
Yıldızlı Terimler
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibariyle 4.154 başlık/FaRk ile birlikte,
4.148 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(16/18)
- TATİLDE [SADECE] YATMAK değil/yerine 1-2 UĞRAŞ/ODAK SAHİBİ OLMAK
( Tatil sadece [ya da tamamen] yatma dönemi değildir. Günlük yaşamdaki onlarca uğraş içinde, yeteri kadar rahat zaman ayıramadığımız için yapamadıklarımızı gerçekleştirmek üzere değerlendirmemiz gereken bir süreç/dönemdir! )
- TATMİN ile/ve MEMNUNİYET
- TAVSİYE ve/||/<> VASİYET
- TEÂVÜN[Ar. < AVN çoğ. TEÂVÜNÂT] değil/yerine/= YARDIMLAŞMA
- TECESSÜS[Ar. < CESS] değil/yerine/= ANLAMA MERAKI
( OLAĞAN/BASİT MERAK | YOKLAMA, ARAŞTIRMA, DİKKAT VE GAYRETLE ARAŞTIRMA | BİR ŞEYİN İÇ YÜZÜNÜ ARAŞTIRIP SIRRINI ÇÖZMEYE ÇALIŞMA | GÖZETLEME | MERAK )
- TEDBİR[Ar. < DÜBÛR] ile/ve TEMKİN[Ar. < MEKÂNET]
( Tedbirli ve mütevazı olun, şansı yakalarsınız. )
( Bir şeyi sağlayacak ya da önleyecek yol, yöntem, çözüm, çare. İLE/VE Bir işin sonunu düşünerek ölçülü, tedbirli davranma. | Ağırbaşlılık. | Hastalığın bir yere yerleşmesi. | İhtiyat, tedbir. )
( PRECAUTION vs./and COMPOSURE )
- TEDBİR ile/ve/||/<>/< İHTİYÂR
- TEDBİR[Ar. < DÜBÛR] ile İHTİYÂT
( Bir şeyi elde edecek ya da önleyecek yol, çare. | Kul irâdesi. İLE İleriyi düşünerek/görerek davranma. | Sakınma. | Yedek. )
- TEDENNÎ[Ar.] ile TENEZZÜL[Ar.]
( Gerileme, düşme. İLE Kendi durumundan daha aşağıdaki bir işi, bir durumu kabul etme. | Alçakgönüllülük gösterme. )
- TEFERRU'/ÂT[çoğ.][< FER] ile TEFERRUH[< FERAH] ile TEFERRUĞ[Ar. < FERAĞ]
( Dallanma, dal budak salıverme. | Bölümlere ayrılma. | Bir kökten çıkıp ayrılma. | Ayrıntı/lar. İLE Ferahlama, içi açılma. İLE Vazgeçme, cayma. | Bir işi bitirip ondan kurtulma. | Satın alınan bir malın tapusunu üstüne geçirme. )
- TEHDİT değil/yerine/>< İKNA
- TEHLİKE ve/|| ÇÖZÜM
- TEHLİKELİ:
AÇLIK ve TEHDİTTE ile/ve/<>/>< TOKLUK ve GÜÇLÜLÜKTE
( (")Hayvanlar("). İLE/VE/<>/>< [bazı/"bilinçsiz"] "Kişiler". )
- TEK BAŞINA YEMEK ile/yerine/değil BİRİ(LERİ)YLE (PAYLAŞARAK) YEMEK
( Her açıdan daha bereketlidir. )
- TEK BAŞINA YÜRÜMEK ile/ve/değil/yerine/||/<> KARANLIKTA YÜRÜMEK
- TEK BİR KİŞİNİN:
ÜZÜNTÜSÜ ve/||/<> MUTLULUĞU
( Tüm bireyleri mutsuz edebilir. VE/||/<> Herkesin yüzünü güldürebilir. :) )
- TEK EL ve/değil/yerine/||/<>/> İKİ EL
( 'in, nesi var? VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> 'in sesi var! )
- TEK NEDEN ile/ve/değil ÖNEMLİ NEDEN
( THE UNIQUE REASON vs./and THE IMPORTANT REASON
THE IMPORTANT REASON instead of THE UNIQUE REASON )
- TEKÂMÜL[Ar. < KEMÂL] değil/yerine/= OLGUNLAŞMA
- TEKLİFSİZ BİRLİKTELİK ile/ve NEDENSİZ BİRLİKTELİK
- TELEFONUN KAYBI ile CÜZDANIN KAYBI ile KENDİNİ KAYBETME
( 15 dakikada fark ediliyor. İLE 4 saatte fark ediliyor. İLE Farkında bile olunmuyor. )
- TELEVİZYON (İZLEMEK)
ile/ve/değil/yerine/><
KİTAP (OKUMAK)
( )
- TELLERİ(MİZİ) KARDEŞ EYLEMEK ve/||/<>/> SAZI(MIZI) DÜZENLEMEK
- TEMBELLİK ile/ve/<> ART NİYET
- TEMBELLİK ile/değil/yerine/>< DAYANÇ/SABIR
- TEMEL ve ÇÖZÜM/LEME
( BASE and ANALYSE )
- TEMEL ile NİYET
- TEMEL ile/ve/<>/> SÜREÇ ile/ve/<>/> (")SONUÇ(")
( Hiçbir nesne/kavram/olgu, taşıdığı/yansıttığı ada/olguya, kendine daha uygun bir ad/tanım bulunmasını olanaksızlaştıracak derecede bağlı değildir. )
( Süreci kavramadan, sonuçlar konuşulamaz!
Süreç düşünülmeden ve konuşulmadan, "sonuç"/lar konuşulamaz! )
( Sefer. İLE/VE/<>/> "Zafer". )
( Yargılama. İLE/VE/<>/> Yürütüm[infaz]. )
( Âlim ve âriflerin takibi, tutumu, ilgilendiği, odaklandığı, öncellediği. İLE/VE/<>/> Câhillerin, gençlerin, çocukların, toplumların, "güçlüler"in, yetersizlerin, eziklerin, kibirlilerin, kendini ya da başkalarını küçümseyenlerin, keyifçilerin, hazcıların, çıkarcıların, "avcı"ların, kozcuların, kumarbazların "tavrı", aradıkları, "öncelledikleri", saplandıkları, müşterisi ve bağımlısı oldukları. )
( Zihinleri/akılları devrede olanlar/tutanların ilgilendiği. İLE/VE/<>/> Duyguları ağır basanların duyarsızlığı/kayıtsızlığı. )
( Gerçekliklerle yüzleşebilenlerin ilgilendiği. İLE/VE/<>/> Beklenti(sin)de olanların uğraştığı/didiştiği. )
- TEMEL ile/ve/||/<>/> TAMAMLAYICI
- TEMELLENDİRMEK ile NEDENSELLEŞTİRMEK
( WELL-FOUNDING vs. CAUSALING )
- TEMİZ HAVADA YAŞAMALI!
- TEMİZ NİYET ve TEVEKKÜL
- TEMİZLİK ile/ve/<> DÜZEN/DÜZENLEME/TERTİP
- TEMİZ/LİK ve/<> GÜZEL/LİK
- TENDE OLMA(MA)K/KALMA(MA)K ile BEN'DE/BENDE OLMA(MA)K/KALMA(MA)K
- TENEZZÜL ETME(ME)K ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İTİBAR ETME(ME)K
- TEN[Fars.]/SEL ile/ve/<> TİN/SEL ile/ve/<> TİN
( Ten, tinin zemini olamaz. )
( Giysi tenden, ten de candan habersiz! )
( Nedeni dışarıda olan. İLE Nedeni ve ereği/amacı kendinde olan. )
( Gövdenin dış yüzü, deri, cilt. | Gövde, vucut, beden. İLE/VE/<> İnsanın ve insanlığın toplam değeri, birikimi. )
- TEPKİ ile/değil/yerine/>< YANIT
( "Tepki" mi, yanıt mı?
Restoranın birinde, bir gün, aniden bir hamamböceği belirdi ve orada bulunan bir kadının üzerine çıktı.
Kadın, korkudan çığlık atmaya başladı.
Titreyen seleniyle ve panikle hamam böceğini üzerinden elleriyle atmaya çalışırken zıplamaya başladı.
Onun bu tepkisi bulaşıcı olmuştu, bulunduğu yerdeki kişiler de paniklemişti.
Kadın, sonunda hamam böceğini üzerinden atmayı başardı derken... Başka bir kadının üzerine düştü hamam böceği.
Şimdi aynı şeyleri yaşamak için sıra başka bir kadındaydı.
Garson, hemen imdatlarına koştu.
Bu nöbet değişiminde, bu sefer de hamam böceği garsonun üzerine düştü.
Garson, dimdik durdu, kendini toparladı ve gömleğindeki hamam böceğinin davranışlarını gözlemledi.
Kendine yeterince güvendiğini gördüğünde, hamam böceğini parmaklarıyla tutarak, restorandan dışarı çıkardı.
Curcunayı izlerken, zihnimde birkaç düşünce oluştu ve merak etmeye başladım. Kadınların bu tiyatral, abartılı hareketlerinden hamam böceği mi sorumluydu?
Eğer öyleyse neden garson rahatsız olmadı?
Durumu, mükemmele yakın bir biçimde, hiçbir kargaşa çıkarmadan çözümledi ve çözdü.
Buna neden olan, hamam böceği değildi. Hamam böceğinin neden olduğu rahatsızlığı o kadınların giderebilecek beceriyi göstermemesiydi. Onları bu denli rahatsız eden buydu.
Fark ettim ki, babamın, karımın/kocamın ya da patronumun bağırması değildi beni rahatsız eden. Bana bağırmalarıyla başlayan rahatsızlığımla başa çıkamamam ya da başa çıkmaya çalışmamamdı.
Yoldaki trafik değildi beni rahatsız eden. Trafik sıkışıklığıyla oluşan sıkıntılı durumu çözemeyecek olmamdı.
Yaşamımdaki kargaşayı yaratan neden, sorunun kendinden çok benim ona verdiğim tepkiydi.
Öyküden çıkarılabilecek bazı dersler:
Anladım ki, yaşamdaki olaylara doğrudan ve ani tepki vermemeliyim. Onun yerine, olaylara ve durumlara yanıt vermeliyim.
Kadınlar, hamam böceğine tepki verirken, garson ise yanıt verdi.
Tepkiler, içgüdüsel olarak gösterilen "davranışlarken", yanıtlar ise etraflıca düşünülerek oluşturulmuş tutumlardır.
YAŞAMI anlamanın çok daha iyi ve kolay yolu.
MUTLU olan biri, yaşamındaki her şeyin yolunda olmasından dolayı mutlu değildir.
MUTLU olmasının nedeni, yaşamındaki olaylara karşı tutumunun gereken ve isabetli olmasıdır. )
( [not] REACTION vs./but/>< RESPONSE
RESPONSE instead of REACTION )
- TEPKİSELLİK ile/değil/yerine İKNÂ
- TERBİYE(EĞİTİM) ile/ve/> TÂLİM(ÖĞRETİM/ALIŞTIRMA) ile/ve/> TE'DİB(EDEB)(DAVRANIŞ/TUTUM)
( Davranış-eylem. İLE/VE Düşünce-bilgi. VE/> Terkib. )
( Göze dayanır. İLE/VE Kulağa dayanır. VE/> Davranıştır. )
( İyi-kötü. İLE/VE Doğru-yanlış. VE/> Güzel. )
( Örnek gerektirir. İLE/VE Bilen/hoca gerektirir. VE/> "Kişi kendin bilmek", haddini bilmek gerektirir. )
( Her yerdedir. İLE/VE Belirli bir yerdedir. VE/> Her yer ve zamandadır. )
( Bütüncüldür. İLE/VE Sıradüzenseldir. VE/> Estetiktir. )
( Kalb-i selîm. İLE/VE Akl-ı selîm VE/> Zevk-i selîm. )
( TO TRAIN vs./and PRACTICE/EXERCISE/DRILL and/> MANNER
Behaviour-action. VS./AND Idea-knowledge. AND/> Compound.
Base on eye. VS./AND Base on ear. AND/> Behaviour.
Good-bad. VS./AND Right-wrong. AND/> Beautiful.
Needed example. VS./AND Needed teacher. AND/> To know the self.
Everywhere. VS./AND Define place. AND/> Everywhere and anytime.
Integral. VS./AND Hierarchical. AND/> Aesthetical. )
- TERBİYE ETMEK:
ÇOCUKLARIMIZI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KENDİMİZİ
- TERBİYE ile TERBİYE
( Besleyip büyütme. | Beslenip büyütülme. | Eğitim. | Görgü. | Alıştırma. | Hafif cezalandırma. | Tavsiye. | Kayırma, koruma. İLE Bazı yiyecekleri pişirmeden önce limon, salça gibi soslarda bekletme. )
- TERCÎ'[Ar. < RÜCÛ | çoğ. TERCÎÂT] ile TERCİH[Ar. < RÜCHÂN | çoğ. TERCÎHÂT]
( Geri çevirme, döndürme. | Tekrarlama. İLE Üstün tutma, daha çok beğenme. )
- TERCİH ETMELİ!
- TERCİH ile/ve/değil EŞİK
- TERCİH ile/ve TERCİH-BİLÂ-MÜRACCAH
- TERCİH ile/ve/değil TEVHİD(BİREŞİM) NOKTASI
- TERCİH değil/yerine/= YEĞLEME
- Tercihen DİNLE!!!
- Tercihen SUS!!!
- TERCİHİM, BU/ŞU/O ile/ve/<>/değil/yerine TERCİHİM, BU/ŞU/O YÖNDE
- TERK ETMEK ile/ve VAZGEÇMEK
( Bilincine varmadığınız bir şeyi terk edemezsiniz. )
( Öteye devam etmek için terk etmek durumundasınız. )
( Önemli[öncelikli] olan, ne yaptığınız değil, ne yapmaktan vazgeçtiğinizdir. )
( Fiziksel vazgeçiş ve terk yalnızca bir içtenlik, bir samimiyet belirtisidir, fakat yalnızca içtenlik de özgürlüğe kavuşturamaz; uyanık bir idrak, istekli bir araştırma ve derin bir incelemeden doğan bir anlayışa gereksinim vardır. )
( Yapmanız gereken, tüm anıları ve beklentileri terk etmektir. )
( Dıştaki hiçbir şey bir değer ifade etmediği ve gönül her şeyi terk etmeye hazır olduğu zaman, zihinsel olgunluk düzeyine ulaşılmış demektir. )
( İç değerinizi bilmelisiniz, ona güvenmelisiniz ve günlük yaşantınızda, arzu ve korkularınızı feda ederek bunu belirgin kılmalısınız. )
( Duyup da/bilip de terk etmelidir. )
( Birinci adımdan vazgeçmeyen, ikinci adımı atamaz. )
( [Kendine/Bilgiye] Teslim olmadan terk edemezsin. )
( Ortak etmeni bulmak için tüm ayrımları terk etmek zorundasınız. Ancak evrensel olan ortaktır. )
( Gerçek vazgeçiş, terk edilecek bir şeyin bulunmadığını, çünkü size ait hiçbir şeyin bulunmadığını idrak ediştedir. )
( Sahte olandan vazgeçin, doğru olan kendi yerini bulacaktır. )
( Yanlış anlamalarınızı ortaya çıkarın ve onları terk edin, hepsi bu kadar. )
( Birine, vazgeçilmez olduğunu hissettirdiğinde, ilk vazgeçeceği kişi sen olursun. )
( You cannot abandon what you do not know.
To go beyond, you must abandon them.
It is not what you do, but what you stop doing that matters.
Mere physical renunciation is only a token of earnestness, but earnestness alone does not liberate. There must be understanding which comes with alert perceptivity, eager enquiry and deep investigation.
All you have to do is to abandon all memories and expectations.
You must know your inner worth and trust it and express it in the daily sacrifice of desire and fear.
The real giving up is in realising that there is nothing to give up, for nothing is your own.
Give up the false and the true will come into its own. )
( ... ile/ve SARF-I NAZAR )
( ABANDONMENT/FORSAKE/RENOUNCE/LEAVE vs./and GIVE UP )
- TERK-İ DÜNYA ve/<>/> TERK-İ UKBÂ ve/<>/> TERK-İ HESTÎ/TERK
( * TERK-İ DÜNYA (Budizm'deki Yansıması: NİRMANAKAYA)
* TERK-İ UKBÂ(Dünyayı terk etmenin vereceği mutluluğu terk)(Cenneti ve nimetlerini terk) "(B.Y.: DHARMAKAYA)"
* TERK-İ TERK(/HESTÎ)(Kendi varlığını terk edip Hakk'ta fâni olmak) "(B.Y: SAMBOGAKAYA)" )
- TERS ile/değil/yerine/>< DERS
( [Almaya/anlamaya ...] Kapalıysa/k "gelir", ters. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Açıksa/k alır/ız her bir durumdan ders. )
- TERTİB ve/||/<>/>/< MÜRETTEBÂT
- TESÂNÜT/TESÂNÜD[Ar. < SENED] değil/yerine/= DAYANIŞMA | OMUZDAŞLIK
- TESELLİ ile KENDİNİ KANDIRMAK
- TESLİMİYET:
BOYUN EĞMEK değil ANLAMAK
- TESLİMİYET ile/ve/||/<>/< SABIR
( Özellikle, Anthony Hopkins'in, "The Edge" ve "The Instinct" adlı filmlerini de izlemenizi salık veririz. )
- TESLİMİYET ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< TERK-İ DAVÂ
- TESLİMİYET ve/||/<>/< UTANMAK/UTANABİLMEK
- TESLİMİYET/KABUL EDİLME/AFFEDİLME:
TÖVBE ve/||/<> DOĞRU/DÜZGÜN İŞ YAPMAK / SÂLİH AMEL
- TESLİM OLMAK ile/değil/yerine/>< KAYBETMEK
- TESMÎR[Ar.] ile TESMÎR[Ar. < SEMER]
( Çivileme/mıhlama, çivilenme/mıhlanma. İLE Ağaçların -çiçeklerini döküp- yemiş bağlaması. | Tasarrufla, malın çoğalması. )
- TEŞVİK-İ MESAİ değil TEŞRİK-İ MESAİ/İŞBİRLİĞİ
- TEVBE ile İ'TİZÂR
( Tövbe, işlenmiş bir günah ya da suçun bir daha işlenmeyeceğine dair verilen söz. | Kulun, sahf bir kalple Hakk'a yönelmesi, tekrar günah işlememeye ahd etmesi. İLE Özür dileme, bir şeyin, kendinden uzaklaştırılması. )
- TEVEKKELÎ[Ar.] değil/yerine/= NEDENSİZ, BOŞ YERE/BOŞUNA
- TEVEKKÜL ve/||/<>/> RIZÂ ve/||/<>/> SABIR
( Ulaşamadığına gösterdiğin. VE/||/<>/> Ulaştığına gösterdiğin. VE/||/<>/> Kaybettiğine gösterdiğin. )
- TEVEKKÜL ile SABIR
- TEVFİK FİKRET ile/ve/||/<>/> ATATÜRK
( Kimseden ümmîd-i feyz etmem, dilenmem perr-ü-bâl
Kendi cevvim, kendi eflâkimde kendim tâirim,
İnhinâ tavk-ı esâretten girandır boynuma;
Fikri hür, irfanı hür, vicdânı hür bir şâirim.
(Kimseden bir yarar ummam ben, dilenmem kol kanat.
Kendi boşluk, kendi gökkubbemde kendim gezginim.
Bir eğik baş, bir boyunduruktan ağırdır boynuma;
Fikri hür, irfânı hür, vicdanı hür bir şairim.)
Tevfik Fikret )
( )
- TEVHÎD ve/< ADÂLET ve/< MUHABBET
- TEVHİD ve SÜKÛNET
( Tevhîd, sükûnettir. )
- TİMBRE değil/yerine/= TINI, SOLUK
- TİN:
DUYARLILIK ile/ve/||/<> HAYAL GÜCÜ ile/ve/||/<> İRÂDE
- TİN ile/ve KÜLTÜR
( Üretilenlerin, birlik sezgisi. | İnsan eliyle üretilmişler/oluşturulmuşlar. | İnsanı oluşturan ve insandan oluşan herşey. | Nedenselliği, kendinde/içkin olan. | Düşüncenin kaynağı olan (düşünce). )
( TİN: Düşüncenin edimselliği. )
( SPIRIT vs./and CULTURE )
( JINGSHEN ile/ve VENHUA )
- TINI değil/yerine/= SOLUK
- TIRTIL ile/değil/<>/> NİMFA ile/değil/<>/> KELEBEK
( Tırtılın, "son" dediği şeye, dünyanın geri kalanı, "kelebek" der. )
- TİTİZLİK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< ÖZEN
- TİYATRO:
OYUNU, GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİN ve/||/<> GERÇEĞİ, OYUNLAŞTIRMAK İÇİN
- TOHUM:
YUMURTA ile/ve/değil/||/<>/< DÜŞÜNCE
- TOHUM ve/||/<> MASAL
( [ölür] Ekilmezse. VE/||/<> Anlatılmazsa. )
- TOHUMUN:
YİTMESİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/></< BİTMESİ/YEŞERMESİ
- TOK/LUK ile/ve/||/<> DOYGUN/LUK
- TOPLAMA ile ÇARPMA | ile/hem TOPLAMA ve/||/<>/hem de ÇARPMA
( |[tek başına] Kolay. İLE Kolay. | İLE [birlikte] [tasımla/nispeten] [ilk başta] [pek] !"Kolay değil". [gibi görünür] )
- ÇALIŞMA:
TOPLUM İÇİN ile/ve/||/<> İNSAN/LIK İÇİN
- TOPLUM ve/=/||/<>/>/< UZLAŞIM
- TOPLUMA HİZMET ve/||/<> TOPLAMA HİZMET
- TOPLUMDA:
SEVGİ (İLE) ve/||/<> ADÂLET (İLE) ve/||/<> ÇALIŞMA (İLE)
( Kaynaşılır. VE/||/<> Yaşanır. VE/||/<> Ayakta kalınır. )
- TOPLUMSAL GÜVEN ile/ve/||/<> BİREYSEL GÜVEN
- TOPLUMSAL KABUL/LER ile/ve TOPLUMSAL 'KALIP/LAR'
( Aynı toplumdaki birçok birey [ve çoğunluk] tarafından, [kendileri için ne kadar uygun olmasa da] -sözlü ya da sözsüz, yazılı ya da yazısız- sürdürülen kurallara/geleneklere işaret eder. İLE/VE Daha çok, içleri boş [dayanaksız] olarak algılanan [ve olumsuz olarak değerlendirilen] alışkanlıklara/geleneklere işaret eder. )
( "SOCIAL ACCEPTANCE/S" vs./and "SOCIAL 'PATTERN/S'" )
- TOPLUM(SALLIK) ve/||/<>/< ÖRGÜTLÜLÜK
( Örgütsüz toplum, toplum değildir. )
- TOPLUMU DEĞİŞTİRME OLANAĞI/"GÜCÜ" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KENDİNİ DEĞİŞTİRME OLANAĞI
- TOPRAK ve SU ve/<>/|| HAVA ve ATEŞ
( Sabit madde/ler. VE/<>/|| Değişim/Değişken/ler. VE/<>/|| Bilinç varolanı. VE/<>/|| ... )
( HYLIC ve/<>/|| PSCYHIC ve/<>/|| PNEUMATIC ve/<>/|| MYSTIC )
( Dönüştürücü. VE/<>/|| Değiştirici. )
( Kapatıcı. ve/<>/|| Akıcı. ve/<>/|| Uçucu. ve/<>/|| Yakıcı. )
( Küp. VE/<>/|| Yirmi yüzlü. VE/<>/|| Sekiz yüzlü. VE/<>/|| Piramit. )
( Cube. AND Icosahedron. AND/<>/|| Octahedron. AND Tetrahedron. )
- [ne yazık ki]
TÖREYE DOĞAN ve/||/<> İSVİÇRE TÜZESİYLE EVLENEN ve/||/<> ALMAN YÖNETİM ZİHNİYETİYLE YÖNET(İL)EN ve/||/<> İTALYAN TÜZESİYLE CEZALANDIR(IL)AN ve/||/<> İSLÂMÎ KURALLARA GÖRE GÖMÜLEN
- [ya] TÖVBE ile/ve/ya da/||/<>/> AFFETMEK
- TÖVBE ve/=/||/<>/> ASLINA DÖNME
- TÖVBE ile/ve/değil/yerine/||/<> FARKINDALIK
- TÖVBE ile/ve/değil/=/||/<>/< ÖZELEŞTİRİ
( Değişmek. İLE/VE/DEĞİL/=/||/<>/< Değişmeye çalışmak. )
- TRAFİKTE ÖNCELİKLİLER[sırasıyla]:
ENGELLİ/LER ile/ve/< HASTA/LAR ile/ve/< YAŞLI/LAR ile/ve/<
ÇOCUK/LAR, ÖĞRENCİ/LER ile/ve/< HANIM/LAR ile/ve/<
YAYA/LAR ile/ve/<
BİSİKLETLİ/LER ile/ve/< MOTOSİKLETLİ/LER ile/ve/< ACİL DURUM ARAÇLARI[hasta taşıma, itfaiye, polis] ile/ve/<
TOPLU TAŞIMA ARAÇLARI[raylı düzenler öncelikli olmak üzere!] ile/ve/<
ARABA/LAR ile/ve/< AYRICALIKLI/LAR
[her seviyedeki/konumdaki resmî makam araçları (her ne kadar güvenlikleri "önemli/öncelikli" sayılsa da!)]
( Kişiye ait arabaların sayılarının ülkemizde çok olması [ya da artmasının teşvik ediliyor olması], yolların eski olanaksızlıklara göre düzenlenmiş olması, önceliği arabalara vermek için geçerli bir neden değildir/olamaz! Tam tersine, konumları/sıraları en sondadır! [Bu zihniyeti geliştirmeyi ve yaygınlaştırmayı, her birimiz haklarımıza sahip çıkarak daha da hızlandıracağız! Lütfen!!! Sizin de farkındalığınız, desteğiniz ve katılımınızla!...] )
- TRAFİK'TE:
SİLECEKLERLE SÜRÜCÜ EMNİYETİ ve LASTİK PATLARSA ve TAŞITI EKONOMİK KULLANMAK
- TRAFİKTE:
"SİNİRLİ OLMAK" değil/yerine SORUMLU OLMAK
( Facebook, KENDİNE GEL!!! sayfasına katılın, uyarın!
Kişi, kurum ve kuruluşların, "yaptığı" fakat yapmayabilecekleri yanlış(lık)ları göstererek anlatmak üzere kurulmuş bir uyarı sayfasıdır!
Sen de uyar! )
- TRAJEDİ ile/değil/yerine/>< KOMEDİ
( Yaşama, yakından baktığımızda. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yaşama, uzaktan baktığımızda. )
( "Hissedenler" için. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Düşünenler için. )
- TRAKEİT/ŞEZEN[Ar.] değil/yerine/= SOLUK BORUSU YANGISI/İLTİHABI
( TRAKEİT )
- TRAMVAY'DA, METRO'DA:
BİNMEYE ÇALIŞMAK değil/yerine İNENENLERE ÖNCELİK TANIYIP DAHA SONRA RAHATÇA BİNMEK
- TÜKETENLER ile/ve/değil/yerine/||/<>/</>< ÜRETENLER
( Eşek arısı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/< Bal arısı. )
( Fare(mouse) kullanıcısı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/< Klavye kullanıcısı. )
- TÜKETİM ile/ve/değil/yerine/||/<> PAYLAŞIM
- TÜM DÜŞÜNCELERİN, ...:
BAŞLADIĞI/KAYNAĞI ve/||/<> DURDUĞU/SONLANDIĞI
( Akıl. VE/||/<> Akıl. )
- TÜM NESNE/ŞEY VE/YA DA KAVRAMLARIN/DEĞERLERİN ADI ile/ve/> İNSAN/KİŞİ ADI/ADLARI
( ALL MATTER AND/OR CONCEPTS/VALUES NAME vs./and/> HUMAN NAME/S )
- TÜMEL/LİK ile/ve/||/<> HEDEF/Lİ/LİK
- TÜRKÇE, LASTİK GİBİDİR/BİR DİLDİR değil/ne yazık ki (CAHİL/AHMAK) KİŞİ, HERŞEYİ, HER YERE (OLMADIK YERLERE) ÇEKER/ÇEKEBİLİR
- DÜŞÜNEN ADAM HEYKELİ:
TÜRKİYE'DE ile/>< DÜNYADA
( [ne yazık ki]
"Bakırköy akıl hastahanesinde". İLE/>< Üniversitelerde. )
- TURNUSOL[Fr.] (KÂĞIDI) ile MİHENK (TAŞI) ile KİLİT (TAŞI)
( Birtakım bitkilerden elde edilen mavi boya maddesi. İLE Altının gerçeğini sahtesinden ayırmak ve ayarını belirlemek üzere kullanılan sert ve siyah taş. )
- TUT! ve/||/<> YUT!
( Kendi sözünü. VE/||/<> Başkasının/yabancının/bilgisizin sözünü. )
( Sırları. VE/||/<> "Öfkeyi." )
- TUTARLI OLMAK ile/ve/değil/<> TUTARLI DAVRANMAK
( Zorunlu değildir. İLE/VE/DEĞİL/<> Zorunludur. )
( Sorunlu olabilir. İLE/VE/DEĞİL/<> Sorunsuzdur. )
( Her zaman için geçerli olamayabilir. İLE/VE/DEĞİL/<> Çoğunlukla geçerli olmalıdır. )
( "İddia"sında/zannında olabilirsin. İLE/VE/DEĞİL/<> İspat edersin. )
( Söz ile. İLE/VE/DEĞİL/<> Tutum/tavır ile. )
- TUTARLILIK ile/ve/||/<> "HESABINI VEREBİLMEK"
- TUTARLILIK ile/ve/||/<>/> İTİBAR
( Kendimizde gö(ste)rebileceğimiz. İLE/VE/||/<>/> Ötekilerde [ve kendimizde] gö(ste)rebileceğimiz. )
- TUTARLILIK ile/ve/||/<>/< SAMİMİYET, İÇTENLİK, AÇIKLIK, ŞEFFAFLIK, SÜREKLİLİK, BÜTÜNLÜK
- TUTARLI/LIK ile/ve/||/<>/> YETERLİ/LİK
- TUTTUĞUN, ALTIN OLSUN! ile/ve/||/<>
ALLAH, NE İSTEĞİN/MURADIN VARSA, VERSİN!
( Gerçekleşse, ikisi de kötü dua/beddua olabilecek, bu kadar ileri/uc derecede ve olanaksız olan "düşünce", "dilek", "dua" ya da "sözlere", "dilde" ve yaşamımızda yer vermemek gerekmektedir. Niyeti ve sözü de abartmak yerine uygun/doğru davranış ve tutumlarımızla, hizmet ederek, eyleyerek, çalışarak ve daha çok vererek ya da paylaşarak yani "el duası olmadan, dil duasının olmayacağını" anlamak ve anımsamak durumundayızdır. Bilgisiz, akılsız, yetersiz yaklaşımlara ya da "üçkâğıtçılıkta", bunlar gibi abartılı sözlere de itibar etmemenin bilgisi ve bilinciyle sağlanabilmektedir. )
- TUTUM:
ORTADAN KALDIRICI değil/yerine DÖNÜŞTÜRÜCÜ
- TUTUM ile/ve/< NİYET
( ... İLE/VE Neden değil Niçin[Ne İçin]. )
( İlke'li düşünmek, niyettir. )
( Niyet, davranışları birleştiriyorsa ilkedir. )
( Onun, bizim için ne olduğunu, zihinsel tutumumuz belirler. )
( Özbilincim'in, "vicdânım" doğrultusunda eylemek isteğini beslemesi de, 'niyet'tir. )
( ATTITUDE vs./and/< INTENTION )
- TUTUM ile/ve NİYET
( ... İLE/VE Neden değil Niçin(Ne İçin). )
( Niyet davranışları birleştiriyorsa ilkedir. )
( Onun sizin için ne olduğunu zihinsel tutumunuz belirler. )
( ATTITUDE vs./and INTENTION )
- TUTUM NİYET
- TUTUM ile/ve/||/<>/> SİYASET
( İnsanda. İLE/VE/||/<>/> Toplumda. )
- TUTUMLARI BELİRLEMEK ile/ve TUTUMLARDA TUTARLI OLMAK
- TUTUMLULUK ile/ve/||/<> KISINMAK
( ... İLE/VE/||/<> Kendi gereksinimlerini karşılamakta tutumlu davranmak, imsak etmek. )
- TUTUM/U BENİMSEMEK ile/ve/> ALIŞKANLIK OLUŞTURMAK
- TÜTÜN(/SİGARA/NARGİLE VS.) SORUNUNDA:
"YASAK" değil SINIRLAMA
ve/||/<>
DUMAN değil GAZ
ve/||/<>
"BIRAKMA" değil BAŞLAMAMA
ve/||/<>
İRÂDE
["Evet!"
diyebilme olanağı/gücü/isteği]
değil
İHTİYÂR
["Hayır!"
diyebilme olanağı/gücü/isteği]
- TÜZE(HUKUK) (DAİRESİ) ile/ve/||/<> TÜRE(ADÂLET) (DAİRESİ)
HUKUK ve/||/<> ADÂLET ve/||/<> ÖZGÜRLÜK ve/||/<> MEŞRÛİYET(GEÇERLİLİK)
( ... İLE/VE/||/<> Lâyık olana, lâyık olunanı vermek/verebilmektir. )
( Adâlet ancak hakikatten, saadet ancak adâletten doğabilir. )
( Attika mahkemelerinde, suçlu, suçu tespit edildikten sonra, bazı hallerde, kendine uygun gördüğü cezayı kendi isteyebilirdi. )
( Adâlette gecikme olmaz! | Adâletin gecikmesi olmaz/olmamalı! | Adâletin gecikmişi olmaz! )
( "BURNU SÜRTMEK": Yavuz Sultan Selim, hükümdarlığında, hırsızlık yapanları bir direğe bağlar, tanınması için günlerce çarşının içinde dolaştırtırmış. Bugünkü deyimle yüz kızartıcı suçlar dediğimiz çeşitli ahlâki suçlarda ise suçluyu burnu yere sürtecek biçimde bir arabaya yatırtır, burnunu yere sürttürürmüş. "Bırak, burnu sürtsün biraz!" gibi deyimler buradan gelmektedir. Yavuz Sultan Selim'in ilk sekiz yılında yaptığı bu uygulamalarla toplum büyük bir huzura ulaşmış ve hem devletin gücünü, hem de bütçesini üç kat büyütmüştür. )
( ZEMBİLLİ ALİ EFENDİ(CEMÂLÎ)'nin adâlet anlayışını ve uygulamalarını yani kendine neden "Zembilli" denildiğini de araştırmanızı salık veririz. )
( |
ADÂLET DAİRESİ
Adâlet, dünya barışının temelidir.
Dünya bağının sınırlarını devlet belirler.
İşte bu devlet duvarını inşâ edecek, devlete düzen sağlayacak olan hukuktur.
Siyasi güç olmaksızın hukuk, yaptırımlarını yerine getiremez.
Siyasi gücü, askeriye korur.
Askeri gücün yaşamasını ekonomi sağlar.
Ekonomik gücü halk sunar.
Halkın birliğini sağlayacak olan ise adâlettir.
Adl'dir mucib-i salâh-ı cihan
Cihan bir bağdır, divan devlet
Devletin nâzımı şeriattır
Şeriata olamaz hiç hâris illâ mülk
Mülk zabteylemez illâ leşker
Leşkeri cem edemez illâ mal
Malı cem eyleyen raiyettir
Raiyeti kul eder padişah-ı âleme adl. )
( Sayın Muharrem Balcı'nın yayınlarını paylaştığı adresi... www.MuharremBALCI.com )
( Türk Hukuk Lügâtı'na, burayı tıklayarak ulaşabilirsiniz... )
( Elimizde kudret olmadığı sürece, özgürlük isteriz.
Kudreti ele geçirince üstün olmak isteriz.
Ama başaramazsak, adâlet isteriz. )
( "Kurallara uymak", adâlet değildir. )
( Rızâ yazısı için burayı tıklayınız... )
( |
|
)
( ... İLE/VE/||/<> Güçler arasındaki denge. )
( LAW vs./and/||/<> JUSTICE )
( JURISTISCHE/RECHTSWISSENSCHAFTLICHE mit/und/||/<> GERECHTIGKEIT )
( DROIT avec/et/||/<> JUSTICE )
( ... cum/et/||/<> JUSTITIA )
( ... ile/ve/||/<> DÍKÊ )
- TÜZE(HUKUK) GÜVENLİĞİ / TÜZE(HUKUK) GÜVENCESİ
- TÜZE/HUKUK ve/||/<> SABIR
( Hukuku bilen(/ler), sabreder. )
- TÜZE(HUKUK) ile/<> YAZIN(EDEBİYAT)
( Toplumbilim. İLE/<> Sanat. )
( [Amaç] Adâlet. İLE/<> Dilde ve düşüncede, incelik. )
( Yorum, yasa koyucunun amacına göredir ve gerekçelere bakılır. İLE/<> Çağrışım ve yorumlar, okurdan okura değişir. )
( İkisi de bir "söz" söyler fakat hukuk açısından "kuralın" ya da "yargının" sözü esastır. [Kuralın sözünü, yasa koyucu; yargının sözünü, yargıç söyler. Yargıcın sözü, kuralın sözüne uygun olmak zorundadır.] İLE/<> Önemli[öncelikli] olan, öykünün sözüdür. )
( [sözü] Yasa koyucu ya da yargıç söyler. İLE/<> Önce, yazar; sonra, okur söyler. )
( Akla, mantığa ve toplumsal gerçekliğe dayanır, sınır koyar. İLE/<> Hayal gücü ve yaratıcılık, öne çıkar ve sınırsızdır. )
( [sözü] Zorla söyler, zorla dinletir. İLE/<> Zorla söylemez, ["Heves" sözüdür, muhatapları gönüllüdür.] ["Zorla güzellik olmaz!" ama hukuk olur! Hukuk'un, zorlayıcı/yaptırım gücü vardır.] )
( Tekil öyküler hakkında yargıya varabilmek için olası öykülerin tamamını kuşatacak, "genel kurallar" koymayı amaçlar.[Tekil bir öykünün peşinden giden edebiyat, hukukun sabitlemek, her zaman ve her yerde aynı anlama getirmek istediği sözü açmak, genişletmek, çoğaltmak, yeni anlamlar katmak içindir.] İLE/<> Kişinin, insan öykülerinin peşindedir. )
( Çelişki sevmez, gördüğü yerde çelişkileri bertaraf etmek ister. İLE/<> Çelişkileri kışkırtıp bu çelişkilerden yeni anlamlar doğmasına ebelik yapmayı, en azından böylesi olasılıklar bulunduğunu unutturmamayı arzular. )
( Tekil kişiyi, genel ve soyut koşullar içinde değerlendirir. Yasalar, genel işlemlerdir, belirli bir durum içindeki herkes için düzenlenmişlerdir[tedvîn]. İLE/<> Kişinin, bir başkasından ayrıldığı noktaların peşindedir. )
( Yönlendirmelerle ilgilenmez, eylemle ilgilenir. Hukukun odaklandığı, öncelikle eylemdir, istisnalar dışında, eyleme giden yol önem taşımaz. İLE/<> Bu yoldaki uğrakları, kişinin durumunu, yönlendirmelerini, onu etkileyen etmenleri didikler. )
( Kişinin, neyi, neden yaptığının değil, ne yaptığının ve bu yaptığının ne gibi sonuçlar doğurduğunun yanıtını arar. İLE/<> Kişinin derinliğinin ve yapıp ettiklerindeki değişkenlerin peşindedir. Bunun doğal sonucu olarak, edebiyatçı, insanı, "yargılamak" yerine anlamaya çalışır. )
( Süreç ve sonuç birliği, bütünlüğü vardır/aranır. İLE/<> Süreç odaklıdır. )
( Açık, net, sözü uzatmayan ve tartışmaya kapalı bir ifade biçiminin peşindedir. İLE/<> Sayısız çağrışımlar, uzun soluklu ifadeler kullanır. )
( Hukuk ve Edebiyat Dersleri’nin, Türkiye’deki Serüveni:
Özyeğin Ünv., Bilgi Ünv. [2014 - ...]
Akdeniz Ünv., Kemerburgaz Ünv., Ulus. Antalya Ünv. [2013 - ...]
Turgut Özal Ünv., Yaşar Ün, [2012 - ...]
Kocaeli Ünv., Atılım Ün. [2011 - ...]
Kadir Has Ünv. [2009 - ...]
Ankara Ünv. [2006 - ...]
Galatasaray Ünv. [2005 - 2010]
Bilgi Ünv. [2004 - 2007]
Bahçeşehir Ünv. [2001 - 2010]
Dünyada, edebiyat ve hukuk ilişkisinin, akademide konuşulmaya başlandığı tarihler...
ABD’de, 1800'lerin sonu...
Almanya ve İtalya'da 1920'li yıllar...
Fransa ve İspanya2da 1950'li yıllar... )
( Düz kalıplardan oluşan, tek renkli, sınırlı ifade olanakları ile iş görür. İLE/<> Sözcükleri, sınırsızca kullanır, benzetmeler, ironiler, çift anlamlar, imâlar ile son derece geniş dil olanaklarına sahiptir. )
( "h" ve "k" ["sert"] İLE/<> "d" ve "b" [yumuşak] )
( Düzenler, emreder, tanımlar ya da bilgilendirir. İLE/<> Belirtir. Duygu ve düşünceleri, estetik kaygılarla dile getirir. )
( Hukuk metni, "yazar" merkezlidir. İLE/<> Edebî metin, okur merkezlidir. )
( Alıcı, satıcı, sanık, mağdur gibi sonsal sınıflandırmalar içinde biriciklikleri pek de düşünülmeden değerlendirilirler.[Katalog suçlar vardır fakat katalog kahramanlar yoktur.] İLE/<> Kişi[kahraman], kendine özgüdür. Biricik olduğu göz ardı edilmez. )
( "Olmayacak" bir öykü üstüne söz söylemez. İLE/<> Gerçeğe aykırı olanla da olanaksız olanla da ilgilenir.
Yasa, olası öykülerde...
Ya kahramana ne yapması gerektiğini söyler: Kural
Ya ne yapmaması gerektiğini: Yasak
Ya yapacağı şeyi nasıl yapacağını: Yöntem/Usûl
Ya kahramanın yaptığı şeyi yapmış sayıp saymayacağını: Tespit
Ya da kahramanın yaptığı ya da yapmadığı şeyin yaptırımını: Ceza, Tazminat vb. )
( Hukuk Fakültesi Mezunu Yazarlar...
Fuat Köprülü, Necati Cumalı, Oktay Rıfat, Ziya Osman Saba, Mithat Cemal Kuntay, Burhan Felek, Samet Ağaoğlu, Metin Önal Mengüşoğlu, Rasim Özdenören, Mevlana İdris, Sibel Eraslan, Nuri Pakdil, Orhan Seyfi Orhon, Şevket Rado, Gülten Akın, Demir Özlü, Vüs'at O. Bener, Orhan
Hançerlioğlu, Asaf Halet Çelebi, Çetin Altan, İlhan Selçuk, Uğur Mumcu, Zeyyat Selimoğlu, Şemsi Belli, Kemal Burkay, Erdal Öz, Yiğit Okur, Ebubekir Eroğlu, Tahir Abacı, Turgay Fişekçi, Akif Kurtuluş, Behçet Çelik, Faruk
Erem...
Hukuk Fakültesi Mezunu Müzisyen...
Şerif Muhiddin Targan
Hukuk Fakültesini yarıda bırakanlar:
Attilâ İlhan, Yakup Kadri, Ahmet Haşim, Hilmi Yavuz, Ahmet Muhip Dıranas, Melih Cevdet Anday... )
( Hukuk ve Edebiyat Dersleri’nin, Türkiye’deki Serüveni:
Özyeğin Ünv., Bilgi Ünv. [2014 - ...]
Akdeniz Ünv., Kemerburgaz Ünv., Ulus. Antalya Ünv. [2013 - ...]
Turgut Özal Ünv., Yaşar Ün, [2012 - ...]
Kocaeli Ünv., Atılım Ün. [2011 - ...]
Kadir Has Ünv. [2009 - ...]
Ankara Ünv. [2006 - ...]
Galatasaray Ünv. [2005 - 2010]
Bilgi Ünv. [2004 - 2007]
Bahçeşehir Ünv. [2001 - 2010]
Dünyada, edebiyat ve hukuk ilişkisinin, akademide konuşulmaya başlandığı tarihler...
ABD’de, 1800'lerin sonu...
Almanya ve İtalya'da 1920'li yıllar...
Fransa ve İspanya2da 1950'li yıllar... )
( Hukuk ve Edebiyat arasında, buraya kadarki FaRkLaR, Sayın Mehmet Ali Başaran'ın (avukat ve edebiyatçı) tespitleridir. Katkıları için çok teşekkür ediyor, çalışmalarının ve başarılarının sürekliliğini diliyoruz... )
- TÜZE ve/||/<>/= AKIL
- TÜZE/HUKUK:
VAR OLAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< OLMASI GEREKEN
- TÜZEL/HUKUKÎ ile/ve/||/<>/< TÜREL/ÂDİL
- TÜZEL/HUKUKÎ SORUMLULUK ile/ve/değil/=/||/<>/>/< İNSANÎ/BİREYSEL SORUMLULUK
( [not] JUDICIAL RESPONSIBILITY vs./and/but/=/||/<>/>/< HUMANE RESPONSIBILITY )
- TÜZE'NİN TEMEL İLKELERİ - ULPIAN[M.S. 170 - 223]:
ONURLU YAŞAMAK ve/||/<> BAŞKASINI İNCİTMEMEK ve/||/<> HERKESE, HAKKINI TESLİM ETMEK
( THE BASIC PRINCIPLES OF THE LAW - [ULPIAN]:
LIVE HONESTLY and/||/<> DO NOT OFFEND OTHERS and/||/<> GIVE TO EACH PERSON WHAT IS DUE )
( JURIS PRAECEPTA SUNT HAEC - [ULPIAN]:
HONESTE VIVERE et/||/<> ALTERUM NON LAEDERE et/||/<> SUUM CUIQUE TRIBUERE )
- ÜÇ AĞLAMA BİÇİMİ/NEDENİ
( * KORKU -
* MUHABBET - BÜKÂ'ALİLLLAH
* HAYRET VE AŞK - BÜKÂ'ALLAH )
- ÜÇ AKIL:
MUTLU ve/||/<> YARDIMSEVER ve/||/<> EVRENSEL
- 3B:
BARIŞ(TIR)MAK ve BÖLÜŞ(TÜR)MEK ve BÜYÜ(T)MEK
ve/||/<>/>/<
3Y:
YÖN ve YÖNTEM ve YÖNETİM
- ÜÇ/DÖRT BOYUT ile/ve/değil/||/<>/< 11 BOYUT
- 3 KİŞİ/ARKADAŞ ile/yerine/ve 2, 4, 5, 6 [< üzeri] KİŞİ/ARKADAŞ
( Üç kişi, olanaksız bir üçgen oluşturduğundan, biri, öbeği[grubu] terk etmelidir. )
( Üç kişi, birlikte yürürken, birini yitirir. )
- 3 MAYMUN:
MIZARU ile/ve/||/<> IWAZARU ile/ve/||/<> KIKAZARU
( )
( Gözlerini kapatanın adı Mizaru, ağzını kapatanın adı Iwazaru ve kulaklarını kapatanın adı da Kikazaru. Adlarından da anlaşıldığı üzere Japon kökenli bir görsel bu. XVII. yüzyılda, Nikko kentinde inşâ edilmiş ünlü Tosho-Gu Tapınağı'nın kapısına oyulmuş "görsel bir deyim" olarak ortaya çıkmış, sonra da oradan tüm dünyaya yayılmış. )
- ÜÇGENİN İÇ AÇILARI ile/ve/değil/||/<>/< İNSANIN İÇ ACILARI
( Bilinir/bilinebilir. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< [çoğunlukla/pek/yeterince] Bilinmez/bilinemez. )
- UCLARDA OLMAK(DURMAK/BULUNMAK)
ile/değil/yerine
ORTAK NOKTALARDA/ALANLARDA BULUN(/Ş)MAK
- UÇMAK için/ve/||/<>/>/< AŞAĞI ÇEKENLERİ/SIRTINDAKİLERİ BIRAKMAK
- UCUZLAŞMA ile/değil/yerine/>< BASİTLEŞME
( Yıkım vardır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Yaşam vardır. )
- UĞRAŞ:
KİŞİYLE ile/değil/yerine İŞİYLE
( Boş kişinin uğraşı. İLE/DEĞİL/YERİNE Hoş (nitelikli) kişinin uğraşı.
[ Hoş (nitelikli) kişi, işiyle uğraşır; boş kişi, kişiyle uğraşır. ] )
( Ayinesi iştir kişinin, lâfına bakılmaz! )
- ULAŞIM ARAÇLARINDA:
KORİDORU YEĞLEYEN ile/ve
PENCERE KENARINDA OTURAN
- ULAŞMAK ile/ve/değil NEDEN OLMAK
- ÜLFET[Ar.] ile/ve/||/<> MUKARENET[Ar. < KARN]
( Alışma, kaynaşma. | Görüşme, konuşma. | Dostluk, ahbaplık. | Huy etme. İLE/VE/||/<> Bitişiklik, yaklaşma, kavuşma, bitişme. | Uygunluk. )
- ÜMİT YİTİMİ ile/ve/||/<>/>/< UTANÇ
( Ormana/adaya düşen ya da ağır doğa koşullarına maruz kalanların ölümü, koşulların zorluğundan değil o duruma nasıl düştüğünün utancından["düşüncesinden"] ve o zorlu koşullardan çıkabilmek için daha yeterli/yetkin düşünebilmek yerine gittikçe ümidini yitirmesinden kaynaklanırmış. )
( "Esaretin Bedeli"[Shawshank Redemption - 1993], "Yaşamak İçin[Alive - 1993]", "İhanet[The Edge - 1997]" [Anthony Hopkins - Alec Baldwin], "Yeni Yaşam[Cast Away - Tom Hanks], "127 Saat" filmlerini de özellikle izlemenizi salık veririz. )
( "Ümit Yitimi" değil/yerine Ümit... - B )
( )
- ÜMİTSİZLİK =/ve/||/<>/> | YENİLGİ ve ÖLÜM |
- UMUR ve/||/<>/> UMUT ve/||/<>/> ONUR
- UMUT ile/ve/<> İMAN ile/ve/<> SEVGİ
( HOPE vs./and/<> FAITH vs./and/<> LOVE )
- UN TANESİ/PARÇASI ile/ve/||/<>/> PİRİNÇ TANESİ/PARÇASI
( Düşünce. İLE/VE/||/<>/> Sözcük/terim. )
- ÜNİVERSİTE ile/ve/değil/||/<>/>/< UÇAN ÜNİVERSİTE
( "Uçan Üniversite" kitabının özetini okumak için burayı tıklayınız... )
- ÇALIŞMAK GEREK:
UNUTABİLMEK İÇİN ve/||/<> BOŞ BOŞ DÜŞÜNMEMEK İÇİN ve/||/<> DALIP DALIP GİTMEMEK İÇİN
- UNUTABİLMEK ile/değil BİLGELEŞME
- UNUTABİLMEK ve/=/||/<>/> İYİLEŞMEK
- UNUTALIM! ile/ve/||/<>/> UNUTMAYALIM!
( "Yaptığımız" "iyiliği" ve "gördüğümüz" "kötülüğü". İLE/VE/||/<>/> Ölümü. )
- UNUTMAK ile/ve/değil/yerine/<> AFFETMEK
( Bir hatayı, hem unutmak, hem affetmek aptallıktır. Ne unutmak, ne affetmek, hainliktir. Hatayı unutmayıp sahibini affetmek, işte bu erdemdir. )
( Söylenilmeyebilecek, yanlış/yersiz/zamansız bir söz, ancak affedilir fakat unutulmaz! )
( Aldığın dersi kaybettirir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Bakış açını değiştirir. )
( Mutlu eder. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Güçlü kılar. )
( [not] TO FORGET vs./and/but/<> TO FORGIVE
TO FORGIVE instead of TO FORGET )
- UNUTMAK değil UNUTABİLMEK
( Kavram. DEĞİL Kişinin/kişinin olanağı, becerisi, bilgisi, bilgeliği(irfanı), istenci(irâdesi) ve direnci(ihtiyârı). )
- UNUTMAK ile/ve/değil/yerine ÜZERİNE KONUŞMAMAK
( [not] "TO FORGET" vs./and TO TALK ON
TO TALK ON instead of "TO FORGET" )
- UNUTUL/UR / UNUTURUZ / UNUTURUM / UNUTURSUN değil/yerine/></<
YAZMAZSAK/YAZMAZSAM/YAZMAZSAN UNUTULUR/UNUTURUZ/UNUTURUM/UNUTURSUN
- UNUTUR(UZ) ile ANIMSAR(IZ) ile ÖĞRENİR(İZ)
( Anlatılırsa/k. İLE Eğitilirse/k. İLE Deneyimletilirse/k. )
- UNVANLARI["ÜNVAN" değil!]:
ADLARIN BAŞINA YAZMAK değil/yerine SONUNA YA DA ALTINA (AYRAÇ İÇİNDE) YAZMAK
( "Prof./Dr. ... ..." DEĞİL/YERİNE "... ... (Prof./Dr.)" gibi. )
( Kişinin ve adının önüne gelebilecek -unvanı/sıfatı ne kadar önemli/değerli olursa olsun- hiçbir unvan/sıfat konulamaz/konulmamalıdır! )
( Belki algıda/tanımada kolaylık ve hız kazandıracağından hareketle bu biçimde uygulanıyorsa da bu tutumdan vazgeç(il)melidir! [Saygısızlık ya da hakaret olarak yorumlanmamalıdır!] )
( Türkçe'si varken...
* PROFESÖR yerine BİLMEN
* DOÇENT yerine BİLGEN
* YARDIMCI DOÇENT yerine BİLGER
* ASİSTAN yerine KÖMEK
* REKTÖR yerine BİLİMBEY
* DEKAN yerine YETİLBEY
* DOKTOR yerine ÖKE
* MASTER yerine UNGAN
* ÜNİVERSİTE yerine BİLİMTEY
* AKADEMİSYEN yerine BİLİMCİ
* BİLİM İNSANI yerine BİLİMCİ )
- ÜRETMEK/ÜRETİM ve/||/<> ÜLEŞMEK/ÜLEŞİM
( Namaz. VE/||/<> Zekât. )
- US/AKIL ile/ve/değil/||/<>/< BAĞLAM
( [not] RATIO vs./and/but/||/<>/< CONTEXT )
- US ile/ve/değil/||/<> USUN YAPILANDIRILMASI/İNŞÂSI
- ÜST SINIF ile ORTA SINIF ile ALT SINIF
( Yaşar. İLE Yakınır. İLE Şükreder. )
( Paraya tapar. İLE Öndere tapar. İLE Tanrı'ya tapar. )
- ÜSTÂD ile USTA ile KALFA ile ÇIRAK ile YAMAK/ELULAĞI
( ... İLE Yaşadıklarımızın. İLE Yaşamakta olduklarımızın. İLE Yaşayacaklarımızın. İLE ... )
( ... ile ... ile ... ile TİLMÎZ ile ... )
- USTALAŞMA ve/||/<>/> YALINLAŞMA
( Ustalaşanlar, yalınlaşır. Yalınlaşma da çekim yaratır. )
- USTALIK ile/ve İRFAN
- ÜSTÜN ve/||/=/<> İNSANI/KİŞİLERİ SEVEN
( En "üstün" kişi/ler, kişileri/insanı seven(ler)dir. )
- ÜSTÜNLÜĞÜN, TÜZESİ değil/>< TÜZENİN, ÜSTÜNLÜĞÜ
- ÜSTÜNLÜK ile/değil/yerine/>< (SADECE) BİLMENİN (BELKİ/BİRAZCIK) FARKI
- UT ile UD[Ar.]
( Utanma. İLE Türk müziği araçlarından, iri karınlı, kirişli, çalgıçla çalınan bir çalgı. )
- UTANIYORUM ile/değil/yerine/>< TANIYORUM!
- UTANMAK ve/||/<>/> DOĞRULUK
- UTANMAK ile/ve/||/<> KENDİNE YAKIŞTIR(A)MAMAK
- [ne yazık ki]
(")UYARI("):
(")AŞIRI(") ile/ve/||/<> (")YETERSİZ(") ile/ve/||/<> (")YERSİZ(") ile/ve/||/<> (")YANLIŞ(")
- UYGAR/MEDENÎ ile MODERN
- UYGARLAŞMA ile/ve/||/<>/< GÖÇ
- UYGARLIK/MEDENİYET:
TOPRAK ve/+/||/<> DİL ve/+/||/<> DİN
- UYGARLIK/MEDENİYET ile/ve/||/<> EKİN/KÜLTÜR
( Evrensel. İLE/VE/||/<> Yerel. )
( Denetimli. İLE/VE/||/<> Bilinçdışı. )
( Toprak, kişiye aittir. İLE/VE/||/<> Kişi, toprağa aittir. )
( Uygarlık, olay ve olguları birbirinden büyük titizlikle ayırd edebilmektir. )
( Kültür, en geniş tanımıyla yaşam biçimini gösterir. )
( Kültür, insan-doğa ve kişi-kişi[toplum] ilişkilerinin toplamıdır. )
( Uygar kişi, dünyanın neresinde ve hangi kültürde üretilirse üretilsin, insanlık değerlerine sahip çıkan, onu benimseyen ve yaşamına katan kişidir. )
( Evrenseller kültürler içinde yer almış olmalıdır. )
( UYGARLIK/MEDENİYET = ZANAAT-FEN ve AHLÂK )
( MEDENİYET OLUŞTURABİLMEK İÇİN:
* TANRI/İLK İLKE,
* EVREN/DOĞA,
* İNSAN )
( Farkındalık ile. İLE/VE/||/<> Farkında olmadan. )
( Yöntemli. İLE/VE/||/<> Alışkanlıklar. )
( İnsan - İnsan ilişkisi (ile). İLE/VE/||/<> Doğa - İnsan ilişkisi (ile). )
( Sanat. İLE/VE/||/<> Zanaat. )
( Öğrenilir. İLE/VE/||/<> Yaşanır. )
( Kimsin/iz? İLE/VE/||/<> Kimlerdensin/iz? / Nerelisin/iz? )
( Uluslararası. İLE/VE/||/<> Ulusal. )
( ZAMAN: Doğrusal. İLE/VE/||/<> Döngüsel. )
( Us. İLE/VE/||/<> Us dışı. )
( Yasa. İLE/VE/||/<> Töre. )
( Medine. İLE/VE/||/<> Yesrib. )
( Çatışmalar içinde. İLE/VE/||/<> Zahmetler içinde. )
( Kâmil kültür, kendinden sonra gelecek kültürün gübresidir. )
( Gerçek üstü. İLE/VE/||/<> Gerçek. )
( Ancak, felsefenin getirebildiği/sağladığı/sunduğu. İLE/VE/||/<> Sanat ve dinin getirdiği. )
( Bilim. İLE/VE/||/<> Felsefe. )
( Saygıyla... İLE/VE/||/<> Sevgiyle... )
( CIVILIZATION vs./and CULTURE )
( MEDENİYET ile/ve HARS )
- UYGARLIK ve/||/<>/< ADÂLET
( Ayakta durabilmek için. VE/||/<>/< Sürdürülebilirlik için. )
- UYGARLIK = MEDENİYET = CIVILIZATION[İng.] = CIVILISATION[Fr.] = ZIVILISATION[Alm.] = CIVIS[Lat.] = CIVILIZACIÓN[İsp.]
- UYGARLIK ve/||/<> ZEKÂ
- UYGARLIKTA(MEDENİYETTE):
SU ve YOL
( WATER and ROAD :ON CIVILIZATION )
- UYGULANMALI!:
[ne] YER ne de GEÇİT VERMELİ
( Adâletsizliğe ve hukuksuzluğa...
Görüntü ve reklâm kirliliğine, "yerel yönetimlerin", "yöneticilerin" keyfiyetine ve adâletsizliğine...
Gürültü/uğultu kirliliğine ve korna/zil çalanlara...
Işık kirliliğine...
Sigara ve tüm ürünleriyle çevreyi ve toplumu rahatsız eden nesnelere ve içen davranış/tutum ve kişilere...
Dilde, yazım hatalarına ve yazım kurallarına uymayanlara...
Beslenmede, abur-cubura, "et" ve "hayvansal ürünlere"...
Her türlü saygısızlık ve keyfiyete...
Ne yer, ne de geçit vermek üzere, haklarımızı sürekli bilmeli ve anımsamalı, hakkı/mızın biz almadıkça verilmeyeceğinin bilinciyle gereken her türlü eylem, tavır, tutum, duruş ve davranış içinde olmamız gerektiğini uygulayarak göstermek, paylaşmak, aktarmak, eğitmek, dayanışmak, işbölümü ve işbirliği içinde olmak durumunda ve zorundayızdır. )
- UYGULANMAYAN AHLÂK ile/değil/yerine/>< UYGULANAN AHLÂK
( Sözü edilir fakat kendi yoktur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sözü edilmez fakat uygulanır. )
- UYGUN OLMAK" ile/ve/değil/||/<>/< AİT OLMAK
( Bir yere "uygun olmak", oraya ait olduğumuz anlamına gelmez. )
( )
- UYUM ile/ve/||/<>/> ÇATIŞMA ile/ve/||/<>/> ÇÖZÜLME
- UYUM ile/ve/<> DENGE
( Her varolan, öteki bir varolan ile uyum içindedir. )
( Uyumun içinde, korkuya yer yoktur. )
( Şehvet gibi ateş, nefret gibi kötülük, uyumsuzluk gibi acı ve aydınlanma gibi de sevinç yoktur. )
( En büyük hastalık, doyumsuz istekler; en büyük acı da uyumsuzluktur. )
( Sarı, öğle güneşinin rengi yani orta noktanın ve dengenin simgesidir. )
( Gerçek, Sattva'dan ötededir. )
( İFRÂT[< FART] - İTİDAL - TEFRİT )
( Tamas donuklaştırır, rajas çarpıtır, sattva uyumlu kılar. )
( İnsan-altı olanlar, Tamas'ın ve Rajas'ın egemenliği altındalardır; kişiler ise Sattva'nın. )
( Berraklık ve yardımseverlik, zihni ve eylemi etkilemesinden dolayı Sattva'dır. )
( Sattva'nın olgunlaşmasıyla tüm arzu ve korkular son bulur. )
( Tamas obscures, rajas distorts, sattva harmonises. )
( Every being is compatible vs. every other being.
In harmony there is no place for fear.
The sub-human - the 'humanoids' - are dominated by tamas and rajas and the humans by sattva.
Clarity and charity is sattva as it affects mind and action.
With the maturing of the sattva all desires and fears come to an end.
The real is beyond sattva. )
( HARMONY vs./and/<> BALANCE )
( SOPHROSYNE: İtidal. )
( RAJAS - SATTVA - TAMAS )
- UYUM/LU/LUK ile/ve/||/<> ESNEK/LİK
- UYUŞMAK ile/değil/yerine/>< YETİŞMEK
- UYUYUP, UYANAMAMAK ve/||/<> UYANIP, BULAMAMAK
( Sevdiklerimizin ve değeri bilinmesi gerekenlerin değerini bilelim!... )
- UZAK DURMALI!:
KÖRDEN değil NANKÖRDEN <>
YÜZSÜZDEN değil İKİYÜZLÜDEN <>
"TİPİ BOZUK"TAN değil "SÜTÜ BOZUKTAN"
- UZAK DURMAMAK/DURMAK ile/ve/=/||/<> RIZÂ GÖSTERMEK/GÖSTERMEMEK
- UZAK DURULMASI GEREKEN KİŞİLER:
"HEP HAKLILAR" ve/||/<> "HERŞEYE, SÜREKLİ İTİRAZ EDENLER" ve/||/<> "SADECE BEN" DİYENLER ve/||/<> BAŞKALARINI DEĞERSİZ GÖRENLER ve/||/<> ÇIKARCILAR ve/||/<> İSTEDİĞİ OLMADIĞINDA TUTUM DEĞİŞTİRENLER ve/||/<> ARAMADIĞIN SÜRECE ARAMAYANLAR ve/||/<> İŞİ DÜŞMEDİKÇE TANIMAYANLAR ve/||/<> İŞİ BİTTİĞİNDE, YANINDA DURMAYANLAR
- UZAK TUT/ALIM! ve/||/<> UZAK DUR/ALIM!
( Yüzü "çirkin olan"ı değil yüreği çirkin olanı. VE/||/<> Giysisi kirli olandan değil "zihni/düşüncesi" kirli olandan. )
- UZAKLAŞMAK ile/değil/yerine/>< UZLAŞMAK
- SORUNLAR:
UZAKLAŞTIRAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/</>< YAKINLAŞTIRAN
- ÜZEN ...
YALAN SÖYLEMESİ ile/ve/değil/> ONA, DAHA SONRASINDA İNANAMAYACAK OLMAK
- ÜZGÜN/LÜK ve/||/<>/> DÜZGÜN/LÜK
- UZLAŞMA ile/ve/||/<> BARIŞMA
- UZLAŞ(TIR)MA ile/değil ANLAŞ(TIR)MA
- UZMANLAŞMA ile "KÖK SALMA"
- UZMANLIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< BİREŞİM/TEVHİD
- (UZUN SÜRELİ) BELLEKTE:
ANISAL ile/ve/||/<> ANLAMSAL ile/ve/||/<> İŞLEMSEL
- UZUN UZUN DÜŞÜNMEK/BOŞ BOŞ OTURMAK ile/ve/değil/yerine AZ AZ (DA OLSA) EYLEMEK/BİR ŞEYLER YAPMAK
( Pek kolay olmasa da... )
( Kepçe tutan elim olsun, dış kapıda yerim olsun! )
- UZUN YAŞAMAK ile/ve/<>/değil/yerine DERİN/DÜRÜST/DOĞRU YAŞAMAK
- ÜZÜNTÜ ile KAYGI ile İNANÇ
( Geçmişe bakar/baktırır. İLE Çevreye bakar/baktırır. İLE İleriye bakar/baktırır. )
- ÜZÜNTÜNÜN PAYLAŞIMI ve/||/<> SEVİNCİN PAYLAŞIMI
( Üzüntüyü azaltır. VE/||/<> Sevinci çoğaltır. )
- VAR ETMEK ile/ve/<> SAHİP ÇIKMAK
- VAR KOŞULLARINDA
ile/ve/değil/||/<>/<
DAR KOŞULLARINDA
- VAR OLMAK =< ALGILANMIŞ OLMAK
ile/ve/||/<>/>
ALGILAMAK ya da ALGILAYAN OLMAK
( Nesne. VE/||/<>/> Tin. )
( George Berkeley )
( ESSE EST PERCIPI and/||/<>/> ESSE EST PERCIPERE )
- VAR OLMAK ile/ve/||/<>/> KİŞİ/İNSAN OLMAK
( Doğada. İLE/VE/||/<>/> Ancak, başka bir insan ile. )
- VAR OLUŞUMUZ:
"DÂVÂ" İÇİN ile/değil/yerine/>< SEVGİ/SEVİ İÇİN
- VAR ile/>< YOK
( Sende varsa. İLE/>< Sende yoksa. )
( Herkeste. İLE/>< Hiçkimsede. )
- VARLIK-VAROLAN-ANLAM/BİLGİ
- VARLIK ile/ve VAROLMA ile/ve YOKLUK
( Akla ilişkindir. İLE/VE Zamana ilişkindir. İLE/VE Zemine/mekâna ilişkindir. )
( ... İLE/VE Gerçeklik alanıdır. İLE/VE Gerçeklik kavramıyla karşılanamaz. )
- VARLIK ve/<> VAROLUŞ ve/<> İNSAN
- VARLIK ile/ve/değil/<> YOKLUĞUN VARLIĞI
( ... İLE/VE/DEĞİL/<> İnsan. )
- VAROLANBİLİMİ ile/ve/||/<>/> BİLGİBİLİMİ
( ONTOLOGY vs./and/=/||/<>/> EPISTEMOLOGY )
- VAROLAN'IN(MEVCUDUN) DÖRT NEDENİ:
MADDÎ ile SURÎ/BİÇİMSEL(FORMEL) ile FAİL/ETKER ile GÂÎ/SONSAL
- VAROLUŞ:
TÖZ ile/ve/||/<>/> ERK ile/ve/||/<>/> ETKİ ile/ve/||/<>/> EDİM ile/ve/||/<>/> NEDENSELLİK
- VAROLUŞ ile/ve/||/<> DİL ile/ve/||/<> MANTIK
- VAROLUŞ ve/||/<> KARAR ALABİLME
- VAROLUŞ ve/= KENDİNİ AŞKINLIK
- VAROLUŞ ve/||/<> ÖLÇÜ ve/||/<> FELSEFE ve/||/<> TÜZE ve/||/<> SANAT ve/||/<> SPOR ve/||/<> BÜTÜNLÜK ve/||/<> SUSABİLMEK ve/||/<> YOK/LUK
( Saygı gerek önce
Sonra ölçü
Sonra anlayış gerek
Sonra hak gözetmek
Özen ve duyarlılık gerek
Sürekli hareket gerek
Her an bütünlük
Çoğunlukla susabilmek
Herşeyin ölçütü yok(luk)
[En sonunda, Yaşam ve İnsan/Kişilik] )
( Üzerine düşünülebilecek ve konuşulabilecekler, düşünülmesi ve konuşulması gerekenler/öncelikliler... )
- VAROLUŞUMUZ:
ANLAMLI! ve/||/<> YETERLİ!
( Sadece, varolmamız/varoluşumuz bile, (yeterince) anlamlı ve yeterlidir!
[ Bir miktar fazlası da, -beklenti içine düşmeden!- olabilir elbette! ] )
- VAROLUŞUNDAN RÂZI OLUNMUŞ/LUK ile AHLÂKINDAN RÂZI OLUNMUŞ/LUK
( RÂZİYE ile/ve MARZİYE )
- KİŞİ(İNSAN) HAKLARI:
VAZGEÇİLEMEZ ve/||/<> DEVREDİLEMEZ
- VAZGEÇMEK:
"ZAYIFLIK" değil/yerine/>< BIRAKABİLECEK KADAR GÜÇLÜ OLMAK
- VAZGEÇMEK ile/ve/değil/yerine/||/<> DEĞİŞMEK
- VAZGEÇMEK ile FERÂGAT ETMEK
( TO GIVE UP vs. TO ABNEGATE )
- VAZGEÇMEK ile ÖDÜN VERMEK
( TO GIVE UP vs. TO MAKE CONCESSIONS )
- VAZGEÇMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< PEŞİNDE KOŞMAMAK
- VAZGEÇMEK ile/ve TESLİMİYET
( TO GIVE UP vs./and SUBMISSION )
- VAZGEÇMEK ile YEĞLEME/TERCİH
( TO GIVE UP vs. TO PREFER )
- VAZGEÇMEYELİM!:
GÜLÜMSEMEKTEN ile/ve/||/<> SEVMEKTEN ile/ve/||/<>
ÖĞRENMEKTEN ile/ve/||/<> HAYALLERİMİZDEN
- VAZGEÇMEYELİM ve ERTELEMEYELİM ve
ÜŞENMEYELİM
( TO GIVE UP vs. TO POSTPONE/DELAY )
-
değil/yerine/><
, ve/||/<> . ve/||/<> ! ve/||/<> ? ve/||/<> :
( İnsanlık, bir gün...
(,) Virgülü kaybetti:
Söyledikleri, birbirine karıştı.
(.) Noktayı kaybetti:
Düşünceleri, uzayıp gitti. Ayıramadı onları.
(!) Ünlem işaretini kaybetti bir gün de:
Sevincini, öfkesini, tüm duygularını kaybetti.
(?) Soru işaretini kaybetti bir başka gün:
Soru sormayı unuttu.
Her şeyi olduğu gibi kabul eder oldu.
(:) İki noktayı kaybetti başka bir gün:
Hiçbir açıklama yapamadı.
Yaşamının sonuna geldiğinde...
Elinde sadece (") tırnak işareti kalmıştı...
“İçinde de başkalarının düşünceleri vardı yalnızca."
Alex Kanevsky )
- VEGAN BESLEN("ME")MEK/OL("MA")MAK:
HAYVANLARA ve/değil/yerine/||/<>/> BİZE
( Pahalıya mal olur. VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Ucuza mal olur. )
( APUKURYA[Yun.]: Et yenilmeyen dönem. )
- VEGAN YAŞAMDA/BİLİNÇTE:
| "AZALTMACILIK" ya da "AŞAMACILIK" | değil/yerine/>< 6 İLKE
( )
- VEGAN/LIK ve/||/<> CAYNACI/LIK(JAİNİZM)
( Hiçbir hayvanın etini ve/ya da ürünlerini yememenin yanısıra, hayvanları, mal/kaynak ya da köle olarak kullanmamayı esas alarak yaşam sürdürme tutumu. VE/||/<> Doğaya, düzene(sisteme) yük ya da olumsuz etki yaratmayacak biçimde, temel gereksinim/zorunlulukların ötesine geçmeyecek biçimde, doğayla uyumlu ve bütünlüklü bir yaşam sürdürme tutumu. )
- VEHİM/VEHM ile/değil/yerine/>< FEHİM/FEHM
( Kuruntu. İLE Anlama, düşünme. )
- VEHM ile/> ŞÜPHE/ZANN
( Zanaay. İLE/> Sanat. )
( 1-49 İLE/> 51-99 )
itibariyle 4.154 başlık/FaRk ile birlikte,
4.148 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(16/18)