MA'dan MU'ya ilk iki yazacı aynı olan FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 1.977 başlık/FaRk ile birlikte,
1.977 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(6/9)
- MANGANEZ[Fr. < Lat.] ile/ve/<> MANGANİN[Fr.]
( Atom numarası 25, atom ağırlığı 54,93, yoğunluğu 7,39 olan, 1244 °C'de ergiyen, doğada oksit durumunda bulunan, çeliği sertleştirmek üzere kullanılan, çok sert ve kırılgan bir öğe. Simgesi: Mn. İLE/VE/<> Manganezin, bakır ve nikelle yaptığı alaşım. )
- MANGIG = ADIM
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
- MANGIR ile MANGİZ[Romence]
( İki buçuk para değerinde, bakırdan yapılmış sikke. | Para. İLE [argo] Para. )
- MANGUST ile ...
( Zehirli yılanları avlayan memeli bir hayvan. )
- MANHATTAN ile/değil SANHATTAN
( ... İLE/DEĞİL Şili'nin başkenti Santiago'da, yüksek binaların bulunduğu bölgeye verdikleri ad. )
(
İLE/DEĞİL
)
- MÂNİ OLMAK değil/yerine/= ÖNLEMEK
- MÂNİ'[Ar. < MEN | çoğ. MENEA] ile MA'NÎ/MÂNÂ[Fars.] ile Mânî[Fars.] ile MANİ[Ar.]
( Geri bırakan, alıkoyan, engel olan, men eden. | Engel, özür. İLE Eş, benzer. İLE Ünlü Çin'li nakkaşın adı. Behram Şâpûr zamanında İran'a gelip Zerdüşt ve Îsâ dinlerinin karışımı olan bâtıl mezhebini yaymaya başlamış olmasından dolayı idam edilmiştir. [Erteng/Erjeng adlı yapıtı ünlüdür.] )
- MÂNİ[Ar.]/ENGEL[Fars. :Parazit.] değil/yerine/= ENGEL
- MÂNİ[Ar.] değil/yerine/= ÖNLEYİCİ/ENGEL
- MÂNİ/MÂNİA[Ar.] ile MÂNİ[Ar.] ile MANİ[Fr. < Yun. MANİA]
( Engel. İLE 1.,2. ve 4. mısraları uyaklı(kâfiyeli) halk şiiri. İLE Tutku, düşkünlük, saplantı, taşkınlık. )
- MANİ ile/ve/değil/||/<>/< HİPOMANİ
- MANİATÜ'L HULÛV ile MANİATÜ'L CEM
( "Hem, hem de" ol(a)mayanlar için. İLE "Ne, ne de" ol(a)mayanlar için. )
- MANİCİLİK ile MAZDEKÇİLİK
- MANİFATURA[İt. < Lat.] değil/yerine/= KUMAŞ/DOKUMA
( Fabrika yapımı her türlü kumaş ve bez gibi dokumalar. )
- MANİFEST OCCULT
- MANİFESTASYON/MANIFESTATION[İng.] değil/yerine/= GÖRÜNÜR BELİRTİ-BULGU
- MANİFESTO[İt. < Lat.] değil/yerine/= BİLDİRİ
- MANİFOLD ile/||/<> VARİETY
( Manifold yerel Euclidean İLE variety polinom kümesi. )
( Formül: Local Euclidean İLE algebraic )
- MANİK ATAK/MANIC EPISODE[İng.] değil/yerine/= TAŞKINLIK DÖNEMİ
- MANİK-DEPRESİF PSİKOZ değil/yerine/= TAŞKIN-ÇÖKÜMLÜ ÇILDIRI
- MANİKA[İt. < MANICA] değil/yerine/= BACA[Fars. < BÂCE]
( Gemilerde, ambarlara ve makine bölümüne hava vermek için güverteye açılan baca. )
- MANİKÜR[Fr.] değil/yerine/= EL/TIRNAK BAKIMI
- MANİPLE[Fr.] ile/ve/=/<> MANİPÜLATÖR[Fr.]
( Telgraf imlerini göndermek için bir devredeki akımı kesmekte ya da yeniden vermekte kullanılan aygıt. | Roma ordusunda, 60 ya da 120 erden ibaret bölük. | Bazı papazların ayinlerde sol kolun bileğine yakın taktığı süslü şerit. İLE/VE/=/<> Manipleyi kullanan kişi/görevli. | Maniple. )
- MANİPÜLASYON/MANİPULATION[İng.] değil/yerine/= YÖNLENDİRME | GÜDÜMLEME | HİLEYLE YÖNLENDİRME | KARŞIDAKİYLE OYNAMA, KARŞIDAKINİ ÇIKARI İÇİN KULLANMA. | ELLE KULLANMA
- MANİPÜLASYON değil/yerine/= YÖNLENDİRİM
- MANİPÜLATİF değil/yerine/= YÖNLENDİRİMLİ
- MANİPÜLATÖR/MANİPLE değil/yerine/= YÖNLENDİREÇ/YÖNLENDİRİMCİ/YÖNLENDİREÇÇİ
- MANİPURİF ile ...
( Hindistan'a özgü bir dans. )
- MANİSALÂLESİ ile MANİSA LÂLESİ
( ... ile
)
( Düğünçiçeğigillerden, korularda, kırlarda yetişen bir bitki. İLE ... )
( ANEMONE PULSATILLA cum TULIPA ORPHANIDEA )
- MANİTA[İt., argo] ile MANİTA[Yun., argo < MANTENUTA]
( Tanışıyormuş gibi yaparak para sızdırma. Dolandırıcı. İLE Sevgili. )
- MANKURTLAŞMA ile/<> KÖZ/KÖS-KAMANLAŞMA ile/<> KANARALAŞMA
( MANKURT EFSANESİ
Efsaneye göre, Kazakistan'ın uçsuz-bucaksız Sarı-Özek bozkırının yerlisi olan Kazaklar, eski tarihlerde, onların su kuyularına ve otlaklarına göz diken Juan-Juanlar'ın zaman zaman baskınlarına maruz kalmaktalardır. Baskınlarda bazen Kazaklar, bazen de Juan-Juanlar gâlip gelmektedir. Juan-Juanlar savaşı kazandıklarında, alıp götürdükleri esirlerin bazılarını başka kabilelere satmaktalardır ki bunlar oldukça şanslı sayılırlar. Çünkü hiç olmazsa, köle olarak da olsa, sağ kalmaktalardır. Güçlü kuvvetli esirleri ise satmamakta, akıl almaz işkencelerle, belleklerini kaybettirerek, adeta delirtmekte ve onları, kendilerinin sadık köleleri olarak en önemli işlerde çalıştırmaktalardır.
Juan-Juanlar'ın işkencesini dinlemek bile acı vericidir: Önce, esirin başını, bir tane bile saç bırakmamacasına tamamen tıraş etmektelerdir. Hemen o anda, bir deve kesmekte, devenin derisinin en kalın yeri olan boynundan parçalar keserek, kanlı kanlı, esirin tıraşlı başına sımsıkı sarmaktalardır. -Aytmatov, bu deri başlığı, bugün yüzme sporunda kafaya takılan kauçuk başlığa benzetmektedir.-
Bu işkenceye maruz kalan esir, bazen acılar içinde kıvranarak ölmektedir (ki onlar da şanslı sayılmalıdır!), ölmeyenlerin boynuna, kafasını yerlere sürtmesin diye bir boyunduruk takılmaktadır. Bu haliyle esiri götürüp, çığlıklarının da duyulmayacağı ıssız bir yere, elleri kolları bağlı, aç ve susuz, kızgın güneşin altında günlerce bırakmaktalardır. Tabiî, güneşte kavrulan deri kurudukça, kafayı bir mengene gibi sıkmakta, işkence, dayanılmaz hale gelmektedir. Fakat işkenceyi asıl dayanılmaz yapan, sadece bu değildir. Kafadaki saçlar, bir taraftan uzamaya çalışmaktadır. Fakat dışarıya doğru büyüyemediği için, kafa derisinin içine doğru büyümeye
çalışmaktadır. Sonunda esir, aklını yitirmekte, belleği iyice sıfırlanmaktadır. Adeta, içine saman doldurulmuş bir post (korkuluk) haline gelmektedir. İşkencenin beşinci günü Juan-Juanlar gelip sağ kalan esirleri almakta, boynundaki engeli çıkarmakta, kendine yiyecek-içecek vermektelerdir. Böylece, köle, beden gücünü yeniden toplayıp kendine gelmektedir. Fakat bundan böyle o normal bir insan değildir, o artık bir mankurttur!
Böyle bir mankurt, köle pazarlarında, güçlü-kuvvetli on esirin fiyatına satılabilmektedir. Eğer aralarındaki bir savaşta bir mankurt öldürülürse, Juan-Juanlar karşılık olarak, hür bir kişinin bedelinin üç katını almaktalardır.
Bir mankurtu, ailesinden birileri gerek kaçırmak, gerekse fidye vermek suretiyle vb. geri almak istemezmiş. Çünkü o artık aileden biri değildir, aksine, zararlı biri olmuştur. Belleği iyice boşaltılan mankurt, babasını, çocukluğunu vs. asla anımsamamakta, hatta insan olduğunu bile bilmemektedir. Yani ağzı var ama dili yoktur. Efendisine mutlak koşulda itaat eden, gayet evcil bir hayvana benzemektedir. Kaçmayı bilmediği için böyle bir riski de yoktur mankurtun... Sadece karnının acıktığını hissetmekte o kadar...
Efendisinin emir ve komutlarına bir köpek sadakatiyle bağlıdır. Mankurtlaşan köleler, en kötü ve en zor işleri gık demeden yapmaktalardır. Sarı-Özek'in ucsuz-bucaksız çöllerinde, kavurucu sıcak altında deve sürüleri otlatmak ancak onların yapabileceği bir iştir. Ölmeyecek kadar yiyecek, donmayacak kadar giysi vermek yeterlidir onlar için.
İşte, Juan-Juanlar, tutsak kişilere, bu en ağır işkenceyi, belleğini yitirme, anılarını elinden alma, kimliğini unutturma işkencesini tatbik etmektelerdir. Nayman Ana öyküsü, oğlu Colaman böyle bir mankurtlaşmaya maruz kalan bir ananın dramıdır.
Nayman Ana, oğlu Kolaman [Colaman: Yol aydınlığı.] kaçırıldıktan sonra yıllarca ondan hiçbir haber alamamıştır. Öldü mü, kaldı mı, mankurt mu yapıldı, bilmemektedir. Derken, bir gün, Naymanlar bölgesine gelen tüccarlar, Juan-Juanlar'ın, su kuyuları yanından geçerken, deve sürüleri güden genç bir çobanla karşılaştıklarından söz eder. Çobanın hiçbir şey anımsamadığını, sorulan sorulara 'evet' ya da 'hayır' gibi kısa yanıtlar verdiğini vs. anlatırlar. Tüccarlar, onunla biraz da alay etmişlerdir. Nayman Ana, anlatılanları sessizce dinlemiş, fakat hiç oralı olmamış, sanki bir şey duymamış gibi davranmıştır. Fakat birden içine bir kor düşmüştür; sanki bu anlatılanın, oğlu Kolaman olduğuna dair birden bir aydınlık belirmiştir içinde. Tabiî aydınlıkla beraber de bir korku...
Nayman Ana, gördüğü böyle bir ışık karşısında daha fazla duramaz, derhal hazırlıklara koyulur, hiçkimseye sezdirmeden, devesine biner ve sabahın erken saatinde, çobanların söz ettiği, Juan-Juanlar'ın su kuyularına doğru yola koyulur. Kilometrelerce gider Sarı-Özek bozkırında ve binbir türlü korkunun sarmalında, sonunda, oğlunu bulur. Evet, Nayman Ana, deve sürüsünün başında, oğlu Kolaman'ı, başındaki deri şapkasıyla yapayalnız bulur. Herşeye karşın oğlunu tanımakta zorlanmaz.
Kolaman, gözlerine kadar indirdiği şapkasının altından durgun gözlerle anasına bakmaktadır. Sanki, o ıssız çölde, yanına bir kişinin gelmiş olması, onu, hiç ama hiç ilgilendirmemektedir. Hiçbir heyecan, depreşme, o geleni bilme, tanıma arzusu görülmemektedir. Kolaman'a, oğluna yaklaşan Nayman Ana, gerçeği artık iyice anlamıştır: Hıçkırıklar arasında varır sarılır oğlunun boynuna. "Oğlum, oğlum Kolaman! Benim, bak ben geldim, ben annen, Nayman Ana! Sen benim oğlumsun!" derse de, bu sözler, Kolaman için hiçbir anlam ifade etmemektedir. Nayman Ana, tekrar tekrar dener, kendini oğluna tanıtabilmeyi, ondan bir söz olsun yanıt alabilmeyi; adının Kolaman olduğunu anımsamasını, kendi memleketini, babasını, anasını anımsasın ister ama heyhât...
Kolaman, boş ve anlamsız gözlerle bakmaktadır. Karşısındaki kadının niçin ağladığını, neden burada, bu ıssız çölde, karşısında bulunduğunu, ondan ne istediğini hiç mi hiç düşünemiyor, hiçbir şey hissetmiyordur. Anası, bir girişim daha yapar ve bu sefer, Kolaman, adının 'Mankurt' olduğunu söyler. Anası çırpınmakta, hüngür hüngür ağlamakta, bir taraftan da bu zulmü yapanların akıllarına nasıl olup da böyle işkence yöntemlerini getirdiği için Tanrı'ya sitem etmektedir...
Nayman Ana, Sarı-Özek'te söylenen bir ağıdı anımsar:
"Ben, öldürülen, derisine saman doldurulan yavru devenin anasıyım. Buraya, saman dolu yavrumun tulumunu koklamaya, yavrumun kokusunu almaya geldim."
Nayman Ana, tekrar tekrar oğluna bir mankurt olmadığını, kendinin bir Nayman, asıl adının, Colaman olduğunu söylerse de sonuç alamaz. O anda, uzaktan gelen bir Juan-Juan'ı fark eder ve kaçar. Juan-Juan da onu fark etmiştir fakat Nayman Ana gizlenir ve Juan-Juan'ın eline geçmekten kurtulur. Nayman Ana geceyi orada geçirir. Sabahleyin etrafı kolaçan ederek yeniden sokulur, "içine saman doldurulan yavrusunun tulumunun" yanına...
Kararı, ne pahasına olursa olsun oğlunu alıp buralardan götürmek, onu kaçırmaktır. Bu sefer yine Juan-Juanlar gelmektelerdir, o yine kaçar. Juan-Juanlar kadının kim olduğunu öğrenmek için Kolaman'ı iyice sorguya çekerler. Tabiî ki konuyu anlamışlardır ve Kolaman'a emir verir, o kadın yine gelirse, onu öldürmesini sıkı sıkıya tembihlerler.
Kolaman'ın efendileri gittikten sonra son bir ümitle yanına gelen annesi bir an oğlunu göremez. Göremez, çünkü o anda, Kolaman, bir devenin arkasına sinmiş, elindeki oku annesine nişan almakla meşguldür. Annesi, oğlunu fark ettiğinde ok yaydan çıkmıştır ve öldürücü darbeyle Nayman Ana, devesinden yere yığılır. Düşerken, son sözleri, "Adını anımsa, adını anımsa!" olmuştur.
Kolaman, yani Mankurt, öz anasını düşman evinde, düşmanın sürüsünün başında ve düşmanın talimatına bağlı kalarak öldürmüştür. Nayman Ana'nın düşüp öldüğü bu yere, "Ana-Beyit Mezarlığı" denilmiştir. Yani "Ana'nın yattığı yer"...
İLE/<>
KÖZKAMANLAŞMAK
Destana göre, Manas, Alma Ata ıramağının gözesinde, Sungur'da oturan, hiç oğlu olmamış Yakup (Cakıp) Han'ın, duasından sonra Tanrı'nın verdiği yiğit oğludur. Manas birçok olağanüstülükler göstermiş, İslâm yolunda mücadele etmiş biri olarak takdim edilmektedir. Manas'ın, küçükken Kalmuklar'a esir düşen ve Moğolistan'a götürülüp orada büyütülen Köz-Kaman adında bir amcası vardır. Köz-Kaman, Moğolistan'da, Kalmuklar arasında büyütülür, bir Kalmuk kızıyla evlendirilir, oğulları olur ve bir gün oğullarıyla birlikte ata yurduna geri döner. Fakat o artık Kalmukça konuşmaktadır. Manas, daha önce amcasını hiç görmemiştir, dolayısıyla onu tanımamaktadır. Üstelik de Kalmukça konuştuğu için, amcasını casus zannetmektedir. Manas amcasını yakalar ve zincire vurur. Bu arada Manas, babasına mektup yazarak, amcası hakkında bilgi sağlar. Babası, amcasına iyi davranmasını söyler. Manas, babasının sözüne uyarak amcasını salıverir. Hatta bir de onun onuruna şölen verir fakat işte Köz-Kaman'lık gerçek yüzünü ortaya koymuştur: Köz-Kaman'ın oğulları şölende arbede çıkarır ve Manas'ı döver. Manas, ileride Kalmuklar'a karşı sefere çıktığında da Köz-Kaman ve oğullarının ihanetinden kurtulamaz.
[Manas Destanı ve Köz-Kaman: Köz-Kaman, Manas Destanı, kahramanlarından birinin adıdır. Adını, bir Kırgız yiğidinden alan, 400 bin dizelik Manas Destanı, bir Kırgız destanı olup, Müslüman Kırgızlar'la, putperest Kalmuklar arasındaki mücadeleyi anlatmaktadır. Manas'ın tarihî bir kişilik olmadığını ileri sürenler varsa da, onun bir Kırgız beyi ya da bir Kırgız yiğidi olma olasılığı yüksektir. Bu destanda, Kırgızlar'ın tüm örf-âdet ve gelenekleri, inanç ve dünya görüşleri işlenmiştir.]
İLE/<>
KANARALAŞMAK
Bir köyde, yaşlı bir adam ve oğulları yaşamaktadır. Bir gün, adamın sürüsünden esrarengiz bir biçimde koyunlar eksilmeye başlar. Oğullar, eksilen koyunların ölüsünü ya da dirisini aramadık yer bırakmazlar ama ne yazık ki bulunamamaktadır. Babaları, bu duruma epeyce kafa yormakta fakat akıl erdirememektedir. Adamın, en sonunda aklına yatan düşünce şudur: Koyunları evin köpekleri, yani bizzat sürüyü korumakla görevli olan "bekçi" köpekler yemektelerdir. Bu demektir ki, köpekler kanaralaşmıştır!
Yaşlı adam, çocuklarına talimat verir, der ki, "Gidin, evdeki tüm köpekleri öldürün. Hiçbir eniği de sağ bırakmayın! Daha sonra başka köylerden yeni enikler bulur getirir ve onları yeni baştan eğitirsiniz."
Oğullar, babalarının dediği gibi yapar ve fakat birkaç yıl sonra yine aynı durum görülmeye başlanır. Bu sefer, adam, çocuklarını başına toplar ve onlara, birkaç yıl önce kendilerine verdiği talimatı aynen yapıp yapmadıklarını sorar. Küçük oğul, o gün küçük bir eniği, acıdığı için öldürmemiş olduğunu itiraf eder. Evet, konu anlaşılmıştır: O küçük enik, anasından-babasından kanaralaşmayı öğrenmiştir, kanaralaşmak bir biçimde ona da bulaşmıştır. Büyüdükçe o da bu "ahlâkı" öteki köpeklere öğretmiştir. )
- MANNER vs. ASSUMPTION
- MANNER :/yerine TAVIR, TUTUM
- MANNİCH İLE STRECKER İLE UGİ ile/||/<> ÇOK BİLEŞENLİ REAKSİYONLAR
( Tek kademede kompleks moleküller. )
( Formül: R-NH₂ + R-CHO + R₂CO )
- MANOLYA[MAGNOL'un adından(bitkibilimci)] ile ...
( Koklanmaz! [Sadece izlenir!] )
( Manolyagillerden, yaprakları almaşık, iri ve parlak yeşil renkte bir süs ağacı. | Bu ağacın, çok iri, beyaz ve limon kokusunda, güzel çiçeği. )
( MAGNOLIA GRANDIFLORA )
- MANOMETRE[Fr. < Yun. MANOS: Seyrek, yumuşak. | METRON: Ölçü.] değil/yerine/= BASIÖLÇER
- MANŞET[Fr. < MANCHETTE] değil/yerine/= ÖNBAŞLIK
- MANŞET[Fr.] ile MANŞET[Fr.]
( Bir gömleğin kol ağzına geçirilen, genellikle çift katlı kumaştan bölüm, kolluk. İLE Gazetelerin ilk sayfalarının üst bölümüne, iri harflerle konulan başlık. )
- MANSIB[< NASB] ile ...
( Büyük memurluk makamı. | Devlet hizmeti, memuriyet. | Onun, derece, rütbe, makam. )
- MANSİYON[Fr.] değil/yerine/= ÖZENDİRME ÖDÜLÜ
( Bir yarışmada, konulan ödüle yeterli nitelikte görülmemekle birlite, anılmaya değer bulunan kişiye ya da yapıta verilen derece. )
- MANŞON/CUFF[İng.] değil/yerine/= SARGAN
- MANSÛS/A ile ...
( Kur'ân-ı Kerîm'de, açıkça anlatılmış, hakkında âyet bulunan. )
- MANTAR(/LAMAK)" ile/değil/yerine/>< KANTAR/TERAZİ (ÖLÇÜ/T)
- MANTAR[Azr.] = TIPA[Tr.]
- MANTAR[Yun.] ile KÖK MANTAR
( Mantarlardan, içinde zehirlileri de bulunan, silindir bir gövde ve üst tarafı şapka biçiminde olan ilkel canlıların genel adı. [Lat. FUNGI] | Esnek ve sudan hafif olduğundan şişe tapası, cankurtaran simidi, cankurtaran yeleği, ayakkabı tabanı ve daha birçok şeyin yapımında kullanılan, su geçirmeyen, meşe ağacı tabakası. | Bu tabakadan yapılan şişe tapası. | Kaldırıma araçların park edilmesini engellemek amacıyla zemine gömülmüş mantar biçiminde beton yükselti. | Çocukların özel tabanca ile patlattıkları barutlu nesne. | Hayvanların burun ucu. | Uydurma söz, yalan. | Mantar hastalığı. | Mantar hastalığına neden olan mikroskobik canlı. İLE Meşe, çam ve fındık vb. ağaçların köklerinde yerleşen, iplik görünüşünde bir mantarın emeciyle, kökün ortak yaşama biçimindeki birleşmesinden oluşan mantar. )
- MANTAR ile AĞ MANTARLAR
( ... İLE İnsan ve hayvanlarda hastalığa yol açan ve çok sayıda türü içine alan ilkel bitkiler topluluğu. )
- MANTAR ile AĞBENEK
( ... İLE Ağ görünüşünde olan, arpa yapraklarına yerleşerek oldukça önemli zararlara yol açan, açık ya da koyu kahverengi asklı mantar. | Bu mantarın yol açtığı ekin hastalığı. )
- MANTAR ile AKPAS
( ... İLE Lahana, turp, şalgam, karnabahar gibi bitkilerin kök dışındaki tüm bölgelerine yerleşebilen, özellikle semizotugillerde karşılaşılan, yosunumsu mantar. )
- MANTAR ile BAZİDİYOSPOR[Fr. < BASIDIOSPORE]
( ... İLE Bazitli mantarların sporları. )
- MANTAR ile CADISÜPÜRGESİ
( ... İLE Emeçleri, özellikle dal uclarındaki kabuk altında, sıkı bir ağ örerek, çekirdekli yemiş ağaçlarının çiçeklenmesine, dolayısıyla meyve verimine engel olan askılı mantar. | Bu mantarın neden olduğu bitki hastalığı. )
( TAPHRINA CERASI )
- MANTAR ile ÇAVDARMAHMUZU
( ... İLE Buğdaygillerin ve en çok da çavdarın başağı üzerinde türeyip koyu mor renkte bir horoz mahmuzunu andıran, tıpta kullanılan, asklı mantarlardan biri. )
( ... cum CLAVICEPS PURPUREA )
- MANTAR ile/ve/<> CIVIKMANTARLAR
( ... İLE/VE/<> Bakterilerle ortak yaşayan, ilkel ve hayvanımsı yapılı, peltemsi mantarlar. )
( Vegan beslenenler de, hayvansal yapıları nedeniyle mantar yememeyi yeğlemektedir. )
- MANTAR ile DONBALAN MANTARI
- MANTAR ile/değil ESMERKÜF
( ... İLE Esmerküfler ailesinin asalak yaşama uyabilen örnek türü. Özellikle arılarda öldürücü gelişmeler doğuran, ilkel mantar. )
( ... cum MUCOR MUCEDO )
- MANTAR ile IŞILKÜF
( ... İLE Sığır, domuz ve insana ışılküflüce etkeni, ışılküflerin örnek türü olan asalak mantar. )
( ... cum ACTINONYCES BOVIS )
- MANTAR ile İSLİKÜF
( ... İLE Toprakta ve gübreliklerde, çürükçül yaşamakla birlikte, kulak, burun, akciğer asalağı olarak da gelişebilen, asklı mantar. )
- MANTAR ile KARABACAK
( ... İLE Pancar fidelerinde gelişerek fidenin ölümüne ya da cılız kalmasına yol açan ve yerleştiği bölgeleri kara beneklerle örten asklı mantar. | Bu mantarın neden olduğu hastalık. )
- MANTAR ile KATRANKÖPÜĞÜ
( ... İLE Çayır mantarlarından, şapkasının alt yüzü dilim dilim ve bir halka ile çevrili bulunan bir cins mantar. )
- MANTAR ile KUZUGÖBEĞİ
( ... İLE Çam ormanlarında, yol ve akarsu kenarlarında, meşe, akçaağaç, kayın gibi yaprak döken ağaçların altında, kireçli, kumlu topraklarda tek tek ya da gruplar hâlinde yetişen, şapkası kalın ve etli, bir tür mantar. )
- MANTAR ile MANTAR BAŞI
( LİKEN: Mantar ve alglerin morfolojik ve fizyolojik bir bütün halinde meydana getirdikleri simbiyotik organizmalar. )
( MUSHROOM vs. PILEUS )
- MANTAR ile MANTAR ile MANTAR ile MANTAR ile MANTAR
( Bitkilerde koruyucu doku olarak görev yapan ve ana maddesi süberin olan ölü hücrelerden oluşan tabaka. İLE Mikroskobik ya da makroskobik olan parazit, saprofit ya da simbiyoz olarak yaşayan, klorofilsiz, öteki canlılar için zehirli ya da zehirsiz olan canlı yapı. İLE Esnek ve hafif olduğundan, şişe tıpası, cankurtaran simidi/yeleği, ayakkabı tabanı ve daha birçok şeyin yapımında kullanılan, geçirimsiz, meşe ağacı tabakası. | Bu tabakadan yapılan şişe tıpası. İLE [hayvanlar] Burun ucu. İLE Çoğunlukla yüzde, deri üzerinde, koyu kızıl ya da mor renkte oluşan bir deri sayrılığı. | Bazı mantarların yol açtığı bitki ya da hayvan hastalığı. )
( LİKEN: Mantar ve alglerin morfolojik ve fizyolojik bir bütün halinde meydana getirdikleri simbiyotik organizmalar. )
( [argo] MANTARLAMAK: Aldatmak, yalan söylemek. )
( MUSHROOM vs. PILEUS )
( FUNGİ cum ... )
- MANTAR ile PASMANTARI
( ... İLE Pasmantarıgillerden, buğdaygillerde ve baklagillerde pas hastalığına neden olan mantar. )
( ... cum UROMYCES )
- MANTAR ile PERONOSPORA[Yun.]
( ... İLE Patates, pancar, asma ve daha başka bitkilerde, milduyuya yol açan mikroskobik mantar. )
- MANTAR ile/ve/değil PİŞİK
( ... İLE/VE/DEĞİL Apış yeri, koltukaltı gibi tenin birbirine sürtünen yerlerinde, terin yakmasıyla oluşan kızartı. )
- MANTAR ile/değil PİYAN
( ... İLE/DEĞİL Mantara benzeyen kabarcıklarla ortaya çıkan, ciltte yaralar yapan, bulaşıcı sıcak bölge sayrılığı. )
- MANTAR ile ŞİŞE MANTARI
( MUSHROOM vs. CORK )
- MANTAR ile UCKURUTAN
( ... İLE Turunçgillerde, özellikle limonlarda gelişerek, dal uclarının kurumasına neden olan ve birkaç yıl içinde ağacın ölmesine neden olan bir tür mantar. )
- MANTAR ile YERMANTARI/KEME
- MANTARDOĞURAN ile MANTARÖZÜ
( Mantarlaşmış gözeler oluşturacak mantar tabakası doğuran, büyültkendoku. İLE Karbon, hidrojen ve oksijenden oluşan, bazı bitki gözelerinin çeperlerini kaplayarak, sıvı ve gazların geçmesini önleyen, bu nedenle gözenin ölümüne ya da mantar oluşumuna yol açan madde. )
- MANTIK ile EYTİŞİM
- MANTIK ile ORGANİZASYON
- MANTI ile/<> HALUJ
- MANTI ile MANTI[İt.]
( İçine malzeme konularak, küçük pohçalar biçiminde dürülmüş hamur parçalarıyla hazırlanan yemek. İLE Gabya serenini kaldıran halat ve makara. )
- MANTIK (DİLİ) ile/ve MATEMATİK (DİLİ)
( Mantık, bütüncül bir yapı içerisinde kavramların ilişkisini inceler. İLE/VE Matematik, mekân, zaman ve kuvvet kavramları içerisindeki olgu/olayları bu kavramlarla inceler. )
( Mantıktaki kavram, matematikte formül olur. Mantıktaki önerme, matematikte bağıntı olur. Mantıktaki çıkarım, matematikte işlem olur. )
( Mantık bilmeyenin ilmine itibar edilmez; geometri/matematik bilmeyen fetvâ veremez. )
( Evrendeki düzenliliği ya mantık ya da matematik içinde yakalarız. )
( Matematikte yasalar tekil bir biçim'de incelenir; ama tüm biçimler için geçerli/tümel oldukları kabul edilir. )
- MANTIK EYTİŞİMİ ile/ve/değil/yerine YAŞAM EYTİŞİMİ
- MANTIK HATASI ile/ve/değil/||/<>/< YAKLAŞIM/YÖNTEM HATASI
- MANTIK KALIPLARI ile/ve/değil/yerine MANTIK
- MANTIK SİLSİLESİ ile/ve/<> DİZGE
- MANTIK, MANTIKLI/LIK ile/ve/<>/değil/yerine TUTARLI/LIK
( LOGIC, LOGICAL/NESS vs./and/<> CONSISTENCY
CONSISTENCY instead of LOGIC, LOGICAL/NESS )
- MANTIK:
"ÜRETMEK" değil YÜRÜTMEK
- MANTIK:
| ANALİTİK APRIORI >< SENTETİK APRIORI | ile/ve/||/<>/> SENTETİK APOSTERIORI
( Mantık. İLE/VE/||/> Matematik. İLE/VE/||/<>/> Fizik. )
- MANTIK'TA:
ARİSTOTELES ile/ve/değil KANADA
( Yunan. İLE/VE/DEĞİL Hint. )
- MANTIK(/... MANTIĞI)" ile/değil SIĞINMA
- MANTIK(SAL) ile/ve MATEMATİK(SEL)
- MANTIK/SAL ile/ve/<> KAVRAM/SAL
( LOGIC/AL vs./and/<> CONCEPT/UAL )
- MANTIK ile/ve "HESAP ETMEK"
- MANTIK ile "SİYASET"
- MANTIK ile/ve/||/<>/> "YANILSAMA MANTIĞI"
- MANTIK ve ARISTOTELES
- MANTIK ile/değil BAĞLAM
- MANTIK ile/ve BİÇİMSEL MANTIK
( MANTIK: Biçimsel düşünmenin kurallarını tespit eden alan. | Tanım yapma bilimi. | Zihni, fikirde hatadan koruyan alet. )
( Düşüncenin iskeletidir. )
( Nutkiyetin biçimsel yapısının incelenmesi. )
( Mantık aklın kurallılığını aramaktır. )
( Mantık belirsizliği kaldırmaz. )
( EDEB-ÜL AKL )
( ESEME )
- MANTIK ile/ve/<> BİÇİMSELLEŞTİRİLMİŞ MANTIK
( LOGIC vs./and/<> SHAPED LOGIC )
- MANTIK ile/ve BULANIK MANTIK
(
? Bulanık Mantık Nedir?
Gerçek yaşamın belirsizliklerini anlayan mantık düzeni
Klasik Mantık vs Bulanık Mantık
Temel farkları anlayalım
? Klasik (Boolean) Mantık
Temel İlke:
Her önerme ya TAM DOĞRU (1) ya da TAM YANLIŞ (0)
Örnek: "Ali uzun"
⚠️ Sorun:
1 cm fark tüm sonucu değiştiriyor! Gerçek yaşam, böyle keskin değil.
? Bulanık (Fuzzy) Mantık
Temel İlke:
Her önerme 0 ile 1 arasında herhangi bir değer alabilir
Örnek: "Ali uzun"
✅ Avantaj:
Doğal, insan düşüncesine yakın! Aşamalı geçişler var.
? Günlük Yaşamdan Örnekler
? Yaş
"Genç" demek: 25 yaş = 0.9, 35 yaş = 0.6, 45 yaş = 0.2
? Hız
"Hızlı" demek: 100 km/h = 0.7, 120 km/h = 0.9, 80 km/h = 0.4
? Güzellik
"Güzel" demek: Subjektif ama ölçülebilir (0.0-1.0 arası)
| Mantık Türü | Değer Aralığı | Örnek | Kullanım |
|---|---|---|---|
| Klasik | {0, 1} | Doğru/Yanlış | Matematik, programlama |
| Bulanık | [0, 1] | 0.7 (oldukça doğru) | AI, denetim düzenekleri |
| Çok Değerli | {0, 0.5, 1} | Bilinmiyor de var | Veritabanları |
| Olasılıksal | [0, 1] | %70 şansla doğru | İstatistik, tahmin |
? Ana Mesaj
Klasik mantık: "Bu doğru MU?" sorusunu sorar → Evet/Hayır
Bulanık mantık: "Bu ne kadar doğru?" sorusunu sorar → 0-1 arası değer
?️ Sıcaklık Örneği
Hava sıcaklığını bulanık kümelerle değerlendirelim
Sıcaklık: 25°C
Soğuk
Üyelik: 0.00
Serin
Üyelik: 0.00
Ilık
Üyelik: 0.50
Sıcak
Üyelik: 0.00
? Sonuç Yorumu
25°C sıcaklık, aynı anda birden fazla kategoriye ait olabilir! Bu da bulanık mantığın güzelliği - gerçek yaşamdaki belirsizlikleri modelleyebiliyor.
? Klasik Mantık Yaklaşımı:
20°C = "Serin" (1) diğerleri (0)
21°C = "Ilık" (1) diğerleri (0)
Problem: Ani geçiş, doğal değil!
? Bulanık Mantık Yaklaşımı:
20°C = Serin(0.5) + Ilık(0.5)
Aşamalı geçiş var!
Avantaj: İnsan algısına yakın!
? Boy Örneği
Kişi boylarını bulanık kümelerle sınıflandıralım
Boy: 170 cm
? Pratik Faydası
Bir kişi aynı anda hem "orta boylu" hem de "uzun" olabilir. Bu, insan algısına daha yakın bir yaklaşım!
? Üyelik Fonksiyonları
Kısa Boy
150 cm ve altı: %100 kısa
150-170 cm: Azalarak kısa
170 cm üstü: %0 kısa
Orta Boy
165 cm civarı: En yüksek
150-185 cm arası: Değişken
Dışında: Düşük üyelik
Uzun Boy
170 cm altı: %0 uzun
170-190 cm: Artarak uzun
190 cm üstü: %100 uzun
? Gerçek Yaşam Uygulamaları
Bulanık mantığın kullanıldığı alanlar
- ABS Fren: "Çok kaygan" + "Hızlı gidiyor" → "Fren gücünü azalt"
- Park Sensörü: "Yakın" mesafe → "Uyarı seviyesini arttır"
- Klima: "Sıcak" + "Nemli" → "Soğutmayı arttır"
- Vites Değişimi: "Yüksek devir" → "Vites arttır"
- Çamaşır Makinesi: "Çok kirli" → "Uzun yıkama"
- Buzdolabı: "Sıcak" ortam → "Kompresörü çalıştır"
- Robot Süpürge: "Çok tozlu" → "Emiş gücünü arttır"
- Fırın: "Büyük yemek" → "Uzun pişirme"
- Kredi Değerlendirme: "Orta risk" müşteri
- Pazarlama: "İlgili olabilir" müşteri grubu
- Kalite Kontrol: "Kabul edilebilir" ürün kalitesi
- Performans: "İyi" çalışan değerlendirmesi
- Oyun AI: "Agresif" + "Savunmacı" karakter
- Karar Verme: "Belirsiz" durumlarda seçim
- Yol Bulma: "Tercih edilen" rota seçimi
- NPC Davranışı: "Şüpheli" oyuncu tepkisi
- Teşhis: "Olası" hastalık belirtileri
- İlaç Dozajı: "Orta şiddetli" ağrı
- Risk Analizi: "Yüksek riskli" hasta grubu
- Görüntü Analizi: "Şüpheli" leke tespiti
- Müşteri Segmentasyonu: "Sadık" müşteri
- Performans: "İyi" çalışan değerlendirmesi
- Tahminleme: "Muhtemel" gelecek trendler
- Anomali Tespiti: "Şüpheli" veri noktası
? Neden Bu Kadar Popüler?
✅ Avantajlar
- ? İnsan düşüncesine yakın
- ? Belirsizlikle başa çıkabilir
- ? Aşamalı geçişler
- ? Esnek karar verme
- ? Gerçek dünya problemlerine uygun
- ? Sezgisel yaklaşım
- ? Uyumlandırıcı düzenekler
⚠️ Dikkat Edilecekler
- ? Üyelik fonksiyonları önemli
- ? Hesaplama daha karmaşık
- ❓ Sonuçlar her zaman kesin değil
- ?? Uzman bilgisi gerekebilir
- ? Test etmek zor olabilir
- ⚖️ Parametrelerin ayarlanması
- ? Öğrenme süreci
? Özetle
Bulanık mantık, "evet/hayır" yerine "ne kadar" sorusunu sorar.
Bu da onu gerçek yaşamın karmaşıklığıyla başa çıkmada çok etkili yapar! ?✨
Yaşam, siyah-beyaz değil, renkli! ?
( LOGIC vs./and FUZZY LOGIC )
- MANTIK ve/<> BÜTÜN/LÜK
- MANTIK ile/ve ÇIKARIM
( LOGIC vs./and INFERENCE )
- MANTIK ile/ve DAİRESEL MANTIK
( LOGIC vs. UROBORIC LOGIC )
- MANTIK ile/ve DİL
( Mantık, dili düzeltmez ve fakat güçlendirir. )
- MANTIK ile/ve DÜZEN
( İLM-ÜN MİZÂN )
- MANTIK ile/ve ESTETİK
( İdrakin/düşüncenin kurallarını inceler. İLE/VE Vicdanın/duygunun kurallarını inceler. )
( ... İLE/VE Duyarlılık Bilimi[Cognitio Sensitiva] | Güzel üzerine düşünme sanatı ve felsefesi. | İlm-i his/tahassüs. )
- MANTIK ile/ve EYTİŞİM/DİYALEKTİK
- MANTIK ile/ve/||/<>/> FELSEFE
( )
( LOGIC vs./and/||/<>/> PHILOSOPHY )
- MANTIK ile/||/<> FELSEFE
- MANTIK ile/||/<> FELSEFE
- MANTIK ile/||/<> FELSEFE
( İkinci öğretmen, Aristoteles mantığının geliştirilmesi )
( Farabi tarafından 940 yılında keşfedildi/formüle edildi. (870-950) (Ülke: Türkistan) (Önemli katkıları: İkinci öğretmen, mantık, müzik teorisi, siyaset felsefesi) )
- MANTIK ve FIKIH
- MANTIK ile/ve FİZİK
( LOGIC vs./and PHYSICS )
- MANTIK ve/||/<>/> FİZİK ve/||/<>/> ETİK
( Bahçenin sınırı/duvarı/çiti. VE/||/<>/> Bahçedeki ağaç. VE/||/<>/> Bahçedeki ağacın meyvesi. )
( )
- MANTIK ve/||/<> FİZİK ve/||/<> ETİK
( Çit. VE/||/<> Ağaç. VE/||/<> Meyve. )
- MANTIK ve/<> GEOMETRİ(HENDESE)
( ... VE Aksiyomatik olarak kurulan ilk ilim. )
( Mantık bilmeyenin ilmine itibar edilmez; geometri/matematik bilmeyen fetvâ veremez. )
( Kavramlarla uğraşır. VE/<> Niceliklerle uğraşır. )
- MANTIK ile/ve/<> HAL EHLİ OLMAK
- MANTIK ile/ve/<>/< HAYAL GÜCÜ
( A[/B/C/...Y/Z] noktasından, B[C/D.../Y/Z] noktalarına [belki/bazen/biraz] götürür. İLE/VE/<>/< Her yere götürür. )
( Çeperdeki 360 dereceden, birine/birkaçına götürür. İLE/VE/< 360 dereceyle, eşit aralıkta bulunan merkez(in)e götürür. )
- MANTIK ve İBNİ SİNÂ
- MANTIK ile/ve/||/<> İDEA ile/ve/||/<> DOĞA
- MANTIK ile/ve/||/<> İNDİRGEME
- MANTIK ile/ve İŞLEYİŞ
- MANTIK ile/ve/<> MAKSAT
- MANTIK ile/ve/değil/||/<>/< MANTIKSAL ZORUNLULUK
- MANTIK ile/ve MATEMATİK
( Matematiksel olan ilişkileri verir, mahiyeti vermez. )
( "Doğruluk Tablosu" yazısı için burayı tıklayınız... )
( LOGIC vs./and MATHEMATICS )
- MANTIK ve MATEMATİK ve METAFİZİK
- MANTIK ile/ve/||/<> NİTELEME/YÜKLEMLER MANTIĞI
- MANTIK ile/değil OLASILIK
- MANTIK ile/ve ÖLÇÜ
( LOGIC vs./and MODERATION )
- MANTIK ile/ve/||/<> ORGANON
- MANTIK ile/ve/||/<> OUROBORİK MANTIK
- MANTIK ve PERSPEKTİF
- MANTIK ve TÜMDENGELİM
- MANTIK ile/ve TUTARLILIK
( İdrakin/düşüncenin kurallarını inceler. İLE/VE Vicdanın/duygunun kurallarını inceler. )
( LOGIC vs./and CONSISTENCY
LOGIC vs./and SHAPED LOGIC
LOGIC vs. INFERENCE )
- MANTIK ve USÛL
- MANTIK ile/||/<> USUL
( Miyar el-İlm, mantık ve metodoloji )
( Gazali tarafından 1094 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1058-1111) (Ülke: İran) (Önemli katkıları: İhya-u Ulumi Din, felsefe eleştirisi, mantık) )
- MANTIK ile/değil/yerine UYGULAMA
- MANTIK ile/ve VARLIK
( LOGIC vs./and ONTOLOGY )
- MANTIK ile/ve YÖNTEM
( ... İLE/VE Gelecekte olacak bir şeyi yakalamak. )
( ... İLE/VE Modern bilimlerin mantığı. )
( Yöntemi bilen bilgiyi elde eder. )
- MANTIKÇA DÜŞÜNMEK ile/ve/<> VARLIKÇA DÜŞÜNMEK
- MANTIKEN değil/yerine/= ESTEMCE
- MANTIKEN ile/ve/değil KURAMSAL/TEORİK OLARAK
( [not] "LOGICALLY" vs./and/but "THEORICALLY" )
- MANTIKÎ MÂKULÂT ile/ve FELSEFÎ MÂKULÂT
( Dışarıda/hariçte tahakkuku yoktur. İLE/VE Nitelenmesi/ittisafı dışta/hariçte, bildirimleri/uruzu zihindedir. )
- MANTIKÎ/MANTIKSAL değil/yerine/= ESTEMLİ
- MANTIKİYAT ile/ve/> TABİİYAT ile/ve/> RİYÂZİYAT ile/ve/> İLÂHİYAT
- MANTIKLI DÜŞÜNMEK ile/ve MANTIK BİLMEK
- MANTIKLI ile ANLAMSIZ DEĞİL
- MANTIKLI ile MANTIKSAL
( Mantığa uygun, usa/akla uygun. | Mantığa uygun davranan. İLE Mantıkla ilgili olan. )
- MANTIKLI ile/ve/değil/<> UYGUN
- MANTIKLI ile/ve/değil/yerine/||/<> YERİNDE/İSABETLİ
- MANTIKSAL İLİŞKİ ile/ve KRONOLOJİK İLİŞKİ
- MANTIKSAL KANIT ile/ve/<> MATEMATİKSEL KANIT
- MANTIKSAL OLAN ile/ve ONTOLOJİK OLAN ile/ve EPİSTEMOLOJİK OLAN
- MANTIKSAL ÖNCELİK ile/ve VAROLUŞSAL ÖNCELİK
- MANTIKSIZ" ile/değil/yerine TUHAF
- MANTIKSIZ ile USDIŞI
- MANTIKTA:
TASAVVUR ile/ve MEVZÛ ile/ve MAKSAT
- MANTIKTA:
TRANSANDANTAL ANALİTİK ile/ve/||/<> TRANSANDANTAL DİYALEKTİK
- MANTIKU'T TAYR [FERİDÜDDİN ATTAR - KAKNÜS YAY. adlı kitabı okumanızı salık veririz.
- MANTİS[Fr. < Lat.] ile MANTİS
( Bir sayının logaritmasının ondalık bölümü. İLE Karides. )
- MANTO[Fr. < MANTEAU] ile TRUVAKAR/TRUAKAR[Fr. < TROIS-QUARTS]
( Kadın paltosu. İLE Kısa manto. | Kol boyu dirsek ile bilek arasında olan kadın giysisi. )
- MANTRA[Sansk.] = SHINGON[Jap.]
( İlâhi, bir düşünce aracı, harfler halinde göz önüne getirilen ve telaffuz edilen ideal sesler. Mantra, sürekli tekrarlanışı kendine özgü sonuçlar doğuran bir sözcükler topluluğudur. Sihirli bir gücü olduğuna inanıldığı için ya da zihinde etkin bir değişim yapmak amacıyla aralıksız tekrarlanan bir sözcük, bir hece ya da bir harf. (Tasavvuf'ta ile ABCDEF ( Zikir) )
- MANTRA ile BİJA-MANTRA
( ... İLE Tohum mantrası ya da tek sözcükten oluşan bir güç çığlığı. )
- MANUEL/MANUAL[İng.] değil/yerine/= EL KITABI | ELLE YAPILAN
- MANUFACTURER :/yerine ÜRETİCİ
- MANUFACTURING :/yerine ÜRETİM
- MANY/MUCH vs. VERY/QUITE
- MANY :/yerine BİRÇOK
- MANYAK/LIK ile/ve/değil ÜMİT/UMUT
- MANYAK ile/değil GÜVENİLİR "MANYAK"
- MANYETİK ALAN ile/ve/||/<> ELEKTRİK ALAN
( Devinen elektrik yüklerinin oluşturduğu alan. İLE/VE/||/<> Durağan elektrik yüklerinin oluşturduğu alan. )
( Manyetik güçlerin etkili olduğu bölge. İLE/VE/||/<> Elektrik güçlerinin etkili olduğu bölge. )
- MANYETİK ETKİLEŞİM ile/ve/<> ZAYIF ETKİLEŞİM
- MANYETİK HAPSETME ile/||/<> İNERTİAL HAPSETME
( Manyetik B alanıyla tokamak, inertial lazerle sıkıştırma. )
( Formül: Tokamak İLE ICF )
- MANYETİK PUSULA (ÇİN) ile/||/<> MANYETİK PUSULA (AVRUPA)
( Çinliler pusulayi MÖ 206-220 yıllarında buldu İLE Avrupalılar 12. yüzyılda kullanmaya başladı. )
( Han Hanedanlığı Bilginleri tarafından -100 yılında keşfedildi/formüle edildi. )
- MANYETİK[Fr. < Yun.] =/<>/< MANYETİT[Fr. < Yun.] =/<>/< MIHLADIZ/MIKNATIS[Yun.]
( Mıknatısla ilgili., kendinde mıknatıs özellikleri bulunan. =/<>/< Mıknatıs özelliği olan doğal demir oksidi. [Fe3O4] =/<>/< Demiri ve daha başka bazı metalleri çeken demir oksit. | Demiri çekme özelliği taşıyan ya da sonradan bu özelliği kazanan her türlü madde. )
- MANYETİK değil/yerine/= KAPGILI
- MANYETİZMA ile ELEKTROSTATİK
( Manyetik alanların incelenmesi. İLE Elektrik yüklerinin incelenmesi. )
- MANYETİZMA değil/yerine/= KAPGIBİLİM | KAPGILAMA/KAPGILIK
- MANYETİZMA ile MEKANİZMA
- MANYETO[Fr. < Yun.] ile/ve/<> MANYETOMETRE[Fr.]
( Sürekli bir mıknatısın manyetik alanıyla indüklenen elektrik üreteci. İLE/VE/<> Manyetik momentleri ve manyetik alanların momentlerini ölçmeye, karşılaştırmaya yarayan aygıt. )
- MANYEZİ[Fr. < Yun.] = MÜSHİL[Ar. < SEHL]
( Tıpta, iç sürdürücü olarak kullanılan, beyaz renkli, suda az eriyen, hiçbir tadı olmayan, magnezyum oksidinin başka bir adı. = Kolaylaştıran. | İshal veren, bağırsakları temizleyen, dışkıyı kolaylıkla dışarı çıkarttıran ilâç. )
- MANYEZİT[Fr. < Lat.] = LÜLETAŞI/ESKİŞEHİRTAŞI/DENİZKÖPÜĞÜ
( Doğal magnezyum silikat. = Kolayca yontulup işlenen, beyaz renkli doğal magnezyum silikat. )
- MANZARA değil/yerine/= GÖRÜNÜM/GÖREY
- MAP :/yerine HARİTA
- MÂR-İ HAM-BE-HAM[Fars.] ile MÂR-İ SERMÂDÎDE[Fars.]
( Kıvrım kıvrım, çöreklenmiş yılan. İLE Kışın soğuğundan uyumuş ve uyuşmuş yılan. )
- MARA ile ...
( Mitolojik bir varolan. )
- MARABA/RENÇBER[Fars.]/IRGAT[Yun.] değil/yerine/= ÇİFTÇİ/ORTAKÇI
- MARAQLI[Azr.] = İLGİNÇ[Tr.]
- MARASMUS[İng.] değil/yerine/= ZAFİYET, ARIKLIK
- MARATON değil/yerine/= UZUN KOŞU
- MARAZ[Ar. çoğ. EMRÂZ] ile MA'RAZ/MA'RIZ[Ar. < ARZ | çoğ. MAÂRIZ]
( Hastalık. | [mecaz] Dert, belâ, dayanılması güç durum. İLE Bir şeyin göründüğü, çıktığı yer. | Bir şeyin bildirildiği yer. | Sergi, meşher. )
( ... vs. EXPOSITION )
( ... avec EXPOSITION )
- MARAZ ile MARAZ[Argu VE YAGMA]/XIYAR MARAZ ile MASIÇ
[< Divân-ü Lugât-it-Türk]
( Karanlık gece. İLE Ücretle çalışan. | Irgat. İLE Karanlık. )
- MARAZLI AHMET EFENDİ :
( Rumelikavağında muhtar olarak görev yaptı. )
- MARCEL CAMUS ile ALBERT CAMUS
( [21 Nisan] 1912 - [13 Ocak] 1982 ile 1913 - 1960 )
- MARCOS:
MARGARITAS ve/||/<> ALTAMIRANO ve/||/<> RANCHONUEVO ve/||/<> COMITAN ve/||/<> OCOSINGO ve/||/<> SAN CRISTOBAL
( Zapatist Ulusal Kurtuluş Örgütü'nün, altı kentin başharflerinden oluşan Meksika yerlilerinin önderi. )
- MARCUS KURAMSİ ile/||/<> TRANSİTİON STATE
( Marcus elektron transfer, TS genel kimyasal reaksiyon. )
( Formül: λ reorganizasyon )
- MARCUS TULLIUS TIRO ile/ve/||/<>/> LUCIUS ANNAEUS SENECA ile/ve/||/<>/> JOHN WILIS ile/ve/||/<>/> SAMUEL TAYLOR
( Romalı hatip Cicero'nun azatlı kölesi olan Marcus Tullius Tiro, efendisinin gerek senatodaki söylevlerini ve gerekse hazırladığı konuşmaları steno ile yazmıştı. İLE/VE/||/<>/> Seneca, Tiro'nun kısaltmalarını geliştirmiş ve bunların sayısı 8.000'e kadar çıkmıştır. İLE/VE/||/<>/> Günümüzde kullanılan stenografi tekniğinin temeli ise XVII. yüzyıla dayanmaktadır. [XVII. yüzyılda yeniden gündeme gelmesinin nedeni ise parlamentonun siyasi yaşama girişidir. Artan meclis oturumları ve alınması gereken önemli notlar arttıkça yazı dili yeniden kullanıma girmiştir. Wilis, bu yazı diline geometrik biçimleri katmasının yanı sıra stenografi terimini de ilk kez kullanmıştır. İLE/VE/||/<>/> Yazdığı makale ile 1792 yılında bu yazı dilini dünyaya tanıtmayı başarmıştır. )
( Nicolas Steno[11 Ocak 1638 - 25 Kasım 1686] ile bir ilgisi yoktur. )
- MARDİN ÇÖREĞİ ile/ve/<> PAYLAŞIM
- MAREŞAL/MÜŞİR değil/yerine/= SAVAŞHAN
- MAREŞAL ile FELDMAREŞAL
( ... İLE Almanya, Avusturya, İngiltere, Rusya ve İsveç askeri sıradüzeninin en yüksek rütbesi. )
- MARGA ile ...
( Yol. )
- MARGARET MAHLER ile/ve/||/<> JAMES F. MASTERSON
- MARGARET MAHLER ile/ve/||/<> JOHN BOWLBY
- MARGARİN yerine ZEYTİNYAĞI!
- MARGIN :/yerine KENAR, MARJ
- MARIE CURIE ile/ve/||/<> PIERRE CURIE
- MÂRİFE(T) >< NEKRE
- MÂRİFET:
İÇTENLİK ile/ve/||/<> NEZÂKET ile/ve/||/<> ZARÂFET
- MÂRİFET ile/ve HÜNER
- MÂRİFET ile/ve/||/<>/>/< İLİM
( Özel ya da genel. İLE/VE/||/<>/>/< Tümel. )
( [bilgelik/irfan/hikmet'te] Tanımak.[deneyimle] İLE/VE/||/<>/>/< Bilmek.[zihinsel çözümlemeyle] )
- MÂRİFET ile/ve/||/<>/>/< İLTİFAT
( Mârifet, iltifata tâbidir; müşterisiz meta, zâyidir. )
- MÂRİFET ile/ve/<>/> MAHÂRET
( Uygulanan, kullanılan bilgi. İLE/VE/<>/> Beceri. )
- MÂRİFET ve/<> MUHABBET
- MARİFET VERİ
( KNOWLEDGE
DATA )
- MÂRİFET ile/ve/||/<> ZARÂFET
( Bilgi ve uygulamanın, uygun/isabetli zaman ve zeminde buluşmasıyla açığa çıkar. İLE/VE/||/<> İçtenlik ve inceliğin buluşmasıyla açığa çıkar. )
- MARİFETİYLE değil/yerine/= ELİYLE/ARACILIĞIYLA
- MARIN MERSENNE ve/||/<> THOMAS HOBBES ve/||/<> PIERRE GASSENDI
( 1588 - 1648 ile 1588 - 1679 ile 1592 - 1655 )
- MARİNERA ile ...
( Portekiz ve Şili'ye özgü bir dans. )
- MARJ[Fr.] değil/yerine/= PAY
( Ticari bir işlemde zarar tehlikesine karşı ayrılan pay. | Yazılmış ya da basılı bir kâğıdın kenarında bırakılmış boşluk. )
- MARJ/MARGIN[İng.] değil/yerine/= SINIR
- MARJİNAL FAYDA değil/yerine/= SONBİRİM YARARI
- MARJİNAL/MARGINAL[İng.] değil/yerine/= SINIRDA | SIRA DIŞI
- MARJİNAL değil/yerine/= AYKIRI/SIRADIŞI
- MARK-HOUWİNK ile/||/<> EİNSTEİN VİSKOZİTE
( M-H [η] = KM^a, Einstein küre η/η₀ = 1 + 2.5φ. )
( Formül: Polimer İLE parçacık )
( Albert Einstein tarafından 1905 yılında keşfedildi/formüle edildi. )
- MARK :/yerine İŞARETLEMEK
- MARKA PARÇA/BİLGİSAYAR ile OEM PARÇA/BİLGİSAYAR
- MARKA YARATMAK ile/ve MARKA YAŞATMAK
- MARKA YÖNETİMİ ile/ve/||/<> MARKA İLETİŞİMİNİ YÖNETMEK
- MARKA ile/ve/||/<>/> FİLİGRAN
- MARKAJ[Fr.] ile/=/<> MARKE[Fr.]
( Bazı takım oyunlarında, ayakla ya da gövdeyle, karşı takım oyuncusunun davranışına engel olma. İLE/=/<> Bazı takım oyunlarında, karşı takımdaki oyuncuyu yakından izlemek, tutmak. )
- MARKER[İng.] değil/yerine/= BELİRTEÇ
- MARKER değil/yerine/= BELİRTİCİ
- MARKET KARŞISI PARKI :
( Ayazağa Mahallesindedir. 298,57 m² bir alanı kapsar, 162,30 m² yleşil alanı bulunmaktadır. )
- MARKET :/yerine PAZAR, PİYASA
- MARKETING vs. TRICK
- MARKETİNG[İng.] yerine PAZARLAMA
- MARKETING :/yerine PAZARLAMA
- MARKOV İLE MARTİNGALE İLE LEVY ile/||/<> STOKASTİK SÜREÇLER
( Rastgele süreç türleri. )
( Formül: E[X_t|F_s] = X_s (martingale) )
( Andrey Markov tarafından 1906 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1856-1922) (Ülke: Rusya) (Alan: Matematik) (Önemli katkıları: Markov zincirleri, stokastik süreçler) )
- MARKOV ZİNCİRİ ile/||/<> RASTGELE YÜRÜYÜŞ
( Markov özelliği gelecek sadece şimdiye bağlı, rastgele yürüyüş bağımsız adımlar )
( Formül: P(X_{n+1}|X_n) İLE S_n = Σ_{i=1}^n Xi )
( Andrey Markov tarafından 1906 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1856-1922) (Ülke: Rusya) (Alan: Matematik) (Önemli katkıları: Markov zincirleri, stokastik süreçler) )
- MARKOVNİKOV İLE ANTİ-MARKOVNİKOV İLE ZAİTSEV ile/||/<> ORGANİK KURALLAR
( Organik reaksiyonlarda ürün dağılımını belirleyen kurallar. )
( Formül: Major ürün = daha kararlı )
( Vladimir Markovnikov tarafından 1869 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1856-1922) (Ülke: Rusya) (Alan: Matematik) (Önemli katkıları: Markov zincirleri, stokastik süreçler) )
- MARKOVNİKOV İLE ZAİTSEV İLE HOFMANN ile/||/<> ORGANİK KİMYA KURALLARI
( Reaksiyon yön tahmin kuralları. )
( Formül: Major product prediction )
( Vladimir Markovnikov tarafından 1869 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1856-1922) (Ülke: Rusya) (Alan: Matematik) (Önemli katkıları: Markov zincirleri, stokastik süreçler) )
- MARKOVNİKOV KURALI ile/||/<> ANTİ-MARKOVNİKOV
( Markovnikov H zengin karbona, anti-Markovnikov peroksit ile ters. )
( Formül: HBr İLE HBr/ROOR )
( Vladimir Markovnikov tarafından 1869 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1856-1922) (Ülke: Rusya) (Alan: Matematik) (Önemli katkıları: Markov zincirleri, stokastik süreçler) )
- MARKOVNİKOV ile/||/<> ANTİ-MARKOVNİKOV
( Markovnikov H çok H'liye İLE anti-Markovnikov tersinedir )
( Formül: HBr İLE HBr/peroksit )
( Vladimir Markovnikov tarafından 1869 yılında keşfedildi/formüle edildi. (1856-1922) (Ülke: Rusya) (Alan: Matematik) (Önemli katkıları: Markov zincirleri, stokastik süreçler) )
- MARMALAD[Azr.] = ŞEKERLEME[Tr.]
- MARMANCIK KOYU :
( Rumelifener Köyü sınırları içinde şirin bir koydur. Koy önceleri tamamen balıkçılar tarafından kullanılıyordu. Son yıllarda İstanbul'un önemli eğlence yerlerinden biri oldu. Marmancık'ta çok değişik etkinlikler için tesisler bulunmaktadır. )
- MARMARA SENTEZ GAZETESİ :
( Aylık siyasi gazete olarak 1997'de yayın hayatına başladı. Devam etmedi ve bir yıl sonra kapandı. İkinci kez Sentez ismi ile 2002'de Yaşar İliksiz tarafından yeniden yayınlanmaya başlandı. Üç yıl muntazam yayınlandıktan sonra yayın hayatından çekildi. )
- MARMARA VA BOĞAZLAR SAHİL GÜVENLİK BÖLGE K. LIĞI BİNASI :
( Bu bina Büyükdere hava alanının içinde bulunan idare binasıdır. 1924'te İtalyanlar tarafından yapıldı veya yaptırıldı. Binanın tarihi özellikleri korunarak Marmara ve Boğazlar Sahil Güvenlik Bölge Komutanlığı binası olarak kullanılmaktadır. Bu büyük çayırlık alan üzerinde Türkiye'nin ilk hava taşımacılığı yapılan uçak alanı, Büyükdere Fidanlığı, Fidanlık Lojmanları yapıldı. Zamanla daha da gelişti çok sayıda gazino ve çay bahçesi kuruldu. I. Haçlı Ordusuna kumanda eden Godefroy Bouillon ordusunu bu alanda toplayarak ordugah kurmuştur (1096). Tarihe Kabakçı olayı olarak geçen Kabakçı isyanı, yeniçerilerin çayırda toplanarak başladı (1807) ve III. Selim'in düşürülmesiyle sona erdi. Bu alan Osmanlılar döneminde bayram alanı olarak da kullanıldı. Büyük Sarıyer yangını sırasında (05 Ekim 1923 Cuma günü), çayırda tulumbacılar (itfaiye) yarışları yapılması nedeni ile Sarıyer'in büyük bir kısmı yanıp kül oldu. )
- MARMARACIK DERESİ :
( Halkın deyimi ile Marmancık deresi aynı ismi taşıyan koya akar. )
- MARMOT ile OBUR
- MARN[Fr.] değil/yerine/= PEKMEZTOPRAĞI
( Çok ince taneli kil minerallerinden ve kalsitin değişik oranlardaki karışımından oluşan tortul kayaç. | Üzüm şırasının tortularını çöktürmek için kullanılan, kil ile karışık kireçli toprak. )
( MARNLAMAK: Kireci az olan toprağın içine marn katarak daha iyi duruma getirmek. )
- MARON[Fr. < MARRON] değil/yerine/= KESTANE RENGİ
- MAROVO LAGÜNÜ ile/ve/||/<> EAST RENNELL GÖLÜ
( Dünyanın en büyük tuzlu su lagünü Marovo, Solomon Adaları'nın New Georgia adasında bulunmaktadır. İLE Dünyanın en yüksek seviyedeki gölü, Solomon Adaları'nın East Rennell Adası'nda bulunmaktadır. )
- MÂRR-ÜL-BEYÂN[Ar.] ile MÂRR-ÜZ-ZİKR[Ar.]
( Beyânı, yukarıda geçmiş olan. İLE Zikri, yukarıda geçmiş olan. )
- MÂRR[Ar. < MÜRÛR] ile MÂR[Fars. < MÂRÂN]
( Geçen, mürûr eden. İLE Yılan. )
- MARRIAGE vs. WEDDING
- MARRIAGE :/yerine EVLİLİK
- MARRIED :/yerine EVLİ
itibarı ile 1.977 başlık/FaRk ile birlikte,
1.977 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
(6/9)
(1996'dan beri)