Bugün[08 Temmuz 2025]
itibariyle 7.911 başlık/FaRk ile birlikte,
7.906 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.

(21/33)


- MAKTA'[Ar. < KIYÂS] ile MAKTAA[Ar.]

( Kesilen yer, bir şeyin kesildiği yer, eski kamış kalemlerin, yontulduktan sonra üzerine yatırılıp uclarının kesildiği, sert ağaçtan ya da kemikten yapılan alet. | [mat.] Kesit. | Bir gazel ya da kasîdenin son beyti. İLE Üzerinde kamış kalemin ucu kesilerek düzeltilen kemik, şimşir ya da madenden yapılmış alet. )


- MAKUL KUŞKU ile YETERLİ KUŞKU ile AĞIRLIKLI KUŞKU

( ... İLE Dava açmadaki belirleyeci. İLE ... )


- MAKUL ve/||/<>/> MAKBUL

( Akılcı, akla uygun. VE/||/<>/> Kabul edilir/edilebilir. )


- MÂKUL ile/ve MEŞRÛ

( Usa/akla uygun olan. | Akıllıca iş gören, mantıklı. | Aşırı olmayan, uygun, elverişli. İLE/VE/+/||/<> Yasanın, kamu vicdanının ve dinin doğru bulduğu. )


- MAKULÂT[Ar. < MAKULE]["ku" uzun okunur] ile MA'KULÂT[Ar. < MA'KUL]["ku" uzun okunur] ile ME'KÛLÂT[Ar.]

( Takımlar, çeşitler, sınıflar/kategoriler. İLE Aklın uygun bulduğu, akıl ile bilinen şeyler. [Fr. PRÉDICABLES] İLE Yiyecekler. )


- MALİK ASİT ile SİTRİK ASİT/LİMON ASİDİ

( ... İLE Birçok meyve ve sebzede, serbest durumda ya da potasyum, kalsiyum tuzu olarak bulunan, hafifçe mayalanmış limon suyunun, kaynar durumdaki kalsiyum karbonatla işlenmesinden elde edilen asit. )


- MÂLUM ile/ve ÂŞİKÂR


- MA'LÛM[Ar. < İLM | çoğ. MA'LÛMAT] < BİLİNEN, BELİRLİ


- MALUMUN ...:
İLÂNI değil İLÂMI


- MALUMUNUZ ... ile/ve/değil/yerine/<> ANIMSARSANIZ ...


- MALUMUNUZ ... ile/ve/değil/yerine/<> BİLDİĞİNİZ GİBİ


- MALZEME ile/ve VERİ


- MA'NÂ[Ar. çoğ. MAÂNÎ] ile MÂNÂ[Ar.]

( Anlam. | İç, iç yüz. | Düş/rüya. | Akla yakın neden. İLE Eş, benzer. )


- MANDELBROT FRAKTALİ ve DENİZ KIYISI


- MANDELBROT KÜMESİ ile/ve/<>/< JULIA KÜMESİ

( f(x) = z² + c )

( Zn+1 = Zn² + C )


- MANEVİYÂT:
KABALIKTAN > ZARÂFET'E


- MANEVRA[Fr.] değil/yerine/= DÖNÜŞ/HAREKET

( Bir aygıtın işleyişini düzenleme, yönetme eylemi ya da biçimi. | Geminin bir yere yanaşmak ya da bir yerden çıkmak için yaptığı hareket. | Lokomotifin, katar katmak ya da katar dağıtmak için ileri geri giderek hattan hasa geçmesi. | Hareket, gidiş-geliş. | Asker birliklerini, savaşa hazırlamak amacıyla, arazi üzerinde yapılan geniş ölçüde savaş denemesi, tatbikat. | İstenilen amaca ulaşmak için tutulması gereken yol. )


- MÂNİ[Ar.]/ENGEL[Fars. :Parazit.] değil/yerine/= ENGEL


- MÂNİ[Ar.] değil/yerine/= ÖNLEYİCİ/ENGEL


- MANOMETRE[Fr. < Yun. MANOS: Seyrek, yumuşak. | METRON: Ölçü.] değil/yerine/= BASIÖLÇER


- MANTAR(/LAMAK)" ile/değil/yerine/>< KANTAR/TERAZİ (ÖLÇÜ/T)


- ... MANTIĞI ile/ve/değil/||/<>/< KABULÜ


- MANTIK (DİLİ) ile/ve MATEMATİK (DİLİ)

( Mantık, bütüncül bir yapı içerisinde kavramların ilişkisini inceler. İLE/VE Matematik, mekân, zaman ve kuvvet kavramları içerisindeki olgu/olayları bu kavramlarla inceler. )

( Mantıktaki kavram, matematikte formül olur. Mantıktaki önerme, matematikte bağıntı olur. Mantıktaki çıkarım, matematikte işlem olur. )

( Mantık bilmeyenin ilmine itibar edilmez; geometri/matematik bilmeyen fetvâ veremez. )

( Evrendeki düzenliliği ya mantık ya da matematik içinde yakalarız. )

( Matematikte yasalar tekil bir şekil'de incelenir; ama tüm şekiller için geçerli/tümel oldukları kabul edilir. )


- MANTIK:
"ÜRETMEK" değil YÜRÜTMEK


- MANTIK ve/<> BÜTÜN/LÜK


- MANTIK ile/ve/||/<>/> FELSEFE

( )


- MANTIK ve/||/<>/> FİZİK ve/||/<>/> ETİK

( Bahçenin sınırı/duvarı/çiti. VE/||/<>/> Bahçedeki ağaç. VE/||/<>/> Bahçedeki ağacın meyvesi. )

( )


- MANTIK ve/<> GEOMETRİ(HENDESE)

( ... VE Aksiyomatik olarak kurulan ilk ilim. )

( Mantık bilmeyenin ilmine itibar edilmez; geometri/matematik bilmeyen fetvâ veremez. )

( Kavramlarla uğraşır. VE/<> Niceliklerle uğraşır. )


- MANTIK ile/ve/<>/< HAYAL GÜCÜ

( A[/B/C/...Y/Z] noktasından, B[C/D.../Y/Z] noktalarına [belki/bazen/biraz] götürür. İLE/VE/<>/< Her yere götürür. )

( Çeperdeki 360 dereceden, birine/birkaçına götürür. İLE/VE/< 360 dereceyle, eşit aralıkta bulunan merkez(in)e götürür. )


- MANTIK ile/ve "HESAP ETMEK"


- MANTIK ile/ve/||/<> İNDİRGEME


- MANTIK ile/ve MATEMATİK

( Matematiksel olan ilişkileri verir, mahiyeti vermez. )

( "Doğruluk Tablosu" yazısı için burayı tıklayınız... )


- MANTIK ve MATEMATİK ve METAFİZİK


- MANTIK ile/ve/||/<> ORGANON


- MANTIK ile/ve/||/<>/> "YANILSAMA MANTIĞI"


- [ne yazık ki]
MANTIK DIŞI/LIK ile/değil "DUYGUSAL/LIK"


- MANTIKÎ/MANTIKSAL değil/yerine/= ESTEMLİ


- MANTIKİYAT ile/ve/> TABİİYAT ile/ve/> RİYÂZİYAT ile/ve/> İLÂHİYAT


- MANTIKLI ile MANTIKSAL

( Mantığa uygun, usa/akla uygun. | Mantığa uygun davranan. İLE Mantıkla ilgili olan. )


- MANTIKSAL KANIT ile/ve/<> MATEMATİKSEL KANIT


- MANTIKSAL OLAN ile/ve ONTOLOJİK OLAN ile/ve EPİSTEMOLOJİK OLAN


- MANTIKSAL ÖNCELİK ile/ve VAROLUŞSAL ÖNCELİK


- MANTIK/SAL ile/ve/<> KAVRAM/SAL

( LOGIC/AL vs./and/<> CONCEPT/UAL )


- MANYETİK ETKİLEŞİM ile/ve/<> ZAYIF ETKİLEŞİM


- MANYETİZMA ile MEKANİZMA


- MA'REC[Ar. çoğ. MAÂRİC] ile MAHREC[Ar. < HURÛC | çoğ. MAHÂR] / ÇIKAK[Ar.]

( Çıkacak yer, merdiven. İLE Dışarı çıkılacak kapı. | Ağızdan harflerin çıktığı yer. Çıkak, boğumlama yeri.[Fr. POINT D'ARTICULATION] | İlmiyye rütbesinden, İstanbul tarîk-i mevleviyetlerinin ilk pâyesi. | [mat.] Payda. )

( ... avec POINT D'ARTICULATION )


- MARIE CURIE ile/ve/||/<> PIERRE CURIE


- MÂRİFET:
İÇTENLİK ile/ve/||/<> NEZÂKET ile/ve/||/<> ZARÂFET


- MÂRİFET ile/ve/||/<>/>/< İLİM

( Özel ya da genel. İLE/VE/||/<>/>/< Tümel. )

( [bilgelik/irfan/hikmet'te] Tanımak.[deneyimle] İLE/VE/||/<>/>/< Bilmek.[zihinsel çözümlemeyle] )


- MÂRİFET ile/ve/||/<>/>/< İLTİFAT

( Mârifet, iltifata tâbidir; müşterisiz meta, zâyidir. )


- MARTAVAL (OKUMAK) ile/ve/değil/yerine MASAL (ANLATMAK)


- MAŞERÎ[Ar.] değil/yerine/= ORTAK US/AKIL

( Topluluğun olan, ortaklaşa. )

( Hiçkimse, birlikte olduğumuz kadar akıllı değildir/olamaz. )


- MASTER değil/yerine/= UNGAN


- MÂT[Fars.] ile MAT[Fr.] ile MAT[İng.] ile MAT.

( Oyunlarda, taraflardan birinin yenilgisi. İLE Parlak olmayan, donuk. İLE Keçe, hasır. Üzerinde yatmaya/yer hareketleri yapmaya yarayan sağlam ve yumuşaklaştırıcı nesne. İLE Matematiğin kısaltması. )


- MATEMATİK[Fr.]/RİYAZİYE[Ar.] ile/ve/< GEOMETRİ[Fr. < Yun. GEO: Yer. | METRON: Ölçü.]

( GONİOMETRİ CETVELLERİ )

( Sayın İhsan Fazlıoğlu'nun yazılarını okumak için burayı tıklayınız... )

( )

( )


- MATEMATİK/TIP TARİHİ ile/ve/||/<> TARİHTEKİ MATEMATİK/TIP


- MATEMATİK(/ÖLÇÜ) BİLMEMEK ile/ve/değil/ya da/||/<>/< DAYAK YEMEMİŞ OLMAK


- MATEMATİK ile FİZİK


- MATEMATİK ile/ve ARİTMETİK


- MATEMATİK ve ASTRONOMİ

( MATHEMATICS and ASTRONOMY )


- MATEMATİK ile/ve/||/<> ASTRONOMİ ile/ve/||/<> BİYOLOJİ

( image )


- MATEMATİK ile/ve BİLİM

( Mutlakı dikkate alarak kurguda bulunur. İLE/VE Tekil ve tikel olanı dikkate alır. )

( Olanaklı zorunlu bağlantılar. İLE/VE ... )

( Matematik, modern bilimin metafiziğidir. )

( EL-ULUM'UN İNTİZAİYYE ile/ve ... )

( A'MÂL-İ ERBAA[Ar.]: Dört işlem. [Toplama, çıkarma, çarpma, bölme] )

( EIDOKSOS )

( MATHEMATICS vs./and SCIENCE )


- MATEMATİK ile/ve DENEY

( MATHEMATICS vs./and EXPERIMENT/TEST )


- MATEMATİK ve/<> FİZİK ve/<> ASTRONOMİ


- MATEMATİK ile/ve GEOMETRİ ile/ve ASTRONOMİ ile/ve MÛSİKÎ

( RİYÂZÎ İLİMLER )


- MATEMATİK ile KURAMSAL/TEORİK FİZİK


- MATEMATİK ile MANTIK

( Niceliklerle iş görür. İLE Kavramlarla iş görür. )


- MATEMATİK ile/ve/||/<> MATEMATİK

( Tanımlar/ilkeler ve doğaya dair bilgimize hizmet eden. İLE/VE/||/<> Varlık hakkında/dair konuşma olanağına sahip "ikinci felsefe". )

( Nesin Matematik Köyü Youtube Kanalı )

( )

( )

( )


- MATEMATİK ile/değil MATHEMATA


- MATEMATİK ve METAFİZİK

( MATHEMATICS and METAPHYSICS )


- MATEMATİK ile MİSTİSİZM

( MATHEMATICS vs. MYSTICISM )


- MATEMATİK ile/ve/||/<>/> MÜHENDİSLİK ile/ve/||/<>/> TOPLUMSAL/SOSYAL BİLİMLER

( Çocuk bilimi. İLE/VE/||/<>/> Genç bilimi. İLE/VE/||/<>/> Yetişkin bilimleri. )


- MATEMATİK ve VARLIKBİLİM

( Matematiğin Güzelliği...[tam ekran izleyiniz!] )

( MATHEMATICS and ONTOLOGY )


- MATEMATİKSEL DOĞRULUK ile MANTIKSAL TUTARLILIK


- MATEMATİKSEL DÜZEN:
[ya] TUTARLILIK ile/ya da EKSİKLİK


- MATEMATİKSEL NESNELER ile/ve İDEALAR

( Çoktur. İLE/VE Tektir. )


- MATEMATİKSEL YAKLAŞIM ile FİZİKSEL YAKLAŞIM


- MATEMATİKSEL ile/ve/değil VEKTÖREL


- MATEMATİK/SEL/LİK:
DEĞERLİ ile/ve/fakat/||/<>/> YETERLİ DEĞİL


- MATHEMATA(BİLGELİK):
GEOMETRİ ile/ve/||/<> ARİTMOS


- MATHEMATA ile/ve/||/<> MATHESIS UNIVERSALIS

( Evrende, içkin olan düzeni öğrenme ve öğretme. VE/||/<> Evrenin tümel dili. )


- MATRİS MEKANİĞİNDE:
p x q =
ile/ve/||/<>
p x q != q x p
ile/ve/||/<>
pq - qp = h/i


- MATRUŞKA[Rusça] ile/ve/||/<> SOĞAN

( Tahtadan yapılmış iç içe bebeklerden oluşan süs eşyası. İLE/VE/||/<> ... )


- MATÛF[Ar. < ATF] değil/yerine/= YÖNELTİLMİŞ

( Bir yöne eğilmiş. | Yöneltilmiş. )


- MÂVERÂÜNNEHR:
SEYHUN/SİRİDERYA ile/ve/||/<> CEYHUN/AMUDERYA


- MAXWELL EŞİTLİKLERİNDE:
GAUSS YASASI ile/ve/||/<> GAUSS'UN MANYETİK YASASI ile/ve/||/<> FARADAY'IN TÜMEVARIM YASASI ile/ve/||/<> AMPER'İN DEVRE YASASININ DOĞRULAMASI

( )

( E [elektrik alanı] ve B [manyetik alan] )


- MÂYE ile ...

( MAYA, ASIL VE GEREKLİ MADDE | ASIL, ESAS | PARA, MAL | İKTİDAR, GÜÇ | BİLGİ | DİŞİ DEVE )


- MAYMUN İŞTAHLI/LIK ile/değil/yerine ÇOK YÖNLÜ/LÜK


- MAZHARİYET ile ...

( ELDE ETME, NÂİL OLMA )


- MEAD ile MEÂDİB[Ar. < ME'DEBE]

( Dönüp gidilecek yer, âhiret, amaç, ulaşılacak yer. İLE Ziyâfetler. )


- MEBDE[Ar.] ile MEAD[Ar.]

( Başlangıç, ilke, ilk unsur, ilmin bir bölümü. | Bir sâlik'in, Allah'ın gerçeğine erişmek için hareket ettiği başlangıç noktası. İLE Dönüp gidilecek yer, âhiret, amaç, ulaşılacak yer. )


- MECBUR ile MEMUR


- MECBUR ile/ve/değil/||/<> MÜKELLEF


- MECBÛREN[Ar.] ile MECBÛRÎ[Ar.]

( Kendi isteğinin dışında, zorla. İLE Kaçınılmaz, zorunlu. )


- MECBÛR(İYET) değil/yerine/= YÜKÜMLÜ/LÜK, ZORUNLU/LUK


- MECCÂNEN ile MECCÂNÎ

( Ücretsiz, parasız, bedava. İLE Parasız, bedava. | Bedavacı. )


- MECHÛL[Ar. < CEHL] değil/yerine/= BİLİNMEYEN[BELİRSİZ değil!]


- MECRÛH[Ar. < CERH] değil/yerine/= YARALI/İNCİNMİŞ

( Yaralanmış. | İnandırıcı sözlerle çürütülmüş düşünce/dâvâ. )


- MECZ değil MEZC

( ... DEĞİL Birbirine katmak, katıştırmak. )


- MEDÂR[Ar. < DEVR] değil/yerine/= DÖNENCE | DAYANAK


- MEDÂR-I İFTİHÂR değil/yerine/= ÖVÜNME NEDENİ/ARACI, ÖVÜNÇLÜK, KIVANÇLIK


- MEDİTASYON ile/ve OTOHİPNOZ


- MEDLÛL[Ar.] değil/yerine/= ANLAM


- MEDRESE TALEBELERİ:
DÂHİL ve/> ÂLİM ve/> FÂZIL ve/> KÂMİL


- MEDRESE ile/||/<> AÇIK MEDRESE ile/||/<> KUBBELİ MEDRESE ile/||/<> RASATHANE

( Yüksek düzeyde öğretim kurumu. Bu amaçla yaptırılmış mimarlık eserleri Anadolu önünde genellikle açık avlulu, Anadolu'da ise avlusunun üstü açık ve kapalı olmak üzere iki tipte gelişmiştir. Kaynağında IX - XI. yüzyıl Horasan bölgesi mimarisinin bulunması olasıdır. İLE/||/<> İç avlusunun üstü açık olan medreseler için kullanılan bir tanımlama biçimi. İLE/||/<> İç avlusunun üstü örtülü olan medreseler. İLE/||/<> Gözlemevi. Gökbilimi için kullanılan medrese türü. )


- MEDRESE ile/ve/değil/||/<>/> KÜLLİYE

( İlk medrese: NİZÂMİYE MEDRESESİ [1066] )

( OSMANLI MEDRESELERİ - CAHİT BALTACI kitabını okumanızı salık veririz. )

( Genellikle İslâm dini kurallarına uygun bilimlerin okutulduğu, müslüman ülkelerde orta ve yüksek öğretimin yapıldığı eğitim kurumlarının genel adı. Medrese sözcüğü, "ders" kökünden gelir. [Ders verenlere müderris, yardımcılarına muid, okuyanlara danışmend, sohta ya da talebe adı verilir] | Kendine özgü bir mimarisi olan, üstü açık ya da kapalı geniş bir avlu çevresinde talebelerin yatıp kalkması, ders çalışması için inşâ edilmiş odalardan oluşan yapı. | Fakülte. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Bir caminin çevresinde, cami ile birlikte kurulmuş medrese, imâret, sebil, kütüphane, hastane gibi yapıların tümü. )


- MEDRESE ile/ve/<> MAHDARA

( ... İLE/VE/<> Moritanya'da, medreselere verilen ad.[Ülkenin milli kültür ve dilinin korunmasında önemli bir rol oynamaktadır.] )


- MEDRESE ile/ve SAHN-I SEMAN MEDRESELERİ


- MEDRESE ile/ve TETİMME(TAMAMLAMA/HAZIRLIK) MEDRESELERİ


- MEDRESELER ile/ve PAGODA(BUDİST TAPINAKLARI)


- MEDRESELERDE:
27 İLİM DALI ve (OKUTULAN KİTAPLAR)

( * İLM-İ 'AKÂ'İD ('TAHKÎK-İ 'ÎMÂN' ile 'TA'LÎM-İ KUR'AN)
* 'İLM-İ TECVÎD ( 1. DÜRR-İ YETÎM, 2. CİZRELİ )
* 'İLM-İ KIRA'AT ( 1. ŞÂTIBÎ, 2. İBN KÂSİH )
* 'İLM-İ ŞARF ( 1. MAKSÛD, 2. 'İZZÎ, 3. MERÂH, 4. ŞÂFİYE, 5. SEYYİD, 6. ABDULLAH-I ÇÂRPERD, 7. ŞÂFİYE )
* 'İLM-İ NAHV ( 1. KÂFİYE, 2. MOLLA CÂMÎ, 3. 'İŞÂM, 4. İMTİHÂN [İMTİHÂN el-EZKİYÂ] )
* 'İLM-İ ME'ÂNÎ ( 1. HEVÂDÎ, 2. el-MUHTASAR ve el-MUTAVVEL )
* 'İLM-İ MANTIK ( 1. ÎSÂGÛCÎ, 2. FENÂRÎ, 3. KUL AHMED, 4. TEHLÎB-İ MÎR, 5. SEYYİD, 6. KARA DÂVUD, 7. 'İMÂD, 8. MÎRZA-CÂN, 9. MÎR )
* 'İLM-İ 'ÂDÂB ( 1. HUSEYNİYE, 2. MES'ÛD, 3. KARA HÂŞİYE, 4. 'ÂDÂB-I MÎR, ŞÂH HUSEYN )
* 'İLM-İ HİKMET ( 1. KÂZÎ-MÎR [ŞERH HİDÂYET el-HİKME], 2. LÂRÎ, 3. HİKMET el-'AYN, 4. KUTB, 5. SEYYİD, 6. MÎRZA-CÂN )
* 'İLM-İ HEY'ET ( 1. ŞERH-İ ÇAGMÛNÎ, 2. BİRCENDÎ [HÂŞİYE 'ALÂ ŞERH el-MULAHHAS fî el-HYE'E el-BASÎTE] )
* 'İLM-İ HENDESE ( 1. EŞKÂL-İ TE'SÎS, 2. KÂZÎ-ZÂDE ŞERHİ )
* 'İLM-İ ZÎC ( 1. ULUĞ BEY, 2. MÎRİM ÇELEBÎ )
* 'İLM-İ MÎKÂT
* 'İLM-İ HİSÂB ( 1. LUM'A, 2. BAHÂUDDÎN [RİSÂLE-İ BAHÂİYYE], 3. RAMAZÂN, 4. İBNÜ'L-ÇULLÎ, 5. 'ABDURRAHÎM, 6. METÂLİB )
* 'İLM-İ FERÂ'İZ ( 1. SECÂVENDÎ, 2. SEYYİD, 3. 'ACEMUDDÎN )
* 'İLM-İ VEFK ( 1. MAVSİLÎ )
* 'İLM-İ MU'AMMÂ ( 1. MÎR HUSEYN )
* 'İLM-İ 'ARÛZ ( 1. KÂFÎ, 2. HAZRECÎ, 3. ENDELUSÎ )
* 'İLM-İ 'USÛL-İ FIKH ( 1. MENÂR, 2. İBN MELEK, 3. RUHÂVÎ, 4. TAVZÎH, 5. TELVÎH, 6. HASAN ÇELEBÎ, 7. İBN KEMÂL, 8. ŞERH-İ MUHTASAR, 9. SEYYİD )
* 'İLM-İ 'USÛL-İ HADÎS ( 1. NUHBE ŞERHİ, 2. ELFİYYE-İ İBNÜ'S-SALÂH )
* 'İLM-İ 'USÛL-İ TEFSÎR ( 1. BURHÂN, 2. İTKÂN )
* 'İLM-İ FIKH ( 1. MÜLTEKÂ, 2. DÜRER )
* 'İLM-İ HADÎS ( 1. BUHÂRÎ, 2. İBN MELEK, 3. MESÂBİH )
* 'İLM-İ TEFSÎR ( 1. KÂZÎ, 2. KEŞŞÂF )
* 'İLM-İ KELÂM ( 1. MONLÂ CELÂL, 2. HALHÂLÎ, 3. HAYÂLÎ, 4. BAHR-I EFKÂR, 5. SELKÛTÎ [SİYÂLKÛTÎ], 6. İSBÂT-I VÂCİB ŞERHİ )
* 'İLM-İ FURS ( 1. ŞÂHİDÎ, 2. HÂFIZ, 3. PEND, 4. MANTIK el-TAYR )
* 'İLM-İ TASAVVUF, 'İLM-İ KEŞF, 'İLM-İ LEDÜN )


- MEDRÛK[Ar.] ile METRÛK[Ar. < TERK]

( Anlaşılmış, derk olunmuş. İLE Terk edilmiş, bırakılmış, kullanılmasından vazgeçilmiş. Battal. )


- MEFHUM:
TASAVVUR ve/< MİSDAK


- MEFHÛM[< FEHM] ile ...

( ANLAŞILMIŞ | SÖZDEN ÇIKARILAN ANLAM | KAVRAM )


- MEFHÛM[Ar.] ile MEFHÛM[Ar. < FEHM | çoğ. MEFÂHÎM]

( Kömürleşmiş, kömür olmuş, fahim durumuna geçmiş. İLE Anlaşılmış, fehm olunmuş. | Sözden çıkarılan anlam, kavram. )


- MEFHÛM ile MEVHÛM


- MEFHUM-U MUHALİF değil/yerine/= KARŞIT KAVRAM


- MEFKÛR ile MEFKÛRE

( Vakfedilen mal. İLE Ülkü, düşünce. )


- MEFRÛZ[Ar. çoğ. MEFRÛZÂT] ile MEFRÛZ[Ar. < FARZ]

( Ayrılmış, bölünmüş, ifrâz olunmuş. İLE Farz kılınmış. | Varsayılan, farz olunan. )


- MEFTÛH[< FETH] değil/yerine/= AÇILMIŞ, AÇIK, FETHEDİLMİŞ | ELE GEÇİRİLMİŞ


- MEFTÛM[Ar.] ile MEFTÛN[Ar. < FİTNE]

( Memeden, sütten kesilmiş çocuk. İLE Fitneye düşmüş. | Gönül vermiş, tutkun, vurgun. | Hayran olmuş, şaşmış. )


- MEĞER[Fars. < MEGER] ile MADEM[Ar. < MADAM]


- MEĞERSE/M değil MEĞER


- MEKÂN ile/ve HAREKET

( HAREKET: GEÇMİŞ-ŞİMDİ-GELECEK'İN BÜTÜNLÜĞÜ )

( TOPOS/KHORA İLE/VE ... )


- MEKÂN ve ZAMAN ve HAREKET

( PLACE and TIME and MOVEMENT )


- MEKANİK ile/ve İKİLİK


- MEKANİK ile/ve MATEMATİK

( Hareket. İLE/VE Biçim. )


- MEKANİZMA ile/ve/||/<> İLKE


- MEKANİZMA ile/ve/||/<> ORGANİZMA

( Değer üretmez. İLE/VE/||/<> Değer üretir. )

( İşlev. İLE/VE/||/<> Eylem. )


- MELHÛZ[Ar.] değil/yerine/= UMULAN/BEKLENEN

( Düşünülebilen, olabilen, hatıra gelen, mülâhaza edilen. )


- MEMNUN (OLMAK) ile/ve/||/<> HOŞNUT (OLMAK) ile/ve/||/<> TATMİN (OLMAK)


- MEMNUN (OLMAK) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< RÂZI (OLMAK)


- MEMORIES vs. MEMOIRS


- [Ar.] MEMUR ile MEMUL

( Devlet hizmetinde aylıkla çalışan kişi, görevli. | Bir işle görevlendirilmiş olan, yükümlü. İLE Umulan, düşünülen. )


- MEMZÛC[Ar. < MECZ] değil/yerine/= KARIŞIK, KARIŞMIŞ


- MENBA'[Ar. < NEBEÂN] ile KAYNAĞIN GÖRÜNMEYEN BÖLÜMÜ, KAYNAK | PINAR [NEBEÂN]

( KAYNAĞIN GÖRÜNMEYEN KISMI, KAYNAK | PINAR [NEBEÂN ile ABCDEF ( KAYNAMA] )


- MERAK ile/ve/değil/< CEHÂLET

( [not] CURIOSITY vs./and/but/< IGNORANCE )


- MERAK ile/ve/<> ŞAŞKINLIK


- MERAKLI ile KIRKMERAK

( ... İLE Çok meraklı, her şeyi anlamak isteyen. )


- MERV

( Herşey, Merv'de başladı. )


- MERV ve/<> MERAGA ve/<> TEBRÎZ


- MESÂHA ETMEK[doğrusu MİSÂHA/T] değil/yerine/= YERİ ÖLÇME | YÜZÖLÇÜMÜ

( Ölçmek. )


- MEŞGUL OLMAK ile/ve HEMHAL OLMAK


- MEŞGUL ile/değil/yerine/>< ÜRETKEN


- MEŞGUL ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< VERİMLİ


- MEŞGUL/İYET[Ar.] değil/yerine/= İŞLİ/LİK


- MESKENET[Ar.] değil/yerine/= YOKSULLUK

( Miskinlik, beceriksizlik. | Yoksulluk. )


- MESKÛKÂT[< MESKÛK] ile MESKÛK

( Sikke durumuna getirilmiş madeni paralar, akçeler. İLE Kuşku uyandıran, kuşkulu/şüpheli. )


- MESLEK LİSELERİNDE:
ALAN MESLEK PROGRAMI(AMP) ile/ve/||/<> ALAN TEKNİK PROGRAMI(ATP)


- MESLEK YÜKSEK OKULU(MYO) ile/ve/değil/yerine/||/<>/> FAKÜLTE


- MESNED/SİZ[Ar.] yerine DAYANAK/SIZ


- MEŞRÛ ve/||/+/<>/> MAKUL ve/||/+/<>/> MASUM

( Tütün[sigara vb.], çevremizdeki en çok maruz kaldığımız ve en sorunlu dayatmalardandır ne yazık ki. Tabii, bizim izin/fırsat vermememiz dışında! )


- MESRÛ'[Ar.] ile MEŞRÛ'/MEŞRÛA[Ar. < ŞER] ile MEŞRÛH/A[Ar. < ŞERH]

( Sar'a hastalığına tutulmuş, sar'alı. kişi. İLE Şeriatın izin verdiği, şer'an caiz olan, şeriata, hukuka/yasaya uygun. İLE Açıklanmış, şerh olunmuş. | Uzun uzadıya anlatılan. )


- MEŞRÛ/İYET(GEÇERLİ/LİK) ile/ve/||/<> TUTARLI/LIK


- MEŞVERET[Ar.] değil/yerine/= DANIŞMA

( Danışma, bir iş üzerinde konuşma. )

( CONSULTATION )


- METAFİZİK:
DEVİNGEN OLMAYAN ile/ve/<> MADDEYE BULAŞMAYAN


- METAFİZİK ile/ve/||/<> MATEMATİK ve FİZİK

( İLM-İ ALÂ ile/ve/||/<> İLM-İ EVSÂT ve(/ile/ve/||/<>) İLM-İ EDNÂ )

( MANTIK - ÂLET İLMİ )

( Hareketsiz ve zihinde bağımsız. İLE/VE/||/<> Hareketsiz ve zihne bağımlı. İLE/VE/||/<> Hareketli ve zihinde bağımsız. )

( METAPHYSICS vs. MATHEMATICS vs. PHYSICS )


- METAFİZİK <> OLUMSALLIK/RASTLANTI <> FİZİK

( Olanaklı kılan. < OLUMSALLIK/RASTLANTI > Olanaklı kılınan. )


- METAFİZİK ile/ve/<> ONTOLOJİ ile/ve/<> EPİSTEMOLOJİ ile/ve/<> BİLİNÇ ile/ve/<> SÖZCÜK


- METAFİZİK ile VARLIKBİLİM

( METAPHYSICS vs. ONTOLOGY )


- METAFİZİK/DİN ile/ve/||/<> BİLİM

( Saltık. İLE/VE/||/<> Aşkınlık. )

( İçeriği baştan belirli olan tek alan. İLE/VE/||/<> ... )


- METÂLİB ile/ve/+/||/<>/> MEZÂHİB

( İstenilen şeyler. İLE/VE/+/||/<>/> Tutulan yollar. )


- METALURJİ değil/yerine/= METALBİLİM


- METÂNET[Ar.] değil/yerine/= DAYANIKLILIK

( Dayanıklılık, güçlü olma, metin olma, sağlamlık, muhkemlik. )


- METEOROLOJİ[Fr. < Yun.] ile METROLOJİ

( Kalıkbilim, hava [durumu] bilgisi. İLE Ölçübilim. )


- METEOROLOJİ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= KALIKBİLİM/HAVABİLGİSİ

( Havayuvarı içinde oluşan sıcaklık değişmelerini, yel, yıldırım, yağmur, dolu gibi olayları inceleyen fizik dalı. )


- METH(İYE)/MEDİH[Ar.]/SENÂ[Ar.]/SİTAYİŞ[Fars.] değil/yerine/= ÖVME/ÖVGÜ

( [>< KADH/ZEMM] )


- METİN/METANETLİ[Ar.] değil/yerine/= DAYANIKLI/SAĞLAM


- METİN[Ar. < METN]/TEKST/TEXT/TEKSTİL[İng./Fr. < TEXTILE] değil/yerine/= ÖRÜT | DOKUMACILIK DOKUMA


- ÖRÜT/DOKU/METİN[Ar.]/TEXT[İng.] ile/ve/||/<>/> METÎN ile/ve/||/<>/> Metin

( Bir yazıyı, biçim, anlatım ve noktalama özellikleriyle oluşturan sözcüklerin tümü. | Basılı ya da el yazması parça. İLE/VE/||/<>/> Acılar karşısında, dayanma gücünü yitirmeyen, sağlam, dayanaklı, değerli, kavî. İLE/VE/||/<>/> Kişi adı. )


- METİN ile/ve METNİN KUTSALLAŞ(TIRIL)MASI


- METİN ile/ve/= SÖZLÜK


- USÛL/METOD/OLOJİ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= YÖNTEMBİLİM


- METOT(/D)//METHOD[İng.] değil/yerine/= YÖNTEM


- METROLOJİ ile ÖLÇÜMBİLİM

( Ölçüm bilimi. )


- METRON ile METRONOM[Fr. < Yun. METRON: Ölçü. NOMOS: Yasa.]

( Ölçü. | Sıvı ölçer. İLE Bir müzik parçasının, hangi hızla çalınması gerektiğini gösteren aygıt. )


- MEVCUD ile/ve/değil/||/<>/< HALK


- MEVCÛD ve/||/<>/> İCÂD

( Varolanlar olmadan, türetme[/icâd] olmaz. )

( İnsan. VE/||/<>/> Ürettikleri/üretilenler. )


- MEVHÛM[Ar. < VEHM] ile MEVHÛN[Ar.]

( Aslı yokken, zihinde kurulmuş olan, kuruntuya dayanan, vehm olunmuş. İLE Arık, zayıf kişi. )


- MEVHUM-U MUHÂLİF değil MEFHUM-U MUHÂLİF


- MEVLEVÎ/MEVLEVİYE[Ar.] ile MEVLEVİYE/T[Ar.]

( Mevlâya mensup. | Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî'nin tarikati, yolu ve bu tarikatten olan kişi. İLE Mevlevîlik. | Mollalık. | Müderrislikten sonraki ilmiye pâyesi. )


- MEVSİM[Ar.] ile/ve/||/<> FASL[Ar.]

( Yılın dört bölümünden her biri. | Bir şeyin belirli zamanı. İLE/VE/||/<> Ayrıntı, ayırma, ayrılma. | Kesme, kesinti, bölüm. | Sonuçlandırma, halletme. | Aleyhte bulunma, birini çekiştirme. | Bir kitabın ya da tiyatro oyununun başlıca bölümlerinden her biri. | Sözcükler, düzenlemeler, tümceler arasında bağlantı edatı bulunmadan yazı yazma yöntemi. | Bir defada çalınan peşrev, şarkı vb. | Dört mevsimden biri. | Bir bestekârın, aynı makamdan bestelediği iki beste ile iki semai. | Türk müziğinde klasik bir konser programı. | İki yüzeyin birleşmesinden oluşan çizgi. | Eklem, gövdenin oynak yerleri. )


- MEVZÛ[Ar.] değil/yerine/= KONU


- MEYDAN OKUMA ile/değil/yerine DİRENÇ


- MEYDAN/CANINA OKUMAK değil/yerine/>< KİTAP OKUMAK


- MEYİL[Ar.] ile/ve/||/<>/> TEAMÜL[Ar.]

( Eğim. İLE/VE/||/<>/> Tepki, tepkime. | Kılgı, kılgın, kılgılı. )


- MEYL/TEMÂYÜL ile/ve/> HAREKET

( Hareketten önceki ilk durum, hareketin başlangıcı. İLE/VE/> ... )


- MEZBÛL[Ar. < MEZRAA] ile MEZBÛR/E[Ar. < MEZRÛ]

( Zayıf, arık. İLE Adı geçen, yukarıda söylenilmiş olan. )


- MEZUN:
KENDİNİ KURTARACAK KADAR ile BAŞKASINI KURTARACAK KADAR


- MEZUN[Ar.] değil/yerine/= YETKİLİ


- MEZUNİYET ile EMEKLİLİK


- MİÂD[Ar. < VA'D çoğ. MEVÂİD] yerine SÜRECİNİ TAMAMLADI


- MİDE ve/> MEDRESE


- MİDENİN BOŞ KALMASI/BIRAKILMASI ile/ve/<> ZİHNİN BOŞ KALMASI/BIRAKILMASI

( [olumlu/olumsuz biçimde] Gözlere yansır. İLE/VE/<> Sözlere yansır. )


- MİKOLOJİ[Fr.] değil/yerine/= MANTARBİLİM


- MİKRO EVRİM ile MAKRO EVRİM

( Küçük ölçekli genetik değişiklikler. İLE Türlerin büyük ölçekli evrimsel değişimleri. )


- MİKRO ve/||/=/<> MAKRO


- MİKROMETRE[Fr. < Yun.]

( Büyük ölçüde büyütme gücü olan teleskop, mikroskop gibi optik aygıtlarla incelenen nesnelerin oylumlarını ölçmede kullanılan aygıt. | Çok küçük uzunlukları ölçmeye, incelemeye yarayan aygıt. | Mikron. )


- MİKROSKOP ile/ve/||/<>/>< TELESKOP

( [Kişinin] Önemini/"büyüklüğünü" gösterir. İLE/VE/||/<>/>< Önemsizliğini/küçüklüğünü gösterir. )

( Kıskançlığın aracı. İLE/VE/||/<>/>< Sevginin aracı. )


- MİKST/MIXED[İng.] değil/yerine/= KARIŞIK


- MİLİ-[Fr. < Lat.]

( Bir ölçü biriminin önüne getirildiğinde, bu birimi, bine bölen önek. [Simgesi: m] )


- MİNERALOJİ ile MİNERALBİLİM

( Maden bilimi. )


- MİNHAS[Ar. < MENÂHİS] ile MİN-HAYS[Ar.]

( Uğursuz şey. İLE "... konusunda". )


- MİNVAL[Ar.] değil/yerine/= BİÇİM/YOL | BAĞLAM


- MİRAS:
MADDE[YAPI] değil/yerine/>< İLİM


- MİRAS ile/ve/||/<> İZ


- MİSÂL[Ar.] değil/yerine/= ÖRNEK

( ÖRNEK | MASAL | RÜYÂ, DÜŞ | BENZER, ANDIRIR )


- MİSLİ değil/yerine/= KATI

( Sayı, tartı ve ölçü ile belirlenebilen. )


- MİT ve/||/<>/> ÜMİT


- MİYÂR ile MİHEKK/MİHENK/MEHENK

( Değerli madenlerde, yasanın istediği ağırlık, saflık ve değer deresini gösteren ölçü. | Ölçüt, ölçü. | [kimya] Ayraç. İLE Altın ya da gümüşün ayarını anlamaya yarayan taş. | Birinin, değerini, ahlâkını anlamaya yarayan şey, ölçü, araç. )


- MİYOKART[Fr.] değil/yerine/= YÜREK KASI


- MİZÂC-I VAKTE VÂKIF OLMAK ve/||/<> KEYFİYET-İ HÂLE ÂRİF OLMAK


- MİZAN ile/ve USÛL/YÖNTEM


- MÖBİUS ŞERİDİ ile/ve KLEIN ŞİŞESİ


- MODEL[Fr. < MODELE] ile KALIP[Ar. < KÂLİB]

( Resim, heykel vb. yapılırken baka baka benzetilmeye çalışılan nesne ya da kişi, örnek. | Bir özelliği olan nesne ya da kişi. | Biçim. | Giysi örneklerini içinde toplayan dergi. | Otomobil vb.nde tip. | Benzer. | Örnek olmaya değer kimse ya da şey, örnek, paradigma. | Manken. | Tasarlanan ürünün tanıtım ya da deneme amacıyla üretilen ilk örneği, prototip. İLE Bir şeye biçim vermeye ya da eski biçimini korumaya yarayan araç. | Biçki modeli, patron. | Genellikle küp biçiminde yapılan. | Gösterişli görünüş. | Biçim, durum. | Yenilikten uzak, özgün olmayan. )


- MODELİ ELE ALAN DÜZEN ile/ve GÖZLEMİ ELE ALAN DÜZEN

( THE SYSTEM WHICH CONSIDERS THE MODEL vs./and THE SYSTEM WHICH CONSIDERS THE OBSERVATION )


- MODERN BİLİM ile/ve/değil/yerine ÇAĞDAŞ BİLİM


- MODERN DÜŞÜNÜŞ/ANLAYIŞ/YAKLAŞIM ile/ve/değil/yerine/> POSTMODERN DÜŞÜNÜŞ/ANLAYIŞ/YAKLAŞIM

( "Ya, ya da" ilkesiyle/yaklaşımıyla. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/> "Hem, hem de ve Ne, ne de" ilkesiyle/yaklaşımıyla. )


- MODERN ile YENİ

( MODERN vs. NEW )


- MODİFİKASYON[Fr.]/MODIFICATION[İng.] değil/yerine/= DEĞİŞKE | DEĞİŞTİRME | DEĞİŞİKLİK


- MODIFY vs. AMEND vs. REVAMP

( Değiştirmek, düzeltmek. İLE Değiştirmek, düzeltmek. İLE Kuralları, yeniden düzenlemek. )


- MOLEKÜL[Fr./İng. MOLECULE] değil/yerine/= ÖZDECİK


- MOLLA ile BEŞİK ULEMÂSI


- MOLLA ile/ve KULAK MOLLASI


- MOLLA[Ar. < MEVLÂNÂ] ile MOLLA[Ar.] ile MOLA[İt.]

( [eskiden] Büyük kadı, büyük âlim. İLE [sonradan] Medrese talebesi. İLE Ara verme, dinlenme, duraklama. )


- MOMENT:
"AN/KIPI/UĞRAK" ile/değil/yerine AŞAMA


- MORION ile/ve/||/<> HIGGS


- MORS ABECESİ ile/ve/||/<> BREYL(BRAILLE) ABECESİ

( Işık ya da seslerin kullanılarak bilgi aktarılmasını sağlayan yöntem/abece. İLE/VE/||/<> Görme engelliler abecesi. )

( Hem görmeyen, hem de duymayan bir çocuğun, nasıl eğitilip yaşama katılabileceğini ve tek başına ayakta kalabileceğini, böyle bir durumun tüm zorlukları ve buna karşın olan çaba ve çözümlerini de ayrıntılarıyla gösteren, çok etkileyici ve çok başarılı bir film olan "Benim Dünyam" adlı filmi [Uğur Yücel - Beren Saat] izlemenizi salık veririz. )

( Mors Abecesi ve Metin - Mors Çeviricisi için burayı tıklayınız... )

( )

( Yıldızlararası(Interstellar) filmini de izlemenizi salık veririz... )

(

"Braille Abecesi ve Louis Braille'nin Öyküsü" yazısı için burayı tıklayınız... )

( DUMLUPINAR

"Delikanlı, Askeri Deniz Lisesi'ni kazanır ve Heybeliada'da okula başlar...

Bu arada, tanıştığı o Çanakkale'li kıza âşık olmuştur. Okulla beraber, aşkını büyüterek geliştirir. Arada mektuplaşmalar yazışmalar ve gün gelir, okul biter. Deniz Harp Okulu'nu da bitiren delikanlı, artık, Teğmen olmuştur.

Yine her zaman buluştukları kır kahvesinde buluşmak için randevulaşırlar. Önce delikanlı gelir, sonra da genç kız. Genç kız geldiğinde delikanlının yüzü düşmüş, yüzü asık onu beklemektedir. Genç kız, bu yüzü hiç beğenmemiştir. "Ayrılık zamanı geldi" diye düşünerek hazırlamıştır kendini. Önceki buluşmalardaki o heyecan, o sevinç, artık yoktur delikanlıda...

Usulca yanına yaklaşır ve "Hoş geldin" der. Kuru bir "sen de hoş geldin" diye aldığı yanıt, iyice hüzne boğmuştur genç kızı.

Artık bu aşkın sonuna geldiğini düşünerek sorar;

- "Senin bir sıkıntın mı var?"
- "Evet!"
- "Haydi söyle o zaman, her şeye hazırlıklıyım."v - "Yaa... Beni bir denizaltıya verdiler", der genç... Kızgınca...

Genç kız, artık rahatlamıştır. Sorunun kendi değil denizaltı olduğunu duyunca içinden bir ohh çeker.

- "Ne var bunda?" diye sorar genç kız.
- "Yaa öyle deme! Biz denizciler, gemideyken sevdiklerimizle haberleşemiyoruz. Denizaltıdan nasıl haberleşeceğiz?"

Ve delikanlı, üzgün bir sesle sorar genç kıza...

- "İstersen ayrılalım!"
- "Hayır! Asla! Ben, seni bırakmam!" diye yanıtlar genç kız.

Delikanlı, beklediği bu yanıtı alır almaz heyecanlanır ve elinde tuttuğu paketi kıza uzatır.

- "Sana armağan getirdim. Al!"
Kızın kalbi hızla atmaya başlar. Neredeyse duracak gibi olur ve içinde yüzük olduğunu tahmin ettiği paketi heyecanla açar ama şaşkınlıktan duraklar. Paketin içinde bir fener ve mors abecesini gösteren kitap bulunmaktadır. Kız, şaşkınlıkla yine sorar...

- "Bunlar da ne?"
- "Yaa biz Çanakkale boğazından denizaltı ile çok geçeceğiz ve geçişlerimiz hep yüzeyden olur. Sen de fenerle mors abecesini kullanarak sana haber verdiğim zamanlarda yazışırız. Olmaz mı?"
- "Bunlarla mı yazışacağız?" diye sorar genç kız, yeniden.
- "İstemiyorsan ayrılalım!" der delikanlı.
- "Yok! Hayır!" der genç kız... "Ayrılık yok! Yaşasın mors!" diye yineler delikanlıya.

Genç kız, mors abecesi üzerinde çalışmaya başlar. Tüm ayrıntılarıyla öğrenir ve kullanabilir seviyeye gelir artık. Birkaç gün sonra haber gelir delikanlıdan. Gelen iletiye göre beş gün sonra gece saat 01:00'de geçeceğini ve kendine ileti yazmasını, kendinin de ona ileti göndereceğini iletir. Genç kız, belirtilen zaman ve saatte pencerede hazır bekler. Gelibolu'da denizaltı denizden süzülerek geçerken, çevrenin zifiri karanlığında, uzaklardan bir yerden yanan ışık pırıltılarını fark eder güvertedeki komutan ve öteki subaylar... İçlerinden biri...

- "Bakın bakın! İleriden bir yerden ışık yanıp sönüyor" diye dikkat çeker.
- "Çabuk okuyun! Bakalım ne diyorlarmış?" diye emir verir komutan. Subaylardan biri heceleyerek okur...

- "S-e-n-i-s-e-v-i-y-o-r-u-m..."

- "Bu ne lan?"" diye sorar komutan.

Hemen yanında duran delikanlı Teğmen...

- "Komutanım. "O, benim sevgilim!" der en şirin haliyle...
- "Nedir oğlum bu?"
- "Komutanım. Mors abecesi kitabı armağan etmiştim ve ben geçince bana yazarsın demiştim. İşte o!" diye yanıtlar delikanlı Teğmen.
- "Vayy be aferin lan! Desene biz bunca zaman boğazları hep boş geçmişiz."
- "İzin verir misiniz komutanım. Ben de bir ileti göndereyim."
- "Neyle?"
- "Cep fenerim var komutanım." der delikanlı Teğmen.
- "Ne feneri? Aç yansıtıcıyı! Geç başına! Gönder iletini!" der komutanı Teğmen'e...

Yansıtıcıyı açan Teğmen, yanıp söndürürken, sanki Gelibolu'yu yakıp tutuşturuyordu aşkından... İlk kez böyle bir şeyle karşılaşan Gelibolu halkı ise sanki uzaylılar istila etmiş gibi heyecanlanmıştı Teğmen ile genç kızın aşkından.

Gelen iletileri heceleyerek kâğıda dökmeye çalışan genç kız, denizaltı geçtikten sonra elindeki kâğıdı okur.

"S-O-N-S-U-Z-A-K-A-D-A-R!" yazılıydı delikanlıdan gelen iletide.

Bu olay, tüm denizaltıcılar arasında duyulmuştu. Artık herkes delikanlı Teğmen ile genç kızın aşkını anlatıyordu...
Birkaç gün sonra bir haber daha gelir. "Bir hafta sonra gece saat 02:45'te pencerede ol! Ben geçiyorum. Bana ileti gönder. Ama dikkat et! Konvoy durumunda geliyoruz ve ilk denizaltıda ben varım. Sakın sırayı şaşırma!"

Genç kız yine belirtilen saatte pencerede bekler...

Gecenin karanlığında Ege Denizi'nden, Çanakkale Boğazı'na giren denizaltılar süzülerek ilerliyordu. Genç kız, fenerini yakıp söndürerek iletisini göndermeye başladı. Işıkları gören denizaltındaki denizciler...

- "Bakın bakın! Işık, yanıp sönüyor okuyun!"

"S-e-n-i-s-e-v-i-y-o-r-u-m"

- "Vay be! Duyduğumuz doğruymuş. Gerçekten böyle bir aşk varmış!" der denizaltının kaptanı Bahri Kunt.
- "İyi de bu kızın sevgilisinin denizaltısı öndeydi. İlk denizaltıydı. Niye bize ileti gönderdi ki?" diye kendi kendine seslice sormadan edemez kaptan.
- "Komutanım. Herhalde uyuyakaldı ya da sırayı şaşırmıştır." diye yanıtlar subaylardan biri.
- "Yahu geçip gideceğiz. Şimdi kız haber almazsa yanlış anlayacak. Rahat uyuyamaz... Nasılsa gecenin karanlığı. Kimse anlamaz. Açın şu yansıtıcıyı!" emrini verir kaptan Bahri Kunt.

Ve iletiyi gönderir...

"S-O-N-S-U-Z-A-K-A-D-A-R!"

Tarih, 04 Nisan 1953'tü...

O konvoyun 1. denizaltısının adı ise "Dumlupınar"dı...

Çanakkale'nin Nara burnu açıklarında, İsveç bandıralı ve buzkıran donanımlı Naboland gemisinin çarpması sonucu Çanakkale Boğazı'nın derin sularına az önce gömülmüştü...

Konvoydaki 2. denizaltı ise bunu hiç fark etmeden devam etmişti ve boğazdan ilk geçen denizaltı olmuştu... 81 denizcimiz ile beraber o genç delikanlı Teğmen...

"S-O-N-S-U-Z-A-K-A-D-A-R..." sürecek olan son uykularına dalıyordu...

Anılarına saygıyla... Mekânları cennet olsun... )

( MORSE CODE vs./and/||/<> BRAILLE )


- MUÂDİL[Ar. < ADL] ile MUADDİL[Ar. < ADL]

( Eşit, denk. | [fizik] Eşdeğer. İLE Eşit ve beraber kılan, düzelten, denkleştiren, tâdîl eden. )


- MUALLAK ile MUAMMA


- MUALLEL[< İLLET] ile ...

( TA'LİL EDİLMİŞ, SAKAT, EKSİK )


- MUALLİM[Ar. < İLM] değil/yerine/= ÖĞRETMEN

( Tâlim eden, öğreten, öğretmen, hoca. )


- MUALLİM-İ EVVEL ile/ve/<> MUALLİM-İ SÂNÎ

( Aristoteles. İLE/VE/<> Fârâbî. )


- MUAMELE ile/ve/<> MÜKÂŞEFE

( Günlük yaşamın gerekleri/davranışları hakkındaki bilgilerin bilinmesi. İLE/VE/<> Manevi bilgilerin derinliğine ulaşma bilgisi. | Hakikat ehline, Allah sırlarının görünmesi, tevhîd delilleriyle halkta Hakk'ı görmek. | Meydana çıkarma. )


- MUAMMA[Ar.] değil/yerine/= BELİRSİZ/LİK

( Şiir sanatında harflerle yapılan bilmece/ler. )


- MUARIZ[Ar.] değil/yerine/= KARŞI KOYAN/ÇIKAN/ÇIKABİLEN


- MUAVİN[Ar.] değil/yerine/= YARDIMCI


- MUAYYEN[Ar.] değil/yerine/= BELİRLİ

( Belirli, tâyin edilmiş. | Kararlaştırılan. )


- MÜBÂDELE[Ar. < BEDEL | çoğ. MÜBÂDELÂT] ile MÜBÂDERE[Ar. < BÜDÛR]

( Değiş-tokuş, bir şeyin, başka bir şeyle değiştirilmesi, trampa. | Ulemânın kadılık ve medrese değiştirmeleri.[1654'ten sonra bu söz yerine "mesafe" kullanılmıştır.] İLE Bir iş yapmaya girişme. )


- MUBÂHÂT[Ar. < BAHÂ] değil/yerine/= PARLAKLIK, ÖVÜNME, GURURLANMA


- MÜBÂYENET[Ar.] değil/yerine/= ÇELİŞKİ

( Bir şeyin, kendinden başka bir şey olmaması. )


- MÜBDİ'[Ar. < BİD'AT] ile MÜBTÎ'[Ar. < BATÂET] ile MÜBZİ'[Ar. < BIZÂA/BIDÂA]

( Yeni şeyler bulan, söyleyen, îcâd eden, ibdâ eden. | Din işlerinde bid'at ehlinden olan. | Benzeri görülmemiş şiir söyleyen. İLE Ağır hareket eden, ağır davranıp geciken. İLE Kârı tamamen kendine kalmak üzere birine sermaye veren. )


- MÜBEYYEN[Ar. < BEYÂN] ile MÜBEYYİN[Ar. < BEYÂN]

( Meydana çıkarılmış, açıkça söylenilmiş, açıklanmış, açıklayan, bildiren, tebeyyün etmiş. İLE Bildiren, açıklayan, meydana koyan. )


- MÜBREZ[Ar. < BÜRÛZ] ile MÜBRİZ[Ar. < BÜRÛZ]

( Gösterilmiş, meydana çıkarılmış, ibrâz olunmuş. İLE Gösteren, meydana çıkaran, ibrâz eden. )


- MÜBTEDÎ[Ar. < BED | çoğ. MÜBTEDİÎN, MÜBTEDİYÂN] ile MÜBTEDİ'[Ar. < BED]

( Bir şey öğrenmeye yeni başlayan. Acemi. İLE Yeni bir şey ortaya çıkaran, bir yenilik ortaya koyan. )


- MÜCADELE değil MÜCÂDELE


- MÜCADELE ve/||/<>/> MÜŞAHEDE


- MÜCADELE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MÜZAKERE


- MÜCÂDELE değil/yerine/= SAVAŞIM/GÜREŞ


- MÜCEDDİD[< CEDÎD] ile/ve/||/<> MUHYÎ[< HAYÂT]

( Yenileyen, yenileyici, yeni bir şekil ve sûret veren, tecdîd eden. | Dine yeni bir açı katan kişi. İLE/VE/||/<> İhyâ eden, dirilten, canlandıran, yaşam/hayat veren. )

Bugün[08 Temmuz 2025]
itibariyle 7.911 başlık/FaRk ile birlikte,
7.906 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(21/33)