Bugün[16 Aralık 2025]
itibarı ile 14.942 başlık/FaRk ile birlikte,
14.942 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(61/61)


- [ne yazık ki]
ZARARLILARIN TÜKETİMİNDE:
(")İLGİLİ(/LİK)(") ile/ne yazık ki/<>/> ALICI(/LIK) / MÜŞTERİ(Sİ OLMA) ile/ne yazık ki/<>/> BAĞIMLI(/LIK)

( Başlangıçta. İLE/NE YAZIK Kİ/<>/> Ortada. İLE/NE YAZIK Kİ/<>/> İleride. )


- ZARARSIZ OLMAK ile/ve/||/<>/> YARARLI OLMAK


- ZARARSIZ ile MASUM


- ZARLA-ZORLA


- GEREKSİNİMLER:
ZARÛRÎ ile/ve/||/<>/> HÂCÎ ile/ve/||/<>/> KEMÂLÎ

( Yaşamak için gerekli olan beslenme ve güvenlikle ilgili gereksinimler. İLE/VE/||/<>/> Zorunlu olmayan, ama varoluşu, insanı rahatlatan unsurlara duyulan gereksinimler. İLE/VE/||/<>/> Kişilerin kaygılarını ve estetik beklentilerini karşılayan gereksinimler. )


- ZÂT ve/<> KİŞİ

( Kişi, öze/zâta kanıt/burhan eylenmiş. )

( ESSENCE/BEING and/<> PERSON )


- ZATEN" ile/değil/yerine/<>/< AKSİNE/BİLAKİS


- ZÂTEN" değil/yerine BİLİNDİĞİ GİBİ/MÂLUM


- ZÂT[Ar.]-EN[Fars.][<>/||/>< SIFAT-EN] değil/yerine/=/: ÖZCE, ÖZ OLARAK, ÖZÜ İTİBARİYLE["doğrusu" değil!]
[<>/||/>< SIFATEN: görünüşçe, görünüş olarak, görünüşü itibariyle]

( NOUMENON vs./||/<>/>< PHENOMENON )

( I vs./||/<>/>< ME )


- ZAVALLILAR ile/değil/yerine/>< KİŞİLER

( Sadece, güc(ün)e/olanaklar(ın)a "saygı gösterir". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Herkese saygı gösterir.
Çoğunlukla dedikodu yapar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Düşüncelerini açıkça paylaşır.
Sadece, çıkarları olduğunda yardımseverdir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kibar ve her zaman yardımseverdir.
Gösterişin hastasıdır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gösterişi sevmez.
Kolay söz verir, nadiren tutar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Verdikleri sözü tutmak için çabalar.
İlgi manyağıdır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Alçakgönüllüdür. )


- ZÂVİYE ile KÖŞE | AÇI | KÜÇÜK TEKKE

( KÖŞE | AÇI | KÜÇÜK TEKKE )


- ZÂYİ/ZİYAN[Ar.] ile ZEVÂL[Ar.]

( Yitik, kayıp. İLE Yok olma/edilme. | Suç, kabahat, sorumluluk. | Bozulma. | Öğle vakti. )


- ZÂYİ/ZİYAN[Ar., Fars.] değil/yerine/= YİTİK/KAYIP/ZARAR


- ZAYIF ya da GÜÇLÜ ile/değil/yerine ZEKİ

( İntikam alır. YA DA Affeder. İLE/DEĞİL/YERİNE Görmemezlikten gelir. )


- ZAYIF/GÜÇSÜZ OLANI:
"CEZALANDIRMAK" değil KAYITSIZLIK


- ZAYIF ile/değil DUYARLI/LIK


- ZAYIF ile/değil NAİF


- | ZAYIF/LAR ile/ve/<> "ZEKİ/LER" |
ile/değil/yerine/><
GÜÇLÜ/LER

( | İntikam alırlar. İLE/VE/<> Başkasını umursamazlar, yok sayarlar. | İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Affederler. )

( [not] | Revenges. vs./AND/<> Don't cares the others. | vs./BUT/>< Forgives. )

( [not] | WEAK/S vs./and/<> "SMART/S" | vs./but/>< POWERFULL/S )


- ZAYIF/LIK ile/ve/değil/yerine GÜÇSÜZ/LÜK

( [not] WEAK vs./and/but POWERLESS
POWERLESS instead of WEAK )


- ZAYIFLIK" ile/değil KİŞİLİKLİ/OMURGALI KALMAYI YEĞLEMEK


- ZAYIF/LIK ile/ve/||/<> ZORUNLU/LUK


- ZECREN[Ar.] ile ZECRİ[Ar.]

( Yasaklayarak. | Zorlayarak. | Eziyet ederek. İLE Zorlayıcı, zorlayan, yasaklayan. )


- ZEDELEME ile/ve/||/<> RENCİDE[Fars.] (ETMEK)

( Vurma, çarpma sonucunda hafifçe yaralamak. | Zarar vermek, zarara uğratmak. İLE/VE/||/<> İncitmek, kalbini kırmak. )


- ZEDELEME ile/ve/<> SARSMA


- ZEDELE(N)ME ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇEŞİTLE(N)ME


- ZEHİR/AĞI/SEM[Ar.] ile/ve/||/<>/>< PANZEHİR[Fars. < PÂD-İ ZEHR(PÂD: Saklayan. | Koruyan, bekleyen. | Büyük, ulu.)]

( SEMM ile ... )

( ZEHR ile BÂD-ZEHR )

( POISON vs. ANTIDOTE )

( VENOM vs./and/< ANTI-VENOM )


- ZEHİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< İLÂÇ

( Kullanım/uygulama/katkı oranındadır. )

( Zehiri [ya da ilâcı], zehir/ilâç yapan, dozudur.
DOSIS FACIT VENOMIUM[Lat.] )


- ZEKÂ:
(HIZLI) (İSÂBETLİ) "BİRLEŞTİRME/BAĞLANTILANDIRMA/KESKİNLEŞTİRME" BİLGİSİ ile/ve/değil/||/<> AYIRMA BİLGİSİ/YETİSİ


- ANLAK/ZEKÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< US/AKIL/TAPINDIRAK

( Birleştirme/bağlantılandırma üzerine ve becerisi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Ayırabilme, dışarıda bırakabilme üzerine ve becerisi. )

( Kendini düşünür. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< [Önce kendiyle birlikte] Başkalarını da düşünür. )

( Sunulmuş/bahşedilmiş olan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Kişinin kuracağı. )

( Dün zekiydim, dünyayı değiştirmek isterdim. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bugün akıllıyım, kendimi değiştiriyorum. )

( "Savaşta". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Barış için! )

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Bağ. | Eskiden, develerin ayağına bağladıkları bağ. | Kendini, gereksinimi duyulan şeyi, kendi aracılığıyla elde edilen özel bir sıfatla kayıtlandırmış zât. )

( )

( Sözel/yazınsal. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Matematik. )

( Dilin becerisi/hüneri. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Dilin freni. )

( Yakını gösteren ışık/huzme. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Uzağı gösteren ışık/huzme. )

( Ne yapacağını "bilmek", istenç/irâde[yapma bilgisi/gücü/isteği]. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Ne yapmayabileceğini bilme[bilgisi/gücü/isteği], direnç/ihtiyâr. )

( Kısa sürede [kazanırsa/belki/kısmen] "kazan[dır]ır". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Orta ve uzun sürede kazan[dır]ır. )

( )

( [Kişileri ...] Ayrıştırır, uzaklaştırır. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Birleştirir, buluşturur. )

( [öteki ucu] Asalaklık. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Aptallık. )

( Keskinleştirmek üzere. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Yetkinleştirmek üzere. )

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Hind felsefesindeki temel kavram RTA, Yol (Rota, route, road) anlamına gelmektedir. Ratio'nun kaynağı olan Ratis ise, Lâtince'de, bağ çubuklarını boylarına göre düzlemektir, denk etmektir. Eski Yunan'da, muntazam dizilmiş kolye anlamında, "cosmos", düzenli evren ("Cosmos") ile, akıl, dil, "Logos (uyumlu dil ve Akıl)", "Nomos", "Ethos" [yüce değerlere yönelme] arasındaki eşdeğerlik demektir. Japonların "Kannagara no michi"si, Arapların "Şeria"sı da aynı, doğru yol, anlamındadır. )

( INTELLIGENCE vs./and/but/||/<>/< REASON/RATIO
REASON/RATIO instead of INTELLIGENCE )

( [nicht] INTELLIGENZ mit/und/||/<>/< VERNUNFT )


- ZEKÂ değil/ne yazık ki BOŞLAMA(İHMAL)

( Çocukların, telefonda/tablette oyun bulup oynaması, zeki olduğunu değil ne yazık ki, boşlandığını gösterir. )


- ZEKÂ ile/ve/değil CESARET


- ZEKÂ ile/ve/değil/+/||/<>/> DEHÂ

( Belirli bir alanda uzmanlaşma. İLE/VE/DEĞİL/+/||/<>/> Uzmanlıklar arasında örgütlenmeyi sağlama. )

( [not] INTELLIGENCE vs./and/but/+/||/<>/> GENIUS )


- ZEKÂ ve/||/<> DUYARLILIK


- ZEKÂ ile/ve/<>/değil EDEP/EDEB


- ZEKÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< EMEK


- ZEKÂ ile/ve/<> KUVVET ile/ve/<> MADDE


- ZEKÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NAMUS


- ZEKÂ ile/ve/değil/||/<> ÖNCELİK (VERME[ME]K)


- ZEKÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< ŞEFKÂT

( [karşısında] Eğiliriz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Diz çökeriz. )


- ZEKÂ ve/<> SORUMSUZLUK


- ZEKÂ ve/||/<>/< SOYUTLAMA GÜCÜ / STİL


- ZEKÂT ile NİSÂB

( ASIL, ESAS | BİR MALIN ZEKÂTINI VERMEK ÜZERE VARILMASI GEREKEN MİKTAR | DERECE, İSTENİLEN HAD )


- ZEKÂT ile/ve/||/<> SADAKA ile/ve/||/<> İNFÂK

( Maddî olarak vermek. İLE/VE/||/<> Manevi olarak vermek. İLE/VE/||/<> Geciktirmeden vermek. )


- ZEKÂT ve/||/<>/>/< ZEKÂ


- ZEKÎ[< ZEKÂ), ZEKİYYE değil/yerine/= TEMİZ, HÂLİS, HÂLİ TEMİZ OLAN KİMSE | AKLINI SAFLAŞTIRMIŞ, ARI, DURU HALE GETİRMİŞ KİŞİ


- ZEKİ ile/ve/değil/||/<> PİSLİK


- ZEKİ ile "UYANIK"

( KİYÂSET: Zeki ve uyanık oluş. Zeyreklik, anlayışlılık. )

( ... ile ZEYREK )


- ZELÎL[Ar. < ZİLLET] değil/yerine/= AŞAĞILANAN/HOR GÖRÜLEN

( HOR, HAKİR, ALÇAK, AŞAĞI TUTULAN, AŞAĞILANAN )


- ZELİL ile/ve/<> REZİL


- ZELÎL[Ar.] ile ZELÎL[Ar. < ZİLLET | çoğ. EZİLLÂ, EZİLLE, ZİLÂL, ZULLÂN]

( Sürçüp düşen, yanılan. İLE Hor, hakir, alçak, aşağı tutulan, aşağılanan. )


- ZELLE(T) ile ZULÜM

( Sürçüp kayma. İLE Güçlü birinin yasaya ya da vicdana aykırı olarak başkalarına yaptığı her türlü kötülük, haksızlık. )


- ZEMİN ile/ve/<> BAĞLAM


- ZEMM[Ar.] ile LEVM[Ar.]

( Kötüleme. İLE Yerme, kınama. | Ayıplama. )


- ZENB - YANLIŞ(HATÂ)


- ZENGİN ile/değil/yerine VARLIKLI

( Yılmaz Özdil'in, Mustafa Koç yazısı için burayı tıklayınız... )


- ZENGİNLİK:
[ya] ÇOK PARA ile/değil/yerine/ya da/>< ÇOK DOST

( Belki ikisinden biri olur fakat ikisi birden olmaz! )

( Dostlarım! Dünyada, dost yoktur! )


- ZENGİN/LİK ile/ve/değil/yerine/||/< ENGİN/LİK


- ZERÎ' ile ZER'Î ile ZERİ'

( Araya giren, şefaat edici. İLE Arşınla ölçülen şey. İLE Çabuk, kolay olan. )


- ZERRE MİSKAL (İLGİSİ BULUNMAMAK) -ile


- ZERREDEKİ OKYANUS ile/ve/||/<> NOKTANIN SONSUZLUĞU


- ZEVÂHİRİ[Ar.] KURTARMAK değil/yerine/= GÖRÜNÜŞÜ KURTARMAK


- ZEVCE[Ar.] değil/yerine/= EŞ/KARI


- ZEVK ile/>< ACI

( İkisi de inletir. )


- ZEVK ile HAZ

( ENJOYMENT vs. PLEASURE )


- ZEVK ve/||/<>/< ZEKÂ


- ZİHİN ve/||/<>/> BİR(LİK)


- ZİHİN ile FİKİR/YORUM

( Fukarâ ise ukalâ olur. )


- ZİHİN ve/||/<> PARAŞÜT

( İkisi de açık olmadığı sürece bir işe yaramaz. )


- ZİHİN ile/ve/||/<> PARAŞÜT

( Zihin, paraşüt gibidir. Açık değilse işe yaramaz. )


- ZİHİNDE:
OLGU değil [ya] NESNE [ya da] OLAY


- YORULMA:
ZİHİNDE ile/ve/||/<> GÖVDEDE

( Uyku kaçar. İLE/VE/||/<> Uyku gelir. )

( Yeterince düşünmekten kaçmak ve/ya da uykunuzun gelmesini istiyorsanız, fiziksel işler yapınız, (daha çok) hizmet ediniz. )


- ZİHİNSEL ENGELLİ/LİK ile/ve DÜŞÜNME ENGELLİ/LİK

( Hastalık/ta. İLE/VE Olumsuz alışkanlık/ta. )

( Bazı bireylerde. İLE/VE Toplum(lar)da. )


- ZİHİNSEL FELSEFE ile/ve SAPTAMAK


- ZİHİNSEL SEZGİ ile/ve/değil AKILSAL SEZGİ

( Zihin, fukarâ olursa akıl, ukalâ olur. )


- ZİHNİN ALTINDA EZİLİRSEK ile/değil/yerine/>< ZİHNİ AŞABİLİRSEK

( Deli oluruz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Veli oluruz. )


- ZİHNİN: "KÖLESİ OLMAK" değil/yerine/>< USTASI OLMAK


- ZİHNİYET ile/ve/<> NİYET


- ZİHNİYET ile YAKLAŞIM


- ZİKR:
ŞERİAT'TA ile/ve RUHULLAH'TA

( Etmezsen olmaz. İLE/VE "Edersen olmaz." )


- ZİLLET ile/değil/yerine/>< İZZET

( Hor görülme. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Büyüklük, yücelik, ululuk. )

( Hor görmeyi/göstermeyi[zilleti] "olağan/alışıldık" duruma getirmiş kişiler, izzetli kişilerden rahatsız olur ve onlara hakaret eder. )

( Eğer ahlâksızlığı meşrûlaştırmakla ilgili çabası olan için ahlâklı olanlar rahatsızlık verici olur. )

( Belirli düzen ve disiplinlerde "yaşayamayanlar" için düzenli olanlar, düşmandır. )


- ZİLLET ile/değil/yerine/>< MİLLET


- ZİLYET[Ar.] değil/yerine/= ELDECİ

( İyesi kendi olsun ya da olmasın, bir malı kullanmakta olan, elinde tutan kişi. )


- ZİMÂM-DÂR[Ar., Fars.] ile ZİLYED[Ar.]

( Bir işi elinde tutan, yöneten, yürüten. İLE Bir malı/gayrımenkulü elinde tutan, malı -sahibi olsun ya da olmasın kullanmakta bulunan kişi. )


- ZIMAR ile ZIMÂR


- ZİMMET ile KABZ


- ZİNÂ ile CİMÂ'


- ZİNDE[Fars.] ile/ve/||/<>/> İZİNDE


- ZIRVA/LAMAK ile SAÇMA/LAMAK

( TO TALK NONSENSE/ROT vs. TO BULLSHIT )


- ZITLIK ile/değil SORUNSALLIK


- ZIT/LIK ile/ve/değil/yerine TAMAMLAYICI/LIK / TAMAMLAYICI/LAR

( [not] ANTONYM vs./and/but COMPLEMENTARY
COMPLEMENTARY instead of ANTONYM )


- ZİYAN ile/değil/yerine/>< EHLİYET/EHİL

( Ehline denk gelmeyen hizmetler[/işler, kişiler, konular/sorunlar, araçlar/nesneler], ziyan olur. )


- ZİYARET:
"BASKIN" ile/değil SÜRPRİZ


- ZONTA[Yun.] ile ZORBA[Fars. < ZORBAZ]

( Kaba ve kültürsüz kişi. İLE Güç gösterisi yapan, ağırlık kaldıran sporcu. )


- ZOR BELÂ değil/yerine/= GÜÇLÜKLE


- ZOR/ZORLUK/ZAHMET/MÜŞKÜLAT[Ar.] değil/yerine/= ÇETİNLİK/GÜÇLÜK/KIYINLIK


- ZOR ile/ve/değil/||/<>/< AYRINTILI


- ZOR ile/ve/değil/||/<>/< KAPSAMLI


- ZOR değil/yerine/< KOLAY DEĞİL

( NOT EASY instead of DIFFICULT )


- ZOR ile/ve/değil/yerine SORUNLU

( [not] DIFFICULT vs./and/but PROBLEMATIC
PROBLEMATIC instead of DIFFICULT )


- ZORA DAYANAMAYAN/LAR ile/>< ÖDÜLE "DAYANAMAYAN/LAR"


- ZORAKİ[Ar.] değil/yerine/= GÜCEMEYLE


- [ne yazık ki]
ZORA KOŞMA ile/ve/||/<> "YOKUŞA SÜRME"


- ZORBA[Fars. < ZURBÂZ] ile/ve/||/<> ZALİM[Ar.]

( Gücüne güvenerek buyruğu altında bulunanlara söz hakkı ve davranış olanağı tanımayan "kişi". İLE/VE/||/<> Acımasız ve haksız davranan, zulmeden. )


- ZORBA ve/< ZORDA


- [ne yazık ki]
ZORBALIK ile/ve/değil/<>/> AKRAN ZORBALIĞI


- ZORLA GÜZELLİK OLMAZ değil ZORLAMAYLA/ZORLAYARAK, GÜZELLİK OLMAZ


- ZORLAMA ile/değil İNCELİK


- ZORLAMA(") ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖNERİDE/TEKLİFTE CİDDİYETİ VURGULAMA/PEKİŞTİRME


- ZORLAMA[Azr.] = TECAVÜZ[Tr.]


- ZORLAMA ile/ve/değil/< ZORUNDA BIRAKMA


- ZORLAMA ile/ve/değil/yerine/<> ZORUNLULUK

( Kişilerde/insanda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Doğada. )


- ZORLAMAK ile/ve/||/<> HIRPALAMAK


- ZORLAMAK ile/değil/yerine "ÜZERİNE GİTMEK"


- ZORLAMAK ile/ve/||/<>/> ZORTLAMAK


- ZORLANMA ve/||/<>/> DEĞİŞİM

( Kişiyi zorlamıyorsa, değiştirmeyecektir. )

( If it doesn't challenge you, it won't change you. )

( CHALLENGE and/||/<>/> CHANGE/ALTERATION )


- ZORLANMAK ve/fakat/||/<>/>/< KAÇMAMAK


- ZORLAYICI/LIK ile YOL KESİCİ/LİK


- ZORLUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ZORLANMA

( Dışarıda/ki/ler/de. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< İçeride/ki/ler/de/n. )


- ZORLUKLARI:
"ÜSTLENMEK" ile/ve/değil "GÖĞÜSLEMEK"


- ZORUNDA DEĞİL/İM ile/değil/yerine/>< ZORUNLULUĞU YOK/OLMAZ


- ZORUNLU DOĞRU ile/ve ZORUNLU YANLIŞ


- ZORUNLU KOŞUL(OLMAZSA OLMAZ) = CONDITIO SINE QUA NON


- ZORUNLU NEDEN ile/ve/||/<> YETERLİ NEDEN

( Yetinilenler. İLE/VE/||/<> ... )


- ZORUNLU (ÖNERME) = ZARURİYE-İ MUTLAKA = APODICTIC[İng.] = APODICTIQUE[Fr.] = APODIKTISCH[Alm.] = APODEIKTIKOS[Yun.]


- ZORUNLU "RIZÂ" ile/değil/yerine/>< GÖNÜLLÜ RIZÂ


- SÜKÛT:
ZORUNLU(ZARÛRÎ) ile/ve/<> DOĞAL(TABİÎ)


- ZORUNLU SÜREÇ ile/ve/değil ZORUNLULUK İÇEREN SÜREÇ


- ZORUNLU ile/değil/yerine/>< GÖNÜLLÜ

( [not] COMPULSORY vs./but VOLUNTARY
VOLUNTARY instead of COMPULSORY )

( ... ile/değil/yerine ZIYUAN )


- ZORUNLU = NECESSARY[İng.] = NÉCESSAIRE[Fr.] = NOTWENDIG[Alm.] = NECESSARIA[Lat.]


- ZORUNLU ile/ve/<> SORUNLU


- ZORUNLULUK ile/ve/değil/||/<> ASGARİ KOŞUL


- ZORUNLULUK ile/ve/değil/||/<>/>/< AŞKINLIK


- ZORUNLULUK ile/ve/değil/yerine/<>/< BAĞLAYICILIK


- ZORUNLU/LUK ile GEREKLİ/LİK

( OBLIGATION vs. NECESSITY )


- ZORUNLULUK ve/||/<>/> GÜZELLİK

( Bazı/çoğu zorluk ve/ya da zorunluluklar, bazı/bazen güzelliklere yönelebilir ve/ya da dönüşebilirler. )

( and BEAUTY )


- ZORUNLU/LUK / ZARÛRÎ ile/değil/yerine/=/< KAÇINILMAZ/LIK


- ZORUNLULUK ile/ve KURALLILIK

( COMPULSORY vs./and REGULARNESS )


- ZORUNLULUK ile/ve/||/<> MANTIKSAL ZORUNLULUK


- ZORUNLULUK ile OLMAZSA OLMAZ

( OBLIGATION vs. IF NOT HAPPENS, NOTHING HAPPENS
... ile CONDITIO SINE QUA NON )


- ZORUNLULUK ile/ve/||/<>/>< ÖZGÜRLÜK

( COMPULSORY vs./and/||/<>/>< FREEDOM )


- ZORUNLULUK ile/değil/yerine/||/<>/>/>< SAMİMİYET


- ZORUNLULUK ile/ve/değil/||/<> SORUMLULUK

( Her kişi, herkes karşısında, her şeyden sorumludur. )

( COMPULSORY vs./and/<> RESPONSIBILITY )


- ZORUNLULUK ile TANITLAMA


- ZORUNLULUK ile/ve/<> YASALILIK


- ZORUNLULUK = ZARURET = NECESSITY[İng.] = NÉCESSITÉ[Fr.] = NOTWENDIGKEIT[Alm.] = NECESSITAS[Lat.] = NECESIDAD[İsp.]


- ZORUNLU/ŞER'Î İLİMLER ile/ve/<> ZORUNLU/ŞER'Î OLMAYAN İLİMLER

( USÛL | FÜRÛ | MUKADDİMÂT | MÜTEMMİMÂT ile/ve MAHMUD | MEZMÛM | MÜBAH )


- ZORUNLU/ZARÛRÎ VERİ/BİLGİ ile/ve/||/<>/> GÖZLEMSEL/NAZARİ VERİ/BİLGİ


- ZÜBÜK ve/||/<> PIRT

( )


- ZÜLL[Ar.] değil/yerine/= ALÇALMA, HORLUK, HAKİRLİK, ZİLLET


- ZÜLL[Ar.] ile ZULM[Ar.]

( Utanç verici, küçültücü davranış. | Alçalma, horluk, hakirlik. İLE Bir şeyi, kendi yerinden başka bir yere koyma. | Haksızlık, eziyet. )


- ZULM[Ar.] ile BAĞY[Ar.]

( Bir şeyi, kendi yerinden başka bir yere koyma. | Haksızlık, eziyet. İLE Hakkı olunmayan bir şeyi zor kullanarak ve ihtirasla istemek. )


- ZULM ile/ve/değil/yerine/<>/< CEBR


- [ne yazık ki]
!ZULM ile/ve/||/<> !DALKAVUKLUK

( [ne yazık ki] "Küçük gördüklerine." İLE/VE/||/<> "Büyük gördüklerine." )


- ZULM ile/değil ZUHUR


- ZULMET/DÜCÂ ile KARANLIK


- ZULMETMEK değil/yerine/= KIYINÇ YAPMAK


- ZULÜM/ZÂLİM ile ADÂLETTEN UZAKLAŞMAK/UZAKLAŞAN | BİR ŞEYİN YERİNDE OLMAMASI

( ADALETTEN UZAKLAŞMAK/UZAKLAŞAN | BİR ŞEYİN YERİNDE OLMAMASI )


- ZULÜM ile EZİYET


- ZULÜM ile/ve/değil/||/<> İHMALKÂRLIK


- ZULÜM ile KAHR

( Dışarıdan. İLE İçeriden. )


- ZULÜM[Ar.] değil/yerine/= KIYINÇ


- ZULÜM ve/=/||/<> RÜŞVET


- ZULÜM değil/yerine/>< ŞEFKÂT

( İlimsiz şefkat, zulümdür. )


- ZULÜM[Ar.] ile SİTEM[Ar.]

( Bir şeyi, kendi yerinden başka bir yere koyma. | Haksızlık, eziyet. İLE Zulüm, haksızlık. | Eziyet. | Çıkışma. )


- ZULÜM ile/<>/>< "ZEVK"

( Eziyet, başkaları tarafından kendinize/birine yapılmış/yapılıyor ise. İLE/<>/>< Eziyeti, kendi, kendine yapıyor ise/niz. )


- ZUNÛN ile/ve/||/<> ŞUKÛK ile/ve/||/<> SÜKÛN ile/ve/||/<> SÜKÛT

( Bilgide[malûmâtta]. İLE/VE/||/<> Uygulanan bilgide[marifette]. İLE/VE/||/<> (B)ilimde. İLE/VE/||/<> Bilgelikte[irfânda]. )


- ZURNANIN ZORT DEDİĞİ YER ile DANANIN KUYRUĞUNUN KOPTUĞU YER


- ZÜRRİYET[Ar.] değil/yerine/= DÖL/SOY