
Değil (... değil ...) bağlaçlı FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 19.063 başlık/FaRk ile birlikte,
19.063 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(70/78)
- TEVECCÜHÜNÜZ değil/yerine/= İYİ GÖRÜŞÜNÜZ
- TEVEKKELÎ[Ar.] değil/yerine/= NEDENSİZ, BOŞ YERE/BOŞUNA
- TEVEKKÜL ETMEK değil/yerine/= KUTGÜVENMEK
- TEVEKKÜLLÜ değil/yerine/= KUTGÜVENÇLİ
- TEVELLÂ/TEVELLÎ[< VELY] değil/yerine/= BİRİNE YANAŞMA | BİRİNİ DOST TUTMA | İYİ AHLÂK | EHL-İ BEYT'İ, HZ. ALİ'Yİ SEVME, ONLARDAN MEDET VE ŞEFÂAT İSTEME, KENDİLERİNE OLAN YAKINLIK, BAĞLILIK
- TEVELLÜT[Ar. < VİLÂDET] değil/yerine/= DOĞMA | DOĞUM (ZAMANI)
- TEVERRÜM[Ar.] değil/yerine/= VEREM OLMA
- TEVETTÜR[Ar. < VETR/VİTRET] değil/yerine/= GERİLME, GERGİN DURUMA GERME | GERİLİM
- TEVFİKAN[Ar.] değil/yerine/= UYARAK, UYGUN OLARAK, ...'E GÖRE
- TEVFİKAT:
TAM ile/ve/değil/yerine/<> KISMÎ
( Ayrıntılarını okumak için burayı tıklayınız... )
- TEVHİD:
DIŞARI DOĞRU değil İÇERİ DOĞRU
- TEVHİD:
ŞEYLERİN AKLI değil AKLIN AKLI
- TEVHÎD değil/yerine/= BİREŞİM
( Ayrımları/nı gösteren birlik. )
( BİR KILMA, BİR ETME, BİRLEŞTİRME | BİR SAYMA, BİR OLARAK BAKMA, BİRLİĞİNE İNANMA | ALLAH'IN BİRLİĞİNE İNANMA | "LÂİLÂHE-İLL-ALLAH"(KELİME-İ TEVHİD) SÖZÜNÜ TEKRARLAMA )
- TEVHİD-İ TEDRİSAT değil/yerine/= ÖĞRETİM BİRLİĞİ
- TEVİL ETMEK değil/yerine/= ÇEVRİLEMEK
- TEVKİCİ[Ar.] değil/yerine/= NİŞANCI
- TEVKİF[Ar.] değil/yerine/= DURDURMA | TUTUKLAMA
- TEVKİFHANE[Ar.] değil/yerine/= TUTUKEVİ
- TEVKİL değil/yerine/= YETKİGEÇİ
- TEVLİT[Ar.] değil/yerine/= DOĞURMA, DOĞURTMA | NEDEN OLMA, OLUŞTURMA
- TEVLİYET[Ar.] değil/yerine/= VAKIF MALLARINA BAKMA GÖREVİ
- TEVRAT ile/değil/yerine ESKİ AHİT
- TEVSİK[Ar.] değil/yerine/= BELGELEME
- TEXT MINING[İng.] değil/yerine/= ÖRÜT MADENCİLİĞİ
- TEYAKKUZ[Ar. < YAKAZA] değil/yerine/= SAKLIK/UYANIKLIK
( Uyanma, uykudan kalkma. | Uyanık olma, uyanıklık, açıkgözlülük. )
- TEYAKKUZ[Ar.] değil/yerine/= SAKLIK/ANIKLIK/UYANIKLIK
- TEYİT ETMEK/KONFİRME ETMEK değil/yerine/= DOĞRULAMAK/GEÇERLEMEK/GERÇEKLEMEK/ONAYLAMAK
- TEYİT MEKTUBU değil/yerine/= GEÇERLETKE
- TEYİT/KONFİRMASYON değil/yerine/= DOĞRULAMA/GEÇERLEME/GERÇEKLEME/ONAYLAMA
- TEYZEZÂDE[Tr. + Fars.]/KUZEN[İng. < COUSIN] değil/yerine/= TEYZENİN OĞLU
- TEZAYÜT[Ar.] değil/yerine/= ÇOĞALMA, ARTMA
- TEZELLÜL ile/değil/yerine/< TEVÂZÛ
( Aşağılanma. İLE/DEĞİL/YERİNE/< Alçakgönüllülük. )
( "Alçakgönüllüğün" aşırısı ve sonu. İLE/DEĞİL/YERİNE/< ... )
- TEZELZÜL[Ar.] değil/yerine/= SARSILMA, SALLANMA
- TEZGÂH[Fars. < DESTGÂH: Makine.] değil/yerine/= ELLEK
- TEZKERE değil/yerine/= TÜMERLİK
- TEZVÎR[< ZEVR | çoğ. TEZVÎRAT] değil/yerine/= YALAN DOLAN | ARABOZUCULUK
- [ne yazık ki]
TEZYÎF[Ar. < ZEYF] değil/yerine/= DEĞERSİZ GÖSTERME | ALAY ETME
- TEZYİNAT[Ar.] değil/yerine/= SÜSLER/BEZEKLER
- TF-IDF/TERM FREQUENCY-İNVERSE DOCUMENT FREQUENCY[İng.] değil/yerine/= TERİM SIKLIĞI – TERS BELGE SIKLIĞI
- TF/TERM FREQUENCY[İng.] değil/yerine/= TERİM SIKLIĞI
- THALES ile/ve/değil PARMENİDES
( İlk filozof, Thales değil Parmenides olarak kabul edilir. )
( PARMENİDES - PERİ PHYSEOS(DOĞA ÜZERİNE) )
- THESAURUS[İng.] değil/yerine/= EŞANLAMLILAR SÖZLÜĞÜ, KAVRAM DİZİNİ
- THOUGHT ECHO/ÉCHO DE LA PENSÉE[İng.] değil/yerine/= DÜŞÜNCE YANKILANMASI
- THRESHOLD[İng.] değil/yerine/= EŞİK DEĞER
- TIA/TRANSIENT İSCHEMIC ATTACK TRANSIENT[İng.] değil/yerine/= İSKEMIK ATAK, GEÇİCİ YETERSİZ KANLANMA ATAĞI
- TIBBEN/TIBBÎ değil/yerine/= SAĞCA/SAGCIL
- TIBBİ İLÜSTRASYON/MEDICAL ILLUSTRATION[İng.] değil/yerine/= TIBBİ GÖRSELLEME
- TIBBİ/MEDICAL[İng.] değil/yerine/= TIP İLİŞKİLİ
- TIC/MEDICAL MONİTORING DEVICE[İng.] değil/yerine/= TIBBİ İZLEME AYGITLARI
- TİCARET ile/değil KAÇAKÇILIK
- TİCARETGÂH/TİCARETHANE değil/yerine/= TECİMEVİ
- TİCARETTE:
PARA ARTIRMAK değil/yerine ÜRÜN ARTIRMAK
- t.i.d.[Lat. < TER IN DIE] değil/yerine/= GÜNDE 3 KEZ
- TİDAL VOLÜM/TIDAL VOLUME[İng.] değil/yerine/= SOLUK OYLUMU/HACMİ
- TIDAL[İng.] değil/yerine/= GEL-GİTSEL
- TIFIL[Ar. < TIFL | çoğ. ETFÂL] değil/yerine/= KÜÇÜK ÇOCUK
- TİFO[Fr. < Yun.] değil/yerine/= KARAHUMMA
( Kirli sularda, bu sularla sulanmış sebzelerde bulunan, mikroplarla oluşan, ortalama üç hafta süren, ateşli ve tehlikeli bir bağırsak hastalığı. )
- TİFÜS[Fr.] değil/yerine/= LEKELİHUMMA
( Bitle geçen, ortalama 15 gün süren, gövdede pembe lekelerle beliren, ateşli ve tehlikeli bir sayrılık. )
- TİG/DİAGNOSTIC-RELATED GROUPS[İng.] değil/yerine/= TANI İLİŞKİLİ ÖBEKLER
- TİK/TIC[İng./Fr.] değil/yerine/= SEĞİRCE/SEĞİRTİ
- TIKINMA/K ile/değil/yerine YEME/K
( Eline geçen yiyeceği oburca yemek. İLE/DEĞİL/YERİNE Yemek yemek. )
- TİLMÎZ[Ar.]["TIRMİZ" değil!] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TÂLİP[Ar. < TÂLİB]
- TILT TABLE TEST[İng.] değil/yerine/= EĞİMLİ MASA TESTİ
- TILT[İng.] değil/yerine/= EĞİM
- TİM[İng. < TEAM] değil/yerine/= BİRLİK, TAKIM
( Güvenlik güçlerinde belirli bir iş ya da hizmeti başarabilecek güçteki en küçük birlik, takım. )
- TİMBRE değil/yerine/= TINI, SOLUK
- TIMESTAMP[İng.] değil/yerine/= ZAMAN DAMGASI
- TİMSAH GÖZYAŞI ile/değil/yerine/>< GÖZYAŞI
- TİMSAH:
HANTAL ile/ve/değil/>< ÇEVİK
( Karada. İLE/VE/DEĞİL/>< Suda. )
- TİMSAH ile/değil VARAN
- TİMSAHLARIN:
BOYU ile/ve/değil/<> ENİ
( ... İLE/VE/DEĞİL/<> Papua Yeni Gine'de, timsahlar, boyları ile değil enleri ile ölçülüyor. )
- TİMSAL ETMEK değil ...NIN TİMSALİ
- TİMSAL ETMEK değil TEMSİL ETMEK
- TİMSAL[Ar.] değil/yerine/= SİMGE
- TİMÜS[Fr. < Yun.] değil/yerine/= ÖZDEN/UYKULUK
( Göğüs kemiği arkasında bulunan iç salgıbezi. )
- tinct./tr.[Lat. < TINCTURA] değil/yerine/= TENTÜR
- TİNDALİZASYON/TYNDALLIZATION[İng.] değil/yerine/= AŞAMALI MİKROPSUZLAŞTIRMA
- TİNER[İng. < THINNER] değil/yerine/= İNCELTİCİ
- TINI değil/yerine/= SOLUK
- TİN'İN DOYUMU:
SEVİLEREK değil SEVEREK
- TINNITUS[İng.] değil/yerine/= KULAK ÇINLAMASI
- TYPE I BIAS[İng.] değil/yerine/= BİRINCİ TÜR YANLILIK
- TYPE II BIAS[İng.] değil/yerine/= İKINCİ TÜR YANLILIK
- TIP/TABABET değil/yerine/= SAĞ/SAĞBİLGİ
- TIP TARİHİNDEKİ DÖNEMLER:
GİZEMCİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> AKILCI ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YENİLİKÇİ
- TIPA/TAPA[İt. < TAPPO] değil/yerine/= TIKAÇ
( Şişe gibi dar delikleri tıkamaya yarayan mantar, cam, tahta ya da plastikten tıkaç. | Top mermisinin ucuna takılan ve mermi atıldıktan sonra patlamasını sağlayan ayarlı başlık. İLE Herhangi bir şeyin delik ya da ağzını tıkamaya yarayan nesne. )
- TİPİK/TYPICAL[İng.] değil/yerine/= ÖZGÜN, OLAĞAN
- TİPİK[Fr./İng.] ile/değil/yerine ALIŞILAGELMİŞ
( Birini ya da nesneyi niteleyen. | Çok özgün olan. İLE ... )
( "TYPICAL" vs./and TO BE HABBITED
TO BE HABBITED instead of "TYPICAL" )
- TİPOGRAFYA/TİPOGRAFİ[Fr.] değil/yerine/= BASKI YÖNTEMİ | BASIM
( Kabartma biçimlerle ilgili baskı yöntemi. | Basım. )
- TİPOLOJİ değil/yerine/= KİŞİTÜRLEM
- TİPOLOJİK TASNİF değil/yerine/= KİŞİTÜRLEMSEL ÖBEKLEME
- TİPOLOJİK değil/yerine/= KİŞİTÜRLEMSEL
- TİRAT[Fr. < TİRADE] değil/yerine/= UZUN KONUŞMA
( Bir tiyatro oyununda, oyunculardan birinin uzun uzun konuşması, bir defada söylediği parça. | Yazı ya da konuşmada bir düşüncenin kesintisiz gelişimi. | Uzun ve tumturaklı konuşma. )
- TİRBUŞON[Fr. < TIRE-BOUCHON] değil/yerine/= BURGU
( Delik açmaya yarayan delgiye takılı sarma, yivli, keskin, çelik alet. | Tıpa çekmeye yarayan, ucu sivri ve helis biçiminde demir araç. | Yerin orta ve derin katmanlarına inebilmeyi sağlayan delici araç. | Telli sazlarda, telleri germeye yarayan mandal. )
- TİRENDAZ[Fars.] değil/yerine/= OK ATAN | BECERİKLİ | ÖZENLİ
- TIRMÎZÎ ile/ve/değil TİLMÎZİ[Ar. | çoğ. TELÂMÎZ/E]
( ... İLE/VE/DEĞİL Öğrencisi/talebesi. | Çırağı. )
- TİROİT[Fr./İng. < THRYOIDE] değil/yerine/= KALKAN BEZİ
( Gırtlağın ön ve alt bölümünde bulunan, çok damarlı, salgısını kana veren bir bez. )
- TIRTIL ile/değil/<>/> NİMFA ile/değil/<>/> KELEBEK
( Tırtılın, "son" dediği şeye, dünyanın geri kalanı, "kelebek" der. )
- TİRYÂK[Ar., Fars. < Yun.] değil/yerine/= MACUN/PANZEHİR
( Bitkisel ve madensel nesnelerin karışımından yapılan macun. )
- TİRYÂKİ değil/yerine/= DÜŞKÜN
- TİSKİNTİ değil TİKSİNTİ
- TISS/THERAPEUTIC INTERVENTION SCORING SYSTEM[İng.] değil/yerine/= TERAPÖTİK GİRİŞİMSEL PUANLAMA DÜZENİ | GİRİŞİM PUANLAMA DÜZENİ
- TİT/URINALYSIS[İng.] değil/yerine/= TAM İDRAR TAHLİLİ
- TİTİZLİK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< ÖZEN
- TİTRASYON/TİTRATION[İng.] değil/yerine/= EŞ DEĞERLEME
- TİTRE/TITER[İng.] değil/yerine/= EŞ DERİŞİM
- TİTÜBASYON/TITUBATION[İng.] değil/yerine/= TİTREK BAŞ
- TİVİ değil/yerine TE-VE TV
- TİYO değil TÜYO
- TİZ[Fars.] değil/yerine/= İNCE, KESKİN (SES)
- TLD/TERMOLÜMINESAN DOZİMETRE THERMOLUMINESCENT DOSİMETER[İng.] değil/yerine/= TERMOLÜMINESAN IŞINÖLÇER
- TMS/TRANSKRANİYAL MANYETİK STIMÜLASYON TRANSCRANIAL MAGNETIC STIMULATION[İng.] değil/yerine/= KAFATASINDAN MANYETİK UYARIM
- TMU/TRANSKRANİYAL MANYETİK UYARIM TRANSCRANIAL MAGNETIC STIMULATION[İng.] değil/yerine/= KAFATASINDAN MANYETİK UYARIM
- TOFÜS/TOPHUS[İng.] değil/yerine/= YUMRU
- TÖHMET[Ar. < TUHMET] değil/yerine/= SUÇLAMA
( Birine yüklenen, işlenildiği sanılan fakat henüz aydınlanmamış olan suç, suçlama. )
- TOHUM:
YUMURTA ile/ve/değil/||/<>/< DÜŞÜNCE
- TOHUMUN:
YİTMESİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/></< BİTMESİ/YEŞERMESİ
- TOKEN EKONOMİ SİSTEMİ/TOKEN ECONOMY SYSTEM[İng.] değil/yerine/= ÖDÜL BİRİKTİRME YÖNTEMİ
- TÖKEZLEME ile/ve/değil/||/<>/< SÜRÇME
- TOK/LUK/YEMEK (YEMEK) ile/ve/değil/yerine/||/></< AÇ/LIK
( Öldürür. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Öldürmez. )
( Açlığını gidermiş, doymuş, aç karşıtı. | Sık ve kalın dokunmuş (kumaş). | Kalın ve gür selen/sedâ. | Sevgi, sevecenlik, başarı, para, mal vb. şeyleri elde etmiş ve bunlara kavuşmuş olan.
İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/><
Yemek yemesi gereken, tok karşıtı. | Yiyecek bulamayan. | Gözü doymaz, haris. | Çok istekli, hevesli. | Karnı doymamış olarak. )
- TOKSİK[İng./Fr. TOXIC]["TOK SİK" değil!] değil/yerine/= ZEHİRLİ
- TOLERANS[Fr./İng. < TOLERANCE] değil/yerine/= HOŞGÖRÜ | YANITSIZLIK | KATLANIM | DAYANABİLİRLİK | ALIŞMA
( Hoşgörü. | İşlenmiş bir parçanın yapım ölçüsünde olabilecek özür payı. | Yüksek dozda verilen herhangi bir ilâca karşı gövdenin gösterdiği dayanma gücü. | Sürekli aynı dozun kullanılması sonucu bir ilâcın etkilerinin giderek azalması durumu. )
- TOMOGRAFİ/TOMOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= KESIT ÇEKİM
- TOMOTERAPİ/TOMOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= KESIT SAĞALTIM
- TON/TONE[İng.] değil/yerine/= TINI, TİTREM
- TON[Fr. < TONNE] ile TON[Fr.] değil/yerine/= TİTREM
( Bir metreküp hacminde ve + 4 °C'deki arı suyun ağırlığı. | Bin kilogramlık ağırlık birimi. İLE İnsan ya da çalgı sesinin yükseklik, alçaklık derecesi. | Konuşmada sesin duyguları belirtecek biçimde çıkması. | Bir rengin koyuluk ya da açıklık derecesi. | Ses titreşimlerinin yükselip alçalması, titrem. )
- TON[Fr. < TONNE] değil/yerine/= BENİZ | RENK | SES AĞIRLIĞI
- TONAL[İng.] değil/yerine/= TINIMSAL
- TONGA[argo] değil/yerine/= HİLE, DÜZEN, TUZAK
- TONİK/TONIC[İng.] değil/yerine/= GERGILİ | GÜÇLENDİRICİ
- TONİSITE/TONICITY[İng.] değil/yerine/= GERGİ
- TONLARCA ... değil YÜZLERCE/BİNLERCE ...
- TONMAYSTER değil/yerine/= SES UZMANI
- TONÜS/TONUS[İng.] değil/yerine/= KAS GERİNIMİ
- TOP ARABACILARI ile/değil/||/<> TOPÇU OCAĞI ile/değil/||/<> TOPÇULAR OCAĞI ile/değil/||/<> TOPHANE
( Hareketli topları kullanacak askerlerin yetiştirildiği askeri birlik. İLE/||/<> Osmanlı İmparatorluğu'nda Kapıkulu Ocakları'nın yaya kısmına mensup, top dökmek ve kullanmakla vazifeli askerlerin bağlı olduğu ocaktır. Sultan I. Murad devrinde yeniçeri ocağının teşkilinden hemen sonra, acemi ocağından alınan askerlerle ilk olarak topçu ocağı kuruldu. İstanbul'un fethinden sonra, Galata suru dışında Tophane denilen yerde topçu kışlaları ve sabit top dökümhânesi yapıldı. Zaman içinde, Belgrad, Budin, Temaşvar, İşkodra, Gülamber, Provişte gibi yerlerde ihtiyaca göre tophaneler kurulup top döktürüldü. Topçu ocağına sertopi adıyla da anılan topçu başı nezaret ederdi. Onun emrinde bulunan dökücü başı (serihtegân), dökümhâneden sorumluydu. Onun da maiyetinde; yardımcısı, tamirci, dökümcü, burgucu, yamacı, demirci, marangoz gibi zanaatkârlar bulunurdu. Tophanenin, hesap ve alım-satım işlerine tophane emini bakardı. İmalât ve ihtiyaçlarından da Tophane Nazırı mesuldü. Topları kullanmak ise, ağa bölükleriyle cemaat ortaları'nın vazifesiydi. Beş ağa bölüğü ve yetmiş cemaat ortası vardı. Her orta ya da bölükte bir çorbacı, bir odabaşı ve diğer küçük rütbeli subaylar bulunurdu. Ocak kethüdası, ocak çavuşu ve katibi de, bu ocağın büyük amirleriydi. Topçu ocağı, sarı-kırmızı bayrak taşırdı. Topların üretilmesi, muhafazası ve savaşlarda kullanılması işlerinden sorumlu tutulan birliğe topçu ocağı denilirdi Topçu ocağının Osmanlı ordu teşkilatı içinde yer alması II. Murad devrinde olmuştur. Topçu ocağı, kapıkulu ocaklarının yaya kapıkulu ocaklarının üçüncü kısmını oluşturan bir teşkilât olup, ocağın 16 ve 18. ortalarını teşkil ederdi. Topçu ocağına acemi ocağından asker alınır ve bunlara şagirt denilirdi. Topçu ocağı da yeniçeri ocağı gibi ağa bölükleri ve cemaat ortaları olarak iki kısımdan müteşekkildir. Ağa bölükleri beş tane ve cemaat ortaları yetmiş iki tane idi. Her orta ve bölükte bir çorbacı, bir odabaşı ve diğer küçük rütbeli kişiler bulunurdu. Topçu ocağı efradının kuruluşundan itibaren zamanla çoğaldığı ve buna bağlı olarak da mevâciblerinin arttığı görülür. Topçu ocağının kendine has sarı kırmızı renklerden oluşan bir bayrağı bulunmaktaydı. Kırmızı zemin üzerine beyaz sim ile işlenmiş bir top ve bunun ağız tarafında bulunan üç gülle resmi mevcuttu. Kenarları ise sarı işlemeleydi. Bu sebeble sefere giden topçulara hazineden yirmibeş zira kırmızı ve yirmi beş zira sarı bayraklık ‘dârayî' adı verilen bez verilmesi kanun idi. İLE/||/<> Osmanlı ordusunda Kapıkulu Ocaklarından biri. Top dökmek, top mermisi yapmak ve top atmak için oluşturulmuştur. İLE/||/<> Osmanlı Devleti'nde top dökülen ve topçu askerleri yetiştirilen yer. )
- TOP ile/değil ÇAKALOZ[Yun.]
( Gülle ya da şarapnel atan büyük, ateşli silah. İLE/DEĞİL Mermi olarak, çakıl taşı atan bir tür top. )
- TOP ile/değil/||/<> ÇAKALOZ ile/değil/||/<> DEHEN ile/değil/||/<> KRUP
( ... İLE/DEĞİL/||/<> Mermi yerine çakıl taşı atan bir tür top. İLE/DEĞİL/||/<> Osmanlı ordusunun kullandığı bir tür top. İLE/DEĞİL/||/<> 1888 tarihinden başlayarak Osmanlıda kullanılan bir top. )
- TOPARLAMAK ile/ve/değil TAMAMLAMAK
- TOPARLA(N)MAK ile/ve/değil/yerine/||/<> SİLKELE(N)MEK
- TOPAZ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= SARIYAKUT
( Alüminyum silikatı ve flüorinden oluşan, kahverengi ya da soluk sarı renkte değerli bir taş. )
- TOPİKAL/TOPICAL[İng.] değil/yerine/= YÜZEYSEL
- TOPLAM ile/ve/değil AŞILMIŞ BİRLİK
- TOPLAM ile/ve/değil TOPTAN
- TOPLAMA BİSİKLET ile/ve/<>/değil/yerine MARKALI BİSİKLET
- TOPLAMA ile/ve/değil/yerine TEVHİD
( Maneviyatta bulunduğumuz yeri beğenmek ölümdür. Tevhid ise ölümsüzdür, ebedidir. )
- TOPLAMAK ile/değil TOPARLAMAK
- TOPLANTI ile/değil/yerine GÖRÜŞME
- TOPLARSAK değil TOPARLARSAK
- TOPLU "TAŞIM" değil TOPLU TAŞIMA
- TOPLU "TAŞIM" değil TOPLU TAŞIMA (ARACI/ARAÇLARI)
- TOPLUM ARACI değil TOPLU ULAŞIM ARACI
- TOPLUM/SAL/LIK ile/ve/değil/||/<>/< YAŞAM ORTAKLIĞI/SİMBİOSİS
- TOPLUMU DEĞİŞTİRME OLANAĞI/"GÜCÜ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KENDİNİ DEĞİŞTİRME OLANAĞI
- TOPLUMU:
"DÜZENLEME" ile/ve/değil/yerine DAVET
- TOPLUMUN:
"ANLAMAMASI" değil İTİBAR ETMEMESİ
- TOPOGRAFİ/TOPOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= BÖLGESEL ANATOMİ ÇİZGELEMESİ
- TOPRAĞIN ALTINDA ile/değil/yerine/olacağına/>< DAĞIN ARDINDA (OLSUN)
- TORAKS/THORAX[İng.] değil/yerine/= GÖĞÜS BOŞLUĞU, GÖĞÜS KAFESİ/KÜSRİ(KABURGA KEMİKLERİ)[dvnlgttrk]
- TORBA GEREKSİNİMİ değil FİLE/SEPET (KULLANMAK)[NAYLON değil/yerine!]
- TORBA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KESE KÂĞIDI
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< İçine bazı nesneler konulmak için kâğıttan yapılmış kese biçiminde torba. )
- TÖRE ile/değil GELENEK
( Tarihsel deneyim. İLE/DEĞİL Toplumsal deneyim. )
- TÖRE ile/ve/<>/değil/yerine TÜZE/YASA
- TORELE değil TOLERE[İng. < TOLERENCE]
- TORK/TORQUE[İng.] değil/yerine/= DÖNDÜRME MOMENTİ
- TORNA değil/yerine/= YONTAR
- TORPİL ile/değil/yerine ARACILIK
- TORPİL ile/ve/değil/yerine HAKKINI TESLİM ETMEK
( [not] "PULL/INFLUENCE" vs./and/but TO GIVE (HIS/HER/ITS) DUE
TO GIVE (HIS/HER/ITS) DUE instead of "PULL/INFLUENCE" )
- TÖRPÜLE(N)MEK ile/ve/değil/yerine/||/>< DENGELE(N)MEK
- TORSİYON/TORSION[İng.] değil/yerine/= BURULUM
- TORTİKOLİS/TORTICOLLİS[İng.] değil/yerine/= EĞRİ BOYUN
- TORTİYOZ/TORTUOUS[İng.] değil/yerine/= KIVRIMLI
- TORTİYOZİTE/TORTUOSITY[İng.] değil/yerine/= KIVRIMLILIK
- TOTAL" (OLARAK) değil TOPTAN/TOPLAM/TAM (OLARAK)
- TOTAL SITUS INVERSUS, SITUS INVERSUS TOTALIS[İng.] değil/yerine/= TAM TERS KONUM
- TOTOLOJİ ile/değil/yerine/>< BÜTÜNSEL
- TÖVBE ile/ve/değil/yerine/||/<> FARKINDALIK
- TÖVBE ile/ve/değil/=/||/<>/< ÖZELEŞTİRİ
( Değişmek. İLE/VE/DEĞİL/=/||/<>/< Değişmeye çalışmak. )
- TÖVBE ile/ve/değil/yerine TÖVBEDEN, TÖVBE
- TOZ ile/değil REGOLİT
( ... İLE/DEĞİL Meteorit çarpmasından kalan toz katmanı. )
- TOZLANMA ile/değil/||/<> TUZLANMA
- TPM/TEMPORARY PACEMAKER[İng.] değil/yerine/= GEÇİCİ KALP PİLİ
- TPN/TOTAL PARENTERAL NÜTRİSYON TOTAL PARENTERAL NUTRITION[İng.] değil/yerine/= TÜMÜYLE DAMARDAN BESLENME
- TRABEKÜLASYON/TRABECULATION[İng.] değil/yerine/= BÖLMELENİM
- TIRABZAN[Fars. < DARBEZİN] değil/yerine/= MERDİVEN KORKULUĞU
- TRACEABILITY[İng.] değil/yerine/= İZLENEBİLİRLİK
- ANANE/TRADİSYON değil/yerine/= GELENEK
- TRAFİK değil/yerine/= YOLAKIŞ
- TRAFİKTE:
"SİNİRLİ OLMAK" değil/yerine SORUMLU OLMAK
( Facebook, KENDİNE GEL!!! sayfasına katılın, uyarın!
Kişi, kurum ve kuruluşların, "yaptığı" fakat yapmayabilecekleri yanlış(lık)ları göstererek anlatmak üzere kurulmuş bir uyarı sayfasıdır!
Sen de uyar! )
- TRAFO[Alm.] değil/yerine/= DÖNÜŞTÜRÜCÜ
( Dönüştürücü. | Yüksek gerilim hattından aldığı elektriği kentin ağında kullanılabilecek seviyeye düşüren dönüştürücünün bulunduğu yer. )
- TRAIT[İng.] değil/yerine/= ÖZNEL YAPI
- TRAJEDİ ve KÖTÜMSERLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> GÜLDÜRÜ ve İYİMSERLİK
- TRAJEDİ ile/değil/yerine/>< KOMEDİ
( Yaşama, yakından baktığımızda. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yaşama, uzaktan baktığımızda. )
( "Hissedenler" için. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Düşünenler için. )
- TRAKE[Fr. < TRACHEE] değil/yerine/= SOLUK BORUSU
( Soluk borusu. | Eklembacaklılarda bulunan özel solunum kanalları. )
- TRAKEİT/ŞEZEN[Ar.] değil/yerine/= SOLUK BORUSU YANGISI/İLTİHABI
( TRAKEİT )
- TRAKSİYON/TRACTION[İng.] değil/yerine/= ÇEKME, ÇEKİLME, ÇEKME GÜCÜ
- TRAKSİYON değil/yerine/= KALDIRGAÇ
- TRAKT/TRACT[İng.] değil/yerine/= YOL
- TRAKTÖR[Fr. < TRACTEUR] değil/yerine/= ÇEKERSÜRER
( Arkasına römork takılabilen, çift sürmek, yük taşımak vb. işlerde kullanılan motorlu iş makinesi. )
- TRAKTÖR değil/yerine/= SÜRÇEKER
- TRAKUNYA[Yun.] değil/yerine/= ÇARPAN BALIĞI
- TRAMPLEN[Fr. < TRAMPLIN] değil/yerine/= SIÇRAMA TAHTASI
( Yüzme sporunda, suya yüksekten atlamada kullanılan bir ucu sabit, öteki ucu esneyen sıçrama tahtası. | Kayakta, atlamayı yapan sporcuya gerekli hızı sağlayan, özel olarak düzenlenmiş eğik alan. )
- TRAMVA/YA değil TRAVMA/YA
- TRAMVAY'DA, METRO'DA:
BİNMEYE ÇALIŞMAK değil/yerine İNENENLERE ÖNCELİK TANIYIP DAHA SONRA RAHATÇA BİNMEK
- TRAMVAY'DA, METRO'DA:
BİNMEYE ÇALIŞMAK değil/>< İNENENLERE ÖNCELİK TANIYIP DAHA SONRA RAHATÇA BİNMEK
( Yanlışı. >< Doğrusu. )
- TRANKİLİZAN/TRANQUİLİZER[İng.] değil/yerine/= YATIŞTIRICI
- TRANS/TRANCE[İng.] değil/yerine/= KENDİNDEN GEÇME
- TRANSACTION[İng.] değil/yerine/= İŞLEM
- TRANSANDANTAL/İST değil/yerine/= DENEYÜSTÜ/CÜ / AŞKIN/CI
- TRANSDÜKSİYON/TRANSDUCTION[İng.] değil/yerine/= İLETİ
- TRANSDÜSER/TRANSDUCER[İng.] değil/yerine/= ÇEVİRGEÇ
- TRANSEKSİYON/TRANSECTION[İng.] değil/yerine/= ENİNE KESİ
- TRANSFER[İng., Fr.] değil/yerine/= AKTARIM, AKTARMA
- TRANSFER[İng.] değil/yerine/= AKTARMA
- TRANSFERANS/TRANSFERENCE[İng.] değil/yerine/= AKTARIM
- TRANSFORMASYON/TRANSFORMATION[İng.] değil/yerine/= YAPISAL DEĞİŞİM | DÖNÜŞÜM
- TRANSFORMASYON[Fr./İng.] değil/yerine/= DÖNÜŞÜM
- TRANSFORMASYON değil/yerine/= DÖNÜŞÜM
- TRANSFORMATÖR[Fr./İng.] değil/yerine/= DÖNÜŞTÜRÜCÜ
- TRANSFORMATÖR değil/yerine/= DÖNÜŞTÜRÜCÜ
- TRANSFORMİZM[Fr./İng.] değil/yerine/= DÖNÜŞÜMCÜLÜK
- TRANSFORMİZM değil/yerine/= DÖNÜŞÜMCÜLÜK
- TRANSFÜZYON/TRANSFUSION[İng.] değil/yerine/= KAN AKTARIMI
- TRANSFÜZYON değil/yerine/= KAN AKTARIMI
- TRANSGENİK/TRANSGENIC[İng.] değil/yerine/= GEN AKTARIMLI
- TRANSİLVANYA HALISI değil TÜRK HALISI
( Kara Kilise, Braşov - Romanya )
- TRANSİSTÖR[Fr./İng.] değil/yerine/= İLETEÇ/GEÇİRGEÇ
( Germanyum ya da silisyum öğelerinin yarı iletkenlik özelliklerinden yararlanılarak üretilen, elektronik tüplerin elektrik titreşimlerini genişletmekte kullanılan, sağlam yapılı ve uzun ömürlü araç. )
- TRANSIT[İng.] değil/yerine/= DOĞRUDAN GEÇİŞ
- TRANSİT[Fr./İng.] değil/yerine/= DURMADAN GEÇMEK | GEÇİCİ
( Bir yerden dinlenmeden, beklemeden, durmadan geçmek. | Geçici. | Malların bir ülkenin topraklarından gümrüksüz geçmesi. )
- TRANSİT değil/yerine/= DURMAZLI
- TRANSİZYON/TRANSITION[İng.] değil/yerine/= GEÇİŞ, DEĞİŞME
- TRANSİZYONEL/TRANSITIONAL[İng.] değil/yerine/= DEĞİŞİCİ | GEÇİCİ
- TRANSKRİPSİYON[Fr./İng. < TRANSCRIPTION] değil/yerine/= ÇEVİRİYAZI
- TRANSKRIPSİYON/TRANSCRIPTION[İng.] değil/yerine/= KOPYALAMA
- TRANSKRİPSİYON değil/yerine/= ÇEVİRİYAZI
- TRANSKÜTAN/TRANSCUTANEOUS[İng.] değil/yerine/= DERİDEN
- TRANSKÜTANÖZ/TRANSCUTANEOUS[İng.] değil/yerine/= DERİ GEÇİŞLİ
- TRANSLİTERASYON[Fr./İng. < TRANSLITERATION] değil/yerine/= HARF ÇEVİRİSİ
( Yabancı yazıların, okunuşları dikkate alınmadan harf harf aktarılması. )
- TRANSLOKASYON/TRANSLOCATION[İng.] değil/yerine/= YER DEĞİŞİM
- TRANSLÜMINAL/TRANSLUMINAL[İng.] değil/yerine/= İÇ BOŞLUKTAN
- TRANSLÜMINASYON/TRANSİLLUMINATION[İng.] değil/yerine/= IŞIK GEÇİRİM
- TRANSLÜSEN/TRANSLUCENT[İng.] değil/yerine/= YARI SAYDAM
- TRANSMEMBRAN/TRANSMEMBRANE[İng.] değil/yerine/= ZARDAN
- TRANSMİSYON/TRANSMISSION[İng.] değil/yerine/= AŞIRTIM | GENETİK AKTARIM | İLETIM
- TRANSMİTER/TRANSMİTTER[İng.] değil/yerine/= UYARI AKTARICI
- TRANSMÜRAL/TRANSMURAL[İng.] değil/yerine/= DUVAR TUTAN | DUVARDAN
- TRANSÖZOFAGEAL/TRANSESOPHAGEAL[İng.] değil/yerine/= YEMEK BORUSUNDAN
- TRANSPARAN[İng. < TRANSPARENT] değil/yerine/= İÇ GÖSTERİR
- TRANSPARAN/TRANSPARENT[İng.] değil/yerine/= SAYDAM
- TRANSPARENCY/TRANSPARENCY[İng.] değil/yerine/= SAYDAMLIK
- TRANSPERSONAL değil/yerine BEN-ÖTESİ
itibariyle 19.063 başlık/FaRk ile birlikte,
19.063 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(70/78)