
M ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 29.456 başlık/FaRk ile birlikte,
29.431 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(119/119)
- ZİHİN YOĞUNLUĞU ile/ve LİBİDO DÜŞÜKLÜĞÜ
- ZİHİN ile/ve/değil/yerine BİRLEŞTİRİCİ/KAPSAYICI ZİHİN
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Koşullara karşı mücadele eden, başlangıçta düş kırıklığına uğrasa da zafere ulaşan, eylem halindeki sevgi. )
- ZİHİN ve/||/<>/> BİR(LİK)
- ZİHİN(/DÜŞÜNCE) ve/||/<> DİL ve/||/<> YAŞAM(/UZAY)
( Ne ki, dilinde, aynı zihninde; ne ki, zihninde, aynı dilinde! )
( Dil, ne kadar zengin; zihin, o kadar engin. )
( "Dilin, Zihin Yapısı ve Kültür Üzerindeki Etkileri" başlıklı yazıyı okumak için burayı tıklayınız... )
- ZİHİN ile/ve/<> FARKINDALIK
( Zihin, olaylarla ilgilenir, farkındalık ise zihnin kendiyle ilgilenir. )
( Zihin, her durumu ile kendini bilmelidir. )
( Zihnimizi içiyle dışıyla bilmedikçe, bağımlılıklar bizi terk etmeyecektir. )
( Zihin, iki halde bulunur; su gibi ve bal gibi. Su en ufak bir sallanışta titreşir, halbuki bal ne kadar karıştırılırsa karıştırılsın, hemen hareketsizliğe döner. )
( Yanılsamayı yaratan zihindir ve ondan kurtulan da zihindir. )
( Zihnin bize yardım edeceğinden değil fakat zihni iyi bilirsek, onun bizi sınırlamasından sakınabiliriz. )
( Başlangıçta önde gelenin zihin olması gerekir. )
( Zihin dili şekillendirir ve dil de zihne şekil verir. )
( Zihnin bilgisi gerçek bilgi değildir. )
( Zihne ait olan göreli olandır, onu bir "mutlak" haline getirmek hatadır. )
( Zihin, arzudan azade ve rahat olmalıdır. )
( Anlayan bir zihin, arzulardan ve korkulardan azâdedir. )
( Zihin yanlış anlar, yanlış anlama onun doğası gereğidir. )
( Zihin anlayamaz, çünkü zihin kavramak, tutmak ve devam ettirmek üzere eğitilmiştir. )
( Şimdiye kadar zihni bilen olarak kabul ettiniz, fakat öyle değildir. )
( Zihin, bizi imgelerle ve düşüncelerle tıkamakta ve onlar, bellekte yara izleri bırakmakta. )
( Zihin diye bir şey yoktur. Düşünceler vardır ve bunlardan bazıları yanlıştır. Yanlış olan düşünceleri terk edin, çünkü onlar sahtelerdir ve kendi hakkınızdaki görüşünüzü bulandırırlar. )
( Zihnin kurduğunu, zihin yıkmalıdır. )
( Sakin bir zihin, doğru bir idrak için şarttır, ki bu da kendini-biliş için gereklidir. )
( Zihin, karanlık ya da çalkantılıyken, kaynak fark edilmez. )
( Zihin, sakin olduğu zaman gerçeği yansıtır. )
( Zihin, telaş halinde olmadığı ve endişelerden uzak olduğu zaman sessizleşir ve sessizlik içinde, genelde kolay idrak edilemeyecek kadar süptil olan bazı şeylerin işitilebilmesi olanaklaşır. )
( Zihin, görebilmek için açık ve sessiz olmalıdır. )
( Zihin yatıştırıldığında ve artık iç âlemi rahatsız etmediğinde, gövde yeni bir anlam kazanır ve onun değişimi hem gerekli hem olanaklı hale gelir. )
( Zihin tamamen hareketsiz olduğu zaman, erir, yalnızca gerçek kalır. )
( Zihninizi ya da gövdenizi değiştirebilirsiniz fakat değişmiş olan sürekli sizin dışınızda olan bir şeydir, kendiniz değil. )
( Zihin ve gönül olgunluğu vazgeçilmez gerekliliktir. )
( Durgun ya da huzursuz olan zihindir, siz değilsiniz. )
( Cildinizin dış tarafındaki dünya ile iç tarafındaki dünyayı birbirinden ayıran ve onları karşıt konumlara getiren sizin zihninizdir. )
( Dünyayı projekte eden zihin onu kendi tarzında renklendirir. )
( Zihni huzursuz eden arzular ve korkulardır. )
( Sürekli düşünmek, zihninizi yıpratır ve bozar. )
( Zihninizi durmadan çalıştırmayın. )
( Zihin, büyük bir işçidir ve dinlenmeye gereksinimi vardır. )
( Zihninizi toparlayıp güçlendirin, göreceksiniz ki düşünceleriniz ve duygularınız, sözleriniz ve eylemleriniz sizin iradeniz yönünde hizaya gireceklerdir. )
( Onun istekleri sayısız ve sınırsızdır. Zihninizi büyük dikkatle, sebatla gözlemleyin, çünkü tutsaklığınız da özgürlüğünüzün anahtarı da onda yatar. )
( Elbette ki gövdemizi ve zihnimizi işletelim fakat onların bizi sınırlamasına izin vermeyelim. )
( Tüm gereksiniminiz sakin bir uyanıklığı koruyarak kendi gerçek doğanızı araştırmaktır. )
( Tüm yapılması gereken, Öz ile özdeşliğinin farkına varılabilmesi için zihni arındırmaktır. )
( Tüm gereksiniminiz sadece sakin bir zihindir. )
( Zihninize, tarafsızlıkla bakın, bu onu sakinleştirmeye yeter. )
( Zihin, aşırı meşguliyetlerden uzak tutulduğu zaman sakinleşir. )
( Sessizlikten başka hiçbir belirli düşünce zihnin doğal hali olamaz. )
( Zihnin ötesinde tüm farklar biter. )
( Zihnin ötesindesiniz fakat zihninizle bilirsiniz. )
( Zihin, hazır olur olmaz güneş onun içinde parlar. )
( Zihninizi yatıştırın ve arındırın, berraklaştırın, o zaman kendinizi gerçekte olduğunuz gibi göreceksiniz. )
( Zihniniz sakinleştiğinde öteki herşey gereğince ve doğru biçimde gerçekleşecektir. )
( Kişinin kendi gerçek doğasına nüfuz etmesini engelleyen şey, zihnin zayıflığı, duygusuzluğu ve süptil olanı atlayıp sadece kaba olan üzerinde odaklanmasıdır. )
( Zihninizi durdurun ve sadece OLun! )
( Kendinizi her şey ve her şeyden öte olarak bilmenize engel olan, belleğe dayanan zihindir. )
( Kendiniz olarak imgelediğiniz kişiyi, zihninizde algıladığınız dünyanın bir parçası olarak görün ve zihninize dışarıdan bakın, çünkü siz zihin değilsiniz. )
( Kendi zihninizi anlayın, böylece onun sizin üzerinizdeki bağlayıcılığı son bulacaktır. )
( Öz varlığınız olmanız için zihnin ötesine geçmeniz, kendinizi bulmanız gerekir. )
( Zihnin ötesine geçmek için sessiz ve sakin olmak zorundasınız. )
( Zihninizin aynasında imgeler görünür ve kaybolurlar. Ayna kalır. )
( Zihni, olması gereken yerde ve kendi işiyle meşgul tutarsanız, bu zihnin kurtuluşudur. )
( Yapmaya çalışacağımız şey, gerçek olanı anlamak için zihni uygun duruma getirmektir. )
( Dünya, zihnin sadece yüzeyidir ve zihin sonsuzdur. )
( Düşünceler dediklerimiz, zihnin yüzeyindeki dalgacıklardır ancak. )
( Her şeyin sizin zihninizde olduğunu, sizin zihinden öte olduğunuzu ve gerçekten yalnız başınıza olduğunuzu ne zaman idrak ederseniz, işte o zaman her şey sizsiniz. )
( Bağımsız, yaratılmamış, ebedi ve değişmez ama yeni ve taze olan, zihnin ötesidir. )
( Resim, ressamın zihninde ve resmin içinde; resim, ressamın zihnindeki resmin içindeki ressamın zihninde! )
( Zihninizi düzene koyun, doğrultun, herşey düzelecektir. )
( Kendinizi bilmeyi engelleyen yalnızca zihindir. )
( Mind is interested in what happens, while awareness is interested in the mind itself.
The mind must know itself in every mood.
What is of the mind is relative, it is a mistake to make it into an absolute.
The mind exists in two states: as water and as honey. The water vibrates at the least disturbance, while the honey, however disturbed, returns quickly to immobility.
It is the mind that creates illusion and it is the mind that gets free of it.
Not that the mind will help you, but by knowing your mind you may avoid your mind disabling you.
The mind cannot understand, for the mind is trained for grasping and holding.
For it is the mind that is primary in the beginning.
The mind shapes the language and the language shapes the mind.
To keep the mind in its own place and on its own work is the liberation of the mind.
There is no such thing as mind. There are ideas and some of them are wrong. Abandon the wrong ideas, for they are false and obstruct your vision of yourself.
When the mind is dark or turbulent, the source is not perceived.
What the mind has done the mind must undo.
The mind misunderstands, misunderstanding is its very nature.
All else will happen rightly, once your mind is quiet.
Ripeness of heart and mind is indispensable.
You took the mind for the knower, but it is just not so.
The mind clogs you up with images and ideas, which leave scars in memory.
It is the mind that is dull or restless, not you.
It is your mind that has separated the world outside your skin from the world inside and put them in opposition.
The mind that projects the world, colours it its own way.
It is desires and fears that make the mind restless.
Constant thinking makes the mind decay.
Do not keep your mind busy all the time.
Mind is the great worker and it needs rest.
Collect and strengthen your mind and you will find that your thoughts and feelings, words and actions will align themselves in the direction of your will.
You may change your mind or your body, but it is always something external to you that has changed, not yourself.
It's appetites are numberless and limitless. Watch your mind with great diligence, for there lies your bondage and also the key to freedom.
When you are not in a hurry and the mind is free from anxieties, it becomes quiet and in the silence something may be heard which is ordinarily too fine and subtle for perception.
The mind must be open and quiet to see.
When the mind has been put to rest and disturbs no longer the inner space (chidakash), the body acquires a new meaning and its transformation becomes both necessary and possible.
All you need is to keep quietly alert, enquiring into the real nature of yourself.
When it is motionless through and through, it dissolves and only reality remains.
A quiet mind is all you need.
Look at your mind dispassionately; this is enough to calm it.
When the mind is kept away from its preoccupations, it becomes quiet.
You are beyond the mind, but you know with your mind.
As soon as the mind is ready, the sun shines in it.
Calm and clarify your mind and you will know yourself as you are.
Understand your own mind and its hold on you will snap.
To go beyond the mind, you must be silent and quiet.
What prevents the insight into one's true nature is the weakness and obtuseness of the mind and its tendency to skip the subtle and focus on the gross only.
Stop your mind - and just be.
What prevents you from knowing yourself as all and beyond all, is the mind based on memory.
Just see the person you imagine yourself to be as a part of the world you perceive within your mind and look at the mind from the outside, for you are not the mind.
To be what you are, you must go beyond the mind, into your own being.
What we are trying to do here is to bring our minds into the right state for understanding what is real.
The world is but the surface of the mind and the mind is infinite.
What we call thoughts are just ripples in the mind.
What is independent, uncreated, timeless and changeless, and yet ever new and fresh, is beyond the mind.
The picture is in the mind of the painter and the painter is in the picture, which is in the mind of the painter who is in the picture!
It is your mind's attitude that determines what he is to you. )
( MIND vs./and/<> AWARENESS )
- ZİHİN ile FİKİR/YORUM
( Fukarâ ise ukalâ olur. )
- ZİHİN ile HARİÇ ile NEFS EL-EMR
- ZİHİN ve/||/<> KALP/GÖNÜL
( Eril. VE/||/<> Dişil. )
( Dışa açıktır. VE/||/<> Herkese ve her zaman açılmaz/açılmamalıdır. )
( Karanlık, dipsiz uçurumu yaratır. VE/||/<> Tüm sınırları aşıp geçer. )
( "Olmaz"ından öte olmaz, zihninden öte konmazın yok! )
( Kendimizi yönetmek üzere... VE/||/<> Başkalarını yönetmek üzere... )
( ÂB-GÎNE: Sevgilinin kalbi. )
- ZİHİN ve/||/<> PARAŞÜT
( İkisi de açık olmadığı sürece bir işe yaramaz. )
- ZİHİN ile/ve/||/<> PARAŞÜT
( Zihin, paraşüt gibidir. Açık değilse işe yaramaz. )
- ZİHİN/ANLIK ile/ve/=/||/<> ZAMAN
( Düşünce ve zihnin, kişinin üzerinde olması DEĞİL/YERİNE kişinin düşüncelerini ve zihnini/n üzerinde olması/olabilmesi, yönetebilmesi. İLE/VE/=/||/<> Zamanın, kişinin ve yaşamın üzerin(d)e olması/devrilmesi. DEĞİL/YERİNE Kişinin, zamanın/ı/n ve yaşamın/ı/n üzerinde olması/olabilmesi, yönetebilmesi. )
- ZİHİNDE:
OLGU değil [ya] NESNE [ya da] OLAY
- YORULMA:
ZİHİNDE ile/ve/||/<> GÖVDEDE
( Uyku kaçar. İLE/VE/||/<> Uyku gelir. )
( Yeterince düşünmekten kaçmak ve/ya da uykunuzun gelmesini istiyorsanız, fiziksel işler yapınız, (daha çok) hizmet ediniz. )
- ZİHİNLE KONUŞMAK ile/ve/değil/yerine/<> "KALBİNLE" BAKMAK
- ZİHİN/LER ve/<> GÜNEŞ
( Kırık ayna parçaları. VE/<> Bütünlük. )
- ZİHİNSEL ENGELLİ/LİK ile/ve DÜŞÜNME ENGELLİ/LİK
( Hastalık/ta. İLE/VE Olumsuz alışkanlık/ta. )
( Bazı bireylerde. İLE/VE Toplum(lar)da. )
- ZİHİNSEL SEZGİ ile/ve/değil AKILSAL SEZGİ
( Zihin, fukarâ olursa akıl, ukalâ olur. )
- ZİHİNSEL YALNIZ/LIK ile GÖVDESEL(BEDENSEL) YALNIZ/LIK
( Adam adama yük değil, can gövdeye mülk değil. )
( "Ben Gövde'yim" düşüncesinin ötesine geçelim! )
( Yalnızlık çekmenize gerek yok. )
( Tek başına olsa da bir ağaç kadar sağlam durabilmeli ve yaşamı neşeyle algılamalıdır. )
( LONELINESS vs. SOLITUDE/ALONE
Go beyond the l-am-the-body idea.
You need not feel alone. )
- ZİHN-İ DAKÎK ile/ve/||/<>/>/< ZİHN-İ RAKÎK
- ZİHNİ ve GÖNLÜ:
DAR OLAN ile/değil/yerine/>< ZENGİN OLAN
( Dünyayı da sunsan, "Daha yok mu?" der. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kuru ekmek de versen, şükreder. :) )
( Yüzünü asar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yüzü güler. :) )
- ZİHNİ YORMAK ile/değil/yerine ZİHNİ ZORLAMAK
( Körü körüne zorlukların üstüne gitmek şanssızlığa yol açar. Uyumlu zaman koşullarını beklerken gelişmelerle mutlu olun. )
- ZİHNİN ALTINDA EZİLİRSEK ile/değil/yerine/>< ZİHNİ AŞABİLİRSEK
( Deli oluruz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Veli oluruz. )
- ZİHNİN BURUŞMASI ile/değil/>< TENİN BURUŞMASI
( "Heyecanımızdan vazgeçmemizle".[Olmamalı!] İLE/DEĞİL/>< Yıllarla.[Olabilir.] )
- ZİHNİN:
"DOLULUĞU" ile/ve/değil/yerine/||/<> "YÜKLÜLÜĞÜ"
- ZİHNİN: "KÖLESİ OLMAK" değil/yerine/>< USTASI OLMAK
- ZİHNİN/AKLIN, ONA ...:
KAYMASI/KAYAR ile/ve/||/<>/> KAÇMASI/KAÇAR
- ZİHNİN OYUNLARI ve NEFSİN TERBİYESİ
- ZİHNİN VE YAŞAMIN:
ARINARAK DÖNÜŞMESİ ile/ve/||/<> DÖNÜŞEREK ARINMASI
- ZİHNİNDE ve/=/||/<>/>/< DİLİNDE
( Ne ki, var zihninde; aynı var dilinde!
Ne ki, var dilinde; aynı var zihninde! )
- ZİHNİNİ ...:
"YORMAK" değil KULLANMAK
- ZİHNİYET ile/ve/<> NİYET
- ZİHNİYET ile YAKLAŞIM
- ZİKR:
ŞERİAT'TA ile/ve RUHULLAH'TA
( Etmezsen olmaz. İLE/VE "Edersen olmaz." )
- ZİL[Fars. :Alt.] ile GONK[Malezya dilinden]
( ... İLE Keçe ya da bez kaplı bir tokmakla vurularak titreşmesi sağlanan bir kurstan oluşan vurgulu çalgı. )
- ZİL'DE:
PARMAK ZİLİ ile/ve ZİLLİ MAŞA (ARAP)[Çankırı sohbet toplantılarında elden ele özel ezgisi ve gezdirme uygulamalarından.]
- ZİLLET ile/değil/yerine/>< İZZET
( Hor görülme. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Büyüklük, yücelik, ululuk. )
( Hor görmeyi/göstermeyi[zilleti] "olağan/alışıldık" duruma getirmiş kişiler, izzetli kişilerden rahatsız olur ve onlara hakaret eder. )
( Eğer ahlâksızlığı meşrûlaştırmakla ilgili çabası olan için ahlâklı olanlar rahatsızlık verici olur. )
( Belirli düzen ve disiplinlerde "yaşayamayanlar" için düzenli olanlar, düşmandır. )
- ZİLLET ile/değil/yerine/>< MİLLET
- ZİLLET ile TENEZZÜL
- ZIMAR ile ZIMÂR
- ZİNCİRİN GÜCÜ ile/ve/||/<>/< ZAYIF HALKA
( Zincirin gücü, en zayıf halkası kadardır. )
- ZİNCİRLEME TASIM = KIYAS-I MÜSELSEL = SORITES[İng., Yun.] = SORITE[Fr.] = KETTENSCHLUSS[Alm.]
- ZİNDE[Fars.] değil/yerine/= DİNÇ/DİRİMLİ/DİRİ/SAĞLAM
- ZİNDE[Fars.] ile/ve/||/<>/> İZİNDE
- ZİNDE/LİK[Fars.] değil/yerine/= DİNGİN/LİK, DİNÇ/LİK
- ZINDIK KOKLATMAMAK değil ZIRNIK KOKLATMAMAK
- ZIP ÇIKTI ile/ve/||/<> NEV ZUHUR
- ZIPKIN GİBİ ile/ve/||/<> DİPÇİK GİBİ
- ZIPLAMALI!
- YÜRÜMEK:
ZIPLAYARAK değil YAYLANARAK
- ZÎR[Ar.] ile ZÎR[Ar.]
( Sazın en ince teli. İLE Alt, aşağı. | Tîz perde. )
- ZİRÂAT değil/yerine/= TARIM
- ZİRAAT ile/ve ZANAAT
- ZIR/DELİ ile/değil DÂHİ
( Kişilerin/toplumun anlayamadıkları ve/ya da kabul edemedikleri. İLE/DEĞİL Deliliğini, topluma kabul ettire(bile)n. )
(
Özellikle sözlük çalışması, dilin önemi, bireyin farkı ve değeri, yaşam hakkı, aşk, dostluk, psikoloji, ümit, hizmet, hukuksal süreç bağlamında ve daha çoğu bireysel (||/<>) toplumsal düşünce, duygu ve değerler açısından izlenilmesi gerekli olan, gerçek bir yaşam öyküsünün işlenilmiş olduğu
etkileyici, ilginç ve harika bir film. )
- ZİRKON[Fr.] ile ZİRKONYUM[Fr. < Lat.]
( Zirkonyum'un doğal durumda bulunan en önemli bileşiği. Renkszi, sarı, yeşil, kahverengi türleri olan, doğal ve saydam, değerli taş. | Ergime noktası 2700 °C'ye yaklaşan, ateşe çok dayanıklı, beyaz renkli, katı, zirkonyum bileşiği. ZrO2 İLE Atom sayısı 40, atom ağırlığı 91,22, yoğunluğu 6.25 olan, siyah toz biçiminde bir öğe. Simgesi: Zr )
- ZİRKONYUM ile/ve/<> HAFNİYUM[< HOFNIA: Kopenhag kentinin önceki adı]
( Atom numarası 40, atomik ağırlığı 91.22, ergime sıcaklığı 1852 °C, kaynama sıcaklığı 4377 °C, yoğunluğu 6.5 g/cm³, kütle numarası87-97 arasında izotopları bulunan, beta ve gama yayınlayan, 63 gün yarılanma süreli, 95 kütle numaralı izotoplu [Zr95] petrol boru hatlarında, izleyici olarak kullanılan, ısıl [0.0253eV enerjili ya da 2200 m/s hızlı] nötronlar için soğurma etki kesiti çok düşük [185mb], saçılma etki kesiti büyük [6.4b] olduğundan, reaktörlerde yakıt kılıfı [zarfı] malzemelerinde yavaşlatıcı olarak kullanılan ve suda çözünmeyen, derişik asitlerde çözünen, cevherlerinde hafniyumla birlikte bulunan, beyazımtrak-gri metal. [Simgesi: Zr]
İLE/VE/<>
Atom numarası 72, atomik ağırlığı 178.49, kütle numarası 166-184 arasında izotopları bulunan, ancak 176 [%5.21], 177 [%18.56], 178 [%27.1] kütle numaralı izotopları tam kararlı, 179 [%13.75] ve 180 [%35.22] kütle numaralı izotopları da iç dönüşümlerde kararlı duruma geçen, ergime sıcaklığı 2231 °C, kaynama noktası 4602 °C, yoğunluğu 13.3 g/cm³ olan, ısıl [0.0253eV enerjili ya da 2200 m/s hızlı] nötronlar için soğurma etki kesiti yüksek [102b], saçılma etki kesiti küçük [8b] olduğundan, reaktör denetim çubuklarında kullanılan, doğada zirkonyum cevheriyle birlikte bulunan ve ona çok benzeyen, beyaz metalik öğe. [Simgesi: Hf] )
- ZIRVA ile ZIRVA[Fars. < ZİRE-BÂ] ile/değil/yerine/>< ZİRVE/DORUK
( Zirvelerin, zırvalar ile işi olmaz. )
( Saçma, saçma sapan, boş, anlamsız söz. İLE Nohut ve çeşitli meyveler yapılan bir tür yemek. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Dağın/tepenin en üst noktası. | Bir işte ulaşılan en üst aşama. )
- ZIRVA/LAMAK ile SAÇMA/LAMAK
( TO TALK NONSENSE/ROT vs. TO BULLSHIT )
- ZIT/KONTRAST değil/yerine/= KARŞIT
- [ne yazık ki]
"ZITLAŞMA" ile/ve/değil İNATLAŞMA
- ZİYÂ[Ar.] değil/yerine/= IŞIK/AYDINLIK
- ZİYÂ[Ar.] ile/ve/||/<>/> NUR[Ar.] ile/ve/||/<>/> ŞUA ile/ve/||/<>/> TAYF
( Güneşin ışığı. İLE/VE/||/<>/> Ayın ışığı. İLE/VE/||/<>/> Devinen ışık. İLE/VE/||/<>/> Güneşin yoğunlaşan ışığı.[Bulutun arasından bir boru gibi düşen ışık.] )
( Celâl. İLE/VE/||/<>/> Celâl ve cemâl. İLE/VE/||/<>/> ... İLE/VE/||/<>/> ... )
- ZİYÂDE[Ar.] değil/yerine/= ÇOK, DAHA ÇOK | ARTMA, ÇOĞALMA | ARTAN, FAZLA KALAN | ÇOK BOL | AŞIRI, FAZLA
- ZİYÂDE[Ar.] değil/yerine/= ÇOK/DAHA ÇOK
- ZİYAN ve HÜSRAN
- ZİYARET:
"BASKIN" ile/değil SÜRPRİZ
- ZİYARET ETMELİ!
- ZİYÂRET değil/yerine/= GÖRMEYE/GÖRÜŞMEYE GİTME
- ZİYARET ve/<> ZEVK
( Fânî. VE/<> Bâkî. )
- ZİYÂRET[Ar.] ile/ve/||/<>/> ZİYÂFET[Ar.]
- ZİYÂRETGÂH = TÜRBE
- ZİYARETİN, "KISA"SI MAKBULDÜR ile/ve/değil/||/<>/< ZİYARETİN, "KISAS"I[KARŞILIKLI OLANI] MAKBULDÜR
- ZOMBİ ile FELSEFÎ ZOMBİ
- ZONTA[Yun.] ile ZORBA[Fars. < ZORBAZ]
( Kaba ve kültürsüz kişi. İLE Güç gösterisi yapan, ağırlık kaldıran sporcu. )
- ZOR BELÂ değil/yerine/= GÜÇLÜKLE
- ZOR İŞ değil AZ COŞKU/AŞK
- ZOR ZAMANDA, YALNIZ BIRAKMAK değil/yerine/>< GEREKSİNİM ANINDA, YANINDA OLMAK
- ZOR/ZORLUK/ZAHMET/MÜŞKÜLAT[Ar.] değil/yerine/= ÇETİNLİK/GÜÇLÜK/KIYINLIK
- ZOR ile/ve/değil/yerine DÜŞÜK OLASILIKLI
( İSTİBAT: Olmasını uzak görme, olasılık vermeme. )
- ZOR değil/yerine/< KOLAY DEĞİL
( NOT EASY instead of DIFFICULT )
- ZOR ile/ve ZORLA(N)MA!
( İse sev! İLE/VE Sevmiyorsa.
[Zor ise sev, sevmiyorsa zorlama!] )
- ZORA DAYANAMAYAN/LAR ile/>< ÖDÜLE "DAYANAMAYAN/LAR"
- [ne yazık ki]
ZORA GELEMEMEK ile/ve/değil/||/<>/< "KONFOR"
- [ne yazık ki]
ZORA KOŞMA ile/ve/||/<> "YOKUŞA SÜRME"
- ZORBA[Fars. < ZURBÂZ] ile/ve/||/<> ZALİM[Ar.]
( Gücüne güvenerek buyruğu altında bulunanlara söz hakkı ve davranış olanağı tanımayan "kişi". İLE/VE/||/<> Acımasız ve haksız davranan, zulmeden. )
- ZORBA ve/< ZORDA
- [ne yazık ki]
ZORBALIK ile/ve/değil/<>/> AKRAN ZORBALIĞI
- ZORLA GÜZELLİK OLMAZ değil ZORLAMAYLA/ZORLAYARAK, GÜZELLİK OLMAZ
- ZORLAMA ile/ve/||/<> ABARTI
- ZORLAMA ile/ve DAYATMA
- ZORLAMA ile KANIRTMA
( COMPULSION vs. TO BEND, TO FORCE BACK )
- ZORLAMA(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖNERİDE/TEKLİFTE CİDDİYETİ VURGULAMA/PEKİŞTİRME
- ZORLAMA[Azr.] = TECAVÜZ[Tr.]
- ZORLAMA ile ZORBALIK
- ZORLAMA ile/ve/değil/< ZORUNDA BIRAKMA
- ZORLAMA ile/ve/değil/yerine/<> ZORUNLULUK
( Kişilerde/insanda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Doğada. )
- ZORLAMAK ile/ve/||/<> HIRPALAMAK
- ZORLAMAK ile SIKIŞTIRMAK
- ZORLAMAK ile/değil/yerine "ÜZERİNE GİTMEK"
- ZORLAMAK ile/ve/||/<>/> ZORTLAMAK
- ZORLANARAK ile/değil ZORLAYARAK
- ZORLANMA ve/||/<>/> DEĞİŞİM
( Kişiyi zorlamıyorsa, değiştirmeyecektir. )
( If it doesn't challenge you, it won't change you. )
( CHALLENGE and/||/<>/> CHANGE/ALTERATION )
- ZORLANMA ile SIKINTI
- ZORLANMAK ve/fakat/||/<>/>/< KAÇMAMAK
- ZORLAŞTIRMAK değil ZORLAMAK
- ZORLAYICI ve/<> EĞLENCELİ
( İş zorlayıcı, zorlayıcı olan ise eğlenceli olmalı/olabilmelidir. )
- ZORLAYICI/LIK ile YOL KESİCİ/LİK
- ZORLUK" ile/değil GELİŞİM/GELİŞME
- ZORLUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ZORLANMA
( Dışarıda/ki/ler/de. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< İçeride/ki/ler/de/n. )
- ZORLUKLAR KARŞISINDA:
"PES ETMEK" ile/değil/yerine/>< OLGUNLAŞMAK
- ZORLUKLARA/SIKINTILARA:
KATLANMAK ile/ve/||/<> AYAK UYDURMAK
- ZORLUKLARI:
"ÜSTLENMEK" ile/ve/değil "GÖĞÜSLEMEK"
- ZORUMA GİDİYOR ile AĞIRIMA GİDİYOR
- ZORUNDA DEĞİL/İM ile/değil/yerine/>< ZORUNLULUĞU YOK/OLMAZ
- ZOR(UN)DA KALMAMIŞ/LIK ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> ÇOCUK KALMIŞ/LIK
- ... ZORUNDA MIYIM? ve/||/<> HAKSIZ MIYIM?
( [ne yazık ki] İkisi de bilgisiz/bilinçsiz ve çıkarcı kişilerin kullandığı, sıradan sözlerdir. )
- ZORUNLU DOĞRU ile/ve ZORUNLU YANLIŞ
- ZORUNLU HAREKET ile/ve/değil ZORLAMALI HAREKET
- ZORUNLU KOŞUL(OLMAZSA OLMAZ) = CONDITIO SINE QUA NON
- ZORUNLU NEDEN ile/ve/||/<> YETERLİ NEDEN
( Yetinilenler. İLE/VE/||/<> ... )
- ZORUNLU (ÖNERME) = ZARURİYE-İ MUTLAKA = APODICTIC[İng.] = APODICTIQUE[Fr.] = APODIKTISCH[Alm.] = APODEIKTIKOS[Yun.]
- ZORUNLU "RIZÂ" ile/değil/yerine/>< GÖNÜLLÜ RIZÂ
- SÜKÛT:
ZORUNLU(ZARÛRÎ) ile/ve/<> DOĞAL(TABİÎ)
- ZORUNLU SÜREÇ ile/ve/değil ZORUNLULUK İÇEREN SÜREÇ
- ZORUNLU = NECESSARY[İng.] = NÉCESSAIRE[Fr.] = NOTWENDIG[Alm.] = NECESSARIA[Lat.]
- ZORUNLU ile/ve/<> SORUNLU
- ZORUNLU ile ZORLAYARAK/ZORLANARAK
- ZORUNLU ile/ve/değil ZORLAYICI
- ZORUNLULUK AHLÂKI ile/ve VAROLMA AHLÂKI
( MORALS OF OBLIGATION vs./and MORALS OF EXISTENCE )
- ZORUNLULUK ile/ve/değil/||/<>/>/< AŞKINLIK
- ZORUNLULUK ile/ve/değil/yerine/<>/< BAĞLAYICILIK
- ZORUNLULUK ve/||/<>/> GÜZELLİK
( Bazı/çoğu zorluk ve/ya da zorunluluklar, bazı/bazen güzelliklere yönelebilir ve/ya da dönüşebilirler. )
- ZORUNLU/LUK ile/değil/yerine İHTİYÂR
- ZORUNLU/LUK / ZARÛRÎ ile/değil/yerine/=/< KAÇINILMAZ/LIK
- ZORUNLULUK ile/ve/değil/yerine/||/<> KENDİLİĞİNDENLİK
- ZORUNLULUK ile/ve KURALLILIK
( COMPULSORY vs./and REGULARNESS )
- ZORUNLULUK ile MANTIK
- ZORUNLULUK ile/ve/||/<> MANTIKSAL ZORUNLULUK
- ZORUNLULUK ile OLMAZSA OLMAZ
( OBLIGATION vs. IF NOT HAPPENS, NOTHING HAPPENS
... ile CONDITIO SINE QUA NON )
- ZORUNLULUK ile/değil/yerine/||/<>/>/>< SAMİMİYET
- ZORUNLULUK ile TANITLAMA
- ZORUNLU/LUK ile/ve/değil/yerine/<> TUTARLI/LIK
- ZORUNLULUK ile/ve/<> YASALILIK
- ZORUNLULUK ile/ve/||/<> ZAMAN ile/ve/||/<> ÜMİT
( En güçlü. [Çünkü, her şeye boyun eğdirir.] İLE/VE/||/<> En bilge. [Çünkü, her şeyi öğretir.] İLE/VE/||/<> En yaygın. [Çünkü, hiçbir şeyi olmayan bir kişide bile vardır.] )
- ZORUNLULUK = ZARURET = NECESSITY[İng.] = NÉCESSITÉ[Fr.] = NOTWENDIGKEIT[Alm.] = NECESSITAS[Lat.] = NECESIDAD[İsp.]
- ZORUNLU/ŞER'Î İLİMLER ile/ve/<> ZORUNLU/ŞER'Î OLMAYAN İLİMLER
( USÛL | FÜRÛ | MUKADDİMÂT | MÜTEMMİMÂT ile/ve MAHMUD | MEZMÛM | MÜBAH )
- ZÜBÜK ve/||/<> PIRT
( )
- ZUHURUNUN ŞİDDETİNDEN ALGILANAMAMA
- ZÛLÂ'[Ar.] ile ZULA[Tr. argo]
( Hayvanların ayaklarında çıkan ve hayvanı aksatan bir hastalık. İLE Saklama yeri. | Saklanılan nesne/şey. )
- ZÜLCENAHEYN:
İLİM ve/ HİKMET ve/ AŞK ve/ MUHABBET
- ZÜ-L-CENÂH-I MÜCELLED[Ar.] ile ...
( Abalı memeliler. | DERMAPTÈERES[Fr.] )
- ZÜ-L-CENÂH-I SÂBİH[Ar.] = PLEURONECTES[Fr.] = ...
( Yanyüzergiller. )
- ZÜLFEKAR[ZÜLFİKAR değil!][Ar.] ile/değil ZÜLFİYÂR
( Hz. Muhammed'in, Hz. Ali'ye armağan ettiği ucu çatallı kılıç.[Hz. Ali'nin kahramanca kullanmasıyla ün kazanmıştır.] İLE/DEĞİL Sevgilinin saçı/zülfü[yüzün iki yanından sarkan saç lülesi. | Sevgilinin saçı.] | Çıkar/menfaat. )
- ZÜLL[Ar.] değil/yerine/= ALÇALMA, HORLUK, HAKİRLİK, ZİLLET
- ZÜLL[Ar.] ile ZULM[Ar.]
( Utanç verici, küçültücü davranış. | Alçalma, horluk, hakirlik. İLE Bir şeyi, kendi yerinden başka bir yere koyma. | Haksızlık, eziyet. )
- ZULM[Ar.] ile BAĞY[Ar.]
( Bir şeyi, kendi yerinden başka bir yere koyma. | Haksızlık, eziyet. İLE Hakkı olunmayan bir şeyi zor kullanarak ve ihtirasla istemek. )
- ZULM ile/ve/değil/yerine/<>/< CEBR
- [ne yazık ki]
!ZULM ile/ve/||/<> !DALKAVUKLUK
( [ne yazık ki] "Küçük gördüklerine." İLE/VE/||/<> "Büyük gördüklerine." )
- ZULMÂNÎ PERDELER ile NÛRÂNÎ PERDELER('İ)
- ZULMÂNİ ZEVKLER ile NURÂNİ ZEVKLER
( Fesat, Yalan, Hile. İLE Sayılmak, Sevilmek, Hayır Hasenat. )
- ZULMET/DÜCÂ ile KARANLIK
- ZULMETMEK değil/yerine/= KIYINÇ YAPMAK
- ZULÜM/GADİR[Ar.] değil/yerine/= !KIYGI/KIYIN
- ZULÜM/ZÂLİM ile ADÂLETTEN UZAKLAŞMAK/UZAKLAŞAN | BİR ŞEYİN YERİNDE OLMAMASI
( ADALETTEN UZAKLAŞMAK/UZAKLAŞAN | BİR ŞEYİN YERİNDE OLMAMASI )
- ZULÜM ile EZİYET
- ZULÜM ile/ve/değil/||/<> İHMALKÂRLIK
- ZULÜM ile KAHR
( Dışarıdan. İLE İçeriden. )
- ZULÜM[Ar.] değil/yerine/= KIYINÇ
- ZULÜM ve/=/||/<> RÜŞVET
- ZULÜM değil/yerine/>< ŞEFKÂT
( İlimsiz şefkat, zulümdür. )
- ZULÜM[Ar.] ile SİTEM[Ar.]
( Bir şeyi, kendi yerinden başka bir yere koyma. | Haksızlık, eziyet. İLE Zulüm, haksızlık. | Eziyet. | Çıkışma. )
- ZULÜM ile/<>/>< "ZEVK"
( Eziyet, başkaları tarafından kendinize/birine yapılmış/yapılıyor ise. İLE/<>/>< Eziyeti, kendi, kendine yapıyor ise/niz. )
- ZUNÛN ile/ve/||/<> ŞUKÛK ile/ve/||/<> SÜKÛN ile/ve/||/<> SÜKÛT
( Bilgide[malûmâtta]. İLE/VE/||/<> Uygulanan bilgide[marifette]. İLE/VE/||/<> (B)ilimde. İLE/VE/||/<> Bilgelikte[irfânda]. )
- ZÛR[Ar.] ile KEZİB[Ar.] ile BÜHTÂN[Ar.]
- ZURNANIN ZORT DEDİĞİ YER ile DANANIN KUYRUĞUNUN KOPTUĞU YER
- ZÜRRİYET[Ar.] değil/yerine/= DÖL/SOY
itibariyle 29.456 başlık/FaRk ile birlikte,
29.431 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(119/119)