
P ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 20.964 başlık/FaRk ile birlikte,
20.943 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(7/85)
- ANNE ve/||/<>/+ BABA ve/||/<>/> ÇOCUK
( ... ve/||/<>/+ ... ve/||/<>/> Sonuç. )
- ANNE ile/ve/ya da/||/<> BAKICI
- ANNE/BABA-ÇOCUK ve/<> İMAM-CEMAAT
( Ebeveynlerle çocukların bazı durum ve ilişkilerinde, ebeveynlerin bazı yanlışları/hataları, "imam-cemaat" ilişkisindeki gibi dengesiz, abartılı ve uclarda olabilir. )
- ANNE-ÇOCUK İLİŞKİSİ ile/ve/değil/< ANNE-BEBEK İLİŞKİSİ
- ANNE-ÇOCUK İLİŞKİSİNDE:
[ne yazık ki]
İHMÂL (EDEN) ile/ve/ya da/||/<> İŞGÂL (EDEN) ile/ve/ya da/||/<> İSTİSMÂR (EDEN)
( [Sağaltıcıya/terapiste ve sürece] Uyum gösterir. İLE/VE/YA DA/||/<> Uyum göstermez. İLE/VE/YA DA/||/<> Uyum göstermez. )
- ANNEDEN ...:
AYRILIRKEN ile/ve/||/<>/> GERİ DÖNÜNCE
( Kaybolma kaygısı. İLE/VE/||/<>/> Yutulma kaygısı. )
- ANNELERİN/BABALARIN EN BÜYÜK KORKUSU ile/ve/<> ENGELLİ ANNELERİNİN/BABALARININ EN BÜYÜK KORKUSU
( Çocuklarının ölmesi. İLE/VE/<> Çocuklarından önce ölmek. )
- ANNELİK:
"DOĞURMAK" (İLE) ile/ve/değil/||/<>/> EMZİRMEK/HİZMET (İLE)
- ANNENİ:
İNCİTME! ve/||/<> AZARLAMA!
- ANNENİN:
GÜNDÜZ SÜTÜ ile/ve GECE SÜTÜ
- ANODİN[Fr.] ile ANTALJİK[Fr.]
( Ağrı kesici ilaç. İLE Ağrı kesici. )
- ANOFTALMİ[Fr.] değil/yerine/= DOĞUŞTAN GÖZ YOKSUNLUĞU
- ANOMAL[Fr.] ile ANORMAL[Fr./İng.]
( Düzensiz, yolsuz. İLE Yerleşmiş düzene, alışkanlık ve kurallara aykırı/lık. )
- ANOMALİ[Fr. < ANOMALIE] değil/yerine/= AYKIRILIK/BOZUKLUK/SAPAKLIK
( Belirli bir ölçüye, belirli kurala uymama durumu. | Sayrılık niteliğinde olmamakla birlikte, normalden belirgin durumda sapma gösterme durumu. )
- ANOMİ ile HİÇÇİLİK/NİHİLİZM
( ... ile LEYSİYYE )
( ... vs. NIHILISM )
( ... avec NIHILISME )
- ANOMİ/ANOMIA[İng.] değil/yerine/= SÖZCÜK BULAMAMA | DEĞER YOKSULLUĞU
- ANOPSİ[Fr.] değil/yerine/= YUKARI ŞAŞILIK
( Göz küresinin yukarı kayması biçiminde beliren şaşılık. )
- ANOREKSİYA NERVOZA ile/||/<> BULİMİYA NERVOZA
( Kilo alma korkusu ile aşırı kilo kaybı ve yeme sınırlaması ile ilişkili bir yeme bozukluğu. İLE/||/<> Aşırı yeme atakları ve ardından kilo almayı önlemek için kusma ya da laksatif kullanımı ile ilişkili bir yeme bozukluğu. )
- ANOREKSİYA ile/ve/||/<>/> KAŞEKSİA[Fr. < CACHEXIE]
( İştahsızlık. İLE/VE/||/<>/> Kötü beslenme, süreğen ya da kötücül bir hastalığın seyri sırasında oluşan ileri derecede zayıflık, bitkinlik ve çöküntü durumu. )
- YİYESİZLİK/ANOREKSİ/YA ile PAROREKSİA ile HİPOROREKSİA
( "Çiğneyip Tükürmenin Fizyolojisi ve Sefalik Tepki" yazısı için burayı tıklayınız... )
( ANOREXIA vs. PAROREXIA vs. HIPOROREXIA )
- ANOREKSİYA ile PELLEGRA
( İştahsızlık. İLE Vitaminsizlikten kaynaklanan hastalık. )
- ANORKİDİ[Fr.] değil/yerine/= BİR CANLIDA ERBEZLERİNİN BULUNMAMASI
- ANORMAL[İng.]/A(B)NORMALİTE ile İLGİNÇ | AÇIK/ŞEFFAF/DÜRÜST | DÜZGÜSÜZ | OLAĞANDIŞILIK | BOZUKLUK
- ANOSMİ[Yun.] ile/ve/||/<> ANOSMATİK[Fr.]
( Koku yitimi. İLE/VE/||/<> Beynin koku alma bölümü az gelişmiş olan. )
- ANOSOGNOZİ ile/ve/<> YARISAL BOŞLAMA(İHMAL)
( Anosognozi, daha çok felçli bireylerde görülen, gövdesinin kötürüm bölümünün, kötürüm olduğunun farkında olmamaya ya da buna inanmamaya neden olan bir sinir sayrılığıdır(hastalığıdır). [Anosognozik bir kötürüm sayrının(hastanın), elinin önüne bir kalem koyup bunu kaldırmasını isterseniz, "yorgunum" ya da "kalem gereksinimim yok" gibi yanıtlar alırsınız. Eli felçli olduğundan dolayı, alamayacağının farkında bile değildir. Bazı ileri örnekler de, körken, hâlâ görebildiğini sanabilir. Beynin sağ tarafındaki bir bozulma, bu sayrılığa yol açıyor.] İLE/VE/<> Bu beyin bozulumu sayrılığını yaşayanlar, kendilerinin ve çevrelerinin sadece yarısını algılayabiliyor. [ Sayrı, erkekse, yüzünün sadece bir yarısını traş eder. Öteki yarısının farkında bile değildir. Bir tabak yemek verseniz, sadece yarısını yiyip, yemeğin çok az olduğundan yakınırlar. Çevrelerinin ve gövdelerinin sadece yüzde ellisini algılarlar. ] )
( ANOSOGNOZIA vs./and/<> HEMISPATIAL NEGLECT )
- ANRAJE[Fr.] değil/yerine/= KUDURMUŞ
- ANSAMBL[Fr.] değil/yerine/= ESKİ SOVYETLER'DE VE TÜRK CUMHURİYETLERİNDE, MÜZİK VE OYUN TOPLULUKLARI | TOPLULUK, BÜTÜNLÜK
( Dizenin son sözcüğüyle sonraki dizeyi başlatma sanatı. )
- ANŞANTE/ANJANTE[Fr.] değil/yerine/= BÜYÜLENMİŞ, HAYRAN
- ANSEFAL[Fr.] >< ANANSEFAL[Fr.]
( Beyin ve yardımcı örgenleri, tüm beyin. >< Beyinden yoksun, ucube. )
- ANSEFALİT[Fr.] ile/ve/||/<> ANSEFALOZ[Fr.] ile/ve/||/<> ANSEFALİPATİ[Fr.]
( Beyin yangısı. İLE/VE/||/<> Bir yangı olmaksızın kafanın şişmesi. İLE/VE/||/<> Beyinle ilgili her türlü sayrılık. )
- ANSEFALİT[Fr.] ile NEVRİT[Fr.]
( Beyin dokusu yangısı/iltihabı/lezyonu. İLE Sinir yangısı. )
- ANSİKLOPEDİ ile/ve/<>/yerine INTERNET
( ENCYCLOPEDIA vs./and/<> INTERNET
INTERNET instead of ENCYCLOPEDIA )
- ANSİKLOPEDİYE GİREN ile MEZARA GİREN
- ANŞÖVİYMAN[Fr.] değil/yerine/= KEMİK İLİĞİNE BİR BAŞKA KEMİK SOKULARAK YAPILAN BİR TÜR KIRIK KEMİK AMELİYATI
- ANTA[Yun.] değil/yerine/= BİR DUVARIN BAŞINI YA DA İKİ DUVARIN KÖŞESİNİ OLUŞTURAN GÖMME AYAK
- ANTAGONİZM[Fr.] ile ANTAGONİST[Fr.]
( Karşıtlık. Karşıt etkinlik. | Düşmanlık. İLE Düşmanca. | Karşıt/koşut etkin. )
- ANTANT[Fr.]["ANTAT" değil!] (KALMAK) değil/yerine/= ANTLAŞMAK
- ANTEN[Fr. < ANTENNE] ile/ve UYDU ALICISI
( Boşluktaki elektromanyetik dalgaları alan, yayınlayan iletken araç. )
- ANTERİOR/ANTERIORIİng.] değil/yerine/= ÖN | ÖNDE
- ANTIALERJİK[Fr.] değil/yerine/= ALERJİ SAĞALTIMINDA KULLANILAN İLAÇLAR
- ANTİDEMOKRATİK[Yun.] ile ANTİEMPERYALİST[Fr.] ile ANTİFAŞİZM/ANTİFAŞİST[Fr.] ile ANTİKAPİTALİZM[Fr.] ile ANTİKLERİKAL[Fr.] ile ANTİMİLİTARİST/ANTİMİLİTARİZM[Fr.] ile ANTİOTORİTER[Fr.] ile ANTİPARLEMENTER[Fr.] ile ANTİTEİZM[Fr.]
( Demokrat olmayan. İLE Emperyalizme karşı olan. İLE Faşizme karşı tutum/kişi. İLE Kapitalizme, kapitalist rejime karşı tutum. İLE Fransa'da kilise kurulu düşüncelerine karşı olan. İLE Militarizme karşıt. / Askeri düşünceye ve askeri kurumlara karşı olma durumu. İLE Yetke tanımaz. İLE Parlementoya karşıt olan. İLE Tanrısal doğa ile insan doğasını birbirine karşıt olarak gören öğreti. )
- ANTİDEPRESAN değil/yerine/= ÇÖKKÜNLÜK GİDERİCİ
- ANTİDOT[Fr.] ile/||/<> ANTİENFEKSİYÖ[Fr.] ile/||/<> ANTİENFLAMATUVAR[Fr.] ile/||/<> ANTİPARAZİT[Fr.]
( Panzehir. İLE/||/<> Mikroptan kaynaklanan hastalıklara karşı ilaç. İLE/||/<> Yangıyı yok eden ilaçlar. İLE/||/<> Parazit giderici. )
- EMETİK ile/>< ANTİEMETİK
( Kusturucu. İLE/>< Kusma önler. )
- ANTİK[Lat.] ile ANTİKA[Lat.] ile ANTİKİTE[Fr.]
( Eski çağ işi, modası geçmiş. İLE Eski çağlardan kalma yapıt. | Davranışlarında tuhaflık görülen kişi. | Bir tür nakış. İLE Eski çağ, özellikle eski yunan ve Roma uygarlıkları. )
- ANTİK[Lat.] ile/ve/değil KADÎM
( ANTIQUE vs./and ANCIENT )
( ... ile/ve GU )
- ANTİKİKLON/ANTİSİKLON[Fr.] ile ANTİPARALEL[Fr.]
( Döngü dışı. | Yüksek basınçlı atmosfer kütlesi. İLE Paralel olmayan. )
- ANTİKOMİNTERN[Fr.] ile ANTİKOMÜNİST[Fr.] ile ANTİKOMÜNİZM[Fr.]
( Komintern politikasına karşıt. İLE Komünizme karşıt. İLE Komünizm karşıtlığı. )
- ANTİKOR[Yun.] değil/yerine/= KARŞIKOR
- ANTİMON[İng./Fr. < ANTIMOINE]
( Atom numarası 51, atom ağırlığı 121,76 olan, 630 °C'de eriyen, haddede ya da çekiç altında işlenemeyen, çoğunlukla basım harfleri alaşımında kullanılan, mavimtırak beyaz renkte bir öğe. [simgesi: Sb] | Arseniğe çok benzeyen, katı bir nesne. )
- ANTİPARANTEZ değil ANTRPARANTEZ[Fr. < ENTRE PARENTHESES] (ya da ARTIPARANTEZ) / İSTİTRAT[Ar.]
( Söz arasında, sırası gelmişken. | Ayrıca. )
- ANTİPARAZİT[Ar.] değil/yerine/= ASALAKSAVAR
- ANTİPATİ[Yun.] ile/ve/||/<>/< ANTİPATİK[Yun.]
( Sevememezlik, soğukluk. İLE Sevimsiz, soğuk kişi. )
- ANTİPATİ değil/yerine/= ANTİPATİK
( Sevimsiz, sevilmeyen, itici, soğuk. )
- ANTİPATİ değil/yerine/= KARŞI/T DUYGU
- ANTİPIRETİK[Fr.] ile ANTİPIRİN[Fr.] ile ANTİTERMİK[Fr.]
( Ateşli durumlarda, gövde sıcaklığını düşüren ilaç. İLE Ateş düşürücü ve yatıştırıcı olarak kullanılan renksiz kristallerden biri. İLE Ateş düşürücü ilaçlar. )
- ANTİŞAMBR[Fr.] değil/yerine/= BEKLEME ODASI
- ANTISPAZMOTİK[Fr.] değil/yerine/= KASILMA GİDERICİ (İLAÇ)
- ANTİTOKSİN = ANTİTOKSİK
( İçine giren toksinleri zararsız duruma getirmek için gövdenin çıkardığı nesne. )
- ANTLAŞAMAMAK ile/ve/en azından/||/<>/< ANTLAŞAMADIĞIMIZDA ANTLAŞMAK
- ANTLAŞMA/AHİT/MİSAK ve UYUŞMA/AHENK
( PACT/TREATY and HARMONY )
- Antlaşmazlıkları unut ve SUS!!!
- ANTRAKOZ[Fr.] değil/yerine/= AKCİĞERLERİN VE BRONŞLARIN KÖMÜR TANECİKLERİYLE DOLMASI
- FASILA[Ar.]/ANTRAKT[Fr. < ENTRACTE] değil/yerine/= ARA
- ANTRE[Fr. < ENTREE] değil/yerine/= GİRİŞ, HOL | BAŞLANGIÇ YEMEĞİ | GİRİN, BUYRUN
- ANTRENÖR[Fr. < ENTRAÎNEUR] değil/yerine/= ÇALIŞTIRICI
- ÇALIŞTIRICI/ANTRENÖR SPORCU
- ANTRIT[Fr.] değil/yerine/= MİDE YANGISI
- ANTROPO(-)[Yun.] ile[ve/||/<> ANTROPOBİYOLOJİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOCOĞRAFYA[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOFAJ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOFİL[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOGRAFİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOİT[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOKİMYA[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOKLIMATOLOJİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOKRASİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOLOG[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOLOJİ/K[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOMETRİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOMORFİZM[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOMORFOLOJİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPONOZ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOPLASTİ[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOSANTRİK[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOSANTRİZM[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOTEKNİK[Fr.] ile[ve/||/<> ANTROPOZOİK[Fr.]
( İnsan. | İnsan anlamı katan ön ek. İLE/VE/||/<> Zaman içinde kişilerde görülen dirimbilimsel farklılığın ve çeşitliliğin incelenmesi. İLE/VE/||/<> İnsan topluluklarının yeryüzündeki dağılımını inceleyen coğrafya dalı. İLE/VE/||/<> Yamyam. İLE/VE/||/<> İnsanın yaşadığı yerde yaşayan hayvan ve bitkiler. İLE/VE/||/<> İnsan ırklarının özelliklerini ve yeryüzündeki dağılımlarını inceleyen bilim dalı. İLE/VE/||/<> İnsana çok benzeyen/benzetilen maymun türü. İLE/VE/||/<> İklimin, insan üzerindeki etkilerini inceleyen bilim. İLE/VE/||/<> Sayrılıkların sürecine şiddetle etkide bulunma gereğine inanan sağaltım öğretisi. İLE/VE/||/<> İnsanbilim uzmanı. İLE/VE/||/<> İnsanın kaynağını, geleneklerini ve ırkları inceleyen bilim, insanbilim. | İnsanbilimle ilgili. İLE/VE/||/<> İnsan organizmasının ölçülmesi için kullanılan ölçüm tekniklerinin tümü. İLE/VE/||/<> İnsan biçimcilik. İLE/VE/||/<> İnsan gövdesinin biçimini inceleyen bilim dalı. İLE/VE/||/<> İnsana özgü bulaşıcı sayrılık. İLE/VE/||/<> Fosil insan iskeletinden yola çıkarak anatomik yapılarını yeniden kurma yöntemi. İLE/VE/||/<> Felsefede, insanı, evrenin (")yaratılma nedeni(") sayan. İLE/VE/||/<> İnsanı, evrenin merkezi kabul eden öğreti. İLE/VE/||/<> Bir ya da daha çok işlemcinin çalıştığı kumanda ve yönlendirme düzenlerinde insanla makine arasında kurulabilecek en iyi dengeyi sağlamayı amaçlayan bilim. İLE/VE/||/<> İnsanın belirmesi ve yayılmasını niteleyen dönem. )
- ANTROPOFAJİ ile YAMYAMLIK
( Yamyamlık. )
- ANTROPOKİMYA[Fr.] ile/ve/||/<> ANTROPOLİMATOLOJİ[Fr.] ile/ve/||/<> ANTROPOMETRİ[Fr.] ile/ve/||/<> ANTROPOPLASTİ[Fr.]
( İnsan gövdesindeki dokuları ve sıvıları inceleyen kimya kolu. İLE/VE/||/<> İklimin insan üzerindeki etkilerini inceleyen bilim. İLE/VE/||/<> İnsan organizmasının ölçülmesi için kullanılan ölçüm tekniklerinin tümü. İLE/VE/||/<> Fosil insanların iskeletinden yola çıkarak anatomik yapılarını yeniden kurma yöntemi. )
- ANTROPOKRASİ[Fr.] ile/ve/||/<> ANTROPONOZ[Fr.]
( Sayrılıkların sürecine şiddetle müdahale etme gereğine inanan tedavi öğretisi. İLE/VE/||/<> İnsana özgü bulaşıcı hastalık. )
- ANTROPOLOJİ
- ANTROPOZOİK[Fr.] ile/ve/||/<> ANTROPOTEKNİK[Fr.]
( İnsanın belirmesi ve yaygınlaşmasını niteleyen dönem. İLE/VE/||/<> Bir ya da daha çok işlemcinin çalıştığı kumanda ve yönlendirme düzenlerinde insanla makine arasında kurulabilecek en iyi dengeyi sağlamayı amaçlayan bilim. )
- ANTUSİYAZM[FR./İNG. < ENTHUSIASM] değil/yerine/= COŞKU, COŞKUNLUK, AŞIRI HAYRANLIK
- ANÜS ile/değil KLOAK
( İnsanda. İLE/DEĞİL Hayvanlarda. )
- ANXIETY vs. APPREHENSION
- ANXIETY vs. BOREDOM/DISTRESS/DEPRESSION
- ANXIOUS ABOUT vs. ANXIOUS FOR vs. ANXIOUS TO
- ANYA değil HANYA
( Girit adasında bir kent. )
- APAÇIK ile/||/<> GÜN GİBİ ile/||/<> BUZ GİBİ
- APAR TOPAR (TOPLANMAK/KAÇMAK/ÇIKMAK)
- APARA ile AŞAĞILIK, DÜŞÜKLÜK
( Aşağılık, düşüklük. )
- APARAT/APPARATUS[İng.] değil/yerine/= AYGIT
- APARAT[Alm. APPARAT] ile/||/<> APAREY[Fr.]
( Birbirine bağlı ya da ekli olarak işleyen araçların oluşturduğu bütün. Araçlar takımı. İLE/||/<> Aparatı oluşturan araçların her biri. )
- APARATVA ile YAKINLIK
( Yakınlık. )
- APART[Fr.] ile/||/<> APARTMAN[Fr.]
( Ayrı ayrı. İLE/||/<> Her katında bir ya da birkaç daire bulunan çok katlı bina. )
- APAYRI ile BAMBAŞKA
- APIK-SAPIK (DÜŞÜNCELER/DAVRANIŞLAR)
- APIR-SAPIR (KONUŞMAK)
- APLİKASYON/APPLICATION[İng.] ile/||/<> APLİKATÖR/APPLICATOR[İng.]
( Uygulama. İLE/||/<> Uygulayıcı. )
- APOLOJİ ile/ve/||/<> GASLIGHTING
( "Kendini haklı çıkararak savunma". İLE Psikolojik yönlendirme. İstismar ve tâciz "yöntemi". )
- APOPLEKSİ[Fr.]/APOPLEXIA[İng.] ile/||/<> APOPLEKTİK[Fr.]
( Aniden gelen şiddetli koma durumu, beyin felci. | Kanagan. İLE/||/<> Beyin felcine uğramış kişi. )
- APOTEM[Yun.] değil/yerine/= YARI ÇAP
- APPRECIABLE vs. APPRECIATIVE
- APPROACH vs. REACTION
- APPROPRIATE vs. CONVENIENT vs. EXPEDIENT vs. PROPER vs. SUITABLE
- (not APPROVE [/TO]) APPROVE OF
- APRAKSİ/APRAXIA[İng.] ile BECERİ YİTIMİ, İŞLEV YİTİMİ
( İşlev/beceri yitimi. )
- APREMİDİ[Fr.] değil/yerine/= ÖĞLE SONRASI GİYSİSİ
- APSE[Fr. < ABCES] ile YARA, ÇIBAN
( ABSCESS vs. WOUND )
- APSİS[Fr. ABSCISSE < Lat.]/KOORDİNAT[Fr.] ile APSİS[Lat.]/APSİT[Yun. APSİS, İDOS: Daire, tonoz.]
( Yönlü bir eksen üzerinde, bir noktanın, başlangıç noktasına olan uzaklığının cebirsel değeri. | Bir düzlem içinde bir noktanın yerini belirlemeye yarayan koordinatlardan yatay olanı. | Bir noktanın uzaydaki yerini belirlemeye yaraya ana çizgilerden yatay olanı. İLE Kiliselerde, koronun arkasında bulunan ve camilerine mihrap kısmının karşılığı olan, yarım daire ya da yarım çokgen şeklinde, çoğu tonozlo örtülü bölüm. [Apsitler, çoğu zaman apsidiyollerle çevrili olurlar. Roma'lılar, yapı dışına taşan yarın daire şeklindeki gözlere, absida derlerdi. Bazilikaların uclarında bir absida bulunurdu. Kiliselerdeki apsitlerin kökeni budur.] )
- APTAL CESARETİ ile/değil/yerine/>< STRATEJİ
- APTAL "DOST" ile/değil/yerine AKILLI "DÜŞMAN"
- APTAL OLMAK ile/değil/yerine/||/<>/< İYİ OLMAK
( Birinin hatasını, hiç olmamış gibi saymak. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Affedebilecek kadar. )
- APTAL ile/değil/yerine/>< ABDAL
( "Kafası çalışmama", "gaflette/acziyette bulunma" ve birçok ayrıntılı anlamları taşıyan aşağılayıcı/küçük düşürücü durum/hitap. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kul. Kulluk. Abdiyet (makamı). )
( Değişmeyen. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Değişen. )
( Devrilir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Evrilir. )
( Abdal olan, aptal olanı affedebilir. )
( Hakikat, Ben'im! İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ben, hakikatim. )
( Yanıtları, anlamsız bulur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Soruyu, anlamsız bulur. )
( Hep, haklı olmayı, beceri zanneder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Hep ya da hiç, haklı olmayacağını/olmayabileceğini bilir. )
( [bir oylamanın, sonucunun] "Oy çokluğu" ile alınmasına sevinir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< "Oy birliği" ile alınmasını bekler/ister. )
( Abdal'a, aptal gibi davranır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Aptal'a, abdal gibi davranır. )
( Uyur, düşünemez. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Düşünür, uyuyamaz. )
( "De ki, ..." derler. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< "... Peki!" derler. )
( [bir düşüncenin] Taraftarı olur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Tarafı olur. )
( Savrulur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Savunur. )
( Lâf eder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Söz eder.
[ bkz. www.FaRkLaR.net/Dil ] )
( Dolu taneleri gibidir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kar taneleri gibidir. )
( Öfkeyle konuşur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sükûnetle konuşur. )
( [için öncelikli olan] "Başarmak"tır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Denemektir. )
( Hiçbir esinti bile duymaz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Mâlûm olur. )
( [ "Batı"ya / "Doğu"ya ] Hayranlık duyar ya da nefret eder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ne hayranlık duyar, ne de nefret eder. [Sadece, anlamaya çalışır.] )
( [Söz'ün] Kandırıcılığına kapılır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Hakikatini arar. )
( Yakını görür, uzağı söyler. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Uzağı görür, yakını söyler. )
( Zikrine kanma! İLE/DEĞİL/YERİNE/>< "Bikr"ine["ilk olması"na] kapılma[zannetme]! )
( [zihnine/"aklına"] "Güzel" deyince, kadın gelir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< "Kadın" deyince, güzel/lik gelir. )
( Yaptığından pişmanlık duyar ve yere çöker. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Tövbe eder ve ayağa kalkar. )
( "Gözü açık"lardır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< "Kör"lerdir. [gözleri, geçici/"değerli" olanlara kapalıdır] )
( Mey ile hoş olur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Aşk ile mest olur. )
( Düşünür ve durur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Durur ve düşünür.
[Duran, susmak bilmez; düşünen, hemen susar.] )
( Alacaklı gibi sevdiğinden dolayı, en küçük antlaşmazlıkta, hacze gelir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Borçlu gibi sever, bedel ödemekten çekinmez. )
( Ortadır[vasat] ama ortada[vasatta] durmayı bilmez. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Orta değildir ve ortada[vasatta] (dengede/itidalde) durmayı bilir. )
( [sevindiğinde] Sırıtır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gülümser. )
( Zırlar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ağlar. )
( [ "düş"te iken, uya(ndı)rılınca ] Ne uyanır, ne de utanır.[ve sayıklar] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Uyanır ve utanır. )
( Dünyayı kurtarmaya çalışır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Dünyadan kurtulmaya çalışır.
[En sonunda da, abdal, kendine kavuşur; aptal, dünyaya.] )
( Yararının/çıkarının peşinden koşar. [ve de zarar eder] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yararı ve güzel(lik)i arar. [ıstırap duyar] )
( Anlaşılmak ister. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Anlamak ister.
[Oysa ki, [hakikatte] Anlaması gerekir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Anlaşılması gerekir.] )
( Aptalı bulunca, aptal aptal konuşur.[abdalın yanına düşse de, yine aptal aptal konuşmaya devam eder] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Abdalı bulunca, susar.[aptalın yanına düşse de susar] )
( Tüm bunları ve ayrıntıları, aptalca/saçma(lık) olarak "görür"/"düşünür". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ayrımları/ayrıntıları görür ve susar.
www.FaRkLaR.net/SUS )
( Herkesin beğendiğini beğenir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Beğendiğinin, başkalarınca da beğenilmesini ister. )
( Rakamlara itibar eder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sözcüklere itibar eder. )
( Küfreder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Şükreder. )
( [kendini] Alacaklı zanneder. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Borçlu kabul eder. )
( [Kendine gelmek için] Yerin sarsılmasına gereksinim duyar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yüreğin sarsılmasına gereksinim duyar. )
( Anlamaz ve sürekli konuşur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Anlar ve susar. )
( Aptala, değerli bir şeyini yitirdiğinden dolayı değil yitirdiği şeylerin değerini anlayamadığından dolayı aptal denilir. )
( "Aptallık Kuramı"(Dietrich Bonhoeffer) [okumak için burayı tıklayınız...] )
( Yapabileceğini yapmayan. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yapmayabileceğini yapan.[dallama/dalyarak] )
( VALEA ile/değil/yerine/>< ... )
- APTAL ile ŞAPŞAL/ŞAPŞİK
( ... İLE Aptalca davranışlarda bulunan, alık kişi. | Üstüne başına önem vermeyen, özen göstermeyen. | Bol, dökük ve biçimsiz (giyecek). )
- APTALA MÂLUM OLUR" değil ABDALA MÂLUM OLUR
- APTAL/LIK[Ar.] ile BUDALA/LIK[Ar.]/KAŞALOT[Fr.][argo]
( Zekâsı pek gelişmemiş, zekâ yoksunu, alık. İLE Zekâca geri olan, alık. | Ahmak, bön. | Bir şeye aşırı düşkün. )
- APTAL/LIK ile DELİ/LİK
- APTALLIK ve/<> İNTİHAR
- APTAL/LIKTA ile/ve/<> SAF/LIKTA |
ile/değil/yerine/><
AKILLI/LIKTA
( Ne affeder/affedilir, ne de unutur/unutulur. İLE/VE/||/<> Affeder/affedilir ve unutur/unutulur.
İLE/DEĞİL/YERİNE/><
Affeder/affedilir ama unutmaz/unutulmaz. )
( Öğretmeyi sever.
İLE/DEĞİL/YERİNE/><
Öğrenmeyi sever. )
- APTALLIK"/TAN ile/değil/ne yazık ki ÇARESİZLİK/TEN
- APUKURYA[Yun.] değil/yerine/= ET PERHİZİ
( Et yenilmeyen dönem. )
- AQUEDUCT vs. BRIDGE
- AR[Fr. < Lat.] ile AR ile Ar
( Tarım alanları için yüz metrekare değerinde yüzey ölçü birimi. [Bir ar, kenarı on metre olan bir karenin alanıdır.] | Sanat. İLE Utanma, utanç duyma. İLE [kimya] Argon'un simgesi. )
- AR ile HİCAP
- AR ile NAMUS/İFFET
( Hayatta namuslu yaşamanın en gerçek yolu, olduğun gibi görünmektir. )
( ... ile SİLİG: Namuslu. )
- ARA:
1. GÜN ile 2. GÜN
( Kendin. İLE Başkaları. )
- ARA İNANÇLAR ile/ve/||/<> OTONOM DÜŞÜNCELER
- ARA İNANIŞLARDA:
TUTUM ile/ve/||/<> KURAL ile/ve/||/<> SAYILTI
- ARÂ'[Ar.] ile ÂRÂ'[Ar. < RE'Y] ile -ÂRÂ[Fars.]
( Bölge, mıntıka/mıntaka. İLE Oylar. İLE Süsleyen, bezeyen. [Dil-ârâ] )
- ARÂB OL ile ARA BUL
- ARAB[Ar.] ile ÂRÂB[Ar. < İREB, İRBE] ile A'RÂB[Ar. < ARAB]
( Irak, Şam, Hicaz, Yemen, Mısır'da ve Afrika'nın kuzeyinde bulunan semitik kavmin genel adı. İLE Akıllar, zekâlar. | Hâcetler. | Hîleler, dekler, oyunlar. İLE Çöl Arapları. )
- ARABA değil/yerine BİSİKLET
( Arabadan İn, Bisiklete Bin!...
)
- ARABÎ[Ar.] ile A'RÂBÎ[Ar. çoğ. EÂRÎB]/[Fars. BÂDİYE-NİŞÎN]
( Arap budununa/kavmine ait olan/lar. | Arapça, Arap dili. İLE Çölde yaşayan Arap. )
- ARABULUCU ile/değil UZLAŞTIRMACI
- ARAÇ AKILSALLIĞI ile/ve/<> DEĞER AKILSALLIĞI
- ARAÇ [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- ARAÇ [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- ARAÇ ile AYGIT
- ARAÇ ile/ve GEREÇ
- ARAÇ-GEREÇ
- ARAÇLAR/BİLGİLER/TUTUMLAR:
KURUCU ile/ve/||/<> TAŞIYICI ile/ve/||/<> ÖĞRETİCİ
- ARAÇLARDAN İNERKEN VE KAPILARINI AÇARKEN:
SOLDAN ile/ve/değil/yerine SAĞDAN
( Araç yolcularının, inecekleri zaman, sol kapıyı değil sağ kapıyı kullanmalarına özen gösterelim. Sürücülerin de özellikle bisikletliler, motorsikletliler ve hatta yayaları düşünerek, aniden çıkış yapmamaları gerektiğini her zaman için anımsatalım ve birbirimizi uyaralım. Aniden açılan kapılar yüzünden yaşanılan gereksiz ve büyük kazaları, bilinçli ve dikkatli davranarak önlemek olanaklıdır. Lütfen araçtan ani çıkışlar yapmadan ayna kullanarak kapıları açalım! )
- ARAÇLARDAN(OTOBÜS, TREN, VAPUR VS.) ÇÖP ATMAK yerine CEPTE/ÇANTADA TUTMAK
- ARADA-DEREDE (KALMAK, İŞ GÖRMEK)
- ARADA KALMAK ile/ve/||/<>/< ZOR DURUMDA KALMAK/ZOR DURUMA DÜŞMEK
- ARADIĞIN SÜRECE/KADAR ARARIM değil ARAMADIĞIN KADAR ARAMAM
- A'RÂK[Ar.] ile A'RÂK[Ar. < IRK] ile ARAK[Ar.] ile ARAKK[Ar.]
( Ter. | Üzüm ve çeşitlerinden çekilip elde edilen ispirto, rakı. İLE Kökler, damarlar. İLE Rakı. İLE [daha/çok/pek] İnce. )
- ARALIK/aralık ile Aralık
( Ara, boşluk. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Onikinci/son ay. )
- ARAMA ile/ve/<> BULMA
( Aramakla bulunmaz fakat bulanlar aramış olanlardır. )
( Arayan aradığı sürece ayrı kalır. )
( TO SEARCH vs./and/<> TO FIND )
- ARAMADIĞIMIZI BULAMAMAK ile/ve/||/<> DOLDURMADIĞIMIZI BOŞALTAMAMAK ile/ve/||/<> SAHİP OLMADIĞIMIZDAN VAZGEÇEMEMEK ile/ve/||/<> BULUNMADIĞIMIZ YERİ TERK EDEMEMEK
- ARAMAK ile/ve/değil/yerine/<> BULMAK İÇİN/ÜZERE ARAMAK
- ARAMAK ile/ve/<> PAYLAŞMAK
( Bazı şeylerin paylaşıldığı kişi aranır. Birinin bizi uzun süre sonra ya da -maddi, manevi- bir gereksinimi doğrultusunda araması çıkar değil/olmayabilir, zihnimizde ve gönlümüzde bir yeri olduğundandır. )
( Sahip olduğunuz her şeyi, her kimin gereksinimi varsa, onunla severek paylaşın. )
( TO CALL/TO SEEK/TO SEARCH vs./and/<> TO SHARE )
- ARAMAK ile/ve PAYLAŞMAK
( TO SEARCH vs./and TO SHARE )
- ARÂMÎ ile/ve ARABÎ
- ARAMIZ BOZULMASIN ile/ve/||/<> TADIMIZ KAÇMASIN
- ARAN ile/||/<> ARANLIG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Ahır. İLE Ahırı olan ev. )
- ARANIP TARANMA
- ARANMAK ile/ve/değil ARINMAK
- ARAP SABUNU değil/yerine/>< RAB SABUNU
- ARAP ile ÂRÂP
( Irkı tanımlama. İLE "...-cı" olma(savunma, koruma, kayırma) )
- ARAPÇA HAT KALEMİ ile İBRÂNİCE HAT KALEMİ
- ARAPÇA'DA:
GÖZ ile/ve/||/<> KÖR
( )
( Bir noktanın eksikliği, gözü kör eder. )
- A'RÂS[Ar. < URS] ile A'RÂS[Ar.] ile ARAS[Ar.]
( Nikâh törenleri. | Düğünler. | Evliler. İLE Arsalar, boş topraklar. İLE Yorgunluk, bitkinlik. )
- ARASTA ile/||/<> ŞADIRVAN ile/||/<> TABHANE ile/||/<> DARUŞŞİFA
( Çarşı, dizi dükkânlar. Bazen önlerinde revak ya da karşılıklı sıraların arasında örtü bulunanlar, bir tür kapalı çarşı oluşturur. İLE/||/<> Bir çeşit meydan çeşmesi. Özellikle cami avlularında, çepeçevre muslukları olan çokgen su tesisi. İLE/||/<> Konukevi/misafirhane. | Dini yapıların bir bölümü.[Özellikle gezici dervişlerin konuk edildiği oda.] İLE/||/<> Şifahane, hastahane gibi sağlık kuruluşlarına verilen eski adlardan biri. )
- ARAŞTIRICI ile/değil/||/<> ARACI/UZMAN/HAFİYE[Ar.] ile/değil/||/<> CASUS
( [not] DETECTIVE vs./but/||/<> AGENT vs./but/||/<> SPY )
- ARAŞTIRMA YÖNTEMİ ile/ve/||/<>/> SUNUM YÖNTEMİ
( Tarihsel. İLE/VE/||/<>/> Kavramsal. )
- ARAŞTIRMA/ÇALIŞMA DÖNEMLERİNDE:
KULUÇKA ile/ve/||/<>/> BELGE TOPLAMA ile/ve/||/<>/> OLGUNLAŞTIRMA(OKUMA) ile/ve/||/<>/> YAZMA
- ARAYAN, BULUR!:
[ya] BELÂ ya da MEVLÂ
- ARAYAN KİMSENİN OLMAMASI ile/ve ARANABİLECEK KİMSENİN OLMAMASI
- ARAYAN-SORAN (OLURSA)
- ARAYIP SORMAK
- A'RÂZ[Ar. < ARAZ] ile ARAZ[Ar.] ile A'RÂZ[Ar. < IRZ]
( İşâretler, alâmetler. | Tesâdüfler, hastalık alâmetleri. | Kazalar, felâketler. İLE İşâret, alâmet. | Tesâdüf. | | Kaza, felâket. | [Felsefede] Kendi kendine varolmayıp başka bir cevherle meydana gelen hal ve keyfiyet. İLE Irzlar, namuslar. )
- ARÂZİ ile ARAZÎ
- ARÂZİ[Ar. < ARZ] ile A'RÂZÎ[Ar.]
( Yerler, topraklar. İLE Ârızî, tesâdüfî, rastgele. )
- ARAZİ ile BOSTAN[Fars. < BÛSTÂN]
( ... İLE Sebze bahçesi. | Kavun, karpuz tarlası. | Kavun ve karpuza verilen ortak ad. )
- ARAZİ ile DAZ
( ... İLE Çıplak toprak. )
- ARAZİ ile/ve TOPRAK
( TOPRAK
Tarlam, sana üçyüz fidan aşılasam
Tarla coşar, fidan coşar, el coşar
Gücüm yetse, hemen işe başlasam
Kazma coşar, kürek coşar, bel coşar
Muhidime örnek olmak maksadım
Sevinir evlâdım, söylenir adım
Hız ile yürür idim olsa kanadım
Yolcu coşar, ayak coşar, yol coşar
Çalışırsan toprak verir cömerttir
Emeksiz istemek, dermansız derttir
Çalışmak, insana büyük servettir
Kese coşar, gönül coşar, el coşar
Yılda bir kez, çiçek açan ağaçlar
Hayatta insana ömür bağışlar
Her taraftan cıvıldaşır o kuşlar
Seher coşar, bülbül coşar, gül coşar
Güzelin kulağı, küpeyi saklar
Ağacın yaprağı, meyveyi koklar
Mehtap ile birleşince yapraklar
Gölge coşar, mehtap coşar, dal coşar
Yel, dala değdikçe, sor ki, dallar ne çeker
Durmaz inler, ırgalanır, Hû çeker
Demişler ki, bu derdi bu çeker
Veysel ağlar, sazı ile tez coşar
[ Veysel (Âşık) 'ın yazdığı ilk şiirdir. ]
[ Sürekli erişim adresi...
www.FaRkLaR.net/sozluk/fark/12792 ]
)
( ... ile/ve TÜRÂB )
( ... ile/ve HÂK, ÂCÂK )
( ... ile/ve PİTHİRİ )
- ARBEDE[Ar.]/HENGÂME[Fars.]/ÇINGAR[Yun.] değil/yerine/= ÇATIŞMA/HIRGÜR/KAVGA/GÜRÜLTÜ PATIRTI
- ARBITRARY(-I-NESS) vs. PROBABILITY
- ARDI ARDINA (DİZİLMEK)
- ARDI ARKASI (GELMEMEK)
- ARDIÇ OTU ile AYRIK OTU ile BEŞPARMAK OTU ile BOĞAN OTU ile CANAVAR OTU ile ÇOREK OTU ile DALAK OTU ile DELİCE OTU(RYE GRASS) ile EĞRELTİ OTU[Lat. NEPHRODIUM FILIX MAS] ile ENGEREK OTU ile GEYİK OTU ile GÜZELAVRATOTU[Lat. ATROPA BELLADONNA] ile İDRİS OTU ile KANARYA OTU ile KELEBEK OTU ile KENE OTU/HİNT YAĞI AĞACI ile KÜSTÜM OTU ile MELEK OTU ile MERCAN OTU ile NEVRUZ OTU ile ÖKSE OTU ile PİSİPİSİ OTU ile TAŞKIRAN OTU ile YÜKSÜK OTU[Lat. DIGITALIS PURPUREA] ile ACI OT ile SÜTLÜ OT
- ARDIN ARDIN = GERİ GERİ/ARDI SIRA
- ARDINA KADAR AÇMA! ve/||/<> TAMAMEN KAPATMA!
( Kapatmaya gücünün yetmeyeceği kapıyı. VE/||/<> Açmaya yüzünün tutmayacağı kapıyı. )
- ARDUTAL/ORDU TAL ile/= HAMAMOTU
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- ÂREC[Fars.] ile AREC ile A'REC[Ar.] / LENG[Fars.]
( Dirsek. İLE Topallık. İLE Topal, aksak. )
- ARGU ile/||/<> ARGUÇ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( İki dağ arası.[Tirâz/Talâs ile Balâsâgün arasındaki ülke.] İLE Kişinin aldandığı herhangi bir şey. )
( arguç ajun: Yalan dünya. )
- ARGÜMAN[İng. < ARGUMENT]["ARGUMAN" değil!] değil/yerine/= (İKNA EDİCİ, YETERLİ/YETKİN) KANIT | SAV
( Denklem, eşitsizlik, gök nesnesinin hareketlerine ait bir öğenin bağlı bulunduğu değer. | Bir cetvelde, öteki bir sayıyı bulmak için yararlanılan sayı. | Kanıt, delil. )
- ARI KAVRAM ve/<> AKIL
- Ârî"[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/></< ÂRÎ[Ar. < URY/E]
( İran'dan geçerek Kuzey Hindistan'a yerleşen, eski bir kavim olan Aryalar ya da "bu toplumdan olduğunu savunan kişi". | Hint-Avrupa dil ailesinden olan ["ırk", "topluluk" ya da "kişi"]. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< Arınmış, soyutlanmış olan. | Çıplak. )
- ARI[Ar.] ile ARI[Ar.] ile ÂRÎ[Ar.] ile ÂRÎ[Ar.] ile ÂRÎ[Ar.]
( Sade, temiz. | Yabancı şeylerden arınmış, katışıksız, saf, halis, öz. | Günahsız. İLE Zar kanatlılardan, bal ve bal mumu yapan, iğnesiyle sokan böcek. İLE Çıplak. | Hür. | -sız. İLE Hint-Avrupa dil ailesinden olan topluluk/kişi. İLE Evet. )
( Dünyada, 20.000'e yakın arı türü bulunmaktadır. )
( ... cum APIS MELLIFICA )
- ARI-DURU
- ARİF ile ÂRİF[Ar. < İRFAN | çoğ. UREFÂ]
( Ünlü, çok tanınmış. | Bilgi sahibi. İLE Bilen, bilgili, irfan sahibi.[(Bildiğinin, yapacağının ve söyleyeceğinin) Zamanını ve zeminini] )
- ÂRİF ile/ve ZARİF
( Karşılık almaz/beklemez. İLE/VE Fazladan verir. )
( Ârif, muhatabının, kendi selâmıyla selâmlar. )
( ÂRİF: Devr eden. )
- ÂRİM[Ar.] ile ARİM[Ar.]
( Uygunsuz, hoşa gitmez, ters. İLE İnatçı, kafa tutan. )
- ARIN(DIR)MA'DA:
| SU İLE / ATEŞ İLE / SIYIRARAK |
ile/değil/yerine/<>/>/<
DÜŞÜNCE/ZİHİN İLE
- ARINMA/TEMİZLENME(TAHÂRET[Ar.]):
PİSLİKTEN/NECASETTEN ve/||/<> OLAYLARDAN/HADESTEN
- ARINMA ve/||/<>/> AYDINLANMA ve/||/<>/> AŞK
- ARINMA ve/<> GÜVEN
( Ancak, arınmış zihinlere güvenebilirsin. )
- ARINMA ve/<> YAPILAN(DIR)MA
( PURIFICATION and/<> CONSTRUCTION )
- ARINMAK ile/ve/değil/<> DUYARLILAŞ(TIR)MAK
- ÂRİŞ[Ar.] ile ARÎŞ[Ar.]
( Anlam/mânâ, kavram/mefhum. İLE Asma çardağı. | Samandan yapılmış bir çeşit ev. | Sundurma. )
- ARIŞ/İRİŞ ile ARIŞ ile ARIŞ
( Kolun, dirsekten parmaklara kadar olan bölümü. İLE Çözgü. İLE Araba oku. )
- ARİSTOKRASİ[Fr.] ile/||/<> ARİSTOKRAT[Yun.] ile/||/<> ARİSTOKRATİK[Fr.]
( Aristokrat olma durumu. İLE Sınıf farkı güden ülkelerde soylu sınıftan olan. İLE/||/<> Aristokrasiye ilişkin. | Seçkin, ince, yüksek tabakaya özgü. )
- ARITMAK ile ISLAH (ETMEK)
- ARİTMETİK[Yun.] ile/||/<> ARİTMİ[Fr.] ile/||/<> ARİTMİK[Fr.]
( Matematiğin sayısal özelliklerini ve işlemlerini konu edinen dalı, sayısal. İLE/||/<> Yürek atışlarındaki düzensizlik. İLE/||/<> Düzensiz kalp ya da nabız atışı. )
- ARİTMETİK ile/ve/değil CEBİR ile/ve/değil GEOMETRİ
( Zaman. İLE/VE/DEĞİL Zemin/mekân. )
( ... İLE/VE/DEĞİL Aksiyomatik olarak kurulan ilk ilim. )
( ... İLE/VE/DEĞİL Dengeyi/itidali simgeler. )
( Geometri, mekânın yorumudur. )
- ARİTMETİK/ASTRONOMİ ile/ve GEOMETRİ ile/ve ŞİİR ile/ve MÜZİK
( Zamanı hesap ettiğinizde Aritmetik, Astronomi; mekânı ölçmeye başladığınızda geometri; dili ölçmeye başladığınızda da şiir ortaya çıkar. Zaman ve dili beraber ölçtüğünüzde müzik ortaya çıkar. )
- ARİVİST[Fr.] değil/yerine/= HIRSLI, HARİS
( Ne pahasına olursa olsun hedefine, başarıya ulaşmak isteyen kimse, haris. )
- ARIYORSAN:
ELİNİ ÖPECEK ve YAKASINA YAPIŞILACAK
( Kendi elini öp! VE Kendi yakana yapış! )
( ELİNİ ÖPECEK BİRİNİ ARIYORSAN, KENDİ ELİNİ ÖP!
YAKASINA YAPIŞILACAK BİRİNİ ARIYORSAN, KENDİ YAKANA YAPIŞ! )
- ÂRIZ[Ar. < ARZ] ile ÂRIZÎ[Ar. < ÂRIZ]
( Gelen. | Rastlantısal olay. | Dağ, bulut vs. gibi görünmeye engel olan her şey. | Yanak. İLE Sonradan çıkan. | Gelip-geçici, muvakkat. )
- ÂRIZ OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÂRİF OLMAK
- ÂRİZ[Ar.] ile ARÎZ[Ar.] ile ARÎZ[Ar. < ARZ]
( Ardıç ağacı. İLE Semiz. | Enli, geniş. | Alçakgönüllü, lâtif, lâyık. İLE Geniş, enli. )
- ÂRIZA[Ar.] ile ARÎZA[Ar. < ÂRIZ]
( Engebe. | Aksama, aksaklık. | Bir notanın sesini yarım ton yükseltmek, alçaltmak ya da eski durumuna getirmek için notanın soluna konulan diyez, bemol ve bekar belirteçlerinin ortak adı. İLE Küçüğün büyüğe yazdığı yazı. )
- ÂRIZÂN[Ar.] ile ÂRIZÂN[Ar. < ÂRIZ] ile ÂRIZÎ[Ar. < ÂRIZ | çoğ. AVÂRIZ]
( İki yanak. İLE Geçici olarak. | Tesadüfen, rastgele. İLE Sonradan çıkan. | Gelip geçici, muvakkat. )
- ARK/ARQ ile/||/<> ARKA/ARQA ile/||/<> ARKAG/ARQAG ile/||/<> ARKAR/ARQAR
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Dışkı. İLE Sırt, arka. | Sıkıntılı anlarda yardım eden kişi. İLE Argaç.[bez, halı, kilim gibi şeyler dokunurken, enlemesine atılan iplik] İLE Dişi dağ keçisi. )
- ARK değil/yerine/= SU YOLU
- ARKA ÇIKMA ile/ve/değil/yerine KENDİNİ, ONUN YERİNE KOYMA
- ARKA TEKER ile/ve/değil/||/<>/> ÖN TEKER
( Ön teker nereye giderse, arka teker de oraya gider. )
- ARKADAŞ ile "ARKADAŞ"
( Herkesi arkadaş olur, her "arkadaş"ı da arkadaştır zannetme! )
- ARKADAŞ ile/ve/<> DOST ile/ve/<> KARDEŞ
- ARKADAŞ ve/||/<> SAĞLIK
( İkisinin değeri ve önemi de kaybedilince anlaşılıyor ne yazık ki. )
- ARKADAŞINLA KARDEŞ (GİBİ) OLMAK/OLABİLMEK ile/ve KARDEŞİNLE KARDEŞ OLMAK/OLABİLMEK
- ARKADAŞLARI ile/ve/<> DÜŞMANLARI
( Yakın tutmalı! İLE/VE/<> Daha da yakın tutmalı! )
- ARKADAŞ/LIK ile DOST/LUK ile KARDEŞ/LİK
( Belirli seviyede tutulan iletişim ve paylaşımın, dolayısıyla ilişkinin durumu. İLE Dostlukta son derece derin ve yoğun yakınlık, iletişim ve paylaşım vardır. Bir kişinin birini "Samimi arkadaşım/kankam(kan kardeşim)" olarak tanıtması için en temelde, o iki kişinin sırlarını paylaşabilmesi ve Para ve Seks durumu hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olma durumu vardır. )
( Dostluk, duygulu, erdemli iki kişi arasında, kendiliğinden oluşuveren bir anlaşmadır. Duygulu diyorum, çünkü bir keşiş, dünyadan el etek çekmiş biri, hiç kötü olmaz da dostluk nedir bilmeden yaşayabilir. Erdemli diyorum, çünkü kötülerin, olsa olsa suç ortakları olur, haz düşkünlerinin zevk ve eğlence arkadaşları, çıkarlarını arayanların ortakları vardır, siyaset kişileri, çevrelerine fitne fücurlar toplar, çoğu avarenin bağlılıkları, prenslerin dalkavukları olur; erdemli kişilerin, yalnız onların dostları vardır. )
( Eğlenebildiklerimizle. İLE/VE/<> Anlatabildiklerimizle. İLE/VE/<> Ağlayabildiklerimizle. )
( "Geçerken uğra" der. İLE "Geç, erken uğra!" der. )
( ... İLE Kişiyi, hiçbir zaman/koşulda, terk etmeyen. )
( Herkes dost olamaz! Dost olmayana, arkadaş demenin farkını görmek ve buna göre kullanmak gerekir. )
( Eğer hiç dostun yoksa sen bir dost ol! )
( Derviş, dostum demez! Dost, hiçbir zaman, yanından ayrılmayacak kişidir. Ancak, gerçekten dost olunacak kişi için kullanılabilir. )
( Tek dostumdur... Gökteki yıldızlar! )
( SEN, SANA DOSTSUN!
[HABERİN YOK] )
( Kişilerin en âcizi, dost edinmeyendir! Bundan da âcizi ise dostunu yitirendir. )
( İyi arkadaş, yanında, yüksek sesle konuşup düşünebileceğin kişidir. )
( "Dostlarım! Dünyada dost yoktur!" )
- ARKADAŞ/LIK ile/ve/değil/||/<>/< YOLDAŞ/LIK
( Bir yere kadar. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Yolun sonuna kadar. )
- ARKADAŞTILAR değil ARKADAŞLARDI
- ARKAİK ile/ve/<> GELENEKSEL
- ARKATASAR/ARKAPLAN ile ALTYAPI
( BACKGROUND vs. SUBSTRUCTURE )
- ARKATASAR ile ZEMİN
( BACKGROUND vs. GROUND )
- ARKEOLOJİ MÜZESİ
- ARKEOLOJİ ileve/||/<> BİYOLOJİ
- ARKETİP değil/yerine/= İLK ÖRNEK
- ARKETİP ile PROTOTİP
( Tarihsellik. İLE İlkesellik. )
- ARKUK/ARQUQ ile ARKUK/ARQUQ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Dik kafalı kişi. İLE İki duvar ya da iki sütun arasındaki tahta engel. )
- ARMAĞAN ETMEK ve/||/<> GERİ VERMEK/İADE ETMEK
- ARMAĞAN/HEDİYE ile ÖRTÜLÜ RÜŞVET
- ARMAĞAN ile SUNGU
( ... İLE Bir büyüğe sunulan armağan. | Bir tanrıya ya da tapınağa yapılan bağış. )
- ARMATÖR[İt. < ARMADOR] ile ARMATÖR ile ARMATÜR[Fr. < Lat.] ile ARMATUR[Alm. < Lat.]
( Ticaret gemisi iyesi/sahibi. | Geminin direk, seren, yelken, ip vb. donanımını düzenleyen usta. İLE Betonarme teçhizatı, donatı. | Akkor telli lambalı sortide duy, kordon, tavan kapaı, varsa tij ve glop; floresan lambalı sortide balast, starter, şasi. [Lambalar, armatürün dışında sayılır.] | Ventil, batarya, geri tepme ve emniyet ventili ve benzeri gereçlerin, hepsine verilen ad, donatı. İLE Bir aygıtın ana bölümünü oluşturan tümü. | Bir mıknatısın iki kutbu arasında, kuvvet akımını, toplu bir duruma getirmek için bu kutuplar arasına yerleştirilen demir parçası. | Bir kondansatördeki iki iletken yüzeyden her biri. )
- ARMUDUN SAPI ile/ve/||/<>/< ÜZÜMÜN ÇÖPÜ
- ARMUT (ÇEKİRDEĞİ) ve/||/<> HIRSIZ
( Bir zamanlar, Çin'de yoksul biri, o denli aç ve bitkin düşmüştür ki kendini tutamayıp bir armut çalar. Çalanı yakalarlar ve İmparator'un karşısına cezalandırılmak üzere çıkarırlar.
Hırsız, İmparator'a şöyle der:
"Değerli efendim. Çok açtım, dayanamadım, çaldım. Beni affetmeniz için yalvarıyorum. Eğer beni af ederseniz, size paha biçilmez bir armağanım olacak."
İmparator, dudak büker...
"Senin gibi birinde paha biçilmez ne olabilir ki?"
Hırsız, avucunun içindeki armut çekirdeğini uzatır.
"Bu çekirdeği ekerseniz, bir gün içinde altın meyveler veren bir ağacın yeşereceğini göreceksiniz."
İmparator, bir kahkaha atarak...
"Ek o zaman, altın meyveleri görünce affederim seni."
Yoksul:
"Haşmetlim. Bu tohumu ben ekemem. Çünkü ben bir hırsızım. Bu sihirli tohumu ancak yaşamında hiç çalmamış, başkalarına haksızlık yapmamış, yalan söylememiş biri ekebilir. Tohum, o zaman gücünü gösterir. Aksi takdirde, onu ekeni zehirler. Tarif edilmez acılarla öldürür."
"Sultan'ım! Bu tohumu ancak siz ekebilirsiniz."
İmparator, irkilir, yüzünü asar. Bir süre düşünür ve sonra da hırçın bir sesle:
"Ben imparatorum, bahçıvan değil! O tohumu Başbakan'a ver, eksin de altın meyveleri görelim." der.
Yoksul, tohumu Başbakan'a uzatınca, Başbakan, telâş içinde İmparator'a dönüp itiraz eder:
"Ben ekim biçim işlerinde çok beceriksizim efendim. Sihirli tohumu yanlış eker, ziyan ederim. Bence bu tohumu Hazinedar başı eksin."
Hazinedar başı, hemen bahane bulur ve bu görevi bir başkasına devreder.
Orada bulunan her bir kişi, sudan nedenlerle tohumu ekme görevinden kaçınır.
Sonra İmparator, doğan sessizliğin içinde bir süre düşünür. Başı önünde duran Başbakan'a, Hazinedar'a ve tüm görevlilere dik dik bakar ve...
"Haydi bakalım! Bu hırsız bahçıvana tohumunun nasıl altın meyve verdiğini hep birlikte gösterip sevindirelim" der, cebinden bir altın çıkarır ve yoksula tutması için atar.
Oradakilerin tümü ceplerinden sessiz sedâsız birer altın çıkarıp yoksula verdikten sonra, İmparator, gülerek adama seslenir:
"Bas git buradan! Bu verdiğin ders hepimize yeter!" )
- ARMUT, DİBİNE DÜŞER ile/ve/||/<> DEDESİ KORUK YEMİŞ, TORUNUN DİŞİ KAMAŞMIŞ
- AROMATERAPİ değil/yerine/= KOKU SAĞALTIMI/TEDAVİSİ
- ARPACIK ile ARPACIK ile ARPACIK ile ARPACIK
( İtdirseği/çıban. İLE Soğan/kıska, tohumluk soğan. | Taze, ufak hıyar. | Çorbalık arpa biçiminde şehriye. | Amerikan tohumlu buğday. İLE Tüfek, tabanca vb. ateşli silahlarda namlunun en ileri bölümünde bulunan ve nişan alırken gezle birlikte göz ile hedef arasında aynı çizgi üzerine getirilen küçük çıkıntı. | Değirmen çarkının merkezinde bulunan demir parça. İLE Erkek geceliğine[entari/anteri] yapılan bir çeşit nakış. )
- ARPAYI BOL BULMAK ile/ve/||/<> BOSTANI BOŞ BULMAK
- ARRA ile/||/<> ERRE[Ar.]
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Sidik. İLE Eşeysel ilişkiye girmek. )
( ... İLE Erkek eşeğe ön ayaklarını kaldırıp dişi eşeğin sırtına koyması ve ilişkinin gerçekleşmesi için teşvik etmek amacıyla bu söz kullanılırdı.[Eşek, ayaklarını kaldırana kadar birkaç kez böyle bağırılır.] )
- ARŞ ve/<> BEYN | BEYYİNE
( Beyin. VE/<> İki yan/ı. )
- ARSENİK[Fr. < Yun.] değil/yerine/= SIÇANOTU
( Atom numarası 33 ve atom ağırlığı 74.91, yoğunluğu 5.7 olan, atmosfer basıncı altında, 450 °C'de süblimleşen, maden filizlerinde çok yaygın bulunan, metal görünümünde, basit öğe. Simgesi: As )
- ARŞIN ile ÇARŞI ARŞINI ile MİMAR/BİNA ARŞINI(ZİRA-I MİMARİ)/PARMAK ile YENİ ARŞIN
( El parmaklarının ucundan, omuza kadar olan, 0,75855 m.'ye eşit, eski bir uzunluk ölçüsü. [Önceleri, 60 parçaya bölünen arşın, 994 Hicri yılından sonra 24'e bölünmüştür.] İLE Eskiden, kumaş ölçmekte kullanılan, 8 urup ve 16 kerrap'a bölünen, 0,6858 m.'ye eşit arşın. İLE Eskiden, Türk mimarlarının kullandığı, 75,774 cm.lik arşın. İLE Osmanlılar'da, 1869'da, metre karşılığı olarak kabul edilen arşın. )
- ARŞIN ile URUP[Ar.]
( ... İLE Arşının sekizde bir uzunluğundaki ölçü. )
- ARŞİV ile/ve/değil/yerine BELLEK/HAFIZA/GÖNÜL
( Batı geleneğinde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Doğu geleneğinde. )
- ARSIZ ile/değil/yerine/>< ÂDİL
( Bilgisizler güçlendiğinde. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bilgeler güçlendiğinde. )
- ARSIZ ile/değil/yerine/>< HAKLI ...
( Olan yerde/için. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< "Suçlu" "olur"/"görülür". )
- ARSIZ ile/ve/<> UMARSIZ
- [ne yazık ki]
"ARSIZ/LIK" ile/değil ACIMASIZ/LIK
( Arsız, "güçlü" olunca, haklıyı, suçlu çıkarır. )
- ARSIZ/LIK ile YÜZSÜZ/LÜK
( Utanması, sıkılması olmayan, yılışık, yüzsüz kişi. | Açgözlü davranan kişi. | Kolayca üreyebilen bitki. İLE Utanmaz, sıkılmaz, çekinmez. )
- ARSLAN ve KARTAL ve BOĞA ve İNSAN
( Adâlet. VE Hikmet. VE Kudret. VE Muhabbet. )
itibariyle 20.964 başlık/FaRk ile birlikte,
20.943 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(7/85)