
Doğa'daki
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 5.402 başlık/FaRk ile birlikte,
5.401 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(12/23)
- İNCELİK/KALINLIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ARALIK
- INÇKIR ile/||/<> İNÇKİR ile/||/<> INGRAN/İNGREN
( Ağlamak[hıçkıra hıçkıra]. İLE/||/<> Ağlamak[ince sesle]. İLE Ağlamak[dertli olarak, gizli gizli ağlamak, inlemek] )
- İNDİFA[Ar.] değil/yerine/= PÜSKÜRME
( Yanardağlardaki püskürme. | Kızamık, kızıl vb. sayrılıklarda, gövdede kırmızı lekeler görülmesi. )
- İNDİRGEMECİLİK >< ÇEŞİTLİLİK
- İNDİRGEMEK ile/ve/değil/||/<>/< SOYUTLAMAK
- İNDİRGENME/REDÜKSİYON ile/>< OKSİDASYON
( Elektron kazanan tepkime. İLE/>< Elektron kaybeden tepkime. )
- İNEÇ >< YUKAÇ
( ... >< Yer katmanları kıvrımlarının, tümsek bölümü, semer. )
- İNFÂK ile/ve/||/<> KİŞİ
- İNFİLÂK[Ar.] ile İNFİRAK[Ar.]
( Güçlü bir biçimde patlama. İLE Ayrılma. )
- İNFİLÂK ile/değil/||/<> İNTİHAR
( Nesnelerde. İLE/DEĞİL/||/<> İnsanda. )
- INFINATUM ile/ve/||/<> INTERMINATUM
- İN'İKÂS-I ZİYÂ' ve İNKİSÂR-I ZİYÂ'
( Işık yansıması. VE Işığın kırılması. )
- İNKIRAZ ile İNKISAM ile İNKITA
( Batma, dağılma, çöküş, yok olma, son bulma. İLE Bölünme, taksim edilme. | Parçalanma. İLE Kesilme, kesinti. )
- İNSAN-DOĞA İLİŞKİSİ ile/ve/değil BİREY-BİREY İLİŞKİSİ
( Anlam bulamaz. İLE/VE/DEĞİL Anlam bulur. )
- İNSAN DOĞMAK değil İNSAN OLMAK
( İnsan olarak doğulmaz, ancak insan olunur! )
- İNSAN:
DÜNYANIN ve/||/<> TOPRAĞIN TUZU
( )
- İNSAN:
"EN ŞEREFLİ" VAR OLAN değil TEK, ŞEREFLİ/ONURLU VAR OLAN
- İNSAN GÖVDESİNDE BULUNAN:
DOĞAL ÖĞELER(ELEMENTLER) ile/ve/<> İZ ÖĞELER(ELEMENTLER)
( Öğe - Ağırlık Yüzdesi )
( % 0.01'den daha az oranda... * Bor[B], * Krom[Cr], Kobalt[Co], Bakır[Cu], Flor[F], İyot[I], Demir[Fe], Mangan[Mn], Molibden[Mo], Selenyum[Se], Silisyum[Si], Kalay[Sn], Vanadyum[V], Çinko[Zn] )
( İlgili videoyu izlemek için burayı tıklayınız... )
( )
- İNSAN/KİŞİ:
DOĞA ve/<> TARİH
( Dirimsel[biyolojik] yanı, gövdesi itibariyle. VE/<> Zihni, bilgisi, deneyimleri, görgüsü, dili ve kültürü itibariyle. )
- İNSAN/KİŞİ ile/ve "AYNA"
( Ayna, görüntüyü yansıtır fakat görüntü, aynayı düzeltmez. )
( Kendinizi, aynadan ve görüntüden ayırd etmeyi öğrenin. )
( HUMAN vs./and MIRROR
The mirror reflects the image, but the image does not improve the mirror.
Learn to separate yourself from the image and the mirror. )
- İNSAN YAPITI ile/değil/yerine/< DOĞA VAROLANI
- İNSAN ve/<> DOĞA["DOA" değil!]
( Doğa, senin herşeyindir. Herşey, senin doğandır! )
( Kişi, doğayla arasındaki derin samimiyeti yitirdiğinde, tapınaklar, önemli bir duruma geçer. )
- İNSAN(/TOPLUM) ile/ve DOĞA
( Kişiler, başağa benzer. İçi boşken havadadır, doldukça eğrilir. )
( İnsan doğası, azalıp çoğalmaz. )
( Kişi, doğanın doğal devamıdır. )
( Düşünce rüzgâr, bilgi yelken, insanlık da kayığın kendidir. )
( İNSAN: Başkasına yararı olan. )
( Kişi, Havasız üç dakika, Susuz üç gün, Yemeksiz ancak üç hafta dayanır. )
( HUMAN(/SOCIETY) vs./and NATURE )
- İNSAN ile HERHANGİ BİR ŞEY('İ)
( Kişi, başlı başına bir şeydir! Hiçbir şeyle karıştırılamaz/karıştırılmamalıdır! )
( HUMAN vs. ANYTHING )
- İNSAN ve/||/<>/< ÜNS
( ... VE/||/<>/< Özsel yakınlık. )
- İNSAN ile/ve/||/=/<> VARLIK
- İNSANA/KİŞİYE SIĞABİLEN/SIĞAMAYAN ve/=/||/<> EVRENE SIĞABİLEN/SIĞAMAYAN
( Evren. VE/=/||/<> İnsan. )
- İNSANBİLİM ile/ve/=/> EVRENBİLİM
( ANTROPOLOJİ ile/ve/<> KOZMOLOJİ ile/ve/<> TEOLOJİ )
- İNSANIN ÇÖPÜ ile/değil/yerine DOĞANIN DÜZENİ
- İNSANIN "DOĞASI" değil (BİR/ÇOK) NİTELİĞİ, DOĞASI KILMAK
( Kişi, belirli bir doğa ile doğmaz. Bir niteliği, doğası durumuna getirebilir.[TETABBU] )
- İNSANIN "DOĞASI" değil İNSANIN YAPISI(ya da GÖVDE/BEDEN/BİREYİN GÖVDESİ/DOĞA)
- İNSANIN "DOĞASI" değil İNSANDAKİ(GÖVDESİNDEKİ) DOĞA
- İNSAN(KİŞİ/KENDİN):
OKYANUSUN İÇİNDE BİR DAMLA ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİR DAMLANIN İÇİNDEKİ OKYANUS
- İNSAN/LIK:
MAĞARADAN ve/||/<>/> MARS'A GİDEN VE SÜRECİ
- İNSAN/LIK ve/<>/= GÜZEL AHLÂK
( İNSAN: Doya doya, insanlığını yaşayan. )
- İNSAN/LIK ve/<>/= GÜZEL AHLÂK
- İNSİCÂM ile MERBÛTİYET
( Yağmurun sürekli yağması. | Gitme, gidiş. | Düzgün söz. İLE Bağlılık, eklilik, ilinti. )
- İNŞİKAK-I/ŞAKK-I KAMER değil/yerine/= AYIN YARILMASI
- İNŞİRAH[Ar. < ŞERH] ile AÇILMA | AÇIKLIK, FERAHLIK
( AÇILMA | AÇIKLIK, FERAHLIK )
- İNSİYÂK[Ar.] değil/yerine/= İÇGÜDÜ | ARDI SIRA GİTME | BİR GÜCÜN ETKİSİYLE ÇEKİLİP GİTME
- İNTERMEZZO
( Bir bütün oluşturan parçalar. )
- IOLİT ile/||/<> KORDİYEİT
( Mavi-mor renklerde bir kordiyerit türü. İLE/||/<> Genellikle koyu mavi renkte olan bir mineral. )
- IOLİT ile/||/<> KUNZİT
( Mavi-mor renklerde bir kordiyerit türü. İLE/||/<> Pembe ila mor renkte bir spoddumen. )
- IOLİT ile/||/<> SUGİLİT
( Mavi-mor renklerde bir kordiyerit türü. İLE/||/<> Mor renkli nadir bir mineral. )
- IOLİT ile/||/<> TURMALİN
( Mavi-mor renklerde bir kordiyerit türü. İLE/||/<> Birçok renkte bulunabilen bir taş. )
- İPE-SAPA (GELMEZ İŞ/SÖZ/HAREKET/DAVRANIŞ)
( BÎ-SER Ü BÛN )
- İPEK ile/değil/yerine CUPRO
( Dünyanın ilk vegan kumaşı... Cupro )
- İRÂDE ile/ve/<> ŞEHVET ile/ve/<> TAMAH
( Varoluş ve sürdürme isteği. İLE/VE/<> Dürtü ve/ya da "güdü"ler aracılığıyla isteme. İLE/VE/<> İstemenin aşırılıkları. Açgözlülük, hırs. )
( CONATUS cum/et/<> APETITUS cum/et/<> CUPIDITAS )
- Irâk[Ar.] ile IRAK[Ar.] ile IRÂK[Ar.]
( Ülke. | Dicle nehrinden aşağı Basra'ya kadar Şat Suyu'nun iki tarafı. İLE Uzak. İLE Türk müziğinde, aynı adla anılan ve kalın fa diyez notasını andıran perdedeki makamlardan biri.[en eski mürekkep makamlarındandır] )
- IRAKSAMA ile IRAKSAK
( Bir şeyin gerçekleşmesini uzak görmek, olacağına pek inanmamak. İLE Birbirinden gittikçe uzaklaşan ışınlar, çizgiler. )
( İSTİBAT ile ... )
- İRKİN ile İRKİN
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Belirli bir yerde biriktirilmiş olan. İLE Günlerce süren. )
- IRMAK ile BÜYÜK IRMAK
( ... ile ŞATT/ŞAT )
- IRMAK ile/ve GADIR
( ... İLE/VE Küçük ırmak. )
- IRMAK ile/ve/<> GELEĞEN
( ... İLE Ana ırmağa karışan akarsu. )
- IRMAK ile/ve GÖL ile/ve DENİZ ile/ve ANADENİZ/OKYANUS
( OKYANUS: BAHR-İ MUHİT/LEBLÂYE[KARA VE YEŞİL DENİZ] )
( ÂB-I REVÂN: Akarsu, ırmak. )
( KOKYTOS ve STYKS, yeraltı ırmaklarıdır. )
( En uzun ırmaklar:
Nil (Afrika) - 6,690
Amazon (Güney/South Amerika) - 6,570
Mississippi (Missouri) (ABD/US) - 6,212
Yangtze (Çin/China) - 5,520
Irtysh (Rusya/Russia) - 5,410
Hwang Ho (Çin/China) - 4,672
Congo (Afrika) - 4,667
Amur (Asya/Asia) - 4,509
Lena (Rusya/Russia) - 4,296
Mackenzie (Kanada/Canada) - 4,241 )
( ŞEH-RÛD ile/ve İSTEL ile/ve DERYÂ ile/ve ... )
( NEHİR[çoğ. ENHÂR] ile/ve BUHAYRA ile/ve BAHR[çoğ. BİHÂR] ile/ve UMMÂN/UKYÂNUS )
- IRMAK ile ŞATT[Ar.][çoğ. ŞUTÛT]
( ... İLE Büyük ırmak/lar. )
- IRREGÜLER/IRREGULAR[İng.] değil/yerine/= DÜZENSİZ
- İRŞÂD:
İLİM ÖĞRETMEK değil UYKUDAN UYANDIRMAK
- IRSİ/YET[Ar.] değil/yerine/= KALITIM/SAL
- İRTİBÂ[Ar.] ile İRTİBÂT[Ar. < RABT]
( Baharda, güzel bir yerde oturma. İLE Bağlanış, rabtedilme. | İlgi, ilgili olma. | Bağlantı, belirtilerin birbirini tutması. )
- İRTİBÂT[Ar. < RABT] ile/ve/<> İMTİDÂD[Ar. < MEDD]
( Bağlanış, rabtedilme. | İlgi, ilgili olma. | Bağlantı, belirtilerin birbirini tutması. İLE/VE/<> Uzama, uzun sürme. | Uzay. )
- İRTİFÂ ile İRTİFAK
( Yükseklik. | Yükselti. İLE Dayanma. )
- İRTİFÂ ile/değil RAKIM
- İRTİFÂ/RAKIM[Ar.] değil/yerine/= YÜKSELTİ
( Bir noktanın, deniz yüzeyinden olan yüksekliği. | Bir yıldızdan bir bir gözlemcinin gözüne gelen ışın ile ufuk düzleminin oluşturduğu açı. )
- İRTİZÂK[RIZK] ile/ve/<> İRTİBAT[Ar. < RABT]
( Rızıklanma, rızk alma. İLE/VE/<> Bağlanış, bağlanma. | İlgi, ilgili olma. | Bağlantı. )
- İŞ" ile/ve/||/<> HAREKET
- İS ile İŞ
- İSÂLE[Ar. < SEYL | çoğ. SEYELÂN] ile İZÂLE[Ar. < ZEVÂL]
( Akıtmak. İLE Yok etme, giderme. )
- ÎSÂR[Ar.] ile İS'ÂR[Ar.] ile ÎSÂR[Ar.] ile İS'ÂR/İSGAR["ga" uzun okunur] ile İ'SÂR[Ar.] ile İ'SÂR[Ar.] ile İ'SÂR[Ar.] ile İSÂR[Ar.]
( Bağ, sargı. | Esirlik. İLE Fiyat biçme, narh koyma. İLE İkram, bahşiş. | Cömertlikle verme. | Dökme, saçma, serpme. | Kendi muhtaç olduğu halde bahşiş verme. | Seçme. İLE Çocuğun diş çıkarması. İLE Sürçdürme, ayak kaydırma. | Birini, büyüklere kötüleme/zemmetme. İLE Güçleştirme. | Fakirleşme. İLE İkindi zamanında bulunma. | Gelin olma çağına gelme. | Kasırga. İLE Keçi memesine takılan kese/torba. )
- İŞARET PARMAĞIYLA GÖSTERMEK ile/ve/değil/yerine/|| AYAK İZİ
- ISI ve IŞIK...:
OLSUN ile/ve/||/<>/> DOLSUN
- ISI ile ÖZGÜL ISI
( ... İLE 1 gram maddenin sıcaklığını, 1 ºC değiştirmek için emilmesi ya da kaybedilmesi gereken su miktarı. )
- İSİG ile İSİG KÖL/İSİG GÖL
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Sıcak. İLE Barsgan'da bir göl.[Uzunluğu otuz, eni on fersah.] )
- IŞIĞADOĞRULUM ile/<> IŞIĞAGÖÇÜM/IŞIKGÖÇÜM
( Işık etkisiyle bir bitkinin büyüme devinimi. İLE/VE/<> Birgözelilerde birdenbire aydınlanma sonucu görülen tepkime. )
( PHOTOTROPISM vs./<> PHOTOTACTISM )
- IŞIĞIN:
YANSIMASI ile/ve/değil/||/<>/> KIRILMASI ile/ve/değil/||/<>/> SAÇILMASI
( Bir dalganın bir yüzeye çarparak geri dönmesi. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Bir dalganın bir ortamdan başka bir ortama geçerken yön değiştirmesi. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Işığın farklı yönlere dağılması. )
( REFLECTION vs./and/||/<>/> REFRACTION vs./and/||/<>/> SCATTERING :OF LIGHT )
- IŞIK:
ÇELİŞİK BİRLİK
( Hem parça, hem dalga | Ne parça, ne dalga )
- IŞIK MİKROSKOBU ile/ve ELEKTRON MİKROSKOBU ile/ve KUVANTUM MİKROSKOBU
( Işık, cam merceklerden oluşan kondansör tarafından örnek üzerine odaklanır, daha sonra görüntü objektif ve okulerdeki mercekler tarafından büyütülerek gözle ya da fotoğraf filmi üzerinde izlenir. İLE/VE Işık yerine elektron yayıcı kaynak [mikroskobun üst kısmında] kullanılır ve cam mercekler yerine elektromıknatıslar kullanılır. Yayılan elektronlar, kondansör mercekler tarafından örnek üzerine odaklanır. Objektif ve projektör mercekleri tarafından büyütülen görüntü, izlenmek üzere bir ekrana ya da fotoğraf filmi üzerine düşürülür. )
- IŞIK - PARÇACIK BELİRSİZLİĞİ ile/ve/<>/= YER - YÖN BELİRSİZLİĞİ
- IŞIK YILI ile/ve GAUSS YILI
( Işığın bir yılda boşlukta aldığı mesafe. [Zaman birimi değildir!] İLE/VE 1 Astronomik Birimi[AU], kütlesi sıfır kabul edilen bir taneciğin 1 Gauss yılı[365,256.898.300 gün] sürede çizdiği düzgün dairesel yörüngenin yarıçapı olarak kabul edilmiştir. )
( 1 ışık yılı = 63.241 AU [ 1 AU = 149.597.870.691 ± 30 m. ] | [9.5 Trilyon km. / 9.460.718.940.369.531 m. ± 1.897.230 m.] )
( Astronomik Birim [AU], Dünya'nın Güneş çevresinde çizdiği eliptik yörüngenin büyük ekseninin yarısı kabul edilir. )
( Dünya ile Ay arasındaki en fazla mesafe 1.3 ışık saniyesidir. )
( Dünya ile Güneş arasındaki en fazla mesafe 499 ışık saniyesidir [8.3 ışık dakikası]. )
( Güneş Sistemi'nin çapı yaklaşık 150 ışık saatidir. )
( Oort Bulutu[güneşin etrafında dönen kuyrukluyıldızlar kümesi] yaklaşık 2 ışık yılı çapındadır. )
( Güneş'e en yakın yıldız sistemi olan Alfa Centauri yıldız sistemi, Güneş Sistemi'nden yaklaşık 25 astronomik birim, yani 3,75 milyar km. uzaklıktadır. )
( Samanyolu Galaksisi'nin çapı 100.000 ışık yılı kadardır. )
( Samanyolu'nun komşu galaksilerinden Andromeda, bize 2.4 - 2.7 milyon ışık yılı uzaklıktadır. )
( Güneş'ten sonra dünyaya en yakın yıldız olan Proxima Centauri, 4.2 ışık yılı uzaklıktadır. )
( LIGHT YEAR vs./and GAUSS YEAR )
- IŞIK ile/ve/<> AN
- IŞIK ile GAZIŞI
( ... İLE Termik etki olmaksızın, kendiliğinden görülen ışık. [Radyum, gazışıl bir öğedir.] )
- IŞIK ile/ve/||/<> GÜNEŞ IŞIĞI
( ... ile/ve/||/<> FÜRÛG-İ ÂFTÂB )
( SET ile/ve/||/<> JANSET )
- IŞIK ile HUZME[Ar.]
( ... İLE Işın demeti. )
- IŞIK ile/ve/||/<> IŞIĞIN YAYILIMI
( Fiziğin konusudur/alanıdır. İLE/VE/||/<> Matematiğin konusudur/alanıdır. )
- IŞIK ile IŞILTI
( ... İLE Hafif ışık. | Bir şeyin, ışıldarken saçtığı ışık. )
- IŞIK ile/ve IŞTIN/AYDINLIK
( LUX cum/et LUMEN )
- IŞIK ile/ve/değil/yerine/||/></< KARANLIK
( Görmek isteyenler için. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>< Görmek istemeyenler için. )
- İSİM[Ar. < İSM | çoğ. ESMÂ] ile/ve/||/<> SEMÂ'[Ar. < SAMÂ | SÜMÜVV | çoğ. SEMÂVÂT]/GÖK
( Yukarı kaldıran/çıkaran. İLE/VE/||/<> Kalkık. )
- İSİMLER = ESMÂ = NOMS
- IŞIN ile IŞINIM/IŞIMA/RADYASYON[Fr.]
( Bir ışık kaynağından çıkarak her yöne yayılıp giden ışık demeti. | Işınetkin özdeklerin saçtıkları alfa, beta, gama ışınlarından her biri. | Bir noktadan çıkıp sonsuza giden yarım doğrulardan her biri. İLE Işın ya da tanecik yayımı, radyasyon. | Uzayda yayılan bir dalgayı oluşturan öğelerin tümü. | Bir erkenin ışık demeti durumunda yayılması. | Isının, bir kaynaktan ışın ve dalga devinimi yoluyla yayılması. )
( LIGHT vs. RADIATION )
- IŞIN ile ÖZIŞIN
( ... İLE Ağaç gövdesinde, yatay yönde besin iletimi yapan ve özkesitte parıltılı görünen gözeler topluluğu. )
- İŞLENEBİLİR VERİ ile/ve/||/<>/> ERİŞİLEBİLİR VERİ ile/ve/||/<>/> OKUNABİLİR VERİ ile/ve/||/<>/> ANLAŞILABİLİR VERİ
( Simge seviyesinde. Dijital ve mantıksal girdilerle. İLE/VE/||/<>/> Bili/enformasyon. | Veri aktarımı. | Matematik ve iletişim. | Anlam olmayan değer. İLE/VE/||/<>/> Bilgi. | Değer etiketlemesi. İLE/VE/||/<>/> Keşif. KATAdop Mimarisiyle. )
- İŞLENMİŞ/RAFİNE/PAKETLİ/KONSERVE/DONMUŞ/HAZIR GIDALAR ile/değil/yerine OLABİLDİĞİ KADAR DOĞAL OLANI
( )
- İSPANYA ile/ve/<> FRANSA
( Bu iki ülkeyi birbirinden ayıran, 430 km.lik doğal bir sınır olan Pirene sıradağlarıdır.
[93 milyon yıllık bu dağlar, tüm evrimi içeren kalıntılar taşır.] )
- [ne yazık ki]
İSRAF ve/||/<>/> İFLÂS
- İSRAF değil/yerine/>< İKTİSAT
( Çok şeyi, azaltır. DEĞİL/YERİNE/>< Az şeyi, çoğaltır. )
- ISRAR ETME! ile/ve/||/<>/> (FAZLA) DİRENÇ GÖSTERME!
- İST. BOĞAZI'NDA:
ÜST AKINTI ile/ve ALT AKINTI
( Karadeniz'den gelen. İLE/VE Ege'den gelen. )
- İSTANBUL ve ROMA ve PRAG
( Boğaz, ikiye böler. VE Tiber Irmağı, ikiye böler. VE Vltava Irmağı, ikiye böler. )
- İSTANBUL'DA:
YAKA ile/ve/||/<> KITA
- ISTARAH[Ar.] ile/değil/= ISTAHAR[Ar.]
( ... İLE/DEĞİL/= İran'da, bir kent adı. | Su birikintisi, havuz, göl. )
- İSTATİKSEL YASA ile/ve/||/<> ÇOK BÜYÜK SAYILAR YASASI
- GÖRMEK/BAKMAK:
"İSTEDİĞİNİ" ile/ve/değil/yerine/||/<> İSTEDİĞİN ŞEY İÇİN GEREKEN(LER)İ
- İSTENÇ/İRÂDE:
UZAK ile/ve/||/<>/> ORTA ile/ve/||/<>/> YAKIN
( El. İLE/VE/||/<>/> Dil. İLE/VE/||/<>/> Bakış. )
- İSTENÇ/DİRETME/İRÂDE[EVET]
ile/ve/değil/yerine/önce/||/+/<>/></>/<
DİRENÇ/DİRENME/İHTİYÂR[< HAYIR]
( ile/ve/değil/yerine/önce/||/+/<>/></>/<
REVİYE[Ar.][>< BEDİHE])
( Yapma/yapabilme becerisi/isteği/coşkusu/olanağı/gücü. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Yapmama/yapmayabilme becerisi/isteği/coşkusu/olanağı/gücü. )
( "Zekâda", nefiste. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Akılda. )
( Seçim. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Yeğleme/tercih. )
( Cins. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Fasl. )
( Varoluş/sal. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Varoluşunun sürekliliği için/yönünde. )
( Bir şeyi yapmanın, tek bir yolu yoktur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Yolu, tektir! [Yapmamaktır!] )
( Başı, ortası/süreci ve sonucu, akıl iledir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Özgüven iledir ve öz/güven sağlatır. )
( Parça. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Bütün. )
( Özgürlüğümüzü yitirdiğimizde, değerini bilmeye başladığımız, anladığımız ve anımsadığımız. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Özgürlüğümüzde, sürekli bilmemiz ve anımsamamız gereken. )
( Doğadaki tüm varolanlar gibi insanın gövdesi de gelişerek ve değişerek sürecini tamamlar. Gövdemiz itibariyle bitki ve hayvanların koşullarıyla birlikte bülûğa ermesiyle tanımlanan belirli yaş, dönem ve zihinsel seviyelerden geçerek herkesle eşit olanaklara, haklara ve kararlara sahip olmak üzere birey olmaya, reşit olmaya hak kazanırız.
Olanaklarımız, 18 yılımızı tamamlayana kadar, ağırlıklı olarak bitki ve hayvanlarla ortak olduğumuz gövdemizde, varoluşsal ve canlılık gereksinimlerimize, istediklerimize gözümüzü, ağzımızı, elimizi ve dilimizi, "Evet"lerimizi yöneltmeyle yani "yapma isteği/bilgisi" anlamına gelen irâdemiz aracılığıyla sağlanır.
Bu süreç, özellikle 1 yaşında, bazı sözcükleri söylemeye başlayarak; 2 yaşında, benlik algımızın kısmen gelişmişliğiyle erk karşısında, varolduğunu gösterebilmek üzere dışkı tutarak; 4 yaşında, kısmen başlayan öğrenim/eğitim becerisiyle; 7 yaşından itibaren bilinçlenerek; 18'den önce dereceli olarak, 12 - 15 yaş arasında ve 15 - 18 yaş arasında, ayırd etme[temyîz] ve hukuksal cezâ görme eşiğiyle; 16 yaşında, ebeveynin resmî izniyle dünyanın her yerine gidebilme; yine ebeveyn izniyle 17 yaşında evlenebilme eşiklerindeki kısmî hakları ile 18'den sonra da gözümüzü, ağzımızı, elimizi, belimizi ve dilimizi uzatmayabileceklerimiz için "Hayır!" diyerek, "yapmama bilgisi/isteği" olarak tanımlanan ihtiyârımız ve muhtariyetimizle yani kendimize ve çevremizdekilere zarar vermemek üzere, ancak bu koşullarla özgürlük hakkımızı elde ederiz ve yaşamımızı, yapmayabileceklerimiz üzerinden sürdürürüz.
Atacağımız her adımda, yapacağımız ve söyleyeceğimiz herşeyde, önce "Evet"imiz(irâdemiz) değil "Hayır!"ımız(ihtiyârımız) devrede olmak zorundadır. Birilerini yaralamak, öldürmek ya da insanlık suçlarına giren uyuşturucu("sigara vb". da) satmak gibi çevremize çeşitli zarar verebilecek eylemler ise en önemli ve olmazsa olmazımız, Sağlık ve Özgürlük'ün yitirilmesi, hastahane ya da hapishaneyle sınırlandırılmasıyla son bulmasıdır.
İlim ve irfanın öncelikleri, ilkeleri olan eline, diline ve beline hâkim olmak, tüm kadîm geleneklerin ortak uyarısıdır. Şiddet kontrolü, şiddetsizlik, zararsızlık; başkalarını, düşünce, söz ve hareketle incitmemek; yalan kontrolü ve dürüstlük; benimseme kontrolü ya da çalmama; eşeysel(cinsel) enerji kontrolü; mal/eşya biriktirme kontrolü, biriktirmemek; nefret kontrolü ve merhamet; kızgınlık kontrolü ve affetme; güçsüzlük kontrolü ve dayanıklılık; aşırılık kontrolü ve ılımlılık; yanlışlık kontrolü ve doğruluk da insan haklarının dışına çıkmamayı sağlayacak olan uyarılardır.
[ www.FaRkLaR.net/kisiselgelisim ve www.FaRkLaR.net/ilim-irfan sayfalarından da yararlanılabilir.]
Kendi haklarımızı ve başkalarının haklarını tanımamıza yardımcı olabilecek çok önemli iki çalışma ise bir kâğıda ya da bilgisayarda/cep telefonunda, iki ayrı sayfa oluşturup öncelikle "Ne yapmayabileceklerim"i/zi, ötekine ise tam ve kesin olarak "Hayır!" dediklerimizi, diyebileceklerimizi yazmamızdır.
Giyinmek, öncelikle toplum (ve düzeni/sağlığı) için
ancak daha sonra kişinin kendi içindir. )
( Gereksinimimize yönelterek, önceleyerek.[Kısa ve uzun süreli olarak tehlikeli/riskli/zararlı olup olmadığına fazla bakmaksızın.] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Var oluşumuzu ve var oluşumuzun sürekliliğini önemseten, önceleyen.[Hem şu anda, hem de uzun süreli olarak.] )
( Bir şey ki, yapmasan da olur... YAPMA!
Bir şey ki, söylemesen de olur... SÖYLEME!
Yaptığımız, "kâr"; yapmadığımız, yarar!
Aldığımız, "kâr"; verdiğimiz, yarar!
Yediğimiz/içtiğimiz, "kâr"; yemediğimiz/içmediğimiz, yarar!
Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir/geliştir... Dünya/n değişsin//gelişsin! )
( Belediye. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Muhtarlık. )
( Görülen, gösterilen/gösterilebilen. | Görülebilir/lik, gösterilebilir/lik. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Görülmeyen, gösterilmeyen ve gösterilemeyen. | Görülemez/lik, gösterilemez/lik. )
( "Evet!" diyebilme (olanağı/gücü). İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< "Hayır!" diyebilme (olanağı/gücü). )
( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>>/< Nefsine muhâlefet etmek/edebilmek.[MUHALEFET-ÜN-NEFS] )
(
İhtiyâr ve İrâde | "Kader" - "İrâdenin Özgürce Kullanımı" Tartışması | Huyların Değişmesinin Olanağı | Mantıksal Belirlenimcilik | |
---|---|---|---|---|
Kindî | Bağdaşırcı | Belirlenimci/Bağdaşırcı | - | - |
Fârâbî | Bağdaşırcı | Bağdaşırcı | Bağdaşırcı | Bağdaşırcı |
Yahyâ İbn Adî | - | Bağdaşırcı | Belirlenimci | İrâdenin Özgürce Kullanımı |
Âmirî | Bağdaşırcı | Bağdaşırcı | - | - |
İbn Sînâ | Belirlenimci | Belirlenimci | Bağdaşırcı | Belirlenimci |
İbn Bâcce | Bağdaşırcı/İrâdeci | - | - | - |
İbn Rüşd | Belirlenimci/Bağdaşırcı | Belirlenimci/Bağdaşırcı | - | Bağdaşırcı |
"Meşşâî Felsefede Ahlâkî Determinizm ve Özgürlük" - Emre Çeliker

( WILL/WILLPOWER vs. RESISTANCE )
- İSTENÇ = İRÂDE = WILL[İng.] = VOLONTÉ[Fr.] = WILLE[Alm.] = VOLUNTAS < VELLE:İSTEMEK. VOLO:İSTİYORUM[Lat.] = VOLUNTAD[İsp.]
- İSTENİLEN ile/ve/<>/değil/yerine GEREKSİNİM
( "Bilir/ler." İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE Bil(e)mez/ler. )
( Gereksiniminiz olmayan şeyler alırsanız, çok yakın gelecekte, gereksinim duyduğunuz şeyleri satmak zorunda kalırsınız. )
- İSTER İSTEMEZ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KENDİLİĞİNDEN
- İSTİHRAÇ ile İSTİHSAL ile İSTİNTAÇ
( Anlam, sonuç çıkarma/çıkarsama. İLE Çıkarma, elde etme. | Üretim, üretme. İLE Sonuç çıkarma. | Bir büyük önermeden küçüğe ve sonurguya, yasalardan olaylara, nedenden sonuca giderek sonuç çıkarma. )
- İSTİKÂMET[Ar.] değil/yerine/= YÖN, DOĞRULTU
- ISTIRAP ve HAREKET
- İSTİSNA[Ar.] değil/yerine/= AYRINCA
- İSTİSNA ile KAİDE
( İstisnalar kaideyi bozmaz, kuvvetlendirir! )
( İstisnalar bilinmedikçe, kaide bilinmiyor demektir. )
- İŞTİYÂK[< ŞEVK] değil/yerine/= ÖZLEM, HASRET | YOĞUN İSTEK/ARZU
- İTAAT" ile/ve/||/<>/> "RAHAT"
- İTERBİYUM[< YTTERBY-İSVEÇ] ile İTRİYUM[< YTTERBY-İSVEÇ]
( Atom numarası 70, atom ağırlığı 173,04 olan, değerli bir öğe. [Simgesi: Yb] İLE Atom numarası 39, atom ağırlığı 88,92 olan, seryum filizlerinde bulunan, gri renkli, 4,6 yoğunluğunda, değerli bir öğe. [Simgesi: Y] )
- İTİBARÎ ile "HAKİKÎ"
- İ'TİDÂL[< ADL] ile Î'TİZÂL[< AZL]
( Denge, ölçülülük. İLE Yalnızlığı yeğleyip bir köşeye çekilme, uzlet etme. | İşi terketme. | Topluluktan/cemâatten ayrılma. )
- İ'TİKÂL-İ BAHRÎ[Ar.] ile İ'TİKÂL-İ SEVÂHİL[Ar.]
( Dalga aşındırması. İLE Kıyıların aşınması. )
- İTİNÂ ile/ve/||/<>/> İMTİNÂ
- İTKİ = İLCÂ = IMPULSE, APPETITE[İng.] = IMPULSION, APPÉTIT[Fr.] = IMPULS, TRIEBE[Alm.] = IMPULSIO, APPETITUS[Lat.] = IMPULSO[İsp.]
- İTLE DALAŞMAK ile/değil/yerine/>< YAMACI DOLANMAK
- İTMİNAN değil/yerine/= İNANMA, GÜVENME
- İTTİHÂZ[< AHZ] değil/yerine/= EDİNME, EDİNİLME | KABUL ETME | SAYMA, SAYGI DUYMA
- İTTİKAN değil/yerine/= İYİ VE SAĞLAM BİLME
- İYİ NİYET ile/ve/değil/||/<>/>/< ADÂLET
- İYİ ile/ve/<>/> DAHA İYİ ile/ve/<>/> EN İYİ
( İnanırsak. İLE/VE/<>/> Sabredersek. İLE/VE/<>/> Vazgeçmezsek. )
- İYİ ile/ve DOĞRU ile/ve GÜZEL
( Duyu ve duygu. İLE/VE Düşünce. İLE/VE Duyu ve duygu ve düşünce. )
( Davranış. İLE/VE Düşünce. İLE/VE Bütünlük. )
- İYİ ile/ve/<> GÜZEL
( Ayrıntıdır/ayrıntılardadır. İLE/VE/<> Bütündür/bütünlüktedir. | İyilerin biraradalığı/toplamıdır. )
- İYİCENE, GÜZELCENE değil İYİCE, GÜZELCE
- İYİ/GÜZEL DİLEKLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- İYİ-KÖTÜ AYRIMI YAPMAK/TELKİN ETMEK değil/yerine (SADECE) NE OLMADIĞINI BELİRTME (ÇABASI)
- İYİLEŞTİRİCİLER/DENGELEYİCİLER:
GÜNEŞ ile/ve/||/<> DİNLENME ile/ve/||/<> HAREKET/SPOR ile/ve/||/<> BESLENME ile/ve/||/<> ÖZGÜVEN ile/ve/||/<> ARKADAŞLAR
- İYİLİĞE GEREKSİNİMİ OLANLAR ile/ve/||/<> İYİLİK YAPMAYA GEREKSİNİMİ OLANLAR
( )
( The Last Bookstore (Son Kitapçı) adlı şu kısa belgesel, Los Angeles'ta bulunan 'Son Kitapçı' adlı kitapçının sahibi ve işletmecisi Josh Spencer'ın yaşamına odaklanıyor. Belgesel, Spencer'ın bir baba, koca, küçük işletme sahibi ve paraplejik olarak yaşamını gözler önüne sererken, fiziksel kitaplardan vazgeçemeyenler için bir çekim merkezi haline gelen dükkanının da öyküsünü anlatmış oluyor.
http://lastbookstorela.com
)
( Çok sevgili arkadaşım,
Ramazan Baş’ın (Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği Başkanı),
koronavirüs nedeniyle yaşamını kaybettiğini öğrendik.
Çok çok üzüldüm/üzüldük.
Ne yazacağımı ve ne kadar yazacağımı bilemiyorum. Ben/biz de tüm Türkiye de en başta engelliler olmak üzere yakın bir dostumuzu kaybetmenin çok büyük üzüntüsü içinde...
Türkiye de, dünya da çok büyük bir değerini, başarısını, çok önemli bir gönüllüsünü çok erken kaybetti. Hepimizin başı[yarası] sağılsın[iyileşsin].
Çok sevgili Ramazan Baş'la 2006 yılında, her ayın ilk Çarşamba'sı
gezi anıları ve sunumlarımızı paylaşmak üzere buluştuğumuz Gezginler Derneği toplantımıza katılmasıyla tanıştık. Onu ve yanındakileri tekerlekli sandalyesiyle sahnede görünce çok mutlu olmuştum.
Dernek başkanımız Orhan Kural ve yönetim kurulu üyeleri, düşünce, öneri, istek ve beklentilerini dinlemek üzere yılda bir kez de tüm gezgin üyelerimizi davet ediyorduk. 2000'den beri katılabildiğim bu toplantıların birinde gezi ve gezginlik dışında dernek olarak daha etkin, topluma da yararlı çalışma ve dayanışmalarımızın olması gerektiğine değinmiştim. Her ne kadar gezme olanağı buluyorsak da engellilerin bu olanağa pek de sahip olmadığına, hepimizin çeşitli nedenlerle her an bir kaza geçirerek engelli kalabileceğine, gücümüz ve olanaklarımız yerindeyken engellilerin sorunlarına çok daha fazla katkı ve destek vermemiz gerektiğini paylaşmıştım. Bu konudaki ilk adımımızın da engelli dernekleriyle olan ilişki ve işbirliğiyle gerçekleşebileceğine de değinmiştim.
2006'daki toplantılarımızın birinde bu düşünce ve dileklerimin ekonomik gücü yerinde olan kişilerin/gezginlerin önüne daha yakından ulaşabildiğini görmekten, az da olsa bir katkım olması ve aracı olabilmekten çok mutlu oldum.
(Kendimi değil bu tür düşünce, adım, aracılık ve çabaların önemini pekiştirme ve yayılması dileğiyle bu deneyimimi paylaşıyorum.)
Ben de kendi olanaklarım içinde daha fazla neler yapabileceğimi düşünerek Ramazan Baş ile daveti üzerine Ataköy'deki dernek merkezine gitmeye başladım. İnternet ve bilgisayarla ilgili olanaklarımı seferber ederek birkaç yıl derneğin web sitesiyle ilgili çalışmalar yürüttüm. Sevgili Ramazan Baş, tüm çalışanlar, gönüllüler ve engelliler ile daha yakından iletişim ve paylaşım fırsatı bularak tekerlekli sandalye dağıtımı başta olmak üzere çoğu etkinliğin mutfağında yer almaya çalıştım.
Derneğin başarılarından çoğunuzun haberdar olduğunu bildiğim her süreç ve ayrıntıda çeşitli gereksinimleri olan engelliler için çok önemli olanaklar sağlandı. Boynundan aşağısı felç kalmış, çoğunlukla yattığı yerden hizmet vermeye çalışan sevgili Ramazan Baş'ın, en başta annesi olmak üzere çevresindeki tüm dostların, üstün, özverili emek, çaba ve başarılarıyla dolu yaşamında, yazmak ve paylaşmakla bitmeyecek Türkiye ve dünya çapında örnek hizmet ve katkıları için ne kadar teşekkür etsek azdır. Yıllarca dernek çalışmalarına ve engellilere sürekli destek veren binlerce tanınmış/tanınmamış gönüllü, siyasetçi, sanatçı ve sporcuya da ayrıca çok teşekkür ederim/z...
Tüm emek, çaba, katkı, aracılık ve çalışmalarından dolayı tekrar tekrar milyonlarca minnet ve teşekkür ediyorum/z çok sevgili Ramazan Baş. Her zaman, hepimizleydin, her zaman da öyle olacaksın. Yaşamımız, gönlümüz ve zihnimizdeki yerin apayrı!
(Dileklerimiz, tek başına bazı sorunların gelişmesi, değişmesi ve
düzelmesi için yeterli olmuyor biliyorsunuz. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hem doğrudan, hem de dolaylı olarak gereksinimi çok fazla olan birey ve derneklere her türlü maddi ve manevi yardımı sürekli kılarak gerçekleşiyor. Eğer bugüne kadar katkı ve desteğiniz olmuş ya olamamışsa da bundan sonra daha fazla olabileceğini de tekrar ve sürekli anımsayalım istiyorum. Bu doğrultuda da TOFD'ye cep telefonu üzerinden aylık 10 TL.'lik düzenli bağışına siz de katılabilirsiniz. Ayrıca, plastik şişelerin kapaklarını biriktirerek ve dernek merkezine ulaşmasını sağlayarak da destekte bulunabiliyoruz. Tüm ayrıntılarını TOFD.org.tr adresinden görebilir ve takip edebilirsiniz. Şimdiden tüm katkı ve desteklerinizden dolayı tebrik ve teşekkür ediyorum/z...)
Ancak bu kadarıyla sınırlandırabildiğim, ne kadar yazsam ve anlatsam da onu tanı(t)maya yetmeyecek sevgili Ramazan Baş'ı, kısmen de olsa daha yakından tanıyabilmeniz için aşağıdaki bağlantıdan
TEDx konuşmasını kesinlikle izlemenizi rica ediyorum...
İYİLİĞE GEREKSİNİMİ OLANLAR ile/ve/||/<>
İYİLİK YAPMAYA GEREKSİNİMİ OLANLAR
Mutluluğun Anahtarı; Köprü Olmak | Ramazan Baş
youtube.com/watch?v=wA4wK6Kby2Q
instagram.com/TOFDgenelmerkez
instagram.com/ramazanbastofd
instagram.com/semracetinkaya__
(Sürekli erişim ve paylaşım adresleri...
FaRkLaR.net/sozluk/fark/37462
instagram.com/p/CODS7iwAJcg )
- İYİLİK ve/||/<>/>/< KAMU YARARI
- İYİLİK değil OLDUĞU/GEREKTİĞİ BİÇİMDE/GİBİ
- İYON[İng. < Yun.] değil/yerine/= YÜKÜN
( Bir ya da daha çok elektron kazanmış ya da yitirmiş bir atom ya da atom grubundan oluşmuş, elektrik yüklü parçacık. )
- İYONİK BAĞ ile/ve/||/<> KOVALENT BAĞ
( İki atom arasında elektron aktarımı/alışverişi ile oluşan bağlar. İLE/VE/||/<> Elektron paylaşımıyla oluşan bağlar. )
- İYONİZAL ile İYONİZAL OLMAYAN
- İYOT[Fr. < Yun.] ile/ve/<> İYODÜR[Fr.]
( Atom numarası 53, atom ağırlığı 126,92 olan, doğada deniz suyunda, sodyum iyodür durumunda rastlanılan, bazı deniz bitkilerinde de çokça birikmiş olarak bulunan, mavimsi esmer renkte, katı bir öğe. [simgesi: I] İLE/VE/<> İyotun, bir öğe ya da bir bileşikle verdiği bileşim. )
- İYOT ile/ve/<> İYOTLAMA
( ... İLE/VE/<> İçme sularındaki mikropların, iyot etkisiyle giderilmesi. | Organik bir bileşikte, hidrojenin, iyotla yer değiştirmesi. )
- İZ ile/ve/||/<>/> İZLENİM
- İZABE[Ar.] değil/yerine/= ERGİTME
( Madenleri ergitme, sıvı duruma getirme. )
- İZ/EZ ile ÇİZİK
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Topraktaki ya da herhangi bir uzunlamasına çizik. İLE ... )
- İZHAR ile İHZAR
- İZOBAR[Yun. ISOS: Eşit. | BAROS: Basınç.] değil/yerine/= EŞBASINÇ
- İZOBAR değil/yerine EŞBASINÇ
- İZOHİPS[Yun. ISOS: Eşit. | HYPSOS: Yükseklik.] değil/yerine/= EŞYÜKSELTİ
- İZOMER[Fr. < Yun. MEROS: Bölüm. | BAROS: Basınç.] ile EŞBÖLÜM
( Aynı oranlarda bileşmiş aynı öğelerden oluşan fakat moleküllerinde atom öbekleşmeleri değişik olduğundan, birbirinden farklı özellikler gösteren maddeler. )
- İZOMORF değil/yerine/= EŞBİÇİM
( Başka bir şeyin biçim ya da yapı bakımından aynısı olan şey. )
- İZOTERM[Yun. ISOS: Eşit. | THERMOS: Sıcak.] değil/yerine/= EŞSICAK
- İZOTOP[Fr. < Yun. ISOS: Eşit. | TOPOS: Yer.] değil/yerine/= EŞYER/YERDEŞ
( Yalnız atomlarının kitleleri yönünden birbirinden farklı olan, aynı kimyasal öğe. )
- JADE ile/||/<> JADEİT
( Yeşil, beyaz, sarı, kahverengi ve siyah renklerde olabilir. İLE/||/<> Genellikle daha parlak ve serttir. )
- JADE ile/||/<> NEFRİT/NEPHRİTE
( Yeşil, beyaz, sarı, kahverengi ve siyah renklerde olabilir. İLE/||/<> Genellikle yeşil renkte olup daha yumuşak bir yapıya sahiptir. )
- JADEİT ile/||/<> KUNZİT
( Genellikle daha parlak ve serttir. İLE/||/<> Pembe ila mor renkte bir spoddumen. )
- JADEİT ile/||/<> NEFRİT/NEPHRİTE
( Genellikle daha parlak ve serttir. İLE/||/<> Daha yumuşak ve yaygın bir yeşim türü. )
- JADEİT ile/||/<> SERPANTİN
( Genellikle daha parlak ve serttir. İLE/||/<> Yeşil tonlarında ve genellikle benekli bir mineral. )
- JAPONCA'DA (KANJİ):
AĞAÇ ile/ve/||/<>/> KİTAP/KÖK ile/ve/||/<>/> KORU ile/ve/||/<>/> ORMAN
( ile
ile
ile
)
- JASPER ile/||/<> ONİKS
( Kırmızı, sarı ve kahverengi renklerde olabilir. İLE/||/<> Siyah ve beyaz şeritlere sahiptir. )
- JASPER ile/||/<> SPİNEL
( Kırmızı, sarı ve kahverengi renklerde olabilir. İLE/||/<> Çeşitli renklerde bulunabilen bir mineral. )
- JEODEZİ ile JEODİNAMİK ile JEOMORFOLOJİ
( Yerölçüm bilimi. İLE Yer kabuğundaki değişimleri inceleyen bilim. İLE Yerbiçim bilimi. )
- JEODEZİ[Fr.] değil/yerine/= YERÖLÇÜM
- JEODİNAMİK ile/ve/<> JEOFİZİK ile/ve/<> JEOKİMYA ile/ve/<> JEOLOJİ[Fr. < Yun. GEO: Yer. | LOGOS: Bilim.] ile/ve/<> JEOMORFOLOJİ
( İç [volkan, deprem vb.] ve dış (aşınma) etkenlerle yerkabuğunda oluşan değişikliklerin incelenmesi. İLE Yeryuvarlağını ve atmosferi etkileyen, doğal fiziksel olayların incelenmesi. İLE Yerkabuğunu oluşturan kimyasal öğelerin tümü. İLE Yerbilim. İLE Yeryüzünün engebelerini ve aşınma ile ilgili gelişimleri inceleyen bilim. )
- JİK ile/ve KAR TANESİ
( Yağmur damlası. İLE/VE ... )
( ... vs./and SNOWFLAKE )
- JUNGLE vs. FOREST
- JÜPİTER'DE:
1 GÜN ve/||/<> 1 YIL
( 9 saat 50 dakika. VE/||/<> 4332 dünya günü. )
- JÜPİTER/GALILEO UYDULARI:
IO ile/ve/||/<> EUROPA ile/ve/||/<> GANYMEDE ile/ve/||/<> CALLISTO
- KABA ile/değil/yerine ENGİN
- KABA ile/ve/değil/<> GELİP GEÇİCİ
- KABAN[Erm.] ile KABAN[Fr. < CABAN]
( Dik yokuş. | Tepe. İLE Çeşitli kumaşlardan yapılmış, kalçaya kadar inen ve paltoya benzeyen üst giysisi. )
- KABARMA ile/ve/<> KÖPÜRME
- KABARTI ile KABARTMA
( Tümsek, çıkıntı, kabarmış yer. İLE Kabartma işi. | Bir biçimin ya da bir süslemenin düz yüzey üzerindeki çıkıntısı. | Kil, alçı, taş vb. işlenebilir gereçleri girintili çıkıntılı yüzeyler durumunda biçimlendirerek yapılan yapıt, rölyef. | Kabartılarak yapılan. )
- KABUK ile/ve/||/<>/> KABUKLU
( Bir şeyin üstünü kaplayan ve onu dış etkilere karşı koruyan, kendiliğinden oluşmuş sertçe bölüm, kışır/kışr. | Ekmeğin, pişme sırasında içinden daha çok sertleşen dış bölümü. | Bir sıvı ya da gazı dıştan saran, sert katman. | Deri üzerinde bir yaranın ya da sivilcenin kurumasıyla oluşan sertçe bölüm. | Bir hayvanı dıştan örten kitinli, kalkerli, silisli, kemiksi ya da boynuzsu örtü, kavkı. İLE/VE/||/<>/> Kabuğu olan. )
- KABUK ile/<> YALAMUK
( ... İLE/<> Çam ağacının reçineli kabuğu, soymuk. | Çam ağacının reçineli kabuğundan çıkan özsuyu. )
- KABUL EDİLMESİ GEREKEN:
[ya] RASTGELELİK ya da/>< BİLİN(E)MEYEN/GİZLİ DEĞİŞKENLER
( Θ - φ )
- KABUL ETMEK ile GÜZEL GÖRMEK(TAHSÎN[< HÜSN])
( TO ACCEPT vs. TO SEE NICE )
- KABUL ile/ve/değil/<> İÇSELLEŞTİRME
- KABULLENMEK değil/yerine DÜŞÜNMEK
- KAÇAN/LAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KALAN/LAR
- KAÇKAR DAĞLARI ile/ve KÜRE DAĞLARI
- KAÇKAR ile/değil KAŞKAR
- KAÇKARLAR ile/ve/||/<> KALÇARLAR
- | KAÇMAK ile/ve/ya da/||/<>/> SAVAŞMAK |
ile/ve/ya da/||/<>/>
DONAKALMAK
( [Olanaklar(ımız)/koşullar(ımız)/araçlar(ımız)]
| Yetmiyorsa, uygun değilse. İLE/VE/YA DA/||/<>/> Yetiyorsa, uygunsa. |
İLE/VE/YA DA/||/<>/>
İkisi arasında kalmış ya da hiçbir karar veremiyorsak. )
( | Sempatik. VE Sempatik. |
İLE/VE/YA DA/||/<>/>
Parasempatik. )
- KAÇMAK ile/ve/değil/yerine UZAK DURMAK
( UZAK DUR!
* Karnı tokken sızlanandan
* Zevk sürerken sıkılandan
* El içinde ağlayandan
* Dost sözünden gocunandan
* Kuşkusuyla buz tutandan
* Düşmanına dost durandan
* Suretiyle kandırandan
* Aynalardan kovulandan
* Şeytanıyla yarışandan
* Sevabını anlatandan
* Günahına kulp takandan
Mete Özgencil )
- KADER ile/ve/<> FITRAT
- KADÎM ile HÂDÎS
( Başlangıcı ve sonu olmayan. İLE Oluşta olan. )
- KADIN/ERKEK GÖVDESİ/BEDENİ" değil/yerine/< DİŞİL/ERİL GÖVDE/BEDEN
- KADIN ile/ve/||/<>/> MÜCEVHER ile/ve/||/<>/> ERKEK ile/ve/||/<>/> KADIN
( Birbirini tüketen döngü. )
- KAF "DAĞI" ile/değil BUZ DAĞI
- KAF DAĞI ile/ya da/||/<> ÇİLE
( Kaf dağına mı çıksam?
Bir ömür, çile mi çeksem? )
( )
- KAFA/BAŞ ve/<> AYAK
( Serin tutulmalı. VE/<> Sıcak tutulmalı. )
( Kafa, tüm gövdenin 1/8'i oranındadır. [Altın Oran!] )
( Kopan bir kafanın bilincinin ne kadar süre yerinde kaldığını (kalıyorsa) sınamak olanaksızdır. En iyi tahminle 5 ila 13 saniye arasında olduğudur. )
( Akılsız başın cezasını, ayaklar çeker. )
( SEDİR AĞACI: Kafatası. )
( )
- KAFANIN BASMAMASI ile/ve/||/<>/< KAPASİTE(Sİ)NİN YETMEMESİ
- KAFANIN ÇALIŞMASI ile/ve/değil/+/||/<>/> KAFANIN ÇALIŞTIRILMASI
( Zekâ. İLE/VE/DEĞİL/+/||/<>/> Akıl. )
- KAFKASYA'DA:
KISLOVODSK ile/ve MINERALNIY VODO
( Sıcak su. İLE/VE Mineral su. )
- KÂĞIT ile PAPİRÜS[Yun. < Lat.]
( Hiçbir kağıt parçası, 7 kezden fazla ikiye katlanamaz. )
( ... İLE Papirüsgillerden, Nil kıyılarında yetişen bir bitki. | Eski Mısır'lıların, papirüs saplarından yaptığı kâğıt. | Bu kâğıda yazılmış el yazması. )
( PAPER vs. PAPYRUS )
( ... cum CYPERUS PAPIRUS )
- KAHİRE ile KAHİRE
( Mars gezegeninin Arapça'sı. İLE Mısır'ın başkenti. )
- KAİDE[Ar.] değil/yerine/= KURAL
- KAILASH (DAĞI)
( KAR MÜCEVHERİ [Tibet dilinde] )
- KÂİNÂT ile/ve/||/<> ÂLEM
( Ol(un)an. İLE/VE/||/<> Bil(in)en. )
( (B)ilim. İLE/VE/||/<> Bilinen kainat. )
- KÂİNAT[Ar.] ile/ve/değil/yerine/<>/= EVREN
( Ay altı [olan/lar(/kâin)]. İLE/VE/<> Ay üstü. )
- KÂİNAT ve/<> KANAAT
- KÂİNÂT ile/ve MEVCÛDÂT
- KAİNÂT ve MÜVELLEDÂT
- KAL ile KÂL[Ar.]
( Bir alaşımdaki madenlerin erime derecesi farkından yararlanarak bunları birbirinden ayırma işlemi. İLE Söz. )
- KALICI ile/ve/değil/||/<>/< GEÇERLİ
- KALICILIK ile/ve/değil/||/<>/> BAĞLAYICILIK
- KİREÇ TAŞI/KİLS[Ar.]/KALKER[Fr.] ile SİPOLİN[Fr. < İt.] ile KARST[Alm.]
( Kireç ocağında işlenerek kireç elde edilen, kalsiyum karbon tuzundan bileşik kayaç. İLE Katmanlarında iç içe daireler bulunan, billurlu bir kalker türü. İLE Kayaçların erimesiyle yer altı akıntıları olan, kireç taşı ve dolomit bölgesi. )
- KALORİ[Lat. < CALERE] değil/yerine/= ISIN
( Bir kilogram suyun sıcaklığını, bir derece yükseltmek için gereken ısı miktarı. Normal atmosfer basıncında, ısınma ısısı 15 °C'lik suyunkine eşit olan bir nesnenin, bir gramının sıcaklığını 10 °C yükseltmek için gerekli ısı miktarına eşit olan ısı birimi. | Besinlerin, dokular içinde yanarak gövdenin sıcaklık ve enerjisini sağlama değerlerini gösteren ölçü. )
- KALSEDON ile/||/<> KRİZOPRAZ
( Mikrokristalin bir kuvars türü. İLE/||/<> Elma yeşili renkte bir kalsedondur. )
- KALSİT ile/||/<> ARAGONİT
( Kalsiyum karbonat minerali. İLE/||/<> Kalsiyum karbonatın bir diğer polimorfüdür. )
- KAMBRİYEN
( Birinci Çağın ilk dönemi ve bu dönemde oluşmuş yer katmanları. )
- KAMBRİYUM
( En eski jeolojik tabaka. )
- KAMBRİYUM ile ARKEEN[Fr. ARCHÉEN < Yun.]
( ... İLE Kambriyumlardan önce oluşan, en eski yer katı. )
- KAMET[Ar.] ile GAMET[Fr. < Yun.]
( Boy. | Camide, namaza kalkmak için okunan ezan. İLE Eril ya da dişil üreme gözesi. )
- KÂN(OLUŞ) ||/>
MEKÂN ile/ve/||/<>/> DUYU ile/ve/||/<>/> DUYGU ile/ve/||/<>/> HAL ile/ve/||/<>/> MAHAL ile/ve/||/<>/> MAKAM
||/> AKIL/KAVRAM
- KAN ile/ve/<> PLAZMA[Yun.]
( ... İLE/VE/<> Kanda alyuvarla akyuvarların içinde bulunduğu sıvı. | Elektrik yükü yansız olan gaz moleküllerinden, pozitif iyonlardan ve negatif elektronlardan oluşan akışkan. )
( NEZF: Kanama. )
( HÛN ile/ve/<> ... )
( BLOOD vs./and/<> PLASMA )
- KANADI OLMAK/ÇIRPMAK ile/ve/fakat/||/<>/> UÇAMAMAK
- KANAL ile KANALCIK
( Bazı bölgeleri sulamak, kurutmak amacıyla ya da gemilerin işlemesine elverişli, insan eliyle açılmış su yolu. | Telefon, telgraf, radyo, televizyon vb. araçlarla iletişimi sağlayan yol, hat. | Tahtanın liflerine dik yönde açılan kırlangıç kuyruğu biçimli girinti. | İçinden damar, sinir ya da bir sıvı geçen yol. | İki kıyı arasındaki dar ve derin deniz. İLE Küçük kanal. | Bir organizmadaki küçük kanal. )
- KANALİZASYON ve/||/<> HAMAM ve/||/<> KÜTÜPHANE
( Kentin kirini alır götürür. VE/||/<> Gövdenin kiri temizlenir. VE/||/<> Aklın boşlukları/"tozları" alınır. )
( Pis ve atık suların özel kanallar aracılığıyla belirli merkezlerde toplanıp atılmasını sağlayan düzen, lağım döşemi. VE/||/<> Yıkanılacak yer, yunak, ısıdam. | Para karşılığında yıkanma işinin yapıldığı yer. VE/||/<> Betiklik/kitaplık. | Betik satılan dükkân, betikevi. )
- KANGCHENJUNGA
( Dünyanın üçüncü en yüksek dağı.[8598 m.]Sıkkım'da bulunur. )
- KANIT/DELİL ile/ve İTİRAZ
( Hem filozofların, hem kelâmcıların birbirine yönelik yaptığı. )
( DELİL: Burhanın zihinde olması. (İNNE/İNNİ) )
( Kendiyle başka bir şeye işaret eden. İLE/>< ... )
( PROOF vs./and OBJECTION )
- KANIT ile/ve/||/<> SAĞLAMA
- KANIT ve/<> SONSUZLUK
- KANITIN YOKLUĞU ve YOKLUĞUN KANITI
( İkisi de olamaz! )
( "Kanıtın yokluğu, yokluğun kanıtı değildir." )
- KANITLAYAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DESTEKLEYEN
- KANSER değil/yerine KONSER (OLSUN) ile/değil/yerine/>< DERT değil/yerine MERT (OLMAK)
( GAZ/GÜLMEK: "İçinde kalıp kanser olacağına dışına çıkıp konser olsun." :) )
- KAOS ile/değil KORA
( Uçurum, yarık, geçişin olmaması. İLE/DEĞİL Karmaşa, düzensizlik. )
- KAOTİK değil/yerine/= KARMAŞIK
- KAPALI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BELİRSİZ
- KAPAMAK ile KAPATMAK
( Bir açıklığı örtmek için bir şeyi, açık yerin üzerine getirmek. | Hava bulutlarla kaplanmak, sıkıntılı bir hâl almak. | Bir şeyin görünmesine engel olmak. | Geçişi engellemek. | Tıkamak, içini doldurmak. | Su, elektrik gelişini kesmek. | Çalışamaz, görev ve iş yapamaz duruma getirmek. | Üzerinde durmamak, bir şey üzerinde konuşmayı bırakmak. | Bir yere sokup dışarı çıkmasına engel olmak, hapsetmek. | Ortalıktan alıp saklamak. | Karşılamak, denk gelmek. İLE Bir malı değerinden aşağı bir karşılıkla elde etmek. | Kapamak. | Bir kadınla nikâhsız yaşamak. | Yayımını yasak etmek, yayımına son vermek. | Herhangi bir yerin tüM tüketimlerini üstlenip başkalarını içeri almadan isteği doğrultusunda eğlenmek. | Bitirmek, unutturmak, söz edilmesini engellemek. )
- KAPAR ile KAPAR
( Kapatmanın geniş zamanlı tanımı/kullanımı. İLE Kapmanın geniş zamanlı tanımı/kullanımı. )
- KAPASİTE[Fr./İng. CAPACITY] değil/yerine/= SIĞA/YETENEK/YETİ
( Bir kondansatörün, elektrik yığma sınırı. )
( Bir şeyi içine alma, sığdırma sınırı, kapsama gücü, sığa. | Belirli bir alana sığabilecek kişi ya da nesne sayısı. | Bir işletmenin üretim miktarı. | Bir kondansatörün elektrik yığma sınırı, sığa. | Anlama, kavrama yeteneği. )
- KAPI ve/||/<>/> YAPI
- KAPIL[İng. < COUPLE] ile KAPIL
( Çift. İLE Kapma işine konu olmak. | Sürüklenmek. | Birine güvenip boş bulunarak aldanmak. | Birine tutulmak, bağlanmak, yoğun sevgi duymak. | Bir şeyin ya da birinin güçlü etkisinde kalmak. )
- KAPSAYICI/LIK ile/ve/||/<> KUCAKLAYICI/LIK
- KAPSAYICI/LIK ile/ve/||/<> OKŞAYICI/LIK
- KAPUZ ile/ve AKABE ile/ve MUHAK
( Dar ve derin geçit. İLE/VE Tehlikeli geçit. İLE/VE Dağ geçidi. )
- KAPUZ ile KAPUZ
( Dar ve derin koyak. İLE İçine girilemeyen sık orman. [Sığla ormanı gibi.] )
- KİŞİ/İNSAN:
KÂR VAROLANI ile/değil/yerine DEĞERLER VAROLANI
- KAR YAĞIŞI ile KAR FIRTINASI/TİPİ
( ... İLE Görüş mesafesini yağan kar ile 400 metrenin altına düşüren, en az 3 saat süren ve 56 km/saat hızında ya da daha şiddetli rüzgârlar ile görülen kar fırtınası. )
- KAR[< Ar. Soğuk.] ile/ve/değil DOLU/GIRCI/KIRCI
( SELC[çoğ. SÜLÛC] ile/ve/değil ... )
( BERF ile/ve/değil BEŞG, TEGERG[yağan dolu]
BÂRÂN Ü TEGERG: Yağmur ve dolu.
BERF-ÂB: Karsuyu, karlı soğuk su. | BERFÎN: Kardan, karla ilgili. | BERF-NÂK: Kış-yaz karlı olan, karı eksik olmayan. | BERF-PÂRE: Kar parçası. )
- KAR ile EBEBULGURU
( ... İLE Bulgur iriliğinde yağan kar. )
- KAR ile KÂR
( Kış mevsiminde yağan. İLE Kazanç. )
( Atmosferdeki su buharının yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne beyaz ve hafif billurlar biçiminde donarak düşen su buharı. İLE Alışveriş işlerinin sağladığı para kazancı. | İş. | Yarar, fayda. | Üretim etmenlerinden biri olan girişimcinin üretimden aldığı pay. | Maliyet fiyatıyla satış fiyatı arasındaki fark. )
- KAR ile/ve/||/<>/> KARLIK
( Atmosferdeki su buharının yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne beyaz ve hafif billurlar biçiminde donarak düşen su buharı. İLE/VE/||/<>/> Kar kuyusu. | Dışı hasır örgüsüyle kaplı, içinde kar ya da buz koymak için bölmesi bulunan, soğutucu olarak kullanılan büyük şişe. )
- KAR ile/değil SULUSEPKEN/SEPKEN
( ... İLE/DEĞİL Yağmurla karışık yağan kar. )
- KARA ÇÖL ile/ve/<> KIZIL ÇÖL
- KARA DELİK ile/ve/değil EŞİK
- KARA TOPRAK ile/=/||/<> BİLGE
- KARA ile/ve/||/<> DENİZ
- KARA ile KARANLIK
itibariyle 5.402 başlık/FaRk ile birlikte,
5.401 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(12/23)