
M ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 29.456 başlık/FaRk ile birlikte,
29.431 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(72/119)
- MERCİMEK ile DHAL
( ... İLE Sulu mercimek yemeği.[Nepal'de] )
- MERCİMEK ve/||/<> TARHUN[Ar.]
( ... VE/||/<> Birleşikgillerden, tıpta kullanılan, güzel kokulu bir bitki. )
( ... cum ARTEMISIA DRACUNCULUS )
- MERCÛ/V[Ar. < RECÂ] ile MERCÛH/A[Ar. < RÜCHÂN]
( Ümit edilen. | Rica olunan. İLE Başka bir şeyin kendine üstün tutulduğu şey. | Düşmanından önce iddiasını kanıta yetkisi olmayan. )
- MERDÂNE[Fars.] değil/yerine/= DÖNDÜRE
- MERDÂNE[Ar.] ile MERDÂN/E[Fars.]
( Türlü işlerde kullanılan, silindir biçiminde araç. | Oklava. İLE Erkeğe yakışır biçimde, mert/çe, yiğit/çe. )
- MERET[Ar.] ile ZIKKIM[Ar.]
( Sıkıntı veren, hoşlanılmayan şeyler ya da kişiler için sövgü sözü olarak kullanılır. İLE Ağı, zehir. | İçki ve sigaranın, kötü ve zararlı etkisini belirtmek için kullanılır. )
- MERFÛ'[< REF] ile ...
( KALDIRILMIŞ, YÜKSELTİLMİŞ | HÜKÜMSÜZ BIRAKILMIŞ | ZAMME [O, Ö, U, Ü] İLE HAREKELENMİŞ HARF | [mat.] İFADE EDİLEN BİR KUVVETE YÜKSELTİLEN MİKTAR )
- MERG[Fars.] ile MERG[Fars.]
( Çayır, çimen. | Sebze. İLE Ölüm. )
- SELÂM/MERHABA[Ar. < MERHAB: genişlik, bolluk. < RUH] değil/yerine/= UĞUROLA/ESENLEME/ESENLEM/ESEN
- MERHAMET:
ACIMAK değil/yerine/< ACITMAMAK
- MERHAMET ile ACIMAK
( MERCY vs. PITY )
- MERHAMET ile/ve AF
( Taş kalpleri, en iyi mezar taşları yumuşatır. )
- MERHAMET ile/ve/<> KALBİN MERHEMİ
- KENDİNİ TANI/BİL!:
HÜRMET ve/<> MUHABBET ve/<> MERHAMET
( Kendini bilen, bilmeyenin kusuruna bakmaz. )
( Küçüğün, büyüğe gösterdiği/göstermesi gereken. VE/||/<> Herkese ve herşeye gösterebildiğimiz kadar gösterebileceğimiz/göstermemiz gereken.[Koşulsuz!] VE/||/<> Büyüğün, küçüğe gösterdiği/göstermesi gereken. )
- MERHAMET ile/ve SABIR
- MERHEM[Ar.]["MELHEM" değil!] ile POMAT[İt.]
( Deriye sürülerek kullanılan, içinde birçok etkili madde bulunan, yumuşak ve koyu kıvamda, yağlı ya da yağsız ilâç. | Çözüm/çare. İLE Genellikle saça sürülen, yağlı ve kokulu merhem. )
- MERÎ[Ar.] ile MER'Î[Ar. < RİÂYET] ile MER'Î[Ar. < RÜ'YET] ile Merîh/MİRRÎH[Ar.]
( Mide ile gırtlak[bül'ûm] arasında bulunan yemek borusu. İLE Saygı gösterilen, riâyet edilen. | Gözetilen, yürürlükte olan. İLE Gözle görülen. İLE Dünyadan sonra güneşe en yakın olan gezegen. )
- MERİDYEN[Fr. < MERIDIÉN] ile/ve/||/<> KOŞUT/MÜVÂZİ/MÜTEVÂZİ/PARALEL[Fr. < PARALLÈLE]
( Ekvatoru dik olarak kestiği ve iki kutup noktasından geçerek dünyayı çevrelediği varsayılan daire. İLE/VE/||/<> Aynı düzlem içinde ikişer ikişer bulunan ve kesişmeyen. | Başlangıç meridyenine birer derecelik açılarla çizilen, Ekvator’a koşut ve arasında 111 km’lik uzaklık bulunduğu varsayılan çemberlerden her biri. | Aynı zaman içinde gelişen ya da aynı özellikleri gösteren olay, düşünce vb. )
( 180 ile/ve/||/<> 360 )
- MERİSTEM[Fr.] değil/yerine/= SÜRGEN DOKU
( Bitkilerde, kök ve sapların, gelişebilecek durumda olan uc bölümlerindeki, çok yüzlü, kolay üreyebilir hücrelerden oluşan bir doku türü. )
- MERIT PTAH ve/||/<> ENHEDUANNA ve/||/<> AGANICE ve/||/<> TAPPUTI-BELATIKALLIM ve/||/<> SONDUK ve/||/<> THEANO ve/||/<> AGLAONIKE ve/||/<> ASPASIA ve/||/<> HIPPARCHIA ve/||/<> PAN CHAO ve/||/<> HYPATIA
( Merit Ptah bilindiği kadarıyla, tarihte kayıtlı en eski kadın hekim ve bilim tarihinde adı geçen ilk kadındır. Krallar Vadisi'ndeki bir Mısır mezarına resmi çizilidir. Burada Merit Ptah, oğlu olan yüksek bir rahip tarafından "başhekim" olarak tasvir edilmiştir.
VE/||/<>
Astronom, matematikçi ve şair. Ay Tanrısı Nanna'nın Ur Kenti'ndeki ana tapınağının başrahibesi Enheduanna, yıldızlar ve ayın döngülerini kaydetmek için gözlemciler görevlendiren ilk rahibedir. Döneminde, gökcisimlerinin hareketlerini gösteren haritalar yapılmıştır. Enheduanna,ilk dinsel takvimlerden biri olan ay takviminin oluşturulmasına katkıda bulunur. Bu takvim, günümüzde hâlâ Paskalya Yortusu, Hamursuz Bayramı gibi dinsel uygulamaları tarihlendirmek için kullanılır. Çalışmalarının ve ilahilerinin yanında, Enheduenna'nın 42 epik şiiri de tabletler üzerinde günümüze ulaşmıştır. Kayıtlı edebiyat tarihinde birinci tekil şahıs kullanarak yazan ilk kişidir.
Enheduanna'ya ait taştan bir disk ve iki mühür günümüze kadar ulaşmıştır. Disk üzerinde üç yardımcısıyla birlikte görülen Enheduenna'nın kabartması profildendir. Bu kabartmanın arkasında, Enheduanna, "Nanna'nın (Ay Tanrısı) karısı ve Sargon'un kızı" olarak tanımlanır.
VE/||/<>
Doğa filozofu. Aganice, gezegenlerin hareketlerini tahmin edebilmek için bir sistem geliştirmiştir.
VE/||/<>
Mezopotamyalı kimyager. Tapputi-Belatikallim, çeşitli kimyasallarla çalışmalar yaparak parfüm ve kozmetik malzemeler elde etmiştir. Tapputi Belatikallim'in adı, günümüze bir tablet üzerinde gelmiştir.
Parfüm üretimi Mezopotamya'da çok önemliydi. Çünkü aromatik maddeler, kozmetik dışında ilaç ve dinsel amaçlarla da kullanılırdı. Parfümcülük araçları ve tarifleri, aşçılıkta kullanılanlara benzerdi. Parfüm üretiminde kullanabilmek için, bitkilerin özütlerini çıkaracak farklı kimyasal teknikler geliştirilmişti.
VE/||/<>
Silla Krallığı'nın kraliçesi ve astronom. Sonduk, Uzakdoğu'da bilinen ilk gözlemevini inşa ettirmiştir. Hanedanındaki tüm erkeklerin ölmüş olması nedeniyle MÖ 634'de tahta oturan Kraliçe Sonduk, MÖ 647'ye kadar Silla Krallığı'nı (bugünkü Kore) yönetir. Bu krallığa yöneticilik yapacak üç kadından ilkidir. Savaşlarla geçen hükümranlığı sırasında, krallığını bir arada tutabilmeyi başarır ve Çin'le ilişkilerini geliştirir. Sonduk'un yaptırdığı, ay ve yıldızların kulesi (Ch'omsong-dae) adıyla anılan gözlemevi, eski Silla Başşehri Kyongju'da, günümüze kadar ulaşmıştır.
VE/||/<>
Pisagorcu, Antik Ege'li filozof. Pisagor'un yandaşı ve karısı olan Theano, Pisagor'dan sonra Pisagorcu topluluğu yönetmiştir. Onun döneminde Pisagor öğretisi, Antik Ege'nin tümüne ve Mısır'a dek yayılır. Theano, yaşadığı zamanda hastalık sağaltıcı özelliğiyle de tanınmaktadır.
Theano başlangıçta, Pisagor'un dinleyicisidir. Ciddi ve sert ahlaklı filozofu, erdemleri ve bilgiye susamışlığıyla etkiler, böylece evlenirler. Yerel yönetim üzerindeki etkileriyle tepki çeken Pisagor'cu topluluk, en sonunda düşmanlarının saldırısına uğrar. Pisagor'un bu saldırıdan sağ çıkıp çıkmadığı bilinmemektedir. Ama bu olaylardan sonra dağılan Pisagor'cu topluluğu tekrar toparlayan Theano olmuştur. Kızları Damo, Mya, Arignote birlikte topluluğu manevi olarak bir arada tutmaya çalışmıştır.
Theano'dan bize anlamlı, kısa sözler ve ahlak öğütlerinden oluşan toplu anlatılar kalmıştır. Bir yandan kendi düşüncelerini, ama öbür yandan Pisagor'un düşüncelerini yazmıştır.
VE/||/<>
Antik Egeli, astronom. Aglaonike, ay tutulmalarının zaman ve konumunu tahmin etme konusunda uzmanlaşmıştır. Teselya'da yaşadı. Zamanın yaşayan kişileri, Aglaonike'nin istediğinde ayı kaybedebildiğini sanmış; bu niteliğini cinsiyetinden ötürü, bilimsel birikiminden çok güçlü bir büyücü olmasına bağlamışlardır. Tarihin ilk kadın astronomlarından olan Aglaonike'nin adını Venüs gezegeninde bir krater yaşatıyor.
VE/||/<>
Antik Ege'de yaşamış, Milet'li filozof. Aspasia Antik Ege düşüncesinde, özellikle Sokrates üzerinde etkili olmuştur. Sokrates'in Aspasia ile felsefi konuşmalar yaptığı ve bu düşünce alışverişinden çok şeyler öğrendiği bilinir. Hatta Sokratik yöntem olarak bilinen yöntemin, gerçekte Aspasia'nın yöntemi olduğunu ve öğrencisi Sokrates'in bunu gençlik yıllarında ondan öğrendiği tahmin edilmektedir.
Aspasia, 20'li yaşlarında Atina'ya gider ve kendinden 30 yaş büyük devlet adamı Perikles'le evlenir. Aspaisa'nın Perikles'in politikaları üzerinde çok etkili olduğu bilinir. Hatta, Perikles'in bazı konuşmalarını Aspasia'nın yazdığına ilişkin kanıtlar vardır.
Aspasia Atina'da Anaxagoras, Archimedes, Sophokles ve Sokrates gibi birçok filozofun müdavimleri arasında olduğu, devlet adamları, sanatçılar ve iyi eğitim almış kadınların geldiği, tartışmaların yapıldığı bir salon açar. Böylelikle bir kadın, Atina düşünce yaşamını derinden etkileyen bir oluşumu gerçekleştirmiş olur.
Aspasia'nın salonu uzun yıllar açık kalır ve Aspasia "üst düzeyde diyalektik ve retorik hocası" olarak aranan bir kişi olmayı sürdürür. Bugün Aspasia'nın bir büstü, İzmir Arkeoloji Müzesi'nde de yer almaktadır.
VE/||/<>
Kinik okulundan, Antik Ege'li filozof. Hipparchia felsefesiyle, Sokrates'in öğrencisi Antisthenes'in kurduğu Kinik okulundan sayılır. Kadınların geleneksel rollerinden kurtulmaları için de mücadele etmiştir. Ailesi, soylu ve zengindir. Hipparchia erkek kardeşi aracılığıyla, Kinik filozoflardan Krates ile tanışır. Kinizm, gereksinimsizlik öğretisini temsil etmektedir. Bu öğreti, gereksinimlerin insanı toplumun kurallarına ve zorlamalarına bağladığını söylerdi. Hipparchia, Krates'in öğretisinden o kadar etkilenir ki ailesinin karşı çıkmasına rağmen onunla evlenir ve devamında onun yoksul, göçebe hayatına katılır.
VE/||/<>
Çin'li tarihçi ve yazar. Pan Chao, Çin İmparatorluğu'nun tarihini anlatan ve birkaç kuşak tarihçinin üzerinde çalıştığı Han'ın Kitabı'nı tamamlamıştır. Ayrıca 8 adet kronolojik tablo hazırlamış ve astronomi üzerine bir de tez yazmıştır. En ünlü yapıtı ise, Kadınlar İçin Dersler'dir (Nu Jie). Ahlaki öğütler içeren bu kitapta Chao, kadınların erkeklere "mutlak itaatini" önerir. Pan Chao, edebiyatçıların ürünleri üzerine yorumlar ve şiirler de yazmıştır.
VE/||/<>
İskenderiye'li filozof ve matematikçi. Hypatia, Antikçağ'ın son dönemlerinin en etkili ve önemli bilgini, Yeni Platoncu felsefenin temsilcisidir. Üniversitede felsefe, matematik ve astronomi dersleri vermiştir. Hypatia, İskenderiye Üniversitesi'nde matematik dersleri veren ve bu okulun yöneticiliğini de yapan babası Theon tarafından, "yetkin bir insan olması" amacıyla yetiştirilir. Hypatia daha genç yaşlarda, soru sormayı, araştırmayı ve kuşku duymayı öğrenir. Babası onun, el sanatları, şiir, felsefe, din, astronomi, astroloji ve matematik konularında eksiksiz bilgilenmesi için elinden geleni yapar.
Hypatia hitabet sanatında da gelişir; güzel ve etkili konuşmasını öğrenir. Hypatia biraz büyüdüğünde, dünyayı dolaşmaya çıkar. Roma'ya ve Atina'ya gider. Yeni Platoncu düşünür Plutarkhos'dan dersler alır. Kimi kaynağa göre 1 yıl, kimine göre 10 yıl sonra İskenderiye'ye döner. Aranan ve sevilen bir öğretmen olur. Avrupa, Asya ve Afrika'nın çeşitli bölgelerinden gelen öğrenciler, sınıfını ve evini doldurur. Hypatia, güzelliği, bilgisi ve zekâsıyla, saygı ve hayran lık uyandırmaktadır.
Hypatia matematik üzerine birçok yapıt yazmıştır. Ne yazık ki, çoğu ünlü İskenderiye yangınında zarar gören bu yapıtlardan günümüze parçalar ulaşmıştır. En önemli yapıtı, cebirin babası sayılan Diophantos'un Aritmetica'sına yaptığı 13 ciltlik yorumdur. Hypatia, Diophantos'un eşitliklerine alternatif çözümler üzerinde çalışmıştır. Bunlar sonradan, Diophantos'un yapıtları içine alınmıştır. Hypatia'nın Diophantos'un astronomi üzerine çalışmalarına katkıda bulunan bir yapıtı daha vardır. Yine, Pergeli Apollonius'un konikleri hakkında 8 ciltlik bir çalışma kaleme aldığı bilinmektedir. Bu yapıtında, Apollonius'un teorisini anlaşılır bir biçimde açıklamaya çalışmıştır. Bundan başka babasıyla birlikte, Öklit üzerine en az bir kitap yazdığı sanılmaktadır.
MS 4. yüzyılda İskenderiye yeni yeni gelişen Hıristiyanlık ve pagan dinlerin çatışmasına sahne olmaya başlamıştır. İskenderiye Patrikhanesi'nin başına, Kiril adında sofu bir Hıristiyan atanır. Hypatia da pagan olduğu için, Kiril tarafından kışkırtılmış kişilerin saldırısına uğrar. Saldırganlar üniversitenin önünde, arabasında yakaladıkları Hypatia'yı, önce soyar; sonra bedenini parçalara ayırıp, yakarlar.
Hypatia'nın ölümü, Roma'nın Hıristiyanlaştığını ve aynı zamanda antik bilimlerin gerilediğini de gösterir. Hypatia, bugün Antikçağ'ın en çok tanınan bilim kadınlarındandır. )
( M.Ö. 2700
VE/||/<>
M.Ö. 22354
VE/||/<>
M.Ö. 1878
VE/||/<>
M.Ö. 1200
VE/||/<>
M.Ö. 600'ler
VE/||/<>
M.Ö. 500'ler
VE/||/<>
M.Ö. 500'ler
VE/||/<>
M.Ö. 460-401
VE/||/<>
M.Ö. 360-280
VE/||/<>
M.Ö. 50-112
VE/||/<>
M.Ö. 370-415 )
- MERİTOKRASİ ile ARİSTOKRASİ
- MER'İYÂT[Ar. < MER'Î] ile MER'İYET[Ar.]
( Gözle görülen şeyler. İLE Hükmü yürürlükte olma. | Gözle görülür olma. )
- MERKAB/E, MARKAB[Ar. çoğ. MERÂKIB] ile MERKEB[Ar. < RÜKÛB | çoğ. MERÂKİB]
( Gözetleme, gözleme yeri/kulesi. | Gökyüzünün kuzey yarım küresinde Feres-i Ekber[Pegasus] burcunun büyük dörtgeninin büyük kenarının sağ köşesinde bulunan yıldız. [Lat. BETA PEGASUS] İLE Vapur, gemi, kayık gibi şeyler. | Eşek. )
- MERKEP/MERKEB[Ar.] = EŞEK
- MERKEZ ile EŞİT ile ORTA
- MERKEZ ile/ve/<> EV
( HESTIA: Yuva/ocak tanrıçası. )
- MERKEZ[Ar.] değil/yerine/= ORTAY
- MERKEZCİ/LİK ile/ve/<>/> BAĞIMLI/LIK
- MERKEZİN:
KAYMASI ile/değil YER DEĞİŞTİRMESİ
- [ne yazık ki]
MERKEZİYETÇİ/LİK ile/ve/<> KEYFİYETÇİ/LİK
- MERKEZLEŞTİRMEMELİ!
- MERMİ ile ŞARAPNEL[Fr. < SHRAPNEL]
( ... İLE Patladığında etrafa küçük parçalar saçan bir tür top mermisi. )
- MERSİN[Ar. < Yun.] ile YABAN MERSİNİ/KEÇİYEMİŞİ
( Mersingillerden, yaprakları yaz kış yeşil kalan, beyaz çiçekli bir ağaç. İLE Fundagillerden, çiçekleri beyaz ya da pembe, yaprakları taneli bir bitki. )
( MYRTUS COMMUNIS cum VACCINIUM MYRTILLUS )
- MERT ile/ve/||/<> CÖMERT
( [derler ...] Canını alırlar. İLE/VE/||/<> Malını alırlar. )
- MERT[Fars. < MERD] değil/yerine/= YİĞİT/ALP/KAHRAMAN
( CELÂDET: Yiğitlik, kahramanlık, bahadırlık. )
- YOKLUK:
MERTEBEDE ile SALTIK OLARAK
( Vardır. İLE Yoktur. )
- MERV
( Herşey, Merv'de başladı. )
- MERV ve/<> MERAGA ve/<> TEBRÎZ
- MERYEM ile 12 MERYEM
( Bulunduğu yeri terk eden. | Uzaklaşmış (olan). İLE Hz. İsa'nın annesi Kutsal Bakire Meryem, Havari James'in annesi Meryem, Evangelist=İncil'in dördüncü kitabının yazarı Yuhanna'nın (John) annesi Meryem, kim olduğu bilinmeyen ve esrarengiz bir kadın olarak kalan ve sadece 'ÖTEKİ' [Other] diye tanıtılan Meryem, fahişe Meryem, Mary Jacoby diye adı ve soyağacıyla belirtilmiş olan Meryem, Maria Magdalena [Mecdel'li Meryem], Mark'ın yazdığı ikinci kitapta adı geçen Bethany'li Meryem ve son olarak da Mısır'lı Meryem. [16.yy'da, iki Meryem daha eklenmiştir.] )
- MERYEM ve/||/<>/< İTİKÂF
( Ayrılıp kenara çekilen. VE/||/<>/< Bir yere kapanıp ibadetle zaman geçirme.[özellikle, Ramazan'ın son on gününde, camide, maksûrede kapanarak] )
- MESAFE KOYMAK ile/ve/<> MESAFE YARATMAK
- MESAFE KOYMAK ile MESAFE/Yİ KORUMAK
- MESAFE[Ar.] değil/yerine/= ARALIK
( [not] DISTANCE vs./and/but ... )
- MESAFE ile GENİŞLİK
( DISTANCE vs. WIDTH )
- MESAFE ile YÖN
( DISTANCE vs. DIRECTION )
- MESAFELİ OLMAK ile/ve POLİTİK DAVRANMAK
- MESÂHA ETMEK[doğrusu MİSÂHA/T] değil/yerine/= YERİ ÖLÇME | YÜZÖLÇÜMÜ
( Ölçmek. )
- MESÂHA ile/||/<> İMTİHÂN
( Ölçüm. | Alan ölçümü. | Hacim ölçümü. İLE/VE/||/<> Deneme, sağlama. )
- MEŞÂHİR[Ar. < MEŞHER] ile MEŞÂHÎR[Ar. < MEŞHÛR]
( Sergiler, sergilenecek, teşhir olunacak yerler. İLE Ünlü kişiler. )
- MESAİ[Ar.]/VARDİYA[İt. < GUARDIA] değil/yerine/= ÇALIŞMA/EMEK
( Çalışma, emek. | Gemilerde, beklenen nöbet. | Gemide, nöbet yeri. | Nöbetleşe çalışma, posta. )
( TO WORK OVERTIME vs. SHIFT )
- MEŞÂİL[Ar. < MEŞ'AL/E] ile MEŞÂİR[Ar. < MEŞ'AR]
( Meş'aleler. İLE Hacı olmadan önce durulması gereken önemli yerler. | Duyular, hasseler. )
- MESÂKİN[Ar. < MESKEN] ile MESÂKÎN[Ar. < MİSKÎN]
( Oturulacak yerler, meskenler. İLE Fazlasıyla fakir olanlar. | Miskinler, uyuşuklar. )
- MEŞAKKAT[Ar.] değil/yerine/= ZAHMET, SIKINTI, GÜÇLÜK, ZORLUK
( ZAHMET, SIKINTI, GÜÇLÜK, ZORLUK )
- MEŞAKKATLİ değil/yerine/= İNCE İŞLİ/EMEK İSTEYEN
- MESÂVÎ[Ar. < MESVA] ile MESÂVÎ[Ar. < SÛ'ÜN]
( Evler, haneler, meskenler. İLE Kötülükler, fenâlıklar. )
- MEŞE ile MEŞE[Fars. :Çalılık.]
( Misket. İLE Kayıngillerden, üçyüz kadar türü arasında, yaz-kış yapraklarını dökmeyenleri de bulunan, kerstesi dayanıklı bir orman ağacı. | Bu ağaçtan yapılmış olan. )
( Türkiye'de, 18 meşe türü vardır. )
( ... cum QUERCUS )
- BİLFARZ/MİSAL/MESELÂ[Ar.]/ÖRNEĞİN/YANİ ile/değil/yerine SÖZGELİMİ/SÖZGELİŞİ
- ME'SEM/E[Ar.] ile MESEMM[Ar. çoğ. MESÂMM]
( Suç. Günah. İLE Deri üzerindeki küçük delik. )
- MESEMME[Ar.] ile ...
( Deri üzerindeki küçük delikler. )
- MESERRET[Ar. < SÜRÛR] değil/yerine/= SEVİNÇ, ŞENLİK
- MEŞGALE[Ar.] değil/yerine/= UĞRAŞI/İŞUĞRAŞ
( İŞ, İŞ GÜÇ, UĞRAŞILAN İŞ )
- MEŞGUL OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ETKİN OLMAK
- MEŞGUL OLMAK ile/ve HEMHAL OLMAK
- MEŞGUL[Ar. < ŞUGL]["gu" uzun okunur] [Ar.] ile MEŞKÛL[Ar.]
( Bir işle uğraşan, iş görmekte olan. | Doldurulmuş, tutulmuş, işgal edilmiş. | Tutuk, dalgın; dolgun. İLE Bileklerine kadar üç ayağı beyaz olan at. )
- MEŞGUL ile/değil/yerine/>< ÜRETKEN
- MEŞGUL ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< VERİMLİ
- MEŞGUL/İYET[Ar.] değil/yerine/= İŞLİ/LİK
- MEŞHÛM[Ar. çoğ. MEŞÂHÎM] ile MEŞHÛN[Ar.]
( Yürekli, cesur. İLE Doldurulmuş, dolu. )
- MEŞHUR" ile/değil MEŞRÛ
- MESÎL[Ar.] ile MESÎL[Ar. < SEYELÂN] ile MESÎR/E[Ar. < SEYR]
( Benzer. İLE Suyun aktığı, geçtiği yer. İLE Seyir edilecek, gezilecek yer, gezinti yeri. )
- MEŞİME/PLASENTA değil/yerine/= ETENE/SON/DÖLEŞİ
( Memelilerde, ana ile dölüt arasında kan alıp verme işini sağlayan örgen. | Meyya daprağında yumurtacıkların bağlı olduğu bölüm. )
- MEŞİYET ile/ve/||/<> TEVEKKÜL
( MEŞİYET: Sürekli istenç/irâde. | Belirleyicilik. )
- MEŞK[Ar.] ile MEŞK[Ar.]
( Yazı örneği. | Alışmak, öğrenmek üzere yapılan çalışma, alışma/alıştırma. | Yazı ya da müzik dersi. İLE Tulumdan yapılmış su kabı, saka kırbası. )
- MESKENET[Ar.] ile MÂZERET[Ar.]
( "Meskenet, mâzeret teşkil eder mi?" )
- MESKENET[Ar.] değil/yerine/= YOKSULLUK
( Miskinlik, beceriksizlik. | Yoksulluk. )
- MESKUB[Ar. < SAKB]["ku" uzun okunur] ile MESKÛB[Ar. < SÜKÛB]
( Delinmiş, delikli, sakb olunmuş. İLE Kalıba dökülmüş, akıtılmış. )
- MESKÛKÂT[< MESKÛK] ile MESKÛK
( Sikke durumuna getirilmiş madeni paralar, akçeler. İLE Kuşku uyandıran, kuşkulu/şüpheli. )
- MEŞKUL değil/< MEŞGUL[< ŞUGL]["gu" uzun okunur]
( MEŞKÛL[Ar.]: Bileklerine kadar üç ayağı beyaz olan at. DEĞİL Bir işle uğraşan. )
- MESKUM["ku" uzun okunur] ile MESKÛN[Ar. < SÜKÛN]
( Hasta ve yoksul. İLE İçinde, kişinin oturduğu/bulunduğu/yaşadığı yer. | İnsan bulunan, şenlenmiş yer. )
- MESLEK LİSELERİNDE:
ALAN MESLEK PROGRAMI(AMP) ile/ve/||/<> ALAN TEKNİK PROGRAMI(ATP)
- MESLEK YÜKSEK OKULU(MYO) ile/ve/değil/yerine/||/<>/> FAKÜLTE
- MESLEK ile/ve HAL
- MESLEK ile İŞTİGAL
( ... İLE Uğraşma, ilgilenme, meşgul olma. )
- MESLEK ile/ve MEŞGALE
- MESLEK ile/ve/||/<>/> SEVDÂ
( "Karşılık" alınıyorsa/bekleniyorsa. İLE/VE/||/<>/> "Karşılık" alınmıyorsa/beklenmiyorsa. )
- MESNED/SİZ[Ar.] yerine DAYANAK/SIZ
- MEŞREB ile MEZHEB
( Yaradılış, huy. | Davranış biçimi. İLE Bir dinin görüş ve anlayış ayrılıkları nedeniyle ortaya çıkan kollarından her biri. | Öğreti. | [mecaz] Anlayış, görüş. )
- MESREBE[Ar. < MESÂRİB] ile MEŞREBE[Ar. < MİŞREBE][Ar. çoğ. MEŞÂRİB]
( Çayır, mera, otlak. | Göğüsten, karına kadar uzanan kıllı bölge. İLE Maşrapa. )
- MEŞRÛ MÜDÂFAA:
BİRLİKTE/ORTAK ile/ve/||/<> BİREYSEL/TEK BAŞINA
- MEŞRÛ ve/||/+/<>/> MAKUL ve/||/+/<>/> MASUM
( Tütün[sigara vb.], çevremizdeki en çok maruz kaldığımız ve en sorunlu dayatmalardandır ne yazık ki. Tabii, bizim izin/fırsat vermememiz dışında! )
- MESRÛ'[Ar.] ile MEŞRÛ'/MEŞRÛA[Ar. < ŞER] ile MEŞRÛH/A[Ar. < ŞERH]
( Sar'a hastalığına tutulmuş, sar'alı. kişi. İLE Şeriatın izin verdiği, şer'an caiz olan, şeriata, hukuka/yasaya uygun. İLE Açıklanmış, şerh olunmuş. | Uzun uzadıya anlatılan. )
- MESRÛD[Ar. < SERD] ile MESRÛD[Fars.]
( Söylenilmiş, bildirilmiş, serd olunmuş. İLE Büyü, sihir, efsun. )
- MEŞRÛ/İYET(GEÇERLİ/LİK) ile/ve/||/<> TUTARLI/LIK
- MEŞRÛİYET:
HUKÛKÎ ile/ve/||/<> KANUNÎ
- MEŞRÛİYET ile MEŞRÛTİYET
( Yasanın, kamu vicdanının ve dinin doğru bulduğu. İLE Hükümdarla yönetilen bir ülkede, hükümdarın başkanlığı altında parlamento yönetimine dayanan hükümet biçimi. | Osmanlı döneminde, 1876 anayasasıyla başlayan ve 1918 Mondros Antlaşması'na kadar süren ve I. ve II. Meşrutiyet dönemi adlarıyla anılan süre. )
- MEŞRÛLAŞTIRMA ile KILIFLANDIRMA
- MESRÛR[< SÜRÛR] ile NEŞELİ
( SEVİNMİŞ, NEŞELİ, MEMNUN, ARZUSUNA KAVUŞMUŞ )
- MEŞŞÂÎLİK ile/ve/||/<> İŞRÂKÎ/LİK
(
İLE/VE/||/<>
Hikemî Meşşâî
Meşşâî | İşrâkî | Bilim ve Mantık |
---|---|---|
Fârâbî (ö. 950/339) | Şihâbuddin Sühreverdî (ö. 1191/587) | İbn Heysem (ö. 1039/430) |
İbn Sînâ (ö. 1037/428) | Şemsuddin Semerkandî (ö. 1303/702) | Ömer Hayyâm (ö. 1131/525) |
Behmenyâr (ö. 1066/458) | Şemsuddin İsfahânî (ö. 1345/746) | Fahreddîn Râzî (ö. 1209/606) |
Ebû'l Abbas Levkerî (ö. 1109/503) | Celâluddin Devvânî (ö. 1502/908) | Kemâluddin b. Yunus (ö. 1242/639) |
Zeynüddîn Ömer Sâvî (ö. 1169/565) | Müneccimbaşı Ahmed Dede (ö. 1702/1113) | Nasîruddin Tûsî (ö. 1273/672) |
Ebû'l-Hasan Beyhakî (ö. 1169/565) | Ebulfadl Tûsî (ö. 1314/713) | |
Ebû'l-Berekât Bağdâdî (ö. 1152/547) | Abdurrahman Câmî (ö. 1492/898) | |
Esîrüddîn Ebherî (ö. 1265/663) | Mehmed Emin Üsküdarî (ö. 1738/1151) | |
Necmuddin Kazvînî (ö. 1276/675) | ||
Kutbuddin Şîrâzî (ö. 1311/710) | ||
Kutbuddin Râzî (ö. 1365/766) | ||
Mirîm Çelebi (ö. 1525/931) | ||
İbn Kemâl (ö. 1534/940) | ||
Taşköprülüzâde (ö. 1561/968) | ||
Muslihuddin Lârî (ö. 1571/979) | ||
Takiyüddin Râsî (ö. 1585/993) | ||
Kınalızâde Ali (ö. 1571/979) | ||
Mehmed Emin Sivânî (ö. 1627/1036) |
İLE/VE/||/<>
İşrâkî
İşrâkî | Meşşâî | Tasavvufî |
---|---|---|
İbn Sînâ (ö. 1037/428) | İbn Sînâ (ö. 1037/428) | İbn Arabî (ö. 1240/638) |
Şihâbuddin Sühreverdî (ö. 1191/587) | Nasîruddin Tûsî (ö. 1273/672) | Mevlânâ (ö. 1273/672) |
Şemsuddin Şehrezûrî (ö. 1297-98/697) | Seyyid Şerîf Cürcânî (ö. 1413/816) | Aydemir Cildekî (ö. 1361-62/762) |
Kutbuddin Şîrâzî (ö. 1311/710) | İbn Kemâl (ö. 1534/940) | Fuzûlî (ö. 1556/963) |
Kemâluddin Fârisî (ö. 1319/718) | Kınalızade (ö. 1604/1012) | Fazlı Ali Bey (ö. 1609/1018) |
Celâluddin Devvânî (ö. 1502/908) | Kâtib Çelebi (ö. 1658/1067) | Şeyh Gâlib (ö. 1799/1213) |
Müneccimbaşı Ahmed Dede (ö. 1702/1113) |
Kaynak: Türk Felsefe-Bilim Tarihi'nin Seyir Defteri - Türk Felsefe-Bilim Tarihi'nin Seyir Defteriİhsan Fazlıoğlu(Prof.Dr.) )
- MEŞŞÂT[Ar.] ile MEŞŞÂTA[Ar.]
( Tarak yapan, tarakçı. İLE Gelini süsleyen, gelin giysisi yapan kadın. )
- MESÛD ile SÜRÛRÎ
- MESÛL ve/||/<>/> MESÛD
- MESÛL(İYET)[Ar.] yerine SORUMLU/LUK
- MEŞÛM[Ar.] ile MEŞ'ÛM[Ar. çoğ. MEŞÂİM] ile MEŞ'ÛN[Ar.]
( Gövdesi benekli kişi. | Şomi, meş'um. İLE Uğursuz. İLE Dağınık saç. )
- MEŞ'ÛR[Ar. çoğ. MEŞ'ÛRÂT] ile MEŞHUR[Ar. < ŞÖHRET | çoğ. MEŞÂHÎR]
( Bilinçlenilmiş olan, bilinç[uygulama] durumuna geçmiş/yükselmiş olan. İLE Ünlü, ün kazanmış/almış/salmış. )
- MEŞVERET[Ar.] değil/yerine/= DANIŞMA
( Danışma, bir iş üzerinde konuşma. )
( CONSULTATION )
- META ile/ve/||/<> HAYALÎ META
( Dönüşümdeki ürün. İLE/VE/||/<> Emek. )
- META[Yun.] ile METÂ'[Ar. < EMTİA]
( Öte. İLE Satılacak mal/eşya. | Elde bulunan var olan, anamal/sermaye. )
( QUAND, QUANDO avec ... )
- METÂBİ'[Ar. < MATBAA] ile METÂBİH[Ar. < MATBAH]
( Basımevleri, matbaalar. İLE Mutfaklar. )
- METAFİZİK:
DEVİNGEN OLMAYAN ile/ve/<> MADDEYE BULAŞMAYAN
- METAFİZİK:
FİZİK ÖTESİ ile/ve/değil/||/<>/< SONRASI
- METAFİZİK GÜVENLİK ile/ve METAFİZİK BUNALIM
( Kişinin, kendine soru sormaya başlamasıyla devreye girer. )
- METAFİZİK (ŞARTLAR) ile/ve FELSEFE-BİLİM
- METAFİZİK ile/ve/||/<> FİZİK ile/ve/||/<> ANLAM
- METAFİZİK ile/ve/değil/||/<>/< KURUNTU/VEHİM
- METAFİZİK ile/ve/||/<> MATEMATİK ve FİZİK
( İLM-İ ALÂ ile/ve/||/<> İLM-İ EVSÂT ve(/ile/ve/||/<>) İLM-İ EDNÂ )
( MANTIK - ÂLET İLMİ )
( Hareketsiz ve zihinde bağımsız. İLE/VE/||/<> Hareketsiz ve zihne bağımlı. İLE/VE/||/<> Hareketli ve zihinde bağımsız. )
( METAPHYSICS vs. MATHEMATICS vs. PHYSICS )
- METAFİZİK <> OLUMSALLIK/RASTLANTI <> FİZİK
( Olanaklı kılan. < OLUMSALLIK/RASTLANTI > Olanaklı kılınan. )
- METAFİZİK ile/ve/<> ONTOLOJİ ile/ve/<> EPİSTEMOLOJİ ile/ve/<> BİLİNÇ ile/ve/<> SÖZCÜK
- METAFİZİK ile VARLIKBİLİM
( METAPHYSICS vs. ONTOLOGY )
- METAFİZİK/DİN ile/ve/||/<> BİLİM
( Saltık. İLE/VE/||/<> Aşkınlık. )
( İçeriği baştan belirli olan tek alan. İLE/VE/||/<> ... )
- METAKOGNİTİF değil/yerine/= ÜST BİLİŞ
- METAL AŞINIMI/KOROZYONU ile/ve/<> SOĞUK UC AŞINIMI/KOROZYONU
( METALLIC CORROSION vs./and/<> COLD-END CORROSION )
- METAL KAŞIK ile/yerine TAHTA KAŞIK
- METAL ile ALAŞIM
( Yüksek ısı ve elektrik iletkenliği olan, ağır, sert, parlak, haddeden çekilebilir, [biçim değiştirmeye yatkın] ve katyon oluşturma eğilimi gösteren öğeler. İLE En az bir bileşeni metal olan iki ya da daha fazla öğenin birlikte eritilmesi sonucunda oluşan, metalik özellikleri saf bir metalden farklı olan katı karışım. )
( METAL vs. ALLOY )
( LE MÈTAL avec ALLIAGE )
( METALL mit LEGIERUNG )
- METAL[Fr. < Yun.] ile/ve/||/<>/>< AMETAL[Fr. < Yun.] ile/ve/||/<>/>< YARI METAL ile/ve/||/<>/>< SOYGAZ/ASALGAZ
( Yüksek ısı ve elektrik iletkenliği olan, ağır, sert, parlak, haddeden çekilebilir, [biçim değiştirmeye yatkın] ve katyon oluşturma eğilimi gösteren öğeler. Oksijenli bileşimiyle çoğunlukla bazik oksitler veren madde, maden. | Dizgi makinelerinde, satırları oluşturmak için ergitilen antimon ve kurşun alaşımına verilen ad. İLE Metal olmayan öğeler.[klor, fosfor, oksiyen] İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/>< ... İLE/VE/||/>< ... )
( * Tel ve levha durumuna getirilebilir.
* Isı ve elektriği iyi iletir.
* Parlaktır.
* Oda koşullarında, katıdır.[Cıva dışında]
* Atomik yapıdadır.
* Kendi aralarında bileşik yapmazlar, alaşım oluşturur.
* Ametallerle iyonik bağ yapar.
* Bileşik yaparken, elektron vererek, + yüklü [katyon] oluşturur.
* Son yörüngelerindeki elektron sayısı [değerlik elektron sayısı] 1, 2 ya da 3'tür.
İLE/VE/||/><
* Tel ve levha durumuna getirilemez.
* Isı ve elektriği iyi iletmez.
* Mattır.
* Oda koşullarında, katı, sıvı ve gaz durumdadır.
* Molekül yapıdadır.
* Kendi aralarında kovalent bağlı bileşik yaparlar.
* Metallerle iyonik bağ oluşturur.
* Elektron alarak, - yüklü [anyon] oluşturur.
* Son yörüngelerinde, elektron sayısı [değerlik elektron sayısı] 5, 6 ya da 7'dir.
* Periyodik cetvelin sağında bulunur.
İLE/VE/||/<>
YARI METAL
...
İLE/VE/||/><
* Oda koşullarında, hepsi gaz durumundadır.
* Kararlı yapıya sahiptir, kimyasal etkileşime girmez.
* Bileşik oluşturmaz.
* Tek atomludur.
* Erime ve kaynama noktaları çok düşüktür.
* Son yörüngelerinde, 8 elektron bulundurur.[Helyum dışında]
* Işığı geçirir.[Saydamdır]
* Isı ve elektriği iletmez.
* Periyodik cetvelin 8A öbeğinde bulunur. )
- METAL[Fr. < Yun.] ile METHAL[Ar.]
( ... İLE Bir yapının giriş yeri, giriş. | Bir kitabın giriş bölümü. | Giriş. )
- METÂLİB ile/ve/+/||/<>/> MEZÂHİB
( İstenilen şeyler. İLE/VE/+/||/<>/> Tutulan yollar. )
- METALURJİ değil/yerine/= METALBİLİM
- METÂNET[Ar.] değil/yerine/= DAYANIKLILIK
( Dayanıklılık, güçlü olma, metin olma, sağlamlık, muhkemlik. )
- METANOL ile ETANOL
( Bir karbonlu alkol. İLE İki karbonlu alkol. )
- METASTAZ[Fr.] değil/yerine/= YAYILMA/SIÇRAMA
- METAZORİ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= ZORLA
- METEOROLOJİ[Fr. < Yun.] ile METROLOJİ
( Kalıkbilim, hava [durumu] bilgisi. İLE Ölçübilim. )
- METEOROLOJİ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= KALIKBİLİM/HAVABİLGİSİ
( Havayuvarı içinde oluşan sıcaklık değişmelerini, yel, yıldırım, yağmur, dolu gibi olayları inceleyen fizik dalı. )
- METH(İYE)/MEDİH[Ar.]/SENÂ[Ar.]/SİTAYİŞ[Fars.] değil/yerine/= ÖVME/ÖVGÜ
( [>< KADH/ZEMM] )
- METHOD vs. PROCESS
- METİKEŞ ile ...
( Mozambik'in para birimi. )
- METİL/LENME ve/>< ASETİLASYON
( DNA bozulumu. VE/>< Soğan, sarımsak, tarçın ve baharat kullanımı. )
- METİL-[Fr.] ile METİLEN[Fr.] ile METİLİK[Fr.]
( Yapısında metil kökü bulunan bileşikleri adlandırmakta kullanılan ön ek. İLE Metanın iki hidrojen atomunu yitirmesiyle türeyen bir kök. [CH2] İLE Metan bileşimlerinin sıfatı. )
- METİN/METANETLİ[Ar.] değil/yerine/= DAYANIKLI/SAĞLAM
- METİN OKUMALI KONUŞMADA:
"AŞAĞIDA" değil BİRAZ/AZ SONRA
- Metîn ol! sonra KONUŞ!!!
- METİN[Ar. < METN]/TEKST/TEXT/TEKSTİL[İng./Fr. < TEXTILE] değil/yerine/= ÖRÜT | DOKUMACILIK DOKUMA
- METİN ile/ve FİKİR
( TEXT vs./and IDEA )
- METİN ve HOCA
( Hangi metin ve hangi hocadan ders alındığı önemlidir. )
- ÖRÜT/DOKU/METİN[Ar.]/TEXT[İng.] ile/ve/||/<>/> METÎN ile/ve/||/<>/> Metin
( Bir yazıyı, biçim, anlatım ve noktalama özellikleriyle oluşturan sözcüklerin tümü. | Basılı ya da el yazması parça. İLE/VE/||/<>/> Acılar karşısında, dayanma gücünü yitirmeyen, sağlam, dayanaklı, değerli, kavî. İLE/VE/||/<>/> Kişi adı. )
- METİN ile/ve METNİN KUTSALLAŞ(TIRIL)MASI
- METÎN ile ŞERH
- METİN ile/ve/= SÖZLÜK
- METİN ve/<> YAPI
( Bilim, felsefe ve sanattaki yetkin yapıt. VE/<> Mimarlıktaki metin. )
- METÎN/E[Ar. < METÂNET] ile METN[Ar. < MÜTÛN]
( Sağlam, dayanaklı, metânetli. İLE Bir yazıyı, şekil ve noktalama özellikleriyle birlikte oluşturan sözcüklerin tümü. )
- METİSİLİN ></<> STAFİLOKOK
( Penisilinin yarı-sentetik analogu olan, beta-laktam sınıfı bir antibiyotik. ><> Mikroskopta, üzüm salkımlarına benzer kümeler durumunda görülen mikroplar. )
( METICILLIN/METHICILLIN ><> STAPHYLOCOCCUS )
- METODİK/METOTLU değil/yerine/= YÖNTEMLİ
- USÛL/METOD/OLOJİ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= YÖNTEMBİLİM
- METOT(/D)//METHOD[İng.] değil/yerine/= YÖNTEM
- METRAJ[Fr.] ile METRİK[Fr. < Yun.]
( Bir nesnenin, metre olarak uzunluğu. İLE Metre ya da metreyi temel alan ölçülerle ilgili. )
- METRE[Fr./İng.] ile/ve/||/<>/> TELEMETRE[Fr./İng.]
( Yer meridyen çemberinin kırk milyonda biri olarak kabul edilen, 100 cm'lik temel uzunluk ölçüsü birimi. | Genellikle desimetre, santimetre, milimetrelere bölünmüş ölçü aracı. İLE/VE/||/<>/> İki nokta arasındaki uzaklığı ölçmeye yarayan gereç. | Uzaklık gösteren değerlerin aktarılmasına yarayan araç. | Fotoğraf makinelerinde, çekimi yapılacak nesneye olan uzaklığı belirterek bunun ayarını yapan düzen. )
- METREKÜP değil STER[Fr. < Yun.]
( ... DEĞİL Yığın durumundaki yakılacak odun için kullanılan, bir metreküpe eşit, oylum ölçüsü. )
- METRİK GEOMETRİ ile KONUM GEOMETRİSİ
- METROBÜSLERDE:
BULAŞIM değil/yerine ULAŞIM
- METROLOJİ ile ÖLÇÜMBİLİM
( Ölçüm bilimi. )
- METRON ile METRONOM[Fr. < Yun. METRON: Ölçü. NOMOS: Yasa.]
( Ölçü. | Sıvı ölçer. İLE Bir müzik parçasının, hangi hızla çalınması gerektiğini gösteren aygıt. )
- METROPOL/MEGAPOL[Fr., İng.] ile/ve ANAKENT/BÜYÜKŞEHİR
- METRÛK ile BATTAL
( Terk edilmiş, bırakılmış, kullanılmasından vazgeçilmiş. İLE İşe yaramaz, kullanılmaz. | Alışılmış olandan büyük. )
- METRUK ile/ve/||/<> HARAP
- METRUK[Ar.] değil/yerine/= TERK EDİLMİŞ
- MEVÂD-ÜL AKLÎSE değil/yerine/= TASIMIN/KIYASIN NESNELERİ[MADDET-ÜL KIYAS]
- MEVÂİD[Ar. < MÂİDE] ile MEVÂİD[Ar. < MEV'İD] ile MEVÂİD[Ar. < MEV'ÛD/MÎÂD]
( Sofralar. İLE Söz verilen yerler, söz vermeler, vaidler. İLE Va'd olunmuş şeyler. | Belirli, muayyen şeyler. | Belirli zamanlar. )
- MEVÂKIT[Ar. < MEVKIT] ile MEVÂKİT[Ar. < MÎKAT]
( Önceden belirtilmiş zamanlar. İLE Bir iş için belirlenen vakitler. | Hacıların, ehrâma büründükleri yerler. )
- MEVÂLİD[Ar. < MEVLİD] ile MEVÂLÎD[Ar. < MEVLÛD]
( Doğulan yerler, mevlitler. İLE Yeni doğmuş bebekler. | Mevcutlar. )
- MEVÂSIK[Ar. < MEVSİK, MÎSÂK] ile/= MEVÂSÎK[Ar. < MÎSÂK, MEVSÛK]
( Yeminler, sözleşmeler. İLE/= Yeminler, sözleşmeler, mevâsık. )
- MEVÂTÎ[Ar. < MEVTÎ] ile MEVÂTÎ[Ar.]
( Ayak basılan yerler. İLE Cansız şeye özgü, cansızlarla ilgili. | İşlenmemiş toprağa özgü. )
- MEVCUD ile/ve/değil/||/<>/< HALK
- MEVCÛD ve/||/<>/> İCÂD
( Varolanlar olmadan, türetme[/icâd] olmaz. )
( İnsan. VE/||/<>/> Ürettikleri/üretilenler. )
- MEVDUAT[Ar.] değil/yerine/= YATIRIM
( Belirli bir süre sonunda ya da istenildiğinde geri alınmak üzere, bankalara yatırılan para. )
- MEVEDDET[Ar.] ile/ve/||/<> HUB[Ar.]
( Kişiye özgü sevgi. İLE/VE/||/<> Sevgi. )
- MEVHÛM[Ar. < VEHM] ile MEVHÛN[Ar.]
( Aslı yokken, zihinde kurulmuş olan, kuruntuya dayanan, vehm olunmuş. İLE Arık, zayıf kişi. )
- MEVHUM-U MUHÂLİF değil MEFHUM-U MUHÂLİF
- MEVLEVÎ/MEVLEVİYE[Ar.] ile MEVLEVİYE/T[Ar.]
( Mevlâya mensup. | Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî'nin tarikati, yolu ve bu tarikatten olan kişi. İLE Mevlevîlik. | Mollalık. | Müderrislikten sonraki ilmiye pâyesi. )
- MEVLİD[Ar. < VELÂDET | çoğ. MEVÂLİD] ile MEVRİD[Ar. < VÜRÛD | çoğ. MEVÂRİD]
( Kişinin doğduğu yer. | Doğma, dünyaya gelme. | Doğulan zaman. | Hz. Muhammed'in doğumunu anlatan manzum eser.[en yaygın olanı, Süleyman Çelebi'nin yazdığı kitaptır.] İLE Varılacak yer/yol. )
- MEVSİM[Ar.] ile/ve/||/<> FASL[Ar.]
( Yılın dört bölümünden her biri. | Bir şeyin belirli zamanı. İLE/VE/||/<> Ayrıntı, ayırma, ayrılma. | Kesme, kesinti, bölüm. | Sonuçlandırma, halletme. | Aleyhte bulunma, birini çekiştirme. | Bir kitabın ya da tiyatro oyununun başlıca bölümlerinden her biri. | Sözcükler, düzenlemeler, tümceler arasında bağlantı edatı bulunmadan yazı yazma yöntemi. | Bir defada çalınan peşrev, şarkı vb. | Dört mevsimden biri. | Bir bestekârın, aynı makamdan bestelediği iki beste ile iki semai. | Türk müziğinde klasik bir konser programı. | İki yüzeyin birleşmesinden oluşan çizgi. | Eklem, gövdenin oynak yerleri. )
- MEVSİM/SEZON[Fr., İng. < SEASON] değil/yerine/= YILYÜZÜ/SÜREM
- MEVT ile/ve/değil/||/<>/< FEVT
( Kişilerin/toplumun huzurundan kaybolmak. İLE/VE/DEĞİL/<>/< Allah'ın huzurundan kaybolmak. | Bir daha ele geçememek üzere kaybetme, elden çıkarma, kaçırma. )
( Geçmiş. İLE/VE/DEĞİL/<>/< Gelecek. )
( Matem. İLE/VE/DEĞİL/<>/< Hüzün. )
( Ayrılık, ölümden beterdir. )
( Fevt, mevt'ten daha zordur.
[Kaybedecek olduğunu bilmek, kaybetmekten daha zordur.] )
- MEVTÂ[Ar. < MEYT, MEYYİT] ile MEVTÂ'[Ar.]
( Ölüler, ölmüşler. İLE Ayağın bastığı yer. )
- MEVT-İ TABİÎ ile/ve MEVT-İ İRÂDÎ
( ... İLE/VE Ölmeden önce "ölmek". )
( Dirimsel/biyolojik. İLE/VE Anlamsal/manevi. )
- MEVZİ'[Ar. < VAZ | çoğ. MEVÂZİ'] ile MEVZİÎ[Ar.]
( Bir şey konulacak yer. İLE Bir yere özgü, bir yerde olan, sınırı dar, yayılmamış, mahallî. )
- MEVZÛ[Ar.] değil/yerine/= KONU
- MEY'[Ar.] ile MEY[Ar.] ile MEY[Ar.]
( Eriyip akma. İLE Doğu Anadolu'da kullanılan bir tür küçük zurna. İLE Şarap, içki. )
- MEY'A[Ar.] ile MEY'A/T[Ar.]
( [bitkibilim] Karagünlük. İLE Bir şeyin, tazelik zamanı. | Yere dökülen nesnenin akıp gitmesi. )
- MEYAN KÖKÜ ile MERCAN KÖŞKÜ
- MEYAN ile MEYAN/MEYANKÖKÜ ile MEYAN[Fars. < MIYAN/MİYAN]
( Şarkıların üçüncü dizesi. İLE Fasulyegillerden, tatlı olan toprakaltı bölümleri tıpta kullanılan, çok yıllık, otsu bir bitki. İLE Ara, orta. )
( ... cum GLYCYRRHIZA GLABRA cum ... )
- MEYDAN OKUMA ile/değil/yerine DİRENÇ
- MEYDAN/CANINA OKUMAK değil/yerine/>< KİTAP OKUMAK
- MEYDAN OKUNAMAZLAR:
YEL ve/||/<> SÖZLÜK ve/||/<> MASUM/SEVGİ
- MEYDAN VERMEMEK ile/ve MEYDAN BIRAKMAMAK
- MEYDAN ile/ve CAMİ/KÜLLİYE
( Batıda/Avrupa'da. İLE/VE Anadolu'da/Osmanlı'da/İslâm'da. )
- MEYDÂN[Ar.] ile MEY-DÂN[Ar.]
( Geniş, açık, düz yer/alan. | Yarışma/karşılaşma yeri. | Ortaklık. | Âyin yeri. | Fırsat, olanak. İLE Şarap kabı. )
- MEYDANSAZI ile ...
( Telli bir çalgı. )
- MEYHÂNE ile/ve/||/<> BOZAHÂNE[Fars. < BÛZEHÂNE(BİRAHÂNE)] ile/ve/||/<> KAHVEHÂNE
- MEYHÂNE ile KABARE
( ... İLE Çeşitli gösterilerin yapıldığı eğlence yeri. | Meyhane. )
- MEYHÂNE[Fars.] ile MEYANE[Fars.]
( İçki içilen lokanta. | Kabare. | Dergâh. | Mürşidin bulunduğu tekke ya da mürşidin gönlü. İLE Çorba gibi yiyeceklere tad kazandırmak için un ve yağla yapılan sos. )
- MEYİL[Ar.] değil/yerine/= EĞİM/EĞİKLİK/AKINTI
- MEYİL[Ar.] ile/ve/||/<>/> TEAMÜL[Ar.]
( Eğim. İLE/VE/||/<>/> Tepki, tepkime. | Kılgı, kılgın, kılgılı. )
- MEYL/TEMÂYÜL ile/ve/> HAREKET
( Hareketten önceki ilk durum, hareketin başlangıcı. İLE/VE/> ... )
- MEYL ve/> MUHABBET ve/> AŞK ve/> BULMAK VE OLMAK
( MÜEBBED MUHABBET )
- MEYNSTRİM[İng. < MAINSTREAM] değil/yerine/= ANA AKIM
- ME'YÛS[< YE'S]/NEVMÎD[Fars. < NÂ-ÜMÎD] değil/yerine/= ÜMİTSİZ
- MEYVA değil MEYVE[Fars. < MÎVE]
- MEYVE değil ÇİÇEK
( İncir, ağacın meyvesi değil çiçeğidir. )
- MEYVE ile HIŞIR
( ... İLE Olmamış meyve.[Daha çok, kavun, karpuz için kullanılır.] | Coşkunluk gösteren, yaramaz kişi. | Aptal, sersem. )
- MEYVE = SEMERE = FRUIT
- MEYVEHOŞ[Ar.] değil/yerine/= KURUYEMİŞ
( Kuruyemiş. | Yemiş çarşısı. )
- MEYVENİN OLGUNLAŞMA DEVRESİ = MEVSİM-İ NAZC-İ SEMERE = PÉRIODE DE MATURATION
- MEYVE/Sİ ile/ve/değil ÜRÜN/Ü
- MEYYÂL[Ar. < MEYL] ile EĞİLİMLİ/EĞİMLİ
( EĞİLEN | ÇOK İSTEKLİ, DÜŞKÜN )
- MEZÂBİL[Ar. < MEZBELE] ile MEZÂBİR[Ar. < MEZBER]
( Süprüntülükler, süprüntü dökülen yerler. İLE Kamışlar, kalemler. )
- MEZÂHİR[Ar. < MİZHER] ile MEZÂHİR/MAZÂHİR[Ar. < MAZHAR]
( Utlar. | Çiçekli yerler. İLE Bir şeyin göründüğü, çıktığı yerler. Nâil olmalar, onurlanmalar/şereflenmeler. )
- MEZÂİK[Ar. < ZÎK] ile MEZÂK[Ar. < ZEVK]
( Sıkıntılı, dar yerler. İLE Zevk alma, tad duyma, tadma. | Zevk, lezzet. | Tad duyulan yer, damak. )
- MEZÂMÎR[Ar. < MIZMAR] ile MEZÂMÎR[Ar. < MİZMÂR, MEZMÛR]
( Koşu meydanları. İLE Düdükler. | Kavalla söylenilen ilâhî. | Zebûr'un sûreleri. )
- MEZÂRÎ'[Ar. < MEZRAA] ile MEZÂRÎ[Ar. < MEZRÛ]
( Ziraat olunacak yerler, tarlalar. İLE Ziraat olunmuş, çifte sürülüp tohum atılmış yerler. )
- MEZBELE/LİK[Ar. < ZİBL | çoğ. MEZÂTİL] ile ...
( Süprüntülük, süprüntü dökülen yer. | Aşağılık, kötü durum. )
- MEZBÛL[Ar. < MEZRAA] ile MEZBÛR/E[Ar. < MEZRÛ]
( Zayıf, arık. İLE Adı geçen, yukarıda söylenilmiş olan. )
- MEZELLET[Ar.] değil/yerine/= ALÇALMA, BAYAĞILAŞMA
- MEZHEBLERDE İHTİLÂF[Ar.] ile CİNSLERDE İHTİLÂF[Ar.]
- MEZÎD ile/||/<> MEZÎD ALEYH
( Artırılan İLE/||/<> Artan. )
- MEZMÛM[< ZEMM]:
YERİLMİŞ | BEĞENİLMEMİŞ | AYIP
- MATEMATİK:
MEZOPOTAMYA'DA - M.Ö. 2300
- MEZUN:
KENDİNİ KURTARACAK KADAR ile BAŞKASINI KURTARACAK KADAR
- MEZUN OLDUĞUMUZ ile/ve/değil/||/<> MEZUN ETTİĞİMİZ
- MEZUN[Ar.] değil/yerine/= YETKİLİ
- MEZUNİYET ile EMEKLİLİK
- MİÂD[Ar. < VA'D çoğ. MEVÂİD] yerine SÜRECİNİ TAMAMLADI
- MİAD[Ar.] ile MÎÂD[Ar.]
( Mîdeler, kursaklar. İLE Belirtilen [yıpranma süresi] zaman ya da yer. | Bir şeyin yapılması için tanınan süre. )
- MICHAEL J. MAHONEY ve/||/<> ROBERT A. NEIMEYER
- MICHELSON ve/||/<> MORLEY
- MICROBE vs. VIRUS
- MİDDE[Ar.] ile Mİ'DE[Ar.]
( İrin, cerahat. İLE Mide, kursak. )
- MİDE ile/ve/değil/||/<> BAL MİDESİ/HUNYUN
( Arılar, balı ne sıçar, ne de kusar.
Bal, arıların topladığı nektarın özel bir işlemden geçmesiyle oluşur. İşleyiş şu biçimdedir:
- Nektar Toplama: Arılar, çiçeklerden nektarı emer ve bal midesi[hunyun] adı verilen özel bir kesede toplar.[Bu mide, sindirim midesinden ayrıdır.]
- Enzimlerle İşleme: Arılar, kovana dönerken, bu nektara enzimler ekleyerek kimyasal dönüşüm başlatır.
- Kovana Aktarma: Kovandaki işçi arılar, toplayıcı arıların getirdiği nektarı ağızdan ağıza aktararak işleme devam eder.
- Suyun Uçurulması: Nektarın içindeki fazla su, petek gözlerine yerleştirildikten sonra kanat çırparak buharlaştırılır. Böylece koyulaşarak bal durumuna gelir.
- Peteklerin Kapatılması: Olgunlaşan bal, balmumu ile kapatılır ve saklanır.
[Arıların kendi beslenmesi için topladığı bu sıvıya, insanın el koyması, çalması, tüketmesi, sömürmesi de gerekli ve zorunlu değildir!] )
- MİDE ve/> MEDRESE
- MİDE ve/<> TÜM ÖRGENLER
- MİDENİN BOŞ KALMASI/BIRAKILMASI ile/ve/<> ZİHNİN BOŞ KALMASI/BIRAKILMASI
( [olumlu/olumsuz biçimde] Gözlere yansır. İLE/VE/<> Sözlere yansır. )
- MİDYE ile AYVADA MİDYESİ
( ... İLE "Ayvalık" adı, ayvadan değil bu bölgeye özel ve bolluğu bulunan bu midyenin adından gelmektedir. )
- MİFERR/MEFERR[Ar. < FİRÂR] ile MİĞFER[Ar. çoğ. MAGAFİR] ile MİHFER[Ar. çoğ. MAHÂFİR]
( Kaçılacak, firar edilecek yer. İLE Savaşta başa takılan demir tas, çelik başlık, tulga. İLE Hattatların, yanlışı kazımakta kullandıkları, bir çeşit kalemtıraş. | Bel, kazma. )
- MİFZAL[Ar.] ile MİFZÂL[Ar.]
( Gündelik iş giysisi. İLE Onur ve erdem sahibi. )
- MİĞFER BİÇİMİNDE PETAL = VARAK-İ TÜVEYC-Î MİĞFERÎ = PÉTALE GALÉIFORME, PÉTALE CUCULLIFORME
- MİHCEM[Ar. çoğ. MEHÂCİM] ile MİHCEN[Ar.]
( Çekip emmeye yarayan örgen ya da âlet. | Hacamat şişesi. İLE Çomak. )
- MİHEKK[Ar.] ile MİHEK[Ar.]
( Altın ya da gümüşün ayarını anlamaya yarayan taş, mehenk. | Birinin kadrini, kıymetini ve ahlâkını anlamaya yarayan şey, araç. İLE Karanfil. | Küçük çivi. )
- MİHENK[Ar.] değil/yerine/= DENEKTAŞI
( Denektaşı. | Birinin değerini, ahlâkını anlamaya yarayan ölçüt. )
- MİHNET(SIKINTI) ile/değil/yerine/<>/></< MİNNET
- MİHNET[Ar.] değil/yerine/= SIKINTI/ÜZÜNTÜ
( ZAHMET, EZİYET | GAM, KEDER, SIKINTI, DERT | BELÂ, MUSİBET )
- MİHNET ile/ve/<> TÂKAT
itibariyle 29.456 başlık/FaRk ile birlikte,
29.431 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(72/119)