
M ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 29.456 başlık/FaRk ile birlikte,
29.431 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(112/119)
- YAHUDİLİK'TE:
SEFERADLAR ile/ve AŞKENAZLAR ile/ve KARAİLER
- YAKA-PAÇA (ATMAK)
- KÖPRÜ:
YAKACAĞIN ile/ve/değil/yerine/>< GEÇECEĞİN
- YAKALAMA ile/ve/||/<> BELİRLEME
- YAKARIŞ ile/ve/<> HAYKIRIŞ
- YAKARIŞ ve/||/<>/> TÖVBE
- YAKARMAK ile YAKINMAK
( Israrla istemek, yalvarmak. İLE Sızlanmak, sızlanarak anlatmak, şikâyet etmek. )
( NİYÂZ ile ŞEKVÂ )
- YAKICI ile YIKICI
- YAKIN HEDEF ile/ve UZAK HEDEF
- YAKIN İLİŞKİ ve/||/<>/< "DÖRT MEVSİM" BOYUNCA GÖRMEK/YAŞAMAK
( İlişki/yakın ilişki, dört mevsim boyunca görmeden ol(uş)maz! )
- YAKIN İLİŞKİ ile/ve/||/<> YOĞUN İLİŞKİ
- YAKIN KAYBI ve/||/<>/> KAYIP KAYGISI
- YAKÎN:
KESİN/LİK ile/ve/değil YAKLAŞIK/LIK
- YAKIN NEDEN ile UZAK NEDEN
( Kuyudaki bir kurbağa, gökteki kuşlar hakkında hiçbir şey bilmez. )
( NEAR CAUSE vs. FAR CAUSE
A frog in a well knows nothing about the birds in the sky. )
- YAKIN NEDEN ile UZAK NEDEN
- YAKIN OLMAK:
"ASRA" ile/değil ASLA
- YAKÎN ile/ve BURHAN
- YAKÎN ile/ve/<> KEŞF
- YAKIN ile/ve UZAK
( NEAR vs./and FAR/DISTANT )
- YAKIN ile/ve/değil/<>/> UZAK DURULAN/TUTULAN "YAKIN"
- YAKIN/YAKINEN ile YAKÎN[< YAKN]/YAKÎNEN
( Yakın: Uzaklık/mesafeyle ilgilidir[uzakta olmayan] | Muhabbet ve sevgi duyulan, dayanışma içinde olunan kişi/ler. İLE/DEĞİL Kesinlik, eminlik. | Ölüm. | İlm-el-Yakîn > Ayn-el-Yakîn > Hakk-el-Yakîn )
( Yakından tanımak/bilmek, bir yakını olarak değerlendirmek. İLE/DEĞİL Kesin veri/bilgi ile değerlendirmek/bilmek. )
( YAKÎN ile ZANN ile ŞEKK ile VEHM
[ %100 İLE %50 üzeri. İLE %50 İLE %50 altı. ] )
- YAKÎN ve ZANN
- YAKINDIĞIMIZ" ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/<>/< (")YAKINIMIZ(")
- YAKINLAŞMA ile/ve/||/<>/> BEKLENTİ > HÜSRAN ile/ve/||/<>/> ÖFKE
- YAKINLAŞMA ile/ve/||/<>/> UZAKLAŞMA GEREKSİNİMİ
- YAKINLAŞMA ve/<> YAKINSAMA
- YAK(IN)LAŞMAK ve/< TÖVBE (ET/MEK)
- YAKINLAŞMAK ve/||/<> YALINLAŞMAK
- YAKINLAŞTIRMA ile YAKIŞTIRMA
- YAKINLIK[< KURBİYET / KURBAN] BAYRAMIMIZ:
HAYVAN KESEREK / CAN ALARAK değil/yerine
SEVDİKLERİMİZİ, BİRBİRİMİZİ ANLAMAK VE
YAKINLAŞMAK[< KURBİYET / KURBAN] İÇİN BİR ŞEYLER(İN)DEN VAZGEÇEREK/VEREREK...
- YAKINLIK:
SIKICI ile/ve/değil/||/<>/< BOĞUCU
( Kavuşmada[vuslatta], bıkma/sıkılma[gına] vardır. )
- YAKINLIK ile/ve/<>/değil ACIMA
- YAKIN/LIK ile SICAK/LIK
( CLOSENESS vs. WARMTH )
- YAKINLIK/KURBİYET ile/ve KAVUŞMA/VUSLAT
- YAKINLIK-UZAKLIK ile/ve/||/<> BAŞATLIK-ÇEKİNGENLİK
- YAKINMA ile/değil/yerine "DİLE GETİRME"
- YAKINMA ile/ve/değil/||/<>/> DÜŞ KIRIKLIĞI
- YAKINMA/ŞİKÂYET" değil/yerine/>< CESARET
- YAKINSAMA ile/ve/||/<> YAKLAŞMA
- YAKIP YIKMAK
- YAKIŞAN/YAKIŞMAYAN" ile/ve/değil/||/<>/< UYGUN DÜŞEN/DÜŞMEYEN
- YAKIŞIKLI ile GÜZEL
( Baylar için kullanılır. İLE Bayanlar için kullanılır. Yüz güzelliği için özel bir sözcük vardır["Sabâhat"]. [Nadiren erkekler için de kullanılıyor.] ( Öz Türkçe'de "Göz-el"dir. Göze hitap eden. Zamanla "Güzel"e dönüşmüştür. )
( HANDSOME vs. BEAUTIFUL )
- YAKIŞMAMA ile/ve/değil/||/<>/< ALIŞMAMA
- YAKIŞ(TIR)MAK ile BAĞDAŞ(TIR)MAK
( TO ASCRIBE vs. TO RECONCILE )
- YAKLAŞIK DEĞER ile TAM DEĞER
- YAKLAŞIK OLARAK ile/ve/||/<>/> SONSUZ İŞ/GÖREV
( Newton. İLE/VE/||/<>/> Kant. )
( QUAM PROXIME > INFINITE TASK )
- YAKLAŞIK/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< (YÜKSEK/DÜŞÜK) OLASILIK (İLE)
( [not] APPROXIMATE/LY vs./and/but/||/<>/< PROBABILITY
PROBABILITY instead of APPROXIMATE/LY )
- YAKLAŞIM ile/ve/değil/<> İRDELEME
- YAKLAŞIM ile TEPKİ
( Sonsuz oluştaki su, meziyete karşı olgun yaklaşımı simgeler. )
( Kişi, olaylara, iç gerçeğinin ve mantığının belirlediği biçimde tepki vermelidir. )
( APPROACH vs. REACTION )
- YAKLAŞMAK ile/ve/değil/<>/> YAKINLAŞMAK
( [not] TO GET CLOSE vs./and/but/<>/> TO GET CLOSER )
- YAKMAK ile KAVURMAK ile/değil/yerine/>< ISITMAK
- YAKMAK ile DALAMAK
- YAKMAK ile YAKMAK
( Yanmasını sağlamak ya da yanmasına yol açmak, tutuşturmak. | Ateşle yok etmek. | Işık vermesini sağlamak. | Isı etkisiyle bozmak. | Keskin, sert ve ısırıcı bir duyum vermek. | Yanıyormuş gibi bir etki yapmak. | Güçlü sevgi uyandırmak. | Kurutmak, zarar vermek. | Çok sıcak olmak. | Karartmak. | Çok üşütmek. | Acıtmak. | Silahla vurmak. | Yıkıma, zarara yol açmak, büyük bir zarara uğratmak. İLE Koymak, sürmek. | Düzenlemek, bestelemek. )
- YAKUT[Ar.]/KIZILTAŞ/ALTAŞ ile YAKUT
( Pembe ya da erguvan tonları ile karışık, koyu kırmızı renkte, saydam bir korindon türü olan değerli taş. | Yakuttan yapılmış ya da yakutla süslenmiş olan. İLE Kuzeydoğu Sibirya'da yaşayan bir Türk topluluğu ya da bu topluluktan olan kişi. | Bu topluluğa özgü olan, bu toplulukla ilgili. )
- YAKUTİSTAN'IN İKİ RESMİ DİLİ:
YAKUTÇA ile/ve/<> RUSÇA
( Yakutça, Türk dilinin kuzey grubundan S kolu olarak kabul ediliyor.[YAZ=SAS, YOL=SOL] )
- YALAKACI değil YALAKA
- [ne yazık ki]
YALAKA/LIK/DALKAVUK/LUK ile/ve/<> YARDAKÇI/LIK
( ... İLE/VE/<> Özellikle kötü işlerde birine yardım eden kişi. )
( TEKÂPÛ ile/ve/<> ... )
- YALAKA/LIK ile/değil/yerine/>< SAYGI/LI
- YALAN:
HATA değil İHANET
- YALAN (MI?) ile YANLIŞ (MI?)
- YALAN:
SAFSATA ile/ve/<> MECAZ ile/ve/<> PROPAGANDA ile/ve/<> REKLAM ile/ve/<> HABER
( Felsefede. İLE/VE/<> Yazında(edebiyatta). İLE/VE/<> Siyasette. İLE/VE/<> Ticarette. İLE/VE/<> Gazetecilikte. )
- YALAN SÖYLEMEK ile/ve/değil DOĞRUYU SÖYLEYEMEMEK
( [not] TO LIE vs./and/but NOT TO SAY THE TRUTH )
- YALAN SÖYLEMEK ile/ve/değil/<> DUYMAK İSTENİLENİ (İSTENİLDİĞİ BİÇİMDE) SÖYLEMEK
- [ne yazık ki]
YALAN SÖYLEMEK ile/ve/||/<> GERÇEĞİ ÇARPITMAK
- YALAN SÖYLEMEK ile/değil/yerine/>< GERÇEĞİ SÖYLEMEK
( Geleceğinizin önemli/belirleyici bir parçası olur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Geçmişinizdeki (herhangi) bir parçadır. )
( If you tell the truth, it becomes a part of your past. If you lie, it becomes a part of your future. )
( [not] TO LIE vs./but/>< TO SAY THE TRUTH
TO SAY THE TRUTH instead of TO LIE )
- [ne yazık ki]
YALAN SÖYLEMEK ile/ve/||/<>/> KENDİ YALANINA İNANMAK
- YALAN SÖYLEMEMEYİ ÖĞRENMEK/BİLMEK ile/ve/<> YALAN SÖYLEYEMEMEYİ ÖĞRENMEK/BİLMEK
( Öğrenmiş ve uyguluyor olmak gerek. İLE/VE/<> [hâlâ öğrenilemediyse] Özellikle çocuklardan öğrenilebilir. )
- [ne yazık ki]
YALAN SÖYLEYEN ile/değil/yerine/>< DOĞRU SÖYLEYEN
( İkna etmeye çalışır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sadece anlatır. )
( Yalan söyleyen/ler, doğru söyleyen(ler)e inanmaz. )
- YALAN SÖYLEYİP UTANMAK değil/yerine/>< DOĞRUYU SÖYLEYİP/DÜRÜST OLUP "KAYBETMEK"(/KAZANMAK)
- YALAN SÖYLÜYORSUN! ile/değil/yerine HATA EDİYORSUN
- YALAN-YANLIŞ
- YALAN ile AD/TANIM DEĞİŞTİRMEK
( LIE vs. TO RENAME )
- YALAN ile/ve/değil/||/<>/> ALDATMA
- YALAN ile/değil (BAŞKASINI İLGİLENDİRMEYEN) AYRINTI/"BİLGİ"
- YALAN ile/değil BİRŞEY SÖYLEMEMEK
- YALAN ile/ve/=/||/<> ÇÖP
- YALAN ile DOĞASINA UYGUN DAVRANMAK
( LIE vs. BEHAVE IN THE SELF OF NATURE )
- YALAN ile/değil/yerine/>< DOĞRU
( [ne yazık ki] Yalan, öyle işlemiş ki bireylerin diline, "doğruyu söylemek gerekirse" diye bir kalıp "var". )
( Ocağını batırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Onurunu artırır. )
( Doğruları biliyorsak, yalanları dinlemek, eğlencelidir. )
- YALAN ile/değil/yerine/>< GERÇEK
( Yüksek sesle çıkar, gürültülüdür ve çok söz söyletir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sessizdir ve az söz söyletir. )
- YALAN ile HAKARET
- YALAN ile İFTİRA
- YALAN ile/ve İLGİLENMEME/UĞRAŞMAMA (İSTEĞİ)
( LIE vs./and (INCLINATION OF) NOT TO INTEREST )
- YALAN ile/ve/değil/yerine/||/<> KISMEN "DOĞRU"
- YALAN ile KITIR
( ... İLE Uydurma söz. )
( LIE vs. FICTITIOUS WORD )
- YALAN ile/||/<> KÖTÜ YALAN
( Kötüdür. İLE/||/<> Daha kötüdür. )
- YALAN ile/ve/||/<> KURT MASALI
( ... İLE/VE/||/<> Birini oyalamak, kendini suçsuz göstermek için ileri sürülen gereksiz, inandırıcı olmayan sözler. )
- YALAN ile/değil/yerine MASAL
( Portakalı soydum
Başucuma koydum
Ben bir yalan uydurdum. İLE/DEĞİL/YERİNE Ben bir masal uydurdum. )
- YALAN ile/ve/değil OYALAN
( "O yalan, bu yalan"... Var, biraz da sen oyalan! )
- YALAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖZVERİ
( )
- YALAN ile/ve/||/<>/> TALAN
- YALAN ile/ve/||/<>/> UTAN(DIR/IL)MAK
- YALAN ile/ve/değil/||/<> YANLIŞ
( İzin verilmez. İLE/VE İzin verilebilir. )
( [argo] MAVAL[: Uydurma söz.] ile/ve ... )
( "Yalan söylemişim" ve "Yanlış anlattım" diyemeyiz.["Yalan söyledim" ve "Yanlış anlatmışım" diyebiliriz.]
"Zannedersem" de diyemeyiz.["Zannediyorum/zannederim" diyebiliriz.] )
( MEYN ile/ve GALAT
BECEL: Yalan, iftirâ. | Şaşma.
BEHÎTE: İftirâ, yalan söz. )
( LIE vs./and WRONG )
( MAVAL[: Uydurma söz.] ile/ve ... )
- YALAN ile/ve/||/<>/> YAVAN
- YALANCI(EPİMENİDES) AÇMAZI ile/ve/||/<> KENDİNİ DEĞİŞTİRME AÇMAZI ile/ve/||/<> CURRY AÇMAZI
- YALANCI İLAÇ AÇMAZI ile/ve/||/<> KENDİNİ GERÇEKLEŞTİREN İNANÇ AÇMAZI
- YALANCI ile/ve/değil/||/<>/< YABANCI
- YALANCI ile/değil YANILICI
- YALANCI/LIK ile/değil/yerine/>< DOĞRULUK / DÜRÜST/LÜK[Fars.]
( Haksız da olsa hiç susmaz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< İncitilirse, bir daha hiç konuşmaz. )
- YALANCI/LIK ile MİTOMAN/İ
( ... İLE Kendi söylediği yalana inanma sayrılığı. )
- YALAN-DOLAN
- YALANLAMAK ile/değil/yerine YANLIŞLAMAK
- YALANLAR:
AYAKKABICIDA ile/ve/||/<> EMLÂKÇIDA ile/ve/||/<> ÖĞRETMENLERDE ile/ve/||/<> ESNAFTA ile/ve/||/<> GALERİCİDE ile/ve/||/<> MEMURDA
( "Giydikçe açılır." İLE/VE/||/<> "Merkeze 10 dk." İLE/VE/||/<> "Zeki ama çalışmıyor." İLE/VE/||/<> "Bana gelişi bu." İLE/VE/||/<> "Dosta gider." İLE/VE/||/<> "Sistem gitti." )
- [ne yazık ki]
YALANLARLA OYALANMAK ile/değil/yerine/>< GERÇEKLERLE "YARALANMAK"
- YALAN/YANLIŞ ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<> "ÇOK AKILLICA OLAN"/KANDIRMA
( Yapılmaması gereken [yapılmamalı!]. İLE/VE/DEĞİL/NE YAZIK Kİ/||/<> Yapılan, yapılmaya çalışılan. )
- [ne yazık ki]
YALAP-ŞAP / YALAP ŞALAP YARIM-YAMALAK (İŞ YAPMAK)
( Baştan savma, üstünkörü, yarım yamalak. )
- YALAYIP YUTMAK
( EZBERLEMEK )
- YALÇIN ile YALMAN ile YALPAK ile YALPI ile YALPIK ile YALPILI
( Düz, sarp. | Düz, kaygan. İLE Eğik, eğinik. | Sarp, dik. | Kesici ve batıcı araçların, kesen ya da batan bölümü. İLE Sokulgan, cana yakın. | Yüze gülücü, dalkavuk. | Sarp yer, uçurum. İLE Eğimli yüzey, yamaç. | İki tepe arasındaki düzlük. İLE Derinliği az ve geniş olan, yayvan. İLE Bir yanı, öbüründen yüksek ya da kalın. )
- YALIM/YALIN ile YALIM
( Alev. İLE Bıçak gibi kesici araçların, keskin yüzü, keskinlik. )
- YALIN DURUM ile ...
( NOMINATIVE CASE )
- YALIN DÜŞÜNCE ve/||/<>/> SEZGİ ve/||/<>/> TASARIM ve/||/<>/> KAVRAM
- YALIN NESNE ile/ve BİLEŞİK NESNE
( CORPORA SIMPLICISSIMA cum/et CORPORA COMPOSITA )
- YALIN ÜNDEŞ ile/ve/<> YAPIŞIK ÜNDEŞ
( B - D - G - L ile/ve/<> LB - LD - LG - LL | NB - ND - NG - NL | RB - RD - RG - RL [hem başta, hem de sonda] )
- YALIN ile BASİT
( BARE vs. SIMPLE )
- YALIN ile OLAĞAN
( BARE vs. USUAL )
- YALIN ile YALIN
( Alev. İLE Gösterişsiz, süssüz, sade. | Çıplak. )
- YALIN/BASİT[Ar.] ile/ve/değil/||/<>/>< BİLEŞİK/MÜREKKEP[Ar.]
- YALINLIK ve AKIL
( BARE and REASON )
- YALINLIK ile/ve/||/<> BİREYLİK
- YALINLIK ile/ve BİRLİK
( BARE vs./and UNITY )
- YALIN/LIK ve/||/<> ESNEK/LİK
- YALIN/LIK ve/<> GÜZEL/LİK
( SIMPLE/SIMPLICITY and BEAUTY )
- YALIN/LIK ile/ve/<> YETKİN/LİK
- YALIN/LIK ile/ve/<> ZARİF/ZARÂFET
- | YALIN VE DOLAYSIZ ve/||/<> AYRIM VE DOLAYLI BİRLİK |
ve/||/<>
BUNLARIN BİRLİKTELİĞİ
- YALITILMIŞ/LIK ile/ve/<> TEK YANLI/LIK
- YALITILMIŞLIK ile/ve/yerine YALNIZLIK
( INSULATEDNESS vs./and LONELINESS
LONELINESS instead of INSULATEDNESS )
- YALITIM ile/ve DUYARSIZLIK
( INSULATION vs./and INSENSITIVITY )
- YALITIM ile/ve SOYUTLAMA
( ISOLATION vs./and ABSTRACTION )
- YALITMA/YALITIK/İZOLE[Fr., İng. ISOLE < Lat.] ile YOK ETME, GİDERME/İZALE[Ar.]
- YALNIŞ değil YANLIŞ
( "Yanılma"dan akılda kalabilir. )
- YALNIŞ değil YANLIŞ
- YALNIZ, İNSAN, ... değil YALNIZCA İNSAN, ...
- YALNIZCA ile/değil İLKSEL OLAN
- YALNIZLAŞMA ile/ve/||/<> YABANCILAŞMA
- YALNIZLIĞINA KAÇMAK ile/ve/||/<> YALNIZLIĞINDAN KAÇMAK
- YALNIZLIK:
BİREYSELLİKTE ile/ve/<> AŞKTA
( Bireysellik, yalnızlığı (da) yönetebilmektir. İLE/VE/<> Aşk, birlikte ve/ya da ayrı ayrı olmak üzere yalnızlığı (da) kabul edebilmektir. )
( Tek kişilik yalnızlık. İLE/VE/<> İki kişilik yalnızlık. )
- YALNIZLIK:
FARKINDA OLUNMAYAN ile/değil/yerine FARKINDA OLUNAN
( Hakkında, "konuşabildiğin". İLE/DEĞİL/YERİNE Susmaktan başka çarenin olmadığı. )
- YALNIZLIK [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- YALNIZLIK [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]
- YALNIZ/LIK ile/ve/<> ÇARESİZ/LİK
( Kişiyi, katılaştırır. )
- YALNIZ/LIK ile/ve/||/<> (")ÇIPLAK/LIK(")
- YALNIZLIK ile/ve/||/<> "DEĞERSİZLİK" ile/ve/||/<> "BOŞLUKTALIK"
- YALNIZLIK ile/ve/||/<> İLİŞKİ
( Yanılsama[ilüzyon]. İLE/VE/||/<> Nesnesiz "algı"[halüsünasyon]. )
- YALNIZ/LIK ile/ve/||/<> KENDİLİK
- YALNIZLIK ile KENDİNLE BAŞBAŞALIK
- YALNIZLIK ve/< KUŞKU
- YALNIZ/LIK ile/ve/||/<>/< MUTSUZ/LUK | ile/ve/||/<>/< DOYUMSUZ/LUK
- YALNIZLIK ile/ve SIKINTI
- YALNIZ/LIK ile TEK BAŞINA/LIK
( Gereksinim duyarız. İLE Yeğleriz. | Temsildir. )
( Tek başına yürüyen kişi, bir dostluk kurar. )
( Yalnızların yılmaması, kendileri için yararlı olur. )
( Kendimizi, kendimizle zaman geçirmeyi, "yalnızlık" saymayacağımız biçimde geliştiriyoruz. )
( Yalnız kalpleri harekete geçiren kişi, dünyayı hereket ettirir. )
( We need. VS. We prefer. )
( En kötü/ileri yalnızlık, kendiyle barışık olmamaktır. )
( LONELINESS vs. SOLITUDE/ALONE )
- YALNIZLIK ile/değil/yerine/||/<>/> ÜRETKEN YALNIZLIK
- YALNIZLIK ile/||/<> YEĞLENEN/YEĞLENEBİLEN YALNIZLIK
- ÜZÜLME(MELİ)!:
[ne] YALNIZLIK('A) ne de YALAN('A)
- YALNIZLIK/LAR ile/ve/<> YANLIŞLIK/LAR
- YALPALAMA(") ile/<> (")TÖKEZLEME(")
- YALVARMAK ile/değil/yerine KİBARLIK(TAN)
( "Uygun bir yerde indirir misin!" diyen bir yolcuya, minibüs şöförünün yanıtı: "Ne yalvarıyorsun! 'İndir!' de, indirelim!" )
- YALVARMAK ile/ve YAKARMAK
- YAMAK = ELULAĞI
( Bir işte, yardımcı olarak çalışan erkek. | Yeniçeri ocağında, topçu ve humbaracı gibi askeri kuruluşlarda, aday olarak bulunan kişi. | Birinin etkisinde kalarak, onun sözünden hiç çıkmayan kişi. )
- YAMAN
( Güç, etki ya da beceri olarak alışılmışın üzerinde olan. | Kötü, korkulan. )
- YAMUK YUMUK (İŞLER YAPMAK)
- YAMUK ile/değil/yerine/>< DÜZGÜN OLMAYAN
- YAMUK ile/değil YILIK
( ... İLE/DEĞİL Çarpık, eğri ağız. | Şaşı göz. )
- YAMYAM("İNSAN YİYEN İNSAN") ile/değil/yerine/>< İNSAN
( )
- YAN MASAMDA ile YANMASAM DA
- YAN SANAYİ(") ile/ve/||/<> DOLAYLI NEDENLER/SONUÇLAR
- YAN TÜMCECİK ile ...
( SUBORDINATE CLAUSE )
- YAN YANA YÜRÜYEMİYORSAK ile/||/<>/> ÜSTÜNE ÜSTÜNE YÜRÜMEK
- YAN YANA ile/ve/değil/yerine/||/<>/> CAN CANA
- YAN YANA/LIK | ARD ARDA/LIK ile/ve/||/<>/> BİRARADA/LIK
- YAN ile DERİNLİK
- YAN ile YÖN
( NEZT ile ... )
- ...'YA/NA:
DAYANARAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÜVENEREK
- YANAĞI DEĞDİRİP, ÖPÜCÜK SESİ ÇIKARMAK ile/yerine YANAĞI ÖPMEK
- YANAK ile/ve/||/<> KANAT
- YANAR DÖNER
- YANAŞMA / FOSİLLEŞME değil/yerine/>< BİLMEK / ÇÖZÜMLEMEK / YÜZLEŞMEK
- YANAŞMAK ile YILIŞMAK ile SIRNAŞMAK
- YANAY >< YATAY
( Bir nesnenin, düşey kesiti. | Katmanları gösteren kesit. >< ... )
- YANDAŞ ile YOLDAŞ/TOVARİŞ[Rusça]
- YANDIM yerine SU ARATILDIM
- YANGIN ile/ne yazık ki/||/<> PATLICAN YANGINI
- YANGININ/İLTİHABIN:
ÇOĞU ile/ve/||/<> AZI
( Yaşlandırır. İLE/VE/||/<> Kanser (olasılığını) artırır. )
( )
- YANİ ÖRNEĞİN" değil YANİ ya da ÖRNEĞİN
- YANİ ile/ve/değil/yerine/||/<> YA DA
- YANIK DERECELERİNDE:
1 ile/> 2 ile/> 3
( Deride kızarıklık, ağrı, yanık bölgede ödem vardır. Yaklaşık 48 saatte iyileşir. [Güneş yanıkları] İLE/> Deride içi su dolu kabarcıklar vardır. Ağrılıdır. Derinin kendini yenilemesi ile kendi kendine iyileşir.[Haşlanmalar, alev yanığı] İLE/> Derinin tüm tabakaları etkilenmiştir. Özellikle de kaslar, sinirler ve damarlar üzerinde etkisi görülür. Beyaz ve kara yaradan siyah renge kadar aşamaları vardır. Sinirler zarar gördüğünden dolayı ağrı yoktur. )
( ile/>
ile/>
)
- YANIK ile/ve/||/<>/> KÜL
( )
- YANIK" ile/değil/yerine/>< UYANIK (OLMAK)
- YANILGI ile/ve/<> YANILTI
( Yanılma durumu, yanlış davranış. | Bir sanatla, bir bilimle ilgili kuralların gereği gibi uygulanmayışından doğan sonuç. | Yanlışı doğru ya da doğruyu yanlış sanma. İLE/VE/<> Sonucu bakımından çok önemli olmayan yanlışlık. )
- YANILMA = HATA = ERROR[İng., Lat., İsp.] = ERREUR[Fr.] = IRRTUM[Alm.]
- YANILMA ile/ve/||/<> YAMULMA
- YANILMA ile/ve/değil/||/<> YANILSAMA
- YANILMA ile/ve/<>/>/< YARILMA
- YANILMALI TASIM = KIYAS-I FASİT = PARALOGISM[İng.] = PARALOGISME[Fr.] = FEHLSCHLUSS, PARALOGISMUS[Alm.] = PARALOGISMOS[Yun.]
- YANILMAZ/LIK ile/ve/değil/||/<>/< YANILABİLİR/LİK
- YANILMAZ/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YETERLİ/LİK
- YANILSAMA ile GERÇEKDIŞI
- YANILSAMA ile/ve HİPNOZ
( ILLUSION vs./and HYPNOSIS )
- YANILSAMA/İLÜZYON ile/ve/değil/||/<> HOLOGRAM
- YANILSAMA ile/ve/||/<> JASTROW YANILSAMASI
- YANILSAMA ile/ve/||/<>/> TUZAK
- YANILTMACA ile YANILTMAÇ
( Yanıltmak için, yanıltacak yolda söz söyleme. | Başkasını yanıltmak için, doğru olmadığı bilinerek yapılan uslamlama ve çıkarsama. İLE Ötekini yanıltıp başka şey söylemesine yol açacak biçimde düzenlenmiş söz. )
- YANILTMAK ile/değil YANLIŞLAMAK
- YANINDA OLABİLEN ile/ve/değil/||/<>/> YARIN'DA OLABİLEN
- YANINDA OLMAK İSTİYORUM ile YANIMDA OLMANI İSTİYORUM ile YANYANA OLMAK İSTİYORUM
- YANINDA ile/ve/<>/< YAKININDA
- YANIP KÜL (OLMAK)
- YANIŞ değil/yerine UYANIŞ
- YANIŞÖLÇER
( Yanma verimini ve onu etkileyen etkenleri ölçmekte kullanılan aygıt. )
- YANIT ile KARŞILIK
( ANSWER vs. EQUIVALENT/RESPONSE )
- YANITI OLAN ile/ve/değil/yerine SORUSU OLAN
( Yetişkin/ler. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Çocuk ve çocuksu yanını/zihnini sürdürebilen/ler. )
( [not] WHO HAS GOT ANSWER vs./and/but WHO HAS GOT QUESTION
WHO HAS GOT QUESTION instead of WHO HAS GOT ANSWER
[not] Adults. WITH/AND/BUT Children and who can continue to think childish.
Children and who can continue to think childish. INSTEAD OF Adults. )
- YANITLAMA ile/değil YENİLEME
- YANITLARI DİKKATE ALMAK ile/ve/değil/yerine SORULARI DİKKATE ALMAK
- Yanılmamak için DİNLE!!!
- Yanıltmamak için DİNLE!!!
- Yanıt bulmak için DİNLE!!!
- Yanıt bulmak için SUS!!!
- YANKI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SELEN/SES
( AKSİSEDÂ, BİNT-ÜL-CEBEL[ )
( Yankı değil ses ol! )
( [not] ECHO vs./and/but/||/<>/< VOICE
VOICE instead of ECHO )
- YANKI(LANMA) ile YANSI(MA)
( TÛF ile ... )
- YANLAMAK ile/değil/yerine/>< ANLAMAK
- YANLARIM AĞRIYOR ile AĞRIYAN YERLERİM YANIYOR
- YANLI ile/ve/||/<> YANILGILI
- YANLIŞ ANLAMAK ile/ve/<> ÇARPITMAK
- YANLIŞ ANLAMAK ile/değil YANLIŞ ANLAMLANDIRMAK
( Dünya, çeşitliliği içinde zengindir, fakat sizin yabancılık ve korku duymanız yanlış anlama yüzündendir. )
( [not] TO UNDERSTAND WRONGLY vs./but WRONG MEANING
The world is rich in diversity, but your feeling strange and frightened is due to misapprehension. )
- YANLIŞ ANLAMIŞ OLMAK ile/değil ÜMİT ETMEK
( "Beni yanlış anlamışsın!" sözünün/durumlarının nedenleri daha çok ümit etmekten kaynaklanmaktadır! )
- YANLIŞ ANLA(ŞIL)MAK ile/ve/<>/değil BEKLENTİ
- YANLIŞ ANLAŞMA OLMUŞ/OLDU değil YANLIŞ ANLAŞILMA OLMUŞ/OLDU
( İsteşlik oluşturacak kadar aynı anda yanlış anlama söz konusu olamayacağından ve düşünceyi/durumu karşılayan sözcük/ek/kavram var ise, onu kullanmakla yükümlü olduğumuzu anımsayarak... )
- YANLIŞ ANLATIM ile/değil KARŞILIK BULMAMA
- YANLIŞ ANLATIM ile/değil YETERSİZ ANLATIM
- YANLIŞ BULMAK/ARAMAK ile "YANLIŞ BULMAK"
- YANLIŞ BULMAK ile KATILMAMAK
- YANLIŞ/DOĞRU ile/değil KENDİNCE
- YANLIŞ DÜŞÜNMEK ile/değil FARKLI DÜŞÜNMEK
( [not] "THINKING WRONG" vs./but THINKING DIFFERENT )
- YANLIŞ KİŞİ/LER:
ZAMAN KAYBI değil
DOĞRU KİŞİLERİ BULMA NEDENİ
- YANLIŞ/KÖTÜ/AŞIRI/ABARTILI KULLANILANLAR:
"SIKINTI YOK!" ve/<> "AYNEN" ve/<> "KESİNLİKLE" ve/<>
"HAYIRLISI" ve/<> "KISMET" ve/<> "TABİİ Kİ DE" ve/<>
"YAPILACAK BİR ŞEY YOK" ve/<> "BENCE DE"
( )
( )
- [ne yazık ki]
YANLIŞ OLANDAN, DOĞRUYU AYIRAMAMAK/AYIRAMAYAN ile/ve/<>
DOĞRU OLANDAN, YANLIŞI AYIRAMAMAK/AYIRAMAYAN
- YANLIŞ YAPMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> YALNIZ KALMAK
- YANLIŞ YERDE/ZAMANDA/KOŞULLARDA:
KALMAK değil/yerine KALKMAK
- YANLIŞ YORUMLAMA ile/ve/değil/<> ÇARPITMA
- YANLIŞ ZAMAN VE YER ile/ve/||/<> "KÖRÜN TAŞI, KELİN KAFASINA DENK GELİRMİŞ"
- YANLIŞ ile/ve/değil ANLAMSIZ
( [not] FALSE/WRONG vs./and/but SENSELESS | ABSURD )
- YANLIŞ(HATÂ) ile AYIP
( DEH ÂK: ON AYIP
* ÇİRKİNLİK
* BODURLUK
* ZULÜM VE ADÂLETSİZLİK
* OBURLUK
* KÖTÜ DİLLİLİK
* YALANCILIK
* ACEMİLİK
* AKILSIZLIK
* KORKAKLIK
* UTANMAZLIK )
( Ayıplara keşif bâtıldır. )
( MISTAKE vs. SHAMEFUL )
- YANLIŞ ile/değil BAĞLAMINDAN KOPUK OLAN
- YANLIŞ ile/değil/yerine BEYHÛDE
( [not] WRONG vs./but VAIN/FUTILE
VAIN/FUTILE instead of WRONG )
- YANLIŞ ile/ve/değil "ÇARPIK"
- YANLIŞ ve DOĞRU
- YANLIŞ ile/ve/değil/yerine EKSİK
( [not] WRONG/FALSE vs./and/but INCOMPLETE/LESS/LACK/DEFICIENCY/DEFECT
INCOMPLETE/LESS/LACK/DEFICIENCY/DEFECT instead of WRONG/FALSE )
- YANLIŞ ile/değil FARKLI
- YANLIŞ ile/değil/yerine/||/<>/< GEREKSİZ
- YANLIŞ(HATÂ) ile GÜNAH
( Hiçbir günah yok, ki içinde sevap,
Hiçbir sevap yok, ki içinde günah olmasın. )
( İlk günah, Olan'ı sınırlamaktır. Yapma! )
( Bilinçsizce hata/suç olur fakat günah olmaz! )
( MISTAKE vs. SIN )
- YANLIŞ ile/ve HATA PAYI
( Bu kılavuzdaki herşey[/bazıları], yanlış olabilir. )
( Everything might be wrong in this guide. )
- YANLIŞ = HATALI = WRONG[İng.] = FAUX[Fr.] = FALSCH[Alm.] = FALSUS[Lat.] = INJURIA[İsp.]
itibariyle 29.456 başlık/FaRk ile birlikte,
29.431 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(112/119)