
Davranış ve Tutumlarımızın tüm ilişkilerimizdeki yansımalarını görebiliriz...
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 9.674 başlık/FaRk ile birlikte,
9.664 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(4/40)
- ASALAK ile/değil KALENDER/RİNT[Fars.]/DERVİŞ
( Başkalarının sırtından geçinen kişi. İLE/DEĞİL Parayı, malı, mülkü öncelikli saymayan, gösterişsiz, sade yaşamaktan yana olan, alçakgönüllü kişi. | Yalnız biri hareketli, üst üste konulmuş belirli sayıda silindirden oluşan ve düzgün yüzeyli kâğıt üretmek için kullanılan bir makine. | Özensiz, kılıksız bir biçimde. )
- ASALAKBİLİM ile PARAZİTOLOJİ[İng. PARASITOLOGY | Fr. PARASITOLOGIE][Osm. Ar. TUFEYLİYYÂT]
( Asalakları inceleyen bilim dalı. )
- ASÂLET ve/=/||/<>/>/< HAKKÂNİYET
- ASANSÖRDE:
DOĞRUCA ADIM ATMAK değil/yerine ADIM ATMADAN ÖNCE AYNAYI (KENDİNİ AYNADA) GÖRMEK
- ASİ ile/ve/||/<>/> AKSİ
- ÂŞIK OLMAK ile/ve/||/<> TAKINTILI-ZORLAYICI(OBSESİF-KOMPULSİF) KİŞİLİK BOZUKLUĞU
( Gövdede, aynı biyokimyasal etkileri "yaratıyor"/yaratabiliyor. )
- ASIK SURATLI/LIK ile/değil/yerine CİDDİYET
- ÂŞIK ile/ve/değil/yerine/<> HAYRAN
- ÂŞIK ile/ve/||/<> SÂDIK ile/ve/||/<> LÂYIK
- ÂŞIK ile ŞIPSEVDİ
( ... İLE Görür görmez seven, âşık olan kişi. )
- ÂŞIKKEN "EVLENMEK" ile/değil/yerine/>< ÂŞIK OLDUĞUMUZ KİŞİYLE EVLENMEK
- ÂŞIKLAR ARASINDA:
VE ile/değil/yerine İLE
( Bireysellik. İLE/DEĞİL/YERİNE Birliktelik. )
( Batı'da. İLE/DEĞİL/YERİNE Doğu'da. )
( Romeo ve Juliet. İLE/DEĞİL/YERİNE Leylâ ile Mecnun. )
- ASIKYÜZLÜLÜK değil/yerine/>< GÜLÜMSEMEK
( 43 kas ile. DEĞİL/YERİNE/>< 17 kas. )
- [ne yazık ki]
ASIKYÜZLÜLÜK ile/değil/yerine/>< GÜLÜMSEMEK
( Gülümsemesini kaybeden kişi, herşeyini kaybetmiştir. )
( A person, who has lost their smile, has lost everything. )
( Dünyanın en kötü görüntüsü/manzarası. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Dünyanın en hoş/harika görüntüsü/manzarası. )
- ASIKYÜZLÜ/LÜK ile MEYMENETSİZ[Ar.]
( ... İLE "Uğursuz", huysuz, aksi. )
- ASIKYÜZLÜLÜK ile/değil ZİHNİ MEŞGUL(/KAFASI DOLU) OLMAK
- ASILMAK ile ASILMAK ile ASILMAK
( Tutunmak, tutunarak çekmek. İLE Birine sarkıntılık etmek. İLE [boyundan asılarak] "Ölüm cezası almak/vermek". )
- ASILMAK ile TIRMALAMAK
- ASILMAK ile/ve/||/<>/> YAZILMAK ile/ve/||/<>/> YÜRÜMEK
- AŞIM ile/ve/||/<>/> BAŞIM
( Azıcık. İLE/VE/||/<>/> Ağrısız. )
- AŞIN ile/ve/||/<> EŞİN
( Sürtüşmek. İLE/VE/||/<> Sürtünmek. )
- AŞINDIRMAK değil/yerine AŞMAK
- AŞIRI ALÇAKGÖNÜLLÜ/LÜK ile/ve/<>/>/< YAĞCI/LIK
- [ne yazık ki]
AŞIRI DOYUM ve/||/<>/> KÜSTAHLIK
- AŞIRI HIZ ve/||/<>/> GERÇEKLER
( Aşırı hız yapılan düşünceler, gerçeklere çarparak durur. )
- AŞIRI/ABARTILI KEYFİYET ve/||/<>/> GECİKEN/GECİKMİŞ ADÂLET
- AŞIRI KİBAR/LIK ile/değil AHMAK/LIK
- AŞIRI SEVGİ ile/yerine SEVGİ
( GARÂM ile/yerine MUHABBET )
- AŞIRI ŞÜPHECİ/LİK ile/ve/> SALDIRGAN/LIK
- AŞIRI YORUMA KAÇMADAN! ile/ve/değil/||/<>/< ELDEN/DİLDEN GELDİĞİNCE
- AŞIRI değil/yerine/>< BAŞARI
- AŞIRI(") ile/değil/yerine/<> ÖTE
- AŞIRI/LIK ile/ve/değil AYKIRI/LIK
- AŞIRI/LIK ve/<> EKSİK/LİK
( YARASA: "Güzelliğim" "fazla görülmesin" diye gece uçarmış. KUĞU: Güzelliğini sergilemekten, su içmeyi bile boşvererek/unutarak susuzluktan ölmüş. )
( Aşırı gidersen tersi olur. )
( EXCESSIVE/NESS vs./<> DEFICIENT/NESS )
- AŞK:
ARAYIŞ ile/değil/yerine/>/< ADAYIŞ/ADANIŞ
- AŞK:
ESKİDEN ile/ne yazık ki/>/>< GÜNÜMÜZDE
( "Korku". İLE/NE YAZIK Kİ/>/>< "Kaygı". )
( "Elâlem görür" diye. İLE/NE YAZIK Kİ/>/>< "Herkes görsün" diye. )
- AŞK ve/<> AF
- AŞK ile/ve/değil/<> AHİD'E VEFÂ
- AŞK ile/ve/<>/> GÜLMEK :)
( Sen gülersen, hayat güler. :) :) :) )
( LOVE vs./and/<>/> TO LAUGH )
- AŞK ve/||/<>/>/< MAHVİYET
- AŞK ve/<> ZÂT
( Zât(ın)'a yol, sadece/ancak AŞK'tır. )
- AŞKI:
OLUŞTURAN ile/ve/||/<>/> ARTIRAN
- AŞK'IN "AZALMASI/DÜŞMESİ" ile/ve/değil/<> KANIKSAMA
- AŞKIN "AZLIĞI" ile/ve/değil/||/<>/< ÇARESİZLİĞİN ÇOKLUĞU
- AŞK'IN:
BEDELİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KUDRETİ
- AŞKIN EKSİKLİĞİ ile/değil/ne yazık ki/< ARKADAŞLIĞIN EKSİKLİĞİ
- AŞKINLIK ve/||/<>/< ZAMANSIZLIK
- AŞKLA ve/||/<> SEVGİYLE ve/||/<> MUHABBETLE
( Doğ(ur)mak. VE/||/<> Büyü(t)mek. VE/||/<> Geliş(tir)mek. )
- AŞKTA:
[ne] GÖZE ALABİLMEK ile/ve/ne de/||/<>/> GÖZÜNÜ ALABİLMEK
- AŞK'TA:
GÖRMEK ile/ve DOKUNMAK
( Çoğaltır. İLE/VE Azaltır. )
- AŞKTA:
ÖLMEK ile DÖNMEK
( Var. İLE Yok. )
- AŞKTA:
SAÇMALAMAK ve/ya da SUSMAK
- [AŞKTA] SEVGİLİNİN:
"HERŞEYİ OLMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> "HİÇBİR ŞEYİ OLMAK"
- AŞKTA:
"SÖNMEK" ile/değil/yerine/>< "YANMAK"
( Yok. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Var. )
- AŞKTA:
TUTARSIZLIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/></< TUTARLILIK
( Tutmazsa/tutmazlarsa. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>< Tutarsa/tutarlarsa. )
- AŞKTA ve İŞTE ve DOSTTA
( Vasatından, uzak duralım! VE Kesatından, uzak duralım! VE Fesatından, uzak duralım! )
- [ASLOLAN] DÜZÜŞMEK SEVİŞMEK!
- ASMA[Ar.] ile ASMA[Ar.] ile ASMA'[Ar.] ile ASMÂ[Ar.] ile ASMAH[Ar.]
( Asma işi/durumu. | Asılmış, asılı. | İLE Asmagillerden, dalları çardak üzerine yayılan üzüm vb. bitkiler. | Belirli bir tür üzüm veren bitki. [Lat. VITIS] İLE Uyanık ve "gözü açık" olan. | Keskin kılıç. İLE Eğri elli/bacaklı. İLE Pek kahraman, çok şecâatli. )
- AŞMA ile/ve/||/<> DÖNÜŞTÜRME
- AŞMA ile ESNETME
- AŞMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ATLAMAK
- AŞMAK ile/ve/değil/yerine DEĞİŞTİRMEK/DÖNÜŞTÜRMEK
- AŞMAK ve/> ULAŞMAK
- AŞNA FİŞNE/HAŞNE FİŞNE = GİZLİ DOST/LUK
- ASPERGER ile/||/<> OTİZM
( )
- ASRÎ/MODERN/MUASIR değil/yerine/= ÇAĞDAŞ
- AT BUNLARI DIŞARI:
BAŞKALARINI değil KENDİNİ
( Kendinde bulunan farklı/çeşitli "zihinleri/kişileri", kendi kulağını tutarak dışarı atmak. )
- AT, O "ADAMI"! ve/||/<>/> AT, O ADIMI!
- AT ile AT ile At
( Atma, fırlatma, gönderme kökü, eylemi ve buyruğu. İLE Atgillerden, binme, yük çekme, taşıma vb. hizmetlerde kullanılan, tek tırnaklı hayvan, beygir, düldül. | Satrançta, her yönde siyahtan beyaza ve beyazdan siyaha bir hane atlayarak L biçiminde hareket eden taş. İLE Astatin'in simgesi. )
- AT ve/||/<> KÖPEK
( Sezgi. VE/||/<> Sadakat. )
- ATA ile HATA
- ATABİLİYOR ile/değil ATAYABİLİYOR
- A'TAF[Ar. < ATF] ile A'TÂF[Ar. < ATF]
( En âtıfetli, pek şefkatli, çok merhametli. İLE Merhametler, şefkatler. | Meyiller, atmalar. )
- ATAK ile ATAK[Fr. < ATTAQUE]/OFANS[Fr. < OFFENCE]
( Düşüncesizce her işe atılan, cüretkâr. Çevik, hareketli. | Geveze. | Aniden başlayan hastalık nöbeti. İLE Atılım. | Saldırı, saldırış, hücum, hamle, akın. | Gol atmak ya da sayı kazanmak amacıyla yapılan akın. )
- ATAK ile/değil/ne yazık ki !SALDIRGAN
- ATAK/LIK ile/ve/||/<> GÖZÜKARA/LIK
- ATÂLET ile/değil/yerine/>< ADÂLET
( Eylemsizliğin(atâletin) olduğu yerde, adâlet olmaz. )
- ATÂLET[Ar.] değil/yerine/= EYLEMSİZLİK/SÜREDURUM
- ATÂLET ile/ve/değil/<>/< OLANAKSIZLIK
- ATAR ile YATAR
- ATARAK ile/değil/yerine SOYUTLAYARAK
- ATEŞ ÇİÇEĞİ[Lat. SALVIA SPLENDENS] ile ATLAS ÇİÇEĞİ ile ÇADIR ÇİÇEĞİ ile ÇUHA ÇİÇEĞİ ile GÜZELHATUN ÇİÇEĞİ HANIMELİ(HONEYSUCKLE) ile ITIR ÇİÇEĞİ ile İPEK ÇİÇEĞİ ile KAHKAHA ÇİÇEĞİ/GÜNDÜZ SEFASI ile KOHLERIA ÇİÇEĞİ ile KÜPE ÇİÇEĞİ ile LÂVANTA ÇİÇEĞİ ile MAHMUR ÇİÇEĞİ ile MUM ÇİÇEĞİ ile PEYGAMBER ÇİÇEĞİ ile SALON ÇİÇEĞİ ile SARAY ÇİÇEĞİ ile TELGRAF ÇİÇEĞİ ile YAYLA ÇİÇEĞİ ile YILAN ÇİÇEĞİ ile YILDIZ ÇİÇEĞİ ile ÖLMEZ ÇİÇEK ile GELİNCİK ÇİÇEĞİ(POPPY)[Lat. FRITILLARIA IMPERIALIS]
- ATEŞE:
BENZİN değil/yerine/>< SU
- ATFETMEK ile İTHAF ETMEK ile ADDETMEK
( Bir işi ya da bir sözü bir kimseye mal etmek, yüklemek, isnat etmek. | Yöneltmek, çevirmek. İLE Birinin adına sunmak, armağan etmek. İLE Saymak. )
- ÂTIFET[Ar. çoğ. AVÂTIF] değil/yerine/= KARŞILIK BEKLEMEDEN GÖSTERİLEN SEVGİ, İYİLİKSEVERLİK
- ATİK ile ATİK/A
( Çabuk davranan, çevik. İLE Eski, eski zamanla ilgili. )
- ÂTIL (KALMAK) değil/yerine/>< ÂDİL (OLMAK)
- ATIL ile/değil ÂTIL
- ÂTIL değil/yerine/= SÜREDURAN
- ATILAN TOKADIN:
"SAHİBİ" ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/<>/>/< NEDENİ
- ATILGAN ile KAPILGAN
( ... İLE Kolayca etkilenen, herşeye çabuk kapılan. )
- ATILIM ile/ve/<>/< KATILIM
- ATILMAK ile/ve/değil/||/<>/< İSTENİLMEMEK
- ATILMAZ/LAR ile/ve/<> SATILMAZ/LAR
- ATIŞMA ile/değil/yerine ÇAKIŞMA
( ... İLE/DEĞİL/YERİNE Birbirine geçip kenetlenmek, takılmak. | Söz yarışı etmek. | Doğru, açı, yüzey gibi geometrik biçimler, üst üste konulduklarında, birbirini bütünüyle örterek eşit olmak. )
- ATIŞMAK ile AYTIŞMAK
( Tartışmak. | Kendine dargın olan bir kişiye barışıkmış gibi söz söylemek. | Çocuk oyunlarında ebeyi ya da takımda olanları belirlemek için karşılıklı olarak adım atmak. İLE Atışmak, tartışmak, münakaşa etmek. | Halk şairlerinin belirli bir ayak çerçevesinde karşılıklı atışması. )
- ATIŞMAK ile ÇATIŞMAK
- ATLAMAK ile/ve/||/<>/> PATLAMAK
- ATLATMA ve/> MUTLULUK
- ATMAK ile/değil/yerine/||/<>/< KAYDIRMAK
- ATMIŞ ile/değil ALTMIŞ
( Kişinin eylemi. İLE/DEĞİL Sayı. )
- AVAL/AVEL AVAL (BAKMAK)
- AVÂM ile ULEMÂ ile UREFÂ ile UMERÂ
( Tedbir peşindedir. İLE Kanıt peşindedir. İLE Tanık peşindedir. İLE Akıl peşindedir. )
( İhtiyât peşindedir. İLE İstidlâl peşindedir. İLE İstişhâd peşindedir. İLE İstişâre peşindedir. )
- AVANAK[Erm.] ile AHMAK
( Kolaylıkla kandırılabilen ya da aldatılabilen, aptal, bön. İLE Aklını gereği gibi kullanamayan, bön, budala, aptal. )
- AVANE/AVENE[Ar.] değil/yerine/= YARDAKÇI/LAR
( Kötü işlerde birine yardım eden "kişi/ler". )
- AVANGART[Fr. < AVANT-GARDE] ile ÖNCÜ
- AVCI/LIK ile/ve TOPLAYICI/LIK
- AVUÇLAMAK ile KISIMLAMAK
( ... İLE Tek elle avuçlamak. )
- AVUÇ/LAMAK ile/ve KOŞAM/LAMAK
( ... İLE/VE İki elle avuç/lamak. )
- AVUCUNU YALAMAK ile YUMRUĞUNU YALAMAK
( Karşılık bulamamak. İLE Cimrilik. )
- AVUNMA ile/ve NEŞE
( TO BE CONSOLED vs./and GAIETY/MERRIMENT )
- AVUNMA ile/ve OYALANMA
( TO BE CONSOLED vs./and TO DAWDLE )
- AVUNMA ile/ve/değil/yerine/|| SAVUNMA
- [ne yazık ki]
AY VE YILDIZ İSTER/SİN ve/||/<>/> BUNLARI DA GÜNDÜZ OLSUN DİYE İSTER/SİN / BEKLER/SİN
- AYAĞA BAKMAK ile/ve/değil/yerine YERE BAKMAK
- AYAĞA KALKMAK/KIYAM ve/||/<>/> UYANMAK/UYANIKLIK/YAKAZA ve/||/<>/> YÜRÜYÜŞ/SEYR
- AYAK SÜRÜYEREK YÜRÜMEK ile/yerine/değil AYAK SÜRÜMEDEN YÜRÜMEK
( [not] WALKING IN, TO DRAG ALONG THE FOOT vs. WALKING IN, NOT TO DRAG ALONG THE FOOT
WALKING IN, TO DRAG ALONG THE FOOT vs. WALKING IN, NOT TO DRAG ALONG THE FOOT )
- AYAK değil/yerine HAL
- AYAKKABI ile KASKAL(/LAMAK)
( ... İLE Eski ayakkabı. )
- ... AYAKLARI ile/ve/||/<>/> ... AĞIZLARI
- AYAKTA DURACAK DURUMUNUN OLMAMASI ile/ve/||/<>/< YAŞAMDA DURACAK NEDENLERİNİN OLMASI
- AYAKTA DURMAK/DURABİLMEK ile/ve/<>/< KİŞİSEL YÖNETİM VE GELİŞİM
- AYAKTA DURMAK ile DİKİLMEK
( Dik dur fakat diklenme! )
- AYAKTA DURMAK ve/fakat/||/<>/>/< HAYATTA KALMAK
( Yeterince gücün olmayabilir/kalmayabilir. VE/FAKAT/||/<>/>/< Nedenlerin vardır ve yeterince çoktur. )
- AYAKTA TUTMAK ile/ve/||/<> HAVADA TUTMAK
- AYAKTA UYUYAN ile/değil/yerine/>< AYAKTA DURAN
- AYAKTAYKEN ile AYAK ÜSTÜ
( ... İLE Oturmadan, ayakta durarak, kısa sürede. )
- AYARLAMAK ile/ve/<>/değil DENK GETİRMEK
- AYARLAYAN ile/ve/değil/||/<> AYARTAN
- AYARTICI ile KIŞKIRTICI
- AYDINLANMA:
AYDINLIĞI "DÜŞLEYEREK" değil KARANLIĞIN BİLİNCINE VARARAK
- AYDINLANMA/HAK(K)'I BULMAK:
DERVİŞ OLMAKLA ile/ve/||/<> ÂŞIK OLMAKLA ile/ve/||/<> İNSAN OLMAKLA
- AYDINLANMA ile/ve/<>/> DEVRİM
- AYDINLANMA ile OLGUNLAŞMA
( Olgun olanlar daha çok deneyim birikimine sahip olanlardır. )
( AYDINLANMA: Aklını kullanabilme cesâreti. )
( Tüm aklını aydınlanmaya ulaşma amacına yöneltmiş ve tüm duygusal zevklerden arınmış kişiye, "akıntıya karşı giden kişi" adı verilmiştir. Çünkü, o kişi, sonsuzluğun sevincine ulaşmak için, dünya yaşamının korkunç dalgalarıyla boğuşmaktadır. )
( The ripe ones had more experience behind them. )
( ENLIGHTENMENT vs. RIPEN )
- AYDINLANMA ile/ve/||/<>/> SÜKÛNET
( ENLIGHTENMENT vs./and/||/<>/> QUITENESS )
- AYDINLANMIŞ/LIK ve/<> UYANDIRILMIŞ/LIK
- ÂYET (YAPIŞTIRMAK) ile/ve/||/<> KÜLTÜR (YAPIŞTIRMAK)
- AYI ile/değil/yerine ARI
( Gibi yeme/oturma! İLE/DEĞİL/YERİNE Gibi çalış! )
- AYIKLAMA ile/ve/||/<> ÇIKARMA
- ÂYİNLERİN SAĞLADIKLARI:
ÂŞIK'IN, AŞKINI ARTIRMAK ile/ve GAFİL'İN GAFLETİNİ KALDIRMA
- AYIP "GÖRME"!
( Görürsen de ört! )
- AYIP (OLAN):
(")BİLMEMEK(") ile/ve/değil/||/<>/< ÖĞRENMEMEK
- AYIP >< AYIK
- AYIP ile/ve/< ISTIRAP
- AYIP[Ar. < AYB] ile/ve/<>/> KAYIP[Ar. < GAYB]
- AYIRICI AKIL ile/ve UYGULAMALI AKIL ile/ve KURAMSAL AKIL
( Yararlı-Zararlı. İLE/VE İyi-Kötü. İLE/VE Doğru-Yanlış. )
- AYIRMA ile/ve/||/<> YALINLAŞTIRMA ile/ve/||/<> ARA ÇÖZÜM/LER ARAMA/BULMA
( Düşüncenin, bilgilerin, nesnelerin, kavram, olay ve olgular üzerinde en temel uygulanması gerekenlerin başında, onları bütün olarak görebilmenin yanı sıra ve ötesinde, ayırma bilgisi, becerisi ve oranı bulunmaktadır.
Bilmek ya da bilinebilenler, ancak küçültme ya da ayırma bilgi ve becerisiyle elde edilebilirler. Bu işin ustalığı da, her ustalığın temelinde bulunan çıraklık sürecinde gerçekleşir ve kaynağını, gücünü çıraklık döneminden alır. Bu bilgi, deneyim ve dönem, kalfalıkta ve ustalıkta bile olunsa, tüm sürecin neredeyse tamamıdır.
Birleştirme bilgi ve becerisi olarak tanımlanan ustalık, yetkin çıraklıktır. Hatta ustalık diye bir şeyden bile söz edilemeyecek kadar tek bir bilinç ve beceridir. Kişinin, bisiklet kullanmayı bir kere öğrenmesinden sonra, yaşam boyunca bir daha bisiklet kullanmayı öğrenmeye gerek kalmaması, kendinin değil, suyun kaldırma gücündeki gibi, kendiliğindenliğiyle, doğasıyla sağlanır. Zihnin ya da bilincin devrede olması ile değil, beynin ya da öte bir bilincin devrede olmasıyla, bilinç merdiveninde görülen, bilinçsiz bilinçlilik ya da yeterlilik ile sağlanır.
Karmaşık olan ya da öyle "algılanan" süreçlerin çözümü de, onları, oldukları yapıda değil, küçülterek ya da çok haneli sayıdan oluşan bir bölmenin, tek haneli bir sayıya doğru yalınlaştırılması ile gerçekleşir.
Çözümsüz "görünen" durumların da çözümü, köklü/kökten çözüm arayışı değil ara çözüm üretebilmektir. Yaşamımızda, karşılaşılabilecek sonsuz olumlu ya da olumsuz olasılıktaki durum ve süreçler için bazen ya da çoğunlukla, bir düşünce ya da nesneden, ödün vermeden ya da bir parçasından vazgeçmeden, bir şey elde etmek ya da yetersiz/olumsuz sürecin devam etmesine göz yumarak, bir sonuç ya da çözüm oluşturmak olanaklı değildir.
Ne herhangi bir düşünce ya da bir durum için, ne de kaygının sona erdirilmesi, olumsuz ya da yetersiz koşulların tamamen ortadan kalkma "beklentisi" ya da "dileği" ile sağlanamayacağından dolayı, ayırmayı, yalınlaştırmayı ve ara çözümler üretmeyi bilmek, becermek gerekmektedir.
"Hiçbir sorun, onu yaratan 'bilinç seviyesi'yle çözülemez." )
- AYKIRI ile/ve/değil/yerine/<>/< AYRI
- AYKIRI ile HAYKIRI
- AYKIRI ile/ve/değil/||/<>/< ORANTISIZ
- AYKIRI ile UÇARI
- AYKIRI/LIK ile/ve/değil/yerine/<>/< AYRI/LIK
( [not] INCONGRUITY vs./and/but/<>/< DISTINCT
DISTINCT instead of INCONGRUITY )
- AYLAK/LIK ile ÂVÂRE/LİK
( BATÂLET[Ar.]: İşsizlik, âvârelik. | Cesaret, kahramanlık. )
- AYLAKLIK ile ÇALIŞMAMAK
- AYMAZLIK ile/ve/değil/||/<>/< BOŞLAMA/İHMAL
- AYNA:
CAM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< CAN
( Kendi yüzünü görmek isteyenin baktığı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Özünü görmek isteyenin baktığı. )
- AYNI AÇIDAN BAKMAK ile/ve/||/<>/>/< AYNI ACIDAN BAKMAK
- AYNI DİLİ KONUŞMAK ve/||/<> AYNI DURUMU/HÂLİ PAYLAŞMAK
- AYNI DÜŞÜNMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİRLİKTE DÜŞÜNMEK
- (AYNI/FARKLI) HATALAR İÇİN:
"KİMSEYE GÜVENMEMEK" ile/değil/yerine İKİ KEZ GÜVENMEMEK
- [ne yazık ki]
"AYNI KEFEYE KOYMAK" ve/||/<> "AYNI POTADA ERİTMEK"
( İkisi de bireyler ve toplumlar için çok yanlıştır ve yapılmamalıdır! )
- AYNI ŞEYE, FARKLI ADLAR KOYMAK ya da FARKLI ŞEYLERE, AYNI ADI KOYMAK
( İkisi de, yapılmaması gerekenlerdendir. Kavramlar, durumlar, olay ve olgular arasındaki farkları ya da karıştırılmaması gerekenlerin bilinciyle gerçekleştirilebilir. )
- AYNI ile/değil/yerine/>< AYNA
( Çevremizdekilerin [bazı/çoğu olumsuz/kötü/yanlış] zihniyle[düşünce, duygu, davranış, değer, deneyim ve dil] aynı olmak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çevremizdekilere yapmayabileceklerimizle[ihtiyârımızla] [etkin ve yetkin] ayna ve örnek olmak. )
- AYNILAŞ(TIR)MAK değil/yerine/>< FARKLILAŞ(TIR)MAK
( Rekâbet edilirse. DEĞİL/YERİNE/>< Cesâret edilirse. )
- AYNILAŞTIRMAK ile/değil/yerine/>< FARKLILIKLARIN KABULÜ
- AYRI AYRI İŞLER ve AYRI AYRI KİMLİKLER
- AYRI-GAYRI ile/ve GÂFİL OLMAMAK
- AYRICALIK (BEKLENTİSİ) ile/ve/değil/yerine NEZÂKET
- AYRICALIK ile/ve/||/<>/< AŞK
- AYRILACAK ZAMAN ve/||/<> VERİLECEK SELÂM
( Vefâ bilmeyene zaman ayrılmaz/ayrılmamalı. VE/||/<> Değer bilmeyene selâm verilmez. )
- AYRILIK:
YAKAR ve/||/<>/> YIKAR
- AYRILIK/BOZUŞMA değil/yerine/>< BİRLİK
( Ölümdür/memattır. DEĞİL/YERİNE/>< Yaşamdır/hayattır. )
( TEFRİKA[< FARK] değil/yerine/>< İTTİHAD[< VAHDET] )
- AYRILIKTA:
[SEVGİLİNİN, ...]
HÜZNÜNÜN YARALAMASINA ve/||/<> KARANLIĞININ ÜŞÜTMESİNE
( Dayanılmaz. VE/||/<> Alışılmaz. )
- AYRILMA ile AYRIŞMA
- AYRILMA ile/ve/||/<>/> BOŞANMA
- AYRILMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> AYILMAK
- AYRILMAK ile/ve UZAKLAŞMAK
( TO LEAVE vs./and TO DIGRESS )
- AYRIM ile AYIRIM
( DISTINGUISH vs. DIFFERENTIATION )
( ... ile VİBHAGA )
- [ne yazık ki]
AYRIMCILIK ile/ve/||/<> NEFRET
- AYRIMLI BİRLİK ile/değil AYRIMLI, AŞILMIŞ BİRLİK
- AYRINTICILIK ile/ve/||/<> TİTİZLİK
- AYRIŞMA ile/ve/değil/yerine/<>/>< KATILMA
( İFTİRÂK ile/ve/değil/yerine/<>/>< İŞTİRÂK )
- AYRIŞMAK değil/yerine BULUŞMAK
- AYRIŞTIRICI ile/değil KOPUK
- AYRIŞTIRMAK ile/ve/||/<> BAĞIMSIZLAŞTIRMAK
- AYRIŞTIRMAK ile/değil/yerine KAYNAŞTIRMAK
- [ne yazık ki]
AYRIŞ(TIR)MAK ile ÖTEKİLEŞ(TİR)MEK
- [ne yazık ki]
AYRIŞ(TIR)MAK ile/ve/<> YABANCILAŞ(TIR)MAK
- AYRIYKEN/AYRIYSAK ile/değil/yerine/>< BİRLİKTEYKEN/BİRLİKTEYSEK
( Yerlerdeyiz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Ayaktayız. )
- [ne yazık ki]
AZ BİLME ve/||/ne yazık ki/<>/> ÇOK SAVUNMA
- AZ BİLMEK ve/değil/için/||/<>/< ÇOK OKUMAK/DİNLEMEK/DÜŞÜNMEK
- AZ BUÇUK" ile/ve "AZ BİRAZ"
- AZ / ÇOK değil/yerine ORANTISIZ/ORANTILI
- [ne yazık ki]
"AZ İLE YETİNME(ME)K" ve/||/<>/> ÇOK'U BUL(AMA)MAK
- Az kullanılması gerekenleri ve kullanırken çok dikkat edilecekleri bil de KONUŞ!!!
( "Demek ki"...
"Zâten", "herşey", "aslında" ve "sadece"
"sonuç" ile başlar/başlamış!
Az kullanılması gerekenleri ve kullanırken çok dikkat edilecekleri bil de KONUŞ!!!
"Zâten" diyerek, her "işine gelene/gelmeyene" bağlamadan KONUŞ!!!
"Aslında/esasında" "öyle/şöyle" (oldu/olacak) ise zamanında düşün de ona göre KONUŞ!!!
"Sadece/sırf" diyerek onca konuşulanı gözardı etmeden KONUŞ!!!
"Sonuçta" diyerek son sözü kendine ait kılmadan KONUŞ!!!
"Son tahlilde" deyince daha bir üst perdeden konuşmadığını bilerek KONUŞ!!!
"Temelde" olanın ne olduğuna iyi bak da ona göre sağlam KONUŞ!!!
"Normalde" diyerek tüm sürecin "anormal olduğu varsayımında ya da iddiasında bulunma"dan KONUŞ!!!
"Allah'tan" ise senin yetersiz diline/sözüne/onayına kalmayacağını anımsa da ona göre KONUŞ!!!
"Demek ki" ile her inancına ve kişisel sonuçlarına bağlamadan KONUŞ!!!
"Nasılsa" diyerek çıkarlarını öncellemeden KONUŞ!!!
"Ona bakarsan" diyerek sözü düşürmeden KONUŞ!!!
"Belki de" olasılıklarını düşünebiliyorsan birine ayrıcalık yapmadan KONUŞ!!!
"İlle de" o ya da öyle değil "koşulu" "koymadan/olmadan" KONUŞ!!!
"Kesinlikle... Kesinlikle..." diyerek kendi yetersizliğinin anlaşılacağını dikkate alarak KONUŞ!!!
"Diyelim ki" diyorsan doğru örnek seçerek KONUŞ!!!
"Ne var?" diyerek, ahmaklık etmeden KONUŞ!!!
"Ne var ki?" diyerek, "saf görünümlü" kurnaz olmadan KONUŞ!!!
"Ne peki?" diye anlaşılması çok basit olanı karmaşıklaştırmadan KONUŞ!!!
"Niye ki?" diyerek, hazırcı değil önce kendin düşün de ona göre KONUŞ!!!
"Elimde değil" diye kendini/başkalarını "kandır"(a)madığını bilerek KONUŞ!!!
"Ne bileyim" diyorsan düşünüp, öğrenip, bilebileceğini anımsa ve ona göre KONUŞ!!!
"Herkes"i katmadan KONUŞ!!!
"Hiç kimse" demeden KONUŞ!!!
"Hep"siz KONUŞ!!!
"Her zaman"a yaymadan KONUŞ!!!
"Hiçbir zaman" diye kestirip atmadan KONUŞ!!!
"Keşke ..." ile geçmişe dönmeye çalışmadan KONUŞ!!!
"Ya ..." ile belirsiz olanı belirlemeden KONUŞ!!!
"Böyle ... Böyle ..." demeden KONUŞ!!!
"Şey - şey - şey" demeden KONUŞ!!!
"Falan-filan" diye boşluğa bağlamadan KONUŞ!!!
"Bla-bla-bla" diye başka dilde kullanmadan KONUŞ!!!
"Dedi/Dedim" tekrarsız KONUŞ!!!
"Ben" diliyle kendini merkeze koymadan KONUŞ!!!
"Sen" diliyle kişileri katmadan, hedef almadan KONUŞ!!!
"Sen de" diyerek saldırmadan ve savunmadan KONUŞ!!!
www.FaRkLaR.net/KONUS )
( dikkat edilecekleri bil de KONUŞ!!! )
(
)
- AZ VEREN değil/yerine ÇOK VEREN
( Candan. DEĞİL/YERİNE Maldan. )
( Az veren, canından; çok veren, malından olur. )
( Aldığımız, "kâr"; verdiğimiz, yarar! )
- AZ YEMEK ile/ve/<>/değil/yerine ÇOK YEMEMEK
- AZ ile/değil/yerine ÖZ
( Deme! İLE De! )
- AZAB:
TECELLÎDE İNAT ve TAASSUB
- AZALT ve/değil/yerine/||/<>/>/< BIRAK ve/değil/yerine/||/<>/>/< ÇOĞALT
( Yediğin yemeği...
Yemeğin tuzunu...
Yediğinin/içtiğinin şekerini...
Satın alacağın eşyaları...
Harcadığın parayı...
Boşa geçen zamanı...
Gözyaşlarını...
Kafaya taktıklarını...
Televizyon ve bilgisayar/internet başında harcadığın zamanı.
Telefonla uğraştığın süreyi...
Kişlerden beklentini...
VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/<
Hız yapmayı...
Şikâyet etmeyi...
Ertelemeyi, üşenmeyi ve "vazgeçmeyi"...
Çekingenliği...
Rezil olma "kaygısını"...
Alaycılığı...
Sabırsızlığı...
Çocuğuna taparlığı...
Mazeret üretmeyi...
Başkaları için yaşamayı...
"Yapamam" "düşüncesini"...
Bahaneleri...
Olumsuz düşünmeyi...
Olumsuz söz(cük)leri...
Surat asmayı...
Önyargıyı...
Kişileri ve kişiler üzerinden düşünmeyi/konuşmayı...
"Sen-ben" tartışmasını/davasını...
Herkesi eleştirmeyi...
Herkesi düzeltmeye çalışmayı...
VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/<
Özen göstermeyi...
Saygı göstermeyi...
Sevmeyi...
Selâm vermeyi...
Gülümsemeyi... :)
Olumlu düşünmeyi...
Vermeyi...
Sabrını...
Şükretmeyi...
Teşekkür etmeyi...
Su içme oranını/sıklığını...
Çocuklarla zaman geçirmeyi, oynamayı...
Özür dilemeyi...
Mazur görmeyi...
Alttan almayı...
İstikrarını...
Düş kurmayı...
Ayırmayı...
Yalınlaştırmayı...
Ara çözümleri...
Güzel söz söylemeyi...
Kitap ve sözlük okumayı... )
( )
( )
- AZALTICI TEDBİR/LER ile/ve/değil/yerine ÖNLEYİCİ TEDBİR/LER
( Ucuz, kolay. | Görünür. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Pahalı, kolay olmayan. | Pek görünmez. )
- AZÂMET ile/ve ZARÂFET
- AZAP[Ar. < AZAB < İZB: Tat, lezzet.] değil/yerine/= EZİNÇ
( Şiddetli acı ya da sıkıntı. )
- AZAR ile/ve/değil/||/<>/< NAZAR
( Kime. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Ona. )
- AZAR[Fars.] değil/yerine/= PAYLAMA
- AZARLAMA ile/ve/değil/<> SORGULAMA
- AZARLAMA ile/değil SÖYLENME
- AZARLAMAK/İTAP/TEKDÎR/TEVBÎH[Ar.] ile/ve/değil/yerine UYARMAK
( Nush ile uslanmayanı, etmeli tekdîr
Tekdîr ile uslanmayanın hakkı kötektir! )
( Dostun azarı, olgunluğa[kemâle] götürür. )
( Kendini "azarla", kimse, seni azarlayamaz. )
- AZ(DIR)MAK ile AYAKLAN(DIR)MAK
- AZDIRMAK ile/ve/değil/||/<>/< "BAŞTAN ÇIKARMAK"
- AZGIN/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TAŞKIN/LIK
- AZI, GÖRÜP; "DÜNYAYA SAHİP OLACAĞIM(IZ)A" değil/yerine DÜNYAYI GÖRÜP AZA, SAHİP OLMAK
- AZIKLI = AZIĞI OLAN | YOKSULLARI DOYURAN
- AZİM ile ISRAR
( DETERMINATION vs. INSISTENCE )
- AZİM ve/||/<>/> SEBAT ve/||/<>/> SABIR
( Başlarken. VE/||/<>/> Sürdürürken. VE/||/<>/> Bitirirken. )
- AZÎMET değil/yerine/= GİTME, GİDİŞ
- AZİMLE "SIÇAN" BETONU DELER değil AZİMLİ SIÇAN, BETONU DELER
( Sıçanların kemirme gücü gibi kişinin da uğraştığı oranda elinden hiçbir şeyin kurtulamayacağına işaret eder! )
- AZIMSAMAK ile HAFİFE ALMAK
- AZIMSAMAK ile KÜÇÜMSEMEK
( UNDERESTIMATE vs. DESPISE )
- AZINI AZIMSAMA!:
ATEŞ ve/||/<> DÜŞMAN ve/||/<> SAYRILIK ve/||/<> BİLGİ
- ÂZÎR[Ar.] ile ÂZÎR[Ar.] ile ÂZÎR[Ar.]
( Ağrı, sızı, akıntı, ıstırap. | Azar. İLE Özür, özür dileyen. İLE Biçilmiş ekinin tarlada satılması. )
- AZITMA ile/ve/değil/yerine/> KAZITMA
- AZITMAK ile DAĞITMAK ile TOZUTMAK
- AZMA ile AZMAK ile AZMAK ile AZMAK ile AZMAK ile AZMAK
( Azmak durumu/eylemi. | Melez. İLE Küçük su birikintisi, gölcük. | Bataklık. | İLE Taşkınlıkta ileri gitmek. İLE Denizin, ırmağın vb. kabarması, taşması. | Yaranın, hastalığın, etkili, tehlikeli duruma gelmesi. | Eşeysel uyarıların artması. İLE Çamaşırın artık ağartılamaz duruma ge(tiri)lmesi. İLE Hayvanların iki ayrı ırktan doğması. | Bitkilerin aşırı büyümesi. )
- AZMAK ile AZMAK ile AZMAK[< AĞIZMAK]
( Taşkınlıkta ileri gitmek, kötülüğünü artırmak. | Denizin, ırmağın kabarması/yükselmesi. | Etkili, tehlikeli duruma gelmek. | Eşeysel duyguları artmak. | Çamaşırın, artık beyazlatılamaz duruma gelmesi. | İki ayrı ırktan doğmak. [Katır, Liger, Tigon gibi.] İLE Yolunu kaybetmek/şaşırmak. İLE Su birikmiş çukur ya da hendek. | Aakarsu kenarlarında yağmurdan sonra tarlalarda, yollarda görülen küçük su birikintisi, gölcük, su toplanan çukurcuk. | Bataklık, sızlık, büyük su birikintisi. | Azmak[< aġızmaḳ: Akarsuyun denize döküldüğü yer.] )
- AZMAK ile COŞMAK
- AZMIŞ ile KUDURMUŞ
- BABA:
EVE, "EKMEK" GETİREN ile/ve/değil/||/<> SEVGİSİNE, EMEK VEREN
- BACAK/EL SALLAMAK ile/ve/değil/yerine BEKLENTİSİZ VE SAKİN, O ANDA VE ORADA OLMAK
( Bulunulan koşullardan çıkma ya da [çeşitli ve belirli/belirsiz] sıkılma durumlarında yapılan kontrolsüz el/kol/ayak/bacak sallamalarının/hareketlerinin nedeni daha çok "bir an önce o ortamdan/koşullardan çıkma/uzaklaşma" ya da "sonraki sürece/aşamalara geçme" isteği üzerinedir. Bunu da sürenin/sürecin "kısalması/hızlanması" beklentisiyle, farkında olmadan [/"ne yaptıklarını biliyor oldukları" "iddiasıyla"/zannıyla] el/ayak/bacak sallayarak ya da nesnelerle uğraşarak [çizerek, kağıt karalayarak, kalem çevirerek, nesne parçalayarak/delerek, tespih çekerek vs.], zihinlerini başka şeylerle meşgul ederek ve ancak bir şeylerle uğraşmak yoluyla çözmeye çalışırlar. Bu hareketler, "küçük/önemsiz/değersiz hareketler" varsayıldığından dolayı yapan kişi tarafından algılanmaz. [Daha çok da gençlikte/olgunlaşmamışlıktan ve/ya da cahillikten dolayı görülen/yaşanılan bir durumdur.] Bu durumlarda, çevredeki kişiler, çıkan sesle ya da gözleriyle ve zihinleriyle, yapılan harekete ister istemez takılırlar. Bu uyaranları, hem kişinin kendi için, hem de çevresindekileri düşünerek kontrol altında tutmaları gerekir. Bunu da, zihinlerini bulundukları zaman ve zeminde tutmaya çalışarak, geçmesi gereken zamana ve koşullara biraz daha sabrederek ya da odaklanarak sağlayabilirler. Sürekli olarak anımsanmalı ki, zihin, başka/çeşitli noktalarda bulunabilir fakat gövdeyi düşünce hızında bir yerlere taşımak olanaklı değildir. )
- BACAKLARIN KAPALI-AÇIK TUTULMASI('NI)
- BÂD[Fars.] ile BÂD[Fars.]
( Olsun, ola, olaydı. İLE Yel, rüzgâr. | Soluk, nefes. | Ah sesi, ah çekme. | [tas.] Allah'ın yardımı. | Övme, söz. | Büyüklük taslama, kibir. | Şarap. )
- BADAR BADAR ile/= PATIRTI
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- [ne yazık ki]
BAĞIMLI ile/değil TUTKUN
- BAĞIMLI/LIK(MÜPTELÂLIK) ile ISRARCI/LIK
( DEPENDENCE vs. TO INSIST )
- BAĞIMLI/LIK ile/yerine BAĞLI/LIK
( Onlar mı size, siz mi onlara bağlısınız? )
( Do they depend on you, or you on them? )
( Herhangi bir şeye bağımlı değilim. Geçip giden gösteriyi, geçip giden gösteri olarak görüyorum.[Bazı/çoğu kişi ise nesnelere tutunup yapışıyor ve onlarla birlikte hareket ediyor.] )
( I am detached and see the passing show as a passing show, while you stick to things and move along with them. )
( DEPENDENCE vs. ATTACHMENT
ATTACHMENT instead of DEPENDENCE )
- BAĞIMLILIK ile/değil/yerine/>< GEREKSİNİM
( [not] DEPENDENCE vs.//but/>< NEED
NEED instead of DEPENDENCE )
- BAĞIMLILIK ile/ve SAPLANTI
( DEPENDENCE vs./and OBSESSION )
- [ne yazık ki]
BAĞIMLI/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SINIRLI/LIK
- BAĞIMSIZLIK ile/ve/||/<> RADİKAL BAĞIMSIZLIK
- BAĞIRAN değil/yerine/>< BAĞIRMAYAN
( Değeri yüksek olmayan mal satanlar. DEĞİL/YERİNE/>< Değeri yüksek olan mal ve/ya da hizmet sunanlar. )
( İşportacı, eskici. DEĞİL/YERİNE/>< Kuyumcu/sarraf. antikacılar. )
( "Pop", "rock" vb. müzikçiler. DEĞİL/YERİNE/>< Sanat müziği/klasik müzik vb. söyleyen ve dinleyenler. )
- BAĞIRARAK SÖYLEMEK ile/değil/yerine/= SERT SÖYLEMEK
- BAGIRLADI ile/||/<> BAGIRLANDI
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( O, onun bağrına vurdu. İLE Kan aktı ve pıhtılaştı. )
- BAĞIRLAK/BAĞIRLAQ ile BAGIRLIG
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Çöl tavuğu. İLE Kimseye boyun eğmeyen kişi. )
- BAĞIRMA ile ÇIĞLIK
( ... ile VÂ-VEYLÂ[Çığlık, yaygara. | Eyvah, yazık! | Nâmık Kemâl'in şiiri.] )
( ... ile FİGAN[çoğ. EFGAN] )
- BAĞIRMA ile HAYKIRMA
( ... ile BÂNG )
- BAĞIRMA ile VURGU
- BAĞIRMAK ile ANIRMAK
- BAĞIRMAK ile BOZLAMAK
( ... İLE Devenin anırması/"bağırması". | Çığlık koparmak. )
- BAĞIRMAK ile/değil SESLENMEK
- BAĞIRMAK ile/değil YÜKSEK SESLE KONUŞMAK
( MİCHÂR[Ar.]: Yüksek sesle konuşan. )
itibariyle 9.674 başlık/FaRk ile birlikte,
9.664 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(4/40)