Bugün[09 Temmuz 2025]
itibariyle 19.063 başlık/FaRk ile birlikte,
19.063 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.

(49/78)


- MÜSTEVÎ[Ar.] değil/yerine/= DÜZLEM


- MÜSTEVLÎ[Ar. < VELY] değil/yerine/= SALGIN

( İstilâ eden, ele geçiren, idaresi altına alan. | Yayılan, her tarafı kaplayan. | Salgın. )


- MÜSTEZÂD[Ar. < ZİYÂDE] değil/yerine/= ARTMIŞ/ÇOĞALMIŞ

( Çoğalması istenilen, artmış. | Her dizesine bir küçük dize eklenmiş, Divan Edebiyatı şiir türü. [Bahr-i hecez vezinlerinden "mef'ûlü mefâîlü mefâîlü faûlün" vezninde söylenmiş dizelere "mef'ûlü faûlün" parçalarına denk birer parça katarak oluşturulan şiir.] )


- MÜSVEDDE[Ar. < SEVED] değil/yerine/= YAZI TASLAĞI / KARALAMA


- MÜSVEDDE değil/yerine/= KARALAMA/TASLAK YAZI


- MUTA NİKÂHI ile/değil NİKÂH-I MUVAKKAT ile/değil HÜLLE

( Hz. Muhammed, savaş zamanı için geçerli kılmıştır. [Hz. Ömer, tamamen kaldırmıştır.] DEĞİL Belirli bir süre için yapılan nikâh. [Caiz değildir.] İLE Yurttaşlar Yasası'nın kabulünden önce, kocasından üç kez boşanan kadının, yine eski kocasıyla evlenebilmesi için yabancı bir erkeğe, bir günlüğüne nikâh edilmesi. )

( "MİSYAR: Seyahat süresince geçerli olan nikah.

MİSFAR: İş gezisi(sefer) süresince geçerli olan nikah.

MİSYAF: Tatil süresince geçerli olan nikah." )


- MÜTA[Ar.] değil/yerine/= GEÇİCİ KAZANÇ


- MUTAASSIP(/B)[Ar.] değil/yerine/= BAĞNAZ/AŞIRI TUTUCU


- MUTAJENİK/MUTAGENIC[İng.] değil/yerine/= GEN DEĞİŞTİRICİ


- MUTAJENİTE/MUTAGENICITY[İng.] değil/yerine/= GEN DEĞİŞTİRICİLİK


- MÜTALAA ETMEK değil/yerine/= İRDELEMEK


- MUTALLAKA[Ar.] değil/yerine/= DUL (KADIN)

( Boşanarak dul kalmış kadın. )


- MUTANT[İng.] değil/yerine/= DEĞİŞMİŞ GEN


- MÜTAREKE[Ar.] değil/yerine/= ATEŞKES / BIRAKIŞMA


- MUTASARRIF değil/yerine/= KULLANIMCI


- MUTASAVVIF:
(")ZINDIK(") değil (O'NU "SAKLAYAN") "SANDIK"


- MUTAT[Ar.] değil/yerine/= ALIŞILMIŞ/ALIŞILAN


- MUTATABBİB değil/yerine TABİB

( Hekimlik taslayan. DEĞİL/YERİNE Hekim. )


- MUTÂVAAT[Ar. < TAV] değil/yerine/= BOYUN EĞME

( Baş/boyun eğme, itâat etme. | [dilb.] Dönüşlü. )


- MÜTAYİT değil MÜTEAHHİT


- MÜTEADDİ değil/yerine/= GEÇİŞLİ


- MÜTEADDİT[Ar.] değil/yerine/= ÇOK, BİRÇOK


- MÜTEAHHİT değil/yerine/= ÜSTENCİ


- MÜTEÂKIB[< AKAB] değil/yerine/= BİRBİRİ ARDINDAN GELEN (SIRA İLE) | ARDINDAN GELEN, ARKASI SIRA BELİREN


- MÜTEÂL[Ar. < ULÜVV] değil/yerine/= YÜKSEK, YÜCE

( Allah'ın sıfatlarından. )


- MÜTEALİYE[Ar.]/TRANSANDANTALİZM[İng..] değil/yerine/= DENEY ÜSTÜCÜLÜK/AŞKINCILIK


- MÜTEALLİK[Ar.] değil/yerine/= İLİŞKİN, İLGİLİ


- MÜTEBAHHİR[Ar.] değil/yerine/= GENİŞ/DERİN BİLGİSİ OLAN


- MUTEBER değil/yerine/= SAYGIN


- MÜTEBESSİM[< BESM] değil/yerine/= GÜLÜMSEYEN/GÜLEÇ :)


- [ne yazık ki]
!MÜTECÂVİZ[Ar.] değil/yerine/= SALDIRGAN/SALDIRICI/SATAŞKAN


- MÜTECESSİS[Ar.] değil/yerine/= MERAKLI


- MÜTEDAİR, DAİR değil/yerine/= -E İLİŞKİN (- İLE İLGİLİ / – ÜZERİNE)


- MÜTEDAVİL[Ar.] değil/yerine/= ÇEVRİMDE/Kİ, YÜRÜRLÜKTE, DOLAŞIMDAKİ


- MÜTEDEYYİN[Ar.]/RELIGIOUS[İng.] değil/yerine/= DİNDAR/KÖNECİL

( ILIMLI (İNSAN) | DİNDAR. | DİN İLE GÖREVLİ. | BORÇLU OLAN )


- MUTEDİL RÜZGÂR[Ar.] değil/yerine/= ILIMLI YEL


- MUTEDİL[Ar.] değil/yerine/= DENGELİ | ILIMAN


- MUTEDİL[Ar.] değil/yerine/= ILIMAN/ILIMLI


- MÜTEESİR değil/yerine/= ETKİLENMİŞ


- MÜTEESSİF[Ar.] değil/yerine/= ÜZÜLEN, ACIYAN


- MÜTEESSİR[< ESR < ESÂRET] değil/yerine/= HÜZÜNLÜ, KEDERLİ, ÜZÜNTÜLÜ | BİRİNİN ACISIYLA ACILANAN | DUYGULANMIŞ


- MÜTEESSİR OLMAK değil/yerine/= ETKİLENMEK


- MÜTEFEKKİR[Ar.] değil/yerine/= DÜŞÜNÜR


- MÜTEFELSİF[< FELSEFE] değil/yerine/= FELSEFE YAPAN, FİLOZOFLAŞMA


- MÜTEFENNİN[Ar. < FENN] değil/yerine/= TEKNİK BİLGİ SAHİBİ, FEN BİLGİNİ


- MÜTEFERRİK[Ar.] değil/yerine/= AYRILMIŞ, DAĞINIK


- MÜTEHAMMİL[Ar.] değil/yerine/= DAYANIKLI, GÖTÜRÜMLÜ


- MÜTEHARRİK[Ar.] değil/yerine/= DEVİNGEN | İŞLEYEN/ÇALIŞAN


- MÜTEHASSIS/LIK[Ar.] değil/yerine/= UZMAN/LIK


- MÜTEKABİL[Ar.] değil/yerine/= KARŞILIKLI


- MÜTEKABİLİYET değil/yerine/= KARŞILIKLILIK


- MÜTEKAİT[Ar.]/ÇERAĞ[Fars.] değil/yerine/= EMEKLİ


- MÜTEKÂMİL[Ar.] değil/yerine/= OLGUNLAŞMIŞ


- MÜTEKARİP[Ar.] değil/yerine/= YAKINSAK

( Tek bir noktaya doğru yönelen ışınlar, çizgiler. )


- MÜTEKÂSİF[Ar.] değil/yerine/= YOĞUNLAŞMIŞ, KOYULAŞMIŞ, DERİŞİK


- MUTEKİT/MÜMİN[Ar.] değil/yerine/= DİNDAR


- MÜTEMERRİD değil/yerine/= DİRENGEN


- MÜTEMMİM CÜZ[Arç] değil/yerine/= TAMAMLAYICI PARÇA


- MÜTEMMİM[Ar.] değil/yerine/= TÜMLEÇ

( COMPLEMENT )

( Tamamlayan, bütünleyen, bitiren. | [mat.] Bütünler. | Tümleç. )


- MUTENA[Ar.]/MÜMTAZ[Ar.]/GÜZİDE[Fars.]/ELİT[Fr./İng. < ELITE] değil/yerine/= ÖZENİLMİŞ | SEÇİLMİŞ, SEÇKİN, BEĞENİLMİŞ, ÖNEMLİ | AYRI/ÜSTÜN


- MÜTENAVİP[Ar.]/ALTERNATİF[İng.] değil/yerine/= SEÇENEK, ALMAŞIK


- MÜTENEVVİ[Ar.] değil/yerine/= TÜRLÜ, ÇEŞİTLİ


- MÜTERÂDİF[< RİDF]/SİNONİM[İng.] değil/yerine/= EŞANLAMLI

( TERÂDÜF EDEN, BİRBİRİNİN ARDI SIRA GİDEN | YAZILIŞI AYRI, ANLAMI BİR OLAN, ANLAMDAŞ [İng., Fr. SYNONYME] )


- MÜTERCİM[Ar.] değil/yerine/= ÇEVİRMEN


- MÜTERCİM/TERCÜMAN değil/yerine/= ÇEVİRMEN/DİLMAÇ


- MÜTEREDDİT[Ar.] değil/yerine/= İKİRCİKLİ


- MÜTEŞABİH ile/ve/değil/||/<> MESEL


- MÜTEŞEBBİH:
"BENZER" ile/ve/değil/||/<>/< ŞÜPHE


- MÜTEŞEBBİS[Ar.] değil/yerine/= GİRİŞİMCİ


- MÜTEŞEBBİS[Ar.] değil/yerine/= GİRİŞKEN/GİRİŞİMCİ


- MÜTEŞEKKİR değil/yerine/= ÖVÜŞKÜLÜ


- MÜTEVALİ[Ar.] değil/yerine/= ARDIŞIK


- MÜTEVASSIL değil/yerine/= VÂSIL OLAN, KAVUŞAN | MÜNÂSEBET VE YAKINLIK KURAN


- MÜTEVÂZI değil/yerine/= ALÇAKGÖNÜLLÜ/GÖNLÜ YERDE/KOTKU


- MÜTEVÂZILIK değil TEVÂZÛ


- MÜTEVEFFÂ ile/değil/yerine MERHUM


- MÜTEVEFFÂ değil/yerine/= ÖLEN


- MÜTEVELLİ HEYETİ değil/yerine/= SORUMLU KURUL/GÖZETME KURULU


- MÜTEVELLİ değil/yerine/= TURGUEGE


- MÜTEZAYİT[Ar.] değil/yerine/= ARTAN/ÇOĞALAN


- MUTFAK değil/yerine/= PİŞİRGİ


- MÜTHİŞ değil/yerine/= YILGILI


- MUTILASYON/MUTILATION[İng.] değil/yerine/= SAKATLAMA


- MUTİZM/MUTISM[İng.] değil/yerine/= KONUŞMAZLIK


- BAĞIŞIKLIK:
MUTLAK ile/değil/yerine/<>/>< SINIRLI


- MUTLAK DEĞERLİ ile/değil/yerine DEĞERLİ


- MUTLAK KABUL ETMEK ile/değil/yerine ÖNEMSEMEK


- MUTLAK (KAVRAMLAR) ile/ve/değil EYTİŞİMSEL/DİYALEKTİK (KAVRAMLAR)


- MUTLAK (KAVRAMLAR) ile/ve/değil EYTİŞİMSEL/DİYALEKTİK (KAVRAMLAR)

( Birbirinden ayrılamayan kavramların didişmesi. )

( [not] ABSOLUTE (CONCEPTS) vs./and/but DIALECTIC (CONCEPTS) )


- MUTLAK MUVAZAA değil/yerine/= SALT DANIŞIK


- MUTLAK ile/ve/değil ALIŞKANLIK


- MUTLAK ile/ve/değil/yerine DÜŞÜNME BİÇİMİ


- MUTLAK ile/ve/değil GÜVENİLİR


- MUTLAK ile/ve/değil/yerine ITLAK


- MUTLAK ile/değil/yerine MUTFAK

( İdeoloji. İLE/DEĞİL/YERİNE Felsefe. )


- MUTLAK[Ar.] değil/yerine/= SALT/SALTIK


- MUTLAK ile/değil/yerine UZLAŞILMIŞ


- MUTLAKA ... OLABILIR değil MUTLAKA OLUR ya da [sadece] OLABİLİR


- MUTLAKA ile/değil ELBETTE


- MUTLAKA ile/ve/değil/yerine/||/<> KUŞKUSUZ


- MUTLAK/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YETKİN/LİK

( Bir şeyin mutlak olması, yetkin olduğu anlamına gelmez. )


- MUTLU OLMAK:
"HERŞEYİN YOLUNDA OLMASIYLA" değil SORUNLARI, GÖRMEMEZLİKTEN GELEREK


- MUTLU OLMAK İÇİN GEREKEN "BENCİLLİK":
"SADECE KENDİNİ DÜŞÜNMEK" değil/yerine ÖNCELİKLE KENDİNİ DÜŞÜNEBİLMEK


- MUTLULUĞU ANIMSAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MUTLULUK

( [Çoğunluk için ne yazık ki] Yaşamın küçük bölümünde yaşanılan mutluluktan geriye kalan büyük bölümü. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yaşamın çok küçük bir bölümünde yaşanılan. )


- MUTLULUK ARAYIŞI değil/yerine MUTLULUK

( Mutluluğa engel olan şey, mutluluk arayışıdır. )

( Mutluluk, kelebek gibidir. Biz yakalamaya çalıştıkça, o kaçar. Ne zaman ki, dikkatimizi başka şeylere veririz, ancak o zaman gelip omzumuza konar. )

( [not] SEEKING HAPPINESS but HAPPINESS
HAPPINESS instead of SEEKING HAPPINESS )


- MUTLULUK:
DAHA ÇOK OLANI ARAMAK değil/yerine/>< DAHA AZ OLANIN, TADINI ÇIKARMAK


- MUTLULUK "DUYGUSU" değil MUTLULUK


- MUTLULUK:
"EN"/DAHA FAZLA ile/ve/değil/yerine/||/<>/&gt;&lt;/< EN/DAHA AZDAN ZEVK ALMA/ALABİLME


- MUTLULUK:
FİYATI OLANLARLA değil/yerine DEĞERİ OLANLARLA


- MUTLULUK:
GERÇEKLİK ile/ve/değil/yerine/-/||/<> BEKLENTİSİZLİK


- MUTLULUK:
İSTASYON ile/değil/yerine/>< YOLCULUK


- MUTLULUK:
KİŞİDE/MALDA/MAKAMDA değil/yerine AMAÇTA


- MUTLULUK:
SAHİP OLDUKLARIMIZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NE KADAR AZ ŞEYE GEREKSİNIM DUYDUĞUMUZ


- MUTLULUK, ...:
"YAŞAM TARZIMIZDA" değil YAŞAMA BAKIŞ TARZIMIZDA


- MUTLULUK ile/ve/değil AVUNMAK


- MUTLULUK ile/değil/yerine/>< HAZ

( Keyif (haz), şeylere bağımlıdır, mutluluk ise değil. )

( Mutlu olmak için şeylere gereksinimimiz olduğuna inandığımız sürece, onların yokluğunun bizi perişan edeceğine de inanırız. )

( Gövdenin ve zihnin doğru hali ve doğru kullanımı alabildiğine haz vericidir. Yanlış olan, haz arayışı içinde olmaktır. )

( Mutlu olmadığınızdan, mutluluğu hazda ararsınız; haz acı getirir, bunun için de ona dünyevi dersiniz; o zaman başka türlü bir hazzı, acısız bir hazzı özlersiniz, ona da ilâhi/tanrısal dersiniz. )

( Mutluluk, dünyasal ve dünyasal olmayan, içte ve dışta gerçekleşen her şeydir. )

( Mutlu olmak için kendinizi (özünüzü) bilmek dışında hiçbir şeye gereksiniminiz olmadığını bilmek bilgeliktir. )

( Haz, acının geçici olarak ertelenişidir. )

( Pleasure depends on things, happiness does not. )

( Hazların büyüsüne kapıldığımız oranda/sürece, mutluluktan da uzaklaşmış oluruz. )

( As long as we believe that we need things to make us happy, we shall also believe that in their absence we must be miserable.
The right state and use of the body and the mind are intensely pleasant. It is the search for pleasure that is wrong.
Because you are not happy you seek happiness in pleasure; pleasure brings in pain and therefore you call it worldly; you then long for some other pleasure, without pain, which you call divine.
Happiness is both worldly and unworldly, within and beyond all that happens.
To know that you need nothing to be happy, except self-knowledge, is wisdom.
Pleasure is but a respite from pain. )

( HAPPINESS vs. PLEASURE )


- MUTLULUK ile/ve/değil HUZUR

( Kişi/insan her zaman için mutluluktur fakat asla mutluluk sahibi değildir. )

( Her şeyden çok iç huzuruna gereksiniminiz var -ki bu iç ve dış arasındaki uyumu gerektirir. )

( Huzurlu olmadıkça gerçeği göremezsiniz. )

( Eğer huzur istiyorsanız o yolda çaba göstermelisiniz. )

( İçindeki huzur kişinin felâketlere daha çabuk karşı gelmesini sağlar. )

( Huzuru olan kişi özgür olur ve özgür olan kişi de başkalarını özgürlüğe ulaştırır. )

( Omurgayı hiçbir eylem rahatsız etmediğinde, huzursuz zihin yavaş yavaş rahatlar. )

( Sadece aslî olanda sükûn ve huzur vardır. )

( Ne tür bir huzur? İstediğinize sahip olmanın huzuru mu, yoksa sahip olmadığınızı istememenin huzuru mu? )

( EUDAIMONIA ile/ve/değil ... )

( Takmadığın kadar. İLE/VE/DEĞİL Boşverdiğin kadar. )

( One is always bliss, but never blissful.
You cannot see the true unless you are at peace.
If you want peace you must strive for it.
What kind of peace is it? The peace of having what you want, or not wanting what you do not have? )

( [not] HAPPINESS, BLISS vs./and/but PEACE )


- MUTLULUK ile/ve/değil/||/<>/< TATMİN OLMA


- MUTSUZLUK ya da KAYGILILIK ile/değil/yerine/>< HUZURLULUK

( Geçmişte. YA DA Gelecekte. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Şu anda ve burada/kilerle. )


- MUTSUZLUK MERKEZLERİ ile/ve/değil/yerine/>< MUTLULUK MERKEZLERİ

( 7. SAADET[SÜREKLİ MUTLULUK] MERKEZİ
------------------
6. YÜKSEK BİLİNÇ
5. KOŞULSUZ SEVGİ (BOLLUK)
4. SEVGİ
[mutluluk merkezleri]
ile/ve/değil/yerine/><
[mutsuzluk merkezleri]
3. GÜÇ
2. DUYGU
1. GÜVENLİK [en alt] )

( YÜKSEK BİLİNÇ KILAVUZU )


- MUTSUZLUK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< ÇOCUKLUĞUNU KAYBETMİŞ OLMAK


- MUTSUZLUK değil/yerine/></> DEĞERİNİ AZALTMAK

( Bir şeyin/kişinin, bize verdiği mutsuzluktan kurtulmak istiyorsak, ona verdiğimiz "değeri/itibarı" azaltmamız gerekiyor. )


- MUTSUZLUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> MUTLULUK

( Sahip olduklarımızı unuttuğumuzdan dolayı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Sahip ol(a)madıklarımıza ulaşmak için. )

( En mutsuz kişi, geçmiş ve/ya da geleceğe (fazla) odaklı olandır. )


- [ne yazık ki]
MUTSUZLUK:
"SAHİP OLAMADIKLARIMIZA ULAŞAMADIĞIMIZDAN DOLAYI" değil SAHİP OLDUKLARIMIZI UNUTMAKTAN DOLAYI


- MUTTALİ'[< TULÛ] değil/yerine/= ÖĞRENMİŞ, HABER ALMIŞ, BİLGİLİ, HABERDAR


- MUTTALİ[Ar.] değil/yerine/= ÖĞRENMİŞ

( Öğrenmiş, haber almış, bilgi edinmiş. )


- MUTTASIF[Ar.]/VASIFLI değil/yerine/= NİTELENMİŞ/NİCELİKLİ


- MUVAFAKAT değil/yerine/= ONAMA/ONAYLAMA


- MUVÂFIK[< VEFK] ile/ve/değil/||/<> MUTÂBIK[< TIBK]

( Uygun, yerinde. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Birbirine uyan, uygun. )


- MUVAZAA değil/yerine/= DANIŞIK


- MUVAZAA[Ar.] değil/yerine/= DANIŞIK/LIK


- MUVAZAT[Ar.]/PARALELLİK değil/yerine/= KOŞUTLUK


- MUVAZENE ETMEK değil/yerine/= DENGELEMEK


- MUVAZENE[Ar.] değil/yerine/= DENGE


- MUVAZİ[Ar.]/PARALEL[Fr. < Lat. < Yun.] değil/yerine/= KOŞUT

( ... DEĞİL/YERİNE/= Koşut. | Yeryuvarı üzerinde çizildiği varsayılan, ekvatora koşut çemberlerden her biri. | Bir dönel yüzeyin, eksene dik bir düzlemle kesiti. )


- MUVAZZAF[Ar.] değil/yerine/= GÖREVLİ

( Bir görev ve hizmetle yükümlü olan kişi. | Silahlı Kuvvetler'de çalışan, meslekten subay ve astsubaylarla, askerlik hizmetini yapan erler. )


- MUVAZZAF değil/yerine/= GÖREVLİ


- MÜVECCİBE[Ar.] değil/yerine/= TALKIM

( Ana sapın bir çiçekle sonuçlandığı, büyümeyi yan sapların sürdürdüğü bir tür uzama biçimi. )


- MÜVEKKİL değil/yerine/= YETKİVEREN


- MUZ ÇORAP değil MUS ÇORAP


- MUZ ile/değil PLANTANO/PLAINTAIN

( ... İLE/DEĞİL Ekvador'da, Kolombiya'da ve bazı Güney Amerika ülkesinde, acı olmasından dolayı ancak kızartılarak yenilebilen, kırmızı renkli muz. )


- MUZAFFER değil/yerine/= UTKAN/UTKULU


- MUZAHİR[Ar.] değil/yerine/= DESTEKLEYEN, YARDIM EDEN


- MÜZAKERE[Ar.] (ETMEK) değil/yerine/= GÖRÜŞLEŞME/K


- MÜZÂYEDE[Ar. < ZİYÂDE] değil/yerine/= ARTIRMA


- MUZDARİP değil/yerine/= İÇVURUK/ÇEKENLİ


- MÜZE:
"KORUMA/SERGİLEME YERİ" ile/değil/||/<>/< ESİNLENDİRME YERİ/ARACI


- MÜZE değil/yerine/= SERGİLİK


- MÜZEVİR/MUZEVVİR[Ar.] değil/yerine/= ARABOZAN

( İki kişinin arasındaki dostluğu ya da geçimi bozan "kişi". )


- MÜZİK KONSERİ değil KONSER[Fr., İng. < CONCERT]/DİNLETİ


- MÜZİK ZİYAFETİ değil/yerine/= EZGİLER TOYU


- MÜZİK ile/ve/değil İLÂHÎ


- MÜZİK değil/yerine/= KÜY, KÜĞ, ÇIĞGA


- MÜZİKOLOJİ/MÜZİKOLOG değil/yerine/= MÜZİKBİLİM/Cİ


- MÜZİK'TE:
"ÖZGÜN/LÜK" değil BİZE ÖZGÜ/LÜK


- MUZİP değil/yerine/= TAKILGAN


- MÜZİSYEN değil/yerine/= KÜYCÜ, KÜĞCÜ


- MUZLİM[Ar.] değil/yerine/= KARANLIK | GİZLİ/BELİRSİZ


- MÜZMİN[Ar.]/CHRONIC[İng.]/KRONİK[Fr.] değil/yerine/= SÜREĞEN/SÜREGEN

( Ne kadar süreceği belirli olmaksızın sürüp giden. | Uzun zamandan beri süren. | Uzun zamandan beri süren, uzun süreli olan (hastalık). )


- MUZUR değil MUZIR


- MW/MICROWAVE[İng.] değil/yerine/= MİKRODALGA


- MYS/MODEL MANAGEMENT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= MODEL YÖNETİM DÜZENİ


- NA/NOMINA ANATOMICA[İng.] değil/yerine/= NABIZ PULSE VURU


- NÂDÂN[Fars.] ile/değil/yerine/>< DÂNÂ[Fars.]

( Bilmez. | Nobran, kaba, terbiyesi kıt. | Kendini beğenmiş, kibirli. >< Bilen, bilici, bilgiç. )


- NÂDÂN değil/yerine/>< YÂRÂN


- NADİM[Ar.]/PİŞMAN[Fars. < PAŞMAN PAŞEMAN] değil/yerine/= ÖKÜNÇLÜ


- NÂDİR değil/yerine/= AZ


- NADİR ile/değil TEK


- NAFAKA[Ar.] YÜKÜMÜ değil/yerine/= GEÇİMLİK YÜKÜMÜ


- NÂFİA[Ar.] değil/yerine/= BAYINDIRLIK

( Bir yeri, geliştirip güzelleştirmek için yapılan işlerin tümü. )


- NAĞRA değil NARA[Ar. < NARE]

( Haykırma, bağırma. | "Sarhoş ya da külhanbeyi" bağırması. )


- NAH ile/değil NARH[Fars.]

( İşte. İLE/DEĞİL Tüketiciyi korumak amacıyla özellikle temel gereksinim nesneleri için resmî makamlarca belirlenen ve her yerde geçerli olan fiyat. )


- NAHÎF/NAÎF[Ar. < NEHÂFET] ile/ve/değil/||/<>/< ZARİF[Ar. < ZARÂFET]


- NAHİV[Ar.]/SENTAKS[Fr., İng.] değil/yerine/= SÖZ DİZİMİ


- NÂHİYE[Ar.] değil/yerine/= BUCAK/BÖLGE


- NAHOŞ ile/değil MAYHOŞ


- NAİL OLMAK değil/yerine/= ERİŞMEK/ULAŞMAK/KAVUŞMAK


- NAKARAT değil/yerine/= YİNELEME, KOŞUMCA, KAVUŞTAK


- NAKİL (ETMEK) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AKIL (ETMEK)


- NAKİL[Ar.]/TRANSPORT[Fr.] değil/yerine/= TAŞIMACILIK/AKTARIM


- NAKİT PARA değil NAKİT


- NÂLÂN[Fars.] değil/yerine/>< HANDÂN[Fars.]

( İnleyici, inleyen. DEĞİL/YERİNE/>< Gülen, gülücü, güler, sevinçli. )

( "Son Hıçkırık"[Hülya Koçyiğit - Kartal Tibet] filmini de izlemenizi salık veririz. )


- NÂLE[Fars.], MOAN[İng.] değil/yerine/= İNLEME


- NAM/NATIONAL ACADEMY OF MEDICINE[İng.] değil/yerine/= ULUSAL TIP AKADEMISİ


- NAMAZ KILMAK değil NAMAZI KILMAK


- NAMDAR[Fars.] değil/yerine/= ÜNLÜ


- NAMIK KEMÂL FIKRALARI değil NÂM-I KEMÂL FIKRALARI


- NAMINA ile/değil/yerine ADINA


- NÂMÛS[Ar.] ile/değil/<> NOMOS[Yun.]

( Yasa. | Ar, edep, hayâ, ırz. | Temizlik, doğruluk. | Allah'a yakın olan büyük melek. | Esrâr sahibi. | Sinek. | Derinden gelen ses. İLE/DEĞİL/<> Yasa. )


- NÂ-MÜTENÂHÎ[Fars., Ar.] değil/yerine/= SONSUZ


- NAMZET[Fars.] değil/yerine/= ADAY


- NANE ile/değil BUHRİYE


- NANKÖR[Fars.]["NAMKÖR" değil!] değil/yerine/= İYİLİKBİLMEZ


- NANKÖR[Fars.] ile/değil/yerine/>< VEFÂLI

( Tek bir yanlışınızı/eksiğinizi/zararınızı görse, tüm iyiliklerinizi/artılarınızı/yararlarınızı unutur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çok fazla yanlışınızı/eksiğinizi/zararınızı görse bile iyiliklerinizi/artılarınızı/yararlarınızı unutmaz. )


- NAPALM değil/yerine/= YANGIN KÖPÜĞÜ

( Yangın tüplerinin doldurulmasında kullanılan, alüminyum ya da sodyum palmitatla kıvamlaştırılmış madde. [Sodyum ve Palmitat] )


- NARASYON/U değil/yerine/= ÖYKÜ/SÜ


- NARATOR[İng. < NARRATOR] değil/yerine/= ANLATICI


- NARENCİYE[Ar.] değil/yerine/= TURUNÇGİLLER


- NARH[aslı NİRH] değil/yerine/= NARK, ÇARŞIDA, PAZARDA SATILAN ŞEYLER İÇİN RESMÎ MAKAMLARCA GÖSTERİLEN FİYAT


- NARİN/NAZENİN değil/yerine/= İNCEYİN/YEPELEK


- NARSİSIST/NARCISSIST[İng.] değil/yerine/= ÖZSEVER


- NARSİSİZM değil/yerine/= ÖZSEVERLİK


- NASFET/NISFET[Ar.] değil/yerine/= HAK VE ADÂLETE UYGUNLUK


- NASFET değil/yerine/= DUYUŞLUK


- NASI değil NASIL?


- NAŞİ[Ar.] değil/yerine/= ÖTÜRÜ/DOLAYI


- NASİHAT ile/ve/değil/||/<>/< NASIL


- NASİHAT değil/yerine/= ÖĞÜT


- NASIL KULLANIŞI değil NASIL KULLANILDIĞI


- NASIL OLSA (ŞU/RADA VAR) ile/değil/yerine NEYSE Kİ, ŞU/RADA VAR


- NASIL OLURSA OLSUN ile/değil NASIL OLMUŞ OLURSA OLSUN


- NASIL ...:
"TAKDİR EDERSEN/İZ" ile/ve/değil/yerine/<> "UYGUN GÖRÜRSEN/İZ"


- NASIL YARARLANIRIM? değil/yerine/>< NASIL YARARLI OLABİLİRİM?


- NASILSA ... ile/ve/değil/yerine/||/<> NEYSE Kİ ...


- NASİP/KISMET[Ar.] değil/yerine/= KUTPAY/YAZGIPAY


- NASIP[Ar.] değil/yerine/= ATAMA


- NASİP ile/ve/değil/yerine AZİM

( Nasip bilmeyip, azim biliriz. )


- NASİR[Ar.] değil/yerine/= DÜZYAZAR


- NASRANİ[Ar.] değil/yerine/= HRİSTİYAN


- NÂTIK değil/yerine/= SÖZMEN


- NATURAL PHILOSOPHY ile/ve/değil NATURAL SCIENCE

( Doğanın nedensel anlaşılması. İLE/VE/DEĞİL Doğanın matematiksel/niceliksel, deneysel(experimental), mekanik açıklaması. )


- NATÜRALİST değil/yerine/= DOĞALCI


- NATÜRALİZM değil/yerine/= DOĞALCILIK


- TABİÎ[Ar.]/NATÜREL[İng. < NATURAL] değil/yerine/= DOĞAL


- NATÜRİST değil/yerine/= DOĞACI


- NATÜRİZM değil/yerine/= DOĞACILIK


- NAVİGASYON/NAVİGATION[İng.] değil/yerine/= YOL BUL, SEYİR


- NAVİGASYON değil/yerine/= YOLBUL


- NAVİGATÖR değil/yerine/= YOLBİL


- NAYLON POŞETLER(İ KULLANMAK) değil/>< FİLE/SEPET (KULLANMAK)


- NAYLON POŞETLER(İ KULLANMAK) yerine/değil FİLE/SEPET (KULLANMAK)


- NAZ ile/ve/değil GAZ


- NAZ ile/değil ŞIMARIKLIK

( Büyüğün, küçüğe yaptığı. İLE/DEĞİL Küçüğün, büyüğe yaptığı. )

( BAYLAN: Nazlı, şımarık. )


- NAZAL değil/yerine/= GENİZCİL


- NAZAR[Ar.] değil/yerine/= BAKMA, GÖZ ATMA | DÜŞÜNME | GÖZ DEĞME


- NAZAR ideğil/yerine/>< ÇALIŞMAK

( Nazar etme, ne olur; çalış, senin de olur! )


- NAZARAN/KIYASLA değil/yerine/= GÖRE/ORANLA


- NAZAR-I DİKKAT değil/yerine/= İNCE BAKIŞ


- NAZARÎ değil/yerine/= KURAMSAL

( TEORİK )


- NÂZİK[Ar.] değil/yerine/= İNCELİKLİ


- NAZİRE değil/yerine/= BENZETİLEME


- NAZLI ile/ve/değil/yerine/||/<>/</>< NAZENİN


- NCD/NONCOMMUNICABLE DISEASE[İng.] değil/yerine/= BULAŞICI OLMAYAN SAYRILIK


- [ne] AGNOSTİSİZM ile/ve/değil/yerine/hem de/ne de ZEN


- NE ALÂKA/KEL ALÂKA değil/yerine/= NE İLGİSİ VAR/İLGİSİ YOK


- [ne] AYNI/LIK ile/ve/değil/yerine/<>/ne de AYRI/LIK


- NE DEMEYE ...? ile/değil/yerine/||/<>/< NEDEN ...?


- NE DESEM/SÖYLESEM, ANLATAMAM (SANIRIM) ile/değil/yerine/||/<>/< SÖZCÜKLER, ANLATMAYA YETMİYOR


- NE DESEM BOŞ değil/yerine NE DESEM ÇOK, NE DESEM AZ


- NE DESEM(/DESEN) BOŞ ile/değil/yerine NE DESEM(/DESEN) AZ

Bugün[09 Temmuz 2025]
itibariyle 19.063 başlık/FaRk ile birlikte,
19.063 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(49/78)