
M ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 29.456 başlık/FaRk ile birlikte,
29.431 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(76/119)
- MÜSTAHREC[Ar. < HURÛC] ile MÜSTAHRİC[Ar. < HURÛC]
( Çıkarılmış, bir şeyden çıkarılmış, alınmış, bir kitaptan alınmış, istihrâç edilmiş. İLE Çıkaran, istihrâc eden. | Simgeden, anlam çıkarma gücünde olan. )
- MÜSTAHSİL[Ar. < HÂSIL | çoğ. MÜSTAHSİLÎN] ile MÜSTAHSİR[Ar.]
( Yetiştiren, yetiştirici, üretici, istihsâl eden, husûle getiren. İLE Yorulup halsiz düşen. )
- MÜSTAHZAR[Ar. < HUZUR] ile/ve/||/<>/>/< MÜSTAHZIR[Ar.]
( Hazırlanmış, huzura getirilmiş, istihzar edilmiş. | Zihinde tutulmuş. İLE/VE/||/<>/>/< Hazırlayan, istihzar eden. )
- MÜŞTÂK[Ar. < ŞEVK] ile MÜŞTAKK[Ar. < ŞAKK]
( İştiyaklı, özleyen, göreceği gelen, can atan. İLE Başka bir sözcükten çıkmış, türemiş, türeme. )
- MÜSTAKBEL[Ar. < KABL] ile MÜSTAHKİM[Ar. < KABL | çoğ. MÜSTAKBİLÎN]
( Karşılanan, istikbal edilen. | Önde bulunan, ilerideki, gelecek. | Gelecek zaman, istikbal sîgası. İLE Karşılayan, istikbâl eden. | Kıbleye dönen. )
- MÜSTAKÎL[Ar.] ile MÜSTAKİLL[Ar. < KILLET]
( Pazarlığın bozulmasını isteyen. İLE Başlı başına, kendi başına, kendin kendine, ayrıca, bağımsız. )
- MÜSTAKİLL[< KILLET] ile/ve/||/<> HÜR
( Başlı başına, kendi başına, kendin kendine, ayrıca, bağımsız. İLE/VE/||/<> Özgür. )
- MÜSTAKÎM[Ar. < KIYÂM] değil/yerine/= DOĞRU, DÜZ, DİK | TEMİZ, NAMUSLU
- MUŞTALAMAK değil MUŞTULAMAK
( Muşta ile vurma. DEĞİL Sevinilecek bir işin, olayın vb. olduğunu, birine haber vermek, müjdelemek. )
- MÜSTA'MEL[Ar. < AMEL] ile MÜSTA'MER[Ar. < UMRÂN]
( Kullanılmış. | Eski, köhne. İLE Göçmen yerleştirerek, ma'mur, şen, bayındır bir duruma getirilen yer. [Fr. COLONIE] )
- MUSTAR ile/değil/yerine/||/>< MUHTAR
( Şarap. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Yapmayabilme ve yeğleme olanağını ve gücünü kullanan kişi. | "Hayır!" diyebilme farkındalığı/önceliği. )
- MUSTARİP ile MÜTEESSİR
( Acı çeken. İLE Kederli, hüzünlü, üzüntülü. | Birinin acısıyla acılanan. | Etkilenen. )
- MÜSTAS'AB[Ar. < SA'B] ile MÜSTASHAB[Ar. < SOHBET]
( Zor, güç olan, zor iş. İLE Yanında arkadaş olarak bulundurulan. )
- MÜSTASHAB[Ar. < SOHBET] ile MÜSTASHİB[Ar. < SOHBET]
( Yanında arkadaş olarak bulundurulan. İLE Yanına alan, beraber olunan, istishâb eden. )
- MÜSTAVZI'[Ar.] ile MÜSTAVZİH[Ar. < VUZÛH]
( Pazarlık eden. İLE Açıklama isteyen, istîzah eden. )
- MÜSTAZHİR[Ar. < ZAHR] ile MÜSTAZÎ[Ar. < ZİYÂ]
( Dayanan, arka veren, istizhâr eden. İLE Işık alan, ışıklanan, ışıklı. | İyi, âlâ, makbul. )
- MÜSTEAR[Ar.] ile MAHLAS[Ar.]
( Eğreti olarak alınmış. | Türk müziğinde bir makam. İLE Bir kişinin ikinci adı. | Ozanların/yazarların, yapıtlarında kullandıkları takma ad. )
- MÜSTEBHİR[Ar. < BAHR] ile MÜSTEBİ[Ar.]
( Deniz gibi geniş olan kişi, istibhâr eden. İLE Esir eden. )
- MÜSTEB'İD[Ar. < BU'D] ile MÜSTEBİDD[Ar. < İSTİBDÂD]
( Uzak gören, uzak sayan. İLE Hükmü altında bulunanlara, söz hakkı ve hareket rahatlığı vermeyen, istibdâdda bulunan, despot. )
- MÜSTECÂB[< CEVÂB] değil/yerine/= DİLEĞİ KABUL OLUNMUŞ
( DİLEĞİ KABUL OLUNMUŞ )
- MÜSTEDELL[Ar. < DELÂLET] ile MÜSTEDİLL[Ar. < DELÂLET]
( Bir kanıt ile ispat edilmiş, istidlâl olunmuş. İLE Kanıt ile ispat edilen. )
- MÜSTED'Î[Ar. < DA'VÂ] ile MÜSTE'DÎ[Ar. < EDÂ]
( Dilekçe veren, istidâ eden. İLE Yardım ve korunma isteyen. | Birinin malını zorla alan. )
- MÜSTEDÎM[Ar. < DEVÂM] ile MÜSTEDÎN[Ar. < DEYN]
( Devamını isteyen, istidâme eden. Sürekli.[Fr. RÉMANENT] İLE Borç alan, istidâne eden. )
- MÜSTEDREK[Ar. < DERK] ile MÜSTEDRİK[Ar. < DERK]
( Arapça'da, bir ölçü/vezin. İLE Anlamak isteyen, istidrâk eden. )
- MÜSTEFÂD[Ar. < FEYD] ile MÜSTEFÂZ[Ar. < FEYZ]
( Kazanılmış, kâr edilmiş. | Anlaşılmış. İLE Dağılıp yayılmış. )
- MÜSTEFHEM[Ar. < FEHM] ile MÜSTEFHİM[Ar. < FEHM]
( Anlaşılan. İLE Anlamak isteyen, soran. )
- MÜSTEFÎD[Ar. < FEYD] ile MÜSTEFÎZ[Ar. < FEYZ]
( Yararlanan, istifâde eden. İLE Feyz alan, feyzlenen, istifâze eden. )
- MÜSTEFİT[Ar.] değil/yerine/= YARARLANAN
- MÜSTEHÂM[Ar.] ile MÜSTEHÂN[Ar.]
( Şaşırmış, şaşa kalmış. İLE Alçak, değersiz, âdî. )
- MÜSTEHCEN[Ar. < HÜCNET] ile MÜSTEHCİN[Ar. < HÜCNET]
( Açık açık, edepsizce, istihcân edilmiş. İLE Çirkin, kötü, kötü gören, istihcân eden. )
- MÜSTEHDÎ[Ar. < HEDY ve HİDÂYET] ile MÜSTEHZÎ[Ar. < HEZÂ]
( Doğru yolu bulan, Müslümanlık yolunu isteyen. İLE Biriyle alay eden, herkesle alay etme alışkanlığında olan, istihzâ eden. )
- MÜSTEHÎL[Ar. < HAVL | çoğ. MÜSTEHÎLÂT] ile MÜSTEHİLL[Ar. < HELÂL]
( Olanaklı ve kabil olmayan şey. | Anlamsız, saçma şey. İLE Helâllik dileyen, istihlâl eden. | Helâlleşen. )
- MÜSTE'HİR[Ar. < İSTİ'HÂR] ile MÜSTEHİLL[Ar. < ÂRİYYET]
( Olanaklı ve kabil olmayan şey. | Anlamsız, saçma şey. İLE Ödünç alan, istiâre eden. )
- MÜŞTEHİYÂT[< ŞEHVET] ile İŞTAHLILAR, İSTEKLİLER
- MÜSTEHLEK[Ar. < HELÂK] ile MÜSTEHLİK[Ar. < HELÂK]
( Yiyip içilerek tüketilmiş, bitirilen. İLE Yiyip içerek tüketen/bitiren. [Fr. CONSOMMATEUR] )
- MÜSTEHLİK[Ar. < HELÂK] değil/yerine/= TÜKETİCİ | YİYİP İÇEREK TÜKETEN, BİTİREN
- [ne yazık ki]
!MÜSTEHZÎ/SARKASTİK[İng. < SARCASTIC] değil/yerine/= ALAYCI/İĞNELEYİCİ
- MÜSTEKÂR[Ar.] değil MÜSTAKARR[Ar. < KARÂR]
( ... DEĞİL İstikrar bulunan, yerleşilen, durulan yer. | Karargâh. )
- MÜSTEKBİR ile/değil MÜTEKEBBİR
- MÜSTEKFİ[Ar.] ile MÜSTEKİF[Ar.]
( Yetecek kadarını isteyen. İLE Dilenmek üzere elini uzatan. | Bakarken, gözünü korumak için elini, kaşının üstüne koyan. )
- MÜSTEKİL değil MÜSTAKİL
- MÜSTEKÎN[Ar.] ile MÜSTEKİNN[Ar. < KENN]
( Alçakgönüllülük gösteren. İLE Gizlenen/saklanan, istiknân eden. )
- MÜSTEKMİL[Ar. < KEMÂL] ile MÜSTEKMİN[Ar. < KEMN ve KÜMÛN]
( Tam, olgun bir duruma getiren, eksiksiz olarak bitiren, istikmâl eden. İLE Gizlenen, saklanan. )
- MÜSTEKRÂ[Ar. < HİRÂ] ile MÜSTEKRÎ[Ar. < KİRA]
( Kiraya verilen eşya. İLE Kira ile tutan, istikrâ eden. )
- MÜSTEKREH[Ar. < KERÂHET | çoğ. MÜSTEKREHÂT] ile MÜSTEKRİH[Ar. < KERÂHET]
( Tiksinilen, iğrenilen, iğrenç, istikrâh edilmiş. İLE Tiksinen, iğrenen, kerîh gören, istikrâh eden. | İştah kesen. )
- MÜSTELEZZ[Ar. < LEZZET | çoğ. MÜSTELEZZÂT] ile MÜSTELİZZ[Ar. < LEZZET]
( Lezzet alınmış, tadına varılmış. İLE Lezzet alan, tad alan, tadına varan. )
- MÜSTEMEDD ile MÜSTEMEN[Ar. < EMN] ile MÜSTEMEND[Fars.]
( Kendine yardım edilen, edilmiş olan. İLE Kendine aman verilmiş olan. | Yabancı olan. İLE Üzüntülü, kederli, hüzünlü. | Çaresiz, zavallı. | Talihsiz, mutsuz. )
- MÜŞTEMELÂT/MÜŞTEMİLÂT ile/ve/değil MEŞRÛTA
( Herhangi bir yapıya göre ayrı bir işlevi bulunan bölüm ya da yapı, eklentiler. İLE Belirli koşullarla vakfedilmiş ayrıcalıklar. İlk sahibi tarafından satılmama koşuluyla bırakılmış olan ev, tarla gibi gayrımenkul. | Hocaların, şeyhlerin, cami görevlilerinin yaşadığı/bulunduğu ev/yer. | İmâret, hastahane gibi kurumlarda çalışanların oturmaları için ayrılan lojman, odalar. )
- MÜSTEMİ'[Ar. < SEM | çoğ. MÜSTEMLÎN] ile MÜSTEMİRR[Ar. < MÜRÛR]
( Dinleyen, dinleyici, işiten, istimâ eden. | Bir okula, sadece dinleyici olarak devam eden. İLE Uzayıp giden, istimrâr eden. | Sürekli, devamlı. )
- MÜŞTEMİL[Ar.] ile KAPSAYAN, İÇEREN, ŞÂMİL OLAN
( KAPSAYAN, İÇEREN, ŞÂMİL OLAN )
- [ne yazık ki]
!MÜSTEMLEKE[Ar.] değil/yerine/= SÖMÜRGE
- MÜSTENHİR[Ar. < NEHR] ile MÜSTENÎR[Ar. < NÛR]
( Aka aka yeri oyan, ırmak/nehir yapan. İLE Nûr, ışık alan, parlak, istinâre eden. )
- MÜSTE'NİF[Ar. < ENF] ile MÜSTENKİF[Ar. < NEKF]
( Yeniden başlayan, istinâf eden. | Bidâyet mahkemesinden[davaların ilk görüldüğü mahkeme] verilen kararı kabul etmeyip davasına, bir üst derecede bulunan başka mahkemede bakılmasını isteyen kişi. İLE Kabul etmeyen, geri duran, el çeken, çekimser, istinkâf eden. )
- MÜSTENKİF[Ar.] değil/yerine/= ÇEKİMSER
- MÜSTENKİH[Ar.] ile MÜSTENKİR[Ar.]
( Ağız koklayan. | İnceleyen, araştıran. İLE İnkâr eden. )
- MÜŞTEREK[Ar.] değil/yerine/= BİRLİKTE, ORTAK/LAŞA
- MÜSTERHÎ[Ar. < REHÂ] ile MÜSTER'İ[Ar.] ile MÜSTERİH[Ar. < RAHAT]
( Gevşek, sarkık, sölpük, istirhâ eden. İLE Birinden, bir şeyin korunmasını ve saklanmasını isteyen, istir'â eden. İLE Kaygısız, gönlü rahat, istirahat eden. )
- MÜŞTERÎ[Ar. < ŞİRÂ] değil/yerine/= ALICI/İLGİLİ
( Satın alan/alıcı, iştirâ eden. | Alışverişte bulunan. | İstekli. | Hem satın alan, hem satan. )
- MÜŞTERİ değil/yerine YOLCU
- MÜSTEŞFİ'[Ar. < ŞEFÂAT] ile MÜSTEŞFÎ[Ar. < ŞİFÂ]
( Bağışlanmasını isteyen, şefâat dileyen. İLE İyilik isteyen, şifâ dileyen. | Kendine baktıran. )
- MÜSTESHİL[Ar. < SEHL] ile MÜSTESHİR[Ar.]
( Kolay sayan, istishâl eden. İLE Alay eden, istîshâr eden. )
- MÜSTEŞRİK[Ar.]/ŞARKİYATÇI/ORYANTALİST[Fr., İng.] değil/yerine/= DOĞUBİLİMCİ
- MÜSTEVDA'[Ar. < VED] ile MÜSTEVDÎ'[Ar. < VED]
( Emânet bırakılan. | Emânet olarak bir malı kabul eden. İLE Emânet bırakan. | Emânet bırakılan yer. )
- MÜSTEVÎ[Ar.] değil/yerine/= DÜZ | DÜZLEM
- MÜSTEVÎ[Ar.] değil/yerine/= DÜZLEM
- MÜSTEVLÎ[Ar. < VELY] değil/yerine/= SALGIN
( İstilâ eden, ele geçiren, idaresi altına alan. | Yayılan, her tarafı kaplayan. | Salgın. )
- MÜSTEZÂD[Ar. < ZİYÂDE] değil/yerine/= ARTMIŞ/ÇOĞALMIŞ
( Çoğalması istenilen, artmış. | Her dizesine bir küçük dize eklenmiş, Divan Edebiyatı şiir türü. [Bahr-i hecez vezinlerinden "mef'ûlü mefâîlü mefâîlü faûlün" vezninde söylenmiş dizelere "mef'ûlü faûlün" parçalarına denk birer parça katarak oluşturulan şiir.] )
- MÜSTE'ZEN[Ar. < İZN] ile MÜSTE'ZİN[Ar. < İZN]
( Kendinden izin istenilmiş kişi. İLE İzin isteyen. )
- MÜSTEZİLL[Ar. < ZELÎL] ile MÜSTE'ZİN[Ar. < İZN]
( Birini, hor, hakîr, zelîl gören, istizlâl eden. İLE İzin isteyen. )
- MÜSÛL[Ar.] ile MÜSÜL[Ar. < MİSÂL]
( Saygıdan dolayı ayakta durma. İLE Örnekler. | Platon'un, "İdealar" olarak bahsettiği. )
- MUT ile MUT
( Tüm özlemlerin, eksiksiz ve sürekli olarak yerine gelmesinden duyulan kıvanç, kut. İLE Elli şilinlik tahıl ölçeği. )
- MUTA NİKÂHI ile/değil NİKÂH-I MUVAKKAT ile/değil HÜLLE
( Hz. Muhammed, savaş zamanı için geçerli kılmıştır. [Hz. Ömer, tamamen kaldırmıştır.] DEĞİL Belirli bir süre için yapılan nikâh. [Caiz değildir.] İLE Yurttaşlar Yasası'nın kabulünden önce, kocasından üç kez boşanan kadının, yine eski kocasıyla evlenebilmesi için yabancı bir erkeğe, bir günlüğüne nikâh edilmesi. )
( "MİSYAR: Seyahat süresince geçerli olan nikah.
MİSFAR: İş gezisi(sefer) süresince geçerli olan nikah.
MİSYAF: Tatil süresince geçerli olan nikah." )
- MUTÂ'/A[Ar. < TAV] ile MU'TÂ[Ar. < ATÂ]
( Boyun eğilen, itaat olunan, başkalarının kendine itaat ettikleri. İLE Verilmiş, îtâ olunmuş. | Veri. )
- MUTAASSIP(/B)[Ar.] değil/yerine/= BAĞNAZ/AŞIRI TUTUCU
- MUTAATTIL[Ar. çoğ. ATELE] ile MUTAATTIR[Ar. < ITR]
( İşsiz kalan, taattul eden. İLE Hoş koku ile koklanan, taattur eden. | Hoş koku sürünen. )
- MUTÂBAKAT(Mantık) ile/ve TAZAMMUN ile/ve İLTİZAM
( Hakikat.(Dil) İLE Mecaz. İLE Kinâye. )
( Kuşatma. İLE/VE İçerme. )
( Kavramla nesnenin örtüşmesi. İLE/VE Bir kısmı dışarıda kalırsa. İLE/VE Bir anlamın bir kavrama bitiştirilmesi. )
( Mantık mutabakat üzerine yapılır. İLE/VE Tazammun ve iltizam ile edebiyat yapılır. )
( İnsan: Hayvan-ı Nâtık.(Kök) İLE İnsan: -Hayvan, -Nâtık.(Akıl) İLE Gerekli görme.(Çağrışım ile karıştırılmamalı) (İnsan: "İlim ve yazma kabiliyeti olandır.") )
( Vaz'i Lafzî Delâlet. )
( Vaz: Sesi anlama bitiştirme. )
- MUTAHHİR[Ar. < TAHÂRET] ile MUTAHHAR[Ar. < TAHÂRET] ile MUTÂHİR[Ar.]
( Temizleyen, tathîr eden. İLE Temizlenmiş, temiz. | Mübârek. İLE Temizleyici. )
- MÜTALAA ETMEK değil/yerine/= İRDELEMEK
- MUTÂLİ'[Ar. < TULÛ | çoğ. MUTÂLİÎN] ile MUTÂLİÎN[Ar. < MUTÂLİ]
( Kitap okuyan, mütâlâ eden. İLE Kitap okuyanlar, mütâlâa edenler. )
- MUTANT[İng.] değil/yerine/= DEĞİŞMİŞ GEN
- MUTÂRAHA[Ar.] ile MUTARRÂ[Ar. < TARÂVET] ile MUTARRAH[Ar. < TARH]
( Birbirine söz söyleme. İLE Taze, tarâvetli. İLE Çıkarılmış, tarh edilmiş. )
- MUTASADDI'[Ar. < SAD] ile MUTASADDIR[Ar. < SADR | çoğ. SADDIRÎN] ile MUTASADDÎ[Ar. < SADV]
( Dağılan. | Yarılıp çatlayan. İLE Baş sedire geçip oturan, baş köşeye kurulan. İLE Bir işe girişen, tasaddî eden. | Başkasına saldıran. )
- MUTATABBİB değil/yerine TABİB
( Hekimlik taslayan. DEĞİL/YERİNE Hekim. )
- MUTAVASSIT[< VASAT] ile ...
( VÂSITA OLAN, ARACILIK EDEN, ARACI | ORTA, ORTALAMA )
- MUTAZACCI'[Ar.] ile MUTAZACCIR[Ar. < ZUCRET]
( Üşengeç. İLE İçi sıkılan, sıkıntılı, tazaccur eden. )
- MUTAZARRI'[Ar. < ZER | çoğ. MUTAZARRÎN] ile MUTAZARRIR/MUTAZARRİR[Ar. < ZARR, ZURR]
( Yalvarıp yakaran, tazarru' eden. İLE Zarar gören, zarara uğrayan. )
- MU'TAZIB[Ar.] ile BİRBİRİNE YARDIM EDEN
( BİRBİRİNE YARDIM EDEN )
- MUTCULUK(MUTLULUKÇULUK) ile/ve YARARCILIK ile/ve HAZCILIK
- MÜTEADDÎ[Ar. < UDVÂN] ile MÜTEÂDÎ[Ar. < ADÛ]
( Saldıran, zulm eden, taaddî eden. | Geçişli fiil.[düşündürmek, anlatmak vb.] | Türk müziğinin en az altı yüzyıllık bir mürekkep makamı olup, zamanımıza kalmış bir örneği bulunmamaktadır. İLE Düşmanlık eden, teâdî eden. )
- MÜTEÂMI[Ar. < AMÂ] ile MÜTEAMMÎ[Ar. < AMÂ]
( Görmemezlikten gelen, taâmî eden. İLE Kör/amâ olan. )
- MÜTEÂNNİD[Ar. < İNÂD | çoğ. MÜTEANNİDÎN] ile MÜTEANNİT[Ar. < ANÎT]
( Dediğinden dönmeyen, direnen, inad/taannüd eden. İLE Yanlış arayan, şunun bunun yanlışını bulma merâkında olan, taannüt eden. )
- MÜTEÂZIM[Ar.] ile MÜTEAZZIM[Ar. < AZAMET]
( Gözde büyüyen, göze büyük görünen, taâzum eden. İLE Benlik gösteren, büyüklük taslayan, taazzum eden. )
- MÜTEBÂDİL[Ar. < BEDEL] ile MÜTEBÂDİR[Ar. < BÜDÛR]
( Birbirinin yerine geçen, tebâdül eden. | Sıra ile değişen. | [geometri] Karşılıklı. İLE Birdenbire akla gelen. | Üstün, birinci olmak için çırpınan. )
- MÜTEBÂHHİR[Ar. < BUHÂR] ile MÜTEBÂHHİR[Ar. < BAHR | çoğ. MÜTEBAHHİRÎN] ile MÜTEBÂHÎ[Ar. < BEHÂ]
( Buharlaşan, buğu haline gelen, dumanlanan, tütsülenen, tebahhur eden. İLE Bilgisi, deniz gibi engin olan. İLE Övünen. )
- MÜTEBAHHİR[Ar.] değil/yerine/= GENİŞ/DERİN BİLGİSİ OLAN
- MÜTEBÂKÎ[Ar. < BEKÂ] ile MÜTEBÂKÎ[Ar. < BÜKÂ]
( Geri kalan, artan, bâkî kalan. İLE Ağlar gibi görünen, yalandan ağlayan, tebâkî eden. )
- MÜTEBÂLÎ[Ar.] ile MÜTEBÂLİH[Ar.]
( Birini sınayan. İLE Ebleh gibi görünen, eblehlik, bönlük tavrı takınan. )
- MUTEBER ile MUTEMET
( Saygın, itibarı olan, hatırı sayılır. | İnanılır, güvenilir, sözü geçer. | Yürürlükte olmak, geçerli olmak. İLE Kendine inanılıp güvenilen kişi. | Dairelerde, işyerlerinde, bazı para işlerine bakan görevli. )
- MÜTEBERRÎ[Ar. < BERÂ' ve BERÂET] ile MÜTEBERRİ'[Ar. < BÜRÛ]
( Yüz çeviren, uzaklaşan, teberrî eden. | Kurtulmuş, gereksinimi olmayan. | Herşeyden elini, eteğini çeken, yüz çeviren. | Şiî ve Alevî'lerde hulefâ-yı râşidini sevmeyen. İLE Bağışlayan, bağışta bulunan, teberru' eden. )
- MÜTEBESSİM[< BESM] değil/yerine/= GÜLÜMSEYEN/GÜLEÇ :)
- MÜTEBESSİM[Ar. < BESM] ile MÜTEBEŞBİŞ[Ar.]
( Gülümseyen, gülen, tebessüm eden. İLE Güler yüz gösteren, tebeşbüş eden. )
- MÜTECÂHİD[Ar. < CEHD] ile MÜTECA'İD[Ar. < CA'D]
( Çalışıp çabalayan. | Zora karşı uğraşan. İLE Kıvırcık olan, kıvrık, teca'üd eden. )
- MÜTECÂVİL[Ar. < CEHD] ile MÜTECÂVİR[Ar. < CİVÂR]
( Dolaşan, cevelân eden. İLE Bir civarda olan, komşu. )
- [ne yazık ki]
!MÜTECÂVİZ[Ar.] değil/yerine/= SALDIRGAN/SALDIRICI/SATAŞKAN
- MÜTECESSİS[Ar.] değil/yerine/= MERAKLI
- MÜTEDAVİL[Ar.] değil/yerine/= ÇEVRİMDE/Kİ, YÜRÜRLÜKTE, DOLAŞIMDAKİ
- MÜTEDELLÎ[Ar.] ile MÜTEDENNÎ[Ar. < DENÂET] ile MÜTEDERRİ'[Ar.]
( Nazlanan, tedellî eden. İLE Gerileyen, aşağılayan, tedennî eden. İLE Zırhlanan, zırh giyen. )
- MUTEDİL[Ar.] değil/yerine/= DENGELİ | ILIMAN
- MUTEDİL[Ar.] değil/yerine/= ILIMAN/ILIMLI
- MÜTEEMMİL[Ar. < EMEL] ile MÜTEEMMİR[Ar.]
( Derin düşünen, dalgın, teemmül eden. İLE Âmirlenen, âmirlik eden. )
- MÜTEESSİR[< ESR < ESÂRET] değil/yerine/= HÜZÜNLÜ, KEDERLİ, ÜZÜNTÜLÜ | BİRİNİN ACISIYLA ACILANAN | DUYGULANMIŞ
- MÜTEFEKKİR[Ar.] değil/yerine/= DÜŞÜNÜR
- MÜTEFEKKİRE ve/<> TERTİB
- MÜTEFENNİN[Ar. < FENN] değil/yerine/= TEKNİK BİLGİ SAHİBİ, FEN BİLGİNİ
- MÜTEFER'İN[Ar.] ile MÜTEFERRİ'[Ar. < FER]
( Firavunlaşan, firavun tavrı takınan, firavun kesilen. | Kibirli. İLE Bir kökten ayrılan, dal budak salan, tefeccür eden. | Bir kökle ilgili olan. )
- MÜTEFERRİG[Ar.] ile MÜTEFERRİK[Ar. < FARK]
( Vazgeçen, ferâgat eden. İLE Dağınık, ayrı ayrı, teferruk eden. )
- MÜTEFERRİK[Ar.] değil/yerine/= AYRILMIŞ, DAĞINIK
- MÜTEFERRİKA ile İBRAHİM MÜTEFERRİKA
- MÜTEFERRİS[Ar. < FERÂSET] ile MÜTEFERRİŞ[Ar.] ile MÜTEFERRİZ[Ar. < FERZ]
( Anlayan, anlayışlı, sezişli, teferrüs eden. İLE Döşenen, mefrûş olan, teferrüş eden. İLE Ayrılan, teferrüz eden. )
- MÜTEFESSİH[Ar. < TEFESSÜH] ile MÜTEFESSİH[Ar. < FÜSHAT]
( Çürümüş, bozulmuş, kokmuş, tefessüh etmiş. İLE Bollaşan, genişleyen. )
- MÜ'TEFİK[Ar.] ile MÜTTEFİK[Ar. < VEFK]
( Tersine dönen, dönmüş. İLE Bağlaşmış, birleşmiş, antlaşmış. | Düşüncede birlikte olan. )
- MÜTEGAVVİL[Ar.] ile MÜTEGAVVİR[Ar. < VEFK]
( Uğraşan, tegavvül eden. | Bir şeyin rengine giren. İLE Derine dalan, tegavvür eden. )
- MÜTEHADDİ'[Ar. < HUD'A] ile MÜTEHADDÎ[Ar.]
( Bilerek aldanan, tahaddu' eden. İLE Çekişen, tahaddî eden. )
- MÜTEHADDİR[Ar. < HADER] ile MÜTEHADDİR[Ar.]
( Örtünen, bürünen, tahaddür eden. İLE Yokuş aşağı giden, hızla aşağı doğru inen, yuvarlanan. )
- MÜTEHADDIR[Ar.] ile MÜTEHÂDI'[Ar.]
( Yeşillenen, yeşil renk bağlayan, tahaddur eden. İLE Aldanmamış iken aldanmış gibi görünen. )
- MÜTEHÂLİF[Ar. < HALF] ile MÜTEHÂLİF[Ar. < HULF]
( İki düşmandan ikisine de yemin veren. İLE Birbirine uymayan, tehâlüf eden. )
- MÜTEHÂLLÎ[Ar. < HALY] ile MÜTEHÂLLÎ[Ar.]
( Süslenmiş, donanmış, tahallî etmiş. İLE Boşalan, boş kalan, tahallî eden. )
- MÜTEHÂLLİD[Ar. < HULD] ile SÂKİN[Ar.]
( Bir yerde sürekli olarak kalan, tahallüd eden. İLE Bir yerde yaşayan/bulunan/oturan. )
- MÜTEHÂLLİL[Ar.] ile MÜTEHÂLLÎ[Ar. < HALL]
( Bozulan, tahallül eden. | Araya giren, araya sokulan. İLE Hallolmuş, erimiş, çözülmüş, tahallül eden. )
- MÜTEHÂMİK[Ar. < HUMK] ile MÜTEHAMMİK[Ar. < HUMK]
( Kendini ahmak gösteren. İLE Ahmaklaşan, ahmak gibi davranan ya da konuşan. )
- MÜTEHAMMİL[Ar. < HAML | çoğ. MÜTEHAMMİLÎN] ile MÜTEHAMMİR[Ar. < HAMR]
( Dayanan, tahammül eden, yük altında bulunup ses çıkarmayan, tahammül eden. İLE Mayalanan, ekşiyen, tahammür eden. )
- MÜTEHANNİ[Ar.] ile MÜTEHANNİN[Ar.]
( Eğrilen, münhanî olan. İLE Çok göreceği gelen, özleyen. )
- MÜTEHANNİN[Ar.] ile MÜTEHASSİR[Ar. < HASR]
( Çok göreceği gelen, özleyen. İLE Özleyen, hasret çeken. )
- MÜTEHARRİK[Ar.] değil/yerine/= DEVİNGEN | İŞLEYEN/ÇALIŞAN
- MÜTEHARRIK[Ar. < HARK] ile MÜTEHARRİK[Ar. < HAREKET]
( Yırtılan, taharruk eden. İLE Hareket eden, kımıldayan, oynayan. | [felsefe, fizik] Hareketli, işler. )
- MÜTEHÂŞÎ[Ar. < HUŞÛ] ile MÜTEHÂŞÎ[Ar. < HAŞY] ile MÜTEHÂŞİ'[Ar. < HUŞÛ]
( Korkup çekinen, haşyet gösteren. İLE Sakıngan, çekingen, tehâşî eden. İLE Huşû ile eğilen. )
- MÜTEHÂŞŞÎ[Ar.] ile MÜTEHÂŞŞİ'[Ar. < HAŞYET]
( Korkan, saygı ile karışık korkup çekinen, tehâşî eden. İLE Alçakgönüllü, tahaşşu' eden. )
- MÜTEHASSIS[Ar. < HUSÛS] ile MÜTEHASSİS[Ar. < HİSS]
( Bir işin bir alanını çok iyi bilen, uzman. | Sadece bir şeye ayrılmış, ayrı bir işte kullanılan. İLE Duygulanan, hislenen. )
- MÜTEHASSIS/LIK[Ar.] değil/yerine/= UZMAN/LIK
- MÜTEHÂTİR[Ar.] ile MÜTEHÂTTÎ[Ar.]
( Birbirini yalanlayan, tekzîb eden. İLE Atlayıp geçen. | Hata işleyen, yanılan. )
- MÜTEHÂVİR[Ar.] ile MÜTEHÂVVİL[Ar. < HAVL]
( Birbiriyle konuşan, tehâvür eden. İLE Değişen, değişmiş, değişik, kararsız, tahavvül eden. | [matematik] Değişken. )
- MÜTEHAVVİL[Ar.]/PARAMETRE[Fr./İng. < PARAMETER] ile DEĞİŞKEN
( PARAMETER vs. VARIABLE )
- MÜTEHÂYYİL[Ar. < HAYÂL] ile MÜTEHAYYİR[Ar. < HAYRET | çoğ. MÜTEHAYYİRÎN]
( Hayâle dalan, hayal kuran, tahayyül eden. İLE Şaşmış, şaşırmış, hayrette kalan. )
- MÜTEHÂZZIR[Ar.] ile MÜTEHÂZZIR[Ar.]
( Yeşillenen, yeşil renk bağlayan, tahazzur eden. İLE Huzurda bulunan, hazır olan. )
- MÜTEKAİT[Ar.]/ÇERAĞ[Fars.] değil/yerine/= EMEKLİ
- MÜTEKÂMİL[Ar.] değil/yerine/= OLGUNLAŞMIŞ
- MÜTEKÂSİL[Ar. < KESEL | çoğ. MÜTEKÂSİLÎN] ile MÜTEKÂSİR[Ar. < KESRET]
( Üşenen, üşengeç, tembelce davranan, tekâsül gösteren. İLE Çoğalan, çoğalmış, çok, tekâsür eden. | Aruz ölçüsü. )
- MÜTEKASSÎ[Ar.] ile MÜTEKAŞŞİ'[Ar. < KAŞ]
( Dikkatle araştıran, tekassî eden. İLE Balgam söktüren ilaç. | Balgam çıkaran hasta. )
- MÜTEKELLİM ile/ve MUHATAP ile/ve GAİP
( Ben. İLE/VE Sen. İLE/VE O. )
- MÜTEKKELLİMİN/KELÂMCILAR
( Duyusal, duygusal ve düşünsel içeriği olmayan hiçbir şey üzerine konuşmazlar. )
- MÜTELÂHHIZ[Ar.] ile MÜTELÂHIZ[Ar.]
( Ekşi bir şey yiyenin yanında ağzı sulanan, telâhhuz eden. İLE Gözucu ile birbirine bakan, telâhuz eden. )
- MÜ'TELİF[Ar. < ÜLFET] ile MUHTELİF/E[Ar. çoğ. HALEFE]
( Alışan, alışık, ülfet eden. | Uygun, denk. İLE Birbirine uymayan, birbirinin öteki ucu. | Türlü, çeşitli, çeşit çeşit. )
- MÜTEMADİYEN ile BİTEVİYE ile NAMÜTENAHİ
- MÜTEMAHHIZ[< MÜTEMAHHIZÎN] ile İNANARAK, CAN VE GÖNÜLDEN ÇALIŞAN
- MÜTEMESSİH[Ar.] ile MÜTEMESSİH[Ar.]
( Bir şeye el süren, sıvazlayan, temessüh eden, mesh eden. | Bir şeye sürünen. İLE Çirkin görünüme giren, temessüh eden. )
- MU'TEMİL[Ar.] ile MU'TEMİR[Ar. < UMRE]
( Zoru göze alarak tek başına iş gören. İLE Bir yeri ziyaret eden. | Kâbe'yi tavaf eden. )
- MÜ'TEMİN[Ar.] ile MÜTEMMİM/E[Ar. < TEMÂM]
( Güvenen, emniyet eden. İLE Tamamlayan, bitiren, itmâm eden. | Tümleç, herhangi bir sözcüğün anlamını tamamlayan. | Bütünler, bütün duruma getiren. )
- MÜTEMMİM CÜZ[Arç] değil/yerine/= TAMAMLAYICI PARÇA
- MÜTEMMİM[Ar. < TEMÂM] ile TAMAMLAYICI
( Tümleç. Herhangi bir sözcüğün anlamını tamamlayan. | Bütün haline getiren. )
- MÜTEMMİM[Ar.] değil/yerine/= TÜMLEÇ
( COMPLEMENT )
( Tamamlayan, bütünleyen, bitiren. | [mat.] Bütünler. | Tümleç. )
- MUTENA[Ar.]/MÜMTAZ[Ar.]/GÜZİDE[Fars.]/ELİT[Fr./İng. < ELITE] değil/yerine/= ÖZENİLMİŞ | SEÇİLMİŞ, SEÇKİN, BEĞENİLMİŞ, ÖNEMLİ | AYRI/ÜSTÜN
- MÜTENÂDÎ[< NİDÂ] ile BİRBİRİNİ ÇAĞIRAN, BİRBİRİNE NİDÂ EDEN
- MÜTENÂDİM[Ar.] ile SÂKÎ[< SAKY | çoğ. SUKAT]
( Bir ortamda, arkadaşlık eden, nedimlik eden, tenâdüm eden. İLE Su veren/dağıtan. | Kadeh, içki sunan. | Baldıra, ya da baldır kemiğiyle ilgili. | Kişilere, Allah sevgisi/nuru saçan kişi. )
- MÜTENÂKIS[Ar. < NOKSÂN] ile MÜTENÂKIZ[Ar. < NAKZ]
( Eksilen, gittikçe azalan, tenâkus eden. İLE Zıt olan, birbirine muhâlif, tenâkuz eden. | İkinci sözü, birinci sözüne zıt olan, uymayan. | Çelişik. )
- MÜTENASİB ile MÜTENAFİR
( Çeken. İLE İten. )
- MÜTENÂSİB[< NİSBET] ile ORAN/ORANLI, UYGUN
( UYGUN OLAN, HER BAKIMDAN BİRBİRİNE UYGUN, DENK )
- MÜTENÂSIR[Ar. < NÂSIR] ile MÜTENASSIR[Ar. < NASR] ile MÜTENÂSİR[Ar. < NESR] ile MÜTENÂSİL[Ar. < NESL]
( Yardımlaşan, birbirine yardım eden. İLE Hristiyan olan, tenassur eden. İLE Saçılan, intisâr eden. İLE Doğup büyüyen, tenâsül eden. )
- MÜTENÂZIR[Ar. < NAZAR] ile MÜTENAZZIR[Ar.]
( Birbirinin karşısında bulunan, birbirine bakan, tenâzur eden. | [mat.] Bakışık, simetrik. | [kimya] Bakışık. | [toplumb.] Karşılık. İLE Düşünerek dikkatle bakan, dikkatle bakarak düşünen. )
- MÜTENEBBÎ[Ar. < NEBE] ile MÜTENEBBİH[Ar. < NÜBH]
( Peygamberlik iddiasında bulunan, peygamberlik taslayan, yalancı peygamber. İLE Uyanan, uyanık, intibâh eden. | Uslanan, aklını başına toplayan. )
- MÜTENEFFİL[Ar.] ile MÜTENEFFİR[Ar. < NEFRET]
( Nâfile namaz kılan. İLE Nefret eden, iğrenen, tiksinen. )
- MÜTENEFFİS[Ar. < NEFES] ile MÜTENEFFİZ[Ar. < NÜFÛZ | çoğ. MÜTENEFFİZÂN]
( Soluk alan, soluyan, teneffüs eden. | Yorgunluk alan, dinlenen. İLE Sözü geçen, nüfuzlu. )
- MÜTENEKKİRÂNE[Ar.] ile MÜTENEKKİREN[Ar.]
( Giysi değiştirerek kendini gizleyene yaraşır biçimde, mütenekkire. İLE Giysi değiştirerek kendini gizleyen, mütenekkir olarak. )
- MÜTENEMMİL[Ar.] ile MÜTENEMMİR[Ar.]
( Karınca gibi kaynaşan. İLE Kaplanlaşan, kaplan huylu olan. | Sert bir dille korkutan. )
- MÜTENESSİK[Ar. < NASK] ile MÜTENESSİK[Ar.]
( Sürekli olarak, aynı biçimde, biteviye olan, yeknesak, tenessuk eden. İLE Kulluk eden. )
- MÜTENESSİR[Ar. < NESR] ile MÜTENEŞŞİR[Ar.]
( Saçılan, tenessür eden. İLE Dağılan, yayılan, intişar eden. )
- MÜTENEVVİ[Ar. < NEV] ile MÜTENEVVİH[Ar. < NEVHA] ile MÜTENEVVİR[Ar. < NÛR]
( Türlü, çeşitli, çeşit çeşit, değişik, nevîlenen, tenevvü eden. İLE Ağlayan, feryâd eden, tenevvüh eden. İLE Parlayan, nurlanan, tenevvür eden. )
- MÜTENEZZİH ile ...
( Gezintiye çıkan, gezip eğlenen, tenezzüh eden. | Temize çıkan, aklanan. )
- MÜTENEZZİLÂNE[Ar.] ile MÜTENEZZİLEN[Ar.]
( Alçalana, mütenezzil olana yaraşır yolda. İLE Alçalarak, tenezzül eden. )
- MÜTERÂDİF[< RİDF]/SİNONİM[İng.] değil/yerine/= EŞANLAMLI
( TERÂDÜF EDEN, BİRBİRİNİN ARDI SIRA GİDEN | YAZILIŞI AYRI, ANLAMI BİR OLAN, ANLAMDAŞ [İng., Fr. SYNONYME] )
- MÜTERAHHİL/E[Ar.] ile MÜTERAHHİR[Ar.] ile MÜTERÂHİ[Ar. < RAHVET]
( Göç eden, bir yerden bir yere göçen, terahhül eden. İLE Deniz gibi dolup taşan, dolup taşan. İLE Geri çekilen, ağır davranan, yavaş hareket eden. )
- MÜTEREDDİT[Ar.] değil/yerine/= İKİRCİKLİ
- MÜTEREFFİ[Ar. < REF] ile MÜTEREFFİH[Ar. < REFH] ile MÜTESÂİD[Ar. < SUÛD]
( Yukarı kalkan, yükselen, tereffu eden. | Ululuk gösteren. İLE Refah bulan, rahat ve bolluk içinde yaşayan. İLE Yukarı çıkan, yükselen, ağan, suûd eden. )
- MÜTEŞABİH ile/ve/değil/||/<> MESEL
- MÜTESÂİB[Ar.] ile MÜTESA'İB[Ar.]
( Esneyen, tesâüb eden. İLE Güç olan, güçleşen. )
- MÜTESÂİD[Ar. < SUÛD] ile MÜTESA'İD[Ar.]
( Yukarı çıkan, yükselen, ağan, suûd eden. İLE Yukarı çıkan, yükselen. )
- MÜTEŞA'İR[Ar. < ŞAAR] ile MÜTEŞÂİR[Ar. < Şİ'R]
( Saçlı, kıllı, kılı çok olan. İLE Şairlik taslayan. )
- MÜTEŞÂKÎ[Ar.] ile MÜTEŞÂKİL[Ar. < ŞEKL]
( Birbirine, durumlarından şikâyet edenlerden her biri. İLE Bir biçimde olan, şekli birbirine benzeyenlerden her biri. | Aruz bahirlerinden, fâilâtün mefâîlün mefâîlün vezni. )
- MÜTESÂLİH[Ar. < SULH] ile MÜTESALİH[Ar.]
( Barışan, sulh yapan, tesâlüh eden. İLE Sağır gibi görünen, sağırlık gösteren. )
- MÜTEŞEBBİH:
"BENZER" ile/ve/değil/||/<>/< ŞÜPHE
- MÜTEŞEBBİS[Ar.] değil/yerine/= GİRİŞİMCİ
- MÜTEŞEBBİS[Ar.] değil/yerine/= GİRİŞKEN/GİRİŞİMCİ
- MÜTESEHHİR[Ar. çoğ. MÜTESEHHİRÎN] ile MÜTESE'İL[Ar. < SU'AL]
( Gece uyuyamayıp sabahlayan. İLE Dilenen, dilenci, tesâül eden. )
- MÜTEŞEKKÎ[Ar. < ŞEKVÂ] ile MÜTEŞEKKİK[Ar.]
( Şikâyette bulunan, şikâyetçi, sızlanan. İLE Şekk[%50-50] ve şüphede kalan, şüpheden kurtulamayan. )
- MÜTEŞEKKİL[Ar. < ŞEKL] ile MÜTEŞEKKİR[Ar. < ŞÜKR]
( Şekillenmiş, şekillenen, teşekkül etmiş. | Meydana gelmiş, kurulmuş, olmuş, oluşmuş, olma. İLE Teşekkür eden, iyilik bilen, iyiliğe karşı nâzik davranışla. )
- MÜTESELLİ[Ar. < SÜLVÂN] ile MÜTESELLİH[Ar. çoğ. MÜTESELLİHÎN]
( Avunan, acıyı/kederi unutur gibi olan, teselli bulan. İLE Silahlanan, silah kuşanan. )
- MÜTEŞELŞİL = AKIŞ
( Şarıl şarıl akıp çağlayan, teşelşül eden. )
- MÜTESELSİLEN[Ar.] ile SIRA İLE, BİRBİRİ PEŞİ SIRA, ZİNCİRLEME
( SIRA İLE, BİRBİRİ PEŞİ SIRA, ZİNCİRLEME )
- MÜTESEMMÎ[Ar.] ile MÜTESEMMİM[Ar. < SEMM] ile MÜTESEMMİN[Ar.]
( Bir ad ile adlanan, müsemmâ olan. İLE Zehirlenen, tesemmüm eden. İLE Semiren, semen kazanan, tesemmün eden. )
- MÜTEŞEMMİL[Ar.] ile MÜTEŞEMMİR[Ar. < ŞEMER]
( İhrâma bürünen, teşemmül eden. İLE İşe hazırlanan, kollarını sıvayan, teşemmür eden. )
- MÜTESERRÎ[Ar.] ile MÜTESERRİ[Ar. < SÜR'AT]
( Odalık edinen, teserrî eden. İLE Hız(sür'at) gösteren, koşan, teserrü eden. )
- MÜTEŞETTÎ[Ar.] ile MÜTEŞETTİT/E[Ar. < ŞETAT]
( Bir yerde kışlayan, kışı geçiren, teşerrî eden. İLE Dağılan, karışan, perişan olan, teşettüt eden. )
- MÜTESEYYİB[Ar.] ile MÜTESEYYİB[Ar. < TESEYYÜB | çoğ. MÜTESEYYİBÎN]
( Dul kalan kadın, teseyyüb eden. İLE Kayıtsız davranan, aldırış etmeyen, teseyyüb eden. )
- MÜTEVÂDD[Ar.] ile MÜTEVÂDİ[Ar.]
( Birbirine sevgi gösteren. İLE Düşmanlığı bırakarak barışan, tevâdu eden. )
- MÜTEVAKKI[Ar. < VAK] ile MÜTEVAKKİ[Ar. < VİKAYE]
( Bekleyen, uman, medet uman, tevakku eden. İLE Kendini gözeten, sakınan, çekinen, tevakkî eden. )
- MÜTEVALİ[Ar.] değil/yerine/= ARDIŞIK
- MÜTEVÂLÎD[Ar. < VÂLİDE] ile MÜTEVÂRİD/E[Ar. < VÜRÛD]
( Birbirinden doğup üreyen. İLE Gelen, tevârüd eden. )
- MÜTEVÂZI değil/yerine/= ALÇAKGÖNÜLLÜ/GÖNLÜ YERDE/KOTKU
- MÜTEVÂZI[Ar. < VAZ | çoğ. MÜTEVÂZIÎN] ile MÜTEVÂZİ[Ar. < VEZY] ile MÜTEVÂZZÎ[Ar.]
( Alçakgönüllü, kibirsiz, tevâzu gösteren. | Gösterişsiz. İLE Birbirine muvâzî olan. | Paralel. İLE Abdest alan. )
- MÜTEVÂZILIK değil TEVÂZÛ
- MÜTEVELLÎ[Ar. < VELY] ile MÜTEVELLİH[Ar.] ile MÜTEVERRİ[Ar. < VERÂ]
( Birinin yerine geçen. | Bir vakfın yönetimi, kendine verilmiş olan kişi. İLE Hayran olan/olmuş, şaşan/şaşmış, aklı başından giderek sersem ve hayran olan, tevellüh eden. İLE Dinin emrettiği şeylere sımsıkı bağlı kalan. )
- MÜTEVELLİ değil/yerine/= TURGUEGE
- MÜTEZAHHİR[Ar. < ZAHR] ile MÜTEZÂHİR[Ar. < ZUHÛR]
( Karısına, nikâhı bozacak bir söz söyleyen. | Biri tarafından yardım edilen, taraflısı olan. İLE Görünen, çıkan, tezâhür eden. )
- MÜTEZÂHİF[Ar. çoğ. MÜTEZÂHİFÎN] ile MÜTEZÂİF[Ar. < ZIF]
( Savaşta, birbirinin üzerine yürüyüp çatan. İLE Kat kat artan, iki ya da daha çok katı olan, tezâüf eden. )
- MÜTEZÂVİL[Ar.] ile MÜTEZÂVİR[Ar. çoğ. MÜTEZÂVİRÎN]
( Bir şeyi, bir şeye yaklaştıran, tezâvül eden. | Bir şey ortaya çıkarmaya çalışan. İLE Birbirini ziyaret eden, birbirini gidip gören. )
- MÜTEZAYİT[Ar.] değil/yerine/= ARTAN/ÇOĞALAN
- MU'TEZİL[Ar. < AZL] ile MU'TEZİR[Ar. < ÖZR]
( Topluluktan/toplumdan ayrılıp bir tarafa çekilen, îtizâl eden. İLE Özür dileyen. )
- MUTFAK ile GALİ[Fr. < Ar.]
( ... İLE Alçak ve altı düz gemi. | Gemilerin üst güvertelerinde ve palavralarında bulunan mutfak. )
- MU'TÎ/A[Ar. < TÂAT] ile MU'TÎ[Ar. < ATÂ]
( Boyun eğen, itaat eden. | Bağlı. | Rahat. İLE Veren, îta eden. )
- MUTLAK DEĞERLİ ile/değil/yerine DEĞERLİ
- MUTLAK EŞİK DEĞERLERİNDE:
GÖRME ile/ve İŞİTME ile/ve TAT ALMA ile/ve KOKU ALMA(ŞAMME[Ar.], ODORAT[Fr.], SMELL[İng.]) ile/ve DOKUNMA
( Karanlık bir gecede 50 km.'den bir mum ışığı. İLE/VE Sessiz bir ortamda 5 metreden bir kol saatinin işleyişi. İLE/VE Sekiz litrelik bir suda bir çay kaşığı şeker. İLE/VE Altı odalı büyük bir evde bir damla esans. İLE/VE Bir santimetre yükseklikten yüzüne düşen bir sineğin kanadı. )
- MUTLAK KABUL ETMEK ile/değil/yerine ÖNEMSEMEK
- MUTLAK (KAVRAMLAR) ile/ve/değil EYTİŞİMSEL/DİYALEKTİK (KAVRAMLAR)
- MUTLAK (KAVRAMLAR) ile/ve/değil EYTİŞİMSEL/DİYALEKTİK (KAVRAMLAR)
( Birbirinden ayrılamayan kavramların didişmesi. )
( [not] ABSOLUTE (CONCEPTS) vs./and/but DIALECTIC (CONCEPTS) )
- MUTLAK MEKÂN ile/ve FİZİKÎ MEKÂN
- MUTLAK ÖZGÜRLÜK >< EŞİTLİK ile/<> MUTLAK EŞİTLİK >< ÖZGÜRLÜK
( Özgürlük ve Eşitlik, genişlediği oranda, birbirini yok eder.
[ "Mutlak Özgürlük" diye bir şeyden söz ettiğimiz oranda "Eşitlik"ten,
"Mutlak Eşitlik" diye bir şeyden bahsettiğimiz oranda da, "Özgürlük"ten söz edemeyiz. ] )
- MUTLAK ZAMAN ile/ve MUKAYYET ZAMAN ile/ve PSİKOLOJİK ZAMAN
- MUTLAK ile/ve ADÂLET
( ABSOLUTE vs./and JUSTICE )
- MUTLAK ve/=/||/<> ADEM
- MUTLAK ile/ve/değil ALIŞKANLIK
- MUTLAK ile/ve/değil/yerine DÜŞÜNME BİÇİMİ
- MUTLAK ile/değil/yerine MUTFAK
( İdeoloji. İLE/DEĞİL/YERİNE Felsefe. )
- MUTLAK[Ar.] değil/yerine/= SALT/SALTIK
- MUTLAK ile/değil/yerine UZLAŞILMIŞ
- (MUTLAKA) DİŞ İPİ KULLANMALI!
- MUTLAKA ile/değil ELBETTE
- MUTLAKA ile/ve/değil/yerine/||/<> KUŞKUSUZ
- MUTLAK/LIK ile/ve/||/<> BAĞLAYICI/LIK
- MUTLAK/LIK ile/ve KESİN/LİK
( ABSOLUTE vs./and DEFINITENESS | CERTAINTY )
- SALTIK/LIK / MUTLAK/LIK ile/ve/||/=/<> KOŞULSUZ/LUK
- MUTLAK/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YETKİN/LİK
( Bir şeyin mutlak olması, yetkin olduğu anlamına gelmez. )
- MUTLU İKEN ile ÜZÜNTÜLÜ İKEN ile ÖFKELİ İKEN
( Söz verme! İLE Yanıt verme! İLE Karar verme. )
- MUTLU-MESUT (YAŞAMAK)
- MUTLU OLABİLMEK ile/ve "TAM OLABİLMEK"
- MUTLU OLMAK:
"HERŞEYİN YOLUNDA OLMASIYLA" değil SORUNLARI, GÖRMEMEZLİKTEN GELEREK
- MUTLU OLMAK İÇİN GEREKEN "BENCİLLİK":
"SADECE KENDİNİ DÜŞÜNMEK" değil/yerine ÖNCELİKLE KENDİNİ DÜŞÜNEBİLMEK
- MUTLU ile/ve/<> MEMNUN
( Başarının sırrı nedir bilmiyorum fakat başarısızlığın sırrı herkesi memnun etmeye çalışmaktır. )
( HAPPY vs. PLEASED/GLAD )
- MUTLULUĞU ANIMSAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MUTLULUK
( [Çoğunluk için ne yazık ki] Yaşamın küçük bölümünde yaşanılan mutluluktan geriye kalan büyük bölümü. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yaşamın çok küçük bir bölümünde yaşanılan. )
- MUTLULUK ADASI ve/||/<>/< SIRADANLIK DENİZİ
( Mutluluk adasına, sıradanlık denizinden ulaşılır. )
- MUTLULUK ARAYIŞI değil/yerine MUTLULUK
( Mutluluğa engel olan şey, mutluluk arayışıdır. )
( Mutluluk, kelebek gibidir. Biz yakalamaya çalıştıkça, o kaçar. Ne zaman ki, dikkatimizi başka şeylere veririz, ancak o zaman gelip omzumuza konar. )
( [not] SEEKING HAPPINESS but HAPPINESS
HAPPINESS instead of SEEKING HAPPINESS )
- MUTLULUK:
DAHA ÇOK OLANI ARAMAK değil/yerine/>< DAHA AZ OLANIN, TADINI ÇIKARMAK
itibariyle 29.456 başlık/FaRk ile birlikte,
29.431 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(76/119)