Bugün[10 Temmuz 2025]
itibariyle 29.456 başlık/FaRk ile birlikte,
29.431 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(16/119)


- BETİK ve/||/<>/< TAMAMLANDIĞI YERDE BAŞLAYAN


- BETİM, BETİMLEME = TASVİR, TAVSİF = DESCRIPTION[İng., Fr.] = BESCHREIBUNG[Alm.] = DESCRIPTIO[Lat.] = DESCRIPCIÓN[İsp.]


- BETİM, BETİMLEME = TAVSÎF = DESCRIPTION


- BETİMLEME ile/ve/||/<> DEĞER VERME/YÜKLEME


- BETİMLEME ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TANIMLAMA


- BETİMLEYİCİ ETİK ile/ve/||/<> NORMATİF ETİK ile/ve/||/<> ÇÖZÜMLEYİCİ ETİK


- BEVS[Ar.] ile BEVŞ[Ar.]

( Acele, ileri geçme/gitme. | Bıktırıncaya kadar ısrar etme. | Bir kimseden kaçıp gizlenme. | Bir şeyin rengi. İLE Çalım, gösteriş, debdebe. )

( )


- BEVZ[Ar.] ile BEVZ / BEVZEK[Ar.]

( Sürekli oturuş. | Kaybolan çillerden sonra yüzün güzelleşmesi. İLE Nem dolayısıyla yiyeyecek ve giyeceklerde oluşan yeşil küf. | Eşek arısı. | Ağacın köküne yakın olan yerleri. )


- BEY ile/ve/||/<>/> BOY

( Bey'in kararı/tutumu/dini vb. İLE/VE/||/<>/> Boy'un kararı/tutumu/dini. )


- BEYÂN:
TAKRİR ve/||/<> TEFSİR ve/||/<> TAĞYİR ve/||/<> ZARURET ve/||/<> TEBDİL

( Doğrudan doğruya beyân. VE/||/<> Tefsir yoluyla beyân. VE/||/<> Tağyir yoluyla beyân. VE/||/<> Mantık sonucu beyân. VE/||/<> Başka bir sözü yerine koyarak beyân. )


- BEYAN ile SAVUNMA


- BEYÂN ile/ve/<> ŞEHÂDET


- BEYÂNİ AKIL ile/ve BURHANİ AKIL ile/ve İRFÂNİ AKIL


- BEYÂN(/Î) ile/ve/değil/||/<> Â'YÂN/İYÂN/IYÂN(/Î)


- BEYAZ BASTON/LU ile/ve/||/<> KIRMIZI - BEYAZ BASTON/LU

( ... İLE Görme engelli bir kişi, kırmızı - beyaz renkli baston kullanıyorsa bu, aynı zamanda kişinin işitme sorunu olduğu anlamına gelmektedir. )

( )


- BEYAZ NİL ile/ve/<> MAVİ NİL

( Uganda'da bulunan, bölgesindeki ırmaklar, yeraltı suları, kaynaklar ve yağmurlarından beslenen Victoria Gölü, Beyaz Nil adını alan bölümün başlangıcıdır. İLE/VE/<> Etiyopya'nın Tana Gölü'nden doğan Mavi Nil[Abey], Sudan'ın başkenti Hartum'da Beyaz Nil ile buluşup, Mısır'a hayat verdikten sonra Akdeniz'e dökülmektedir.[Dünyada, güneyden, kuzeye doğru akan tek ırmaktır.] )


- BEYAZ TENLİ/LER(İN) ve RENKLİ GÖZLÜ/LER(İN)

( Ciltleri, güneş ışınlarına, çok daha duyarlı olduğundan dolayı daha fazla dikkatli olmaları gerekmektedir. )


- BEYAZ (TÜYLÜ) KUĞU ile/ve SİYAH (TÜYLÜ) KUĞU

( ... İLE Bilim Tarihi'ni altüst eden ve Karl Raimund Popper'ın tespitiyle, bilimselliğin "Doğrulanabilirlik İlkesi" ile değil "Yanlışlanabilirlik İlkesi" ile sağlam zemine oturmasına vesile olan ve örnek olarak kullanılan siyah kuğu. )

( Siyah Kuğu | Siyah ve Beyaz Kuğu )


- BEYAZ YAKALI ile/ve/||/<> MAVİ YAKALI


- [ne yazık ki]
BEYAZ DONLA YÜZMEK ile/değil/yerine/>< MAYO/ŞORT İLE YÜZMEK

( Ayrık ve bitişik 'de/da'ları, "ki'leri, "mi'leri, gerektiği gibi yaz(a)mayan/yayınlamayanların, görüntü kirliliği yaratanların "tutumu". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yazım kurallarına uyarak ve noktalamalara özen göstererek, okuyuculara ve dilimize saygı gösterenlerin, görüntü kirliliği yaratmayanların tutumu. )

( )

( )

( )

( )

( )

( )

( )

( )

( )

( )


- BEYAZ/RAFİNE ŞEKER, TUZ VE UNU KULLANMAMALI!


- BEYHÛDE değil/yerine/= BOŞUNA


- BEYHÛDE[Fars. < BİHÛDE] ile/ve/||/<> NÂFİLE ile/ve/||/<> FUZÛLÎ

( Yararsız. | Boşuna. İLE/VE/||/<> Gerekli değilken yapılan iş. | Farzların dışında kılınan namaz. | Boşuna, gereksiz. İLE/VE/||/<> Erdemli/faziletli. | Gerekli, yersiz, boşuna. )


- BEYİN:
AUSTRALOPİTEK ile/ve/||/<>/> HOMO ERGASTER ile/ve/||/<>/> HOMO SAPİENS SAPİENS

( 400 cm³ İLE/VE/||/<>/> 800 cm³ İLE/VE/||/<>/> 1200 cm³ )


- BEYİN GİRİNTİLERİ ve/<> BAĞIRSAK GİRİNTİLERİ


- BEYİN:
YANSITICI değil/yerine YARATICI

( [not] MONITOR but CREATOR
CREATOR instead of MONITOR )


- BEYİN ZARLARINDA(MENİNSKLERDE):
SERT/DURA[Yun.] ile/ve/||/<> ÖRÜMCEKSİ/ARAKNOID[Yun.] ile/ve/||/<> İNCE/ANNE/PIA[Yun.]

( En üstte bulunan, kafatası ve omurgaya en yakın tabakadır. İLE/VE/||/<> İnce ve saydam bir tabakadır.[Merkezi sinir sistemi için hava yastığı görevi görür.] İLE/VE/||/<> Merkezi sinir sistemine en yakın tabakadır. [Oldukça duyarlı ve damarlı yapısıyla beynin tüm kıvrımlarını sarmakla görevlidir.] )

( Beyin omurilik sıvısı, araknoid mater ile pia mater arasındaki subaraknoid boşlukta bulunur. )

( Bu zarların temel işlevi, merkezi sinir sistemini korumaktır. )


- BEYİN/ZİHİN:
ÜRETİCİ/ÜRETEÇ ile/ve/||/<> YANSITICI


- BEYİN ile/ve/||/<> AKIL

( Donanım/ekran. İLE/VE/||/<> Yazılım[işletim sistemi, program]. )


- BEYİN ile AYRIK BEYİN


- BEYİN ile/ve/<> BEYİNCİK

( ... ile/ve/<> MUHEYH )


- BEYİN ile/ve/||/<> KALP

( Kan dolaşımını sağlayan örgen. İLE/VE/||/<> Merkezi sinir düzeninin denetleme merkezi. )


- BEYİNDE/ZİHİNDE:
BİLİŞSEL ve/||/<>/< DUYGUSAL ve/||/<>/< DUYUSAL ve/||/<>/< MOTOR


- BEYLERBEYİ ile BEYLERBEYİ

( Sancak beylerinin başı. İLE Üsküdar'da bulunan bir semt. )


- BEYLİK SÖZLER ve/||/<>/< EZBER SÖZLER


- BEYLİK ile/||/<> BEYLERBEYİ ile/||/<> DAYI

( Bir beyin yönetimi altındaki ülke, küçük devlet.[Anadolu beylikleri, Eretna Beyliği, Erdel Beyliği] İLE/||/<> Sancak beylerine verilen ad ya da san. İLE/||/<> Tunus ve Cezayir Bey'lerine verilen ad.[1711 - 1730] )


- BEYLİK ile BEYLİK

( Bey olma durumu. | Herkesin kullandığı, herkesin bildiği. | Basmakalıp. | Devletle ilgili, devlete özgü olan, devlet malı olan, mirî. | Bir tür küçük ve ince asker battaniyesi. | Rahat yaşama. | Merkeze tam bağlı olmayarak bir beyin yönetimi altındaki ülke, emîrlik, emaret, mirlik. | Hükûmet. )


- BEYNİN:
DOĞALLIĞI ile/ve/değil/yerine TARİHSELLİĞİ


- BEYNİN/ZİHNİN GELİŞİMİNDE:
SAĞ YARIMKÜRE ve/||/<>/> SOL YARIMKÜRE (ÖZELLİKLERİ)

( İlk iki yılda. VE/||/<>/> İkinci iki yılda. )


- BEYNİN/ZİHNİN İŞLEYİŞİNDE:
TEKRAR ile/ve/||/<> PARALELLİK ile/ve/||/<> MOZAİK


- BEYT-İ ANKEBÛT, BEYT-ÜL-ANKEBÛT[Ar.]

( Örümcek yuvası. | [mecaz] Derme-çatma ev. )


- BEYTÜLMAL[Ar.] değil/yerine/= DEVLET HAZİNESİ


- BEYZİK[İng. < BASIC] değil/yerine/= TEMEL


- BEZ ile SALAŞPUR[Hindistan'daki Şalpur kentinin adından]

( ... İLE Seyrek dokunmuş, astarlık, ince bez. )


- [ne yazık ki]
BEZDİRİDE/YILDIRMADA/MOBBING'DE:
AMAÇLILILIK ile/ve/||/<> SÜREKLİLİK ile/ve/||/<> DÜZENLİLİK


- BEZELYE ile DELİ BEZELYE


- BEZEME ile/||/<> ARABESK[Fr.]

( ... İLE/||/<> Plastik sanatlarda geometrik görünüşte biçimlerden oluşan bezeme çizgileri, girişik bezeme. | Bir müzik türü. )


- BEZGEK ile BEZİG
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Titreme. | Titremeli humma. İLE Ürperti. )


- BEZGİN ile/değil/yerine/>< GEZGİN


- BEZGİN/LİK ile/ve DELİ/LİK


- BEZGİN/LİK ile/ve/||/<>/>/< ÜMİTSİZ/LİK

( MEFTÛR[< FÜTÛR] ile/ve/||/<>/>/< ME'YÛS[< YE'S] )


- BEZÎM[Ar.] ile BEZÎN[Fars. < BEZÎDEN]

( Kuvvetli, zorlu kişi. İLE Esici, esen, esnek. )


- BEZİR[Ar. < BEZR] ile KETEN TOHUMU YAĞI

( Keten tohumu yağı. )


- BEZME[Ar.] ile BEZME[Ar.] ile BEZME/K[Tr.]/BİZÂR

( Gündüz yenilen bir öğün yemek. İLE Sohbet ve muhabbet meclisinin bir köşesi. İLE Yaşama ya da iş görme isteğini yitirme ya da yitirmiş bir biçimde. | Devingenliğini/canlılığını yitirme. )


- BHEL = ŞİŞME, KABARMA


- BİAT ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İTİMAT


- BİBER[Yun.] ile ARNAVUT BİBERİ

( Patlıcangillerden, yurdumuzda çok yetişen ve çeşitli türleri bulunan bir bitki. | Bu bitkinin tazeyken sebze olarak yenilen ürünü. | Bu bitkinin kurutulup baharat olarak yararlanılan ürünü. İLE Acı kırmızı biber. )

( CAPSICUM ANNUUM cum ... )


- BİBER ile KIRMIZIBİBER

( ... İLE Patlıcangillerden bir tür biber. | Bu bitkinin olgunlaştığında kızarıp yakıcı bir acılık kazanan, kurutulup dövülerek yemeklerde baharat olarak kullanılan tozu. )

( ... cum CAPSICUM ANNUUM )


- Bİ-/BİN- ile/||/<> BİO-/BİS-/-BİOSİS/-BİOTİC ile/||/<> Dİ- ile/||/<> Dİ- ile/||/<> DİA- ile/||/<> DUO- ile/||/<> DEUT-/DEUTER-/DEUTERO-/DEUTO- ile/||/<> DİPLİ-/DİPLO-

( İki, çift, iki kez, yaşamla ilgili, özel yaşam nitelikleri ile ilgili, iki taraflı. İLE/||/<> Yaşamla ilgili, canlılıkla ilgili, özel yaşam nitelikleri ile ilgili. İLE/||/<> Karşıdan karşıya, bir yanda, arasında, -den doğru, birbirinden ayrılmış olarak. İLE/||/<> Çift, iki kat, ikili, ikiz. İLE/||/<> Karşıdan karşıya, -den geçerek, -den doğru, bir yanda, arasında. İLE/||/<> İki, ikili. İLE/||/<> İkinci, ikincil. İLE/||/<> Çift, iki, iki kat, ikiz, iki kez. )


- BIÇAK, KEMİĞE DAYANINCA ile/ve DOĞUM SANCISI BAŞLAYINCA


- BIÇAK ile/ve/||/<> BİTKİ ile/ve/||/<> SÖZ

( Hem olumlu, hem de olumsuz yönde kullanılabilir. )


- BİÇİM

( MORPH, FORM )


- BİÇİM DEĞİŞTİRMEK ile/değil KILIK DEĞİŞTİRMEK


- BİÇİM ESTETİĞİ ile/ve/||/<> İÇERİK ESTETİĞİ

( Kant'ta. İLE/VE/||/<> Hegel'de. )


- BİÇİM ile BİÇEM

( Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü. | Biçme işi. İLE Anlatma, oluş, deyiş ya da yapış biçimi, tarz, üslûp. )


- BIÇIM =/> DİLİM
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- BİÇİM ile/ve DÜZEN

( Çoklukta, birlik olan/olduran. )

( SHAPE/MORPH vs./and ORDER/REGULARITY )


- BİÇİM ile/ve/<> İÇERİK

( Bir şey bir şeyin içeriğiyse, içeriği olduğu şey onun biçimidir. )

( FORM/MORPH vs./and/<> CONTENT )


- BİÇİM ile/ve/||/<> İDOLA/PUT/SANEM

( EIDOS ile/ve/||/<> EIDOLON )


- BİÇİM ile KİP


- BİÇİM ile/ve ÖZ

( SHAPE/MORPH vs./and ESSENCE )


- BİÇİM = SÛRET = FORM[İng.] = FORME[Fr.] = FORM[Alm.] = FORMA[Lat.] = MORPHE, EIDOS[Yun.] = FORMA[İsp.]


- BİÇİMBİLİM

( MORPHOLOGY )


- BİÇİMBİLİMSEL KOŞULLANMA

( MORPHOLOGICAL CONDITIONING )


- BİÇİMBİLİMSEL ÖLÇÜT


- BİÇİMBİRİM ile BİÇİMBİRİMSEL

( MORPHEME vs. MORPHEMIC )


- BİÇİMDE/YAMUKTA:
ALT ALAN ile/ve/<> ÜST ALAN


- ... BİÇİMİNDE DÜŞÜNMEK ile ... BİÇİMİNDE BAKMAK


- [... BİÇİMİNDE ...]
... DÜŞÜNMEK/DÜŞÜNÜYORUM" ile/ve/değil/||/<>/< ... VARSAYMAK/VARSAYIYORUM


- ... BİÇİMİNDE:
OLSA/OLMASI GEREK ile OLMALI!


- BİÇİMİNİ KORUMAK ve ÜREMEK

( HIFZ-I TERKİB )


- BİÇİMLENDİRİLMİŞ ile/ve/değil YARATILMIŞ

( Doğa. İLE/VE/DEĞİL İnsan. )


- BİÇİMLENDİRME (GİRİŞİMİ/ÇABASI) ile/ve/<>/değil/yerine YÖNLENDİRME (GİRİŞİMİ/ÇABASI)


- BİÇİMLENDİRME ile/ve/<> İLİŞKİLENDİRME

( TO GIVE SHAPE vs./and/<> TO GET RELATION )


- BİÇİMLENME ile/ve/<> BELİRLENME


- BİÇİMSEL SESBİLİM ile BİÇİMSEL SESBİRİM

( MORPHOPHONOLOGY, MORPHOPHONEMICS vs. MORPHOPHONEME )


- BİÇİMSİZ SAÇMA(LIK)LAR/SAFSATALAR ile/ve/||/<> SAÇMA(LIK)LAR/SAFSATALAR

( INFORMAL FALLACIES vs./and/||/<> FALLACIES )


- BİÇİMSİZ/LİK ile ÇİRKİN/LİK

( UNSHAPELINESS vs. UGLY/UGLINESS )


- BICIR BICIR (KONUŞMAK, HAREKET ETMEK)

( Küçük, şirin çocuklar için söylenilen. )


- BİÇTİĞİN ve/||/<>/>/< EKTİĞİN

( "Biçtiğimizi" beğenmiyorsak, "ektiğimize" bakmalıyız! )


- BİD'AT ile KÜFÜR


- BİDÂYET[Ar.] değil/yerine/= BAŞLAMA, BAŞLANGIÇ


- BİDAYUH ile/ve/<> İBAN ile/ve/<> ORANG-ULU ile/ve/<> RUMAH TİNGGİ ile/ve/<> MALAY

( Kara Dayak uzun evi. İLE/VE/<> Irmak Dayak uzun evi. İLE/VE/<> Melanav evi. İLE/VE/<> Malay evi. )

( Malezya'nın Borneo Adası'nda bulunan Sarawak eyaletindeki, Sarawak Kültür Köyü'nde hepsi birarada görülebilmektedir. )


- BİFİT ile/||/<> BİFOKAL ile/||/<> BİFÜRKASYON ile/||/<> BİGEMİNE ile/||/<> BİKÜSPİDASYON ile/||/<> BİKÜSPİT ile/||/<> BİLATERAL ile/||/<> BİPLAN ile/||/<> BİPOLAR ile/||/<> BİVALAN

( Ayrık. İLE/VE/|| İki odaklı. İLE/VE/|| Çatal. | Çatallanma. İLE/VE/|| İkiye bir. | İkiz. İLE/VE/|| İkili yapraklanma. İLE/VE/|| İki yapraklı. İLE/VE/|| İki yanlı. İLE/VE/|| İki kutuplu. İLE/VE/|| İki düzlemli. İLE/VE/|| İki değerlikli. )


- BİFOKAL ile/||/<> BİFİD

( İki odaklı. İLE/||/<> Ayrık, çatallı, yarık. )


- BÎ-GÂNE değil/yerine/= KAYITSIZ, İLGİSİZ


- BÎ[Fars.]-HABER[Ar.] değil/yerine/= ÇAVSIZ


- BİHİM[Ar.] ile BİHÎN/E[Ar.]

( O, onları, onlara, onlardan, onlarla. İLE Pek/en iyi, seçkin. | Hallaç. )


- BIKMAK ile/ve/değil/||/<>/< BEZMEK


- BIKMA(MA)K ile/ve/||/<> DOYMA(MA)K


- BIKMAK ile KANIKSAMAK


- BİL BAKALIM ...:
BEN KİMİM? ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SEN KİMSİN?


- BİL ile/ve/değil/||/<>/> BEN/O OL DA BİL


- BİLÂ KAYDÜ ŞART/KAYITSIZ ŞARTSIZ değil/yerine/= KOŞULSUZCA/YAZGASIZ KOŞULSUZ


- BİLÂDER değil BİRÂDER[Fars.]


- BİLÂD-I AŞERE ile BİLÂD-I ERBAA ile BİLÂDI-I İSNÂ AŞER

( 10 şehir. [İzmir, Eyüp, Kandiye, Halep, Selânik, Sofya, Trabzon, Galata, Kudüs, Lârisa] İLE 4 şehir. [Edirne, Bursa, Şam, Kahire] İLE 12 şehir. [Adana, Erzurum, Bağdat, Beyrut, Diyarbakır, Rusçuk, Bosnasaray, Sivas, Maraş, Trablusgarp, Antep, Çankırı] )


- BİLÂHARE[Ar.]["BİLÂHERE" değil!] değil/yerine/= SONRADAN/DAHA SONRA/SONRALARI


- BİLARDO MASASININ:
BOYU ile/ve/<> ENİ

( 284 cm. İLE/VE/<> 142 cm. )


- BİLÂSEBEP değil/yerine/= NEDENSİZCE


- BİLDİĞİM/İNANDIĞIM ŞEYİ YAPARIM ile/değil BİLDİĞİM/İNANDIĞIM ŞEYİ, YAPARIM


- BİLDİĞİMİZİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİLMEDİĞİMİZİ

( Bilmeyelim! İLE/VE/||/<>/< Bilelim! )


- BİLDİĞİN GİBİ ile/ve BİLDİĞİN KADAR

( Hiçbir şey bildiğin/gördüğün gibi/kadar değildir/olmayabilir. )


- BİLDİĞİN GİBİ ve/||/<> SEVDİĞİN GİBİ ve/||/<>
DİLEDİĞİN GİBİ
... OLSUN!:

( AS ...:
YOU WISH and/||/<> YOU LIKE and/||/<> YOU WISH )


- BİLDİĞİNDEN DOLAYI KONUŞMAYAN ile BİLMEDİĞİNDEN DOLAYI KONUŞMAYAN

( Bilgelik/le, bilgelikte. İLE Özgüvensizlik/ten, taklitte. )

( THE PERSON DOES NOT TO TALK BY/IN THE WISDOM vs. THE PERSON DOES NOT TO TALK IN IGNORANCE )


- BİLDİĞİNE GİDEN ile/ve/değil/yerine/<> BİLMEDİĞİNE GİDEN


- [ne yazık ki]
"BİLDİĞİNİ OKUMAK" ile/değil/yerine/>< GÖRDÜĞÜNÜ OKUMAK

( Gördüğünü okumaya çalışmamak/çalışmayan, bildiğini okumaya neden olur/devam eder. )


- BİLDİĞİNİ:
YAPMAZSAN ile/değil/yerine YAPARSAN

( Sadece zihnin, bir miktar/bölüm bilir. İLE/DEĞİL/YERİNE Her/bir yerin (tam) bilir/yetkindir. )

( Yetersizdir. İLE/DEĞİL/YERİNE Yeterlidir. )


- BİLDİĞİNİ/BİLMEDİĞİNİ GÖSTERMEK İÇİN KONUŞMAK değil/yerine GERİBİLDİRİM

( [not] TO TALK FOR TO SHOW YOUR INFORMATION but FEEDBACK
FEEDBACK instead of TO TALK FOR TO SHOW YOUR INFORMATION )


- BİLDİKLERİMİZ ve/||/<>/> BİLMEDİKLERİMİZ

( Bildiğinizle amel/hizmet edin; bilmedikleriniz, size sunulacaktır. )

( Damla. VE/||/<>/> Okyanus. )


- BİLDİKLERİNİ YAPMAK ve/<> BİLMEDİKLERİNİ ÖĞRENMEK

( Bildiğinizle amel/hizmet edin; bilmedikleriniz, size sunulacaktır. )

( TO DO WHICH YOU KNOW and/<> TO LEARN WHICH YOU DON'T KNOW )


- BİLDİRGE ile/ve/değil PAYLAŞIM

( [not] DECLARATION vs./and/but TO SHARE )


- BİLDİRİLENİ BİLMEK ile/ve/değil/||/<>/< BİLMEK


- BİLDİRİM ile İŞAR[Ar.]

( ... İLE Yazı ile bildirme. )


- Bildirişim için DİNLE!!!


- BİLDİRME ile/ve/değil/yerine/<> ÖNERME


- BİLDİRMEK ile/ve/değil/yerine/<> UYANDIRMAK


- BİLE BİLİRİZ ile/ve/değil/||/<> BİLEBİLİRİZ


- BİLE değil/yerine/= İLE


- BİLECEN/UKALÂ ile "ÇOK BİLMİŞ"


- BİLECİK:
DÖRT COĞRAFÎ BÖLGEYE SINIRI OLAN TEK KENT

( Hem Marmara, hem Ege, hem İç Anadolu, hem de Karadeniz'de toprağı bulunan tek kent, Osmanlı'nın kurulduğu kent olan Bilecik'tir. )


- BİLECİK < BELEKOMA


- BİLECİK ile BİRECİK

( İl. İLE İlçe.[Urfa] )

( ... İLE Kelaynak kuşlarının koruma altına alındığı bölge. )


- BİLEMEK ile "KESKİNLEŞTİRMEK"

( KILAĞI/ZAĞ: Taş üzerinde bilenen bir kesici aracın, keskin yüzüne yapışan ve aracın iyi kesebilmesi için yağlanmış yumuşak taşla kaldırılması gereken çok ince çelik parçaları. )


- BİL(E)MEMEK ile/ve DOĞRU/TAM TANIMLA(YA)MAMAK

( NOT (ABLE) TO KNOW vs./and LACK OF RIGHT/EXACT DEFINITION )


- BİL(E)MEMEK ile/ve EMİN OLMADIĞINDAN (DOLAYI) BİL(E)MEMEK

( NOT (ABLE) TO KNOW vs./and NOT (ABLE) TO KNOW BECAUSE OF TO BE NOT SURE )


- BİLEN AÇMAZI ile/ve/||/<> HERŞEYİ BİLME AÇMAZI ile/ve/||/<> YALANCI AÇMAZI ile/ve/||/<> ÖNCEDEN BİLME AÇMAZI


- BİLEN/DÜŞÜNEN İNSAN[Lat. HOMO SAPİENS] ile/ve/değil/||/<>/> AKILLI/BİLGE İNSAN[Lat. HOMO SAPİENS SAPİENS]

( "Homo sapiens sapiens" terimi, modern insan türünü belirtmek için kullanılan bir alt tür adıdır. "Homo sapiens", insanın tür adıdır ancak bilim dünyası tarafından modern insan alt türü olarak "Homo sapiens sapiens" olarak sınıflandırılmıştır.

Bu terim, insan türünün daha özel bir alt öbeğini vurgulamak için kullanılır. İlk "Homo sapiens" türü, yaklaşık 200.000 yıl önce ortaya çıktı. Ancak "Homo sapiens sapiens", yaklaşık 50.000 ila 70.000 yıl önce ortaya çıkan ve günümüzdeki insan türünü tanımlayan daha özel bir alt türdür. Bu terim, Homo sapiens'in en yaygın ve günümüzde yaşayan alt türünü belirtmek için kullanılır. )


- BİLEN ile/ve/||/<> ÖĞRENEN ile/ve/||/<> DİNLEYEN

( ÂLİM ile/ve/||/<> MÜTEALLİM ile/ve/||/<> MÜSTEMİ' )


- BİLENİN/BİLGENİN/USTANIN/HOCANIN, HER:
[hem] YAPTIĞI/NI ile/ve/<>/||/değil/yerine/hem de DEDİĞİ/Nİ

( Yapma. İLE/VE/<>/||/DEĞİL/YERİNE Yap. )


- BİLEREK/BİLE BİLE ile İNADINA


- BİLEREK / BİLMEYEREK ile/ve/||/<> İSTEYEREK / İSTEMEYEREK ile/ve/||/<> DOĞRUDAN / DOLAYLI


- BİLEREK DENEYİMLEDİKLERİMİZ ile/ve/||/<> DENEYİMLEYEREK BİLDİKLERİNMİZ


- BİLEŞEN ile BİLEŞİK ile BİLEŞİM ile BİLEŞKE

( Fizikte ve dilde. İLE Kimyada, doğada, dilde, felsefede. İLE Kimyada. İLE Fizikte. )

( Bir bileşke oluşturan güçlerin her biri. | Bir bileşiğin molekülündeki ögeler ya da alt öbeklerden her biri. | Bir karışımın ögeleri. | Bileşim yoluyla bir sözcüğün yapısına giren sözcük. [örn. sivrisinek] İLE Bileşerek oluşmuş, basit olmayan, mürekkep. | Kİmyasal tepkimeler sonucunda, iki ya da daha çok öğeden oluşan ve bunlardan bağımsız, fiziksel, kimyasal nitelikler gösteren özdek/madde. [örn. su] | Ses ve görüntünün birlikte yer aldığı film parçası. İLE İki ya da daha çok ögenin biraraya gelerek yeni bir öğe oluşturması, terkip. | İki ya da daha fazla nesnenin belirli oranlarda tepkimeye girerek oluşturduğu ve özellikleri kendini oluşturan nesnelerden farklı ve bileşenlerinin fiziksel yollarla birbirinden ayrılamadığı nesne. | Bir nesnenin, hangi kimyasal türlerden oluştuğun belirleyen verilerin tümü. | Bileşme sonucu oluşan nesne. İLE Bir nesneye uygulanan birkaç gücün toplam etkisine eşit olan tek güç. | Bir nesneyi oluşturan ögeler ya da bileşikler. )

( CONSTITUENT, COMPONENT vs. COMPOUND vs. COMPOSITION vs. ... )


- BİLEŞEN ile PARAMETRE


- BİLEŞİK ÇİÇEK DURUMU, KAPİTULUM = EZHÂR-I MÜREKKEBE = CALATHIDE, CAPITULE


- BİLEŞİK ile KARIŞIM

( Aynı cins moleküllerden oluşur. İLE Farklı cins atom ya da moleküllerden oluşur. )

( Kimyasal yollarla ayrıştırılırlar. İLE Fiziksel yollarla ayrıştırılırlar. )

( Saftır. İLE Saf değildir. )

( Yapısındaki öğeler, belirli kütle oranlarında birleşir. İLE Belirli bir oran yoktur. )

( Yoğunlukları karakteristiktir. İLE Yoğunlukları karışımdaki maddelerin karışma miktarına bağlı olarak değişir. )

( MÜREKKEB/P ile MEZC/MAHLUP )


- BİLEŞİK/LİK ile BİREŞİK/LİK


- BİLEŞİM ile BİREŞİM(/KURGUL)/TEVHİD

( Kimyasal. İLE Kavramsal. )


- BİLEŞİM ile BİRLEŞİM

( Bileşme durumu. | İki ya da daha çok ögenin bir araya gelerek yeni bir öge oluşturması, terkip. | Bir nesnenin hangi kimyasal türlerden oluştuğunu belirleyen verilerin tamamı. | Bileşme sonucu oluşan nesne. İLE Birleşme durumu. | Bir topluluğun, bir gün içindeki toplanmaları, inikat. | Döllenmek için erille dişil hayvanın bir araya gelmesi. )


- BİLEŞKE ile/ve/||/<> TOPLAM


- BİLET[FR. < BILLET] ile/||/<> APEKS[LAT. < APEX]

( Para ile alınan ve konser, sinema, tiyatro vb. eğlence yerlerine girme, ulaşım araçlarına binme ya da bir şans oyununa katılma olanağını veren belge. İLE/||/<> Tarihi değiştirilemez özel bir gidiş-geliş bilet türü. )


- BİLGE KRAL ile/ve/||/<>/> TİMOKRASİ ile/ve/||/<>/> OLİGARŞİ ile/ve/||/<>/> DEMOKRASİ ile/ve/||/<>/> TİRAN


- BİLGE ve/||/<> ALÇAKGÖNÜLLÜ

( Herkesten farklı olduğumuzu kavrayabilecek kadar. VE/||/<> Kimseden daha iyi olmadığımızı sürekli anımsayabilecek kadar. )

( ÂRİF ve/||/<> MÜTEVÂZI )

( WISE and/||/<> MODESTY )


- BİLGE/ÂRİF ile BİLİM İNSANI/ÂLİM ile AYDINLANMIŞ ile CAHİL ile AHMAK

( İzler/seyreder. İLE Söz söyler, konuşur. İLE Susar. İLE İnat eder. İLE Laklak eder. )

( Âlimler, mesafe/menzil alır; cahiller, yolun başında birinin gelip kendini götürmesini bekler. )

( Cahilin kalbi, dudağında; âlimin/ârifin ağzı/dili, kalbindedir. )

( Âlimin sözü incidir; cahilin sözü, günde, bin can incitir. )

( Asıl güneş, âşıkların, âriflerin kalplerinden, gözlerinden doğan güneştir. )

( Bilen/bilge kişi konuşur, çünkü söyleyebileceği bir şeyleri vardır. Cahil kişi konuşur, çünkü "bir şeyler söylemek zorundadır". )

( Wise people talk, because they have something to say; fools talks, because they "have to say something". )

( [hatasını gösterdiğimizde] Teşekkür eder. İLE Anlayışla kabul eder ve gülümser. İLE Yararlanır. İLE Küfür/hakaret eder. İLE ... bile görmez. )

( Akıllı, şakadan bile öğüt alır; ahmak, her öğüdü, şaka sanar. )

( Ancak yaşadıklarına/deneyimleyebildiklerine hükm eder. İLE Yaşamadıklarına da hükm eder ya da etmeye çabalar. İLE ... İLE ... İLE ... )

( Bilenle ya da bilmeyenle tartışılabilir. Fakat bildiğini sananla tartışmak, ahmaklıktır. )


- BİLGE ile/ve İLERİ GELEN

( el-HUKEMÂ ile/ve er-RUESÂ )


- BİLGE/LER ile/ve/<> PEYGAMBER/LER ile/ve/<> FİLOZOF/LAR

( Uzakdoğu(da). İLE/VE/<> Doğu(da). İLE/VE/<> Batı(da). )

( MAGİ: Bilge/bilgin.[Peri] )


- BİLGE/LİK / İRFAN ile BİLGİLİ/LİK

( WISDOM/GNOSIS/MOKSHA vs. KNOWLEDGE )


- BİLGE/LİK:
NE İSTEDİĞİNİ BİLEN/BİLMEK ile/ve/değil/||/<>/< NE İSTEMEDİĞİNİ BİLEN/BİLMEK


- BİLGELİK/HİKMET TAŞIMAYAN SÖZ ile/ve/||/<> DÜŞÜNME BARINDIRMAYAN SESSİZLİK/SÜKÛT

( Gevezeliktir. VE/||/<> Dalgıdır/gaflettir. )


- BİLGELİK ve ANLAMA, ANLAMLANDIRMA

( Bilgeliğin dudakları, anlamayanların kulaklarına kapalıdır. )


- BİLGELİK ile/ve/||/<> AYDINLANMA

( Başkalarının bilgisi. İLE/VE/||/<> Kendini tanıma. )


- BİLGELİK ve BAŞKALARINI KARALAMAMAK


- BİLGE/LİK ile/ve BİLİNÇLİ "BENCİL/LİK"


- BİLGELİK ve/||/<> CESÂRET ve/||/<> ÖLÇÜLÜLÜK

( Bilgelik, aklın; Cesaret, kalbin; Ölçülülük, duyguların kontrolüdür. )


- BİLGE/LİK ve/||/<> GÖNÜLLÜ/LÜK


- BİLGELİK = HİKMET = WISDOM[İng.] = PRAJNA/MOKSHA[Sansk.]


- BİLGELİK ile/ve/||/<>/>/< KALITIMSAL BİLGELİK

( WISDOM vs./and/||/<>/>/< ANCESTRAL WISDOM )


- BİLGELİK ve/=/||/<> KARŞILIKSIZ HİZMET


- BİLGELİK ve/=/||/<> KENDİNİ TANIMAK


- BİLGELİK ile/değil MİSTİK DENEYİM


- BİLGELİK ve/<> SANAT

( Sıradan insanı, "etik insan"a dönüştürür. VE/<> Sıradan insanı, "estetik insan"a dönüştürür. )


- BİLGELİK ve/||/<> SEVGİ

( Hiçbir şey(liğ)i gördüğümüzde deneyimlenilen. VE/||/<> Herşey olduğumuzu gördüğümüzde deneyimlenilen. )

( Yaşam(ımımız), bu ikisi arasında akar/akmalı! )


- BİLGELİK ve/> TEMKİN


- BİLGELİK ve/||/<>/< UTANABILMEK


- BİLGE/LİK ile/ve/||/<>/>/< YALIN/LIK


- BİLGİ AHLÂKI ile/ve/<> TEFEKKÜR AHLÂKI

( MORALS OF KNOWLEDGE vs./and/<> MORALS OF THINKING )


- BİLGİ:
BETİMLEYEREK ile/ve/||/<>/< AŞİNALIKLA


- BİLGİ/(B)İLİM/GÖRGÜ:
NAKLETMEK İÇİN ile/ve/değil/||/<>/< NAKŞETMEK İÇİN


- BİLGİ ÇOKLUĞU ile/ve/değil/yerine ANLAYIŞI GELİŞTİR(EBİL)MEK


- BİLGİ = (")DÜŞÜNCEDİR(") ile/ve/||/<> (")ERDEMDİR(") ile/ve/||/<> (")DÜZENDİR(") ile/ve/||/<> (")BAĞLAMDIR(")

( [ise | durumu/düşüncesi] Felsefeyi verir. İLE/VE/||/<> Ahlâk'ı verir. İLE/VE/||/<> Toplumu verir. İLE/VE/||/<> Bilgeliği verir. )


- BİLGİ DÜZENEĞİ ile/ve/||/<> DUYGU DÜZENEĞİ


- BİLGİ EDİNME HAKKI ile/ve/||/<> DİLEKÇE HAKKI


- BİLGİ [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]


- BİLGİ/İLİM SAHİBİ OLMAK ile/ve/<> KENDİNİ BİLMEK(TANIMAK)

( Bilgi, kendine kayıtsız kalana acımaz. )


- OLGUN/LUK:
BİLGİ İTİBARİYLE
ve/||/<>
BİLGELİK İTİBARİYLE
ve/||/<>
DURUM/KOŞULLAR İTİBARİYLE
ve/||/<>
AYDINLATMA İTİBARİYLE

( KEMÂL-İ İLİM ve/||/<> KEMÂL-İ İRFÂN ve/||/<> KEMÂL-İ HÂL ve/||/<> KEMÂL-İ İRŞÂD )


- [BİLGİ/SÖZ]
"KULAĞINDAN":
GİRMEYEN ile GİRİP-ÇIKAN ile ZİHNİNE[/"KALBİNE"] ULAŞAN

( Hiçbir biçimde dinlemeyen/anla(ya)mayan. İLE Anlasa/Dinlese de unutan, kayıtsız kalan. İLE Tutan/kaydeden, dönüştüren, işleyen, uygulayan. )


- BİLGİ KURAMI(TEORİSİ) ile BİLİM FELSEFESİ


- BİLGİ:
MEŞHÛD ile/ve/||/<> MERSÛD

( Görünebilir. İLE/VE/||/<> Gözlemlenebilir. )


- BİLGİ [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- BİLGİ SAHİBİ OLMA ile/ve/||/<>/> GEÇERLİ YARGILAMA/YORUMLAMA(MEŞRÛ MUHAKEME)


- BİLGİ SORUNU ile/ve/<>/değil/yerine AYDINLANMA SORUNU


- BİLGİ:
TAALLÜMÎ ile/ve/<> NAZARÎ ile/ve/<> HADSÎ

( Dinleyerek, öğrenilerek. İLE/VE/<> Öğrendiğini, zihninde, öğrenilmiş bir dil içinde, yeniden üreterek, inşâ ederek. İLE/VE/<> Öğrenilmiş bir dil olmaksızın, soyut akılla kavranarak. )


- BİLGİ TAŞIYICISI OLMAK ile/değil/yerine/||/<>/>/< ÖĞRENMEYİ ÖĞRENMEK


- BİLGİ TEKNOLOJİLERİ ile/ve/+/||/<> BİYO TEKNOLOJİ


- BİLGİ:
TÜMEL/LİK ile/ve/||/<> ÖZSEL/LİK ile/ve/||/<> NEDENSEL/LİK ile/ve/||/<> KESİN/LİK


- BİLGİ ÜRETMEK ile/ve/değil/||/<>/< BİLGİ DOĞURMAK


- BİLGİ (VAROLANI) ile/ve/değil/yerine ANLAM (VAROLANI)

( Taşınan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Özümsenen. )


- BİLGİ/VERİ/HABER:
[ne yazık ki]
YOKSA ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< VARSA

( "Asıp kesme." İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< Saygı, sevgi, şefkat, merhamet, anlayış. )


- BİLGİ ile AHLÂK ile ESTETİK


- BİLGİ ile AHLÂK ile ESTETİK


- BİLGİ ile/ve/<> ANIMSAMA

( Anımsamayı bilgi sanıyorsunuz. Gerçek bilgi her zaman taze, yeni ve beklenmediktir. )

( KNOWLEDGE vs./and/<> TO REMEMBER/RECALL
You take remembering to be knowledge. True knowledge is ever fresh, new, unexpected. )


- BİLGİ ile/ve/||/<> BAĞDAT

( )


- BİLGİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BİLGELİK/HİKMET

( Geçmiş/mazi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Gelecek/istikbal. )

( [not] Past. VS./AND/but/||/<>/> Future.
Future. INSTEAD OF Past. )

( Ekleyerek. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Uzaklaşarak. )

( [not] By adding. VS./AND/but/||/<>/> By retreating.
By retreating. INSTEAD OF By adding. )

( )

( "Bürünerek/giyinerek". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Soyunarak. )

( Knowledge is knowing what to say. AND/||/<>/> Wisdom is knowing whether or not to say it. )

( [not] KNOWLEDGE vs./and/but/||/<>/> WISDOM
WISDOM instead of KNOWLEDGE )


- BİLGİ ile BİLGİ OLMAYAN

( Bilgi ile bilgi olmayanı ayıramamak, ne yazık ki, bilgi üretmemekten kaynaklanmaktadır. )


- BİLGİ ile/ve/<> BİLİM

( İşlenen/kullanılan/uygulanan veri/deneyim. İLE/VE/<> Yöntemli bilgi. )

( BÜCDET )


- BİLGİ ve/||/<>/> BİLİM ve/||/<>/> DAYANÇ(SABIR) ve/||/<>/> YETİNME

( Anamal/sermaye. VE/||/<>/> Silah. VE/||/<>/> Giysi. VE/||/<>/> Kazanç. )


- BİLGİ ile/ve/||/<> BİLİMLER

( İLM ile/ve/||/<> ULÛM )

( KNOWLEDGE vs./and/||/<> SCIENCES )


- BİLGİ ile/ve/<> BİLME

( Dışarıdan. İLE/VE/<> İçeriden. )

( Hem desteklenebilen hem çürütülebilen iki yaklaşım vardır. [İkisinden birini tercih etmek değil ikisinin de aynı anda ve ayrı ayrı etkin olabileceği ve değerlendirilmesi gerektiği üzerinden yaklaşılmalıdır.] 1. Bilginin dışarıdan alınarak edinildiği. [TABULARASA] 2. Dışarıdan almaya gerek olmadan tüm bilgilerin kişide/özde [çekirdek/tohum gibi] bulunduğu. )

( INFORMATION vs./and TO KNOW )


- BİLGİ ile/ve/||/<>/>/< BİRGİ/BİREŞİM


- BİLGİ ile/ve BİRİKİM

( Kişiler, başağa benzer. İçi boşken havadadır, doldukça eğrilir. )

( Bilgi tohumdur. Bire yüz verir. Verdigi yüzün her biri bir tohumdur ki, sana bilgelik, torunlarına da ilham verir. )

( Deneyimi olmayan kavram yetersiz, kavramı olmayan deneyim boştur. )

( Zihinsel bilgi sürecinde 5 aşama:
1. Genel deneyim.
2. Özel deneyim.
3. Olgusal Bilim.
a. Deney ve Gözlem,
b. Kuram oluşturma,
4. Günlük Bilim.
5. Aşkın Bilimler. )

( KNOWLEDGE vs./and ACCUMULATION )


- BİLGİ ve/<> BİTGİ/BİTKİ

( Organiklerdir. )


- BİLGİ ve DEĞİŞİM

( KNOWLEDGE and ALTERATION )


- BİLGİ ve/<>/= DENEYİM

( Birine, gökyüzünde 300 trilyon yıldız olduğunu söylerseniz inanır/kabul eder ama "Şu masa, boyalı!" derseniz gidip önce bir eller. )

( ... VE/<>/= Farklı durumları görmek. )

( KNOWLEDGE and/<>/= EXPERIENCE )


- BİLGİ ile/ve/||/<>/> DENEYİM ile/ve/||/<>/> YARATICILIK

( )

( KNOWLEDGE vs./and/||/<>/> EXPERIENCE vs./and/||/<>/> CREATIVITY )


- BİLGİ ile/ve/=/||/<>/< DÖNÜŞ(TÜR)EBİLMEK


- BİLGİ/VERİ ile/ve/<> DÜŞÜNCE/FİKİR


- BİLGİ ve EDİM

( Mahsusun, makul duruma getirilmesi. VE Amaca bağlı davranışlar. )


- BİLGİ ve/<> EMEK/EYLEM

( İşe taşınmayan bir bilgi, kişinin sahip olduğu bir bilgi değildir. )


- BİLGİ ile/ve/= ERDEM

( KNOWLEDGE vs./and/= VIRTUE )


- BİLGİ ve/||/<>/> ERDEM ve/||/<>/> MUTLULUK ve/||/<>/> BİLGELİK


- BİLGİ ile/ve/<> GEREKÇELENDİRİLMİŞ BİLGİ(EPİSTEMOLOJİ)

( Bilgi, erdem; erdem de mutluluk üretir. )

( Türkçe Çağdaş Epistemoloji Sözlüğü yazısı için burayı tıklayınız... )

( KNOWLEDGE vs./and/<> EPISTEMOLOGY )


- BİLGİ ile/ve HAL

( Paraya ve bilgiye mahkum olma! )


- BİLGİ ve İLGİ ve EYLEM/TEPKİ

( Bildiklerinizi eyleme geçirin, bilmedikleriniz size gelir. )

( KNOWLEDGE and INTEREST and ACTION )


- BİLGİ ile/ve/<>/= İLİŞKİ

( KNOWLEDGE vs./and/<>/= RELATION )


- BİLGİ ve/||/<>/> İYİLİK ve/||/<>/> KARARLILIK

( Kuşkudan kurtarır. VE/||/<>/> Istırap çekmekten kurtarır. VE/||/<>/> Kaygıdan kurtarır. )


- BİLGİ ve/||/<> KİŞİ

( Bilgi, kendine kayıtsız kalana acımaz. )


- BİLGİ = KNOWLEDGE, COGNITION[İng.] = CONNAISSANCE[Fr.] = die ERKENNTNIS, die KENNTNIS[Alm.] = COGNITIO[Lat.] = HË GNÕSIS[Yun.] = CONOCIMIENTO[İsp.]


- BİLGİ =/||/<> NE YAPMAYABİLECEĞİNİN BİLGİSİ


- BİLGİ ve/||/<>/>/< NEDEN


- BİLGİ ve/= ORTADAN KALKMIŞ/LIK


- BİLGİ ile/ve/||/<>/> PROMPTOKRASİ


- BİLGİ ile/ve/> SEÇİM

( INFORMATION vs./and/> CHOICE )


- BİLGİ ve/||/<> SEVGİ ve/||/<> ŞEFKÂT ve/||/<> MERHAMET


- BİLGİ ve/> SEVGİ ve/> VERGİ

( Bilmeyen sevemez. )

( KNOWLEDGE and/> LOVE and/> DUTY
Whom cannot love if does not know. )


- BİLGİ ile/ve/değil/||/<>/>< SÖYLENTİ


- BİLGİ ve/<> TAMLIK

( KNOWLEDGE and/<> COMPLETENESS )


- BİLGİ ile/ve/||/<>/> TAVTİA

( ... İLE/VE/||/<>/> Anlatılacak amacı destekleyecek biçimde, önceden bazı sözler söylemek. )


- BİLGİ ile/ve/=/||/<>/< VARLIK

( KNOWLEDGE vs./and/=/||/<>/< EXISTENCE )


- BİLGİ/VERİ ile/ve/değil/yerine YAKLAŞIK BİLGİ

( Ulaştıklarımız, bilgi değil ancak yaklaşık bilgidir. )


- BİLGİ ile/ve/yerine YÖNTEM

( INFORMATION vs./and METHOD
METHOD instead of INFORMATION )


- BİLGİ ile/ve/||/<> ZORUNLULUK BİLİNCİ


- BİLGİBİLİM/GNOSEOLOJİ[Fr.] ile/değil/yerine EPİSTEMOLOJİ


- BİLGİÇ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BİLGİN ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BİLGE

( Bildiğini zannetme, gereksiz/yararsız/yersiz bilgi sahibi olma, zamansız/bağlantısız paylaşma çabası. Bilgi obezi.[Malûmat-füruş/luk] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Âlim. Derin ve geniş bilgilere sahip olan. )

( [Söz(cük)lerin...] Gerçek anlamlarını kullanarak anlaşırlar. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Mecaz anlamlarıyla anlaşırlar. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Kinâye yoluyla anlaşırlar. )

( Bilge olmaya cesaret et![Sapere aude!] / Aklını kullanma cesaretini göster! )

( PEDANT vs. SCHOLAR )


- BİLGİDE/BİLİMDE/BİLİMSELLİKTE,
DÜŞÜNCEDE/UYGULAMADA/YAŞAMDA:
DOĞRULANABİLİRLİK ile/ve/değil/||/<>/< YANLIŞLANABİLİRLİK

( Karl Popper )


- BİLGİ'DE:
KANIT/DELİL ile/ve KEŞİF


- BİLGİDE:
TÜMELLİK ile/ve/||/<> KESİNLİK ile/ve/||/<> ZORUNLULUK


- BİLGİDE/BİLİMDE, ALANDA/KONUDA ASLOLAN/ÖNCELİKLİ OLAN:
"BİLMEMİZ GEREKEN" ile/ve/||/değil/yerine/>< TAKİP EDEBİLMEMİZ/ETMEYE ÇALIŞMAMIZ


- BİLGİLEN(DİR)ME ile/ve/<> EĞİTİM

( Kanuni Sultan Süleyman döneminde eğitim bütçesi toplam bütçenin dörtte biri kadardı. )

( TO (GET) INFORM(ATION) vs./and/<> EDUCATION )


- BİLGİLEN(DİR)ME ile/ve/<> ÖĞREN(/T)İM

( Düşünmeden öğrenmek, yitirilmiş bir emektir. )

( Öğrenensiniz, yapansınız, öğretensiniz. )

( TO (GET) INFORM(ATION) vs./and/<> TO TEACH/LEARN )


- BİLGİLENMEK ile/ve/değil/yerine BİLGİ İŞLEMEK

Bugün[10 Temmuz 2025]
itibariyle 29.456 başlık/FaRk ile birlikte,
29.431 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(16/119)