P ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 3.643 başlık/FaRk ile birlikte,
3.643 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(9/16)
- PELET ile ...
( PRİNA POSASI )
- PELİKAN ile AK PELİKAN
- PELİKAN ile DALMAÇYALI/TEPELİ PELİKAN
( ... ile
)
- PELİKAN[Fr. < Lat.]/KAŞIKÇI KUŞU ile KAHVERENGİ PELİKAN
(
)
( PELECANUS ONOCROTALUS cum ... )
- PELİN ile ...
( Bileşikgillerden, yapraklarında ve öteki bölümlerinde çok acı, ıtırlı bir madde bulunan, tıpta kullanılan bir bitki. )
( ARTEMISIA ABSINTHUM )
- PELL DENKLEMİ ile/||/<> DİOPHANTİNE DENKLEM
( Pell x²-Dy²=1 özel form, Diophantine genel tamsayı. )
( Formül: Belirli form İLE genel )
- PELOURINHO ile ...
( Eski şehir. [UNESCO dünya mirası arasındadır.] )
- | PELTE/PALUZE ile ELMÂSİYE/JÖLE | ile/yerine MURABBÂ
( | Meyvesularının nişastayla ve bir miktar şeker ile koyulaştırılması/kaynatılmasıyla elde edilen tatlı. | Bu kıvamda olan madde. | Koloidal bir katı içine bir sıvının işlemesinden sonra, ya bu sıvıya daldırılan koloidin, doğrudan doğruya şişmesiyle ya da sıcakta hazırlanan, oldukça derişik çözeltinin soğutularak kıvamlaşmasıyla oluşan esnek madde. İLE Meyvesularının jelatin ve şekerle koyulaştırılması/kaynatılmasıyla elde edilen tatlı. | İLE/YERİNE Meyvesularının katkısız olarak -kısık ateşte- uzun süre kaynatılıp koyulaştırılmasıyla elde edilen tatlı. [az miktarda şeker katılabilir][Jöle de denilir fakat içinde jelatin yoktur!] )
( Sayın Gökçen ADAR'ın, yemek kitaplarına ulaşmanızı salık veririz. )
- PELTE ile/değil PIHTI
- PELTEK ile PEPE
( Dilini, dişlerinin arasına alır gibi konuşan ve bu yüzden, s, z gibi sesleri kusurlu söyleyen. | Tutuk, titrek bir biçimde. İLE Dudak sesleriyle başlayan sözcüklerin ilk seslerini güçlükle söyleyen ve birkaç kez yineledikten sonra arkasını getirebilen, tutuk dilli. )
- PELTEK/LİK ile KEKEME/LİK
- PELTEKLİKTE:
Z'LEŞTİRME ile/||/<> S'LEŞTİRME ile/||/<> C'LEŞTİRME ile/||/<> L'LEŞTİRME
( Jale > Zale | Jilet > Zilet
İLE/||/<>
Paşa > Pasa | Kışlık > Kıslık | Şapka > Sapka
İLE/||/<>
Jandarma > Candarma | Jilet > Cilet
İLE/||/<>
Birader > Bilader | Berber > Belber | Merhem > Melhem | Terlik > Tellik )
- PELTELEŞMEK/PELTELENMEK
( Pelte kıvamını almak. | Bitkisel göze zarlarındaki selülozun değişmesi ve jelatin kıvamını alması. )
- PEMBE YALI (FETHİ AHMED PAŞA YALISI) ile PEMBE YALI (İLYAS BEY YALISI)
( Kuzguncuk'tadır. İLE Anadoluhisarı'ndadır. )
( 1840-50'lerde, Müzeci Fethi Ahmed Paşa tarafından. İLE XIX. yüzyıl sonunda yaptırılmıştır. )
- PEMDAS and/sometimes/||/<> BODMAS
( Parantheses > Exponents > Multiplication > Division > Addition > Subtraction AND/SOMETIMES/||/<> Brackets > Order > Division > Multiplication > Addition > Subtraction )
( Parantez > üstler > çarpma > bölme > toplama > çıkarma VE/BAZEN/||/<> Parantez > üstler > bölme > çarpma > toplama > çıkarma )
- PEMFC İLE SOFC İLE AFC İLE DMFC ile/||/<> YAKIT PİLİ TÜRLERİ
( Farklı yakıt pili teknolojileri. )
( Formül: H₂ + ½O₂ → H₂O + e⁻ )
- PENÂH[Fars.] ile -PENÂH[Fars.]
( Sığınma, sığınılacak yer. İLE Bir şeyin sığınağı, koruyucusu, dayanağı anlamlarıyla bileşik sözcükler yapar.[ADÂLET-PENÂH: Adâletin sığındığı yer.] )
- PENÂHÎ ile ...
( SIĞINMA )
- PENALTY :/yerine CEZA
- PENBE değil PEMBE
- PENÇE[Fars.] ile AYAK/PATİ
( Yırtıcı hayvanların ön ayaklarının parmaklarıyla tırnakları. | Etkisinden kurtulmak olanaksız, etkisi çok olan güç. | Ayakkabının tabanındaki kösele. İLE Kedi, köpek için ön ayak. | Küçük çocuk ayağı. )
( ZIFR ile ... )
( PAW/CLAW vs. FOOT/... )
- PENÇE ve PARMAKLAR
( ŞEHÂDET - ORTA - YÜZÜK - SERÇE
BAŞ )
( HASANEYN[ÇİFTE GÜZELLİK] )
- Pençen konuşmaktır! KONUŞ!!!
- Pençen yok! KONUŞ!!!
- PENÇE/PENCE[Fars.] ile HILÂB[Ar.]
( Yırtıcı hayvanların ön ayaklarının parmakları ve tırnakları. İLE Yırtıcı kuş ve hayvan pençesi. )
- PENCERE ile ARNAVUTBACASI
( ... İLE Tavan arasına ışık sağlayan, çatı penceresi. )
- PENCERE ile AYPENCERE
( ... İLE Yarım daire biçiminde pencere. )
- PENCERE[Fars.] değil/yerine/= BAKANAK
- PENCERE ile/ve/değil EŞİK
- PENCERE ile LOMBOZ[İt./Yun.]
( ... İLE Kamaralarla alt güverteleri aydınlatmak için bordalardan ve güvertelerden açılan yuvarlak pencere. )
- PENCERE değil/yerine/= ODAGÖZ
- PENCERE[Fars.] ile PERVÂZ[Fars.]
( ... İLE Kapı, pencere gibi yerlerin kenarlarına geçirilen ensiz parça. | Giysilerin, yaka, kol, etek gibi yerlerine ya da kumaştan yapılmış öteki eşyaların kenarlarına geçirilmiş, dar, uzun parça. | Cilt kapağının iç tarafına konulan parça. )
- PENCERE ile TEMEK
( ... İLE Ahırdaki pisliği dışarı atmak için kullanılan kapaklı ya da kapaksız delik/pencere. )
- PENCERE ile/ve/||/<> TEPE CAMI
( ... İLE/VE/||/<> Tavanda ya da tavana yakın yerde, tepeye yakın bulunan pencere. )
- PENÇGAH[Fars.]
( Türk müziğinde, rast ve bayati dizilerinden oluşan bileşik makam. )
- PENDANT[İng.] değil/yerine/= ASKI
- PENEPLEN değil/yerine/= YONTUKDÜZ
( Erozyon etkisiyle oluşmuş, yumuşak engebeli yeryüzü parçası, yalama yazı. )
- PENEPLEN değil/yerine/= YONTUKDÜZ
- PENETRAN/PENETRANT[İng.] değil/yerine/= DELICİ | İÇEGEÇEN
- PENETRAN YARALANMA/PENETRATING İNJURY[İng.] değil/yerine/= DELICİ YARALANMA
- PENETRANS İLE EKSPRESİVİTE İLE PLEİOTROPİ ile/||/<> GENETİK KAVRAMLAR
( Gen-fenotip ilişkisinin karmaşıklığı. )
( Formül: Penetrans = Etkilenen/Genotip )
- PENETRANS/PENETRANCE[İng.] değil/yerine/= İÇE GEÇİŞ, İÇE İŞLEME
- PENETRASYON/PENETRATION[İng.] değil/yerine/= DELME | İÇE GEÇME
- PENGUEN DAYANIŞMASI ile/ve/||/<> LEYLEK DAYANIŞMASI
- PENGUEN ile CÜCE PENGUEN
( Buzullarda. İLE Avustralya'da. )
( APTERODYTES PATAGONICA cum ... )
- PENGUEN ile/ve/değil DENİZ KUŞU(CORMORANTS)
( ... İLE/VE/DEĞİL Patagonya'da, bir çeşit karabatak olan ve uzaktan penguene benzeyen deniz kuşları bulunmaktadır. )
- PENGUEN ile/ve/<> GALAPAGOS PENGUENİ
( ... İLE/VE/<> Galapagos Adaları'nda yaşamaktalardır. )
- PENGUEN ile GENTOO PENGUENİ
( ... İLE Güney Kutbu'nun kuzeye doğru olan karasal noktalarında yaşarlar. )
( ... İLE 35 km. hızla yüzerler. )
( ... cum PYGOSCELIS PAPUA )
- PENGUEN ile GÜNEY AFRİKA/"EŞEK" PENGUENİ
( 18 saate kadar durmaksızın avlanabilirler ve suyun altında kalabilirler. İLE ... )
( 13 mil hızla yol alabilirler. İLE ... )
( 175 m. kadar dalabilirler. İLE ... )
( ... İLE Cape yarımadasının belirli bir noktasında yaşarlar. )
( ... İLE Gebelik süreleri, 40 gündür. )
- PENGUEN ile GÜNEY KAYA (ROCKHOPPER) PENGUEN
( ... İLE Batı Pasifik ve Hint Okyanusları'nın alt antarktika sularında ve Güney Amerika'nın güney kıyılarında görülür. )
- PENGUEN ile İMPARATOR/KRAL PENGUEN
( ... İLE Yavruları, 1 yıl boyunca, anne-babalarının bakımına muhtaç olarak büyürler. )
( ... İLE 535 metre derinliğe dalabilirler. )
( Dünyada, 18 penguen türü bulunmaktadır. Ne yazık ki, küresel ısınma nedeniyle 10'u, yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. )
( ZERADİYYE ile ... )
( PENGUIN vs. EMPEROR PENGUIN )
( APTERODYTES PATAGONICA cum ... )
- PENGUEN ile MACELLAN PENGUENİ
( ... İLE Patagonya'da, Trelew'in 90 km. uzağındaki Punta Tombo alanında, Eylül ile Nisan ayları arasında görünürler.[Sayıları yarım milyonu bulur.][Smokinli garson penguen olarak da tanımlanmışlardır.] )
(
İLE
)
- PENGUEN ile MASKELİ PENGUEN
- PENGUEN ile PAPUA PENGUENİ
- PENGUEN ile SAKALLI PENGUEN
- PENGUEN ile SORGUÇLU/MAKARONİ PENGUEN
( ... İLE Güney Amerika, Güney Afrika ve Antarktika Yarımadası arasında kalan bölgede yaşayan bir penguen türüdür. )
- PENGUEN ile YALANCI PENGUEN
( ... İLE Avlanma nedeniyle soyları tükenmeden önce Kuzey Atlas Okyanusu'ndaki adalarda endemik bir türdü. )
( ... cum PINGUINIS IMPENNIS )
- PENİS/YARDA (SİK/YARAK/PİPİ/ÇÜK/KAMIŞ/ANDIR/FALLUS[Yun./Fr. < PHALLUS]) / VAJİNA (AM/KUKU/PITTIK)/ANDIR/PUDENDUM[Lat. < PUDERE: Utanmak.] ile KASIK
( [çiçeklerde] ANDROECIUM[eril] - PISTIL[dişil] )
( ZİB ile ASL'ÜL-FAHZ )
( LENG ile BÂNE )
( PENIS (COCK/DICK) / VAGINA (CUNT/PUSSY) vs. GROIN )
- PENİS ile/ve/||/<> DILAK/BIZIR[Ar. < BAZR]/KLİTORİS[Yun.]
( BAYZAR/BAZR[Ar.]: Rahmin başlangıcındaki et parçası, dilcik. )
( PREPUS: Penis ve klitorisin baş kısmını örten deri kıvrımı. )
( Klitorisin, Anlatılmayan Öyküsü )
(
)
(
)
( Kökeni/Etimolojisi: clitoris < Mateo Renaldo Colombo [İtal. anatomist][1516-1559] < kleítoris κλείτορις|EYun]: küçük kapalı yer < kleíō κλείω|EYun]: kapatmak, kapalı olmak, örtmek )
(
)
( 4000 sinir ucu bulunmaktadır. İLE/VE/||/<> 8000 sinir ucu bulunmaktadır. )
( PENIS vs./and/||/<> CLITORIS )
- PENİSİLİN ile/||/<> ANTİBİYOTİK
( Penisilinin keşfi İLE ilk antibiyotik )
( Alexander Fleming tarafından 1928 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1881-1955) (Ülke: İskoçya) (Alan: Biyoloji, Tıp) (Önemli katkıları: Penisilin keşfi) (Nobel: 1945) )
- PENOPLEN[Fr.] değil/yerine/= YONTUKDÜZ
( Erozyon etkisiyle oluşmuş, yumuşak, engebeli yeryüzü parçası, yalama yazı. )
- PENROSE İLE CCC İLE MULTİVERSE ile/||/<> KOZMOLOJİ MODELLERİ
( Evrenin yapısı ve evrimi kuramları. )
( Formül: E = mc²√(1-rs/r) )
- PENS[Fr.] değil/yerine/= KISKAÇ/MAŞA[Fars. < MAŞE: Tetik.]
( Çeşitli biçim ve büyüklükte, maşa ya da kıskaç. | Giysilerde, kimi yerinden içeri doğru daraltılarak dikilmiş bölüm. )
- PENSE ile KERPETEN
( PLIERS vs. PINCERS )
- PENTATLON'DA:
ÖNCEKİ ile/ve OLİMPİYATLARDA
( Cirit Atma, Disk Atma, Uzun Atlama, 200 metre koşusu ve 1500 metre koşusu. İLE/VE 4000 metre kros kantri koşusu, 5000 metrelik 30 engelli, 6 kros kantrili koşu, 3000 metre serbest yüzme, eskrim ve tabanca ile atış. )
( PENTATLON: Atletizmde beş yarıştan biraraya gelen bir yarışma. )
- PENUMBRA[İng.] değil/yerine/= YARI GÖLGELEME
- PEOPLE vs. PEOPLES
- PEOPLE :/yerine İNSANLAR
- PEPPER :/yerine BİBER
- PEPSİN[Fr. < Yun.] ile PEPTON[Fr. < Yun.]
( Mide mukozasının salgıladığı albüminli besinleri peptona çeviren enzim. İLE Gövdece özümlenebilecek duruma gelmiş, albüminli besin. )
- PEPT- ile/||/<> -PEPSİA
( Sindirim. İLE/||/<> Özel bir sindirim tipi ile ilgili. )
- PEPTİD BAĞI ile/||/<> GLİKOZİD BAĞI
( İki yaşamsal/amino asit arasında oluşan bağ. İLE İki şeker birimi arasında oluşan bağ. )
- PEPTİK/PEPTIC[İng.] değil/yerine/= SINDIRİMSEL
- PEPTİT İLE STEROİD İLE AMİN ile/||/<> HORMON SINIFLARI
( Kimyasal yapıya göre hormon türleri. )
( Formül: Steroid → çekirdek reseptör )
- PER (OS) ORAL[İng.] değil/yerine/= AĞIZDAN
- PER :/yerine BAŞINA, HER
- PERAKUT/PERACUTE[İng.] değil/yerine/= AŞIRI IVEGEN
- PERCEIVE :/yerine ALGILAMAK
- PERCENTAGE :/yerine YÜZDE ORANI
- PERCEPTION vs. FEELING
- PERCEPTION OF SERIAL TIME vs. PERCEPTION OF CONTINUAL TIME
- PERCEPTION :/yerine ALGI
- PERCEPTION vs./and TO LISTEN
- PERDE ile/değil/yerine BASAMAK
- PERDE ile BRİZBİZ
( ... İLE Pencerelerin çerçevesine, içeriden tutturulan ince perde. )
- PERDE ile EFRİZ/FRİZ[Fr.]
( ... İLE Tavandan inerek sahnenin üst bölümünü, sahne boyunca kaplayan, kısa, dar perde. | Eski Yunan ve Roma yapılarında, taban kirişi ile çatı arasında kalan, üzeri boydan boya kabartmalarla süslü bölüm. )
- PERDE ile GERGİ
( ... İLE Perde. | İp, kayış, tel vb. gerginleştirme işinde kullanılan araç. )
- PERDE değil/yerine/= GERGİ/GERELTİ
- PERDE ile İNCE PERDE/BÜRGÜ
- PERDE ile KATMAN
( PITCH vs. LAYER )
- PERDE[Fars.]/STOR[Fr. < Lat.] değil/yerine/= ÖRTÜ
( Ağaç, kumaş vb.nden yapılmış, bir kanal içinde hareket ederek açılıp kapanan perde. )
- PERDE ile PERDELEME
- PERDE ile/ve TARABA
( ... İLE/VE Tahta perde. )
- PERDE ile TÛL
( ... İLE Uzunluk. [Tûl perde] | Zaman çokluğu, uzun süre. | Boylam. [TÛL DAİRESİ] )
- PERDE[Fars.] ile TÜL[Fr. < TULLE]
( Görüşü, ışığı engellemek, bir şeyi gizlemek için pencereye ya da bir açıklığın önüne gerilen örtü. | Üzerine bir nesnenin görüntüsü yansıtılan saydam olmayan yüzey. | İki yeri birbirinden ayıran bölme. | Seste pes perde. | Doğruyu görmeye engel olan şey. | Kaz, ördek, martı gibi hayvanların parmaklarını birbirine bitiştiren zar. | Bir müzik parçasını oluşturan seslerden her birinin kalınlık ya da incelik derecesi. | Bu ses derecelerini sağlamak için çalgılarda bulunup parmaklarla basılan yer. | Katarakt. | Bir sahne eserinin büyük bölümlerinin her biri. İLE Çok ince gözenekli pamuk ya da sentetik dokuma. | Bu dokumadan yapılmış olan. )
- PERDE ile/ve/<> YANILSAMA
- PERDEDÂR ile ...
( Protokol müdürü. | Özel kalem. | PERDECİ, ÖNDER BİR KİŞİNİN KAPISINDA BEKLEYİP İÇERİ GİRECEKLERE KAPI PERDESİNİ AÇMAKLA GÖREVLİ KİŞİ )
- PERDELE(N)ME ile/ve/||/<> BULANIKLAŞ(TIR)MA
- PERDELER('İ)
- PERDELİ AYAKLILAR ile/ve PERDESİZLER
- PERDENİN KALKMASI ve/< HAKK'I ZİKRETMEK
- PEREKLITOS ile/ve PARAKLITOS(AHMED)
- PERESE ile ...
( Duvarcıların doğrultu bulmakta kullandıkları çekül ipi. )
- PERFECT vs. "RIGGY"
- PERFECT vs. STRONG
- PERFECT :/yerine MÜKEMMEL
- PERFECTLY :/yerine MÜKEMMEL ŞEKİLDE
- PERFECTOİD SPACE ile/||/<> ADİC SPACE
( Perfectoid space Frobenius etkisi olmayan p-adik geometri nesneleriyken İLE adic space genel p-adik analitik geometri nesneleridir )
( Formül: Tilting correspondence )
- PERFECTOİD THEORY ile/||/<> RİGİD ANALYTİC GEOMETRY
( Perfectoid theory p karakteristiği etkisi olmayan p-adik geometriyken İLE rigid analytic geometry genel p-adik analitik geometridir )
( Formül: Almost mathematics )
- PERFEKSİYONİZM/PERFECTIONISM[İng.] değil/yerine/= MÜKEMMELLİYETÇİLİK
- PERFORAN/PERFORANT[İng.] değil/yerine/= DELICİ
- PERFORASYON/PERFORATION[İng.] değil/yerine/= DELINME
- PERFORM :/yerine GERÇEKLEŞTİRMEK
- PERFORMANS/PERFORMANCE[İng.] değil/yerine/= VERİM | BAŞARIM | GÖSTERİ
- PERFORMANS değil/yerine/= BAŞARIM
- PERFÜZÖR/PERFUSOR[İng.] değil/yerine/= KANA SIVI AKTARICI, SIVI POMPASI
- PERFÜZYON/PERFUSION[İng.] değil/yerine/= KANLANMA | KANA SIVI AKTARIMI
- PERGEL değil/yerine/= YAYÇİZER
- PERGEL[Fars.] değil/yerine/= YAYÇİZER
- PERGENDE ile/> FİRKATA ile/> KALİATA ile/> KADIRGA
- PERGOLA[İt.] değil/yerine/= GÖLGELİK/ÇARDAK
- PERHAPS :/yerine BELKİ
- PERHÎZ[Fars.] ile PERÎZ[Fars.]
( Sağlığı korumak ya da düzeltmek amacıyla uygulanan beslenme düzeni.[REJİM, RİYAZET/RİYAZAT] | Dince yasak edilen şeylerden tamamıyla uzak kalma/durma. | İncitici sözlerden kaçınma. | Hristiyan ve Yahudiler'in, belirli günlerde, bazı yiyecekleri yemeden tuttukları oruç. İLE Bağırma, haykırma. | Su kenarında yetişen yeşil saz, ot. )
- PERİDOT ile/||/<> AMETİST
( Zeytin yeşili renkte bir olivin türü. İLE/||/<> Mor renkte bir kuvars türü. )
- [Fr.] PERİDOT ile PERİDOTİT
( Olivin. İLE Olivin ve piroksenden oluşmuş magma taşı. )
- PERİDOT ile/||/<> SFEN
( Zeytin yeşili renkte bir olivin türü. İLE/||/<> Sarı-yeşil renkte ve yüksek dispersiyona sahip bir mineral. )
- PERİDOT ile/||/<> ZİRKON
( Zeytin yeşili renkte bir olivin türü. İLE/||/<> Çeşitli renklerde bulunabilen bir taş. )
- PERİFERİ[Fr. < PÉRİPHÉRİE] değil/yerine/= KIYI | ÇEVRE | UC
- PERİFERİK ARTER ile/||/<> KORONER ARTER
( Bacaklardaki arterlerin daralması ile kan akışının sınırlanması. İLE/||/<> Kalbi besleyen arterlerin daralması ile kan akışının sınırlanması. )
- PERİFERİK/PERIPHERAL[İng.] değil/yerine/= ÇEVRESEL
- PERİFERİK YAYMA/PERIPHERAL BLOOD SMEAR[İng.] değil/yerine/= ÇEVRESEL KAN YAYMASI
- PERIGEE değil/yerine/= YERBERİ
- PERIHELION değil/yerine/= GÜNBERİ
- PERİLİ KÖŞK ile ...
( Emirgân'dadır. [XIX. yy.] )
- PERİN ile ...
( Kanat. )
- PERIOD :/yerine DÖNEM, PERİYOT
- PERIOPERATİF/PERIOPERATIVE[İng.] değil/yerine/= AMELİYAT SÜRECİ
- PERİŞAN OLMAK ile/ve/||/<> TELEF OLMAK
- PERİŞAN OLMAK ile YOK OLMAK
- PERİŞAN[Fars.] değil/yerine/= DAĞILGAN
- PERÎŞAN ile/ve PERÎ-ŞÂN
( Âşık. İLE/VE Sevgili/mâşuk. )
- PERISTALTİK/PERISTALTIC[İng.] değil/yerine/= SAĞINIMLI
- PERİSTALTİK ile/||/<> SEGMENTASYON
( Peristaltik ileri hareket İLE segmentasyon karıştırmadır )
( Formül: İlerletme İLE karıştırma )
- PERİSTALTİK ile SEGMENTATION
( Peristaltik, sindirim kanalındaki kasların ritmik kasılmalarıyla ilerleyen devimi. İLE Segmentation, sindirim kanalındaki kasların bölgesel kasılmalarıyla karışma devimi. )
- PERİTONİT ile/||/<> APANDİSİT
( Karın zarı yangısı. İLE/||/<> Apandisin yangılanması. )
- PERİYOD değil/yerine/= DÖNEY
- PERİYODİK SINIR ile/||/<> DİRİCHLET SINIR
( Periyodik ψ(0) = ψ(L), Dirichlet ψ = sabit sınırda. )
( Formül: Torus İLE sabit )
- PERİYODİK değil/yerine/= DÖNEMSEL
- PERİYODİK/PERIODIC, PERIODICAL[İng.] değil/yerine/= DÖNEMSEL | SÜRELİ (YAYIN)
- PERİYODİK ile/||/<> TABLO
( Elementlerin periyodik tablosu )
( Dmitri Mendeleev tarafından 1869 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1834-1907) (Ülke: Rusya) (Alan: Kimya) (Önemli katkıları: Periyodik tablo) )
- PERİYOT/PERIOD[İng.] değil/yerine/= DÖNEM, DEVRE
- PERKÜSYON değil/yerine/= VURMALI ÇALGI
- PERKÜTAN NEFROSTOMİ/PERCUTANEOUS NEPHROSTOMY[İng.] değil/yerine/= DERIDEN BÖBREK AĞIZLAŞTIRMASI
- PERKÜTAN/PERCUTANEOUS[İng.] değil/yerine/= DERİ YOLUYLA, DERIDEN
- PERMANAT[Fr.] ile PERMANGANAT[Fr.]
( Saçların, uzun süre dalgalı kalmasını sağlamak için uygulanan işlem. İLE Mikrop öldürücü olarak kullanılan, suda eriyiği menekşe renginde bulunan, potasyum permanganatın kısa adı. )
- PERMANENCE vs. CONTINUOUSNESS
- PERMANENT :/yerine KALICI
- PERMEÇE ile/ve FİLADUR
( Yedek olarak kullanılan ince halat. İLE/VE İnce ve katranlı halat. )
- PERMISSION :/yerine İZİN
- PERMISSION vs./and APPROVE
- PERMISSION/MAY vs. PROBABILITY/MIGHT
- PERMIT :/yerine İZİN VERMEK
- PERMİYEN[Perm kentinin adından]
( Birinci çağın altıncı ve sonuncu dönemi ve bu dönemde oluşmuş yer katmanları. )
- PERMÜTASYON İLE KOMBİNASYON İLE BİNOM ile/||/<> SAYMA YÖNTEMLERİ
( Düzenleme ve seçme hesapları. )
( Formül: C(n iler) = n!/r!(n-r)! )
- PERMÜTASYON İLE KOMBİNASYON İLE VARYASYON ile/||/<> SAYMA İLKELERİ
( Temel sayma yöntemleri. )
( Formül: C(n iler) = C(n ilen-r) )
- PERMÜTASYON ile/||/<> KOMBİNASYON
( Permütasyon sıralı İLE kombinasyon sırasız seçim )
( Formül: P(n iler) = n!/(n-r)! İLE C(n iler) = n!/r!(n-r)! )
- PERO ve FAÇETA[İt.]
( Armut biçiminde tek parça elmas. VE Elmasın yontulmuş her bir yüzü. )
- PEROKSİZOM değil/yerine/= AYIRGAN
- PEROVSKİTE İLE SPİNEL İLE GARNET ile/||/<> OKSİT YAPILARI
( Önemli metal oksit kristal yapıları. )
( Formül: ABO₃ (perovskite) )
- PERPENDICULAR vs./and HIGH
- PERPENDİKÜLER/PERPENDICULAR[İng.] değil/yerine/= DİKEY
- PERPERÎŞÂN/PERMEPERÎŞÂN
- PERSANTIL/PERCENTILE[İng.] değil/yerine/= YÜZDELİK
- PERSECUTE vs. PROSECUTE
- PERŞEMBE'NİN GELİŞİ, ÇARŞAMBA'DAN, BELİRLİ OLUR ile/<> ADAM OLACAK ÇOCUK, BOKUNDAN BELİRLİ OLUR
- PERSEPSİYON/PERCEPTION[İng.] değil/yerine/= ALGILAMA
- PERSEVERASYON/PERSEVERATION[İng.] değil/yerine/= TEKRARLI TAKILIM
- PERSISTAN/PERSISTENT[İng.] değil/yerine/= İNATÇI
- PERSİSTENCE LENGTH İLE KUHN İLE RADİUS OF GYRATİON ile/||/<> POLİMER FİZİĞİ
( Biyopolimer mekanik özellikleri. )
( Formül:
- PERSİSTENT HOMOLOGY İLE MAPPER İLE ZİGZAG ile/||/<> TDA YÖNTEMLERİ
( Veri analizinde topolojik yaklaşımlar. )
( Formül: Barcodes İLE persistence diagrams )
- PERSON vs. CONCEPT/EVENT
- PERSON :/yerine KİŞİ
- PERSONAL vs. PERSONNEL
- [not] PERSONAL REQUEST vs./and GOOD REQUEST
- PERSONAL vs. SELF
- PERSONAL :/yerine KİŞİSEL
- PERSONALITE/PERSONALITY[İng.] değil/yerine/= KİŞİLİK
- PERSONALITY :/yerine KİŞİLİK
- PERSONALİZED MEDİCİNE ile/||/<> POPULATİON MEDİCİNE
( Personalized medicine bireysel genetik profil odaklıyken İLE population medicine genel popülasyon istatistikleri odaklıdır )
( Formül: Pharmacogenomics )
- PERSONALLY :/yerine ŞAHSEN
- PERSONEL yerine ÇALIŞAN
- PERSONEL ile MÜRETTEBAT
- PERSONNEL :/yerine PERSONEL
- PERSPECTIVE :/yerine BAKIŞ AÇISI
- PERSPEKTİF/PERSPECTIVE değil/yerine/= BAKIŞ AÇISI
- PERSPEKTİF değil/yerine/= GÖRÜNGE/BAKIŞ AÇISI
- PERSUADE :/yerine İKNA ETMEK
- PERSUASION vs./and JUSTICE/MERCY
- PERT[Fr. < PERTE] değil/yerine/= DEĞERSİZLEŞME, ZARAR
- PERTEV değil/yerine/= IŞIK, PARLAKLIK, YALIM
- PERTEVNİYAL KADIN EFENDİ ÇEŞMESİ ile PERTEVNİYAL SULTAN ÇEŞMESİ / VALİDE ÇEŞMESİ
( Eyüp'te, Eyüpsultan'dadır. İLE Aksaray'da Valide Sultan Camisi bahçesindedir. )
( 1867'de, Sultan Abdülaziz'in annesi Pertevniyal Sultan tarafından. İLE 1871'de, Pertevniyal Sultan tarafından. )
- PERTEVNİYAL SULTAN KONAĞI/HOROZOĞLU KONAĞI :
( Merkez Sarıyer'de Şehit Mithat Yılmaz (Eski Dereboyu) Caddesi üzerindedir. Sultan II. Mahmut'un (1803 - 1839) aşık olup haremine aldığı Besime hanımın adı hareme girdikten sonra Pertevniyal Sultan, çocuk sahibi olduktan sonra da "Valde" yani yeni ismiyle Pertevniyal Valde Sultan oldu (ö. 1883). Pertevniyal Valde Sultan İstanbul'un değişik semtlerine yaptığı hayır işleriyle tanınır. Tapu kayıtlarında Pertevniyal Valde Sultan Vakfının malı olarak görünen Konak mahkeme kararı ile 1954 yılında İstanbul Valiliği emrine devredildi. Daha sonra da Sarıyer Belediyesi'nin mülkiyetine geçen konaktan 1960 yılına kadar okul olarak yararlanıldı. Cumhuriyet öncesi "Süleyman Şah Binkaya Alp Numune - i İnnaz Mektebi" adı ile eğitim verirken, cumhuriyet döneminde Sarıyer 14. İlkokul, Sarıyer Pertevniyal İlkokulu olarak eğitim verildi. Bir süre kadar boş tutulan bina 1961'de Sarıyer Halk Eğitim Merkezi emrine tahsis edildi. Yeni Halk Eğitim Binasının yapılması üzerine birkaç yıl boş kalan ve birkaç kez yangın ve yıkılma tehlikesi geçiren bina Sarıyer Belediyesi Kültür Merkezi yapıldı. )
- PERTEVNİYAL VÂLİDE SULTAN ile BEZM-İ ÂLEM VÂLİDE SULTAN
( SULTAN ABDÜLAZİZ ile SULTAN ABDÜLMECİD )
( Pertevniyal Vâlide Sultan Çeşmesi, Eyüp Sultan'da, Yâvedûd Türbesi karşısında, Haliç Köprüsü'nün altındadır. [19. yy.] )
- PERU ve/||/<> MISIR
( )
- PERUK ile SAÇ
- PERUKA[İt.] ile PERÜKÂR[Fr. < İt.]
( Takma saç. İLE Berber. )
- PERUZ HANIM ile/ve/||/<>/> NURHAN DAMCIOĞLU
( )
- PERVÂ[Fars.] değil/yerine/= ÇEKİNME/SAKINMA/KORKU
- PERVÂNE LÂZIM ile/ve/||/<> PERVÂ NE LÂZIM
( Geceleri ışık etrafında dönerek uçan küçük kelebek. | Bir motor ya da yayla döndürüldüğü zaman bağlı olduğu düzeni devindiren, bir mile bağlanmış iki ya da daha fazla kanattan oluşan düzenek. | Yol gösteren, kılavuz/rehber. | Ferman, hüküm, nişan. | Selçuklu ve İlhanlılar'da nişancı, tevkîî. İLE PERVÂ[Fars.]: Çekinme, sakınma, korku. )
- PERVANEBALIĞI = AYBALIĞI
- PERVANECİ
( Selçuklu Divanı'nda bulunan, arazi defterlerine bakan görevli. )
- PERVÂSIZ/LIK[Fars.] ile PATAVATSIZ/LIK
( Çekinmez, sakınmaz, korkusuz kişi. / Çekinmeden, sakınmadan, korkmadan. İLE/VE/||/<>/> Sakınmama, korkusuzluk: Sözlerinin nereye varacağını düşünmeden saygısızca konuşan, davranışlarına dikkat etmeyen kişi/tutum. )
- PERVÂZ[Fars.] ile -PERVÂZ[Fars.] ile PERVÂZE[Fars.] ile PERVÂZÎ[Fars.]
( Uçma, uçuş. | Saçak. | Göze/hücre. | Ayna. | Dolap. | Aynalı, ince ve uzun tahta. İLE "Uçan, uçucu" anlamlarıyla birleşik sözcük yapar.[BÂLÂ-PERVÂZ: Yüksekten uçan. | BÜLEND-PERVÂZ: İddialı, inatçı.] İLE Kır, gezinti için hazırlanan yemek. | Gece eğlencesi ışığı. | Altın ve gümüş yaprakların kırıntısı. İLE Divân-ı Hümâyün ve Defter-i Hâkânî kalemlerine devam ve hizmet etmeden ve de hâcegândan olmadan, yolunu bularak bu kalemlerden birinde ketebeden olduğuna dair kayıtlarına şerh verilen kişi. )
- PERVAZE ile PERVÂZE[Fars.]
( Uçan. İLE Kır gezisi için hazırlanan yemek | Altın ve gümüş yaprakların kırıntısı. )
- PERVERENDE[Fars.] ile/ve/||/<>/> PERVERDE[PELVERDE değil!][Fars.] ile/ve/||/<>/> PERVERD/-PERVER[çoğ. PERVERÂN][Fars.]
( Yetiştirici, terbiye edici. | Besleyici, büyütücü. İLE/VE/||/<>/> Beslenmiş, büyütülmüş, yetiştirilmiş. | Üzüm şırasından yapılan bir çeşit tatlı. İLE/VE/||/<>/> "Besleyen/besleyici, büyüten, yetiştiren/yetiştirici, koruyan, terbiye eden" anlamlarıyla birleşik sözcükler yapar.[DEHÂ-PERVER: Dâhî yetiştiren. | FUKARÂ-PERVER: Yoksul besleyen.] )
- PERVERÎ[Fars.] / PERVERİŞ[Fars.] / PERVERÎŞ-ÂMÛZ[Fars.] / PERVERÎŞ-YÂB[Fars.] / PERVERİŞ-YÂFTE[Fars.]
( Besleyicilik, büyütücülük, terbiye. | Seçme. | Sevme. İLE Besleyiş, besleme, beslenme. | İlerleme, terakkî. İLE Mânen yetiştiren, filozof. İLE Beslenen. | Yetiştirilen, terbiye gören, terbiye edilen. İLE Büyütülmüş, bakımlı, terbiyeli, terbiye edilmiş. )
- PERVERSE SHEAVES ile/||/<> CONSTRUCTİBLE SHEAVES
( Perverse sheaves intersection kohomoloji için uygun kategoriyken İLE constructible sheaves daha genel stratified uzaylarda tanımlıdır )
( Formül: Intersection cohomology )
- PERVEZ/PERVAZ[Fars.] ile/ve/değil/<> EŞİK
- PES ETMEK ile/ve/değil/yerine/>< AKIŞINA BIRAKMAK
- PES ETMEK ile KAÇMAK
- PES ETMEK ile/değil/yerine OLGUNLAŞMAK
- PES ETMEK ile/ve/değil/yerine VAZGEÇMEK
- PES/FOOT[İng.] değil/yerine/= AYAK
- PEŞ PEŞE
- PEŞ[Fars.] ile PEŞ[Fars.]
( Arka. İLE Bazı giysilerin bol olması için yanlarına eklenen kumaş parçası. )
- PES ile/ve/||/<>/> TİZ ile/ve/||/<>/> UYUM
( Hafif, yavaş sesle söylenen. | Yenilgiyi kabul ettiğini belirtmek için ya da birinin şaşkınlık veren davranışlarına karşılık olarak kullanılır. İLE/VE/||/<>/> İnce, keskin selen/sadâ. İLE/VE/||/<>/> ... )
- PESEND[Fars.] ile/ve/||/<> -PESEND[Fars.]
( Beğenme, seçme. | Bir çeşit iğne işi. | Esmerleşmiş/mat altın. | Mushaflarla yazmaların ilk sayfalarıyla sure ya da bahis başlarında boya ile perdâh edilerek altınla karışık yapılmış olan biçimler. İLE Beğenen, beğenmiş.[MÜŞKÜL-PESEND: Güç beğenir. | HOD-PESEND: Kendini beğenmiş.] )
- PESETA ile/değil/yerine/> AVRO
( Eski İspanyol para birimi. )
- PEŞİ PEŞİNE (GELMEK)
- PESİMİST/PESSIMIST[İng.]/BEDBİN[Fars.] değil/yerine/= KARAMSAR/KÖTÜMSER
- PESİMİZM/PESSIMISM[İng.]/BEDBİNLİK değil/yerine/= KÖTÜMSERLİK/KARAMSARLIK
- PEŞİN FİYAT değil/yerine/= ÖN EDER
- PEŞİN FİYATINA TAKSİTLE değil/yerine/= ÖN EDERİNE BÖLÜŞLE
- PEŞÎN/PÎŞÎN[Fars. < PÎŞ: Ön.] ile PESÎN[Fars.] ile Peşîn[Fars.]
( Önden, önce. | Önden verilen. İLE Sonraki, en son. İLE Keykubad'ın üçüncü oğlu. )
- PEŞİN SATAN ile/ve/<> VERESİYE SATAN
( Şişman. İLE/VE/<> Pişman. )
- PEŞİN değil/yerine/= ÖNCELİ
- PEŞİNAT değil/yerine/= ÖN ÖDEME
- PEŞİNDE KOŞMAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> VAZGEÇMEK
- PEŞİNDE ile ARDINDA
- ... PEŞİNDE ile/ve/değil/<> ... DERDİNDE
- PEŞİNDEN KOŞMAMALI!
- PESPEMBE
- PEŞREV ile PEŞREV ile PES-REV
( Türk müziğinde, faslın giriş taksiminden sonra ilk çalınan dört haneli ve dört teslimli parça. | Halk öykülerinde, türkülerin okunup çalınışı sırasında türkü aralarına katılan mani türünden küçük türküler. İLE Pehlivanların tutuşmadan önce kispetlerine vurarak yaptıkları gösteri. İLE Hizmetli/uşak.[arkadan gelen] )
- PEŞREV ile UVERTÜR
( Alaturka müsikîde bestelerden önce ve taksimden sonra çalınan nağme. İLE Batı müziğinde ana parçadan önce çalınan giriş/açış müziği. )
- PEŞTAMAL[Fars.] ile/değil/||/<> KEŞAN
- PEŞTEMÂL ile ÂB-ÇÎN[Ar.]
( ... İLE Ölü yıkayıcıya ait ve ölü kurulamaya yarayan peştemal, bez. )
- PESTİL değil/yerine/= BASTIK
- PESTİL ile KÖFTER[Fars. < KOFTER]
( İnce yufka biçiminde kurutulmuş meyve ezmesi, bastık. | Çok yorgun, güçsüz. | Hasta. | Tavan ile kömür damarı arasında yer alan ince, yumuşak killi tabaka. İLE Üzüm şırasıyla nişasta karışımının kaynatılıp dökülerek kesildikten sonra kurutulmasıyla hazırlanan bir tür pestil. )
- PES Ü DÎVÂR[Fars.] ile/ve/değil/||/<>/< PES Ü PERDE[Fars.]
( Duvarın arkası. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Perdenin arkası. )
(1996'dan beri)