Değil (... değil ...) bağlaçlı FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 19.497 başlık/FaRk ile birlikte,
19.497 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(19/79)
- DOGMA ve/değil/< DOLMA
- DOGMA[Yun.] değil/yerine/= İNAK
- DOĞMAMIŞ ÇOCUĞA DON BİÇMEK ile/değil DEREYİ GÖRMEDEN, PAÇALARI SIVAMAK
- DÖĞME ile/değil DÖVME
( Döğülüp kabuğu çıkartılmış buğday, yarma. | Kepeği alınan buğdaydan yapılan pilav. | Ahlat, armut gibi yemişlerin tokmakla ezilerek kurutulmuşu. | Ceviz, dut kurusu, fındık, pestil, şekeri birlikte döğerek yapılan yiyecek. | Kadınların yüzünün iki yanına takılan altın süs. | Buğdayın ıslatılarak taş altında kabuklarından ayırt edilen biçimi. | Dayanıklı odun, kaim odun. | Bakır ya da sarı levhaları çekiçle biçimlendirme işi. [Alm. getriebene Arbeit] İLE [ne yazık ki] Dövme durumu, vurma, "pataklama, sopalama". | Isıtılarak dövülerek biçim verilmiş metal nesne. | Dövülerek yapılan. | Yarma. )
- DOĞRU BİLDİĞİNİ YAPMAK ile/değil CANININ İSTEDİĞİNİ YAPMAK [değil/yerine/daha iyisi YAPMAMAK]
- DOĞRU-DÜRÜST[Fars.] ile/değil/yerine/||/<> DOĞRU-DÜZGÜN
- DOĞRU ORANTILI/LIK ile/ve/değil/||/<>/< PARALEL/LİK
- DOĞRU SÖYLEYEN ile/değil/yerine/ya da/>< "ÇOK İYİ YALAN SÖYLEYEBİLEN"
- DOĞRU/YANLIŞ! SÖYLÜYORSUN! değil DOĞRU!/YANLIŞ!
- DOĞRU-YANLIŞ YOK/TUR! ile/değil/ya da [BAĞLAMINDA ve GÖRELİ OLARAK] DOĞRU-YANLIŞ OLMAZ/OLMAYABİLİR
( Doğru-yanlış, bir şeyin ne olmadığı ve olmayacağı üzerine buluşmak olduğundan, olan/lar, olabilecek/ler üzerine kullanıl(a)maz/değildir! )
- DOĞRU/YANLIŞ ile/ve/değil/yerine EN AZ YANLIŞ
( Bazen/bazı durum/konu/olaylarda, doğru ya da yanlış üzerinden değil, en az yanlışı düşünerek[hesaplayarak, göze alarak] hareket etmek, karar almak durumunda/zorunda kalabilir/olabilirsiniz. )
- DOĞRU/YANLIŞ ile/ve/değil GEÇERLİ/GEÇERSİZ
( [not] TRUE/FALSE vs./and/but VALID/INVALID )
- DOĞRU/YANLIŞ ile/ve/değil İDEOLOJİK TUTUM
( [not] TRUE/FALSE vs./and/but IDEOLOGICAL ATTITUDE )
- DOĞRU ile/ve/yerine/değil GEREKTİĞİ GİBİ
( Eğer doğru ise başka türlü olamaz. )
( Doğru kendini öne sürmez, o sahtenin sahte olarak görülmesi ve reddedilmesinde yatar. Zihin sahte olan tarafından kör edilmişken doğruyu aramak yararsızdır. Doğru olanın sezilebilmesi için önce sahtenin tamamen temizlenip yok edilmesi gerekir. )
( RIGHT vs./and TO BE REQUIRED/NEEDED
It cannot be otherwise, if it is right.
Truth does not assert itself, it is in the seeing of the false as false and rejecting it. It is useless to search for truth, when the mind is blind to the false. It must be purged of the false completely before truth can dawn on it. )
- DOĞRU ile/ve/yerine/değil GEREKTİĞİ GİBİ
( Eğer doğru ise başka türlü olamaz. )
( Doğru kendini öne sürmez, o sahtenin sahte olarak görülmesi ve reddedilmesinde yatar. Zihin sahte olan tarafından kör edilmişken doğruyu aramak yararsızdır. Doğru olanın sezilebilmesi için önce sahtenin tamamen temizlenip yok edilmesi gerekir. )
( RIGHT vs./and TO BE REQUIRED/NEEDED )
- DOĞRU ile/ve/değil/yerine/||/<> KISMEN DOĞRU
- DOĞRU ile/değil SABİT(E)
( [not] RIGHT vs./but CONSTANT )
- DOĞRU ile/ve/değil YAYGIN
( [not] RIGHT vs./and/but COMMON )
- DOĞRUDAN YARDIM ile/değil/yerine DOLAYLI YARDIM
( Politikacıdan gelir. İLE/DEĞİL/YERİNE Bilgelerden gelir. )
- DOĞRUDUR YA DA YANLIŞTIR ile/değil/yerine ÖYLEDİR YA DA DEĞİLDİR
- DOĞRUDUR" ile/değil/yerine "ÖYLEDİR"
- DOĞRULAMAK ile/değil DESTEKLEMEK
( [not] TO VERIFY vs./but TO SUPPORT )
- DOĞRULAMAK ile/ve/değil KANITLAMAK
( [not] TO VERIFY vs./and/but TO PROVE )
- DOĞRULUK:
TUTARLILIK ile/ve/değil/||/<>/< UYGUNLUK
- DOĞRU/LUK ile/ve/değil GEÇERLİ/LİK
( [not] RIGHT/RIGHTEOUSNESS vs./and/but VALID/VALIDITY )
- DOĞRU/LUK ile/ve/değil/yerine OLANAKLI/LIK
- DOĞRU/LUK ile/ve/değil/yerine UYGUN/LUK
- DOĞRU/SÂDIK ile/ve/değil/yerine OLDUĞU GİBİ
( Doğru, gün gibi âşikârdır. )
( RIGHT vs./and AS WHAT IT IS )
- DOĞRUSUN!/YANLIŞSIN! değil DOĞRU!/YANLIŞ!
- DOĞRUYSA ile/ve/değil/yerine NE KADAR DOĞRUYSA
- DOĞRUYU SÖYLEME ZORUNLULUĞU ile/ve/değil/||/<> GÜVENİLİRLİK
( Hukukçular, güvenilir kişilerdir; ancak, doğruyu söylemek zorunda değillerdir. )
- DOĞRUYU SÖYLEMEK, HER ZAMAN DOĞRU DEĞİLDİR değil HER DOĞRUYU, HER ZAMAN VE HER YERDE SÖYLEMEMEK GEREK
( "Doğruyu söylemek, her zaman doğru değildir" diyenler, kendileri için "en yararlı olabilecek" yanlışı söylemek için en uygun zamanı bekleyenlerdir... )
- DOĞRUYU ÜRETMEK ile/ve/değil/||/<> DOĞRULANMIŞI ÜRETMEK
- DOĞRUYU/YANLIŞI KONUŞMUYORUZ ile/değil DOĞRU/YANLIŞ DİYE KONUŞMUYORUZ
- DOĞU FELSEFESİ ile/ve/değil DOĞU BİLGELİĞİ/İRFÂNI
- DOĞU TOPLUMU ile/değil/yerine DOĞULU TOPLUM
- DOĞU ile/ve/değil ASYA(YAKIN/UZAK DOĞU)
- DOĞUBEYAZIT değil DOĞUBAYAZIT
- DOĞUCU ile/ve/değil/yerine/||/>< DOĞULU
- DOĞUM/ÖLÜM TARİHİ ile/ve/değil KAYIT TARİHİ
- DOĞUM VE ÖLÜM:
1'ER KERE ile/ve/değil/<>/> 2'ŞER KERE
( [doğum] Anadan. İLE/VE/DEĞİL/<>/> Babadan. )
( [ölüm] Ölünce. İLE/VE/DEĞİL/<>/> Ölmeden önce. )
( Beşer. İLE/VE/DEĞİL/<>/> İnsan. )
- DOĞUM ile/ve/değil EŞİK
- DOĞURMAK ve/||/<>/> DOYURMAK | ile/ve/değil/||/<>/> YOĞURMAK
- DOĞUŞTAN/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KENDİLİĞİNDEN/LİK
- DOKANIR değil DOKUNUR
- DOKANMAK" değil DOKUNMAK
- DÖKMEK ile/değil AKITMAK
( Katılarda. İLE/DEĞİL Sıvılarda. )
( [not] TO POUR vs. TO FLOW
[not] Solids. WITH Liquids. )
- 99 ESMÂ ile/ve/değil SONSUZ ESMÂ
( GEL! EY SÛFÎ!
KO ESMÂ'YI
MÜSEMMA'YI BULA GÖR )
- DOKTOR değil/yerine/= ÖKE
- DOKTORA "VERMEK" ile/değil DOKTORA VERMEK/YAPMAK
- | DOKTOR ile HEKİM | ile/ve/değil/yerine TABİP
( | Fakültelerin bölümleri üzerine doktora yapmış kişi. Akademik bir derecenin adı. | Öğretme yeterliliği. İLE Hikmet sahibi. Doğruyu, yanlıştan ayırabilen kişi. | Tıp fakültesi öğrenimi/eğitimi almış pratisyen ya da eğitimini devam ettirmiş tüm hekimler. [Doğrudan doktora[Doktor] unvanı verildiğinden ve bu sıfatının öne geçirilmesinden dolayı doktor adı yerleş(tiril)miştir. | İLE/DEĞİL/YERİNE Tıp/tababet bilimiyle/ilmiyle uğraşan, insan gövdesiyle ilgili bilgiye sahip kişi. )
( | ... ile ... | ile/ve/değil/yerine BİCİŞK/BİZİŞK )
- DOKTRİN değil KADİM BİLGELİK
- DOKTRİN değil/yerine/= ÖĞRETİ
- DOKTRİN değil/yerine/= ÖĞRETİ
- DOKÜMAN[Fr., İng. < DOCUMENT]["DÖKÜMAN" da değil!] değil/yerine/= BELGE
- DOKUNARAK ile/ve/değil/yerine/||/<> YOKLAYARAK
- DOKUNMA COŞKUSU/TUTKUSU ile/ve/değil/yerine/<> GÖRME COŞKUSU/TUTKUSU
- DOKUNMAK ile/ve/değil DEĞİNMEK
( Fiziksel. İLE/VE/DEĞİL Zihinsel/kavramsal. | Bağlantı kurmak, ilişkiye geçmek. )
- DOKUNMUŞLUK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BİLMEK (VE UYGULAMAK)
- DOKUNULABİLİR/LER ile/ve/değil/yerine/||/<> GÖZLE(MLE)NEBİLİR/LER
( MELMÛS[< LEMS | çoğ. MELÂMÎS] ile/ve MERSÛD[< RASAD] )
- DOKUNULMAZ/LIK ile/değil/yerine AYRICALIK/LI
- DOKUNULMAZLIK ile/ve/değil/yerine KORUMA
- dol. urg.[Lat. < DOLORE URGENTE] değil/yerine/= AĞRI SIKIŞTIRINCA
- DOLANA KADAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/> OLANA KADAR
( Nicelik. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/> Nitelik. )
- DOLANAN ile/değil DOLAŞAN
- DOLANDIRICI ile/değil KALPAZAN
( ... İLE/DEĞİL Sahte para basan ya da piyasaya süren kişi. | Yalan ve hile ile iş gören kişi. )
- DOLAP[Ar. < DULÂB] ile/değil YÜKLÜK
( Evlerde, yatak, yorgan gibi şeyler koymaya yarayan, yerli, büyük dolap ya da yatak, yorgan konulan yer. )
- YATIRIM:
"DOLAR"A ile/değil/yerine DOĞAYA
- DOLAŞIM ile/değil DOLAYIM
- DOLAŞIYIM" değil DOLAŞAYIM
- DOLAŞMAK ile/ve/değil BAKINMAK
( CEVELÂN ile/ve/değil SEYR )
- DOLAYISIYLA ile/ve/değil/yerine ARACILIĞIYLA/VESİLESİYLE
- DOLAYISIYLA ile/ve/değil/||/<> SONUÇ İTİBARI İLE
- DÜŞÜNMEK:
DOLAYLI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DOĞRUDAN
- DOLAYLI ELERKİ(DEMOKRASİ) ile/değil/yerine DOLAYSIZ/TEMSİLSİZ ELERKİ(DEMOKRASİ)
- DÖLLENME:
NÂTIK'IN ALTI ile/ve/değil NÂTIK'IN ÜSTÜ
( Hücre ile. İLE/VE/DEĞİL Kelâm ile. )
( Boğazının altı. İLE/VE/DEĞİL Boğazının üstü. )
( Dudaklarından çıkan. İLE/VE/DEĞİL Kulağından giren. )
- DOLOR, PAIN[İng.] değil/yerine/= AĞRI
- DOLOR değil/yerine/= AĞRI
- DOM/DOCUMENT OBJECT MODEL[İng.] değil/yerine/= BELGE NESNESİ MODELİ
- DOM/DOME[İng.] değil/yerine/= KUBBE
- DOMESTİK[İng./Fr. < DOMESTIC/DOMESTIQUE] değil/yerine/= YEREL/İÇ, ÜLKE İÇİ
- DOMİNANS/DOMINANCE[İng.] değil/yerine/= BASKINLIK
- DOMİNE ETMEK değil/yerine/= YÖNLENDİRMEK
- DOMING[İng.] değil/yerine/= KUBBELEŞME
- DONAKALMAK değil/yerine/>< ODAKLANMAK
- DONANMAK ile/ve/değil/||/<> KUŞANMAK
- DONASYON/DONATION[İng.] değil/yerine/= BAĞIŞ | BAĞIŞLAMA
- DÖNDERMEK değil DÖNDÜRMEK
- DÖNDÜRMEK ile/değil DÖNÜŞTÜRMEK
- DONE[Fr.] değil/yerine/= VERİ
- DÖNEMEÇ NOKTASI değil DÖNÜM NOKTASI
- DÖNEN ile/ve/değil DAİRESEL
( ... İLE/VE/DEĞİL Konumsal/vaz'î. )
- DÖNGÜ ile/ve/değil EŞİK
- DÖNGÜ ile/ve/değil SÜREKLİLİK
( [not] CYCLE/CYCLONE vs./and/but CONTINUITY )
- DONMA NOKTASI ile/ve/değil EŞİK
- DONMA ile/değil/yerine KRİSTALİZE OLMA
- DÖNMEK ile/ve/değil SEMÂ ETMEK
- DONÖR/DONOR[İng.] değil/yerine/= VERICİ, BAĞIŞLAYICI, BAĞIŞLAYAN
- DONUK ile/ve/değil/||/<>/< DURGUN
- DONUKLUK ile/değil BULANIKLIK
- DONUK/LUK ile/değil ÇİĞ/LİK
- DÖNÜM NOKTASI ile/ve/değil EŞİK
- DÖNÜŞ ile/değil DÖNÜŞTÜRME
- DÖNÜŞTÜREREK ile/değil/<> DÖNÜŞEREK
- DÖNÜŞTÜRME ile/ve/değil/yerine/||/<> UYARLAMA
- DÖNÜŞTÜRÜCÜ ile/ve/değil/yerine UZLAŞTIRICI
- DÖNÜŞÜM ile/ve/değil/||/<>/< DÖNGÜ
( [not] TRANSFORMATION vs./and/||/<>/but/< CYCLE
CYCLE instead of TRANSFORMATION )
- DÖNÜŞÜM ile/ve/değil EŞİK
- DÖNÜŞÜM ile/ve/değil/yerine YERİNİ BULMA
- DOORU/DORU ile/değil DOĞRU
( Çeşitli tonları bulunan kızıl kahve at rengi. YAĞIZ | Bu renkte olan at. | Bu renkte olan. İLE/DEĞİL Kavram ile nesnenin/durumun uyumluluğu. )
- DOPİNG TESTİ değil/yerine/= GÜÇKATIM YOKLAMASI
- DOPİNG değil/yerine/= GÜÇKATIM
- DÖPİYES[Fr. DEUX-PIÈCES] ile/değil TAYYÖR[Fr. TAILLEUR]
( Yalnızca ceket ve etekten oluşan iki parçalı kadın giysisi. İLE/DEĞİL Ceket, etek ve bluzdan oluşan üç parçalı kadın giysisi. )
- DORSAL[İng.] değil/yerine/= SIRT/ARKA (İLİŞKİLİ)
- DORSO-LOMBER değil/yerine/= SIRT-BEL
- DORSUM[İng.] değil/yerine/= SIRT
- DÖRT ETRAFI değil/yerine DÖRT BİR YANI/TARAFI
- DÖRT LEVENT değil DÖRDÜNCÜ LEVENT
- DÖRT PARMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SERÇE PARMAK
( Bazı yiyecekleri tadarken ya da nesneyi temizlerken baş, işaret, orta ve yüzük parmağı yerine serçe parmağın kullanılması, daha az mikrop bulaştırma olanağı ve sağlık koşulları nedeniyle yeğlenebilir/yeğlenmeli. )
- DÖRT TARAFI "DENİZLERLE" değil DENİZLE KAPLI
- 4 UNSUR ile/ve/değil EŞİK
- DORUK ile/ve/değil EŞİK
- DORUK ile/ve/değil UC
( [not] SUMMIT vs./and TIP )
- DOS/DENIAL OF SERVICE[İng.] değil/yerine/= İŞGÖRÜ(HİZMET/SERVİS) REDDİ
- DOS/DISK OPERATING SYSTEM[İng.] değil/yerine/= DİSK İŞLETIM DÜZENİ
- DOSLUK" değil DOSTLUK
- DOST, ACI SÖYLER değil DOST, ACIYI DA SÖYLEYEBİLİR/SÖYLER
- DOST, ACI SÖYLER değil/yerine DOST, ACIYI, TATLI SÖYLEYEBİLİR/SÖYLEYEBİLENDİR
- DOST:
ACI SÖYLEYEN değil ACIYI, TATLI SÖYLEYEN
- DOST / KİŞİ/LERİ KAZANMAK ile/ve/değil/yerine DOSTU/DOSTLARI/KİŞİ/LERİ KAYBETMEMEK
( Dost kazanmak yerine varolan dostları [tanıyarak/anlayarak] kaybetmemeye çalışmalı! )
- DOST OL(A)MAYAN/A ile/değil/yerine DOST (OLAN/A, OLABİLEN/E)
( Yol ver. İLE/DEĞİL/YERİNE "Yaşamını ver." )
( KIYIM-KIYIM, KIYIL Kİ, DOST ÖNÜNE ÇIK(ABİL) )
- DOST:
YANLIŞINI DUYURAN/YAYAN değil YANLIŞINDA UYARAN ve/sonra KORUYAN/KOLLAYAN
- DOSTLUK:
"KUSURSUZ/LUK" değil/yerine SAMİMİYET
- DOSTLUK/TA:
ÜST/AŞAĞI değil/yok DENKLİK
- DOSYA değil/yerine/= KOVLUK
- DOUBLE-BLIND[İng.] değil/yerine/= ÇİFT-KÖR
- DOUBLE CORTEX[İng.] değil/yerine/= ÇİFT BEYİN KABUĞU
- DÖVİZİN "YÜKSELMESİ" ile/değil/yerine/||/<>/< ÜLKENİN PARA DEĞERİNİN KAYBETMESİ
- DÖVÜNMEK ile/değil/yerine/>< ÖVÜNMEK
- DÖVÜŞ ile/değil GÜÇLÜ GENİN AKTARILMASI
- DOWN-REGULATION değil/yerine/= AZALTARAK DÜZENLEME
- DOWNREGULATION[İng.] değil/yerine/= AZALARAK DÜZENLENİM
- DOWNSTREAM[İng.] değil/yerine/= AŞAĞI AKIŞ
- DOYGUNLUK ile/ve/değil/yerine TADINA VARMAK
- DOYGU/RIZK:
BOL ile/ve/<>/değil/yerine BEREKETLİ
- DOYMAK ile/ve/değil ŞİŞMEK
( Beyin, doyma bilgisini, 20 dak. sonra oluşturur. )
- DOYUM:
"İNANARAK" ile/değil ANLAYARAK
- DOYURMAK ÜZERE ile/ve/değil/yerine HAREKETE GEÇİRMEK
- DOYURUCU ile/ve/değil/||/<> TOK TUTUCU
- DOZAJ/DOSAGE[İng.] değil/yerine DOZLAMA/DÜZEM
( Bir bileşiğe ya da bir karışıma girecek madde miktarlarının belirtilmesi. )
- DOZİMETRE/DOSİMETER[İng.] değil/yerine/= IŞINÖLÇER, IŞINÖLÇÜMÜ
- DRAM ile/değil/yerine/||/<>/> SDRAM
- DRAYVIR [İng. < DRİVER] değil/yerine/= SÜRÜCÜ
- DREN/DRAIN[İng.] değil/yerine/= AKITAÇ
- DRG/DIAGNOSTIC-RELATED GROUPS[İng.] değil/yerine/= TANI İLİŞKİLİ ÖBEKLER
- DRUG ELUTİNG STENT değil/yerine/= İLAÇSALAR KAFES
- DRUGLAMAK" ile/değil/yerine DURAKLAMAK
- DS-DA/DOCUMENT LEVEL SENTIMENT ANALYSIS[İng.] değil/yerine/= BELGE DÜZEYİ DUYGU ÇÖZÜMLEMESİ
- DSA/DİJİTAL SUBTRAKSİYON ANJİYOGRAFİ/DONOR SPECIFIC ANTIGEN | DIGITAL SUBTRACTION ANGIOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= VERİCİ ÖZGÜL ANTİJEN | SAYISAL ÇIKARIMLI DAMAR GÖRÜNTÜLEMESİ
- DSP/DATA SCIENCE PYRAMİD[İng.] değil/yerine/= VERİ BİLİMİ PIRAMİDİ
- DSS/DECİSION SUPPORT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= KARAR DESTEK DÜZENİ
- DUA (İLE) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DOĞA (İLE)
- DUA TEPE değil/< KEKİK TEPE
- DUA ile/ve/değil/<> SOHBET
- DUAL değil/yerine/= İKİL
- DUAL değil/yerine/= İKİL
- DUAL[İng.] değil/yerine/= İKİLİ
- DÜALİST değil/yerine/= İKİCİ
- DUALİTE değil/yerine/= EŞLEKLİK/İKİLİK/İKİLLİK/İKİLEM
- DÜALİZM değil/yerine/= İKİCİLİK
- DUALİZM değil/yerine/= İKİCİLİK
- DUBLÂJ/CI değil/yerine/= SESLENDİRME / SESLENDİRİCİ
- DUBLAJ/CI[Fr.] değil/yerine/= SESLENDİRME / SÖZLENDİRİCİ/SESLENDİRMECİ/SELENDİRMEN/SELENDİREN
- DUBLE/DOUBLE[İng.] değil/yerine/= ÇİFT
- DUBLEKS[İng.] değil/yerine/= İKİ KATLI
- DUBLÖR ile/değil DUBLÜR
( Çıkrık. İLE/DEĞİL Büyük perdelerin astarı. )
( Yanlışı. >< Doğrusu. )
( DOUBLEUR avec DOUBLURE )
- DUBLÖR değil/>< DUBLÜR
( Çıkrık. DEĞİL Büyük perdelerin astarı. )
( DOUBLEUR değil DOUBLURE )
- DUDAK ile/ve/değil EŞİK
- DUDAK/ERİN[dvnlgttrk] ile/ve/değil YANAK ile/ve/değil YAKA
( ŞEFE ile/ve/değil HADD, VECNE )
( LEB, LA'L ile/ve/değil BÎLE, KELE )
( [not] LIP vs./and/but CHEEK )
- DUDAK/MİDE ORUCU ile/ve/değil/||/< DİL ORUCU
- DÜDÜK ile/ve/değil DUDUK
( ... İLE/VE/DEĞİL Kayısı ağacından yapılır. )
- DÜDÜK ile/ve/değil KAVAL
( ... ile/ve/değil PİŞE )
- DÜET değil/yerine/= İKİLİ
- DÜĞÜM değil/yerine/>< ÇÖZÜM
- DÜĞÜM ile/değil/yerine DÜĞÜN
( Kişiye[zih(ni)ne], durumlara/koşullara göre değişir. )
- DÜĞÜM ile/ve/değil EŞİK
- DÜĞÜM ile/değil KÖRDÜĞÜM
( ... İLE/DEĞİL Çözülemeyen, ilmiksiz düğüm. | Çözülmesi hemen hemen olanaksız olan sorun. )
- DÜĞÜM/NOD değil/yerine/= DÜĞÜMCÜK/NODÜL
- DÜĞÜMÜ KESMEK ile/değil/yerine DÜĞÜMÜ ÇÖZMEK
- DÜKKAN değil/yerine/= KEPİT
- DUKTUS değil/yerine/= KANAL
- DUMAN ile/ve/değil GAZ
( Sigaranın zararı, görünen dumanından değil görünmeyen gazındandır! [dolayısıyla havalandırma[air-condition] neredeyse hiçbir etkisi yoktur!] )
( [not] SMOKE vs./and GAS )
- DÜMEN ile/değil/yerine/>< DÜZEN
- DÜMENCİ ile/değil/yerine/>< KÜREKÇİ
(
)
- DÜN ile YARIN ile/ve/değil/yerine/||/=/<>/< BUGÜN
( Gitti mi gelmez. İLE Gelir mi bilinmez. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/<>/< [ne yazık ki] Değeri bilinmez. )
( Yarın, bugünün öğrencisidir.
[Lat.] Discipulus est prioris posterior dies. )
( ... ile FERDA ile/ve/değil/yerine/||/=/<>/< ... )
- DÜN/LER ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< GÜN/LER
( Unutulabilirler. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Yaşanılması gerekenler, yaşanılacaklar. )
( Unutulabilecek ve bağlamında unutulabilmesi gereken. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Yaşanılabilecek ve yaşanılması gereken. )
- DÜNYA KADAR MAL ile/ve/değil/yerine/>< FINDIK KADAR .M
- DÜNYA KADINLAR GÜNÜ ve/değil DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ
( Kadının/kişinin "günü" olmaz. Her gün, kadının günüdür! )
- DÜNYA:
NESNELER değil OLGULAR
( Dünya, nesnelerin değil olguların toplamıdır. )
- DÜNYA:
ŞEYLERİN TOPLAMI ile/ve/değil/||/<>/>/< OLGULARIN TOPLAMI
- DÜNYA "TİYATROLAR" GÜNÜ değil
DÜNYA TİYATRO GÜNÜ
(
)
( Bu takvimleri, şu html kodlarını kopyalayıp yapıştırarak da istediğiniz yerde yayınlayabilir, kendi takviminizde yer almasını sağlayabilirsiniz...
< iframe src="https://www.google.com/calendar/embed?src=bnu9bqjgmq24m6ciq9cr2q5ne0%40group.calendar.google.com&ctz=Europe/Istanbul" style="border: 0" width="600" height="600" scrolling="no">
< iframe src="https://www.google.com/calendar/embed?src=1khlcjeeql7qblbama2s0h7sk4%40group.calendar.google.com&ctz=Europe/Istanbul" style="border: 0" width="600" height="600" scrolling="no"> )
- DÜNYA ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< AŞK/IM
( [Ne kadar büyük olsa da ...] (daha) Küçük. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< [Ne kadar küçük olsa da ...] (daha) Büyük. )
- DÜNYA ...:
"DÜZDÜR" değil DÜZ DUR
( Ya da değildir. DEĞİL Önce sen, düz dur! )
- DÜNYA ile/ve/değil/||/<>/< YAKIN DÜNYA
( Kişinin dışındaki her şey. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Kişinin anlığı[düşünce, duygu, davranış, değer, deneyim ve dili][6D] )
- DÜNYA[Ar.] ile/değil/yerine/||/<>/> YERYÜZÜ / ACUN / YERTİNÇ
- DÜNYADA, BİR KİŞİ/İNSAN OLMAK ile/ve/değil/||/<> BİR KİŞİ İÇİN DÜNYA OLMAK
- DÜN-YADA değil DÜNYADA
- DÜNYANIN ÇEVRESİNİ DOLAŞAN İLK KİŞİ:
MACELLAN değil HENRY
( Ferdinand Macellan, dünyanın etrafındaki turunu tamamlayamadı. 1521'de, Filipinler'de henüz turun yarısındayken öldürüldü. [Macellan, 1511'de, Portekiz'den çıkıp Hint Okyanusu'nu geçerek önce Uzakdoğu'yu ziyaret etti. Henry'i, 1511'de, Malezya'daki bir köle pazarında buldu ve onu geldiği yoldan Lizbon'a götürdü. 1519'da çıkılan dünya turu girişimi de dahil olmak üzere bundan sonraki tüm yolculuklarında Henry, Macellan'ın yanında gitti. Bu yolculuk, öteki yönden, yani Atlas Okyanusu'nu ve Büyük Okyanus'u geçerek gerçekleşti. Bu yüzden, 1521'de Uzakdoğu'ya vardıklarında, Henry dünyanın etrafını tam olarak dolaşmış olan ilk kişi oldu. )
- [ne yazık ki]
"DÜNYANIN DAR GELMESİ" ile/ve/değil/<> "KÖŞELERİN KAPILMASI/TUTULMASI OYUNU/ÇABASI/YANILSAMASI"
- DÜNYAYA GELMEK/GELDİK değil DÜNYADAN GELMEK/GELDİK
- DÜNYAYI "ALGILAMA/YORUMLAMADA":
"OLDUĞUMUZ GİBİ" ile/değil/yerine/>< OLDUĞU GİBİ
- DÜNYAYI DEĞİŞTİRMEK ile/değil/yerine DÜNYANI[İSTEKLERİNİ/ÇEVRENİ/KOŞULLARINI] DEĞİŞTİRMEK
- DÜNYAYI/ÜLKEYİ/KİŞİLERİ KURTARMAK/KORUMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KENDİNİ KURTARMAK VE KORUMAK
- DÜNYEVÎ ... ile/ve/değil/||/<> DÜNYADA KAZANILACAK OLAN ...
- DUPLİKASYON/DUPLICATION[İng.] değil/yerine/= İKİLEŞME
- dur. dolor.[Lat. < DURANTE DOLORE] değil/yerine/= AĞRI SIRASINDA, AĞRI VARKEN
- DURABILITY[İng.] değil/yerine/= DAYANIKLILIK, SAĞLAMLIK
- DURAĞAN SÜREÇ ile/ve/değil/yerine ETKİN SÜREÇ
( [not] STATIC PROCESS vs./and/but ACTIVE PROCESS
ACTIVE PROCESS instead of STATIC PROCESS )
- DURAĞAN TOPLUM ile/değil/yerine/>< DEVİNGEN TOPLUM
- DURAĞAN ile/ve/değil/yerine/||/>< DEVİNGEN
- DURAĞANLIK/ATÂLET(OTURMA/YATMA) ile/değil/yerine/>< HAREKET
( Üşütür ve giydirir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Isıtır ve soyundurur. )
- DURAĞANLIK ile/ve/değil/yerine/||/>< DEVİNİMSEL/LİK
- DURAĞANLIK/ATÂLET ile/değil/yerine/||/<> DURUŞ
- DURAK ile/ve/değil EŞİK
- DURAK ile/değil İSKELE
- DURAKLAMAK ile/ve/değil DURAKSAMAK
- DURAN ile/ve/>/değil/yerine DÖNENDE, DURAN
- DURAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/></>/< DÜŞÜNEN
( Susmak bilmez. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>> Hemen susar.
bkz. www.FaRkLaR.net/SUS )
- DÜRBÜN[Fars. < DÜR:Uzak. + BÎN: Gören(/gösteren).] değil/yerine/= BAKAÇ
( Uzaktaki nesnelerin görüntülerini büyütmeye ya da yaklaştırmaya yarayan, objektif ve oküler adlı iki mercekten oluşan optik araç. | Gözetleme deliği. )
- DÜRBÜN ile/değil BÜYÜTEÇ
( [not] BINOCULARS vs. MAGNIFYING GLASS )
- DÜRDÂNE değil/yerine/= İNCİ TANESİ
- DURDURMAK ile/ve/değil SABİTLEMEK
- DURGUN/LUK ile/ve/değil/yerine DİNGİN/LİK
- DURGUN/LUK ile/ve/değil/||/<> DURAĞAN/LIK
- DURGUN/LUK ile/ve/değil/||/<>/< YORGUN/LUK
- DÜRTME ile/ve/değil/||/<> SÜRTME
- DÜRTMEK ile/değil/yerine UYARMAK
- DÜRTÜ ile/ve/değil/||/<>/> UYARAN ile/ve/değil/||/<>/> UYARILMA
- DÜRTÜ ile/değil/ne yazık ki/||/<>/> ZORLAMA
( [not] DRIVE vs./||/<>/>/but ENFORCE )
- DURUK DİN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DEVİMSEL/DİRİMSEL DİN
- DÜRÜLÜ-BÜKÜLÜ -ile/ve/değil/yerine/<>
- DURUM ile/ve/değil GEREKSİNİM
( [not] STATE/SITUATION vs./and/but NEED )
- DURUM ile/ve/değil/<> ÖTESİ
- DÜRÜM ile/değil SIKMA
- DURUMU/OLAYI BÜYÜLTMEYE:
"YAKIN" ile/ve/değil/<> "AÇIK"
( Cahil ve/ya da ahmak kişiler[zihin(li)ler]dir. )
- DÜRÜST OLMAK/OLMAM "GEREKİRSE" değil DÜRÜST OLMAK/OLMAM GEREKİR Kİ
- DÜRÜST[Fars.] değil/yerine/= DOĞRU
- DÜRÜŞT[Fars.] ile/değil/yerine/>< DÜRÜST[Fars.]
( Sert; gücendirici, kırıcı. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sözünde ve davranışlarında, doğruluktan ayrılmayan, doğru, onurlu. | Doğru, yanlışsız. )
- DÜRÜSTLÜK:
"ÇOK ARKADAŞ" değil/yerine İYİ DOST (KAZANDIRIR)
- DURYAN MEYVESİ:
TATLI ile/değil KOKULU
( "Cennet" gibi. İLE/DEĞİL "Cehennem" gibi. )
(1996'dan beri)