
P ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 20.964 başlık/FaRk ile birlikte,
20.943 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(14/85)
- BİLME/"BİLEBİLME":
(")UYKUDA(") DA ile/ve/||/<> "HAYVANSAL DÜRTÜLERDE(") DE
- BİLME GEREKLİLİĞİ/ZORUNLULUĞU ile/ve/<> GEREKÇELENDİRME GEREKLİLİĞİ/ZORUNLULUĞU
- BİLME YETİSİ ile/ve ARZULAMA YETİSİ ile/ve HOŞLANMA/MA YETİSİ
( FACULTY OF TO KNOW vs./and FACULTY OF TO DESIRE vs./and FACULTY OF TO (NO) LIKE )
- BİLME YÖNTEMİ ile/ve/||/<> ANLATIM YÖNTEMİ
- BİLME ZEVKİ ile/ve/<> ÖĞRENME ZEVKİ/SEVGİSİ
( Eğer uyanık ve zeki isek, her şeyden öğreniriz. )
( ZAİKA/ZEVK: Dil. )
( Öğrenmeye yönelik bir sevgi beslemeden, iyilik yapmaktan hoşlanmak, kişiyi, basitliğe götürür.
Öğrenme sevgisi olmadan, bir şeyi anlamaya çalışmak, kişiyi, karışıklığa götürür.
Öğrenme sevgisi olmadan, içtenliği istemek, kişiyi, zararlı sonuca götürür.
Öğrenme sevgisi olmadan, doğruluğu istemek, kişiyi, başkaldırıya götürür.
Öğrenme sevgisi olmadan, dayanıklı olmayı istemek, kişiyi, gereksiz davranışlarda bulunmaya götürür. )
( We learn from everything, if we are alert and intelligent. )
( PLEASURE OF TO KNOW vs./and/<> PLEASURE/LOVE OF TO LEARN )
- BİLME ve/> ANLAMA ve/> YORUMLAMA
( Yapabilmek. VE/> Varolmak. VE/> ... )
( ... VE/> Kişiye, tarihe, topluma, kültüre ait herşeye bakarak, kişiden hareketle kişiye/kişilere bakarak kavrama yöntemi. VE/> ... )
( Bilen kişi, varolanı savunur; cahil kişi, cesur olur. )
- BİLME ile/ve/||/<>/> ÖRTÜK BİLME/SEZGİ
- BİLMEDİĞİMİZ SÖZCÜKLER İÇİN SÖZLÜĞE BAKMAK ile/ve/<>/yerine [ÖZELLİKLE] BİLDİĞİMİZ SÖZCÜKLER İÇİN SÖZLÜĞE BAKMAK
( TO CHECK/LOOK DICTIONARY TO/FOR UNKNOWN WORDS vs./and/<> TO CHECK/LOOK DICTIONARY TO/FOR [ESPECIALLY] KNOWN WORDS
TO CHECK/LOOK DICTIONARY TO/FOR [ESPECIALLY] KNOWN WORDS instead of TO CHECK/LOOK DICTIONARY TO/FOR UNKNOWN WORDS )
- BİLMEDİĞİNDEN KORKMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> BİLDİĞİNDEN KORKMAK
( HAVF ile/ve/değil/yerine HAŞYET )
- BİLMEK/BİLGİ ile/ve/+/||/<> GÖRGÜ
( Görgü, aşka göredir. )
( Görgülü kuşlar, gördüğünü işler. )
- BİLMEK(İLİM):
DİL ile/ve/||/<> KALP ile/ve/||/<> GÖVDE
( Zikreden. İLE/VE/||/<> Şükreden. İLE/VE/||/<> Sabreden. )
- BİLMEK VE SUSMAK ile BİLMEMEK VE SUSMAK
- BİLMEK ile/ve/||/<> KENDİNİ BİLMEK ile/ve/||/<> BAŞKASINI BİLMEK
( Başkalarının hatalarını, yaptıklarını ya da yapmadıklarını değil kendi hatalarımızı, kendi yaptıklarımızı ve yapmadıklarımızı düşünelim. )
( Bir süre için başkalarını kendi hallerine bırakalım ve kendimizi inceleyelim. )
( Leave others alone for some time and examine ourselves. )
( TO KNOW vs./and/||/<> TO KNOW THE SELF vs./and/||/<> TO KNOW THE SOMEONE )
- BİLMEK ile/ve/<> ANIMSAMAK
( Bilmek, anımsamaktır. )
( TO KNOW vs./and/<> TO REMIND/REMEMBER
To know is to remind/remember. )
- BİLMEK ile/ve/<> ANLAM
( Gözyaşı kaynağının ne olduğu sorusu ve yanıtı. İLE/VE/<> Gözyaşının düşünce ve duygulalarla bağlantılarının ne olduğu sorusu ve yanıtı. )
( TO KNOW vs./and/<> MEANING )
- BİLMEK ile/ve/değil/yerine ANLAŞILIR KILABİLMEYİ BİLMEK
( [not] TO KNOW vs./and/but TO KNOW TO GET COMPREHENSIBLE
TO KNOW TO GET COMPREHENSIBLE instead of TO KNOW )
- BİLMEK ile/ve ANLAŞILIR KILABİLMEYİ BİLMEK
- BİLMEK ile/ve/||/<>/> ANLAYABİLMEK ile/ve/||/<>/> (BİRİNE) ANLATABİLMEK ile/ve/||/<>/> (ÇOCUĞA) YALIN ANLATABİLMEK
- BİLMEK ile/ve/değil/||/<> BİLDİRİL(ME)MİŞ OLMA(MA)SI
- BİLMEK ile/ve/<> BİLMEDİĞİNİ BİLMEYİ BİLMEK
( "Bilmediğimizi bilmek", gerçek bilgidir. )
( "Daha iyisini bilemiyorum." [Hiç olmazsa bu kadarını biliyorsunuz.] )
( Bilmiyoruz, bunu bilmediğinizi de bilmiyoruz. )
( Bilmediğimizi ve anlamadığımızı bilmek gerçek bilgidir, alçakgönüllü birinin bilgisidir. )
( Bilmediğini bilen, bellekten ve beklentiden kurtulmuş olan, ebedidir. )
( Yaşamımızın her bir anında bilmeye gereksinimimiz olanı biliriz. )
( Ancak bilmediğimiz zaman, araştırmak için rahat oluruz. )
( Biliyorum diyene hiçbir şey koklatılmaz. )
( Ne kadar bilirsek, yanılmamız da o kadar. )
( Bildiğimiz, yanıldığımıza yetmez. )
( Felsefe, neleri bilmediğini bilmektir. )
( O ki, bilmiyor ama biliyor bilmediğini;
çocuktur, onu eğitin/yetiştirin.
O ki, bilmiyor ama bilmiyor bilmediğini;
cahildir, ondan uzakça durun.
O ki, biliyor ama bilmiyor bildiğini;
(belki) uykudadır, onu uyandırın.
O ki, biliyor ama biliyor bildiğini;
bilge kişidir, onu izleyin. )
( ŞİO ME NİHİL ŞİRE: EN İYİ BİLDİĞİM, HİÇBİR ŞEY BİLMEDİĞİM )
( To know that you do not know, is true knowledge.
"I don't know any better." [At least that much you know.]
You do not know, nor do you know that you do not know.
To know that you do not know and do not understand is true knowledge, the knowledge of an humble heart.
Which knows that it does not know, which is free of memory and anticipation, is timeless.
At every moment of your life you know what you need to know.
It is when you do not know, that you are free to investigate. )
( Hiçbir şey bilmediğini bilen, hiçbir şey bilmediğini bilmeyenden daha çok şey bilir...
Wer weiβ, dass er nichts weiβ, weiβ mehr als der, der nicht weiβ, dass er nichts weiβ... )
( TO KNOW vs./and/<> TO KNOW THAT, YOU DON'T KNOW IT )
- BİLMEK ile/ve/> BULMAK ile/ve/> SUSMAK
( Çabuk iyileşmek istiyorsan ağzını kapalı tut! )
( Bilinmeden bulunmaz, bulduktan sonraki biliş de apayrıdır. )
( Kişi, ne kadar bilirse bilsin, bilmediği çok şey vardır. )
- BİLMEK ile/ve/<> DOĞAYI BİLMEK
( Bilmek, olmak demektir. )
( Bilmek, dış dünyayı, insancaya çevirmektir. )
( Doğaya tam itaatte, çaba(zorlanma) yoktur. )
( Bilinçli deneyimlerin bütünlüğü doğadır. )
( Doğayı sadece bilinç olarak görmek, farkındalıktır. )
( Gerçek doğamızı aramak için kendi içimize, derinlere daldığımızda, fark edeceğiz ki, sadece gövdemiz ufaktır ve sadece belleğimiz sınırlıdır; ama yaşamın ucsuz bucaksız okyanusu bizimdir. )
( Kişi, bildiği şeyi bildiğini bilmeli. Bilmediği şeyi bilmediğini bilmelidir. Gerçek bilgi işte budur. )
( Konuşanlar bilmiyor, bilenler konuşmuyor. )
( Bilin, ki güçlü olun, güçlü kalın! )
( TO KNOW vs./and/<> TO KNOW THE NATURE
To know is to be.
In complete obedience to nature there is no effort.
Seeing nature as mere consciousness is awareness.
The totality of conscious experiences is nature.
Science merely pushes back the frontiers of our ignorance.
As you dive deep into yourself in search of your true nature, you will discover that only your body is small and only your memory is short; while the vast ocean of life is yours. )
- BİLMEK ile/ve/değil EMANET ALMAK
- BİLMEK ile/ve/<> FARKINDALIK
( Su. İLE/VE/<> Elektrik. [Herhangi birini tercih edemezsiniz. İkisi de aynı anda olmak durumundadır.] )
( Her gün, bir şey öğrenmek. İLE/VE/<> Her gün, "zihnimizdeki" bir bilginin/kaydın (daha) gitmesine, unutulmasına fırsat vermek. )
( Bilme; olma ve sevme'nin de yanısıra gerçek doğamızın bir yansımasıdır. )
( Yalnızca, eyleyenler bilir, bilenler de eyler. )
( İdrak edeceğiz ki, bilmek, sevmektir; sevmek de bilmektir. )
( Farkındalık, tüm zamanı ve uzayı içerir. )
( Kişi, bilmediğini ayağının altına alsa, başı, göğe erer. )
( Bilmek, belirlemektir. )
( Knowing is a reflection of your true nature along vs. being and loving.
Awareness contains all space and time. )
( TO KNOW vs./and/<> AWARENESS )
- BİLMEK ile/ve İDRAK
( ... ile/ve EDREKE: Tutmak, kavramak. )
( TO KNOW vs./and PERCEPTION/COMPREHENSION )
- BİLMEK ile KENDİNİ BİLMEK
- BİLMEK ile/ve/<> KENDİNİ TANIMAK ile/ve/<> BAŞKASINI TANIMAK
( TO RECOGNIZE vs./and/<> TO RECOGNIZE THE SELF vs./and/> TO RECOGNIZE THE SOMEONE )
- BİLMEK ile/ve/<> KUDRET SAHİBİ OLMAK
- BİLMEK ve/||/<>/>< MESAFE
- BİLMEK ile/ve/değil ÖĞRENİM YOLUYLA İNANDIRILMIŞLIK
- BİLMEK ile/ve/<> OLAYLARI/ZORLUKLARI "ALTTAN ALABİLMEK"
- BİLMEK ve/> SEVMEK ve/> VERMEK ve/> BULMAK
( İlmimizce bilinir, ikramımızca ihsan görür, sevdiğimizce seviliriz. )
- BİLMEK ve/> SEVMEK ve/> VERMEK ve/> BULMAK
( Ne kadar geç verirse o kadar çok verir. )
- [hem] BİLMEK ile/ve/||/<>/>/</=/hem de YAPABİLMEK
( Bilmek, yapabilmektir! )
( Bildiklerimiz, yapabildiklerimizdir. )
( TO KNOW vs./and/||/<>/>/=/also ABLE TO DO )
- [hem] BİLMEK ile/ve/hem de/||/<>/> YAPMAK
( Yapmak, onu bildiğini göstermektir. )
( Bilmek, yapabilmektir. )
( Kişi, bildiklerini, yönetir/yönetmelidir: bilmedikleri tarafından yönetilir. )
( [ne yazık ki]
- Yapabilen istemiyor,
- İsteyen yapamıyor,
- Bilen yapmıyor,
- Yapan bilmiyor ve
Dünya böyle kötüye gidiyor...
Ascoli Piceno, İtalya [1529] )
( TO KNOW vs./and/also/||/<>/> TO DO )
- BİLMELEKE AKIL ile BİLFİİL AKIL ile MÜSTEFÂD AKIL ile FAAL AKIL
( İBN-İ SİNÂ )
( İBN-İ SİNÂ BU KONULARDA ÖZELLİKLE YAZMAMIŞTIR: * HİKMET-İ AMELİYE (Çünkü fıkıh'da var olarak kabul eder.) * AHLÂK-TOPLUM-SİYÂSET )
- BİLMEMEK ile/ve/ne yazık ki/<>/> BİLMEYE/DÜŞÜNMEYE YANAŞMAMAK
- BİLMEMEK ile/değil DAHA/EN DOĞRU(YA YAKIN) OLAN TANIMI/BİLGİYİ DÜŞÜNMEK
- BİLMEMEK ile/ve/değil EDEB
( TECÂHÜL-İ ÂRİFÂNE: Çok iyi bildiği halde bilmiyormuş/cahilmiş gibi görünmek. | [edediyat] Bilinen bir şeyi, edebî bir nükte ile bilinmiyormuş ya da başka türlü biliniyormuş gibi gösterme sanatı. )
( [not] NOT TO KNOW vs./and/but BREEDING )
- BİLMEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İLGİLENMEMEK
- BİLMEMEK ile/ve/||/<>/> KABALIK
- BİLMEMEK ile/ve/değil/<> KABUL ETMEMEK/"EDEMEMEK"
- [ne yazık ki]
BİLMEMEK ile/ve/değil/||/<>/< ÖNEMSEMEMEK
- BİLMEMEK ile/ve/değil TERBİYESİZ/LİK
- BİLMEMEK ile/ve/değil YENİ ÖĞRENMİŞ OLMAK
( [not] NOT TO KNOW vs./and/but LEARNED IN SHORT PERIOD )
- BİLMEYE ÇALIŞMAK ile/ve/yerine/değil ANLAMAYA ÇALIŞMAK
( [not] TRYING TO KNOW vs./and/but TRYING TO UNDERSTAND
TRYING TO UNDERSTAND instead of TRYING TO KNOW )
- BİLMEYEN ile/değil/yerine BİLEN
( Direnir, isyan eder.[hemen hemen herşeye] İLE/DEĞİL/YERİNE Tâbi olur/olabilir.[doğaya, evrene, düzene, bilgiye, insana ...] )
- BİLMEZİN ATTIĞI TAŞ ile/ve/değil DOSTUN ATTIĞI GÜL YAPRAĞI
( [belki/bazen] Canımızı [fazla] acıtmaz. İLE/VE/DEĞİL Can dayanmaz. )
- BİLMİYORUM ile/ve/||/<>/< BİLİYORUM
( Sorarsan. İLE/VE/||/<>/< Sormazsan. )
- BİLMİYORUM ile/ve/||/<>/> NEREDEN BİLİYORUM?
- BİLMÜZAKERE[Ar.] değil/yerine/= GÖRÜŞLEŞEREK
- ENDİREKT/İNDİREKT/INDIRECT[İng.]/BİLVÂSITA[Ar.] değil/yerine/= DOLAYLI
- 1000 TARAKTA BEZİ OLMAK/OLAN ile/değil/yerine/>< 10 PARMAĞINDA, 10 MARİFET(İ OLAN)
- BİN ZAHMET ile/değil/yerine/></< BİR HOŞ SÖZ
- BİN[Ar.] ile BİN-[Ar.] ile BİN[Ar. çoğ. BENÎ] ile BÎN[Ar. çoğ. BÜYÛN] ile -BÎN[Ar.]
( Bin sayısı. | Bir şeye çıkmak, binmek. İLE -e, -de, -ile hallerini karşılar ve şemsiye harfleriyle başlayan sözcükleri zarf yapar. [BİN-NETÎCE: Sonuç olarak.] İLE Oğul, oğlu. İLE Bölge, mıntıka. İLE Gören, görücü. [DÛR-BÎN: Uzaktan gören, dürbün.] )
- BİNÂ'[Ar.] ile BÎNÂ[Ar.]
( Yapı. | Ev. | Yapma, kurma. | Müteaddî[geçişli], lâzım[geçişsiz], meçhûl[edilgen], mutâvaat[dönüşlü] gibi fiillerin esâsını konu alan kitap. İLE Gören, görücü. | Göz. )
- BİNDİĞİM/İZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİLDİĞİM/İZ
( Gövdemiz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Zihnimiz. )
- BINGIL BINGIL (SALLANMAK)
( Şişmanların ya da yaşlıların sallanan/sarkan yerleri için söylenilen. )
- BİNPİŞMAN
- BİPOLAR BOZUKLUK ile/||/<> DEPRESYON/MAJÖR DEPRESYON/DEPRESİF BOZUKLUK
( Duygu durumunda aşırı dalgalanmalar ile ilişkili bir bilişsel bozukluk. İLE/||/<> Sürekli üzüntü ve ilgi kaybı ile ilişkili bir bilişsel bozukluk. )
- BİPOLAR BOZUKLUK ile/||/<> DİSTİMİ
( Duygu durumunda aşırı dalgalanmalar ile ilişkili bir bilişsel bozukluk. İLE/||/<> süreğen ve hafif seyreden depresyon ile ilişkili bir bilişsel bozukluk. )
- BİPOLAR BOZUKLUK ile/||/<> ŞİZOFRENİ
( Duygu durumunda aşırı dalgalanmalar ile ilişkili bir bilişsel bozukluk. İLE/||/<> Gerçeklikten kopma, halüsinasyonlar ve sanrılar ile ilişkili bir bilişsel bozukluk. )
- BIPOLAR DISORDER ile/değil CYCLOMATIC BIPOLAR
- BİPOLAR I BOZUKLUĞU ile/||/<> BİPOLAR II BOZUKLUĞU
( Manik ataklar ve depresif dönemlerle ilişkili bir bilişsel bozukluk. İLE/||/<> Hipomanik ataklar ve depresif dönemlerle ilişkili bir bilişsel bozukluk. )
- BİPOLAR/DİPOLAR değil/yerine/= İKİ KUTUPLU
- BİR ADIM (İLE) ile/ve/<> BİR "SÖZ"(ÜN) (İLE)
( Karşına geçer/geçebilir. İLE/VE/<> Düşmanın olabilir. )
- BİR ALANIN/KONUNUN:
"EN İYİSİ" OLMAK ile/değil TEK KİŞİSİ OLMAK
- BİR AN EVVEL/BİR AN ÖNCE değil/yerine/= KIPICAK
- BİR ANLAMI DA ŞUDUR ile/ve ANLAMLARINDAN BİRİ (DE) ŞUDUR
- BİR ARAYA GELMEK ile/ve/||/<>/> BİR ARADA DURMAK ile/ve/||/<>/> BİRLİKTE ÇALIŞMAK
( Başlangıç. İLE/VE/||/<>/> İlerleme. İLE/VE/||/<>/> Başarı. )
- BİR BAĞIMLI > DÖRT BAĞIMLI YAKINI
( Alkolik yakınları ve arkadaşlarının ortak sorunlarını çözebilmek için deneyimlerini ve umutlarını paylaştıkları bir topluluk. | http://www.al-anon-tr.org )
- BİR BARDAK SUDA FIRTINA KOPARMAK ile/ve/||/<> ORTALIĞI VELVELEYE VERMEK
- BİR BEN VAR BENDE, BENDEN İÇERU" OLAN) "BEN" ile/ve/<> "ben"
( Bir gövdede odaklanmış, sonsuz olanız. )
( We are the infinite, focussed in a body. )
( - Seni gördüm, daha iyi oldum.
- Beni görürsen, bana da göster. )
( I vs./and ME )
( ZÂT ile/ve/<> SIFAT )
- [Bir bilgiye/konuya]:
SAHİP OLMAK ile HÂKİM OLMAK
- BİR DURUMA ya da SÖYLENİLEN SÖZE, GERİBİLDİRİMDE:
(BEN) "ANLAMADIM" ile/değil/yerine/||/<>/> "ANLAM VEREMEDİM"
- BİR DÜŞÜNCE/BİLGİ/SÖZ İLE:
TOPLUMU "BOZMAK" ile/değil TOPLUMUN BİR BÖLÜMÜNÜ "BOZMAK" ["bozulacağına" dair ısrarcı olunuyorsa...]
( Olumsuz/kötü niyetli kasıt. İLE/DEĞİL Gelişmek/geliştirmek üzere/için. [Bazı bilgi ve durumlar, herkese değil bazı kişilere verilebilir/verilmelidir.] )
- BİR DÜŞÜNCEYİ:
"BESLEMEK" ile/ve/değil/yerine SADECE BİLMEK
- BİR DÜŞÜNCEYİ "SAVUNAN" ile/değil/yerine/>< BİR DÜŞÜNCEYE SAHİP OLAN
( Ötekileştirir, ayrıştırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bizleştirir ve birleştirir. )
- BİR FİL DAHA
( Timur'un, köy halkına, bakmaları için bıraktığı fil, köyün tüm erzağını tüketiyormuş.
Sonunda, dostu olduğunu bildikleri Nasreddin Hoca'dan, Timur'a bu durumu anlatmasını rica etmişler.
Hoca da, "Haydi, hep beraber gidelim!" demiş.
Yola koyulmuşlar.
Timur'un korkusundan, hocanın arkasındaki kalabalık yavaş yavaş azalmış.
Hoca, Timur'un karşısına çıktığında, arkasına bir bakmış ki, kimse yok!
Timur: "Ne var hoca? Ne istiyorsun?" diye, merakla sormuş.
Nasreddin Hoca: "Bizim köy ahalisi, fili çok sevmiş. Sizden, bir tane daha istiyorlar." demiş. )
- BİR HABER değil BÎ-HABER/HABERSİZ
- BİR HOŞ OLDUM değil/< BÎ-HÛŞ OLDUM
( ... değil/< BÎ-HÛŞ[Fars.]: Şaşkın, sersem. | Deli. )
- BİR İŞİN:
"KOLAY GELMESİ" ile/değil/ne yazık ki "KOLAYINA GELMESİ"
- BİR İŞİ/N:
"UCUNDAN TUTMAK" ile/değil/yerine/>< "OMUZLAMAK"
- BİR) KADININ RAHMİ" değil RAHİM
- BİR KAP YEMEK ve/||/<> BİR KALP SEVGİ
- ALDATMA:
BİR KERE ve/||/<> İKİ KERE
( Yazıklar olsun ona. VE/||/<> Yazıklar olsun bana. )
( Aydınların aydınlat("a")madığı bir toplumu, şarlatanlar aldatır. )
- | 1 KİLO PAMUK ile 1 KİLO DEMİR |
ile/ve/değil/yerine/||/<>/<
1 KİTAP
( )
- KİŞİYİ/KİŞİLERİ:
"KÜÇÜMSEMEK" ile/ve/değil/||/<>/>< "BÜYÜK GÖRMEK"
( Ahlâksızlıktır. İLE/VE/DEĞİL/>< Bilgisizliktir. )
( Akılsızlık. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>< Korkaklık. )
- BİR KİTAP OKUYAN ile/ve/<> İKİ KİTAP OKUYAN ile/ve/<> ÜÇ KİTAP OKUYAN
( Herşeyi bildiğini sanar. İLE/VE/<> Kuşkuya düşer. İLE/VE/<> Hiçbir şey bilmediğini anlar. )
- BİR KOLTUĞA, İKİ KARPUZ SIĞMAZ ve/||/<> BİR İPTE, İKİ CANBAZ YÜRÜMEZ
- BİR KONUNUN:
ANLAŞILAMAMASI ile/ve/değil ANLATILAMAMASI
( Bir konunun/olgunun anlaşılması ya da anlaşılmaması, daha çok, ilgi ve gereksinimle doğru orantılıdır. )
- BİR KONU/OLGU/DURUM/YAZI/SÖZÜ ANLAMAK ile/ve/değil/yerine (ONU) YAŞAMAK
- BİR KONUYU/DURUMU GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİN:
[ya] OLANAK/LAR SAHİBİ OLMAK ile/ve/<>/ya da "DAMARINA" SAHİP OLMAK
- BİR KONUYU/OLGUYU:
KENDİNE("BANA") GÖRE DÜŞÜNMEK/ÇÖZÜMLEMEK/YORUMLAMAK ile/ve/değil/yerine O KAVRAMI (/N İÇİNDE) KONUŞMAK
- BİR MUKABELE değil BİL-MUKABELE
- BİR OLAY/DURUM:
ÖNCESİNDEKİ DÜŞÜNCE/SÖZ/YORUM ile/değil/yerine SONRASINDAKİ DÜŞÜNCE/SÖZ/YORUM
- BİR ÖLÇÜYE BAĞLAMAK ile/ve/değil BİR ÖLÇÜYE DAYANDIRMAK
- BİR ORTAMDA "TAKILMAK" ile/değil/yerine BİR/KAÇ ORTAMA KATILMAK
- BİR SEVMEK ve/||/=/<>/> BİN KEZ ÖLMEK
- BİR ŞEY Kİ...
YAPMASAK DA OLUR ve/||/<> SÖYLEMESEK DE OLUR
( Yapmayalım! VE/||/<> Söylemeyelim! )
- BİR ŞEY "YEME/ATIŞTIRMA" "İSTEĞİ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ACIKMAK
- BİR ŞEYE/ŞEYLERE) KARŞI OLMAK İÇİN/ÜZERE ile/ve/değil/yerine (BİR/BİRÇOK) YANLIŞA İŞARET ETMEK İÇİN/ÜZERE
- BİR ŞEYE:
YOK DEME! ve KENDİNE BENZETME!
- BİR ŞEYİ ELDE ETMEK İÇİN:
ÇABALAMAK ile/ve/sonra/ne yazık ki/||/<>/> KENARA ATMAK ile/ve/sonra/ne yazık ki/||/<>/> ANLAMAK
- BİR ŞEYİ:
KISKANMAK ile/ve/değil "CANI ÇEKMEK"
- BİR ŞEYİN(DÜŞÜNCENİN/EYLEMİN):
EGEMEN OLMA(MA)SI ile/ve/değil/<> ÖNÜMÜZE GEÇME(ME)Sİ
- BİR ŞEYİN:
İLGİ ÇEKMESİ ile/||/<> DİKKAT ÇEKMESİ
- BİR ŞEYİN, "YAPILAMAZ" OLDUĞUNU SANMAK ve/||/<>/> O ŞEYİN, YAPILIRKENKİ GÜRÜLTÜSÜYLE UYANMAK
- BİR ŞEYİN:
"YOK OLMASI" ile/değil YER/BİÇİM DEĞİŞTİRMESİ
- BİR ŞEYİN/BİRİNİN, DEĞERİNİ BİLMEK ile/ve/||/<>/< KENDİ DEĞERİNİ BİLMEK
( Kendi değerimizi bilmezsek, başkası hiçbir zaman, zemin ve koşulda bilmez. )
- BİR ŞEYİN/DURUMUN:
(")OLMASI(") ile/ve/değil/||/<>/< OLMA/GERÇEKLEŞME OLASILIĞI
- BİR ...:
SÖZCÜK ve/||/<> DUYGU ve/||/<> KİŞİ
( Kararı/nı değiştirebilir. VE/||/<> Yaşamı/nı değiştirebilir. VE/||/<> Seni/kişiyi değiştirebilir. )
- BİR TANE DAHA RİCA EDEYİM değil/yerine ÇOK GÜZELMİŞ[Bir tane daha alabilirsem memnun olurum tabii anlamında]
- BİR ULUSUN:
DÜŞMANLARI ile/ve/<> "AYDINLARI"
( Askerî-siyasî örgütünü yener. İLE/VE/<> Tarihini yener/değersizleştirir. )
- BİR YANLIŞI:
"BİLEREK YAPMAK"
ile/değil/yerine/><
BİLMEDEN YAPMAK
( Belirleyici olan, bulunç/vicdandır. )
- BİR YANLIŞIN YAPILMASINDA VE YORUMLANMASINDA:
KAZÂ ile/ve/ne yazık ki/<>/> HATA ile/ve/ne yazık ki/<>/> YEĞLEME/TERCİH
( İlk kez olmuşsa. İLE/VE/<>/> İkincei kez olmuşsa. İLE/VE/<>/> Üçüncü kez oluyorsa. )
- Bir yerde ya da birinde "hata" "görürsen", 70 neden ara! Bulamazsan, "Bilemediğim, 71. neden var olabilir." de!
- BİR YERE ULAŞMAK ile/değil/yerine BULUNDUĞUN YERDE KALMAMAK
- BİR YERLİ OLMAK ile/ve/değil/yerine YAŞADIĞI/YAŞAMAK İSTEDİĞİ YERLİ OLMAK(YERE AİT OLMAK)
( Tanışmalarda da ikincil/üçüncül[/ya da yeri kaçıncı sıradaysa] konulardandır. Kişinin zihnindeki, coğrafî ve kültürel arkatasarla/geçmişle ve kabulle ilgili bir durumdur. Kişiler, sorulduğu için yanıtlamak zorunluluğunda bırakılmamalıdır. Nerelisin sorusu da sorulmaması gereken sorulardandır. "Nerelisin?" yerine "Nerede yaşıyorsun?" sorusu daha anlamlıdır. İletişim ve paylaşımlarda kişinin yaşadığı ya da yaşamak istediği yeri düşünmesi ve o düşündüğü yerle özdeşleşmesi ve buna göre beyanda bulunma olanağı/fırsatı verilmelidir. )
- 1 YUMURTA = 5 SİGARA
( Bveganyasam.blogspot.com.tr/2015/03/1-yumurta-5-sigara.html )
- BİR ile/ve/||/<> AKIL(VARLIK, YAŞAM/HAYAT) ile/ve/||/<> NEFS ile/ve/||/<> DOĞA
( PLOTINOS ile/ve/||/<> PROKLOS )
- BİR[Ar.] ile Bİ'R[Ar. çoğ. ÂBÂR] ile BİRR[Ar.] ile BÎR[Ar.] ile BİR[Ar.]
( -ile, -ederek anlamına gelip eklendiği -şemsiye harfleriyle başlayan- sözcükleri zarf yapar. [Bİ-R-RECÂ: Ricâ ile.] İLE Kuyu. İLE İyilik, güzellik, hayır. | Anaya, babaya itâat. | Bağışta bulunma. İLE Yıldırım. | Yatak, döşek, kilim, halı, seccâde, örtü gibi şeyler. İLE Sayıların ilki. | Bir sayısını gösteren rakam. | Bu sayı kadar olan. | Herhangi bir varolanı belirsiz olarak gösteren. | Tek. | Birleşik. | Eş. | Ortaklaşa olan. | Sadece. | Ancak, yalnız. )
- BİR ile/ve/||/<> BİRLİK ile/ve/||/<> BÜTÜNLÜK
( Allah. İLE/VE/||/<> Evren. İLE/VE/||/<> İnsan. )
( The god. VS./AND/||/<> The universe. VS./AND/||/<> The human. )
( ONE vs./and/||/<> UNITY vs./and/||/<> INTEGRITY )
- BİR ile BİRLİK ile BÜTÜNLÜK
- BİR ile EŞİT/MÜSÂVÎ[Ar. < SEVİYY]
( INTEGRATED vs. EQUAL )
- BİR
ve/||/<>/>
US
ve/||/<>/>
TİN
[Duyusal ve akılsal]
ve/||/<>/>
(DOĞA)
- BİR ile/ve/||/<> VAR
( Sonsal sınıflama[kategori] değillerdir. Herşeyde varlardır. )
( Dili olanaklı kılanlar. )
( Transandant terimlerdir. [bkz. KANT] )
- BIRAKMAK ile/ve/değil AŞMAK
- BIRAKMAK ile/ve/değil UNUTMAK
- BIRAKMAK ile/ve/yerine/değil UZAKLAŞTIRMAK / TERCİH DEĞİŞTİRMEK [Özellikle sigara ve çeşitli bağımlılık yapıcılarda!]
( Mutlu olmak için herhangi bir şeye bağımlı olmak, çaresizliğin son aşamasıdır. )
( Herhangi bir şeye karşı artık bağımlı olmadığınızda, payınıza düşeni yapmışsınız demektir. )
( Zihnimizi, içiyle dışıyla bilmedikçe, bağımlılıklar bizi terk etmeyecektir. )
( Bağımlılıklarımızdan vazgeçelim. Vazgeçmemiz gereken başka hiçbir şey yoktur. )
( Bilincine varmadığınız bir şeyi, terk edemezsiniz. )
( Alışkanlık ve ihtiras, kör eder ve yanlışa götürür. )
( Alışkanlık! Gereklilik değil! )
( SİGARAYI: "BIRAKTIM!" değil/yerine "İÇMİYORUM" ya da "İÇMEMEYİ YEĞLİYORUM/TERCİH EDİYORUM!" )
( Mücadelemiz içenlerle değil maddeyle!
Koruyup kolladığımız, kişiler; kovduğumuz, o sinsi madde!...
Davetimiz, sağlıklı olmak; kabul etmediğimiz, sararmak...
Çözümlerimiz, herkes için; çaresi "Hayır!"da...
Herkes için hayırlı olan, hayırsızı yakmamakta... )
( Not necessary! It's habit/addiction. )
( FEEL FREE TO SAY NO! )
( Dependence on anything for happiness is utter misery.
When you are no longer attached to anything, you have done your share.
Attachments are in the mind and will not leave you until you know your mind in and out.
Give up your addictions. There is nothing else to give up.
You cannot leave if you don't aware of it.
Habit/addiction and passion makes blind and takes to the false.
"I PREFER, NOT TO SMOKE" instead of "QUIT SMOKING/CIGARETTE" )
( [not] TO LEAVE / QUIT vs./and/but TO CHANGE PREFERENCE
TO CHANGE PREFERENCE instead of TO LEAVE / QUIT )
( PROTIMO NA MIN KAPNIZU: İÇMEMEYİ TERCİH EDİYORUM! )
- BIRAKMAK ile YERİNE KOYMAK
- BİRAZ TOPARLASIN ile/değil BİRAZ TOPARLANSIN
- BİRBİRİMİZE ...:
"DÜŞMEK" değil/yerine/>< "DÜŞKÜN OLMAK"
- BİRBİRİMİZİ:
BİLEMEYİZ ancak KEŞFEDERİZ
- YAŞAMAK:
BİRBİRİMİZİ İDARE EDEREK ile/ve/değil/yerine/<> UZLAŞARAK (ORTAK NOKTALARDA/ALANLARDA BULUŞARAK)
- [ne yazık ki]
!"BİRBİRİNE DÜŞMEK" değil/yerine/>< BİRBİRİNİ DÜŞÜNMEK
- BİRBİRİNE PARALEL değil PARALEL
- BİRBİRLERİYLE ile/değil BİRBİRİYLE
- 1.5 - 2 YAŞINDAKİ, DIŞARI ÇIKMAK İSTEMEYEN ÇOCUĞA:
"DIŞARI ÇIKIYORUZ/ÇIKALIM MI?" DEMEK/SORMAK değil/yerine "TAVŞAN GİBİ Mİ, SİNCAP GİBİ Mİ ÇIKALIM?
- BİRÇOKLARI/NIZ" değil ÇOĞU/NUZ
- BİR'DEN/BİRDEN DOĞMA ve ŞEKK'SİZ-ŞÜPHESİZLİK
- BİRDENBİRE
( FÜC'EH, FÜCÂEH )
- BİRDENBİRE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ZAMANLA
( Çok az şey. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Çoğu şey. )
- BİREBİR ile BİRE BİR
( Etkili, etkisi kesin olan. | Tam istenildiği gibi. İLE Ölçü, miktar vb. özellikleri eşit olan. | Bir başkasının, ötekinin aynı olan. | Ölçü, miktar vb. özellikleri eşit olarak. | Yüz yüze, karşılıklı olarak. )
( EFFECTIVE vs. MEASUREMENT )
- BİRER BİRER TEKER TEKER
( ALE-L-İNFİRÂD )
- BİREŞİM/TEVHİD:
AKIL ve/||/<> BEN ve/||/<> GÖNÜL
- BİREŞİM/TEVHÎD ve/<> HİZMET
( Hüvviyete/Allah'a bağlamak. VE Herkese ve her şeye. )
- BİREŞİM ile/ve/||/<> DENGE
- BİREŞİM/TEVHİD:
AMAÇTA ile/ve/||/<> KİMLİKTE ile/ve/||/<> EYLEMDE
( Sıfat. İLE/VE/||/<> Zât. İLE/VE/||/<> Ef'al. )
- BİREŞİM/TEVHİD:
SEVGİLİNİ, HERŞEYDE/HER YERDE GÖRMEK değil/yerine HERŞEYDE/HER YERDE, SEVDİĞİNİ ANIMSAMAK
( Bir yâr için ağyâra minnet ettiğim ayıb eyleme
Bağ-ı bân bir gül için bin hâra[dikene] hizmetkâr olur )
- BİREŞİM/TEVHİD ile/ve/||/<> CÖMERTLİK/SELEK
- BİREŞİM/TEVHİD ve/||/<>/>/< KENDİNDEN RÂZI OLMAK
- BİREY YÖNETİMİ ile/ve TOPLUMUN YÖNETİMİ ile/ve DEVLETİN YÖNETİMİ
( TEKZİB-İ AHLÂK ile/ve TEDBİR-İ MENZİL ile/ve SİYÂSET-İ MEDENİYE )
- [simge] DAĞ:
BİREYDE ile/ve/||/<> TOPLUMDA
( Nefs. İLE/VE/||/<> Devlet. )
- BİREYİN ÖZGÜRLÜĞÜ ile/ve TOPLUMUN ÖZGÜRLÜĞÜ
( FREEDOM OF THE PERSON vs./and FREEDOM OF THE SOCIETY )
- BİREY/KİŞİ < TÜZE/HUKUK
- SANAT:
BİREYLERİ/TOPLUMU ...
ŞAŞIRTMAK (İÇİN) ile/ve/değil/yerine/||/<>/> KIŞKIRTMAK (İÇİN)
- BİREYSEL ile/değil ÖZNEL
- BİREYSELLEŞME ile/ve/değil/<> BİREYLEŞME
( Toplumda. İLE/VE/DEĞİL/<> Psikolojide. )
( Bütünden/toplumdan/idealden pay alarak. İLE/VE/DEĞİL/<> Kişide[parçada]. )
- BİREYSELLİK ve/<>/>/< EDEB
( Yalnız kalmayı da göze alabilmek. VE/<>/>/< Yapmamayı öncelleyebilmek ve tercih edebilmek. )
- BİREYSEL/LİK ile/ve/<>/> YALNIZ/LIK
- BİREYSELLİK ve/<>/> YEĞLEME/TERCİH
( Bireyselliğin olgunluğu/kemâli, yüklenilmiş ya da beklentili gerekçesi olmayan yeğlemedir/tercihtir. )
- BİRİ BİN PARA" değil "BİNİ BİR PARA"
- BİRİ, BİR YERE:
BAKIYORSA ile/ve/ya da/<> HİÇ BAKMIYORSA
( İlgilendiği bir şey vardır. İLE/VE/ya da/<> İlgilendiği bir şey, kesinlikle vardır. )
- BİRİ YARDIMCI OLSUN değil BELKİ BİRİ YARDIMCI OLUR
- BİRİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DİRİ
- BİRİCİK/LİK ile/ve/<> PAYLAŞILAMAZ/LIK
- BİRİKTİRMEK ile/ve/||/<>/> DAĞITMAK/ATMAK/VAZGEÇMEK
- [ne yazık ki]
"BİRİLERİNİN EKMEĞİNE YAĞ SÜRMEK" ile/ve/||/<> "HIRSIZA, YOL GÖSTERMEK" ile/ve/||/<> DEĞİRMENİNE SU TAŞIMAK
- BİRİNCİ DÜĞME ETKİSİ ve/||/<> DOMİNO ETKİSİ ve/||/<> (SÜREKLİ) DAMLA ETKİSİ
- 1. KALIP(DARB) ile 2. KALIP ile 3. KALIP ile 4. KALIP
( Her nesne, birleşiktir. Her birleşik, yaratılmıştır. O halde, her nesne, yaratılmıştır. )
( Her nesne, birleşiktir. Hiçbir birleşik, öncesiz değildir. O halde, her nesne, öncesiz değildir. )
( Bazı nesneler, birleşiktir. Her birleşik, yaratılmıştır. O halde, bazı nesneler yaratılmıştır. )
( Bazı nesneler, birleşiktir. Her birleşik, öncesiz değildir. O halde, bazı nesneler, öncesiz değildir. )
- BİRİNCİ NİTELİK(LER) ile İKİNCİ NİTELİK(LER)
( Gerçektir. İLE/VE Zihinseldir. )
- BİRİNCİL DUYGULAR:
İŞLEVSEL(ADAPTİF) ile/ve/||/<>/>< İŞLEVSEL OLMAYAN(MALADAPTİF)
- DUYGULAR:
BİRİNCİL ile/ve/||/<> İKİNCİL ile/ve/||/<> ARACI/YARDIMCI
- BİRİNCİL DUYULAR ile/ve İKİNCİL DUYULAR
( Görme ve İşitme. İLE/VE Dokunma, Pozisyon, Koklama ve Tad. )
- KUSUR:
BİRİNCİL/ASLİ ile İKİNCİL/TÂLÎ
( Tartışmaya tamamen kapalı olan durumlar.[Genellikle, araç sürücülerinin sorgusuz hatalı olduğunu gösteren durumlardır. Bu durumlardan biri, herhangi bir araca arkadan çarpmaktır.(arkadan çarpan araç her zaman hatalıdır.)] İLE Alkollü araç kullanma ya da "Dur!" işaretlerine uymama gibi durumlar için geçerlidir.[Bu gibi durumlarda araştırma yapılır ve yapılan araştırmaya göre sürücüye ceza kesilir.] )
- BİRİNCİL NARSİSİZM ile/ve/||/<>/> İKİNCİL NARSİSİZM
( Doğuştandır.[Kohut][Bireydeki birincil narsisistik yapı, zaman içinde, kendilik nesnesi işlevleri yerinde/yeterince aynalama ve yüksek kırılma yaşatırsa ikincil narsisizme dönüşür.] İLE/VE/||/<>/> Kişinin yaratıcılığının ve etkinliğinin ortaya çıkması; yaşamı, yaşanabilecek kadar zevkli algılaması; acı ve çilelere dayanabilmesi; yaşamının, kendi yaşamı olduğunu derinden duyumsaması; yaşamını gerçekleştirmek üzere yönelmesi ve sonuçlarını da içtenlikle kabul edebilme becerisidir.[Kohut] )
( )
( )
- BİRİNCİL NİTELİKLER ile/ve/||/<>/> İKİNCİL NİTELİKLER
( Ölçülebilir özellikler.[Devinim/hareket, kütle, büyüklük, biçim, konum vb.] İLE/VE/||/<>/> Algılanabilir özellikler.[Ses, tat, koku, renk vb.] )
- BİRİNCİL OLAN ile/ve/<> İKİNCİL OLAN
( Hayatımızda, zihnimizde, dilimizde ve pratikte yerini almış kullanımların, uygulamaların ve bilgilerin uygun zamanda, yerinde kullanımı, iletişim ve paylaşımlarımızın en temel gerekenlerindendir. Seçtiğimiz konu/kavram ve soruların, önemi ve uygunluğu üzerinde sorumluluk sahibiyiz ya da olmamız gerekmektedir. Dolayısıyla, bir konunun ve/ya da soru-nun önceliğini de göz önünde bulundurmak gerekir. Kavramların nitelikleri ve duruma uygunluğunu gözlemleyip, ona göre yerinde ve sırasında kullanmamız gereken sorular/konular olabilir. Bu noktada, neyin, hangi konuda/ortamda uygun olup-olmadığı üzerine, öncelikli olup-olmadığı üzerine önceden bir düşünüş ve çalışma yapma/yapmış olma gerekliliği vardır. )
- BİRİNCİL VE İKİNCİL DUYULAR'DA:
İNSAN ile HAYVAN
( İnsanda, birincil duyular, görme ve işitme örgenleri üzerindedir. İLE Hayvanın türüne göre değişir. )
- BİRİNCİLİK ile YENMEK
( Çokluda. İLE İkilide. )
- BİRİNDEN VAZGEÇMEK ile/ve/değil/yerine/>< BİRİNİ AFFETMEK
( Hiçbir zaman affedemeyeceğimizi zannettiğimizde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Hiçbir zaman vazgeçemeyeceğimizi anladığımızda. )
- BİRİNE:
2 KEZ (VE ÜZERİ) BAKMAK ile/ve/değil/yerine 1 KEZ BAKMAK
- BİRİNE, BİR ŞEY(LER)İ:
LÜTÛF ETMEK değil/yerine/>< (O) KİŞİNİN DEĞERİNİ BİLEREK, BİR ŞEY(LER)İ PAYLAŞMAK
- BİRİNE ÇARPMAK ile/ne yazık ki BİRİNİ "ÇARPMAK"
( ... İLE/NE YAZIK Kİ Yankesicilik, üçkâğıtçılık, hırsızlık. )
( İstemeden, kazayla. İLE/NE YAZIK Kİ Amaçlı, planlı. )
- BİRİNE:
UZUN UZUN BAKMAK ile SIK SIK BAKMAK
( Belirli/kısa bir süreden sonrası rahatsız edicidir. İLE Rahatsız etmeyecek kadar/biçimde, belirli aralıklarla takipte olmak. )
- BİRİNE, YENİDEN GÜVENİP FIRSAT VERDİĞİMİZDE:
"KALDIĞIMIZ YER" ile/ve/değil/ne yazık ki KANDIĞIMIZ YER
- (BİRİNİ, BİR ŞEYİ) "GÜZEL BULMAK" ile/değil/yerine GÜZELİ BULMAK
( Yanılabilirsin. İLE/DEĞİL/YERİNE Yanılmazsın. )
- [ne yazık ki]
KENDİNİ/BİRİNİ:
"HAKLI GÖRMEK/BULMAK" ile/ve/||/<> "ÜSTÜN GÖRMEK/BULMAK"
- BİRİNİ:
TANIMAK ile GÖZÜNÜ AYIR(A)MAMAK
- BİRİNİ:
YOLDA BIRAKMAK ile
YOLUNDA BIRAKMAK/İNDİRMEK
- BİRİNİN:
"EŞİ/SEVGİLİSİ/DOSTU/ARKADAŞI/KARDEŞİ VS." OLMAK ile/değil/yerine/||/<>/< (SADECE VE YETERİNCE) SEVİYOR(/SEVGİNİ GÖSTERİYOR/YAŞIYOR/YAŞATIYOR) OLMAK
( [ne yazık ki] "Yetersiz" gelebilir. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Herşey için yeterlidir. )
- BİRİNİN, SANA/ONA/BİZE ...:
NE/LER VERE(BİLE)CEĞİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< NELERDEN VAZGEÇEBİLECEĞİ
- BİRİYLE YAKIN OLABİLMEK/KALABİLMEK İÇİN:
KELEPÇE ile/değil/yerine KANAT
( O kişinin/kişilerin uçabilmesine karşın yanına konuyor(lar)sa seninle birliktedir. )
- BİRLEŞME/VAHDANİYET ile BİLEŞME/SENTEZ ile BİREŞME/TEVHİD
( Mekanik. İLE Kimyasal. İLE Organik. )
( (SYNTACTIC) COMPOUNDING vs. (LEXICAL) COMPOUNDING vs. UNITY )
- BİRLEŞME ve/||/<> ORTAKLAŞMA
- BİRLEŞMEK ile/ve BİRLİĞİ SÜRDÜRMEK ile/ve BİRLİKTE ÇALIŞMAK
( Başlangıç. İLE/VE Gelişme. İLE/VE Başarı. )
( Kervan gider, sen kalma geri! )
- BM'NİN KURALLARI:
KÜRESEL DÜZENİ SAĞLAMAK İÇİN ile/ve/||/<> KENDİ İÇ DÜZENİNİ SAĞLAMAK İÇİN
( JUS COGENS: Uluslararası hukukta, emredici kurallar. )
- BİRLEŞTİRİCİ ile AYRIŞTIRICI
( [söz/karar/tutum] Bir kesimi birleştirici olabilir ve fakat hiçbir kesimi ayrıştırıcı olmamalıdır. )
- BİRLEŞTİRİCİ ile BÜTÜNLEYİCİ
( CONNECTIVE vs. INTEGRANT )
- BİRLEŞ(TİR)MEK ile/ve/değil/||/<> KAVUŞ(TUR)MAK
- BİRLEŞTİRMEK ile/ve ÖZDEŞLEŞTİRMEK
( TO UNITE vs./and TO MAKE IDENTIFIED )
- BİRLİK/ÇABA/ÖNCELİK:
ANDA ve/||/<> CANDA ve/||/<> KANDA ve/||/<> DONDA
- BİRLİK ile/ve/değil/yerine AŞILMIŞ BİRLİK
- BİRLİK ile/ve AYRIM
( UNITY vs./and DIFFERENTIATION )
- BİRLİK ile/ve AYRIMLI BİRLİK
( UNITY vs./and DISCRIMINATED UNITY )
- BİR-LİK ile BİRLİK
( ONENESS vs. UNITY )
- BİRLİK ile/ve BÜTÜNLÜK
( Harekete bakıp dinginliği, dinginlikte hareketi anlamak, birliktir. )
( En küçük bir şey için tüm evren katkıda bulunur. )
( Birlik, özgürleştirir; özgürlük, birleştirir. )
( "Ben gövdeyim" düşüncesini yok edersek iç ve dış, bir olacaktır. )
( Duvarın ve onun iki tarafının da "burası" ya da "orası" gibi tanımlanamayacak tek bir alan olduğu idrak edilmeli. )
( Bir durum tanınıp anlaşıldığı anda, olaylar uygun karşılığı vermek üzere harekete geçecektir. )
( Ayrılık ve görünümlerin bir ve bütün olduğunu kavramak için aklın sakinleştirilmesi ve dinginlik kazanması gereklidir. )
( "Anlaşılmış olanlar"ın bütünlüğü (toplamı), bizim "nesne" dediğimizdir. Anlayanların bütünlüğü ise "evrensel zihin" dediğimizdir. )
( Kişisel gövdeniz bir parçadır ki onun içinde bütün harikülâde bir biçimde yansımaktadır. )
( Hareket eden'in içinde devinimsiz olan'ı, değişenin içinde değişmez olanı ayırt edebilmeyi öğrenelim, ta ki tüm farkların sadece görünüşte olduğunu ve birliğin gerçek olduğunu idrak edinceye kadar. )
( Mutlak bütünlüğün değişmezliği! )
( Doğruluk ve eylemin birliği! )
( HOLOGRAFİ[Yun. < HOLON]: Evren, üç boyutlu olan, bütünlük. )
( Toprağın üstündeki su, birliği simgeler. )
( Unity liberates. Freedom unites. )
( BÜTÜNLÜK: Kişinin kurtuluşu. )
( The entire universe contributes to the least thing.
Realise that the wall and both sides of it are one single space, to which no idea like 'here' or 'there' applies.
A situation has been cognised, events will move in adequate response.
The totality of the perceived is what you call "matter". The totality of all perceivers is what you call the "universal mind".
Your personal body is a part in which the whole is wonderfully reflected.
The immutability of absolute! )
( Bir'likten söz etmeyi ertele! Sen, henüz, hiç yerle bir olmamışsın. )
( UNITY vs./and INTEGRITY )
( HEN ile HOLON )
- BİRLİK ile/ve ÇELİŞİK BİRLİK
( UNITY vs./and CONTRADICTED UNITY )
- BİRLİK ile/ve ÇIKAR BİRLİĞİ
( UNITY vs./and UNITY FOR PROFIT )
- BİR/LİK ve/+ ÇOK/LUK | ve/||/<>/> TÜMEL/LİK
( | UNITY and/+ ABUNDANCE | and/||/<>/> UNIVERSAL )
- BİRLİK ile/ve/||/<>/>/< DENGE
- BİRLİK ile/ve FARKLAR
( Birlik altında olmayanlar, ayırd edilemez. )
- BİRLİK ile/ve KAVRAMSALLIK
- BİRLİK ve/||/<> NOKTA ve/||/<> AN ve/||/<> AŞK
( Varlığın ilkesi/zirvesi. VE/||/<> Mekânın ilkesi/zirvesi. VE/||/<> Zamanın ilkesi/zirvesi. VE/||/<> Göreliliğin ilkesi/zirvesi. )
- BİRLİK ile ÖZDEŞLİK
( UNITY vs. IDENTITY )
- BİRLİK ile/ve/<> ÖZGÜRLÜK
( Birlik özgürleştirir, özgürlük birleştirir. )
( Unity liberates. Freedom unites. )
( UNITY vs./and/<> FREEDOM )
- BİRLİK ile/ve/<> SINIR/HADD/DEN
( UNITY vs./and/<> LIMIT )
- BİRLİK ile/ve SÜREKLİLİK
( UNITY vs./and CONTINUITY )
- BİRLİK ile/ve UYUM
( Uyum, her zaman güçlüdür ve arıdır. )
( Uyum, her yanı kaplar ve onun huzuru asla bozulmaz; bu sükûn ve sessizlik gövdendir. )
( Her şeyden çok iç huzuruna gereksiniminiz var - ki bu iç ve dış arasındaki uyumu gerektirir. )
( Sevgi ve bilgelikle yarattığınız ve yarattıklarınıza bağımlı olmadığınız zaman, sonuç, barış ve uyumdur. )
( UNITY vs./and HARMONY
The harmony(sattva) is pure and strong always.
Harmony pervades; its peace is rocklike; this peace and silence are my body.
Above all you need inner peace - which demands harmony between the inner and the outer.
When you create, vs. love and wisdom, and remain unattached to your creations, the result is harmony and peace. )
- BİRLİKTE:
GÜLMEK ile/ve/<> AĞLAMAK ile/ve/<> SUSMAK
( Mutluluktur. İLE/VE/<> Dostluktur. İLE/VE/<> Aşktır. )
- BİRLİKTE HAREKET ETMEK ile/ve BİRLİKTE OLMAK
( Trinidad Tobago'nun ambleminde, "Birlikte Hareket Edersek Başarırız!" yazmaktadır. )
( BEHAVE TOGETHER vs./and BEING TOGETHER )
- BİRLİKTE OLMA GEREKSİNİMİ ile/ve/||/<>/< BİREY OLMA GEREKSİNİMİ
- BİRLİKTE OLMAYALIM!:
SEVMEDİKLERİMİZLE ve/||/<> "UNUTAMADIKLARIMIZLA"
- BİRLİKTE ile/ve/değil KARŞILIKLI
- BİRLİKTELİK ile/ve/||/<> KARŞILIKLILIK
- BİRŞEYLERİ:
ERTELEMEK ile/değil/yerine/>< ÖNCELLEMEK
( TEHİR[< AHAR] ile/değil/yerine/>< TEVİL[< EVVEL] )
- BIRTH vs./and PROGRESS
- BÎŞ[Fars.]
( Bıldırcın otu dnilen zehirli bir ot. [Çin'de bulunur] )
- BİSE ile/>< NİME
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Kötüleme. İLE/>< Övme. )
- BİSİKLET:
KİTAPLARI ve/||/<> FİLMLERİ ve/||/<> ŞARKILARI
( Bisiklet Kitapları
Bisikletli Öyküler - Aydın İleri
Fransa Turu Tarihi - Jean François Mignot
Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’nun 50 Yıllık Tarihi - Feyzi Açıkalın
Bir Tur Versene - Aydan Çelik
Bisiklet-Zen: Kent Ulaşımında Bisiklet - Juan Carlos Kremer
VE/||/<>
Bisiklet Filmleri
Bisiklet Hırsızları - Vittorio de Sica
Acil Teslimat - David Koepp
Cehennemde Bir Pazar - Jorgen Leth
2 Saniye - Marion Briand
Bisikletli Çocuk - Dardenne Biraderler
Bisikletli Adam - Mohsen Makhmalbaf
Yolculuk - Fernando Solanas
Mavi Bisiklet - Ümit Köreken
Vecide - Haifaa Al Mansour
Belville Tripletleri - Sylvain Chomet
Pekin Bisikleti - Xiaoshoui Wang
Bisikletler Anlatıyor - Milan Lisica
VE/||/<>
Bisiklet Şarkıları
La Bicyclette - Yves Montand
Bicycle Race - Queen
Les Bicyclettes de Belsize - Mireille Mathieu ya da Engelbert Humperdinck
Bike - Pink Floyd
Nine Million Bicycles - Kate Melua
La Bicicleta - Shakira
Velo - Benabar
Le Velo - Bourvil
Tour de France - Kraftwerk
Louison Bobet Forever - Ludwig von 88
Velodrome - The Chemical Brothers
Bisiklet Türküsü - Fuat Saka
Bisiklet - Mor ve Ötesi
Son Feci Bisiklet’in bisikletsiz şarkıları!
B Bisiklet Sayfası )
- BİSİKLET KULLANIM KILAVUZU ile/ve/||/<> BİSİKLET BETİĞİ
- BİSİKLET ve/<> AKIL/ZEKÂ
- BİSİKLET >< ALZHEIMER
- BİSİKLET ve/<> ARKADAŞLIK
- BİSİKLET ve/<> BİLGİ/BİLİNÇ/BİLGELİK...
- BİSİKLET ve/<> BİLİNÇ
- BİSİKLET ve/<> BÜTÜNLÜK
- BİSİKLET ve/<> CAMBAZLIK/AKROBASİ[Fr. < ACROBATIE]
- BİSİKLET ve/<> ÇEVRE BİLİNCİ
- BİSİKLET ve/<> COŞKU
- BİSİKLET ve/<> (DAHA) AZ TRAFİK SORUNU
( TRAFİĞİ TIKAMIYORUZ! TRAFİK, BİZİZ! )
- BİSİKLET ve/<> (DAHA) UZUN YAŞAM
- BİSİKLET ve/<> DAYANIŞMA
- BİSİKLET ve/<> DİL/ABECE
- BİSİKLET ve/<> DOĞALLIK
- BİSİKLET ve/<>/= EGZERSİZ
- BİSİKLET ve/<> ENERJİ
- BİSİKLET ve/<> FARKINDALIK
- BİSİKLET ve/<> GELİŞİM
itibariyle 20.964 başlık/FaRk ile birlikte,
20.943 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(14/85)