
Osmanlı Türkçe'sindeki FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 4.925 başlık/FaRk ile birlikte,
4.923 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(8/21)
- HİSABÜL MALUM ile/ve/||/<> HİSABÜL MECHUL
- HISÂM[Ar. < HASM] ile HISÂM[Ar.]
( İki kişi, birbirine düşmanlık etme. | Muhâsama[: İki taraf arasındaki düşmanlık]. İLE Kavga, çekişme, mücâdele, münâkaşa, uğraşma, iddia. )
- HISÂN[Ar.] ile HISAN[Ar.]
( Mümtaz kişiler. İLE Aygır. )
- HİSÂR[Ar. < HASR] ile HİSÂR[Fars.]
( Kuşatma, etrafını alma. | Kale, etrafı güçlü korumalı[istihkâmlı] kale, bent. İLE Türk müziğinin en eski mürekkep makamlarındandır. )
- HİSAR[Ar.] ile HİSAR[Ar.]
( Bir kentin ya da önemli bir yerin korunması için taştan yapılmış, yüksek duvarlı ve kuleli, çevresinde hendekler bulunan küçük kale, kirman, germen. İLE Türk müziğinde bir bileşik makam. | Türk müziğinde, re diyez notası. )
- HISIM ile HIŞIM
( Evlilik yoluyla birbirine bağlı olan kişiler, yan soy. İLE Öfke. )
- HİSS[Ar.] ile 'ILM/İLM[Ar.]
- HISSA[Ar.] ile NASÎB[Ar.]
- HİSSE[Ar.] ile NASÎB[Ar.]
- HİTÂR[Ar.] ile HİTR[Ar.]
( Saçma söz, herze. İLE Anlamsız/yararsız söz, yalan, kıtır. )
- HIYÂT[Ar. < HÂİT] ile HIYÂT[Ar.]
( Perdeler, engeller/mâniler. İLE İbrişim, tire. | Dikiş iğnesi. )
- HIYÂZ[Ar. < HAYZ] ile HIYÂZ[Ar. < HAVZ]
( Aybaşları. İLE Havuzlar. )
- HİZÂB[Ar.] ile HÎZAB[Ar.]
( Boya. | Kına. İLE Dalga. )
- HIZÂNE[Ar.] ile HIZÂNET[Ar.]
( Medresede verilen sütanalık dersi. İLE Sütninelik, tayalık. )
- HİZMET:
REHBETEN[Ar.] ile/değil/yerine/>< RAĞBETEN[Ar.]
( Korkarak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< İsteyerek. )
- HOR[Fars.] ile HOR[Fars.] ile -HÔR[Fars.]
( Önemsiz, değersiz, bayağı, adi kişi. İLE Güneş. | Işık, aydınlık. İLE Yiyen, yiyici. )
- Horâsân[Fars.] ile HORÂSÂN[Fars.]
( İrân'ın doğusunda bulunan geniş arazi. İLE Türk müziğinin en az iki buçuk asırlık bir mürekkep makamı olup örneği kalmamıştır. )
- HÛB[Ar.] ile ZENB[Ar.]
- HUBB[Ar.] ile/değil/yerine/>< HUBB[Ar.]
( Aldatıcı, kurnaz, hilekâr. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sevgi. )
- HUBB[Ar.] ile VİDD[Ar.]
- HUBUB[Ar. < HUBÂB, HUBÂBE] ile HUBÛB[Ar. < HABB]
( Su üzerindeki kabarcıklar. İLE Taneler, tohumlar. )
- HUBÛR[Ar.] ile HUBÛR[Ar. < HABER]
( Sevinç, neşe/sürûr. | Bilginler, âlimler, fakihler, zekiler, anlayışlıklar.[< HİBR: Öğretmen. | Mürekkep. | Yahudi/İsrailoğulları bilgini.] İLE Haberler, havâdisler. )
- HUBÛR[Ar.] ile SÜRÛR[Ar.]
- HUBÛT[Ar.] ile NÜZÛL[Ar.]
- HÜCCET ile DELİL
- HÜCERÂT[Ar. < HÜCRE] ile HÜCEYRÂT[Ar. < HÜCEYRE]
( Gözler, odacıklar. Sürü konulan yerler. İLE Küçük delikler ve oyuklar. )
- HUD'A[Ar.] ile HUDÂ/HÜDÂ[Fars.]
( Aldatma, oyun, hile, dalavere, düzen, dek. İLE Tanrı/Allah. | Doğru yol gösterme. | Kur'ân-ı Kerîm [bkz. HİDÂYET] )
- HÜDAVENDİGÂR/İMPARATOR ile/||/<> İMPARATOR ile/||/<> HÜKÜMDAR ile/||/<> HAKAN/MELİK ile/||/<> HÜNKÂR/SULTAN ile/||/<> HULAGUHAN
( XIV. ve XV. yüzyılda Osmanlı sultanları tarafından imparator anlamında kullanılan san. İLE/||/<> Çok uluslu devleti yöneten hükümdar. İLE/||/<> En üst ve gücü elinde tutan yönetici. İLE/||/<> Hükümdarlar hükümdarı anlamında kullanılan san. İLE/||/<> Osmanlı'da devlet başkanına verilen san. İLE/||/<> İlhanlı Devleti'nin kurucusu olan ünlü Moğol hükümdarı. )
- HUDDÂM[Ar. < HÂDEM] ile HÜDÂM[Ar.]
( Hizmetçiler, hizmet edenler. İLE Deniz tutması. )
- HUDÛ'[Ar.] ile HUŞÛ'[Ar.]
- HUDÛ'[Ar.] ile İHBÂT[Ar.]
- HUDÛ'[Ar.] ile ZÜLL[Ar.]
- HUDÛD[Ar. < HADD] ile HUDÛD[Ar. < HADD]
( Sınırlar, uclar, bucaklar. İLE Yanaklar. | Yer kazmalar, yeri yarmalar. )
- HUDÜS[Ar.] ile İHDÂS[Ar.]
( Sonradan oluşma. İLE Yeni bir şeyin oluşması. )
- HÜKM[Ar.] ile KADÂ[Ar.]
- HULLE[Ar.] ile SADÂKAT[Ar.]
- HULÛL ile DUHÛL
- HULÛL[Ar.] ile HULÛL[Ar. < HALL]
( Gelip çatma. | Girme. | Yanaşma. | Geçme. İLE Sirkeler. | Sirkede bulunan kurtçuklar. )
- HULÛL ile/ve İTTİHÂD
- HULÛL ile/ve/||/<> SÜKÛN
- -HÜMÂ[Ar.] ile HÜMA/Y[Ar.]
( Arapça dilbilgisinde iki kişiyi gösterir. Sürü konulan yerler. İLE Devlet kuşu. | Saâdet, kutluluk. )
- HUMÂM[Ar.] ile KAMKÂM[Ar.]
- HUMÛD[Ar.] ile HÜMÛD[Ar.]
- HÜR ile HÛR/HURR[Ar./Fars.] ile HÛR[Fars.] ile HÛR[Ar. < AHVER, HAVRA][Fars.]
( Özgür. İLE Güneş. İLE Güneş. | Yiyecek. İLE Âhû gözlüler, gözlerinin akı karasından çok olanlar. | Cennetteki hûriler. )
- HURÇ ile HURUÇ[Ar.]
( Genellikle yelken bezinden yapılmış büyük heybe. İLE Çıkma, çıkış. | Göç. )
- HÛRDE[Fars.] ile HÛRDE[Fars.]
( Yemiş, yenilmiş. İLE Ufak, değersiz şey, kırıntı. | Nükte, dakika. | Yazıya ayrıntı/nüans veren bir tarz. )
- HURKAT[Ar.] ile HURKAT[Ar.]
( Yanma, yanıklık, çıban. İLE Akılsızlık, bilmezlik. )
- HÜRMETTE KUSUR ETMEMEK[Ar.] değil/yerine/= SAYGIYI EKSİK ETMEMEK
- HURÛŞ[Ar.] değil/yerine/= COŞMA, TAŞMA, ŞAMATA, TELÂŞ, GÜRÜLTÜ
- HÛŞENK[Fars.] ile Hûşenk[Fars.]
( Akıl, idrak, iz'an. İLE Siyam bin Kiyumerz'in oğlu ve Câvidân Hurd'un yazarı/müellifi. )
- HÜSÜN[Ar. < HÜSN] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< CEMÂL[Ar.]
( Görünüşün/sıfatın güzelliği. | Bezenerek, bir etkiyle oluşturulan güzellik. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Var olanın/oluşun, özün[zât] "güzelliği". )
- HÜSN[Ar.] ile KASÂMET[Ar.]
- HÜSN[Ar.] ile SABÂHAT[Ar.]
- HÜSN[Ar.] ile VEDÂET[Ar.]
- HÜSN[Ar.] ile VESÂMET[Ar.]
- Hüsrev[Fars.] ile HÜSREV[Fars.]
( Yapıtlarını Farsça yazmış bir Türk şairi ve edîbi.[1253-1325, Hindistan] | Hüsrev ü Şîrîn masalının eril kahramanı. İLE Sultan, padişah, hükümdar. )
- HUŞÛ'[Ar.] ile HUŞÛNET[Ar.]
( Alçakgönüllülük/tevâzu. | Tanrı huzurunda boyun eğme, nefsini hor ve hakir görme. İLE Akılsızlık, bilmezlik. )
- HUSÛM[Ar.] ile HUSÛM[Ar. < HASM]
( Uğursuzluk. | Birbiri ardınca devam etmek üzere olma. | Sürekli esen rüzgâr, fırtına. İLE Düşmanlar. )
- HÜTÛL[Ar.] ve HÜTÛN[Ar.]
( Sürekli yağmur yağma. İLE Sürekli yağmur yağma. )
- HUVE KAMÎNUN BİHİ[Ar.] ile HUVE HARİYYUN BİHİ[Ar.] ile HALÎKUN BİHİ[Ar.] ile CEDÎRUN BİHİ[Ar.]
- HÜVEYZA[Ar.] ve HÜVEYDÂ[Ar.]
( İç sürgünü, ishal. Kolera ishali. İLE Açık, apaçık, belirli, âşikâr. )
- HÜYÂM[Ar.] ile HÜYYÂM[Ar. < HÂİM]
( Azgınlık. [HÜYÂM-İ RAHM/NEMFOMANİ: Hanımlarda.] İLE Sevgiden şaşırmış olanlar. )
- HÜZN[Ar.] ile KEÂBET[Ar.]
- HÜZN[Ar.] ile KERB[Ar.]
- HUZÛ'[Ar.] ile HUZÛR[Ar.]
( Alçakgönüllülük. İLE Hazır bulunma. | Rahat/lık. )
- HUZUVÂNE[Ar.] ile NAHVE[Ar.]
- î ile -î
- î ile -i
- İADE[Ar.] ETMEK değil/yerine/= GERİVERİ/GERİ VERMEK/ÇEVİRMEK
- İADE[Ar. < AVD] >< MÜSÂDERE[Ar. < SUDÛR | çoğ. MÜSÂDERÂT]
( Geri gönderme/çevirme. | Eski/önceki durumuna getirme. | Karşılık yapma. | Birinci dizenin son sözcüğünü, ikinci dizenin başında tekrarlayarak yazılan şiir. >< Tanzimat'tan önce, herhangi suçlu birinin malının, hükümetçe, sultan adına alıkonulması. | Yasak bir şeyin, yasaya uygun olarak alıkonulması/zabtı, zoralım. )
( CONVERSION/RETURN >< CONFISCATION )
- İ'ADE[Ar.] ile TEKRÂR[Ar.]
- İÂLE[Ar.] ile İÂNE[Ar.]
( Çocuğun nafakasını sağlama. İLE Yardım için toplanan para, yardım parası. )
- İ'ÂNE[Ar.] ile NUSRET[Ar.]
- İ'ÂNE[Ar.] ile TAKVİYE[Ar.]
- İBÂ'[Ar.] ile İBÂ[Ar.]
( Çekinme, razı olmama. | İğrenme, tiksinme. İLE Tiksinme, tiksindirilme. )
- İBÂ'[Ar.] ile KERÂHET[Ar.]
- İBÂ'[Ar.] ile MUZÂDDE[Ar.]
- İBÂD[Ar. < ABD] ile İBÂD[Ar.] ile İB'ÂD[Ar. < BU'D]
( Kullar, abidler. | İbâdet edenler. | Çok bol, bereketli. | Müslümanlığın başlangıcından önce Irak'ta Hira devletine oturmuş bulunan Hristiyanlar. İLE Bacaklarda, diz ekleminin iç tarafındaki büyük damar. İLE Uzaklaştırma, uzaklaştırılma. | Kovma, tard etme. )
- 'İBÂDET[Ar.] ile TÂ'AT[Ar.]
- İBÂHE[Ar.] ile İBÂHE/T[Ar.]
( Ateşi söndürme. İLE Mubah kılma, helâl kılma, bir işin yapılıp yapılmamasını serbest kılma. )
- İBÂR[Ar.] ile İBÂR/ET[Ar.]
( Yanmış, eritilmiş kurşun. | İbreler, iğneler. İLE Ağaçları ve ekinleri ıslah etme. )
- 'İBÂRE[Ar.] ile KELÎME[Ar.] ile KAVL[Ar.]
- İBÂRETU 'ANİ'Ş-ŞEY'İ[Ar.] ile İHBÂRU 'ANHU[Ar.]
( Bir sözü söylemek. İLE Ondan haber vermek. )
- İBDÂ[Ar.] ile İBDÂ[Ar.] ile İBDÂ[Ar.]
( Örneksiz olarak bir şey meydana getirme, yaratma. | [edebiyatta] Yeni ve güzel bir eser meydana getirme. İLE Yoktan ortaya koyma, icad. İLE Bir kimsenin, kârı tamamen kendine ait olmak üzere, bir başkasına sermaye vermesi. | Sorulan şeye iyi yanıt verme, güzel söz söyleme. | Kandırma. )
- İBDÂ[Ar.] ile/ve/||/<>/> İBKA'[Ar.]
- İBDÂ[Ar.] ile İCÂD/İCÂT[Ar.]
( Yoktan, ortaya koyma. İLE Var etme. | Yeniden bir şey çıkarma. | Yeni bir düşünceyi, yeni bir konuyu, zihinde bulma. )
- İBER[Ar. < İBRET] ile İBER[Ar. < İBRE]
( İbretler, alınan kötü dersler. İLE İğneler, mıknatıslı iğneler. )
- İBKA'["ka" uzun okunur] ile İBKÂ[Ar.]
( Sürekli kılma, devamlı, daim, bâki. | Yerinde, önceki durumunda bırakma. | Sınıf geçememe. İLE Ağlatma. )
- İBKA'[Ar.] ile/ve/||/<>/> LAĞV[Ar.]
- İBLÂ'[Ar.] ile İBLÂĞ[Ar.] ile İBRÂ[Ar.]
( Bellettirme, yutturma. İLE Vardırma/vardırılma. | Eriştirme/eriştirilme. | Ulaştırma. | Gönderme. İLE Temize çıkarılma, aklanma, berî kılma, berâet etme. | Hastayı iyileştirme. )
- İBLÂĞ[Ar.] ile ÎSÂL[Ar.]
- İBRÂ[Ar.] ile İBRÂR[Ar.]
( Temize çıkarılma, aklanma, berî kılma, berâet etme. | Hastayı iyileştirme. İLE Yeminin doğruluğunun onaylanması. )
- İBRÂM[Ar.] ile TE'RÎB[Ar.]
- İBRET[Ar.] değil/yerine/= ÖĞÜTÖRNEK
- İBRÎ[Ar.] ile İBRÎ/İBRİYYE[Ar.]
( İbrânî, Yahudi. İLE İbresi, iğnesi olan. | [hayvanlarda] İğneliler.[İng. STYLOID | Fr. STYLOÏDE] | İğne yapan, satan. )
- İBTÂR[Ar.] ile İBTÂR[Ar.]
( Alabileceğinden fazla eşya yükletme. | Şaşma, şaşakalma. İLE Esirgeme, mahrûm etme. | Gündüzün başlangıcı, kuşluk namazı. | Parçalama. )
- İBTİHÂC[Ar.] ile İBTİHÂC[Ar.]
( Herşeyde bolluk. İLE Sevinç, sevinme, gönlü açılma. )
- İBTİKA'["ka" uzun okunur] ile İBTİKÂ'[Ar. < BÜKÂ] ile İBTİKÂR[Ar.]
( Rengin doğal olarak değişmesi. İLE Ağlama. İLE Sabah erken kalkma. )
- İBTİLÂ'[Ar.] ile İBTİLÂ'[Ar. < BEL]
( Bir şeye düşkün olma, düşkünlük, tiryakilik, mübtelâlık. İLE Zorlukla yutma. | Gelini gerdeğe sokma. )
- İBTİLÂ'[Ar.] ile İHTİBÂR[Ar.]
- İBTİSÂR[Ar.] ile İBTİSÂR[Ar. < BASAR]
( Bir şeye başlama. İLE Can ve gönülden görme, görüp aslına/hakikatine varma. )
- İBTİTÂ'[Ar.] ile İBTİTÂR[Ar.]
( Kesilme. İLE Uyma, tâbi olma. )
- İBTİYÂ'[Ar.] ile İBTİYÂR[Ar.]
( Satın alma, mübâyaa etme. İLE Kavga etme. | Güçsüz, olma. | Seçip kabul etme. )
- İBTİZÂ'[Ar.] ile İBTİZÂL[Ar. < BEZL] ile İBTİZÂR[Ar.]
( Bir şeyin açık/meydanda olma. İLE Bir şeyin, hor kullanılması. | Bir şeyin, çokluğundan dolayı değerini kaybetmesi, bayağılaşması, ayağa düşmesi. | Bir şeyi sürekli olarak kullanma. | Genelleşmiş, ağızdan ağıza dolaştırılarak değersizleşmiş sözlerin gevelenmesi. İLE Zor ile alma, soyma. )
- İBTİZÂZ[Ar.] ile İBYİZÂZ[Ar.]
( Gereksinim dolayısıyla hakarete ve hor görmeye[zillete] katlanma. İLE Çok ağarma, beyazlaşma. )
- İBZÂ'[Ar.] ile İBZÂ'[Ar.] ile İBZÂ'[Ar.]
( Birini son derece keder ve sıkıntıya düşürme. İLE Kötü söz söyleme. İLE İBDÂ' )
- İBZÂL[Ar.] ile İBZÂR[Ar.]
( Esirgemeyip bol bol harcama ve kullanma. İLE İsraf. )
- İBZÂZ[Ar.] ile İBZÂZ[Ar.]
( Semirme, yağlanma. İLE Bir şeyi gereğinden ya da istenilen miktardan az verme. )
- İ'CÂB[Ar. < UCB] ile ÎCÂB[Ar. < VÜCÛB | çoğ. ÎCÂBÂT]
( Şaşırtma, taaccübe düşürme. | Kendini beğenmişlik.[Ar.: İyiliğe, güzelliğe hayran etme] İLE Gerek/lilik. | Bir sözleşme için ilk söylenilen söz. | Olumlama.[İng., Fr. AFFIRMATION] )
- ÎCÂB[Ar.] ile İLZÂM[Ar.]
- İCÂBET[Ar.] ile KABÛL[Ar.] ile ECÂBE[Ar.] ile İSTECÂBE[Ar.]
- İCÂBET[Ar.] ile TÂ'AT[Ar.]
- İCÂB-I HÂL[Ar.] değil/yerine/= DURUM GEREĞİ/İSTERİ
- İCÂD[Ar.] ile ÎCÂD[Ar.]
( Pencere ve kapı üstlerinde bulunan kemer. İLE Meydana getirme/getirilme. | Yeniden bir şey çıkarma. | Yeni bir fikri, yeni bir konuyu zihinde bulma. )
- İCÂD ile İMÂL
- İ'CÂF[Ar.] ile İC'ÂF[Ar.]
( Durmaksızın hastaya bakma. İLE Yıkma, yere düşürme. )
- İCÂM[Ar. < ECEME] ile İ'CÂM[Ar.]
( Ağaçlıklar, çalılıklar, kamışlıklar. | Aslan yatakları. İLE Yazıyı, harfleri noktalama, yazıya nokta koyma. )
- ÎCÂZ[Ar.] ile İCÂZ[Ar.] ile İ'CÂZ[Ar. çoğ. İ'CÂZÂT]
( Sözü kısa söyleme. | Az sözle çok anlam anlatma. İLE Bayan başörtüsü. İLE Âciz bırakma, acze düşürme. | Şaşırtma. | Mucize sayılacak kadar düzgün söyleme. | Bir benzerini yapmada herkesi acze düşürme. )
- İCÂZET ile/değil İZAHAT
( Olurlama, yetki. İLE/DEĞİL Açıklama. )
- İCBÂR[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İCRÂ[Ar.]
- İCL[Ar.] ile İCL[Ar.]
( Boyun tutukluğu, ağrısı. İLE Eril buzağı, dana. )
- İCMÂ[Ar.] ile/ve/||/<> İTTİFAK[Ar.]
- İCTEZE'E[Ar.] ile BİH[Ar.] ile İKTEFÂ BİH[Ar.]
- İCTİBÂ ile/ve/||/<>/> İSTİFÂ ile/ve/||/<>/> İHTAR ile/ve/||/<>/> İSTİNÂD
( Seçme. | Toplama. İLE/VE/||/<>/> Affını isteme. | Bir işten kendi isteğiyle çekilme. İLE/VE/||/<>/> Anımsatma. | Dikkatini çekme, tenbih. İLE/VE/||/<>/> Dayanma. | Güvenme. | Senet, delil, hüccet sayma. )
- İCTİHÂD[Ar.] ile KIYAS[Ar.]
- İCTİNÂB[Ar.] ile İMTİNÂ[Ar. < MEN]
( Sakınma, çekinme, uzaklaşma. İLE Çekinme, geri durma. | Olanaksızlık, olamayış. )
- İCTİRÂ'[Ar. < CÜR'ET] ile İCTİRÂ'[Ar. < CÜR'A] ile İCTİRÂH[Ar.]
( Yeltenme, cesâret etme, cür'et etme. İLE Suyu birden içme.[soluk almadan] İLE El emeği karşılığından kazanılan para ile geçinme. )
- İCTİVÂ'[Ar.] ile İCTİVÂR[Ar.]
( İğrenme, tiksinme. İLE Civar, komşu olma, muhit yapma. )
- İDÂD[Ar.] ile İDÂD/İDED[Ar.] ile İDÂD[Ar. < ADD]
( Sayı, hesap. İLE Zor, kuvvet; zafer, üstünlük. İLE Hazırlama/hazırlanılma, geliştirme/geliştirilme. )
- İDÂDE[Ar.] ile İDÂDE[Ar.]
( Usturlabın sırtı üzerine konulmuş, mihver ya da meyil etrafında dönen bir nişan cetveli olup, yıldızların yüksekliğini ölçmeye yarar. İLE Kol bağı. )
- İDÂM[Ar.] ile İ'DÂM[Ar. < ADEM]
( Katık, ekmeğe katık edilen şey. İLE Bir kimsenin yasa/yargı gereği ölümü. )
- İDRÂK[Ar.] ile İHSÂS[Ar.]
- İDRÂK[Ar.] ile VİCDÂN[Ar.]
- İFDÂL[Ar.] ile TEFADDUL[Ar.]
- İFHÂM[Ar. < FUHÛM] ile İFHÂM[Ar. < FEHM]
( Ağız açtırmama, susturma. İLE Anlatma/anlatılma, bildirme/bildirilme. )
- İFK[Ar.] ile KEZİB[Ar.]
- İFKÂR[Ar.] ile İHBÂL[Ar.]
- İFLÂ[Ar.] ile İFLÂH[Ar.]
( Memeden ayırma, sütten kesme. İLE Kutlu, başarılı olma. | Kötü bir durumdan kurtulup iyi bir duruma girme, felâh bulma, selâmete çıkma. )
- İFLÂS[Ar.] ile/değil/yerine/>< İFLÂH[Ar.]
( Borçlarını ödeyemediği mahkeme kararı ile tespit ve ilân olunan iş adamının durumu. | Yenilgiye uğrama, değerini yitirme. | İşlevini ya da görevini yapamama. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kutlu, başarılı olma. | Kötü bir durumdan kurtulup iyi bir duruma girme, felâh bulma, selâmete çıkma. )
- İFLÂS[Ar.] ile/değil/yerine/>< İHLÂS[Ar.]
- İFŞÂ ile İFTİRA
- İFSÂH[Ar. < FASÂHET] ile İFSÂH[Ar. < FÜSHAT] ile İFSÂH[Ar. < FESH]
( Açık ve düzgün söz söyleme. İLE Açma, genişletme. İLE Unutma, akıldan çıkarma, ihmal etme. )
- İFTÂ'[Ar. < FETVÂ] ile İFTÂH[Ar. < FETH]
( Fetvâ verme, bir işi fetvâ ile halletme. İLE Açma, fethetme. )
- İFTERÂ[Ar.] ile İHTELAKA[Ar.]
- İFTİÂL[Ar.] ile İFTİÂL[Ar.]
( İş edinme, iş yapma. | [Ar. dilbilgisinde] Beş harfli sözcüklerin birinci bâbı, iftiâl bâbı. İLE Fala bakma, fal tutma. )
- İFTİDA'[Ar. < FİDYE] ile İFTİDÂH/İFTİZÂH[Ar. < FADÂHAT/FAZÂHAT]
( Fidye vererek kölelikten kurtulma. İLE Kırma, kırıp ufalama. | Rezil/maskara olma. )
- İFTİDA'[Ar. < FİDYE] ile/ve/||/<> TALAK[Ar.]
( [evliliğin sona ermesi] Kadının, kocasını boşaması. İLE/VE/||/<> Evliliğin sona ermesi. Erkeğin, karısını boşaması. )
- İFTİKÂL[Ar.] ile İFTİKAR["ka" uzun okunur]
( Fazla çalışma, bir işte çok emek harcama. İLE Fakirlik gösterme. | Büyük/çok gereksinimi olma. | Alçakgönüllülük. )
- İFTİRÂS[Ar.] ile İFTİRÂZ[Ar. < FARZ]
( Yırtıp paralama, zorla yere yıkma. İLE Gerekli sayma, farz kılma. )
- İĞMÂZ[Ar.] ile İĞMÂZ[Ar.]
( Ayıplama. İLE Göz yumma, görmezlikten gelme. )
- İGSÂS[Ar.] ile İGSÂS[Ar.]
( Güzel yemek yedirme/yedirilme. İLE Sıkıştırma, tazyik etme; bir yer halkını sıkıntıya düşürme. )
- İĞTİLÂ[Ar.] ile İĞTİLÂL[Ar.] ile İHTİLÂL[Ar. < HALEL, çoğ. İHTİLÂLÂT]
( Hızlı, çabuk yürüme. İLE İçme. | Giysiyi, üst üste giyme. | Hayvanın, çok susaması. İLE Bozukluk, bozulma, karışıklık, düzensizlik. | Bir devletin siyasi, toplumsal ve iktisadi yapısını ya da yönetim düzenini değiştirmek amacıyla tüze kurallarına ve yasalara uymaksızın güç kullanarak yapılan geniş halk devimi. )
- İĞTİLÂF[Ar.] ile İHTİLÂF[Ar. < HİLÂFET, çoğ. İHTİLÂFÂT] ile İTİLÂF[Ar. < ÜLFET, çoğ. İTİLÂFÂT]
( Kılıf içine girme. İLE Ayrılık, uymayış/uymama, anlaşmazlık, aykırılık. İLE Alışma, ülfet etme. | Uyuşma, uygunluk. )
- İGTİMÂD/İGMÂD[Ar. < GIMÂ] | İĞTİLÂF/İGLÂF[Ar. < GILÂF] [Ar.] ile İTİMAD[Ar. < AMD]
( Kınına/kılıfına sokma. İLE Dayanma, güvenme. | Emniyet, güven. )
- İGTİMÂS[Ar.] ile İGTİMÂZ[Ar.]
( Suya dalma. İLE Gözünü yumma. )
- İGZÂ'[Ar.] ile İGZÂ'[Ar. < GAZÂ]
( Görmemezliğe gelme. İLE Gazâya, cenge/savaşa gönderme/gönderilme. )
- İHÂN[Ar. < VEHN] ile İHAN[Ar. < İHNET]
( Birini zayıf, güçsüz tutma, güçsüzleştirme. | Birini hor görme, tahkir etme. İLE Öfkeler, hiddetler, gazaplar. )
- İHBÂL[Ar.] ile İFKÂR[Ar.]
- İHBÂS[Ar.] ile İHBÂS[Ar.]
( Hayır ve iyilik için mal ve hayvan vakfetme. İLE Birinin hakkını yok etme. )
- İHBÂT[Ar.] ile TEKFÎR[Ar.]
- İHCÂM[Ar.] ile KEFF[Ar.]
- İHDÂ[müennesi[Ar.] ile AHAD] ile İHDÂ'[Ar. < HEDİYYE]
( Bir. İLE Armağan yollama, hediye verme/etme/gönderme. )
- İHDÂL[Ar.] ile İHDÂR[Ar.] ile İHDÂR[Ar. < HADR]
( Islatma, ıslatılma. İLE İptal etme, hükümsüz bırakma. İLE Bir örgenin/uzvun hissini iptal etme, uyuşturma. [İng. ANESTHESIA | Fr. ANESTHÉSIE] | Genç kızı yaşmaklandırma, ferâce giydirme. )
- İHKÂM[Ar.] ile İTKÂN[Ar.]
- İHKÂM[Ar.] ile RASF[Ar.]
- İHKÂMU'Ş-ŞEY'[Ar.] ile İBRÂMUHU[Ar.]
- İHKAR["ka" uzun okunur] ile İHKAR[Ar.]
( Tahkir etme, rezil etme. İLE Bir yere bina yapmak ya da ağaç dikmek için yıllık belirli bir para ile ve üzerinde kalması koşuluyla o yeri kiralama. )
- İHLÂ'[Ar.] ile İHLÂ'[Ar. < HULV]
( Boş bırakma, boşaltma. İLE Tatlılaştırma, tatlılandırma. )
- İHLÂK[Ar.] ile İ'DÂM[Ar.]
- İHLÂL[Ar. < HALEL] ile İHLÂL[Ar. < MAHALL]
( Bozma, sakatlama, halel getirme. İLE Yer gösterme, yerleştirme. )
- İHLÂS[Ar.] ile İHLÂS[Ar. < HULÛS | çoğ. İHLÂSÂT]
( Bozma, sakatlama, halel getirme. İLE Temiz/doğru/hâlis sevgi. | Gönülden gelen dostluk, samimiyet, doğruluk, bağlılık. | Yalandan uzaklaşma. )
( HULUS[Ar.]: Gönül temizliği. )
- İHMAL ETMEK ile/ve/değil/yerine İMAL ETMEK
- İHMÂL[Ar. < HAML] ile İHMÂL[Ar.]
( Yükletme, yükletilme. İLE Önem vermeme, önemsememe, boşlama, terk etme. Olduğu gibi bırakma, savsaklama. )
- İHMÂL ve/||/<>/> İHTİMÂL/OLASILIK (ARTIŞI)
- İHRÂB[Ar.] ile İHRÂB[Ar.] ile İHRÂB[Ar.]
( Harâb etme/edilme. İLE Azmetme. | Kaçmaya zorunlu kılma. İLE Kavgayı kızıştırma. )
- İHRÂK[Ar.] ile İHRÂK[Ar. < HARK]
( Dökme, akıtma. İLE Yakma, yakılma. )
- İHSÂ'[Ar.] ile İHSÂ'[Ar. < HASÂ | çoğ. İHSÂİYYÂT] ile İHSÂ'[Ar.]
( Hayvan tezeği yakma. İLE Sayma, sayılma. İLE Yalnız bir ilim ve sanat ile uğraşıp onda geniş bilgi elde etme. | Eneme, eusyelerini çıkarma, hadım/iğdiş etme. )
- İHSÂN[Ar.] ile İCMÂL[Ar.]
- İHSÂN[Ar.] ile İFDÂL[Ar.]
- İHSÂN[Ar. < HISN] ile İHSÂN[Ar. < HASEN | çoğ. İHSÂNAT]
( Bir yeri sağlamlaştırma. | İffetli ve namuslu olma. İLE İyilik etme. | Bağış, bağışlama. | Verilen, bağışlanan şey. | İyilik, lütûf. )
- İHSÂN[Ar.] ile NEF'[Ar.]
- İHSÂNEN[Ar.] ile İHSÂNÎ[Ar.]
( İyilik ederek, bağışlayarak, ihsan suretiyle. İLE İhsana ait, ihsan ile ilgili, ihsan yoluyla. )
- İHSAS[Ar.] değil/yerine/= DUYUM
- İHSÂS[Ar.] ile İHSÂS[Ar.] ile İHSÂS[Ar. < HİSS | çoğ. İHSÂSÂT]
( Hisse verme/verilme, pay etme. İLE Kandırma. İLE Üstü kapalı anlatma, duyurma, sezdirme. | Duyum. )
- İHTÂ'[Ar.] ile İHTÂR[Ar. < HUTÛR | çoğ. İHTÂRÂT]
( Hataya düşürme/düşürülme. | Yanılma/yanıltılma. İLE Anımsatma. | Dikkatini çekme, tenbih. )
- İHTAR[Ar.] ile/ve/||/<>/> İHBAR[Ar.]
( Uyarma, dikkat çekme, uyarı. | Bir şeyi, birine anımsatma. İLE/VE/||/<>/> Bildirme, bildirim, haber verme. | Suçlu saydığı birini ya da suç saydığı bir olayı yetkili kuruma gizlice bildirme, ele verme. )
- İHTÂR[Ar.] değil/yerine/= UYARI/UYARMA
- İHTELAKA[Ar.] ile İFTERÂ[Ar.]
- İHTİBÂR[Ar.] ile TECRÎB[Ar.]
- İHTİCÂC[Ar.] ile İSTİDLÂL[Ar.]
- İHTİDÂ'[Ar. < HADA] ile İHTİDÂ'[Ar. < HİDÂYET] ile İHTİDÂ'/İHTİZÂ'[Ar.]
( Hilekârlık, hilecilik. | Aldatma, oyun etme. İLE Doğru yola girme. İslâm dinini kabul etme, müslüman olma. İLE Alçakgönüllülük/tevâzu. )
- İHTİDÂ'[Ar. < HİDÂYET] ile İMTİDÂD[Ar. < MEDD]
( ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK, TEVAZÛ [bkz. İHTİZÂ] | HÎLEKÂRLIK | ALDATMA | DOĞRU YOLA GİRME, HİDAYETE ERME | İSLÂM DİNİNİ KABUL ETME, MÜSLÜMAN OLMA )
- İHTİFÂ'[Ar.] ile İHTİFÂ'[Ar. < HAFÎ]
( Çıplak ayakla yürüme. İLE Saklanma, gizlenme. )
- İHTİFÂL[Ar.] ile İNFİÂL[Ar. < Fİ'L | çoğ. İNFİÂLÂT]
( Büyük kalabalıkla yapılan anma töreni. İLE Gücenme, darılma. )
- İHTİKÂK[Ar. < HİKKE] ile İHTİKAK["ka" uzun okunur]
( Değme, birbirine sürünme. | Kaşınma. İLE İki taraftan her birinin "hak benimdir" diye ayak diremesi. )
- İHTİKAR[Ar. < HAKARET] ile İHTİKÂR[Ar.]
( Hor, hakir görme. | Hakarete katlanma. İLE Halkın, yiyecek ve içecek gibi zorunlu gereksinimlerini ucuz ucuz toplayıp, fırsat bulunca pahalı satma, vurgunculuk, boğuntu, madrabazlık. )
- İHTİLÂ'[Ar.] ile İHTİLÂ'[Ar.]
( Taze ot biçme. İLE Bayanın, mehrinden vazgeçip ya da çok para vererek kocasından boşanması, nikâhı bozdurma. )
- İHTİLÂB[Ar.] ile İHTİLÂB[Ar.]
( Aldatma, aldatılma. İLE Süt sağma. )
- İHTİLÂF[Ar.] ile TEFÂVÜT[Ar.]
- İHTİLÂK[Ar.] ile İHTİLÂK[Ar.]
( Traş etme/edilme. İLE Yalan uydurma. )
- İHTİLÂL[Ar.] değil/yerine/= DEVİRİ/DEVRİM
- İHTİMAL DAHİLİNDE[Ar.] değil/yerine/= OLASILIK İÇİNDE
- İHTİMAM[Ar. < HEMM] ile/ve/||/<>/>/< İTİBAR[Ar.]
- İHTİMÂM[Ar.] ile İHTİMÂM[Ar.] ile İHTİMÂM[Ar. < HEMM | çoğ. İHTİMÂMÂT]
( Süpürme. İLE Elemden/kederden dolayı uyuyamama. İLE Dikkatle, çabayla çalışma, özenle iş görme. )
- İHTİMÂM[Ar. < HEMM] (GÖSTERMEK) değil/yerine/= ÖZEN (GÖSTERMEK)
- İHTİRÂ'[Ar.] ile İBTİDÂ'[Ar.]
( Daha önce benzeri olmayan bir şey icat etme; türetme. | Uydurulan bir yalanı gerçek gibi gösterme. | Daha önce kimse tarafından söylenmemiş yeni şeyler söyleme. | Özgün söz, şiir vb. İLE Başlangıç. | Bir işe başlama. | Önceleri, en önce, ilk önce. )
- İHTİRÂS[Ar. < HİRÂSET] ile İHTİRÂS[Ar. < HIRS] ile İHTİRÂZ[Ar. < HIRZ]
( Çekinme, sakınma, korunma. İLE Şiddetli istek/arzu. İLE Sakınma, çekinme. | Korkma. )
- İHTİRAS ile İTİRAZ
- İHTİSÂR[Ar.] ile ÎCÂZ[Ar.]
- İHTİSÂR değil/yerine/= SADELEŞTİRME
- İHTİSÂS[Ar. < HİSS | çoğ. İHTİSÂSÂT] ile İHTİSÂS[Ar. < HUSÛS] ile İHTİZÂZ[Ar.] ile İ'TİSÂS[Ar.]
( Duyumsama/hissetme. | Duygulanma. İLE Bir ilim ya da sanat üzerinde fazla çalışarak onda derinleşmiş olma, uzmanlık. İLE Gece gezip dolaşma, bekçilik görevi görme. )
- İHTİTÂB[Ar. < HUTBE] ile İHTİTÂB[Ar. < HATAB]
( Nikâhla isteme. İLE Odun toplama, odun kesme. )
- İHTİYÂL[Ar.] ile İHTİYÂL[Ar. < HÎLE | çoğ. İHTİYÂLÂT] ile İHTİYÂL[Ar.]
( Kibirlenme, gururlanma, büyüklenme. İLE Hile yapma, düzen, oyun etme. İLE Korkma. )
- İHTİYÂR HEYETİ[AR.] ile/ve/=/||/<> YÖNETİM KURULU
- İHTİYAR ile/ve/< ISTIFÂ'[< SAFVET]
- İHTİYÂR[Ar.] ile/ve/||/<> İSTİMSÂK[Ar.]
( "Hayır!" deme bilgisi/becerisi, isteği. İLE/VE/||/<> Kendini/nefsini tutma. )
- İHTİYÂR ile/ve/||/<>/>/< TAKDİR
- İHTİYÂREN[Ar.] ile/ve/||/<> İHTİYÂRÎ[Ar.]
( Olumsuzdan, yanlıştan, zararlıddan, kötüden uzak durarak, zihnini/dilini/gözünü/elini/belini çekerek. İLE/VE/||/<> Reddetmeyi ve "Hayır!" demeyi yeğleyerek.["Evet!" demekten, istenç/irâdeden(yapma isteğinden/bilgisinden) önce olarak.] )
- İHTİYÂT[Ar.] ile İTİYAT[Ar.]
( İleriyi düşünürek/görerek davranma. | Sakınma. | Yedek. İLE Alışkanlık, huy. )
- İHTİYÂT ile TEMKİN
- İHTİZÂ'[Ar.] ile İHTİZÂ'[Ar.] ile İHTİZÂ'/İHTİDÂ'[Ar.]
( Ateş yakıp alevlendirme. İLE Örneğe/nümûneye göre iş yapma. İLE Alçakgönüllülük. )
- İHTİZÂR[Ar. < HUZÛR] ile İHTİZÂR[Ar.]
( Can çekişme. İLE Sakınma, çekinme, korunma. | Korkma. )
- İHTİZÂZ[Ar.] ile İHTİZÂZ[Ar.] ile İHTİZÂZ[Ar.]
( Hazzetme, gönlü ferahlama. İLE Kendini alçak tutma, alçalma. İLE Titreme. | Sıçrayıp oynama, sallanma. )
- İHTİZÂZ[Ar.] ile İHTİZÂZ[Ar.] ile İHTİZÂZ[Ar. çoğ. İHTİZÂZÂT] ile İHTİSÂS[Ar.]
( Hazzetme, gönül ferahlığı. İLE Kendini alçak tutma, alçalma. İLE Titreme, deprenme. | Sıçrayıp oynama, sallanma. İLE ... )
- İHZÂ'[Ar.] ile İHZÂ'[Ar.]
( Ayakkabı giydirme. | Ganimetten pay alma. İLE Semirme, semirtme/semirtilme. )
- İHZÂL[Ar.] ile İHZÂL[Ar.]
( Islatma, ıslatılma. İLE Alay ve şaka ile çok uğraşma. )
- İHZÂR[Ar. < HUZÛR] ile İHZÂR[Ar.]
( Hazırlama, hazır etme/edilme. | Huzura getirme. Birinin mahkemeye davet edilmesi. İLE Gevezelik etme, saçmalama. )
- ÎKA'["ka" uzun okunur][Ar. < VUKU] ile ÎKÂ'[Ar.]
( Yapma, yaptırma, oldurma; düşürme. | Türk müziğinde bir usul. İLE Dayanma, dayanılacak şey verme. )
- İKÂB[Ar.] ile 'AZÂB[Ar.]
- İKÂB[Ar.] ile İNTİKÂM[Ar.]
- ÎKAD["ka" uzun okunur] ile ÎKÂD[Ar.] ile İK'ÂD[Ar. < KUÛD]
( Yama, yakılma. İLE Sağlam kalma. İLE Oturtma. | Bir hükümdarı tahta çıkarma/oturtma. )
- ÎKAF["ka" uzun okunur][Ar. < VAKF] ile İKÂF[Ar.]
( Bir malı vakfetme. Mal. Vakfedilme. | Durdurma, durdurulma. İLE Palan. )
- IKÂL[Ar. < AKL/AKIL] ile/> IK'ÂR[Ar.]
( Deve ayağına bağlanan bağ, köstek. İLE Derinletmek/derinletilmek, derinleştirmek/derinleştirilmek. )
- İKÂME ile/ve/<> İDÂME
- İKÂME[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İKMAL[Ar.]
- İKÂMETGÂH İLMÜHABERİ[Ar.] değil/yerine/= KONUT/OTURUM/YERLEŞİM BELGESİ
- İKÂMETGÂH[Ar. + Fars.]/MESKEN[Ar.] değil/yerine/= KONUT
- ÎKÂR[Ar.] ile İK'ÂR[Ar.]
( Doldurma, doldurulma. İLE Derinletme/derinletilme, derinleştirme/derinleştirilme. )
- İKBÂL[Ar.] ile MUDİYY[Ar.] ile MECÎ'[Ar.]
- İKBÂR[Ar.] ile İKBÂR[Ar.]
( Büyük/ulu görme/görülme. İLE Mezara koyma/konulma. )
- İKDÂM[Ar.] ile TEKAHHUM[Ar.]
- İKFÂL[Ar.] ile İKFÂL[Ar.] ile İKFÂR[Ar. < KÜFR]
( Kilitleme/kilitlenme. İLE Kefil kılma, tekeffül ettirme. İLE Birine kâfir deme/denilme. )
- İKİRCİK/TEREDDÜT[Ar. < REDD] ile TEMKÎN[Ar. < MEKÂNET]
( Kararsızlık. İLE Yerleşme, yer tutma, mekânlanma.| Ağırbaşlılık. | İhtiyat, tedbir. | Televvünden kurtulup huzur ve sükûna mazhar olmuş kişi, kendini yalnızca Hakk yoluna adamış olan kişi. )
- IKMÂ'[Ar.] ile IKMÂH[Ar.]
( Birini aşağılama. | Gelen birini geriye döndürme. İLE Kibir ve azametle kafa tutma. )
- İKRÂ'[Ar.] ile İKRÂ'[Ar.] ile İKRÂH[Ar. < KERH]
( Kiraya verme/verilme. İLE Okutma. İLE Birine, zorla iş yaptırma. | İğrenme, tiksinme. )
- İKRÂR[Ar.] ile İ'TİRÂF[Ar.]
- İKSÂ'[Ar.] ile İKSÂ'[Ar.]
( Kasveti sıkıntı verme/verilme. İLE Giydirme/giydirilme. )
- İKSÂM[Ar.] ile İKSÂM[Ar.]
( Yemin etme, and içme, kasem. İLE Kökünü kırma, hepsinin silinip süpürülmesi. | Çok mal alma/biriktirme. )
- İKSÂR[Ar.] ile İKSÂR[Ar. < KESRET]
( Bir şeyi yapmak elinde iken, savsaklayıp yapmama. İLE Çoğaltma/çoğaltılma, artırma. )
- İKTİBÂS[Ar.] ile/ve/<> İKRAZ[Ar.]
( Ödünç alma. | Alıntı. İLE/VE/<> Borç ya da ödünç verme. )
itibariyle 4.925 başlık/FaRk ile birlikte,
4.923 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(8/21)