Bugün[10 Temmuz 2025]
itibariyle 20.964 başlık/FaRk ile birlikte,
20.943 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(50/85)


- KÜRESELLEŞMENİN ARTMASI ile/ve/değil/||/<> SINIRLARIN AZALMASI


- KÜRESELLEŞ(TİR)MEK ile/ve/değil/yerine EVRENSELLEŞ(TİR)MEK

( )


- KURGU ile KURUNTU


- KURGU ile "MİMARİ"


- KURMACA ile DOĞAÇLAMA


- KURMAK ile/yerine DÜŞÜNMEK

( Kuruntu/vesvese ile zihne düşenler düşünme değildir! [kuruntulardan vazgeçebilmeli!] )

( Bırak, farklı düşünce/duygu kuşları başının üzerinden uçsunlar. Sen ancak başının üzerinde yuva yapmamalarını sağlayabilirsin! )


- ... KURMAK ile/ve/||/<>/> ... OLUŞTURMAK


- KURMAK ile/ve/||/<> ÖRMEK


- KURMAK ile UYDURMAK


- KURNA[Ar. < KURNE] ile/ve/||/<> ZURNA[Fars. < SURNÂY]

( Hamama gidildiğinde/gidip beğenilmeyen/beğenmeyen. İLE/VE/||/<> Düğüne gidildiğinde/gidip beğenilmeyen/beğenmeyen. )

( Hamam ve banyolarda musluk altında bulunan, içinde su biriktirilen, yuvarlak, mermer, taş ya da plastik tekne. İLE/VE/||/<> Ağaçtan yapılan, iki karış boyunda, ağız bölümü yayvan, keskin bir ses çıkaran ve çoğu zaman davulla ya da dümbelekle birlikte çalınan nefesli çalgı. )


- KURNAZ ile/ve/||/<> TATLI SU KURNAZI


- KURNAZLIK ile/değil/yerine AKIL


- KURNAZ/LIK ile/değil/=/<>/>/< APTAL/LIK

( İkisinin de hiçbir "kazanımı", kalıcı değildir/olamaz. )


- KURNAZ/LIK ile BENCİL/LİK


- KURNAZ/LIK ile/değil CERBEZE

( ... İLE/DEĞİL İyi konuşma. | Beceriklilik, girginlik. | Kurnazlık, hilekârlık. )


- KURNAZ/LIK ile SİNSİ/LİK


- KURNAZLIK ile/değil/yerine ZEKÂ/ZEKİ


- KURNAZ/LIK ile/değil/yerine ZEKİ/LİK


- KURS[Ar. < KURŞ] ile KURS[Fr.]

( Ağırşak. | Bir gök cisminin teker biçimde görülen yüzü, çörek. İLE Resmî ve özel kuruluşlarca ilgililere belirli bir konuda bilgi, beceri ve davranış kazandırmak amacıyla düzenlenen derslere dayanan ve belirli bir süresi olan eğitim etkinliği. )


- KURŞUN ile/değil GRAFİTİ


- KÜRT ile KÜRT
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Yay, kamçı ve değnek gibi şeylerin yapımında kullanılan bir dağ ağacı. İLE Ön Asya'da yaşayan bir topluluk ve bu topluluktan olan kişi. )


- KURT ile KURT ile KANCALI KURT

( Köpekgillerden, Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika'da yaşayan, postu gri sarı renkli, yırtıcı, etçil memeli hayvan (Canis lupus). | Bir yeri, bir şeyi iyi bilen. | İşini iyi bilen, aldanmaz, kurnaz. İLE Yumuşak vücutlu, uzun gövdeli, omurgasız, bacaksız, ayaksız ya da çok ilkel ayaklı küçük hayvan. | Bazı böceklere ya da bazı böcek kurtçuklarına verilen ad. İLE İpsiler familyasından, 10 milimetre boyunda, ağzı çift çengelli, ince bağırsakta yaşayan asalak solucan. )


- KURTAĞZI ile KURTAYAĞI ile KURTBAĞRI

( Gemi ve sandallarda halatın geçmesi için teknenin kenarına tutturulmuş, açık ağız biçiminde metal parça. | Doğramanın birbirine geçen dişleri. | Çatıdaki dışa açılan küçük pencere. İLE Damarlı çiçeksizlerden, küçük yapraklarla örtülü ince bir sap görünüşünde olan bir bitki. İLE Zeytingillerden, yaprakları mızrağa benzer, çiçekleri beyaz, kokulu ve salkım durumunda olan, çit yapmakta kullanılan bir süs bitkisi. )

( ... cum LYCOPODIUM CLAVATUM cum LIGUSTRUM VULGARE )


- KURTLU ile "KURTLU"

( İçinde kurt bulunan, kurtlanmış. İLE Yerinde rahat duramayan, sürekli kıpırdanan kişi. )


- KURTULMAK ile ÖZGÜRLEŞMEK

( Özgürleşme, kişinin kendi kendine empoze etmiş olduğu yanlış fikirlerden kurtulmasıdır. )

( Bir canlı varolan, kurtuluşun onun ulaşabileceği bir yerde olduğunu bir kez işitir ve anlarsa, asla unutmayacaktır. )

( Liberation is of the self from its false and self-imposed ideas.
Once a living being has heard and understood that deliverance is within his reach, he will never forget, for it is the first message from within. )

( DELIVERANCE, EXTRICATION vs. TO BECOME FREE )

( PRAJNA ile ... )

( NECÂT ile HÜRRİYET )


- KURU KURU (DÜŞÜNMEK)

( Bir şey yapmak yerine sadece düşünerek zaman geçirmek, işe yaramamak. )


- KURU KURU "ÜZÜLMEK" / "ÜZÜLÜYORUM" DEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< YAPABİLECEĞİN BİR ŞEY/LER

( Yok. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Var. )


- KURUÇEŞME ile KURUÇEŞME ile KURUÇEŞME

( Ortaköy - Arnavutköy arasında. İLE Üsküdar, Fıstıkağacı - Bağlarbaşı arasında. İLE Acıbadem'de, Küftüncü Sokağı başında. )

( XV. yüzyılda, Tezkereci Osman tarafından, Kuru Çeşme Camisi ile birlikte yapılmıştır. İLE ... İLE 1845'te, Kızlarağası Tayfur Ağa tarafından yaptırılmıştır. )


- [ne yazık ki]
KURUCU ŞİDDET ile/ve/||/<>/> KORUYUCU ŞİDDET


- KURUCU ile/ve SAVUNUCU


- KURUCU/LUK ile/ve/||/<>/< KURGUCU/LUK


- KURUL/HEYET[Ar.]/KONSEY[Fr. < CONSEIL]/ASAMBLE[ASSEMBLEE] ile KURULTAY/KONGRE[Fr. < CONGRES]

( Bir işi yapmak, yönetmek ya da bir kurum ve kuruluşu temsil etmek için görevlendirilmiş kişilerden oluşmuş topluluk. İLE Ulusal ya da uluslararası bilimsel toplantı. | Bir kuruluşun, gündemindeki sorunları, temel konuları konuşmak ve yeni kurullar seçmek üzere belirli sürelerle ya da gerektikçe yaptığı genel toplantı. | Eski Türklerde devlet işlerinin görüşülüp karara bağlandığı meclis. )


- KURUL/KONSEY ile/ve/||/<>/> ALT KURUL/KOMİSYON


- KURULTAY ile/||/<> KABİNE ile/||/<> KURIA

( Genel toplantı, kurul/meclis. İLE/||/<> Bakanlar kurulu. İLE/||/<> Roma'da kurul. )


- KURULUŞ ile/ve YIKILIŞ


- KÜRÛM ile/||/<> KÖM

( Bağ çubuğu. İLE/||/<> Küme, yığın. | Küçük ağıl. )


- KURUM ile KURUM ile KURUM

( Evlilik, aile, ortaklık, mülkiyet gibi köklü bir yapıyı içeren, genellikle devletle ilişkisi olan yapı ya da birlik. İLE Bacalarda biriken kalın is. İLE Kendini büyük ve önemli gösterme davranışı, büyüklenme, gösteriş, azamet, tekebbür. )


- KURUMLU ile KURUMLU

( Kurum tutmuş olan [yer/nesne]. İLE Gururlanarak kasılan, mağrur, dikbaşlı. )


- KURUMSAL BİR KARARI(/A):
BENİMSEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<> UYMAK


- KURUMSALLAŞMA YÖNETİMİNDE/ÖNDERLİĞİNDE, ÖNDER VE ÇALIŞANLAR:
BAŞLANGIÇTA ve/||/<>/> GEÇİŞTE ve/||/<>/> DENEYİMLİ ve/||/<>/> YETİŞMİŞ

( )


- KURUNTU/YANILSAMA = VEHİM = ILLUSION[İng., Fr.] = ILLUSION, TÄUSCHUNG[Alm.] = ILLUSIO[Lat.] = DOXA[Yun.] = ILUSIÓN[İsp.] = MAYA[Sansk.]


- KURUNTU ile/ve/değil/yerine/||/<>/< VERİ


- KURUNU ULÂ ile/ve KURUNU VUSTA ile/ve KURUNU UHRA

( İlkçağ. İLE/VE Ortaçağ. İLE/VE Sonçağ. )


- İNSANLIK:
"KURUŞ" İLE ile/değil/yerine DURUŞ İLE


- KURUSIKI ile KURUSIKI

( Yalnız barut doldurulmuş, çekirdeksiz tüfek ya da tabanca mermisi. | Bu mermiyi patlatan bir tür tabanca. İLE Korku. | Blöf. )


- KUŞ GRİBİ ile PSİTTAKOZ


- KÛS[Fars.] ile KÜS[Fars.]

( Savaşlarda, alaylarda deve ya da araba üstünde taşınarak çalınan büyük davul. Kös. İLE Dişillik örgeni, vajina. )


- KÜŞADE[Fars. < GUŞÂDE] değil/yerine/= AÇIK, AÇILMIŞ


- KUŞATAN ile/ve/||/<> KAPSAYAN


- KUŞATMA/KUŞATICI ile KAPSAMA/KAPSAYICI


- KUŞATMAK ile/ve KİLİTLEMEK


- KÜSEĞEN ile KÜSEĞEN/KÜSKÜN/KÜSTÜM OTU

( Çabuk ve sık sık küsen kişi. İLE Baklagillerden, dokunulduğunda yaprakları pörsüyen bir bitki. )

( ... cum MIMOSA PUDICA )


- KUŞKONMAZ CAMİİ ile KUŞKONMAZ MESCİDİ

( Üsküdar iskelesi yakınındadır. İLE Haliç - Hasköy'dedir. )

( 1580'de, Beylerbeyi Ahmed Şemsi Paşa emriyle, Mimar Sinan yapıtı olarak inşâ edilmiştir. [1940'ta onarım görmüştür.] İLE Handan Ağa tarafından. )

( Boğaziçi'nden eser rüzgâr nedeniyle kuşların bu camiye konamamaları nedeniyle Kuşkonmaz Camisi ve kubbe alemindeki güneş[şems] şeklinden dolayı da Şems Camisi, Şemsi Paşa Camisi adıyla da bilinir. İLE Handan Ağa Mescidi adıyla da bilinir. )


- KUŞKU/ŞÜPHE ile ŞEKK[çoğ. ŞUKÛK]

( Olumsuz emin olmama. İLE %50 - %50 | Ne o, Ne o. )

( LA REYB: Şüpheyi kaldıran ne ise. )

( Haram ya da helâl olduğu hakkında kesin yargı verilemeyen durum. | Doğru ya da yanlış olduğu tespit edilemeyen durum. [Cezada şüphe, sanık lehine yorumlanır.] İLE ... )


- KUŞKU ile/ve/<> İKİRCİK

( ŞÜPHE ile/ve/<> TEREDDÜD )


- KUŞKU ile/ve/<> İNKÂR

( SUSPICION vs./and/<> TO DENY | DISAVOWAL )


- KUŞKU ile/ve/değil/yerine/>< İYİMSERLİK ve DAYANÇ/SABIR

( Hastalıkların yarısı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< İlâçların yarısı. VE/||/<> İyileşmenin ilk adımı. )


- KUŞKU ve/||/=/<>/> KARANLIĞA KOŞMAK


- KUŞKU ile/ve/||/<> KAYGI

( SUSPICION/DOUBT vs./and/||/<> ANXIETY )


- KUŞKU ile/ve KORKU

( Eğer kuşku varsa korku da var olacaktır. )

( SUSPICION/DOUBT vs./and FEAR )


- KUŞKU ile PSİKASTENİ[Fr.]

( ... İLE Aşırı kuşku. | Düşünce kararsızlığı. )


- KUŞKU ile/yerine SORGULAMA

( Sorgulamak ve reddetmek gereklidir. )

( Gerçek soruşturma bir şeyin içine doğru yapılır, dışa doğru değil. )

( Sorgulanmamış bir yaşam, yaşamaya değmez. )

( Bilinecek/bilinebilecek şeye yaklaşmanın biricik yolu soru sormaktır. )

( Kuşkuculuğumuz hakkında bile kuşkucu olmalıyız. )

( Temel sorun, aptalların kendilerinden son derece emin, akıllıların ise sürekli kuşku içinde olmalarıdır. )

( SUSPICION vs. INTERROGATE
INTERROGATE instead of SUSPICION
To question and deny is necessary.
True enquiry is always into something, not out of something. )


- KUŞKUCULUK ile/değil/yerine GÖRELİLİK


- KUŞKULANMA ile İŞKİLLENME[Fars.]


- KUŞKULANMAK ile/değil/yerine/>< YAPMAK

( )

( [not] DOUBT vs./but/>< DO
DO instead of DOUBT )


- KÜSKÜN/LÜK ile/ve/+/||/<>/> BIKKIN/LIK

( Yaşama değil yanlış kişilere. İLE/VE/+/||/<>/> Yanlış/yetersiz "zihinliler"in, yüzlerine bakmak zorunda kalmaktan. )


- KUŞKU/ŞÜPHE [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]


- KUŞKU/ŞÜPHE [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]


- KUŞKUSUZ SEVGİ ile/ve/||/<>/>/< KOŞULSUZ SEVGİ

( UNSUSPECTING LOVE vs. UNCONDITIONAL LOVE )


- KUŞLAR DÎVÂNI [ÖMÜR CEYLAN - KAPI YAY.] adlı kitabı okumanızı salık veririz.


- KÜS/LÜK ile/ve/||/<> DARGIN/LIK


- KUSMA/İSTİFRA[Ar.] ile/ve/||/<> KUSMAK

( Kusmak durumu. | Üzerine bir boya uygulandığında alttaki rengin üste çıkması. İLE Midenin içindekini basınçla ağızdan dışarı atmak, çıkarmak. | Reddetmek. | Boyanan ve temizlenen şeyler yeniden ortaya çıkmak. | İçinde birikmiş kinini, öfkesini söyleyerek açığa vurmak. )


- KÜSMEK ile/değil/yerine KONUŞMAMAK

( "Görüşmemek, birarada olmamak üzere". İLE/DEĞİL/YERİNE Görüşme, birarada olma durumu söz konusudur. )


- KÜSPE[Fars. < KUSBE] ile KÖFTÜN

( Hayvan yemi, yakacak ve gübre olarak kullanılan, yağı ya da suyu çıkarılmış her türlü yağlı tohum ve bitki artığı. İLE Sığırlara yedirilen susam ya da keten küspesi. )


- KÜSTAH ile HARFENDAZ[Ar., Fars.]

( ... İLE Onur kırıcı söz söyleyen. )


- KÜSTAHLIK:
EMEK YOKSA ile/ve/||/<>/< BİLGİ YOKSA


- KÜSTAHLIK YAPMAMALI!


- KÜSTAH/LIK ile FODUL/LUK[Ar.]

( ... İLE Üstünlük taslayan, kibirlenen. )


- KÜSTAHLIK değil "GÜÇLÜ OLMA(/GÖRÜNME)" TAKLİDİ

( Küstahlık, zayıf kişinin, güçlü olma çabasıdır/taklididir. )


- KÜSTAH/LIK ile/ve/=/< HAREKETİN AŞIRISI


- [ne yazık ki]
KÜSTAH/LIK ile/ve/değil/||/<>/< ÖZENSİZ/LİK


- [ne yazık ki]
KÜSTAHLIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< "ÖZGÜVEN"


- KUSÛR[Ar. < KASÎR < KASR] ile KUSÛR[Ar. < KASR]

( Kısa, boysuz. Kısa kesme, kısaltma, kısma. | Azaltma, kesme, eksiklik. | İbarenin çok kısaltılması. | Aruzda tef'ile'nin son harfinin düşürülmesi. İLE Köşk, kâşâne, saray. )


- KÜSÛR ile/||/<> CÜZ[çoğ. ECZÂ] ile/||/<> SAHÎH ile/||/<> MAHREC

( Kesirli sayı. | Kendisinden daha büyük bir sayıya pay olan sayı ya da payda alan sayı. İLE/||/<> Kesirli sayılarda bütünden alınan parça, pay. İLE/||/<> Tam sayı. | Kendinden daha büyük bir sayıya pay olmayan sayı ya da payda almayan sayı. İLE/||/<> Payda. )


- KUSURLARI/NI ÖRTMEK ve/||/<> EKSİKLERİ/Nİ TAMAMLAMAK

( 54097, 54098 )


- KUSURLU SORUMLULUK(/HİZMET ve GÖREV) ile/ve/||/<> KUSURSUZ SORUMLULUK ile/ve/||/<> TOPLUMSAL OLASILIK


- KUSURLU ile/değil/yerine/>< HUZURLU

( [kişi/kul hakkına] Dikkat etmeyenin "yaşamı". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Dikkat edenin yaşamı. )


- KUSURSUZ DİL ARAYIŞI ile TEK KÖKEN VARSAYIMI

( KUSURSUZ DİL ARAYIŞI (UMBERTO ECO - LİTERATÜR) kitabını okumanızı salık veririz. )


- KÜT KÜT (VURMAK)


- KÜT ile KÜT ile KÜT

( Kısa ve kalınca. | Keskin olmayan. İLE Tahta vb. katı şeylere vurulduğunda çıkan ses. İLE Smaç. )


- KUT ve/||/<> KUTSAL/KUTSÎ[Ar.]

( Yaşamak için yenilen şey. | Yiyecek. | Devlet idaresinde güç, yaratıcılık ve yetki bakımından sahip olunan üstün güç. | Mutluluk. | İlâhî bir kaynaktan gelen rahmet, bereket. )


- KUTB ile/ve KUTB-U ÂLEM


- KUTLAMA ile/ve/değil/yerine/||/<> ANMA


- KUTLAMA ile/ve BAYRAM

( [Tatarlar'da] "Beyremi bar balık, bay balık"[Bayramı olan halk, zengin halktır.] )


- KUTLAMA ile/ve KUTSAMA


- KUTSAL ile/ve/<>/değil DEĞERLİ


- KUTSAL = KUTSİ, MUKADDES = SAINT, HOLY[İng.] = SAINT[Fr.] = HEILIG[Alm.] = SANCTUS[Lat.] = SANTO/TA[İsp.]


- KUTSAL ile/ve/<> MUKADDES

( Kişi, inanırsa. İLE/VE/<> Kişiler/toplum, kişiye inanırsa. )


- KUTSAL ile/ve/değil/||/<>/< UZLAŞIMSAL


- KUTSALLAŞTIRMA ile KUTSAMA


- KUTSALLAŞTIRMA ile/ve/<> VAAZ (ETME)


- KUTSALLIĞIN AŞKINLIĞI ile/ve KUTSALLIĞIN İÇKİNLİĞİ

( KUTSALLIK: İnsan emeğinin katıldığı (her) şey. )

( TRANSCENDENCE OF THE HOLINESS vs./and IMMANENCE OF THE HOLINESS )


- KUTSAL/LIK ile/ve/değil/=/< BÜTÜNSEL/LİK / BÜTÜNLÜKLÜ


- KUTSALLIK ile/ve/değil DUYGU YÜKLÜLÜK


- KUTSAMA ile/değil/yerine ANMA/ANLAMA


- KUTÛ'[Ar.] ile KUTU

( Kuşların göç etmesi. )


- KUTB[çoğ. AKTÂB | KUTÛB] ile ...

( BİR GRUBUN, BİR KAVMİN BAŞI, BİR TARÎK'İN ULU'SU, [GAVS'DEN SONRA GELİR] | KUTUPLARIN KUTBU, DEVRİN KUTBU | ALLAH'IN, O KİŞİYE, TASARRUF KUDRETİ VERMİŞ OLDUĞU VELÎ )


- KUTUB ile/ve/< EBRÂR[Ar. < BERR]

( ... İLE/VE Hayır sahipleri, iyiler, dindarlar. | Kutub'dan sonra veliler arasında 300 ahyâr, 40 abdal, 7 ebrâr, 4 nakîb vardır. )

( Bu dönen dünyanın üzerinde dönmeden durmak. )


- KÜTÜK ile (")KÜTÜK(")

( Kalın ağaç gövdesi. | Kesilmiş ağaç gövdesi. | Kesimden sonra ağaç gövdesinin toprakta kalan bölümü. | Asma fidanı. | Kütük demir. İLE Resmî kayıt defteri. | Nüfus kütüğü. | Birarada işlenen ve birbiriyle ilgili olan kayıtların tümü. | Görgüsüz, kaba kişi. )


- KUTUP ile/ve/değil EŞİK


- KUTUP ile KUTUP ENGEL

( ... İLE Bir pilde elektromotor kuvveti düşüren polarma olayına karşı gelmek ve elektrik akımının durmasını önlemek için kullanılan kimyasal nesnelerden her biri. )


- KUTUP değil/yerine/= UC


- KUTUP değil/yerine/= UCAY


- KÜTÜPHANE ile/ve/değil/||/<> EŞEKLİ KÜTÜPHANE

( Mustafa Güzelgöz - Videoyu izlemek için burayı tıklayınız... )


- KUTUPLAŞMA değil/yerine KUCAKLAŞMA


- KÜTÜR KÜTÜR (YEMEK)


- KUVANTUM KURAMI değil/yerine KUVANTUM MEKANİĞİ

( )

( )

( )


- KÜVET[Fr. < CUVETTE] ile JAKUZİ[< Jacuzzi]

( İçinde bazı şeyler ya da el yıkanan kap. | Banyoda içinde yıkanılan tekne. İLE Sağlık havuzu. )


- KÜVEZ/KÜWEZ ile KUVÖZ/KÜVÖZ[FR. < COUVEUSE]
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Mağrur, kibirli kişi. İLE Erken doğan ya da zayıf doğmuş bebeklerin belirli bir döneme kadar içine yerleştirildiği araç. )


- KUVVE-İ GAZABİYYE ile/ve KUVVE-İ ŞEHVİYE


- KUVVE-İ HÂFIZA ile/ve/<> KUVVE-İ ZÂKİRE


- KUVVET/KUDRET ile/ve İSTÎDÂD

( İki uca da açık olan. İLE/VE Birinde kararlılık. )


- KUVVETLER AYRILIĞI ve/> AŞILMIŞ BİRLİK


- KUVVETLER AYRILIĞI değil/yerine KUVVETLER AYRILIĞI VE BİRLİĞİ


- KUVVET/LER ve/<> BÜTÜN/LÜK


- KUYRUĞU DİK TUTMAK" ile/değil "OMURGALI" DURMAK/DAVRANMAK


- KUYTU ile/ve/<> İZBE[Rusça]

( ... İLE/VE/<> Basık, loş, nemli yer. )


- KUYU ile BİRBÂS[Ar.]

( ... İLE Derin kuyu. )


- KUYU ile DÜDEN

( ... İLE Kireçli bölgelerde, kirecin erimesi ya da yeraltındaki kartlı bir çukur tavanının çökmesiyle oluşan doğal kuyu. )


- KUYU ile KAK

( ... İLE Ağaç ve kaya kovuklarındaki su birikintisi. | Su birikmiş çukur. )


- KUYU ile/ve KAYNAK/KÜZ


- KUYÛD ile/||/<> KUYÛD-I KADÎME ile/||/<> TERKÎN ile/||/<> TASDİKLİ YOKLAMA DEFTERİ

( Kayıtlar. İLE/||/<> Eski Kayıtlar. İLE/||/<> Silme, kayıttan düşürme. İLE/||/<> Tasdik edilmiş defter.[Yoklama memurları, ihtiyar heyetleri ve idare kurullarınca] | İl ve ilçe idare heyetlerinin tasdikinden geçmemiş, tahakkuk ettirilen tapu harçları tahsil yönüne gidilmemiş ve Defterhane'ye gönderilmemiş yoklama esas defterleridir. Hukuki kıymeti yoktur. Ancak isbat vesikası mahiyetindedir. )


- KUZU KESTANESİ/LİDYA ELMASI ile AT KESTANESİ ile HİNT KESTANESİ

( TOPUR: Kestanenin dikenli dış kabuğu. )

( "Lidya Elması" olarak Lidya Uygarlığı'ndan öğrendiğimiz kestane, doyurucu olduğundan, Batı Anadolu'da koloniler kuran eski Yunanlıların en önemli yiyeceklerindendi. Yunanistan'ın kireçli toprağını sevmeyen Lidya Elması, uzun uğraşlardan sonra Teselya Yarımadası'ndaki Kastania bölgesinde yetiştirilebildi ve Avrupa'ya açıldı. Romalılar, aldığı yerin adını verip Kastania demiş ve Anadolu'daki Roma yönetiminde adı bu biçimde yerleşmiştir. İLE XVI. yüzyıldan beri hasta atların sağaltımında kullanıldığından bu adı almıştır. İLE ... )

( ... ile BİRNÎS ile ... )

( ... cum AESCULUS HIPPOCASTANUM cum ... )


- KUZU KUZU (KABUL ETMEK/GİTMEK, BOYUN EĞMEK)


- KUZU KUZU ile/ve SS / S.KE S.KE


- LA COMPANIA KİLİSESİ

( Ekvador'un başkenti Quito'da bulunan bu kilise, özellikle tahta oymaları ile Güney Amerika'nın en muhteşem kilisesi olarak kabul edilmektedir.[Cizvitler'e ait olan barok tarzındaki kilisenin varaklarında 50 kg. altın kullanılmış ve yapımı 150 yıl sürmüştür.][Altın yaldızlı mihrabı, altın ve zümrüt süslü Meryem tablosu, Quito Arkeoloji Müzesi'nde görülebilir.] )


- LÂ EDRÎ ile ANONİM/YAZARI BİLİNMEYEN


- LÂ İLÂHE, İLLALLÂH
ve
NEHY-İ ANİ'L MÜNKER, EMR-İ BİL MÂRUF
ve/||/<>/<
ÂĞYÂRINI MÂNÎ, EFRÂDINI CÂMÎ


- LA RUHBAN-I FİD-DİN ile/ve/||/<> LA İKRAH-I FİD-DİN


- LABİRENT[Fr. < Yun.]/YILANKAVİ ile DOLAMBAÇLI YOL

( Çıkış yeri, kolaylıkla bulunamayacak kadar karışık koridorları olan yapı. | [mecaz] İçinden çıkılması güç ya da olanaksız durum, sorun. İLE ... )

( MAZE vs. MEANDER )


- LAÇİN ile LAÇİN
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Şahin. | Yırtıcı bir kuş. İLE Savaşta cesaret gösteren kişi. )


- LAF ETMEK ile DİL UZATMAK


- LÂF GETİREN ile/ve/> LÂF GÖTÜREN


- LÂF YETİŞTİRMEK ile/değil/yerine/>< KENDİNİ YETİŞTİRMEK


- LAGA-LUGA (ETMEK/YAPMAK)/LAGADA-LUGADA

( Gereksiz konuşmalarda. )


- LAHANACILAR ile/ve BAMYACILAR

( )


- LÂİK ile LAYIK


- LAİKLİK ve/<> ADÂLET


- LÂİKLİK ile YERİNE KOYMA


- LÂKÂP/LÂKÂB[Ar.] ile/ve/||/<> NAM[Fars.] ile/ve/||/<> SIFAT[Ar.]

( Takma ad. İLE/VE/||/<> Ad. | Ün. İLE/VE/||/<> Birinin görev, ödev, toplumsal ya da tüzel bakımdan yeri ve özelliği. | Bir adın önüne gelerek o adı nitelik, nicelik, yer, sıra vb. bakımlardan belirten sözcük. | Yüz, kılık ve dış görünüş. )


- LÂKAP(/B) değil/yerine/= TAKMA AD | SAN/UNVAN["ÜNVAN" değil!]


- LÂKAYT değil LÂKAYIT/KAYITSIZ


- LÂL OLANDAN ve AÇ OLANDAN ve HİÇ OLANDAN

( Sözün değerini öğreniriz. VE Ekmeğin değerini öğreniriz. VE Aşk'ın değerini öğreniriz. )

( Bir yılın değerini anlamak için, sınıfta kalmış bir öğrenciye sor.
Bir ayın değerini anlamak için, 8 aylık bir bebek doğuran anneye sor.
Bir haftanın değerini anlamak için, haftalık dergi çıkaran bir yayıncıya sor.
Bir saatin değerini anlamak için, kavuşmayı bekleyen sevgililere sor.
Bir dakikanın değerini anlamak için, trenini kaçıran yolcuya sor.
Bir saniyenin değerini anlamak için, bir kazayı önleyemeyen sürücüye sor.
Bir saniyenin yüzde birinin değerini anlamak için, olimpiyatlarda, gümüş madalya kazanan koşucuya sor.

Her an'ını, değerlendir; her dakikanı, çok özel biriyle paylaş!
Zamanında ortak edebileceğin kadar özel biri. Unutma! Zaman, hiçkimse için durmaz.
Geçmiş zaman, Tarih; Gelecek zaman, Gizemli; ŞU AN ise sana verilen gerçek bir armağandır. )


- LA'L[Ar.] ile LÂL[Ar.]

( Kırmızı, al. | Kırmızı ve değerli bir süs taşı. | Dudak. İLE Dilsiz. )


- LAL- ile/||/<> -LALİA/LALO- ile/||/<> -LEXİA ile/||/<> -PHASİA/-PHRASİA ile/||/<> -PHEMİA ile/||/<> LİNGU-/LİNGUO- ile/||/<> CİON-/CİONO-/KİONO- ile/||/<> STAPHYL-/STAPHYLO-

( Konuşma, anlaşılmaz sözler söylemek. İLE/||/<> Konuşma organları ya da konuşma ile ilgili, konuşma bozukluğu ile ilgili. İLE/||/<> Konuşma, okuyabilme yeteneği ile ilgili. İLE/||/<> Konuşma, konuşma bozukluğu ile ilgili. İLE/||/<> Bozuk konuşma, konuşma yeteneği, söyleme yetisi. İLE/||/<> Dil. İLE/||/<> Küçük dil, uvula ile ilgili. İLE/||/<> Üzüm salkımı, küçük dil ile ilgili, stafilokokla ilgili. )


- LÂLE[Fars.] ile/ve/<> LALEZÂR[Fars.]

( ... İLE/VE/<> Lâle yetiştirilen yer, lâle bahçesi. )


- LÂLELİ ÇEŞME ile LÂLELİ ÇEŞMESİ ile LÂLELİ SEBİLİ ile LÂLİ ÇEŞMESİ

( Galata'da, Okçu Musa Camisi arkalarındadır. [İtalyan mimar Rayomonda D'Aranco] İLE Lâleli'de, Çukur Çeşme Sokağı'ndadır. [Lâleli Camii külliyesine aittir.] [Çukur Çeşme adıyla da bilinir.] İLE Lâleli'de, Lâleli Türbesi yanında bulunan, Sultan III. Mustafa tarafından, Rokoko üslûbunda yaptırdığı bir sebil. [1763] İLE Eski Edirnekapı Mezarlığı'nın başında. )


- LÂLESAR[Fars.] ile LÂLE-ZÂR[Fars.]

( Sığırcık kuşu. | Lâlelik. İLE Lâlelik, lâle yetişen yer, lâle bahçesi. )


- LAMBA[Yun.] ile FENER[Yun.]

( Petrol gibi yanıcı bir nesne yakarak ya da elektrik akımıyla içindeki teller akkor durumuna geçerek ışık veren araç. | Radyo ve televizyonlarda kullanılan, havası boşaltılmış ya da içine düşük basınçlı bir gaz doldurulmuş cam, seramik ya da çelikten ampul. | Kapı, pencere kenarlarına açılan, genellikle dik açılı girinti. İLE Saydam bir nesneden yapılmış ya da böyle bir nesne ile donatılmış, içinde ışık kaynağı bulunan aydınlatma aracı. | Gemilere yol gösteren ışık kulesi. | Askı. )

( LAMP vs. LANTERN )


- LAMBA[Yun.] ile STROBOSKOP[Fr.]

( Petrol gibi yanıcı bir nesne yakarak ya da elektrik akımıyla içindeki teller akkor durumuna geçerek ışık veren araç. | Radyo ve televizyonlarda kullanılan, havası boşaltılmış ya da içine düşük basınçlı bir gaz doldurulmuş cam, seramik ya da çelikten ampul. | Kapı, pencere kenarlarına açılan, genellikle dik açılı girinti. İLE Dönme ve titreşim hareketi yapan bir nesneyi, kısa ve eşit aralıklarla aydınlatmaya yarayan araç. )


- LAMBUR LUMBUR


- "LÂNETLEME" ile "KARALAMA"

( Dinlerde. İLE İdeolojilerde. )


- LANGUISHING[İng.] değil/yerine/= YAŞAMA KARŞI "İSTEKSİZLİK"


- LANGUR-LUNGUR

( Rastgele. )

( Metalsi bir ses çıkararak. | [mecaz] Dikkatsizce, savruk bir biçimde. )


- LAPA LAPA (YAĞMAK)

( Karın yoğun ve tanecikleri ayırd edilir biçimde yağması. )


- LAPPADANAK


- LÂTÎF ile/ve/<> EDÎB

( İnce/zarif. İLE/VE Sınırını bilen. )


- LÂTİF/E ile/ve/||/<> RİKKAT


- LATRİNA[Lat.] ile/ve/||/<>/< LAVATRİNA[Lat.]

( Tuvalet. İLE/VE/||/<>/< Banyo[< yıkanmak]. )


- LAUBALİLİK (YAPMAK/YAPMAMAK) ile/ve/değil/yerine YÜZ GÖZ (OLMAK/OLMAMAK)


- LAUBALİ/LİK ile LAKAYİT/LİK


- LAUBALİLİK ile/değil/yerine/< SAMİMİYET


- LAUBALİ/LİK ile "SULU/LUK"


- LÂÜBÂLİ/LİK değil/yerine/= YILIŞIK/LIK


- LAVTA[Alm. < Ar.] ile LAVTA[İt.]

( Mızrapla çalınan, gövdesi uddan küçük bir çalgı. İLE Ebe. | Doğacak çocuğu, ana rahminden çekmeye yarayan araç. | [eskiden] Erkek doğum uzmanı. )


- LAVUK[Kürtçe(Kurmanci) < LAWİK: Oğlan çocuğu. < LAW: Oğul/oğlan.][argo] değil/yerine/= GEREKSİZ KONUŞAN

( Gereksiz konuşan kişi. | Önemsiz konular üzerinde fazlaca duran, hareketleri ve sözlerinde meymenet olmayan kişi. )


- LÂYIK değil/yerine/= YARAŞIK, YAKIŞIR


- LEAD ile LEAD

( Önderlik [etmek]. İLE Kurşun. )


- LEAP vs. JUMP


- LEBÂN[Ar.] ile LEBBÂN[Ar.]

( Göğüs. İLE Sütçü. )


- LEHİM ile BRONZ/TUNÇ ile FAKFON ile KUPRONİKEL ile PERMALLOY

( Kalay ve kurşun alaşımı. İLE Bakır ve kalay alaşımı. İLE Bakır, çinko ve nikel alaşımı. İLE Bakır ve nikel alaşımı. İLE Demir ve nikel alaşımı. )


- LEHİM[Ar.] ile PÜRMÜZ[Primus marka adından]["HÜRMÜZ" değil!] ile/değil/yerine KAYNAK

( Ergime noktaları düşük metalleri tutturma işlemlerinde kullanılan, kalay ve kurşun alaşımlarının genel adı. | Bu alaşımla yapılan işlem. İLE Genellikle metalleri lehimlemede kullanılan, güçlü alev çıkaran, benzin ya da gazla çalışan araç. İLE/DEĞİL/YERİNE İki metal ya da yapay parçayı, ısıl yolla birleştirme yöntemi, kaynaştırarak yapıştırma. )


- LEMEÂT[Ar. < LEM'A] ile LEMEHÂT[Ar.]

( Parıltılar, parlayışlar. İLE Bir kezlik bakışlar, bir göz atışlar. )


- LEMMÂ[Ar.] ile LEM[Ar.]


- LENF DOKUSU ile/ve YAĞ DOKUSU ile/ve KEMİK DOKUSU ile/ve KIKIRDAK DOKUSU ile/ve GÖZENEKLİ DOKU ile/ve DESTEK, BAĞ DOKUSU ile/ve EPİTEL DOKU ile/ve KAS DOKUSU ile/ve SİNİR DOKUSU

( ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> Göze sayısı az, göze arası nesnesi çok ve genellikle öteki dokuları birbirine bağlayarak destek görevi yapan doku. İLE/VE/||/<> ... İLE/VE/||/<> ... )

( ADENIT TISSUE vs./and ADIPOSE (FATTY) TISSUE vs./and BONY TISSUE vs./and CARTILAGE TISSUE vs./and CELLULAR TISSUE vs./and CONNECTIVE TISSUE vs./and EPITHELIAL TISSUE vs./and MUSCULAR TISSUE vs./and NERVOUS TISSUE )


- ADESE[Ar.]/LENS[İng.] değil/yerine/= MERCEK

( İçinden geçen koşut ışınları, düzenli bir biçimde birbirine yaklaştıran ya da birbirinden uzaklaştıran, camdan ya da ışık kırıcı herhangi bir maddeden yapılmış, genellikle küresel yüzeylerle sınırlanmış saydam cisim. )


- LENTO[İt.] ve LENTO[Fr.]

( [müzik] Bir parçanın, ağır çalınacağını anlatır. | Bu tempoda çalınan parça. İLE Kapı ve pencerelerin üstüne yerleştirilen, ağaç, taş ya da beton kiriş, üst eşik, boyunduruk/yük. )


- LEONHARD EULER ile ULF VON EULER

( 15 Nisan 1707 - 18 Eylül 1783 İLE 07 Şubat 1905 - 09 Mart 1983 )


- LERZÂN ile ...

( İNLEMEK )


- LEŞ[Fars. < LÂŞE] ile/değil/||/<> CESET


- LESLIE GREENBERG ile/ve/||/<> JUAN PASCUAL-LEONE


- LESS-MUCH vs. THERE IS/PRESENT - THERE IS NOT/ABSENT


- LETARJİ ile LİOPELMA


- LEVHA[Ar.]/TABELA[İt. < TABELLA] ile ARMADURA[İt. < ARMATURA]

( Bir yere asılmak için yazılmış yazı, safiha. Üzerinde tanıtıcı, belirtici bir yazı, açıklama, işaret ya da resim bulunan, tahta ya da sac parçası. | Hastahane, yatılı okul, askerî birlik gibi toplu yemek verilen yerlerde, günlük yemek için çıkarılan erzakın türünü, miktarını gösteren çizelge. | Hastahanelerde her hastanın gündelik yemek ve ilacının yazıldığı kâğıt. İLE Gemide direklere takılı halatları bağlamak için küpeştenin iç tarafında bulunan delikli ve çubuklu levha. )


- LEVHA[Ar.] ile ANTERLİN/ENTERLİN[Fr.]

( ... İLE Basımcılıkta, satır aralarını denkleştiren ince kurşun levha. )


- LEYLA ve MECNUN ile/ve/||/<> FERHAD ve ŞİRİN ile/ve/||/<> ZÜHRE ve TAHİR


- LEZZET ile/ve/<> HEYECAN


- LİBERAL AKILCILIK ve/||/<> ARAÇSAL LİBERALİZM


- LİBERAL[İng.] değil/yerine/= ERKİNSEL


- LİBERALİZM ile/ve/||/<>/> NEOLİBERALİZM

( LİBERALİZM'DE
- Bireycilik
- Özgürlük
- Akılcılık
- Eşitlik
- Hoşgörü
- Sınırlı Devlet

İLE/VE/||/<>/>

NEOLİBERALİZM'DE
- Özelleştirme
- Muhafazakârlık
- Otoriter Devlet
- Deregülasyon
- Strateji ve Yönetişim
- Yeniden Dağıtım ve Rekabet
- Kriz ve Şiddet
- Demokrasinin Çöküşü ve Neo-Feodalizm
- Neoliberal Özne
- Esneklik ve Girişimcilik )


- LİBERALİZM ile/ve/||/<>/> SOSYALİZM ile/ve/||/<>/> MUHÂFAZAKÂRLIK

( * Bireycilik
* Özgürlük
* Sınırlı devlet
* Piyasa ekonomisi

İLE/VE/||/<>/>

* Birliktelik
* Eşitlik
* Yeniden dağıtım
* Dayanışma

İLE/VE/||/<>/>

* Aile
* Aşamalı değişim
* Ara kurumlar
* Sınırlı etkinlik olarak siyaset )


- LİBERALİZM ile/ve/||/<> TOPLUMSAL REFAH LİBERALİZMİ


- Lİ-EBB ile/||/<> Lİ-ÜMM

( Baba bir kardeş. İLE/||/<> Ana bir kardeş. )


- LİKA'["ka" uzun okunur] ile LÎKA[Ar.]

( Görme, rastgelip kavuşma. | Yüz, çehre. İLE Mürekkep hokkalarına konulan ham ipek, lök. )


- -LIKIN/-LIQIN ile -LİKİN
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]


- LIKIR LIKIR (İÇMEK)


- LİKOPEN:
DOMATESTE ile/ve/||/<>/> KAN VE DOKULARDA

( All-trans izomeri(all E-izomeri)[%90'a yakın oranda]. İLE/VE/||/<>/> Cis-izomeri(Z-izomeri). )

( Çiğ domateste bulunan likopen molekülü, "çizgi" biçimindedir. [Likopenin bağırsaklardan emilmesi ve kana geçmesi için uygun değildir.] İLE/VE/||/<>/> Kanda dolaşan likopen molekülü, "bükük" biçimdedir. )

( [Likopenin ...] Çizgisel biçimi, kümelenme ve kristalleşme eğilimi gösterir.[Emilmesini azaltır.] İLE/VE/||/<>/> Bükük biçimi, bağırsaklarda oluşan misellere kolayca geçer.[Emilimi daha fazla olur.] )

( [Miseller, yağların bağırsaklarda daha kolay emilmelerini sağlayan küçük damlacıklar biçimindeki oluşumlardır. Bağırsak gözeleri tarafından kolaylıkla alınır, şilomikron biçiminde paketlenir ve böylece kan dolaşımına geçerler.] )

( Domatesin pişirilmesi ve özellikle de bu işlem sırasında yağın da bulunması, çizgi biçimindeki moleküllerin bükük biçime dönüşmelerini kolaylaştırır.

Yapılan bir araştırmada, domatesin yağla beraber işlenmesiyle elde edilen domates sosu (cis-izomeri) yiyenlerin kanlarında, çiğ domates yiyenlere (all E-izomeri) göre daha fazla likopen bulunduğu tespit edilmiştir.

Z-izomerlerinin antioksidan etkileşimi de laboratuvar koşullarında all E-izomer biçimine göre çok daha yüksektir yani sağlığa daha yararlıdır. )

( Daha fazla likopen alabilmek için domatesin çiğ değil yağ ile birlikte pişirilmesi gerekiyor.
[Pişirme işlemi, başta C vitamini olmak üzere çoğu besin öğesinin de etkisinin azalmasına neden olur.]

Domatesin çiğ yenilmesi, hem de yemeklerle birlikte pişirilerek tüketilmesinde yarar vardır.
[Endüstri ürünü markalı sos, ketçap ya da salça kullanmamalıyız.] )


- LİME LİME, PÂRE PÂRE/CEV CEV[Fars.] (PARÇA PARÇA) (ETMEK) (DOĞRAMAK)

( Kavgalarda ya da ebeveynlerin, çocukları "korkutmaya" çalışmalarında söylenilen. )[Yanlıştır!] )


- LİNÇ:
ÖRGÜTLÜ VE PLANLI KİTLELER ile ÖRGÜTSÜZ AMA PLANLI KİTLELER ile ÖRGÜTSÜZ VE PLANSIZ KİTLELER

( Yasadışı örgütler, terör örgütleri. İLE Bir suçu işlemek için bir araya gelmiş kişiler. İLE Linç kitlesi.[a) Feryat Kitleleri | b) Yığınlar] )


- LİNÇ ile/ve/||/<> İDAM


- LİNÇ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İFŞÂ


- LİNÇLEMEK değil LİNÇ ETMEK


- LINEAR TIME PARADIGM vs. VICIOUS CIRCLE TIME PARADIGM


- LİNK ile LINK[İng.]/URL

( Atın eşkin yürüyüşü. İLE İlişim, ilişik, bağlantı.[site bağlantısı, url] )


- LİRA ile LİRA[< İt. Altın para]

( Telli bir çalgı. İLE Yüz kuruş değerinde, Türkiye para birimi. )


- LÎSAN ile/değil LİSÂN

( İstanbul ağzı. İLE Anadolu ağzı. )


- LİSAN-I MÜNÂSİP (İLE)[Ar.] değil/yerine/= UYGUN BİR DİL (İLE)


- LİTERATÜR[Fr./İng. < ] değil/yerine/= YAZINCA


- LİVÂ ile/||/<> MUTASARRIF

( Sancak. | Osmanlı döneminde, sancak olarak tanımlanan yönetim birimi.[Başında sancakbeyi bulunurdu. Tanzimat sonrası dönemde, livânın başında bulunan görevliye mutasarrıf da denilmiştir.] İLE/||/<> Tasarruf hakkı ve salâhiyeti olan kişi. | Bir malın sahibi. | Eskiden vilâyetten küçük olan sancak ya da öteki adı ile livânın yöneticisi. | Mîrî ya da vakıf araziye tasarruf eden kişi. )


- LIVE ile LIVE

( Yaşam. İLE Canlı. )


- LIVELINESS/VIGOUR vs./and PROFUNDITY


- LİVRE/LİBRETTO ile ...

( Operanın söz kısmı. Opera kitabı. )


- LOB ile/değil (YARIM)YUVAR


- LOBİ değil/yerine/= DALAN

( Bir yapının kapısından içeri girildiğinde görülen ilk boşluk. | Otel, tiyatro gibi yerlerde, girişe yakın, geniş yer. | Bazı çıkar gruplarının temsilcilerinden oluşan topluluk. )


- LOBUT[Ar. < NEBBUT]["LABUT" değil!] değil/yerine SOPA

( Kalın, kısa ve düzgün sopa. | Kol gücünü geliştirmek için kullanılan jimnastik aracı. [gürgenden] | Bovling oyununda devrilmesi amaçlanan, alt bölümü geniş, üst bölümü tek boğumlu, çeşitli malzemeden yapılmış hedef. )


- LOGOS ile GEOMETRİ


- LOJİSTİK = HESAP = LOGISTIC[İng.] = LOGISTIQUE[Fr.] = LOGISTIK[Alm.] = LOGISTIKE[Yun.]


- LOKAL ANESTEZİ değil/yerine/= SINIRLI UYUŞTURMA


- LOKMA ile/ve/> KİMÜS

( ... İLE/VE/> Yemeklerin mide özsuyuyla karıştıktan sonra aldığı durum. )

( İSTİHLÂB[Ar.]: Yemeğin, bağırsaklarda sindirilmek üzere yoğun sıvı kıvamına geçmesi. )

( PEPSIN: Mide özsuyunun hazmı kolaylaştıran bir maddesi. )

( TEKEYLÜS: Yiyeceklerin midede ve bağırsaklarda ezilerek lenf damarları tarafından emilmeye elverişli duruma gelmesi. )

( BOLUS vs./and/> CHYME )


- LOKMANIN TADI ile/ve/||/<>/> YEMEĞİN TADI

( Ne kadar çok çiğnersek. İLE/VE/||/<>/> Ne kadar az yersek. )

( Yediğini, iç; içtiğini, ye! İLE/VE/||/<>/> Çok yiyen, az tad alır; az yiyen, çok tad alır. )


- LOKOMOTİF[Fr./İng. < LOCOMOTIVE] ile/ve/||/<> AMİGO[İsp.]

( Tren vagonlarını çeken makina. | Öncü. İLE/VE/||/<> Arkadaş. | Spor yarışmalarında taraftarları coşturan kişi. )


- LÖKÜR LÖKÜR (İÇMEK)


- LÖMBÜR LÖMBÜR (SALLANMAK)

( Kilo fazlalığındaki yağlar için. )


- LOOK vs./||/<> STARE vs./||/<> GLANCE vs./||/<> GLIMPSE vs./||/<> GAZE

( Bakma. İLE/||/<> Dik dik bakma. İLE/||/<> Göz atma. İLE/||/<> Gözüne çarpma. İLE/||/<> [Bir şeye] Dikkatle bakma, gözünü ayırmama. )


- LÖP LÖP (YUTMAK)


- LOUIS COZOLINO ve/||/<> RENE SPITZ

( Toplumsal beyin ilkesi: insan beyni ve zihni, ancak başka bir zihin/kişi ile büyüyebilir. VE/||/<> ... )


- LOVE vs./and PARADIGM


- LOVE vs./and TO APPRECIATE


- LSD ile DMT


- LUÇNUT[Kençek]/KÖÇNÜT/KÖÇÜT ile HİZMET
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Buğday ve benzeri bitkilerin temizlenmesine yardım etme.[Köylüler birbirine köle ya da hayvan yollayarak harman dövme işinde yardımlaşır.] İLE ... )


- LÜKS ile/ve/||/<>/> İSRAF


- LÜKS ile/ve/||/<>/< KEYİF/KEYFİ / KİŞİSEL


- LÜKS ile/değil/yerine TOKGÖZLÜLÜK

( Yapay yoksulluk. İLE/DEĞİL/YERİNE Doğal zenginlik. )


- LÜTFEN[< LÂTİF]/LÜTÛFEN ile/ve/< RİCÂ[< REC' | çoğ. RÜCÛ]

( Kabalaşmış/kesif olandan değil en ince olandan (noktadan), hepimizin başlangıç/hareket/buluşma noktasından sesleniyorum/istiyorum. İLE/VE En ince olana (noktaya) geri dönüyorum. Orada buluşuyor ve oradan sesleniyorum/istiyorum. )


- LÜTUF/İHSAN/ATIFET/İNAYET değil/yerine/= KAYRA/İYİDEM/KUTBAĞIŞ/KUTYARDIM


- LÜZUM/HACET/İCAP değil/yerine/= GEREK/İSTER


- LUZÛMİYYE ile İTTİFÂKIYYE

( Gereklilik bildiren.(Eğer Güneş doğarsa gündüz olur). İLE Rastlantı bildiren.(Eğer insan düşünense, eşek de anırandır). )


- MÂ'[Ar. çoğ. MİYÂH] ile MÂ-[Ar.] ile MA'/MAA[Ar.] ile MÂ[Ar.]

( Su. İLE O şey ki, şu nesne, ...daki. | Olumsuzlama/nefi edatı. İLE İle, beraber, birlikte. İLE Biz. )


- MAÂBİD[Ar. < MA'BED] ile MAÂBÎD[Ar. < MA'BÛD]

( İbâdet edilecek yerler, tapınaklar. İLE İbâdet edilecek yerler. )


- MAAN[Ar.] ile MAÂN[Ar.]

( Beraber, birlikte. İLE Mekân. )

Bugün[10 Temmuz 2025]
itibariyle 20.964 başlık/FaRk ile birlikte,
20.943 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(50/85)