Bugün[10 Temmuz 2025]
itibariyle 29.456 başlık/FaRk ile birlikte,
29.431 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(8/119)


- ANLAMSIZ ile YERSİZ

( MEANLESS vs. UNFOUNDED )


- ANLAMSIZLIK ve KAVRAMSIZLIK ve İNSANSIZLIK

( Kişi kendi çabalarına yön verecek ışığı hayal gücünün imgelerinden değil, açık seçik düşünülmüş kavramlardan almalıdır. )


- ANLAMSIZ/LIK ile/ve "UZAK/LIK"

( Ederler dâvâsını, bilmezler mânâsını. )

( MEANING/LESS/NESS | ABSURDITY vs./and "DIGRESS" )


- Anlamsız bulduğunda SUS!!!


- ANLAŞARAK, ANTLAŞMAK ile/ve/||/<> ANTLAŞARAK, ANLAŞMAK


- ANLAŞILABİLİR/LİK ile/ve/||/<>/< YALIN/LIK


- ANLAŞIL(A)MAZLIK ile/değil BİLMEMEK, BİLMEK İSTEMEMEK


- ANLAŞILAN/ANLAŞILIR/DOBRA[Bulg.] ile/ve/||/<>/> AŞILAN/AŞILIR


- ANLAŞILMA "BEKLENTİSİ" ile/değil/yerine/>< ANLAMAK


- ANLAŞILMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLAMAYA ÇABALAMAK

( Gereksinim. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Gereken. )


- ANLAŞILMAMA ile/değil KABUL EDİLMEME/GÖRMEME


- ANLAŞILMAMAK ile/ve/<>/değil/yerine/en azından YANLIŞ ANLAŞILMAMAK


- ANLAŞILMAMAK/ANLAŞILAMAMAK ile/ve/> YANLIŞ ANLAŞILMAK

( Kişiyi, en çok zorlayan, en ağrına giden şey anlaşıl(a)mamaktır. İLE/VE/> Anlaşılamamaktan daha zoru da vardır, o da yanlış anlaşılmış olmaktır. )

( Bir bitki için, güneşe yönelememek ve bir üst hareket eden canlı zincirine katılamamak, onlara "hizmet edememek"; bir aslana kediymişcesine yaklaşmak, pireyi yürütmek ne kadar ağır bir durumsa!... )


- ANLAŞILMASI AMACIYLA ile/ve/değil PEKİŞTİRMEK ÜZERE


- ... ANLAŞILMAZ! ile/değil/yerine HERKES, KABI KADARINI ALIR


- ANLAŞMA ile/ve/değil/<> ANTLAŞMA

( Anlama durumunun, kişilerin birbirinin dediklerini, konusu geçen noktayı ve içeriğini/kapsamını/ayrıntılarını duymuş, bilmiş, anlamış ve belirli bir yönde düşünce, duygu ve amaç bakımından birleşmiş olmayı belirtmektedir. İLE/VE/DEĞİL/<> Ahidleşme[toplulukta/toplumda] ve/ya da muahede[iki kişinin], karşılıklı olarak bağlayıcılık özelliğiyle/koşullarıyla sözleşmesi, yeminleşmesi. )

( [not] TO UNDERSTAND EACHOTHER vs./and/<>/but PACT/TREATY )


- ANLAŞMA ile/ve/||/<> UZLAŞMA ile/ve/||/<> ALTINI ÇİZME


- ANLAŞMALI!


- ANLATABİLDİĞİN ile/ve/değil/yerine (ÇOK) İYİ ANLATABİLDİĞİN

( [not] WHICH YOU CAN EXPLAIN vs./and/but WHICH YOU CAN EXPLAIN VERY GOOD
WHICH YOU CAN EXPLAIN VERY GOOD instead of WHICH YOU CAN EXPLAIN )


- ANLATABİLMEK ile/ve/değil/||/<>/< YALIN ANLATABİLMEK


- ANLATAMAMAK ile/ve İNANDIRAMAMAK


- ANLAT(A)MAZSAK:
ÖĞRENEMEYİZ ile/ve/||/<>/> ÖĞRETEMEYİZ


- ANLATIM/AKTARIM:
YASALARLA ile/ve/<>/> MESELLERLE ile/ve/<>/> MİSALLERLE ile/ve/<>/> MASALLARLA ile/ve/<>/> KAVRAMLARLA

( Hz. Musa ve döneminde/dilinde. İLE/VE/<>/> Hz. İsa ve döneminde/dilinde. İLE/VE/<>/> Hz. Muhammed ve döneminde/dilinde. İLE/VE/<>/> Âriflerin dilinde. İLE/VE/<>/> Filozofların dilinde. )

( Tevrat'ın dili/usûlü/üslûbu. İLE/VE/<>/> İncil'in dili/usûlü/üslûbu. İLE/VE/<>/> Kur'ân-ı Kerîm'in dili/usûlü/üslûbu. İLE/VE/<>/> Âriflerin dili/usûlü/üslûbu. İLE/VE/<>/> Filozofların dili/usûlü/üslûbu. )

( Herkese, herkes için. İLE/VE/<>/> Yetişkinlere, yetişkinler için. İLE/VE/<>/> Gençlere, yetişkinlere, yetişkinler için. İLE/VE/<>/> Çocuklara, gençlere, yetişkinlere, sanatçılara. / Yetişkinler ve sanatçılarla. İLE/VE/<>/> Bilgelik aşkı olan herkese, bilgelerle, filozoflarla. )


- ANLATIM ile/ve/<> AKTARIM


- ANLATIMDA:
"İKİLEME GİRMEK" ile/değil İKİLEME DÜŞMEK


- ANLATIMDA:
...'YI "BİLİYORSUNUZ" değil/yerine ...'YI BİLDİĞİNİZİ VARSAYIYORUM


- ANLATMAK ile/ve/değil/||/<>/> ANIMSA(T)MAK


- ANLATMAK ile/ve/<> ÖĞRENMEK ÜZERE/İÇİN ANLATMAK

( TO EXPLAIN vs./and/<> TO EXPLAIN TO/FOR TO LEARN )


- ANLATMAK ile/ve PAYLAŞMAK

( EXPLAINING vs./and SHARING )


- ANLAYABİLMEK ve/||/<>/</> ANLATABİLMEK

( Bir şeyi anlayabilmenin en iyi yolu, onu, en iyi biçimde anlatabilmeye çalışmaktır. )


- ANLAYACAĞINIZ BİÇİMDE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLATABİLECEĞİM BİÇİMDE


- ANLAYAMAMA ile/ve/||/<> YORUMLAYAMAMA


- ANLAYAMAMAK ile/ve/<> AÇIKLAYAMAMAK


- ANLAYAMAMAK ile/ve/<> ANLAM VEREMEMEK


- [hem] ANLA(YA)MAMAK ile/ve/<>/değil/hem de KABUL ETMEMEK/EDEMEMEK


- ANLA(YA)MAMAK ile/ve/değil KABULLEN(E)MEMEK


- ANLAYAMAMAK ile/ve/değil/yerine (YETERİ KADAR) İLGİLENEMEMEK


- ANLAYAN ile/ve UYGULAYAN ile/ve ÖNEMSEMEK


- ANLAYANA SİVRİSİNEK SAZ, ANLAMAYANA DAVUL-ZURNA AZ ile/ve/<> BİR TÜMCE YETER SÖZDEN ANLAYANA, DESTAN YAZSAN FARK ETMEZ, SÖZDEN ANLAMAYANA


- ANLAYICI ile/ve ANLAMLANDIRICI


- ANLAYIŞ ile/ve DEĞİŞİM

( PARADIGM vs./and ALTERATION )


- ANLAYIŞ ile/ve HOŞGÖRÜ

( COMPREHENSION/UNDERSTANDING vs./and TOLERANCE )

( ... ile/ve UPARATI )


- ANLAYIŞ ile/ve OLUŞ

( COMPREHENSION/UNDERSTANDING/PARADIGM vs./and BEING )


- ANLAYIŞ ile/ve/<> TANIM


- ANLAYIŞ ile/ve/değil/yerine YAKINLIK

( Herkese ve herşeye gösterme! İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Her zaman, herkese ve herşeye göster! )


- ANLAYIŞ ile/ve/||/<> YAKLAŞIM


- ANLAYIŞ ile/ve/değil/yerine/<> YOL GÖSTERMEK


- ANLAYIŞ ile/ve/değil/||/<>/> YORUM


- ANLAYIŞ ile/ve ZEVK

( COMPREHENSION/UNDERSTANDING/PARADIGM vs./and PLEASURE )


- ANLAYIŞLI ile/ve/değil FEDÂKÂR


- ANLI ŞANLI


- ANLIK/ZİHİN > US/AKIL ve/||/<>/> BETİMLEME > KAVRAM ve/||/<>/> OLASILIK > ZORUNLULUK (BİLİNCİ)


- ANLIK/ZİHİN ile/ve/||/<> ACUN/DÜNYA / GALAKSİ


- ANLIK ile/ve ANLAK

( [Tasarımsal] Us. İLE/VE Zekâ. | Açıklık, göz önü, karşı. | Bazı hayvanların yatıp yuvarlandığı tozlu yer. )


- ANLIK(TA)/ZEKÂ(DA):
ALDANMAMAK ile/ve/||/<>/> ALDATABİLMEK


- ANLIK/ZİHİN:
SABİT ile/değil/yerine/>< GELİŞİME AÇIK/YAKIN

( "Zeki görünme isteğinde olur." İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Öğrenme isteğine sahip olur. )

( Zorluklardan kaçınır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Zorluklara kucak açar.
Engellerde, kolaylıkla vazgeçer. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Terslikler karşısında sağlam durur.
Çabayı, yararsız görür. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çabayı, ustalığa giden yol olarak görür.
Yararlı olumsuz geribildirimleri "gereksiz görür." İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Eleştirilerden öğrenir. )


- TRAVMALAR:
ANNE KARNINDA ile/ve/||/<> BEBEKLİKTE ile/ve/||/<> ÇOCUKLUKTA ile/ve/||/<> GENÇLİKTE ile/ve/||/<> YETİŞKİNLİKTE


- ANNE(/ANA) OLMAK ile/yerine ANNE(/ANA) KALMAK


- ANNE SÜTÜ ve/=/<> ŞEFKÂT


- ANNE ve/||/<>/+ BABA ve/||/<>/> ÇOCUK

( ... ve/||/<>/+ ... ve/||/<>/> Sonuç. )


- ANNE ile/ve/ya da/||/<> BAKICI


- ANNE ile/ve/> MÜREBBÎ ile/ve/> RAB

( [bebeği/çocuğu] 1 yaşına kadar. İLE/VE/> 18 yaşına kadar. İLE/VE/> Ömrünün sonuna kadar. )


- ANNE/BABA ile/ve/||/<>/> ÇOCUK ile/ve/||/<>/> TORUN ile/ve/||/<>/> TORLAK

( )

( ... İLE/VE/||/<>/> ... İLE/VE/||/<>/> ... İLE/VE/||/<>/> Torun çocuğu. )

( ... İLE/VE/||/<>/> Ceviz [kabuğu]. İLE/VE/||/<>/> Ceviz içi. İLE/VE/||/<>/> ... )


- ANNE/BABA-ÇOCUK ve/<> İMAM-CEMAAT

( Ebeveynlerle çocukların bazı durum ve ilişkilerinde, ebeveynlerin bazı yanlışları/hataları, "imam-cemaat" ilişkisindeki gibi dengesiz, abartılı ve uclarda olabilir. )


- ANNE-ÇOCUK İLİŞKİSİ ile/ve/değil/< ANNE-BEBEK İLİŞKİSİ


- ANNE-ÇOCUK İLİŞKİSİNDE:
[ne yazık ki]
İHMÂL (EDEN) ile/ve/ya da/||/<> İŞGÂL (EDEN) ile/ve/ya da/||/<> İSTİSMÂR (EDEN)

( [Sağaltıcıya/terapiste ve sürece] Uyum gösterir. İLE/VE/YA DA/||/<> Uyum göstermez. İLE/VE/YA DA/||/<> Uyum göstermez. )


- ANNEDEN ...:
AYRILIRKEN ile/ve/||/<>/> GERİ DÖNÜNCE

( Kaybolma kaygısı. İLE/VE/||/<>/> Yutulma kaygısı. )


- ANNEDEN DOĞAN ile/ve "BABADAN" DOĞAN


- ANNEDEN DOĞAN ile/ve KENDİNDEN DOĞAN

( Kendinden doğan, kendinden kurtulan kişi, insandır. )

( Kanın ve kaygının ötesine geçmeyen, insan değildir. )


- ANNEDEN DOĞAN ile/ve "MÜRŞİTTEN" DOĞAN


- ANNELERİN/BABALARIN EN BÜYÜK KORKUSU ile/ve/<> ENGELLİ ANNELERİNİN/BABALARININ EN BÜYÜK KORKUSU

( Çocuklarının ölmesi. İLE/VE/<> Çocuklarından önce ölmek. )


- ANNELİK:
"DOĞURMAK" (İLE) ile/ve/değil/||/<>/> EMZİRMEK/HİZMET (İLE)


- ANNELİK ile/ve/||/<> BİRİCİKLİK GEREKSİNİMİ


- ANNENİ:
İNCİTME! ve/||/<> AZARLAMA!


- ANNUİTE[Fr.] değil/yerine/= SÜREKLİ GELİR | BİR BORCUN DÖRT YIL İÇİNDE FAİZİYLE BİRLİKTE ÖDENMESİ GEREKEN TUTARI


- ANNÜLE[Fr.] değil/yerine/= VAZGEÇMEK


- ANODİN[Fr.] ile ANTALJİK[Fr.]

( Ağrı kesici ilaç. İLE Ağrı kesici. )


- ANOMAL[Fr.] ile ANORMAL[Fr./İng.]

( Düzensiz, yolsuz. İLE Yerleşmiş düzene, alışkanlık ve kurallara aykırı/lık. )


- ANOMİ ile HİÇÇİLİK/NİHİLİZM

( ... ile LEYSİYYE )

( ... vs. NIHILISM )

( ... avec NIHILISME )


- ANONA[İsp.] değil/yerine/= EKVATORDA YETİŞEN BİR MEYVE AĞACI


- ANOREKSİYA NERVOZA ile/||/<> BULİMİYA NERVOZA

( Kilo alma korkusu ile aşırı kilo kaybı ve yeme sınırlaması ile ilişkili bir yeme bozukluğu. İLE/||/<> Aşırı yeme atakları ve ardından kilo almayı önlemek için kusma ya da laksatif kullanımı ile ilişkili bir yeme bozukluğu. )


- ANORMAL[İng.]/A(B)NORMALİTE ile İLGİNÇ | AÇIK/ŞEFFAF/DÜRÜST | DÜZGÜSÜZ | OLAĞANDIŞILIK | BOZUKLUK


- ANOSOGNOZİ ile/ve/<> YARISAL BOŞLAMA(İHMAL)

( Anosognozi, daha çok felçli bireylerde görülen, gövdesinin kötürüm bölümünün, kötürüm olduğunun farkında olmamaya ya da buna inanmamaya neden olan bir sinir sayrılığıdır(hastalığıdır). [Anosognozik bir kötürüm sayrının(hastanın), elinin önüne bir kalem koyup bunu kaldırmasını isterseniz, "yorgunum" ya da "kalem gereksinimim yok" gibi yanıtlar alırsınız. Eli felçli olduğundan dolayı, alamayacağının farkında bile değildir. Bazı ileri örnekler de, körken, hâlâ görebildiğini sanabilir. Beynin sağ tarafındaki bir bozulma, bu sayrılığa yol açıyor.] İLE/VE/<> Bu beyin bozulumu sayrılığını yaşayanlar, kendilerinin ve çevrelerinin sadece yarısını algılayabiliyor. [ Sayrı, erkekse, yüzünün sadece bir yarısını traş eder. Öteki yarısının farkında bile değildir. Bir tabak yemek verseniz, sadece yarısını yiyip, yemeğin çok az olduğundan yakınırlar. Çevrelerinin ve gövdelerinin sadece yüzde ellisini algılarlar. ] )

( ANOSOGNOZIA vs./and/<> HEMISPATIAL NEGLECT )


- ARTI UC/ANOT[Fr. < ANODE] ile/ve/||/<>/>< EKSİ UC/KATOT[Fr. < CATHODE] ile/ve/||/<>/>< ANTİKATOT[Fr. < ANTICATHODE]

( Redoks tepkimelerinde, yükseltgenmenin gerçekleştiği elektrottur. Katot'un tersi olarak tanımlanabilecek, artılığı ve eksiliği duruma göre değişen iletken uc. Elektroliz tepkimesinde, anot artı ucta olur. İLE/VE/||/<>/>< İndirgenmenin gerçekleştiği elektrottur. Anot'un antisi olarak tanımlanabilecek, pozitifliği ve negatifliği duruma göre değişen iletken uctur. Devreden akım geçirmesi için dış etkiye gerek yoksa, katot, eksi uc olur. Galvanizli olan kimyasal pil reaksiyonunda ise katot, artı yüklü olur. Katot, bir elektrokimyasal hücrede, indirgenmenin meydana geldiği elektrottur. Bir elektrolizde, Hidrojen'in de açığa çıkmasını önlemek için kullanılır. Eksi uc ya da Negatif yüklü elektrot anlamını taşır. Devreden akım geçirmesi için dış etkiye gerek yoksa, katot eksi uc olur. Galvanizli olan kimyasal pil reaksiyonunda ise katot artı yüklü olur. Katot, daha çok, sıvı ve gazlar üzerinden akım iletilen düzenlerde negatif elektrottur. Elektron tüplerinde ya da lambalarda, ısıtılarak elektron yayan eleman ve elektroliz düzenlerinde bataryanın negatif kutbunun bağlandığı elektrot, katot adını alır. Elektronlar bu elektrot sayesinde sisteme girer. Elektron tüplerinde ve gazlı deşarj lambalarında kullanılan katotlar, soğuk ve sıcak (termoiyonik) olmak üzere iki bölümde incelenebilir. İLE/VE/||/<>/>< Basıncı azaltılmış bir elektrik boşalma tüpünde, katot ışınlarını durdurmak için tüp içerisinde katot karşısına yerleştirilen genellikle metal yaprak. )

( Elektronların çıktığı elektrot. İLE/VE/||/<>/>< Elektronların girdiği elektrot. İLE/VE/||/<>/>< X-ışını tüplerinde elektronların hedef aldığı elektrot. )

( [Yun.] ANOHODOS[ANO: Yukarı. HODOS: Yol.] ile/ve/||/<>/>< KATAHODOS[KATA: Aşağı. HODOS: Yol.] )


- ANSAMBL[Fr.] değil/yerine/= ESKİ SOVYETLER'DE VE TÜRK CUMHURİYETLERİNDE, MÜZİK VE OYUN TOPLULUKLARI | TOPLULUK, BÜTÜNLÜK

( Dizenin son sözcüğüyle sonraki dizeyi başlatma sanatı. )


- ANSİKLOPEDİ ile/ve/<>/yerine INTERNET

( ENCYCLOPEDIA vs./and/<> INTERNET
INTERNET instead of ENCYCLOPEDIA )


- ANTAGONİZM[Fr.] ile ANTAGONİST[Fr.]

( Karşıtlık. Karşıt etkinlik. | Düşmanlık. İLE Düşmanca. | Karşıt/koşut etkin. )


- ANTANT[Fr.]["ANTAT" değil!] (KALMAK) değil/yerine/= ANTLAŞMAK


- ANTARKTİKA ile/ve ATACAMA ÇÖLÜ

( Bazı bölgelerine 2 milyon yıldır yağmur yağmamıştır. İLE/VE Bazı bölgelerine 400 yıldır yağmur yağmamıştır. )

( Dünyadaki en kurak yer. İLE/VE Dünyadaki ikinci kurak yer. Şili'dedir. [Sahra'dan 250 kat daha kurak.] )

( Dünyanın en rüzgârlı ve en hızlı estiği yeridir. İLE/VE ... )

( Dünyadaki suyun %70'i buz şeklinde burada bulunmaktadır. İLE/VE ... )


- ANTİASTMATİK[Fr.] ile/||/<> ANTİGRİPAL[Fr.] ile/||/<> ANTİKANSERÖZ[Fr.] ile/||/<> ANTİDİFTERİK[Fr.] ile/||/<> ANTİDİYABETİK[Fr.] ile/||/<> ANTİSPAZMOTİK[Fr.] ile/||/<> ANTİRAŞİTİK[Fr.] ile/||/<> ANTİROMATİZMAL[Fr.] ile/||/<> ANTİTİROİT[Fr.]

( Astım tedavisinde kullanılan ilaç, yöntem. İLE/||/<> Gribi önleyici ilaç, nesne vb. İLE/||/<> Kansere karşı olan. İLE/||/<> Kuş palazı hastalığına karşıt olan ilaç. İLE/||/<> Diyabet tedavisinde kullanılan ilaçlar. İLE/||/<> Spazm giderici ilaçlar. İLE/||/<> Raşitizmi önleyen ya da iyileştiren. İLE/||/<> Romatizmal ağrıları giderici ilaçlar. İLE/||/<> Tiroit hormonlarının çevresel organlar üzerindeki etkisini azaltan nesne. )


- ANTİBİYOGRAM[Fr.] ile/||/<> ANTİBİYOTİK[Yun.]

( Antibiyotiklerden hangisinin etkili olacağını belirleyen dirimsel yöntem. İLE/||/<> Özellikle küf mantarlarından ve bitkilerden elde edilen, çoğu mikroba karşı gelen nesnelerin adı. )


- ANTİBİYOTİK değil/yerine SAĞLIK

( Bitkilerde, özellikle küf mantarlarında bulunan ya da sentezle elde edilen, birçok mikroba karşı kullanılan, penisilin, streptomisin vb. nesnelerin ortak adı. DEĞİL/YERİNE Uyku, oksijen, hareket/spor, doğru beslenme. )


- ANTİDEMOKRATİK[Yun.] ile ANTİEMPERYALİST[Fr.] ile ANTİFAŞİZM/ANTİFAŞİST[Fr.] ile ANTİKAPİTALİZM[Fr.] ile ANTİKLERİKAL[Fr.] ile ANTİMİLİTARİST/ANTİMİLİTARİZM[Fr.] ile ANTİOTORİTER[Fr.] ile ANTİPARLEMENTER[Fr.] ile ANTİTEİZM[Fr.]

( Demokrat olmayan. İLE Emperyalizme karşı olan. İLE Faşizme karşı tutum/kişi. İLE Kapitalizme, kapitalist rejime karşı tutum. İLE Fransa'da kilise kurulu düşüncelerine karşı olan. İLE Militarizme karşıt. / Askeri düşünceye ve askeri kurumlara karşı olma durumu. İLE Yetke tanımaz. İLE Parlementoya karşıt olan. İLE Tanrısal doğa ile insan doğasını birbirine karşıt olarak gören öğreti. )


- ANTİDEPRESAN[Fr.] ile/||/<> ANTİDEPRESİF[Fr.] ile/||/<> ANTİNEVRALJİK[Fr.]

( Depresyon çözücü ilaçlar. İLE/||/<> Çöküntülere karşı etkili olan nesneler. İLE/||/<> Nevraljiye karşıt olan, eden. )


- ANTİDEPRESAN değil/yerine/= ÇÖKKÜNLÜK GİDERİCİ


- ANTİDOT[Fr.] ile/||/<> ANTİENFEKSİYÖ[Fr.] ile/||/<> ANTİENFLAMATUVAR[Fr.] ile/||/<> ANTİPARAZİT[Fr.]

( Panzehir. İLE/||/<> Mikroptan kaynaklanan hastalıklara karşı ilaç. İLE/||/<> Yangıyı yok eden ilaçlar. İLE/||/<> Parazit giderici. )


- EMETİK ile/>< ANTİEMETİK

( Kusturucu. İLE/>< Kusma önler. )


- ANTİFRİZ[İng. < ANTIFREEZE] değil/yerine/= DONDURMAZ


- ANTİHİJYENİK[Fr.] ile/||/<> ANTİJEN[Fr.] ile/||/<> ANTİKOR[Yun.] ile/||/<> ANTİTOKSİN[Fr.] ile/||/<> ANTİVİTAMİN[Fr.]

( Sağlık koşullarına aykırı nesneler. İLE/||/<> Bir organizmaya girdiği zaman, antikor üretiminden sorumlu gözeleri uyarabilen nesne. | Bağışıklık düzeni tarafından tanınan ve tepki verilen yabancı molekül. [Gövdeye yabancı nesne olup bağışıklıktaki yanıtı tetikler.] İLE/||/<> Sayrılık etkenlerini zararsız kılmak için gövdenin çıkardığı nesne. | Bağışıklık düzeni tarafından antijenlere karşı üretilen proteinler.[Antijenlere karşı gövde tarafından üretilen savunma proteinleri.] İLE/||/<> Toksinleri yok etmek için vücudun çıkardığı nesne. İLE/||/<> Vitaminin etkilerine karşı koyan nesne. )


- ANTİHİSTAMİNİK[Fr.] ile/||/<> ANTİPİRETİK[Fr.] ile/||/<> ANTİPİRİN[Fr.] ile/||/<> ANTİTERMİK[Fr.]

( Organizmada histaminin toksik etkilerini önleyen ilaçlar. İLE/||/<> Ateşli durumlarda, vücut sıcaklığını düşüren ilaç. İLE/||/<> Tıpta, ateş düşürücü ve yatıştırıcı olarak kullanılan renksiz kristallerden biri. İLE/||/<> Ateş düşürücü ilaçlar. )


- ANTİK YUNAN'DA:
HELEN DÖNEMİ ile/ve/<> HELENİSTİK DÖNEM ile/ve/<> ROMA DÖNEMİ

( M.Ö. VI. - IV. yy. İLE/VE/<> M.Ö. IV. - I. yy. İLE/VE/<> M.S. I. - V. yy. )

( )


- ANTİK[Lat.] ile ANTİKA[Lat.] ile ANTİKİTE[Fr.]

( Eski çağ işi, modası geçmiş. İLE Eski çağlardan kalma yapıt. | Davranışlarında tuhaflık görülen kişi. | Bir tür nakış. İLE Eski çağ, özellikle eski yunan ve Roma uygarlıkları. )


- ANTİK[Lat.] ile/ve/değil KADÎM

( ANTIQUE vs./and ANCIENT )

( ... ile/ve GU )


- ANTİKOMİNTERN[Fr.] ile ANTİKOMÜNİST[Fr.] ile ANTİKOMÜNİZM[Fr.]

( Komintern politikasına karşıt. İLE Komünizme karşıt. İLE Komünizm karşıtlığı. )


- ANTİKOR[Yun.] değil/yerine/= KARŞIKOR


- ANTİLOJİ[Yun.] ile ANTİLOJİK[Fr.]

( Bir yazarın eserlerinde ileri sürdüğü felsefi görüşlerin çelişkili olabilmesi. İLE Mantığa karşıt olan. )


- ANTİLOJİ[Yun.] ile ANTOLOJİ[Yun.]

( Bir yazarın eserlerinde ileri sürdüğü felsefi görüşlerin çelişkili olabilmesi. İLE Yazın yapıtlarından seçkin parçaları bir araya toplayan betik. )


- ANTİMON[İng./Fr. < ANTIMOINE]

( Atom numarası 51, atom ağırlığı 121,76 olan, 630 °C'de eriyen, haddede ya da çekiç altında işlenemeyen, çoğunlukla basım harfleri alaşımında kullanılan, mavimtırak beyaz renkte bir öğe. [simgesi: Sb] | Arseniğe çok benzeyen, katı bir nesne. )


- ANTİN KUNTİN (İŞLER)


- ANTİNOMİ değil/yerine/= ÇATIŞKI


- ANTİPARANTEZ değil ANTRPARANTEZ[Fr. < ENTRE PARENTHESES] (ya da ARTIPARANTEZ) / İSTİTRAT[Ar.]

( Söz arasında, sırası gelmişken. | Ayrıca. )


- ANTİPARAZİT[Ar.] değil/yerine/= ASALAKSAVAR


- ANTİPATİ[Yun.] ile/ve/||/<>/< ANTİPATİK[Yun.]

( Sevememezlik, soğukluk. İLE Sevimsiz, soğuk kişi. )


- ANTİPIRETİK[Fr.] ile ANTİPIRİN[Fr.] ile ANTİTERMİK[Fr.]

( Ateşli durumlarda, gövde sıcaklığını düşüren ilaç. İLE Ateş düşürücü ve yatıştırıcı olarak kullanılan renksiz kristallerden biri. İLE Ateş düşürücü ilaçlar. )


- ANTİŞAMBR[Fr.] değil/yerine/= BEKLEME ODASI


- ANTİSEPSİ[Fr. < ANTISEPSIE < Yun.] ile/ve/||/<>/> ANTİSEPTİK[Yun.] ile/ve/||/<>/> DEZENFEKTAN

( El, yüz ya da gövdedeki hastalık yapan mikroorganizmaları kimyasal nesnelerle etkisiz duruma getirme ya da yok etme işlemi. İLE/VE/||/<>/> Antisepsi yapmak için kullanılan nesne. | Antisepsi özelliği olan nesne. canlı dokular üzerinde mikroorganizmaları öldüren ya da büyümelerini durduran nesneler. İLE/VE/||/<>/> Cansız yüzeylerde mikroorganizmaları öldüren nesneler. )

( Mikropları ilaçla temizleme yolu. İLE/VE/||/<>/> Mikroplardan arınmış. )


- ANTLAŞAMAMAK ile/ve/en azından/||/<>/< ANTLAŞAMADIĞIMIZDA ANTLAŞMAK


- ANTLAŞMA/AHİT/MİSAK ve UYUŞMA/AHENK

( PACT/TREATY and HARMONY )


- ANTLAŞMALI!


- ANTOINE LAVOISIER ve/||/<>/> DIMITRIY MENDELEYEV

( 26 Ağustos 1743 - 08 Mayıs 1794 ve/||/<>/> 08 Şubat 1834 - 02 Şubat 1907 )


- ANTONİM[Fr.] değil/yerine/= KARŞIT ANLAMLI


- ANTRE[Fr. < ENTREE] değil/yerine/= GİRİŞ, HOL | BAŞLANGIÇ YEMEĞİ | GİRİN, BUYRUN


- ANTROMORFİK" değil/yerine/= ANTROPOMORFİK


- ANTROPO(-)[Yun.] ile[ve/||/<> ANTROPOBİYOLOJİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOCOĞRAFYA[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOFAJ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOFİL[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOGRAFİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOİT[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOKİMYA[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOKLIMATOLOJİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOKRASİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOLOG[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOLOJİ/K[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOMETRİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOMORFİZM[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOMORFOLOJİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPONOZ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOPLASTİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOSANTRİK[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOSANTRİZM[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOTEKNİK[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOZOİK[Fr.]

( İnsan. | İnsan anlamı katan ön ek. İLE/VE/||/<> Zaman içinde kişilerde görülen dirimbilimsel farklılığın ve çeşitliliğin incelenmesi. İLE/VE/||/<> İnsan topluluklarının yeryüzündeki dağılımını inceleyen coğrafya dalı. İLE/VE/||/<> Yamyam. İLE/VE/||/<> İnsanın yaşadığı yerde yaşayan hayvan ve bitkiler. İLE/VE/||/<> İnsan ırklarının özelliklerini ve yeryüzündeki dağılımlarını inceleyen bilim dalı. İLE/VE/||/<> İnsana çok benzeyen/benzetilen maymun türü. İLE/VE/||/<> İklimin, insan üzerindeki etkilerini inceleyen bilim. İLE/VE/||/<> Sayrılıkların sürecine şiddetle etkide bulunma gereğine inanan sağaltım öğretisi. İLE/VE/||/<> İnsanbilim uzmanı. İLE/VE/||/<> İnsanın kaynağını, geleneklerini ve ırkları inceleyen bilim, insanbilim. | İnsanbilimle ilgili. İLE/VE/||/<> İnsan organizmasının ölçülmesi için kullanılan ölçüm tekniklerinin tümü. İLE/VE/||/<> İnsan biçimcilik. İLE/VE/||/<> İnsan gövdesinin biçimini inceleyen bilim dalı. İLE/VE/||/<> İnsana özgü bulaşıcı sayrılık. İLE/VE/||/<> Fosil insan iskeletinden yola çıkarak anatomik yapılarını yeniden kurma yöntemi. İLE/VE/||/<> Felsefede, insanı, evrenin (")yaratılma nedeni(") sayan. İLE/VE/||/<> İnsanı, evrenin merkezi kabul eden öğreti. İLE/VE/||/<> Bir ya da daha çok işlemcinin çalıştığı kumanda ve yönlendirme düzenlerinde insanla makine arasında kurulabilecek en iyi dengeyi sağlamayı amaçlayan bilim. İLE/VE/||/<> İnsanın belirmesi ve yayılmasını niteleyen dönem. )


- ANTROPOCOĞRAFYA[Fr.] ile/ve/||/<> ANTROPOGRAFİ[Fr.]

( İnsan topuluklarının yeryüzündeki dağılımını inceleyen coğrafya dalı. İLE/VE/||/<> İnsan ırklarının özelliklerini ve yeryüzündeki dağılımlarını inceleyen insanbilim kolu. )


- ANTROPOFAJİ ile YAMYAMLIK

( Yamyamlık. )


- ANTROPOKİMYA[Fr.] ile/ve/||/<> ANTROPOLİMATOLOJİ[Fr.] ile/ve/||/<> ANTROPOMETRİ[Fr.] ile/ve/||/<> ANTROPOPLASTİ[Fr.]

( İnsan gövdesindeki dokuları ve sıvıları inceleyen kimya kolu. İLE/VE/||/<> İklimin insan üzerindeki etkilerini inceleyen bilim. İLE/VE/||/<> İnsan organizmasının ölçülmesi için kullanılan ölçüm tekniklerinin tümü. İLE/VE/||/<> Fosil insanların iskeletinden yola çıkarak anatomik yapılarını yeniden kurma yöntemi. )


- ANTROPOKRASİ[Fr.] ile/ve/||/<> ANTROPONOZ[Fr.]

( Sayrılıkların sürecine şiddetle müdahale etme gereğine inanan tedavi öğretisi. İLE/VE/||/<> İnsana özgü bulaşıcı hastalık. )


- ANTROPOLOJİ


- ANTROPOMORFİK TANRI ile/ve TEOMORFİK İNSAN


- ANTROPOMORFİZM[Fr.] ile/ve/||/<> ANTROPOMORFOLOJİ/ANTROMORFOLOJİ[Fr.]

( İnsan biçimcilik. İLE/VE/||/<> İnsan gövdesinin biçimini inceleyen bilim dalı. )


- ANTROPOZOİK[Fr.] ile/ve/||/<> ANTROPOTEKNİK[Fr.]

( İnsanın belirmesi ve yaygınlaşmasını niteleyen dönem. İLE/VE/||/<> Bir ya da daha çok işlemcinin çalıştığı kumanda ve yönlendirme düzenlerinde insanla makine arasında kurulabilecek en iyi dengeyi sağlamayı amaçlayan bilim. )


- ANTUSİYAZM[FR./İNG. < ENTHUSIASM] değil/yerine/= COŞKU, COŞKUNLUK, AŞIRI HAYRANLIK


- ANUK/ANUQ ile/||/<> ANUKLADI/ANUQLADI ile/||/<> ANUKLUK/ANUQLUQ ile/||/<> ANUTGAN ile/||/<> ANUTTI
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Hazır olan. İLE Hazır bulma. İLE Hazır olma. İLE Hazır olan kişi. İLE Hazırlanmış, hazırladı. )


- ANXIETY vs. APPREHENSION


- ANXIETY vs. BOREDOM/DISTRESS/DEPRESSION


- ANXIOUS ABOUT vs. ANXIOUS FOR vs. ANXIOUS TO


- ANYA değil HANYA

( Girit adasında bir kent. )


- ANYON[Fr. < ANION] değil/yerine/= EKSİN

( Negatif elektrikle yüklü iyon. )


- APAÇIK ile/||/<> GÜN GİBİ ile/||/<> BUZ GİBİ


- APAÇIK ile NET/LİK, KESİN/LİK

( "Mantıklı" ya da "mantıksız", apaçık olanı yadsıyamazsınız. )

( Bilim, bilimde kesinliğin olmamasıdır. )

( BEDÂHET: Apaçık olma durumu. | Bir konuda hazırlıksız konuşabilme yeteneği. )

( "Logic" or "no logic", you cannot deny the obvious. )

( SARÎH ile ... )

( WIDE OPEN vs. CLEAR/NESS, CERTAINTY )


- APAÇIK/LIK = SELFEVIDENCE/SELFEVIDENT[İng.] = ÉVIDENCE/ÉVIDENT[Fr.] = OFFENKUNDIG/OFENKUNDIGKEIT[Alm.] = EVIDENZA[İt.] = EVIDENCIA[İsp.] = EVIDENTA, PERSPICUITAS[Lat.] = ANERGEIA[Yun.] = BEDEHA(T)/BEDİHÎ, BEYYİN[Ar.] = HODPEYDÂ[Fars.] = KLAARBLIJKELIJK/HEID[Felm.]


- APANDİS[Fr. < APPENDICE]/APPENDIX[İng.] ile/||/<>/> APANDİSİT[Fr. < APPENDICITE]

( Kör bağırsağın ince bir parmak gibi olan son bölümü. | Ek, kör ek. İLE/||/<>/> Körbağırsak eki yangısı. )


- APARTMAN ile DEPARTMAN

( )


- APEPSİ[Fr.] değil/yerine/= KÖTÜ MİDE SİNDİRİMİ


- APERİTİF[Fr.]["APERATİF/APERETİF" değil!] değil/yerine/= ÖN İÇECEK/YİYECEK


- API ile API

( Amerikan Petrol Enstitüsü[American Petroleum Institute] İLE Uygulama Programlama Arayüzü[Application Programming Interface] )


- APIK-SAPIK (DÜŞÜNCELER/DAVRANIŞLAR)


- APIŞIP KALMAK ile/ve/||/<> YAPIŞIP KALMAK


- APLİKASYON/APPLICATION[İng.] ile/||/<> APLİKATÖR/APPLICATOR[İng.]

( Uygulama. İLE/||/<> Uygulayıcı. )


- APOKALİPTİK[Fr.] ile/||/<> APOKRİF[Fr.]

( Anlaşılmaz, karışık. İLE/||/<> Doğruluğuna güvenilmez söz, yazı. )


- APOLLONIUS ve/||/<> HIPPARKUS ve/||/<> BATLAMYUS ve/||/<> İBN ŞATIR ve/||/<> NASREDDİN TUSİ


- APOLOJİ ile/ve/||/<> GASLIGHTING

( "Kendini haklı çıkararak savunma". İLE Psikolojik yönlendirme. İstismar ve tâciz "yöntemi". )


- APOLYONT KİRAZ[< ZİRAAT 0900][NAPOLYON değil!] ile/ve/||/=/<> AKŞEHİR APOLYONTU ile/ve/||/=/<> SALİHLİ | ALLAH DİYEN ile/ve/||/=/<> DALBASTI ile/ve/||/=/<> FISFIS ile/ve/||/=/<> SCHNEIDERS SPAETKNORPEL | ZEPPELIN | NORDWUNDER ile/ve/||/=/<> FERRORIVA

( Genel ve ziraat terimi. İLE/VE/||/=/<> Afyon bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Manisa bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Malatya bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Çanakkale bölgesindeki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> Almanya'daki adı/türü. İLE/VE/||/=/<> İtalya'daki adı/türü. )


- APOSTERİORİ değil/yerine/= SONSAL/DENEYİME DAYALI


- APOTEM[Yun.] değil/yerine/= YARI ÇAP


- APPRECIABLE vs. APPRECIATIVE


- APPROACH vs. REACTION


- APPROPRIATE vs. CONVENIENT vs. EXPEDIENT vs. PROPER vs. SUITABLE


- (not APPROVE [/TO]) APPROVE OF


- APREMİDİ[Fr.] değil/yerine/= ÖĞLE SONRASI GİYSİSİ


- APRİORİ[LAT./İNG.] ile/ve/||/<>/> APOSTREORİ[LAT./İNG.]

( Deney yapmadan, gelen verilere dayanılarak kabul edilen, önsel. İLE/VE/||/<>/> Yapılan denemelerden sonra benimsenen sonsal soncul. )


- APRİORİ değil/yerine/= İLKSEL


- APSE[Fr. < ABCES] ile YARA, ÇIBAN

( ABSCESS vs. WOUND )


- APSİS[Fr. ABSCISSE < Lat.]/KOORDİNAT[Fr.] ile APSİS[Lat.]/APSİT[Yun. APSİS, İDOS: Daire, tonoz.]

( Yönlü bir eksen üzerinde, bir noktanın, başlangıç noktasına olan uzaklığının cebirsel değeri. | Bir düzlem içinde bir noktanın yerini belirlemeye yarayan koordinatlardan yatay olanı. | Bir noktanın uzaydaki yerini belirlemeye yaraya ana çizgilerden yatay olanı. İLE Kiliselerde, koronun arkasında bulunan ve camilerine mihrap kısmının karşılığı olan, yarım daire ya da yarım çokgen şeklinde, çoğu tonozlo örtülü bölüm. [Apsitler, çoğu zaman apsidiyollerle çevrili olurlar. Roma'lılar, yapı dışına taşan yarın daire şeklindeki gözlere, absida derlerdi. Bazilikaların uclarında bir absida bulunurdu. Kiliselerdeki apsitlerin kökeni budur.] )


- APTAL CESARETİ ile/değil/yerine/>< STRATEJİ


- APTAL "DOST" ile/değil/yerine AKILLI "DÜŞMAN"


- APTAL OLMAK ile/değil/yerine/||/<>/< İYİ OLMAK

( Birinin hatasını, hiç olmamış gibi saymak. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Affedebilecek kadar. )


- APTAL ile/değil/yerine/>< ABDAL

( "Kafası çalışmama", "gaflette/acziyette bulunma" ve birçok ayrıntılı anlamları taşıyan aşağılayıcı/küçük düşürücü durum/hitap. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kul. Kulluk. Abdiyet (makamı). )

( Değişmeyen. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Değişen. )

( Devrilir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Evrilir. )

( Abdal olan, aptal olanı affedebilir. )

( Hakikat, Ben'im! İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ben, hakikatim. )

( Yanıtları, anlamsız bulur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Soruyu, anlamsız bulur. )

( Hep, haklı olmayı, beceri zanneder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Hep ya da hiç, haklı olmayacağını/olmayabileceğini bilir. )

( [bir oylamanın, sonucunun] "Oy çokluğu" ile alınmasına sevinir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< "Oy birliği" ile alınmasını bekler/ister. )

( Abdal'a, aptal gibi davranır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Aptal'a, abdal gibi davranır. )

( Uyur, düşünemez. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Düşünür, uyuyamaz. )

( "De ki, ..." derler. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< "... Peki!" derler. )

( [bir düşüncenin] Taraftarı olur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Tarafı olur. )

( Savrulur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Savunur. )

( Lâf eder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Söz eder.
[ bkz. www.FaRkLaR.net/Dil ] )

( Dolu taneleri gibidir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kar taneleri gibidir. )

( Öfkeyle konuşur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sükûnetle konuşur. )

( [için öncelikli olan] "Başarmak"tır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Denemektir. )

( Hiçbir esinti bile duymaz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Mâlûm olur. )

( [ "Batı"ya / "Doğu"ya ] Hayranlık duyar ya da nefret eder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ne hayranlık duyar, ne de nefret eder. [Sadece, anlamaya çalışır.] )

( [Söz'ün] Kandırıcılığına kapılır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Hakikatini arar. )

( Yakını görür, uzağı söyler. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Uzağı görür, yakını söyler. )

( Zikrine kanma! İLE/DEĞİL/YERİNE/>< "Bikr"ine["ilk olması"na] kapılma[zannetme]! )

( [zihnine/"aklına"] "Güzel" deyince, kadın gelir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< "Kadın" deyince, güzel/lik gelir. )

( Yaptığından pişmanlık duyar ve yere çöker. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Tövbe eder ve ayağa kalkar. )

( "Gözü açık"lardır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< "Kör"lerdir. [gözleri, geçici/"değerli" olanlara kapalıdır] )

( Mey ile hoş olur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Aşk ile mest olur. )

( Düşünür ve durur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Durur ve düşünür.
[Duran, susmak bilmez; düşünen, hemen susar.] )

( Alacaklı gibi sevdiğinden dolayı, en küçük antlaşmazlıkta, hacze gelir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Borçlu gibi sever, bedel ödemekten çekinmez. )

( Ortadır[vasat] ama ortada[vasatta] durmayı bilmez. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Orta değildir ve ortada[vasatta] (dengede/itidalde) durmayı bilir. )

( [sevindiğinde] Sırıtır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gülümser. )

( Zırlar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ağlar. )

( [ "düş"te iken, uya(ndı)rılınca ] Ne uyanır, ne de utanır.[ve sayıklar] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Uyanır ve utanır. )

( Dünyayı kurtarmaya çalışır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Dünyadan kurtulmaya çalışır.
[En sonunda da, abdal, kendine kavuşur; aptal, dünyaya.] )

( Yararının/çıkarının peşinden koşar. [ve de zarar eder] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yararı ve güzel(lik)i arar. [ıstırap duyar] )

( Anlaşılmak ister. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Anlamak ister.
[Oysa ki, [hakikatte] Anlaması gerekir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Anlaşılması gerekir.] )

( Aptalı bulunca, aptal aptal konuşur.[abdalın yanına düşse de, yine aptal aptal konuşmaya devam eder] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Abdalı bulunca, susar.[aptalın yanına düşse de susar] )

( Tüm bunları ve ayrıntıları, aptalca/saçma(lık) olarak "görür"/"düşünür". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ayrımları/ayrıntıları görür ve susar.
www.FaRkLaR.net/SUS )

( Herkesin beğendiğini beğenir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Beğendiğinin, başkalarınca da beğenilmesini ister. )

( Rakamlara itibar eder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sözcüklere itibar eder. )

( Küfreder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Şükreder. )

( [kendini] Alacaklı zanneder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Borçlu kabul eder. )

( [Kendine gelmek için] Yerin sarsılmasına gereksinim duyar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yüreğin sarsılmasına gereksinim duyar. )

( Anlamaz ve sürekli konuşur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Anlar ve susar. )

( Aptala, değerli bir şeyini yitirdiğinden dolayı değil yitirdiği şeylerin değerini anlayamadığından dolayı aptal denilir. )

( "Aptallık Kuramı"(Dietrich Bonhoeffer) [okumak için burayı tıklayınız...] )

( Yapabileceğini yapmayan. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yapmayabileceğini yapan.[dallama/dalyarak] )

( VALEA ile/değil/yerine/>< ... )


- APTAL ile ŞAPŞAL/ŞAPŞİK

( ... İLE Aptalca davranışlarda bulunan, alık kişi. | Üstüne başına önem vermeyen, özen göstermeyen. | Bol, dökük ve biçimsiz (giyecek). )


- APTALA MÂLUM OLUR" değil ABDALA MÂLUM OLUR


- APTALLIK" değil/yerine/>< "DAHİLİK/DEHÂ"

( [sınırları] Yoktur. DEĞİL/YERİNE/>< Vardır. )

( Kişinin, "dahi" olanı da olmaz, "aptal" olanı da!
Çünkü bazen/hem (bazı/ender) kişi(ler)de, dehâ açığa çıkabildiği gibi, bazen/hem de "aptallık"lar görülebilir. İkisi de aykırı ve aşırı değil sadece sıradışı durum ve koşullarda gerçekleşebilir. )


- APTAL/LIK ile DELİ/LİK


- APTALLIK ve/<> İNTİHAR


- APTAL/LIKTA ile/ve/<> SAF/LIKTA |
ile/değil/yerine/><
AKILLI/LIKTA

( Ne affeder/affedilir, ne de unutur/unutulur. İLE/VE/||/<> Affeder/affedilir ve unutur/unutulur.
İLE/DEĞİL/YERİNE/><
Affeder/affedilir ama unutmaz/unutulmaz. )

( Öğretmeyi sever.
İLE/DEĞİL/YERİNE/><
Öğrenmeyi sever. )


- APTALLIK"/TAN ile/değil/ne yazık ki ÇARESİZLİK/TEN


- AR[Fr. < Lat.] ile AR ile Ar

( Tarım alanları için yüz metrekare değerinde yüzey ölçü birimi. [Bir ar, kenarı on metre olan bir karenin alanıdır.] | Sanat. İLE Utanma, utanç duyma. İLE [kimya] Argon'un simgesi. )


- AR ile HİCAP


- AR ile NAMUS/İFFET

( Hayatta namuslu yaşamanın en gerçek yolu, olduğun gibi görünmektir. )

( ... ile SİLİG: Namuslu. )


- AR ile/ve/||/<>/> VR ile/ve/||/<>/> MR

( Açıklamalarını burayı tıklayarak izleyebilirsiniz... )


- ARA:
1. GÜN ile 2. GÜN

( Kendin. İLE Başkaları. )


- ARA İNANÇLAR ile/ve/||/<> OTONOM DÜŞÜNCELER


- ARA İNANIŞLARDA:
TUTUM ile/ve/||/<> KURAL ile/ve/||/<> SAYILTI


- ARÂB OL ile ARA BUL


- ARABA değil/yerine BİSİKLET

( Arabadan İn, Bisiklete Bin!...

)


- ARABULUCU ile/değil UZLAŞTIRMACI


- ARAÇ AKILSALLIĞI ile/ve/<> DEĞER AKILSALLIĞI


- ARAÇ [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]


- ARAÇ [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- ARAÇ ile/ve YÖNTEM

( VEHICLE/TOOL vs./and METHOD )


- ARAÇLAR/BİLGİLER/TUTUMLAR:
KURUCU ile/ve/||/<> TAŞIYICI ile/ve/||/<> ÖĞRETİCİ


- ARAÇLARDAN İNERKEN VE KAPILARINI AÇARKEN:
SOLDAN ile/ve/değil/yerine SAĞDAN

( Araç yolcularının, inecekleri zaman, sol kapıyı değil sağ kapıyı kullanmalarına özen gösterelim. Sürücülerin de özellikle bisikletliler, motorsikletliler ve hatta yayaları düşünerek, aniden çıkış yapmamaları gerektiğini her zaman için anımsatalım ve birbirimizi uyaralım. Aniden açılan kapılar yüzünden yaşanılan gereksiz ve büyük kazaları, bilinçli ve dikkatli davranarak önlemek olanaklıdır. Lütfen araçtan ani çıkışlar yapmadan ayna kullanarak kapıları açalım! )


- ARAÇLARDAN(OTOBÜS, TREN, VAPUR VS.) ÇÖP ATMAK yerine CEPTE/ÇANTADA TUTMAK


- ARADA-DEREDE (KALMAK, İŞ GÖRMEK)


- ARADA KALMAK ile/ve/||/<>/< ZOR DURUMDA KALMAK/ZOR DURUMA DÜŞMEK


- ARADIĞIN SÜRECE/KADAR ARARIM değil ARAMADIĞIN KADAR ARAMAM


- ARAK[Ar.] ile ARAK

( Ter. İLE Çalma. )


- ARAKIYE ile ARAKIYE/MEY

( Dervişlerin giydiği, tiftikten yapılmış ince külâh. İLE Küçük zurna. [Doğu Anadolu'da kullanılır.] )


- ARALIĞI KAPATMAK ile/ve/||/<>/< UYUMLAŞ(TIR)MAK


- ARALIK/aralık ile Aralık

( Ara, boşluk. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Onikinci/son ay. )


- ARAM UT ile/= ARAM UT
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Uygur ülkesinin yakınındaki bir Türk kavmi. İLE Bir yer adı. )


- ARAMA ile ARAŞTIRMA

( Arayan ve aranılan birdir ve önemli[öncelikli] olan, yalnızca arayıştır. )

( The seeker and the sought are one and the search alone matters. )

( SEARCH vs. RESEARCH )


- ARAMA ile/ve/<> BULMA

( Aramakla bulunmaz fakat bulanlar aramış olanlardır. )

( Arayan aradığı sürece ayrı kalır. )

( TO SEARCH vs./and/<> TO FIND )


- ARAMA ile/ve/||/<> TARAMA


- ARAMADIĞIMIZI BULAMAMAK ile/ve/||/<> DOLDURMADIĞIMIZI BOŞALTAMAMAK ile/ve/||/<> SAHİP OLMADIĞIMIZDAN VAZGEÇEMEMEK ile/ve/||/<> BULUNMADIĞIMIZ YERİ TERK EDEMEMEK


- ARAMAK ile/ve/değil/yerine/<> BULMAK İÇİN/ÜZERE ARAMAK


- ARAMAK ile/ve/<> PAYLAŞMAK

( Bazı şeylerin paylaşıldığı kişi aranır. Birinin bizi uzun süre sonra ya da -maddi, manevi- bir gereksinimi doğrultusunda araması çıkar değil/olmayabilir, zihnimizde ve gönlümüzde bir yeri olduğundandır. )

( Sahip olduğunuz her şeyi, her kimin gereksinimi varsa, onunla severek paylaşın. )

( TO CALL/TO SEEK/TO SEARCH vs./and/<> TO SHARE )


- ARAMAK ile/ve PAYLAŞMAK

( TO SEARCH vs./and TO SHARE )


- ARAMAK = SEARCH/SEEK/LOOK FOR[İng.] = CHERCHER[Fr.] = SUCHEN[Alm.] = CERCARE[İt.] = BUSCAR[İsp.]


- ARÂMÎ ile/ve ARABÎ


- ARAMIZ BOZULMASIN ile/ve/||/<> TADIMIZ KAÇMASIN


- ARANAN ile/ve/<>/> ARINAN


- ARANJE[Fr.] ile/ve/||/<>/> ARANJMAN[Fr.] ile/ve/||/<>/> ARANJÖR[Fr.]

( Derlenmiş, düzenlenmiş. İLE/VE/||/<> Belirli bir yönteme göre yerleştirme, düzenleme. İLE/VE/||/<> Düzenlemeci. )


- ARANJMAN[Fr./İng. < ARRANGEMENT] değil/yerine/= DÜZENLEME


- ARANMAK ile/ve/değil ARINMAK


- ARAP SABUNU değil/yerine/>< RAB SABUNU


- ARAP ile ÂRÂP

( Irkı tanımlama. İLE "...-cı" olma(savunma, koruma, kayırma) )


- ARAPÇA ile/ve/||/<> FARSÇA ile/ve/||/<> TÜRKÇE

( Felsefe/bilim dili. İLE/VE/||/<> Sanat dili. İLE/VE/||/<> Eylem dili. )

( Fasîh. İLE/VE/||/<> Lâtif. İLE/VE/||/<> Zarif. )


- ARAPÇA'DA:
GÖZ ile/ve/||/<> KÖR

( )

( Bir noktanın eksikliği, gözü kör eder. )


- ARARAT = ARASAT


- A'RÂS[Ar. < URS] ile A'RÂS[Ar.] ile ARAS[Ar.]

( Nikâh törenleri. | Düğünler. | Evliler. İLE Arsalar, boş topraklar. İLE Yorgunluk, bitkinlik. )


- ARASTA ile/||/<> ŞADIRVAN ile/||/<> TABHANE ile/||/<> DARUŞŞİFA

( Çarşı, dizi dükkânlar. Bazen önlerinde revak ya da karşılıklı sıraların arasında örtü bulunanlar, bir tür kapalı çarşı oluşturur. İLE/||/<> Bir çeşit meydan çeşmesi. Özellikle cami avlularında, çepeçevre muslukları olan çokgen su tesisi. İLE/||/<> Konukevi/misafirhane. | Dini yapıların bir bölümü.[Özellikle gezici dervişlerin konuk edildiği oda.] İLE/||/<> Şifahane, hastahane gibi sağlık kuruluşlarına verilen eski adlardan biri. )


- ARAŞTIRICI ile/değil/||/<> ARACI/UZMAN/HAFİYE[Ar.] ile/değil/||/<> CASUS

( [not] DETECTIVE vs./but/||/<> AGENT vs./but/||/<> SPY )


- ARAŞTIRMA GÖREVLİSİ ile/ve/||/<> ÖĞRETİM GÖREVLİSİ

( 2547 sayılı yasanın 50/d durumuna göre sözleşmeli olarak atanabilir.[Araştırma görevlisinin ders verme yükümlülüğü yoktur. Ancak doktorasını bitiren araştırma görevlisi, kendi isteği doğrultusunda ders verebilmektedir. Ders vermediklerinden, ek dersten yararlanamaz.] İLE/VE/||/<> 2547 sayılı yasanın 31. bölümüne göre tek durumda atanır. [Haftalık asgari 12 saat ders verme zorunluluğu vardır. 12 saatten fazla verilen dersler için ek ders ücreti alır.] )

( 35 yaş sınırı vardır. İLE/VE/||/<> Yaş sınırı yoktur. [En çok iki yıl süreyle atanır.] )

( Tüm araştırma görevlisi kadrolarına başvurabilmek için ALES'ten en az 70 ve yabancı dilden en az 50 puan olması gerekmektedir. İLE/VE/||/<> Fakülte ve dört yıllık eğitim veren yüksekokullarına atanabilmek için ALES'ten en az 70 ve yabancı dilden 50 puan olması gerekir.[MYO öğretim görevlisi kadrolarında "Yabancı Dil" zorunluluğu yoktur.] )

( Yönetim görevi alamaz. İLE/VE/||/<> Yönetim görevi alabilir.[Yönetim görevi aldığında haftalık en az vermesi gereken ders saati yükü düşer.] )

( İkisi de ÖSYM ve Açıköğretim sınavlarında görev alabilir. )


- ARAŞTIRMA (YAPMAK) ile ÇALIŞMA (YAPMAK)

( RESEARCH vs. TO STUDY/WORK )


- ARAŞTIRMA YÖNTEMİ ile/ve/||/<>/> SUNUM YÖNTEMİ

( Tarihsel. İLE/VE/||/<>/> Kavramsal. )


- ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ ile DENEYSEL TASARIM

( Bilimsel araştırmalarda veri toplamak ve çözümlemek için kullanılan yöntemler. İLE Bir deneyin nasıl yapılacağını ve verilerin nasıl yorumlanacağını belirleyen bir plan. )


- ARAŞTIRMA ile/ve GÖZLEM


- ARAŞTIRMA ile İNCELEME ile ÇÖZÜMLEME/ANALİZ

( TA'MÎK[Ar. < UMK | çoğ. TA'MÎKÂT]: Derinleştirme, derin kazma. | Esasına varacak biçimde araştırma, inceleme. )


- ARAŞTIRMA/ÇALIŞMA DÖNEMLERİNDE:
KULUÇKA ile/ve/||/<>/> BELGE TOPLAMA ile/ve/||/<>/> OLGUNLAŞTIRMA(OKUMA) ile/ve/||/<>/> YAZMA


- ARAŞTIRMACI ile/ve/||/<>/> UYGULAYICI


- ARAYAN, BULUR!:
[ya] BELÂ ya da MEVLÂ


- ARAYAN KİMSENİN OLMAMASI ile/ve ARANABİLECEK KİMSENİN OLMAMASI


- ARAYIP SORMAK


- ARAYIŞ ile/ve/||/<> "ANLAYIŞ"


- ARAYIŞ ile/ve BEKLENTİ

( SEEKING vs./and EXPECTATION )


- ARAYIŞ ile/ve SORGULAMA

( SEEKING vs./and TO INTERROGATE )


- ARAZ ile ARAÇ


- A'RÂZ[Ar. < ARAZ] ile ARAZ[Ar.] ile A'RÂZ[Ar. < IRZ]

( İşâretler, alâmetler. | Tesâdüfler, hastalık alâmetleri. | Kazalar, felâketler. İLE İşâret, alâmet. | Tesâdüf. | | Kaza, felâket. | [Felsefede] Kendi kendine varolmayıp başka bir cevherle meydana gelen hal ve keyfiyet. İLE Irzlar, namuslar. )


- ARAZ[Ar.]/SEMPTOM[Fr. < Yun.]/SYMPTOM[İng.] ile/ve/değil/yerine/=/||/<> BELİRTİ

( Sayrının duyumsadığı ve tanımladığı rahatsızlıklar. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<> Hekimin gözlemlediği ve ölçtüğü sayrılık göstergeleri. )


- ARAZ ile/ve/||/<> SIFAT ile/ve/||/<> MÂNÂ ile/ve/||/<> İLLET


- ARAZ-I-LÂZIM ile ARAZ-I-MUFÂRIK

( Gerekli araz.[Mâhiyetten ayrılması olanaksızdır] İLE Ayrılabilir araz.[Mâhiyetten ayrılması olanaksız değildir.] )


- ARÂZİ ile ARAZÎ


- ARÂZİ[Ar. < ARZ] ile A'RÂZÎ[Ar.]

( Yerler, topraklar. İLE Ârızî, tesâdüfî, rastgele. )


- ARAZİ ile/ve TOPRAK

( TOPRAK

Tarlam, sana üçyüz fidan aşılasam
Tarla coşar, fidan coşar, el coşar
Gücüm yetse, hemen işe başlasam
Kazma coşar, kürek coşar, bel coşar

Muhidime örnek olmak maksadım
Sevinir evlâdım, söylenir adım
Hız ile yürür idim olsa kanadım
Yolcu coşar, ayak coşar, yol coşar

Çalışırsan toprak verir cömerttir
Emeksiz istemek, dermansız derttir
Çalışmak, insana büyük servettir
Kese coşar, gönül coşar, el coşar

Yılda bir kez, çiçek açan ağaçlar
Hayatta insana ömür bağışlar
Her taraftan cıvıldaşır o kuşlar
Seher coşar, bülbül coşar, gül coşar

Güzelin kulağı, küpeyi saklar
Ağacın yaprağı, meyveyi koklar
Mehtap ile birleşince yapraklar
Gölge coşar, mehtap coşar, dal coşar

Yel, dala değdikçe, sor ki, dallar ne çeker
Durmaz inler, ırgalanır, Hû çeker
Demişler ki, bu derdi bu çeker
Veysel ağlar, sazı ile tez coşar

 

[ Veysel (Âşık) 'ın yazdığı ilk şiirdir. ]

[ Sürekli erişim adresi...
www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/12792 ]

)

( ... ile/ve TÜRÂB )

( ... ile/ve HÂK, ÂCÂK )

( ... ile/ve PİTHİRİ )


- ARAZİ[Ar.] değil/yerine/= YEREY

( Yeryüzünden bir parça. | Yerkabuğunun oluşumu bakımından ele alınan herhangi bir parçası. )


- ARAZÖZ[Fr. < ARROSEUSE] değil/yerine/= YOLSULAR

( Yolları ve yol kenarlarındaki yeşillikleri sulamakta kullanılan motorlu araç. )


- ARBEDE[Ar.]/HENGÂME[Fars.]/ÇINGAR[Yun.] değil/yerine/= ÇATIŞMA/HIRGÜR/KAVGA/GÜRÜLTÜ PATIRTI


- ARBITRARY(-I-NESS) vs. PROBABILITY


- ARCH-/ARCHE-/ARCHEO-/ARCHİ- ile/||/<> PALAE-/PALAEO-/PALEO-

( Eski, başlangıç, birinci, orijinal, ilkel, öncü. İLE/||/<> Eski, eski devirlere ait, ilkel. )

Bugün[10 Temmuz 2025]
itibariyle 29.456 başlık/FaRk ile birlikte,
29.431 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(8/119)