
P ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 20.964 başlık/FaRk ile birlikte,
20.943 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(32/85)
- GÜNDELİK DENEYİM/YAŞAYIŞ ile/değil/yerine ÖZGÜN DENEYİM/YAŞAYIŞ
( ERLEBNIZ mit ERFAHRUNG )
- GÜNDEN-GÜNE (İYİLEŞMEK/KÖTÜLEŞMEK)
- GÜNEŞ, BATIDAN DOĞAR değil GÜNEŞ, BÂTI(N)DAN[İÇİMİZDEN] DOĞAR
- GÜNEŞ TANRI ve/||/<> YAŞAM AĞACI ve/||/<> SEPET TUTAN KARTALLAR
( Göbeklitepe'de sütunlarında. VE/||/<> Sümer kil tabletlerinde. )
- GÜNEŞ ile/ve/<>/> AY
( Arı bilinç. İLE/VE/||/<>/> Süreçteki bilinç. )
( Özbilinç. İLE/VE/||/<>/> Nefs/ego. )
( Tümel, kavramsal. İLE/VE/||/<>/> Kavramsal. )
( Ziyâ saçar. İLE/VE/||/<>/> Nur saçar. )
( [görselde/çizimde] "Okları"[ışınım gösterimi] olan. İLE/VE/||/<>/> "Okları" olmayan. )
( Kaynak ışığı. İLE/VE/||/<>/> Yansıma ışığı. )
( SUN vs./and/||/<>/> MOON )
( AHÛ-Yİ FELEK/HÂVERİ/ZERÎN ile/ve/||/<>/> MÂH )
( YÛH/YÛHÂ ile/ve/||/<>/> KAMER )
- GÜNEŞ ile/ve/||/<> AY
- GÜNEŞE:
ARKAMIZI DÖNMEK değil/yerine/>< YÜZÜMÜZÜ DÖNMEK
( Gölgeleri/sorunları, önümüzde gösterir ve ümit yitiricidir. DEĞİL/YERİNE/>< Gölgeleri/sorunları, ardımızda bırak(tır)ır. )
- GÜNEŞE:
YAKIN OLMA! ve UZAK OLMA!
değil/yerine/><
BELİRLİ BİR UZAKLIKTA OL!
( Yanarsın. VE Donarsın. DEĞİL/YERİNE Yaşam bulursun. )
- GÜNEŞTE:
YANMAK ile/ve/değil/yerine KARARMAK
( 11:00 ile 16.00 arası güneş altında kalınmamalı! [yaz saati uygulamasına göre] )
- GÜNEY KUTBUNA GİDİŞTEKİ YÜRÜYÜŞ YOLLARI:
AXEL HEIBERG ile/||/<> HERCULES INLET ile/||/<> ROSS ile/||/<> UNION GLACIER ile/||/<> VİNCENT MASİFİ TIRMANIŞI ile/||/<> MESSNER
( 1.400 km. [Ross Buz Sahanlığı'ndan Güney Kutbu'na kadar] İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<> 1.130 km.[40-60 gün] İLE/||/<> 1.480 km.[50 - 65 gün] İLE/||/<> 1.000 km.[30 - 40 gün] İLE/||/<> 21 km.[10-14 gün][Vincent Dağı zirvesine kadar] İLE/||/<> 890 km.[35 - 50 gün] )
( [zorluk] Çok yüksek. İLE/||/<> Çok yüksek. İLE/||/<> Çok yüksek. İLE/||/<> Yüksek. İLE/||/<> Yüksek. İLE/||/<> ... )
( Transantarktik Dağları'nı aşarak, 3.000 metreden yükseklikteki dağlık bölgelerden geçer. Bu da oksijen seviyesinin düşük olduğu, oldukça zorlayıcı bir bölüm sunar. [Amundsen'in Güney Kutbu'na ulaşmak için kullandığı buzuldur. Bu bölümde, büyük çatlaklar, dik eğimler ve kar fırtınalarıyla uğraşmak gerekir.] İLE/||/<> Antarktika'nın kıyısındaki Hercules Inlet'ten başlar ve Güney Kutbu'na kadar uzanır. [Çoğunlukla buzlu arazide, sürekli sert yellerle mücadele edilerek yapılır. Kendi yiyeceğinizi ve araçlarınızı kızaklarla taşımak zorunda kalınır.] İLE/||/<> Ernest Shackleton ve Robert Falcon Scott'ın kullandığı tarihi yoldur. [Ross Buz Sahanlığı'ndan başlayıp Beardmore Buzulu boyunca uzanır. Zorlu buzulların, sert hava koşullarının ve yüksekliğin olduğu bir yoldur.] İLE/||/<> Union Glacier'deki bir ana kamptan başlar ve genellikle daha dengeli hava koşulları nedeniyle yeğlenir. [Daha düz arazilerde kızak çekerek yapılan bir yürüyüştür.] İLE/||/<> Antarktika'nın en yüksek doruğu olan Vincent Masifi'ne tırmanmak için kullanılan yoldur. [Dağcılık araçlarıyla yapılan, pek de kolay olmayan bir doruk tırmanışıdır.] İLE/||/<> Reinhold Messner'in izlediği yoldan esinlenilmiştir. [Antarktika'nın iç bölgelerinde daha kısa ama yine de zorlu bir yoldur. Hercules Inlet'ten başlayıp Thiel Dağları'nı geçerek Güney Kutbu'na ulaşılır. Arazisi daha dik olabilir.] )
- GÜNLÜK "AHLÂK" ile/ve TASAVVUF AHLÂKI
( DAILY MORALS vs./and MORALS OF SUFISM )
- GÜNLÜK HAREKET/LER ile/ve DÜZENSİZ HAREKET/LER
( ... ile/ve TERÂCÛİYYİN )
( ... vs./and RETROGRADE )
- GÜNLÜK KONUŞMALARIN SIRADANLIĞINDA/YALINLIĞIYLA:
AMAÇLI ile/ve/||/<> BİLEREK ile/ve/||/<> BİLMEDEN ile/ve/||/<> BÜTÜNLÜKLÜ
( Reklam. İLE/VE/||/<> Evlilik. İLE/VE/||/<> Dostluk. İLE/VE/||/<> Sanat. )
( Kitlelere "oynanıyorsa". İLE/VE/||/<> Saygıyla bütünleşilecekse. İLE/VE/||/<> Sevgiyle yaklaşılıyorsa. İLE/VE/||/<> Susulabiliyorsa. )
( )
- GÜNLÜK YAŞA(MAK) ile/değil/yerine GÜNÜ YAŞA(MAK)
( Vurdumduymazlık içinde, hesapsız, düzensiz, aykırı, asalak yaşam. İLE/DEĞİL/YERİNE Gün içinde yaşanan, olan-biten herşeyi, olumlu ya da olumsuz tam anlamıyla yaşamak. )
( Temel olan, günü tam bir uyum ve bütünlük içinde yaşamak. Günü Yaşa(Carpe Diem), günlük yaşamak değildir! )
( [not] LIVE IN DAILY vs./but LIVE THE DAY [CARPE DIEM]
LIVE THE DAY [CARPE DIEM] instead of LIVE IN DAILY )
- GÜNÜ GEÇİRMEK değil/yerine GÜNÜ YAŞAMAK
( Kişi, inandığı gibi yaşayamıyorsa, yaşadığı gibi inanmaya başlar. )
( [not] TO PASS THE DAY but LIVE THE DAY
LIVE THE DAY instead of TO PASS THE DAY )
- GÜNÜ, GÜNÜNE EŞİT OLAN ve/> ÂN'I, ÂN'INA EŞİT OLAN
- GÜPEGÜNDÜZ
- GÜPGÜZEL
- GURÂB[Ar.] ile GÛRÂB[Ar.]
( Karga. İLE Ilgım, serap/serâb.[İng., Fr. MIRAGE] )
- GURBET ile/ve KURBET
- GURBET[Ar.] ile/ve/||/<> SILA[Ar.]
( Doğup yaşanılmış olan yerden uzak yer. İLE Bir süre ayrı kaldığı bir yere ya da yakınlarına kavuşma. | Gurbetteki biri için doğup büyüdüğü ve özlediği yer. )
- GURBETTE OLDUĞUNU:
ANLAMAYAN/ANIMSAMAYAN değil/yerine ANLAYAN/ANIMSAYAN
- GÜREŞ ve/> HALVET
- GÜREŞ ve/||/<> KÜNDE[Fars. < KUNDE]
( ... VE/||/<> Güreşçinin, rakibini altına alıp bir elini önden, ötekini arkadan geçirerek ellerini kilitlemesi. | Düzen, tuzak, oyun, hile. | Suçluların ayağına bağlanan demir halka, köstek. )
- GÜRS[Fars.] ile GÜRZ[Fars.]
( Açlık. | Kir, pas, leke. | Kâhkül. İLE Uzun saplı, büyük demir topuz. )
- GÜRUH[Fars.] değil/yerine/= SÜRÜ/DERİNTİ
( Değersiz, aşağı görülen, küçümsenen topluluk. )
- GÜRÜL GÜRÜL (AKMAK)
- [ne yazık ki]
GÜRÜLTÜ ÇIKARMAK/KORNA ÇALMAK ile/değil/yerine/>< SUSMAK/SESSİZLİĞİ YEĞLEMEK
( [ne yazık ki] Bilgisizlik ne kadarsa o kadar çok ve yüksektir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bilgelik ve zarâfet ne kadar derinse/yüksekse. )
- GÜRÜLTÜ/DAĞDAĞA ve/<>/= DEDİKODU
- GÜRÜLTÜ YAPMAMALI!
- Gürültü yapmayacak şekilde DİNLE!!!
- GÜRÜLTÜ ile/ve/||/<> GÜMBÜRTÜ
- GURULTU ile/ve/> GÜRÜLTÜ
- GÜRÜLTÜ ile YAYGARA
( ... İLE Gereksiz olarak yüksek sesle bağırıp çığırma. )
- GÜRÜLTÜ-PATIRTI (ÇIKARMAK)
- GÜRÜLTÜSÜZLÜK ile/ve/||/<>/> SESSİZLİK/SAKİNLİK
( ŞÛR[Fars.]: Gürültü, şamata. )
( Gereksiz dış etmenlerin (sesin) bulunmamasıyla. İLE/VE/||/<>/> Kendiliğinden, doğal olarak. )
( SILENCE vs./and/||/<>/> QUITENESS )
- GURUP[Ar. < GURUB/GARB] ile/değil GRUP
( Batı. İLE/DEĞİL Öbek. )
- GURUR:
"GÜÇLÜ" KILAR ve fakat MUTLU ETMEZ
- GURUR ve KİBİR | ile/ve/değil/yerine ONUR
( Başkalarının sırtına basarak. VE Başkalarını bastırarak. | İLE/DEĞİL/YERİNE Kendi ayaklarının/duruşunun üzerinde yükselme. )
( Arpa yiyende, kibir olmaz. )
( NAHHÂT[Ar.]: Kibirli, gururlu. )
( Kibir, kişinin, kendine "iltifatıdır". [iltifat, en karşı konulamaz olanlardandır] )
( BÂD-DÂR[Fars.]: Kibirli. | Şişman. | Deli. | Hiçbir işle ilgisi olmayan. )
( Kibir, bele bağlanmış taş gibidir. Onunla, ne yüzülür, ne de uçulur. )
- GURUR ile/ve/değil/||/<>/< BİLGİSİZLİK/CEHÂLET
- GURUR = GLORY, SELF-EXALTATION[İng.] = GLOIRE[Fr.] = EHRE[Alm.] = GLORIA[Lat.]
- GURUR ile/değil İNAT
( [not] PRIDE vs./but OBSTINACY )
- GURUR değil/yerine/>< MUTLULUK
( Neden, çocuklar, kavga ettikten sonra hemen barışıp birlikte oynamaya devam ederler? Çünkü, onların mutluluğu, gururdan daha değerlidir. )
- GURUR ile/ve/değil/yerine ONUR
( Başkasının sırtına basarak birşey olmaya çalışmak. Başkalarını ezerek büyüklenme. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Kendi kaynaklarının/duruşunun üzerinde yükselme. )
( [not] PRIDE vs./and/but HONOUR
HONOUR instead of PRIDE )
- GURUR >< VAKUR
( Nefsini dik tutma. >< Yol(un)da olma. )
- GURURUNU/N KIRMAK/KIRILMASI ile/ve/||/<>/> KÜÇÜK DÜŞ(ÜR/ÜL)MEK
- GUSÛL ile/ve/||/<>/< USÛL
( Usûlsüz, gusûl olmaz. )
- GÜVEMERİĞİ/GÖVEMERİĞİ = GEYİKDİKENİ/AKDİKEN
( Hünnapgillerden, hekimlikte ve boyacılıkta kullanılan bir bitki cinsi. )
( RHAMNUS CATHARTICA )
- GÜVEN!:
GÜLÜŞÜN ARDINDAKİ KEDERE ve/||/<> ÖFKENİN ARDINDAKİ SEVGİYE ve/||/<> SESSİZLİĞİN ARDINDAKİ NEDENE
- GÜVEN KAPISI ARAYIŞI ></< ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİ/YARALANMASI
- GÜVEN KAYBETMEK yerine PARA KAYBETMEK/PARASIZ KALMAK
( TO LOSE MONEY instead of TO LOSE TRUST )
- GÜVEN:
"KAZANILAN" değil İNŞÂ EDİLEN
- GÜVEN KAZANMA ile/ve/<>/||/değil/yerine GÜVENİ/Nİ SARSMAMA
- GÜVEN KAZANMA ile/ve/<>/değil/yerine KENDİNİ TANITMA
( Yeterli gelmeyebilir. İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Hem yeterli gelir, hem geliştirir/ilerletir, hem de güven sunar/kazandırır. )
- GÜVEN ile APTALLIK
( TRUST vs. FOOLISHNESS )
- GÜVEN ile BEKLENTİ
( Beklenti, bizi güvensiz kılar. )
( Amacınızın herhangi bir beklenti taşımayan salt iyi niyet olduğundan emin olun önce. )
( Elinizde mevcut olandan eminseniz, nihai olana asla ulaşamazsınız. )
( CONFIDENCE vs. EXPECTATION )
- GÜVEN ve/||/<> DERİNLİK ve/||/<> SEVGİ
( Söz ile yapılan iyilik. VE/||/<> Düşünce ile yapılan iyilik. VE/||/<> Vererek yapılan iyilik. )
- GÜVEN ile/ve/||/<>/< ÖZGÜVEN
( Özgüveni olmayana, kimse güvenmez. )
- GÜVEN ile/ve/||/<> SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
- GÜVENCE ile GARANTİ
( GUARANTEE vs. GUARANTY )
- GÜVENEN/E ve/||/<> YALAN SÖYLEYEN/E
( Yalan söyleme! VE/||/<> Güvenme! )
- GÜVENİLİRLİK ile/ve/> SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
( SİKA[< VÜSÛK]: Güven, emniyet. | Güvenilir/inanılır kişi. )
( RELIABILITY vs./and/> SUSTAINABILITY )
- GÜVENİLMEZLER:
KIŞ GÜNEŞİ ve/||/<> SULTANLARIN GÜLMESİ ve/||/<> DURGUN DENİZ ve/||/<> AMİRLERİN İLTİFATI ve/||/<> DÜŞMANIN ÖĞÜDÜ ve/||/<> BAZI KADININ CİLVESİ/ZÂHİDLİĞİ
( ŞEMS-İ ŞİTÂ ve/||/<> DAHK-I HÜMÂ ve/||/<> SÜKÛNET-İ DERYA ve/||/<> İLTİFAT-I UMERÂ ve/||/<> NASİHAT-İ ADÂ ve/||/<> CİLVE-İ/ZÜHD-Ü NİSÂ )
- GÜVENLİ BAĞLANMA ile GÜVENSİZ BAĞLANMA ile BAĞLANTI NESNESİNİN OLMAMASI
- GÜVENLİ ile/ve/değil/||/<>/< AVANTAJLI
- GÜVENLİ ile/ve TEKİN
( ... İLE/VE Boş, içinde kimse bulunmayan. | Güvenilir (kişi, yer). | İçinde doğaüstü "varolanlar" bulunmadığına inanılan (yer). | Eski Türklerde bir babanın taşınmaz mallarının mirasçısı olan en küçük oğlu. )
- GÜVENLİK/EMNİYET KEMERİ ve/||/<>/> YAŞAM
( Güvenlik kemeri, bizi, yaşama bağlar. )
( Trafik kazalarında yaşamını yitiren sürücülerin %80'inin, kemer takmadığı tespit edilmiştir ne yazık ki. )
- GÜVENLİK ile/ve/||/<> DÜZEN
- GÜVENLİK ile/ve/||/<>/>/< GÜVEN
- GÜVEN/LİK ile/ve/||/<>/> GÜVENCE
( Bir şeyin doğruluğu, gerçekliği konusunda kanaat verici belge, delil, iz, argüman. | Anlaşmazlık konusu olan şeyde, yargıcın kanılarını oluşturan şey, delil. | Sonurguya ulaşan bir uslamlamanın dayandığı gerçek, delil. )
- GÜVENLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/</>< ÖZEL YAŞAMIN GİZLİLİĞİ
- GÜVENLİK ve/||/<> SIRADÜZEN/HİYERARŞİ
- GÜVENMEK:
"O, BUNU YAPMAZ" ile/değil/yerine "O, BUNU YAPTIYSA, BİR BİLDİĞİ VARDIR"
- GÜVEN/MEK ile/ve/fakat/||/<>/> DOĞRULA/MAK
- [ne yazık ki]
GÜVENSİZLİK ile/ve/||/<> BENCİLLİK ile/ve/||/<> AHLÂK
( )
- GÜYA ile KENDİNCE
- GÜZÂRİŞ[Fars.] ile GÛRÂB[Fars.]
( Düş yorma, rüya tâbir etme. İLE Geçme, geçiş. )
- GÜZEL AHLÂK ve/=/<> İLİM
- GÜZEL/LİK (ARAYIŞI) ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/<>/< "YENİ/LİK" ("İSTEĞİ/BEKLENTİSİ")
- GÜZEL/ÇİRKİN diye bir şey yok!
( There is no "BEAUTIFUL"/"UGLY"! )
- GÜZEL DEĞİL değil BAKILIŞI (YETERİNCE) GÜZEL DEĞİL
- GÜZEL GENÇ ve/||/<> GÜZEL YAŞLI
( Doğanın yapıtıdır. VE/||/<> Sanatın yapıtıdır. )
- GÜZEL GÜZEL (ÇALIŞMAK, KONUŞMAK, OYUN OYNAMAK)
- GÜZEL İNSAN değil/yerine İNSANDAKİ GÜZELLİK
- GÜZEL KUR'AN OKUYOR değil AĞZI KUR'AN'A YAKIŞIYOR
- GÜZEL OLAN, SEVGİLİDİR değil/yerine SEVGİLİ OLAN, GÜZELDİR
- GÜZEL (OLAN) ile/değil İSTEDİĞİM GİBİ (OLAN)
( [not] THE BEAUTIFUL vs./but WHICH/WHAT I WOULD LIKE TO )
- GÜZEL OLANLAR:
DURUNCA/SUSUNCA ile/ve/yerine KONUŞUNCA ile/ve/yerine HEM DURUNCA/SUSUNCA, HEM KONUŞUNCA
- GÜZEL SÖZ ile/ve GÜZEL EYLEM
- GÜZEL ile/ve/değil AHSEN
( ... İLE/VE/DEĞİL Güzellerin güzeli. | Kaybedilemeyecek derecede güzellik. )
- GÜZEL ile/ve/değil DİKKAT ÇEKİCİ
( Güzel ol, âşık bol! )
- GÜZEL ile/ve/değil ETKİLEYİCİ
( Tümüyle güzellik yoktur! Her zaman, 1 [ya da 2 yanı] baskındır/etkiler ve ona göre ilgi görür. )
- GÜZEL ile/ve/değil/||/<>/< FARKLI
- GÜZEL = GÖZ-EL = BEAUTIFUL[İng.] = BEAU[Fr.] = SCHÖN[Alm.] = KALOS[Yun.] = HERMESO/SA, BELLO[İsp.]
- GÜZEL ile/ve/değil "HAVALI"
- GÜZEL ile HOŞ
- GÜZELAVRAT OTU/BELLADONNA ile/ve/||/<>/> ATROPİN
( Patlıcangillerden, pis kokulu, çok yıllık ve otsu bir bitki. İLE/VE/||/<>/> Güzelavrat otundan çıkarılıp tıpta kullanılan zehirli bir nesne. )
- GÜZELDE/GÜZELLİKTE ARANANLAR:
BAKIŞIM/LI(SİMETRİ/K) ve ORANTI/LI(EURYTMIE) ve UYUM/LU(HARMONİ/K)
( DÜZGÜN ve DÜZENLİ ve DİZGELİ ve AÇIK/LIK/PARLAK/LIK(CLARITAS/MUŞÂ'ŞÂA) )
- GÜZELE, GÜZEL DEMEM, GÜZEL, BENİM OLMADIKÇA yerine/değil GÜZELE, GÜZEL DERİM, GÜZEL, BENİM OLSUN DİYE! / BENİM OLAN, GÜZEL OLSUN DİYE!
- GÜZELİ SEVMEK ile/ve/değil/yerine/<> GÜZELLİĞİ SEVMEK
- DÜŞKÜNLÜK:
GÜZELLİĞE ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DÜRÜSTLÜĞE
- GÜZELLİĞİN DÖRT TÜRÜ
- GÜZELLİĞİN:
İDRAKİ ile/ve/<> İFADESİ
( Ancak sendeki güzellik kadar. İLE/VE/<> Ancak sendeki güzellik kadar. )
- GÜZELLİK FELSEFESİ ile SANAT FELSEFESİ
- GÜZELLİK:
İZLENİLEN ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YAŞANILAN
- GÜZELLİK:
MANTIK'TA ile ESTETİK'TE
( Doğruluk. İLE Güzellik. )
( GÜZEL: Amacı olmayan amaçlılık. )
- GÜZELLİK [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- GÜZELLİK YAPMAK ile KIYAK GEÇMEK
- GÜZEL/LİK ve AHLÂK
- GÜZELLİK ile/ve/hem de AKIL
( Güzellik ondur, dokuzu don-dur. )
( Güzele kırk günde doyulur, iyi huyluya kırk yılda doyulmaz. )
( Güzel bürünür, çirkin görünür. )
- GÜZELLİK ve/=/< ARINMA
( BEAUTY and/=/< PURIFICATION )
- GÜZELLİK ile/ve/||/<>/>/< AŞK
( GÜZELLİK: Aşkın olmadığı yerde ne işim var?! VE AŞK: Güzelliğin olmadığı yerde ne işim var?! )
( ... İLE/VE/||/<>/>/< Güzelliğe duyulan özlem. )
( BEAUTY and/<> LOVE )
- GÜZEL/LİK ile BAKIMLI/LIK
( BEAUTINESS vs. WELL CARED )
- GÜZELLİK = BEAUTY[İng.] = BEAUTÉ[Fr.] = SCHÖNHEIT[Alm.] = PULCHRITUDO[Lat.]
- GÜZELLİK ile/ve BİLEŞİK
- GÜZELLİK ve/||/<> BİRİNİ SEVMEK
( Dünyayı kurtaracak. VE/||/<> ile başlayacak herşey. )
( )
- GÜZELLİK ile/ve/||/<> BÜTÜNSEL KAVRAYIŞ
- GÜZELLİK ile/ve/değil/yerine CÂZİBE
- GÜZEL/LİK >< ÇİRKİN/LİK
( HÜSN >< KUBH )
- GÜZEL/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DÜRÜST/LÜK
- GÜZELLİK ile/ve/< DÜZEN
( GÜZELLİK: GERÇEĞE ÖZGÜ İNCELİĞİN PARLAKLIĞI [HAKİKATİN ŞÂŞA-İ LETÂFETİ - RECAİZÂDE EKREM BEY] )
( BEAUTY vs./and/< ORDER )
( YOUMEI ile/ve/< ... )
- GÜZEL/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DÜZGÜN/LÜK
- GÜZELLİK ile/ve EDÂ
- GÜZELLİK ile/ve/<> EDEB
( Güzeli güzel yapan edeptir, edep ise güzeli sevmeye sebeptir. )
- GÜZELLİK ile/ve/<> EDEB
- GÜZELLİK >< FAZLALIK
( Güzellik, fazlalıklardan arınmışlıktır. )
- GÜZELLİK ile İÇTENLİK/CANA YAKINLIK
( İçtenlik vermez. İLE Güzellik verir. )
- GÜZEL/LİK ile İDDİALI GÜZEL/LİK
- GÜZEL/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<> İLGİNÇ/LİK
- GÜZELLİK ile/ve/<> İNCELİK
- GÜZELLİK ile/ve/değil IŞILTI
( Güzel yüzün, süse/boyaya/makyaja gereksinimi yoktur/olmaz! [Fars. Hâcet-i meşşâta nîst rûy-ı dil-ârâmrâ - Hâfız-ı Şirâzî] )
- GÜZELLİK ile/ve/||/<> ÖZELLİK
( BEAUTY(TIFERET[Kabala]) vs. FEATURE )
- GÜZELLİK ve/||/<>/> ÖZGÜRLÜK
( Güzellik, özgür kılar. )
- GÜZELLİK ile/ve/||/<> SEVDÂ
( Güzelliğin beş para etmez, bende/onda bu sevdâ olmasa. )
- GÜZEL/LİK ile/ve SÜRÜKLEYİCİ/LİK
( BEAUTY vs./and FASCINATING )
- GÜZELLİK ve VASIF
( BEAUTY and QUALITY )
- GÜZEL/LİK ile YETERLİ/LİK
( BEAUTY/NESS vs. SUFFICIENCY )
- GÜZEL/LİK ile/ve/<>/>< YÜCE/LİK ile/ve/<>/>< YALIN/LIK (GELİŞMİŞ/LİK)
( Hz. Muhammed. İLE/VE/<>/>< Hz. Âlî. )
- GÜZELLİKTE:
3 BEYAZ ve/<> 3 SİYAH ve/<> 3 KIRMIZI
( Ten, diş ve el. VE/<> Göz, kaş ve kirpik. VE/<> Yanak, dudak ve tırnak. )
- H, HA[Ar.] ile HE, HÂ'(HÂ-İ HEVVEZ, HÂ-İ RESMİYYE)[Ar.] ile HI[Ar.] ile -HÂ/Y[Ar.] ile -HÂ[Ar.]
( Osmanlı abecesinin 8. harfidir. Ebced hesabında 8 sayısının karşılığıdır. İLE Osmanlı abecesinin 30. harfidir. Ebced hesabında 5 sayısının karşılığıdır. İLE Osmanlı abecesinin 9. harfidir. Ebced hesabında 600 sayısının karşılığıdır. İLE "Çiğneyen" anlamına gelen sözcüklere katılarak birleşik sözcük[vasfı terkîbî] yapar. İLE Çoğul edatı.[ESB-HÂ: Atlar. | SEG-HÂ: Köpekler.] | O. )
- HABABAM-DEBABAM (ÇALIŞMAK)
- HABAK[Ar.] ile HABÂK[Ar.]
( Yarpuz ya da narpuz da denilen ve nane cinsinden olan güzel kokulu, iştah açıcı bir ot.[Lat. MENTHA PULEGIUM] İLE Dört yanı çevrilmiş olan yer, avlu. | Ağıl, mandra. )
- HABBE ile/ve/||/<>/> HUBUT [>< SUUT]
( Tohum. İLE/VE/||/<>/> Atılma. )
- HABER ALIRSAM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< HABER ALINCA
- HABER ALMA GEREKSİNİMİ ile/ve/değil/<> HABER ALMA HAKKI
- HABER ile/ve HAVÂDİS
( NEWS vs./and MESSAGE )
- HABER[Ar.] ile 'ILM/İLM[Ar.]
- HABER ile İŞÂA/T[< ŞÜYÛ]
( Bir haberi herkese duyurma. )
- SAVA/HABER ile MÜJDE
( HAVÂDİS[< HÂDİSE], NEBE ile BEŞÂRET )
( ... ile NÜVÎD )
( NEWS vs. GOOD NEWS )
- HABERCİ "RÜYA" ile "TAMAMLAYICI RÜYA"
- HABERCİ ile CAŞIT/ÇAŞIT
( Haber ulaştırıcı, haber veren. İLE Bir devletin ya da biri(leri)nin sırlarını, başkalarının hesabına öğrenmeyi üstüne alan kişi. | Yasadışı olan bir durumu, yetkililere bildiren kişi. | Ara bozmak amacıyla söz taşıyan kişi. )
( MUHBİR ile CASUS )
- HABERİNİN OLMAMASI ile/ve/||/<>/ne yazık ki HABERİNİN OLMAMASINDAN, HABERİNİN OLMAMASI
- HABERLEŞMEK ile/ve/değil HABERDAR ETMEK
- HABERSİZ AYRILMADA/UZAKLAŞMADA:
VAROLUP OLMAMANI UMURSAMAMAK ile/ve/<>/< VAROLUŞUNUN, ÖNEMİ/ANLAMI/DEĞERİ/FARKI YOK
- HABEŞÎ[Ar.] ile Habeşî[Ar.]
( Hat, tezhip, minyatür gibi güzel sanatlarda kullanılan bir kâğıt cinsi. | Çok esmer. İLE Kasma, kısaltma. | Aruzda, "fâilâtün"den "ât" hecesini çıkararak "fâilün" veznine sokma. )
- HABÎB[< HUBB]
( SEVGİLİ, SEVEN, DOST )
- HÂBİL[Ar.] ile HABÎL[Ar.] ile Hâbîl[Ar.]
( Büyücü, sihirbaz, efsuncu. İLE Tuzak. | Yiğit. İLE Hz. Âdem'in oğullarından birinin adı.[Kâbil'in kardeşi] )
- HABÎS[Ar.] ile HABÎS[Ar. < HUBS] ile HABÎS[Ar.] ile HÂBİS/HAPİS[Ar.]
( Parasız olarak verilen, bağışlanan şey. İLE Kötü, alçak, pis. İLE Un helvası. İLE Hapsed(il)en, tut(ul)an. )
- HABİTAT ile/ve/||/<> ATMOSFER ile/ve/||/<> AMBİYANS
- HABITUS = HABITUS[Lat.] = HEKSIS[Yun.]
- HACC[Ar.] ile HÂCC[Ar. çoğ. HÜCCÂC]
( İslâm'ın beş koşulundan biri olan ve belirli zamanda Mekke'deki Kâbe-i Şerîfe'yi ziyaret etmek üzere yola çıkma farîzası. İLE Hacca giden, Kâbe'yi ziyaret eden, hacı. )
- HÂCCE[Ar. çoğ. HÂCC] ile HÂCCE[Ar. çoğ. HAVÂCC]
( Bir çeşit akdiken. İLE Hacca giden hanım. )
- HÂCET(GEREK/SİNİM) YOK:
[ne] İNKÂR'A ve/ne de İKRAR'A
- HACI PİRÎ MESCİDİ ile/ve HACI PİRÎ MESCİDİ
( Kadirhane mescidi. İLE/VE Leylek Yuvası mescidi. )
( Tophane, Kâdirîler Yokuşu'nda bulunan mescid. [Kâdirî Şeyhi İsmail Rûmî] [XVII. yüzyıl] İLE/VE Yedikule, Hacı Pirî sokağında bulunan mescid. [Hacı Pirî Mehmed] [XVIII. yüzyıl] )
- HACI ile/ve/değil HÂCE
( HACE BEKTÂŞÎ VELÎ )
- HACÎM[Ar.] ile HACÎM[Ar.] ile HACM/HACİM[Ar.]
( Hacamat eden. İLE Saldıran, hücum eden. İLE Bir cismin kapsadığı boşluk. | Oylum. )
- HACİM/CİRİM[Ar.] değil/yerine/= OYLUM/SIYGI
( Bir nesnenin, uzayda doldurduğu boşluk. | İçi oyulmuş, çukur duruma getirilmiş. | [resimde] Derinlik, üç boyutluluk etkisi. | [mimarlıkta] Yer/mekân. )
( 1 cubic kilometer [km3] = 1000000000 cubic metre/meter[m3]
1 cubic centimeter [cm3] = 1.0E-6 cubic metre/meter[m3]
1 cubic millimeter [mm3] = 1.0E-9 cubic metre/meter[m3]
1 liter [L, l] = 0.001 cubic metre/meter[m3]
1 milliliter [mL] = 1.0E-6 cubic metre/meter[m3]
1 gallon (US) [gal (US)] = 0.0037854118 cubic metre/meter[m3]
1 quart (US) [qt (US)] = 0.0009463529 cubic metre/meter[m3]
1 pint (US) [pt (US)] = 0.0004731765 cubic metre/meter[m3]
1 cup (US) = 0.0002365882 cubic metre/meter[m3]
1 tablespoon (US) = 1.47868E-5 cubic metre/meter[m3]
1 teaspoon (US) = 4.92892159375E-6 cubic metre/meter[m3]
1 cubic mile [mi3] = 4168181825.4406 cubic metre/meter[m3]
1 cubic yard [yd3] = 0.764554858 cubic metre/meter[m3]
1 cubic foot [ft3] = 0.0283168466 cubic metre/meter[m3]
1 cubic inch [in3] = 1.63871E-5 cubic metre/meter[m3]
1 cubic decimeter [dm3] = 0.001 cubic metre/meter[m3]
1 exaliter [EL] = 1.0E+15 cubic metre/meter[m3]
1 petaliter [PL] = 1000000000000 cubic metre/meter[m3]
1 teraliter [TL] = 1000000000 cubic metre/meter[m3]
1 gigaliter [GL] = 1000000 cubic metre/meter[m3]
1 megaliter [ML] = 1000 cubic metre/meter[m3]
1 kiloliter [kL] = 1 cubic metre/meter[m3]
1 hectoliter [hL] = 0.1 cubic metre/meter[m3]
1 dekaliter [daL] = 0.01 cubic metre/meter[m3]
1 deciliter [dL] = 0.0001 cubic metre/meter[m3]
1 centiliter [cL] = 1.0E-5 cubic metre/meter[m3]
1 microliter [µL] = 1.0E-9 cubic metre/meter[m3]
1 nanoliter [nL] = 1.0E-12 cubic metre/meter[m3]
1 picoliter [pL] = 1.0E-15 cubic metre/meter[m3]
1 femtoliter [fL] = 1.0E-18 cubic metre/meter[m3]
1 attoliter [aL] = 1.0E-21 cubic metre/meter[m3]
1 cc [cc, cm3] = 1.0E-6 cubic metre/meter[m3]
1 drop = 5.0E-8 cubic metre/meter[m3]
1 barrel (oil) [bbl (oil)] = 0.1589872949 cubic metre/meter[m3]
1 barrel (US) [bbl (US)] = 0.1192404712 cubic metre/meter[m3]
1 barrel (UK) [bbl (UK)] = 0.16365924 cubic metre/meter[m3]
1 gallon (UK) [gal (UK)] = 0.00454609 cubic metre/meter[m3]
1 quart (UK) [qt (UK)] = 0.0011365225 cubic metre/meter[m3]
1 pint (UK) [pt (UK)] = 0.0005682613 cubic metre/meter[m3]
1 cup (metric) = 0.00025 cubic metre/meter[m3]
1 cup (UK) = 0.0002841306 cubic metre/meter[m3]
1 fluid ounce (US) [fl oz (US)] = 2.95735E-5 cubic metre/meter[m3]
1 fluid ounce (UK) [fl oz (UK)] = 2.84131E-5 cubic metre/meter[m3]
1 tablespoon (metric) = 1.5E-5 cubic metre/meter[m3]
1 tablespoon (UK) = 1.77582E-5 cubic metre/meter[m3]
1 dessertspoon (US) = 9.8578431875E-6 cubic metre/meter[m3]
1 dessertspoon (UK) = 1.18388E-5 cubic metre/meter[m3]
1 teaspoon (metric) = 5.0E-6 cubic metre/meter[m3]
1 teaspoon (UK) = 5.9193880208333E-6 cubic metre/meter[m3]
1 gill (US) [gi] = 0.0001182941 cubic metre/meter[m3]
1 gill (UK) [gi (UK)] = 0.0001420653 cubic metre/meter[m3]
1 minim (US) = 6.1611519921875E-8 cubic metre/meter[m3]
1 minim (UK) = 5.9193880208333E-8 cubic metre/meter[m3]
1 ton register [ton reg] = 2.8316846592 cubic metre/meter[m3]
1 ccf = 2.8316846592 cubic metre/meter[m3]
1 hundred-cubic foot = 2.8316846592 cubic metre/meter[m3]
1 acre-foot [ac*ft] = 1233.4818375475 cubic metre/meter[m3]
1 acre-foot (US survey) = 1233.4892384682 cubic metre/meter[m3]
1 acre-inch [ac*in] = 102.790153129 cubic metre/meter[m3]
1 dekastere = 10 cubic metre/meter[m3]
1 stere [st] = 1 cubic metre/meter[m3]
1 decistere = 0.1 cubic metre/meter[m3]
1 cord [cd] = 3.6245563638 cubic metre/meter[m3]
1 tun = 0.9539237696 cubic metre/meter[m3]
1 hogshead = 0.2384809424 cubic metre/meter[m3]
1 board foot = 0.0023597372 cubic metre/meter[m3]
1 dram [dr] = 3.6966911953125E-6 cubic metre/meter[m3]
1 cor (Biblical) = 0.22 cubic metre/meter[m3]
1 homer (Biblical) = 0.22 cubic metre/meter[m3]
1 bath (Biblical) = 0.022 cubic metre/meter[m3]
1 hin (Biblical) = 0.0036666667 cubic metre/meter[m3]
1 cab (Biblical) = 0.0012222222 cubic metre/meter[m3]
1 log (Biblical) = 0.0003055556 cubic metre/meter[m3]
1 Taza (Spanish) = 0.0002365882 cubic metre/meter[m3]
1 Earth's volume = 1.083E+21 cubic metre/meter[m3] )
( 1 barrel dry (US) [bbl dry (US)] = 115.6271236039 liter [L,l]
1 pint dry (US) [pt dry (US)] = 0.5506104714 liter [L,l]
1 quart dry (US) [qt dry (US)] = 1.1012209428 liter [L,l]
1 peck (US) [pk (US)] = 8.8097675424 liter [L,l]
1 peck (UK) [pk (UK)] = 9.09218 liter [L,l]
1 bushel (US) [bu (US)] = 35.2390701696 liter [L,l]
1 bushel (UK) [bu (UK)] = 36.36872 liter [L,l]
1 cor (Biblical) = 219.9999892918 liter [L,l]
1 homer (Biblical) = 219.9999892918 liter [L,l]
1 ephah (Biblical) = 21.9999989292 liter [L,l]
1 seah (Biblical) = 7.3333329764 liter [L,l]
1 omer (Biblical) = 2.1999998929 liter [L,l]
1 cab (Biblical) = 1.2222221627 liter [L,l]
1 log (Biblical) = 0.3055555407 liter [L,l] )
- HEKIR/HACKER[İng.] değil/yerine/= ÇÖKERTEN
- HEKİNG/HEKİNK/HACKING[İng.] değil/yerine/= ÇÖKERTME
- HAD ile/ve/<>/< MATLA'[< TULÛ | çoğ. MATÂLİ']
- HAD ile/ve/<> ÖLÇÜ
( Bilgelik, aklın;
Cesaret, kalbin;
Ölçülülük, duyguların denetimidir. )
( Wisdom is reason's;
Courage is heart's;
Moderation is control of feelings. )
( LIMITING vs./and/<> MODERATION )
- HADÂLET ile/değil ADÂLET
( Kol ve baldırı etli olma. İLE/DEĞİL Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetmek. )
- HADÂLET[Ar.] ile HADÂRET[Ar.] ile HADÂRET[Ar.]
( Kol ve baldırı etli olma. İLE Alçakgönüllülük. İLE Yeşillik. )
- HADAR ile/ve/||/<> SÜKÛN
- HÂDD ile HADD[çoğ. HUDÛD] ile HADD ile HADD ile HADD ile HÂD[Fars.]
( Keskin. | Sivri. | Dar. | Sert, etkili, tesirli. | Ekşi. | Azgın ve iltihaplı çıban/yara/hastalık. | Gergin. İLE Sınır, iki devlet toprağının birleştiği yer, kenar. | Derece. | Gerçek değer. | Şeriatçe verilen ceza. | Bir önermede konu ile yüklemden her biri, terim. | Cebirde oran/tenasüp ya da denklem/muadeleyi oluşturan bölümlerden her biri. | Bir şeyin sonu. İLE Tümel/küllî var oluşun tanıklığına/müşâhedesine erdiren bir yol. İLE Denizden gelen gürültülü ses. | Gürültü ile yıkılan. | Gürültülü bir sesle çağıran. İLE Yanak. | Yeri yarma, yeri kazma. İLE Çaylak. )
- HADDÂ'[Ar. < HUD'A] ile HADDÂ[Ar.]
( Aldatıcı, dalavereci. İLE Deve çobanı. )
- HADDE/HANE değil/yerine/= EĞREÇEVİ
- HADDİ/Nİ AŞMA ile/ve/||/<>/>/< "RAHATLIK"
( HADDİ/Nİ AŞMA ile/ve/||/<>/>/< "RAHATLIK" )
- HADDİNİ AŞMAK ile ÇIĞRINDAN ÇIKMAK
- HADDİ'Nİ BİLDİRMEK ile HADDİNİ "BİLDİRMEK"
( Bir şeyin/durumun. İLE Bir kişinin/tutumun. )
( Sınırların bilgisini belirtmek/anlatmak. İLE Haddini aşanı engellemek.[bedelini ödetmek üzere ya da öncelikli olmamalı!] )
- HADDİNİ BİLMEK ile/ve HAKKINI BİLMEK
( Olgunlaşmayan meyveye, el uzanmaz. )
( TO KNOW THE LIMIT vs./and TO KNOW THE RIGHTS )
- HADDİNİ BİLMEK ve HESABINI BİLMEK
( TO KNOW THE LIMIT and TO KNOW THE ECONOMY )
- HADDİNİ BİLMEK ve/||/<> VAROLMA/VAROLABİLME
- HADDİNİ BİLMEMEK HADDİNİ BİLDİRMEK
- HADDİNİ-HESABINI (BİLMEMEK)
- HADEME ile/ve GÜLLABİ/Cİ
( ... İLE/VE Akıl hastahanelerinde. )
- HÂDİ'[Ar. < HADÎA] ile HÂDÎ[Ar.] ile HÂDÎ[Ar. < HİDÂYET | çoğ. HEVÂDÎ, HÜDÂT] ile HAYDİ![Ar.]
( Hileci, dolapçı. | Fena, bozuk. İLE Sırada ilk, birinci. | Yenilene yardım eden, yardımcı. İLE Doğru yolu gösteren, hidâyet eden. | Kılavuz, rehber. | Önde giden. | Mızrak ucu. İLE "Hareket geç!" )
- HÂDİR[Ar.] ile HÂDİR[Ar. çoğ. HADERE]
( Öten güvercin. | Kişneyen aygır. | Kükreyen arslan, böğüren deve, anıran eşek. İLE Şişen, yumrulanan örgen. )
- HADÎS[Ar. < EHÂDÎS] ile HÂDİS[Ar. < HUDÛS]
( Hz. Muhammed'in kutsal sözü/sözleri. | Hadisten bahseden ilim. | Yeni, taze. | Haber, kıssa, söz, söylenti. İLE Çıkan, meydana gelen, hudûs eden. | Yeni, yeni çıkan. )
- HADİS ile HÂDİS(E)
( Peygamber sözü. İLE Meydana gelen. )
- HADİS ile HÂDİS(E)
( Peygamber sözü. İLE Meydana gelen. )
- HAFF[Ar.] ile HÂFF[Ar.] ile HAF[Ar. < İng.]
( Ayakkabı. İLE Bir şeyin etrafını dolanan. İLE Oyun kurucu. )
- HÂFÎ[Ar.] ile HAFÎ[Ar. < HAFÂ | çoğ. HAFİYYÂT]
( Çok ikrâm eden, güleryüzle karşılayan. | Yalınayak yürüyen/koşan. İLE Gizli, saklı. )
- HAFİF BAYGINLIK ile ŞİDDETLİ BAYGINLIK
( SA'KA-İ HAFÎFE ile SA'KA-İ ŞEDÎDE )
- HAFİF ile HAFÎF
( Tartıda ağırlığı az gelen, yeğni. | Güç ya da yorucu olmayan, kolay. | Ağırbaşlı olmayan, ciddi olmayan, hoppa. | Miktarı az, sindirimi kolay yiyecek. | Kalınlığı ya da yoğunluğu az olan. | Etkisi az olan, sert karşıtı. | Önemli olmayan. | Çok dik olmayan sırt, yokuş/eğim. | Gücü az olan, belirli belirsiz. | Sıkıntısız, ferah, rahat olarak. İLE Türk müziğinin büyük usûllerindendir. )
- HAFÎF[Ar.] ile HAFÎF/HAFFÂF[Ar.] ile HAFÎF[Ar. < HİFFET]
( At koşarken, kuş uçarken, rüzgâr eserken oluşan ses. Hışırtı. İLE Ayakkabı, terlik, kavaf vs. yapan ve satan. İLE Ağır olmayan, yeğni. | Türk müziğinin büyük usullerindendir. )
- HAFİFE ALMA ile/değil/yerine ELEŞTİRİ
- HAFİFE ALMAK ile/ve/değil/<> BOŞLAMAK
- HAFİFE ALMAK ile/ve/<> GENELLEMEK
- HAFİFE ALMAK ile (YETERİNCE) ÖNEMSEMEMEK
- HÂFİR[Ar. < HAVÂFİR] ile HAFÎR[Ar. çoğ. HAFÂİR]
( Kazan/kazıcı, hafreden. | At gibi hayvanların tırnağı. İLE Derince kazılmış yer, yer çukuru. | Mezar, kabir. )
- HÂFİYEN ile HAFİYYEN
( YALINAYAK OLARAK | İKRÂM EDEREK ile GİZLİDEN, GİZLİCE, SAKLI OLARAK )
- HÂFİYEN[Ar.] ile HAFİYYEN/HAFİYYETEN[Ar.]
( Yalınayak olarak. | İkrâm ederek. İLE Gizliden, gizlice, saklı olarak, âşikâr olmayarak. )
- HAFÎZ[Ar.] ile RAKÎB[Ar.]
- HÂFIZA[Ar.] değil/yerine/= BELLEK
- HAFIZA ile/ve/||/<> HATIRA
- HAFIZA ile/ve ZİKİR
- HÂFIZLIK:
3/5/10 SAYFA(DA/SI) OLMAK/KALMAK ve/<> HER CÜZ'DE
( Mushafın, tamamının baştan hıfz edilmiş olduğundan hareket edilir. )
- PLANLAMAK:
HAFTA İÇİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HAFTA SONU
- HAĞTIRAĞ/HAATIRAA değil HATIRA/ANI
- HÂİB[Ar. < HEYBET] ile HÂİB[Ar. < HAYBET | çoğ. HÂİBÎN]
( Korkan, korkak. | Utangaç. İLE Mahrum. | Ümitsiz, me'yûs, dederli. | Zarara uğrayan. )
- HÂİF[Ar. < HAVF] ile HÂİF[Ar.]
( Korkan, korkak, ödlek. İLE Sitem ve gadir eden, zulmeden. )
- HÂİL[Ar. < HAVL] ile HÂİL[Ar. < HEVL]
( İki şey arasında ya da bir şey önünde perde olan, engel olan, arayı kapayan, engel. | Ekran.[fizikte] İLE Korkunç. )
- HAİN değil/yerine/= SATKIN
- HAİNLEŞTİRME ile/ve/<> ÖTEKİLEŞTİRME
- HAİNLİK ile/değil/ne yazık ki BİLMEMEZLİK
- HAİN/LİK ile/değil/yerine VEFÂSIZ/LIK
- HAİNLİK(TEN) ile/değil KORKU(DAN)
- HAK GÖZETME ile VİCDAN
- HAK YEME ile/değil ÜZERİNE GİTME
- HAK ile/ve/<>/< AYRICALIK/İMTİYAZ(/MÜMTAZ)[Ar. < MEYZ]
( RIGHT vs./and/<> SPECIAL PRIVILIGE )
- HAK ile/değil BAĞIMLILIK
( [not] RIGHT vs./but DEPENDENCE )
- HAK[Ar.] ile HAK[Ar.] ile HÂK[Ar.] ile HAKK[Ar.]
( Tüze. | Türenin[tüzeye/hukuka uygunluk] gerektirdiği ya da birine ayırdığı şey, kazanım. | Dava ya da savda gerçeğe uygunluk, doğruluk. | Geçmiş ve harcanmış emek. | Emek karşılığı ücret. | Doğru, gerçek. İLE Maden, ağaç, taş üzerine, elle yazı ya da şekil oyma. İLE Toprak. İLE Allah. )
- HÂK[Ar.] ile HÂK[Ar.] ile HAKK[Ar. çoğ. HUKUK] ile HAKK[Ar.]
( Orta, vasat. | İnsaniyetli, mert ve yiğit adam. İLE Toprak. İLE Allah, tanrı. | Doğruluk ve insaf. | Bir kişiye ait olan şey. | Dava ve iddiada hakikate uygunluk, doğruluk. | Geçmiş/harcanmış emek. | Pay, hisse. | Doğru, gerçek. | Lâyık, münâsip. İLE Kazıma, kazınma, bir şeyin üstünü çelik kalemle yazı ya da resim olarak oyma. | Yazıyı, yanlışı kazıma. )
- HAK ile/ve/||/<>/< HAKLARA SAHİP OLMA HAKKI
- HAK ile/değil HAZ/HAD
( Birçok şeyin, hakkınız olduğuna inanabilirsiniz fakat bir düşünün bakalım! Sadece hazzınız [için] olmasın? )
- HAK ile HİSSE
- HAK ile/ve/||/<> ÖDEV
- HAK ile/ve/değil/yerine OLANAK
( [not] RIGHT vs./and/but POSSIBILITY
POSSIBILITY instead of RIGHT )
- HAK ile/ve RIZÂ
- HAK ve/||/<> TAŞ
( Yerini bulur. VE/||/<> Gediğini bulur. )
- HAKARET ile/değil/yerine/||/>< ELEŞTİRİ
- [ne yazık ki]
HAKARET ile KAZF/KAZİF
( ... İLE Nitelikli hakaret. | Atma. | Namuslu bir kadına, zinâ suçunu isnâd etme. )
( HADD-İ KAZF: Namuslu kadınlara iftira edenlere verilen ceza. )
- HAKARET ile/ve SÖZLÜ SALDIRI
- HAKARET ile/değil TESPİT
- [ne yazık ki]
!HAKARET ETMEK ve/=/||/<>/> !YOK ETMEK
- HAKİKAT:
ACITSA DA ile/ve/||/<>/> ACI DEĞİLDİR
- HAKİKAT AHLÂKI ve ÖZGÜRLÜK AHLÂKI
( MORALS OF TRUTH and MORALS OF FREEDOM )
- HAKİKAT:
ÖĞRENİLEBİLİR fakat ÖĞRETİLEMEZ
( Belki. FAKAT Asla! )
- HAKİKAT [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- HAKİKAT ile/ve/||/<>/></< "BENLİK"
( "Konuşursa". İLE/VE/||/<>/>< Susar/susmalıdır. )
- HAKİKAT ile/ve/<> ÖZNİTELİK
( HAKİKAT: KENDİYLE ÖZDEŞ OLAN )
- HAKİKATA OLAN BAĞLILIK ile/ve/<> KİŞİYE/İNSANLIĞA YAPILAN HİZMET
( Bir'e hizmet, bin'e hizmet; bin'e hizmet, bir'e hizmet. )
( DEVOTION TO TRUTH vs./and/<> SERVICE/ATTENTION TO HUMAN/ITY )
- HAKİKAT-İ MUHAMMED ve/=/<> ÖVÜLEN AHLÂK
- HAKİKÂTİNİ DAĞITMAK ile/ve HAKİKÂTİNDEN VAZGEÇMEK
- HAKİKAT'TEN ÖĞRENMEK ile/ve/<> HAKİKATEN ÖĞRENMEK
- HAKİM ... ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GALİP ...
- HÂKİM OLMAK ile/ve/<> VÂKIF OLMAK
- HAKİM YEL YÖNÜ
( Herhangi bir yerde, rüzgârın yıl içinde en fazla estiği yön. )
- HÂKİM ile/ve/değil/yerine/||/<> HÂDİM
( Ancak, hizmet eden [hâdim], [duruma/olguya] hâkim olur. )
itibariyle 20.964 başlık/FaRk ile birlikte,
20.943 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(32/85)