Nesneler(Doğa ve üretim nesnelerini keşfedelim mi?)
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 7.020 başlık/FaRk ile birlikte,
7.020 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(25/29)
- STANDART/LAŞTIRMA değil/yerine/= ÖLÇÜN/LEŞTİRME / TEK BİÇİM
- STATİK ile/>< ANTİSTATİK[Fr.]
( ... İLE/>< Statik elektrik yüklerinin birikimini azaltmak ya da engellemek için kullanılan nesneler. )
- STATİK[Fr. < Yun.]/STATOR[Lat.] değil/yerine/= DURUK/DURAĞAN/DEĞİŞMEZ[>< DEVİNİM]
- STEAL vs. STEEL
( Çalmak. İLE Çelik. )
- STEN[İng.] ile STEN[Fr. < Yun.]
( Çapı, 9 milimetre olan, İngiliz yapısı, hafif, kullanışı kolay bir tür makineli tüfek. İLE Bir tonluk bir kütleye, bir saniyede 1 metre hız artışı veren kuvvet ölçü birimi. )
( STEN vs. ... )
( ... avec STHÈNE )
- STEPNE[Fr.]/İSTEPNE değil/yerine/= YEDEK TEKER
- STEREOSCOPY ile ...
( Nesnelerin üç boyutlu görünüşü. )
- STERLİN ile/ve/||/<> PENİ
( İngiliz para birimi. İLE/VE/||/<> Sterlinin yüzde biri değerindeki para birimi, "kuruş". )
- STETOSKOP[Fr. < Yun.]
( Kalbin ve iç organların hareketleri ile oluşan sesleri dinlemeye yarayan araç. )
- STİCKER[İng.] değil/yerine/= ÇIKARTMA
- STİLİZE ile/||/<> STUCCO/STUK ile/||/<> SİLME
( Üslûplaştırılmış. Doğadaki biçimlerin belirli bir üslûbun ya da tekniğin denetiminde sadeleştirilmiş biçimi. Stilize çiçek motifi... İLE/||/<> Alçı yoğunluklu süsleme tekniği. İLE/||/<> Duvar yüzeylerinde süsleme amacıyla yapılmış şerit biçimindeki çıkıntılara verilen ad. )
- STİLO[Fr.] değil/yerine/= DOLMAKALEM
- STOK[İng.] değil/yerine/= YIĞIM, YIĞILIM | YIĞIMLIK
- SU BARDAĞI ile ŞARAP BARDAĞI
- SU DEĞİRMENİ/ASYÂB/ASİYÂB[Fars.] ile YEL DEĞİRMENİ
( MILL vs. WINDMILL )
- SU DOLABI ile ÇARK
( Bağ bahçe sulamak amacıyla bir eksen etrafında dikey biçimde dönerek bir akarsudan su aktarmaya yarayan düzenek, dolap. İLE Bir eksenin döndürdüğü, tekerlek biçimindeki makine parçası. | Herhangi bir askerî birliğin, biçimini ve düzenini bozmadan, kanatlarından biri çevresinde dönerek yön değiştirmesi. )
- SU GEÇİRMEZ/LİK ile/ve/||/<>/< IŞIK GEÇİRMEZ/LİK
- ŞU KADARI:
"YETER" ile/ve/değil (YETMİYORSA DA/YETMEYECEKSE DE) YETSİN!
- SU TERAZİSİ ile HORTUM TERAZİSİ
( Açı ölçer. İLE Eğim/düzlük ölçer. )
- SU TERAZİSİ ile SU TERAZİSİ/TESVİYERUHU
( Basıncı çok olan suyun, basıncını azaltarak künklerin patlamasını önleyen, belirli aralıklarla yapılmış, depo görevindeki kule. İLE İçinde hava kabarcığı bırakılmış su dolu bir cam silindir ve bir tahta yataktan oluşan, düzlem ya da doğruların yataylığını belirleyen alet, kabarcıklı düzeç, terazi. Türk İşaret Dili )
- SU TESTİSİ ile/ve/||/<>/> SU YOLU
- SU ÜZERİNE ile/ve/<> BUZ ÜZERİNE
( Yazı yazılmaz! İLE/VE/<> Mühür kazınmaz! )
- SU ile/değil ŞU
- SUBYE[Fr. SOUS-PIED] ile SUBYE[Ar. < SABİ] ile SÜBYE[Yun.] ile SÜBYE[İt.]
( Ayağın altından geçen, tozluğa ya da pantolon paçalarına bağlanan şerit. İLE Henüz memeden kesilmemiş eril çocuk. | Üç yaşını tamamlamamış eril çocuk. İLE Mürekkep balığı. | Badem içi, kavun çekirdeği gibi şeylerden yapılan, boza koyuluğundaki şerbet. | Pirincin, boza haline gelene kadar koyulaştırılarak pişirilmesi. İLE ... )
- SUBYE[Fr.] değil/yerine/= ŞERİT
( Ayağın altından geçen, tozluğa ya da pantolon paçalarına bağlanan şerit. )
( SOUS-PIED )
- SUÇ ile PAY
- SUDUR[AR.] ile/||/<> SUDUR[TR.]
( Taşma. İLE/||/<> Su olduğu öngörüsü. )
- ŞUFA[Ar.] (HAKKI) değil/yerine/= ÖNALIM (ÜLEVİ)
- SU/HAVA GEÇİRMEZ ile SU/HAVA ETKİ ETMEZ
( IMPERMEABLE vs. IMPERVIOUS )
- SUIT[İng.] ile SUITE[Fr., İng.]
( Takım giysi. İLE Aynı tonda yazılmış, şarkı biçimindeki dans müziği. | Otellerde, değişik amaçlar için kullanılmak üzere donatılmış ve birden çok odaya sahip olan özel bölüm. )
- SÜKÛN:
HUSÛL ile/ve/||/<> ZEVÂL ile/ve/||/<> ZUBUT
( LA PRODUCTION avec/et/||/<> L'ACHEVEMENT avec/et/||/<> LA FERMETE )
- SULAK ile ...
( Kuşlar için su konulan kap. )
- SULAK ile SULAK
( Suyu olan, suyu bol (yer). İLE Kuşlar için su konulan küçük kap. )
- SÜLÂSÎ[< SELÂSE] ile ...
( ÜÇLÜ, ÜÇ ŞEYDEN MEYDANA GELEN )
- ŞU'LE ile ...
( ALEV, ATEŞ ALEVİ | IŞIK | ATLARDA BEYAZ TÜYLERDEN OLUŞAN BENEKLER )
- SÜLEYMAN'IN:
MÜHRÜ ile/ve/<> SİMGESİ
( Beşgen. İLE Altıgen. )
( Kendi. İLE 6 ilke. [Eline, diline ve beline sahip ol! | İşine, aşına ve eşine sahip çık!] )
- MÜREKKEB ile SÜLH MÜREKKEB
( ... İLE Kırmızı mürekkeb. )
- SULUBOYA ile YAĞLIBOYA
- SULULUK ile "SULULUK"
( Sulu olma durumu. İLE Yersiz şakalar yapma ya da kadınlara tatsız iltifatlarda bulunma durumu. )
- SUMAK'TA:
TÜRK ile/ve İRAN ile/ve RUS
- SUNA YAKIN değil SUNAY AKIN
- ŞUNA-BUNA
- SUNAY AKIN ve/||/<> OYUNCAK MÜZESİ
( Sunay Akın VE/||/<> Oyuncak Müzesi )
- SÜNGER ile/değil/yerine KABAK LİFİ
- SÜNGER ile SÜNGERLER
( ... İLE Gövdeleri, içten dar ve uzun kanalcıklardan oluşan, dıştan bu kanalcıklara açılan deliklerle kaplı, çoğu, kayalara tutunmuş olarak öbek olarak yaşayan hayvanlar takımı. )
( SÜNMEK: Esnekliğini yitirerek gevşemek. | Kopmadan uzamak, gerilmek. )
- SÜNGER ile/ve/değil/||/<> VATKA
- SÜNGER/KÖPÜK/PLASTİK ile/ve/değil/yerine/||/> D30
- SUNİ[Ar.] değil/yerine/= YAPAY
- SUNMEK ile/||/<> SÜNMEK
( Sunmak, salmak, uzamak. İLE/||/<> Eğmek. | Esnekliğini yitirerek gevşemek. | Kopmadan uzamak, gerilmek. | Sarkmak. )
- SÜNNÎ ile SUN(N)Î
( Mezhep. İLE Yapay. )
- SUNTA ile/ve/<> MDF ile/ve/<> AHŞAP
( )
- SUNTURLU = YAMAN/ADAMAKILLI | GÖSTERİŞLİ/GÖRKEMLİ
- SUPAP/SUBAP[Fr.] ile SUPAP/SUBAP[Fr.]
( Bir yay yardımıyla gergin tutulan ve yatağın düzlemine dik olarak yaptığı gidip gelme hareketiyle bir akışkanın geçişini ayarlamaya yarayan kapak, sibop. İLE Bir devreye yerleştirildiğinde belirli koşullar altında, akımın yalnız bir yönde geçmesini sağlayan ve böylece, dalgalı akımları doğrultmaya yarayan düzenek. )
( SOUPAPE )
- SUPLEMAN[Fr.] değil/yerine/= EK
( Ek olarak yayımlanan yapıt. )
- SÜPÜRGE ÇALISI/FUNDA = SÜPÜRGE OTU
( Fundagillerden, çiçekleri pembe, küçük bir çana benzeyen, işlenmemiş topraklar üzerinde yetişen; kökünden, ağızlık; dallarından, kaba süpürge yapılan, çalı görünüşünde bir bitki. )
- SÜPÜRGELİK ile SÜPÜRGELİK
( Süpürge yapmaya elverişli olan çalı, bitki vb. İLE Yapıların içinde, duvarların, döşemeyle birleştiği yerde, tabandan 10-15 santimetre yüksek, dışarıya çıkıntılı ağaç, mermer ya da mozaik kuşak. )
- SUR'A[Ar.] ile SURÂH[Ar.] ile SURÂH[Ar.]
( Güreşte, çoğunlukla ters dönmüş olan. İLE Çığlık, feryad. İLE Delik, gedik. )
- SÜRAHİ ile İBRİK
( ... İLE Su ve sulu şeyler koymaya yarayan, kulplu, emzikli kap. )
- SÜRAHİ ile KARAFA/KARAFAKİ
( ... İLE Uzun boyunlu, kulpsuz küçük sürahi. )
- SÜRALGA/PİYASA[İt. < PIAZZA:Meydan.] ile KARABORSA[Tr.(KARA) + İt. < BORSA]
( Satıcıların mal satmak için bir araya geldiği yer, pazar. | Bir yol üzerinde gidip gelerek gezinme. | Alışveriş fiyatı, geçerli fiyat. | Arz ve talebin karşılaştığı alan. | Ortalık. İLE Piyasada olmayan bir malın gizlice yüksek fiyatla alınıp satılması işi. )
- SÜRAT[Ar.] değil/yerine/= HIZ
( Alınan yolun, harcanan zamana oranı. | Çabukluk. | Bir hareketten doğan güç, şiddet. )
- SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ve/||/<> AKILLANDIRMA ve/||/<> SÜRTÜNMESİZLİK
- SÜREÇ ile/ve/<> ÖZELLİK
- SÜREÇ ile/ve/||/<> SİLSİLE
- SÜREKLİ:
"TOPLARSAK" ile/değil/yerine/>< PAYLAŞIRSAK
( Hiçkimseye yetmez. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Herkese yeter. )
- SÜREKLİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SIK SIK
- SÜREKLİLİĞİN:
"BOZULMASI" ile/ve/değil/||/<> KESİLMESİ
- SÜREKLİLİK ile/ve/||/<> TANELİLİK
- SÜREKLİLİK ile/ve/<> YAYGINLIK
- SÛRET ile/ve/||/<> RUH
( Nesnede. İLE/VE/||/<> Organizmada. )
- SÜRGÜ/TIRKAZ ile SÜRGÜ
( Kapının kapanması için arkasına yatay olarak yerleştirilen, demir ya da ağaç kol, tırkaz, sürme. | Sıvayı bastırıp düzeltmek için kullanılan büyük mala. | Hastanın, büyük ve küçük abdestini yapabilmesi için altına sürülen kap. | Çoğu kez, bölümlere ayrılmış bir çubuk üzerinde ya bir cetvelin, bir kumpasın ortasına açılmış bir oluk içinde kayabilen, sivri uc ya da küçük lama. İLE Sürülmüş tarlayı bastırmak ve düzeltmek için kullanılan, taştan ya da ağaç kütüğünden tarım aracı, tapan. )
- SÜRGÜ ile TAPAN
( ... İLE Tarlaya atılan tohumu örtmek için gezdirilen, ağaçtan geniş araç, sürgü. )
- SÛRÎ/ŞEKLÎ[Ar.]/FORMEL[İng.] değil/yerine BİÇİMSEL
- SÜRME ile SÜRME
( Araç kullanmak. | Kapı kanadını içeriden kapama, dolap kapağını yerinde tutma vb. işlere yarayan ve yuvası içinde ileri geri sürülebilen düzenek, sürgü. | Masa ve dolapta küçük çekmece. | Sürülerek kullanılan. İLE Kirpik diplerine sürülen, siyah boya, sürme, is. )
- SÜRMEK ile SÜRTMEK
- SÜRTME ile/<> SÜRTÜNME ile/<> SÜRTÜNÜŞ
- SÜRTÜŞ SÜRTÜŞME
- SÜRÜCÜ ARAÇ
- SÜRÜNME ile SÜRTÜNME
- SÜRÜNME ile SÜRÜNME
( Yerde. İLE Koku. )
- SÜRÜP SÜRÜŞTÜRMEK
- SÜS ile KENAR SUYU
( ... İLE Kenar süslemesi. )
- SÜS ile KUYUM
( Güzellik veren, güzelleştiren nesne. İLE Değerli metal ve taşlardan yapılan süs eşyası. )
- SÜS ile ŞEMSE[Ar.]
( ... İLE Yazma kitapların cildine, baş sayfalarının üst bölümüne ya da kumaşlara, kapı, pencere vb. yerlere işlenen ya da çizilen, güneş biçiminde süs. )
- SÜS ile/ve/||/<> SOS
- SÜS ile TUİGA[Samoa dilinde]
( ... İLE Baş süsü. )
( ... ile TUİGA )
- SUSAK ile SUSAK ile SUSAK
( Susamış olan, susayan. İLE Su kabağından yapılmış ya da ağaçtan oyulmuş maşrapa. İLE Salak, aptal. )
- SU/SIVI DOLU ŞİŞEYİ, ÇANTAYA ...:
YAN/TERS KOYMAK değil/yerine/>< AĞZI, YUKARI GELECEK ŞEKİLDE DİK KOYMAK
- SÜSLEME ile BEZEME
( HULLİYAT[Ar.]: Kadın süs eşyası, asım takım, takı. )
( DECORATION vs. ADORNMENT )
- SÜSLEMEK ve/> TAÇLANDIRMAK
- SÜSLEYİP PÜSLEMEK
- SÜSPANSİYON[Fr.] değil/yerine/= ASILTI
- SUSTA[İt. < SOSTA] ile SUSTA[Yun.]
( Köpeğin, arka ayakları üzerinde durması. İLE Emniyet yayı. )
- SUTAŞI[Fr. < Mac.]
( Bazı giysilerin, yaka, kol, cep gibi yerlerini süslemekte kullanılan işlemeli şerit, suyolu. )
- SÜTÛN[Fars.]/ÂSİYE[Ar.] ile/yerine DİREK
( PILLAR vs. POLE )
- SÜTUN[Fars.]/KOLON[Fr. ] = = DİKME
( Herhangi bir maddeden yapılan, zaman zaman üstünde çıkıntılı bir bölüm olan, genellikle bir altlığa, bazen doğrudan doğruya yere dayalı silindir biçiminde düşey destek. | Gazete, dergi, kitap vb. yazılı şeylerde, sayfanın yukarıdan aşağıya doğru ayrılmış olduğu dar bölümlerden her biri, kolon. | Alt alta sıralanmış şeyler dizisi. | Oldukça yükseğe çıkan ve silindire benzeyen şey. | [matematik] Bir tablo ya da grafikte düşey durumdaki yüzey. = Sütun. | Katlardaki döşemeleri birbirine bağlayan düşey boru. )
( Sütun Nedir ve Çeşitleri Nelerdir? )
- SÜTUN[Fars.] ile/değil PARAÇOL/PARAŞOL[İt. < Yun.]
( ... İLE/DEĞİL Gemi çatmasında, eğri parça. | Cumba vb. altına destek olarak konulan eğri ağaç. )
- SUTYEN GİYMEK değil SUTYEN[Fr. < SOUTIEN-GORGE][SÜTYEN değil!] TAKMAK
( Fransızca'da "SOUTIEN-GORGE" olarak geçen, "SOUTIEN"[: Dayanak] anlamına gelen sözcüğün Türkçe'leştirilmişidir. Ayrıca İngilizce'de "SUIT"[: Takım elbise] sözcüğü ile ve yine İngilizce "-IAN"[taraflılık, tarafında olan, kaynaklanan] eki ile de bağlantılandırılabilir. Hareket noktası olan ve zamanla gövdeyi(memeleri ve de özellikle meme ucunu) kıyafete uygun hale getirmeye yarayan, "bunu sağlamanın aracı olan nesne" kullanımına dönüşmüştür. [ "Sütyen" kullanımı yanlıştır. Doğrusu U harfiyle "Sutyen"dir! ] )
- SUTYEN ile/değil BİKİNİ
( Görünmeyen. İLE/DEĞİL Görünen. )
- SUV[İng. < Sport Utility Vehicle] ile/||/<> JİP[İng. < JEEP]
- SÜVE/SÖVE ile SÖVE[Fr. SEUIL]
( Kapı ve pencerenin yerleştiği kasa, çerçeve. | Avlu kapısının iki yanına konan uzun taşlar. İLE Pencere ve kapı kenarlarındaki süs kalıpları. )
- SÜVETER[Fr./İng. < SWEATER] değil/yerine/= ÖRGÜ KAZAK
( Genellikle, altına gömlek giyilen, kolsuz kazak. )
- SUYA DAYANIKLILIK ile/ve/||/<> SU GEÇİRMEZ/LİK
- SÜZGEÇ ile/değil SÜNGER
- SÜZGÜ ile SÜZGEÇ
( Delikli çanak. | Fide sulamak için tenekeden yapılan, ucunda süzgeci olan kap. İLE Sıvıları süzmeye yarayan araç. | Bir akışkandaki yabancı maddeleri süzüp ayıran alet ya da aletlerden oluşan düzenek. | Sulama kovasının ucuna takılan, küçük delikli metal parça. )
- SÜZMEK ile DAMITMAK
- SÜZMEK ile/ve ELEMEK
( Sıvılarda. İLE/VE Katılarda. )
- TA PHYSICA
ile/ve/||/<>
TA POIOUMENA
ile/ve/||/<>
TA CHREMATA ile/ve/||/<>TA PRAGMATA
ile/ve/||/<>/<
TA MATHEMATA
- TAAB ile TAB' ile TÂB[Fars.] ile -TÂB[Fars.]
( Yorgunluk. | Sıkıntı, zahmet, eziyet, meşakkat. | Sinirlerin zayıflığından dolayı kaslarda ve çeşitli yerlerde duyulan şiddetli sancı. | Tabiat, huy. | Damga, mühür basma. | Kitap basma. İLE Güç, kuvvet, tâkat. | Işık, parlaklık. | Harâret. | Tazelik. | Kıvrım, büklüm. | Sıkıntı, eziyet. | Öfke. | Kılıcın keskinliği. İLE "parlayan, parlatan, aydınlatan" anlamlarına gelerek birleşik sözcükler yapar. [ÂLEM-TÂB: Dünyayı aydınlatan.] )
- TAAFFÜN[< UFÛNET] değil/yerine/= ÇÜRÜYÜP KOKMA, KOKUŞMA | YANGI/İLTİHAP
- TABAK ile ÇANAK
- KATMAN/TABAKA[Ar.] ile BÖLÜM
- TABAKA[Ar.] ile/ve/||/<> KATMAN
- TABELA[İt. < TABELLA] ile URANLIK/PANKART[Fr. < PANCARTE]
( Üzerinde tanıtıcı, belirtici bir yazı, açıklama, işaret ya da resim bulunan, tahta ya da sac parçası, levha. | Hastahane, yatılı okul, askerî birlik gibi toplu yemek verilen yerlerde, günlük yemek için çıkarılan erzakın türünü, miktarını gösteren çizelge. | Hastahanelerde, her hastanın, gündelik yemek ve ilâcının yazıldığı kâğıt. İLE Toplantı ve gösterilerde taşınan, üzerinde benimsenen amacın birkaç sözle gösterildiği karton ya da bezden levha. )
( ... ile LAFİTE )
- TÂBİ ile/ve/değil/yerine UYUMLU
- TABLA[Ar.] ile LEVİ
( Satıcı vb.nin kullandığı tahtadan tepsi. | Soba, mangal vb. şeylerin altına konulan metalden ya da tahtadan yapılan tepsiye benzer altlık. | Bir şeyin düz ve geniş bölümü. | Ağaçtan ya da ağaç ürünlerinden hazırlanmış, büyük yüzeyli düzgün parça. | Genellikle Hindistan, Pakistan'da kullanılan, darbukaya benzer bir çalgı türü. | Denizcilikte, makaraların yüzlerini oluşturan dış bölümleri. İLE Etiyopya'da, kadınların, dudaklarına yerleştirdikleri tablalar.[Toplumsal konum, zenginlik, güç göstergesidir ve gurur kaynağıdır.] )
- TABLA ile/<> TABLAKÂR
( Satıcı vb.nin kullandığı tahtadan tepsi. | Soba, mangal vb. şeylerin altına konulan metalden ya da tahtadan yapılan tepsiye benzer altlık. | Bir şeyin düz ve geniş bölümü. | Ağaçtan ya da ağaç ürünlerinden hazırlanmış, büyük yüzeyli düzgün parça. | Genellikle Hindistan, Pakistan'da kullanılan, darbukaya benzer bir çalgı türü. | Denizcilikte, makaraların yüzlerini oluşturan dış bölümleri. İLE/<> Tablacı. | Büyük konaklarda mutfaktan yemek tablalarını götürüp getiren görevli. )
- TABLET[Fr. TABLETTE] değil/yerine/= BELGE
( Düz ve yassı biçimli, çiğnenecek ya da yutulacak madde. | Eski uygarlıklardan kalma, pişmiş ya da güneşte kurutulmuş kilden yapılmış, üzerinde çivi yazısı ile metin yazılı belge. )
- TABLO[Fr. TABLEAU] değil/yerine/= DİZELGE
( Bez, tahta, kâğıt vb. maddeler üzerine yapılmış yağlı boya, sulu boya, pastel ya da kara kalem resim. | Birbiriyle olan ilgilerine göre düzenlenerek yazılmış şeylerin hepsi. | Yaşanan, var olan olay ve olguların hepsinin genel görünüşü, manzara. | [tiyatro] Bir perdenin, dekor değişikliğiyle belirlenen alt bölümü. )
- TÂB-NÜMÂ[Fars.] ile ...
( Güç/kuvvet ölçer. )
- TABURE[Fr. TABOURET] değil/yerine/= OTURAK/İSKEMLE
( Sırt ve kol dayayacak yeri olmayan iskemle. )
- TABUT ile LAHİT[Ar.]
( Ölünün, mezarlığa götürülürken, içine konulduğu sandık. İLE Kenarları kâgir, üstü kapak taşlarıyla örtülü mezar. | Taş ya da mermerden oyma mezar. )
( COFFIN vs. FUNERARY )
- TAÇ KAPI/PORTAL ile/||/<> TAK/ZAFER TAKI
( Bezemeli ana kapı. İLE/||/<> Eski Roma'da zafer kazanan komutan ve imparatorlar adına inşâ edilen anıtsal yapı. )
- TÂC ile/değil İSTEFAN
- TAÇ ile/ve KALAK
( ... İLE/VE Gelin tacı. )
- TAÇ ile STEFANUS
- TAÇ[Ar. < TÂC] ile TAÇ[İng. TOUCH]
( Soyluluk, iktidar, güç ya da hükümdarlık simgesi olarak başa giyilen, değerli taşlarla süslü başlık. | Gelinlerin başlarına takılan süs. | Genellikle göz düzeyinden yüksek mobilyaların üstlerindeki kabartmalı, oymalı, süslü bölüm. | Çiçeğin dıştan ikinci halkasında bulunan yaprakların hepsi. | Bazı tarikatlarda, şeyhlerin giydikleri başlık. İLE [futbol] Yan, dokunma. )
- TAÇ[Ar. < TÂC]/EFSER[Fars.] ile TIKSÂR[Ar.]
( ... İLE Halka biçiminde taç. )
- TÂDİLAT ile/ve DEKORASYON
- TÂDİLAT ile/ve TAMİRAT
- TADLANDIRMA/K ve/<> TAÇLANDIRMA/K
- TAGŞÎŞ[Ar.] değil/yerine/= KARIŞTIRMA
( Bir şeyin içine başka bir madde karıştırma, katıştırma. )
- TAGVİYE[<> İGVÂ, çoğ. GAVÂYE] ile/değil TAKVİYE[< KUVVET]
( Baştan çıkarma, azdırma. İLE/DEĞİL Güçlendir(il)me. )
- TAĞYİR[Ar.] değil/yerine/= DEĞİŞTİRME, BAŞKALAŞTIRMA | BOZMA
- TAHALLÜL[< HALEL | çoğ. TAHALLÜLÂT] ile/değil/< TAHALLÜL[< HALL | çoğ. TAHALLÜLÂT]
( Bozulma, halel bulma. | Ekşime, sirkeleşme. | Araya girme. İLE Hallolma, parçaları birbirinden ayrılma. | [kimya] Ayrışma. )
( [ile] TAHALHUL[< HALHAL]: Ayağa bilezik/halhal takma. | Hava cereyânı olması. | Bir nesnenin, hacminin kabarıp şişmesi. )
- TAHAMMÜL EDEMEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< ALIŞAMAMAK
- TAHAMMÜL[Ar.] değil/yerine/= DAYANMA, KATLANMA
( Nesnenin, güçlü, zorlayıcı dış etkenlere karşı koyabilmesi, dayanması. | Kişinin kötü, güç durumlara karşı koyabilme gücü, kaldırma, katlanma. )
( ... ile TITIKSHA )
- TAHASSÜR[Ar. < HASRET] değil/yerine/= ÖZLEM
( HASRET ÇEKME | ÇOK İSTENİLEN VE ELE GEÇİRİLEMEYEN ŞEYE ÜZÜLME )
- TAHAŞŞÜT[Ar.] değil/yerine/= YIĞINAK
- TAHAVVÜL[Ar. < HÂL] ile/ve/<> TAGAYYÜR[Ar. < GAYR]
( [değişim] Biçimde/sıfatta. İLE/VE/<> Öz'de/zât'ta. )
- TAHAVVÜL[Ar.] değil/yerine/= DEĞİŞME, DÖNÜŞÜM
( Bir durumdan, başka bir duruma geçme, değişme, değişkenlik, dönüşme, dönüşüm )
- TAHAVVÜL ile/ve TAHVÎL[< HAVL]
( Değişim. | Niteliksel hareket. İLE/VE Değiştirme, değiştirilme, çevirme, döndürme. | Borç senedi, aksiyon. )
- TÂHİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/</> TAYYİB
( Temiz. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> İyi, güzel, hoş. )
- TAHRİBAT[Ar.] değil/yerine/= YIKIP BOZMA
- [ne yazık ki]
!TAHRİF[< HARF] ile/ve/<>/> !TAHRİB[< HARÂB]
( [ne yazık ki] Harflerin yerini değiştirme, bozma, kalem oynatma, değiştirme. | Bir tanımın anlamını değiştirme. İLE/VE/<>/> Yıkıp bozma. )
- TAHRİFAT[Ar.] değil/yerine/= DEĞİŞTİRİ
- TAHRİP ile TAHRİŞ
- TAHRİP ile/değil/yerine TENKİT/TENKİD
( Yıkma, kırıp dökme, harap etme, bozma. İLE/DEĞİL/YERİNE Bir konuya özgü yazıyı ya da yapıtı, değer bakımından gözden geçirme, eleştirme. )
- TAHSİS (ETMEK) ile/ve/değil/<> TESİS (ETMEK)
- TAHT EL BAHİR değil/yerine/= DENİZALTI
- TAHT ile/ve/değil/||/<>/< TABUT
- TAHTA ile/<> ABANOZ[Lat.]
( ... İLE/<> Sıcak iklimlerde yetişen bir ağaç türünden elde edilen sert koyu renkli tahta. )
- TAHTA[Fars.] ile AHŞAP[Ar.]
( Çeşitli işlerde kullanılmak üzere düz, enlice, uzun ve az kalın biçimde işlenmiş ağaç parçası. | Bu ağaçtan yapılmış olan. | Bu malzemeden oluşmuş yüzey, döşeme, ağaç. | Sebze bahçelerinde ayrılan küçük yer. | Kara tahta. | Çimlenen tohumlar için bahçede hazırlanan uzun tarh. İLE Ağaçtan, tahtadan yapılmış. | Ağaçtan, tahtadan yapılmış nesne. )
- TAHTA ile BÂLÂR[Fars.]/PEDAVRA[Yun.]
( ... İLE Köknar ve ladin ağaçlarından elde edilen, çatı örtüsü olarak kullanılan ince tahta. )
- TAHTA ile BİNİT
( ... İLE Hamur durumundaki ekmeklerin, fırına atılmadan önce, içine konulduğu oyuk gözlü tahta. )
- TAHTA ile BORGATA
( ... İLE Halat kalınlığını ölçen delikli tahta. )
- TAHTA ile BUL
( ... İLE Sadece iki yüzeyi testere ile düzeltilmiş tahta. )
- TAHTA ile HARTA
( ... İLE Kiremit altına konulan ince tahta. )
- TAHTA ile KAPAK
( ... İLE Biçilen ağaç kütüklerinin iki yanından çıkan tahta. )
- TAHTA ile LATA
( ... İLE Kalın ve dar tahta. )
- TAHTA ile MİRA[İt.]
( ... İLE Arazi üzerinde seçilmiş bir işaret noktasının düşeyini (çekül doğrultusunu) gösteren, yön belirtmek için uzaktan gözlenen, geometrik biçimli tahta lata. )
- TAHTA ile OKTANT
( ... İLE Yükseklik tahtası. )
- TAHTA ile PADAVRA[Yun.]
( ... İLE Köknar ve ladin ağaçlarından elde edilen, çatı örtüsü olarak kullanılan ince tahta. )
- TAHTA ile PLANÇETA
( ... İLE Ölçme tahtası. )
- TAHTA ile ŞENDERE
( Kaplamacılıkta kullanılan ince tahta. | Fıçı kaburgası. | Tekir cinsinden bir balık. )
- TAHTA ile SENİT, YASTAĞAÇ/YASDIĞAÇ
( ... İLE Ensiz ya da kaplamalık tahta. )
- TAHTA ile SUNTA
- TAHTA ile TALAZLIK
( ... İLE Dalga serpintilerini önlemek için kayıkların küpeştesine, baştan kıça doğru yerleştirilen tahta. )
- TAHTA ile TIRIZ
( ... İLE Ensiz ya da kaplamalık tahta. )
- TAHTA ile TOYAKA
( ... İLE Bükerek germek için iki kat edilmiş bir ipin ucuna geçirilen tahta parçası. )
- TAHTAKURUSU ile TAHTA BÖCEĞİ/ANOBİUM[Lat.]
( Yarımkanatlılardan, uzunluğu 3-5 milimetre, gövdesi oval ve yassı, kanatları körelmiş, oturulan, yatılan yerlerde üreyerek insan kanıyla beslenen, pis kokulu böcek. İLE Değişik türleri olan anabium, kesik ya da ölmüş ağaçta yaşar ve çürümeye yol açar. "ANOBIUM STRIATUM", ahşap mobilyada, yuvarlak delikler açar. "XESTOBIUM RUFOVILOLSUM", tahtaya başıyla vurarak ahşap evlerde duyulan karakteristik bir ses çıkarır. )
- TAHTEREVALLİ[Ar.]/ÇÖĞÜNCEK değil/yerine/= TAHTIREVAN[Fars.]
( İki ucuna, birer kişi oturup karşılıklı olarak havada yükselip inerek eğlenmeyi sağlayan, ortasından bir yere dayalı tahta ya da metal araç. İLE Omuzda götürülen, üstü örtülü, insan taşınan araç. )
- TAHZÎL[Ar.] ile TAHSÎL[Ar. < HUSÛL] ile TAHZÎR[Ar.]
( Alçaltma, bayağılaştırma. İLE Ele geçme/geçirilme, hâsıl etme. | Vergi toplama. | İlim öğrenme. İLE ... )
- TAK ile TAK
( Tahta vb. bir şeye vurulduğunda ya da silah patlayınca çıkan tok ve sert ses. İLE Millî bayramlarda ya da önemli bir olayı anmak için düzenlenen şenliklerde, geçit yapılacak caddelere geçici olarak kurulan, yazılar ve çiçeklerle süslenen kemer. )
- TAKA-TUKA değil/yerine/= GÜRÜLTÜ-PATIRTI
( Gürültü patırtı. | Basımevlerinde, kurşun dökülmüş, satır olarak dizilmiş harfleri iyice yerleştirmek için üzerlerine vurmaya yarar takoz. )
- TÂKA[Ar.] ile TÂKA/TÂKAT[Ar. < TÂK] ile TAKA[Ar.]
( Kubbeli mahfe. | Pencere. İLE Güç, kuvvet. | Taklar. | Güçler, tâkatler. İLE Duvarın içindeki kapaksız dolap. | Doğu Karadeniz bölgesine özgü yelkenli bir tür kıyı teknesi. | Bozuk, zor çalışan ya da eski kara taşıtları için kullanılan bir söz. )
- TÂKA ile/ve VASİSTAS[Alm.]
( Tavana yakın ufak pencere. İLE/VE Pencere ya da kapının üst yanında bulunan ve havanın değişimine yarayan, üstten açılır kapanır bölüm. )
- TAKAS[Ar.]/CLEARING[İng.] değil/yerine/= DEĞİŞTOKUŞ/DEĞİŞİM
- TAKAV ile AT NALI | NALBANT
- TAKDİR (HAKKI) değil/yerine/= DEĞERLEM (ÜLEVİ/DEĞERLEM YETKİSİ)
- TAKDİR ile/ve/||/<> TASARRUF
- TAKDÎR-İ SEMEN ile/ve/||/<> TAYÎN-İ SEMEN
( Değer biçme. İLE/VE/||/<> Değerini belirtme. )
- TAKEOMETRE[Fr. < Yun.]
( Düzenlenmiş arazinin yüz ölçümünü bulup planını yapmaya yarayan alet. )
- TAKEOMETRE ile ...
( Harita alma işinde kullanılan ölçü aleti. )
- TAKI:
SAHTE ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GERÇEK
( Varsıl taksa bile "gerçek". İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Yoksul taksa bile "sahte". )
- TAKI ile PANDANTİF[Fr.]
( ... İLE İnce bir zincirle boyna takılan değerli takı. )
- TAKI ile TAKI
( Çoğunlukla evlenen ya da nişanlanan birine armağan olarak verilen küpe, bilezik, yüzük, zincir gibi şeylerin tümü. | Kadınların ziynet eşyası, asım takım. İLE Adın, başka bir sözcük ile ilgi kurmak üzere aldığı durum eki. | Tümceler ile sözcükler arasında ilişki kurmaya yarayan sözcükler. )
- TAKILI ile ÇAKILI
- TAKILMAK ile/||/<> SARDIRMAK
- TAKIM-TAKLAVAT
( Anlamını, bilenler bilir. )
- TAKİM[Ar.] ile TAKİMETRE[Fr. TACHYMETRE]
( Verimsiz duruma getirme, sonuçsuz bırakma, kısırlaştırma. | Mikrobundan arıtma. İLE Hareket durumundaki bir nesnenin hızını ölçmeye yarayan aygıt. )
- TAKINILDI ile/değil TAKILINDI
- TAKİP ETMEK ile DENETLEMEK
- TAKIP TAKIŞTIRMAK
- TAKIR-TUKUR
- TAKLİP[Ar.] değil/yerine/= DÖNDÜRME, ÇEVİRME
( Döndürme, çevirme. | Bir şeyin biçim ve kalıbını değiştirme. )
- TAKLİT[Ar. < TAKLİD] ile/değil/yerine/>< ASIL[Ar. < ASL]
( Bir şeyin en ileri zıddı, taklididir. )
( Belirli bir örneğe benzemeye ya da benzetmeye çalışma, öykünme. | Birinin davranışlarını, konuşmasını tekrarlayarak eğlenme. | Benzetilerek yapılmış şey, imitasyon. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bir şeyin kendi, örnek, kopya karşıtı. | Kök, köken, kaynak. | Gerçeklik. | Soy, nesep. | Gerçek, esas. | Bir şeyin temelini oluşturan, ana. | Aranılan nitelikleri en çok kendinde toplamış olan. | Bir görevde sürekli bulunan, yedek karşıtı. | Gerçekten, gerçek olarak. )
- TAKOZ ile/değil BAT
( ... İLE/DEĞİL Kurşun boruların ağzını açmakta kullanılan, şimşirden, ucu sivri, bir çeşit takoz. )
- TAKOZ[Yun.]/KISKI ile KAMA
( QUOIN vs. WEDGE/DAGGER/DIRK )
- TAKSA[Lat.] değil/yerine/= ÜCRET
( Pulu yapıştırılmadan ya da eksik yapıştırılarak gönderilen mektup için alıcının cezalı olarak ödediği posta ücreti. )
- TAKSİ[Fr. TAXI] ile TAKSİ[Fr. < Yun. TAXIE]
( Belirli bir ücret karşılığı yolcu taşıyan, taksimetresi olan otomobil. İLE Göçüm. )
- taksîm[< kısm] ile/ve/değil/<> Taksim
( [mat.] Bölme, parçalara ayırma. | Bölüm. | Bölü. İLE/VE/DEĞİL/<> İstanbul'un ve Gezi Parkı'mızın merkezi, değerlerimizin simgesi. [Her yer Taksim! Her yer diriliş!] )
- TAKSİM ile/ve/||/<>/> TASNİF ile/ve/||/<>/> TAKDİM
( Böl[ümle]mek. İLE/VE/||/<>/> Sınıflandırmak. İLE/VE/||/<>/> Sunmak. )
- TAKSİM ile/ve/||/<>/> TASNİF ile/ve/||/<>/> TERTİP
( Tüm tasnifler, aklîdir. Çünkü, doğada, tasnif[sınıflandırma] diye bir şey yoktur/olmaz. )
- TAKSİMETRE[Fr.] değil/yerine/= SAYAÇ
( Taksilerde, ödenecek ücreti gösteren sayaç. )
- TAKSİMETRE değil/yerine/= YOLSAYAÇ
- TAKUNYA[Yun. TAKOUNI] ile/ve NALIN[Ar.]
( Tahta terlik. İLE/VE Takunyanın yüksek olanı. )
( [kökeni/etimolojisi] Tiyatrolarda giyilen üstten bağlı tahta ayakkabı. Anadolu Türkçesi'ne, Anadolu'da konuşulan, Rumca'dan halk söyleyişiyle geçmiştir. )
( SANDALE DE BOIS avec/et ... )
( HOLZPANTOFFEL(ağaç terlik) mit/und ... )
( SOCCULUS(< SOCCUS) cum/et ... )
( ZOCCOLO con/e ... )
- TALAŞ ile/ve REZE
( Testere ile biçilen ya da rende, matkap, törpü vb. araçlarla işlenen bir şeyden dökülen odun kırıntıları. İLE/VE İnce talaş. )
- TALENT[Yun. TALANTON] ile/ve/> STATER
( 26 kg. İLE/VE/> Para birimi Talent'ten üç mina daha ağır yapılarak, aradaki fark ağırlık talenti'nin birimlerine paylaştırılmıştır. Bu birim stater'dir. [873,2 gram] ve eski sikkeye yani 'Didrahmi'ye denk sayılacak bir ağırlık birimidir, ayrıca askatları vardır. )
( Atina'da alışverişte kullanılan Talent 36,39 kilogramdı. Para birimi olarak ağırlığı ise 25,92 kilogramdı. Talanton'un altmışta biri de mİna'ydı.[436,60 gram]. )
- TALEP ile/ve/<> RAĞBET
- TAM ile/ve/değil/||/<>/< AÇIK/NET
- TAMAMEN ile SONUNA KADAR
- TAMAMLAMAK ile/ve/değil/<> SÜSLEMEK
- TAMAMLANMIŞLIK ile/ve/||/<> SONSAL
- TAMBUR[Ar. < TANBUR] ile TAMBUR[Fr.]
( Klasik Türk müziğinin başlıca çalgılarından biri olan, yay ya da mızrapla çalınan, uzun saplı, telli çalgı. İLE Silindir biçiminde kap. )
- TAMİR ile KALAFAT
( ... İLE Geminin kaplama tahtaları arasını üstüpü ile doldurup ziftleyerek su geçirmez duruma getirme işi. | Aşağısı dar, yukarısı geniş bir tür yeniçeri başlığı. | Osmanlı Devleti'nde, vezir ya da yüksek mevkide devlet adamlarının giydikleri bir başlık. | Onarma, tamir etme. )
- TAMİRAT ile/değil TADİLAT
- TAMİRCİ[Ar.]/YEMENİCİ[Ar.] ile KÖŞKER/KÖŞGER[Fars. < KEVŞGER]
( ... İLE Ayakkabı tamircisi. )
- TAMPON ile KALKAN
- TAMPON[Fr.] değil/yerine/= TIKAÇ | BASKIT | DENGELEYİCİ
( Bir deliği kapamaya yarayan, herhangi bir nesneden yapılmış büyük tıkaç. | Bir darbenin şiddetini azaltmaya yarayan, içi yumuşak nesneyle dolu şey. | Çarpışmaların etkisini azaltmak için vagonların, otomobillerin ön ve arkalarında bulunan donanım. | Kanı silmek, durdurmak için kullanılan gazlı bez yumağı ya da sterilize edilmiş pamuklu özel parça. | Bir darbenin, çatışmanın şiddetini azaltan etken. )
- TAMPON[İng.] değil/yerine/= TIKAÇ | BASKIT | DENGELEYİCİ
- TANDIR[Ar. < TENNÛR | TENÂHÎR] ile İSTANBUL TANDIRI
( Pişirmek ve ısınmak üzere. İLE Isınmak üzere. )
( Yere çukur kazılarak yapılan bir fırın türü. | Bazı yerlerde, kışın ayakları ısıtmak amacıyla alçak bir masanın altına mangal konulup üstüne yorgan örtülerek yapılan düzen. İLE ... )
- TANE ile/ve/değil/=/||/<>/> DÂNE[Fars.]
( Herhangi bir sayıda olan şey, adet. | Bazı bitkilerin tohumu. | Çekirdekli küçük meyve. )
- TANE ile/değil KİŞİ
- TANE/ADET[Ar. < ADED] ile/ve/||/<> KAT ile/ve/||/<> KEZ/KERE[Ar. < KERRE]
( Nesnelerdeki niceliği/sayıyı gösterir. İLE/VE/||/<> Yukarı doğru yineleme/tekrar. İLE/VE/||/<> Eylemlerdeki niceliği/sayıyı ve yana doğru yinelemeyi/tekrarı gösterir. )
- TANGIR-TUNGUR ile TANGIRDAMA ile TANGIRTI
( ... İLE Nesnelerde/n kuru ve gürültülü ses çık(ar)ma. İLE Nesnelerden çıkan kuru ve gürültülü sesin adı. )
- TANI! ve/<> UYUMLU OL! ve/<> MUTLU YAŞA!
( RECOGNIZE! and/<> BE HARMONIOUS! and/<> LIVE HAPPY! )
- TANIKLIK ile/ve/||/<>/> TANIŞIKLIK
- TANIMAK ile/ve TANIMLAMAK
( TO RECOGNIZE vs./and TO DEFINE )
( REN ile/ve ... )
- TANIM/LAMA ile/ve/||/<> ÖLÇÜ
( TO DEFINE vs./and/<> MEASURE )
- TANK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> KULE
- TANSÎF[Ar. < NISF] ile TASNÎF[Ar. < SINIF | çoğ. TASNÎFÂT]
( Yarı yarıya bölme, iki eşit bölüme ayırma. İLE Sınıf sınıf, takım takım ayırma, sınıflama, bölümleme. | Eser ve kitap haline getirme. )
- TANSİYOMETRE[Fr.] değil/yerine/= GERİLİMÖLÇER
- TAPINCAK/SANEM[Ar.]/PUT[Fars. < BUT]/FETİŞ[İng. FETISH | Fr. < FETICHE] ile/ve/değil/||/<>/> KÜLT[İng. CULT | Fr. CULTE]
( Bazı ilkel toplumlarda doğaüstü güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı ya da cansız nesne. | Haç. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Din. | Yerel özellikler taşıyan dinî törenler. | Belirli bir dönemde yoğun ilgi gören. [yapıt/kitap/film vb.] )
- TAPINCAK/SANEM[Ar.]/PUT[Fars. < BUT]/FETİŞ[Fr.] ile ONGUN/TOTEM[Fr.]
( Gözle görünen, gözle görüldüğü kadarıyla yetinerek tapınma. | Bazı ilkel toplumlarda doğaüstü güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı ya da cansız nesne. | Haç. | Uğurlu sayılan şey. | Tapınırcasına sevilen şey ya da kişi. | Saplantılı bir biçimde eşeysel coşku uyandıran ötekine ait giysi, ayakkabı vb. nesne. İLE İlkel toplumlarda topluluğun ondan türediği sanılan ve kutsal sayılan hayvan, ağaç, rüzgâr vb. herhangi bir doğal nesne. )
- TAPIRDAMAK ile TAPIRTI
( "Tapırtı" sesi çıkarmak. İLE Yürürken çıkan ayak sesini andırır sesin adı. )
- TAPMAK:
GENELLEME ve/ya da/<> İNDİRGEME ve/ya da/<> ÖZDEŞLEŞTİRME
- TAPON[Fr.] değil/yerine/= NİTELİKSİZ, ESKİ, ELDE KALMIŞ
- TARAK ile KAŞAĞI
( ... İLE Sırtı kaşımak için kullanılan uzun saplı, ucu kaşık ya da el biçiminde, tırnaklı araç. )
- TARAK ile SAÇ FIRÇASI
( ŞÂNE ile ... )
- TARAMA ve/||/<>/> TANIMA
- TARAMAK ile SÜPÜRMEK
- TÂRİF[Ar.] değil/yerine/= TANIM
- TARİH ve/||/=/<> ARKEOLOJİ
- TARİH ile/ve/değil/||/<>/< NESNELERİN TARİHİ
- TARİHİ DEĞER(İ OLAN) ile/ve/<> SANATSAL DEĞER(İ OLAN)
- TARİHİ YAPIT ile KALINTI
( ... İLE Artıp kalan şey, bakiye. | Eski çağlardan kalmış kent ya da yapı, ören, harabe. | İz, işaret. | Bir toplum, kültür, uygarlık vb.nden artakalan şey. )
- TARLA ile/ve/<> EVLEK
( ... İLE/VE/<> Tarlanın, tohum ekmek için bölünen bölümlerinden her biri. | Dönümün dörtte biri kadar olan ölçüsü. | Tarlalarda suyun akması için açılan su yolu. | Onluk kâğıt para. )
- TARTAR ile TARTAR
( Dişte. İLE Tartma aracı, kantar/terazi. | Sürekli tartan kişi. )
- TARTI ile TARTIM
( Ağırlık. | Tartma aleti, çeki. | Oran, ölçü, karar. | Yelkenleri indirip kaldırmaya yarayan ip. İLE [müzik] Dizem. )
itibarı ile 7.020 başlık/FaRk ile birlikte,
7.020 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(25/29)
SÖZLER |
|
Nesnelerle uyum içinde yaşayın. |
TAŞLANMIŞ KOTLAR |
|
Leyleğin yuvadan attığı yavruları; kot taşlama işçileri |
ÖLÇÜM ARAÇLARI |
|
AKSELEROMETRE |
RAKAM/NUMARA ÖNEKLERİ |
|
Yotta(Y) = 1,000,000,000,000,000,000,000,000 |
KAĞIT ÖLÇÜLERİ |
|
(mm. | inch) |
|
TIKANDI BABA |
|
(1996'dan beri)