Bugün[25 Ekim 2025]
itibarı ile 24.306 başlık/FaRk ile birlikte,
24.306 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(23/99)


- DAYATMAK ile/ve/||/<>/> BOZMAK


- DAYATMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇÖZÜMSÜZ/ÇARESİZ OLMAK/KALMAK


- [ne yazık ki]
DAYATMAK ile/ve/değil/||/<>/< KANDIRMAK


- DAYAYIP DÖŞEMEK


- DAYILANMA/DAYILIK ile/ve/değil/||/<>/< SAYGISIZLIK


- DE JURE ile DE FACTO

( Yöntem ve kurallara dayanır. İLE Ötekilerinin inancına dayanır. )


- DEBDEBE[Fars.] değil/yerine/= GÜRÜLTÜ/PATIRTI/TANTANA

( Ululuk, haşmet, büyük bir gösteriş. | Gürültü, tantana. )


- DEBYE İLE LARMOR İLE CYCLOTRON ile/||/<> PLAZMA ÖLÇEKLERİ

( Plazmadaki karakteristik uzunluk ve frekanslar. )

( Formül: λD = √(ε₀kT/ne²) )


- DEBYE İLE LARMOR İLE PLAZMA ile/||/<> KARAKTERİSTİK UZUNLUKLAR

( Plazmadaki temel uzunluk ölçekleri. )

( Formül: λ_D = √(ε₀kT/ne²) )


- DECISION vs./and APPROVAL/ACKNOWLEDGEMENT


- DEDE YUSUF (DALYANCI YUSUF BEY) (?) :

( Sarıyer/Büyükderelidir. Her iki semtte evi vardı. İstanbul'un şöhretli dalyancılarındandı. Milli Mücadele sırasında Millicilerden yana tavır koydu. Damadı Avukat Aziz Özgür ile birlikte M.M. (Müdafaa - i Milliye) Örgütünün Sarıyer'de kurulmasına ve taraftar bulmasına çalıştı. Millicileri korudu ve kolladı. Av. Aziz Özgür ile Muhtar Yusuf İzzettin Efendi'nin İngilizlerce tutuklanması ve Kürt Nemrut Mustafa Divanında idamla yargılanmaları sırasında, bir yolunu bulup serbest bırakılmalarını sağladı. Fakat bir süre sonra Anadolu'da başlatılan mücadeleye katkı verdi ve Padişahlı devirmek için silahlı ekip oluşturduğu iddiası ile idam talebi ile tutuklanıp Harp Divanına verildi. Buradan da kurtulmayı başardı ve yine Milli Mücadelenin başarılı olması için uğraştı. Zafer sonrasında Büyükdere'de bir sokağa "Dede Yusuf" adı verilerek ismi yaşatıldı. )


- DEDE YUSUF SOKAK :

( Büyükdere Mahallesi sokaklarından biridir. Sokağa adı verilen kişi Milli Mücadele döneminde büyük yararlıkları olan. M.M. G rubunun en etkili yerel yöneticilerinden biridir. Yerli Rumların Büyükdere vapur iskelesine, İstanbul'un işgali sırasında Yunan Bayrağı asması üzerine harekete geçmiş ve arkadaşları ile bayrağı indirerek önemli bir görev yapmıştır. İstanbul'dan Anadolu'ya Sarıyer üzerinden silah cephane kaçırılmasında etkin rol oynamış olması, tutuklanarak zindana atılan ve sonrada Kürt Nemrut Mustafa Mahkemesinde yargılanan Av. Aziz Beyi kurtarması nedeni ile unutulmaması için sokağa "Dede Yusuf Sokağı" ismi verilmiştir. )


- DEDEKTÖR[İng.] değil/yerine/= EYBULUR/ARARBULUR


- DEDEMAN PARKI :

( Ferahevler Mahallesindedir. 1.638,14 m²lik bir alan üzerindedir. 514,00 m²lik yeşil alan, 98,00 m² çocuk oyun alanı ve 598,49 m²lik spor alanı bulunmaktadır. )


- DEDEMAN, MURAT (ANKARA, 1951 - 2019) :

( Turizmci, İşadamı. Tarabya'da ikamet eder. 1951'de Ankara'da doğdu. TED kolejini bitirdikten sonra gittiği Ankara İktisadi ve İdari Bilimler Akademisinden mezun olduktan sonra Babası Mehmet Kemal Dedeman'ın yanında ve Dedeman topluluğunda çalışmaya başladı. Toplulukta değişik görevler üstlendi ve 1952'de Dedeman Holding'in Başkanı oldu. Turizmde gösterdiği önemli atılımlar sonucu Dedeman Oteller markasını geliştirerek ülke turizmine büyük hizmetler verdi. Hayırsever kişiliği ile tanındı. Sosyal ve kültürel hayatın içinde olmayı görev kabul etti ve Türkiye Yatırımcıları Derneği (TTYD), Umut Vakfı, Kayak Federasyonu ve TED Kolejleri Vakfı'nın başkanlığını üstlendi. Ayrıca Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TUSİAD), TED İstanbul Koleji, Yurt Madenciliği Geliştirme Vakfı, Türk Polis Teşkilatını Güçlendirme Vakfı gibi sosyal, sportif, kültürel, mesleki dernek ve vakıflarda görevler aldı. )


- DEDİKODU/GIYBET:
SÖZLE ile/ve HAREKETLE ile/ve DİNLEYEREK


- DEDİKODU/GIYBET[Ar.] ile/değil/yerine ELEŞTİRİ/TENKİD[Ar.]

( )


- DEDİKODU/KOĞUCULUK/FİSKOS/GIYBET ile/ve "ÇEKİŞTİRME"

( NEMÎMESÂZ: Dedikoducu. )

( NEMÎME ile/ve ... )

( GOSSIP vs./and BACKBITE )


- [ne yazık ki]
!DEDİKODU ile/değil/yerine/>< BİLGİ

( "Dilde". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Akılda. )


- DEDİKODU ile/ve/<>/= CEHÂLET

( GOSSIP vs./and/<>/= IGNORANCE )


- DEDİKODU ile/ve GEVEZELİK


- DEDİKODU ile/değil/yerine HATA

( Çalışmayanın "yaptığı". İLE/DEĞİL/YERİNE Çalışanın yaptığı. )


- [ne yazık ki]
DEDİKODU ile/ve/değil/||/<>/>/< İFTİRA


- DEDİKODU ile SÖZ/LÂF TAŞIMA


- DEDİKODU ile/ve/değil/< TEVÂTÜR[Ar. < VİTR]

( Söylenti. [Olumsuz/istenmeyen.] İLE/VE/DEĞİL Bir haberin/bilgi(nin) yayılması. [Olumludur.] )

( [not] GOSSIP [-] vs./and/but RUMOUR [+] )


- DEDİKODUCU/KOVCU ile NEMMÂM

( ... İLE Lâf taşıyan. )


- DEDİKODUCU ile/ve/= YAĞI/DÜŞMAN/HASIM

( Biz ancak kendimizin düşmanıyızdır. )

( Kişi, bilmediğine düşman olur. )

( ... ile HASIM )


- DEFALARCA DEFALARCA değil DEFALARCA

( Fazla tekrarın, ne anlatım niteliği, ne mantığı, ne işlevi, ne de gerekliliği vardır! )


- DEFATEN[Ar. DEF-AT[çoğ.] + Fars. -EN] ile/değil DEFAATLE[Ar. DEFA-AT[çoğ.] + Tr. İLE]

( Ansızın, bir kerede, bir çırpıda. İLE/DEĞİL Yineleyerek/tekrarlayarak, defalarca. )


- DEFEYANS[İng. < DEFEASANCE] değil/yerine/= BAYILMA, BAYGINLIK


- DEFİSİT/DEFICIT[İng.] değil/yerine/= EKSİKLİK


- DEFNE, DOÇ. DR. MESUT ÖMER (ÇANKIRI, 1914 - 1955) :

( Üniversite Öğretim üyesi. Kastamonu Muallim Mektebinin tatbikat kısmını bitirdi. Yüksek Ziraat Enstitüsü Orman Fakültesinden 1939'da mezun oldu. 1939 - 1943 yılları arasında askerlik görevini yaptı. 1943'te Orman Entomolojisi ve Koruma Kürsüsüne asistan oldu. "Batı Karadeniz Bölgesindeki Göknarların Zararlı Böçekleri ve Mücadele Metodları" konulu tezi ile "Doktor" unvanını aldı. 1954'te "Türkiye'de Otlak ve Otlatma İşlerini Tanzim Yolu ile Orman Korunması Problemi Üzerine Araştırmalar" konulu tezi ile Üniversite Doçenti unvanını aldı. )


- DEFNE/DEVELİK ile YABAN DEFNESİ ile ARABİSTAN DEFNESİ

( Defnegillerden, yaprakları güzel kokulu ve yaz kış yeşil olan bir ağaç. İLE İki çeneklilerden, çiçekleri beyaz, sarı ya da pembe renkli, orman ve çayırlarda yetişen bir süs bitkisi. İLE Dulaptal otugillerden, Asya ve Afrika'nın sıcak bölgelerinde yetişen, kabukları tıpta kullanılan bir ağaççık. )


- DEFTER-DÂR[Ar./Fars.] -ile

( İl'de Maliye Bakanlığı'nın en yüksek memuru. )


- DEFTER-İ HÂKÂNÎ ile/||/<> DEFTER-İ HÂKÂNÎ İDARESİ ile/||/<> DEFTER-İ HÂKÂNÎ NÂZIRI

( Eskiden taşınmazlar hakkındaki kayıt ve tescillerin işlendiği defterin adı. | Tapu-Tahrir Defterleri.[Bugünkü tapu sicilinin karşılığı] İLE/||/<> Şimdiki tapu dairelerinin eski adı. İLE/||/<> Osmanlı Devleti zamanında tapu ve kadastro işlerine bakan nâzır/bakan. )


- DEĞER DÜŞÜKLÜĞÜ ve/< KOLAYLIK


- DEĞER DÜŞÜRÜCÜ/LÜK ile/değil DÜŞ/HAYAL KIRIKLIĞI


- DEĞER "YARGISI" ile/değil/yerine/>< DEĞER BİLGİSİ


- DEĞER ile ANLAM ile KARŞILIK

( WORTH vs. MEANING vs. EQUIVALENT )


- DEĞER ile/ve/||/<> AYAR


- DEĞER ile/ve/<> BAĞIL DEĞER

( ... İLE/VE/<> Bir aritmetik sayısının, önüne (+) ya da (-) imleri yazıldıktan sonraki değeri. | Bir sayının, rakamlarından her birinin, bulunduğu basamağa göre aldığı değer. )


- DEĞER ve/=/||/<> EMEK


- DEĞER ile/ve/<> GELENEK

( VALUE vs./and/<> TRADITION )


- DEĞER ile/ve GELENEK

( VALUE vs./and TRADITION )


- DEĞER ile/ve/<>/= GEREKSİNİM

( VALUE vs./and/<>/= NEED )


- DEĞER ile KARŞILIK

( VALUE vs. EQUIVALENT )


- DEĞER = KIYMET = VALUE, WORTH[İng.] = VALEUR[Fr.] = WERT[Alm.] = VALOR[Lat., İsp.]


- DEĞER ile KRİTER

( WORTH vs. CRITERION )


- DEĞER ile/ve/<> KULLANIM DEĞERİ

( THE VALUE vs./and/<> THE VALUE IN USE )


- DEĞER ile/ve/<>/< KULLANIM DEĞERİ ile/ve/<>/< PAYLAŞIM DEĞERİ ile/ve/<>/< DEĞİŞİM/SOYUT DEĞERİ ile/ve/<>/< ÜRETİM DEĞERİ ile/ve/<>/< ARTI DEĞERİ


- DEĞER = MERIT[İng.] = MÉRITE[Fr.] = VERDIENST[Alm.] = MERITUS[Lat.]


- DEĞER ile/ve/<> NİYET

( VALUE vs./and/<> INTENTION )


- DEĞER ile/ve/<> SİMGE

( VALUE vs./and/<> SYMBOL )


- DEĞER ile/ve/değil TESPİT


- DEĞER ile/ve/||/<> YARAR


- DEĞER ile/değil YÖN

( [not] VALUE vs./but DIRECTION )


- DEĞERİ OLMAYAN ile/ve/değil DEĞERİNİ ÖLÇME OLANAĞI BULUNMAYAN


- DEĞERİ, ÜCRETİ yerine EDERİ


- DEĞER/İNİ BİLMEK:
SAHİP OLMADAN ÖNCE ile SAHİP İKEN ile KAYBETTİKTEN SONRA

( )

( )

( )

( )


- DEĞERİNİ BİLMEK ile ELİNDE TUTMAYA ÇALIŞMAK

( TO KNOW THE VALUE OF ... vs. TRYING TO HOLD )


- DEĞER/İNİ BİLMELİ!


- DEĞERİNİ/Zİ BİLİN!

( DEĞERİNİ/Zİ BİLİN!

Kırlangıç, bir adama âşık olmuş.

Penceresinin önüne konmuş, tüm cesâretini toplamış, tüylerini kabartmış, güzel durduğuna iknâ olduktan sonra...

Küçük, sevimli gagasıyla cama vurmuş.

Tık... tık... tık...

Adam, cama bakmış. Ama içeride kendi işleriyle ugraşıyormuş. Bir meşgulmüş, bir meşgulmüş! Kimmiş, onu işinden alıkoyan?

Minik bir kırlangıç!

Heyecanlı kırlangıç, telâşını bastırmaya çalışarak, deriiin bir soluk almış, şirin gagasını açmış, sözcükler dökülmeye başlamış:

- Hey adam! Ben seni seviyorum. Nedenini, niçinini sorma. Uzun zamandır, seni izliyorum. Bugün, cesâret buldum konuşmaya. Lütfen, pencereyi aç ve beni içeri al. Birlikte yaşayalım.

Adam birden parlamış.

- Yok daha neler?

- Durduk yerde sen de nereden çıktın şimdi? Olmaz alamam! demiş.

Gerekçesi de sersemceymiş:

- Sen kuşsun! Hiç kuş insana aşık olur mu?

Kırlangıç mahçup olmuş. Başını önüne eğmiş. Ama pes etmemiş, bir süre sonra tekrar pencereye gelmiş, gülümseyerek bir kez daha şansını denemiş:

- Adam, adam! Haydi aç artık şu pencereni. Al beni içeri! Ben, sana dost olurum. Hiç canını sıkmam.

Adam, kararlı; adam, ısrarlı:

- "Yok, yok ben seni içeri alamam" demiş. Biraz da kabaymış, sözü kısa kesmiş:

- "İşim gücüm var, git başımdan!"

Aradan bir zaman geçmiş. Kırlangıç, son kez adamın penceresine gitmiş:

- "Bak! Soğuklar da başladı, üşüyorum dışarıda. Aç şu pencereyi, al beni içeri! Yoksa, sıcak yerlere göç etmek zorunda kalırım. Çünkü, ben ancak sıcakta yaşarım. Pişman olmazsın, seni eğlendiririm. Birlikte yemek yeriz, bak hem sen de yalnızsın! Yalnızlığını paylaşırım..." demiş.

Bazıları, gerçekleri duymayı sevmezmiş. Adam, bu yalnızlık sorununa içerlemiş. Pek bir sinirlenmiş.

- "Ben, yalnızlığımdan memnunum!" demiş... Kuştan, onu rahat bırakmasını istemiş. Düpedüz kovmuş. Kırlangıç, son denemesinden de başarısızlıkla çıkınca, başını önüne eğmiş, çekip gitmiş.

Yine aradan zaman geçmiş. Adam, önce düşünmüş, sonra itiraf etmiş:

- "Hay benim akılsız başım" demiş.

- "Ne kadar aptallık ettim! Beklenmedik bir anda karşıma çıkan bir dostluk fırsatını teptim. Niye onun teklifini kabul etmedim ki? Şimdi böyle kös kös oturacağıma, zevkli vakit geçirirdik birlikte."

Pişman olmuş olmasına ama iş işten geçmiş. Yine de kendini rahatlatmayı ihmal etmemiş:

- "Sıcaklar başlayınca, kırlangıcım nasıl olsa yine gelir. Ben de onu içeri alır, mutlu bir yaşam sürerim."

Ve çok uzunca bir süre, sıcakların gelmesini beklemiş. Gözü yollardaymış. Yaz gelmiş, başka kırlangıçlar gelmiş. Ama... Onunki hiç görünmemiş!

Yazın sonuna kadar penceresi açık beklemiş ama boşuna. Kırlangıç, yokmuş!

Gelen başka kırlangıçlara sormuş ama gören olmamış. Sonunda, danışmak ve bilgi almak için bir bilge kişiye gitmiş.

Olanları anlatmış. Bilge kişi, gözlerini adama dikmiş ve demiş ki:

- "Kırlangıçların yaşamı, altı aydır..."

* * * * *

Yaşamda bazı fırsatlar vardır, yalnızca bir kez elimize geçer ve değerlendiremezsek uçup gider.

Yaşamda bazı kişiler vardır, sadece bir kez karşımıza çıkar, değerini bilemezsek kaçıp gider. Ve asla geri gelmezler. )


- DEĞERLENDİRME YAPMAK ve/için/< HAKİKATLERİ BİLMEK


- DEĞERLENDİRME ile/ve/> ANLAMLANDIRMA


- DEĞERLENDİRME ile DEĞER-LENDİRME


- DEĞERLENDİRME ile HESAPLAMA

( TO ESTIMATE vs. TO RECKON )


- DEĞERLENDİRME ile NİTELENDİRME

( TO ESTIMATE vs. TO CHARACTERIZE/TO DESCRIBE )


- DEĞERLENDİRMELİ!


- DEĞERLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- DEĞER/LER ile/ve/<> KAVRAM/LAR

( Uğruna yaşanılacak kavramlar. İLE/VE/<> ... )

( VALUE/S vs./and/<> CONCEPT/S )


- DEĞER/LER ile/ve/<> TARİH

( VALUE/S vs./and/<> HISTORY )


- DEĞER/LER ile/ve/<> TARİH

( VALUE/S vs./and/<> HISTORY )


- DEĞERLERİ BELİRLEMEK değil/yerine/< DEĞERLERİN, BİZİM İÇİN DEĞERİ


- DEĞERLERİMİZİ, ÇÖP DURUMUNA DÜŞÜRMEK değil/yerine ÇÖPLERİMİZİ, DEĞER DURUMUNA ÇIKARMAK


- DEĞERLİ OLAN BİR ŞEYİ/ŞEYLERİ SEVMEK ile/ve/<>/değil/yerine DEĞERİ SEVMEK

( [not] TO LOVE WHICH ARE VALUED vs./and/<>/but TO LOVE THE VALUE
TO LOVE THE VALUE instead of TO LOVE WHICH ARE VALUED )


- DEĞERLİ OLDUĞUNDAN ÖNEMLİ ile/değil/yerine ÖNEMLİ OLDUĞUNDAN DEĞERLİ


- DEĞERLİ TAŞ/CEVHER ile/ve/<> GANG[Alm.]

( ... İLE/VE/<> Bir maden cevherini, bir değerli taşı saran değersiz madde. )


- DEĞERLİ/LİK / DEĞERSİZ/LİK ile/ve/değil/yerine/<> GEÇERLİ/LİK / GEÇERSİZ/LİK


- DEĞERLİLİK ile/ve/||/<> YARATICILIK


- DEĞERSİZ ile YALIN/BASİT

( KIYTIRIK: Değersiz, bayağı, basit. )

( WORTHLESS vs. SIMPLE )


- DEĞERSİZ/"KÜÇÜK" GÖRMEK ile/değil UZAK(LAŞMIŞ) OLMAK

( [not] TO SEE WORTHLESS/LITTLE vs./but TO (HAD) BEEN FARAWAY )


- DEĞERSİZLEŞİR ile/ve/||/<> YOLDA KALIR ile/ve/||/<> YALNIZLAŞIR ile/ve/||/<> TÜKENİR ile/ve/||/<> BİLGİSİZ SAYILIR

( Her durumunu anlatan. İLE/VE/||/<> Herkese güvenen. İLE/VE/||/<> Her sırrını açığa vuran. İLE/VE/||/<> Her becerisini ortaya döken. İLE/VE/||/<> Her bildiğini söyleyen. )


- [ne yazık ki]
DEĞERSİZLEŞTİRME ile/ve/||/<> AŞAĞILAMA ile/ve/||/<> SUÇLAMA


- DEĞERSİZLEŞTİRMEK ile/değil ÖNCELİK (BELİRLEMEK)


- DEĞERSİZLİK ile/değil/sadece REDDEDİLMEK


- DEĞİM/LİYÂKAT ile HAK EDİŞ


- DEĞİRMEN BAYIRI :

( Kilyos tahlisiyesinin bulunduğu bölgedeki tepenin adı. )


- DEĞİRMENTEPE :

( Reşitpaşa Mahallesinde en yüksek noktasıdır. Bu tepe üzerinde Yeldeğirmeni vardı. Bu nedenle Değirmentepe ismi ile anılmaktadır. Değirmenin kalıntıları mevcuttur (bkz. Yel değirmeni). )


- DEĞİŞEN ile/ve/değil DÖNÜŞEN

( Doğa. İLE/VE/DEĞİL Zekâ. )


- DEĞİŞEREK DEVAM ETMEK ile/ve/||/<>/> DEVAM EDEREK DEĞİŞMEK


- DEĞİŞİM:
KIRILINCA ile/ve/||/<> KANDIRILINCA ile/ve/||/<> ÇOK FAZLA ŞEY ÖĞRENİNCE ile/ve/||/<> ÂŞIK OLUNCA ile/ve/||/<> ZORDA/ZORUNDA KALINCA


- DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜM:
ZORLUKTA VE ZORLANDIĞIMIZDA ile/ve/||/<> YETERİNCE GÖRDÜĞÜMÜZDE ile/ve/||/<> İSTEYECEK KADAR ÖĞRENDİĞİMİZDE ile/ve/||/<> YAPABİLECEK KADAR ALDIĞIMIZDA


- DEĞİŞİM ile/ve/||/<>/>/< AÇILIM


- DEĞİŞİM ile/ve/> ANLAM KAZANMAK


- DEĞİŞİM ile DEĞİŞİNİM

( ALTERATION/VARIATION vs. MUTATION )


- DEĞİŞİM ile DEĞİŞİNİM/MUTASYON

( Bir süreç içindeki değişikliklerin tümü. | Yeni döllerin, atalarına tıpatıp benzememesini sağlayan özelliklerin tümü. | Üretilen malların, başka mallar ya da para karşılığı takası. | Bir niceliğin, birbirinden ayrı değerler alması ya da böyle iki değer arasındaki ayrım. | Rüzgârın yön değiştirmesi. İLE Doğada ve toplumda, niteliksel değişmelerin, yavaş yavaş değil birdenbire olması, bir şeyin, ortam ve koşullarını bulduğunda, birdenbire nitelik değiştirmesi. )

( ALTERATION/VARIATION vs. MUTATION )


- DEĞİŞİM ile/ve/değil/||/>< DEVİNİM


- DEĞİŞİM ile/ve/||/<>/> DEVRİM


- DEĞİŞİM ile HAREKET

( vs./and/||/<> MOVEMENT )


- DEĞİŞİM ile/ve/||/<> SÜREKLİLİĞİ


- DEĞİŞİM ile/ve/||/<> ZORUNLULUK

( vs./and/||/<> NECESSITY )


- DEĞİŞİMDE:
KATILAŞMIŞLIK değil/yerine AKILLANMIŞLIK

( Canı çok acıyarak. DEĞİL/YERİNE Yeterince/çok şey öğrenerek/bilerek. )


- DEĞİŞİM'DE:
ÖZ ile/ve/<> HAL/LER ile/ve/<> HEM ÖZ, HEM HAL/LER

( Başkalaşım [tagayyür]. İLE/VE/<> Değişim [tahavvül]. İLE/VE/<> Gelişim [tekâmül]. )


- DEĞİŞİMİN:
KURBANI OLMAK değil/yerine/>< USTASI OLMAK

( [not] TO BE VICTIM OF CHANGE vs./but BEING MASTER OF CHANGE
BEING MASTER OF CHANGE instead of TO BE VICTIM OF CHANGE )


- HAZ:
DEĞİŞKEN ile/değil/yerine DEVİNGEN

( Gövdede ve gövdeye yönelik.[keyif] İLE/DEĞİL/YERİNE Zihinde ve zihne yönelik.[zevk] )


- DEĞİŞKEN ile/ve/değil/||/<>/< OLASILIK

( [not] VARIABLE vs./and/||/<>/and/but/< PROBABILITY
PROBABILITY instead of VARIABLE )


- DEĞİŞKEN/PARAMETRE ile/ve/||/<> ETMEN/FAKTÖR


- DEĞİŞME ile/ve/değil BİR BAŞKA OLMA

( Sizi, eskisi gibi kullanamadıklarında, değiştiğinizi "söylerler". )

( [not] ALTERATION vs./and/but BEING AN OTHER )


- DEĞİŞMEYEN ile/ve/değil/||/<> ORTAK


- DEĞİŞTİRMEK ile/ve DÖNÜŞTÜRMEK

( Dıştakileri. İLE/VE İçtekileri/Kendini. )

( İnsanı. İLE/VE Toplumu. )


- DEĞİŞ(TİR)MEYE ÇALIŞMAK ile/ve/değil/yerine/< ANLAMAYA ÇALIŞMAK


- DEĞNEK ile ÇÖTELE

( Tehlikeyi belirtmek için dikilen değnek. )


- DEĞNEK ile/değil ISTAKA/İSTAKA[İt. < Cerm.]

( ... İLE/DEĞİL Bilardo oyununda kullanılan değnek. | Basımevlerinde, kitap formalarını kırmak, katlamak için kullanılan, tahtadan yapılmış küçük araç. )


- DEGRADER İLE PROTAC İLE MOLECULAR GLUE ile/||/<> PROTEİN DEGRADASYON

( Hedefli protein yıkımı. )

( Formül: POI-PROTAC-E3 )


- DEH[Fars.] ile DEH/DÂH[Fars.]

( İyi, güzel. | Saf, sıra. İLE On[10]. [Ar. AŞR] )


- DEHÂ ile/ve/değil TUTKU

( [not] GENIUS vs./and/but PASSION )


- DEHÂN[Fars.] ile DEHEN[Fars.]

( Ağız. İLE Ağız. )


- DEHLİZ[Fars.]/KORİDOR[Fr. < CORRIDOR] değil/yerine/= GEÇENEK


- DEHÛN[Fars.] ile DEH-ÜM[Fars.]

( Ezber okuma, anımsama. İLE Onuncu. )


- DÉJÀ VU[Fr./İng.] değil/yerine/= SANKİ GÖRDÜM SANISI


- DEJENERASYON/DEGENERATION[İng.] değil/yerine/= YOZLAŞMA | BOZUNMA


- DEKADANS[Fr., İng. < DECADENCE] değil/yerine/= ÇÖKÜŞ, GERİLEME


- [Yun.] DEKAGRAM ile DEKALİTRE ile DEKAMETRE

( Bir kilonun yüzde biri.[dag] İLE On litrelik oylum ölçü birimi.[dal] İLE On metre uzunluğunda bir ölçü birimi.[dam] )


- DEKLARASYON değil/yerine/= BİLDİRİM


- DEKLARE (ETMEK) değil/yerine/= BİLDİRMEK


- DEKOR[İng.] değil/yerine/= KURULGU


- DELÂLÂT[Ar.] ile DELÂLET[Ar.]

( Yol göstermeler, kılavuzluklar. İLE Gösterme, yol gösterme, kılavuzluk. | İz, işâret. )


- DELÂLET ile DALÂLET


- DELÂLET ve HİDÂYET


- DELGEÇ/ZIMBA[Ar.] ile DELGİ/MATKAP

( Mukavva, kâğıt, kayış, maden gibi şeylerde delik açmaya yarayan araç. İLE Maden, tahta, taş vb. üzerinde delik açmaya yarayan araç. )


- DELİ BEKİR AĞA CAMİİ :

( Maden Mahlallesindedir. İnşaa tarihi 1900 olup yaptıran kişinin adı ile anılmaktadır. Cami 1971 yılında büyük onarım gördü. )


- DELİ DOLU (YAŞAMAK/DAVRANMAK)


- DELİ FUAT PAŞA (KAHİRE/MISIR, 1835 - 1931) :

( Babası Müşir Hasan Paşa'nın görevi nedeni ile Mısır'da bulunması nedeni ile Kahire'de doğdu. Ataklığı, olağanüstü cesareti ve dobra dobra konuşması nedeni ile "Deli" lakabı ile anıldı. Öğrenimini Mısır'da Abbasiye mektebinde yaptı. Aynı mektepte hocalık yaptıktan sonra Albay rütbesi ile İstanbul'a tayin edildi. Dar - ı Şura - yı Askeriye'de çalışırken Aşiret ayaklanmalarını bastırmakla görevlendirildi (1872). Karadağ Savaşlarına katıldı (1876), 93 Harbi de denilen Osmanlı Rus Savaşına katıldı (1877/78) ve başarılı oldu. Elana'da Rusları bozguna uğratınca "Elena Kahramanı" olarak anılır oldu. Bu başarısını takiben Padişahın Yaver - i Ekremliğine (Padişah Yaverliğine) getirildi ve olağanüstü elçi olarak Avusturya ve Rusya'ya gönderildi (1894). Abdülhamid yönetimine muhalefet edince Padişaha karşı bir komploya katıldığı iddiası ile evini basan hafiye Fehim Paşa ile çatışmaya girdiği için sıkıyönetim mahkemesine verildi, nişanları alındı ve rütbeleri söküldü ve Şam'a sürüldü. İkinci Meşrutiyetin ilanı ile (1908) İstanbul'a getirildi ve Ayan Meclisi üyesi yapıldı. Hürriyet ve İtilaf Partisi kurucuları arasında yer aldı. Damat Ferit'in istifası üzerine Parti Başkanlığını üstlendi ise de kısa süre sonra istifa ederek ayrıldı (1912). Balkan Savaşlarına katıldı. Damat Ferit Hükümetinin düşmesi için uğraş verdi. Müşirliğe (Mareşallığa) kadar yükseldi. Ömrünün son yıllarını İstinye koyundaki görkemli yalısında geçirdi ve 1931 yılında öldü. )


- DELİ OLMAK ile/ve/değil/||/<>/< ZIRVA BULABİLMEK

( "Deliyim" demek bir şey değil. Önemli olan, zırva bulabilmek. )


- DELİ ile/değil/yerine/<>/>< AKILLI

( Sadece, aklı başında olanlar, deli olduklarını kabul ederler. )

( Dışından, kendi kendine konuşunca. İLE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< İçinden, kendi kendine konuşunca. )


- DELİ ile AKILSIZ


- DELİ ile/değil/yerine "AKLI DALGALI"


- DELİ ile/değil DENÎ


- DELİ ile DÎVÂNE

( Dîvan'dan, bir söz çıkar, âleme sığmaz. Dîvâne'den bir söz çıkar, Dîvân'a sığmaz. )

( "Ârifim ben!" diye hiçbir kimseye ta'n etme sen,
Defter-ü-divâna sığmaz söz gelir, dîvâneden!
[ Bâyezîd-i Bistâmî, bir tımarhanenin önünden talebeleriyle birlikte geçiyormuş.

Onlara ders vermek üzere hekime sorar:
"Sen akıl hastalıklarına çare buluyorsun, günah derdine de bir çâre var mı?"

Hekim, başını kaşıya dursun,
bir deli yanıt verir:
"İstiğfar kökünü tövbe yaprağıyla karıştırmalı,
gönül havanına koyup tevhid tokmağıyla dövmeli,
insaf eleğinden eleyip gözyaşıyla hamur etmeli,
aşk ateşinde pişirip muhabbet balıyla karıştırmalı
ve kanaat kaşığıyla da gece gündüz yemeli!"

Delinin bu sözü bittikten sonra, Bâyezid-i Bistâmi şöyle der:

"Ârifim ben!" diye hiçbir kimseye ta'n etme sen,
Defter-ü-divâna sığmaz söz gelir, dîvâneden!] )

( Harabât ehlini hor görme şâkir
Defîneye mâlik vîrâneler var )

( Defter-i irfâna sığmaz söz gelir divâneden - İsmail Güleç )


- DELİ ile/değil DONANIMLI

( Sadece aklı başında olanlar, deli olduklarını kabul ederler. )


- DELİ ile GÖZÜKARA


- DELİ[< TELÜ < TİLVE] ile/değil MECZUB

( "Deliyim!" demek, bir şey değil. Önemli olan, zırva bulabilmekte! )

( Delileri, zihinlerini yorarak sınarlardı. Zihin yorulunca kendini bırakır, delilik hali varsa böylece meydana çıkardı. )

( Delilerin sınavı, posteki saymaktı. )

( Akl-ı maaş'tan kayan. İLE Akl-ı maad'dan kayan. )

( Maddî ve siyasi iradedeki boşluk artırır. İLE Manevî alandaki boşluk artırır. )


- DELİ ile MİSTİK

( Zihnin altında ezilirsek. İLE Zihni aşabilirsek. )


- DELİ ile/ve/||/<>/>/< SUÇLU

( Gördün deli, dön geri. )


- DELİ ile VELÎ ile ÖLÜ

( Kendini kurtarmış. İLE Kendini kurtarmışlıkla birlikte bir başkasını daha kurtarabilme olanağı/kudreti bulunan. İLE ... )

( [Sürekli] Anlaşılmaya çalışan. İLE/VE Anlamaya çalışan. İLE Anlayabileceği bir şeyi kalmayan. )

( ... İLE Ermiş, seven, dost, sahip. | Tüm işlerini, Allah'a sunan kişi. İLE ... )

( Akıl, baştan çıkarsa. İLE Dünya, senden çıkarsa. İLE Sen, dünyadan çıkarsan. )


- DELİCE ile/ve/değil/||/<>/< ÇOCUKÇA


- DELİCİ/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/</>< VERİCİ/LİK


- DELİHASAN, MEHMET (MADEN, 1999) :

( Sarıyerli siyasetçi. İlk ve Orta öğrenimini Sarıyer İlköğretim okulunda, Liseyi Korkmaz Yiğit Anadolu Lisesinde tamamladı. İ.T.Ü. İnşaat Fakültesi İnşaat Mühendisliği bölümü öğrencisidir (2019 itibariyle). Halen Ülkü Ocakları Eğitim Birimi Başkanlığı görevini yürütmektedir. İ.T.Ü. Stratejik Araştırmalar Kulübü Başkanlığı görevini yürütmektedir. İ.T.Üniversitesi Dil Tarih ve Kültür Kulübü Yönetim Kurulu üyesidir. Basketbol, Voleybol ve boks dallarında lisanslı sporcu olup, 31 Mart Yerel Seçimlerinde Cumhur İttifakı'nın Belediye Meclis üyesi adayı oldu ve Sarıyer Belediye Meclisine üye olarak seçildi. )


- DELİK DEŞİK (ETMEK)


- DELİK ile/değil/yerine AÇIKLIK


- DELİK ile AYRIK


- DELİK ile ÇİZİK


- DELİK[Tr.] ile DELÎK[Ar.]

( Dar/küçük açıklık. İLE Gül tohumu. )


- DELİK ile/ve/değil/< GEDİK/RAHNE[Fars.]


- DELİK ile KESİK


- DELİK ile OYUK


- DELİK ile YARIK


- DELİK ile YURDU

( ... İLE İğne deliği. )


- DELİL/REHBER değil/yerine/= KILAVUZ


- DELİL ile/ve/||/<>/> DEVİR


- DELİL ile/ve İSPAT/İSBAT

( Önermeleri, kıyası sağlayacak biçimde düzenlemek. İLE/VE ... )

( PROOF vs./and TO PROVE )


- DELİL ile/ve/||/<> MÜLHAK DELİL

( … İLE/VE/||/<> 16 delil çeşidi bulunmaktadır. bkz. İslâm Hukuku Nazariyatı - Sava Paşa] )


- DELİLİK ile AMOK

( ... İLE Öldürücü delilik. [Malezya'da] )


- DELİ/LİK ile/ve/değil/||/&gt;&lt;/ne yazık ki BİLGİSİZ/LİK / CAHİL/LİK

( Akıl, kişiyi terk etmişse. İLE/VE/DEĞİL/||/>


- DELİ/LİK ile ÇILGIN/LIK

( MAD/NESS vs. CRAZY/NESS )


- DELİ/LİK ile ÇILGIN/LIK

( INSANE vs. CRAZY )


- DELİLİK ile/değil/yerine GÜVENİLİR "DELİLİK"


- DELİ/LİK ile VELİ/LİK

( Deli, kendi deli olduğu gibi başkasını da delirten. İLE Veli, başkasını ihyâ eden. )

( İnsan aklı bırakırsa Deli, akıl insanı bırakırsa Veli. )

( "Deliyim!" demek, bir şey değil. Maharet, zırva bulabilmekte! )

( Velîlik, altın; nebîlik, gümüş kerpiçtir. İlâhî zevk ve saltanat makamına "Altın kerpiç", Peygamber'in, kişileri davet etmek için indiği tenezzül makamına da "Gümüş kerpiç" denilmiştir. )


- DELİLLER [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]


- DELİLLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- DELÎLU'L-HİTÂB[Ar.] ile FEHVA'L-HİTÂB[Ar.]


- DELİRMEK ile/ve/||/<> BELİRMEK


- DELİRTME değil/yerine/>< BELİRTME

( Zihnin başedemediği tek şey belirsizliktir. Eğer yakınlarımızı "delirtmek" istemiyorsak, ancak zihnimizden/düşünce(ler)mizden/niyetimizden/yaklaşımımızdan ve/ya da durumumuzdan çevremizi haberdar ederek buna engel olabiliriz. Konuşmayarak, "susmayı"/"az konuşmayı" bir "beceri/fark" görerek iletişim ve paylaşım içinde olamaz, ortak alanda, birlikte hareket edemeyiz. )


- DELİSİ OLMAK ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> NANKÖRÜ OLMAK

( Ulaşamadıklarının. İLE/VE/NE YAZIK Kİ/||/<>/> Ulaştıklarının. )


- DELİSİ OLMAK/OLAN ile/değil/yerine DÜŞKÜN


- HEZEYAN[Ar.]/DELÜZYON/DELUSION[İng.] değil/yerine/= SANRI


- DEM[Ar. çoğ. DİMÂ'] ile DEM'[Ar.] ile DEM[Ar.]

( Kan. İLE Gözyaşı. Gözyaşı dökme. İLE Soluk/nefes. | İçki. | An, vakit, saat, zaman. )


- DEMANS ile/||/<> DELİRYUM

( Bellek ve bilişsel işlevlerde kalıcı bozulma. İLE/||/<> Ani başlayan bilinç bulanıklığı ve dikkat bozukluğu. )


- DEMEDİKLERİMİZİ DEMESİNLER ile/değil/yerine/||/<>/< "İSTEDİKLERİNİ DESİNLER"


- DEMET[Yun. DEMATİ] ile/||/<> DEST/E[< Fars.][Türkçe > Bulgarca ve Sırpça]

( Çiçek ya da bitkilerin bir araya getirilip bağlanmış biçimi, bağ, bağlam. | Aynı ya da farklı nesnelerin bir küme oluşturacak biçimde bir araya gelmiş biçimi. | Üstün yapılı bitkilerde öz suların akmasına yarayan, bitkiye desteklik eden damarlı ya da lifli kordon. | Uzunlamasına birbirine bitişik olarak bir arada bulunan sinir ve kas telleri topluluğu. | Bir atomun parçalanmasından doğan elektriklenmiş taneciklerin yörüngelerinden oluşan ışık topluluğu. İLE/||/<> Elde tutulabilecek biçimde bir araya getirilmiş nesnelerden oluşan bağ, demet, tutam, bağlam. | On tâneden oluşan takım. | Tutulacak yer, kabza, sap. | Yağlı güreşte pehlivanların ayrıldığı beş dereceden en küçüğü. | On yapraktan oluşan altın varak defteri. | Elli iki kâğıttan oluşan iskambil kâğıdı takımı. | Takım, tâife, güruh. )


- DEMİR, AV. İSMAİL (ŞEBİNKARAHİSAR, 1963) :

( Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur. Serbest avukatlık yapmaktadır. Siyasete Refah Partisi saflarında başladı. 1994 - 2004 yılları arasında iki dönem İstanbul İl Genel Meclisi Üyeliği yaptı. 2007 genel seçimlerinde Saadet Partisinden Milletvekili Adayı oldu. Saadet Partisi Sarıyer İlçe Başkanı iken Sarıyer Belediye Başkanlığı için adaylığını koydu. )


- DEMİR, CELAL (SARIYER, 1925) :

( Sarıyer Spor Kulübü'nün ilk takımında futbol oynadı. Aralıklarla 19 dönem Sarıyer Spor Kulübü'nde yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. Askerliği döneminde Ordu Milli takımına seçildi. Sarıyer Kulübü'nden Milli Takımlara seçilen ilk futbolcudur. Sarıyer Spor Kulübü Divan Kurulu üyesidir. )


- DEMİR, N. ERDİ (MENEMEN, 1964) :

( Fenerbahçe'den transfer edildi (1990) ve beş sezon Sarıyer'de tescilli kaldı. Bu süre içinde 128 lig, 15 kupa ve 8 Turnuva maçı olmak üzerde 151 resmi ve 51 özel maçla birlikte toplam olarak 202 maçta Sarıyer takımında forma giydi. Lig maçlarında 37, Kupa maçlarında 6, turnuva maçlarında 3 olmak üzere resmi maçlarda 46, ayrıca özel maçlarda attığı 41 golle toplam olarak 87 gol takımına kazandırdı. 9 Ümit, 11 Amatör ve 16 A Genç olmak üzere toplam olarak 36 kez Milli Takım forması giydi ve 1994'te Sakaryaspor'a transfer ederek Sarıyer'den ayrıldı. Teknik direktör lisansına sahip olup teknik adam olarak çalışmaktadır. )


- DEMİR, TEOMAN (İST. 1947) :

( Orta ve Liseyi Ata Kolejinde okudu. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinden mezun oldu. 1970'de Deri İhracatı işi ile ticaret hayatına atıldı. 1971'de firması olan Teodem'i kurdu. Türkiye Deri Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Üyeliği yaptı. Galatasaray ve Sarıyer Spor Kulübü üyesidir. Sarıyer Spor Kulübü'nde 5 dönem yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı, Sarıyer S. Kulübü Divan Kurulu Üyesidir. )


- DEMİR, TUNCAY (İST, 1947) :

( Sarıyerlidir. İş hayatına Gümrük memuru olarak başladı, bilahare Sarıyer Belediyesine geçti ve Gelirler bölümünden emekli oldu. Sarıyer Spor Kulübünde futbol oynadı. Sarıyer Spor Kulübünün kongre üyesi olup aynı zamanda Divan Kurulu üyesidir. Sarıyerliler Derneği (SA - DER), Sarıyer Spor Kulübü ve Sarıyer yeni Merkez Camii Derneği üyesidir. Sarıyerliler Derneği'nde (SA - DER) yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. )


- DEMİR ile/ve ATEŞ


- DEMİR ile BAKIR/TUNÇ[< TUÇ]/NUHAS[Ar.]

( ... İLE Atom numarası: 29 | Atom ağırlığı: Cu = 63,54 )

( Bakır/Bronz/Demir üretimin tarihsel gelişimi: M.Ö. 20.000: Cilâlı Taş Devri M.Ö. 10.000: Buzul çağının sona ermesi. M.Ö. 6.000: TÜRKİSTAN/ANO'da bakır devri. M.Ö. 5.500: ELAM'da bakır devri. M.Ö. 5.000: MISIR'da bakır devri. M.Ö. 4.500: TÜRKİSTAN/ULU-KEM'de bronz devri. M.Ö. 2.000: MISIR'da bronz devri. M.Ö. 1.200: MISIR'da demir devri. M.Ö. 1.200: TRUVA'da demir devri. )

( IRON vs. COPPER )


- DEMİR ile ÇELİK

( ... İLE Demire, %2 karbon katılarak. / Karbon oranının azaltılmasıyla. )

( HESPAIDOS: Demir tanrısı. )

( LAHOR ÇELİĞİ )

( IRON vs. STEEL )

( ... ile PULAT )


- DEMİR ile/ve/değil/||/<>/< EMİR

( "Emir, demiri keser." )


- DEMİR ile HERDA

( ... İLE Hurda demir. )


- DEMİR ile İĞDEMİR

( ... İLE Marangozlukta, ağaç delmek için kullanılan çelik araç. )


- DEMİR ile METAL


- DEMİR ile/ve/<> NALÇA[Ar., Fars.]

( ... İLE/VE/<> Ayakkabıların altına çakılan demir. )


- DEMİR ve/||/<> TÂV[Fars.]

( ... VE/||/<> İşlenecek bir nesnede bulunması gereken ısının, nemin yeterli olması durumu. | Semizlik. | En uygun durum ve zaman. | Hazır olma. )

( Demir, tavında dövülür. )


- DEMİRCİ, HASAN BASRİ (AKÇAKOCA, 1950) :

( Veysel Vardar Denizcilik Şirketinde üst düszeyde yöneticilik yaptı. Rumelikavak Spor Kulübü üyesi olup, bir dönem başkan olarak görev aldı. DSP de siyaset yaptı. Sarıyer ve Büyükşehir Belediye Meclisinde Meclis Üyesi olarak Sarıyer'i temsil etti. Sarıyer Spor Kulübü, ADD Sarıyer Şubesi ve Sarıyerliler Derneği (SA - DER) üyesidir. )


- DEMİRCİ, SİNAN (TRABZON, 1970) :

( Rumelikavaklı'dır ve bu mahallede muhtar olarak görev yaptı (2014 - 2019). Çocuk yaşta futbola başladı. Çeşitli kulüplerde oynadı. Van Spor'da oynarken Sarıyer Spor Kulübüne transfer oldu ve dört sezon (1995 - 1999) Sarıyer'de tescilli kaldı. Bu süre içinde 40 lig, 5 Türkiye Kupası olmak üzere 45 resmi maçta Sarıyer forması giydi. Ayrıca 35 özel maçta forma giydi ve böylece Sarıyer forması altında 80 müsabaka oynadı. Lig maçlarında 1 ve özel maçlarda 2 olmak üzere takımına 3 gol kazandırdı. Sarıyer'den ayrılarak İst. B.Ş.Belediye Spor'a transfer eden Sinan Küçükköy Spor'da da oynadı. Muhtarlığını yaptığı (2014 - 2019; 2019 - 2024,31 Mart 2019 da ikinci kez seçildi) Rumelikavağı takımında hem futbol oynadı hem de antrenör olarak görev yaptı. Rumelikavağı, Sarıyer Spor Kulübü ve Türkiye Profesyonel Futbolcular Derneği üyesidir. )


- DEMİRCİKÖY HAMAMI :

( Demirciköy'e girerken Alarko firmasına ait Dört Mevsim Evleri Sitesinin bulunduğu yerde ve yola yakındı. Bizanslardan kalan bu hamam kalıntıları, köyde siteleşme başladıktan sonra yok olup gitti. )


- DEMİRCİKÖY HIRİSTİYAN MEZARLIĞI :

( Uzunya deresine yakın ve Kilisecik mevkiinde olan mezarlık, Hıristiyan köy halkının köyden ayrılmaları üzerine terk edildi. Mezarlığın kalıntıları bile yok. )


- DEMİRCİKÖY MEZARLIĞI :

( Köy medyanı ve harman yerinin doğu, yani denize bakan tarafındadır. )


- DEMİRCİKÖY :

( İlçenin deniz sahili olan köylerindendir. Kilyos, Rumelifeneri, Uskumruköy ve Zekeriyaköy'den sınır alır. Son on beş yıldan beri arazilerin imara açılması nedeni ile köy olmaktan çıkmıştır. Pek çok site, Demirciköy'ü köy havasından uzaklaştırmış, sayfiye yeri haline getirmiştir. 1992 nüfus sayımına göre köy nüfusu 547 dir. )


- DEMİRDEN KORKAN, TRENE BİNMESİN/BİNMEZ ile ALIŞMAMIŞ GÖTTE, DON DURMAZ


- DEMİRER, FİKRET (ÜSKÜDAR, 1961) :

( Beşiktaş'tan transfer edildi (1987). Sarıyer'de 4 sezon (19876 - 1991) oynadı. Bu süre içinde 99 lig, 9 kupa ve 4 turnuva maçı olmak üzere 112 resmi, 42 özel maçla birlikte toplam olarak 154 maçta lacivert - beyazlı formayı giydi. Lig maçlarında 10, kupa maçlarında 3 ve özel maçlarda 6 gol olmak üzere takımı adına 19 gol kaydetti. 3 A Milli, 1 Ümit Milli, 4 Amatör Milli ve 4 de A Genç Milli olmak üzere toplam 12 kez Türk Milli takım formasını giydi. Ankaragücü'ne transfer ederek Sarıyer'den ayrıldı. Beşiktaş Altyapısında teknik eleman olarak görev yapmaktadır. )


- DEMİRHAN, BİROL (GÜMÜŞHANE, 1970) :

( Bayburtspor'dan transfer edildi (1991). Sarıyer Spor Kulübünde 4 sezon (1991 - 1995) tescilli kaldı ve bu süre içinde 88 lig, 2 Kulüpler arası Balkan Kupası, 9 Türkiye Kupası olmak üzere 98 resmi ve 46 özel maçla birlikte toplam olarak 145 maçta Sarıyer forması giydi. Lig maçlarında 1, özel maçlarda 5 gol kaydetti. Kayserispor'a transfer ederek Sarıyer'den ayrıldı. )


- DEMİRHİNDİ ile ARUBAT

( Baklagillerden, sıcak iklimlerde yetişen bir ağaç. | Bu ağacın meyvesi. | Bu meyveden yapılan şerbet. | Pinti, hasis. )


- DEMİRKAPI ile DEMİRKAPI ile DEMİRKAPI

( Sarayburnu'nda bulunan deniz surları kapılarından biriydi. [Demiryolu yapımı sırasında yıkılmıştır.] İLE Eyüp'te bir semt. İLE Hoca Paşa mahallesi. )

( Haçlılar ile Osmanlılar'ın İstanbul'u alırken kente girdikleri kapılardan biri. İLE ... İLE ... )


- DEMİRTAŞ CEYHUN PARKI :

( Baltalimanı Mahallesindedir. 429,00 m²'lik bir alanı kapsamaktadır. 106,50 m²'lik yeşil alanı, 103,59 m²'lik çocuk oyun alanı ve 50,70 m²lik spor alanı bulunmaktadır. )


- DEMİRTAŞ, CENGİZ (DÜZCE, 1937 - ) :

( Düzce Gençlikten transfer edildi (1962). Üç sezon Sarıyer'de tescilli kaldı. 42 Lig, 3 Kupa olmak üzere 45 resmi ve 17 özel maçla birlikte toplam 62 maçta Sarıyer forması giydi. Lig maçlarında 14, Kupa maçında 1 ve özel maçlarda 15 olmak üzere takımına 30 gol kazandırdı. Düzcespor'a transfer ederek Sarıyer'den ayrıldı. )


- DEMİRTAŞ, HAMDİ (İST. 1972) :

( Rumelikavağı altyapısında yetişti ve bu kulüpte oynadı. Bilahare Gençlerbirliği, Adanaspor, Adana Demirspor ve Türk Telekom kulüplerinde oynadı. Antrenörlük kurslarını tamamlayarak antrenör lisansı aldı ve pek çok kulüpte antrenör olarak görev yaptı. )


- DEMİRTAŞ, İBRAHİM (SARIYER, 1932) :

( Sarıyer'in amatör ve profesyonel takımında oynayan bin kaç futbolcudan biridir. Profesyonel takımın 19 lig ve 1 özel maçında yer aldı takımına 8 gol kazandırdı. )


- DEMİRTAŞ, MEHMET (SÜRMENE, 1958) :

( Beykoz'dan transfer edildi (1983) ve iki sezon Sarıyer'de tescilli kaldı. 24 Lig 6 Kupa olmak üzere 30 resmi ve ayrıca 11 özel maçla birlikte toplam 41 maçta Sarıyer forması giydi, Kupa maçında 1, özel maçta dört gol attı. Gaziantepspor'a transfer ederek Sarıyer'den ayrıldı. Futbolu bıraktıktan sonra antrenör ve teknik direktör olarak Sarıyer Spor Kulübü ve değişik kulüplerde görev yaptı. )


- DEMİRTAŞ, SAADETTİN (1968) :

( Fenerbahçe'den transfer edildi (1994) ve altı sezon 1994 - 2000) Sarıyer'de oynadı. Bu süre içinde 119 lig, 9 kupa, 2 turnuva olmak üzere 130 resmi ve 68 özel maçla birlikte toplam olarak 198 maçta Sarıyer forması giydi. Lig maçlarında 39, kupa maçlarında 1 ve özel maçlarda 28 olmak üzere takımına 68 gol kazandırdı. Sapanca Spor Kulübüne transfer ederek Sarıyer'den ayrıldı. )


- DEMOGRAFİ/K / DEMOGRAPHY/DEMOGRAPHIC[İng.] değil/yerine/= ÇOĞA BİLİMİ


- DEMOKAN, MİTHAT (İST. 1949) :

( Manisaspor'dan transfer edildi (1974) ve 2 sezon (1974 - 1976) Sarıyer'de tescilli kaldı. Bu süre içinde 41 lig, 3 kupa ve 13 özel maç olmak üzere 60 maçta Sarıyer forması giydi, takımı adına 2 gol kaydetti. Galata'ya transfer olarak Sarıyer'den ayrıldı. )


- DEMOKRASİ:
DİSİPLİN REJİMİ ile/değil DİSİPLİNLİ REJİM


- DEMOKRASİ değil/yerine/= ELERKİ


- DEMOKRASİ ve/||/<> GÜVENLİK ve/||/<> EKONOMİ ve/||/<> İKLİM


- DEMOKRASİ ile/ve TEMSİLÎ DEMOKRASİ

( 500 kişiye kadar uygulanabilen. İLE/VE Temsilcilerle uygulanabilen. )


- DEMOKRATİK TOPLUMUN GEREĞİNDE:
ÖLÇÜLÜLÜK ve/||/<> ZORLAYICI TOPLUMSAL GEREKSİNİM ve/||/<> SON ÇÖZÜM İLKESİ


- DEMORALİZE OLMAK/ETMEK değil/yerine/= ÖZCÜL GÜCÜNÜ YİTİRMEK/BOZMAK


- ÖZGÜRLEŞMEK:
...DAN ile/ve/||/<>/> ... İÇİN ile/ve/||/<>/> KENDİNDEN


- DENDRİMER İLE KALİXAREN İLE SİKLODEKSTRİN ile/||/<> SUPRAMOLEKÜLER YAPI TAŞLARI

( Host molekül platformları. )

( Formül: α-CD (6) İLE β-CD (7) İLE γ-CD (8) )


- DENDRİMER İLE STAR İLE BRUSH ile/||/<> CLİCK POLİMERLER

( Click ile polimer mimarileri. )

( Formül: G4-dendrimer )


- DENEME-YANILMA ile/ve/bazen/ne yazık ki DENEME-"YAMULMA"


- DENEME-YANILMA değil/yerine YAŞANMIŞLIKLARDAN DERS ALMAK


- DENEMEK > TAKLİT ETMEK değil/yerine/></> DÜŞÜNMEK

( En acı olan. > En kolay olan. DEĞİL/YERİNE/<>/> En akıllıca olan. )


- DENEMEK ile/ve SINAMAK

( TO TEST vs./and TO EXAMINE )


- DENENEBİLİR/LİK ile/ve/||/<>/> DENETLENEBİLİR/LİK


- DENETİMCİ/LİK ile/ve/<> KATILIMCI/LIK


- DENETİM/KONTROL ile/ve/<> HAKİMİYET

( CONTROL vs./and/<> SOVEREIGNTY/DOMINATION )


- DENETİMLİ SİNİRCE/NEVROZ ile DENETİMSİZ SİNİRCE/NEVROZ ile ÇILDIRI/PSİKOZ

( İdeoloji. İLE Psikiyatrik. İLE Kendi sınırlarını da aşarsa. )


- DENETLEME:
ÜRETİM ÜZERİNDEN ile/ve/değil/||/<>/< TÜKETİM ÜZERİNDEN


- DENEY [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- DENEY ile TEST

( Bilimsel bir gerçeği göstermek, bir yasayı doğrulamak, bir varsayımı kanıtlamak amacıyla yapılan işlem. İLE Birinin, bir topluluğun doğal ya da sonradan kazanılmış yeteneklerini, bilgi ve becerilerini ölçmeye ve anlamaya yarayan sınama. | Doğru yanıtın, seçenekler arasından bulunmasına dayanan bir sınav türü. | Biyolojik bir işlevi ya da değişmez bir niteliği incelenen bireyin tepkisini, örnek olarak alınan normal bireyinkiyle karşılaştırarak ölçmeye ve değerlendirmeye yarayan yoklama. | Bir hastalığın varoluşunu ve niteliğini anlamak için yapılan laboratuvar araştırması. )

( EXPERIMENT vs. TEST )


- DENEYİM [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]


- DENEYİM [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- DENEYİM YAŞAYAN BENLİK ile/ve/<> GÖZLEMLEYEN BENLİK

( Gerçek benliğin bulunabilmesi için sahte olanın terk edilmesi zorunludur. )

( Düşüncelerinizi, duygularınızı, sözlerinizi ve eylemlerinizi gözleyin. )

( A man who is intense in his experience will radiate confidence and courage.
The false self must be abandoned before the real self can be found.
Watch over your thoughts, feelings, words and actions. )

( Yoğun bir deneyim yaşayan kişi, güven ve cesâret yayar. )

( SELF IN EXPERIENCE vs./and/<> SELF IN OBSERVATION )


- DENEYİM:
YAŞLANARAK değil YAŞAYARAK


- DENEYİM ve ANIMSATMA

( Deneyimi aktaramazsınız fakat yol gösterebilir ve anımsatabilirsiniz. )

( EXPERIENCE and REMIND )


- DENEYİM ile/ve BİRİKİM

( Doğrudan deneyim, tek geçerli doğrulamadır. )

( Geçmiş deneyimlere göre davranmayalım, yeniden deneyelim. )

( Tüm deneyim, imgelemeden doğmuştur. )

( Direct experience is the only valid confirmation.
All experience is born of imagination. )

( EXPERIENCE vs./and ACCUMULATION )


- DENEYİM ile/ve/||/<>/> DÜZENLEYİCİ DENEYİM


- DENEYİM ve/||/<>/> KENDİLİK


- DENEYİM ile/değil KUŞKUCULUK

( Bazı kisiler, yavaş yavaş, inanmamayı, güvenmemeyi, sevmemeyi ve tamamen kuşkucu olmayı öğrenir. Bu süreç gerçekleştiğinde de artık çok geçtir. Ne yazık ki, (bazı) "zihinlerin", "deneyim" dediği şey budur. Aklıyla bağlantısını kaybetmiş bir kişi, "deneyimli" olarak tanımlar kendini. )


- DENEYİM ile/ve PAYLAŞIM

( EXPERIENCE vs./and SHARING )


- DENEYİM ile/değil/yerine/> ÜMİT

( Ümit, her zaman, deneyimi yener. )


- DENEYİM ile/ve/değil/||/<>/< YÖNTEM

( Bireysel. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Bilimsel. )


- DENEYİME AÇIK/LIK ile/ve/<> DIŞADÖNÜK/LÜK


- DENEYİMLEMEK ile/ve/<> GÖZLEMLEMEK


- DENEYİMLENİLEBİLECEK OLANIN "İSTENİLMESİ/BEKLENİLMESİ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DENEYİMLEMEKTE OLUNAN


- ÖĞRENME:
DENEYSEL ile/ve/||/<> ZİHİNSEL


- DENGE ile/ve/||/<> DENETİM

Bugün[25 Ekim 2025]
itibarı ile 24.306 başlık/FaRk ile birlikte,
24.306 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(23/99)