Bugün[09 Temmuz 2025]
itibariyle 4.925 başlık/FaRk ile birlikte,
4.923 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.

(3/21)


- ATİYYE[Ar.] ile NİHLE[Ar.]


- ATLAS[Yun.] ile ATLÂS[Ar. < TALAS]

( Düz, havsız, tüysüz. | Büyük harita. | Atlas Denizi. | Dünyanın, bir ülkenin/bölgenin, fiziksel ve siyasal coğrafyası ile ekonomi, tarih gibi konularda, toplu, tutarlı bilgi vermek için biraraya getirilmiş coğrafya haritaları derlemesi. | Bir kitabın sonuna eklenen ya da bir konuyu açıklamak için hazırlanmış resim ya da levhaların tümü. | Boyun omurlarının, üstten birincisi. İLE Eskitmeler. | Eski, aşındırılmış. )


- AVÂM[Ar. < ÂMM] ile A'VÂM[Ar. < ÂM]

( Herkes, kaba ve cahil halk, ayak takımı. İLE Yıllar, seneler. )


- AVÂZ ile ÂVÂZ[Fars.] ile A'VÂZ[Ar. < İVAZ]

( Nefret. İLE Ses, sedâ. İLE Bedeller, karşılıklar. )


- -ÂVER[Ar.] ile A'VER[Ar.]

( Getiren, taşıyan. [PEYÂM-ÂVER > PEYGAMBER] İLE Bir gözü kör, tek gözlü. | Körbağırsak. )


- AVEZ[Ar.] ile A'VEZ[Ar.]

( Fakirlik, sıkıntı. İLE Anlaşılması güç şiir. | Anlamı anlaşılmaz şey. )


- AVNÎ ile/ve/||/<> SELİMÎ ile/ve/||/<> MUHİBBÎ ile/ve/||/<> ADLÎ ile/ve/||/<> MURÂDÎ ile/ve/||/<> NECİB ile/ve/||/<> İLHÂMÎ

( [şiirlerinde kullandığı takma ad/mahlas]
Fatih Sultan Mehmet'in. İLE/VE/||/<> Yavuz Sultan Selim'in. İLE/VE/||/<> Kanunî Sultan Süleyman'ın. İLE/VE/||/<> II. Bayezit'in. İLE/VE/||/<> III. Murad'ın. İLE/VE/||/<> III. Ahmed'in. İLE/VE/||/<> III. Selim'in. )


- AYÂ[Ar.] ile ÂYÂ[Fars.], ACABA[Ar.] ile A'YÂ[Ar.] ile AYA[Ar.]

( Yeteneksiz/kabiliyetsiz, kudretsiz. | Tedavi edilemez, iyileştirilemez. İLE Şüphe ve tereddüt bildiren edat. İLE Daha ya da en kudretsiz, hiç iktidarı olmayan. İLE El/avuç içi, ayak tabanı. | Yaprakların düz ve parlak bölümü. )


- AYAN/AYÂN[Ar. < İYÂN] ile ÂYAN/Â'YÂN[Ar. < AYN]

( Belirli, açık. İLE Gözler. | İleri gelenler. | Meşrûtiyet dönemlerinde danışma meclisi niteliğindeki Âyan Meclisi üyeliği yapmış kişilerin her biri. )


- AYÂN ile/||/<>/> AYÂN-EŞRÂF

( Bir bölgenin ileri gelenlerine verilen ad. İLE/||/<>/> Derebeyi konumuna ulaşan taşra ileri gelenlerine verilen ad. )


- A'YEN[Ar.] ile ÂYEN, ÂHEN[Ar.]

( Büyük, iri gözlü. | Bakılan yer. | Çok açık, pek belirli. İLE Demir. )


- AYN[Ar.] ile BASAR[Ar.]


- AYNÂ[Ar. < ÎYN] ile AYNA[Fars.] ile AYNA[Ar.]

( İri ve güzel gözlü. İLE Işığı yansıtan, varolanların görüntüsünü veren, cilâlı ve sırlı cam. İLE Atların diz kapağı. )


- AYNİ[Ar.] ile AYNÎ[Ar.] ile AYNÎ[Ar.]

( Hep o, başkası değil. | Tıpkısı. İLE Gözle ilgili. İLE Para olarak değil, maddî/eşya olarak verilen. )


- AYRIŞIK/HETEROJEN[İng., Fr.] (KARIŞIMLAR) ile/ve/||/<>/>< BAĞDAŞIK/MÜTECÂNİS[Ar.]/HOMOJEN[İng., Fr.] (KARIŞIMLAR)

( Gözle ayırt edilebilen farklı fazlardan oluşur. İLE/VE/||/<>/>< Tek bir fazda homojen bir biçimde dağılmış nesnelerden oluşur. )


- A'ZÂ[Ar. < UZV] ile AZÂ'[Ar.]

( Örgenler/organlar, uzuvlar, üyeler. İLE Sabır. | Cenâze alayı. | Başsağlığı ziyareti. )


- AZÂB[Ar.] ile ELEM[Ar.]


- AZÂB[Ar.] ile İKÂB[Ar.]


- ÂZÂDE[Fars.] ve ÂMÂDE[Fars.]

( Başıboş, erkin, serbest olarak. İLE Hazır. )


- A'ZÂR[Ar. < ÖZR] ile ÂZÂR[Fars.] ile ÂZÂR[Fars.]

( Bahaneler, engeller, özürler. İLE Mart ayı. İLE İncitme, azarlama/tekdîr, kırılma. )


- AZÎM/E[Ar. < AZAMET] ile ÂZİM[Ar. < AZM]

( Büyük, ulu, iri. İLE Niyetli, kesin karar veren. )


- ÂZİME[Ar.] ile ÂZİME[Ar.]

( Kıtlık yılı. İLE Cuma günü. | Bayram günü. )


- AZÎMU'L-KAVM[Ar.] ile KEBÎRU'L-KAVM[Ar.]


- ÂZÎR[Ar.] ile ÂZÎR[Ar.] ile ÂZÎR[Ar.]

( Ağrı, sızı, akıntı, ıstırap. | Azar. İLE Özür, özür dileyen. İLE Biçilmiş ekinin tarlada satılması. )


- AZÎZ[Ar.] ile AZÎZÎ[Ar.]


- AZÎZ[Ar.] ile KÂHİR[Ar.]


- AZM[Ar.] ile MEŞÎET[Ar.]


- AZM[Ar.] ile NİYET[Ar.]


- AZM[Ar.] ile ZEMÂ'[Ar.]


- BÂ'[Ar.] ile BÂ'[Ar.]

( B harfinin Arapça okunuşu. [BÂ-İ MUVAHHİDE: Tek noktalı harf olmasından. | BÂ-İ TAHTÂNİYYE: Noktasının harfin altında olmasından.] İLE Kulaç. | Erişme, yetme. | Kuvvet, kudret, beceriklilik. | Şeref, kerem, vergili, verimli olma. )


- BÂB[Ar. çoğ. EBVÂB] ile BÂB[Ar.] ile BÂB[Ar.]

( Kapı. | Geçit, boğaz. | Bölüm. | İş, şekil, mesele, yol, konu/mevzû. | Tövbe.[tas.] | Kaş ve göz[B] ve burun[|] ve kaş ve göz[B].[tas.] İLE Uygun, lâyık. Elverişli. Hayır, uğur. İLE Baba, ata. | Mânevî önder, şeyh. )


- BÂBET[Ar.] ile BABET[Fr.]

( Dizinde "kezâlik". | Uygun bir şey. | Bent, fıkra. | Taallûk, münâsebet. | Elmas dal. [süs] İLE Bayan [bale] ayakkabısı. )


- BÂD[Fars.] ile BÂD[Fars.]

( Olsun, ola, olaydı. İLE Yel, rüzgâr. | Soluk, nefes. | Ah sesi, ah çekme. | [tas.] Allah'ın yardımı. | Övme, söz. | Büyüklük taslama, kibir. | Şarap. )


- BÂDÂM[Fars.] ile BÂDÂME[Fars.]

( Bâdem. | Sevgilinin güzel gözü. İLE İpek kurdu. | Nazarlık, nazar boncuğu. | Et beni. | Zincir halkası. | Eski püskü hırka. | Süslü nesne. )


- BÂDÂŞ[Ar.] ile BAĞDAŞ[Ar.]

( Mükâfât[< kifâyet], yeterlilik. İLE İki ayağın da öteki bacağın uyluğunun altına alınarak oturma biçimi. )


- BA'DE[Ar.] ile BÂDE[Ar.]

( Sonra. İLE Şarap, içki. | Aşk, Allah sevgisi. | Halk öykülerinde Hızır'ın kahramanlara ve bazı saz şairlerine rüyalarında sunduğu içki. )


- BÂDÎ[Ar. < BED] ile BÂDE[Fars.]

( Neden, mûcib. | Neden olan. | İlk, başlangıç. | [Fels.] Sonsal, aposteriori. İLE Rüzgâra ya a havaya özgü. | Geçici. )


- BÂDİNCÂN[Ar.] ile BÂDİNGÂN[Ar.]

( Patlıcan. )


- BÂDİR[Ar.] ile BÂDİRE[Ar. çoğ. BEVÂDİR]

( Hemen yapmak isteyen. | Birdenbire vukû bulan. | Dolunay. | Büyümüş çocuk. | Olgun meyve. İLE Musîbet, felâket. | Zor geçit. | Hiddetli iken yapılan bir yanlışlık. | Bazı nesnelerin ya da her türlü bitkinin ucu. | Külfetsiz, güçlük çekmeden söylenilen söz. )


- BÂFTE[Fars.] ile BÂFTE[Fars.]

( Sıfat. İLE Ad. )

( Dokunmuş. İLE Büyük renkli leke. | Oyma levha. | Parça. | Büyük bir haritayı oluşturan parçalardan her biri, pafta. )


- BAGİ[Ar.] ile BÂGÎ[Ar.] ile BÂGI[Ar. çoğ. BUGAT]

( Serkeşlik, azgınlık. İLE Aynı bahçede yetişen. İLE Haksızlık eden serkeş. )


- BAĞTAK ile/||/<> BARATA ile/||/<> KABALAK ile/||/<> FES ile/||/<> FERAHİ

( Sultan hareminde önemli kadınlar tarafından giyilen başlık. İLE/||/<> Bostancıların, baltacı ve kapıcıların giydiği, kırmızı çuhadan yapılmış, ucu kıvrık, uzunca başlık. İLE/||/<> Birinci Dünya Savaşında Osmanlı ordusunda kullanılan bir tür başlık. İLE/||/<> Kırmızı renkli yün çuha başlık. İLE/||/<> İkinci Mahmut devrinde feslerin tepesine püskülü tutturmak için takılan metal tepelik. )


- BÂH[Ar.] ile BÂH[Ar.]

( Şehvet. İLE Yol. )


- BAHÂ[Ar.] ile BAHÂ'[Ar.] ile BÂHÂ/BÂHA[Ar.]

( Güzellik, zariflik. | Parıltı. | Alışma, dadanma. İLE Değer, kıymet, bedel. İLE Bir evin etrafiındaki kapalı avlu ya da bahçe. | Açık meydan, alan. | Suyun derin yeri. )


- BAHÂ[Ar.] ile CEMÂL[Ar.]


- BAHÂ[Ar.] ile VÂHA[Ar.]

( ... İLE Çöl ortasında suyu ve yeşilliği olan yer. )


- BAHÂÎ[Ar.] ile BAHAÎ/LİK[Ar.]

( Alışkın. İLE Din. )


- BAHÂR[Fars. çoğ. BAHÂRÂN] ile BAHÂR ile BAHHÂR[Ar. < BAHR]

( Kışla yaz arasındaki mevsim. İlkyaz. [22 Mart - 21 Haziran arasıdır] İLE Güzellik. | Güzel. | Sığırgözü, papatya, sığır papatyası, sarı papatya. | Put, sanme, çelîpa. | Atılmış pamuk. | Ölçek. | Karanfil, tarçın, karabiber gibi kokulu şeyler. İLE Denizci, gemici. )


- BAHAR[Fars.] ile MÜNİB[Ar. < NEVB]

( ... İLE İnâbe eden, azgınlıktan sakınarak Allah'a yönelen. | Güçlü yağan, yararlı yağmur. | Taze ve verimli bahar. )


- BAHÂRÂT[Ar. < BAHÂR] ile BAHÂRET[Fars.]

( ... İLE Üstünlük, seçkinlik. )


- BAHARİYE ile/||/<> CERÂYE ile/||/<> ARPALIK ile/||/<> DİRLİK ile/||/<> HAS ile/||/<> İLTİZAM ile/||/<> LEZEZ ile/||/<> ULÛFE

( Sultanların, Yeniçeri ağası başta olmak üzere ocak ağalarına dağıtığı yazlık giysi ya da kumaş. İLE/||/<> Evkaf idaresi tarafından yoksullara dağıtılan yiyecek ve ödenek. İLE/||/<> Devlet görevlilerine maaşlarında ayrı olarak ya da emekliliklerinde verilen ek ödenek. İLE/||/<> Devlete ait bir hizmeti yapmakla görevlendirilen kişiye ücret anlamında ayrılan geçim kaynağına verilen ad. İLE/||/<> Osmanlı'da, toprak düzeninde geliri yüz bin akçaden fazla dirlik.[Sultana, hanedan üyelerine, vezir-i azama, beylerbeyine, sancak beyleri ve üst düzey devlet görevlilerine verilirdi.] İLE/||/<> Devlete ait gelir kaynaklarının peşinen, "mültezim" adı verilen kişilere belirli bir süre bırakılması. İLE/||/<> Askerlerin aldığı üç aylık maaşın Şevval, Zilkâde ve Zilhicce aylarına denk gelen dördüncü bölümü. İLE/||/<> Kapıkulu askerlerine, saray ve devlet kuruluşlarındaki bazı görevlilere üç ayda bir verilen ücret. | Yeniçerilere verilen üç aylık ücret. )


- BÂHİK[Ar.] ile BÂHİKA[Ar.]

( Bir gözü görmeyen. İLE Görmeyen, kör. )


- BAHÎL[Ar. < BUHL çoğ. BUHALÂ] ile BÂHİL[Ar.]

( Cimri, hasîs, tamahkâr. İLE Serseri, başıboş. | Eli değneksiz çoban. | Yularsız deve. )


- BAHİR[Ar.] ile BÂHİR[Ar.] ile BÂHİR[Ar.] ile BÂHİR[Ar.]

( Deniz. İLE Yalancı, ahmak, alık. İLE Ekin sulayıcı, sulayan. İLE Belirli, açık, apaçık. | Işıklı, parlak, güzel. )


- BÂHİRE[Ar.] ile BÂHİRE[Ar.] ile BAHÎRE[Ar.]

( Dikenli ağaç. | Çok koşan cins deve. İLE Vapur. İLE İslâm'dan önceki dönemde, Araplar'ın, kulağını keserek işaretleyip bıraktığı dişil deve ya da koyun. )


- BAHİS[Ar. < BAHS] ile BÂHİS[Ar.]

( Konuşulan şey, söz. | İddialaşma. İLE Bahseden, araştıran. )


- bahreyn[Ar.] ile Bahreyn[Ar.]

( İki deniz. [Basra Körfezi ile Hint Denizi. / Akdeniz ile Hint Denizi. / Karadeniz ile Hint Denizi.] | İki büyük esas, temel şey. İLE Basra Körfezi'nde yer alan bir ada ülkesi. )


- BAHS[Ar.] ile BAHS/BAHİS[Ar.]

( Kur'an tabirlerinden olup "nâkıs" anlamına gelir. | Yağmur suyu ile ekilmesi olanaklı tarla. | Zulüm, işkence. | Gümrük alma. İLE Konuşulan şey, söz. | İddialaşma. )


- BAHŞ[Fars.] ile BAHŞ(Â)[Fars.]

( Bağış, ihsan. İLE Bahşeden, bağışlayan, veren, affeden. | )


- BAHS[Ar.] ile/ve/||/<>/> HAFRİYAT[Ar.]

( Söz. | Üzerinde konuşulan şey, konu. | Görüşünde ya da iddiasında haklı çıkacak tarafa bir şey verilmesini kabul eden sözlü antlaşma. | Bir kitabın bölümlerinden her biri. | Araştırma. İLE/VE/||/<>/> Yeryüzünü kazmak, yarmak ve açığa çıkan fazlalıkları da atmak. )


- BAHS[Ar.] ile NUKSÂN[Ar.]


- BAHŞİŞ[Ar.] ile ARMAĞAN

( ATİYYE/RİFD[çoğ. ERFÂD/RUFÛD] ile HEDİYE )

( DÂD ile PÎŞ-KEŞ[Türkçe'de PEŞKEŞ şeklinde galat olarak kullanılmıştır.] )

( TIP vs. PRESENT )


- BAHŞİŞ[Fars. < BAHŞİ: Bağışlamak/affetmek.] değil/yerine/= İŞLİK


- BAHT[Ar.] ile BAHT[Ar.]

( Öz, hâlis, saf. İLE Tâlih, kader, kısmet. | Cet, büyük baba. | Kargı. )


- BÂHTE[Ar. < BÂHTEN][Fars.] ile BAHTE[Fars.]

( Oynamış, oyunda yutulmuş/ütülmüş kişi. İLE Besili, semiz koyun. | Burulmuş, üç yaşında koç. )


- BÂHÛR[Ar.] ile BAHÛR[Ar.]

( Çok sıcak/lık. İLE Ödağacı, misk, lâden gibi maddelerden meydana gelen ve yakılırsa güzel bir koku veren ot, tütsü, günlük. )


- BÂ-HUSÛS değil/yerine/= ÖZELLİKLE, EN ÇOK


- BAÎM[Ar.] ile BÂİN[Ar.]

( Put, heykel. İLE Dibi geniş kuyu, bostan kuyusu. )


- BAÎR[Ar.] ile BÂİR[Ar.]

( Eril deve. İLE Şaşkın, perişan durumda olan. )


- BÂ'İS[Ar.] ile FAKÎR[Ar.]


- BAKI KULU ile/||/<> BÖCEKBAŞI ile/||/<> DEFTERDAR ile/||/<> MÜLTEZİM

( Vergi denetimi ve tahsili ile maliyeye ilişkin soruşturmaları yapan memura verilen ad. İLE/||/<> Zabıta görevlisi. İLE/||/<> Osmanlı Divan Teşkilatı'nda mali işlerle görevli kişi. İLE/||/<> Bir bölgenin devletçe toplanacak gelirlerinin müteahhitliğini yükümlenen kişi. )


- bâkî[Ar. < BEKÂ çoğ. BEVÂKİ] ile bâkî[Ar. < BÜKÂ] ile BÂKÎ[Ar.]

( Tanrı. | Sürekli/daimi, kalıcı. | Alt taraf. | Artık, artan, fazla, geri kalan, bundan başka. İLE Ağlayan. [Fars. GİRYÂN] İLE Divan şairi ve uzun adıyla Abdülbâki Mahmut. Kanûnî Sultan Süleyman tarafından korunmuş ve Meliküşşuarâ, Sultânüşşuarâ gibi unvanlar kazanmıştır. [1527 - 1599] [Tüm Osmanlı tarihinde cenazesine en çok katılım olan kişidir.] )


- BÂKÎ[Ar.] ile KÂDÎM[Ar.] ile MÜTEKADDİM[Ar.]


- BÂKÎ[Ar.] değil/yerine/= KALICI/KALIMLI


- BÂKURE["ku" uzun okunur] ile BÂKÛRE[Ar.]

( Sığır sürüsü. | Yararı, zararı ayıramayan sersem, budala. İLE Önce yetişen, turfanda yemiş. )


- BA'L[Ar.] ile BÂL[Ar.] ile BÂL[Ar.] ile BAL[Ar.]

( Karı-koca'dan her biri. | Güneş tanrısı. [İslâm öncesi] İLE Kanat. | Kol. | Boypos. | Üst, yukarı. İLE Kalp, yürek, gönül, hatır. | Kızıldeniz'in Habeş sahillerinde bulunduğu söylencesiyle gayet büyük ve pullu bir balık. İLE Arıların, beslenmek için [insan için değildir!] çiçeklerden topladığı ve peteklere doldurdukları sıvı. )


- BÂL[Ar.] ile HÂL[Ar.]


- BÂL[Ar.] ile KALB[Ar.]


- BA'L[Ar.] ile/ve/||/<> ZEVC[Ar.]

( Koca. İLE/VE/||/<> Karı/kadın/eş. )


- MUVÂZENE[Ar.]/BALANS[Fr., İng. < BALANCE] değil/yerine/= DENGE


- BÂN[Ar.] ile BÂN[Ar.]

( Dam, yüzey. İLE Sorgun ağacı, bey söğüdü. | [mecaz] Sevgilinin boyu. )


- BÂR[Fars.] ile -BÂR[Fars.]

( Tanrı, Allah. | Yük. | Defa, kere. | Meyve, yemiş. | İzin, müsâade. İLE Yağdıran, serpen, saçan, döken. [ŞÛLE-BÂR: Işık saçan] )


- BÂRÎ ile BÂRÎ[Fars.] ile BÂRİ'/BÂRİA[Ar. < BERÂAT]

( Yaratan, yaratıcı. İLE Hiç olmazsa, bir kere, hâsılı. İLE Mükemmel, güzel, üstün. )


- BÂRİK[Ar.] ile BÂRÎK[Ar.]

( Parıldayan. İLE Nâzik, dakik, rakik/ince. )


- BÂRİKA-İ HAKİKAT[Ar.] ve/||/<>/< MÜSÂDEME-İ EFKÂR[Ar.]

( Gerçeğin kıvılcımı, düşüncelerin çatışmasından çıkar.
Bârika-i hakikat, müsâdeme-i efkârdan doğar. )

( Gerçeğin kıvılcımı. VE/||/<>/< Düşüncelerin çatışması. )


- BÂRRÎ[Ar.] ile BÂRİYY[Ar.]

( İnce kumaştan örülen hasır. İLE Hasır. )


- BA'S[Ar.] ile İNFÂZ[Ar.]


- BA'S[Ar.] ile İRSÂL[Ar.]


- BA'S[Ar.] ile NÜŞÛR[Ar.]


- BÂŞÂM[Fars.] ile BÂŞÂME/BÂŞÛME[Fars.]

( Perde, örtü. İLE Hanımların örtündükleri yaşmak, bürümcük, tülbent, başörtüsü, namaz bezi. )


- BASÎR[Ar.] ile MUSTEBSIR[Ar.]


- BASÎRET[Ar.] ile 'ILM/İLM[Ar.]


- BASÎRET[Ar.] değil/yerine/= SAĞLAM/SAĞ/DOĞRU GÖRÜ

( Doğru, akla uygun yargılar verme yeteneği. | Doğru ile yanlışı birbirinden ayırma ve doğru yargılama gücü. )


- BASÎT ile/||/<> MÜFRED ile/||/<> MÜREKKEB

( Yüzey. | Üç boyutluların, nesnelerin yüzeyi. İLE/||/<> Basit, mürekkeb/birleşik olmayan. | Rakam ya da en büyük basamağı dışındaki basamaklarının tamamı "sıfır" olan sayı. | Terim. | Birim. İLE/||/<> Birleşik. | Basamakları "sıfır"dan farklı olmak kaydıyla iki ve daha fazla basamaklı sayı. )


- BÂTIL[< BUTLÂN] değil/yerine/= BOŞ, BEYHÛDE | ÇÜRÜK | ZEMİNİ OLMAYAN

( BOŞ, BEYHÛDE | ÇÜRÜK | ZEMİNİ OLMAYAN )


- BATIN/BATN[Ar. çoğ. BUTÛN, EBTÂN] ile BÂTIN[Ar. çoğ. BEVÂTIN] ile BATÎN[Ar.]

( Karın. | Nesil, soy. İLE İç. | İç yüz. | Gizli, görünmeyen nesne. | Tanrı. | İçteki. | Çukur, kuytu yer. İLE Büyük karınlı. | Uzak yer. )


- BATÎR[Ar.] ile BÂTİR[Ar.] ile BÂTİR[Ar.]

( Nalbant. İLE Keskin kılıç. İLE Turna. )


- BÂZ[Ar.] ile BÂZ[Ar.] ile BA'Z[Ar.]

( Geri, gerisin geriye. | Tekrar, yeniden. İLE Doğan, şahin, şeh-bâz. | Açık. | Oynatıcı, oynayan. | Tekrar, geri, yine. | Bir kulaç boyu. | İniş. | Fark etme, ayırma. | Sel uğrağı. | Yan taraf. | Karış. | Dönük. | Şarap. | Haraç. İLE Bir şeyin küçük parçası. | Birkaç, bir miktar, bir kısım, bir takım. )


- BÂZ[Fars.] ile BÂZ[Fars.] ile -BÂZ[Fars.] ile BAZ[Fr./İng. < BASE]

( Bir kulaç boyu. | Karış. İLE Doğan. Yırtıcı kuş. | Açık. | Ayırma. Temyiz etme. | İniş. İLE Yeniden, tekrar oynatan, oynayan, geri ve arka tarafa doğru ... gibi anlamlara gelir. [Sözcüğün sonuna ya da baş tarafına getirilerek kullanılan bir "ek"tir.] İLE Temel. | Bir asitle birleştiğinde bir tuz oluşturan nesne. )


- BA'Z[Ar.] ile CÜZ'[Ar.]


- BÂZÎ[Ar.] ile BÂZÎ[Ar.]

( Beğenmeyen, istihfâf eden, ağzıbozuk, küfürbaz. İLE Oyun, eğlence. )


- BECÂ'[Ar.] ile BECÂ[Ar.]

( Geniş, bol. | Geyik, karaca. İLE Yerinde, uygun. )


- BECÂYİŞ[Ar.] ile TAKAS[Ar.]

( Karşılıklı yer değiştirme. İLE Değişim. | İki ülke arasında yapılan alışverişin, karşılıklı olarak malla ödenmesi. )


- BEDÂ'[Ar.] ile NESH[Ar.]


- BEDÂN[Ar.] ile BED'AN[Ar.]

( Fenâlar, yaramazlar, çirkinler. | Onunla. İLE Başlangıçta, ilk önce. )


- BEDEN[Ar.] ile BED'EN/BED'AN[Ar.]

( Gözde, nesne, ten. İLE Başlangıçta, ilk önce. )


- BEDEN[Ar.] ile CESED[Ar.]


- BEDEN[Ar.] değil/yerine/= GÖVDE


- BEDENE[Ar.] ile HEDY[Ar.]


- BEDEVÎ[Ar.] ile Bedevî[Ar.]

( Göçebe. | Çölde yaşayan. [BEDÂVET: Bedevîlik, göçebelik.] İLE Seyyit Ahmed-ül-Bedevî tarafından kurulan tarikat. )


- BEDÎHE[Ar.] ile NAZAR[Ar.]


- BEDÎHE[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/> REVİYYE[Ar.]

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Bir konuda uzun uzun düşünmek. )

( İlk aşama. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Son aşama. )


- BEDÎHİ/YAT[Ar.] ile/ve/||/<> BEDÎ'İ/YAT[Ar.]

( Apaçık olan. İLE/VE/||/<> Görkey/li. | Güzel, güzellik. Güzellik ölçülerine uyan, gözü gönlü okşayan, beğenilen. | Güzel sanatlar, sanat felsefesi. )


- BEDR[Ar.] ile Bedr[Ar.]

( Ayın ondördüncü gecesi, dolunay. İLE Hz. Muhammed'in dinsizlerle çarpıştığı Mekke ile Medîne arasında bir yer. Bedir Gazâsı. )


- BED-RÂM[Fars.] ile BED-RÂN[Fars.]

( Sert başlı at. | Sürekli/dâima. | Hoş, lâtif, yakışıklı, süslü. İLE İşleri kötü yöneten. | Çapkın. [kadın] | Orospu. )


- BEDRE[Ar.] ile BEDRİ[Ar.]

( Kuzu, oğlak derisi. | İçi altın dolu kese. İLE İçi altın dolu kese. )


- BEDR-İ KEMÂL[Ar.] ile BEDR-İ KÂMİL[Ar.]

( Bir yazı çeşidi/tarzı. İLE Ayın ondördüncü gecesi. )


- BEDV[Ar.] ile ZUHÛR[Ar.]


- BEGÂYET[Fars. BE + Ar. GÂYET] değil/yerine/= SON DERECE


- BEHCET[Ar.] ile HÜSN[Ar.]


- BEHİYE[< BEHÂ]:
GÜZEL


- BEHL[Ar.] ile LA'N[Ar.]


- BEHMEN[Fars.] ile Behmen[Fars.]

( Zekî, anlayışlı. | Tedbirli. | Turpa benzeyen ve "kavza kökü" denilen bir ot. İLE İran hükümdarlarından İsfendiyâr'ın oğlu Erdşîr'in lâkabı. )


- BEHREME[Ar.] ile BEHREME[Ar.]

( Çiçeğin göz alıcı güzelliği ve parlaklığı. | Hindlilerin ibâdeti. | Saç ve sakalı kına ile boyama. İLE Burgu. )


- BEHV/BEHVE[Ar.] ile BEHV[Ar.]

( Misafir odası. | Yer altında hayvan ağılı. | Geniş meydan, yer. | Göğsün içi, boğazdan mideye kadar olan aralık. | Rahim ile mahrecinin/çıkışının arası. İLE Köşk. | Sofa. | Salon. | Cumba. | Çardak. )


- BEKÂ[Ar.] ile HULÛD[Ar.]


- BEL[Ar.] ile BEL[Ar.]

( Belki. İLE Ökçe. )


- BELÂ[Ar.] ile BELÂ[Ar.]

( Evet, hayhay, peki. İLE Gam, keder, musîbet, âfet, cezâ, gayet zor iş, büyük uğraş. )


- BELÂ[Ar.] ile NE'AM[Ar.]


- BELÂ'[Ar.] ile NİKME[Ar.]


- BELÂBİL[Ar. < BELBÂL] ile BELÂBİL[Ar. < BÜLBÜL]

( Vesveseler, telâşlar, tasalar, kuruntular. İLE Bülbüller. )


- BELÂDE/BELÂD[Ar.] ile BELÂDET[Ar.]/ABRUTISSEMENT, APATHIE[Fr.]

( Kötü kişi, günahkâr, müzevir. | Fenâ şey. İLE İzansızlık, akılsızlık, sersemlik, budalalık. )


- BELÂGAT ile/ve/||/<> BEDÂHET

( İyi konuşma, sözle inandırma yeteneği. | Söz sanatlarını inceleyen bilgi dalı. Retorik. | Konuya tüm yönleriyle kavrayarak, hiçbir yanlış ve eksik anlamaya yer bırakmayan, yorum gerektirmeyen, yapmacıklıktan uzak, düzgün anlatma sanatı. | Bir şeyde, gizli olan derin anlam. İLE/VE/||/<> Apaçık olma durumu. | Bir konuda, hazırlıksız konuşabilme yeteneği. )


- BELDE[Ar. çoğ. BİLÂD, BÜLDÂN] ile BELED[Ar.]

( Şehir, kasaba, memleket. İLE Şehir, memleket. )


- BELKA'[Ar.] ile BELKA'[Ar.]

( Alaca, alaca bacaklı at. İLE Tenha [çöl], harap ve boş yer. )


- BELLEK = HÂFIZA = MEMORY[İng.] = MÉMOIRE[Fr.] = GEDÄCHTNIS[Alm.] = MEMORIA[dissil/f.]/RECUERDO[eril/m.][İsp.]


- BEN[Ar.] ile BEN[Ar.] ile BEN[Ar.] ile BEN[Ar.]

( Çoğu doğuştan, tende bulunan, ufak, koyu renkli leke ya da kabartı. | En çok üzümde, olgunlaşma belirtisi. | Saçta, sakalda beliren beyazlık. İLE Kuşun, yavrusuna taşıdığı yem. İLE Kişi. | Birinci tekil kişiyi gösteren adıl. | Bireyi, öteki varolanlardan ayıran bilinç. | Bir kişinin, kişiliğini oluşturan temel öğe. İLE Harman, ekin. | Bağ. | Çitlenbik. )


- BEN[Fars.] ile BENG[Fars.]

( Harman, ekin. | Bağ. | Çitlenbik. İLE Küçük çitlenbik. )


- BENEK[Ar.] ile BENEK[Tr.]

( Atlas zemin üzerine sırma işlemeli bir tür kumaş. İLE Herhangi bir şey üzerindeki ufak leke. )


- BENÛ/H[Fars.] ile BENÛ/N[Ar. < İBN]

( Yığın, küme. İLE Oğullar. )


- BER[Ar.] ile -BER[Ar.] ile BER[Ar.] ile BER'/BÜR/BÜRÛ'[Ar.]

( Üzere. İLE Alan, getiren, götüren. [DİL-BER: Gönül alan. | PEYÂM-BER: Haber getiren.] İLE Göğüs, sîne. | Meyva, yemiş. | Meme. | Kucak. | Yaprak. | Genç hanım. | Evin kapısı. | En, genişlik. İLE Hastanın iyileşmeye başlaması. )


- BER'[Ar.] ile HALK[Ar.]


- BERÂAT ile BERÂET[Ar.] değil
BERÂT[Ar. çoğ. BEREVÂT] (KANDİLİ/GECESİ)[Ar.]

( Olgunluk, iyilik, güzellik, meziyet, erdem/fazîlet. İLE Bir dâvâ sonucunda, temiz ve ilişkisiz çıkma, aklık, arılık, aklanma. DEĞİL [eskiden] Rütbe, nişan ve ayrıcalık/imtiyaz verildiğini bildiren ferman. | Bir buluştan, bir haktan yararlanmak için devletçe verilen belge. )

( BERÂT GECESİ: Hz. Muhammed'e, peygamberliğinin bildirildiği, Şaban ayının beşinci gecesi. )


- BERAT ile/||/<> BERAYA

( Rütbe, görev, nişan ya da imtiyaz verildiğini bildiren ferman. İLE/||/<> Vergi ve haraç vermeyen müslüman ahaliye verilen ad. )


- BERÂT-I CİBÂYET ile BERÂT GECESİ ile BERÂT-I HÜMÂYÛN ile BERÂT-I TERHÂNÎ

( Vergi, resim ve icâre gibi, hazineye ya da vakfa ait paraları toplama yetkisini veren belge/vesîka. İLE Hz. Muhammed'e, peygamberliğinin bildirildiği, Şaban ayının beşinci gecesi. İLE Sultanlara özel ferman. İLE Gördüğü büyük bir hizmet karşılğı olarak vergiden muaf tutulması hakkında sultan tarafından verilen ferman. )


- BER-BÂD[Ar.] ile BER-BATT[Ar., Fars. YELDE]

( Perîşan, harap, viran. | Pis, fenâ, kirli. İLE Kaz göğüslü. | Lavuta/lavta adlı bir çalgı.[LYRE(Fr.)] )


- BERBER[Fars.]/BARBER[İng.] ile BERBER[Fars.]

( Saç/sakal kesen usta/esnaf. İLE Afrika'nın kuzeyinde bulunan bir budun/kavim[Ar.]. )


- BERDE[Ar.] ile BERDE/BENDE[Ar.]

( Mide dolgunluğu. İLE Tutsak, esir, köle, karavaş. )


- BEREKET[Ar.] ile BEREKÂT[Ar.]

( Bolluk. | Meymenet, saâdet, mutluluk. | Tanrı vergisi. İLE Bolluklar, hayırlar. | Meymenetleri saâdetler, mutluluklar, hayırlar. )


- BERG[Fars.] ile BERG[Fars.]

( Bent, set. İLE Yaprak. )


- BERHANE[Ar.] ile/ve/||/<> METRUK[Ar.]


- BERHAVA[Fars. + Ar.] değil/yerine/= YARARSIZ, BOŞ

( Havaya atılmış, uçurulmuş. | Yararsız, boş. )


- BERÎK[Ar.] ile BERÎK/E, BÜRÛK[Ar.]

( Işık, parıltı. İLE Un helvası. )


- BERİYYE[Ar.] ile NÂS[Ar.]


- BERR[Ar.] ile BERR[Ar.]

( Kara toprak. İLE Doğru sözlü, hayır işleyen. )


- BERS[Ar.] ile BERŞ[Ar., Fars.]

( Çukur, yumuşak yer. İLE Afyon şurubu, keten yaprağı ile yapılan bir çeşit yatıştırıcı/müsekkin mâcun. | Arzu, gönül isteği. )


- BE'S/BEİS[Ar.] ile BES[Ar.]

( Zarar, ziyan. | Zahmet, zorluk. | Azap, şiddet, korku. | Fenâlık. İLE Yeter, yetişir, tamam, kâfi. | Çok. )


- BE'SÂ'[Ar.] ile DARRÂ'[Ar.]


- BEŞÂŞET[Ar.] ile BİŞR[Ar.]


- BEŞÂŞET[Ar.] ile TALÂKATU'L-VECH[Ar.]


- BE'S/BÜ'S[Ar.] ile HAVF[Ar.]


- BEŞER[Ar.] ile NÂS[Ar.]


- BEŞERİYYÂT[Ar.] ile BEŞERİYYET[Ar.]

( İnsan bilimi, antropoloji. İLE İnsanlık, beşerlik. )


- BEŞÎ'[Ar.] ile BEŞÎR[Ar.]

( Acı, ekşi, tadı kötü olan. İLE Müjde getiren, müjdeci. | Güleryüzlü, güleç. )


- BESLENME = TAGADDİ, TAĞDİYE, İGTİDÂ'[< GIDÂ] = NUTRITION


- BESS[Ar.] ile HÜZN[Ar.]


- BESSEHÛ[Ar.] ile FERRAKAHÛ[Ar.]


- BESTE[Fars.] değil/yerine/= KÜĞ

( Farsça'da, "kapalı" ve "paket" demektir. )


- BETÛK[Ar.] ile BETÛK[Ar.]

( Çok keskin. İLE Yuvarlak tabla, bakkal sepeti. )


- BEVÂ'[Ar.] ile BEVÂH[Ar.]

( Benzer, beraber, beraber oluş. İLE Meydanda, âşikâr, belirli. )


- BEVÂDÎ[Ar. < BÂDİYE] ile BEVÂDÎR[Ar. < BÂDİRE]

( Çöller/sahralar, kırlar. İLE Olagelen olaylar/hadiseler. )


- BEVÂRÎ[Ar. < BÂRİYÂ, BÂRİYYE/BÂRİYY] ile BEVÂRİH[Ar. < BÂRİH]

( Hasırlar, ince kamıştan örülen hasırlar. İLE Samyeli denilen sıcaklar ve şiddetli rüzgârlar. )


- BEVÂTIL[Ar. < BÂTIL] ile BEVÂTIN[Ar. < BÂTIN]

( Bâtıl, yaramaz şeyler. İLE Gizli, kapalı şeyler. )


- BEVC[Ar.] ile BEVC[Ar.]

( Yorulma. | Şimşek. | Haykırma. İLE Ziynet, süs, debdebe. | Büyüklük, gösteriş. )


- BEVH[Ar.] ile BEVH[Ar.] ile BEVH[Ar.]

( Meydanda, zâhir, âşikâr. | Belâya uğrama, kederlenme. İLE Ateşin sönmesi. | Hiddet ve kızgınlığın geçmesi. İLE Düşünme, haberli olma. | Lânet etme, sövme, beddua etme, ilenme. | Eşeysel birliktelik/ilişki. )


- BEVN[Ar.] ile BEVN[Ar.]

( İki şey arasındaki uzaklık, mesafe. İLE Pay, hisse, nasip. )


- BEVS[Ar.] ile BEVŞ[Ar.]

( Acele, ileri geçme/gitme. | Bıktırıncaya kadar ısrar etme. | Bir kimseden kaçıp gizlenme. | Bir şeyin rengi. İLE Çalım, gösteriş, debdebe. )

( )


- BEVŞ[Ar.] ile CEMÂ'AT[Ar.]


- BEVZ[Ar.] ile BEVZ / BEVZEK[Ar.]

( Sürekli oturuş. | Kaybolan çillerden sonra yüzün güzelleşmesi. İLE Nem dolayısıyla yiyeyecek ve giyeceklerde oluşan yeşil küf. | Eşek arısı. | Ağacın köküne yakın olan yerleri. )


- BEYÂN[Ar.] ile FÂİDE[Ar.]


- BEYÂN[Ar.] ile HEDY[Ar.]


- BEYAN ile/ve/<> İYAN


- BEYÂNAT[Ar.] değil/yerine/= DEMEÇ


- BEYÂN(/Î) ile/ve/değil/||/<> Â'YÂN/İYÂN/IYÂN(/Î)


- BEYÂT[Ar.] ile BEY'AT/BÎAT[Ar.]

( Gece uyuma, gece iş görme, geceyi işle geçirme. İLE Kabul ve onay/tasdik uygulaması. )


- BEYHÛDE[Fars. < BİHÛDE] ile/ve/||/<> NÂFİLE ile/ve/||/<> FUZÛLÎ

( Yararsız. | Boşuna. İLE/VE/||/<> Gerekli değilken yapılan iş. | Farzların dışında kılınan namaz. | Boşuna, gereksiz. İLE/VE/||/<> Erdemli/faziletli. | Gerekli, yersiz, boşuna. )


- BEYNE[Ar.] ile VASAT[Ar.]


- BEY-UL ...:
MUDAREBE (AKDİ) ile MUAMELE (AKDİ) ile MURABAHA


- BEYÛN[Ar.] ile BEYÛN[Ar.]

( Dibi geniş kuyu, bostan kuyusu. İLE Afyon. )


- BEYÛZ[Ar. < BEYZÂ] ile BEYÛS[Fars.]

( Çok yumurtlayan. İLE İstek. | Ümit. | Tamah. | Yaltaklanma. | Alçakgönüllülük. )


- BEYZÂR[Ar.] ile BEYZÂR/E[Ar.]

( Tenâsül âleti, penis. İLE Geveze, çalçene. )


- BEZ BEZE[Ar.] ile BEZBEZE[Ar.]

( Zafer, üstünlük, galebe. İLE Hızlı yürüme, kaçma. | Şiddetli sarsma, depretme. )


- BEZÂZET[Ar.] ile BEZÂZET[Ar.]

( Bezcilik, manifaturacılık. İLE Perişanlık, pejmürdelik, kıyâfetsizlik. )


- BEZE[Ar.] ile BEZE[Ar.] ile BEZE[Ar.] ile BEZE[Ar.]

( Fakir, miskin. İLE Günah, hata, suç, kabahat. İLE Hamur topağı, pazı. İLE Yara ya da çıban nedeniyle gövdenin herhangi bir yerinde oluşan şişkinlik. )


- BEZÎM[Ar.] ile BEZÎN[Fars. < BEZÎDEN]

( Kuvvetli, zorlu kişi. İLE Esici, esen, esnek. )


- BEZME[Ar.] ile BEZME[Ar.] ile BEZME/K[Tr.]/BİZÂR

( Gündüz yenilen bir öğün yemek. İLE Sohbet ve muhabbet meclisinin bir köşesi. İLE Yaşama ya da iş görme isteğini yitirme ya da yitirmiş bir biçimde. | Devingenliğini/canlılığını yitirme. )


- BEZR[Ar.] ile BEZR[Ar. < BÜZÛR] ile BEZR[Fars.]

( Tohum, ekilecek tâne. İLE Çiçek ve sebze tanesi İLE Ekim, ziraat. )


- BEZZÂZ-İSTÂN[Ar.] ile BEZZ-İSTÂN[Ar.][Ar., Fars.]

( Bedesten/bedestan, esnaf çarşısı. )


- Bİ-[Ar.] ile BÎ-[Ar.]

( Başlarına eklendiği zaman sözcükleri -e haline getirir. [Bİ-HAKKIN: Hakkıyla.] İLE -sız, -maz. [BÎ-ÂR: arsız, utanmaz] )


- BİAT[Ar.] ile BÎ-ADD[Ar.]

( Kabul ve onay uygulaması. İLE Sayısız. )


- BİCÂD[Ar.] ile BİCÂD/E[Ar.]

( Yol yol, çizgili olarak dokunulmuş kilim, halı, aba. | Hz. Abdullah'ın takma adı. İLE Kehribar gibi saman çöpünü kendine çeken, yâkuttan daha az değerli kırmızı bir taş. | Kırmızı dudak. )


- BÎD[Ar.] ile BİD[Ar.] ile BÎD[Ar.]

( Yok olma. İLE Arapça'daki bi edatının d,t ile başlayan sözcüklere katıldığı zamanki şeklidir. [Sözcüğü zarf yapar. (Bİ-D-DA'VÂ: Dâvâ ederek.)] İLE Söğüt ağacı. )


- BID'/BID'A[Ar.] ile BIDÂA/T[Ar.]

( Geceden bir bölüm. İLE Anapara, sermaya. | Bilgi. )


- BİDA' ile BİD'AT[Ar. < BİDA'] ile BİDÂD ile BÎ-DÂD/GÜRDÂS[Fars.]

( Sonradan meydana çıkan şeyler. İLE Sonradan meydana çıkan şey. | Peygamber zamanından sonra dinde meydana çıkarılan şey. İLE Hisse, bedel verme. | Arkadaşlar arasında nöbetle satın alma. İLE Zulüm, işkence. | Zâlim.[Ar. GAŞÛM] )


- BİDÂL[Ar.] ile BÎDÂR[Ar.]

( Bir şeyi başka bir şeyle değişme. İLE Uyanık, uyumayan, uykusuz. )


- BİH ile BÎH[Fars.] ile BÎD[Fars.]

( O, onu, ona, ondan, onunla. İLE İyi, yeğ. | Ayva. İLE Kök, asıl, temel. | Kaynak. )


- BÎ[Fars.]-HABER[Ar.] değil/yerine/= ÇAVSIZ


- BİHÂR[Ar. < BAHR] ile BÎ-HÂR[Fars.]

( Denizler. İLE Dikensiz. )


- BİHİM[Ar.] ile BİHÎN/E[Ar.]

( O, onları, onlara, onlardan, onlarla. İLE Pek/en iyi, seçkin. | Hallaç. )


- BİHTER/EK[Fars.] ile/değil BİHTEREK[Fars.]

( Daha, en, pek iyi. İLE/DEĞİL Farslılarca 120 yılda bir kere onüç ay olarak sayılan yılın adı. [sonraları, dört yılda bir gün fazlası olan SENE-İ KEBÎSE şekline konulmuştur.] )


- BİHTER/EK[Fars.] ile BİHTERÎ[Fars.] ile BİHTERÎN[Fars.]

( Daha, en, pek iyi. İLE En iyi olma, üstünlük. İLE En iyi, pek iyi. )


- BİJEN[Fars.] ile BİJENG[Fars.]

( İran söylencesinde(mitolojisinde] kahraman ünlü Rüstem'in kızkardeşinin oğlu. [Efrâsyab'ın kızı Münije'ye âşık olmasından dolayı Efrâsyab tarafından bir kuyuya hapsedilmişse de Münije'nin yardımıyla Rüstem tarafından kurtarılmıştır.] İLE Kapı anahtarı. )


- BÎKA[Ar.] ile BİKA'[Ar. < BUK'A]

( Mercimek. İLE Yerler, topraklar, ülkeler. )


- BİL-[Ar.] ile BÎL[Ar.]

( -ile anlamına gelip, eklendiği -kameriyye harfleriyle başlayan- sözcükleri zarf yapar. [BİL-İKTİFÂ: Yetinerek, iktifâ ederek.] İLE Bel; çapa. | Hindayvası denilen Hindistan'a özgü bir meyve. | Gübre sepeti. )


- BİLÂ KAYDÜ ŞART/KAYITSIZ ŞARTSIZ değil/yerine/= KOŞULSUZCA/YAZGASIZ KOŞULSUZ


- BİLÂHARE[Ar.]["BİLÂHERE" değil!] değil/yerine/= SONRADAN/DAHA SONRA/SONRALARI


- BİLÂVÂSITA ile BİLVÂSITA

( Vasıtasız. İLE Vasıtalı. )


- BİLE[Ar.] ile BÎLE[Ar.]

( Birlikte. | Aynı zamanda. | Üstelik. İLE Ada. | Yanak. | Yan. | "Kesme" denilen küçük bahçıvan beli şeklindeki ok temreni. | Kayık küreği, gönderi. )


- Bİ-L-Fİ'L[Ar.] ile Bİ-L-HÂSSA[Ar.]

( Gerçekten, hakîki olarak. İLE Özellikle, mahsus, hususî olarak, hele. )


- BİLHASSA/MAHSUS değil/yerine/= ÖZELLİKLE


- BİLHASSA[Ar.] ile BİLAHARE[Ar. < Bİ'L-ÂHİRE]["BİLÂHERE" değil!]

( Özellikle. İLE Sonra, sonradan, daha sonra, sonraları. )


- Bİ-L-İHTİMÂM[Ar.] ile Bİ-L-İHTİRÂM[Ar.]

( Özenerek, özenle, dikkat ederek, dikkatle. İLE Saygı duyarak, saygıyla. )


- Bİ-L-İSTİ'CÂL[Ar.] ile Bİ-L-İSTÎCÂR[Ar.]

( Acele ederek, aceleyle. İLE Kiraya vererek, kiralayarak. )


- BİLLÛR[Ar.] ile BİLÛR[Ar.]

( [ikisinin de anlamı aynıdır!] Gayet parlak ve saydam/şeffaf taş ya da pek saf ve temiz beyaz cam/kristal. )


- BİLMÜZAKERE[Ar.] değil/yerine/= GÖRÜŞLEŞEREK


- BİN[Ar.] ile BİN-[Ar.] ile BİN[Ar. çoğ. BENÎ] ile BÎN[Ar. çoğ. BÜYÛN] ile -BÎN[Ar.]

( Bin sayısı. | Bir şeye çıkmak, binmek. İLE -e, -de, -ile hallerini karşılar ve şemsiye harfleriyle başlayan sözcükleri zarf yapar. [BİN-NETÎCE: Sonuç olarak.] İLE Oğul, oğlu. İLE Bölge, mıntıka. İLE Gören, görücü. [DÛR-BÎN: Uzaktan gören, dürbün.] )


- BİN[Ar.] ile BİNT[Ar.]

( Oğul, oğlu. İLE Kız, kızı. )


- BİNÂ'[Ar.] ile BÎNÂ[Ar.]

( Yapı. | Ev. | Yapma, kurma. | Müteaddî[geçişli], lâzım[geçişsiz], meçhûl[edilgen], mutâvaat[dönüşlü] gibi fiillerin esâsını konu alan kitap. İLE Gören, görücü. | Göz. )


- BÎNÎ[Fars.] ile BÎNÎ[Fars.]

( Burun. | Uc. | Dağ tepesi. | Yayın ele alındığı kısmının ucu. İLE Görürlük. )


- BİNYE[Ar.] ile TE'LÎF[Ar.]


- BİR AN EVVEL/BİR AN ÖNCE değil/yerine/= KIPICAK


- BİR[Ar.] ile Bİ'R[Ar. çoğ. ÂBÂR] ile BİRR[Ar.] ile BÎR[Ar.] ile BİR[Ar.]

( -ile, -ederek anlamına gelip eklendiği -şemsiye harfleriyle başlayan- sözcükleri zarf yapar. [Bİ-R-RECÂ: Ricâ ile.] İLE Kuyu. İLE İyilik, güzellik, hayır. | Anaya, babaya itâat. | Bağışta bulunma. İLE Yıldırım. | Yatak, döşek, kilim, halı, seccâde, örtü gibi şeyler. İLE Sayıların ilki. | Bir sayısını gösteren rakam. | Bu sayı kadar olan. | Herhangi bir varolanı belirsiz olarak gösteren. | Tek. | Birleşik. | Eş. | Ortaklaşa olan. | Sadece. | Ancak, yalnız. )


- BİRÂZ[Ar.] ile BİRÂZ[Ar.]

( Savaşa atılma. | Karşı karşıya döğüşme. İLE Az şey, biraz. )


- BÎREG[Fars.] ile BÎ-RENG[Fars.]

( Damarsız, soysuz, arsız. İLE Renksiz. | Renksiz, taslak durumunda bulunan resim. | İlâhî cevher. )


- BİRFİİL" değil BİLFİİL


- BİRR[Ar.] ile HAYR[Ar.]


- BİRR[Ar.] ile KURBÂN[Ar.]


- BİRR[Ar.] ile SADAKA[Ar.]


- BİRR[Ar.] ile SILA[Ar.]


- BÎ-RÛ[Fars.] ile BÎ-RÛH[Fars.]

( Yüzsüz, arsız. İLE Cansız. )


- BÎŞ[Fars.] ile BÎŞÎ[Fars.]

( Artık, fazla. | Bıldırcın otu dnilen zehirli bir ot. [Çin'de bulunur] İLE Fazlalık. )


- BİT-[Ar.] ile BÎT[Ar.] ile BİT[Ar.]

( -ile, ederek anlamına gelip, eklendiği -şemsiye harfleriyle başlayan- sözcükleri zarf yapar. [Bİ-T-TAGYÎR: Değiştirerek]. İLE Kuvvet, gıda. İLE Yarımkanatlılar alttakımına giren, insan ve memeli hayvanların gövdesinde asalak olarak yaşayan ufak böcek. [KEHLE(Ar.) | PEDICULUS(Lat.)] )


- BİTA'[Ar.] ile BÎ-TÂ[Ar.]

( Baldan ve hurmadan yapılan bir çeşit şarap, koyu şıra. | Uzun boylu [adam]. İLE Buruşuksuz. )


- BÎTE[Ar.] ile BÎTET[Ar.]

( Geceleme, geceleyiş. )


- BITN[Ar.] ile BITNA[Ar.]

( Zengin. | Bodur. | Obur. | Şaşkın. | Sadece kendi çıkarını düşünen kişi. İLE Mide dolgunluğu. | Malın ve paranın çokluğundan doğan sevinç. )


- BİZ-[Ar.] ile -BİZ[Ar.] ile BİZ[Ar.]

( -e, ile, -rek anlamına gelip eklendiği -şemsiye harfleriyle başlayan- sözcükleri zarf yapar. [Bİ-Z-ZARÛRE: Zorunlulukla.] İLE Eleyen, kalburdan geçiren, tarayan. İLE Çoğul birinci kişi adılı. )


- BÎ-ZÂD[Ar.] ile/ve/<> BİZÂZ[Ar.]

( Azıksız, zahiresiz. İLE/VE/<> Yetersizlik/kifâyetsizlik, perişanlık, pejmürdelik.[BEZÂZET, BÜZÛZET] )


- BÎ-ZÂD[Ar.] ile Bİ-Z-ZÂT / BİZZAT[Ar.]

( Azıksız, zahiresiz. İLE Kendi. )


- KENDİNDE/Bİ-ZÂTİHİ ile/ve/||/<> ÖZCE(/ÖZÜ İTİBARI İLE)/ZÂT-EN[<>/||/>< SIFAT-EN]


- BİZLE[Ar.] ile BİZLE/BEZLE[Ar.]

( Gündelik giysi. İLE Şaka, lâtife. )

Bugün[09 Temmuz 2025]
itibariyle 4.925 başlık/FaRk ile birlikte,
4.923 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(3/21)