Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(53/55)


- [ne yazık ki]
VERGİ KAÇIRMAK değil/yerine VERGİDEN KAÇINMAK


- VERİFİKASYON/VERİFICATION[İng.] değil/yerine/= DOĞRULAMA


- VERİLİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAZANILMIŞ

( VEHBÎ İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< KESBÎ )


- VERİNCE, ALMAYI BEKLEMEK değil/yerine ALINCA, VERMEYİ BECERMEK


- VERMEK:
SELENİNİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KULAĞINI

( Az kişiye. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Çok kişiye. )


- VERMEK ile/ve/değil/yerine BEKLENTİ İÇİNDE OLMADAN VERMEK


- VERMEK ile/ve/değil/yerine BEKLENTİ İÇİNDE OLMADAN VERMEK

( [not] TO GIVE vs./and/but TO GIVE WITHOUT EXPECTATION
TO GIVE WITHOUT EXPECTATION instead of TO GIVE )


- VERMEK ile/ve/değil/yerine DEVRETMEK

( [not] TO GIVE vs./and/but TO TRANSFER
TO TRANSFER instead of TO GIVE )


- VERMEK ile/ve/değil/yerine HEDİYE ETMEK

( TUHFE: Armağan, hediye. | İlâhî hediye. )

( [not] TO GIVE vs./and/but TO GIVE AS A GIFT
TO GIVE AS A GIFT instead of TO GIVE )


- VERMEK ile/ve/değil/yerine SUNMAK

( [not] TO GIVE vs./and/but TO OFFER
TO OFFER instead of TO GIVE )


- VERNİK[Yun.] değil/yerine/= KORUYUCU

( Sürüldükleri yüzeyde, koruyucu katman yapan katı cisimlerle ya da kuruyan yağlarla, bunları eritme özelliğindeki sıvılardan hazırlanan gereç. )


- VERONİKA[İt.] değil/yerine/= YAVŞANOTU


- VERSİYON[Fr., İng. VERSION] değil/yerine/= SÜRÜM/UYARLAMA


- VERTEKS/VERTEX[İng.] değil/yerine/= TEPE | KAFA TEPESİ


- VERTİGO[İng.] değil/yerine/= BAŞ DÖNMESİ


- VESAİT[Ar.] değil/yerine/= ARAÇ


- VESAİT değil/yerine/= TAŞITLA


- VESAİT değil/yerine/= TAŞITLIK


- VESÂYET[Ar.] değil/yerine/= GÖZETME


- VESİLE OLMAK değil/yerine/= ARACI OLMAK


- VESİLE[Ar.] değil/yerine/= NEDENCE


- VESTIBÜL/VESTIBULE[İng.] değil/yerine/= GİRİŞ BOŞLUĞU | İÇ KULAK


- VESTIBÜLER/VESTIBULER[İng.] değil/yerine/= İÇ KULAKLA İLGILİ)


- VETO (ETMEK) değil/yerine/= OLMAZ/LAMAK


- VETO HAKKI değil/yerine/= OLMAZ ÜLEVİ


- VETO ile/değil/yerine/= İPTAL

( Bir yetkinin/yasanın/kararın yürürlüğe girmesine karşı çıkma hakkı. )


- VEZİKÜL/VESICLE[İng.] değil/yerine/= KESECİK | SULU KABARCIK


- VİBRASYON/VİBRATION[İng.] değil/yerine/= TİTREŞİM


- VİBRATÖR değil/yerine/= TİTREŞTİRİCİ


- VİCÂHÎ HÜKÜM[Ar.] değil/yerine/= YÜZE KARŞI YARGI


- VİCÂHÎ değil/yerine/= YÜZ YÜZE


- VİCDAN AZÂBI değil/yerine/= BULUNÇ/DUYUNÇ ACISI


- VİCDAN[Ar. < VCD]["VİJDAN" değil!] değil/yerine/= BULUNÇ/DUYUNÇ


- VİCDÂNEN değil/yerine/= BULUNÇÇA


- VİCDÂN-I MUNSİFÂNE değil/yerine/= DUYUŞLU BULUNÇ


- VİCDÂNÎ[Ar.] değil/yerine/= BULUNCUL


- VİCDANSIZ/LIK değil/yerine/>< YÜREKLİ/LİK


- VİDEO değil/yerine/= GÖREZ


- VİGLA[İt.] değil/yerine/= NÖBET YERİ

( Savaş ve ticaret gemilerinin direklerine ve dalyanlarda, dikine gömülmüş gönderler üzerine, gözcülerin nöbet tutmaları için yapılmış yer. )


- VİJİLANS/VİGILANCE[İng.] değil/yerine/= UYANIKLIK | SÜREÇ İZLEM


- VİLADİ[Ar.] değil/yerine/= DOĞUŞTAN


- VİLÂYET değil/yerine/= İL


- VİLÜS/VILLUS, VILLI[İng.] değil/yerine/= PARMAKSI ÇIKINTI


- VİP değil/yerine/= ÇÖK (ÇOK ÖNEMLİ KONUKLAR)


- VİRA[İt.] değil/yerine/= DURMADAN/ARALIKSIZ


- VİRAJ[Fr. < VIRAGE] değil/yerine/= DÖNEMEÇ


- VİRAN[Fars.] değil/yerine/= YIKIK


- VİRÂNE[Fars.] değil/yerine/= YIKINTI/ÖREN

( Yıkık, harap yer. | Yıkılmış ya da yanmış olan yapılardan geriye kalan. )


- VİRGÜL değil/yerine/= ÇEKİK


- VİRMAN[İng. < VIREMENT] değil/yerine/= AKTARIM


- VİRTOPSİ/VIRTOPSY[İng.] değil/yerine/= KAPALI ÖLÜ TANILAMA


- VIRTUAL DOM/VIRTUAL DOCUMENT OBJECT MODEL[İng.] değil/yerine/= SANAL BELGE NESNESİ MODELİ


- VİRTUAL REALITY TERAPİSİ/VIRTUAL REALITY THERAPY[İng.] değil/yerine/= SANAL GERÇEKLİK SAĞALTIMI


- VIRTUAL REALITY[İng.] değil/yerine/= SANAL GERÇEKLİK


- VIRTUAL[İng.] değil/yerine/= SANAL


- VIRTUALIZATION[İng.] değil/yerine/= SANALLAŞTIRMA


- VİRÜLAN/VIRULENT[İng.] değil/yerine/= SAYRILANDIRAN


- VİRÜLANS/VIRULENCE[İng.] değil/yerine/= SAYRILANDIRMA YETISİ


- VİSER/VISCUS (VİSCERA)[İng.] değil/yerine/= İÇ ÖRGEN


- VİSERAL/VISCERAL[İng.] değil/yerine/= İÇE AIT | İÇ ÖRGENE AIT


- VİSKÖZ/VISCOUS[İng.] değil/yerine/= AKIŞMAZ


- VİSKOZİTE/VISCOSITY[İng.] değil/yerine/= AKIŞMAZLIK


- VITAL KAPASİTE/VITAL CAPACITY[İng.] değil/yerine/= YAŞAMSAL SIĞA


- VITALİTE/VITALITY[İng.] değil/yerine/= YAŞAMA GÜCÜ


- VİTALİZM değil/yerine/= DİRİMSELCİLİK


- VİTAMİN[Lat.] değil/yerine/= DİRİLEK


- VİTES değil/yerine/= HIZLIK


- VİTRAY[Fr.] değil/yerine/= REVZEN[Fars.]

( Birbirine bağlı kurşun bölmelere yerleştirilmiş, renkli cam parçalarından oluşan, saydam pencere süslemesi ya da resim. )


- VITREOUS HUMOR[İng.] değil/yerine/= GÖZ İÇİ SIVISI


- VİTRİN[Fr.] değil/yerine/= CAMLI DOLAP


- VİTRÖZ/VITREOUS[İng.] değil/yerine/= CAMSI


- VİYABIL/VIABLE[İng.] değil/yerine/= CANLI


- VİYABILITE/VIABILITY[İng.] değil/yerine/= YAŞAYABİLİRLİK, CANLILIK


- VİYADÜK[Fr. < VIADUC] değil/yerine/= AŞIT


- VİYAL/VIAL[İng.] değil/yerine/= SIVI İLAÇ ŞİŞESİ


- VİZÜEL AGNOZİ/VISUAL AGNOSIA[İng.] değil/yerine/= GÖRSEL TANIMAZLIK


- VİZÜEL ALGI/VISUAL PERCEPTION[İng.] değil/yerine/= GÖRSEL ALGI


- VİZÜEL/VISUAL[İng.] değil/yerine/= GÖRSEL


- VİZÜEL değil/yerine/= GÖRSEL


- VİZÜELİZASYON/VISUALIZATION[İng.] değil/yerine/= GÖRSELLEŞTİRME


- VİZYON[İng. VISION] değil/yerine/= GÖRÜŞ, GENİŞ ÖNGÖRÜ, GÖSTERİM


- VİZYON/VISION[İng.] değil/yerine/= UZAKGÖRÜ, UZGÖRÜ | GÖRME | GÖSTERİM


- VİZYONA GİRMEK değil/yerine/= GÖSTERİME GİRMEK


- VİZYON/EL / VİSİONAL değil/yerine/= GÖRÜM/SEL


- VİZYON/ER değil/yerine/= İLERİ GÖRÜŞ(LÜ)/UZAK GÖRÜ(LÜ)


- VK/VİTAL KAPASİTE/VITAL CAPACITY[İng.] değil/yerine/= YAŞAMSAL SIĞA


- VLOG/VIDEO BLOG[İng.] değil/yerine/= VİDEO KAYDI İLE WEB BLOG UYGULAMASI


- VOG/VİDEO OKÜLOGRAFİ/VIDEO OCULOGRAPHY[İng.] değil/yerine/= VİDEO GÖZ ÇİZGELEMESİ


- VOKAL KORT/VOCAL CORD[İng.] değil/yerine/= SES TELİ


- VOKALİST/HANENDE[Fars.] değil/yerine YORUMCU


- VOLATIL/VOLATILE[İng.] değil/yerine/= UÇUCU


- VOLKAN[Fr.] değil/yerine/= YANARDAĞ


- VOLONTER/VOLUNTARY[İng.] değil/yerine/= GÖNÜLLÜ


- VOLTAJ[Fr.] değil/yerine/= GERİLİM


- VOLÜM/HACİM/VOLUME[İng.] değil/yerine/= OYLUM


- VOLÜM değil/yerine/= OYLUM, | SES YÜKSEKLİĞİ


- VOLÜMETRİK/HACİMSEL/VOLUMETRIC[İng.] değil/yerine/= OYLUMSAL


- VÖRKŞOP[İng. < WORKSHOP] değil/yerine/= ÇALIŞTAY


- VOYVO[İsp.] değil/yerine/= SATAŞMA

( Alay ederek sataşmak için söylenir. )


- VR/VIRTUAL REALITY[İng.] değil/yerine/= SANAL GERÇEKLİK


- VRML/VIRTUAL REALITY MODELING LANGUAGE[İng.] değil/yerine/= SANAL GERÇEKLİK MODELLEME DİLİ


- vs. değil/yerine ><


- VUCA:
VOLATILITY | UNCERTAINTY | COMPLEXITY | AMBIGUITY ile/değil/yerine/>/>< VISION | UNDERSTANDING | CLARITY | AGILITY

( Değişkenlik, Oynaklık | Belirsizlik | Karmaşıklık | Anlaşılmazlık İLE/DEĞİL/YERİNE/>/>< İleri Görüş/Ülkü | Anlayış | Belirginlik | Kavrayış, Çeviklik )

( image )


- VUCUT değil/yerine/= EĞİN


- VÜCUT ile/ve/değil/yerine GÖVDE(BEDEN)

( Vücut/vücud, "Varlık" demektir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Gövde, fiziği/örgenleri tanımlar. )

( Gövde olmadığında gövdeden ayrılmış değiliz -sadece Biz'iz. )

( Ne gövdeyiz, ne de gövde içindeyiz. )

( Küre ile gövde birdir. )

( Gövde üzerinde aşırı yoğunlaşma, kendi amacına ters düşer ve ters sonuç verir. )

( Gövdemiz [3 Boyutlu] [Google] [tarayıcınızın gelişmiş olması gerekmektedir] )

( Gövdemizde... )

( ... ile/ve/değil/yerine BER )

( SOMA: Hapis. )

( - En küçük göze: Sperm
- En büyük göze: Kadın yumurtası
- Gebelik dönemi: 280 gün [40 hafta]
- Ortalama yeni doğan bebek ağırlığı: 3 kg
- Kromozom Sayısı: 46 (23 çift)
- Normal gövde ısısı: 37 °C [98.4 f°]
- Yaşam döngüsü: 10 - 15 gün
- Yaşam döngüsünde kırmızı kan gözeleri: 120 gün
- Ortalama kan oylumu: 4 - 5 lt.
- Bir dakikada nabız oranı: 72 kez
- Kan viskosu: 4.5'e 5.5
- Evrensel bağışçı kan öbeği: 0
- Evrensel alıcı kan öbeği: AB
- En büyük akyuvar: Monocito
- Daha küçük beyaz kan gözesi: Lenfocito
- Alyuvar sayımının artması: Policitemia
- Gövdedeki kan bankası ve en büyük lenf örgeni: Dalak
- En büyük atardamar: Aort
- Normal tansiyon: 120/80 Mmhg
- Kan Ph: 7.4
- Normal kan kolesterol seviyesi: 100 mg/dl
- Kanın akıcı bölümü: Plazma - Kalpte pompa sayısı: 2
- Ortalama ince bağırsak uzunluğu: 7 m
- Ortalama kalın bağırsak uzunluğu: 1.5 m
- Kemik sayısı: 206 [Yeni doğan: 306]
- Kaburga sayısı: 24 [12 çift]
- Omurga sayısı: 33
- Boyundaki omurga sayısı: 7
- Kafatasındaki kemik sayısı: 22
- Orta kulaktaki kemik sayısı: 6
- Yüzdeki kemik sayısı: 14
- Süt dişi sayısı: 20
- Göğüs kemik sayısı: 25
- Kollardaki kemik sayısı: 6
- Ayaklardaki kemik sayısı: 33
- Her bilekteki kemik sayısı: 8
- Eldeki kemik sayısı: 27
- En büyük ve güçlü kemik: Uyluk kemiği
- En küçük kemik: Orta kulak istilası
- En küçük kas: Orta kulak(Stapedius)
- Kas sayısı: 639
- Koldaki kas sayısı: 72
- En geniş örgen: Deri
- En büyük bez: Karaciğer
- En büyük endokrin bezi: Tiroidler
- Böbrek sayısı: 2
- İlk örgen nakli: Böbrek
)

( You are neither the body nor in the body.
Too much concentration on the body defeats its own purpose. )

( ESSE cum/et CORPUS HUMANUM )


- VÜCUT[Ar.] değil/yerine/= GÖVDE


- VUKÛ BULMAK/CEREYAN ETMEK değil/yerine/= OLMAK/GERÇEKLEŞMEK


- VURDUMDUYMAZ/LIK ile/değil/yerine NEŞELİ/LİK


- VÜRUT[Ar.] değil/yerine/= GELİŞ/GELME


- VYS/DATABASE MANAGEMENT SYSTEM[İng.] değil/yerine/= VERİTABANI YÖNETİM DÜZENİ


- WAD/WEARABLE AID DEVICE[İng.] değil/yerine/= GİYİLEBİLİR YARDIM AYGITI


- WAN/WIDE AREA NETWORK[İng.] değil/yerine/= GENİŞ ALAN AĞI


- WAP/WIRELESS APPLICATION PROTOCOL[İng.] değil/yerine/= KABLOSUZ UYGULAMA PROTOKOLU


- WBAN/WIRELESS BODY AREA NETWORK[İng.] değil/yerine/= KABLOSUZ GÖVDE ALAN AĞI


- WBC/WHITE BLOOD CELL, LEUKOCYTE[İng.] değil/yerine/= AKYUVAR


- WCD/WEARABLE CLINICAL DEVICE[İng.] değil/yerine/= GİYİLEBİLİR TIBBİ AYGIT


- WEBINAR[İng.] değil/yerine/= ÇEVRİM İÇİ TOPLANTI, SANAL SUNUM


- WI-FI/WIRELESS FIDELITY[İng.] değil/yerine/= KABLOSUZ BAĞLANTI ALANI


- WIMAX/WORLDWIDE INTEROPERABILITY FOR MICROWAVE ACCESS[İng.] değil/yerine/= KABLOSUZ HIZLI INTERNET ERİŞİMİ


- WLAN/WİRELESS LOCAL AREA NETWORK[İng.] değil/yerine/= KABLOSUZ YEREL ALAN AĞI


- WLLR/WEIGHTED LOG LIKELIHOOD RATIO[İng.] değil/yerine/= AĞIRLIKLI LOGARITMİK OLASILIKLI ORAN


- WORKSHOP[İng.] değil/yerine/= ÇALIŞTAY


- WORLD HEALTH ORGANIZATION(WHO) değil/yerine/= DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ(DSÖ)


- WPAN/WIRELESS PERSONAL AREA NETWORK[İng.] değil/yerine/= KABLOSUZ KİŞİSEL ALAN AĞI


- WRD/WEARABLE REHABILITATION DEVICE[İng.] değil/yerine/= GİYİLEBİLİR SAĞALTIM AYGITI


- WSN/WIRELESS SENSOR NETWORK[İng.] değil/yerine/= KABLOSUZ ALGILAYICI AĞ


- WT/WEARABLE TECHNOLOGY[İng.] değil/yerine/= GİYİLEBİLİR TEKNOLOJİ


- X-RAY[İng.] değil/yerine/= RÖNTGEN AYGITI, DİREKT GRAFİ


- XD/EXPIRATION DATE[İng.] değil/yerine/= SON KULLANMA TARİHİ


- XSS/CROSS SITE SCRIPTING[İng.] değil/yerine/= SİTELER ARASI KOMUT DOSYASI ÇALIŞTIRMA


- ...'YA (ÇOK) DÜŞKÜN" ile/ve/değil/yerine "...'YI (ÇOK) SEVEN"


- ...YA "DEĞER"/"DEĞMEZ" ile/değil/yerine GEREKİR/GEREKMEZ


- ...'YA GEREK YOK ile/değil/yerine ... YETERLİ


- [ya] KALMAK ile/değil/yerine/ya da İLERLEMEK


- ...'YA:
"RAST GELME" ile/ve/değil/yerine "DENK GELME"


- YA/YA DA ile/ve/değil/yerine/||/+/<>
( HEM, HEM DE ve/||/<> NE, NE DE )

( Ayrım. | İLE/VE/<> Birlik/bütünlük. )

( 0 1 ile/ve/<> [ 1 ile/ve/<> 0 ] )

( "Ne, ne de", "hem, hem de" ile birliktedir![ayrı değildir!] [sadece insana/gelişmiş zihinlere özgüdür!] )

( Doğada/fizikte/hayvanlarda, deneyde/laboratuvarda. İLE/VE/<> Sadece İNSAN'da. )

( Bir şey(ler)i bildirtir. İLE/VE/<> Kendini bildirtir. )

( EL: [Bağlamına/işlevine/yerine/gereksinime göre]
Hem kirli, hem de temiz...
Ne kirli, ne de temiz. )

( DEKOLTE:
Hem açık, hem de kapalı...
Ne açık, ne de kapalı. )

( BEYİN:
Hem ayrık, hem de bitişik...
Ne ayrık, ne de bitişik. )


- [ya] YALAN BEYAN ile/değil/yerine/ya da SUSMA HAKKI

( Sanık, yalan söylese bile sözlerinde çelişkiye düşer ve onlardan ipuçları elde edilebilir. İLE/DEĞİL/YERİNE/YA DA Sanığı, doğru söylemeye zorlamak, insanın varoluşuna, onuruna ve kişi haklarına aykırı olur. [Kişinin, kendini, ceza tehdidi altına sokması olanaklı değildir.] )


- [ya] YENİLECEĞİZ değil/yerine/ya da/>< YENİLENECEĞİZ


- YABAN DOMUZU ile/değil/yerine/>< TURNA

( İlkel toplumlar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gelişmiş toplum ve kültür. )


- YABANCI DİLDE EĞİTİM ile/değil/yerine YABANCI DİL EĞİTİMİ


- YABANCI SÖZCÜKLER ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ALINTI SÖZCÜKLER


- YABANCI ile/ve/değil/yerine BAŞKALARI

( [not] FOREIGN vs./and/but OTHERS
OTHERS instead of FOREIGN )


- YABANCI ile/ve/değil/yerine/||/<> BİLİNMEYEN/TANINMAYAN


- YADIRGAMA ile/değil/yerine/<> BENİMSE(YE)MEME


- YADSIMA ile/ve/değil/yerine SORGULAMA

( [not] TO DENY | REJECT vs./and/but TO INTERROGATE
TO INTERROGATE instead of TO DENY | REJECT )


- YAHNÎ[Fars.] değil/yerine/= KATIK

( Katık, zâhire. | Pişmiş şey. )


- YAHUDİ ile/değil/yerine/= MUSEVÎ


- YÂHUT değil/yerine/= YA DA


- KÖPRÜ:
YAKACAĞIN ile/ve/değil/yerine/>< GEÇECEĞİN


- YAKINDIĞIMIZ" ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/<>/< (")YAKINIMIZ(")


- YAKINLIK[< KURBİYET / KURBAN] BAYRAMIMIZ:
HAYVAN KESEREK / CAN ALARAK değil/yerine
SEVDİKLERİMİZİ, BİRBİRİMİZİ ANLAMAK VE
YAKINLAŞMAK[< KURBİYET / KURBAN] İÇİN BİR ŞEYLER(İN)DEN VAZGEÇEREK/VEREREK...


- YAKINMA ile/değil/yerine "DİLE GETİRME"


- YAKINMA/ŞİKÂYET" değil/yerine/>< CESARET


- YAKLAŞIK/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< (YÜKSEK/DÜŞÜK) OLASILIK (İLE)

( [not] APPROXIMATE/LY vs./and/but/||/<>/< PROBABILITY
PROBABILITY instead of APPROXIMATE/LY )


- YAKMAK ile KAVURMAK ile/değil/yerine/>< ISITMAK


- YALAKA/LIK ile/değil/yerine/>< SAYGI/LI


- YALAN SÖYLEME! ile/değil/yerine DOĞRUYU SÖYLE!

( Suçlamak. İLE/DEĞİL/YERİNE Yol göstermek. )


- YALAN SÖYLEMEK ile/değil/yerine/>< GERÇEĞİ SÖYLEMEK

( Geleceğinizin önemli/belirleyici bir parçası olur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Geçmişinizdeki (herhangi) bir parçadır. )

( If you tell the truth, it becomes a part of your past. If you lie, it becomes a part of your future. )

( [not] TO LIE vs./but/>< TO SAY THE TRUTH
TO SAY THE TRUTH instead of TO LIE )


- [ne yazık ki]
YALAN SÖYLEYEN ile/değil/yerine/>< DOĞRU SÖYLEYEN

( İkna etmeye çalışır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sadece anlatır. )

( Yalan söyleyen/ler, doğru söyleyen(ler)e inanmaz. )


- YALAN SÖYLEYİP UTANMAK değil/yerine/>< DOĞRUYU SÖYLEYİP/DÜRÜST OLUP "KAYBETMEK"(/KAZANMAK)


- YALAN SÖYLÜYORSUN! ile/değil/yerine HATA EDİYORSUN


- YALAN ile/değil/yerine/>< DOĞRU

( [ne yazık ki] Yalan, öyle işlemiş ki bireylerin diline, "doğruyu söylemek gerekirse" diye bir kalıp "var". )

( Ocağını batırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Onurunu artırır. )

( Doğruları biliyorsak, yalanları dinlemek, eğlencelidir. )


- YALAN ile/ve/değil/yerine FELSEFE

( [not] LIE vs./and/but PHILOSOPHY
PHILOSOPHY instead of LIE )


- YALAN ile/değil/yerine/>< GERÇEK

( Yüksek sesle çıkar, gürültülüdür ve çok söz söyletir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sessizdir ve az söz söyletir. )


- YALAN ile/ve/değil/yerine/||/<> KISMEN "DOĞRU"


- YALAN ile/değil/yerine MASAL

( Portakalı soydum
Başucuma koydum
Ben bir yalan uydurdum. İLE/DEĞİL/YERİNE Ben bir masal uydurdum. )


- YALAN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÖZVERİ

( )


- YALANCI/LIK ile/değil/yerine/>< DOĞRULUK / DÜRÜST/LÜK[Fars.]

( Haksız da olsa hiç susmaz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< İncitilirse, bir daha hiç konuşmaz. )


- YALANLAMAK ile/değil/yerine YANLIŞLAMAK


- [ne yazık ki]
YALANLARLA OYALANMAK ile/değil/yerine/>< GERÇEKLERLE "YARALANMAK"


- YALNIZLIK:
FARKINDA OLUNMAYAN ile/değil/yerine FARKINDA OLUNAN

( Hakkında, "konuşabildiğin". İLE/DEĞİL/YERİNE Susmaktan başka çarenin olmadığı. )


- YALNIZLIK ile/değil/yerine/||/<>/> ÜRETKEN YALNIZLIK


- YALPALAV -değil/yerine/=


- YALVARMAK ile/değil/yerine KİBARLIK(TAN)

( "Uygun bir yerde indirir misin!" diyen bir yolcuya, minibüs şöförünün yanıtı: "Ne yalvarıyorsun! 'İndir!' de, indirelim!" )


- YAMUK ile/değil/yerine/>< DÜZGÜN OLMAYAN


- YAMYAM("İNSAN YİYEN İNSAN") ile/değil/yerine/>< İNSAN

( )


- YAN DAL ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ÇAP


- YAN YANA ile/ve/değil/yerine/||/<>/> CAN CANA


- YAN YANA/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİRLİKTE/LİK


- ...'YA/NA:
DAYANARAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÜVENEREK


- YANAK değil/yerine/= BUKKAL

( .... İLE Yanak içi [ile ilgili]. )


- YANAŞMA / FOSİLLEŞME değil/yerine/>< BİLMEK / ÇÖZÜMLEMEK / YÜZLEŞMEK


- YANCI (OLMAK) ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< OYUNCU (OLMAK)


- YANİ[Ar.] değil/yerine/= DEMESİ


- YANİ ile/ve/değil/yerine/||/<> YA DA


- YANIK" ile/değil/yerine/>< UYANIK (OLMAK)


- YANILMAZ/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YETERLİ/LİK


- YANIŞ değil/yerine UYANIŞ


- YANIT ile/ve/değil/yerine AÇIKLAMA


- YANITI OLAN ile/ve/değil/yerine SORUSU OLAN

( Yetişkin/ler. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE Çocuk ve çocuksu yanını/zihnini sürdürebilen/ler. )

( [not] WHO HAS GOT ANSWER vs./and/but WHO HAS GOT QUESTION
WHO HAS GOT QUESTION instead of WHO HAS GOT ANSWER
[not] Adults. WITH/AND/BUT Children and who can continue to think childish.
Children and who can continue to think childish. INSTEAD OF Adults. )


- YANITLARI DİKKATE ALMAK ile/ve/değil/yerine SORULARI DİKKATE ALMAK


- YANIYORUM değil/yerine/>< UYANIYORUM


- YANKI ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SELEN/SES

( AKSİSEDÂ, BİNT-ÜL-CEBEL[ )

( Yankı değil ses ol! )

( [not] ECHO vs./and/but/||/<>/< VOICE
VOICE instead of ECHO )


- YANLAMAK ile/değil/yerine/>< ANLAMAK


- YANLIŞ YAPMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> YALNIZ KALMAK


- YANLIŞ YERDE/ZAMANDA/KOŞULLARDA:
KALMAK değil/yerine KALKMAK


- YANLIŞ ile/değil/yerine BEYHÛDE

( [not] WRONG vs./but VAIN/FUTILE
VAIN/FUTILE instead of WRONG )


- YANLIŞ ile/değil/yerine/>< DOĞRUSU

( SUYU:
YEMEKTE İÇMEK
YEMEKTEN 1 SAAT ÖNCE YA DA 1 SAAT SONRA İÇMEK

DUŞU: YEMEKTEN/KAHVALTIDAN SONRA, DOLU MİDEYLE YAPMAK
YEMEKTEN/KAHVALTIDAN ÖNCE, BOŞ MİDEYLE YAPMAK

NAYLON POŞETLER(İ KULLANMAK)
FİLE/SEPET (KULLANMAK)

YERE ÇÖP ATMAK
CEPTE/ÇANTADA TUTMAK

TAŞA-BAŞA-YAŞA OTURMAK
SAĞLIĞA UYGUN ZEMİNLERDE OTURMAK

YARAYI(/NIN ÜSTÜNÜ) KAŞIMAK
YARANIN ETRAFINI KAŞIMAK

TANSİYON ÖLÇÜMÜ'NDE:
SOL KOL
SAĞ KOL
( Sol Kol'dan alınan değerler Sağ Kol'a göre[doğru olan] 1'er derece daha yüksektir[sol kolun kalbe yakın olması nedeniyle]. )

EŞYALARI/ÇANTAYI:
BIRAKMAK, ORTAMA GÜVENMEK
YANINDA TUTMAK, SAHİP ÇIKMAK
( Eşyanın/çantanın yanınızda tutulmasının gerekliliği, çalınmaması için değil/yanısıra, bir hasar/kayıp ya da hırsızlık durumunda orada bulunan herkesi zan altında bırakmaması içindir. )

EŞYALARI VİTRİNDE/SANDIKTA/... TUTMAK/SAKLAMAK
EŞYALARI KULLANMAK

ASANSÖRDE: DOĞRUCA ADIM ATMAK
ADIM ATMADAN ÖNCE AYNAYI (KENDİNİ AYNADA) GÖRMEK

İLİŞKİYİ BİTİRMEK
İLİŞKİYİ DONDURMAK

KORNA
IŞIK/SELEKTÖR

TRAMVAY'DA, METRO'DA:
BİNMEYE ÇALIŞMAK
İNENLERE ÖNCELİK TANIYIP DAHA SONRA RAHATÇA BİNMEK

ÖNCELİK'İ TELEFONA/MESAJA VERMEK
ÖNCELİK'İ ORTAMA/ÇEVREYE/TOPLANTIYA/KİŞİLERE VERMEK

CEP TELEFONUNU:
KULAKLIKSIZ KULLANMAK
KULAKLIĞIYLA KULLANMAK

SUSMAK
SUSABİLMEK

ÇOCUKLARIN:
!YÜZÜNE TOKAT ATMAK
!KIÇLARINA VURMAK

KAPIYI VURMADAN/ÇALMADAN AÇMAK/GİRMEK
KAPIYI VURARAK/ÇALARAK AÇMAK/GİRMEK

AYAK SÜRÜYEREK YÜRÜMEK
AYAK SÜRÜMEDEN YÜRÜMEK

EĞİLMEK
ÇÖMELMEK

SORUNLARI (SADECE) KONUŞMAK
SORUNLAR İÇİN ÇÖZÜM ARAMAK/BULMAK

ADANMAK
(GEREKTİĞİ/YETERİ KADAR) ÖNCELİK/ÖNEM VERMEK

"ALACAKLININ, ALACAĞINI ALMAYA GİTMESİ"
BORÇLUNUN, VERECEĞİNİ/BORCUNU, ALACAKLIYA GÖTÜRMESİ

SÖZCÜKTEN ANLAMA GİTMEK
ANLAMDAN SÖZCÜĞE GİTMEK

BİRİNE: 2 KEZ (VE ÜZERİ) BAKMAK
1 KEZ BAKMAK

TARİH AŞKI/TARİH NEFRETİ
TARİH BİLGİSİ

KIYAS
KARŞILAŞTIRMA

BELLEKTE TAŞIMAK
BİLMEK

ELEKTRİKLİ ÜRÜNLERİN KABLOLARINI:
PRİZE TAKTIKTAN SONRA CİHAZA BAĞLAMAK
ÖNCE CİHAZA KABLOSUNU TAKIP SONRA PRİZE TAKMAK

KONSERVE KAPAĞININ AÇILMASINDA KAPAĞINI:
KENDİNE DOĞRU ÇEKMEK
İLERİYE DOĞRU İTMEK
( Çok dikkat etmek gerek. Hiç farkında olmadan elinizi kesebilirsiniz! )

ASANSÖRDE:
DOĞRUCA ADIM ATMAK
ADIM ATMADAN ÖNCE AYNAYI (KENDİNİ AYNADA) GÖRMEK

KORNA
IŞIK/SELEKTÖR

TRAMVAY'DA, METRO'DA:
BİNMEYE ÇALIŞMAK
İNENENLERE ÖNCELİK TANIYIP DAHA SONRA RAHATÇA BİNMEK

TOPRAĞI:
GÜNEŞTE SULAMAK
GÖLGEDE/AKŞAMÜSTÜ SULAMAK

ÖNCELİK'İ:
TELEFONA/MESAJA VERMEK
ORTAMA/ÇEVREYE/TOPLANTIYA/KİŞİLERE VERMEK

GELEN TELEFONU/MESAJI/ÇAĞRIYI/MEKTUBU:
HER ŞEYİ BİR YANA ATARAK, KONTROLDIŞI/BİLİNÇDIŞI YANITLAMAK
ORTAMI/ÇEVREYİ/KİŞİYİ/KİŞİLERİ GÖZÖNÜNDE BULUNDURARAK UYGUN ZAMANDA, UYGUN TUTUM İLE YANITLAMAK

"BAK! BEN NE YAPTIM!" İÇİN YAPMAK
HİZMET OLARAK YAPMAK

KONUŞMAK
İSPATLAMAK

ÇOCUKLARIN:
YÜZÜNE TOKAT ATMAK
KIÇLARINA VURMAK

KAPIYI VURMADAN/ÇALMADAN AÇMAK/GİRMEK
KAPIYI VURARAK/ÇALARAK AÇMAK/GİRMEK

AYAK SÜRÜYEREK YÜRÜMEK
AYAK SÜRÜMEDEN YÜRÜMEK

EĞİLMEK
ÇÖMELMEK
( Yerden bir şeyi alacağamız zaman belden eğilerek değil dizleri kırıp çömelerek yükü dizlere vermek gerekir! )

ADANMAK
(GEREKTİĞİ/YETERİ KADAR) ÖNCELİK/ÖNEM VERMEK

ALACAKLININ ALACAĞINI ALMAYA GİTMESİ
BORÇLUNUN VERECEĞİNİ ALACAKLIYA GÖTÜRMESİ

SÖZCÜKTEN ANLAMA GİTMEK
ANLAMDAN SÖZCÜĞE GİTMEK
( Sözlerin ötesine geçmeye çalışın. )

BİRİNE:
2 KEZ (VE ÜZERİ) BAKMAK
1 KEZ BAKMAK

TARİH AŞKI/TARİH NEFRETİ
TARİH BİLGİSİ

OSMANLI İMPARATORLUĞU
OSMANLI DEVLETİ
( Avrupa'lıların sonradan yüklediği bir tanımdır. Osmanlı hiçbir zaman imparatorluk olmamıştır! [insanı, hak ve hukuku hiçe saymak gibi bir tutumu yoktur] )

DUBLÖR
DUBLÜR
( Çıkrık. DEĞİL Büyük perdelerin astarı. )
( [Fr.] DOUBLEUR değil DOUBLURE )

KIYMAK
KILMAK

KIYAS
KARŞILAŞTIRMA
"( Tanım/Örnek: Bir sayfanın ikiye bölünerek, iki ayrı olgunun/kavramın kendi özlerinin iki ayrı sütunda sadece veri olarak dizilişi ve öylece yorum eklemeden bırakılması. İLE
Yapılan tablonun/karşılaştırmanın altına ekleme/yorum biçiminde göreceliliği, sınırlılığı ve kısıtlılığı potansiyelinin gözardı edilerek bir değerlendirme yapılması.(sınırı aşmak/bilmemek).
Sonuç: Kıyasın değil, karşılaştırmanın daha yerinde, arı, saf, doğru olacağı ve kıyas yapmama gerekliliği. )"

BELLEKTE TUTMAK/TAŞIMAK
BİLMEK
( Bilgi 2'dir.
1. Hakkında veri sahibi olmak.
2. Nerede bulacağını/bulabileceğini bilmek.
[Bu çağda olması gereken ve öncelikli olan nerede bulabileceğini bilmektir.] )

 

 

BİR ŞEY Kİ...
YAPMASAN DA OLUR! YAPMA!!!

BİR ŞEY Kİ...
SÖYLEMESEN DE OLUR! SÖYLEME!!!

 

BİR ŞEY Kİ...
YEMESEN DE OLUR! YEME!!!

BİR ŞEY Kİ...
İÇMESEN DE OLUR! İÇME!!!


( Özellikle abur-cuburlar, meşrubatlar, kahve ve sigara/tütün ürünleri, et ve hayvansal ürünler gibi... ) )


- YANLIŞ ile/ve/değil/yerine EKSİK

( [not] WRONG/FALSE vs./and/but INCOMPLETE/LESS/LACK/DEFICIENCY/DEFECT
INCOMPLETE/LESS/LACK/DEFICIENCY/DEFECT instead of WRONG/FALSE )


- YANLIŞ ile/değil/yerine/||/<>/< GEREKSİZ


- YANLIŞIN/HATANIN/SUÇUN:
SAHİBİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< NEDENİ


- YANLIŞLANABİLİRLİK ile/ve/>/değil/yerine DAHA DA İYİ BİR ARAŞTIRMA/ÇALIŞMA


- YANLIŞLARA AĞIT YAKMAK ile/değil/yerine/>< DOĞRULARI İNŞÂ ETMEK


- YANLIŞ/LIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YETERSİZ/LİK


- YANMAK ile/değil/yerine BRONZLAŞMAK


- YANMAK ile/ve/||/değil/yerine/>< UYANMAK


- YANSITMAK ile/ve/değil/yerine TAŞIMAK


- YAP!:
(")KİŞİLERİN(") "YAPTIĞINI"
değil/yerine
KİŞİNİN(/KENDİ) YAPABİLECEĞİNİ


- YAP! | YAPSANA ile/değil/yerine YAPAR MISIN / YAPIYORUZ


- YAPAMAM değil/yerine/>< YAPABİLİRİM

( )

( [not] I CAN'T DO IT but/>< I CAN DO IT
I CAN DO IT instead of I CAN'T DO IT )


- YAPAMAYACAĞINI ZANNEDEN değil/yerine/>< YAPABİLECEĞİNE İNANAN


- YAPAMAZSIN ile/değil/yerine YAPMAMALISIN


- YAPARIM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAPAYIM


- YAPAY ZEKÂ" değil/yerine YARDIMCI ZEKÂ


- YAPAY ZEKANIN "SONUÇLARI" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KİŞİNİN BİLMESİ


- YAPILABİLECEKLERİ:
ÖTELEMEK ile/değil/yerine/>< İTELEMEK


- YAPILANDIRMA ile/ve/<>/değil/yerine İLİŞKİLENDİRME


- YAPIŞIK ile/değil/yerine BAĞLI


- ... YAPIYORLAR ile/değil/yerine/< ... YAPILIYOR

( Kişi ve sonuç odaklı/lık, merkezli/lik. İLE/DEĞİL/YERİNE/< Kavram, olay, olgu ve süreç odaklı/lık. Süreç ve sonuç birlik ve bütünlüğünde. )

( Hiçbir yere ulaştırmaz. Güdük/düşük bir zihniyettir. Sorunlu ve sorun odaklıdır. İLE/DEĞİL/YERİNE/< Herşeyi anlamaya yarayacak ilk ve temel adımdır. İleri bir zihniyettir. Çözümcü ve çözüm odaklıdır. )

( "Haklısın." / "Doğru söylüyorsun" İLE/DEĞİL/YERİNE/< Doğru. )

( Belirleyici (olabilir) fakat bağlayıcı değildir. İLE/DEĞİL/YERİNE/< Hem belirleyici, hem de bağlayıcıdır. )

( Kişiler, ancak çeperdedir. İLE/DEĞİL/YERİNE/< Ancak, kavramlar merkezdedir ve merkezde olabilir. )

( Kavramları, olayları ve olguları bilir, içerir/barındırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/< Kişileri kapsar. )


- YAPMACIK OLUP "SEVİLMEK" ile/değil/yerine/>< KENDİN OLUP BEĞENİLMEMEK


- YAPMAK değil/yerine/=


- YAPMAK ile/ve/değil/yerine/<> GERÇEKLEŞTİRMEK


- YAPMAK ile/ve/değil/yerine/=/||/<> OLMAK

( Yapmak, olmaktır; olmak, yapmaktır. )

( TO DO is TO BE, TO BE is TO DO )

( [not] TO DO vs./and/but/=/||/<> TO BE
TO BE instead of TO DO )


- YAPMAK ile/ve/değil/yerine YAPILANDIRMAK


- YAPMAYACAĞIM ŞEY/İŞ YOK ile/değil/yerine YAPAMAYACAĞIM ŞEY/İŞ YOK


- ... YAPMAYA ÇALIŞMAK ile/ve/değil/yerine ÇABA


- [ya] "PSİKOLOĞA GÖRÜNMEK" ile/değil/yerine/ya da/>< OLDUĞUMUZ GİBİ GÖRÜNMEK


- YAPTIKLARINI, "SEVMEYE ÇALIŞMAK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SEVDİKLERİNİ YAPMAYA ÇALIŞMAK


- YAPTIRIM ile/ve/değil/yerine/<> DEĞER


- YAPTIRIM ile/değil/yerine TEŞVİK


- YAR/UÇURUM OLMAK ile/değil/yerine/>< YÂR OLMAK


- YAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< YAREN


- YARA OLMAK ile/değil/yerine/>< YAR OLMAK


- YARALANMAK / YARALANABİLİR/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YARARLANMAK / YARARLANILABİLİR/LİK


- YARAMAYAN ile/değil/yerine/>< YARAYAN


- YARARCI/PRAGMATİK (YAKLAŞIM) ile/ve/değil/yerine ALGI DÜZENSEL/PARADİGMATİK (YAKLAŞIM)

( [not] USEFUL/PRAGMATICAL (APPROACH) vs./and/but PARADIGMAL (APPROACH)
PARADIGMAL (APPROACH) instead of USEFUL/PRAGMATICAL (APPROACH) )


- YARARIN SAĞLANMASI ile/ve/değil/yerine/< ZARARIN UZAKLAŞTIRILMASI

( IZRAR[Ar.]: Zarar verme, zarara sokma. )


- YARARSIZ DOĞRU ile/ve/değil/yerine DOĞRU


- YARATICILIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< FARKLILIK


- YARATILAN değil/yerine VAROLAN


- YARATMAK değil/yerine (OLANI) DEĞİŞTİRMEK


- YARAYI(/NIN ÜSTÜNÜ) KAŞIMAK değil/yerine YARANIN ETRAFINI KAŞIMAK

( [not] ITCHING THE WOUND but/instead of ITCHING ARROUND THE WOUND )


- YARDIM EDİLMİŞ YOKSULLAR ile/değil/yerine ORTADAN KALDIRILMIŞ YOKSULLUK

( Kabul edilemeyecek olmasına karşın ne yazık ki, "istenilen", desteklenen, beklenilen, göz yumulan, gözardı edilen. İLE/DEĞİL/YERİNE İstediğimiz, her birimizin ayrı ayrı ve/ya da hep birlikte taşın altına elini koyarak gerçekleştirmesi gereken. )


- YARDIM... YÜKÜN, ...:
"YERE BIRAKILMASINDA"
ile/ve/değil/yerine/||/<>/<
"KALDIRILMASINDA"

( Kendi sorumluluğundan kaçmaya çalışanlara yardım edilmemesi gerektiği ve tembelliği/hazcılığı teşvik etmenin, büyük yanlış olduğu anımsatılmaktadır. )


- YARDIM ile/ve/değil/yerine İŞ

( [not] HELP vs./and/but BUSINESS
BUSINESS instead of HELP )


- YARDIMCI DOÇENT değil/yerine/= BİLGER


- YARDIMCI OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< EŞLİK ETMEK


- YARDIMCI OLMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< FIRSAT VERMEK

( Tekrarlanması gereken yardım, yardım değildir. )

( Yapılmaya değer tek yardım, yardıma gereksinim duymaktan kurtuluşu sağlamaktır. )

( Bizi, insan yapacak olan, berraklık ve yardımseverliktir. )

( En önemli yardımcı, gerçeğin, içimizde bulunuşudur. )

( The main thing that helps is to have reality within. )

( image

Bunu mu istiyorsunuz?

• Çocuğunuz...

– Varsın, bir çivi bile çakamasın... Ama dersleri iyi olsun.
– Varsın, omuzlarda cenaze taşıyanlara bön bön baksın... Ama matematiği düzgün olsun.
– Varsın, evin çalan telefonuna cevap veremesin... Ama notları yüksek olsun.
– Varsın, eve gelen misafirlerinizle üç kelime konuşamasın... Ama fen lisesine gitmiş olsun.
– Varsın, ağlayan bir çocuk görünce ona gülsün... Ama sınıfın birincisi olsun.
– Varsın, kendinin fazladan harçlığı olduğu halde; kantinden simit alamayan çocuklarla alay etsin... Ama öğretmenlerinin gözdesi olsun.
– Varsın, başını okşayıp hatırını soran bir yetişkine dönüp; “Ya siz nasılsınız?” diyemesin... Ama yabancı dili mükemmel olsun.
– Varsın, oyun arkadaşları olmasın... Ama sınavlarda “on” çeksin.

– Varsın;
– Taziye nedir, bilmesin,
– "Başın sağ olsun" ne demek, anlamasın,
– "Geçmiş olsun" kime denir, niçin denir, haberi olmasın,
– "Uğurlar olsun", ne anlama gelir farkında olmasın,
– Ama... Karneleri süper olsun.
– Evet… Varsın, tek dostu olmasın... Ama iyi gelir getiren bir mesleği olsun...

Üstün Dökmen )

( [not] TO HELP vs./and/but/||/<>/>< TO GIVE AN OPPORTUNITY
TO GIVE AN OPPORTUNITY instead of TO HELP )


- YARGI ile/değil/yerine/>< BİLME


- YARGILAMA ile/değil/yerine/>< GERİBİLDİRİM