Bugün[18 Kasım 2025]
itibarı ile 24.546 başlık/FaRk ile birlikte,
24.546 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(61/100)


- MEKKE NUR CAMİİ :

( Cumhuriyet mahallesinde Osmanlı tarzındea inşâ edilen bir camidir. )


- MEKRÛH[Ar. < KERH] ile/ve/değil/||/<>/< METRUK

( İğrenç. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Terk edilmiş. )


- MEKRUH[Ar.] değil/yerine/= İĞRENÇ

( İğrenç, tiksindirici. | İslâm'da, dince yasaklanmadığı halde yapılmaması istenilen. )


- MEKS[Ar.] ile MEKS[Ar. çoğ. MÜKÛS]

( Durma, bekleme, bir yerde kalma, eğlenme. İLE Vergi, öşür, bâç. | Öşür, bâç, cibâyet etme. )


- MEKTEB-İ TIBBİYE-İ MÜLKİYE[Ar.] ile MEKTEB-İ TIBBİYE-İ ŞAHÂNE[Ar.]

( Tıp fakültesi. İLE Askerî tıp okulu. )


- MEKTEP SOKAK :

( Rum kilisesinin üst kısmında bulunan sokakta Rum İlkokulu olması nedeni ile sokağa Mektep Sokak adı verilmiştir. Zamanla Rum ilkokul 1930 yılların sonunda yandı, okul kilisenin içinde eğitime devam etti bir süre. Okul zamanla yıkılıp gitti, arsası üzerinde Yenimahalle Spor Kulübü binası var. )


- MEKTEP[Ar.] değil/yerine/= OKUL


- MEKTUP değil/yerine/= BİTİ/BETİK


- MEKTUP ile/ve FERMAN

( BİTİK/G[Sözün yakalanıp saklandığı, muhafaza edildiği yer. | Sözün bittiği(türediği), ozlaştığı yer.] ile/ve YARLIĞ )


- MEKTUP ile SİRKÜLER

( ... İLE Birçok kişiye ulaştırılmak üzere çoğaltılmış mektup. )


- MEKTUP ZARF


- MELÂL[Ar.] ile/ve/||/<> MEHCUR/E[Ar. < HİCR]

( Sıkıntı. İLE/VE/||/<> Uzaklaşmış, uzakta kalmış, ayrı düşmüş. Bırakılmış, metruk, unutulmuş, gayr-i müstâmel. | Saçma sapan, hezeyan. Amel edilmeyen. Kullanılmaz olmuş. Ayrılmış. )


- MELÂL[Ar.] / GAM/M[Ar.] değil/yerine/= SIKINTI


- MELÂMİ'[Ar. < LEM'A] ile MELÂMÎ[Ar. < MELÂMET | çoğ. MELÂMİYYÛN] ile MELÂMİH[Ar. < LEMHA]

( Parıltılar. İLE Her türlü gösterişten uzak, dünya malından yüz çeviren, dervişliği, rintliği kendine ilke edinen kişi. Melâmiye tarikatından olan.[Hem tarikattir, hem de değildir | Ne tarikat, ne de değildir] İLE Lemhalar[: Bir kez bakma. | Parıltı, parlama.]. | Bir şeyin başka bir şeye benzeme noktaları. | Güzellik ya da çirkinlik yapıtları. )


- [ne yazık ki]
LÂNET ETMEK, LÂNET OKUMAK ["NALET" değil!]/MELÂNET[Ar. < LA'N] değil/yerine/= BÜYÜK KÖTÜLÜK/İLENÇLİK/KARGIŞLIK, KARGIMAK/UZAKLAŞTIRMA


- MELANKOLİ[Fr. < Yun. melan/kara + khole/safra] değil/yerine/= KARASEVDÂ/MALİHULYA[Ar. < Yun.]

( Kara Sevdâ/Safra. | Kuruntu. )


- MELANKOLİ değil/yerine/= KARAKAYGI


- MELANKOLİ ile/>< MANIA

( ["coşku"] İçe dönük. İLE/>< Dışa dönük. )


- MEL-ANKOLİK" değil MELANKOLİK


- MELDÛG[Ar. < LEDG] ile ...

( Zehirli bir hayvan tarafından ısırılmış/sokulmuş. )


- MELEK ile/ve/||/<>/> MELEKE

( Doğa/da, canlı/da[bitki/de, hayvan/da]. İLE/VE/||/<>/> İnsan/da. )

( Kavram. İLE/VE/||/<>/> Yeti. )


- MELEKE[Ar.] değil/yerine/= YETİ

( TEKRARLAYA TEKRARLAYA MEYDANA GELEN ALIŞIKLIK, YATKINLIK, YORDAM | YETİ )


- MELES ile MELEZ[Ar. < MELES] ile MELEŞ

( Köpeklerin yaşı. İLE İki kuzulu koyun. İLE Değişik türden hayvan ya da bitkiden üremiş [hayvan ya da bitki]. | Değişik ırkta ana babadan doğmuş olan kişi. | Katışık, karışık. )


- MELEZ[Ar.]/METİS[Fr.] ile MESTİZO

( ... İLE Kızılderili-İspanyol melezi. )


- MELİHA AVNİ SAHİLHANESİ :

( Sarıyer Mehmet Akif Ersoy Parkı karşısındadır. 19. yy. sonunda yapılan bir sahilhanedir. Meliha Avni Sözen'e aittir. )


- MELİK[Ar. çoğ. MÜLÛK] ile MELÎK[Ar. çoğ. MÜLEKÂ]

( Hükümdar, sultan, padişah, hâkan. | Allah'ın adlarındandır. İLE Allah'ın adlarındandır. | Mal sahibi. | Hükümdar, sultan, padişah, hâkan. )


- MELİSSA/MALISSA[Lat.] değil/yerine/= OĞULOTU


- MEMÂT[Ar.] değil/yerine/= ÖLÜM

( ÖLÜM )


- MEMDUH PAŞA YALISI :

( Tarabya Kireçburnu arasında ve deniz cepheli olup bahçe içindedir. Bu yalıya Nazlı Tılabar Yalısı ve Şinasi Bilgin Sahilhanesi de denilmektedir. İnşa tarihi 1900'dır. Yalı birkaç kez el değiştirdi. Önce Nazlı Tılabar'a daha sonra da Bilgin ailesine geçti. Tarihi eser bir yalıdır (bkz. Memduh Paşa). )


- MEMDUH PAŞA :

( Memduh Paşa (1839 - 1925), II. Sultan Abdülhamid (1876 - 1909) döneminde 13 yıl Dâhiliye Nazırlığı yapmıştır. 1893'te Ankara valisi iken vezir oldu ve 1895'te Dâhiliye Nazırlığına getirildi. 1908 inkılâbından sonra jurnalcilik ve rüşvetçilik suçlanarak birçok adamı ile birlikte Sakız'a sürüldü. Umumi af üzerine İstanbul'a döndü. Boğaziçi'nde Kireçburnu'nda uzun müddet yaşadıktan sonra 86 yaşında öldü. "Avsad - ı Sudur" ismini taşıyan bir divanı vardır. )


- MEME ile MEME
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Harman döverken ortada bulunan ve öteki öküzlerin etrafında döndüğü öküz. İLE ... )


- MEMELİ TAKIMLARI:
MONOTREMATA ve/||/<> MARSUPIALIA ve/||/<> PROBOSCIDAE ve/||/<> SIRENIA ve/||/<> EDENTATA ve/||/<> RODENTIA ve/||/<> LAGOMORPHA ve/||/<> PRIMATA ve/||/<> CARNIVORA ve/||/<> CETARTIODACTYLA [ARTIODACTYLA | CETACEA] ve/||/<> PERISSODACYLA ve/||/<> CHIROPTERA ve/||/<> INSECTIVORA

( Platypus, ekidna. VE/||/<> Kangurular, opossumlar, kolalar. VE/||/<> Filler. VE/||/<> Deniz inekleri[manatlar]. VE/||/<> Tembel hayvanlar, karıncayiyenler, armadilolar. VE/||/<> Sincaplar, kunduzlar, oklu kirpiler, fareler. VE/||/<> Tavşanlar, Amerikan tavşanları, pikalar. VE/||/<> Lemurlar, maymunlar, insan benzeri maymunlar, kişiler. VE/||/<> Köpekler, kurtlar, ayılar, kediler, sansarlar, susamurları, ayıbalıkları, morslar. VE/||/<>
[ARTIODACTYLA]
* Koyunlar, domuzlar.
* Sığırlar, geyikler.
* Zürafalar.
||
[CETACEA]
Balinalar, yunuslar, domuz balinaları. VE/||/<> Atlar, zebralar, tapirler, gergedanlar. VE/||/<> Yarasalar. VE/||/<> "Gerçek böcekçiller", bazı köstebekler, bazı cüce fareler. )

( Yumurta bırakırlar. Meme ucları yoktur.[Sütü annenin kürkündenn emerler.] VE/||/<> Embriyonik gelişimlerini marsupial kese içinde tamamlarlar. VE/||/<> Uzun kaslı bir hortuma, kalın gevşek deriye, üst azı dişlerinin uzamasıyla oluşmuş iki uzun fildişine sahiplerdir. VE/||/<> Sucul otoburlardır. Yüzme özelliğine sahip yüzgeç benzeri ön üyeleri vardır fakat arka üyeleri yoktur. VE/||/<> Dişilleri yok ya da indirgenmiştir. VE/||/<> Törpüleme özelliğine sahip törpü biçiminde sürekli büyüyen kesici dişlere sahiptirler. VE/||/<> Törpü benzeri kesici dişleri vardır. Ön üyelerinden daha uzun olan arka üyeleri zıplamak ve koşmak üzere uyum sağlamıştır. VE/||/<> Hepçillerdir[Omnivor]. Başparmaklarını öteki parmaklarının karşısına getirebilirler. Yüzün önüne yönelmiş gözler, çok iyi gelişmiş beyin kabukları vardır. VE/||/<> Etçillerdir. Kesici özellikte, kesip koparmak üzere sivri uclu kesici dişlere sahiplerdir. VE/||/<> Her bir ayakta çift tırnaklı toynağa sahiplerdir. Otoburlardır. || Balık benzeri gövdeye sahip deniz hayvanlarıdır. Ön üyeleri kürek biçiminde ve arka üyeleri yoktur. Yalıtım için kalın bir yağ tabakaları vardır. VE/||/<> Otoburlardır. Her bir ayakta tek tırnaklı bir toynağa sahiplerdir. VE/||/<> Uçmaya uyum sağlamışlardır. Uzun olan parmaklarında gövde ve bacaklara kadar uzanan, geniş, katlanabilen deriye sahiplerdir. Böcek yiyen memelilerdir. )


- MEMLEKET[Ar. çoğ. MEMÂLİK] değil/yerine/= YURT/ELİ


- MEMNUN OLMA ile/ve/değil UYGUN OLMASI


- MEMNUN OLMAMAK ile/ve/değil/||/<>/< ŞİKÂYETÇİ OLMAK


- MEMNUN[Ar.] ile/ve/||/<> MECNUN[Ar.]


- MEMNUNİYET ile KABUL

( SATISFACTION vs. ACCEPTANCE )


- MEMNUNİYET ile MUTLULUK

( Tüm mutluluk, öz varlığınızı hoşnut etmekle gelir. )

( Mutluluğumuzun, nesnelere, olaylara ve kişilere bağlı olduğuna "inanmak", gerçek doğamızla ilgili bilgisizliğimizden kaynaklanır. )

( Mutluluğu, saldırıya ve değişikliğe uğratılamaz olan gerçek mutluluğu ararsanız, dünyayı, acıları ve hazları ile ardınızda bırakmalısınız. )

( Bağımsızlığınızı idrak edin ve mutlu kalın. )

( Kederin nedeni, cehalettir. Mutluluk, anlayışı izler. )

( PLEASED/GLAD vs. HAPPINESS
All happiness comes from pleasing the self.
To believe that you depend on things and people for happiness is due to ignorance of your true nature.
If you seek real happiness, unassailable and unchangeable, you must leave the world vs. its pains and pleasures behind you.
Realise your independence and remain happy.
Ignorance causes sorrow. Happiness follows understanding. )


- MEMSÛS[Ar.] ile MEMSÛS[Ar.]

( Dokunulmuş, mesolunmuş. İLE Emilmiş, sorulmuş, massolunmuş. | Baldır, incik. )


- [Ar.] MEMUR ile MEMUL

( Devlet hizmetinde aylıkla çalışan kişi, görevli. | Bir işle görevlendirilmiş olan, yükümlü. İLE Umulan, düşünülen. )


- MEMURLUKTA:
DERECE ile/ve/||/<> KADEME

( Memurlar ilk olarak sınava tâbi tutularak geçerli olan puanı aldıktan sonra ilk olarak devlet bünyesinde çalışma üzere atanmaktadır. Bu atama işlemi ile ilk olarak derece sahibi olarak görevlerine başlamaktadır. İLE/VE/||/<> memurun çalışma süresine ve daha sonrasındaki puanlarına göre ilerleyişine bağlıdır. )

( Devlet memurluğu puanlama düzeni, ilk olarak 9 rakamı ile devlet memuru olarak derecelenerek göreve başlamaktadır. Derece sözcüğü, memurluk durumu içinde genel olarak yükselme olarak tanımlanmaktadır. Buna ek olarak dereceden sonra kademe olarak yükselerek çalışmaya devam edilmektedir. Kademe ise genel olarak memurluk durumu için ilerleme sözcüğü ile tanımlanmaktadır.

Derece ile başlanılan memurluk görevi, puanlama düzeni ile yükselerek kademe olarak devam etmektedir. Memurluk içinde kademe sahibi olan yani derecesi yükselen memurlar, sadece durum olarak değişmemektedir. Buna bağlı olarak maaşları da belirli bir oranda artmaya devam etmektedir.

Memurluk için derecenin ilerlemesi yani kademe sahibi olmak maşın da yükselmesi demektir.

En düşük memurluk derecesi 15 sayısı ile başlamaktadır. Bu sayıdan başlayarak ilerleyen dönemlerde elde edilen derece ilerlemesine bağlı olarak en yüksek kademe rakamı olan 1 rakamına kadar çıkabilmektedir. Derece olarak en yüksek 1 rakamı kabul edilirken kademe söz konusu olduğunda bu rakam değişkenlik gösterebilmektedir. Kademe puanlama düzeni ise en düşük 1 rakamından başlayarak en yüksek 3 rakamına kadar devam edebilmektedir.

Memurların derecesinin ve kademesinin belirlenmesi ise örneğin 6/2 biçiminde bir tanımlama yapılmaktadır. Bu biçimde tanımlanan memurluk durumunun açılımı ise 6. derece ile 2. kademe biçimindedir. )


- MEMURLUKTA, DİSİPLİN CEZALARI:
UYARMA ile KINAMA ile KISA SÜRELİ DURDURMA ile UZUN SÜRELİ DURDURMA ile GEÇİCİ OLARAK GÖREVDEN ÇIKARMA ile MEMURLUKTAN ÇIKARMA


- MENÂBİ'[Ar. < MENBA] ile MENÂBİR[Ar. < MİNBER]

( Kaynaklar, menbalar. İLE Minberler. )


- MEN'AF[Ar. < MENÂİF] ile Menâf[Ar.]

( Dağın sivri tepesi. İLE İslâm'dan önce, Araplar'ın putu. )


- MENÂHÎ[Ar. < MENHÎ] ile MENÂHİR[Ar. < MENHİR] ile MENÂİR[Ar. < MENÂRE]

( Haram olmuş, yapılması şer'an men edilmiş şeyler. İLE Burun delikleri. İLE Minâreler. )


- MENÂHİS[Ar. < MİNHAS] ile MENÂHİZ[Ar. < MİNHAZ]

( Uğursuz şeyler. İLE Burun delikleri. )


- MENÂÎ[Ar. < MEN'Â] ile MENÂÎH[Ar. < MENÂHE]

( Ölüm haberleri, kara haberler. İLE Ölü için ağlanacak yerler. )


- MENÂKIB ile SÎRET


- MENÂKÎR[Ar. < MİNKAR] ile MENÂKİR[Ar. < MÜNKER]

( Yırtıcı kuşların gagaları. | Taşçı kalemleri. İLE Günah ve kötü şeyler. )


- MENÂM[< NEVM] ile NEAM

( Uyunacak yer, yatak odası. | Uyku. | Düş, rüya. İLE Hayır! )


- MENÂR[Ar. < NÛR] ile MENÂRE[Ar. < NÛR | çoğ. MENÂİR/MENÂVİR]

( Nur, ışık yeri. | Fener kulesi. | Yol işaretleri. İLE Minâre. | Işık kulesi. )


- MENÂT[Ar.] ile Menât[Ar.]

( Asma yeri, ilişip asılacak yer. İLE [Cahiliye döneminde] Kâbe'de, "Hüzeyl" ve "Huzâa" kabîlelerinin ma'bûdu olmak üzere konulan sanem. )


- MENDİL HEDİYE ETMEK değil/ve İÇİNDEKİNİ GİZLEMEK

( Hediye edilen mendiller içindeki altın ya da paranın görünmemesini sağlamak içindi(r). )


- MENEKŞE(< BENEFŞE[Fars.], BENEFSEC[Ar.]):
AFRİKA MENEKŞESİ ile CEZAYİR MENEKŞESİ ile DENİZ MENEKŞESİ/ÇAN ÇİÇEĞİ ile HERCAİ MENEKŞE/ALACAMENEKŞE ile MISIR/FRENK MENEKŞESİ

( Cezayir Menekşesi'nde, kanser hücrelerinin çoğalmasını durduran alkaloitler bulunur. )

( [Menekşegillerden, bir ya da çok yıllık otsu bitki. | Bu bitkinin, mor renkli, güzel kokulu çiçeği.]: ... İLE Zakkumgillerden, bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen, kendine özgü, mavi, açık mor renkli çiçekleri ve ortası çukur taçyaprakları olan bir bitki. İLE ... İLE Menekşegillerden, mor, sarı, beyaz renkte, menekşeye benzer çiçekleri olan bir bitki. | Bu bitkinin çiçeği. İLE Turpgillerden, çiçekleri hoş kokulu bir süs bitkisi türü. )

( )

( VIOLA: SAINT PAULIA IONANTA cum VINCA | CATHARANTHUS ROSEUS cum ... cum VIOLA TRICOLOR cum HESPERIS )


- MENEKŞE ÇEŞMESİ :

( Rumilefeneri'nde ve mezarlık yolu üzerinde yapılmış bir hayrat çeşmedir. 2008'de Nuri Menekşe tarafından yapılıp hayrat edildiği için bu ismi almıştır. )


- MENEKŞE, FERHAN (YENİMAHALLE/SARIYER, 1950) :

( Makine Mühendisi işadamı. Ticaretle uğraşmaktadır. Sarıyer Yeni Merkez Camii, Sarıyer Ali Kethüda Camii ve Yenimahalle Camii üyesidir. Yenimahalle ve Sarıyer yeni Merkez Camii yönetim kurullarında uzun süreler görev yaptı. )


- MENEKŞE, KEREM (İST. 1979) :

( Sarıyer altyapısında iken Beşiktaş'a gitti. Bu kulüpten geri alındı. Yaş gruplarında oynadıktan sonra profesyonel kadroya alındı ve 7 sezon (1997 - 2004) profesyonel kadroda kaldı. Bu süre içinde 116 lig, 2 kupa, 1 turnuva, 33 PAF - Ümit, 15 Amatör lig maçı olmak üzere 167 resmi ve 42 özel maçla birlikte toplam olarak 209 maçta oynadı. Lig maçlarında 2 ve özel maçlarda da 2 olmak üzere 4 gol attı. Bu gollerden birini kendi kalesine attı. )


- MENENJİT ile/||/<> ENSEFALİT

( Beyin zarlarının yangılanması. İLE/||/<> Beyin dokusunun yangılanması. )


- MENEVİŞ/HÂRE[Fars.]/DALGIR[yerel] ile MENEVİŞ[Fars.]

( Bazı nesne, canlı, göz vb.nde dalgalanır gibi görünen parlak çizgiler. | Üzerinde dalgalı çizgiler bulunan kumaş. | Yeni yapılan duvarların arasına harçla birlikte doldurulan taş parçaları. İLE Terementi ağacının tohumu. )


- MENFAAT[Ar. < NEF] ile/ve/değil/yerine/> MASLÂHAT[Ar. < SULH]

( Yarar, kâr, çıkar. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/> İş, emir, husus, madde, keyfiyet. | Önemli iş. | Barış, dirlik-düzenlik. )

( Toplumun maslâhatı, bireyin menfaatı düşünülür. )

( Bir yığın olmaktan çıkıp ulus olmak, toplumsal maslahatı, kişisel menfaate yeğlemekle başlar. )


- MENFAAT ile/ve ZAAF

( Köleliğe neden olurlar. )


- MENFAATPERESTLİK değil/yerine/= ÇIKARCILIK


- MENFAATPERVER değil/yerine/= ÇIKARCI


- MENFES[Ar. < NEFES] ile MENFEZ[Ar. < NÜFÛZ | çoğ. MENÂFİZ]

( Soluk alacak yer, soluk deliği. İLE Delik, yarık, ağız, nüfûz edecek yer. )


- MENFÛR[Ar. < NEFRET] değil/yerine/= İĞRENÇ


- MENFUR/MÜSTEKREH[Ar.] değil/yerine/= İĞRENÇ/TİKSİNÇ


- MENGENE[Yun.]/CENDERE[Fars.] değil/yerine/= KISKIÇ


- MENGİZ ile BENİZ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Yüzün rengi. )


- MENHÎ[Ar. çoğ. MENÂHÎ] ile MENHİR/MENHAR/MİNHİR/MUNHUR[Ar. çoğ. MENÂHİR]

( Haram olmuş, yapılması şer'an men edilmiş şey. İLE Burun deliği. )


- MENÎ[Ar.] ile MENÎ'[Ar.] ile MENÎ[Ar.] ile MENHÎ[Ar. | çoğ. MENÂHÎ]

( Ersuyu. İLE Sarp, erişmesi/ulaşması zor yer. İLE Benlik. İLE Haram olmuş, yapılması şer'an yasaklanmış şey. )


- [Fr. < Yun.] MENİSK ile MENİSK

( Bir yüzü içbükey, öbür yüzü dışbükey olan mercek. İLE Bazı eklemlerde, kemik arasında bulunan kıkırdak bölüm. )


- MENKİB[Ar. | çoğ. MENÂKİB] ile MENKIBE/MENKABE[çoğ. MENÂKIB]

( Omuz ve kol kemiğinin birleştiği yer. İLE Din büyüklerinin ya da tarihe geçmiş ünlü kişilerin, yaşamları ve olağanüstü davranışlarıyla ilgili öykü. )


- MENKUB[Ar. < NAKB]["ku" uzun okunur] ile MENKÛB[Ar. < NEKBET]

( Delinmiş, oyulmuş. İLE Tâlihsiz, nekbete düşmüş. | Gözden ve mevkiden düşmüş. )


- MENKUL[Ar. < NAKL] ile ME'KÛL[Ar.]

( Nakledilmiş, bir yerden, bir yere taşınmış, taşınan. | Ağızdan ağıza geçmiş. [söz, haber, öykü] İLE Ekl olunmuş, yenilmiş şey, yiyecek. )


- MENKUL/E[Ar. < NAKL]["ku" uzun okunur] ile MENKUR[Ar. < NAKR]["ku" uzun okunur] ile MENKÛR[Ar. < NEKR | çoğ. MENÂKÎR]

( Bir yerden, bir yere taşınmış, taşınan. | Ağızdan ağıza geçmiş söz/haber/öykü. İLE Delinmiş, oyulmuş. İLE İnkâr olunmuş. )


- MENKÛS ile/||/<> MENKÛS MİNH ile/||/<> MENSÛB ile/||/<> MÜSTESNÂ ile/||/<> MÜSTESNÂ MİNH

( Çıkan. İLE/||/<> Eksilen. İLE/||/<> Pay ya da bölünen. İLE/||/<> Çıkan. İLE/||/<> Eksilen. )


- MENKUS[Ar. < NAKS]["ku" uzun okunur] ile MENKÛS[Ar. < NÜKS] ile MENKUŞ[Ar. < NAKŞ]["ku" uzun okunur] ile MENKUZ[Ar. < NAKZ]["ku" uzun okunur]

( Eksik olan. İLE Baş aşağı çevrilmiş, tersine dönmüş. | Hastalığı tekrar etmiş. | Sol ön ayağında beyaz bulunan ve Araplarca kabul görmeyen at. İLE İşlenmiş, nakış olunmuş, resim yapılmış, boya ile süslenmiş. | Nakışlı pencere, alçı pencere. İLE Bozulmuş, hükümsüz bırakılmış, nakz edilmiş. )


- MENLEH ile KESTEL

( Kale. İLE Küçük kale, hisarcık. )


- MENŞE'[Ar. < NEŞ'ET] ile MENŞER[Ar.]

( Bir şeyin çıktığı, neşet ettiği yer, esas, kök. | Yetişilen yer, bitirilen okul. İLE Dağıtılan, neşr edilen yer. )


- MENSÛB[< NİSBET] ile ...

( BİR TARÎK'E, BİR ŞEYHE İNTİSÂB EDEN )


- MENSUBİYET[< NESEB] ile/değil/yerine AİDİYET

( Soy, ırk üzerinden. İLE/DEĞİL/YERİNE Uygarlık ve tarih üzerinden. )

( En "üst/son" noktalar üzerinden. İLE/DEĞİL/YERİNE En geri gidilemez, en alt/temel/ortak noktalar üzerinden. )

( Hayvanlarda. İLE/DEĞİL/YERİNE İnsanda. )


- MENSÛBİYET ve/||/<> MESÛLİYET

( Fikriyat, hissiayata dönüşmeden oluşmaz. VE/||/<> Hissiyat, hassasiyetlere dönüşmeden oluşmaz. )


- MENSUP değil/yerine/= KATNAŞ


- MENTAL[İng.] değil/yerine/= ZİHINSEL


- MENTALİTE[Fr.]["MANTALİTE" değil!] değil/yerine/= ANLAYIŞ, BAKIŞ, ALGILAMA


- MENTEŞE ile EKLEM

( REZE ile ... )

( HINGE vs. JOINT )


- MENTEŞE ile REZE[Ar.]

( ... İLE Menteşe. | Kapıyı, içeriden ve dışarıdan açıp kapamaya yarayan ve başparmakla basılarak işletilen düzen. )


- MENZİL-İ CÂN değil/yerine/= İNSAN GÖVDESİ | ULVÎ ÂLEM


- MER'Â[Ar.] ile MER'A[Ar. < RA'Y]

( Aynalar. İLE Çayırlık, otlak. )


- MERÂH[Ar.] ile MERAH[Ar. çoğ. MERAHÂN]

( Rahat edilecek yer. | Yer, mekân. | Arapça nahv cümlesinden ünlü yapıt. İLE Çok aşırı sevinme. )


- MERÂÎ[Ar. < MİR'AT] ile MERÂÎ[Ar. < MER'A] ile MERÂİR[Ar. < MERÂRE]

( Aynalar. İLE Çayırlıklar, otlaklar. İLE Öd keseleri. )


- MERAK EDİYORUM değil DÜŞÜNÜYORUM


- MERAK ile/ve/değil/< CEHÂLET

( [not] CURIOSITY vs./and/but/< IGNORANCE )


- MERAK ile/ve/||/<>/> HAYAL

( CURIOSITY vs./and/||/<>/> TO IMAGINE )


- MERÂK[Ar.] ile MERAK[Ar.] ile MERAKK[Ar.]

( Bir şeyi anlamak ya da öğrenmek için duyulan istek. | Bir şeyi edinmek, yapmak. Bir şeyle uğraşma isteği. | İstek, heves, düşkünlük. | İç darlığı. | Kuruntu, telâş. | Kaygı, tasa. | Dalgınlık, kara sevdâ. İLE Çorba. İLE [atta] Sağrı. | [astr.] Dübb-i ekber adlı yıldız kümesinin dörtgeninde bulunan, ikinci derece parlak yıldız. [İng./Fr. MERAK | Lat. BETA URSUS MAJORIS] )


- MERAK ile/ve/<> ŞAŞKINLIK


- MERAK ile TECESSÜS


- MERAKLI ile/ve/değil/yerine İLGİLİ


- MERAKLI ile KIRKMERAK

( ... İLE Çok meraklı, her şeyi anlamak isteyen. )


- MERAKLI/LIK ile/ve/değil/yerine HEVESLİ/LİK


- MERAL OKAY SENARİSTLER PARKI :

( Kefeliköy'de bulunmakta olup 344,00 m²'lik bir alan üzerindedir.30,00 m²'lik yeşil alanı, 80,00 m²'lik çocuk oyun alanı vardır. )


- MERÂRE[Ar. çoğ. MERÂİR] ile MERÂRET[Ar.]

( Öd kesesi. İLE Acılık, tadsızlık. )


- MERÂSÎ[Ar. < MERSİYE] ile MERÂRET[Ar. < MERSÂ]

( Ağıtlar, mersiyeler. İLE Limanlar, gemilerin barındığı yer. )


- MERASİM[Ar.]/SERAMONİ/CEREMONY[İng.] değil/yerine/= TÖREN


- MERÂTİB ile ...

( Manevî yolculuk. )


- MERÂVÎH[Ar. < MİRVAHA] ile MERÂVİH[Ar. < MİRVAHA]

( Ovalar, çöller. | Etrafı açık ve rüzgârlı yerler. İLE Yelpâzeler. )


- MERBÛT ile/||/<> MÜNÂKALE ile/||/<> TEDÂVÜL ile/||/<> LÂ-BÎ-ŞARTIN ile/||/<> MÜCEDDEDEN

( Bağlı. İLE/||/<> Bir taşınmazla ilgili yeni kayıtla eski kayıt arasında bağlantı kurma.[tedâvül] İLE/||/<> Tapu kayıtları oluşturulduktan sonra alım, satım, ifraz, intikal gibi nedenlerden dolayı kişiler arasında gelen değişiklikler. İLE/||/<> Koşula dayanmaksızın. İLE/||/<> Yeniden, zilyetlikten. )


- MERC[Ar. çoğ. MÜRÛC] ile MERC[Ar.]

( Çayır, çayırlık. İLE Herc ile birlikte kullanılır. [HERC Ü MERC: Karmakarışık, alt-üst.] )


- MERCAN AĞA CAMİSİ ile MERCAN AĞA MESCİDİ

( Bayezıd'ta, Mercan Yokuşu'ndadır. İLE Kapalı Çarşı'da, Tığcılar Sokağı'ndadır. )

( XVIII. yüzyıl başında, Dârüssaâde Ağası Mercan Ağa tarafından onartılan bir camidir. [Dârüssaâde Ağası Camisi adıyla da bilinir.] İLE Dârüssaâde Ağası Mercan Ağa tarafından. [ö. 1721] )


- MERCEK ile CODDINGTON MERCEĞİ


- MERCİMEĞİ ... :
"FIRINA VERMENİN" HAZZI ve/||/<>
EVSİZ(LER)E VERMENİN HUZURU

( EVSİZLERİ (DE) DÜŞÜN(ELİM)!!! )

( Çorbada Tuzun Olsun!... )

( Aynada gördüğün, ben(evsiz) değil(im)!

Bu işte bir Evsizlik var!

Ne yersek paylaşıyoruz!...
Bu kurda-kuşa, bu bana, bu da bir evsize...

Evlenme teklifime yardım eder misin!?

Ben - Sen - O | Biz - Siz - Evsiz

3 taş oynamak için taşta oturmak/yatmak zorunda değilsin!

Yazın kaşın, kışın taşın! (İşimiz/yaşamımız bu/böyle!)

Düşün, taşın! Ya da kaşın!

"Evde yokuz!" / "Evdeyim!"
( Senin yalanın. / Benim yalanım. )

Benim görmem için pertavsız gerekebilir fakat senin görmen(düşünmen) için bir evsiz görmen gerekmiyor!

Yaşar, ne(rede) yaşar; ne(rede) yaşamaz(. / ?)

Ah bir Çelik kapım olsa...
Evsiz Hercai

Neden, huzurlu evinizde, evsizler için bir Hadise çıkmasın? )


- MERCİMEK ve/||/<> TARHUN[Ar.]

( ... VE/||/<> Birleşikgillerden, tıpta kullanılan, güzel kokulu bir bitki. )

( ... cum ARTEMISIA DRACUNCULUS )


- MERDİVEN (MERDİVEN) değil BASAMAK BASAMAK


- MERFÛ'[< REF] ile ...

( KALDIRILMIŞ, YÜKSELTİLMİŞ | HÜKÜMSÜZ BIRAKILMIŞ | ZAMME [O, Ö, U, Ü] İLE HAREKELENMİŞ HARF | [mat.] İFADE EDİLEN BİR KUVVETE YÜKSELTİLEN MİKTAR )


- MERG-A-MERGÎ[Fars.] ile MERG-İ-ŞÂDÎ[Fars.]

( Genel ölüm, hastalıktan dolayı ölüm. İLE Sevinç ölümü. )


- MERGEN, ERGİN (ÇORLU, 1935) :

( Siyasal Bilgiler Fakültesinden mezun oldu. Maliye Bakanlığı bünyesinde hesap uzmanı olarak çalıştı. Bilahare özel teşebbüste çalıştı. Taksim Otelcilik A.Ş. in Genel Müdürlüğü görevinde bulundu. Sarıyer Spor Kulübü'nde 1 dönem yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptı. )


- SELÂM/MERHABA[Ar. < MERHAB: genişlik, bolluk. < RUH] değil/yerine/= UĞUROLA/ESENLEME/ESENLEM/ESEN


- MERHAMET:
ACIMAK değil/yerine/< ACITMAMAK


- MERHAMET ile ACIMAK

( MERCY vs. PITY )


- MERHAMET ile/ve AF

( Taş kalpleri, en iyi mezar taşları yumuşatır. )


- KENDİNİ TANI/BİL!:
HÜRMET ve/<> MUHABBET ve/<> MERHAMET

( Kendini bilen, bilmeyenin kusuruna bakmaz. )

( Küçüğün, büyüğe gösterdiği/göstermesi gereken. VE/||/<> Herkese ve her şeye gösterebildiğimiz kadar gösterebileceğimiz/göstermemiz gereken.[Koşulsuz!] VE/||/<> Büyüğün, küçüğe gösterdiği/göstermesi gereken. )


- MERHUM ile/ve/||/<> "MAHRUM"

( [Osmanlı mahkeme kayıtlarında] Vefât etmiş müslümanlar için kullanılan. İLE/VE/||/<> Vefât etmiş müslüman olmayanlar için kullanılan. )


- MERÎ[Ar.] ile MER'Î[Ar. < RİÂYET] ile MER'Î[Ar. < RÜ'YET] ile Merîh/MİRRÎH[Ar.]

( Mide ile gırtlak[bül'ûm] arasında bulunan yemek borusu. İLE Saygı gösterilen, riâyet edilen. | Gözetilen, yürürlükte olan. İLE Gözle görülen. İLE Dünyadan sonra güneşe en yakın olan gezegen. )


- MERİDYEN[Fr. < MERIDIÉN] ile/ve/||/<> KOŞUT/MÜVÂZİ/MÜTEVÂZİ/PARALEL[Fr. < PARALLÈLE]

( Ekvatoru dik olarak kestiği ve iki kutup noktasından geçerek dünyayı çevrelediği varsayılan daire. İLE/VE/||/<> Aynı düzlem içinde ikişer ikişer bulunan ve kesişmeyen. | Başlangıç meridyenine birer derecelik açılarla çizilen, Ekvator’a koşut ve arasında 111 km’lik uzaklık bulunduğu varsayılan çemberlerden her biri. | Aynı zaman içinde gelişen ya da aynı özellikleri gösteren olay, düşünce vb. )

( 180 ile/ve/||/<> 360 )


- MERİTOKRASİ ile ARİSTOKRASİ


- MER'İYÂT[Ar. < MER'Î] ile MER'İYET[Ar.]

( Gözle görülen şeyler. İLE Hükmü yürürlükte olma. | Gözle görülür olma. )


- MERKAB/E, MARKAB[Ar. çoğ. MERÂKIB] ile MERKEB[Ar. < RÜKÛB | çoğ. MERÂKİB]

( Gözetleme, gözleme yeri/kulesi. | Gökyüzünün kuzey yarım küresinde Feres-i Ekber[Pegasus] burcunun büyük dörtgeninin büyük kenarının sağ köşesinde bulunan yıldız. [Lat. BETA PEGASUS] İLE Vapur, gemi, kayık gibi şeyler. | Eşek. )


- MERKEP/MERKEB[Ar.] = EŞEK


- MERKEZ CAMİİ :

( Cumhuriyet Mahallesindeki Merkez Camii 1999'da yapılmış olup tarihi özelliği yoktur. )


- MERKEZ ile EŞİT ile ORTA


- MERKEZCİ/LİK ile/ve/<>/> BAĞIMLI/LIK


- [ne yazık ki]
MERKEZİYETÇİ/LİK ile/ve/<> KEYFİYETÇİ/LİK


- MERMER KONAK ile MERMER KÖŞK

( Kadıköy'de, Moda Caddesi'ndedir. İLE Beylerbeyi Sarayı'nın arka bahçesindedir. )

( Bahriye Nâzırı Mahmud Muhtar Paşa'ya aitti. [Mahmud Muhtar Paşa Köşkü adıyla da bilinir. Kadıköy Kız Lisesi olarak kullanılmaktadır.] İLE ... )


- MERMER ile KAYMAKTAŞI/SUMERMERİ/BEKTAŞİTAŞI/ALBATR[Fr. ALBÂTRE < Yun.]

( ... İLE Parlatılmaya uygun, yumuşak, beyaz, yarı saydam bir çeşit mermer. )


- MERMERCİ AÇIK HAVA TİYATROSU :

( Reşitpaşa Mahallesinde Değirmentepe mevkiinde bulunmaktadır. )


- MERMER'DE/HARA:
AFYON ile/ve BEJ


- MERMİ ile ŞARAPNEL[Fr. < SHRAPNEL]

( ... İLE Patladığında etrafa küçük parçalar saçan bir tür top mermisi. )


- MERSİNLİ AHMET KAMP TESİSİ :

( Spor kompleksinin ana tesisidir. Milli takımlar için kamp yeri olarak kullanılmaktadır. Kafeteryası, salonları, restaurantı, toplantı salonları vardır. )


- MERSİNLİ AHMET SPOR TESİSLERİ :

( Merkez Sarıyer Mahallesinde çağlayan mevkiindedir. Alan özel mülkiyet iken Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü tarafından satın alınarak spor kompleksi yapıldı. Alanda içinde futbol sahası, iki kapalı spor salonu ve bir de kamp tesisi var. )


- MERT, METİN (DETLEF MÜLLER) (DUİSBURG, ALMANYA. 1965) :

( Almanya'nın Westfelia Herne 04 kulübünden kaleci olarak transfer edildi ve 7 sezon (1988 - 1995) Sarıyer'de tescilli kaldı. Bu süre içinde 139 lig, 19 kupa, 3 turnuva maçı olmak üzere 161 resmi ve ayrıca 50 özel maçla birlikte toplam olarak 211 maçta oynadı. Lig maçlarında 166, kupa maçlarında 29, turnuva maçlarında 7 olmak üzere resmi maçlarda 202, özel maçlarda 31 olmak üzere toplam olarak 233 gol yedi. Sarıyer'de oynarken hem Türk vatandaşı, hem de Müslüman oldu. Trabzonspor'a transfer ederek Sarıyer'den ayrıldı. Kaleci antrenörü olarak görev yapıyor. )


- MERT ile/ve/||/<> CÖMERT

( [derler ...] Canını alırlar. İLE/VE/||/<> Malını alırlar. )


- MERYEM ile 12 MERYEM

( Bulunduğu yeri terk eden. | Uzaklaşmış (olan). İLE Hz. İsa'nın annesi Kutsal Bakire Meryem, Havari James'in annesi Meryem, Evangelist=İncil'in dördüncü kitabının yazarı Yuhanna'nın (John) annesi Meryem, kim olduğu bilinmeyen ve esrarengiz bir kadın olarak kalan ve sadece 'ÖTEKİ' [Other] diye tanıtılan Meryem, fahişe Meryem, Mary Jacoby diye adı ve soyağacıyla belirtilmiş olan Meryem, Maria Magdalena [Mecdel'li Meryem], Mark'ın yazdığı ikinci kitapta adı geçen Bethany'li Meryem ve son olarak da Mısır'lı Meryem. [16.yy'da, iki Meryem daha eklenmiştir.] )


- (MERZİFON'LU) KARA MUSTAFA PAŞA CAMİSİ ile KARA MUSTAFA MESCİDİ / KASAPLAR MESCİDİ

( Bayezıd'ta, Çarşıkapı karşısında, Yeniçeriler Caddesi'ndedir. [Minaresizdir.] İLE Yedikule'dedir. [Kasaplar kullandığı için Kasaplar Mescidi olarak tanınmıştır.] )

( 1690'da, Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa tarafından başlatılmış, oğlu Maktûlzâde Ali Paşa tarafından tamamlanmıştır. İLE XVII. yüzyılda, Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa tarafından. )


- MERZİFONLU KARA MUSTAFA PAŞA ÇEŞMESİ ile MERZİFONLU KARA MUSTAFA PAŞA SEBİLİ

( Zeytinburnu, Kazlıçeşme'de, Kara Mustafa Paşa Mescidi yanındadır. İLE Bayezıd'ta, Çarşıkapı semtinde, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Camisi yanındadır. )

( XVII. yüzyılda, Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa tarafından. [1823'te onarılmıştır.] İLE 1683'te[vefat tarihi], Merzifonlu Kara Mustafa Paşa için yaptırılmıştır. )


- MEŞÂ'[Ar.] ile MEŞÂ'[Ar.]

( Açıklanan, duyulan. | Bölünmeyip karışık ve ortak olan. İLE İshal yaptırıcı ilâç. )


- MESAFE KOYMAK ile/ve/<> MESAFE YARATMAK


- MESAFE KOYMAK ile MESAFE/Yİ KORUMAK


- MESAFE[Ar.] değil/yerine/= ARALIK

( [not] DISTANCE vs./and/but ... )


- MESAFE ile GENİŞLİK

( DISTANCE vs. WIDTH )


- MESAFELİ OLMAK ile/ve POLİTİK DAVRANMAK


- MESÂHA ETMEK[doğrusu MİSÂHA/T] değil/yerine/= YERİ ÖLÇME | YÜZÖLÇÜMÜ

( Ölçmek. )


- MESÂHA ile/||/<> MİKYAS

( Ölçme, ölçümleme, yüz ölçümü. İLE/||/<> Ölçek. | Kıyas edecek alet. | Uzunluk ölçüsü. )


- MEŞÂHİR[Ar. < MEŞHER] ile MEŞÂHÎR[Ar. < MEŞHÛR]

( Sergiler, sergilenecek, teşhir olunacak yerler. İLE Ünlü kişiler. )


- MESAİ[Ar.]/VARDİYA[İt. < GUARDIA] değil/yerine/= ÇALIŞMA/EMEK

( Çalışma, emek. | Gemilerde, beklenen nöbet. | Gemide, nöbet yeri. | Nöbetleşe çalışma, posta. )

( TO WORK OVERTIME vs. SHIFT )


- MEŞÂİL[Ar. < MEŞ'AL/E] ile MEŞÂİR[Ar. < MEŞ'AR]

( Meş'aleler. İLE Hacı olmadan önce durulması gereken önemli yerler. | Duyular, hasseler. )


- MEŞÂİM[Ar. < MEŞÎME] ile MEŞÂÎM[Ar. < MEŞ'ÛM]

( Dölyatakları, sonlar. İLE Uğursuzlar. )


- MESÂKİN[Ar. < MESKEN] ile MESÂKÎN[Ar. < MİSKÎN]

( Oturulacak yerler, meskenler. İLE Fazlasıyla fakir olanlar. | Miskinler, uyuşuklar. )


- MEŞ'AL/E[Ar. < ŞU'L | çoğ. MEŞÂİL] ile MEŞ'AR[Ar.]

( Aydınlatıcı âlet, lamba, kandil. | Ucunda, alev çıkarak yanan bir madde bulunan sopa/değnek. İLE Hacı olmadan önce durulacak yerlerden her biri. | Duyu, hasse. )


- MESAME[Ar. çoğ. MESAMAT] değil/yerine/= GÖZENEK/LER


- MESÂMİ'[Ar. < MİSMA] ile MESÂMÎR[Ar. < MİSMÂR]

( Duyma/işitme aletleri. | Kulaklar. İLE Çiviler, mıhlar. )


- MESARBURNU CADDESİ :

( Büyükdere'den başlayan Piyasa Caddesinin Bülbül Sokağı başında sona ermesi ile Mesarburnu Caddesi başlar ve Sarıyer'in Kumsal (Hacı Ömer) meydanına kadar gelir. )


- MESARBURNU DALYANI :

( Sarıyer Vapur İskelesinin batısında ve Sarıyer Vehbi Koç Vakfı Lisesi önünde kuruluyordu. Çok uzun yıllardan beri kurulmamaktadır. )


- MESARBURNU SİNEMASI :

( Mesarburnu Caddesi üzerindeki Orduevi'nin karşısındaki Benzin İstasyonunun bulunduğu alandaydı. 1940 yılında açılan bu sinema 1944 yılında faaliyetine son verdi. )


- MESARBURNU TABYASI :

( Bu tabya Sarıyer'de Mesarburnu'nda (Vapur iskelesi karşısında üstte) bir belge de tabyanın 1821'de yeniden inşâ edildiği, Tabyaya Tophane'den verilecek mühimmatın kaydı vardır. Tabla 1864'te yıkılmış olduğundan arsanın yola bırakılan kısımları haricindeki bölümleri satılmıştır. )


- MESARBURNU :

( Sarıyer Vehbi Kaç Vakfı Lisesinden Sarıyer Vapur İskelesine kadar olan alan Mesarburnu'dur. Kocataş dağ silsilesi buradan başlar. Kocataş dağı yamaçlarına eski dönemlerde mezarlıkların bulunması nedeni ile bu ismi almıştır. Mesarburnu'nun en uç çıkıntısına Orduevi (Mahfel) ve Vapur İskelesi var. )


- MEŞATLIK :

( Sarıyer'in Koru Mahallesinin üst kısımlarında ve en tepe noktada idi. Daha doğrusu Koru ile Yenimahalle arasındaki yükseltide idi. Çok eski tarihi bir meşatlıktı. Burada Bizans dönemi lahit ve mezar taşları bulunuyordu. 1960'dan sonra burada gömü yapılmadığı gibi 1985'ten sonra da bu meşatlık çocuk parkı yapıldı. (Bkz. Kocayemiş Parkı) )


- MESÂVÎ[Ar. < MESVA] ile MESÂVÎ[Ar. < SÛ'ÜN]

( Evler, haneler, meskenler. İLE Kötülükler, fenâlıklar. )


- MEŞE, METİN (GİRESUN, 1942) :

( Bafraspor'dan (Samsun) transfer edildi ve altı sezon (1955 - 1972) Sarıyer'de tescilli kaldı. Bu süre içinde 143 lig, 6 B takımlar ligi, 7 Kupa ve 4 turnuva maçı olmak üzere 160 resmi ve 15 özel maçla birlikte toplam olarak 175 maçta oynadı. Lig maçlarında 4, kupa maçlarında 1 ve turnuva maçlarında 1 olmak üzere takımına 6 gol kazandırdı. Sarıyer'de futbol yaşamını noktaladı. )


- MEŞE ile MEŞE[Fars. :Çalılık.]

( Misket. İLE Kayıngillerden, üçyüz kadar türü arasında, yaz-kış yapraklarını dökmeyenleri de bulunan, kerstesi dayanıklı bir orman ağacı. | Bu ağaçtan yapılmış olan. )

( Türkiye'de, 18 meşe türü vardır. )

( ... cum QUERCUS )


- BİLFARZ/MİSAL/MESELÂ[Ar.]/ÖRNEĞİN/YANİ ile/değil/yerine SÖZGELİMİ/SÖZGELİŞİ


- ME'SEM/E[Ar.] ile MESEMM[Ar. çoğ. MESÂMM]

( Suç. Günah. İLE Deri üzerindeki küçük delik. )


- MESERRET[Ar. < SÜRÛR] değil/yerine/= SEVİNÇ, ŞENLİK


- MEŞGUL OLMAK ile/ve HEMHAL OLMAK


- MEŞGUL[Ar. < ŞUGL]["gu" uzun okunur] [Ar.] ile MEŞKÛL[Ar.]

( Bir işle uğraşan, iş görmekte olan. | Doldurulmuş, tutulmuş, işgal edilmiş. | Tutuk, dalgın; dolgun. İLE Bileklerine kadar üç ayağı beyaz olan at. )


- MEŞGUL ile/değil/yerine/>< ÜRETKEN


- MEŞGUL ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< VERİMLİ


- MESİH PAŞA CAMİSİ ile MESİH PAŞA CAMİSİ

( Fatih, Yavuz Selim'de, Hırka-i Şerif Camisi yanındadır. İLE Küçük Çamlıca Tepesi'ndedir. )

( 1586'da, Sadrazam Hadım Mehmed Mesih Paşa tarafından yaptırılan Mimar Sinan eseridir. [Mehmed Mesih Paşa Camisi ya da Eski Ali Paşa Camisi adlarıyla da bilinir.] İLE XIX. yüzyılda, Şeyhülislâm Bodrum'lu Ömer Lütfi tarafından. [Bodrumî Camisi adıyla da bilinir.] )


- MESKENET[Ar.] ile MÂZERET[Ar.]

( "Meskenet, mâzeret teşkil eder mi?" )


- MESKUB[Ar. < SAKB]["ku" uzun okunur] ile MESKÛB[Ar. < SÜKÛB]

( Delinmiş, delikli, sakb olunmuş. İLE Kalıba dökülmüş, akıtılmış. )


- MESKUM["ku" uzun okunur] ile MESKÛN[Ar. < SÜKÛN]

( Hasta ve yoksul. İLE İçinde, kişinin oturduğu/bulunduğu/yaşadığı yer. | İnsan bulunan, şenlenmiş yer. )


- MESLEK ile/ve/||/<>/> SEVDÂ

( "Karşılık" alınıyorsa/bekleniyorsa. İLE/VE/||/<>/> "Karşılık" alınmıyorsa/beklenmiyorsa. )


- MESLÛ'[Ar.] ile MESLÛH[Ar. < SELH]

( Gövdesinde ur bulunan kişi. İLE ... )


- MESNED/SİZ[Ar.] yerine DAYANAK/SIZ


- MESRÂ[Ar.] ile MESRAH[Ar. çoğ. MESÂRİH]

( Gece vakti yola çıkma. İLE Otluk, çayırlık. )


- MEŞREB ile MEZHEB

( Yaradılış, huy. | Davranış biçimi. İLE Bir dinin görüş ve anlayış ayrılıkları nedeniyle ortaya çıkan kollarından her biri. | Öğreti. | [mecaz] Anlayış, görüş. )


- MESREBE[Ar. < MESÂRİB] ile MEŞREBE[Ar. < MİŞREBE][Ar. çoğ. MEŞÂRİB]

( Çayır, mera, otlak. | Göğüsten, karına kadar uzanan kıllı bölge. İLE Maşrapa. )


- MEŞRÛ MÜDÂFAA:
BİRLİKTE/ORTAK ile/ve/||/<> BİREYSEL/TEK BAŞINA


- MEŞRÛ ve/||/+/<>/> MAKUL ve/||/+/<>/> MASUM

( Tütün[sigara vb.], çevremizdeki en çok maruz kaldığımız ve en sorunlu dayatmalardandır ne yazık ki. Tabii, bizim izin/fırsat vermememiz dışında! )


- MESRÛ'[Ar.] ile MEŞRÛ'/MEŞRÛA[Ar. < ŞER] ile MEŞRÛH/A[Ar. < ŞERH]

( Sar'a hastalığına tutulmuş, sar'alı. kişi. İLE Şeriatın izin verdiği, şer'an caiz olan, şeriata, hukuka/yasaya uygun. İLE Açıklanmış, şerh olunmuş. | Uzun uzadıya anlatılan. )


- MEŞRÛ/İYET(GEÇERLİ/LİK) ile/ve/||/<> TUTARLI/LIK


- MEŞRÛLAŞTIRMA ile KILIFLANDIRMA


- MESRÛR[< SÜRÛR] ile NEŞELİ

( SEVİNMİŞ, NEŞELİ, MEMNUN, ARZUSUNA KAVUŞMUŞ )


- MEST[Ar.] ile MEST[Fars. çoğ. MESTÂN]

( Mesh edilen ve üzerine pabuç giyilen, kısa konçlu, hafif ve yumuşak ayakkabı. İLE Sarhoş. )


- MESÛL ve/||/<>/> MESÛD


- MEŞ'ÛR[Ar. çoğ. MEŞ'ÛRÂT] ile MEŞHUR[Ar. < ŞÖHRET | çoğ. MEŞÂHÎR]

( Bilinçlenilmiş olan, bilinç[uygulama] durumuna geçmiş/yükselmiş olan. İLE Ünlü, ün kazanmış/almış/salmış. )


- MESUT AĞA ÇEŞMESİ :

( Merkez Sarıyer'de Yenimahalle caddesi ile Orta Çeşme caddesinin kesiştiği köşe başında ve Sarıyer Ali Kethüda Camii karşısındadır. Çeşmeye Üç Lüleli Çeşme ve Abbas'ın Çeşmesi de denilmektedir. Çeşme Mesut Ağa tarafından H. 1055, M.1639'da yapıldı. Üç Lüleli Çeşme Vakıf memba suyundan akış almakta idi. Çeşmenin ilk kitabesinde "Mesut Ağa Çeşmesi cudi 1055 ihya edildi" ibaresi vardır. Çeşme 1947'de Fırıncı Abbas Okumuşoğlu tarafından onarıldı, akışına ikinci bir su bağlandı. Onarımı yaptıran suyu getirten Abbas Okumuşoğlu kitabeyi de değiştirdi (Eski kitabesi hazne içinde korunuyor). Yeni kitabesinde şu dörtlük yer almaktadır: Halkı kurtarmak için nihayet susuzluktan/Tertemiz güzel sular akıttı şu musluktan/Yaptırdı sevabına yepyeni bir suyolu/Sarıyer'de Furuncu Abbas Okumuşoğlu". )


- MEŞVERET[Ar.] değil/yerine/= DANIŞMA

( Danışma, bir iş üzerinde konuşma. )

( CONSULTATION )


- META OL(A)MAYANLAR:
TOPRAK ve/||/<>/> EMEK ve/||/<>/> PARA


- META[Yun.] ile METÂ'[Ar. < EMTİA]

( Öte. İLE Satılacak mal/eşya. | Elde bulunan var olan, anamal/sermaye. )

( QUAND, QUANDO avec ... )


- META ile/ve/||/<> PARA ile/ve/||/<> SERMAYE


- METÂBİ'[Ar. < MATBAA] ile METÂBİH[Ar. < MATBAH]

( Basımevleri, matbaalar. İLE Mutfaklar. )


- METAFİZİK ile/ve/||/<> FİZİK ile/ve/||/<> ANLAM


- METAFİZİK ile/ve/değil/||/<>/< KURUNTU/VEHİM


- METAL[Fr. < Yun.] ile METHAL[Ar. < MEDHAL]

( Çok yüksek elektrik ve ısı iletkenliği, kendine özgü parlaklığı olan, oksijenli birleşimiyle çoğunlukla bazik oksitler veren nesne; maden. | Bu nesneden yapılmış olan. | Dizgi makinelerinde satırları oluşturmak için eritilen antimon ve kurşun alaşımı. İLE Giriş yeri, giriş. | Bir binâ ya da binâ bölümünde ilk girilen ve asıl bölüme geçişi sağlayan yer, giriş. | Boğaz, körfez, tünel, geçit, sokak gibi yerlerin girişi, ağız. | Bir kitabın başında ayrıca yer alan, yapıtı ve içindeki konuları açıklayıcı bölüm, başlangıç, giriş, takdim, girizgâh. | Bir ilme başlangıç ya da hazırlık amacıyla yazılmış kısa ve özlü yapıt, risâle. | Bir işe karışma, parmağı olma, etkisi bulunma. | Türk mûsikîsinde fasıl başlarında peşrev yerini tutan, peşrevden daha kısa ve çok daha serbest olan beste. )


- METAL ile/ve/<> MISKALA[Ar.]

( ... İLE/VE/<> Metal parlatmaya yarar aygıt. | Bambu mızıka benzeri eski bir müzik aracı. )


- METAL ile SİDERİSMUS

( ... İLE Taşların/nesnelerin, insan/lar üzerindeki (olası) etkileri/etkileşimleri. [İng.][A name given by the believers in animal magnetism to the effects produced by bringing metals and other inorganic bodies into a magnetic connection with the human body.] | Bazı sinirsel hastalıklarda deri üzerinden madeni levya uygulanması esasına dayanan iyileştirme yöntemi, metal tedavisi. )


- METÂLİB ile/ve/+/||/<>/> MEZÂHİB

( İstenilen şeyler. İLE/VE/+/||/<>/> Tutulan yollar. )


- METAMALZEME İLE FONONİK KRİSTAL İLE FOTONİK KRİSTAL ile/||/<> YAPAY MALZEMELER

( Tasarlanmış özel özellikli malzemeler. )

( Formül: n < 0 (metamalzeme) )


- METAMATERİAL İLE PHOTONİC CRYSTAL İLE PLASMONİCS ile/||/<> YAPAY MALZEMELER

( Tasarlanmış elektromanyetik özellikler. )

( Formül: n < 0 (negatif indeks) )


- METÂNET[Ar.] değil/yerine/= DAYANIKLILIK

( Dayanıklılık, güçlü olma, metin olma, sağlamlık, muhkemlik. )


- METAPSİŞİK/PARAPSİŞİK değil/yerine/= ÖTEYİNCİLİK/ÖTEYİNSEL


- METAZORİ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= ZORLA


- METELİKSİZ/ZÜĞÜRT/KOKOZ[argo] değil/yerine/= PARASIZ


- METEOROLOJİ[Fr. < Yun.] ile METROLOJİ

( Kalıkbilim, hava [durumu] bilgisi. İLE Ölçübilim. )


- METH(İYE)/MEDİH[Ar.]/SENÂ[Ar.]/SİTAYİŞ[Fars.] değil/yerine/= ÖVME/ÖVGÜ

( [>< KADH/ZEMM] )


- METHOD vs. PROCESS


- METİL-[Fr.] ile METİLEN[Fr.] ile METİLİK[Fr.]

( Yapısında metil kökü bulunan bileşikleri adlandırmakta kullanılan ön ek. İLE Metanın iki hidrojen atomunu yitirmesiyle türeyen bir kök. [CH2] İLE Metan bileşimlerinin sıfatı. )


- METİN OKTAY SPOR SALONU :

( Yavuz Sultan Selim mahallesinde olan bu spor salonu çok amaçlı olarak Gençlik Spor İl Müdürlüğünün sorumluluğu altında hizmet vermektedir. )


- METİN OKTAY SPOR TESİSLERİ :

( Ferahevler Mahallesindedir. 1989'da açılışı yapıldı. Ancak Metin Oktay ismi, bilahare verildi. Çok amaçlı bir kapalı salon olup, İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığının kullanımındadır. )


- METİN OKUMALI KONUŞMADA:
"AŞAĞIDA" değil BİRAZ/AZ SONRA


- METİN SABANCI BALTALİMANI KEMİK HASTALIKLARI EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ :

( Baltalimanı Mahalle sınırları içindeki Baltalimanı Kemik ve Mafsal Veremi Hastanesi 1944'te 85 yataklı olarak açıldı. 1960'da hastanenin ismi Kemik Hastalıkları Hastanesi oldu. 2000'de Sağlık Bakanlığı ile Hacı Ömer Sabancı Vakfı arasında yapılan protokol gereğince çok büyük onarım gördü. Antlaşma gereği ismi de Metin Sabancı Baltalimanı Kemik Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi oldu. )


- METİN ile/ve FİKİR

( TEXT vs./and IDEA )


- ÖRÜT/DOKU/METİN[Ar.]/TEXT[İng.] ile/ve/||/<>/> METÎN ile/ve/||/<>/> Metin

( Bir yazıyı, biçim, anlatım ve noktalama özellikleriyle oluşturan sözcüklerin tümü. | Basılı ya da el yazması parça. İLE/VE/||/<>/> Acılar karşısında, dayanma gücünü yitirmeyen, sağlam, dayanaklı, değerli, kavî. İLE/VE/||/<>/> Kişi adı. )


- METİN ve/<> YAPI

( Bilim, felsefe ve sanattaki yetkin yapıt. VE/<> Mimarlıktaki metin. )


- METÎN/E[Ar. < METÂNET] ile METN[Ar. < MÜTÛN]

( Sağlam, dayanaklı, metânetli. İLE Bir yazıyı, biçim ve noktalama özellikleriyle birlikte oluşturan sözcüklerin tümü. )


- METİSİLİN &gt;&lt;/&lt;&gt; STAFİLOKOK

( Penisilinin yarı-sentetik analogu olan, beta-laktam sınıfı bir antibiyotik. >

( METICILLIN/METHICILLIN >


- METO, İSMAİL (İST. ?) :

( Kilyosludur. Kilyos'ta muhtarlık yaptı, sonraları Yenimahalle'de kahvehane ve gazino işletmeciliği yaptı. Milli mücadele sırasında Müdafayı Milliye (M.M.Grubu) içinde ye aldı. Anadolu'ya silah ve cephane kaçırılması işlerinde çalıştı. )


- METOT(/D)//METHOD[İng.] değil/yerine/= YÖNTEM


- METREKÜP değil STER[Fr. < Yun.]

( ... DEĞİL Yığın durumundaki yakılacak odun için kullanılan, bir metreküpe eşit, oylum ölçüsü. )


- METRES ile KUMA

( Kendi bildiğin. İLE Herkesin bildiği. )


- METRİK GEOMETRİ ile KONUM GEOMETRİSİ


- METROBÜSLERDE:
BULAŞIM değil/yerine ULAŞIM


- METRÛK ile BATTAL

( Terk edilmiş, bırakılmış, kullanılmasından vazgeçilmiş. İLE İşe yaramaz, kullanılmaz. | Alışılmış olandan büyük. )


- METRUK ile/ve/||/<> HARAP


- METRÛK ile/||/<> MÜNHEDİM

( Terk edilmiş. İLE/||/<> Yıkılan/yıkık, çöken.[binalar için] )


- MEVÂKIT[Ar. < MEVKIT] ile MEVÂKİT[Ar. < MÎKAT]

( Önceden belirtilmiş zamanlar. İLE Bir iş için belirlenen vakitler. | Hacıların, ehrâma büründükleri yerler. )


- MEVÂSIK[Ar. < MEVSİK, MÎSÂK] ile/= MEVÂSÎK[Ar. < MÎSÂK, MEVSÛK]

( Yeminler, sözleşmeler. İLE/= Yeminler, sözleşmeler, mevâsık. )


- MEVÂTÎ[Ar. < MEVTÎ] ile MEVÂTÎ[Ar.]

( Ayak basılan yerler. İLE Cansız şeye özgü, cansızlarla ilgili. | İşlenmemiş toprağa özgü. )


- MEVCUD ile/ve/değil/||/<>/< HALK


- MEVHİBE İNÖNÜ PARKI (953/8 ADA) :

( Pınar Mahallesindedir. 1.450,00 m²'lik bir alan üzerindedir, 850,00 m²'lik yeşil alanı bulunmaktadır. )


- MEVLANA PARKI :

( İstinye Mahallesindedir. 7.795,00 m²'lik bir alan üzerindedir. 4.8813 m² yeşil alanı bulunmaktadır. )


- MEVLÂNÂ[Ar.] ile Mevlânâ Muhammed Celâl-üd-dîn-i Rûmî[Ar.]

( "Efendimiz" anlamınadır. | Bazı ilim bireylerinin ve şeyhlerinin takma adı. | "Hazret" anlamına kullanılan bir hitap. İLE ... )


- MEVLANEKAPI değil MEVLÂNÂKAPI (KIRMIZILAR KAPISI, YENİKAPI)


- MEVLİD[Ar. < VELÂDET | çoğ. MEVÂLİD] ile MEVRİD[Ar. < VÜRÛD | çoğ. MEVÂRİD]

( Kişinin doğduğu yer. | Doğma, dünyaya gelme. | Doğulan zaman. | Hz. Muhammed'in doğumunu anlatan manzum eser.[en yaygın olanı, Süleyman Çelebi'nin yazdığı kitaptır.] İLE Varılacak yer/yol. )


- MEVLİT, HÜSEYİN (KIBRIS, 1937) :

( Kıbrıs'tan transfer edildi ve iki sezon (1957 - 1959) Sarıyer'de tescilli kaldı. Bu süre içinde 33 lig, 1 kupa maçı olmak üzere 34 resmi ve 7 özel maçla birlikte 41 maçta oyandı. Lig maçlarında 12 ve özel maçlarda 1 olmak üzere 13 kaydetti. Feriköy'e transfer ederek Sarıyer'den ayrıldı. )


- MEVSİM[Ar.] ile/ve/||/<> FASL[Ar.]

( Yılın dört bölümünden her biri. | Bir şeyin belirli zamanı. İLE/VE/||/<> Ayrıntı, ayırma, ayrılma. | Kesme, kesinti, bölüm. | Sonuçlandırma, halletme. | Aleyhte bulunma, birini çekiştirme. | Bir kitabın ya da tiyatro oyununun başlıca bölümlerinden her biri. | Sözcükler, düzenlemeler, tümceler arasında bağlantı edatı bulunmadan yazı yazma yöntemi. | Bir defada çalınan peşrev, şarkı vb. | Dört mevsimden biri. | Bir bestekârın, aynı makamdan bestelediği iki beste ile iki semai. | Türk müziğinde klasik bir konser programı. | İki yüzeyin birleşmesinden oluşan çizgi. | Eklem, gövdenin oynak yerleri. )


- MEVT ile/ve/değil/||/<>/< FEVT

( Kişilerin/toplumun huzurundan kaybolmak. İLE/VE/DEĞİL/<>/< Allah'ın huzurundan kaybolmak. | Bir daha ele geçememek üzere kaybetme, elden çıkarma, kaçırma. )

( Geçmiş. İLE/VE/DEĞİL/<>/< Gelecek. )

( Matem. İLE/VE/DEĞİL/<>/< Hüzün. )

( Ayrılık, ölümden beterdir. )

( Fevt, mevt'ten daha zordur.
[Kaybedecek olduğunu bilmek, kaybetmekten daha zordur.] )

( [not] DEATH vs./and/but/||/<>/< LOSS )


- MEVTÂ[Ar. < MEYT, MEYYİT] ile MEVTÂ'[Ar.]

( Ölüler, ölmüşler. İLE Ayağın bastığı yer. )


- MEVT-İ TABİÎ ile/ve MEVT-İ İRÂDÎ

( ... İLE/VE Ölmeden önce "ölmek". )

( Dirimsel/biyolojik. İLE/VE Anlamsal/manevi. )


- MEVZİ'[Ar. < VAZ | çoğ. MEVÂZİ'] ile MEVZİÎ[Ar.]

( Bir şey konulacak yer. İLE Bir yere özgü, bir yerde olan, sınırı dar, yayılmamış, mahallî. )

Bugün[18 Kasım 2025]
itibarı ile 24.546 başlık/FaRk ile birlikte,
24.546 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(61/100)