanlarını ortaya çıkarma. )
- [ne yazık ki]
TAGALLÜP[Ar.] değil/yerine/= ZORBALIK
- TAGAYYÜR[Ar. < GAYR] değil/yerine/= DEĞİŞME, BAŞKALAŞMA
- TAHÂDU'[Ar. < HUD'A] ile TAHADDU'/TAHAZZU'[Ar. < HUDÛ'/HUZÛ'] ile TAHADDUR[Ar. < HIDR/HIZR] ile TAHAZZUR[Ar. < HÂZIR] ile TAHADDÜR[Ar. < HADER] ile TAHADDÜR[Ar. < HADR] ile TAHAZZÜR[Ar. < HAZER] ile TAHATTUR[Ar. çoğ. TAHATTURÂT]
( Aldanmış gibi görünme. İLE Alçakgönüllülük gösterme. İLE Yeşilleşme, yeşil renk bağlama. İLE Hazır olma/bulunma. İLE Örtünmek, tesettür. | Uyuşma, uyuşturulma. İLE Yokuş aşağı inme. | Yukarıdan aşağı akıp gitme. İLE Sakınma, korunma, çekinme. İLE Anımsama, hatıra getirme/getirilme, unutulduktan sonra anımsanan şey. )
- TAHAFFUZ[Ar.] değil/yerine/= BARINMA, KORUNMA
- TAHAKKÜM[Ar.] değil/yerine/= BASKI, ZORLAMA
- TAHALLÜF[< HİLÂF] değil/yerine/= GERİDE KALMA, ARKADA BIRAKILMA | UYGUN GELMEME
- TAHAMMÜL EDEMEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< ALIŞAMAMAK
- TAHAMMÜL ETMEK ile/ve/değil MÜSAMAHA GÖSTERMEK
- TAHAMMÜL[Ar.] değil/yerine/= DAYANMA, KATLANMA
( Nesnenin, güçlü, zorlayıcı dış etkenlere karşı koyabilmesi, dayanması. | Kişinin kötü, güç durumlara karşı koyabilme gücü, kaldırma, katlanma. )
( ... ile TITIKSHA )
- TAHAMMÜL ile/ve/değil/yerine/||/<> DİRENÇ/İHTİYÂR
( [not] ENDURANCE vs./and/but/||/<> RESISTANCE
RESISTANCE instead of ENDURANCE )
- TAHAMMÜL[Ar. < HAML | çoğ. TAHAMMÜLÂT] ile TAHAMMÜR[Ar. < HAMR | çoğ. TAHAMMÜRÂT]
( Yüklenme, bir yükü üstüne alma. | Dayanma, katlanma. | Kaldırma. İLE Mayalanma, ekşime. )
- TAHAMMÜL ile TÂVİZ
- TAHAMMÜL ile/ve/<> TESLİMİYET
- TAHAMMÜLFERSA[Ar. + Fars.] değil/yerine/= DAYANILMAZ
- TAHAMMÜL/SÜZLÜK ile/değil/yerine/>< HOŞGÖRÜ
- TAHAMMÜLÜN/ÜN:
"DÜŞÜKLÜĞÜ" ile/ve/<>/değil YETERSİZLİĞİ
- TAHAMMUS[Ar.] ile TAHAMMUZ[Ar. < HAZM | çoğ. TAHAMMUZÂT]
( Büzülme, büzülüp buruşma. İLE Ekşime, oksitlenme. )
- TAHÂRET[Ar.]/TAHİR ile/ve/||/<>/>/< NEZÂFET[Ar.]/NAZİF
( Fiziksel/gövdesel temizlik. İLE/VE/||/<>/>/< Davranış ve tutumlardaki temizlik, ahlâkî temizlik. )
- TAHÂRET[Ar.] değil/yerine/= TEMİZLENME | TEMİZLİK
- TAHARRÜŞ[Ar.] değil/yerine/= TIRMALANMA, KURCALANMA, AZDIRILMA
- TAHAŞŞU'[Ar. < HUŞÛ] ile TAHAŞŞUB[Ar.]
( Alçakgönüllülük. İLE Odunlaşma. )
- TAHASSUN[Ar.] değil/yerine/= SIĞINMA
( Korunmak için bir yere çekilme. )
- TAHASSÜR[Ar. < HASRET] değil/yerine/= ÖZLEM
( HASRET ÇEKME | ÇOK İSTENİLEN VE ELE GEÇİRİLEMEYEN ŞEYE ÜZÜLME )
- TAHASSÜSÂT[< TAHASSÜS < HİSS] değil/yerine/= DUYGULANMA/DUYGULANIM
( DUYGULANMALAR, HİSLENMELER | KALPLE İSTEMEK )
- TAHATTÜM[Ar. < HATM] ile TAHAŞŞUB[Ar. < HATEM]
( Gerekme, gerekli olma. İLE Yüzük takınma, hatem. | Âriflerin gönüllerine Allah'ın koyduğu işaret. )
- TAHAVVÜL[Ar.] değil/yerine/= DEĞİŞME, DÖNÜŞÜM
( Bir durumdan, başka bir duruma geçme, değişme, değişkenlik, dönüşme, dönüşüm )
- TAHAYYÜL[Ar. < HAYAL] (ETMEK) değil/yerine/= İMGELEM (İMGELEMEK)
- TAHAYYÜL ETMEK ile/ve KIYISINDAN GEÇMEK
- TAHAYYÜL[Ar.] değil/yerine/= HAYALDE CANLANDIRMA
- TAHAYYÜL ile TEŞEKKÜL
( Ortadan kalkmaz. İLE Ortadan/görünümden kalkabilir. )
- TAHAYYÜL[Ar.] ile TEVEHHÜM[Ar.]
( Hayalde canlandırma. İLE Kuruntuya düşme. )
( "KAYGI değil/yerine SAYGI" yazısı için burayı tıklayınız... )
- TAHAYYÜR[< HAYRET] ile HAYRÂN OLMA, HAYRETE DÜŞME, ŞAŞAKALMA, ŞAŞIRMA
( HAYRÂN OLMA, HAYRETE DÜŞME, ŞAŞAKALMA, ŞAŞIRMA )
- TAHAYYÜZ:
MEKÂN(EYN) ile/ve/||/<> KONUM(VAZ)
- TAHDÎB/TAHZÎB[Ar. < HİDAB] ile TAHDİB[Ar. < HADEB]
( Saç/sakal boyama. İLE Kamburlaştırma, kamburlaştırılma, kubbelendirme. )
- TAHDÎD[Ar. < HADD | çoğ. TAHDÎDÂT] ile TAHTÎT[Ar. < HATT]
( Sınırlama, sınır çizme. İLE Çizme, çizilme, çizgi ile belirli kılma. | Çizgi. )
- TAHDİDAT[Ar.] değil/yerine/= SINIRLAMALAR
- TAHDİT[Ar.] değil/yerine/= SINIRLAMA, ÇEVRELEME
- TAHFİF ile/ve/||/<>/> TAHRİF
( Hafifletme. İLE/VE/||/<>/> Bir şeyin aslını bozma; değiştirme. | Bir sözcük ya da tümceyi değiştirip bozma, üzerinde oynayarak anlamı değiştirme. )
- TAHFİF değil/yerine/>< TÂZİM
- TAHIL ile FİRİK
( ... İLE Olgunlaşmak üzere olan tahıl. | Çerez olarak yenilen tahıl kavurgası. )
- TAHIL ile/ve/<> GLÜTEN[Lat.]
( ... İLE/VE/<> Katı cisimlerin parçalarını birbirine yapıştıran madde. | Tahıl unlarından, nişasta çıkarıldıktan sonra geri kalan, albüminli madde. )
- TAHIL[Ar. DAHL] ile TÂHIL
( Buğday, arpa, mısır, yulaf, çavdar, pirinç vb. hasat edilen ürünler ile tohumlarının genel adı, hububat. İLE Bayat su, bekleyerek bozulmuş su. )
- TÂHİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/</> TAYYİB
( Temiz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> İyi, güzel, hoş. )
- TAHİR ve/ TAYYİB ve/ KUDDÜS ve/ SUBBUH
( Kirlerden. VE Ayıplardan. VE Kalpten. VE Nefsten. )
( SUBBUH: Yüzmek. )
- TÂHİR[Ar.] ile/ve/||/<> TEZKİYE[Ar.]
( Temiz. İLE/VE/||/<> Temize çıkarma, aklama. | Birinin iyi bir insan olduğunu kendini tanıyanlardan soruşturarak ortaya çıkarma. )
- TAHKİK[< HAKK] ile ...
( DOĞRU OLUP OLMADIĞINI ARAŞTIRMA | DOĞRU OLUP OLMADIĞINI MEYDANA ÇIKARMA | DOĞRU, GERÇEK )
- TAHKİK ile/ve/||/<>/> TAHRİK
- TAHKİK[< HAKK] ile/ve/<>/> TAHRİR ile/ve/<>/> TAKRİR ile/ve/<>/> TAKRİB ile/ve/<>/> TÂLİM ile/ve/<>/> TEDKİK
( Doğru olup olmadığını araştırma. | Kanıt ile bilmek. [Mantıksal ve felsefi alan.] İLE/VE/<>/> İlgisi olmayanları bilmek. İLE/VE/<>/> Kanıtların iç tutarlılığı araştırma. İLE/VE/<>/> Kanıt ile sonuç arasındaki tutarlılığı araştırma. İLE/VE/<>/> Öğrenme. İLE/VE/<>/> Kanıtlamayı bilmek. )
- TAHKİK ile/ve/||/<> TETKİK
( Soruşturma. İLE/VE/||/<> İnceleme. | Araştırma. )
- TAHKİM[Ar.] değil/yerine/= GÜÇLENDİRME, BERKİTMEK
( Güçlendirme, sağlamlaştırma. | Antlaşmazlıkların, hakem yoluyla çözülmesi yöntemi. )
- TAHKİR ile/ve/> TAHRİK
( Aşağılama, onur kırma, onuruna dokunma. İLE/VE/> Eşeysel isteği, duyguları uyandırma, artırma. | Bir kişiyi, kötü bir iş yapması için harekete geçirme, kışkırtma. | Yola çıkarma, hareket ettirme, kımıldatma. )
- [ne]
!TAHKİR ile/ya da/ne de/||/<>/>< TAKDİS
- TAHKİR ile/değil/yerine TENKİT/TENKİD
( Bir kaçıştır.[kendinden, utancından, küçüklüğünden] İLE/DEĞİL/YERİNE Bilmeyi zorunlu kılar. )
- TAHKİR ile/ve/||/<> TEZYÎF[< ZEYF]
( Aşağılama, onur kırma, onuruna dokunma. İLE/VE/||/> Değersiz gösterme. | Alay etme. )
- TAHLÎL ile ŞERH
( ANALYSIS vs. EXPLANATION )
- TAHLİL ile TÂ'LİL
( Kavramların, tanımı/tahlili yapılır. İLE Olguların, tâlili(tümdengelimi) yapılır, nedenleri gösterilir. )
( ANALYSIS vs. EXPLANATION )
- TAHLİL ile/ve TERKİB
- TAHLİL ile TESPİT
- TAHLİL ile YORUM
( ANALYSIS vs. INTERPRETATION/COMMENT )
- TAHMİN[Ar.] ETMEK değil/yerine/= ÖNDEYİLEMEK
- TAHMİN ile/ve/değil/yerine GÖRÜŞ
( [not] TO GUESS vs./and/but OPINION
OPINION instead of TO GUESS )
- TAHMİN ile KANAAT
- TAHMİN değil/yerine/= KESTİRMEK/KESTİRİM
- TAHMİN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TAHAMMÜL
- TAHMİN ile/ve/değil TEMENNİ/DİLEK
- TAHMÎR[Ar. < HAMR | çoğ. TAHMÎRÂT] ile TAHMÎR[Ar. < HİMÂR | çoğ. TAHMÎRÂT] ile TAMİR[Ar.]
( Yuğurma, yuğrulma. | Mayalandırma. İLE Birine "eşek" deme. İLE Onarım. | Yapılan bir yanlışı, kusuru düzeltmeye çalışma. )
- TAHRİBAT[Ar.] değil/yerine/= YIKIP BOZMA
- [ne yazık ki]
!TAHRİF[< HARF] ile/ve/<>/> !TAHRİB[< HARÂB]
( [ne yazık ki] Harflerin yerini değiştirme, bozma, kalem oynatma, değiştirme. | Bir tanımın anlamını değiştirme. İLE/VE/<>/> Yıkıp bozma. )
- TAHRİFAT[Ar.] değil/yerine/= DEĞİŞTİRİ
- TAHRİK OLMAK ile AZMAK
( EXCITATION vs. TO EXCITE )
- TAHRİK[Ar.]/PROVOKASYON[Fr.] / PROVOCATION/PROVOKE[İng.]["PROVAKE" değil!] değil/yerine/= KIŞKIRTMA/KIŞKIRTI
( INCITEMENT / PROVOKE )
- TAHRÎK[Ar. < HAREF] ile TAHRÎK[Ar. < HARK] ile TAHRÎK[Ar. < HAREKET | çoğ. TAHRÎKÂT]
( Yırtma, yırtılma, yarma, yarılma. İLE Çok yakma/yakılma. | Susatma/susatılma. İLE Kımıldatma, oynatma. | Kışkırtma, azdırma. | Yola çıkarma. | Uyandırma. | Meczum(cezimli) bir harfi hareke ile okuma.[İLM sözcüğünü İLİM olarak okuma.] )
- TAHRİK ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> TAHRİP
- TAHRİP ile TAHRİŞ
- TAHRİP ile/değil/yerine TENKİT/TENKİD
( Yıkma, kırıp dökme, harap etme, bozma. İLE/DEĞİL/YERİNE Bir konuya özgü yazıyı ya da yapıtı, değer bakımından gözden geçirme, eleştirme. )
- TAHRÎR ile TAKRÎR
( Yazma, kitabet, kompozisyon. İLE Yerleştirme, yerleştirilme. | Anlatma, ders verme. | Önerge. | Tapu dairesinde taşınmaz malını başkasına sattığını ya da ipotek ettiğini söyleme. )
( Bilginin tarihselleştirilmesi. İLE ... )
- TAHRİR[Ar.] ile YAZMA, KİTABET, KOMPOZİSYON
( Sahife dört kenarına çekilen çizgiye denir. )
- TAHRÎS[Ar.] ile TAHRÎS[Ar. < HIRS | çoğ. TAHRÎSÂT] ile TAHRÎZ[Ar. < HIRZ | çoğ. TAHRÎZÂT] ile TAHRÎŞ[Ar. çoğ. TAHRÎŞÂT]
( İçinde bir şey saklanılan nesne. Ambar. İLE Hırslandırma/hırslandırılma. İLE Kışkırtma, kışkırtılma. İLE Tırmalama, tırmalanma. | Yakış kaşındırma, azdırma. )
- TAHSİLDAR ile/ve/||/<> KUL OĞLANI
( ... İLE/VE/||/<> Vergi toplayan belediye tahsildarı. )
- TAHŞİYE[Ar. < HAŞY] ile TAHŞİYE[Ar. < HAŞYET]
( Hâşiye yazma. | Dipnot yazma, çıkma yapma. İLE Ürperme, ürpertilme. )
- TAHT değil BAHT
- TAHT ile/ve/değil/||/<>/< TABUT
- TAHTA[Fars.] ile AHŞAP[Ar.]
( Çeşitli işlerde kullanılmak üzere düz, enlice, uzun ve az kalın biçimde işlenmiş ağaç parçası. | Bu ağaçtan yapılmış olan. | Bu malzemeden oluşmuş yüzey, döşeme, ağaç. | Sebze bahçelerinde ayrılan küçük yer. | Kara tahta. | Çimlenen tohumlar için bahçede hazırlanan uzun tarh. İLE Ağaçtan, tahtadan yapılmış. | Ağaçtan, tahtadan yapılmış nesne. )
- TAHTACI ile TAHTACI
( Orman işletmelerinin izni doğrultusunda ağaçları işleyen, budayan, doğrayan kişi. İLE Özellikle Toroslarda yaşayan Aleviler'e verilen ad. )
- TAHTEŞŞUUR[Ar.] değil/yerine/= BİLİNÇALTI
- TAHZÎB[Ar. < HİZB] ile TAHZÎB[Ar. < HİZAB]
( Takım takım toplama. İLE Saç/sakal boyama. )
- TAHZÎL[Ar.] ile TAHSÎL[Ar. < HUSÛL] ile TAHZÎR[Ar.]
( Alçaltma, bayağılaştırma. İLE Ele geçme/geçirilme, hâsıl etme. | Vergi toplama. | İlim öğrenme. İLE ... )
- TÂİB[Ar. < TEVBE] ile TAYYİB/E[Ar.]
( Tövbe eden. | XVIII. yüzyılda, Lâle Devri'nde, şairlerin önderi sayılan şair. İLE İyi, güzel, hoş. | Hz. Muhammed'in, annesi Âmine'ye verdiği bir ad. )
- TAK ile TAK
( Tahta vb. bir şeye vurulduğunda ya da silah patlayınca çıkan tok ve sert ses. İLE Millî bayramlarda ya da önemli bir olayı anmak için düzenlenen şenliklerde, geçit yapılacak caddelere geçici olarak kurulan, yazılar ve çiçeklerle süslenen kemer. )
- TAKALLÜS[Ar.] değil/yerine/= KASILMA
- TAKANAK değil/yerine/= ALACAK/BORÇ | İLİŞKİ
- TAKARRÜP[Ar.] değil/yerine/= YAKINLAŞMA/YAKLAŞMA/YANAŞMA
- TAKAS[Ar.]/CLEARING[İng.] değil/yerine/= DEĞİŞTOKUŞ/DEĞİŞİM
- TÂKAT değil/yerine/= GÜÇ
- TAKAV ile AT NALI | NALBANT
- TAKAYYÜT[Ar.] değil/yerine/= BAĞLI OLMA
( Bağlı olma, bağlanma. | Üstüne düşme, özen gösterme. )
- TAKBİH[Ar.] değil/yerine/= KINAMA
( Çirkin görme, beğenmeme. | Kınama. )
- TAKDİM-TEHİR[Ar.]/METATEZ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= GÖÇÜŞME
( Bir sözcük ya da rakamlar içinde, birbirini izleyen iki sesbirimin/rakamın yer değiştirmesi. [Türkçe'de, daha çok, r ya da l ünsüzünün bulunduğu sözcüklerde, birinci hecenin başındaki ses, birbirinin yerine geçer. Kibrit > kirbit, çömlek > çölmek] )
- TAKDİM[Ar.] değil/yerine/= TANITMA
( Bir şeyi, karşılıksız olarak birine verme, sunma. | Tanıtma, tanıştırma. | Öne alma, önceye alma. )
- TAKDİR EDİLMEK ile/ve/<>/değil/yerine ANLAŞILMAK
- TAKDİR ETMEK ile/ve/<> SEVME(ME)K
( Sevmeyebilirsiniz fakat takdir edebilirsiniz![/etmelisinizdir!] )
( TO APPRECIATE vs./and/<> (NOT) TO LOVE )
- TAKDİR ile/ve DESTEK
( APPRECIATION vs./and SUPPORT )
- TAKDİR[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GERİBİLDİRİM
- TAKDİR ile/ve KUDRET ile/ve MAKDUR ile/ve KADER
- [önce] TAKDİR[Ar.] ve/sonra/||/<>/> TAKDİM[Ar.]
- BAŞARI GÖSTERGESİ:
TAKDİR (İLE) ile/ve/değil/yerine/< TAKLİT (İLE)
- TAKDİR ile/ve/<> TALTİF
- TAKDİR ile/ve/||/<> TASARRUF
- TAKDİR ile/ve TAYİN
- TAKDİR ile/ve/||/<> TEBRİK ile/ve/||/<> TALTİF
- TAKDİR ile/ve/<> TEŞHİS
- TAKDİRE ŞÂYÂN değil/yerine/= ÖVGÜYE DEĞER
- TAKDİR-İ İLÂHÎ ile/değil/ne yazık ki TAKDİR-İ "İDÂRÎ/SİYÂSÎ"
- TAKDİS[Ar.] değil/yerine/= KUTSAMAK
- TAHKİR >< TAKDİS ile/değil/yerine/<>/< TAKDİR
( ... >< Sadece, Allah içindir. İLE/DEĞİL/YERİNE/<>/< ... )
- TAKEOMETRE[Fr. < Yun.]
( Düzenlenmiş arazinin yüz ölçümünü bulup planını yapmaya yarayan alet. )
- TAKI:
SAHTE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GERÇEK
( Varsıl taksa bile "gerçek". İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Yoksul taksa bile "sahte". )
- TAKÎ değil/yerine/= DOĞRULUK İLKESİ
- TAKI ile TAKI
( Çoğunlukla evlenen ya da nişanlanan birine armağan olarak verilen küpe, bilezik, yüzük, zincir gibi şeylerin tümü. | Kadınların ziynet eşyası, asım takım. İLE Adın, başka bir sözcük ile ilgi kurmak üzere aldığı durum eki. | Tümceler ile sözcükler arasında ilişki kurmaya yarayan sözcükler. )
- TAKILMA ile/ve TIKANMA ile/ve TUTUKLUK | ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İKİLEM
- TAKILMA ile/ve/||/<> BÜYÜTME
( )
- TAKILMA ile/ve/||/<> KAFAYI BOZMA
- TAKILMAK ile/||/<> SARDIRMAK
- TAKILMAK ile/ve SATAŞMAK
- TAKILMAK ile/değil/yerine ÜSTÜNDE DURMAK/ÖNEMSEMEK
( Takılmayan[bilen], "takılma" demez; ancak ve ne yazık ki takılan[bilmeyen], "takılma" der. )
- TAKIM TAKIM
- TAKIM-TAKLAVAT
( Anlamını, bilenler bilir. )
itibariyle 29.456 başlık/FaRk ile birlikte,
29.431 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(99/119)