P ile başlayan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 24.546 başlık/FaRk ile birlikte,
24.546 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(79/100)
- ŞERGİL değil/yerine/= ASKINTI, BAŞ BELÂSI
- SERGİLEMEK ile PAYLAŞMAK
( TO EXHIBIT/DISPLAY vs. TO SHARE )
- SERGİN ile SERGİN
( Serilmiş olan. İLE Yatan sayrı. )
- ŞERH[Ar.] değil/yerine/= AÇMA, AYIRMA | AÇIKLAMA[Ar.]
( Bir kitabın ibâresini, sözcük sözcük açıp açıklayarak yazılan kitap. )
- SERHAZİN SÜLEYMAN AĞA CAMİİ :
( Bu cami Baltalimanı deresinin doğu tarafında olup Emirgan sınırları içinde kalır. Baltalimanı'na adını veren Baltaoğlu Süleyman Bey adına yaptırıldığı için bu adı almıştır. Cami 15. yy. da inşâ edildi. Onarım sırasında (1826/1827) eski hüviyetinden uzaklaştı. 1960'daki onarım sırasında ise bütünü ile tarihi özelliğini kaybetti. )
- SERHOŞ değil SARHOŞ
- SERİ BAĞLANTI ile/ve/||/<> PARALEL BAĞLANTI
( Devre ögelerinin ardışık olarak bağlanması. İLE/VE/||/<> Devre ögelerinin yan yana bağlanması. )
- SERİ DEVRE ile/||/<> PARALEL DEVRE
( Seride akım aynı gerilim bölünür, paralelde gerilim aynı akım bölünür )
( Formül: Rtop=R1+R2 İLE 1/Rtop=1/R1+1/R2 )
- SERİ İLE PARALEL İLE KARIŞIK ile/||/<> DEVRE BAĞLANTI TÜRLERİ
( Elektrik elemanlarının bağlanma şekilleri. )
( Formül: R_seri = ΣR İLE 1/R_par = Σ1/R )
- SİYASET:
ŞER'Î ile/ve/değil/yerine/||/<>/< AKLÎ
- SERİ ZAMAN ALGILAMASI ile SÜREKLİ ZAMAN ALGILAMASI
( PERCEPTION OF SERIAL TIME vs. PERCEPTION OF CONTINUAL TIME )
- SERİ[Ar.] değil/yerine/= HIZLI
- ŞERİA ile/ve/||/<> TARİKA ile/ve/||/<>/> MEZHEB ile/ve/||/<> CADDE ile/ve/||/<> NEHEC
( İnanç yolu.[< ŞERİA: Hayvanların suya gidip geldiği geniş yol. > Büyük kalabalıkların yürüdüğü inanç yolu.] İLE/VE/||/<> Doğal olarak oluşmuş ya da ölçülü biçimde oluşturulmuş geniş yol. )
- ŞERİAT EHLİ ile/ve TARİKAT EHLİ ile/ve/değil/yerine HAKİKAT EHLİ
( Sürekli, varlıktan bahseder. İLE/VE Sürekli, benlikten bahseder. İLE/DEĞİL/YERİNE Hiçliktedir. )
- ŞERİAT ile/ve/||/<> HAKİKAT
( Gündüz. İLE/VE/||/<> Gece. )
- ŞERİAT ile/ve/<>/> TARİKAT ile/ve/<>/> HAKİKAT ile/ve/<>/> MÂRİFET
( Mal/mülk. İLE/VE/<>/> Ben/Benim. İLE/VE/<>/> Ahlâk. İLE/VE/<>/> Gönüllülük. )
( Fedâ. İLE/VE/<>/> Ferâgat. İLE/VE/<>/> Aşk. İLE/VE/<>/> Hizmet. )
( Kişinin elindedir. İLE/VE/<>/> Kişinin elindedir. İLE/VE/<>/> Kişinin elinde değildir. Ancak kişiye iner/nüzûl eder. İLE/VE/<>/> Kişinin gönlünde ve gönüllülüktedir. )
( Hz. Mûsa. İLE/VE/<>/> Hz. Davud. İLE/VE/<>/> Hz. Îsâ. İLE/VE/<>/> Hz. Muhammed. )
( Varoluş/varolanlar. İLE/VE/<>/> Benlik. İLE/VE/<>/> Varlık. İLE/VE/<>/> Oluş. )
( Sabır. İLE/VE/<>/> Rızâ. İLE/VE/<>/> Aşk. İLE/VE/<>/> Hizmet. )
( Şeriatı tut, hakikati yut! )
( Korur. İLE/VE/<>/> Yürütür, ulaştırır. İLE/VE/<>/> Öldürür. İLE/VE/<>/> Diriltir. )
- ŞERİAT ve/değil/=/<> TÜZE(HUKUK)/HAK/ADÂLET
- ŞERİATI TAMAMLAMAK/TAMAMLAYAN ile/ve AHLÂKI TAMAMLAMAK/TAMAMLAYAN
- ŞERİF MUHİDDİN TARGAN ve/||/<> BİLEN IŞIKTAŞ
( Kitabı için burayı tıklayınız... İLE/VE/||/<> Özgeçmişi için burayı tıklayınız... )
(
)
- ŞERÎF[Ar.] ile ŞERİF[İng. SHERIFF]
( Kutsal, şerefli. | Temiz. | Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'in soyundan olan kişi. İLE Büyük Britanya'da, kendi bölgesi içinde kralı temsil eden, yasalara saygı gösterilmesini sağlamakla görevli yönetici. | Amerika Birleşik Devletleri'nde, seçimle iş başına gelen, tüzel yetkisi sınırlı olan yönetici. )
- ŞERİFE BACI PARKI :
( Ayazağa mahallesindedir. 335,00 m² alanı kapsamakta olup, 150 m²'lik yeşil alanı var. )
- ŞERİFLER YALISI :
( Boğaziçi'nin eski yalılarından biri olup 17. yy. ın ilk yarısı içinde yapılan Emirgüneoğlu Yusuf Paşa Yalısı idi. Paşanın Divanhanesi olan yalı 18. yy. da Hazine - i Hümayun Başyazıcısı Feyzizade Mehmet Bey tarafından müstakil yalıya dönüştürüldü. Yalı 19. yy. da el değiştirerek Mekke Şerifi Abdülillah (Abdullah) Paşa'nın malı oldu. Bu nedenle "Şerifler Yalısı" adı ile anılır oldu. Şerifler yalısı 1971'de Sait Çiftçi varislerinden satın alınarak Türk İslam Eserleri müzesine tahsis edildi. )
- SERKEŞ[Fars.] değil/yerine/= KAFA TUTAN, BAŞKALDIRAN
- SERMEK ile/değil SERPMEK
- SERMÜRETTİP değil/yerine/= BAŞDİZGİCİ
- SEROTONİN ve/||/<> DOPAMİN ve/||/<> OKSİTOSİN ve/||/<> ENDORFİN
( Mutluluk hormonları. )
- SERPİLME ile/ve/||/<> GELİŞME
- SERPİLME ile/||/<> SAÇILMA
- SERPUŞ MÜZESİ :
( Rumelihisarı'nın üst kısmında ve Duatepe Parkı içindedir. 12.07.1989'da açıldı. Türk Kültürüne Hizmet Vakfı'nın girişimi ile açılan bu müze Türkiye'deki ilk serpuş (başlık, şapka gibi) müzesidir. Müzede Türkiye'de kullanılan serpuşlar (başlık tipleri) mezar taşları üzerinde yapılan araştırmalar sonucu hazırlandı. Bu müze bilahare kaldırıldı. )
- SERSEFİL (DOLAŞMAK, YAŞAMAK)
- SERSEMLEMEK, ŞAŞKINLAMAK = SANGILAMAK
- SERSERİ ile BER-DÛŞ[Fars.]
( ... İLE Omuz üzerinde, omuzda. [HÂNE BER-DÛŞ: Evi omuzunda] )
- SERSERİ[Fars.] ile/ve/||/<> HERCÂÎ[Fars.]
( Başı boş.[baş başa][kendi kendine] İLE/VE/||/<> İsteğinde kararlı olmayan ya da konudan konuya geçiveren. | Aşkta, değişken, vefâsız. )
- SERSERİ ile HIRSIZ/UĞRU
- SER-SER-Î ile/>/değil/yerine SER-BEST
( Başıboş. Kendi kendine/kendiyle. İLE/>/DEĞİL/YERİNE Başıboş, kayıtsız. | İstediği gibi hareket eden. | Sıkılmayan. | Engelsiz. )
- SERSERİ[Fars.]
ile/değil/yerine/><
SERBEST[Fars.] ile/ve/||/<>/> SERMEST[Fars.]
( Çırak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< | Kalfa. İLE/VE/||/<>/> Usta. )
( Başı boş.[baş başa/başı başında/başına buyruk][kendi kendine] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< | Başı bağlı/düğümlü, sorumluluk almış olan.[boş değil!] İLE/VE/||/<>/> Başı hoş, yetkin, deneyimli. | )
- SERSERİ/LİK ile AYLAK/LIK
- SERT (OLMAK) ile/değil/yerine DİSİPLİNLİ (OLMAK)
- SÖZ:
SERT ile/ve/||/<> TERS ile/ve/||/<> KİTABIN ORTASINDAN
- SERT, AHMET (SARIYER, 1957) :
( Sarıyer altyapısından yetişti ve yaş gruplarında oynadıktan sonra profesyonel takım kadrosuna alındı ve 7 sezon (1976 - 1983) kadroda kaldı. Bu süre içinde 82 lig, 36 amatör lig, 13 kupa ve 4 turnuva olmak üzere 135 resmi ve ayrıca 43 özel maçla birlikte toplam olarak 178 maçta oynadı. Lig maçlarında 14, amatör lig maçlarında 14, kupa maçlarında 8, turnuva maçlarında 1 olmak üzere resmi maçlarda 37 ve özel maçlarda attığı 15 golle birlikte toplam olarak takımına 52 gol kazandırdı. Karagümrük Kulübüne transfer ederek Sarıyer'den ayrıldı. Teknik direktör lisansına sahip olup birçok takım çalıştırdı. Siyasete Anavatan (ANAP) saflarında başladı ve İstanbul İl Genel Meclisi Üyesi olarak görev yaptı. İl Genel Meclisinde bulunduğu beş yıllık dönem için arka arkaya beş dönem Daimi Encümen Üyesi olarak görev yaptı. Sarıyer Spor kulübünde 7 dönem yönetim kurulu üyesi olarak sorumluluklar üstlendi. )
- SERT, MAHMUT (ADANA, 1948) :
( Anadoluhisarı İdman Yurdu kulübünden transfer edildi ve 2 sezon (1976 - 1978) Sarıyer Spor Kulübünde tescilli kaldı. Bu süre içinde 58 lig, 4 kupa maçı olmak üzere 62 resmi ve ayrıca 20 özel maçla birlikte toplam olarak 82 maçta Sarıyer takımında oynadı. Lig maçlarında 4 ve özel maçlarda 1 olmak üzere takımına 5 gol kazandırdı. Beykoz'a transfer ederek Sarıyer'den ayrıldı. )
- SERT ile HAŞİN[Ar.]
( ... İLE Sert, kırıcı, gönül kırıcı olan. )
- SERT ile KALIN
- SERT ile SIKI
( HARD vs. TIGHT )
- SER-TÂB[Fars.] ile SERTÂB[Fars.]
( İnatçı. İLE Cildin tamamlayıcısı olarak yapılan ve kitabın üst bölümünü örten miklab'ın açıkta duran üst bölümü. )
- SERTER, NAFIZ (MADEN, 1938) :
( Kahveci Nafız olarak tanınır. Muhtar baş azası idi. Muhtar Osman Telseren'in ayrılması üzernine 2 yıl muhtarlık yaptı. İlk yerel seçimde muhtar adayı oldu ve kazandı. 7 dönem seçildi ve toplam 31 yıl Maden Mahallesi Muhtarı olarak görev yaptı. )
- SERTİFİKA[Fr.]["SERFİTİKA" değil!]/DİPLOMA[Yun.] ile ÖĞRENİM BELGESİ/ÖĞRENİBELGE
- SERTLİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< REDDETMEK
- SERVET ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NİMET
- SERVET[Ar.] değil/yerine/= VARLIK
- SERVİ ÇİMENZARİ KASRI :
( Sultan II. Selim'in (1566 - 1574) Tarabya'ya gelişinde Sadrazam Sokulu Mehmet Paşa'ya çok beğendiği Tarabya'da bir kasır yaptırmasını emretmiş ve ismini de "Servi Çimenzari" koymuştur. Sultan II. Mahmut (1808 - 1839) 1829 yaz mevsimini Tarabya çayırında ordugâh kurarak geçirmiş, bu kasırlarda kalmıştır. Sonraları Sultan Abdülmecid (1839 - 1861) bu kasırda kalmış olmasına rağmen yıktırılmıştır. Sultan II. Abdülhamid' de (1876 - 1909) kasrın bulunduğu araziyi Almanlara vermiş, kasrın yerine Alman Büyükelçiliği yazlık binaları yapılmıştır. Kırım Savaşı sırasında "Servi Çimenzari Kasrı" hastane olarak kullanılmıştır (Bkz. Almanya Büyükelçiliği yazlığı; Tarabya). )
- SERZENİŞ ile HAYIFLANMA
- SERZENİŞ ile SIZLANMA
- SES-SEDÂ (ÇIKMIYOR)
- SES-SOLUK (ÇIKARMAMAK/ÇIKARMASIN/ÇIKARMIYOR)
- SES ile/ve/değil/||/<>/>/< "ES"[< S][ARA (VERMEK)]
- SES ile INFRA SES
- SES ile/ve/<>/değil SES DALGALARI
( İnsanda[zihinde]. İLE/VE/<>/DEĞİL Doğada. )
- SES ile/ve/değil/yerine SESSİZLİK(SÜKÛNET)
( Sessizlik, baş etmendir. )
( Sessizlikle Bilgelik, Davranışlarla Krallık. )
( Sessizlik ve sükûn - öte yol budur. )
( Sessizlikten başka hiçbir belirli düşünce, zihnin doğal hali olamaz. )
( Sessizliğe ulaştığınızda, herşey doğal biçimde, sizin tarafınızdan bir girişim olmaksızın kendiliğinden oluşacaktır. )
( Aklın, davranışlardaki en açık belirtisi sükûnet ile zarâfettir. )
( Sessizlik ve sükûnet içinde, gelişirsiniz. )
( Sükûnet ve sessizlik içinde, büyürsünüz. )
( Size yardım edecek olan, sessizliktir. )
( Sükûnet ve sessizlik içinde "Ben" kabuğu erir ve iç ile dış bir olur. )
( Umudunuz, zihninizde sessiz ve gönlünüzde sakin kalmakta yatar. )
( Öteye varabilmek için sessizliğe râzı olmalısınız. )
( Tüm gereksinimim(iz), SESSİZLİK. )
( Kendinize tam bir sessizlik içinde bakın, kendinizi tanımlamayın/tarif etmeyin. )
( Sessiz ve sakin kalın. )
( Gerçeğe varmış olan kişiler çok sessizlerdir. )
( İlim, hâle inkılâp edince ses çıkmaz. )
( Sadece aslî olanda sükûn ve huzur vardır. )
( Sessizlik bir kez idrak edildiğinde, o, değişebilir olanı derin biçimde etkiler, kendi etkilenmeden kalarak. )
( Sessizlik hakkındaki tüm konuşmalar, gürültüden ibarettir. )
( YAZIT
Gürültü patırtının ortasında sükûnetle dolaş; sessizliğin içinde, huzur bulunduğunu unutma! Başka türlü davranmak, açıkça gerekmedikçe, herkesle dost olmaya çalış. Sana bir kötülük yapıldığında verebileceğin en iyi karşılık, unutmak olsun. Bağışla ve unut! Fakat kimseye teslim olma! İçten ol; telâşsız, kısa ve açık seçik konuş. Başkalarına da kulak ver. Aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle onları; çünkü, dünyada, herkesin bir öyküsü vardır.
Yalnız planlarının değil, başarılarının da tadını çıkarmaya çalış. İşinle ne kadar küçük olursa olsun ilgilen; yaşamdaki dayanağın odur. Seveceğin bir iş seçersen, yaşamında bir an bile çalışmış ve yorulmuş olmazsın. İşini öyle seveceksin ki, başarıların, gövdeni ve yüreğini güçlendirirken, verdiklerinle de yepyeni yaşamlar başlatmış olacaksın.
Olduğun gibi görün ve göründüğün gibi ol. Sevmediğin zaman sever gibi yapma. Çevrene, önerilerde bulun fakat hükmetme. Kişileri yargılarsan, onları sevmeye zamanın kalmaz. Ve unutma ki, insanlığın, yüzyıllardır öğrendikleri, sonsuz uzunlukta bir kumsaldaki tek bir kum taneciğinden daha fazla değildir.
Aşka burun kıvırma sakın; o, çöl ortasındaki yemyeşil bir bahçedir. O bahçeye uygun bir bahçıvan olmak için her bitkinin sürekli bakıma gereksinimi olduğunu unutma.
Kaybetmeyi, ahlâksız kazanca yeğle. İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azâbı, yaşam boyu sürer. Bazı idealler, o kadar değerlidir ki, o yolda yenilmen bile zafer sayılır. Bu dünyada bırakacağın en büyük miras, dürüstlüktür.
Yılların geçmesine öfkelenme; gençliğe yakışan şeyleri gülümseyerek teslim et geçmişe. Yapamayacağın şeylerin, yapabileceklerini engellemesine izin verme.
Rüzgârın yönünü değiştiremediğin zaman, yelkenlerini, rüzgâra göre ayarla. Çünkü dünya, karşılaştığın fırtınalarla değil gemiyi, limana getirip getiremediğinle ilgilenir. Ara sıra isyana yönelecek olsan da anımsa ki, evreni yargılamak olanaksızdır. Ondan dolayı, kavgalarını sürdürürken bile kendinle barış içinde ol.
Anımsar mısın doğduğun zamanları: Sen ağlarken, herkes, sevinçle gülüşüyordu. Öyle bir yaşam geçir ki, herkes ağlasın öldüğünde, sen mutlulukla gülümse. :) Sabırlı, sevecen, erdemli ol. Önünde sonunda, tüm servetin, sensin. Görmeye çalış ki, tüm pisliğine ve kalleşliğine karşın, dünya, yine de kişinin biricik güzel mekânıdır.
Eski Bir Tapınak Yazıtı (Xsenius İ.Ö. IX. yy.) )
( HÂMÛŞÂN[Fars.]: Sessizler, susmuşlar. | Mevlevî mezarlıkları. )
( SAVT ile/ve/değil/yerine SAMT )
( [not] SOUND vs./and/but QUITENESS
QUITENESS instead of SOUND
Silence is the main factor.
Wisdom in Silence, Kingdom in Behaviour.
Silence and peace - this is the way beyond.
In peace and silence, you grow.
In peace and silence the skin of the 'I' dissolves and the inner and the outer become one.
What helps is silence.
No particular thought can be mind's natural state, only silence.
Your hope lies in keeping silent in your mind and quiet in your heart.
To go beyond, you must consent to silence.
ALL I/WE NEED IS SILENCE!
Look at yourself in total silence, do not describe yourself.
Keep quiet.
Realised people are very quiet.
There is peace only in the essential.
Once you are quiet, things will begin to happen spontaneously and quite naturally without any interference on your part.
All talk about silence is mere noise. )
( SABDA ile/ve/değil/yerine ... )
- SESİMİZİ:
DOĞRUDAN DUYMAK ile/ve/||/<> KAYIT ARACINDAN DUYMAK
( Ses Kaydımızı Dinlediğimizde Sesimizi Neden Kendi Duyduğumuzdan Farklı Algılarız?
Ses, havada basınç dalgaları oluşturarak yayılır. Kulağımıza ulaşan ses dalgaları, kulak kanalı boyunca ilerler ve iç kulaktaki koklea olarak adlandırılan salyangoz biçimindeki yapıda bulunan tüy hücreleri tarafından algılanır. Tüy hücreleri, ses dalgalarını, sinir iletilerine dönüştürür. Bu sinyaller, sinir hücreleri tarafından beyne iletilir ve böylece ses duyulmuş olur.
Kendi ses kaydımızı dinlediğimizde, çoğunlukla duyduğumuz sesten rahatsız olur ve kayıttakinin kendi sesimize benzemediğini düşünürüz. Çünkü, normalde kendi sesimizi iki biçimde algılarız. Konuştuğumuzda oluşan ses dalgaları öteki dış kaynaklı sesler gibi havada yayılırken kulağımıza ulaşır ve kokleadaki tüy hücreleri tarafından algılanır. Ancak, ses dalgalarını oluşturan ses telleri titreştiğinde, bu titreşimler, boynumuzdaki ve başımızdaki kemikler tarafından da iletilir. Kokleaya ulaşan bu titreşimlerin frekansı havada yayılan sesin frekansından daha düşüktür. Kendi sesimizi bu iki farklı yoldan ulaşan ses dalgalarının birleşimi biçiminde algılarız.
Ses kayıt araçları, sadece havada yayılan ses dalgalarını algıladığı için sesimizin vücudumuzun içinde iletilen bileşenini duyamamış oluruz. Dışarıdan gelen sesleri engelleyen kulaklıkları taktığımızda ise sadece "kendi iç sesimizi" algılarız. )
- SESİMİZİ YÜKSELTMEK ile/değil/yerine/>< SÖZÜMÜZÜ YÜKSELTMEK
- SESİN:
YERİ ile/ve/<> UZAKLIĞI
( Kişiler, 0.00003 saniye gibi çok kısa bir zaman farkını algılayabilir. Ses dalgası, önce sesin kaynağı yönünde olan kulağa ve kısa bir zaman sonra da öbür kulağa ulaşır. Aradaki zaman farkı, sesin kaynağının hangi yönde algılanacağını belirler. )
( SOUND'S: PLACE vs./and/<> DISTANCE )
- SESİZLİK" değil SESSİZLİK
- SESLİ DÜŞÜNME ile/<>/ne yazık ki SÖYLENME
- SESLİ ile TEK SESLİ
( ... İLE Benzer seslerin kullanılmasıyla yapılan (müzik vb.). | Değişik düşünceler dile getirilemeyen (ortam, toplum). )
- SESSEL YİNELEME ile/ve/||/<> İKİLEME
( Herhangi bir noktayı vurgulamak amacıyla kullanılır. İLE/VE/||/<> Daha çok bazı sayısal durumları anlatmak amaçlı değerlendirilir. )
( Ayrı ayrı yazılır. İLE/VE/||/<> Yan yana ve aynı sözcüklerin yazılmasıyla. )
( Farklı sözcüklerin birbirine uyumu kapsamında öne çıkar. İLE/VE/||/<> Aynı sözcüğün tekrar etmesi üzerinden değerlendirilir. )
- SESSİZ ADÂLET ile/ve SESLİ ADÂLET
( Para. İLE/VE Yöneticiler. )
( QUIET JUSTICE vs./and VOICED JUSTICE
Money. WITH/AND Directors. )
- SESSİZ KALMAK ile/ve/||/<>/> ONSUZ KALMAK
( (")Kırıldıysak.(") İLE/VE/||/<>/> Kırıldığımızı anlamıyorsa. )
- SESSİZ KALMAK ile/ve/||/<>/> ONSUZ KALMAK
( Kırıldığımızı anlamıyorsa. İLE/VE/||/<>/> Sessizliğimizden de kırıldığımızı anlamıyorsa. )
- SESSİZ-SEDÂSIZ (GİTMEK/GELMEK)
- SESSİZ/CE ile/ve/||/<>/> SİNSİ/CE
- SESSİZLEŞME/SUSKUNLAŞMA:
DİNLEYENİMİZ OLMADIĞINDA ile/ve/ne yazık ki/||/<>/> ANLAYANIMIZ OLMADIĞINDA
- SESSİZLİK [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- SESSİZLİK ile/ve/<> SİZSİZLİK
- SESSİZLİK ile/ve YALNIZLIK
( Bazıları için ve/ya da bazı dönemler, sessizlik en büyük ses, yalnızlık en içten dosttur. )
- SES'TE/SELEN'DE:
YÜKSEKLİK/PERDE ile/ve ŞİDDET ile/ve TON
- SET RESTAURANT :
( Kireçburnu'nunda bulunan ve çok ünlü restaurantlardan biridir. )
- SET[Ar.] ile SET[İng.]
( Toprağın kayıp akmasını ya da suyun yayılmasını önlemek için yapılan kalın duvar. | Bulunulan yerden daha yüksekte kalan düzlük. | Seki. | Ateşli silahlarda, namlunun içindeki helisin çıkıntı bölümü. İLE Oyunlarda, karşılaşmanın her bir bölümü. )
- SETLİÇ[Çekoslavakya'da, Sedlitz köyünün adından] değil/yerine/= MADENSUYU | LİMONATA
( İç sürdürücü bir madensuyu. | Karbonat katılarak köpürtülmüş limonata. )
- SETR/SÜTRE/SUTRE[Ar.] ile HİCÂB[Ar.] ile GITÂ'[Ar.]
- SEV!:
AŞINI ve İŞİNİ ve EŞİNİ
- SEV ile/ve SEVMİYORSA
( Zor ise. İLE/VE Zorlama!
[Zor ise sev, sevmiyorsa zorlama!] )
- SEVÂNÎ[Ar. < SÂNİYE] ile SEVÂNİH[Ar. < SÂNİHÂ]
( Saniyeler. | İkinci derece şeyler. İLE İçe doğan şeyler. )
- SEVAP ile/ve ECİR
- SEVAP ile/ve GÜNAH/VEBÂL
( Hayıra uygun olan. İLE/VE Benliğine öncelik vermek. )
( Sevabın anlamı, anlayıp öğrenmektir. )
( En güzel sevap, anlamaktır. )
( Günahlarımız aklımıza yazılı, vicdanımıza kazılıdır. )
( SA'BE: İsabet. )
( Kişinin en kolay işlediği günah, en büyük günahıdır. )
( Sevap sözcüğüyle, elbise anlamına gelen "Sevb" sözcüğü aynı köktendir. Sevap, "manevi elbise" demektir. )
( Sevabın amacı, bilgi, ilim ve aşktır. )
( Sevap, yapılan şeyin anlamını anlamak, bir işi bilerek yapmaktır. )
( En güzel sevap, anlamaktır. )
( Ateşe dayanabileceğin kadar günah işle. )
- SEVAP/"SEVABIYLA" ile/ve/değil SAVAB(DOĞRU)/SAVABIYLA(DOĞRUSUYLA)
- SEVAP ile/değil SAVAB
- SEVDİĞİMİZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SEVEBİLECEĞİMİZ
- SEVDİĞİMİZ İŞİ YAPANA KADAR ve/||/<> SEVDİĞİMİZ YERDE OLANA KADAR
( Yaptığımız işi sevelim! VE/||/<> Olduğumuz yeri sevelim. )
- SEVDİĞİNE "İTAAT" ile/ve/||/<> "İTAAT ETTİĞİNİ" SEVMEK
- SEVDİĞİNİ:
"SÖYLEYEN" ile/ve/değil/||/<>/> GÖSTEREN
- SEVDİKÇE > GÜLER YÜZ/LER :)
- SEVDİKLERİNİZE VERİN!:
KANAT/LAR ve/||/<> KÖK/LER ve/||/<> NEDEN/LER
( Uçmaları için. VE/||/<> Geri dönebilmeleri için. VE/||/<> Yanınızda kalmaları için. )
- SEVEBİLMEK ve/||/<>/< YALNIZ KALABİLMEK
- SEVENE ile/ve/||/<> SEVMEYENE
( Hay hay. İLE/VE/||/<> Bay bay[İng. < bye bye] )
- SEVEN/SÖVEN ||/>< ÖVEN
( (Fazla) Sövmek ile övmek arasında fark yoktur. )
- SEVGİ BAĞLARININ:
BOZULMASI ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< KURULMASI
( bkz. John Bowlby )
- SEVGİ:
CAN ve/<> HEYECAN
- SEVGİ GÜLÜCÜĞÜ ile GÜLÜMSEME
- SEVGİ:
"İNANMA" değil EDİM
- SEVGİ > İTİDAL ve/||/<>/< ADÂLET
( Kişide/Kişiye. VE/||/<>/< Toplumda. )
- SEVGİ:
İYİLİK ve/||/<> MERHAMET ve/||/<> NEŞE ve/||/<> SAKİNLİK
- SEVGİ/İRFAN:
[KUSURLARI/HATALARI ...]
YOK EDEN değil KABUL EDEN
- SEVGİ PARKI :
( Tarabya Mahallesindedir. 408,24 m²'lik bir alanı kapsar, 186,27 m²'lik yeşil alanı ve 60,91 m²'lik çocuk oyun alanı bulunmaktadır. )
- SEVGİ [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- SEVGİ VE SADELİK ve/||/<>/< GÜLÜMSEME :) VE SAMİMİYET
- SEVGİ:
YANLIŞLARI ÖRTMEK İÇİN değil ZORLUKLARI AŞMAK İÇİN
- SEVGİ:
"YEĞLEME ya da SEÇİM ya da BAĞIMLILIK" ile/değil/yerine/!=/>< KOŞULSUZLUK
( Sevgi, ne yeğleme, ne seçim, ne de bağımlılık konusudur. Her şeyi sevilmeye değer ve sevilebilir kılan bir olanak ve güçtür. )
( The love is which is neither prefer or choice, nor attachment. But a power and possibility which makes all things love-worthy and lovable. )
- SEVGİ ile/ve/<>/değil ALIŞKANLIK
( LOVE vs./and/<>/değil ADDICTION )
- SEVGİ ve/<> ANLAM
( LOVE and/<> MEANING/SENSE )
- SEVGİ ile/ve BAĞIMLILIK
( Neyi çok[gereğinden fazla] seversek, canımızdan olduran odur. )
( LOVE vs./and DEPENDENCE )
- SEVGİ ve/||/<>/> BİREŞİM(TEVHÎD)
- SEVGİ ile/ve/<> DAYANIŞMA
( LOVE vs./and/<> SOLIDARITY )
- SEVGİ ve/<> GÜLÜMSEME :) ve/<> ADAMLIK ve/<> MUTLULUK
( Gözde. VE/<> Yüzde. VE/<> Özde. VE/<> Azda. )
- SEVGİ ile/ve/<> GÜZELLİK
( Sevdiğinden dolayı güzel bulmak, güzel olduğundan dolayı sevmek. )
- SEVGİ ve/||/<>/> HAK
( Ailede. VE/||/<>/> Toplumda. )
- SEVGİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İLGİ
- SEVGİ ile/ve/<> İLİŞKİ
( LOVE vs./and/<> RELATIONSHIP )
- SEVGİ ile/>< KÂR
( [Pozitivizm ve kapitalizmin ...] Sevmediği. İLE/>< "Sevdiği". )
- SEVGİ ile/ve/||/<> KAYRA/LÜTÛF/İHSAN
( ... İLE/VE/||/<> Tanrısal. )
- SEVGİ ile/ve/değil/yerine KOŞULSUZ SEVGİ
( Sevgi, ayırmanın, ayrımların reddidir. )
( Dünyanın eylem durumundaki sevgi olduğunu bir kez anlarsak, ona tamamen farklı bir gözle bakarız. )
( Sevgide, belirli bir düşünce kaynaklı ve/ya da dayanaklı, beklentili bir duygulanım durumu var olabilir fakat koşulsuz sevgide hiçbir düşünce, beklenti olmaksızın, olumlu ya da olumsuz, her koşulda sevmek vardır. )
( KOŞULSUZ SEVGİ, "EĞER"siz, "ÇÜNKÜ"süz, "AMA"sız; "KARŞIN'LI/RAĞMEN"li SEVGİ'dir! )
( Ayırd etme, ayrılık "düşünce ve duygusu" olmadığında, buna SEVGİ diyebiliriz. )
( Eğer, ne bir gövde, ne bir zihin, hatta ne de tanık, fakat bunlardan tümüyle öte olduğumuz düşüncesini sürekli taşırsak, zihnimizin berraklığı artacak, isteklerimiz saflık kazanacak; eylemlerimiz, merhametli ve sevecen olacaktır. Bu iç arınması, bizi başka bir dünyaya, gerçek ve korkusuz sevgi dünyasına götürecektir. )
( Sevgide yabancılar yoktur. )
( Sevgide "bir" bile yoktur, "iki" nasıl olabilsin? )
( Sevgi, yaradılışın önünde gelir. )
( Gerçek ve sevgi, kişinin asıl doğasıdır. Akıl ve gönül, onun paylaşım araçlarıdır. )
( Sevgi, mutluluktan çok, gelişmeyi; bilincin ve var oluşun genişleyip derinleşmesini ister. Bunu her ne engellerse acıya neden olur. Sevgi, acıdan çekinmez. )
( Anlayabiliriz ki bilmek, sevmektir. Sevmek de bilmektir. )
( Kendini ifade etmek, teyit etmek, zorlukları yenmek, sevginin doğasıdır. )
( Sevgi ve sevginin ilham ettiği yapma gücü[irâde] olmadıkça, hiçbir şey yapılamaz. )
( Sevginin doğal sonucu, itaattir. )
( Sever de dinlersek, o da bizi kendine alır. )
( Kişi, sevdiğini omzuna alır da yine de yorulmaz. )
( Sevgi, tutkunluk ve düşkünlük göstermez. Düşkünlük ise sevgi değildir. )
( Sevgi, tembel değildir ve berraklık da yönetir. )
( Aşırı "sevgi", boşlama/ihmal doğurur. )
( Sözleri ve davranışları doğru, erdem ve görüş sahibi kişiyi tüm dünya sever. )
( In love there are no strangers. )
( Love is the refusal to separate, to make distinctions.
Once you have understood that the world is love in action, you will look at it quite differently.
Unconditional love is, unless "IF", "BECAUSE", "BUT".
( If you stay vs. the idea that you are not the body nor the mind, not even their witness, but altogether beyond, your mind will grow in clarity, your desires - in purity, your actions - in charity and that inner distillation will take you to another world, a world of truth and fearless love.
Truth and love are man's real nature and mind and heart are the means of its expression.
More than happiness, love wants growth, the widening and deepening of consciousness and being. Whatever prevents becomes a cause of pain, and love does not shirk from pain.
When the sense of distinction and separation is absent, you may call it love.
To know is to love and to love is to know.
Love does not cling; clinging is not love.
Without love, and will inspired by love, nothing can be done.
It is in the nature of love to express itself, to affirm itself, to overcome difficulties.
Love is not lazy and clarity directs. )
( [not] LOVE vs./and/but UNCONDITIONAL LOVE
UNCONDITIONAL LOVE instead of UNCONDITIONAL LOVE )
- SEVGİ ile/ve/değil MİNNET
- SEVGİ ve/<> SAYGI GÖSTERMEK
- SEVGİ ile/ve/<> SEVİ/ŞEFKÂT
( İstenç/irâde dışı. İLE/VE/<> İstençli/irâdeli. )
( Şefkatli ol! Bil ki, karşılaştığın herkes, kolay olmayan bir yaşam mücadelesi veriyor. )
( ŞEFKAT: İmbikten geçirilmiş aşk. )
( ... İLE/VE/<> Kişiyi, içeriden, kurtuluşa erdiren. )
( Sadece şefkat, iyileştiricidir. Çünkü, kişinin içindeki tüm hastalıklar, sevginin eksikliğinden kaynaklanmaktadır. )
( Without will. VS./AND/<> Strong-willed. )
( LOVE vs./and/<> COMPASSION )
- SEVGİ ile/ve/||/<> SEZGİ ile/ve/||/<> COŞKU
( LOVE vs./and/<> INTUITION vs./and/<> EXUBERANCE | EBULLIENCE )
- SEVGİ ve/||/<> SIĞINMA
- SEVGİ ve/||/<> SÜCÛD
- SEVGİ ile TUTKU
( LOVE vs. PASSION )
- SEVGİ:
PLATON'U ile/ve/daha çok/||/<>/< HAKİKATİ
( "Platon'u severim fakat hakikati daha çok severim." - Aristoteles )
- SEVGİDE:
"İSPAT" değil İKNÂ
- SEVGİDE:
KOŞULSUZLUK ve/||/<> HESAPSIZLIK ve/||/<>
SÜREKLİLİK ve/||/<> VEREREK BAŞLAMAK(< ALMA DÜŞÜNCESİNİN/BEKLENTİSİNİN OLMAMASI)
- SEVGİ/İLGİDE:
ABARTI ile/ve/||/<>/> BOĞMA
- SEVGİLİ ile/ve ÂŞIK
( Sultan. İLE/VE Kul. )
( Âşıksan, o da sana âşık olur. [Âşık-mâşuk ayrımı/farkı da kalmaz.] )
( Sevgili ile başbaşa olana, ağyâr gerekmez. )
( Birbirinin güneşinde ısınırlar. İLE/VE Yanarlar. )
( DAVUD: Sevgili. )
- SEVGİNİ PAYLAŞMAK değil SEVGİNİ DIŞLAŞTIRMAK/YANSITMAK
( İçindeki sevgiyi paylaşamazsın fakat karşılığını/yansımasını çeşitli (doğru/uygun) araçlarla/yöntemlerle gösterebilirsin. )
- SEVGİNİN:
"AŞIRISI" değil/olmaz BİLİNÇSİZİ
- [ne yazık ki]
SEVGİSİZ/LİK ile/ve/||/<> İLETİŞİMSİZ/LİK ile/ve/||/<> İLGİSİZ/LİK
( [kişileri] Geçimsiz yapar. İLE/VE/||/<> Birbirine düşman eder. İLE/VE/||/<> Güzellikleri yok eder. )
( [ne yazık ki] Bireyleri sevemeyenler, "insanlık" kavramına sığınır... )
- [ne yazık ki]
SEVGİSİZLİK ve/||/<>/> KAYITSIZLIK
- SEVİL, ENİS (İST. 1961) :
( Üniversite öğrenimini tamamladıktan sonra ABD'de mastır yaptı. Tekstil sanayinde iş hayatına atıldı. Korutaş Tekstil'in sahibi ve yönetici olup, Sarıyer Spor Kulübü'nde 1 dönem yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. Sarıyer'den sonra Galatasaray Spor Kulübü'nde de yönetici olarak görev aldı. )
- SEVİLEN ve SEVİLENİN ARKADAŞLARI/ÇEVRESİ ve SEVİLENİ SEVENLERİ SEVMEK
- SEVİLİYORSAK ile SEVİLMİYORSAK
( Gurur duyup sarılalım. İLE Saygı gösterip uzaklaşalım. )
- SEVİLME İSTEĞİ/BEKLENTİSİ ile/ve/değil/yerine/||/<> SEVMEK
( Hiçbir zaman doymazsın. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Ancak, sevdikçe doyarsın. )
- SEVİLMEK ile/ve/değil/<> ANLAŞILMAK
- SEVİLMEYEN İŞ ile/yerine SEVİLEN İŞ
( Zor/çetin gelir. İLE/YERİNE Kolay gelir. )
- SEVİMLİ SOKAK :
( Büyükdere Mahallesi sokaklarından biridir. Bu sokağın ismi eskiden "Kirkor Sokak" tı. Sonraları sokağın ismi "Sevimli Sokak" olarak değiştirildi. )
- SEVİMLİ, YETER (SAMSUN, 1943 - 1992) :
( Boksör, boks antrenörü. Uzun yıllar Çayırbaşı'nda ikamet etti. İş hayatına polis memuru olarak atıldı. Ancak spor yapmaktan geri kalmadı. Boks dalında üstün başarılar gösterdi ve 9 kez Türkiye birincisi bir Akdeniz Oyunları ve Başkan şampiyonası ikincilikleri var. "Türk mitralyözü" olarak isimlendirilen Yeter 1969 jübile yaparak boksu bıraktı ise de antrenör olarak görev yapmaya devam etti. 1982'de emekli olduktan sonra bir fabrikada güvenlikçi olarak çalıştı. 12.11.1992 günü fabrikayı soymaya gelen 7 soyguncuya mani olmak için mücadele ederken vurularak öldürüldü. Cinayet faili meçhul kaldı. )
- SEVİNÇ:
İYİ ŞEYLER OLDUĞUNDA ve/||/<> KÖTÜ ŞEYLER OLMADIĞINDA
( Her zaman. VE/||/<> Çoğunlukla ve/ya da bazen. )
- SEVİNÇ, ÜMİT (İST. 1952 - 2012) :
( Sarıyerlidir. Baba mesleği olan aşçılığı meslek olarak seçti ve kendisini çok üst düzeyde bir aşçı olarak yetiştirdi. Kendisini çok iyi yetiştirmiş olmasına karşın yine de ülkeyi baştanbaşa gezerek yemek kültürü ile ilgili araştırmalar yaptı. Uzun süre Bab - ı Ali'de lokanta işletmeciliği yaptı. Uzun yıllardan beri TV de program yapmaktadır. Bildiklerini; Ümit Usta'dan Soğuk Yiyecek ve Mezeler, Ümit Usta'dan Çocuk Yemekleri, Ümit Ustadan Ramazan Yemekleri ve Ümit Usta'dan Halk Yemekleri adı ile kitaplaştırdı. )
- SEVİNÇ = JOY, GLADNESS[İng.] = ÉPANOUISSEMENT[Fr.] = FREUDE[Alm.] = GAUDIUM[Lat.]
- SEVİNÇ ile/ve/değil/yerine NEDENSİZ SEVİNÇ
- SEVİNÇ ile/ve/değil/<> NEDENSİZ SEVİNÇ
- SEVİNÇ >< ÜZÜNTÜ/KEDER/ACI/ISTIRAP >< İSTEK
( Dostunla paylaşırsan artar. >< Dostunla paylaşırsan azalır. )
- SEVİNCE ile/ve/||/<>/> SEVİNCE[< SEVİNÇ'E]
( Sevdiğimizde. İLE/VE/||/<>/> Sevinçli olmaya/olma durumuna. )
- SEVİNÇTEN/MUTLULUKTAN AĞLAMAK ile ÜZÜNTÜDEN AĞLAMAK
( Üzüntüsü sahte olanın, ağlaması gösterişli olur. )
( İŞRÎRÂK: Gözyaşına boğulma, ağlamaktan boğulmak derecesine gelme. )
- SEVİNME >< YERİNME
- SEVİP-İSTEMEK
- SEVİYE ile/ve/||/<> DERİNLİK
- SEVİYE[Ar.] değil/yerine/= DÜZEY
- SEVİYELİ/LİK / SEVİYESİZ/LİK ile/ve/||/<>/> SEVİYESİ
- SEVİYESİZ/KARŞILIKSIZ/TUTARSIZ İDDİA ile/yerine/değil SEVİYELİ İDDİA
( [not] INCONSISTENT ASSERTION vs./but ASSERTION IN OUTSTANDING
ASSERTION IN OUTSTANDING instead of INCONSISTENT ASSERTION )
- SEVİYESİZLEŞME ile/ve/||/<>/> YOZLAŞMA
- [Ar.] ŞEVK Ü TARÂB ile ŞEVK Ü TARÂB
( Makam. İLE Neşe, sevinç ve coşkunluk. )
- ŞEVK ve/||/<> ŞEHVET
- ŞEVKÂT[Ar. < ŞEVK | çoğ. EŞVÂK] ile/değil ŞEFKÂT/ŞEFÂKÂT[Ar.]
( Şiddetli istek, keyif, neşe, sevinç. İLE/DEĞİL Sevecenlik. | Acıyarak, esirgeyerek, merhamet ederek sevme. )
- SEVMEK:
"İŞİNE GELDİĞİ GİBİ" ile/değil/>< İÇİNDEN GELDİĞİ GİBİ
- SEVMEK:
ÖZLEMEK ve/||/<>/>/< GÖRÜNCE SEVİNMEK
- SEVMEK:
"SAHİP OLMAK" ile/değil/yerine/< DEĞER VERMEK
- SEVMEK-SEVİLMEK ile/ve/<> ANIMSAMAK-ANIMSANMAK ile/ve/<> BAĞIŞLAMAK-BAĞIŞLANMAK
( Üçü de güzeldir fakat ilkleriyle de yetin(ebil)mek gerekir. )
- SEVMEK ile/ve/+/||/<>/>/< (DAHA ÇOK) SEVMEYİ İSTEMEK/YEĞLEMEK
- SEVMEK ile/ve/<> DEĞER VERMEK
( TO LOVE vs./and/<> TO APPRECIATE )
- SEVMEK ile/ve/=/||/<>/>/< DEĞERLENDİRMEK
- SEVMEK ve/=/||/<>/< GÜVENMEK
( Sevmek, güvenmektir. )
- SEVMEK ve/||/<>/> SEVDİRMEK ve/||/<>/> SEVİNDİRMEK
- SEVMEMEK ile/değil/yerine/>< SEVMEK
( Ölmek. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< ("Istırap") Yaşamak. )
- SEVME/SEVGİ ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< İŞİNE YARAMA
( Çoğunlukla, kişilerin ne kadar işine yarıyor/yaramıyorsak, bizi o kadar çok/az "severler". )
- SEVMEYİ BIRAKMAK ile/değil/yerine SEVGİMİZİ GÖSTERMEYİ BIRAKMAK
- SEVR "ANTLAŞMASI" değil/yerine LOZAN ANTLAŞMASI
( 1920 değil/yerine 1923 )
( )
- SEVSAY ÇAY BAHÇESİ :
( Büyükdere'de Piyasa caddesi üzerinde ve Surp Boğos Ermeni Kilisesi yakınında idi. Uzun yıllar ismi çay bahçelerinin en iyisi olarak anıldı. 1980'den sonra üstü kapatılarak restaurant haline getirildi. Köşem ismi ile faaliyetine devam etmektedir. )
- ŞEY[çoğ. EŞYÂ] ile/||/<> MÂL[çoğ. EMVÂL] ile/||/<> KA'B/MUKA'AB ile/||/<> MÂLÜ'L-MÂL ile/||/<> MÂLÜ'L-KA'B
( Cebirsel denklemde bilinmeyen, yani ["x"]. İLE/||/<> Cebirsel denklemde bilinmeyenin tam kare durumu,.["x2"]. İLE/||/<> Küp. | Cebirsel denklemde bilinmeyenin tam küp durumu. ["x3"]. İLE/||/<> Cebirsel denklemde bilinmeyenin dördüncü üs derecesinde olması. ["x4"]. İLE/||/<> Cebirsel denklemde bilinmeyenin beşinci üs derecesinde olması. ["x5"]. )
- ŞEY ile/ve/||/<> NESNE ile/ve/||/<> GÖSTERGE
( )
( THING vs./and/||/<> OBJECT vs./and/||/<> INDICATOR )
- SEYÂHAT[Ar. < SİYAHAT] değil/yerine/= GEZİ/YOLCULUK
- SEYFETTİN ÖMER (GÖNEN, 1884 – 1920) :
( Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri olan Ömer Seyfettin bilhassa yaz ayları Sarıyer'i tercih eden yazarlardan biriydi. Mahalle mektebini takiben değişik okullarda okuduktan sonra Bursa Mekteb - i Harbiye - i Şahane'ye devam etti. Subay olarak orduya katıldı ve değişik yerlerde görev yaptı, İzmir Jandarma Okulunda görevli iken edebiyatçılarla tanışınca Türkçe ve milli edebiyat üzerine eğildi. Selanik'te yayınlanan Genç Kalemler Dergisine Yeni Lisan ismi ile yazılar yazdı. Askerlikten ayrıldıktan bir süre sonra tekrar göreve çağrıldı. Yanya kuşatmasında esir düştü ve bir yıl esir kaldı. Bu dönemde öykü yazmaya ağırlık verdi. Öyküleri Türk Yurdu'nda yayınlandı. Askerlikten ayrıldıktan sonra öğretmenliğe başladı ve yine yazılar yazmaya devam etti. Kabataş Lisesindeki öğretmenliği ölene kadar devam etti. Öykü ve makaleleri Yeni Mecmua, Şair, Donanma, Büyük Mecmua, Yeni Dünya, Diken, Türk Kadını gibi dergilerde ve Vakit, Zaman ve İfham gazetelerinde yayınlandı. Önemli öykü eserleri: Başını Vermeyen Şehit, Kütük, Ferman, Kızılelma Neresi, Pembe İncili Kaftan; Romanlar; Ashab - ı Kehfimiz, Efruz Bey ve Yalnız Efe'dir. )
- ŞEYH EDEBALİ PARKI :
( Kireçburnu Mahallesindedir. 4.128,52 m²'lik bir alanı kapsamakta olup, 2.000,60 m²'lik yeşil, 339,73 m² spor alanı ve park içinde bir Semt Evi bulunmaktadır. )
- ŞEYHÎ[Ar.] ile ŞEYHÎ[Ar.] ile ŞEYHÎ[Ar.]
( Divanından başka "Hüsrev ve Şîrîn", "Harnâme" adında ve mesnevi tarzında iki kitabı vardır. Divanı, TDK tarafından 1942'de bastırılmıştır.[Sinan][ö. 1422 - Kütahya] İLE En çok tanıtan kitabı Nev'îzâde Atâî'nin "Şakayik-i Nu'mâniyye Zeyli"ne zeyil olarak yazdığı "Vekayi-ül-fuzalâ" adındaki tezkiresidir.[Hicrî 1044-1143 yılları arasında yetişmiş âlim, şâir ve devlet adamlarının hal tercümelerini yazmaktadır.][1667 - 1732] İLE İlmî, tarih bilgisi ve şairliği ile tanınmıştır.[Abdülhamîd][ö. 1639] )
- ŞEYLERİ:
HAYAL ETTİĞİMİZ GİBİ GÖRMEK yerine (ONLARI) OLDUKLARI GİBİ GÖRMEK
( Hayal ettiklerinizin varlığını reddetmeniz daha akıllıca olurdu. )
( Eğer kendinizi her zaman sınamazsanız, gerçek ile hayali ayırt edemezsiniz. )
( Sizi kendinize karşı kör eden, sizin davranışlarınızdır. )
( Düşüncelerinizi ve duygularınızı, sözlerinizi ve eylemlerinizi yakından izlemedikçe ve nedenini ve nasılını bilmeden sizde meydana gelen değişimlere hayretle bakmadıkça, gerçeğe vardığınızı nasıl söyleyebileceksiniz? )
( Düşünülüp hayal edilebilen hiçbir şeyin kendiniz olamayacağını bir kez anladığınızda, imgelemelerinizden kurtulmuş olursunuz. )
( You would be wiser to deny the existence of what you imagine.
If you do not test yourself all the time, you will not be able to distinguish between reality and fancy.
It is your behaviour that blinds you to yourself.
How do you know that you have realised unless you watch your thoughts and feelings, words and actions and wonder at the changes occurring in you without your knowing why and how?
Once you have understood that nothing perceivable, or conceivable can be yourself, you are free of your imaginations. )
( THE THINGS: TO SEE WHAT EVER THEY ARE, AS BEING instead of TO SEE HOW YOU IMAGINE/DREAM )
- SEYMENAĞZI KOYU :
( Uskumruköy sınırları içindedir. Kilyos Güvenburnu doğusunda küçük bir koydur. Koy istiridye kabuğu kırıklarıyla meydana gelen kumluğu ile tanınır. Koyda yaz ve kış aylarında hizmet veren tesisler bulunmakta olup, Sarıyer ilçesinin çok önemli plajlarından biridir. )
- SEYMENAĞZI :
( Kilyos sınırları içinde bulunan küçük bir koy olup plajı ile ünlüdür. Kırılmış ve incelmiş istiridye kırıklarından meydana gelen kumu ile dikkat çeker. )
- SEYRANTEPE POLİS LOJMANLARI PARKI :
( Huzur Mahallesindedir. 11.536,46 m²'lik bir alan üzerindedir. 8.13700 m²'lik yeşil alanı, 633,47 m²'lik çocuk oyun alanı ve 386,14 m²'lik de spor alanı bulunmaktadır. )
- SEYREKLEŞME ile/değil SEYRELME
( Özellikle saçlar için... )
- ŞEYTAN AKINTISI :
( Rumelihisarı vapur iskelesine Baltalimanı'na doğru geçince sıralanan yalılar önü boğazın çok akıntı alan yerlerinden biridir. Arnavutköy akıntısından sonra Rumeli yakasındaki en etkin akıntılı yer burasıdır. Baltalimanı körfezinden gelen akıntı burada çoğalır ve "Şeytan Akıntısı" ismini alır. )
- ŞEYTANDERE :
( Bahçeköy Kemeri'nin batısındaki vadiye Şeytandere denilmektedir. Vadinin en taban noktasındaki derenin de ismidir. Bu dere Ayazağa suyu ile birleşerek Kâğıthane deresine akış yapar. Şeytandere'nin bulunduğu bölge derenin adını almaktadır. )
- ŞEYTANI/SÜTUNU TAŞLAMAK değil KAFANI/KENDİNİ TAŞLAMAK
- ŞEYTANTIRNAĞI ile ŞEYTANTIRNAĞI
( Çançiçeğigillerden, genellikle dağlarda yetişen bir çeşit bitki. (Phyteuma) İLE Tırnak kesiminden sonra tırnağın kenarında kalan küçük tırnak parçası. )
- SEYYANEN[Ar.] değil/yerine/= EŞİT OLARAK
- SEYYÂR[Ar. < SEYR] değil/yerine/= GEZGİN/GEZİCİ
( Belirli bir yeri olmayan. | Kolay taşınabilen, katlanarak taşınabilir olan. )
- SEYYİÂT[< SEYYİE] değil/yerine/= KÖTÜLÜKLER | SUÇLAR, GÜNAHLAR | KÖTÜLÜĞE KARŞILIK ÇEKİLEN SIKINTILAR
- SEYYİAT ile/değil/yerine/>< HASENAT
- SEYYİE[Ar.] değil/yerine/= KÖTÜLÜK
- SEZER SOKAK PARKI :
( Fatih Sultan Mehmet Mahaüllesindedir. 140,00 m²'lik bir alan üzerindedir, 7,86 m²'lik yeşil alan, 62.66 m² çocuk oyun alanı bulunmaktadır. )
- SEZER, ÖMER (BOSNA, YUGOSLAVYA, 1906 - 1975) :
( Elektrik teknisyeni olarak Tekel Kibrit Fabrikasında işe başladı ve buradan emekli oldu. Karagümrük Spor Kulübü kurucularından biridir ve 10 dönem Sarıyer Spor Kulübü yönetim kurulunda görev yaptı. )
- SEZGİ/ÖKE(DEHÂ):
ZEKÂ ve/+ İÇGÜDÜ
- SEZGİ ile İÇGÜDÜ
( INTUITION vs. INSTINCT )
- SEZGİ ile İÇSEL ALGI
( INTUITION vs. INNER PERCEPTION )
- SEZGİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> KAVRAM
- SEZGİ" ile/değil "NİYET OKUMASI"
- SEZGİ ile/ve/değil/||/<>/< USTALIK
- SEZGİ ile VAHİY
( Yanıl(t)abilir. İLE "Yanılmaz." | "Yanıl(t)mayan sezgi." )
- SEZGİ ile/ve/<> ZEKÂ
( TAHADDÜS[< HADS/HUDÛS] ile ... )
( INTUITION vs./and/<> INTELLIGENCE )
- SEZGİNER, PEYKUNT (İST. 1938 - 2015) :
( Lise tahsilinden sonra serbest muhasebeci olarak iş hayatına atıldı. Sarıyer Spor Kulübü'nde 8 dönem yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. Kulübün Divan Kurulu üyesidir. )
- SEZGİSEL ile/değil/yerine/||/<>/< ÇAĞRIŞIMSAL
- SEZGİSEL/ÇAĞRIŞIMSAL değil/yerine/>< KAVRAMLARLA
- SEZGİYİ HAREKETE GEÇİRMEK ile/ve SEZGİYİ OLGUNLAŞTIRMAK
( ACTING THE INTUITION vs. RIPENING THE INTUITION )
- SFERİK/SPHERICAL[İng.] değil/yerine/= KÜREMSİ
- SHANNON İLE KOLMOGOROV İLE ALGORİTMİC ile/||/<> ENTROPİ TÜRLERİ
( Bilgi miktarının farklı ölçüleri. )
( Formül: H(X) ≤ log n )
- SHAPE MEMORY İLE SELF-HEALİNG İLE STİMULİ-RESPONSİVE ile/||/<> AKILLI MALZEMELER
( Uyaranlara tepki veren malzemeler. )
( Formül: Af ⇌ Ms (NiTi) )
- SHAPLEY İLE BANZHAF İLE CORE ile/||/<> KOALİSYON OYUNLARI
( İşbirlikçi oyun çözümleri. )
( Formül: φᵢ = Σ[S⊆N\{i}] marginal katkı )
- SHAPLEY İLE NUCLEOLUS İLE CORE ile/||/<> KOOPERATİF ÇÖZÜMLER
( İşbirlikli oyunlarda paylaşım yöntemleri. )
( Formül: φᵢ = Σ(|S|!(n-|S|-1)!/n!)(v(S∪{i})-v(S)) )
- SHARING vs./and APPROACHING
- SHARPLESS İLE JACOBSEN İLE SHİ ile/||/<> ASİMETRİK EPOKSİDASYON
( Enantioselektif oksijen transfer. )
( Formül: ee > 95% )
- SHG İLE THG İLE SPDC İLE FWM ile/||/<> NONLİNEER OPTİK
( Yüksek yoğunlukta ışık-madde etkileşimi. )
( Formül: P = ε₀(χ⁽¹⁾E + χ⁽²⁾E² + ...) )
- SI İLE CGS İLE IMPERİAL ile/||/<> BİRİM SİSTEMLERİ
( Farklı ölçüm sistemleri. )
( Formül: m İLE kg İLE s İLE A İLE K İLE mol İLE cd )
- ŞİÂ'[Ar. < ŞUÂ] ile ŞÎA/ŞİYA/EŞYÂ[Ar.]
( Işın, güneşten ya da başka bir ışık kaynağından uzanan tel ışıklar. | Vektör. İLE Taraflılar, yardımcılar (topluluğu). | Hz. Ali taraflısı. | Şiîlik. )
- ŞİÂB[Ar. < Şİ'B] ile ŞİÂB/ŞUÂB/ŞUÂBÂT[Ar. < ŞUBE]
( Dar yollar, dağ yolları, patikalar, keçiyolları. İLE Şubeler, bölükler, kısımlar, takımlar. | Dallar, budaklar. )
- ŞİÂR[Ar. < ŞA'R] ile ŞİÂR[Ar. çoğ. ŞAÂYİR] ile -ŞİÂR[Ar.]
( Kıllar. İLE İşaret, iz, alâmet. | Ayırıcı işâret, ayırdedici âdet. | Hacı olmak için Mekke'de yapılann tören/ler. İLE "İyi, üstünlük veren işâret, âdet" anlamlarında gelerek birleşik sözcükler meydana getirir.[MERHAMET-ŞİÂR: Merhametli. | ŞÖHRET-ŞİÂR: Ünlü.] )
- ŞİATSU ile/ve AKÜPRESÜR
- ŞİB[Ar.] ile ŞİB'/ŞİBA'[Ar.] ile Şİ'B[Ar. çoğ. ŞİÂB]
( İniş, aşağı doğru eğiklik. İLE Doyma, tokluk. İLE Dar yol, keçiyolu, dağ yolu. | Oymak, kabile. | Küçük akarsu yatağı. )
- SİBER SAMİMİYET ile/ve/||/<> STERİL TEMAS
- ŞİBH[Ar.] ile ŞEBÎH[Ar.]
- SICAĞI SICAĞINA (HALLETMEK)
- SICAK GÖZYAŞI ile SOĞUK GÖZYAŞI
( Acı gözyaşı. İLE Sevinç gözyaşı. )
( Niyete göre de değişir. )
( Gözyaşı, göze kaçan birçok maddeyi eritebilecek keskinliktedir. Geceleri tırnak kesilmemesinin nedeni ise gözyaşının tırnağı eritememesinden dolayı sıçrayıp da göze kaçmaması/batmaması içindir. [Yani, hurafe/bâtıl inanç değildir, dikkat etmek gerekir.] )
( Elmas doğadaki en sert maddedir. Elması eritebilen tek şey, gözyaşıdır. Gözyaşının eritemediği tek şey ise tırnaktır. )
( EŞK-BÂR/EŞK-RÎZ[Fars.]: Çok ağlayan, gözyaşı döken. )
- SICAK HAVA ve SOĞUK HAVA
( Gevşeklik yapar ve yayılma gösterir. Bu nedenle sıcaklık, yüzeye doğru havanın çekilmesiyle kırmızı bir yüz meydana getirir. Eğer hava, çok sıcaksa, yüz rengi sarıya döner ve kan tüm yüzeye dağılır. Bu hava çok terleme meydana getirir, sidik miktarını azaltır ve sindirimi zayıflatır ve de çok fazla susuzluğa neden olur. VE Gövdeyi sertleştirir, sindirimi güçlendirir, gövde içine hapsolmuş hıltlar ve terlemeyi azaltarak, sidiği artırır. Soğuk, rektumda, anal sfinkterde, spazm meydana getirir ve böylece dışarı atılmayı engeller ve ataleti artırır. Suyu ayırır ve böbreklere doğru sevkeder. )
- SICAK SAVAŞ" ile SOĞUK SAVAŞ
(
Sıcak Savaş ile Soğuk Savaş Arasındaki Farklar
| Özellik | Sıcak Savaş | Soğuk Savaş |
|---|---|---|
| Tanım | Doğrudan askeri çatışmaların yaşandığı savaş türüdür. | Doğrudan askeri çatışma olmadan siyasi, ekonomik ve teknolojik mücadelelerin yaşandığı çatışma durumudur. |
| Koşullar |
|
|
| Çatışma Türü | Doğrudan askeri çatışmalar. | Dolaylı mücadeleler (siyasi, ekonomik, teknolojik). |
| Askeri Operasyonlar | Etkin ve yaygın. | Sınırlı ya da dolaylı (vekâlet savaşları). |
| Can Kaybı | Yüksek. | Düşük ya da dolaylı. |
| Fiziksel Tahribat | Yaygın ve doğrudan. | Sınırlı ya da yok. |
| Araçlar | Silahlar, askeri birlikler. | Propaganda, casusluk, ekonomik yaptırımlar. |
| Örnekler | I. ve II. Dünya Savaşları, Kore Savaşı, Vietnam Savaşı. | ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki Soğuk Savaş. [1947-1991] |
- SICAK YİYECEĞİ/İÇECEĞİ:
ÜFLEMEK değil/yerine SOĞUMASINI BEKLEMEK
- SICAKLIK İLE ISI İLE İÇ ENERJİ İLE ENTALPİ İLE ENTROPİ ile/||/<> TERMODİNAMİK DEĞİŞKENLER
( Termodinamik sistemin farklı özelliklerini tanımlayan birbiriyle ilişkili büyüklüklerdir. )
( Formül: dU = TdS - PdV İLE H = U + PV )
- SİCİL[Ar.] değil/yerine/= KÜTÜK
- SİCİL ile SİLSİLE
- SIÇRAMAK ile GEÇMEK
- SIÇRAMAK ile ZIPLAMAK
( TO BOUNCE/SPRING vs. TO JUMP )
- SİDAR ÇÖRTEN, MUTLU (...) :
( Sporcu, beden eğitimi öğretmeni. Spor Akademisini bitirdi ve öğretmen olarak göreve başladı. Öğrenciliği sırasında Sarıyer'de Atletizm takımında yıllarca spor yaptı. Pek çok birincilikler kazandı. Sarıyer'den ENKA Spor Kulübüne geçti ve atletizm hayatına devam etti. 100 ve 4x100 de yarıştı ve defalarca Türk Milli takım formasını giydi. Öğretmenlik yaşamına devam etmektedir. )
- ŞİDDET" ></< "İKTİDAR"
( "iktidarın bitmeye başladığı yerde, şiddet başlar." )
- ŞİDDET ve/||/<> KÜFÜR
( [ne yazık ki] Kalbinde, muhabbet olmayanın (b)elinde. VE/||/<> Aklında, düşünce olmayanın dilinde. )
- ŞİDDET değil/yerine/>< ÖZEN
- ŞİDDET =/||/<>/>/< ÖZENSİZLİK
- [ne yazık ki]
ŞİDDET ve/||/<> TERBİYESİZLİK
- ŞİDDET[Ar. < ŞEDD] değil/yerine/= YEĞİNLİK
( Yeğin olma durumu. | Bir etkinliğin ya da bir gücün derecesi. | Bir ses çıkarılırken algılanan ve titreşimlerin genliğinden kaynaklanan özellik. )
- [ne yazık ki]
ŞİDDETİN MEŞRÛLAŞTIRILMASI ile/ve/<> ÖTEKİLEŞTİRME
- ŞİDDETLE değil/yerine HARARETLE
- ŞİDDETTE, KİŞİ:
[önce] MAĞDUR ile/ve/değil/sonra/||/<>/> MAZLUM ile/ve/değil/sonra/||/<>/> ZALİM
- [ne yazık ki]
ŞİDDETTE:
"YASA" ile "SUÇ"
( "Devlet uygularsa". İLE Kişi işlerse. )
- [ne yazık ki]
ŞİDDETTEN DOLAYI ... ile/ve/değil/ne yazık ki/<> "BİZİM/SEN"İN "SESSİZLİĞİNDEN/TEPKİSİZLİĞİNDEN DOLAYI ..."
- SİDİK(ÇİŞ) TUTMAMALI!
itibarı ile 24.546 başlık/FaRk ile birlikte,
24.546 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(79/100)
(1996'dan beri)