
Değil (... değil ...) bağlaçlı FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 19.063 başlık/FaRk ile birlikte,
19.063 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(65/78)
- SU TESTİSİ, SU YOLUNDA KIRILIR ile/değil/yerine GÖRGÜLÜ KUŞLAR, GÖRDÜĞÜNÜ İŞLER
- SU UYUR, DÜŞMAN UYUMAZ değil SÜ(SUBAY/ASKER) UYUR, DÜŞMAN UYUMAZ
- SU ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BAĞIL SU
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Çorba, taze meyve suyu vb. )
- SU ile/ve/değil/||/<>/>/ne yazık ki "İNAT"
( Doğada. İLE/DEĞİL/||/<>/>/NE YAZIK Kİ İnsanlaşamamış olanda. )
( İkisinin de önünde hiçbir şey duramaz! )
- SU ile/değil ŞU
- SUAL ETMEK değil/yerine/= SORMAK/SORUP SORUŞTURMAK
- SUAL[Ar.] değil/yerine/= SORU
- SUBAKUT/SUBACUTE[İng.] değil/yerine/= AZ IVEGEN
- SUBASMAN[Fr. < SOUBASSEMENT] değil/yerine/= OTURMALIK
- SUBCONSCIOUS[İng.] değil/yerine/= BİLİNÇ ALTI
- SUBJEKTİVİST/SÜBJEKTİVİZM/SÜBJEKTİVİTE değil/yerine/= ÖZNELCİ/ÖZNELCİLİK/ÖZNELLİK
- SUBKLINİK/SUBCLINICAL[İng.] değil/yerine/= KLINİK BELİRTISİZ
- SÜBLIMASYON/SUBLIMATION[İng.] değil/yerine/= YÜCELTME
- SUBLİME[Fr.] değil/yerine/= SÜLÜMEN/AK SÜLÜMEN
( Süblimleştirme yoluyla elde edilen ürün. | Cıva ile klorun birleşimi olan, çok zehirli, beyaz bir toz. )
- SUBRA[Fr.] değil/yerine/= KOLTUKLUK
( Koltuk yapmaya ve kaplamaya elverişli olan (kumaş). | Giysinin, terden lekelenmemesi için koltuk altına içten dikilen parça. )
- SUBSTİTÜSYON/SUBSTİTUTION[İng.] değil/yerine/= YERINE KOYMA
- SUBSTRAT/SUBSTRATE[İng.] değil/yerine/= ETKİLENEN NESNE | ORTAM
- SUBTİP/SUBTYPE[İng.] değil/yerine/= ALT TİP
- SUBTOTAL[İng.] değil/yerine/= TAM OLMAYAN
- SUBTRAKSİYON/SUBTRACTION[İng.] değil/yerine/= ÇIKARMA
- SÜBVANSİYON[Fr., İng. SUBVENTION] değil/yerine/= DESTEKLEME
- SÜBVANSİYON değil/yerine/= DESTEKLEME
- SÜBYAN[Ar.] değil/yerine/= ÇOCUKLAR
- SUBYE[Fr.] değil/yerine/= ŞERİT
( Ayağın altından geçen, tozluğa ya da pantolon paçalarına bağlanan şerit. )
( SOUS-PIED )
- SUÇ "ATFETMEK" değil SUÇ İSNÂD ETMEK
- SUÇ ile/ve/değil/||/<>/< KIRIK CAMLAR KURAMI
( "Suçlarla mücadeleyi nasıl başardınız?" sorusuna,
New York'un efsane Belediye Başkanı Giuliani'nin yanıtı şöyle olmuştu.
Metruk bir bina düşünün, binanın camlarından biri kırıldığında, o camı hemen tamir ettirmezseniz, kısa sürede, yoldan geçen herkes eline bir taş alıp, binanın tüm camlarını kırar. Benim yaptığım şey, ilk cam kırıldığında onu hemen tamir ettirmek oldu. Bir elektrik direğinin dibine ya da bir binanın köşesine, biri, bir torba çöp bıraksın. O çöpü hemen oradan kaldırmazsanız, her geçen, çöpünü oraya bırakır ve çok kısa bir sürede dağlar gibi çöp birikir. Ben ilk konan çöp torbasını kaldırttım.
Çünkü siz bunu yapmadığınızda kişiler, o bölgede düzeni sağlayan bir otorite olmadığını düşünüyor, öteki camları da kırıyor. Ardından daha büyük suçlar geliyor; bir süre sonra o sokak, polisin giremediği bir mahalleye dönüşüyor.
Bunu anlayan New York polisi, önce küçük suçların peşine düşmüş. Metroya bilet almadan binenleri, apartman girişlerini tuvalet olarak kullananları, kamu malına zarar verenleri, hatta içki şişelerini yola atanları bile yakalayıp haklarında işlem yapmış.
Kırık Cam Kuramı, ABD'li suç psikologu Philip Zimbardo'nun 1969'da yaptığı bir deneyden ilham alınarak geliştirilmişti.
Zimbardo, suç oranının yüksek olduğu, yoksul Bronx ve daha yüksek yaşam standardına sahip Palo Alto bölgelerine birer 1959 model otomobil bıraktı.
Araçların plakası yoktu, kaputları aralıktı.
Olup bitenleri gizli kamerayla izledi.
Bronx'taki otomobil, üç gün içinde baştan aşağıya yağmalandı.
Ötekine ise bir hafta boyunca kimse dokunmadı.
Ardından Zimbardo ile iki öğrencisi, sağlam kalan otomobilin yanına gidip çekiçle kelebek camını kırdılar.
Daha ilk darbe indirilmişti ki, çevredeki kişiler(zengin beyazlar) da olaya katıldılar.
Birkaç dakika sonra o otomobil de kullanılmaz hale geldi.
Demek ki, diyordu Zimbardo,
"İlk camın kırılmasına, ya da çevreyi kirleten ilk çöpe, ilk duvar yazısına izin vermemek gerek. Aksi halde kötü gidişatı engelleyemeyiz!"
SUÇ CENNETİ NASIL OLUŞUR?
Kırmızı ışıkta geçilmesini önleyemiyorsanız küçük suçlara engel olamazsınız.
Küçük suçlara engel olamazsanız, büyük suçları engelleyemezsiniz..
Sonuç itibariyle ülkeniz sanıkların suç işlemekten endişe duymadığı bir suç cennetine dönüşür. Bunun akabinde suçlularla mücadelede yılgınlığa düşen kanun koyucu sanıklara taviz/af anlamına gelen lehe kanunlar çıkararak adalet denklemindeki erozyonu hızlandırır.
Küçük suçların görüldüğü ceza mahkemelerine bakalım...
Sürekli HAGB (Hükmün Açıklanmasını Geri Bırakma) kararları verdiğimiz sanıkların birçoğu yeniden suç işleyerek mahkeme huzuruna gelmiyor mu?
Hatta bu olay yargıçların bilinçaltındaki Adli dejenerasyon algısı nedeniyle sanığın kişiliğine bakılmaksızın tüm suçlar için HAGB uygulanması bir hakmış gibi algılanır ve onuncu kez HAGB kararı vermek alışkanlık durumunu alır.
Buna karşın mağdur ise adâlete olan güveni sarsılmış ve kaderine boyun eğmek zorunda kalmıştır. Artık önünde iki seçenek vardır, ya intikamını kendi almalı ya da ateşi içine gömmelidir.
Sanık, ise hukuk sistemini test ettiği ilk eylemden büyük bir zaferle çıkmış ve suç işlemenin korkulacak bir şey olmadığının idraki ile yeni suçlar için yola koyulmuştur.
İşlediği her suç kendine güven tazeletmiş ve bu statünün verdiği korku ile de topluma yönelik bir sindirme hareketine başlamıştır...
Mafya ve çeteleşmenin yolunu açan işte bu tablodur.
Bu yüzden diyoruz ki, devlet yani kamu otoritesi bir kural koymuşsa onun takibini dört koldan yapmak zorundadır. Bundan daha önemlisi, devlet, koyduğu kuralların takibini yapmayan kamu görevlisini takip etmekle işe başlamalıdır.
Takibin takibini yapmazsınız, Devlet, muz cumhuriyetine döner.
Okulda, iş yerinde, sokakta, yolda ya da deniz kenarında...
Kişiler, kamu otoritesinin kendi koyduğu kuralları büyük bir titizlikle takip ettiği kanaatine varmalı ve bunu bilinçaltına adeta kazımalıdır.
Bilinçaltına yerleşen bu algı, kişilerin karakteri olur ve kurullara saygı bilinci gelişir.
Olması gereken de budur.
Bu sayede kişiler, en küçük sorunlarda bile yasaları ihlâl etmeyi ve suç işlemeyi değil hukuk önünde hesaplaşmayı ilke edinir.
Ancak uygulanana cezaların, mağdurlar için tatmin edici bir nitelik sunması koşuluyla...
Unutmayalım...
Küçük hataları görmemezlikten gelmişseniz, bilin ki, daha büyükleri yoldadır. )
( )
- SUÇ ile/değil/<> SAPMA
- SUÇLAMA ile/ve/değil/||/<> AYIPLAMA
- SUÇLAMA ile/ve/değil/yerine NİTELEME
- SUÇLAMA ile/değil/yerine TESPİT
( [not] ACCUSATION/BLAME vs./but TO DETERMINE
TO DETERMINE instead of ACCUSATION/BLAME )
- SUÇLAMA ile/ve/değil/yerine YÜKLEME
- SUÇLAMAK ile/değil/yerine DEĞERLENDİRMEK
- SUÇLAMA/K ile/değil/yerine ELEŞTİRİ/ELEŞTİRMEK
( [not] TO BLAME vs./but TO CRITICIZE
TO CRITICIZE instead of TO BLAME )
- SUÇLAMAK ile/değil/yerine ELEŞTİRMEK
- SUÇLAMAK ile/değil/yerine SORUMLU OLMAK
- SUÇLU ATFETMEK değil SUÇLU ADDETMEK
- SUÇLULUK ile/değil/yerine SUSLULUK
- ...'NIN:
"SUÇLUSU" ile/ve/değil/yerine/<>/< SORUMLUSU
- SUCTION[İng.] değil/yerine/= EMME
- SUDUR[Ar.] değil/yerine/= TÜRÜM
( Varolanların oluşumu. )
- ..., ŞUDUR/ŞÖYLEDİR ile/ve/değil/yerine ..., AYNI ZAMANDA ŞUDUR/ŞÖYLEDİR
- ŞUFA[Ar.] (HAKKI) değil/yerine/= ÖNALIM (ÜLEVİ)
- ŞUFA[Ar.] değil/yerine/= ÖN ALIM
- SUFL/MURMUR[İng.] değil/yerine/= ÜFÜRÜM
- SÜFLÎ[Ar.] değil/yerine/= AŞAĞIDA BULUNAN | ALÇAK, BAYAĞI
( AŞAĞIDA BULUNAN | ALÇAK, BAYAĞI )
- ŞUHEDÂ[Ar.] değil/yerine/= ŞEHİTLER
- SÜHÛLETLE[Ar.] değil/yerine/= KOLAYLIKLA
- SUİ NİYET değil/yerine/= KÖTÜ AMAÇ
- SÛ-İ TEDBÎR ile/değil/yerine/>< HÜSN-ÜTEDBÎR
( Yanlış tutulan yol, yanlış tutum. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< İyi düşünülerek tutulan yol, doğru tutum. )
- SÛ-İ ZANN ile/değil/yerine HÜSN Ü ZANN
( Zan gitmeden insan âşık olamaz. )
( HÜSN-Ü ZANN İLE BAK
GÖRDÜĞÜN RAHMAN OLUR )
- SUJE/SUBJECT[İng.] değil/yerine/= ÖZNE/KİŞİ/ŞAHIS | DENEK
- SUJE[Fr.]/KOBAY[Fr. < COBAYE] değil/yerine/= KONU | ÖZNE | DENEK
( Kobaygillerden, bilimsel araştırmalarda kullanılan bir deney hayvanı. Hint domuzu[Lat. CAVIA PORCELLUS] | Deney konusu. )
- SÜJESTIBİLİTE/SUGGESTIBILITY[İng.] değil/yerine/= TELKINE YATKINLIK
- SÜJESTİYON/SUGGESTION[İng.] değil/yerine/= DÜŞÜNCE AŞILAMA, TELKIN
- SU(KEVSER):
ACI/TATLI değil İÇİMLİ/İÇİMSİZ
- SÜKNA HAKKI değil/yerine/= OTURMA ÜLEVİ
- ŞÜKRAN değil/yerine/= ÖVŞEN
- SÜKSE[Fr.]/SUCCESS[İng.] değil/yerine/= BAŞARI | GÖSTERİŞ, İLGİ ÇEKECEK DURUM
- SÜKÛN/SÜKÛNET değil/yerine/= DİNGİNLİK/DURGUNLUK/SESSİZLİK
- SÜKÛT[Ar.] değil/yerine/= SUSKU
- SUKÛT-U HAYAL/HÜSRAN değil/yerine/= DÜŞ KIRIKLIĞI/DÜŞ YIKIMI
- SULANDIRICI ile/ve/değil/||/<>/< İNCELTİCİ
- SULB/SULP[Ar.] değil/yerine/= OMURGA
- SULH[Ar.] değil/yerine/= BARIŞ
( Barış, barışma, barışıklık. | Rahatlık. | Uyuşma, uzlaşma. )
- SULHPERVER/SULHÇU[Ar., Fars.] değil/yerine/= BARIŞSEVER/BARIŞÇIL
- SÜLİNE[Yun.] değil/yerine/= DENİZÇAKISI
( Dar ve uzun kavkılı bir deniz yumuşakçası. )
- SULKUS/SULCUS[İng.] değil/yerine/= OLUK
- SULTAN değil/yerine/= YETKEMEN
- SUMASYON/SUMMATION[İng.] değil/yerine/= EKLENME
- SUNA YAKIN değil SUNAY AKIN
- SÜNEPE/LİK ile/değil/yerine ALÇAKGÖNÜLLÜ/LÜK
- SÜNGER ile/değil/yerine KABAK LİFİ
- SÜNGER/KÖPÜK/PLASTİK ile/ve/değil/yerine/||/> D30
- SÛNÎ değil SUN'Î
- SUNİ[Ar.] değil/yerine/= YAPAY
- SUN'İ/SENTETİK değil/yerine/= YAPAY/YAPMACIK, BİREŞİMLİ
- SÜNNET ile/ve/=/değil/yerine ÂDÂB
- SUNNÎ değil SÜNNÎ
- ŞUNU ...:
"KONUŞACAĞIM" değil ANLATACAĞIM
- ŞUNU ...:
SÖYLER ile/ve/değil/||/<>/< SÖYLEMİŞ OLUR
- SUNUCU değil/yerine/= SUNUCU
- SUNUCU(SERVER):
TOWER ile/ve/değil/yerine/<> RACK ile/ve/değil/yerine/<> BLADE
- ŞUNUN DA İÇİNDE DAHİL OLDUĞU değil/yerine ŞUNUN DA İÇİNDE BULUNDUĞU
- SUPAP/SİBOP değil/yerine/= KAPAÇ
- SÜPER EGO/SUPER EGO[İng.] değil/yerine/= ÜST BENLİK
- SÜPER EGO ile/değil ÜST BEN
- SÜPERENFEKSİYON/SUPERINFECTION[İng.] değil/yerine/= EKLENİK BULAŞ
- SÜPERFİSYEL/SUPERFICIAL[İng.] değil/yerine/= YÜZEYSEL, SIĞ
- SÜPERIOR[İng.] değil/yerine/= ÜST, YUKARI
- SÜPERPOZİSYON/SUPERPOSITION[İng.] değil/yerine/= BİNİŞİM
- SÜPERVİZÖR/"SÜPERVAYZIR"[İng. < SUPERVISOR] değil/yerine/= GÖZETMEN
- SÜPERVİZÖR değil/yerine/= ÜST DENETÇİ
- ŞÜPHE ETMEK değil/yerine/= KUŞKU DUYMAK/KUŞKULANMAK
- ŞÜPHE/ŞÜBHE[Ar.] değil/yerine/= KUŞKU
- ŞÜPHE ile/ve/değil/yerine TERK
- ŞÜPHELENDİRMEMEK ile/ve/<>/değil/yerine KARIŞMAMAK
- ŞÜPHELİNİN:
TAHLİYE TALEBİ ile/ve/değil/||/<>/< SERBEST BIRAKILMA TALEBİ
( Mahkeme aşamasında.[Koğuşturmanın mahkemece kabulünden sonra.] İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Soruşturma aşamasında. )
- SUPIN/SUPINE[İng.] değil/yerine/= SIRT ÜSTÜ
- SUPINASYON/SUPINATION[İng.] değil/yerine/= DIŞA DÖNME
- SUPLEMAN[Fr.] değil/yerine/= EK
( Ek olarak yayımlanan yapıt. )
- SUPORTİF DOKU/SUPPORTIVE TISSUE[İng.] değil/yerine/= DESTEK DOKU
- supozituvar/supp./suppos.[Lat. < SUPPOSITORIUM] değil/yerine/= FİTİL,
- SÜPRESAN/SUPPRESSANT, SUPPRESSIVE[İng.] değil/yerine/= BASKILAYICI
- SÜPRESYON/SUPPRESSION[İng.] değil/yerine/= BASKILAMA
- SÜPRİZ değil SÜRPRİZ
- SUR ile/değil SARNIÇ
( Kale duvarı. İLE/DEĞİL Yağmur suyu biriktirmeye yarayan, yeraltı su deposu. )
- SÜRAT[Ar.] değil/yerine/= HIZ
( Alınan yolun, harcanan zamana oranı. | Çabukluk. | Bir hareketten doğan güç, şiddet. )
- SURAT[Ar.] değil/yerine/= YÜZ
- SURAT/ÇEHRE değil/yerine/= YÜZ
- ŞÛRA-YI DEVLET değil/yerine/= DANIŞTAY
- SURDIŞI TEPELERİ ile/ve/değil SURİÇİ TEPELERİ
- SÜRDÜRMEK ile/ve/değil/||/<> YÜRÜTMEK
- SÜRDÜRÜLEBİLİR/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YENİLENEBİLİR/LİK
( [not] SUSTAINABILITY vs./and/but/||/<>/> REGENERABILITY
REGENERABILITY instead of SUSTAINABILITY )
- SÜREÇ ile/ve/<>/değil DÖNGÜ
( PROCESS vs./and/<> CYCLE )
- SÜREÇ ile/ve/değil TANIM
( [not] PROCESS vs./and/but DEFINITION )
- SÜREKLİ İLİŞKİ ile/ve/değil/en azından DÜZENLİ İLİŞKİ
( Kur(a)mayabilirsin. İLE Kurabilirsin. )
( Düzen/siz. İLE Düzen-siz. )
- SÜREKLİ OLAMAYACAK OLANI, SÜREKLİ KILMAYA ÇALIŞMAK ile/değil/yerine SÜREKLİ OLABİLİR OLANI, SÜREKLİ KILMAYA ÇALIŞMAK
( Gövdesel. İLE/DEĞİL/YERİNE Zihinsel. )
- SÜREKLİ:
"TOPLARSAK" ile/değil/yerine/>< PAYLAŞIRSAK
( Hiçkimseye yetmez. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Herkese yeter. )
- SÜREKLİ ile/ve/değil/yerine ARALIKSIZ
( [not] CONTINUOUS vs./and/but NONSTOP
NONSTOP instead of CONTINUOUS )
- SÜREKLİ ile/ve/değil ARKA ARKAYA
- SÜREKLİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SIK SIK
- SÜREKLİ ile/ve/değil/||/<> ÜST ÜSTE
- SÜREKLİLİĞİN:
"BOZULMASI" ile/ve/değil/||/<> KESİLMESİ
- SÜREKLİLİK ile/ve/değil DEVR/DEVİR
- SÜREKLİLİK ile/ve/değil/||/<> İLERLEME
- SÜREKLİLİK ile/ve/değil SÜREKSİZLİK
( Zaman. İLE/VE/DEĞİL AN. )
- SÜREKSİZ ile/değil KESİKLİ
( [not] DISCONTINUOUS vs./but INTERMITTENT )
- SÜRELİ İCAP değil/yerine/= SÜRELİ ÖNERİ
- SÜRESİZ İCAP değil/yerine/= SÜRESİZ ÖNERİ
- SÛRET değil/yerine/= PAY
- SURETA[Ar.] değil/yerine/= GÖRÜNÜŞE GÖRE, GÖRÜNÜŞTE | YALANDAN
- SÛRET-İ MÜMTAZE değil/yerine/= ÖNCELİKLİ
- SURETİYLE[Ar.] değil/yerine/= YOLUYLA/KOŞULUYLA
- SÛRETLERİ KAVRAMADA:
ZİHİN/AKIL değil HAYAL
- DAYANÇ/SABIR:
SÜREYE ile/ve/değil SÜRECE
- SÜREYYA[Ar.]/PERVÎN[Fars.]/PLESIADES değil/yerine/= ÜLKER
( Boğa burcunda, yedi yıldızdan oluşan takım. | Kuzey yarımkürede, Boğa[Sevr] burcunun en parlak yıldızı olan Eddeberân'ın ilerisinde ve Feres-i A'zam yönünde görünen güzel bir yıldız kümesi. )
- SÜRFİLE[Fr.] değil/yerine/= (SEYREK VE ÇAPRAZ) DİKİŞ
- SÜRGÜN ETMEK değil SÜR(ÜL)MEK
- SÛRÎ/ŞEKLÎ[Ar.]/FORMEL[İng.] değil/yerine BİÇİMSEL
- SÜRMANŞET değil/yerine/= ÜSTBAŞLIK
- SÜRNATÜRALİST değil/yerine/= DOĞAÜSTÜCÜ
- SÜRNATÜRALİZM değil/yerine/= DOĞAÜSTÜCÜLÜK
- SÜRPRİZ[Fr./İng.] değil/yerine/= ŞAŞIRTI
- SÜRREALİST değil/yerine/= GERÇEKÜSTÜCÜ
- SÜRREALİTE/SÜRREAL değil/yerine/= GERÇEKÜSTÜ
- SÜRREALİZM değil/yerine/= GERÇEKÜSTÜCÜLÜK
- SÜRŞARJ[Fr., İng. SURCHARGE] değil/yerine/= YENİBASIM
( Bir sayının, sözcüğün yerine geçmek için üzerine başka bir sayı ya da sözcük basma işi. )
- SÜRTÜŞME ile/ve/değil ÇEKİŞME
- SÜRTÜŞME ile/değil/yerine SÜRTÜNME
- SÜRÜ BAĞIŞIKLIĞI/HERD IMMUNITY[İng.] değil/yerine/= KİTLE BAĞIŞIKLIĞI
- SÜRÜ ile/ve/değil/||/<> KİTLE
( Hayvan için. İLE/VE/DEĞİL/||/<> İnsan için. )
- [ne yazık ki]
SÜRÜ ile/ve/değil/||/<>/> SÖMÜRÜ
- SÜRÜ ile/değil TOPLULUK/CEMAAT
- SÜRÜDEN:
AYRILAN ile/değil/yerine/>< AYRI OLAN
( Kurt kapar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kurtulur. )
- SÜRÜNÜN PARÇASI OLMAK ile/değil/yerine/>< BÜTÜNÜN PARÇASI OLMAK
- SÜRVEY/SURVEY[İng.] değil/yerine/= ANKET, TARAMA
- SÜRVEYANS/SURVEİLLANCE[İng.] değil/yerine/= GÖZET-İZLE
- SÜRVİ ORANI/SURVİVAL RATE[İng.] değil/yerine/= SAĞ KALIM ORANI
- SÜRVİ/SURVİVAL[İng.] değil/yerine/= SAĞ KALIM
- SUS!!!:
HAKARET değil UYARI/DESTEK
- SUŞ/STRAIN[İng.] değil/yerine/= SOY
- SÜS ile/ve/değil/yerine/||/<> ESTETİK
- SUSAM[Ar. < SİSAM] değil/yerine/= KÜNCÜK
- SUSAM/SİMSİM/KÜNCÜ[Fars. < KUNCUD] ile/değil ÜZERLİK
( ... İLE/DEĞİL Sedefotugillerden, yaprakları almaşık, çiçekleri beyaz renkte, susama benzeyen tohumları acı olan bir bitki. )
( SESAMUM INDICUM cum PEGANUM HARMALA )
- SUSAN ile/değil/yerine SUSABİLEN
- SU/SIVI DOLU ŞİŞEYİ, ÇANTAYA ...:
YAN/TERS KOYMAK değil/yerine/>< AĞZI, YUKARI GELECEK ŞEKİLDE DİK KOYMAK
- SUSKUN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SUSAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SUSABİLEN
- SUSKUN/LUK ile/ve/değil DURGUN/LUK
- SÜSLÜ/LÜK ile/değil/yerine/||/<>/< BAKIMLI/LIK
( SÜRRE DEVESİ GİBİ SÜSLENMEK )
- SUSMAK:
"STRATEJİ" ile/ve/değil/||/<>/< HAK
- SUSMAK ile/ve/<>/değil/yerine DÜŞÜNMEKTE OLDUĞUNU BELİRTMEK
- SUSMAK ile/değil EBSEM OLMAK
- SUSMAK ile/ve/değil GEREKENİ YAPMAK
- SUSMAK ile/ve/değil/yerine SUSABİLMEK
( Kişi, susuyorsa; ya çok az şey biliyordur ya da çok fazla. )
( [not] TO BE SILENT vs./and ABLE TO BE SILENT
ABLE TO BE SILENT instead of TO BE SILENT )
- SÜSPANSİYON/SUSPENSION[İng.] değil/yerine/= ASILTILI ÇÖZELTİ
- SÜSPANSİYON[Fr.] değil/yerine/= ASILTI
- SÜTUN[Fars.] ile/değil PARAÇOL/PARAŞOL[İt. < Yun.]
( ... İLE/DEĞİL Gemi çatmasında, eğri parça. | Cumba vb. altına destek olarak konulan eğri ağaç. )
- SÜTÜR/SUTURE[İng.] değil/yerine/= DİKİŞ | KAFATASI KEMIK EKLEMI
- SUTYEN GİYMEK değil SUTYEN[Fr. < SOUTIEN-GORGE][SÜTYEN değil!] TAKMAK
( Fransızca'da "SOUTIEN-GORGE" olarak geçen, "SOUTIEN"[: Dayanak] anlamına gelen sözcüğün Türkçe'leştirilmişidir. Ayrıca İngilizce'de "SUIT"[: Takım elbise] sözcüğü ile ve yine İngilizce "-IAN"[taraflılık, tarafında olan, kaynaklanan] eki ile de bağlantılandırılabilir. Hareket noktası olan ve zamanla gövdeyi(memeleri ve de özellikle meme ucunu) kıyafete uygun hale getirmeye yarayan, "bunu sağlamanın aracı olan nesne" kullanımına dönüşmüştür. [ "Sütyen" kullanımı yanlıştır. Doğrusu U harfiyle "Sutyen"dir! ] )
- SUTYEN ile/değil BİKİNİ
( Görünmeyen. İLE/DEĞİL Görünen. )
- ŞUUR[Ar.] değil/yerine/= BİLİNÇ/US
( ŞUUR[Ar.]: Çatlak, sızıntı. = Kendi varoluşunun, sorumluluğu ve denetimi. | Anlama, anlayış, duyum/hissetme. )
- ŞUURSUZLUK değil/yerine/= BİLİNÇSİZLİK
- SÛVER-İ MÜSADDAKA değil/yerine/= ONAYLI/ONANMIŞ ÖRNEK
- SÜVETER[Fr./İng. < SWEATER] değil/yerine/= ÖRGÜ KAZAK
( Genellikle, altına gömlek giyilen, kolsuz kazak. )
- SUYU:
AYAKTA İÇMEK değil/yerine OTURARAK İÇMEK
- SUYU:
YEMEKTE İÇMEK değil/yerine YEMEKTEN 1 SAAT ÖNCE YA DA SONRA İÇMEK
( ÂB-HURDE: Su içen. )
- SUYUN:
"ŞARLAMASI" değil/< ŞIRILDAMASI
- SUYUN ÜSTÜNDE YÜRÜMEK değil HAVADA KOŞMA/İLERLEME
( Yürünemez! DEĞİL Hız ile elde edilen ve yanılsama/çarpıtma ile "çıkarsanan"/indirgenen. )
- SUYUNA GİTMEK ile/ve/<>/değil/yerine AYAK UYDURMAK
- SUYUNA GİTMEK ile/ve/<>/değil/yerine KÖPRÜDEN GEÇENE KADAR, AYIYA, DAYI DEMEK
- SÜZGEÇ ile/ve/değil EŞİK
- SÜZGEÇ ile/değil SÜNGER
- SVM/SUPPORT VECTOR MACHINES[İng.] değil/yerine/= DESTEK VEKTÖR MAKINELERİ
- SVO/SEREBROVASKÜLER OLAY CEREBROVASCULAR ACCIDENT[İng.] değil/yerine/= BEYİN-DAMAR OLAYI
- SWAP[İng.] değil/yerine/= TAKASLAMA
- SWITCH VARIABLE[İng.] değil/yerine/= ANAHTARLAMA DEĞİŞKENİ
- SWITCH[İng.] değil/yerine/= ANAHTAR
- SYMBIOSIS değil/yerine/= YAŞAM ORTAKLIĞI
- syr.[Lat. < SYRUPUS] değil/yerine/= ŞURUP
- t "ZAMANI" değil t DEĞERİ/DEĞİŞKENİ
- T.I.D./TER IN DIE[İng.] değil/yerine/= GÜNDE ÜÇ KEZ
- TAACCÜB[Ar. < ACEB] değil/yerine/= ŞAŞMA/ŞAŞAKALMA
( [bkz. TAHAYYÜR] )
- TAADDÜT[Ar.] değil/yerine/= ÇOĞALMA, SAYININ ARTMASI
- TAAFFÜN[< UFÛNET] değil/yerine/= ÇÜRÜYÜP KOKMA, KOKUŞMA | YANGI/İLTİHAP
- TAAHHÜT değil/yerine/= ÜSTENME
- TAAM" değil TAMAM
- TAAMMÜDEN[Ar.] değil/yerine/= KASTEN
- TAAMMÜDEN değil/yerine/= TASARLAYIP/TASARLICA
- TAAMMÜM]Ar.} değil/yerine/= YAYILMA, GENELLEŞME
- TAAMMÜT değil/yerine/= TASARLAMA
- TAANNÜT[Ar.] değil/yerine/= DİRENME, DİRENİM
- TAARRUZ ile/ve/<>/değil/yerine TEYAKKUZ
- TAASSUB ile/ve/değil BİLGİ/DENEYİM EKSİKLİĞİ
- TAASSUB ile/değil/yerine GELENEKSEL DEĞER/LER
- TAASSUB[Ar.] ile/değil/yerine ÖNCELİK
- TAASSUB değil/yerine/>/>< TASAVVUF
( TASAVVUF: Taassubu yok eden neyse, o! )
- TAASSUP[Ar.]/BIGOTRY[İng.] değil/yerine/= BAĞNAZLIK
- TAAYYÜŞ[Ar.] değil/yerine/= YAŞAMA, GEÇİNME
- tab.[Lat. < TABELLA, TABLETTA] değil/yerine/= TABLET
- TABAN TABANA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TAMAMEN
- TABASBUS[Ar. < BASBASA]/MÜTEBASBIS değil/yerine/= YALTAKLANMA/YALTAK
( Birine hoş görünmek için onursuzca davranmak. )
- TÂBİ ile/değil MARUZ
- TÂBİ ile/değil TABİÎ
- TÂBİ ile/ve/değil/yerine UYUMLU
- TABİAT/NATÜR değil/yerine/= DOĞA [DAMGALANMIŞ/MÜHÜRLENMİŞ]
- TABİATIYLA değil/yerine/= DOĞAL OLARAK / KENDİLİĞİNDEN
- TABİP/TABİB[Ar.] ile/ve/değil ALYENİST[Fr.]
( Hekim. İLE/VE/DEĞİL Deliler hekimi. )
- TABİB ile/ve/değil KEHAL
( Hekim. İLE/VE/DEĞİL Göz hekimi. )
- TABİÎ ÂFET[Ar.] değil/yerine/= DOĞAL KIRAN
- TABİÎ Kİ DE değil TABİÎ Kİ
- TABİÎ Kİ ile/ve/değil/yerine/||/<> KENDİLİĞİNDEN
- TABİÎ Kİ ile/ve/değil/||/<>/< MUHAKKAK
- TABÎÎ değil/yerine/= DOĞAL/OLAĞAN
- TABİP/TABİB/HEKİM/DOKTOR değil/yerine/= SAĞAN/SAĞALTMAN/SAGUN/ONULTMAN
- TA'BÎR CAİZSE değil/yerine/= DEYİM YERİNDEYSE/DEYİŞ UYGUNSA
- TABİR ETMEK değil/yerine/= DEMEK
- TABİR[Ar.] değil/yerine/= DEYİM
- TABİR-İ CAİZSE değil/yerine/= DEYİM YERİNDEYSE
- TÂBİYET ile/değil/yerine DEĞİM/LİYÂKÂT
( İkisi de, sadece/ancak ve ancak ilmedir. )
- TABLDOT[Fr. TABLE D'HOTE] değil/yerine/= SEÇMESİZ YEMEK
( Seçmesiz yemek. | Birçok kişinin, erzak sağlayıp kendilerine yemek pişirtmek için kurdukları ortaklık. )
- TABLET[Fr. TABLETTE] değil/yerine/= BELGE
( Düz ve yassı biçimli, çiğnenecek ya da yutulacak madde. | Eski uygarlıklardan kalma, pişmiş ya da güneşte kurutulmuş kilden yapılmış, üzerinde çivi yazısı ile metin yazılı belge. )
- TABLO[Fr. TABLEAU] değil/yerine/= DİZELGE
( Bez, tahta, kâğıt vb. maddeler üzerine yapılmış yağlı boya, sulu boya, pastel ya da kara kalem resim. | Birbiriyle olan ilgilerine göre düzenlenerek yazılmış şeylerin hepsi. | Yaşanan, var olan olay ve olguların hepsinin genel görünüşü, manzara. | [tiyatro] Bir perdenin, dekor değişikliğiyle belirlenen alt bölümü. )
- TABLO değil/yerine/= GÖRNÜK
- TABU ile/değil GELENEK
- TABU ile/değil YASAK
- TABULA RASA[İng.] değil/yerine/= BOŞ LEVHA
- TABURE[Fr. TABOURET] değil/yerine/= OTURAK/İSKEMLE
( Sırt ve kol dayayacak yeri olmayan iskemle. )
- TAC KAPI değil TÂK(ZAFER) KAPI
( ... DEĞİL Bayram gibi özel kutlamalarda kullanılan kapı. Orta kapı. Devlet erkânının kullandığı kapı. )
- TÂC ile/değil İSTEFAN
- TÂCİZ ile/değil TAVIR
itibariyle 19.063 başlık/FaRk ile birlikte,
19.063 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(65/78)