
B ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 15.886 başlık/FaRk ile birlikte,
15.874 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(55/65)
- TÂHİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/</> TAYYİB
( Temiz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> İyi, güzel, hoş. )
- TAHİR ve/ TAYYİB ve/ KUDDÜS ve/ SUBBUH
( Kirlerden. VE Ayıplardan. VE Kalpten. VE Nefsten. )
( SUBBUH: Yüzmek. )
- TAHKİK[< HAKK] ile ...
( DOĞRU OLUP OLMADIĞINI ARAŞTIRMA | DOĞRU OLUP OLMADIĞINI MEYDANA ÇIKARMA | DOĞRU, GERÇEK )
- TAHKİK ile/ve/||/<>/> TAHRİK
- TAHKİK[< HAKK] ile/ve/<>/> TAHRİR ile/ve/<>/> TAKRİR ile/ve/<>/> TAKRİB ile/ve/<>/> TÂLİM ile/ve/<>/> TEDKİK
( Doğru olup olmadığını araştırma. | Kanıt ile bilmek. [Mantıksal ve felsefi alan.] İLE/VE/<>/> İlgisi olmayanları bilmek. İLE/VE/<>/> Kanıtların iç tutarlılığı araştırma. İLE/VE/<>/> Kanıt ile sonuç arasındaki tutarlılığı araştırma. İLE/VE/<>/> Öğrenme. İLE/VE/<>/> Kanıtlamayı bilmek. )
- TAHKİK ile/ve/||/<> TETKİK
( Soruşturma. İLE/VE/||/<> İnceleme. | Araştırma. )
- [ne]
!TAHKİR ile/ya da/ne de/||/<>/>< TAKDİS
- TAHKİR ile/değil/yerine TENKİT/TENKİD
( Bir kaçıştır.[kendinden, utancından, küçüklüğünden] İLE/DEĞİL/YERİNE Bilmeyi zorunlu kılar. )
- TAHKİR ile/ve/||/<> TEZYÎF[< ZEYF]
( Aşağılama, onur kırma, onuruna dokunma. İLE/VE/||/> Değersiz gösterme. | Alay etme. )
- TAHLÎL ile ŞERH
( ANALYSIS vs. EXPLANATION )
- TAHLİL ile TÂ'LİL
( Kavramların, tanımı/tahlili yapılır. İLE Olguların, tâlili(tümdengelimi) yapılır, nedenleri gösterilir. )
( ANALYSIS vs. EXPLANATION )
- TAHLİL ile/ve TERKİB
- TAHLİL ile TESPİT
- TAHMİN[Ar.] ETMEK değil/yerine/= ÖNDEYİLEMEK
- TAHMİN ile KANAAT
- TAHMİN değil/yerine/= KESTİRMEK/KESTİRİM
- TAHMİN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TAHAMMÜL
- TAHMİN ile/ve/değil TEMENNİ/DİLEK
- TAHMÎR[Ar. < HAMR | çoğ. TAHMÎRÂT] ile TAHMÎR[Ar. < HİMÂR | çoğ. TAHMÎRÂT] ile TAMİR[Ar.]
( Yuğurma, yuğrulma. | Mayalandırma. İLE Birine "eşek" deme. İLE Onarım. | Yapılan bir yanlışı, kusuru düzeltmeye çalışma. )
- TAHRİBAT[Ar.] değil/yerine/= YIKIP BOZMA
- [ne yazık ki]
!TAHRİF[< HARF] ile/ve/<>/> !TAHRİB[< HARÂB]
( [ne yazık ki] Harflerin yerini değiştirme, bozma, kalem oynatma, değiştirme. | Bir tanımın anlamını değiştirme. İLE/VE/<>/> Yıkıp bozma. )
- TAHRİFAT[Ar.] değil/yerine/= DEĞİŞTİRİ
- TAHRİK OLMAK ile AZMAK
( EXCITATION vs. TO EXCITE )
- TAHRİK[Ar.]/PROVOKASYON[Fr.] / PROVOCATION/PROVOKE[İng.]["PROVAKE" değil!] değil/yerine/= KIŞKIRTMA/KIŞKIRTI
( INCITEMENT / PROVOKE )
- TAHRÎK[Ar. < HAREF] ile TAHRÎK[Ar. < HARK] ile TAHRÎK[Ar. < HAREKET | çoğ. TAHRÎKÂT]
( Yırtma, yırtılma, yarma, yarılma. İLE Çok yakma/yakılma. | Susatma/susatılma. İLE Kımıldatma, oynatma. | Kışkırtma, azdırma. | Yola çıkarma. | Uyandırma. | Meczum(cezimli) bir harfi hareke ile okuma.[İLM sözcüğünü İLİM olarak okuma.] )
- TAHRİK ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> TAHRİP
- TAHRİP ile TAHRİŞ
- TAHRİP ile/değil/yerine TENKİT/TENKİD
( Yıkma, kırıp dökme, harap etme, bozma. İLE/DEĞİL/YERİNE Bir konuya özgü yazıyı ya da yapıtı, değer bakımından gözden geçirme, eleştirme. )
- TAHŞİYE[Ar. < HAŞY] ile TAHŞİYE[Ar. < HAŞYET]
( Hâşiye yazma. | Dipnot yazma, çıkma yapma. İLE Ürperme, ürpertilme. )
- TAHT değil BAHT
- TAHT ile/ve/değil/||/<>/< TABUT
- TAHTA ile/<> ABANOZ[Lat.]
( ... İLE/<> Sıcak iklimlerde yetişen bir ağaç türünden elde edilen sert koyu renkli tahta. )
- TAHTA ile BÂLÂR[Fars.]/PEDAVRA[Yun.]
( ... İLE Köknar ve ladin ağaçlarından elde edilen, çatı örtüsü olarak kullanılan ince tahta. )
- TAHTA ile ŞENDERE
( Kaplamacılıkta kullanılan ince tahta. | Fıçı kaburgası. | Tekir cinsinden bir balık. )
- TAHZÎB[Ar. < HİZB] ile TAHZÎB[Ar. < HİZAB]
( Takım takım toplama. İLE Saç/sakal boyama. )
- TAHZÎL[Ar.] ile TAHSÎL[Ar. < HUSÛL] ile TAHZÎR[Ar.]
( Alçaltma, bayağılaştırma. İLE Ele geçme/geçirilme, hâsıl etme. | Vergi toplama. | İlim öğrenme. İLE ... )
- TÂİB[Ar. < TEVBE] ile TAYYİB/E[Ar.]
( Tövbe eden. | XVIII. yüzyılda, Lâle Devri'nde, şairlerin önderi sayılan şair. İLE İyi, güzel, hoş. | Hz. Muhammed'in, annesi Âmine'ye verdiği bir ad. )
- TAKALLÜS[Ar.] değil/yerine/= KASILMA
- TAKARRÜP[Ar.] değil/yerine/= YAKINLAŞMA/YAKLAŞMA/YANAŞMA
- TÂKAT değil/yerine/= GÜÇ
- TAKDİM[Ar.] değil/yerine/= TANITMA
( Bir şeyi, karşılıksız olarak birine verme, sunma. | Tanıtma, tanıştırma. | Öne alma, önceye alma. )
- TAKDİR ile/ve DESTEK
( APPRECIATION vs./and SUPPORT )
- TAKDİR[Ar.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GERİBİLDİRİM
- [önce] TAKDİR[Ar.] ve/sonra/||/<>/> TAKDİM[Ar.]
- TAKDİR ile/ve/<> TALTİF
- TAKDİR ile/ve TAYİN
- TAKDİR ile/ve/||/<> TEBRİK ile/ve/||/<> TALTİF
- TAKDİR ile/ve/<> TEŞHİS
- TAKDİRE ŞÂYÂN değil/yerine/= ÖVGÜYE DEĞER
- TAKDİR-İ İLÂHÎ ile/değil/ne yazık ki TAKDİR-İ "İDÂRÎ/SİYÂSÎ"
- TAHKİR >< TAKDİS ile/değil/yerine/<>/< TAKDİR
( ... >< Sadece, Allah içindir. İLE/DEĞİL/YERİNE/<>/< ... )
- TAKI:
SAHTE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GERÇEK
( Varsıl taksa bile "gerçek". İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Yoksul taksa bile "sahte". )
- TAKILMA ile/ve TIKANMA ile/ve TUTUKLUK | ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İKİLEM
- TAKILMAK ile/||/<> SARDIRMAK
- TAKILMAK ile/ve SATAŞMAK
- TAKILMAK ile/değil/yerine ÜSTÜNDE DURMAK/ÖNEMSEMEK
( Takılmayan[bilen], "takılma" demez; ancak ve ne yazık ki takılan[bilmeyen], "takılma" der. )
- TAKİM[Ar.] ile TAKİMETRE[Fr. TACHYMETRE]
( Verimsiz duruma getirme, sonuçsuz bırakma, kısırlaştırma. | Mikrobundan arıtma. İLE Hareket durumundaki bir nesnenin hızını ölçmeye yarayan aygıt. )
- TAKINILDI ile/değil TAKILINDI
- TAKINTI ile/değil/yerine ALERJİ
- TAKINTI ile/ve/değil BÂTIL İNANÇ
- TAKINTI ile/ve/<> BEKLENTİ
- TAKINTI ile/ve/değil/yerine BİLGİ
- TAKINTI ile/değil DONANIM
- TAKINTI ile/ve/değil/yerine DÜŞKÜNLÜK
- TAKINTI ile/değil/yerine İLKELİLİK
- TAKINTI ile/değil RAHATLIK
- TAKINTI ile/ve SAPLANTI
( Takıntı, var olmayan ikiliği her yerde görmekte direnen zihninizdedir. )
( MONOMANİ: Zihnin tek bir şeye takılıp kalması biçimindeki akıl dengesizliği. )
( The catch is in your mind, which insists on seeing duality where there is none. )
( CATCH vs./and OBSESSION )
- TAKINTI ile TAKINAK
( Bir durum ve sorunla ilişkisi olan başka durum ya da sorun. | Bütünlemeye kalınan ders. | Küçük, önemsiz borç. | Bir şeye hastalık derecesinde düşkünlük. | İlişki kurulan kişi. İLE Bilince takılarak korku ve bunalım yaratan, kişinin çabalarına karşın kurtulamadığı düşünce. )
- TAKINTI ile TUTKU
( Geçmişin büyük kişileri, sadece yolu gösterir. Çaba göstermesi ve bu yolda yürümesi gereken kişi, kendimiziz. Derin derin düşünelim ve bu yolu izleyerek, tutkulardan ve yanılgılardan kurtulalım. )
- TAKINTI ile/değil YETKİNLİK
- TAKINTILI TUTKU ile/değil/yerine UYUMLU TUTKU
- TAKINTI OBSESYON ile/ve/> SİNİRCE TAASSUB NEVROZ ile/ve/> ÇILDIRI/PSİKOZ
- TAKİP ile BASIMLAMA
( ... İLE Bazı kuşların yumurtadan ilk çıktığı anda çevresinde hareket eden ilk nesneye bağlanıp sürekli o nesneyi izlemelerine verilen ad. )
- TAKİP değil/yerine/= İZLEM
- TAKİP değil/yerine/= İZLEM
- TAKLÎDEN[Ar.] ile TAKLÎDÎ[Ar.]
( Tıpkısını, benzerini yaparak. | Gülünç tarafını belirterek. İLE Taklitle yapılan.[SAVT-İ TAKLÎDÎ | Fr. ONOMATOPÉE] )
- TAKLİT:
(SADECE/BİR) DAVRANIŞ ile/ve/değil/||/<>/< KİMLİĞİNİ BULMA (ÇABASI)
- TAKLİT ile/ve/||/<> AKTARIM ile/ve/||/<> KALIT/MİRAS
- TAKLİT ile/ve/değil/yerine/||/<>/> AYNALAMA
- TAKLİT[Ar.] ile/ve/<> TAGŞÎŞ[Ar.]
- TAKRÎBÎ ile/değil/yerine/>< TAHKÎKÎ
- TAKSİ[Fr. TAXI] ile TAKSİ[Fr. < Yun. TAXIE]
( Belirli bir ücret karşılığı yolcu taşıyan, taksimetresi olan otomobil. İLE Göçüm. )
- TAKSÎM ile SAVAK
( Akarsuların ayrıldığı yer. İLE Değirmen suyunu başka yöne akıtmak için yapılan düzen. | Bir barajın fazla suyunu akıtmak için yapılan düzen. )
- TAKSÎM ile/ve/||/<>/> TAKSİT
- TAKSİM ile/ve/||/<>/> TASNİF ile/ve/||/<>/> TAKDİM
( Böl[ümle]mek. İLE/VE/||/<>/> Sınıflandırmak. İLE/VE/||/<>/> Sunmak. )
- TAKSİM ile/ve/||/<>/> TASNİF ile/ve/||/<>/> TERTİP
( Tüm tasnifler, aklîdir. Çünkü, doğada, tasnif[sınıflandırma] diye bir şey yoktur/olmaz. )
- TAKSİR[Ar.] değil/yerine/= HATA
( Kısaltma, kısma. | Kusurda bulunma. | Dikkatsizlik, tedbirsizlik, meslekte acemilik ya da düzene, buyruklara ve talimata uymazlıktan doğan kusurlu olma durumu. )
- TAKSİRAT[Ar.] değil/yerine/= HATALAR
- TAKT[Fr. < TACT] değil/yerine/= YERİNDE KONUŞMA/DAVRANMA
- TAKTİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAKLAŞIM
- TAKTİL AGNOZİ ile ODITUAR AGNOZİ
- TAKYON ile/ve/<> FOTON
( TAKYOFOTON )
- TAL[Fr. THALLE] ile TÂL[Ar.]
( Kök, sap ve yaprak şeklinde farklılaşmamış bir bitkinin, yaşama ve büyüme örgeni. | Çiçeklerin üreme örgeni olan sarı toz. İLE Zil.[parmaklara takılan] | Gümüş ya da bakır tepsi. )
- TALAN[Fars.]/İHTİKÂR[Ar.]/ÇAPUL/PLAÇKA[< Arnavutça] değil/yerine/= YAĞMA/VURGUN
- TALEB[Ar.] ile MUHÂVELE[Ar.]
- TALEBE ile/ve/||/<> FUKAHA
- TALEBE ile MÜRİD
- TALEBE[Ar.]/ŞAKİRT/ŞAKİRD[Fars.] değil/yerine/= ÖĞRENCİ
- TALEBE ile SÂLİK
- TALEB-İ CÂH ile ÎTİBAR, MAKAM
( ÎTİBAR, MAKAM )
- [ne yazık ki]
TALEB-İ MAL ile/ve/||/<> TALEB-İ CAH ile/ve/||/<> TALEB-İ ALÂYİŞ-İ ZÂHİR
( Karıncanın ayak sesinden daha sessizce nefse musallat olan üç gizli şirk. )
- TALEP/TÂLİP değil/yerine/= İSTEK/İSTEYEN
- TALEP ile/ve/<> RAĞBET
- TALEP ile/ve SUAL
( REQUEST vs./and TO ASK )
- TÂLİ değil/yerine/= İKİNCİL
- TÂLİB[< TULLÂB, TULLEB, TALEBE] ile ...
( İSTEYEN, İSTEKLİ | ÖĞRENCİ )
- TÂLİB ile/ve ŞÂRİ
( ... İLE/VE Bir ilme başlayan. )
( Mantık ilmini tasavvur etmezsen, mutlak belirsizin(mechûlün) tâlibi olursun! )
- TÂLİB ile/ve ŞÂRİ
( ... İLE/VE Bir ilme başlayan. )
- TÂLİB ile/ve/||/<>/>/< TÂBİ
- TALİH ile/ve/= TA'Lİ(İKİNCİL)
- TALİHSİZ ile/ve/||/<>/> TARİFSİZ
- TA'LİL-İSTİKRÂ ile/ve TAHLİL-TERKİP
- TA'LÎM[Ar. < İLM | çoğ. TA'LÎMÂT] ile TA'LÎN[Ar.]
( Öğrenme, öğretme, öğretim, öğretilme. | Okutma, ders verme/verilme. | Meşk ile yetiştirme. | Askerlik idmanı. | İdman, egzersiz. İLE Açığa vurma/vurulma. )
- TA'LÎM(< İLM) ile TEMRÎN
( Aklı eğitmek, öğrenme, öğretim. İLE Alıştırma, idman yaptırma, egzersiz. )
- TALİP[< TALEP] ile/ve/||/<>/> TALİM
- TÂLİP değil/yerine/= İSTEYEN
- TALİP[Ar.] ile TEŞNE[Ar.]
( İsteyen, istekli. | Genellikle evlenmek isteyen ve bu isteğini evleneceği kişiye bildiren. İLE Susamış. | Çok istekli. )
- TALTİF[Ar. < LÛTF çoğ. TALTÎFÂT] değil/yerine/= ÖDÜLLENDİRME
( LÛTUFLAR, İHSANLAR)] ile ABCDEF ( GÖNÜL OKŞAMA, GÖNLÜ HOŞ ETME ] YUMUŞATMA,YUMUŞATACAK BİR İLÂÇ KULLANMA ] RÜTBE, NİŞAN, MAAŞ ARTIRIMI GİBİ ŞEYLERLE SEVİNDİRME )
- TAM EMİN OLMAK değil EMİN OLMAK
- TAM MÜREKKEB ile/ve TAM OLMAYAN MÜREKKEB
( Haber | İnşa İLE/VE ... )
( Doğru ve yanlışa olasılığı olanlar.[tam haber tümceleridir!] İLE/VE ... )
- TAM ÜSTÜNE BASMAK ile CUK OTUR(T)MAK
- TAM ile/ve/değil/||/<>/< AÇIK/NET
- TAMA ile DOYMAZLIK | ÇOK İSTEME | AÇGÖZLÜLÜK
- TAMAMEN "BOMBOŞ" değil TAMAMEN BOŞ (ya da BOMBOŞ)
- TAMAMLA(N)MAK ile/ve/<> BÜTÜNLE(N)MEK
- TAMAMLANMAZLIK ve/||/<> GÖDEL
- TAMAMLAYAMADI değil TAM ANLAYAMADI
- BAKIŞ:
TAMAMLAYICI ile/ve/||/<> UYUMLANICI
- TAMAMLAYICI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DESTEKLEYİCİ
- TÂMÎK[Ar.] değil/yerine/= DERİNLEŞ(TİRİL)ME
- TAMİM[Ar.]/SİRKÜLER[Fr.] değil/yerine/= GENELGE | GENELEME/GENELLEŞTİRME
- TAMİR ile TELÂFİ ile TASHİH[< SIHHAT]
- TAMLAMA ile TAMLAYAN ile TAMLANAN
( Bir adın, başka bir ad, adıl[zamir] ya da ön adla[sıfat] birlikte oluşturduğu sözcük öbeği, düzenleme[terkip]. İLE Tamlamalarda temel olan bir adın anlamını açıklayan ad, adıl[zamir] ya da adıl[sıfat], belirten. İLE Tamlamada anlamı belirtilen, açıklanan ad, belirtilen, mevsuf. )
( (SYNTACTIC) COMPOUND )
- TAMLAMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TANIMLAMA
- TANATOLOJİ ile ...
( Ölümü konu alan bilim dalı. )
- TAN/AYDINLIK/IŞTIN:
GEÇİCİ ile/ve/<> GERÇEK
( Tan yerinde, gün doğmadan beliren, sonradan kaybolan, geçici aydınlık/tan, yalancı tan. İLE/VE/<> Tan yerinde, gün doğuncaya kadar süren kesintisiz aydınlık. )
( FECR-İ KÂZİB ile/ve/<> FECR-İ SÂDIK )
- TANDIR[Ar. < TENNÛR | TENÂHÎR] ile İSTANBUL TANDIRI
( Pişirmek ve ısınmak üzere. İLE Isınmak üzere. )
( Yere çukur kazılarak yapılan bir fırın türü. | Bazı yerlerde, kışın ayakları ısıtmak amacıyla alçak bir masanın altına mangal konulup üstüne yorgan örtülerek yapılan düzen. İLE ... )
- TANE ile/ve/değil/=/||/<>/> DÂNE[Fars.]
( Herhangi bir sayıda olan şey, adet. | Bazı bitkilerin tohumu. | Çekirdekli küçük meyve. )
- TANE ile/değil KİŞİ
- TANI ile/ve/||/<> TANIM
- TANI! ve/<> UYUMLU OL! ve/<> MUTLU YAŞA!
( RECOGNIZE! and/<> BE HARMONIOUS! and/<> LIVE HAPPY! )
- TANIDA/TEŞHİSTE:
TESPİT ile/değil ÖNCELİK
- TANIKLIK ile/ve/||/<>/> TANIŞIKLIK
- TANIM ÇEŞİTLERİ'Nİ
( VARIATIONS OF DEFINITION )
- TANIM ile/ve/<> BELİT/AKSİYOM
( Tanım, belit oluşturabilmelidir![oluşturacak nitelikte/yapıda olmalıdır!][tartışma ya da acaba sorusu oluşturmayacak kesinliğe yakın bir yapıda/sağlamlıkta/derinlikte!] )
( DEFINITION vs./and/<> AXIOM )
- TANIM ile/ve BELİT/AKSİYOM/MÜSELLEMÂT
( ... İLE/VE Geriye götürülemeyen ilke. )
( DEFINITION vs./and AXIOM )
- TANIM ile/ve/||/<> BİLGİ
( Kavranılanlar[durumlar/olgular] için geçerli olan. [Kavramaya hizmet edenler için.] İLE/VE/||/<> Nesneler için geçerli olan. )
- TANIM ile/ve/değil/||/<>/< DURUM
- TANIM ile/ve/||/<>/> DURUM
- TANIM ile/ve/değil EŞİK
- TANIM ile/ve/||/<> GÖSTERGE
- TANIM ile/ve/<> İSPAT/İSBAT
( DEFINITION vs./and/<> TO PROVE )
- TANIM ile/ve KANIT
( DEFINITION vs./and PROOF )
- TANIM ile/ve/||/<> KURAL
- TANIM ile/ve/<> NEDEN
( Tanım, nedene giden, en kısa yoldur. )
( DEFINITION vs./and/<> CAUSE/REASON )
- TANIM ile/ve/<> ÖRNEK
( Örnekte/benzetmede, hata olmaz/olmamalıdır! [Teşbihte, hata olmaz!] )
( Yanlış örnek, örnek değildir! [Su-i misal, misal teşkil etmez!] )
( DEFINITION vs./and/<> SAMPLE/EXAMPLE/MODEL/TYPE/PATTERN )
- TANIM ile/ve/||/<>/< TANIMIN TANIMI
( Bir kavramın niteliklerini eksiksiz olarak belirtme ya da açıklama. İLE/VE/||/<>/< Her parçasını içinde barındırabilen/birleştiren, dışında kalanlara engel olan.[Efrâdını câmî, ağyârını mânî.] )
- TANIM ile/ve/<> TUTARLILIK
( Tanım, tutarlılığı taşıyabilmelidir/sürdürebilmelidir! )
( DEFINITION vs./and/<> CONSISTENCE )
- TANIM ile/ve/=/||/<>/< ÜÇLEME
- TANIMA:
ERKEK ve/||/<> KADIN ve/||/<> ÇOCUK ve/||/<> KARDEŞ ve/||/<> ARKADAŞ ve/||/<> DOST
( Toklukta. VE/||/<> Yoklukta. VE/||/<> Yaşlılıkta. VE/||/<> Mirasta. VE/||/<> Yolculukta. VE/||/<> Zor durumda. [GÖRÜLÜR / BELİRLİ/BELİRGİN OLUR] )
- TANIMA:
YETKİN BİLME ile/ve/||/<> YETERİNCE BİLME
- TANIMADAN/ANLAMADAN YARGILAMAMALI
- TANIMAK ile/ve/değil DUYMUŞ/HABERDAR OLMAK
- TANIMAK ile/ve TANIMLAMAK
( TO RECOGNIZE vs./and TO DEFINE )
( REN ile/ve ... )
- TANIMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TANIYANI(ZİHNİ) TANIMAK
- TANIMLAMA ile/ve/||/<>/> SINIFLAMA
- TANIMLAMA ile/ve/<> SINIRLAMA
( Sınırlama doğal olmalıdır. Durumun ve kişinin kendinin koyduğu kısıtlamalar fazla sıkı ya da fazla gevşek olduğu takdirde söz edilen doğallık duygusu hissedilemez. )
( TO DEFINE vs./and/<> LIMITING )
- TANIMLAMA ile/ve/> TAMAMLAMA
( TO DEFINE vs./and/> TO COMPLETE )
- TANIMLAMAK ile/ve/||/<>/> BELİRLEMEK
- TANIMLAMAK ile/ve/||/<>/> KONUMLANDIRMAK
- ... TANIMLANDI ile/değil ... TANINDI
- TANIMLAYAN ile/ve/değil/yerine TANIYAN
- TANIMLAYICI ile/ve/||/<>/> TAMAMLAYICI
- TANIŞIKLIK ve/||/> İLİŞKİ:
YÜZ YÜZE ve/<> YAN YANA ve/<> SIRT SIRTA
( İlişkiler, yüz yüze başlar, yan yana gelerek pekiştirilir, sırt sırta vererek devam ettirilir. )
- TANIŞIKLIK ve/<> GÜVEN
- TANITLAMA ile/ve/||/<> ÇIKARSAMA
( Matematikte. İLE/VE/||/<> Doğada. )
- TANITLAMA ile/ve/||/<> TANITLAMAK
( Tanıtlamak işi, ispatlama. | Öne sürülen bir iddianın doğruluğunu mantıksal yöntemle gösterme. İLE/VE/||/<> Bir iddianın gerçekliğini inkâr edilmeyecek bir kesinlikle göstermek, ispatlamak. | Muhakeme etme yoluyla ya da tanık göstererek bir şeyin doğruluğunu ortaya koymak. )
- TANITLAMA ile/ve/||/<> TEMELLENDİRME
- TANITMA ile/ve/<> YAYGINLAŞTIRMA
- TANRI/SALLIK / TANRI/LAR ile/ve/<> DEĞİŞMEZ(LİK)LER
- TANSİYON değil/yerine/= GERİLİM, GERGİNLİK, BASINÇ
- TANTANA[Ar.] ile/ve/||/<> TATAVA
ile/değil/yerine
TERÂNE[Fars.]
( Görkem. | Gürültü patırtı, kuru gürültü. | Gereksiz, boş söz. İLE/VE/||/<> Çok fazla söz. İLE/DEĞİL/YERİNE Ezgi, nağme, uyum, makam. | Dört dizeden oluşan, birinci, ikinci ve dördüncü dizeleri, birbiriyle uyaklı olan şiir. | Tekrarlana tekrarlana, usanç verici bir durum alan söz. )
- TAPINAKLARDA:
GÖBEKLİTEPE ve/||/<> NEVALİ-ÇORİ ve/||/<> JERF EL AHMAR ve/||/<> ARKAİM ve/||/<> GİLGAL ve/||/<> MALTA ADASI ve/||/<> CUICUILCO ve/||/<> KURGANLAR ve/||/<> SOLOVETSY ADALARI ve/||/<> STONEHENGE ve/||/<> AVEBURRY ve/||/<> CASTLERIGG ve/||/<> NEWGRANGE
( Urfa'da. VE/||/<> Urfa'da. VE/||/<> Suriye'de. VE/||/<> Rusya'da[Kazakistan'ın kuzeyinde]. VE/||/<> Golan tepelerinde.[İsrail'in doğusu] VE/||/<> Malta'da. VE/||/<> Meksika'da. VE/||/<> Altay Dağları'nda. VE/||/<> Rusya'da. VE/||/<> İngiltere'de VE/||/<> İngiltere'de VE/||/<> İngiltere'de VE/||/<> İrlanda'da. )
- TAPINCA/PUT[Fars. < BUT]/İDOLE[Fr.]:
SOY ile/ve/||/<> MAĞARA ile/ve/||/<> ÇARŞI ile/ve/||/<> TİYATRO
( bkz. Francis Bacon )
( IDOLA TRIBUS avec IDOLA SPECUS avec IDOLA FORI avec IDOLA THEATRI )
- TAPINCAK/SANEM[Ar.]/PUT[Fars. < BUT]/FETİŞ[İng. FETISH | Fr. < FETICHE] ile/ve/değil/||/<>/> KÜLT[İng. CULT | Fr. CULTE]
( Bazı ilkel toplumlarda doğaüstü güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı ya da cansız nesne. | Haç. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Din. | Yerel özellikler taşıyan dinî törenler. | Belirli bir dönemde yoğun ilgi gören. [yapıt/kitap/film vb.] )
- TAPINCAK/SANEM[Ar.]/PUT[Fars. < BUT]/FETİŞ[Fr.] ile ONGUN/TOTEM[Fr.]
( Gözle görünen, gözle görüldüğü kadarıyla yetinerek tapınma. | Bazı ilkel toplumlarda doğaüstü güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı ya da cansız nesne. | Haç. | Uğurlu sayılan şey. | Tapınırcasına sevilen şey ya da kişi. | Saplantılı bir biçimde eşeysel coşku uyandıran ötekine ait giysi, ayakkabı vb. nesne. İLE İlkel toplumlarda topluluğun ondan türediği sanılan ve kutsal sayılan hayvan, ağaç, rüzgâr vb. herhangi bir doğal nesne. )
- TAPINMA ile/ve/değil/||/<>/< BAĞIMLILIK
- TAPINMA ile/değil/yerine/>< TUTARLILIK (ÇABASI)
- TAPINMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/< "TUTUNMA"
- TAPON[Fr.] değil/yerine/= NİTELİKSİZ, ESKİ, ELDE KALMIŞ
- TARAF OLMAK ile/değil/yerine/||/>< KATILIMCI OLMAK
- [ne yazık ki]
TARAF TUTMAK ile/değil/yerine/>< TARTIŞMAK
- TARAFTAR OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> TAVIR ALMAK
- [ne yazık ki]
"TARAFTAR"" ile/ve/değil/yerine/||/<>/> KARŞICIL/MUHÂLİF[Ar.]
- TARAFTAR ile/değil/yerine TAKİPÇİ
- SÖZLÜK:
TARAMA ile/ve/||/<> DERLEME
- TARAMA ve/||/<>/> TANIMA
- TARAMAK ile SÜPÜRMEK
- TARASSUD[Ar. < RASAD] değil/yerine/= GÖZETME, BEKLEME, DİKKATLE BAKMA, GÖZLEME
- TARÂVET[Ar.] değil/yerine/= TAZELİK, TAZE OLMA, KÖRPELİK
- TARÇIN ve/||/<> KİMYON
( Şekerin etkisini azaltmaya ve gövdedeki dengeyi sağlamaya yarar. VE/||/<> Bakliyatların sindirimini kolaylaştırıcı etkisi/katkısı vardır. )
- TARD ile KOĞMA, SÜRME, UZAKLAŞTIRMA | GÖREVDEN, OKULDAN UZAKLAŞTIRMA
- TARDION ile/ve FOTON/LUXON ile/ve TACHION
( Işık hızı altı. İLE/VE Işık hızı üstü/ötesi. )
- TARİF EDİLEMEZ ile/yerine/değil/ve DUYULARA GETİRİLEMEZ
( [not] NOT POSSIBLE TO DESCRIBE vs./and/but NOT POSSIBLE TO BRING SENSES
NOT POSSIBLE TO BRING SENSES vs. NOT POSSIBLE TO DESCRIBE )
- TÂRİF[Ar.] değil/yerine/= TANIM
- TÂRİF[Ar.] ile TARÎF[Ar. < TURFA] ile TA'RÎF[Ar. < İRFÂN | çoğ. TA'RÎFÂT] ile TAHRÎF[Ar.]
( Yeni. İLE Az bulunan, nadir, zarif şey. | Etraflıca anlatma, bildirme. | Bir maddeyi tüm gerekli noktalarını içine alır biçimde bir ibâre ile anlatma. İLE ... )
- TARİF[Ar.] ile/ve/||/<> TASVİR[Ar.]
( Ne[< kavram.] İLE/VE/||/<> Nasıl[< bilim]. )
( DEFINITION vs./and/||/<> DESCRIPTION )
- TARİF ile TAVZİH
- TÂRİF ile/değil/||/<>/> ÂRİF
( Ârife, târif gerekmez. )
- TARİF-İ LAFZÎ ile TARİF-İ İSMÎ ile TARİF-İ HAKİKÎ
- TARİH BİLGİSİNDE:
USÛL ve/||/<>/> KAVÂRİN ve/||/<>/> AHVAL ve/||/<>/> HAVÂDİS
( Yöntemler. VE/||/<>/> Yasalar. VE/||/<>/> Durumlar. VE/||/<>/> Haberler. )
- TARİH:
"GEÇMİŞ" değil YARIN
( Tarih, geçmiş değil yarındır! )
- TARİH METAFİZİĞİ ile/ve/<> TARİH EPİSTEMOLOJİSİ
( Büyük oranda, tarihin belirli bir amaca, hedefe göre okunmasıdır. İLE/VE/<> Tarihsel bilginin kaynakları, yapısı, yöntemleri üzerinde durur. )
( Büyük oranda, Alman tarih-felsefe okulunun etkisini taşır. İLE/VE/<> Anglo-sakson merkezli bir okuldur. )
( Tarihi, daha çok, bir milletin gelecek hedefi açısından ele alır. İLE/VE/<> Tarihî bilginin çözümlemesini yapar. )
- TARİH OLMAK ile/ve TARİHE MAL OLMAK
- TARİH ile/ve/<> ANLAM
( Kişinin, eylemlerinin incelenmesi. )
( HISTORY vs./and/<> MEAN )
- TARİH ile/ve/<> BELLEK
( HISTORY vs./and/<> MEMORY )
- TARİH ve/< DAYANAKÇA ve/< KAYNAK
- TARİH ile/ve/||/<> DÜŞÜNCE TARİHİ
( [Kişilerin] Nasıl, düşünmeden hareket ettiklerinin öyküsü. İLE/VE/||/<> Nasıl, hareket etmeden düşündüklerinin öyküsü. )
- TARİH ve/||/<>/< İNSAN/LIK
( Tarihin öznesi, insanlıktır. )
- TARİH ve/||/<>/< KİŞİ/İNSAN ÖYKÜLERİ
( )
- TARİH ile/ve KÖKEN
( HISTORY vs./and BASIS/ORIGIN )
- TARİH ve/||/<> TOPLUMSAL BELLEK
( Kesintilidir. VE/||/<> Süreklidir. )
( Kanıta dayalı ve nesnellik iddiası vardır. VE/||/<> Özneldir ve kimlik önde tutulur. )
( Demarcated. AND/||/<> Continous. )
- TARİH ile/ve/||/<>/< UNUTULMUŞ TARİH
( | )
- TARİH ile/ve/<> VERİ
( HISTORY vs./and/<> DATA )
- TARİH ile/ve/||/<> YAZIN/EDEBİYAT ile/ve/||/<> COĞRAFYA ile/ve/||/<> MİMARİ ile/ve/||/<> BİLİMSEL KAYNAKLAR ile/ve/||/<> YAZILI OLMAYAN KAYNAKLAR
- [ne yazık ki]
TARİHİ ...:
BİLMEMEK ile/ve/değil/||/<>/> ÇARPITMAK
- TARİHİ DEĞER(İ OLAN) ile/ve/<> SANATSAL DEĞER(İ OLAN)
- TARİHİ PERSPEKTİF ile/ve MEDENİYET PERSPEKTİFİ ile/ve FELSEFE-BİLİM
- TARİHİN TEKRARINDA:
BİRİNCİSİ ile/ve/||/<>/> İKİNCİSİ
( Trajedi. İLE/VE/||/<>/> Komedi. )
- TARİHLEME ile/ve/||/<> RADYOMETRİK TARİHLEME
( ... İLE/VE/||/<> Bazı izotoplar [kimyasal bir öğenin, belirli kütleye sahip atom çekirdekleri], kimyasal yapılarını değiştiren ve kendiliğinden oluşan radyoaktif bozunmaya uğrar. Bu bozunmanın hızı, izotopun bir özelliği olup sıcaklık, basınç ya da izotopun içinde yer aldığı kimyasal bileşikler gibi dış etmenlerden etkilenmez. Bozunma hızı, belirli bir örnekteki atom çekirdeklerinin yarısının bozunması için gereken "yarı-ömür" olarak tanımlanır. Kayaç örneklerini tarihlendirmede kullanılan radyometrik yöntem, radyoaktif izotopun ve bozunmaya uğrarken üretilen öğe mikdarının ölçülmesi esasına dayanır. Radyoaktif öğe ve izotopların görece mikdarı, bir kayacın oluşmasından itibaren kaç yarı-ömrün geçmiş olduğunu gösterir. Örneğin, çoğu mineralin kimyasal bileşeni olan ve doğal olarak ortamda bulunan potasyum, az miktarda radyoaktif potasyum-40 içerir. Bu izotop, kalsiyum-40 ya da argon-40 oluşturmak için 1 milyon 300 yıllık bir yarı-ömür ile bozunur. Bozunmaların %11'inde, argon-40 oluşur. Argon, bir gaz olduğundan, mineral ısıtıldığında ya da eritildiğinde, mineralden dışarı atılır. Bu nedenle, yeni katılaşmış bir magma kayacı, argon-40 içermez. Zaman içinde potasyum-40'ın bozunmasıyla kayaçta argon-40 birikir. Böylece, bir magma kayacındaki potasyum-40 ve argon-40 mikdarı, bu kayacın ne kadar süre önce katılaştığını gösterir.
Potasyum-argon ile tarihlemenin özü budur. Kavramsal olarak benzer öteki yöntemler, uranyum-kurşun, rubidyum-stronsiyum ve neodimiyum-samaryum yöntemleridir. Her yöntemin farklı üstünlük ya da sakıncaları, potansiyel hata kaynakları bulunmaktadır. Sonuçların daha güvenli alınması bakımından önemli kayaçlarda bu yöntemlerin birkaçı birden kullanılabilir. )
- MAĞDURİYET:
TARİHSEL ile/değil EKİNSEL/KÜLTÜREL
- TARİHSEL) SÜREÇ ile/ve (TARİHSEL) KOŞUL
( [HISTORICAL] PROCESS vs./and [HISTORICAL] CONDITION )
- TARİHSEL/LİK ile/ve/<> BİLİMSEL/LİK
- TARİHSEL/LİK ile/ve/||/<> KUŞKULU/LUK
- TARİHTE KALAN DÜŞÜNCE ile/ve/değil/yerine/<> DÜŞÜNCENİN TARİHİ
- TARÎK el-TAKVÎM ile/ve/<> TARÎK el-LUZÛM ile/ve/<> TARÎK el-KIYÂM ile/ve/<> TARÎK el-NİSBE
( Osmanlı dönemi Türk filozofu Taşköprülüzâde'ye (ö. 1561) göre ayıklama/soyutlama eylemi açısından bir önermede, konu ile yüklem ilişkisinin türleri:
"X, Y'dir." denildiğinde, bir yüklem olarak Y,
1. Ya bizâtihi yüklendiği X'ten
2. Ya da X'in dışındaki başka bir nesneden
ayıklanır/soyutlanır.
Birinci durumda Y
i. ya X'in kurucu unsurlarından;
ii. ya da X ile Y arasındaki zâtî gereklilikten/zorunluluktan ayıklanır/soyutlanır.
İkinci durumda ise Y
i. ya dış-dünyada, X ile var olan
ii. ya da dış-dünyada, X'e nispet edilen bir durumdan ayıklanır/soyutlanır.
1. i.'ye "Kurucu unsurlarına ayırma yöntemi"[Tarîk el-takvîm];
1. ii.'ye "Gereklilik(zorunluluk) yöntemi"[Tarîk el-luzûm]
2. i.'ye "Kâim olma yöntemi"[Tarîk el-kıyâm]
2. ii.'ye ise "Nispet yöntemi"[Tarîk el-nisbe] adı verilir. )
- TARİKAT ile/ve BARİKAT
- TARIM ile/ve EMEK
- TAR'IN TELLERİNDE:
AĞ TEL ile/ve SARI TEL ile/ve KÖK TEL ile/ve BAM TELİ ile/ve 1. ÇİFT ZENG TELİ ile/ve 2. ÇİFT ZENG TELİ
( [orta oktav] Do İLE/VE [orta oktav] Sol İLE/VE [-1. oktav] Do İLE/VE [-2. oktav] Sol İLE/VE [+2. oktav] Sol İLE/VE [+2. oktav] Do )
( Suyu simgeler. [Su gibi akıcıdır.] İLE/VE Ateşi simgeler. [Ateş gibi yakıcıdır.] İLE/VE Toprağı simgeler. [Toprak gibi sabitleyicidir.] İLE/VE Kararlılık duygusu ve mutmainlik sağlar/sunar. İLE/VE 1. ve 2. çift zeng telleri, coşku, özgürlük ve rahatlama duygusu sağlar/sunar. )
( Sayın Nevcivan Özel'in Facebook sayfası için burayı tıklayınız...
[Katkıları için teşekkür eder, tüm çalışmalarında başarılarının devamını dileriz!]
)
( )
- TARLA ile/ve CEBEL
( ... İLE/VE Ekilmemiş tarla. )
- TARLA ile/ve/<> EVLEK
( ... İLE/VE/<> Tarlanın, tohum ekmek için bölünen bölümlerinden her biri. | Dönümün dörtte biri kadar olan ölçüsü. | Tarlalarda suyun akması için açılan su yolu. | Onluk kâğıt para. )
- TARLA ile/>< SENGİSTAN[Fars.]
( ... İLE/>< Taşı çok olan, tarıma uygun olmayan arazi. )
- TARTIŞILABİLENLER ile TARTIŞILAMAZLAR/TARTIŞILAMAYANLAR
- TARTIŞILAMAZLAR ile/ve TARTIŞILAMAYANLAR
- TARTIŞILAN ile/ve/değil/yerine BİLİNEN/BİLİNEBİLEN/BİLİNEBİLECEKLER
- TARTIŞILIR ile/değil/yerine/>< BİLİNMEZ
- TARTIŞILMASI "GEREK" ile/ve/değil/||/<>/< TARTIŞILABİLİR
- TARTIŞILMASI GEREKEN ile/ve/değil/||/<>/< TEMELLENDİRİLMESİ GEREKEN
- TARTIŞMA" KONUSU ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ARAŞTIRMA KONUSU
- TARTIŞMA ile/ve/değil/yerine ATIŞMA
itibariyle 15.886 başlık/FaRk ile birlikte,
15.874 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(55/65)