Bugün[16 Aralık 2025]
itibarı ile 19.497 başlık/FaRk ile birlikte,
19.497 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(59/79)


- REUSABLE[İng.] değil/yerine/= TEKRAR KULLANILABİLİR


- REVÂÇ[Ar.] değil/yerine/= SÜRÜM


- REVAÇTA[Ar.] değil/yerine/= GÖZDE/TUTULUR


- REVÂKİYUN ile/ve/değil/yerine MEŞŞAİYUN[Ar.]/PERİPATETİZM[Fr. < Yun.]

( Belirli ve kapalı bir ortamda aktarımda/paylaşımda bulunanlar. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Yürüyerek ve açık havada aktarımda/paylaşımda bulunanlar. )

( Platon ve Aristoteles uygulaması. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Sokrates uygulaması/tutumu. )


- REVALÜASYON değil/yerine/= DEĞER YÜKSELTİMİ


- REVÂN[Fars.] değil/yerine/= AKICI SÖZ

( Yürüyen, giden, akan, su gibi akıp giden [söz]. | Can, nefs-i nâtıka. | Hemen, derhal. )


- REVASKÜLARİZASYON/REVASCULARIZATION[İng.] değil/yerine/= YENIDEN DAMARLANMA


- REVELATION değil/yerine/= GİZAÇILIM


- REVERBERASYON/REVERBERATION[İng.] değil/yerine/= YANKILANMA


- REVERS GRUPLAMA/REVERSE TYPING[İng.] değil/yerine/= TERS ÖBEKLEME


- REVERS/REVERSE[İng.] değil/yerine/= TERS


- REVERSİBIL/REVERSIBLE[İng.] değil/yerine/= GERİ DÖNEBİLİR


- REVİR[ALM. < REVIER]/INFİRMARY[İng.] değil/yerine/= SAYRI BAKIM BİRİMİ


- REVİR[Alm.] değil/yerine/= SAĞLIK OCAĞI

( Kurum ve kuruluşlarda, sağlık hizmeti verilmek üzere ve sayrılar için ayrılmış bölüm. )


- REVİZE değil/yerine/= DÜZELTME/GÖZDEN GEÇİRMEK


- REVİZYON/REVISION[İng.] değil/yerine/= GÖZDEN GEÇİRME


- REVİZYON değil/yerine/= ONARIM


- REVK, KARN[Ar.], SERÛ[Fars.] değil/yerine/= BOYNUZ


- REVOLVER[Fr. < REVOLVER] değil/yerine/= ALTIPATLAR

( Fişek koymaya yarayan bölümü silindir biçiminde ve namlu gerisinde olan, tek parçadan oluşmuş, altı tane fişek alan tabanca. )


- REVÜ[Fr.] değil/yerine/= DANS GÖSTERİSİ

( Çeşitli dans ve oyunlardan oluşmuş, zengin görünümlü sahne gösterisi. )


- REY değil/yerine/= OY


- REZARVASYON değil REZERVASYON


- REZEKSİYON/RESECTION[İng.] değil/yerine/= KESİP ÇIKARMA


- REZERV/RESERVE[İng.] değil/yerine/= YEDEK


- REZERVE değil/yerine/= AYRILMIŞ, TUTULMUŞ


- REZERVUAR/RESERVOİR[İng.] değil/yerine/= DEPO | MİKROP TAŞIYICI


- REZİDANS[Fr.] değil/yerine/= KONUT

( Yüksek devlet görevlileri, elçiler vb.'nin oturmalarına ayrılan konut. İLE ... )


- REZİDÜ/RESIDUE[İng.] değil/yerine/= KALINTI, ARTIK


- REZİDÜEL/RESIDUAL[İng.] değil/yerine/= ARTA KALAN


- REZİL değil/yerine/>< ZEVİL


- REZÎLET ile/değil/yerine/>< FAZÎLET


- | "REZİL" ve/ya da "SEFİL" |
değil/yerine/><
ASİL

( [ayrılıktan hemen sonra ...]
| Başkasının kollarına bırakana "denilen". VE/YA DA Alkole bırakana "denilen". |
DEĞİL/YERİNE/><
Zamana bırakana denilen. )


- REZISTAN/RESISTANT[İng.] değil/yerine/= DİRENÇLİ


- REZISTANS/RESISTANCE[İng.] değil/yerine/= DİRENÇ


- REZOLÜSYON[İng.] değil/yerine/= ÇÖZÜLME | DÜZELME | ÇÖZÜNÜRLÜK


- REZORPSİYON/RESORPTION[İng.] değil/yerine/= GERİ EMILIM


- RF/RADIOFREQUENCY[İng.] değil/yerine/= RADYOFREKANS


- RFE/RECURSIVE FEATURE ELEMINATION[İng.] değil/yerine/= YINELEMELİ ÖZNİTELİK ELEME


- RFID/RADIOFREQUENCY IDENTIFICATION[İng.] değil/yerine/= RADYO FREKANSLA TANIMLAMA


- RGB ile/ve/değil/yerine/||/<>/> CMYK


- RH/RH FACTOR[İng.] değil/yerine/= RH ETMENİ


- RHS/REMOTE HEALTH SERVICE[İng.] değil/yerine/= UZAKTAN SAĞLIK HİZMETİ


- RIA/RADIOIMMUNASSAY ANALYSIS[İng.] değil/yerine/= RADYOIMMÜN ÇÖZÜMLEME


- RİÂYET değil/yerine/= GÜTME, GÖZETME | UYMAK, SAYGI, SAYMA | AĞIRLAMA

( GÜTME, GÖZETME | UYMAK, SAYGI, SAYMA | AĞIRLAMA )


- RİCA EDEBİLİRSEM/EDEBİLİR MİYİM? değil RİCA EDEYİM

( İnceliğin, duyarlılığın, nezaketin ve kibarlığın da ölçülü, mantık çerçevesinde olması, abartılmaması gerekir.

Koşulun, koşulu olmaz! İki kere eğer ya da ise olmaz! ise'den sonra tekrar "ise", eğer'den sonra tekrar "eğer" olmaz! Mantıksızdır, anlamsızdır ve işlevsizdir! )


- RİCA EDERİM değil/yerine/= DİLERİM


- RİCA ETMEK değil/yerine/= KOLUNMAK


- RİCA değil/yerine/= KOLMA


- RİDÂ'[Ar.] değil/yerine/= ÖRTÜ | HIRKA

( Belden yukarı örtülen örtü. dervişlerin kullandığı, omuzlarına attığı örtü. | Hırka. )


- RIGOR MORTIS[İng.] değil/yerine/= ÖLÜM KATILIĞI


- RIGOR[İng.] değil/yerine/= KATILIK


- RİJİDİTE/RIGIDITY[İng.] değil/yerine/= KATILIK | KAS SERTLİĞİ | KATI KİŞİLİK


- RİJİT/RIGID[İng.] değil/yerine/= SERT


- RİM[İng.] değil/yerine/= KENAR


- RÎME, ÂJÎH/PÎH[Fars.] değil/yerine/= ÇAPAK


- RIND/REVERSIBLE ISCHEMIC NEUROLOGIC DEFICIT REVERSIBIL[İng.] değil/yerine/= İSKEMIK NÖROLOJİK DEFİSIT, GERİ DÖNÜŞÜMLÜ NÖROLOJİK İSKEMIK OLAY


- RİNOPLASTİ ile/değil/yerine/||/<>/< SEPTOPLASTİ

( Estetik bir görünüm kazanmak için yapılan burun ameliyatı. İLE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Burun yapısında oluşan yapısal bozukluklardan dolayı oluşan sorunları ortadan kaldırmak için yapılan ameliyat. )


- RIS/RADIOLOGY INFORMATION SYSTEM[İng.] değil/yerine/= RADYOLOJİ BİLGİ DÜZENİ


- RİSÂLET ile/ve/değil RİYÂSET


- RİSK ALMAK ile/değil/yerine/>< ÖNLEM ALMAK


- RİSK ile/değil HEYECAN

( [not] RISK vs./but EXCITEMENT )


- RİSK ile/ve/<>/değil POTANSİYEL


- RİSK ile/ve/değil/yerine/<>/>< RIZK


- RİTİM ENSTRÜMAN değil/yerine/= VURMALI ÇALGILAR


- RİTİM TUTMAK değil/yerine/= VURUŞ TUTMAK


- RİTİM[Fr. < Yun.]/RHYTHM[İng.] değil/yerine/= DİZEM / TARTIM | DÜMTEK, VURUŞ


- RITMİK/RHYTHMIC[İng.] değil/yerine/= DİZEMLİ


- RİTÜEL ve TÖRE[ÖRF] )
ile/ve/değil/yerine/<>/>
TÜZE(HUKUK)

( Köyde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/> Kentte. )

( [ Bilinçaltı. VE Bilinç dışı. ] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/> Bilinç. )

( Bir kültürün, ortalama kamusal bilgisinin belleği. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/> ... )


- RİTÜEL/RITUAL[İng.] değil/yerine/= TÖRENSİ/AYİNLE İLGİLİ


- RİVÂYET TEFSİRİ ile/ve/değil/yerine/<> DİRÂYET TEFSİRİ


- RİVÂYET ile/ve/değil/yerine/+/>< DİRÂYET[YETENEK]


- RİVÂYET[Ar.] değil/yerine/= SÖYLENTİ


- RİYÂ değil/yerine/= İKİYÜZLÜLÜK


- RİYÂKÂR değil/yerine/= İKİYÜZLÜ


- RİYA(KÂR) değil/yerine/= İKİYÜZLÜLÜK/(İKİYÜZLÜ)


- RİYÂSET ile/ve/değil/yerine RİYÂET


- RIZÂ ile/ve/değil EŞİK


- RIZK ile/ve/değil HİDÂYET


- RİZOM:
KÖK değil GÖVDE


- RL/REINFORCEMENT LEARNING[İng.] değil/yerine/= PEKİŞTİRMELİ ÖĞRENME


- RNA/RIBONUCLEIC ACID[İng.] değil/yerine/= RİBONÜKLEİK ASIT


- RNN/RECURRENT NEURAL NETWORK[İng.] değil/yerine/= YINELEYEN SİNİR AĞI


- ROBOT ile/değil ÇOCUK


- RÖGAR["LOGAR" değil] değil/yerine/= BACA[Fars. < BÂCE]

( Kanalizasyona inmek ve tıkanıklığı gidermek üzere yapılmış özel baca. | Dumanı ocaktan çekip havaya vermeye yarayan yol. | Su yolu, lağım, maden ocağı vb. yer altı yapılarının hava deliği. | Çatı penceresi. )


- ROL ALMAK/ALAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖREV ALMAK/ALAN


- ROL "GEREĞİ" değil ROLÜN EREĞİ


- RÖLAKSAN/RELAXANT[İng.] değil/yerine/= GEVŞETICİ


- RÖLAKSASYON/RELAXATION[İng.] değil/yerine/= GEVŞEME


- RÖLAPS/RELAPSE[İng.] değil/yerine/= DEPREŞME


- RÖLATİF/RELATIVE[İng.] değil/yerine/= GÖRECELİ


- İZÂFİ[Ar.]/RÖLATİF[İng.] değil/yerine/= GÖRELİ


- RÖLYEF[Fr.] değil/yerine/= KABARTMA


- ROM/READ-ONLY MEMORY[İng.] değil/yerine/= SALT OKUNUR BELLEK


- ROMAN YAZIMI:
ÖVMEK İÇİN değil SORGULA(T)MAK İÇİN


- ROMANTİK ile/değil DUYGUSAL/LIK


- ROMANTİK değil/yerine/= ROMANSI


- ROMANTİZM:
AKIM değil ÖNCÜL


- ROMATİZMA değil/yerine/= KURUYEL/ÇENGİ YELİ


- RÖMORK değil/yerine/= ÇEKİLEK


- RÖNEZANS değil REZONANS


- RÖPRODÜKSİYON[Fr.] değil/yerine/= ÇOĞALTMA

( Aslını bozmadan yapılan taklit. | Bir sanat yapıtının kopyası ya da taklidi. )


- RÖTAR[Fr./İng. < RETARD] değil/yerine/= SARKMA/GECİKME


- ROTASYON/ROTATION[İng.] değil/yerine/= DÖNME


- ROTASYON[Fr./İng. < ROTATION] değil/yerine/= DÖNGÜ/DÜZENLİ DEĞİŞİM


- ROTATUVAR/ROTATORY[İng.] değil/yerine/= DÖNER


- ROTOR değil/yerine/= DÖNEÇ


- ROTOR[İng.] değil/yerine/= DÖNEÇ

( Dalgalı akımlı elektrik motor ya da dinamolarında devinimli bölüme verilen ad. )


- RÖTUŞ[Fr.]["RÜTUŞ" değil!] değil/yerine/= DÜZELTME/DEĞİŞTİRME

( Fotoğrafları basmadan önce cam üzerinde düzeltme işi. | Düzeltme amacıyla yapılan değiştirme. )


- RÖVANŞ[Fr.] ile/değil REVAÇ[Ar.]

( İkinci oyun. | Karşılaşma. İLE/DEĞİL Sürüm, bir ticaret malının satılır olması. | Dolanım. )


- ROZET[Fr.] değil/yerine/= İĞNE

( Yakaya vs. takılmak için çeşitli biçimlerde yapılan, bir kuruluşun simgesi sayılacak ufak kâğıt ya da metal nesne. | Musluğun, gizli döşenmiş boruya vidalandığı yerine çirkin görünüşünü kapatmak amacıyla kullanılan nikel ya da krom kaplanmış çember biçimli sac parça. )


- RP/RX/RA/TAKE[İng.] değil/yerine/= REÇETE ALINIZ


- RPM/REMOTE PATIENT MONİTORING[İng.] değil/yerine/= UZAKTAN SAYRI İZLEME


- RPM/REVOLUTIONS PER MINUTE[İng.] değil/yerine/= DAKİKA DEVİR SAYISI


- RT/RADYOTERAPİ RADIOTHERAPY[İng.] değil/yerine/= IŞIN SAĞALTIMI


- RTU/REMOTE TERMINAL UNITS[İng.] değil/yerine/= UZAK TERMINAL BİRİMLERİ


- RUAM[Ar.] değil/yerine/= SAKAĞI

( En çok atlarda görülen, insana da bulaşan, ölümcül bir hayvan sayrılığı. )


- RUBA[İt.] değil/yerine/= GİYSİ


- RUBOR[İng.] değil/yerine/= KIZARIKLIK


- RUBU[Ar.] değil/yerine/= DÖRTTE BİR


- RÜCÛ ETMEK değil/yerine/= DÖNMEK/TERSİNMEK


- RÜCÛ HAKKI değil/yerine/= DÖNÜŞ ÜLEVİ


- RÜCU değil/yerine/= KAYITIM


- RÜCÛ[Ar.] değil/yerine/= KAYITIM

( Bir olayın kendi nedenleri üzerindeki tepkisi. )


- RÜCÛA KEFÂLET değil/yerine/= DÖNÜŞE YÜKÜMLÜK


- RÜCÛA KEFİL değil/yerine/= DÖNÜŞE YÜKÜMCÜ


- RUDİMENTER/RUDIMENTARY[İng.] değil/yerine/= ARTIK | GELİŞMEMIŞ, GÜDÜK


- RUH:
"BİLİNEMEYEN" ile/ve/değil/||/<>/< GÖRÜNEMEYEN


- RUH/RÜZGÂR ile/yerine/değil NEFS

( RUH/GEIST: Bütünlüğün ilkesi. | Görünmeyenin, etkisi üzerinden bilinmesi. )


- RUH" değil ÖZBİLİNÇ


- RUHBAN/RAHBAN ile/değil/yerine RUHANÎ

( Egemenlik için uğraşırlar. İLE/DEĞİL/YERİNE Hizmete yöneliklerdir. )


- RUHBAN/LIK ile/ve/değil/yerine RUHÂNÎ/LİK


- RUHSAL/LIK" değil/yerine ANLAM/LI/LIK


- RUHSAT[Ar.] değil/yerine/= YETKİLİK


- RUJ[Fr.] değil/yerine/= DUDAK BOYASI


- RULMAN/ROULEMENT[İng.] değil/yerine/= YUVARLANMA


- RUMCA ile/değil OĞUZCA


- RUMINASYON/RUMINATION[İng.] değil/yerine/= GEVİŞ GETİRME | DÜŞÜNÜP DURMA


- RÜPTÜR/RUPTURE[İng.] değil/yerine/= YIRTILMA


- RUS ELMASLARI/ALTINLARI değil YAKUTİSTAN ELMASLARI/ALTINLARI

( "Rus" elmaslarının %99'u, altınlarının %20'si, Yakutistan'dan çıkarılır. )


- RUS ile/değil ÇUVAŞ

( ... İLE/DEĞİL Rusya'da, Volga ırmağı kıyısında yaşayan, Türk halklarından olan kişi. | Çuvaşlara özgü olan. )


- RUŞEYM/SÜVEYDÂ[Ar.]/ALBUMEN[Fr.] değil/yerine/= BESİÖRÜ/OĞULCUK

( Tohumun içindeki dölütü çevreleyen ve gelişinceye kadar beslenmesini sağlayan doku. )


- RÜŞT değil/yerine/= ERGİNLİK


- RUSTAİ[Fars.] değil/yerine/= KÖYLÜ


- RÜSTİK[Fr. < Lat.] değil/yerine/= KÖY EVİ

( Köy evi ya da köy görünüşü veren. )


- RÜSUP değil/yerine/= ÇÖKEL/ÇÖKELTİ/TOPUT/TORTU


- RÜSUP[Ar.] değil/yerine/= TORTU/TOPUT/SÜZÜNTÜ/ÇÖKELTİ


- RÜŞVET[Ar.] değil/yerine/= ORUNÇ/URUNÇ, ETTİREÇ


- RUTİN[Fr./İng. < ROUTINE] değil/yerine/= SÜRENEK/SIRADAN/ALIŞILAGELMİŞ/ALIŞILAGELEN


- RUTUBET[Ar.]/NEM[Fars.] değil/yerine/= KALIKBUĞ/SUBUĞ/Çİ[dvnlgttrk]


- RÜYA değil/yerine/= DÜŞ


- RÜYÂ değil/yerine/= DÜŞ


- RÜYÂ ile/ve/değil MÂNÂ


- RÜYÂ ile/ve/değil SADIK RÜYÂ


- RÜYALARI:
BİLENE SORMAK ile/değil/yerine YAZMAK


- RÜYET değil/yerine/= GÖRÜLÜM


- RÜZGÂR ile/değil/yerine/>< YAĞMUR

( "Kapitalisttir". [Zayıf olanı yıkar.] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< "Komünisttir". [Herkese eşit yağar.] )


- RÜZGÂR[Fars. :Çağ.] değil/yerine/= YEL


- RUZNAME[Fars.] değil/yerine/= GÜNLÜK/GÜNCE

( Günlük olayların yazıldığı defter. | Gündem. | Olayların zaman sırasına göre yazılmış bulunduğu defter. )


- RVAD/RIGHT VENTRICULAR ASSIST DEVICE[İng.] değil/yerine/= SAĞ KARINCIK DESTEK AYGITI, SAĞ VENTRİKÜL DESTEK AYGITI


- s. 42 değil 42. s.


- S HARFİ:
"ES" değil SE


- s. op. s.[Lat. < SO OPUS SIT] değil/yerine/= GEREKTİĞİNDE, GEREK GÖRÜLÜRSE


- s.a.[Lat. < SECUNDUM ARTEM] değil/yerine/= SANATIN GEREKTİRDİĞİ BİÇİMDE, SANATINIZA GÖRE


- SAADET/BAHTİYARLIK değil/yerine/= MUTLULUK/KIVANÇ


- SAAT değil/yerine/= ÖYEN/ÖYLÜK/ÖYBİL/SAYAÇ


- SAAT değil/yerine/= UÇUR, ATLAK


- SAATLER OLSUN değil SIHHATLER OLSUN


- SABAH RÜZGÂRI değil SABÂ RÜZGÂRI


- SABAH değil/yerine/= ERTEN


- SABAHA KARŞI değil SABAHA DOĞRU


- SABAHÎ değil SABÂ MAKAMI


- SABAH/SABAHLEYİN/SABAH VAKTİ/HOROZ VAKTİ değil/yerine/= ERTEN/ERTENLEYİN/ERTEN ÇERLİĞİ/ÖTEÇ ÇERLİĞİ


- SABAHTAN/DEMİNDEN ...):
"... BELLİ" değil ... BERİ


- SABÎ[Ar.] değil/yerine/= ÇOCUK

( HENÜZ MEMEDEN KESİLMEMİŞ ERKEK ÇOCUK | ÜÇ YAŞINI TAMAMLAMAYAN ERKEK ÇOCUK )


- SABİM/HEALTH INFORMATION COMMUNICATION CENTER[İng.] değil/yerine/= SAĞLIK BİLGİ İLETİŞİM MERKEZİ


- SABIN değil SABUN


- SABIR:
"BEKLEME BECERİSİ" değil BEKLERKEN, DOĞRU DAVRANIŞ SERGİLEME


- SABIR DİLEMEK ile/ve/<>/değil/yerine ÂFİYET DİLEMEK


- SABIR ile/ve/<>/değil/yerine ÂFİYET


- SABIR ile/ve/değil/yerine BELÂ GELMEDEN ÖNCEKİ SABIR


- SABIR ile/ve/değil/<>/ne yazık ki ÇIKAR


- SABIRLI KİŞİLER:
GEMİLERİ YAKAN ile/ve/değil/||/<>/> LİMANLARI YAKAN


- SABİT/CONSTANT değil/yerine/= DURGAN/DURAĞAN


- SABİT ile/ve/<>/değil/yerine BELİRLİ


- SABİT ile/ve/değil HAREKET NOKTASI

( [not] FIXED vs./and/but MOTION POINT )


- SABİT ile/ve/değil/yerine/||/<> SÂDIK

( [not] CONSTANT/FIXED vs./and/but/||/<> TRUE/TRUTHFUL
TRUE/TRUTHFUL instead of CONSTANT/FIXED )


- SABİT ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SADIK


- SABİT[Ar.] değil/yerine/= TANITLI


- SABRETMEK ile/değil/yerine UZAKLAŞMAK


- SABRI OLMAYAN ile/ve/değil/yerine/&gt;/<>/>< RÂZI OLAN

( İntizar eden. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>/<>/>< Zevk eden. )


- SABUN ile/değil SABUNTAŞI

( ... İLE/DEĞİL Terzilerin, kumaşı işaretlemek için kullandıkları, yeşilimsi ya da beyaz renkli, sertliği 1° olan magnezyum silikat. )


- SAÇ EKİMİNDE:
FUT ile/değil/yerine/> FUE


- SAÇ:
JÖLELİ ile/ve/değil/yerine ISLAK


- SAÇ RENGİ AÇMADA:
SOMBRE ile/değil/||/<> OMBRE

( En fazla 4 ton açık renk yeğlenebilir. İLE Saçın doğal tonundan 7 ton daha açık renkler yeğlenebilir.[Saçların doğal rengi fark etmeksizin çok farklı tonda uygulanabilmektedir.] )


- SAÇ ile/değil POSTİŞ[İt.]

( ... İLE/DEĞİL Kadınların, genellikle başlarının arkasına taktıkları ek saç. )


- SAÇ ile/değil SAC ile/değil SAÇ

( Baş derisini kaplayan kıllar. İLE Yassı demir çelik ürünü. | Bu nesneden yapılmış dışbükey pişirme aracı. | Sactan yapılmış olan. İLE Kuyrukluyıldız çekirdeğini saran, ışıklı gazyuvarı. )


- SAÇI KEL değil KAFASI KEL


- SAÇILIM ile/değil/yerine/>< AÇILIM


- SAÇLARIN BEYAZLAMASI:
YASTAN ile/değil/yerine YAŞTAN


- SAÇMA-SALAK değil SAÇMA-SAPAN


- [ne yazık ki]
SAÇMA ile/ve/değil/||/<> BAĞLANTISIZ


- SAÇMA ile/ve/değil/yerine YETERSİZ/LİK


- SAÇMAK ile/ve/değil DAĞITMAK

( [not] TO SCATTER vs./and/but TO DISTRIBUTE )


- SAÇMAK ile/ve/değil/||/<>/< SAVURMAK


- SAÇMALAMAK ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< SAYGISIZLAŞMAK


- SAÇMA"LIK ile/ve/<>/değil/yerine ANLAŞILAMAZLIK


- SAÇMALIK" ile/ve/değil/yerine/<> ÇELİŞKİ


- SAÇMALIK ile/ve/değil/||/<>/> KISIR DÖNGÜ


- SAÇMA(LIK)LAR / SAFSATALAR ile/değil/yerine FaRkLaR

( Sözcükler: "SEN ..." / "SEN DE ..." ile başlatılan/saldırılan "tanımlar".
* Tanım/açıklama: Tartışmada, öteki kişinin söz ve hareketlerini, kendi görüşünü savunmada kanıt olarak kullanma. | "Bir savın doğruluğunun, savı geliştiren kişinin, kişiliği ile ilgisi olduğu" "savı". | Bir kişinin önerileri yerine, önerinin reddedilmesini sağlamak üzere, kişiye sövülerek yapılan saldırı.
Örnek: - "Senin müdür hakkında söylediklerini duydum. Nankör adam! Sen müdürün o kadar ekmeğini yedin!"
- "...yı şu yaptıysa doğrudur/yanlıştır."
- "...yı savunuyorsa ahlâksızın tekiymiş."
Lat./İng.: ARGUMENTUM AD HOMINEM

* Tanım/açıklama: Tepkisel indirgemecilik.
Örnek:
- ... sorununun bu hâle gelmesinin toplumsal, ekonomik, politik bir sürü nedeni var.
- "Terör örgütünü mü savunuyorsun bana?!..."
İng.: STRAW MAN

Sözcük: "ONA BAKARSAN ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Ortak özellik gösteren iki önermenin birbiriyle aynı olması ya da birbirine çok benzemesi gerektiği" "savı". ZAYIF BENZETME
Örnek: "Osmanlı İmparatorluğu da tıpkı Roma İmparatorluğu gibi parçalanmıştır."
İng.: WEAK ANALOGY

Sözcük: "HERKES ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Çoğunluğun benimsediğinin doğru olduğu" "savı".
Örnek: " 'Herkes' ona oy verdiğine göre yaptıkları da doğrudur."
Lat.: ARGUMENTUM AD POPULUM

Sözcük: "DEMEK Kİ ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Zaman içinde, önce gerçekleşen bir olgunun, onu izleyen başka bir olgunun nedeni olması gerektiği" "savı".
Örnek: "Güneş tutulmasından sonra deprem oldu. Demek ki depremin nedeni güneş tutulmasıdır."
Lat.: POST HOC ERGO PROPTER HOC

Sözcükler: "DEMEK Kİ ..." / "SONUÇTA ..." / "TEMELDE ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Tersi kanıtlanamayanın doğru olduğu" "savı".
Örnek: "UFO'ların dünyayı ziyaret etmediği yolunda hiçbir kanıt yoktur. Demek ki ediyorlar."
Lat.: ARGUMENTUM AD IGNORANTIAM

Sözcükler: "DEMEK Kİ ..." / "ZATEN ..." ile başlayan "tanımlar".
* Tanım/açıklama: "Bağlantı, ilişki ya da ortak özelliklerin, mutlaka neden-sonuç ilişkisi içinde olduğu" "savı".
Örnek: "Genç kızlar, çok çikolata yiyor. Genç kızlarda sivilce çok görülüyor. Demek ki, sivilcenin nedeni çikolatadır."
Lat.: CUM HOC ERGO PROPTER HOC

* Tanım/açıklama: "Geleneksel olanın doğru olduğu" "savı".
Örnek 1: "...'yı öldürmemiz gerekiyor. Çünkü töre böyle."
Örnek 2: "Bunca yıldır böyle yapılıyor. Demek ki doğrudur."
Lat.: ARGUMENTUM AD TRADITIO / ANTIQUITATEM

* Tanım/açıklama: "Bir tartışmanın taraflarından birinin sessiz kalmasının, sessiz kalan tarafın tartışılan konuda bilgisi olmadığını, haksız olduğunu ya da yanıldığını kabullenmesi anlamına geldiği" "savı".
Örnek: "Sükût, ikrardan gelir! Türk atasözü."
Örnek:
- Sanık, sorguda susma hakkını kullanmıştır!
- "Suçsuzsa neden sussun ki?! Kalkıp açık açık, 'Ben suçsuzum!' derdi suçlu olmasaydı!"
Lat.: ARGUMENTUM EX SILENTIO

Sözcükler: "DEMEK Kİ ..." / "BELKİ DE ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Sorunun ardında yatan varsayımların doğru olduğu" "savı". YÜKLÜ SORU
Örnek:
- Uyuşturucu kullanmaktan ne zaman vazgeçtin?
- Vazgeçmedim!
- Demek ki hâlâ kullanıyorsun?!...
- Hayır, hiç kullanmadım!
- "Ama vazgeçmediğini itiraf ettin!"
İng.: LOADED QUESTION

Sözcükler: "TEMELDE ..." / "HİÇ" / "HEP" ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: Döngüsel nedensellik. Kendi kendini "kanıtlayan" önerme.
Örnek: "O, tembeldir. Çünkü çalışmayı hiç sevmez."
Örnek: "Yalancı değilim. O nedenle, tüm söylediklerim doğrudur."
Örnek: "Sudan hafif maddeler yüzerler. Çünkü batmazlar."
Lat.: PETITIO PRINCIPII
İng.: BEGGING THE QUESTION

Sözcükler: "NASILSA ..." ile başlayan "tanımlar".
* Tanım/açıklama: "Ünlülerin/güçlülerin/zenginlerin söylediklerinin doğru ya da yoksulların söylediklerinin yanlış olduğu" "savı".
Örnek 1: "... bunu söylüyorsa doğrudur."
Örnek 2: "O beş parasızın teki! Söylediklerine kim inanır!?..."
Lat.: ARGUMENTUM AD CRUMENAM

* Tanım/açıklama: "Yoksulların söylediklerinin doğru ya da zenginlerin söylediklerinin yanlış olduğu" "savı".
Örnek: "Adamın beş parası yok ki çapkınlık yapabilsin!"
Örnek: "Adamın milyonları var. Güya eşini hiç aldatmamış!"
Lat.: ARGUMENTUM AD LAZARUM

* Tanım/açıklama: "Acınacak durumda olmanın ya da çaresizliğin, söylenilen ya da yapılanların yanlışlığına ağır bastığı" "savı".
Örnek: "Adam ayakta duramayacak denli yaşlı ve hasta. Bence geçmişte yaptıklarından sorumlu tutulmasına artık gerek kalmamalı."
Lat.: ARGUMENTUM AD MISERICORIDIAM

Sözcükler: "İLLE DE" / "TEMELDE ..." ile başlayan "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Yalnızca iki seçeneğin var olduğu savı." YANLIŞ İKİLEM.
Örnek: "Ya çözümün bir parçasısındır ya da sorunun!"
İng.: BIFURCATION

Sözcükler: "ELİMDE DEĞİL ..." / "NE BİLEYİM ..." sözlerinin eklendiği "tanımlar".
Tanım/açıklama: "Güç"/"zayıflık" kullanımı.
Örnek: "Ders kitaplarında yazılanlar doğrudur. Eğer yanlış dersem öğretmen beni sınıfta bırakır."
Lat.: ARGUMENTUM AD BACULUM


Az kullanılması gerekenleri ve kullanırken çok dikkat edilecekleri bil de KONUŞ!!! )

( http://www.nku.edu/~garns/165/ppt3_2.html

http://courses.washington.edu/spcmu/334/fallacies.html )

( Safsata Türleri )

( [not] FALLACY vs./but DiFfeReNCeS
DiFfeReNCeS instead of FALLACY )

( KIYÂS-I BÂTIL ile/değil/yerine FURKAN )

( SAFSATA ile/değil FURKAN )


- ŞÂD[Fars.] değil/yerine/= NEŞELİ, SEVİNÇLİ


- SADAKA DAĞITMAK ile/ve/||/değil/yerine/< HAKSIZLIKLARI ORTADAN KALDIRMAK


- SADAKA değil/yerine/= ELÇIKI


- SADÂKAT ile/değil/yerine/>< DEĞİM/LİYÂKAT

( [İşinin ehli ...] Olmayanın "dayandığı". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Olanın güvendiği. )


- SADÂKAT ile/değil/yerine SAF BAKIŞ


- SADAKAYI:
SAKAT DİLENCİYE VERMEK ile/ve/değil/||/<>/< YOKSUL FİLOZOFA VER(E)MEMEK

( Bir gün, kötürüm ya da kör olmaktan korktuklarından, "gözünden/gördüklerinden akıllı" olmalarından dolayı. İLE Gün gelip de, felsefenin içinde olacaklarını düşünememekten dolayı. )


- SÂDE[Fars.]/SÂF[Ar.] değil/yerine/= ARI/YALIN


- SADE ile/ve/değil/yerine/||/<> SADECE


- SADECE KENDİ DENEYİMİNİ "YEĞLEMEK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< ÖTEKİNE (DE) İNANMAK

( Bazıları, gökyüzünde 300 trilyon yıldız olduğunu söylerseniz inanır/kabul eder ama "Şu masa, boyalı!" derseniz gidip önce bir eller.

Sen söylersin, dinlemez; doktor söyler, anında yapar.

"Köleleştirirsin", aldırmaz; "köle" dersin, "kaldırmaz". )


- SADECE O MU? ile/ve/değil O MU SADECE?


- SADECE ..., SADECE ..., SADECE ... (DEĞİL) değil/yerine/= TEK BİR ŞEY (DEĞİL)


- SADECE ile/ve/değil BAŞLI BAŞINA


- SADECE ile/ve/değil/yerine ÖNCELİKLE

( [not] ONLY vs./and/but BEFORE ALL
ALWAYS/FOREVER instead of ONLY )


- SADECE ile/ve/değil ÖZELLİKLE

( ... ile/ve/değil Bİ-L-HÂSSA )

( [not] ONLY vs./and/but ESPECIALLY )


- SADED[Ar.] değil/yerine/= ASIL

( Asıl konu. | Yakınlık, civar. | Düşünce, niyet, kasıt; girişim/teşebbüs. )


- SADEDE GELMEK değil/yerine/= KONUYA DÖNMEK


- SADRAZAM TORUNU değil SADRAZAM'IN SOL TAŞAĞI


- SAF ile/ve/değil/||/<> SAFA YATAN


- SAF ... değil SALT ...


- ŞAFAK[Ar. < ŞEFAK] değil/yerine/= TAN

( Güneş doğmadan az önce beliren aydınlık. )


- SAFHA[Ar.]/MERHALE[Ar. < RİHLET]/FAZ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= EVRE/AŞAMA

( Bir olayda, birbiri ardınca görülen ve/ya da beliren, gelişen değişik durumların her biri. | Menzil, konak, aşama. | İki menzil, konak arası. | Bir günlük yol. )


- SAFHA ile/değil/yerine AŞAMA


- SAFİR değil/yerine/= GÖKÇETAŞ


- SAFİR değil/yerine GÖKYAKUT

( Mavi renkli, değerli bir korindon türü. )


- SAFLAŞMA ile/ve/değil/yerine/<> YALINLAŞMA


- SAF/LIK ile/ve/değil İYİ HUYLU/LUK

( EUETHEIU ile/ve/değil ... )


- SAF/LIK ile/ve/değil İYİ NİYETLİ/LİK


- SAFLIK" ile/ve/değil/yerine/||/<> TESLİMİYET


- SAĞ/SOL BEYİN değil SAĞ/SOL YARIMKÜRE


- SAĞ SALİM değil/yerine/= SAĞ SAĞLAM/SAĞ ESEN/ESENLİKLE


- SAĞALTIM AMAÇLI ile/ve/değil/||/<>/> GELİŞ(TİR)ME AMAÇLI


- SAĞALTIM/PSİKOTERAPİ ile/değil/yerine SOHBET

( Çağrışımsal. İLE/DEĞİL/YERİNE Sanatsal. )


- SAĞALTIM ile/ve/değil/||/<>/< DAYANIŞMA


- SAĞALTIM/TERAPİ ÜCRETİNDE İNDİRİM:
DİNAMİK/ANALİTİK ile/değil BİLİŞSEL/DAVRANIŞSAL

( Olmaz! İLE (belki/bazen) Olabilir. )

( Bütçesi uygun olmayanlar, indirim istemez fakat ve ne yazık ki özellikle bütçesi/gelir seviyesi uygun/yüksek olanlar, indirim isterler. )


- SAĞAR ile/değil SAĞIR

( Sağma işlemi yapan. İLE/DEĞİL Duymayan/işitmeyen kişi. )


- SAĞDAN, SOLA DOĞRU ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< SAĞDAN, KALBE DOĞRU


- SAĞDIK ile/değil SADIK


- SAĞÎR/SAGİR[Ar.] ile/değil/||/<>/> SAĞIR[Ar.]

( Küçük, ufak. | Ergenlik çağına gelmemiş, bülûğa ermemiş, velî ya da vasîye muhtaç çocuk. | Ayırt edemeyen. | Zelil ve aşağılık kişi. İLE/DEĞİL/||/<>/> Duymayan. )


- SAGİTAL EKSEN/SAGITTAL AXIS[İng.] değil/yerine/= ÖN-ARKA EKSEN


- SAĞLAMAK ile/değil KURMAK


- SAĞLAMAK ile/ve/değil SUNMAK