
Doğa'daki
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 5.402 başlık/FaRk ile birlikte,
5.401 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(15/23)
- MAROVO LAGÜNÜ ile/ve/||/<> EAST RENNELL GÖLÜ
( Dünyanın en büyük tuzlu su lagünü Marovo, Solomon Adaları'nın New Georgia adasında bulunmaktadır. İLE Dünyanın en yüksek seviyedeki gölü, Solomon Adaları'nın East Rennell Adası'nda bulunmaktadır. )
- MARS ile/ve/||/<> AREOGRAFİ[Fr.]
( ... İLE/VE/||/<> Mars'ın yüzeyini inceleyen astronomi dalı. )
- MARS değil/yerine/= MERÎH[Ar.]/SAKIT[Ar.]
( Güneşe olan uzaklığı, Yer'in Güneş'e olan uzaklığından daha çok olan dış gezegenlerin ilki. )
( Mars gezegeninde bulunan Olympus Mons, Güneş Sistemi'nde bilinen en yüksek volkan ve dağdır. Dağın yüksekliği, 26.4 km. olup Everest ile karşılaştırılırsa üç kat daha yüksektir. )
( el-KAHİRE[Ar.](al-QAHIRAH )
- MARS'TA:
SU BUZU ile/ve/<> KARBONDİOKSİT BUZU
- MASÂD[Ar.] ile MAS'AD[Ar. çoğ. MASÂİD] ile MASAT[Ar. MİŞHAZ]
( Dağ yamacının yüksek bir bölümü. | Yüksek ve sarp kıyı. İLE Yukarı çıkacak yer. | Merdiven. | Aşama, rütbe. İLE Bıçak bileyici. Bıçak, orak, tırpan vb. bilemeye yarayan, çelikten yapılmış araç. )
- MAT ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ŞİŞME YATAK
- MATEMATİK İKLİM KUŞAKLARI ile SICAKLIK KUŞAKLARI
( )
- MATEMATİK YÜCE ile/ve/||/<> DAĞ YÜCE
( Dağ. İLE/VE/||/<> Kasırga. )
- MATEMATİK(/ÖLÇÜ) BİLMEMEK ile/ve/değil/ya da/||/<>/< DAYAK YEMEMİŞ OLMAK
- MATHEMATA(BİLGELİK):
GEOMETRİ ile/ve/||/<> ARİTMOS
- MATHEMATA ile/ve/||/<> MATHESIS UNIVERSALIS
( Evrende, içkin olan düzeni öğrenme ve öğretme. VE/||/<> Evrenin tümel dili. )
- MATLA[Ar. < TULÛ] ile SÜNÛH
( Gökcisimlerinin doğması, doğduğu yer. | Divân Edebiyatı'nda, kaside ya da gazelin ilk beyti. | İç ve dış anlamların birleştiği nokta, Kur'ân-ı Kerîm'i okuyan bir ermiş kişiye, Allah'ın tecelli etmesi. İLE/VE/||/<> Akla/hatıra gelme, içe doğma. | Çıkma, zuhûr etme. )
- MATRÛK[Ar.] ile METRÛK[Ar. < TERK]
( Gevşek, sölpük kişi/adam. | Kuruduktan sonra yağmurun tazelediği/tarâvetlendirdiği yer. İLE Terk edilmiş, bırakılmış, kullanılmaktan vazgeçilmiş, battal. )
- MÂÛN[Ar.] ile MAÛN[Ar.] ile MAUN[Amerika yerlilerinin dilinden]
( Malın zekâtı. | Yararlanılacak şey. | Eve gerekli olan şeyler. İLE Yardım, imdat. İLE Tespihgillerden, Hindistan ve Honduras'ta yetişen, büyük bir orman ağacı. | Bu ağacın, parlak kırmızımtırak renkte, sert ve iyi cilâlanan kerestesi. | Bu keresteden yapılan eşya. )
( ... cum ... cum SWIETENIA MAHAGONI )
- MÂVERÂ[Ar.] değil/yerine/= ÖTE
( Ard, geri, bir şeyin ötesinde, arkasında bulunan. | Türk müziğinin eski bir mürekkep makamı.[Biri, devr-i kebir, öteki, fahte usûlünde, iki tane müellifi belirli olmayan peşrev ile bir tane, yine müellifi bilinmeyen saz semaisi, bu makama örnektir.] )
- MÂVERÂÜNNEHR:
SEYHUN/SİRİDERYA ile/ve/||/<> CEYHUN/AMUDERYA
- SU KULLANIM/AYAK İZİNDE:
MAVİ ile/ve/||/<>/> YEŞİL ile/ve/||/<>/> GRİ
( Bir ürünü üretmek için gereksinim duyulan yüzey ve yeraltı tatlı su kaynakları ölçüsü/oranı. İLE/VE/||/<>/> Bir ürünü üretmek için kullanılan toplam yağmur suyu ölçüsü/oranı. İLE/VE/||/<>/> Kirlilik yükünün ortadan kaldırılması ya da azaltılması için kullanılan tatlı su oranı. )
- MAYA[Hintçe]/İLÜZYON[İng. < ILLUSION]/DOXA[Yun.] değil/yerine/= YANILSAMA
- MAYA ile/ve/||/<> AŞI
- MAYA >< MAYABOZAN
( ... >< Bir mayanın etkisine karşı koyan, protein yapısında madde. )
- MAYİ[Ar.] değil/yerine/= SIVI
- MAYISTRA[İt.] ile/değil/yerine YEL/RÜZGÂR/YELKEN
( Grandi direğinin en alt sereni ve bu serene çekilen yelken. | Kuzeybatı rüzgârı. İLE ... )
- MAZÂRR[Ar. < MAZARRAT < ZARAR] ile MAZHAR[Ar. < ZUHÛR | çoğ. MAZÂHİR]["MASHAR/MASAR" değil!]
( Zararlar, ziyanlar. İLE Bir şeyin, göründüğü/çıktığı yer. | Nâil olma, onurlanma/şereflenme. | Bazı tekkelerde, oturarak uyunurken, dayanılan kısa değnek. | Bir çeşit tef. )
- MAZERET-İ SAHİHA[Ar.] değil/yerine/= GEÇERLİ NEDENLİK
- MECBUR ile MEMUR
- MECBÛREN[Ar.] ile MECBÛRÎ[Ar.]
( Kendi isteğinin dışında, zorla. İLE Kaçınılmaz, zorunlu. )
- MECBÛR(İYET) değil/yerine/= YÜKÜMLÜ/LÜK, ZORUNLU/LUK
- MECCÂNEN ile MECCÂNÎ
( Ücretsiz, parasız, bedava. İLE Parasız, bedava. | Bedavacı. )
- MECELLE[Ar.] ile MECENNE[Ar.] ile MECERRE[Ar.]
( Kitap, dergi. | Tanzîmat'tan sonra, 1869-1876 yılları arasında, fıkıh ilminin, uygulamaya özgü olan bölümüyle ilgili olarak yayımlanmış ünlü eser. İLE Delilik, divânelik. | Kalkan, siper. İLE Samanyolu. )
- MECHÛL[Ar. < CEHL] değil/yerine/= BİLİNMEYEN[BELİRSİZ değil!]
- MECMÂ[Ar.] değil/yerine/= YIĞINAK
( Bir şeyin biriktiği yer. | Bir şeyin, bir yerde çokça birikmesi, tecemmu, tahaşşüt. | Birgözeli bitkilerin biraraya gelerek oluşturdukları küme. )
- MEC'ÛL[Ar.] ile ME'CÛR[Ar. < ECR]
( Ortaya/meydana çıkarılmış olan, yapılmış olan. İLE Ecr ve sevabı verilmiş olan. | Kiraya verilen şey. )
- MECÛSÎ[Ar.] = ZERDÜŞTÎ[Fars.]
( Zerdüşt dininde olanlar. )
- MED ve/||/<>/> CEZİR
( [suların] Kabarması. [Uzatma, çekme, yayma, döşeme.] VE/||/<>/> Çekilmesi. )
- MEDÂİN/MEDÂYİN[Ar. < MEDÎNE] ile MEDÂYÎN[Ar. < MİDYÂN] ile Medâin[Ar.]
( İller/kentler. [BÜLDÂN < BELD/BELDE] İLE Borca saplanmış, sürekli borç alan kişiler. İLE Eski İran'da, Dicle etrafında, yedi kentin adı olup, İslâm fetihleri sırasında, başkent konumundaydı. )
- GEL-GİT/MED-CEZİR:
DÜNYADA ile/ve/<> GÜNEY ÇİN DENİZİ'NDE
( ... İLE/VE/<> Her 6 saatte bir gerçekleşmektedir. Borneo Adası'ndaki, Malezya'nın Sarawak eyaletindeki Sarawak Irmağı'nın akış yönünün bile değişmesine neden olmaktadır. )
- MEDCEZİR[Ar.] değil/yerine/= GEL-GİT
- MEFHÛM[Ar.] ile MEFHÛM[Ar. < FEHM | çoğ. MEFÂHÎM]
( Kömürleşmiş, kömür olmuş, fahim durumuna geçmiş. İLE Anlaşılmış, fehm olunmuş. | Sözden çıkarılan anlam, kavram. )
- MEFTÛL[Ar. < FETL] ile MEFTÛR[Ar. < FITRET] ile MEFTÛR[Ar. < FÜTÛR]
( Bükülmüş, kıvrılmış, fitil durumuna getirilmiş. İLE Yaratılmış, fıtretlenmiş. | Tabîî, cibillî. İLE Bezgin, bezmiş, kederli, ümitsiz. )
- MEFTÛN[Ar. < FİTNE] ile/değil MEDFÛN[Ar. < DEFN]
( Fitneye düşmüş. | Gönül vermiş, tutkun, vurgun. | Hayran olmuş, şaşmış. İLE/DEĞİL Gömülmüş, defnolunmuş. )
- MEH/KAMER(AKMÂR)[Ar.] değil/yerine/= AY
- MEHÎR[Ar.] ile MEHR[Ar. çoğ. EMHÂR, MÜHÛR]
( [astr.] Ay. İLE [eskiden] Evlenirken, erkek tarafından kadına verilen nikâh bedeli. )
- MEHÎRE[Ar.] ile MEHÎR[Ar.]
( Nikâh bedeli çok olan kadın. | Usta, becerikli, mâhir. İLE [astr.] Ay. )
- MEHL[Ar.] ile MEHÎL[Ar.] ile MEHÎR[Ar.] ile MEHÎN[Ar.]
( Vâde, zaman tanıma, vakit verme, bir işi belirli bir zamana kadar bırakma. İLE Korkunç yer. İLE [astr.] Ay. İLE Hor, hakir. Zaif[: Zayıf, güçsüz/kuvvetsiz, tâkatsız, kansız, arık. | Gevşek. | Tembel.] )
- MEH-ŞÎD[Fars.] ile MEH-TÂB[Fars.]
( Ay. | Ayışığı. İLE Ayışığı. )
- MEHTAP[Fars. < MAHTÂB] değil/yerine/= AY IŞIĞI
- MEHVÂ[Ar.] ile MEH-VÂR[Ar.]
( Yar, uçurum. İLE Ay gibi. | Aylık, maaş. )
- MEKÂN:
BOŞLUK ile/ve İÇ İÇE GEÇMİŞLİK
( Platon. İLE/VE/||/<>/> Aristoteles. )
( TO KENON ile/ve TOPOS/KHORA )
- MEKÂN ile/ve HAREKET
( HAREKET: GEÇMİŞ-ŞİMDİ-GELECEK'İN BÜTÜNLÜĞÜ )
( TOPOS/KHORA İLE/VE ... )
- MEKÂN ile/ve HAYYİZ(TEHAYYÜZ)(YER KAPLAYAN)
( DİL ile/ve ... )
- MEKÂN ve ZAMAN ve HAREKET
( PLACE and TIME and MOVEMENT )
- MEKANİK DİZGE ile/ve ORGANİK DİZGE
( Bütün için. İLE/VE/||/<> Hem kendi, hem de düzen için. )
( MECHANICAL SYSTEM vs./and ORGANICAL SYSTEM )
- MEKANİZMA ile/ve/||/<> İLKE
- MEKANİZMA ile/ve/||/<> ORGANİZMA
( Değer üretmez. İLE/VE/||/<> Değer üretir. )
( İşlev. İLE/VE/||/<> Eylem. )
- MELÂ[Ar.] ile MELÂ'[Ar.] ile MELÂH[Ar.]
( Sahra, ova. İLE Cemaat. İLE Çekirge. )
- MELEVÂN değil/yerine/= GECE VE GÜNDÜZ
- MELTEM ile FRİŞKA[İt. < Cerm.]
( ... İLE Yelkeni dolduramayacak kadar hafif rüzgâr. )
- MELTEM ile IPILTI/NESİM
( ... İLE Hafif esinti. )
- MELTEMLERDE:
KARA VE DENİZ MELTEMLERİ ile DAĞ VE VADİ MELTEMLERİ
( Gündüz, deniz meltemi; gece, kara meltemi oluşur. İLE Gündüz, vadi meltemi; gece, dağ meltemi olur. [Dağlarda nem oranı az olduğundan vadi ve ovalara göre daha erken ısınır, daha erken soğur.] )
( Deniz meltemi, özellikle Ege kıyılarında görülen, öğleden sonra, denizden karaya doğru esmeye başlayan yeldir. )
- MEMBA/MENBA değil/yerine/= BULAK/KAYNAK/PINAR
( MENBA'[< NEBEÂN: Kaynama.]: Kaynağın görünmeyen bölümü. Kaynak. )
- MEMLAHA[Ar. < MİLH: Tuz]: Tuz çıkan yer.
- MEMLEHA[Ar.] değil/yerine/= TUZLA
( Kıyılarda, tava denilen havuzlara deniz ya da göl suyu akıtıldıktan sonra kurutularak tuz çıkarılan yer. | Tuzlak. )
- MEMZÛC[Ar. < MECZ] değil/yerine/= KARIŞIK, KARIŞMIŞ
- MENÂBİ'[Ar. < MENBA] ile MENÂBİR[Ar. < MİNBER]
( Kaynaklar, menbalar. İLE Minberler. )
- MEN'AF[Ar. < MENÂİF] ile Menâf[Ar.]
( Dağın sivri tepesi. İLE İslâm'dan önce, Araplar'ın putu. )
- MENÂR[Ar. < NÛR] ile MENÂRE[Ar. < NÛR | çoğ. MENÂİR/MENÂVİR]
( Nur, ışık yeri. | Fener kulesi. | Yol işaretleri. İLE Minâre. | Işık kulesi. )
- MENBA'[Ar. < NEBEÂN] ile KAYNAĞIN GÖRÜNMEYEN BÖLÜMÜ, KAYNAK | PINAR [NEBEÂN]
( KAYNAĞIN GÖRÜNMEYEN KISMI, KAYNAK | PINAR [NEBEÂN ile ABCDEF ( KAYNAMA] )
- MENBA değil MEMBA
- MENZİL[< NÜZÛL] ile ...
( Yollardaki konak yeri. | Ev. | Bir günlük yol. | Mesafe. )
- MENZİL[Ar.] değil/yerine/= ERİM
- MER'Â[Ar.] ile MER'A[Ar. < RA'Y]
( Aynalar. İLE Çayırlık, otlak. )
- MERÂÎ[Ar. < MİR'AT] ile MERÂÎ[Ar. < MER'A] ile MERÂİR[Ar. < MERÂRE]
( Aynalar. İLE Çayırlıklar, otlaklar. İLE Öd keseleri. )
- MERAK ile/ve/değil/< CEHÂLET
( [not] CURIOSITY vs./and/but/< IGNORANCE )
- MERAK ile/ve/<> ŞAŞKINLIK
- MERÂVÎH[Ar. < MİRVAHA] ile MERÂVİH[Ar. < MİRVAHA]
( Ovalar, çöller. | Etrafı açık ve rüzgârlı yerler. İLE Yelpâzeler. )
- MERC[Ar. çoğ. MÜRÛC] ile MERC[Ar.]
( Çayır, çayırlık. İLE Herc ile birlikte kullanılır. [HERC Ü MERC: Karmakarışık, alt-üst.] )
- MERCAN ile ŞAPTAŞI
( ... İLE Kızıldeniz'den çıkarılan, beyaza çalan renkte, pek çok dalı olan mercan türü. )
- MERCÂNİYE[Ar.] ile ...
( Mercanlar, mercangiller. )
- MEREC-EL-BAHREYN değil/yerine/= İKİ DENİZİN BULUŞTUĞU YER/NOKTA/ALAN
- MERÎ[Ar.] ile MER'Î[Ar. < RİÂYET] ile MER'Î[Ar. < RÜ'YET] ile Merîh/MİRRÎH[Ar.]
( Mide ile gırtlak[bül'ûm] arasında bulunan yemek borusu. İLE Saygı gösterilen, riâyet edilen. | Gözetilen, yürürlükte olan. İLE Gözle görülen. İLE Dünyadan sonra güneşe en yakın olan gezegen. )
- MERİDYEN[Fr. < MERIDIÉN] ile/ve/||/<> KOŞUT/MÜVÂZİ/MÜTEVÂZİ/PARALEL[Fr. < PARALLÈLE]
( Ekvatoru dik olarak kestiği ve iki kutup noktasından geçerek dünyayı çevrelediği varsayılan daire. İLE/VE/||/<> Aynı düzlem içinde ikişer ikişer bulunan ve kesişmeyen. | Başlangıç meridyenine birer derecelik açılarla çizilen, Ekvator’a koşut ve arasında 111 km’lik uzaklık bulunduğu varsayılan çemberlerden her biri. | Aynı zaman içinde gelişen ya da aynı özellikleri gösteren olay, düşünce vb. )
( 180 ile/ve/||/<> 360 )
- MER'İYÂT[Ar. < MER'Î] ile MER'İYET[Ar.]
( Gözle görülen şeyler. İLE Hükmü yürürlükte olma. | Gözle görülür olma. )
- MERKAB/E, MARKAB[Ar. çoğ. MERÂKIB] ile MERKEB[Ar. < RÜKÛB | çoğ. MERÂKİB]
( Gözetleme, gözleme yeri/kulesi. | Gökyüzünün kuzey yarım küresinde Feres-i Ekber[Pegasus] burcunun büyük dörtgeninin büyük kenarının sağ köşesinde bulunan yıldız. [Lat. BETA PEGASUS] İLE Vapur, gemi, kayık gibi şeyler. | Eşek. )
- MERKEZ ile/ve/<> EV
( HESTIA: Yuva/ocak tanrıçası. )
- MERKEZİN:
KAYMASI ile/değil YER DEĞİŞTİRMESİ
- MERKÜR ile TrES-2b
( ... İLE Evrendeki en karanlık gezegendir. Yüzeyine ulaşan ışığın %1'ini bile yansıtmadığından, kömürden bile karadır. Kendi yıldızına olan uzaklığı, Merkür'ün, Güneş'e olan uzaklığı kadar olmasına karşın Merkür, %10'luk ışık yansıtması yaparken, TrES-2b, %1'den bile az yansıtmaktadır. Bilimkişileri, hâlâ bu gizemli durumu çözebilmiş değildir. )
- MERKÜR = UTARİT[Ar.]
( Güneşe en yakın olan gezegen. )
( Bilinen hiçbir uydusu bulunmamaktadır. Merkür gezegeninin düşük yerçekimi nedeniyle yeterli atmosferi olmadığından, 450 °C'ye kadar çıkan ısı, geceleri -175 °C'ye kadar düşebilmektedir. )
( Merkür dışında tüm gezegenlerin yörüngeleri yaklaşık aynı düzlemdedir. )
- MERMER ile/ve ONİKS[Yun.]/HACEBEKTAŞTAŞI/BALGAMTAŞI/MÜHRÜSENK
- MERMER ile SOMAKİ[Ar.]
( ... İLE Kızıl ya da yeşil renkte, damarlı ve çok sert bir porfir türü mermer. | Bu mermerden yapılmış olan. )
- MESÂİB[Ar. < MUS'AB] ile MESÂİB[Ar. < MUSÎBET]
( Zor işler. İLE Felâketler. | Uğursuzlar. )
- YUL/YULA/MEŞALE[Ar.] ile KÜÇÜK MEŞALE
( ... ile BLOSS )
- MESERRET[Ar. < SÜRÛR] değil/yerine/= SEVİNÇ, ŞENLİK
- MESFÛ'[Ar.] ile MESFÛH[Ar.]
( Nazar değmiş. İLE Dökülmüş, akıtılmış. | Dağ eteği. )
- MEŞGUL ile/değil/yerine/>< ÜRETKEN
- MEŞİME/PLASENTA değil/yerine/= ETENE/SON/DÖLEŞİ
( Memelilerde, ana ile dölüt arasında kan alıp verme işini sağlayan örgen. | Meyya daprağında yumurtacıkların bağlı olduğu bölüm. )
- MESRÂ[Ar.] ile MESRAH[Ar. çoğ. MESÂRİH]
( Gece vakti yola çıkma. İLE Otluk, çayırlık. )
- MESREBE[Ar. < MESÂRİB] ile MEŞREBE[Ar. < MİŞREBE][Ar. çoğ. MEŞÂRİB]
( Çayır, mera, otlak. | Göğüsten, karına kadar uzanan kıllı bölge. İLE Maşrapa. )
- MEŞRÛ ve/||/+/<>/> MAKUL ve/||/+/<>/> MASUM
( Tütün[sigara vb.], çevremizdeki en çok maruz kaldığımız ve en sorunlu dayatmalardandır ne yazık ki. Tabii, bizim izin/fırsat vermememiz dışında! )
- METAFİZİK:
DEVİNGEN OLMAYAN ile/ve/<> MADDEYE BULAŞMAYAN
- METAFİZİK ile/ve/<> ONTOLOJİ ile/ve/<> EPİSTEMOLOJİ ile/ve/<> BİLİNÇ ile/ve/<> SÖZCÜK
- METAMORFOZ/METAMORFİZM değil/yerine/= BAŞKALAŞIM/BAŞKALAŞMA
- METEOR ile METEOROİT
- METEOROLOJİ[Fr. < Yun.] ile METROLOJİ
( Kalıkbilim, hava [durumu] bilgisi. İLE Ölçübilim. )
- METEOROLOJİ[Fr. < Yun.] değil/yerine/= KALIKBİLİM/HAVABİLGİSİ
( Havayuvarı içinde oluşan sıcaklık değişmelerini, yel, yıldırım, yağmur, dolu gibi olayları inceleyen fizik dalı. )
- METEROLOJİ" değil METEOROLOJİ
- MEVÂLÎD-İ SELÂSE ile ...
( Maden, bitki, hayvan olmak üzere doğanın üç âlemi (ve bilimi). )
- MEVÂTÎ[Ar. < MEVTÎ] ile MEVÂTÎ[Ar.]
( Ayak basılan yerler. İLE Cansız şeye özgü, cansızlarla ilgili. | İşlenmemiş toprağa özgü. )
- MEVCUD ile/ve/değil/||/<>/< HALK
- MEVCÛD ve/||/<>/> İCÂD
( Varolanlar olmadan, türetme[/icâd] olmaz. )
( İnsan. VE/||/<>/> Ürettikleri/üretilenler. )
- MEVCUT ile HÂDİS
( EXIST vs. BEING )
- MEVCUT ile ZÂHİR
- MEVEDDET[Ar.] ile/ve/||/<> HUB[Ar.]
( Kişiye özgü sevgi. İLE/VE/||/<> Sevgi. )
- MEVSİM[Ar.] ile/ve/||/<> FASL[Ar.]
( Yılın dört bölümünden her biri. | Bir şeyin belirli zamanı. İLE/VE/||/<> Ayrıntı, ayırma, ayrılma. | Kesme, kesinti, bölüm. | Sonuçlandırma, halletme. | Aleyhte bulunma, birini çekiştirme. | Bir kitabın ya da tiyatro oyununun başlıca bölümlerinden her biri. | Sözcükler, düzenlemeler, tümceler arasında bağlantı edatı bulunmadan yazı yazma yöntemi. | Bir defada çalınan peşrev, şarkı vb. | Dört mevsimden biri. | Bir bestekârın, aynı makamdan bestelediği iki beste ile iki semai. | Türk müziğinde klasik bir konser programı. | İki yüzeyin birleşmesinden oluşan çizgi. | Eklem, gövdenin oynak yerleri. )
- MEVSİM/SEZON[Fr., İng. < SEASON] değil/yerine/= YILYÜZÜ/SÜREM
- MEY'A[Ar.] ile MEY'A/T[Ar.]
( [bitkibilim] Karagünlük. İLE Bir şeyin, tazelik zamanı. | Yere dökülen nesnenin akıp gitmesi. )
- MEYDAN OKUMA ile/değil/yerine DİRENÇ
- MEYDAN/CANINA OKUMAK değil/yerine/>< KİTAP OKUMAK
- MEYDAN OKUNAMAZLAR:
YEL ve/||/<> SÖZLÜK ve/||/<> MASUM/SEVGİ
- MEYİL[Ar.] değil/yerine/= EĞİM/EĞİKLİK/AKINTI
- MEYL/TEMÂYÜL ile/ve/> HAREKET
( Hareketten önceki ilk durum, hareketin başlangıcı. İLE/VE/> ... )
- ME'YÛS[< YE'S]/NEVMÎD[Fars. < NÂ-ÜMÎD] değil/yerine/= ÜMİTSİZ
- MEYYÂL[Ar. < MEYL] ile EĞİLİMLİ/EĞİMLİ
( EĞİLEN | ÇOK İSTEKLİ, DÜŞKÜN )
- MEZÂHİR[Ar. < MİZHER] ile MEZÂHİR/MAZÂHİR[Ar. < MAZHAR]
( Utlar. | Çiçekli yerler. İLE Bir şeyin göründüğü, çıktığı yerler. Nâil olmalar, onurlanmalar/şereflenmeler. )
- MEZÂRÎ'[Ar. < MEZRAA] ile MEZÂRÎ[Ar. < MEZRÛ]
( Ziraat olunacak yerler, tarlalar. İLE Ziraat olunmuş, çifte sürülüp tohum atılmış yerler. )
- MEZBÛBE[Ar.] ile ...
( Sineği çok olan yer. )
- MEZRÛ'[Ar. < ZER | çoğ. MEZÂRİ'] ile MEZRÛ'[Ar. çoğ. MEZRÛÂT]
( Ziraat olunmuş, ekilmiş, çift sürülüp tohum atılmış. İLE Arşınla ölçülmüş olan. )
- MİDİLLİ ADASI'NIN:
BATI'SI(/NDA) ve/<>/>< DOĞU'SU(/NDA)
( Ağaçsız ve volkanik hareket sonucu 20 milyon yıl önce taşlaşmış ormanı ile tanınmaktadır. VE/<>/>< 11 milyon zeytin ağacı bulunmaktadır. )
- MİGMATİT[Fr. < Yun.] değil/yerine/= KAYAÇ
( Tortul katmanlar arasına magma girmesiyle oluşan değişim kayacı. )
- MİHEKK[Ar.] ile MİHEK[Ar.]
( Altın ya da gümüşün ayarını anlamaya yarayan taş, mehenk. | Birinin kadrini, kıymetini ve ahlâkını anlamaya yarayan şey, araç. İLE Karanfil. | Küçük çivi. )
- MIHLADIZ/MIKNATIS[Yun.] ile BURGAÇ/ANAFOR[Yun.]/GİRDAP[Fars.]
( ÂHEN-RÜBÂ ile ... )
( MAGNET vs. WHIRLPOOL, SWIRL, EDDY )
- MİHRAK[Ar.] değil/yerine/= ODAK
( Bir ışık ya da ısı kaynağından yayılan ışınların toplandığı yer. | Herhangi bir düşüncede, nitelikte olan kişilerin, kaynağı ya da bir şeyin toplandığı, yoğunlaştığı yer. )
- MİKA[Fr.] ile BİYOTİT[< Biot]
( Püskürük ve başkalaşmış kayalar içinde bulunan, alüminyum silikat ile potasyumdan oluşmuş, yapraklar durumunda ayrılabilen parlak bir mineral, evrenpulu. | Bu mineralden yapılmış olan. İLE Bir çeşit kara renkli mika. )
- MİKOLOJİ[Fr.] değil/yerine/= MANTARBİLİM
- MİKOZ[Fr.]
( Mantar asalaklarından oluşan sayrılık. )
- MİKRO EVRİM ile MAKRO EVRİM
( Küçük ölçekli genetik değişiklikler. İLE Türlerin büyük ölçekli evrimsel değişimleri. )
- MİKRO ve/||/=/<> MAKRO
- MİKROSKOP/MICROSCOBE[İng.]/HURDEBÎN[Fars.] değil/yerine/= İRİLTEÇ
- MİKROSKOP ile/ve/||/<>/>< TELESKOP
( [Kişinin] Önemini/"büyüklüğünü" gösterir. İLE/VE/||/<>/>< Önemsizliğini/küçüklüğünü gösterir. )
( Kıskançlığın aracı. İLE/VE/||/<>/>< Sevginin aracı. )
- MİKST/MIXED[İng.] değil/yerine/= KARIŞIK
- MÎL[Ar. çoğ. EMYÂL, MÜYÛL] ile MİLH[Ar. çoğ. EMLÂH, MİLAH, MİLÂH, MİLHA]
( Göze, sürme çekmeye özgü bir âlet. | Yollardaki mesafeyi belirlemek üzere dikilen nişan. | İğne gibi ince ve uzun bir âlet. | Ucu sivri, çelik kalem. | Sivri dağ tepesi. | Bir kilometreye yakın bir uzaklık. | Bir çarkın, üzerinde döndüğü eksen, mihver. İLE Tuz. )
- MİL ile MİL[Ar.] ile MİL[Lat.]
( Balçık. İLE Türlü işlerde kullanılmak üzere yapılan, ince ve uzun metal çubuk. | Göze sürme çekmeye yarayan, kemik ya da fildişinden yapılmış ince ve uzun araç. İLE Yer yer, uzunluğu değişen bir uzaklık ölçü birimi. )
- MİLUTİN MİLANKOVİÇ ile/ve/||/<>/> ANDRE BERGER
( Güneş ışınımının, zaman içinde nasıl ve ne kadar farklılaştığının araştırması ve hesabını yapan fizikçi astronom. İLE/VE/||/<>/> Bu hesaplamaları daha kesin bir biçimde bilgisayarla yapan iklim uzmanı. )
( 28 Mayıs 1879 - 12 Aralık 1958 İLE/VE/||/<>/> 30 Temmuz 1942 - ... )
- MİMARÎ ile/değil/yerine/||/<>/< YEŞİL MİMARÎ
- MİNAREL değil MİNERAL
- MİN-EL-ARŞ İLE-L-FERŞ[Ar.] ile MİN-EL-AŞK[Ar.]
( Gökten yere kadar, baştan aşağı. İLE Aşk yüzünden. )
- MİNERAL ile/ve/||/<>/> KAYA
( İlgili konuşmayı izlemek için burayı tıklayınız... )
- MİNERALOJİ ile MİNERALBİLİM
( Maden bilimi. )
- MINGAR[Oğuz] ile
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Pınar. İLE ... )
- MİNNET/TARLIK = GRATITUDE, GRATEFULNESS[İng.] = RECONNAISSANCE, OUGRATITUDE[Fr.] = DANK ODER DANKBARKEIT[Alm.] = GRATIA SEU GRATITUDO[Lat.]
- ...MIŞ GİBİ ile/ve GİZLİ
- MİS[Ar. < MİSK] ile MİS[Fars.]
( Hoş kokulu olan şey. İLE Bakır. )
- Mİ'SÂL[Ar.] ile MİSÂL[Ar. < EMSÎLE]
( Ucu uzun ağaç, gelberi. İLE Örnek. | Masal. | Düş/rüyâ. | Benzer, andırır. | Yalnızca ilk harfi[fâsı], harf-i illet olan sözcük.[VASL, VÂİZ, YÜMÜN, MEYSÛR vb.] )
- MİSÂL[Ar.] değil/yerine/= ÖRNEK
( ÖRNEK | MASAL | RÜYÂ, DÜŞ | BENZER, ANDIRIR )
- MİSLİ değil/yerine/= KATI
( Sayı, tartı ve ölçü ile belirlenebilen. )
- MİSVÂK[Ar.] değil/yerine/= DİŞ FIRÇASI
( Ucu dövülüp fırça durumuna getirilen ve diş temizliğinde kullanılması, Müslümanlıkça sünnet olan bir tür ağaç çubuğu. )
- MİT/MİTOS[Fr. < Yun.] ile/ve/||/<>/> MİTOLOJİ[Fr. < Yun.]/ESÂTÎR[Ar.]
( Tarih öncesine dayanan efsane. Dirimli öykü. Şiirsel felsefe. | Geleneksel olarak yayılan ya da toplumun hayal gücü etkisiyle biçim değiştiren, tanrı, tanrıça, evrenin doğuşu ile ilgili imgesel, alegorik bir anlatımı olan halk öyküsü. İLE/VE/<>/> Mitleri, doğuşlarını, anlamlarını yorumlayan, inceleyen bilim. | Bir ulusa, bir dine, özellikle Yunan, Latin uygarlığına ilişkin mitlerin, efsanelerin tümü. )
( Antik Yunan'da Ksenophanes (M.Ö. 565-470), Homeros ve Hesiodos'un tanrısal mitos anlatımlarını eleştirmiş ve yadsımıştır. Bu eleştiri sonucunda mitler, din ve metafizikten arındırılmış ve bağımsız bir mitos öğretisi ortaya çıkmıştır. Ancak yaşamdan yansıtılarak oluşturulmuş mitoslar, bu kez, yaşamdan kopuk ansal kurgular biçimini almıştır. )
( Toplumların yaratıp yaşattığı mitler, geleneği yaşatmakla birlikte, özlem, umut ve beklentilerin yansıtıldığı bir geleceğin dünyası niteliğine de bürünmektedir. Bu tür mitler, gerçek yaşamın zorlukları karşısında bunalan bireylerin, özledikleri yaşamı kurmayı gelecek kuşaklara bıraktığı birtakım tasarımlar niteliğindedir. Bireysel olarak ele alındığında mitos dönemi, ana rahminden konuşmanın başlamasına kadar geçen ve bebeklik süreci olarak adlandırılan döneme karşılık gelmektedir. )
( Bir mit duygusal bağlılık yönünden içi boşaldığında masala dönüşür. Duyguları etkileme gücünü yitirir. Ansal yorumlama ile de kurgu biçimini alır. )
( Mit ilk önce metafiziksel kozmogoni ile aşılmıştır. Artık mitsel simgeler arasındaki anlamlı bağ (ritus) yerini düşünceler arasındaki anlam bağına, mantık'a(düşünbiçim) bırakmıştır. Metafiziksel kozmogoni bir yandan felsefi spekülasyon biçimini alırken öte yandan miti dine dönüştürmüştür. Dinsel mit ise "tarih bilinci" ile aşılmıştır. Kişinin varoluşu, tarihsel bilinç yoluyla, gerçek ve olgusal kavranışına yükselmiştir. )
( Paganist (putperest) mitler, kişinin karşısında eşyayı, doğa parçalarını ve hayvanları yüceltmiş ve kutsallaştırmıştır. Buna karşın imgesel (imgetapar, hayalperest) mitler, doğaüstü imgeleri kişinin karşısında yüceltmiş ve kutsallaştırmıştır. Aydınlanmaya temel oluşturan mitler ise, insan yaşamını ve özellikle insan aklının tutsaklıktan ve yanılsamadan kurtuluşunu simgelemiş olanlardır. Ezoterik okullar bu tür mitlerden yararlanmışlardır. )
( Yaşamdan yansıtılarak oluşturulmalarına karşın mitler tarihsel değildir. Bir başka deyişle, tarihsel bir zaman ve mekân göstermezler. Mitlerin zamanı ve mekânı aşkındır. Mitler okunduğunda ya da ritüel eşliğinde canlandırıldığında, kişi mitsel zaman ve mekâna geçer. Mite katılır ve onu coşkuyla yaşar. Tarihsel olaylar bir kere olur ve geri dönüşsüzdür. Oysa mitler, canlandırılıp yaşanabilir. )
( Günümüzde, psikolojide ortaya çıkan gelişmeler, insan davranışlarının arkasında simgesel (arketipal) bir altyapının etkin olduğunu ortaya çıkarttığı için, mitos yeniden önem kazanmıştır. Artık mitosa, bir zamanlar olmuş bitmiş fantastik masallar gözüyle bakılmamakta, aksine, yaşayıp gelen ve halen yaşamakta olan, insan davranışlarını etkileyen ve yaşamın anlamlandırılmasında etkinliği olan bir öğe gözüyle bakılmaktadır. )
( Mitosu, bireyin duygu ve hayal dünyasında oluşan, gelişen bir psişik gereksinim olarak ele aldığımızda, modern toplumların modern mitlerin halen önemini koruduğu anlaşılmaktadır. )
( Mitoloji, evrendeki(insandaki/doğadaki) kaderi araştırma işidir. )
( Mitoloji, kişinin bulunduğu yeri anlamlandırma işidir. )
( Mitler yazıldıklarından itibaren mit olmaktan çıkmaya başlamıştır. )
( Mitte tipoloji yoktur, arkeler vardır. )
( Mitler, düzyazıya döküldüğü anda doktrindir. )
( Sanatçıların hazinesi. İLE/VE/||/<>/> Filozofların hazinesi. )
- MİTOKONDRİYAL DNA ile/ve/||/<> NÜKLEER DNA
( Anneden. İLE/VE/||/<> Babadan. | Göze çekirdeğinde bulunan ve iki ebeveynden de alınan genetik kalıtım. )
( Hem kız, hem erkek çocuğa X kromozomunu taşır. İLE/VE/||/<> Sadece erkek çocuğa Y kromozomunu taşır. )
- MİTOS/LAR PAGAN/LIK
- MİZAN[< VEZN] ile/ve NİZAM
( Farkta cem, cemde fark. | Terazi, ölçü aleti, tartı, ölçek. | Adâlet ve eşitlik. | Akıl, idrak. | Şeriat. | Hesap özeti. İLE/VE Düzen. )
- MODERN PERİYODLAR TABLOSU
(
|
|
|
|
|
|
|
|
||||||||||
58,71 Ni 28 |
|||||||||||||||||
127,6 |
|||||||||||||||||
108 |
|||||||||||||||||
( )
( Periodic Table )
( Periyodik Tablo'da yer almayan tek harf, 'J' harfidir. )
( )
( Keşfeden Ülkeler ve Dönemleri için burayı tıklayınız... )
( )
( 1- Basit Nesneler Tablosu[Lavoisier]
2- Vis Tellurique[de Chancoutois]
3- El yazması periyodik tablo[Mendeleev]
4- Atomik kütle ve simge dizini[John Dalton]
5- Modern Periyodik tablo
)
- MODİFİKASYON[Fr.]/MODIFICATION[İng.] değil/yerine/= DEĞİŞKE | DEĞİŞTİRME | DEĞİŞİKLİK
- MOLAS[Fr.]
( Karbonatlı kumtaşı. )
- MOLEKÜL ile/ve/||/<>/< ELEKTRON ile/ve/||/<>/< ATOM ile/ve/||/<>/< ÇEKİRDEK ile/ve/||/<>/< PROTON - NÖTRON ile/ve/||/<>/< QUARK ile/ve/||/<>/< PLANCK ile/ve/||/<>/< [HIGGS BOZONU?]
( 10üzeri-9 m. İLE/VE/||/<>/< 10üzeri-18 m. İLE/VE/||/<>/< 10üzeri-10 m. İLE/VE/||/<>/< 10üzeri-15 / 10üzeri-14 m. İLE/VE/||/<>/< 10üzeri-15 m. İLE/VE/||/<>/< 10üzeri-19 m. İLE/VE/||/<>/< 10üzeri-43 m. İLE/VE/||/<>/< ??? )
- MOLEKÜL[Fr./İng. MOLECULE] değil/yerine/= ÖZDECİK
- MOMENT[Lat./Alm.]
( Kuvvetin, bir cismi, bir nokta ya da bir eksen yörüngesinde döndürme etkisini belirleyen vektör niceliği. )
- MONAD = MONADE[İng., Fr., Alm.] = MONAS:BİR OLAN[Yun.]
( Eski Yunan felsefesinde, bölünmez birlik. | Leibniz'in felsefesinde, artık bölünemez bir birlik olan sonsuz sayıdaki sözlerin her biri. )
- MONTEVIDEO ve/<> PUNTA DEL ESTE
( ... VE/<> Uruguay'ın başkenti Montevideo'ya, 139 km. uzaklıkta, dünya çapında üne sahip bir kumsal/plaj. )
( ... VE/<> Plata Irmağı'nın okyanus ile birleştiği uc. [Bir tarafında Atlantik Okyanusu, öteki tarafında ise Plata Irmağı'nın ağzı görülmektedir.] )
( ... VE/<> Irmağın debisi, saniyede 22.000 m³'tür. Okyanus ile buluşan ağzının genişliği 240 km.'dir. )
- MOR ile GÖĞEM
( ... İLE Yeşile çalar mor. )
- MORGANİT ile/||/<> HELİODOR
( Pembe ila turuncu renkte bir beril. İLE/||/<> Sarı renkte bir beril. )
- MORİTANYA'DA:
ÇAY ve 3 SUNUM/ANLAMI
( Moritanya'da, ufak bardakta üç kez çay ikram edilir.
1. Yaşamın kendi gibi acıdır.
2. Aşk kadar tatlıdır.
3. Ölüm kadar katıdır. )
- mRNA ile/ve/<> miRNA ile/ve/<> tRNA ile/ve/<> rRNA
( Messenger RNA. İLE/VE/<> Transfer RNA. İLE/VE/<> Ribozomal RNA. )
- MUÂDİL[Ar. < ADL] ile MUADDİL[Ar. < ADL]
( Eşit, denk. | [fizik] Eşdeğer. İLE Eşit ve beraber kılan, düzelten, denkleştiren, tâdîl eden. )
- MUAMMA[Ar.] değil/yerine/= BELİRSİZ/LİK
( Şiir sanatında harflerle yapılan bilmece/ler. )
- MUÂTTAL[Ar. < ATAL] ile MUATTAR[Ar. < ITR]
( Bırakılmış, tâtil edilmiş. | Kullanılmaz, battal. | Boş, işsiz. İLE Hoş kokulu, ıtırlı. | Ünlü bir lâle. )
- MUAVİN[Ar.] değil/yerine/= YARDIMCI
- MUAYYEN[Ar.] değil/yerine/= BELİRLİ
( Belirli, tâyin edilmiş. | Kararlaştırılan. )
- MUAZZAM ve/<> MUNTAZAM
- MUAZZEZ[Ar.] değil/yerine/= SAYILAN, SAYGI DUYULAN/GÖSTERİLEN
- MUBAHHAL[Ar.] ile MUBAHHAR[Ar. < BUHÂR]
( Eli sıkı, cimri, pinti, bahîl. | Tebhîl olunmuş. İLE Buharlaşmış, buhar durumuna geçmiş. | Tütsülenmiş. )
- MÜBTEDÂ'[Ar. < BED] ile MÜBTEDA'/MÜBTEDE[Ar. < BED]
( Başlangıç, baş. | [dilb.] Özne.[ad tümcelerinde] İLE Aslında yok iken yeni çıkmış olan şey. )
- MÜCAHEDE ile/ve/değil/> MÜCADELE
- MÜCELLED[Ar. < CİLD] ile MÜCEMMED[Ar. < CÜMÜD] ile MÜCENNED[Ar.]
( Ciltlenmiş, teclîd olunmuş. İLE Dondurulmuş. İLE Sıralanmış asker. )
- MÜCERRED[Ar. < TECRİBE] ile MÜCERRİD[Ar.]
( Soyulmuş, çıplak, tecrîd edilmiş. | Tek, yalnız. | Karışık ve katışık olmayan. | [dilb./felsefe] Yalın, soyut. | Eski yazıda noktasız harflerle yazılmış manzûme ya da mensûre. | Bekâr. | Yalnız, ancak, fakat. İLE Ayıran, tecrîd eden. | Yalıtkan. )
- MÜCERREP[Ar.] değil/yerine/= DENENMİŞ, SINANMIŞ
- MÜCESSEM[Ar.] değil/yerine/= BELİRMİŞ OLAN
( Nesne/cisim/madde durumunda olan. | Somut bir varolanda, tam olarak belirmiş olan. )
- MÜCİDD[Ar. < CİDD] ile MÛCİD[Ar. < VÜCÛD] ile MÜCÎZ[Ar. < İCÂZET] ile MÛCİZ[Ar. < VECZ, VÜCÛZ]
( Çok çalışan. İLE Yeni bir şey oluşturan, icâd eden, vücut veren. | Düşünce ve anlam yaratan. İLE İzin veren, icâzet veren. İLE Kısaltan, îcâz eden. | Kısa, toplu. )
- MÛCİT/KÂŞİF değil/yerine/= GELİŞTİRİCİ/BULUCU/ORTAYA ÇIKARAN
- MÜDAHALE EDEMEMEK ile/değil TAHAMMÜL EDEMEMEK
- MÜDÂM[< DEVÂM] değil/yerine/= DEVÂM EDEN, SÜREN, SÜREKLİ | ARASI KESİLMEYEN
- MÜDÂMÎ[Ar.] ile MÜDÂNÎ[Ar.]
( Durmadan içki içen. İLE Yakın, eş, benzer. )
- MUDİL[Ar. çoğ. MUDİLÂT] ile MUDİLL[Ar. < DALÂLET]
( Güç, zor, çetin. İLE Doğru yoldan çıkarıp eğri yola saptıran, dalâlete düşüren. )
- MUDİL[Ar.] değil/yerine/= KARMAŞIK, GÜÇ, ÇETİN
- MÜENNES[Ar.] değil/yerine/= DİŞİL
- MÜEYYİDE[Ar.] değil/yerine/= YAPTIRIM
- MUFASSAL[Ar.] değil/yerine/= AYRINTILI
- MÜFERRÎ'[Ar. < FER] ile MÜFERRİH[Ar. < FERAH]
( Dal budak salan, tefrî eden. İLE İç açan/açıcı, ferahlık veren. )
- MUĞLAK ile MÜPHEM ile MECHUL ile MUAMMA
( Anlaşılması güç, anlaşılmaz, karışık, çapraşık. İLE Belirsiz. | Açık ve seçik olmadan. İLE Bilinmeyen. İLE Şiir sanatında harflerle yapılan bilmece/ler. )
- MUHÂCEZE[Ar.] ile MUACCİZE[Ar. < ACZ]
( Fısıldamak. İLE Sıkıntı verme, bıktırma, usandırma, tâciz etme. | Yapışkanlık, sırnaşıklık. )
- MUHÂL[Ar.] değil/yerine/= OLANAKSIZ, OLMAZ, OLMAYACAK
- MUHAMMES[Ar.] ile MUHAMMES[Ar. < HUMS] ile MUHAMMEZ[Ar. < HAMZ]
( Ateş üzerinde kızdırılıp kurutulmuş, tahammüs edilmiş. İLE Beşli, beş katlı, tahmîs edilmiş. | Her bendi, beş mısrâlı olan manzûme. | Beşgen. [Fr. PENTAGONE] İLE Paslanmış, oksitlenmiş, hamızlanmış. )
- MUHARRİK[< HAREKET] ile MÜTEHARRİK[< HAREKET]
( Tahrik eden, harekete geçiren, oynatan. | Kışkırtan, ayartan, dürten. İLE Hareket eden, kımıldayan, oynayan. )
- MUHARRİK[Ar. < HARÎK] ile MUHARRİK[Ar. < HARK] ile MUHARRİK[Ar. < HAREKET]
( Yakan, tahrîk eden. İLE Çok yakan. | Çok hareket eden. | Pek susatan. İLE Hareket ettiren, oynatan. | Kışkırtan, ayartan, dürten. | [fels.] Devitken. | [kimya] Karmaç. )
- MUHARRİS[Ar. < HIRS] ile MUHARRİŞ[Ar.] ile MUHARRİZ[Ar.]
( Hırslandıran, hırs ve istek artıran. İLE Tırmalayan, azdıran, tahrîş eden. | [biyoloji] İrkilten. [İng./Fr.: IRRITANT] İLE Kışkırtan, tahrîz ve teşvîk eden. )
- MUHASSALA[Ar.] değil/yerine/= BİLEŞKE
( Elde edilen sonuç. | Bileşke. )
- MUHAŞŞİM[Ar.] ile MUHAŞŞİN[Ar.]
( Keskinliği dolayısıyla sarhoş edici şey. İLE Gücendiren, öfkelendiren. )
- MUHÂT[Ar.] ile MUHÂT[Ar.]
( Kuşatılmış, etrafı çevrilmiş, ihâta olunmuş. | Bir şeyin içinde bulunan. İLE Sümük, sümüğe benzeyen yapışkanlı nesneler. )
- MUHÂTARA/LI[< HATAR] ile NETÂME/Lİ
( Söyleşme, konuşma, birbirine hitap etme. | [mecaz] Çekişme. | Tehlike. | Zarar, ziyan, korku. İLE Gizli bir tehlikesi olduğu sanılan, tekin olmayan. | Başına sık sık kaza gelen. )
- MUHAVVİL[Ar. < HAVL] değil/yerine/= DEĞİŞTİREN/DÖNÜŞTÜREN
( Tahvîl, tahvîl eden, değiştiren, başka şekle soran. )
- MUHÂZÂT[Ar.] ile MUHÂZÂT[Ar. < HİZÂ]
( Yüz yüze gelme. İLE Aynı hizâda bulunma, karşı durma/olma. )
- MUHÂZÎ[Ar. < HİZÂ] ile MUHÂZÎ[Ar. < HİZÂ] ile MUHAZZİ'[Ar.] ile MUHÂDİ'[Ar. < HAD, HID]
( Birbirinin karşısında ve aynı sırada bulunan. | Paralel. İLE Birbirinin karşısında bulunan, karşı sırada bulunan. İLE Ot ve saman kesmeye yarayan bir çeşit tarım makinesi. İLE Hile yapan, aldatan. )
- MUHDES ve/||/<> MANZUM ve/||/<> MALÛL ve/||/<> MAKÛL ve/||/<> MAHDUT ve/||/<> MÜSPET
- MUHİT[Ar. < HAVT] ile/ve ATLAS
( Okyanus. | Kapsayıcı. )
- MUHTAZI'[Ar.] ile MUHTAZIR[Ar. < HUZÛR]
( Alçakgönüllülük gösteren, boyun eğen. İLE Can çekişen, ihtizar durumunda bulunan. )
- MUHTELİF[Ar.] değil/yerine/= TÜRLÜ, ÇEŞİT ÇEŞİT, ÇEŞİTLİ
( Zıt, birbirini tutmayan. | Türlü, çeşit çeşit, çeşitli. )
- MUHTEMEL["MUTEMEL" değil!][Ar.] değil/yerine/= OLASI
- MUHTEMEL/EN[Ar.] değil/yerine/= OLASICA/BİR OLASILIK
- MUHTEŞEM[Ar. < HAŞMET] ile/ve MUAZZAM[Ar. < AZM]
( Görkemli, ihtişamlı, tantanalı, debdebeli. İLE/VE Kocaman, koca. | Ulu, koskoca. | Önemli, ağır. )
- MUHTEŞEM ve/> SAÇMALIK
( Mutheşemlikten, saçmalığa, sadece bir adım vardır.
[En'ler, uc'lar, tek'ler, peşinde koşulacak, hedef tutulacak noktalar değildir! Neyin müşterisi olup olmadığın ise en önemli eşiktir.] )
- MÛK[Ar.] ile MÛK[Ar.]
( Göz pınarı. İLE Diken. )
- MUKANNEN[Ar. < KANUN] ile MUAYYEN[Ar. < AYN]
( Belirli, şaşmaz. İLE Belirli, tâyin edilmiş. | Kararlaştırılan. )
- MUKANNEN[Ar. < KANUN] ile MUKANNİN[Ar. < KANUN]
( Belirli, şaşmaz. İLE Yasa yapan. )
- MUKANNEN[Ar. < KANUN] ile YAKÎN[Ar. < YAKN]
( Belirli, şaşmaz. İLE Kesin, kesinlik. )
- MUKAYESE[Ar.] değil/yerine/= KARŞILAŞTIRMA
( Akıl ve zariflikte, çokluk iddiasında bulunma. | Benzeterek ya da karşılaştırarak değerlendirme, kıyaslama. )
- MUKAYYET[Ar.] değil/yerine/= BAĞLI OLAN
( Bağlı olan, bağlanmış. | Bir koşul ya da kayıtla bağlı olan. | Yazılmış, yazılı, kayıtlı. )
- MÜKEDDER[Ar. < KEDER] ile MÜKEDDİR[Ar. < KEDER]
( Bulandırılmış, bulanık. | Azarlanmış, tekdîr edilmiş. | Kederli, üzüntülü, tasalı. İLE Bulandıran, keder veren. )
- MÜKELLEFİYET[Ar.] ile YÜKÜM/LÜ/LÜK
( Yapılması zorunlu olan iş ya da bir işi yapma zorunluluğu. | Mükemmel hazırlanmış, külfetle süslenmiş olan. )
- MÜKEMMELİYETÇİ/LİK ile/ve/değil/<> GARANTİCİ/LİK
- MÛKIR[Ar.] ile MUKIRR[Ar. < KARÂR]
( Meyvelerinin çokluğu nedeniyle dalları sarkmış ağaç. İLE İkrar eden, doğruyu söyleyen, kusurunu, kabahatini gizlemeyen. | Birinin, kendinde hakkı olduğunu haber veren kişi. )
- MÜLEMMA'[Ar. < LEM] ile MÜLEVVEN[Ar. < LEVN]
( Parlak, telmi' edilmiş. | Alaca, renk renk. | Bir bölümü Türkçe, bir bölümü Arapça ya da Farsça söylenmiş manzûme. | Bulaşmış, sıvanmış. İLE Renkli, renk renk, türlü türlü. | Boyalı, boyanmış. )
- MÜLHİME[Ar. < LEHM] ile MÜLİMME[Ar. < ELEM]
( İçine doğduran, ilhâm eden. İLE Felâket. )
- MÜLK değil/yerine ACZ
( Mülk ile doyamazsın. DEĞİL/YERİNE Acz ile kendinde ve doyurucu olursun/kalırsın. )
- MÜLK değil/yerine ŞİRKET
- MÜLKİYET HAZZI değil/yerine VAROLUŞ SEVİNCİ
- MÜLKİYET ile/değil/yerine/< AİDİYET
( Kendine. İLE Kendini. )
- MÜMASİL[Ar.] değil/yerine/= BENZEYEN, ANDIRAN
- MÜNÂKIZ[Ar. < NAKZ] ile MÜNAKKIS[Ar. < NOKSÂN] ile MÜN'AKİS[Ar. < AKS]
( Birbirini tutmayan, nakz eden. İLE Eksilten, tenkîs eden. İLE Tersine dönmüş, çevrilmiş, in'ikâs eden. | Bir yere çarpıp geri dönmüş [ses/ışık]. )
- MÜNÂKKAH[Ar. < NAKH] ile MÜNAKKİH[Ar.]
( Soyulmuş, ayıklanmış, temizlenmiş, tenkîh edilmiş. | En iyisi seçilmiş. | Yönetim amacıyla fazlası kesilmiş masraf. | Uzun ve yararsız, dolma/doldurma[haşvsiz] söz. İLE Soyan, ayıklayan, temizleyen. )
- MÜNÂSEBET[Ar. < NİSBET] değil/yerine/= İLİŞKİ/İLİŞİK/İLİNTİ
( UYGUNLUK | İLİŞİK | İLGİ, YAKINLIK, BAĞ | YANAŞMA, VESÎLE )
- MÜNDEMİÇ[Ar.] değil/yerine/= İÇKİN
- MÜNHASIR[Ar.] değil/yerine/= ÖZGÜ
- MÜNKİR[< NEKR] değil/yerine/= İNKÂR EDEN, KABUL ETMEYEN
- MUNSAP[Ar.] değil/yerine/= KAVUŞAN, KAVŞAK | [coğ.] AĞIZ
- MUNTABI'[Ar. < TAB] ile MUNTABIH[Ar. < TABH]
( Basılan, basılmış, damgalanmış. | Yaratılıştan olan. | Hoş görünen, güzel. İLE Pişen, pişmiş, intibâh eden. )
- MUNTAZAM[Ar.] değil/yerine/= DÜZGÜN/DÜZENLİ
- MÜNTEFÎ[Ar. < NEFY] ile MÜNTEFİH[Ar. < NEFH]
( Yok olan, intifâ eden. | Kovulan, çıkarılan. İLE Kabaran, şişen, şişkin, hava ile doldurulmuş, intifâh eden. )
- MÜNTEHİR[Ar. < NEHR] ile MÜNTEHİR[Ar. < NAHR]
( Sürekli akan, intihâr eden. İLE Kendini öldüren, intihâr eden. )
- MÜPHEMİYET[Ar.] değil/yerine/= BELİRSİZLİK
- MURAKKIM[< RAKAM] ile ...
( Pusulanın iğnesi. )
- MÜRECCEH[Ar.] değil/yerine/= YEĞ / YEĞREK
- MÜREKKEB[Ar. < RÜKÛB | çoğ. MÜREKKEBÂT] ile MÜREKKİB[Ar. < RÜKÛB]
( İki ya da daha çok şeyin karışmasından meydana gelen, terkîb edilmiş. | Bileşik. | Yazı mürekkebi. İLE Bileşiği meydana getiren. | Bileşen. )
itibariyle 5.402 başlık/FaRk ile birlikte,
5.401 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(15/23)