
P ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 20.964 başlık/FaRk ile birlikte,
20.943 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(37/85)
- İÇ(İN)E ATMA ile/ve/değil/yerine/<>/></ya da YANSITMA
- İÇEKAPANIK/LIK ile/ve/değil/yerine İÇEDÖNÜK/LÜK
- İÇERİK DEĞER ile/ve/<> KÜLTÜREL DEĞER
( İç değerimizi bilmeliyiz, ona güvenmeliyiz ve günlük yaşantımızda istek ve korkularımızı fedâ ederek bunu belirgin kılmalıyız. )
( We must know our inner worth and trust it and express it in the daily sacrifice of desire and fear. )
( CONTENT VALUE vs./and/<> CULTURAL VALUE )
- İÇERİK ÖNEMLİ DEĞİL değil İÇERİĞİ, (BURADA/BUGÜN[ÇAĞIMIZDA]) ÖNEMLİ DEĞİL
- İÇERİK ile/ve/||/<> DEĞER
- İÇGÖRÜ KAZANDIRMA ile/ve/||/<> FARKINDALIK
- İÇGÜDÜ" ile/ve "ALLAH BİLİR"
( Bilimin, çıkmaz(lar/in)da kulandığı. İLE/VE Dinin, çıkmaz(lar/in)da kulandığı. )
- İÇGÜDÜ ile DÜRTÜ
- İÇGÜDÜ ile/ve GEN
( INSTINCT vs./and GENE )
- İÇGÜDÜ ile/ve/||/<> KENDİLİĞİNDENLİK
- İÇGÜDÜ ile/ve/değil NİYET
( [not] INSTINCT vs./and/but INTENTION )
- İÇGÜDÜ/DOĞALİTKİ = SEVK-İ TABİÎ, GARİZE, İNSİYAK = INSTINCT[İng., Fr.] = INSTINKT[Alm.] = INSTINCTUS[Lat.] = INSTINTO[İsp.]
- İÇ İÇE/LİK ile BAĞIMLI/LIK
( Bağımlı olduğunu imgeleyen yalnızca zihindir. )
( ... ile MENÛTİYYET )
( ONE WITHIN THE OTHER vs. DEPENDENCE, BONDAGE, ADDICTION
It is only the mind that imagines bondage. )
- İÇİM BURKULUYOR değil İÇİM BURULUYOR
- İÇİN İÇİN (AĞLAMAK)
- İÇİN İÇİN (AĞLAMAK/GÜLMEK/ÜZÜLMEK/DÜŞÜNMEK)
- İÇİN ile İÇİN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Arasındalık. İLE Amacıyla. )
- İçinde fırtınalar koptuğunda SUS!!!
- OL!:
İÇİNDE ve/||/<> KIÇINDA ve/||/<> BAŞINDA ve/||/<> YANINDA
( Tarlan varsa. VE/||/<> Teknen varsa. VE/||/<> İşin varsa. VE/||/<> Eşin varsa. )
- İÇİNDE ile/ve/değil/||/<>/>/< İÇİNDEKİ İÇİNDE(FİH-İ MA FİH)
- İÇİNİN ...:
KAYNAMASI ile/ve/||/<>/> KAYMASI
- İÇKİN ÖTE ile/ve/yerine/||/<> AŞKIN ÖTE
- SİMGE:
İÇKİN ile/ve/||/<> AŞKIN
- İÇKİN ile/ve İÇSEL
( IMMANENT vs./and INTERNAL )
- İÇLEM = TAZAMMUN = COMPREHENSION[İng.] = COMPRÉHENSION[Fr.] = INHALT[Alm.] = COMPREHENSIO[Lat.]
- İÇLENMEK ile/ve BOZULMAK
- İÇLİ-DIŞLI (OLMAK)
- İCMÂ[Ar.] ile/ve/||/<> İTTİFAK[Ar.]
- ICO[INITIAL COIN OFFERING] ile/>< IPO[INITIAL PUBLIC OFFERING]
- İÇSEL FUKARALIK ile/ve/<> EN BÜYÜĞÜN SAHİPLENİLMESİ
( INNER POVERTY vs./and/<> TO CLAIM THE BIGGEST )
- İÇSEL" ve/||/<> DÜŞÜNSEL
- İÇSELLEŞTİRME ve/||/<> COŞKU
- İÇSELLEŞTİRME ve/+/||/<>/> İŞSELLEŞTİRME
- İÇSELLEŞTİRME ile/ve/||/<> "İYİ-KÖTÜ" BİRLEŞTİRMESİ
- İÇSELLEŞTİRME ile/ve/||/<>/> KAVRAMA/KAVRAMSALLAŞTIRMA
- İÇSELLEŞTİRME ile/ve/||/<>/>/< KAYNAĞINA YÖNELME/KAYNAĞINDAN YARARLANMA
- İÇSELLEŞTİRME ile/ve/||/<>/> NORMALLEŞTİRME
- İÇSELLEŞTİRME ile/ve/<> ÖZDEŞLEŞTİRME
- İÇSELLEŞTİRME ile ÖZÜMSEME
- İÇSELLEŞTİRME ile/> SÜREKLİLİK/SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
- İÇSEL/LİK ile/ve/||/<> İLKESEL/LİK
- İÇTEN BOZULUŞ ile/ve DIŞTAN BOZULUŞ
( INNER CORRUPTION/SPOIL vs./and OUTER CORRUPTION/SPOIL )
- İÇTEN İÇE (ÜZÜLMEK)
- [ne yazık ki]
İÇTEN PAZARLIKLI ile ÇIKARCI
- İÇTEN PAZARLIKLI ile İKİYÜZLÜ
- İÇTEPİ ile İÇGÜDÜ
( Toplumda(kilerde)n. İLE Doğadan. )
( ... vs. INSTINCT )
- İCTİBÂ ile/ve/||/<>/> İSTİFÂ ile/ve/||/<>/> İHTAR ile/ve/||/<>/> İSTİNÂD
( Seçme. | Toplama. İLE/VE/||/<>/> Affını isteme. | Bir işten kendi isteğiyle çekilme. İLE/VE/||/<>/> Anımsatma. | Dikkatini çekme, tenbih. İLE/VE/||/<>/> Dayanma. | Güvenme. | Senet, delil, hüccet sayma. )
- İCTİHÂD[< CEHD]/İÇTİHAT ve İSTİNBÂT
( Nefsin, güç tüketerek bir şey elde etmesi. | Gücü, kuvveti yettiği kadar çalışma. | Fıkıh'ta, yed-i tûlâ sahibi, büyük din âlimlerinin, Kur'ân-ı Kerîm ve Ahâdis-i Nebevviye'ye dayanarak ortaya koydukları şer'î düstur. | Birinin, bir şeyden, anlam ve hüküm çıkararak, o iş hakkındaki düşüncesi, görüşü. İLE Bir söz ya da işten, gizli bir anlam çıkarma. Açık olmayarak, dolayısıyla, zımnen anlama. )
- İÇTİMA/İNİKAT değil/yerine/= TOPLANMA/TOPLANTI
( Toplanma, toplantı. | Askerlerin, silahlı ve donatılı olarak toplanmaları. | [gökbilim] Kavuşum. )
- İCTİMÂ-İ ŞERÂİT ve/||/<> İMTİNÂ-İ MEVÂNİ
( Koşulların, biraraya gelmesi. VE/||/<> Engellerin, ortadan kalkması. )
- İCTİNÂB/İHTİYAT[Ar.] değil/yerine/= SAKINMA, ÇEKİNME, UZAKLAŞMA
- İCTİRÂ'[Ar. < CÜR'ET] ile İCTİRÂ'[Ar. < CÜR'A] ile İCTİRÂH[Ar.]
( Yeltenme, cesâret etme, cür'et etme. İLE Suyu birden içme.[soluk almadan] İLE El emeği karşılığından kazanılan para ile geçinme. )
- ÎD[çoğ. A'YÂD] değil/yerine/= BAYRAM
- İD değil/yerine/= ALTBENLİK
- İD ile/ve/||/<> EGO ile/ve/||/<> SÜPER EGO
- İDAM değil/yerine ADÂLET
( [not] DEATH PENALTY but JUSTICE
JUSTICE instead of DEATH PENALTY )
- İDÂM[Ar.] ile İ'DÂM[Ar. < ADEM]
( Katık, ekmeğe katık edilen şey. İLE Bir kimsenin yasa/yargı gereği ölümü. )
- [ne yazık ki]
İDAM ile/ve/değil/<> İTHAM
- İDARE ETMEK ile/değil/yerine ÇÖZÜM BULMAK
- İDARE ETMEK ile/ve/<> OYALAMAK
- "İDARE ETMEK" ile YETİNMEK
- İDÂRE[Ar.] ETMEK değil/yerine/= YÖNETMEK/YÖNETİM
- İDAREİ HUSUSİYYE[Ar.] değil/yerine/= İL ÖZEL YÖNETİMİ
- İDÂRÎ ile İRÂDÎ
( Yönetimsel. İLE Yapma bilgisi/isteği. )
- [ne yazık ki]
"İDDİA (ETMEK)" ile/ve/değil/||/<>/>/< (")MASTÜRBASYON(")
- İDDİA ETMEK ile/ve/değil/yerine/fakat/<> SÖYLEMEK
( Edilemez. İLE/VE/FAKAT/<>/DEĞİL/YERİNE Söylenilebilir. )
- İDDİA ile/ve BENCİLLİK
( Bencillik, parçanın adına ve bütünün zararına, açgözlülük etmek, ele geçirmek, biriktirmek demektir. )
( Tüm çatışmaların kökeninde "ben" ve "benim" fikirleri yatar. )
( Sadece kendi ötenize, egonuzdan öteye uzanmalısınız, o zaman onu bulacaksınız. )
( Bencillik, ıstırabın nedenidir. )
( Kendinin, gövde ve zihin olmadığını bilen bir kişi, bencil olamaz, çünkü bencillik nedeni olabilecek bir şeye sahip değildir. )
( Tek kötülük, budalalık ve bencilliktir. )
( Bencillik merkezi yok olduğu zaman, tüm haz arzusu ve ıstırap korkusu biter. )
( ASSERTION vs./and EGO
To be selfish means to covet, acquire, accumulate on behalf of the part against the whole.
The ideas of 'me' and 'mine' are at the root of all conflict.
You have only to reach out beyond yourself, and you will find it.
Selfishness is the cause of suffering.
A man who knows that he is neither body nor mind cannot be selfish, for he has nothing to be selfish for.
Stupidity and selfishness are the only evil.
When the center of selfishness is no longer, all desires for pleasure and fear of pain cease. )
- İDDİA ile/değil/yerine DAYANAKÇA
- İDDİA ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/> İNANÇ
- İDDİA ile/ve/değil/<> İNAT
- İDDİA" ile KANAAT
- İDDİA ile KESİNLİK
- İDDİA değil/yerine NEŞE
- [ne yazık ki]
İDDİA ile/ve/||/<>/< ÖFKE
- İDDİA ile/değil/yerine/> ÖZGÜVEN
( Özgüven oluşunca/oluşursa, "iddia" sonlanır. )
- İDDİA ile/değil SÖYLEM
- İDDİA ile YÂDES/T[< Fars. YÂD DÂŞ][LÂDES değil!]
( ... İLE Bellekte/hatırda tutulan şey. )
- İDDİACI OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İDDİALI OLMAK
- İDDİALI OLMAK ile/yerine/değil ÇABA(SINI) GÖSTERMEK
( Başarı, ancak yorulmaksızın doğru çabaları göstererek kazanılır. )
( İyi huyluluğun etkisi, alçakgönüllü ve sıralı çabalarla elde edilen kalıcı durumlarda görünür. )
( [not] TO BE ASSERTIVE vs./but TO MAKE AN EFFORT
TO MAKE AN EFFORT instead of TO BE ASSERTIVE )
- İDDİALI ile/ve YETKİN
- [ne yazık ki]
"İDDİAYA GİRMEK" ile/ve/||/<> "İDDİA ETMEK"
- İDEA ile/ve/||/<> İMGE
( Kişide. İLE/VE/||/<> Düşünmek isteyenlerde. )
- İDEAL değil/yerine/= DÜŞÜNSEL
- İDEAL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GEREKLİLİK
- İDEALİST" OLMAK değil/yerine İLKELİ OLMAK / HAYIR DİYEBİLME GÜCÜ
- İDEFİKS değil/yerine/= SAPLANTI
- İDEOLOJİ KAYIRMACILIĞINDA:
SİYASAL ile/ve/||/<> SIRADÜZENSEL(HİYEROKRATİK)
- İDEOLOJİDE ile/ve/değil/yerine TİNDE
( Destek. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Zevk ediş. )
- İDEOLOJİK TAVIR ile SONUÇ ODAKLILIK
- İDİL BULGARLI
( İlk Türkî devlet. )
- IDISI-DIDISI(YLA) (ANLATMAK)
- İD(İ)(Y)OPATİK ile İD(İ)(Y)OSENKRAZİ ile İDİ(Y)OT
( Nedeni bilinmeyen. İLE Özgün duyarlık. İLE Geri anlaklı/zekâlı. )
- İDLÂL değil/yerine/= NAZ ETME, NAZLANMA | AŞIRI DERECEDE NAZLANMA
- İDOLA = SANEM[Ar.] = PUT[Fars.] = IDOL[İng.] = IDOLE[Fr.] = IDOL[Alm.] = EIDOLON[Yun.] = ÍDOLO[İsp.]
- İDRAK ile/ve/> NİYET
- İDRAR YOLLARI HASTALIKLARI ile/ve/||/<> "İDRAK YOLLARI HASTALIKLARI"
( Gövdede. İLE/VE/||/<> Zihinde. )
- İDRÂR[Ar.] değil/yerine/= SİDİK
( OURON )
- ÎFÂ[< VEFÂ] ile/ve/<> İCRÂ[< CEREYÂN | çoğ. İCRÂÂT]
( Ödeme, yerine getirme. | Bir işi yapma. | İş görme. İLE/VE/<> Akıtma, akıtılma. | Yapma, yerine getirme, bir işi yürütme. | Bir müzik parçasını çalarak gösterme. | Borçlunun, alacaklıya karşı ödemekle yükümlü bulunduğu bir şeyi, adlî bir oluşum aracılığıyla elde etme. )
- İFÂ[< VEFÂ] değil/yerine/= YERİNE GETİRME | BİR İŞİ YAPMA | İŞ GÖRME
- İFADE HAKKI ve/||/<>/>/< ÖTEKİ HAKLAR
- İFÂDE ile/ve/||/<>/> İSTİFÂDE
- İFFET = UT = CHASTITY[İng.] = CHASTETÉ[Fr.] = KEUSCHHEIT[Alm.] = CASTITAS[Lat.]
- İFHÂM[Ar. < FUHÛM] ile İFHÂM[Ar. < FEHM]
( Ağız açtırmama, susturma. İLE Anlatma/anlatılma, bildirme/bildirilme. )
- İFLÂ[Ar.] ile İFLÂH[Ar.]
( Memeden ayırma, sütten kesme. İLE Kutlu, başarılı olma. | Kötü bir durumdan kurtulup iyi bir duruma girme, felâh bulma, selâmete çıkma. )
- İFLÂH (OLMA[MA]K) ile İSLÂH (OLMA[MA]K)
- İFLÂS[Ar.] ile/değil/yerine/>< İFLÂH[Ar.]
( Borçlarını ödeyemediği mahkeme kararı ile tespit ve ilân olunan iş adamının durumu. | Yenilgiye uğrama, değerini yitirme. | İşlevini ya da görevini yapamama. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kutlu, başarılı olma. | Kötü bir durumdan kurtulup iyi bir duruma girme, felâh bulma, selâmete çıkma. )
- İFLÂS[Ar.] ile/değil/yerine/>< İHLÂS[Ar.]
- İFNÂ / İCBÂR değil/yerine İKNÂ
- İFNÂ ile/değil/yerine İCBAR ile/değil/yerine İKNÂ
- İFRÂD >< TEFRÎT değil/yerine İTİDAL
( Tek olarak söyleme, müfred. | Ayırma. | Tek başına hacca gitme. | Aşırı gitme, aşırılık. >< Tersine aşırılık, ortalamanın çok altında kalma.
DEĞİL/YERİNE
Denge, ölçülülük. | Aşırı olmama durumu, ılımlılık. | İnce oranlarda karışım. )
- İFRAĞ[Ar.] değil/yerine BOŞALTIM
( Bir şeyi, başka bir biçime çevirme. | Boşaltım. DEĞİL/YERİNE ... )
- İFRÂZ ile/||/<> MUKÂTAA
( Parçalara ayırma. İLE/||/<> Bir bütünün, bölümlere ayrılması ve kesim olarak belirlenmesi. [Osmanlı toprak sisteminde ya da devlete ait gelir kalemlerinin belirli bölümlere ayrılması. Daha sonra bu bölümler, belirli bir ücret karşılığında kiraya verilirdi.][Aynı zamanda bağ, bahçe, arsa durumuna getirilen ekim toprağı için verilen vergi için de kullanılırdı.]. )
- İFŞÂ ile DEŞİFRE[Fr. < DÉCHIFFRÉ]
( Gizli bir şeyi açığa çıkarma, yayma. İLE Çözülmüş, açıklanmış. )
- İFŞÂ ile İFTİRA
- İFSÂD[< FESAD] değil/yerine/= BOZMA, FESÂDÂ UĞRATMA/UĞRATILMA
- İFSÂH[Ar. < FASÂHET] ile İFSÂH[Ar. < FÜSHAT] ile İFSÂH[Ar. < FESH]
( Açık ve düzgün söz söyleme. İLE Açma, genişletme. İLE Unutma, akıldan çıkarma, ihmal etme. )
- İFŞALAMAK değil İFŞA ETMEK
- İFTÂR[< FITR] ||/<>/> İSRAF |
ile/değil/yerine/><
ORUÇ
( "Kaptırıp koyvermek." İLE/DEĞİL/YERİNE Kendini tutmak. )
- İFTAR KÖŞKÜ ile İFTARİYE KÖŞKÜ
( Dolmabahçe Sarayı arkasındaydı. [Şimdi yerinde yoktur.] İLE Topkapı Sarayı'nda, Bağdat Köşkü'nün yanındadır. )
( ... İLE ŞAHNİŞİN[< Fars.]: Çıkıntılı ve kapalı balkon. )
( 1741'de, I. Mahmud tarafından. İLE 1640'ta, Sultan İbrahim Han tarafından. )
- İFTİDA'[Ar. < FİDYE] ile İFTİDÂH/İFTİZÂH[Ar. < FADÂHAT/FAZÂHAT]
( Fidye vererek kölelikten kurtulma. İLE Kırma, kırıp ufalama. | Rezil/maskara olma. )
- İFTİDA'[Ar. < FİDYE] ile/ve/||/<> TALAK[Ar.]
( [evliliğin sona ermesi] Kadının, kocasını boşaması. İLE/VE/||/<> Evliliğin sona ermesi. Erkeğin, karısını boşaması. )
- İFTİHÂR (ETMEK)/MEMNUNİYET değil/yerine/= KIVANÇ (DUYMAK)/ÖVÜNÇ, ÖĞÜNMEK
- İFTİKÂL[Ar.] ile İFTİKAR["ka" uzun okunur]
( Fazla çalışma, bir işte çok emek harcama. İLE Fakirlik gösterme. | Büyük/çok gereksinimi olma. | Alçakgönüllülük. )
- İFTİRA ile/ve/||/<> ÇAMUR ATMAK
- İFTİRA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İDDİA
- [ne yazık ki]
!İFTİRA ile !İFK
( Birine, aslı olmayan bir suç yükleme. İLE Bir suçu, birine yükleme. )
- BÜHTÂN ile KARA ÇALMA/KARALAMA, YALAN
( YALAN, İFTİRA )
- İFTİRA ile/ve KARALAMA/KARAMA/KARA ÇALMAK/KARA SÜRMEK
( !TAKVÎL[çoğ. TAKVÎLÂT], İSNÂD[çoğ. İSNÂDÂT] ile/ve ... )
- İFTİRÂS[Ar.] ile İFTİRÂZ[Ar. < FARZ]
( Yırtıp paralama, zorla yere yıkma. İLE Gerekli sayma, farz kılma. )
- İG ile İRİG/İDRİG[Argu] ile İRİG ile İRİG ile İRİG ile İRİNG ile İRİNÇÜ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Sayrılık. İLE Katı olan herhangi bir şey. İLE Çürümüş herhangi bir nesne. İLE Sadık ve becerikli. İLE Uyuz olmuş birinin kafası.[yara kabukları nedeniyle] İLE iririg. İrin, cerahat. İLE Günah. )
- İĞBİRAR[Ar.] değil/yerine/= GÜCENME
- İĞFÂL ile/değil/yerine/>< İFÂ
( Bir kadını aldatma, baştan çıkarma. | Bir ya da kadının ırzına geçme; tecavüz etme. | Aldatma, ayartma, kandırma, baştan çıkarma. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bir işi yapma, yerine getirme. | Ödeme. )
- İGİT[Oğuz] = YALAN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- IGNAZ SEMMELWEIS ile/ve/||/<> LOUIS PASTEUR
( 01 Temmuz 1818 - 13 Ağustos 1865 İLE/VE/||/<> 27 Aralık 1822 - 28 Eylül 1895 )
( )
- IGNORANCE vs. OPPRESSION
- IGO ile INGO ile PVO ile BINGO ile TGO ile HO
( INTERSTATE/INTERGOVERNMENT ORGANIZATIONS vs. INTERNATIONAL NONGOVERNMENTAL ORGANIZATIONS vs. PUBLIC VOLUNTARY ORGANIZATIONS vs. BUSINESS INTERNATIONAL NONGOVERNMENTAL ORGANIZATIONS vs. TRANSGOVERNMENTAL ORGANIZATIONS )
- İĞRETİ" ile/değil EĞRETİ/İĞRENÇ
- İĞTİLÂ[Ar.] ile İĞTİLÂL[Ar.] ile İHTİLÂL[Ar. < HALEL, çoğ. İHTİLÂLÂT]
( Hızlı, çabuk yürüme. İLE İçme. | Giysiyi, üst üste giyme. | Hayvanın, çok susaması. İLE Bozukluk, bozulma, karışıklık, düzensizlik. | Bir devletin siyasi, toplumsal ve iktisadi yapısını ya da yönetim düzenini değiştirmek amacıyla tüze kurallarına ve yasalara uymaksızın güç kullanarak yapılan geniş halk devimi. )
- İĞTİNAM[Ar.] değil/yerine/= YAĞMA
- İHÂN[Ar. < VEHN] ile İHAN[Ar. < İHNET]
( Birini zayıf, güçsüz tutma, güçsüzleştirme. | Birini hor görme, tahkir etme. İLE Öfkeler, hiddetler, gazaplar. )
- İHANET ETMEK değil/yerine/= SATKINLIK ETMEK
- [ne yazık ki]
İHÂNET ile/ve/değil CEHÂLET
( Kimse, kimseye ihanet edemez. Ancak kendi, kendine eder. )
- İHÂNET ile/ve/<> GÜNAH
- İHÂNET ile/değil MUHÂLEFET
- İHÂNET değil/yerine/>< SADÂKAT
( Sözler verilir, sözler unutulur; gün gelir, ihânet eden, sadâkat ister. )
- İHÂNET değil/yerine/>< SEVGİ
( İhânet, sevgiyi öldürür. )
( KÂBİL >< HÂBİL )
- İHÂTA değil/yerine/= KAVRAYIŞ/ANLAYIŞ
( Bir şeyin etrafını çevirme, sarma, kuşatma. | Tam kavrayış, anlayış, geniş bilgi. )
- İHBAR ile/ve/değil DEDİKODU
( [not] DENUNCIATION vs./and/but GOSSIP )
- İHLÂL ve/> ÇILDIRI/PSİKOZ
- [ne yazık ki]
İHLÂL ile/ve/||/<> JUS COGENS İHLÂLLERİ
- İHLÂS ve/<> EYLEM
( İhlâs, bir eylemi, o eylemin özüne özgü kılmaktır. )
- İHLÂS[Ar.] ile İHLÂS[Ar. < HULÛS | çoğ. İHLÂSÂT]
( Bozma, sakatlama, halel getirme. İLE Temiz/doğru/hâlis sevgi. | Gönülden gelen dostluk, samimiyet, doğruluk, bağlılık. | Yalandan uzaklaşma. )
( HULUS[Ar.]: Gönül temizliği. )
- İHLÂS ve/||/<>/> İSLÂM[< SLM] ve/||/<>/> İMÂN[< EMN] ve/||/<>/> İKÂN[< YAKÎN] ve/||/<>/> İHSÂN[< HÜSN]
( Elimizde ve dilimizde. VE/||/<>/> Zihnimizde.[İSLÂM: Bilinçli ihlâs.] VE/||/<>/> Kalbimizde. VE/||/<>/> Kalbimizde. VE/||/<>/> Kalbimizde. )
(
)
- İHMAL/İHMALKÂRLIK değil/yerine/= SAVSAMA/SAVSAKLAMA/SAVSAKLIK/BOŞLAMA
- İHMÂL ve/||/<>/> İHTİMÂL/OLASILIK (ARTIŞI)
- [ne yazık ki]
İHMAL ile/ve/<> İŞGÜZARLIK
- İHMAL ile/ve/değil/>/< OLASI KAST
- İHMAL değil/yerine/= SAVSAKLAMA/SAVSAMA
- İHMAL ile TERK
( NEGLIGENCE vs. ABANDONMENT )
- İHMÂLÎ ile/ve/<> İCRÂÎ
- İHRÂK[Ar.] ile İHRÂK[Ar. < HARK]
( Dökme, akıtma. İLE Yakma, yakılma. )
- İHSAN FAZLIOĞLU BETİKLERİNDE:
KENDİLİK ile/ve/||/<> KİMLİK
- İHSÂNEN[Ar.] ile İHSÂNÎ[Ar.]
( İyilik ederek, bağışlayarak, ihsan suretiyle. İLE İhsana ait, ihsan ile ilgili, ihsan yoluyla. )
- İHSAS ile/ve AKIL
( MAHSUSAT ve MAKULÂT )
- İHSAS[Ar.] değil/yerine/= DUYUM
- İHTÂ'[Ar.] ile İHTÂR[Ar. < HUTÛR | çoğ. İHTÂRÂT]
( Hataya düşürme/düşürülme. | Yanılma/yanıltılma. İLE Anımsatma. | Dikkatini çekme, tenbih. )
- İHTÂR[Ar.] değil/yerine/= UYARI/UYARMA
- İHTİDÂ'[Ar. < HADA] ile İHTİDÂ'[Ar. < HİDÂYET] ile İHTİDÂ'/İHTİZÂ'[Ar.]
( Hilekârlık, hilecilik. | Aldatma, oyun etme. İLE Doğru yola girme. İslâm dinini kabul etme, müslüman olma. İLE Alçakgönüllülük/tevâzu. )
- İHTİDÂ'[Ar. < HİDÂYET] ile İMTİDÂD[Ar. < MEDD]
( ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK, TEVAZÛ [bkz. İHTİZÂ] | HÎLEKÂRLIK | ALDATMA | DOĞRU YOLA GİRME, HİDAYETE ERME | İSLÂM DİNİNİ KABUL ETME, MÜSLÜMAN OLMA )
- İHTİFÂL[Ar.] ile İNFİÂL[Ar. < Fİ'L | çoğ. İNFİÂLÂT]
( Büyük kalabalıkla yapılan anma töreni. İLE Gücenme, darılma. )
- İHTİKÂK[Ar. < HİKKE] ile İHTİKAK["ka" uzun okunur]
( Değme, birbirine sürünme. | Kaşınma. İLE İki taraftan her birinin "hak benimdir" diye ayak diremesi. )
- İHTİKAR[Ar. < HAKARET] ile İHTİKÂR[Ar.]
( Hor, hakir görme. | Hakarete katlanma. İLE Halkın, yiyecek ve içecek gibi zorunlu gereksinimlerini ucuz ucuz toplayıp, fırsat bulunca pahalı satma, vurgunculuk, boğuntu, madrabazlık. )
- İHTİKÂR ile İHTİLAS
( Vurgunculuk, vurgun. İLE Aşırma, para aşırma, aşırtı. )
- İHTİLÂB[Ar.] ile İHTİLÂB[Ar.]
( Aldatma, aldatılma. İLE Süt sağma. )
- İHTİLÂC[Ar.] değil/yerine/= ÇARPINTI | ÇIRPINMA | SEĞİRME
- İHTİLAÇ ile İHTİYAÇ
( Çırpınma. İLE Gereksinim. )
- ÎHTİLÂF-ÜL MENZAR/PARALAKS değil/yerine/= IRAKLIK
- İHTİLÂF yerine İTTİFAK
- İHTİLÂL[Ar.] değil/yerine/= DEVİRİ/DEVRİM
- İHTİLÂL ile/değil/yerine İNKILÂP
- İHTİMAM[Ar. < HEMM] ile/ve/||/<>/>/< İTİBAR[Ar.]
- İHTİMAM[< HEMM] ile/ve/||/<> İTİNÂ[< UNİYY]
( Dikkatle, çabayla çalışma, özenle iş görme. İLE Çok dikkat etme. )
- İHTİMÂM[Ar. < HEMM] (GÖSTERMEK) değil/yerine/= ÖZEN (GÖSTERMEK)
- İHTİRÂ'[Ar.] ile İBTİDÂ'[Ar.]
( Daha önce benzeri olmayan bir şey icat etme; türetme. | Uydurulan bir yalanı gerçek gibi gösterme. | Daha önce kimse tarafından söylenmemiş yeni şeyler söyleme. | Özgün söz, şiir vb. İLE Başlangıç. | Bir işe başlama. | Önceleri, en önce, ilk önce. )
- İHTİRAS ile İTİRAZ
- İHTİRÂS değil/yerine/= TUTKU
- İHTİRAS ile/ve/> YABANCILAŞMA
- İHTİTÂB[Ar. < HUTBE] ile İHTİTÂB[Ar. < HATAB]
( Nikâhla isteme. İLE Odun toplama, odun kesme. )
- İHTİYAÇ ve/=/<> İHTİYÂR
( İhtiyârımız[Hayır! deme bilgisi/gücü], bizi biz yapan, en öncelikli işleyiş, gereksinim ve bilgimizdir[mârifet]. )
- İHTİYACA CEVAP VERMEK değil/yerine/= GEREKSİNİMİ KARŞILAMAK
- İHTİYÂR HEYETİ[AR.] ile/ve/=/||/<> YÖNETİM KURULU
- İHTİYÂR SAHİBİ (OLMAK/OLAN) ile/ve/<>/|| TASARRUF SAHİBİ (OLMAK/OLAN)
- İHTİYÂR ile/ve/değil/||/<>/> BİLGE/LİK
- İHTİYÂR ve/||/<> EDEBİ KORUMA/MUHAFAZA, SÜRDÜRME
- İHTİYÂR[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİMSÂK[Ar.]
( "Hayır!" deme bilgisi/becerisi, isteği. İLE/VE/||/<> Kendini/nefsini tutma. )
- İHTİYÂR ile/ve/||/<> ÖLÇÜLÜLÜK ile/ve/||/<> EMEK
( Kişiler arasında bu üçü dışında hiçbir ayrım yapamayız, yapmamak gerekir. )
- İHTİYÂR ile/ve/||/<>/> SABIR
- İHTİYÂR ile/ve/||/<>/>/< TAKDİR
- İHTİYÂREN[Ar.] ile/ve/||/<> İHTİYÂRÎ[Ar.]
( Olumsuzdan, yanlıştan, zararlıddan, kötüden uzak durarak, zihnini/dilini/gözünü/elini/belini çekerek. İLE/VE/||/<> Reddetmeyi ve "Hayır!" demeyi yeğleyerek.["Evet!" demekten, istenç/irâdeden(yapma isteğinden/bilgisinden) önce olarak.] )
- İHTİYÂR-LAMA ve/> GENÇLEŞME
( İhtiyarlayan, yani ne yapmayacaklarını bilen kişi, gençleşmeye de başlar. )
- İHTİYÂRLAR HEYETİ değil İHTİYÂR HEYETİ
( İhtiyâr, "yaşlı" demek değil "ne yapmayabileceğini bilen" demektir. )
- İHTİYAT KAYDI İLE değil/yerine/= SAKINARAK/SAKINILARAK
- İHTİYÂT ile/ve/||/<>/< İHTİYÂR
- İHTİYÂT[Ar.] ile İTİYAT[Ar.]
( İleriyi düşünürek/görerek davranma. | Sakınma. | Yedek. İLE Alışkanlık, huy. )
- İHTİYATÎ TEDBİR değil/yerine/= SAKINTIL ÖNLEM
- İHTİYAT/Î[Ar.] değil/yerine/= SAKINTI/L
- İHTİYAT/LI[Ar.] değil/yerine/= SAKINMA/SAKINGAN
( Herhangi bir korku ya da düşünce ile bir şeyi yapmaktan uzak uzak durmak, içtinap etmek. | Olabileceği düşünülen kötülüklere karşı önlemler almak. | Korumak, esirgemek, gözetmek. )
- İHVÂN[< ÂH] ile/ve/<> TÂLİB
( Sâdık, samimi, candan dostlar. | Tarîkat yoldaşları/arkadaşları. İLE/VE/<> İsteyen, istekli. )
( Amaçta bir olmak. İLE/VE/<> Aynı amacı arıyor/istiyor olmak. )
- İHYÂ ile/||/<> İHYÂEN ile/||/<> İHYÂ-YI MEVÂT ile/||/<> MÜTEVECCİHAN
( Diriltme, canlandırma, tazelik verme. İLE/||/<> (Ham arazinin) ıslahıyle iktisap. İLE/||/<> İşlenmemiş toprağı ekime elverişli bir duruma getirme, işleme. İLE/||/<> Dönülerek. )
- II. RAMSES'İN:
YAŞAM TAPINAĞI ile/ve/||/<> ÖLÜM TAPINAĞI
( Doğu'da. İLE/VE/||/<> Batı'da. )
- III. MUSTAFA
( İstanbul'un ikinci "mimarı"! )
- İK/YİK/İĞ/KİRMEN ile İP
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( İp eğirmekte kullanılan araç. İLE ... )
- ÎKA'["ka" uzun okunur][Ar. < VUKU] ile ÎKÂ'[Ar.]
( Yapma, yaptırma, oldurma; düşürme. | Türk müziğinde bir usul. İLE Dayanma, dayanılacak şey verme. )
- ÎKAD["ka" uzun okunur] ile ÎKÂD[Ar.] ile İK'ÂD[Ar. < KUÛD]
( Yama, yakılma. İLE Sağlam kalma. İLE Oturtma. | Bir hükümdarı tahta çıkarma/oturtma. )
- ÎKAF["ka" uzun okunur][Ar. < VAKF] ile İKÂF[Ar.]
( Bir malı vakfetme. Mal. Vakfedilme. | Durdurma, durdurulma. İLE Palan. )
- İKAL ile/ve/||/<> AKIL
( İçten. İLE/VE/||/<> Dıştan. )
- İKÂME (ETME) değil/yerine/= ORNATMA
( Bir türün yerine onun değişik bir biçiminin geçmesi. | [kimya] Molekülün geri kalan bölümünde değişikliğe yol açmadan, bir atom ya da bir kök yerine bir başka atom ya da kökün geçmesi. | [mat.] Bir cebirsel ifadenin yerine bir başkasını koyma işlemi. )
- İKÂMET[Ar.] ETMEK değil/yerine/= OTURMAK/KONA YAŞAMAK
- İKÂMET/İZAZ ile/ve/değil/yerine/<> KONUK AĞIRLAMA
- İKÂMETGÂH İLMÜHABERİ[Ar.] değil/yerine/= KONUT/OTURUM/YERLEŞİM BELGESİ
- İKÂMETGÂH[Ar. + Fars.]/MESKEN[Ar.] değil/yerine/= KONUT
- ÎKÂR[Ar.] ile İK'ÂR[Ar.]
( Doldurma, doldurulma. İLE Derinletme/derinletilme, derinleştirme/derinleştirilme. )
- ÎKÂZ[Ar.] değil/yerine/= UYARI
- İKBALPEREST değil/yerine/= GÜN DÜŞKÜNÜ
- İKİ) AYAK > (İKİ) EL ile/ve/||/<>/> İFFET[Ar. < ŞEHVET] ile/ve/||/<>/> ŞECAAT[Ar. < ÖFKE]
( ... İLE/VE/<>/> Kendini (")savunur/korur("). İLE/VE/<>/> Haksızlığa gösterilen öfke. [Hakk'ı savunur/korur.] )
( ... İLE/VE/<>/> Temizlik. | Namus. İLE/VE/<>/> Yiğitlik, yüreklilik, koçaklık. )
- İKİ AYRI ŞEYİN BULUŞMASI ile/ve/değil VAROLANIN ALGILANMASI
- İKİ BİLİM:
REKLAMCILIK ile/ve/||/<>/> FİZİK
- [ne yazık ki]
İKİ BÜYÜK YANLIŞ(IMIZ):
DÜŞÜNMEDEN HAREKET ETMEK ve/||/<> HİÇ HAREKET ETMEDEN, SADECE/BOŞ BOŞ "DÜŞÜNMEK"
- [ne yazık ki]
İKİ "ÇETE":
"HIRSLI" ile/ve/||/<> HIRSIZ
- İKİ (EN BÜYÜK) "ENGEL"/TEHDİT ile/ve/||/<> İKİ (EN BÜYÜK) "ENGEL"/TEHDİT
( Önce, Kadın; Sonra, Ölüm. İLE/VE/||/<> Önce, Kadın; Sonra, Ölüm. )
( Erkek için. İLE/VE/||/<> Kadın için. )
- İKİ İÇ NEDEN ile/ve/||/<>/> İKİ DIŞ NEDEN
( Varoluşu kaplayan ilk neden. İLE/VE/||/<>/> ... )
- İKİ İKİ AYIRMAK ile ÇİFTLEŞTİRMEK
( TO SEPARATE IN PAIR vs. TO MAKE A PAIR )
- [ne yazık ki]
2 x 2 = 4 "ETMESİN" ile/ve/||/<>/> 2 x 2 = 5 "ETSİN"
("DİLEĞİ/BEKLENTİSİ")
- İKİ KİŞİ ARASINDAKİ İLİŞKİYE/İLETİŞİME:
[ne yazık ki]
| "BEL ALTI/NDAN" "BAKAN/YAKLAŞAN" ile/ve/||/<> "KARINDAN" "BAKAN/YAKLAŞAN" ile/ve/||/<> "ZİHİN/DEN" "BAKAN/YAKLAŞAN" |
ile/değil/yerine/><
KALP/TEN BAKAN/YAKLAŞAN
( [ne yazık ki]
| "Eşeysel/cinsel ilişki ("olarak") görür." İLE/VE/||/<> "Çıkar ilişkisi ("olarak") görür." İLE/VE/||/<> "İdeolojik ilişki ("olarak") görür." |
İLE/DEĞİL/YERİNE/><
Yalnızca/koşulsuz, ilişki görür. / Yalnızca/koşulsuz, saygı ve sevgi ilişkisi görür. )
- İKİ KİŞİ ARASINDAKİ İYİLİK KURALLARI:
BİRİNİN ve/||/<> ÖTEKİNİN
( Verdiğini, hemen unutması. VE/||/<> Aldığını, hiç unutmaması. )
- 2 KİŞİ OLARAK KONUŞMAK/KONUŞULAN ile 3 VE ÜZERİ KİŞİNİN BULUNDUĞU ORTAMDA KONUŞMAK/KONUŞULAN
- İKİ SORUN:
ADÂLETSİZLİK ile/ve/||/<> ANLAMSIZLIK
( Tüze(hukuk) ile sağlanmaya/çözülmeye çalışılmaktadır fakat hukuka ulaşılamamıştır. İLE/VE/||/<> Sanat ile giderilmeye çalışılmaktadır fakat ne yazık ki, sanat, kişilere ulaşamamıştır. )
- İKİ YAN ile/ve/||/<> İKİ UC
- [ne yazık ki]
İKİ YANLIŞ!:
SUSULACAK YERDE, KONUŞMAK ve/||/<> KONUŞULACAK YERDE, SUSMAK
- İKİ YIL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ALTMIŞ YIL
( Konuşabilmek için gerekli zaman. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Susabilmek ve susabilmeyi anlayabilmek için geçen [ya da bu kadar uzun sürmeyebilecek] zaman. )
- İKİLEM ile İKİLEME ile İKİLİ ile İKİRCİK
( DILEMMA/CONFLICT vs. DUPLICATE/DOUBLING vs. DOUBLE/DUAL/BINARY/BILATERAL vs. HESITATION/INCERTITUDE )
- İKİLEM ile/ve/||/<> İKİRCİK
( DILEMMA vs. HESITATION )
- İKİLEM/DUALİTE ile/ve PARADOKS
- İKİLİK/İKİLEM ile ÇELİŞKİ
( İkiliğin geçerli olmadığı âlemde her şey tamam, kendi kendinin kanıtı, anlamı ve amacıdır. )
( DICHOTOMY/DUALITY vs. CONTRADICTION
In the realm of non-duality everything is complete, its own proof, meaning and purpose. )
- İKİ/LİK ile/ve/||/<>/> ÇOK/LUK
- İKİLİK ile İKİYÜZLÜLÜK
- İKİLİK ile/ve/||/<> YANILSAMA
- IKINA-SIKINA (ANLATMAK)
- 2 GÖZ ile/ve/||/<> 3. GÖZ
( Dışa bakar. İLE/VE/||/<> İçe bakar. )
( Aklın gözüdür. İLE/VE/||/<> Anlayışın gözüdür. )
( Bilinenleri/bilinebilecekleri, anlaşılabilecekleri görür. İLE/VE/||/<> İki gözün anlayamadıklarını görür. )
( Gördüklerinden rahatsız olunabilir. İLE/VE/||/<> Şikâyet etmekten uzaklaştırır. )
( Lobsang Rampa'nın, "3. Göz" adlı kitabını da okumanızı salık veririz. )
( Kimileri, gözden içer şarabı. )
- DÜŞÜNMEK:
İKİNCİL ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİRİNCİL
itibariyle 20.964 başlık/FaRk ile birlikte,
20.943 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(37/85)