Bugün[24 Ekim 2025]
itibarı ile 24.299 başlık/FaRk ile birlikte,
24.299 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(87/99)


- TEPKİSİZLİK ile/ve/değil/||/<>/< SİLAHSIZLANMA


- TEPSERMEK = KURUYUP ÇATLAMAK


- TER KOKUSU ile KOLTUKALTI KOKUSU

( Koku koltukaltından geliyorsa, "koltukaltın kokuyor" ya da "koltukaltından koku geliyor" demek gerekir. "Kokuyosun!" ya da "Ter kokuyosun! / Terlemişsin sen!" denilmez! )

( PERSPIRATION SMELL/STINK vs. ARMPIT SMELL/STINK )


- TER KOKUSU ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TEN KOKUSU


- TER TER (TEPİNMEK)

( "Direnmek, istememek, inat etmek, sinirlenmek" )


- TERK ile/ve/> HAYIR

( Güç ve hayırlar herkes içindir ve isteyen herkese hazırdır. )

( Dıştaki hiçbir şey bir değer ifade etmediği ve gönül her şeyi terk etmeye hazır olduğu zaman, zihinsel olgunluk düzeyine ulaşılmış demektir. )

( Power and grace are for all and for the asking.
A level of mental maturity is reached when nothing external is of any value and the heart is ready to relinquish all. )

( ABANDONMENT/FORSAKE/RENOUNCE/LEAVE vs./and/> NO )


- TERÂHÎ[Ar. < RAHVET] ile TERÂ'İ[Ar.]

( Gevşetme. Bir işte gevşeklik gösterme. | Geri çekilme, geri durma. | Gecikme. İLE Otlama, çayıra çıkma. )


- TERAKKİPERVER[Ar. + Fars.] değil/yerine/= İLERİCİ


- TERÂKÜM[Ar. < RÜKM] değil/yerine/= BİRİKME, YIĞILMA, TOPLANMA


- SAĞALTIMLAR'I/TERAPİLER('İ)


- TERAZİ MAHALLESİ :

( Kilyos'ta su terazisinin bulunduğu yerleşim bölgesi. )


- TERAZİ ile KABBÂN[Ar.] (KEPAN[Fars.])

( ... İLE Büyük terazi. )


- Terazi ile TERAZİ

( Burç. İLE Ölçme/tartma aleti. Bir kolun iki ucuna asılı iki kefeden oluşan tartı, mizan. | İp cambazlarının dengeyi sağlamak için kullandıkları uzun sırık. | Gövdenin, asılarak ya da dayanarak yere paralel bulunduğu denge duruşu. )


- TERBİYE(EĞİTİM) ile/ve/> TÂLİM(ÖĞRETİM/ALIŞTIRMA) ile/ve/> TE'DİB(EDEB)(DAVRANIŞ/TUTUM)

( Davranış-eylem. İLE/VE Düşünce-bilgi. VE/> Terkib. )

( Göze dayanır. İLE/VE Kulağa dayanır. VE/> Davranıştır. )

( İyi-kötü. İLE/VE Doğru-yanlış. VE/> Güzel. )

( Örnek gerektirir. İLE/VE Bilen/hoca gerektirir. VE/> "Kişi kendin bilmek", haddini bilmek gerektirir. )

( Her yerdedir. İLE/VE Belirli bir yerdedir. VE/> Her yer ve zamandadır. )

( Bütüncüldür. İLE/VE Sıradüzenseldir. VE/> Estetiktir. )

( Kalb-i selîm. İLE/VE Akl-ı selîm VE/> Zevk-i selîm. )

( TO TRAIN vs./and PRACTICE/EXERCISE/DRILL and/> MANNER
Behaviour-action. VS./AND Idea-knowledge. AND/> Compound.
Base on eye. VS./AND Base on ear. AND/> Behaviour.
Good-bad. VS./AND Right-wrong. AND/> Beautiful.
Needed example. VS./AND Needed teacher. AND/> To know the self.
Everywhere. VS./AND Define place. AND/> Everywhere and anytime.
Integral. VS./AND Hierarchical. AND/> Aesthetical. )


- TERBİYE ETMEK:
ÇOCUKLARIMIZI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KENDİMİZİ


- TERBİYE[< RÜBÜV) ile TA'LÎM[< İLM]

( Besleyip, bütütme; Eğitim; Görgü; Alıştırma; Bedeni eğitmek. İLE Aklı eğitmek, öğrenme, öğretim. )


- TERBİYE ile/ve/||/<> TASFİYE ile/ve/||/<> TEZKİYE


- [ne yazık ki]
TERBİYESİZ ile/değil/yerine DİK KAFALI


- TERBİYESİZ ile HERGELE[Fars. | çoğ. HERÂGİ]

( ... İLE Terbiye ve görgüden uzak, bayağı, aşağılık kişi. | Eşek sürüsü. | Binek ve taşıta alışmamış huysuz hayvan. )


- TERBİYESİZLİK ile/ve/değil/<> İNAT


- [ne yazık ki]
TERBİYESİZLİK ile/ve/||/<>/< KEYFİYET


- TERBİYESİZ/LİK ile/ve SALAK/LIK, SALOZ[argo]


- TERBİYESİZ/LİK ile/ve "ŞEREFSİZ/LİK"


- TERCANLI, KEMAL (...) :

( İki dönem Yenimahalle Muhtarı olarak görev yaptı. )


- TERCÎ'[Ar. < RÜCÛ | çoğ. TERCÎÂT] ile TERCİH[Ar. < RÜCHÂN | çoğ. TERCÎHÂT]

( Geri çevirme, döndürme. | Tekrarlama. İLE Üstün tutma, daha çok beğenme. )


- TERCİH ile/ve/değil TEVHİD(BİREŞİM) NOKTASI


- TEREDDİ[Ar. < REDY] değil/yerine/= SOYSUZLAŞMA, YOZLAŞMA


- TEREDDÜT/D[Ar. < REDD] ile ENDÎŞE[Fars. < DÂNİŞ]

( Kararsızlık. İLE Bilgiden/bilimden uzak olma. (durumu/sonucu) [DÂNİŞ: Biliş, bilgi, ilim.] )


- TEREDDÜT/ŞÜPHE değil/yerine/= İKİRCİK/DURAKSAMA/VARGISIZLIK


- TEREKE DEFTERLERİ ile/ve/değil MUHÂLEFÂT DEFTERLERİ


- TEREKKÜP[Ar.] değil/yerine/= BİLEŞME

( Birkaç şeyin bileşmesinden oluşma. )


- TERELELLİ = HAFİF VE HOPPA


- TEREVVUH[Ar.] değil/yerine/= BİR ŞEYDEN KOKU ALMA


- TERFİK[Ar.] değil/yerine/= BİRİNİ ARKADAŞ ALMA

( Birini arkadaş olarak yanına alma. | Arkadaş olarak yanına birinin verilmesi. )


- TERHÎB[Ar. çoğ. TERHÎBÂT] ile TERHÎB[Ar. < REHB | çoğ. TERHÎBÂT]

( Birine, "Merhaba" deme, hal-hatır sorma. İLE Çok korkutma/korkutulma. )


- TERHÎBEN[Ar.] ile TERHÎBÎ[Ar.]

( Korkutarak, korkutma yoluyla. İLE Çok korkmayla ilgili, çok korkutucu. )


- TERÎKE[Ar.] ile TERİKE/TEREKE[Ar. çoğ. TERÎKÂT/TEREKÂT]

( Kalık, evlenme dönemi geçmiş, evde kalmış. | İtfaiye erlerinin başlarına taktığı kask. İLE Ölen kişinin bıraktığı şey. )


- TERİM SOĞUMASIN değil/yerine DİNLENMEYİ BİLMEK


- TERK ETMEK ile/ve VAZGEÇMEK

( Bilincine varmadığınız bir şeyi terk edemezsiniz. )

( Öteye devam etmek için terk etmek durumundasınız. )

( Önemli[öncelikli] olan, ne yaptığınız değil, ne yapmaktan vazgeçtiğinizdir. )

( Fiziksel vazgeçiş ve terk yalnızca bir içtenlik, bir samimiyet belirtisidir, fakat yalnızca içtenlik de özgürlüğe kavuşturamaz; uyanık bir idrak, istekli bir araştırma ve derin bir incelemeden doğan bir anlayışa gereksinim vardır. )

( Yapmanız gereken, tüm anıları ve beklentileri terk etmektir. )

( Dıştaki hiçbir şey bir değer ifade etmediği ve gönül her şeyi terk etmeye hazır olduğu zaman, zihinsel olgunluk düzeyine ulaşılmış demektir. )

( İç değerinizi bilmelisiniz, ona güvenmelisiniz ve günlük yaşantınızda, arzu ve korkularınızı feda ederek bunu belirgin kılmalısınız. )

( Duyup da/bilip de terk etmelidir. )

( Birinci adımdan vazgeçmeyen, ikinci adımı atamaz. )

( [Kendine/Bilgiye] Teslim olmadan terk edemezsin. )

( Ortak etmeni bulmak için tüm ayrımları terk etmek zorundasınız. Ancak evrensel olan ortaktır. )

( Gerçek vazgeçiş, terk edilecek bir şeyin bulunmadığını, çünkü size ait hiçbir şeyin bulunmadığını idrak ediştedir. )

( Sahte olandan vazgeçin, doğru olan kendi yerini bulacaktır. )

( Yanlış anlamalarınızı ortaya çıkarın ve onları terk edin, hepsi bu kadar. )

( Birine, vazgeçilmez olduğunu hissettirdiğinde, ilk vazgeçeceği kişi sen olursun. )

( You cannot abandon what you do not know.
To go beyond, you must abandon them.
It is not what you do, but what you stop doing that matters.
Mere physical renunciation is only a token of earnestness, but earnestness alone does not liberate. There must be understanding which comes with alert perceptivity, eager enquiry and deep investigation.
All you have to do is to abandon all memories and expectations.
You must know your inner worth and trust it and express it in the daily sacrifice of desire and fear.
The real giving up is in realising that there is nothing to give up, for nothing is your own.
Give up the false and the true will come into its own. )

( ... ile/ve SARF-I NAZAR )

( ABANDONMENT/FORSAKE/RENOUNCE/LEAVE vs./and GIVE UP )


- TERK ETMEK ile/ve/||/<> YOK ETMEK


- TERKİB ile TARAF

( Üst dile sahip olunur. İLE Tek bir dille sınırlı kalınır. )


- TERKİK[Ar. < RİKKAT] ile TERKÎK[Ar.]

( İnceltme. | Yumuşatma. | Nâzikâne anlatma. İLE Zayıflatma. Dili ya da ifadeyi bozuk/eksik kullanma. )


- TERKİN[Ar.] ile TERKÎN[Ar.]

( Boyama, yazma. İLE Belirli bir yerde ve saatte buluşma sözleşmesi. [MÎKAT: Bir iş için belirtilen zaman ya da yer.] )


- TERKİP ile EKLEKTİZM


- TERKİP ile/ve NAZIM

( Birleşim, birleştirme, bir araya getirme. | Tamlama. | [kimya] Bileşim. İLE/VE Düzenleyen, düzene koyan, tertip eden. | Manzume yazan kişi. | Şiir. )


- TERKİS[Ar. < RAKS] ile TERKİŞ[Ar. çoğ. TERKİŞÂT] ile TERKÎZ[Ar. < REKZ]

( Dans/raks ettirme, oynatma, oynatılma. İLE Sözcüğü süsleme, güzelleştirme. İLE Dikme, yere saplama, kurma. )


- TERKOS (TERKAN) METROPOLİTLİĞİ :

( Tarabya, Terkos (Terkan) Metropolitliğine bağlı bir Rum köyü idi. Metropolitin unvanı da "Terkos ve Neokirion Piskoposu" idi. Terkos yöresinde bulunan Rum sayısı azalınca Metropolitlik Tarabya'ya taşındı. Halen Metropolitlik Tarabya'dadır. )


- TERMAL[Fr.] değil/yerine/= KAPLICA


- TERMİN[Alm.] ile/değil TEMRİN[Ar.]

( Belirlenmiş zaman, randevu. İLE/DEĞİL Alıştırma. )


- TERMİNAL[Fr./İng.] ile TERMİNAL[Fr./İng.]

( Otobüs, uçak vb. taşıtların yolcularını ilk aldığı ya da son bıraktığı yer. İLE Bir veri iletişim ortamında, veri giriş çıkışını sağlayan donanım birimi ya da donanım birimleri topluluğu. )


- TERMOPLASTİK İLE TERMOSET İLE ELASTOMER ile/||/<> POLİMER SINIFLARI

( Isıl davranışa göre polimer türleri. )

( Formül: Tg < Tkullanım < Tm )


- TERMOTERAPİ değil/yerine/= ISI SAĞALTIMI


- TERÖR/İST/İZM[Fr./İng.]/!TEDHİŞ/Çİ[Ar.] değil/yerine/= !YILDIRI/CI/LIK


- TERÖRİZE ETMEK ile/değil/yerine/>< TEORİZE ETMEK


- TERÖRİZM" ile/ve/değil/||/<> TÖRERİZM

( )


- TERS AÇI ile İÇ TERS AÇI

( ... İLE İki koşut doğruyu kasan üçüncü bir doğrunun iki yanında ve koşutların içinde altlı üstlü ortaya çıkan dört açıdan her biri. )


- TERS-DÜZ OLMAK/ETMEK ile ALT-ÜST OLMAK/ETMEK


- TERS ile/değil/yerine/>< DERS

( [Almaya/anlamaya ...] Kapalıysa/k "gelir", ters. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Açıksa/k alır/ız her bir durumdan ders. )


- TERS ile/değil SANKİ


- TERS ile TERS

( Gerekli olan duruma karşıt olarak. | Uygun olmayan, elverişsiz. | Gönül ve cesâret kırıcı, huysuz, sert. | Bir şeyin içe gelen yanı, arkası. | Kesici bir aygıtın kesmeyen yanı. | Bir şeyin karşıtı. İLE Hayvan pisliği. )


- TERSÂ ile/ve CEBÂNET

( Çok korkak, titrek. İLE/VE Korkaklık. )


- TERSÂNE-İ ÂMİRE ile/ve/||/<> TOPHANE-İ ÂMİRE ile/ve/||/<> BARUTHANE-İ ÂMİRE


- TERSİNEMEZLİK/ENTROPİ ile KARGAŞA ile KANSER

( Doğada. | Nesnelerde. İLE Toplumda. İLE Biyolojide. )


- TERSİNMEK ile TERSLEMEK ile TERSLENMEK ile TERSLEŞMEK

( Geri dönmek, rücû etmek. | Hiddetlenmek, aksilik etmek. İLE Birine gönül kırıcı, sert söz söylemek ya da gönül kırıcı davranmak, azarlamak. İLE Tersleme durumuna konu olmak. | Aksilik etmek, terslik göstermek. İLE Terslik etmek, zıt davranmak. )


- TERSLEMEK ile/ve/değil/yerine REDDETMEK


- TERTEMİZ


- TERTİB ve/||/<>/>/< MÜRETTEBÂT


- TERTİP değil/yerine/= DİZGİ


- TERTİP değil/yerine/= DİZİM


- TERTİP değil/yerine/= EMDÜZEN


- TERTİP[Ar.] değil/yerine/= SIRA DÖNEM


- TERTİP ile/ve TANZİM

( Üstüste. İLE/VE Yanyana. )


- TERTİP ile TELİF


- TERTİP-DÜZEN (SAĞLAMAK)


- TER-Ü-TAZE[Fars.] değil/yerine/= ÇOK TAZE, KÖRPE | DİNÇ BİR BİÇİMDE


- TERZİ, KENDİ SÖKÜĞÜNÜ DİKEMEZ ile/ve/||/<> KELİN İLACI OLSA BAŞINA SÜRER/MİŞ


- TERZİ:
[hem] "ORTOPEDİST" ve/||/<>/hem de "PSİKOLOG"


- TERZİ, İRFAN (SÜRMENE, 1959) :

( Yönetici, Spor yazarı. Sarıyer/Rumelikavaklıdır. İlkokulu Rumelikavak'ta, Sarıyer Ortaokulu ve Sarıyer Lisesini bitirdi. İ.Ü. İktisat Fakültesinden mezun oldu. Meslek olarak spor yazarlığını seçti. Günaydın, Güneş, Fotospor, Tercüman ve Akşam gazetelerinde çalıştı. Çeşitli yerlerde yerel gazetelerin kuruluş çalışmalarına katıldı ve kuruluşlarını gerçekleştirdi. Sarıyer Yerel Haber'e destek olmaya devam etmektedir. Rumelikavak Spor Kulübü, Rumelikavak Güzelleştirme Derneği, Rumelikavak Balıkçılar Kooperatifi, Sarıyer Spor Kulübü, Merter Spor Kulübü, Kırklarelispor Kulübü, İstanbul Su Ürünleri Kooperatifler Birliği üyesidir. Bu kooperatifte Yönetim Kurulu üyeliği yaptı. Merter ve Kırklareli Spor Kulüplerinde yönetim kurullarında yer aldı. Üyesi olduğu Sarıyer Spor Kulübünde üç dönem yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. Sarıyer S. K. Divan Kurulu üyesidir. )


- TERZÎK[Ar. < RIZK] ile BESLE(N)ME

( Besleme, rızık verme. )


- [ne yazık ki]
TERZİL[Ar.] değil/yerine/= KÜÇÜK DÜŞÜRME


- TESAHUP[Ar.] değil/yerine/= BENİMSEME, SAHİP ÇIKMA | ARKADAŞLIK ETME


- TESALÜP[Ar.] değil/yerine/= ÇAPRAZ GELME

( İki şeyin birbiri üzerine çapraz biçimde gelmesi. | Sinir ve damarların birbirinin üzerinden çapraz olarak geçmesi. )


- TESÂNÜT/TESÂNÜD[Ar. < SENED] değil/yerine/= DAYANIŞMA | OMUZDAŞLIK


- TEŞA'UL[< ŞU'L] ile TEŞA'UR[< ŞA'R] ile TEŞÂUR[< Şİ'R] ile TEŞÂVÜR[< ŞÛRÂ]

( Parlama, tutuşma. İLE Kıllanma, tüylenme. İLE Şâir tavrı takınma, şâirlik taslama. İLE Birbirine danışma. )


- TESCİL/LEMEK ile/ve/değil TASDİK/LEMEK

( Herhangi bir şeyi resmî olarak kaydetme, kütüğe geçirme. | Bir taşınmazın üzerinde bir aynî hakkın kurulması için tapu kütüğüne yapılması gerekli kayıt. İLE/VE/DEĞİL Doğrulama. | Onay, onaylama. )


- TESDİS[Ar.] ile TESTİS[Lat.]

( Sayısını altıya çıkarma ya da altıya bölme. | Bir gazelin her beytine dört dize ekleyerek altılı duruma getirme. İLE Erbezi, taşak, haya, husye. )


- TEŞEKKÜR[Ar.] (ETMEK) değil/yerine/= ÖVGE (SUNMAK)


- TEŞEKKÜR ETMEK ve/||/<> ÖZÜR DİLEMEK

( Bunları bilmeyenlere, kapıları/nı kapatmak gerekir. )


- TEŞEKKÜR ETMEK ile/ve TAKDİR ETMEK

( TO THANK vs./and TO APPRECIATE )


- TEŞEKKÜR ile/ve ŞÜKÜR

( Kişilere ve topluma teşekkür etmeyi bilmeyen, şükür etmeyi bilemez. )


- TEŞEKKÜRDE:
ESTAĞFİRULLÂH ile/ve/değil/||/<> RİCA EDERİM


- TESELLÎ[Ar.] değil/yerine/= AVUNÇ


- TESELLİ ile KENDİNİ KANDIRMAK


- TEŞEMMÜ'[Ar. < ŞEM] ile TEŞEMMÜM[Ar. < ŞEMM]

( Mumlaşma, mum bağlama, muşamba gibi olma. | Üzerine bal mumu sürülme. [TEŞEMMÜ-İ KEBED: Karaciğerin muşambalaşması, siroz.] İLE Koklama. )


- TEŞERRÜF[Ar.] değil/yerine/= ONURLANMA, ONUR DUYMA


- TESETTÜR[Ar. < SETR] değil/yerine/= ÖRTÜNME, KAPANMA


- TESEYYÜP[Ar.] değil/yerine/= KAYITSIZLIK, TEMBELLİK, İHMALCİLİK


- TESHÎL[Ar.] ile TESHÎL[Ar. < SEHL | çoğ. TESHÎLÂT] ile TESHÎR[Ar.]

( Öksürtme. İLE Kolaylaştırma. İLE Ele geçirme, zapt etme. | ... )


- TESHİP değil TEZHİP/TEZHİB


- TESHÎR ile TE'SÎR[< İSR]

( Büyüleme, büyü yapma; aldatma, aldatılma. İLE Alâmet/nişan bırakma. | İşleme, dokunma; içe işleme. | Kederlendirme. )


- TEŞHİR/EKSİBİSYON[< EXHIBITION]/UTAÇICILIK değil/yerine/= GÖSTERMECİLİK


- TEŞHİS[Ar.] değil/yerine/= TANI/TANIMLAMA

( Hastalığın ne olduğunu araştırıp ortaya koyma. Kim ve ne olduğunu anlama, tanıma, seçme. | Belirleme. | Kişileştirme. )


- TEŞHÎS[< ŞAHS | çoğ. TEŞHÎSÂT] ile TEŞHÎZ[< ŞAHZ | çoğ. TEŞHÎZÂT]

( Ayırma, seçme, fark etme, tanıma. | Hastalığın, hangi hastalık olduğunu bilme. | Eşyaya şahsiyet verme, onlara hitâb etme. İLE Sivriltme, keskinleştirme. | Bileme. | Uyandırma, kuvvet ve etkisini artırma. )


- TESİR (ETMEK) ile/ve/||/<>/> TESİS (ETMEK)

( Etki etmek. İLE/VE/||/<>/> Yapılandırmak. )


- TE'SÎR[Ar. < İSR | çoğ. TE'SÎRÂT] ile/ve TES'ÎR[Ar. < SA'R] ile/ve TESHÎR[Ar. < SİHRİYY] ile/ve TESHÎR[Ar. < SİHR/SEHHAR | çoğ. TESHÎRÂT]

( Alâmet, nişan bırakma. | İşleme, dokunma, içe işleme. | Kederlendirme. İLE/VE Değer/kıymet/narh koyma. | Ateşi yakıp alevlendirme. İLE/VE Zapt ve istila etme, ele geçirme, elde etme. İLE/VE Büyü yapma, büyüleme, aldatma/aldatılma, kendini bağlama. )


- TESİS[Ar.] (ETMEK) değil/yerine/= KURMAK/OLUŞTURMAK


- TESİS değil/yerine/= KURULUŞ/KURULMA


- TESİSAT[Ar.] değil/yerine/= DONANIM/DÖŞEM


- TESİSAT ile/değil TECHİZAT


- TEŞKİK[< ŞAKK] ile TEŞKÎK[< ŞEKK | çoğ. TEŞKÎKÂT]

( Yarma, yarılma, ikiye ayırma, parça parça yarma. İLE %50/50 olarak şüpheye düşürme/düşürülme, şüphede bırakma/bırakılma. )


- TEŞKİL[Ar.] değil/yerine/= OLUŞTURMA | OLUŞUM | ÖRGÜTLEME


- TESKİN[Ar.] ile/ve/||/<> TESELLİ[Ar.]

( Acı, öfke, heyecan vb. duyguları yatıştırma, dindirmeye çalışma. İLE/ve/||/<> Avunma, avuntu, avunç. )


- TESLİMİYET ile/ve/||/<> ÇARESİZLİK


- TESLİMİYET ile/ve/||/<>/< SABIR

( Özellikle, Anthony Hopkins'in, "The Edge" ve "The Instinct" adlı filmlerini de izlemenizi salık veririz. )


- TESLİMİYET ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< TERK-İ DAVÂ


- TESLİMİYET ile/ve/||/<> TEVEKKÜL

( Ne kadar âlim olsak da iki dakika sonra başımıza ne geleceğini bilemeyiz. )

( İnsan da, varlık da, kudret de küçülmedikçe büyümez. [muhitleşmek] )

( Kendinden haberin olmayacak ki, vuslata çıkasın. )

( Herşeyin modeli vardır fakat hakikatin yok. Hem kafes içinde duracaksın, hem de aradan çıkacaksın. )

( Azrail'e can vermeyen,
Hakk'a, Hakikat'e varamaz. )

( KENAR GEZME!
DOLAN, GEL!
GİR İÇERİ! )


- TESLİMİYET ve/||/<>/< UTANMAK/UTANABİLMEK


- TESLİMİYET ve/<>/|| ZEKÂ


- TESLİMİYET/KABUL EDİLME/AFFEDİLME:
TÖVBE ve/||/<> DOĞRU/DÜZGÜN İŞ YAPMAK / SÂLİH AMEL


- TESLİM OLMAK ile/değil/yerine/>< KAYBETMEK


- TESLÎS ile TESDİS

( Üçleme. İLE Altışarlama. )


- TESMÎM[Ar.] ile TESMÎM[< SEMM]

( Eklemlerin yüzlerini birbirinden ayırma işi. Bir örgeni, eklem yerinden kesip atma. İLE Zehirleme, zehirlenme. )


- TESMİYE[Ar. < İSM] ile ADLANDIRMA, AD VERME/KOYMA

( AD KOYMA, ADLANDIRMA, İSİM VERME | BESMELE ÇEKME )


- TESPİT ile GENELLEME


- TESPİT ile/ve/değil/||/<>/< İTİRAF


- TESPİT değil/yerine/= SAPTAMA

( [not] DETERMINATION but/= DETECTION
DETECTION instead of DETERMINATION )


- TESPİT ile/ve TEŞHİS

( ESTABLISHING vs./and DIAGNOSIS )


- TESPİT ile/ve/değil/||/<>/>/< (HAKKI/NI) TESLİM


- TEŞRÎF[< ŞEREF] değil/yerine/= ONURLANDIRMA | GELMESİYLE BİR YERE ONUR VERME | GELME | GİTME


- TEŞRİH ile TEŞBİH


- TEŞRÎH[Ar. < ŞERH | çoğ. TEŞRÎHÂT] ile TEŞRÎHÎ[Ar.] ile TEŞRÎ/Î(LEGISLATIVE)[Ar.]

( Açma, yayma, etraflıca şerh etme/edilme. | Dilim dilim, parça parça kesme. | Bir ölü gövdesini kesip parçalara ayırma. Otopsi. | Anatomi. | İskelet. İLE Anatomiye özgü, anatomiyle ilgili. İLE Yasa ile, yasa ile ilgili. )


- TEŞRİK[Ar.] ile/ve/||/<> MÜŞTEREK[Ar.]

( Yaptığı bir işe birini ortak etmek. İLE Ortak. | Ortaklaşa, el birliğiyle yapılan/hazırlanan. | Ortaklaşa kullanılan. | Ortaklaşa, birlikte. )


- TEŞRÎK[Ar. < ŞARK] ile TEŞRÎK[Ar. < ŞİRK]

( Işıklandırıp parlatma. İLE Ortak/şerîk etme. | Allah'a ortak koşma. )


- TESTERE[Fars.] ile BIÇKI

( Ağaç, demir vb. şeyleri kesmeye yarayan, genellikle üçgen biçiminde dişleri olan, dar ve uzunca çelik araç. İLE Tahta ya da ağaç biçmekte kullanılan, karşılıklı iki sapı olan ve iki kişi tarafından kullanılan büyük testere. | Motorla çalışan bir çeşit güçlü testere. | Saraç bıçağı. | Bağ budamaya yarayan dişli bıçak. )


- TESTERE[Fars.] ile MÛŞER[Ar.]

( ... İLE Bir çeşit, eğri testere. )


- TESTİCİLER SOKAK :

( Çayırbaşı mahallesi sokaklarındandır. Çömlekçiler sokağının arka tarafında bulunan bu sokakta eskiden Testici imalathaneleri bulunuyordu. Bu nedenle bu sokağa da "Testiciler Sokak" adı verilmiştir. )


- TESTİS-İ ile/değil TESTİ-Sİ

( Şu sayrının erbezi/testisi. İLE/DEĞİL Şu su/şerbet testisi. )


- TEŞVİK ETMEK ile/değil ÇANAK TUTMAK


- TEŞVİK ile/ve/<> CEVAZ


- TEŞVİK-İ MESAİ değil TEŞRİK-İ MESAİ/İŞBİRLİĞİ


- TEŞVİKİYE CAMİSİ ile TEŞVİKİYE CAMİSİ

( Şişli'de, Nişantaşı aşağısındadır. İLE Arnavutköy'dedir. )

( 1855'te, Sultan Abdülmecid tarafından. İLE 1832'de inşa edilmiştir. )


- TEŞVÎŞ[< ŞEVEŞE] ile KARIŞTIRMA, BULANDIRMA

( KARIŞTIRMA, KARMAKARIŞIK ETME, KARIŞIKLIK )


- TETAHHUL[Ar.] ile TETAHHUR[< TEHÂRET, TUHR/TUHUR | çoğ. TETAHHURÂT]

( Dalak şişmesi. İLE Temizlenme. )


- TETİKLEME ile DÜRTÜKLEME

( MÜRŞİD: Tetikleyici. )


- TETİKLEME ile KIŞKIRTMA

( TRIGGER vs. PROVOKE )


- TETİKLEME ile/değil YANKILANDIRMA


- TETİKLEMEK ile KÖRÜKLEMEK


- TETİKLE(N)ME" ile/ve "KÖRÜKLE(N)ME" ile/ve "YÜKSELME" ile/ve "HOŞLANMA"


- TETT ile/ve/||/<>/> STT/SKT

( Tavsiye Edilen Tüketim Tarihi İLE/VE/||/<>/> Son Tüketim Tarihi/Son Kullanım Tarihi )


- TEVAFFUK[Ar. < VEFK] ile TEVÂFUK[Ar. < VEFK | çoğ. TEVÂFUKÂT]

( Başarma, muvaffak olma. İLE Uyma, uygun gelme. )


- TEVÂFUK ile TEVÂRÜS


- TEVÂLÎ[Ar. < VELY] ile TEVÂRÎ

( Birbiri ardından gelme, arası kesilmeksizin devam etme, sürme. İLE Bir şeyin arkasına saklanıp görünmez olma, gizlenme. )


- TEVÂRÜS[Ar. < VERÂSET] ile/ve/> TEMELLÜK[Ar. < MELK/MÜLK] ile/ve/> TEMESSÜL[Ar. < MİSL] ile/ve/> TERCÜME[Ar. < TERCEME] ile/ve/> TELİF[Ar. < ÜLFET] ile/ve/> TEKELLÜM[Ar. < KELÂM]

( Birinden miras kalması, mirasa konma. | Kalıtım yoluyla birinden ötekine geçme. İLE/VE/> Kendine mâl etme. İLE/VE/> Benzeşme. | Özümleme. İLE/VE/> Çeviri. İLE/VE/> Birleştirmek. İLE/VE/> Dile getirmek, anlatmak, söylemek. )


- TEVÂTÜR ile ŞÂYİA

( ... İLE Yayılmış haber, yaygın olan, söylenti. )


- TEVÂZU'[< VAZ (çoğ. TEVÂZUÂT)] değil/yerine/= ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK (GÖSTERME)

( ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK (GÖSTERME) )


- TEVÂZU'[Ar. < VAZ | çoğ. TEVÂZUÂT] ile TEVAZZU'[Ar.] ile TEVAZZUH/TAVAZZUH[Ar. < VUZÛH | çoğ. TETEBBUÂT]

( Alçakgönüllülük (gösterme). İLE Konulma, konuluş. İLE Açıklanma, açıklığa kavuşma, aydınlanma. )


- TEVÂZÜN[< VEZN] değil/yerine/= TARTIDA BİR OLMA, DENK OLMA, DENGEDE BULUNMA


- TEVBE ile İ'TİZÂR

( Tövbe, işlenmiş bir günah ya da suçun bir daha işlenmeyeceğine dair verilen söz. | Kulun, sahf bir kalple Hakk'a yönelmesi, tekrar günah işlememeye ahd etmesi. İLE Özür dileme, bir şeyin, kendinden uzaklaştırılması. )


- TEVBÎH ile TEKDÎR ile MUÂHEZE[< AHZ | çoğ. MUÂHEZÂT]

( Azarlama, paylama. | Memurlara uygulanan bir disiplin cezası. İLE Bulandırma. | Kederlendirme. | Azarlama. | Öğrenciye verilen ve siciline işlenen bir cezâ. İLE Azarlama, paylama, çıkışma, darılma. | Tenkîd. )

( ... İLE Tevbîhten daha ağırdır. )

( Nush ile uslanmayanı, etmeli tekdîr
Tekdîr ile uslanmayanın hakkı kötektir! )


- TEVDÎ[Ar. < VED] değil/yerine/= BIRAKMA, EMÂNET ETME | VEDÂLAŞMA[Ar.]


- TEVECCÜD[< VECD]:
VECDE GELME, HALLENME, COŞMA -<


- TEVECCÜH[< VECH] değil/yerine/= ÇEVRİLME, YÖNELME, DOĞRULMA | BİR YERE DOĞRU HAREKET ETME | GÜLERYÜZ GÖSTERME, YAKINLIK DUYMA | HOŞLANMA, SEVGİ | NASİP VE MÜYESSER OLMA


- TEVELLU'[Ar.] ile TEVELLÜH[Ar. < VELEH | çoğ. TEVELLÜHÂT]

( Sevme, aşk ve ilginin oluşması. İLE Şaşakalma. )


- TEV'EM[Ar.] ile İKİZ | EŞ, BENZER

( İKİZ )

( EŞ, BENZER )


- TEVESSÜL ile/ve/||/<> TENEZZÜL


- TEVFİK FİKRET (İST. 1867) :

( Rumelihisar hayranı olup, burada ikamet etmiştir. Esas adı Mehmet Tevfik'tir. Edebiyat - ı Cedide şairidir. Galatasaray Lisesini birincilikle bitirdi. Mezuniyetten sonra Hariciye Vekâletinde (Dışişleri Bakanlığı) bilahare de Maarif (Milli Eğitim) Kalemi'nde çalıştı. Yüksek Ticaret Okulu'nda Fransızca ve Türkçe dersler verdi. Şiir yarışmalarına katıldı ve birincilikler kazandı. 1894'te Malumat Gazetesi kurucuları arasında yer aldı. Aynı yıl Galatasaray Lisesinde (Mekteb - i Sultani) öğretmenliğe başladı. Okuldan 1895'te ayrıldı fakat bir yıl sonra Robert Kolej'de Türkçe öğretmenliğine atandı. 1896'da Servet - i Fünun Dergisinde görev yapmaya başladı. Servet - i Fünun topluluğunun ve akımının yaratılmasında öncü oldu ve bu hareketin adına Edebiyat - ı Cedide adı verildi. Bu ekolde kendisi ile birlikte; Halit Ziya, Cenap Şahabettin, İsmail Safa, Mehmet Rauf, Samipaşazade Sezai, Hüseyin Cahit, Ahmet Şuayip, Hüseyin Siret gibi isimler bulunuyordu. 1897 Osmanlı –Yunan Savaşı sırasında yurt ve ulus sevgisini işleyen şiirler yazdı. Sultan Abdülhamit'in baskısına karşı çıkar, yazılar ve şiirler yazar, bu nedenle gözaltına alındı ve sürekli izlendi. 1900 yılında ilk kitabı olan Rubab - ı Sikeste (Kırız Saz) yi yayımladı. 1902'de kız kardeşini, 1905'te babasını kaybedince, babasının Aksaray'daki evini satarak Rumelihisarı'nda planlarını kendi yaptığı ve ölene kadar oturduğu Aşiyan isimli köşkü yaptırdı. 1908 Meşrutiyetin ilanında memnun olur ve Tanin Gazetesini arkadaşları ile birlikte çıkarır. Gazete bir süre sonra baskıcı rejim kuran İttihat Terakkinin sözcüsü haline gelince gazeteden ayrıldı. 1909'da Galatasaray Lisesine Müdür oldu. Fakat Maarif Nazırının (Milli Eğitim Bakanının) yetkilerine müdahale etmesi üzerine istifa ederek ayrıldı ve Robert Kolej öğretmenliğe başladı. Balkan ve Trablusgarp savaşlarında yorgun çıkan Osmanlıların Almanya'nın saflarında sava girmesine karşı çıkar. Bu nedenle siyasetçilerle arası açılır. Yazdığı şiirlere Mehmet Akif tarafından karşılık verilir. Tevfik Fikret Mehmet Akif çatışması günümüze kadar yankı yapar. Gençliğinde verem hastalığı ile boğuştu, yaşlılığında da böbreklerinden rahatsızlandı ve ölmeden önce "...Dünyada şimdi ben dahi bir fazla sikletim" mısralarını yazdı ve 19 Ağustos 1915'te öldü. Eyüp'teki aile mezarlığına gömüldü. Vasiyeti üzerine 1961'deki doğum yıldönümünde mezarı Aşiyana taşındı.. İkamet ettiği Aşiyan isimli evi ölümünden sonra müze haline getirildi. Eserleri: Rubab - ı Şikeste, Trih - i Kadim, Haluk'un Defteri, Rubabın Cevabı, Şermin ve Hasta Çocuk'tur. İsimleri sayılan kitaplara girmeyen şiirlerini (Rubabın Cevabı, Tarih - i Kadim, Doksan Beşe Doğru ve diğerleri) Cevdet Kudret tarafından 1952'de yeniden derlenip yayınlandı. )


- TEVFİK FİKRET ile/ve/||/<>/> ATATÜRK

( Kimseden ümmîd-i feyz etmem, dilenmem perr-ü-bâl
Kendi cevvim, kendi eflâkimde kendim tâirim,
İnhinâ tavk-ı esâretten girandır boynuma;
Fikri hür, irfanı hür, vicdânı hür bir şâirim.

(Kimseden bir yarar ummam ben, dilenmem kol kanat.
Kendi boşluk, kendi gökkubbemde kendim gezginim.
Bir eğik baş, bir boyunduruktan ağırdır boynuma;
Fikri hür, irfânı hür, vicdanı hür bir şairim.)

Tevfik Fikret )

( )


- TEVHÎD ve/< ADÂLET ve/< MUHABBET


- TEVHİD ve/<> İLİM ve/<> TERBİYE ve/<> EDEB


- TEVHİD ve SÜKÛNET

( Tevhîd, sükûnettir. )


- TEVİL-İ GARİB ile TEVİL-İ BAİD ile TEVİL-İ MÜSTEBÂD

( Yakın yorum. İLE Uzak yorum. İLE Zoraki yorum. )


- TEVKİ'[Ar. < VUKÛ] ile TEVKİÎ[Ar.]

( Sultan buyruklarına çekilen nişan. | Padişahın nişanlı buyruğu. İLE Tevki'ci. Padişah buyruklarına nişan işaretini yapan memur, tuğrakeş. )


- TEVKÎD[Ar. < EKD] ile TEVKİD[Ar. çoğ. TEVKİDÂT] ile TEVKİT[Ar. < VAKT]

( Sağlamlaştırma. İLE Tutuşturup yakma. İLE Vakti, saati belirli kılma. )


- TEVKİFHANE[Ar.] değil/yerine/= TUTUKEVİ


- TEVKİÎ ile/||/<> SÜLÜS ile/||/<> RİK\'A ile/||/<> KÛFÎ ile/||/<> NESİH ile/||/<> MURAKKA ile/||/<> MÜSELSEL ile/||/<> DİVANÎ

( Sözcüklerin arası birleştirilerek yazılan bir yazı biçimi.[Resmî yazışmalarda kullanılan bir yazı çeşidiydi.][Sülüse benzeyen daha yumuşak hatlı ve hareketli büyük boy yazılar.] İLE/||/<> Yuvarlak karakterli, daha çok kitabelerde kullanılan, kitaplarda ise başlıklara mahsus büyük boy bir yazı üslûbu. İLE/||/<> Türklerin ortaya çıkardığı bir yazı çeşidi. "Mim"lerin gözü kapanmış, "Sin" ve benzeri harflerin dişleri kalkmış, noktalar çizgilere dönüşmüştür. Daha çok el yazısında kullanılır. İLE/||/<> Arap harflerinin düz ve köşeli olarak kullanılmasıyla oluşmuş erken dönem İslâm yazı türü ve bundan geliştirilmiş bir yazı türü. İLE/||/<> Metinlerin kopya edilerek çoğaltılmasında kullanılan yuvarlak karakterli bir yazı üslûbu. İLE/||/<> İstenilen kalınlığı sağlayacak kadar kâğıdın birinin suyunu ötekinin aksi yöne gelecek biçimde kola ile yapıştırılmasıyla elde edilen mukavvadan yapılan albüm. Üzerine hatların ayrı ayrı kâğıtlara yazılarak hatlar, minyatürler, varaklar v.s. yapıştırılır. İLE/||/<> Tüm yazaçları/harfleri ve sözcükleri birbirine bitişik olarak yazılan bir yazı biçimi. İLE/||/<> Türklere özgü hareketli ve girişik bir yazı üslûbudur. Harfler ve sözcükler, birbirine kaynaşmıştır. )


- TEVLİT[Ar.] değil/yerine/= DOĞURMA, DOĞURTMA | NEDEN OLMA, OLUŞTURMA


- TEVSÎH[Ar. < VESAH] ile TEVŞÎ'[Ar.] ile TEVŞÎH[Ar. < VİŞÂH | çoğ. TEVŞÎHÂT]

( Kirletme. | Paslandırma. İLE Süsleme. İLE Süsleme, süslendirme. Süslü giysi giydirme. | Mukayyed kâfiye ile şiir yazma, çifte kâfiye. | Kur'ân-ı Kerîm'i, usûl, âdâb ve erkânı ile okuma. | Mevlîd bahirleri arasında, dînî ve tasavvufî mahiyette kasîde ve beste okuma. | Türk dînî müziğinde bir biçim.[Na't, tekkelerde ve başka yerlerde okunduğu halde, tevşîh denilenler, mevlîd ve mi'râciyye arasında tegannî edilir.] )


- TEYAKKUZ[Ar. < YAKAZA] değil/yerine/= SAKLIK/UYANIKLIK

( Uyanma, uykudan kalkma. | Uyanık olma, uyanıklık, açıkgözlülük. )


- TEYAKKUZ[Ar.] değil/yerine/= SAKLIK/ANIKLIK/UYANIKLIK


- TEYZE ile YENGE/BULA

( Annenin kız kardeşi ya da ablası. İLE Amca ya da dayının eşi.[< "yeni gelen" ya da "yanına gelen"] )


- TEZ ile TAVIR


- TEZAHÜR ile/ve/||/<>/> TESİR


- TEZCAN, HALİM (İST. 1926 - 1972) :

( İnşaat müteahhitliği ile iş hayatına atıldı. Pek çok stadın çimlendirilmesi işini üstlendi. 2 dönem Sarıyer Spor Kulübü'nde başkan olarak görev yaptı. )


- TEZCAN, İLHAN (ZEKERİYAKÖY/SARIYER, 1936) :

( Eğitimci. İlkokulu Zekeriyaköy'de okudu. Eğitimine Köy Enstitüsünde okuyarak devam etti. Önce Kepirtepe, sonraları değişik nedenlerle Arife ve Düziçi Köy Enstitülerinde eğitimine devam etti ve öğretmen olarak meslek hayatına atıldı. Siirt Meleton Nahiyesi, İstanbul Rumelifener'i, Maden, Büyükdere Mehmet İpgin İlköğretim okullarında öğretmen olarak görev yaptı. 1977 - 1982 yılları arasında Sarıyer İlçesi İlköğretim Müdürü olarak görev yaptı. 1982 yılında Sarıyer Kaymakamlığına vekâleten baktı ve aynı yıl içinde emekli oldu. )


- TEZEHHUR[Ar.] ile TEZEHHÜR[Ar. < ZEHRE | çoğ. TEZEHHÜRÂT]

( Denizin köpürüp taşması. İLE Çiçeklenme. | [kimya] Çiçeksime, tuzlanma.[Fr. EFFLORESCENCE] | Üst derinin üstünde görülen ufak ufak kabarcıklar. )


- TEZELZÜL[Ar.] değil/yerine/= SARSILMA, SALLANMA


- TEZGÂH ile/ve/||/<> BANGO


- TEZGÂH[Fars. < DESTGÂH] ile ISDAR/ISTAR

( Genellikle dükkânlarda satıcıların önündeki uzun masa. | Kahve, meyhane vb.nde müşterilerin üzerinde yiyip içtikleri uzun masa ya da büfe. | Üzerinde genellikle el ya da küçük makinelerle iş görülen yapım aracı. | Tersane. | Genellikle yasal olmayan bir işi yapmak için tutulan uygunsuz yol. İLE Halı, kilim dokunan tezgâh. )


- TEZGÂHLAMAK ile DOLANDIRMAK

( Dokunacak bezi tezgâha yerleştirmek. | Bir iş için hazırlık yapmak, işe girişmek. | Yasal olmayan bir işi gerçekleştirmek için plan yapmak. İLE Dolanma işini yaptırmak. | Dolaştırmak. | Birini aldatarak parasını ya da malını elinden almak. )


- TEZGÂHTAR ile ESNAF/SÛKA[Ar.]

( TEZGÂH[< Fars. DEST-GÂH: Dokuma aleti, atölye. | Zenginlik.] )


- TEZGÂHTAR ile "TEZGÂHTAR"

( Satışla uğraşan. İLE Üçkağıtçı. )


- TEZVEREN DEDE SOKAK :

( Rumelihisar sokaklarından biridir. Tezveren Dede İstanbul'daki yatırlardan biridir. Bu nedenle sokağa "Tezveren Dede Sokak" ismi verilmiştir. )


- TEZVÎR[< ZEVR | çoğ. TEZVÎRAT] değil/yerine/= YALAN DOLAN | ARABOZUCULUK


- TEZYÎF[Ar. < ZEYF] ile/ve/||/<> İSTİHFAF[Ar.]

( Değersiz gösterme. | Alay etme. İLE/VE/||/<> Küçümseme, hor görme, tahkir. )


- TEZYÎF[Ar. < ZEYF] ile/ve/||/<> TAHKİR[Ar.]

( Değersiz gösterme. | Alay etme. İLE/VE/||/<> Aşağılama, onur kırma, onuruna dokunma. | Hakaret. )


- [ne yazık ki]
TEZYÎF[Ar. < ZEYF] değil/yerine/= DEĞERSİZ GÖSTERME | ALAY ETME


- TEZYİNAT[Ar.] değil/yerine/= SÜSLER/BEZEKLER


- TG İLE TM İLE TC İLE TD ile/||/<> POLİMER GEÇİŞ SICAKLIKLARI

( Kritik termal geçiş noktaları. )

( Formül: Tg ~ 0.67 Tm (K) )


- TG İLE TM İLE TD ile/||/<> POLİMER GEÇİŞ SICAKLIKLARI

( Polimerlerin kritik sıcaklıkları. )

( Formül: Tg < Tm < Td )


- THALES KURAMI ve/||/<> ÜÇGENLER KURAMI

( Piramidin yüksekliğini bulmak için yere dikilen bir çubuğun gölgesinin uzunluğunun, çubuğun uzunluğuna eşit olmasını beklemek ve o anda piramidin gölgesinin uzunluğunu ölçerek piramidin yüksekliğinin ölçülmesi. | Bir dik üçgende, dik açının tepe noktasından hipotenüse indirilen dikmenin, iki tarafında kalan iki üçgen, birbirine ve asıl üçgene benzer üçgenlerdir. VE/||/<> ... )


- THE THING, IF HAPPENS, WOULD NOT BE A PROBLEM vs. THE THING, WHICH WOULD BE BETTER IF NOT HAPPENS


- THEOTOKOS/PANAGİA MANASTIRI :

( Rumelikavağı'nın Mavramolos (Karataş) mevkiinde Hıristiyanlık döneminde Meryem Anaya sunulan Theotokos (Panagia) manastırı yapıldı. Burada Meryem Ana Kilisesinin günü olan 15 Ağustosta büyük panayır kurulurdu. Zamanla kilise yıkıldı. 1617'de iki hücrelik kısmı kaldı. Manastır ve kilise 1690'da yeniden yaptırıldı ise de Osmanlı yönetiminden izin alınmadan yaptırıldıkları için Damat Şehit Ali Paşa tarafından yıktırıldılar. )


- THERMOPHİLE İLE PSYCHROPHİLE İLE HALOPHİLE İLE ACİDOPHİLE ile/||/<> EKSTREMOFİLLER

( Ekstrem ortam organizmaları. )

( Formül: Tmax = 122°C )


- THERMOPLASTİC İLE THERMOSET İLE ELASTOMER ile/||/<> POLİMER SINIFLARI

( Temel polimer malzeme türleri. )

( Formül: Tg < T < Tm )


- THING vs./and/<> THINK


- THOMAS PAINE ile/ve/||/<>/>< EDMUND BURKE


- THRILL vs. SHIVER vs. RIGOR vs. VIBRATION


- TIBÂ[Ar. < TAB] ile TIBÂA[Ar.]

( Yaradılışlar, âdetler. İLE Kılıç yapma zanaatı. | Kitap vs. basma işi. )


- TIBBEN[Ar.] ile TIBBÎ[Ar.]

( Hekimliğe uygun olarak, hekimliğin gösterdiği yolda. İLE Hekimliğe özgü, hekimlikle ilgili. | Hekimce. )


- TİBET MANDALASI ile/ve/||/<> HİNT MANDALASI

( )


- TİCARETLE İLGİLİ İLK KİTABI YAZAN:
BENKO KOTRULCIC

( Dünyada, ticaretle ilgili ilk kitabı 1345'te yayımlayan kişi, Dubrovnik'li Benko Kotrulcic'dir. )


- TİCARETLE KAZANILAN PARA (-NIN RİSK EDİLMESİ) ile EMEKLE KAZANILAN PARA (-NIN RİSK EDİLMESİ)


- TİCARETTE:
PARA ARTIRMAK değil/yerine ÜRÜN ARTIRMAK


- TIFIL[Ar. < TIFL | çoğ. ETFÂL] değil/yerine/= KÜÇÜK ÇOCUK


- TIK TIK (ETMEK)


- TİK/TIC[İng./Fr.] değil/yerine/= SEĞİRCE/SEĞİRTİ


- TIKA-BASA (YEMEK, DOLDURMAK)


- [ne yazık ki]
TIKANIKLIK ile/ve/||/<> KISIR DÖNGÜ


- TIKANMA ile/ve/||/<> ENGELLENME


- TIKINMA! | IKINMA! | SIKILMA!


- TIKINMA/K ile/değil/yerine YEME/K

( Eline geçen yiyeceği oburca yemek. İLE/DEĞİL/YERİNE Yemek yemek. )


- TIKIR TIKIR (İŞLEMEK)

( İşler yolunda gittiğinde. )


- TIKIŞ TIKIŞ (BİNMEK, DOLDURMAK)

( Araçlarda ya da mekânlarda. | Kalabalıkta. )


- TIKLIM TIKLIM (DOLMAK)


- TIKMAK ile/ve/<>/> TEPMEK


- TIKMAK ile/ve/||/<>/> TIKAMAK


- TİLKİ ile ÇAKAL

( Gebelik süreleri, 50-54 gündür. İLE ... )

( Tilki, hileyi simgeler. İLE ... )

( KELÎLE ile DİMNE )

( KELÎLE ve DİMNE (BEYDEBÂ) adlı kitabı okumanızı salık veririz. )

( ANUBIS: Çakal Tanrı. )

( ... İLE Avının üzerine atılmağa hazır kişi. | Dehşet günlerinde vurgunculuk yapan kişi. | Gösterişli cenaze törenleri düzenleyen kişi. )

( SA'LEB, KELBİYYE-İ SA'LEBİYYE, VA' ile İBNÜ'L ÂVİ, KELBİYYE-İ ŞEGALİYYE )

( RÛBÂH/RÛBEH ile ŞEGAL[ga uzun okunur] )

( FOX vs. JACKAL )

( RENARD avec CHACAL/CHAKAL[< Türkçe] )

( FUCHS mit SCHAKAL )

( VULPES cum CANIS AUREUS )

( ZORRO con CHACAL )

( VOLPE con SCIACALLO, SCIACAL, JACAL[< Türkçe] )


- TİLMÎZ[Ar.]["TIRMİZ" değil!] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< TÂLİP[Ar. < TÂLİB]


- TİMBRE değil/yerine/= TINI, SOLUK


- TİMSAH GÖZYAŞI ile/değil/yerine/>< GÖZYAŞI


- TİMURCUOĞLU, NAİL U. (TRABZON, 1970) :

( Kartal S.K. den transfer edildi ve 5 sezon (1997 - 2002) Sarıyer'de tescilli kaldı. Bu süre içinde 136 lig, 5 kupa, 2 turnuva olmak üzere 143 resmi ve 48 özel maçla birlikte toplam olarak 191 maçta oynadı. Lig maçlarında 65, kupa maçlarında 1, turnuva maçlarında 1 ve özel maçlarda 19 olmak üzere toplam olarak takımına 86 gol kazandırdı. )


- TİN:
DUYARLILIK ile/ve/||/<> HAYAL GÜCÜ ile/ve/||/<> İRÂDE


- TİN TİN (GİTMEK/YÜRÜMEK)

( Sessiz, patırtısız bir biçimde. )


- TİN ile İÇGÜDÜ

( SPIRIT vs. INSTINCT )

( JINGSHEN ile BENNENG )

( ... ile İNSİYAK/SEVK-İ TABİİ )


- TİN ile/ve KÜLTÜR

( Üretilenlerin, birlik sezgisi. | İnsan eliyle üretilmişler/oluşturulmuşlar. | İnsanı oluşturan ve insandan oluşan herşey. | Nedenselliği, kendinde/içkin olan. | Düşüncenin kaynağı olan (düşünce). )

( TİN: Düşüncenin edimselliği. )

( SPIRIT vs./and CULTURE )

( JINGSHEN ile/ve VENHUA )


- TÎN ve/||/+/<> MÂRİC

( Toprak ve su. VE/||/+/<> Ateş ve hava. )


- TİN/AN = SPIRIT[İng.] = ESPRIT[Fr.] = GEIST[Alm.] = SPIRITUS[Lat.] = PNEUMA, NOUS[Yun.] = ALIENTO[İsp.]


- TINGIR MINGIR ile LANGIR LUNGUR

( Kuru, çınlamalı ve yankılı bir sesle. İLE Metalsi bir ses çıkararak. | [mecaz] Dikkatsizce, savruk bir biçimde. )


- TINGIR TINGIR


- TINI değil/yerine/= SOLUK


- TINMAZ, HÜSEYİN (1942) :

( Rumelikavaklı işadamı. Rumelikavak Spor Kulübü Üyesidir. Bu kulüpte uzun süre Yönetici ve bir dönem de Başkan olarak görev yaptı. Rumelikavak Güzelleştirme Derneği ve Sarıyer Spor Kulübü üyesidir. )


- TİNSEL BENLİK ile/ve/<> AŞKIN BENLİK

( SPIRITUAL SELF vs./and/<> TRANSCENDENTAL SELF )

( JINGSHEN ZIWO ile/ve/<> CHAOYUE ZIWO )


- TİN/SEL ile/ve TOPLUM/SAL

( SPIRITUAL vs./and SOCIAL )


- TİP I İLE II İLE III İLE IV ile/||/<> AŞIRI DUYARLILIK

( Dört tip alerjik reaksiyon. )

( Formül: Histamin (Tip I) )


- TIP/TABABET değil/yerine/= SAĞ/SAĞBİLGİ


- TIP ve/||/<> SANAT

( )


- TİP[Fr./İng. < TYPE] ile TİPLEME

( Öykü, roman, tiyatro gibi uzun anlatıma dayalı edebî yapıtlarda kişi kadrosu içinde yer alan ve belirli bir düşüncenin, topluluğun zihniyetini ve ideolojinin temsilciliğini yüklenen kişi. | Kendine özgü kişiliği olmayan, genellikle bilinen kalıplardaki kişileri gösteren oyun kişisi. İLE Belirli bir tipin tüm çapraşık özelliklerini, bunu en iyi, en rahat, en inandırıcı biçimde temsil edebilecek kişiyle canlandırmak. )


- TIPA TIP (AYNI OLMAK)

( Benzemek. )


- TIPATIP (BENZEMEK)


- TIPI TIPINA (BENZEMEK)

Bugün[24 Ekim 2025]
itibarı ile 24.299 başlık/FaRk ile birlikte,
24.299 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(87/99)