Bugün[08 Temmuz 2025]
itibariyle 535 başlık/FaRk ile birlikte,
535 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.

- 21 MART ve 23 EYLÜL

( Bu tarihlerde, Ekvator çizgisi üzerinde bulunan herhangi bir nesnenin/kişinin gölgesi oluşmaz. )


- ACELE ETMEK ile/değil/yerine HIZLI HAREKET ETMEK

( Hızlı hareket edin ama önce kendi kendinizle barışmanın ve çevreye uyum sağlamanın bir yolunu bulun. )

( Fazla ağırdan almayın ama gereksiz yere acele de etmeyin; yolunuzda ilerleyin yeter. )

( Fazla acele eden kişi, kendini her zaman ya birkaç adım önde ya da birkaç dakika geride bulur. )


- AÇLIK ve SOĞUK

( Kişiyi, çok ciddi yıpratanlar. Yaşamımıza bulaşmamasını sağlamak için elinizden gelen yapılmalıdır. )

( HUNGER and COLD )


- ADÂLET=KUTUP YILDIZI:
GÖĞE ve/||/<>/> GÖNÜLE

( Doğar. VE/||/<>/> Işığını saçar/yayar. )


- ADÂLET VE EŞİTLİK ve/||/<>/> UYUM VE DOSTLUK


- ADÂLET ile/ve/||/=/&lt;&gt;/&lt; DENGE, ÖLÇÜLÜLÜK/İTİDÂL[< ADL]

( Toplumla olan ilişkide. İLE/VE/||/=/<>/< Kişide. )

( İçte. İLE/VE/||/=/<>/< Dışta. )

( Güçler arasındaki denge. İLE/VE/||/=/<>/< ... )

( JUSTICE vs./and/||/=/<>/< BALANCE )


- AĞ ile/ve/değil/||/<>/>/< BAĞ


- AĞACI:
[ne yazık ki]
!KESERSENİZ ile/değil/yerine/>< KESMEZSENİZ

( Kazık kalır, üstüne oturursunuz. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gölge olur, altına oturursunuz. )

( image )


- AHLÂK/AHLÂKSIZLIK ile/değil/< ANATOMİ

( Eşeysel örgenlerin adlarında, "ahlâk" ya da "ahlâksızlık" aranamaz! Küfür olarak geçen sözcüklerin ve küfür edenlerin yersiz/kötü "kullanımındaki" yanlışlık, dilin ya da sözcüklerin hatası, yükü değildir! Kişilerin yanlışları da sadece o kişilerin, o ve ilgili yersiz/bağlamsız, yanlış/kötü davranış ve tutumlarıyla sınırlı tutulmak zorundadır.

Üç yaşından itibaren öğrenilmiş, fark bile olmayan "farkların", gerçekte, doğada ve bütünlükte hiçbir biçimde herhangi ciddi bir fark oluşturmadığı, herkesin her "şey"i tam olarak bildiği, gördüğü ve yaşadığı bir durumun, deneyimin de doğal ve sınırlandırılmış, kapalı koşullarda, herhangi bir ayıbı yoktur[bulunamaz ve aranamaz]! Eşeysel örgen adlarının, tıpta, anatomi ya da fizyoloji bilgisi olarak, Latince ya da başka bir dilde kullanılması da bir şeyleri "çözmekte/aşmakta" yeterli değildir.

Doğru/uygun zaman, zemin ve koşulların, duyacaklarına râzı olan/olacak kişinin, muhabbetin ve hukukun bulunmadığı ilişki ve ortamlarda, dikkatsiz, özensiz bir biçimde tüketiliyor olmasıdır tüm sorun. Söylenilen sözcüklerin değil beklenilmeyen ve istenilmeyen koşullarda, bir dayatma olmasından dolayıdır kişilerin tüm haklı tepkisi. Kişilerin, hangi konu/alan olursa olsun, seslerini yükseltmelerindeki yanlış ya da sorun kadar, kullandıkları ve seçemedikleri sözcüklerin yanlışlığındandır rahatsız olunan. Sorun, esas ya da içerik sorunu değil, yöntem(usûl) sorunudur. Kalabalığın içinde, zaman, zemin ve koşulları, kişileri dikkate almama kabalığıdır.

"Cinsiyetçi küfür" diye bir "tanım/sözcük" de olmaz! Sorun, örgen adlarında ya da "kadın"lara saygısızlık olmasında değil cahil/yetersiz/özensiz/kaba kişilerin, sonuç odaklı ve düşünmeden, özenmeden, çevresine kayıtsız ve saygısızca davranmasından dolayıdır. Eğer eşeysellikteki son aşama, "kulağa üflemek" olsaydı, her ("olumlu/olumsuz") zaman ve zeminde, her durumda, ağzından düşürmediği "söz" ve kısaltma, "AMK" değil "Hay kulağına üfleyeyim!"[KULK] olurdu. Bu durumda, bu sorun, ne kulak kepçesinin ve/ya da deliğinin, ne de bu sözcüğün, "ayıbı", "ahlâklılığı ya da ahlâksızlığı" olurdu.

Buradaki "sorun" ya da yanılsama, kapalı, sınırlı ya da bazı/çoğu ayrıntının iki kişi arasında ya da sır olarak tutulması istenilen özelin, dışarıda ve genelleştiriliyor olmasından dolayıdır.

Tıpta ve tüzede[hukukta], "ayıp", "çirkinlik" vs. ol(a)madığı gibi, zihinde ve zihin dilinde de "ayıp", "pis", "kötü" diye bir sınır(landırma) ya da sonuç(landırma) yoktur. Zihinden, "olumlu/olumsuz", "iyi/kötü" her düşünce ve ayrıntı geçebilir fakat sorumlu olunan/olunması gereken, ağızdan çıkmayabilecek olan söz(cük)ler(imiz)dir. )

( image )


- AKIL ve/||/<> MERKEZ ve/||/<> GÜNEŞ ve/||/<> ATEŞ ve/||/<> PİRAMİT ve/||/<> TENNÛRE ve/||/<> TANDIR ve/||/<> RAHMAN/RAHİM


- AKILDA KESİNLİK ile/> DUYULARDA KESİNLİK

( DEFINITENESS IN REASON vs./and/<> DEFINITENESS IN SENSES )


- AKILLA TARTMAK ile/değil/yerine KALPLE DİNLEMEK


- AKLA YALIN ile/ve/||/<> AKLA YATKIN


- AKLÎ BELİRLENİM (İLE) ile/değil SEZGİSEL DENEYİM (İLE)


- AKLÎ ZORUNLULUK ile/ve/<> OLGUSAL ZORUNLULUK


- AKLIN İLKELERİ ve/+/<> 4.[DÖRDÜNCÜ] DURUM[: KESİNLİKLE (HİÇBİR BİÇİMDE/ZAMAN) BİLİNEMEZ/LİK/LER]


- ALGI ile/ve/||/<>/> OLAY ile/ve/||/<>/> OLGU

( Duyum. İLE/VE/||/<>/> Olumsal/keyfî. İLE/VE/||/<>/> Zorunluluk. Kavram. )

( Gövdenin işlevleri. İLE/VE/||/<>/> Zihnin işleri. İLE/VE/||/<>/> Aklın edimleri. )

( Olaylar değil olayları algılayış biçimimiz önemlidir[önceliklidir]. )


- ALTIN ORAN ve/||/<>/> TEKRARLAYAN ALTIN ORAN


- ÂN ve/||/<>/> CÂN ve/||/<>/> CANÂN ve/||/<>/> CİHÂN


- ANALİZ[İng.]/TAHLİL[Ar.] yerine ÇÖZÜMLEME/ÇÖZGÜ


- ANLA! ve/||/<>/> TAMAMLA!


- ANLADIM değil PEKİ/Yİ["PİKİ" değil!] / hmmm

( [belirsiz/bilinmeyen bir şeyin sorulması/konuşulması durumunda] Belirsizliğe/bilinmeyene verilecek yanıt, "peki[pekiyi]" ya da "hmmm"dır. )


- ANLAŞILABİLİR/LİK ile/ve/||/<>/< YALIN/LIK


- ANLIK/ZİHİN > US/AKIL ve/||/<>/> BETİMLEME > KAVRAM ve/||/<>/> OLASILIK > ZORUNLULUK (BİLİNCİ)


- ARABA değil/yerine BİSİKLET

( Arabadan İn, Bisiklete Bin!...

)


- ARİTMETİK ORAN ve/||/<> GEOMETRİK ORAN


- AŞ ile/ve/||/<>/< BAŞ

( Azıcık. İLE/VE/||/<>/> Ağrısız. )

( Yazın, başı pişmeyenin; kışın, aşı pişmez. )


- AŞINIM/KOROZYON/CORROSION[İng.] ile/ve TERSİNEMEZLİK/ENTROPİ/ENTROPY[İng.]

( Tersinemezlik, nesnel zamanı kurar. )


- AŞK:
ANLAMAYAN İÇİN ile/değil/yerine ANLAYAN İÇİN

( Bir günlük. İLE/DEĞİL/YERİNE Ömürlük. )


- AŞKINLIK ve/||/<>/< İLKELERİN OYNANAMAZLIĞI


- ATEŞ ile/ve/||/<> YAZI ile/ve/||/<> FELSEFE-BİLİM ile/ve/||/<> SANAYİ

( İnsanlığın gelişimindeki/tarihindeki dört önemli eşik. )

( 70.000'lerde. İLE/VE/||/<> 3500'lerde. İLE/VE/||/<> [M.Ö. ve M.S.] 1000'lerde. İLE/VE/||/<> 1800'lerde. )


- ATOM ALTI/NDA ve/<> BÜTÜNLÜK/TE

( Belirsizliğin yaşandığı alanlar. )


- AUM:
SOLUK ve/||/<> SESSİZLİK


- AYAKTA DURACAK DURUMUNUN OLMAMASI ile/ve/||/<>/< YAŞAMDA DURACAK NEDENLERİNİN OLMASI


- AYAKTA DURMAK/DURABİLMEK ile/ve/<>/< KİŞİSEL YÖNETİM VE GELİŞİM


- AYAKTA DURMAK ve/fakat/||/<>/>/< HAYATTA KALMAK

( Yeterince gücün olmayabilir/kalmayabilir. VE/FAKAT/||/<>/>/< Nedenlerin vardır ve yeterince çoktur. )


- AYNA:
| DOĞA NESNELERİ ve/||/<> NESNELER | ve/||/<> KİŞİ/İNSAN ve/||/<> YAZI


- AYNI ile/değil/yerine/>< AYNA

( Çevremizdekilerin [bazı/çoğu olumsuz/kötü/yanlış] zihniyle[düşünce, duygu, davranış, değer, deneyim ve dil] aynı olmak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Çevremizdekilere yapmayabileceklerimizle[ihtiyârımızla] [etkin ve yetkin] ayna ve örnek olmak. )


- AYRINCA(Ar. İSTİSNÂ) ile/ve/||/<> ÖZEL ile/ve/||/<> BİREYSEL/MÜNFERİT


- AZALT ve/değil/yerine/||/<>/>/< BIRAK ve/değil/yerine/||/<>/>/< ÇOĞALT

( Yediğin yemeği...
Yemeğin tuzunu...
Yediğinin/içtiğinin şekerini...
Satın alacağın eşyaları...
Harcadığın parayı...
Boşa geçen zamanı...
Gözyaşlarını...
Kafaya taktıklarını...
Televizyon ve bilgisayar/internet başında harcadığın zamanı.
Telefonla uğraştığın süreyi...
Kişlerden beklentini...

VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/<

Hız yapmayı...
Şikâyet etmeyi...
Ertelemeyi, üşenmeyi ve "vazgeçmeyi"...
Çekingenliği...
Rezil olma "kaygısını"...
Alaycılığı...
Sabırsızlığı...
Çocuğuna taparlığı...
Mazeret üretmeyi...
Başkaları için yaşamayı...
"Yapamam" "düşüncesini"...
Bahaneleri...
Olumsuz düşünmeyi...
Olumsuz söz(cük)leri...
Surat asmayı...
Önyargıyı...
Kişileri ve kişiler üzerinden düşünmeyi/konuşmayı...
"Sen-ben" tartışmasını/davasını...
Herkesi eleştirmeyi...
Herkesi düzeltmeye çalışmayı...

VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/<

Özen göstermeyi...
Saygı göstermeyi...
Sevmeyi...
Selâm vermeyi...
Gülümsemeyi... :)
Olumlu düşünmeyi...
Vermeyi...
Sabrını...
Şükretmeyi...
Teşekkür etmeyi...
Su içme oranını/sıklığını...
Çocuklarla zaman geçirmeyi, oynamayı...
Özür dilemeyi...
Mazur görmeyi...
Alttan almayı...
İstikrarını...
Düş kurmayı...
Ayırmayı...
Yalınlaştırmayı...
Ara çözümleri...
Güzel söz söylemeyi...
Kitap ve sözlük okumayı... )

( )

( )


- AZI, GÖRÜP; "DÜNYAYA SAHİP OLACAĞIM(IZ)A" değil/yerine DÜNYAYI GÖRÜP AZA, SAHİP OLMAK


- BAĞ:
ÖZERKLİK ve/<> HAZIR OLMA ve/<> GÖNÜLLÜLÜK/RIZÂ ve/<> HAREKETE GEÇME/GEÇEBİLME ve/<> KURABİLME(SÜRDÜREBİLME/SÜREKLİLİK) ve/<> PAYLAŞIM ve/<> GÜÇ


- BAĞIŞ ile/||/<> İHSÂN ile/||/<> LÜTÛF ile/||/<> HİMMET ile/||/<> KEREM ile/||/<>
İNÂYET ile/||/<> İLTİFAT ile/||/<> ATÂ ile/||/<> ATIFET ile/||/<> HÎBE


- BAŞARILARDA ve/||/<> FELÂKETLERDE

( Gururu yenmek. VE/||/<> Ümitsizliğe direnmek. )


- BAŞINA GELECEK ile/ve/||/<>/> GÖZÜNE GÖRÜNECEK


- BAŞINA GELEN ile/ve/||/<>/< OLMAMASI GEREKEN


- BELİRLENMİŞLİK ile/ve/||/<> SONSUZLUĞUN OLANAKSIZLIĞI


- BELİRLİ NEDENLER ile/ve/||/<>/> BELİRLİ KOŞULLAR ile/ve/||/<>/> BELİRLİ SONUÇLAR

( Geçmiş. İLE/VE/||/<>/> Şimdi. İLE/VE/||/<>/> Gelecek. )


- BELİRSİZ/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> BELİRGİN/LİK

( Zihnin baş edemediği ve neredeyse her an tükenebileceği tek durum. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Zihnin ve sürecin rahatlayabildiği ve yaşayabildiği tek durum. )


- BEN OLMA GEREKSİNİMİ ile/ve/||/<>/> AİT OLMA GEREKSİNİMİ

( En temel/öncelikli gereksinimler. )


- BENCİLLİK değil/yerine/>< DAYANIŞMA


- BERRAK[Ar.] ile/ve NET[Fr.]

( Berraklık ve yardımseverlik elele gider - her biri hem öbürüne muhtaçtır, hem de öbürünü güçlendirir. )

( Ayna, güneşi çekmek için hiçbir şey yapamaz. O sadece parlaklığını koruyabilir. )

( Durumunuzu berrak bir biçimde görelim, bu berraklık, bizi serbest[sorumlu özgür] duruma getirecektir. )

( Bizi, insan yapacak olan, berraklık ve yardımseverliktir. )

( Clarity and charity go together - each needs and strengthens the other.
The mirror can do nothing to attract the sun. It can only keep bright.
See clearly your condition, your very clarity will release you.
It is 'clarity and charity' that make us human. )

( Aydınlık, açık. | Duru, temiz. İLE Tüm çizgileri belirgin olan, gözün tüm ayrıntılarıyla algılanan, iyi görünen. | İyi duyulan ses. | Kesintilerden sonra geri kalan miktarda olan, safi. | Açık seçik olan, anlaşılmaz yanı bulunmayan. | Tenis, masa tenisi gibi oyunlarda servis atışlarında topun karşı sahaya geçerken fileye değdiğini belirtmek için kullanılan bir söz. )

( LIMPID vs./and CLEAR )


- BEYİN/ZİHİN:
ÜRETİCİ/ÜRETEÇ ile/ve/||/<> YANSITICI


- BEYİN ile/ve/||/<> AKIL

( Donanım/ekran. İLE/VE/||/<> Yazılım[işletim sistemi, program]. )


- BİLDİĞİN GİBİ ile/ve BİLDİĞİN KADAR

( Hiçbir şey bildiğin/gördüğün gibi/kadar değildir/olmayabilir. )


- BİLGELİK ile/ve/||/<>/>/< KALITIMSAL BİLGELİK

( WISDOM vs./and/||/<>/>/< ANCESTRAL WISDOM )


- BİLGİ TAŞIYICISI OLMAK ile/değil/yerine/||/<>/>/< ÖĞRENMEYİ ÖĞRENMEK


- BİLGİ ile/ve/||/<> BAĞDAT

( )


- BİLGİ =/||/<> NE YAPMAYABİLECEĞİNİN BİLGİSİ


- BİLGİ ve/||/<>/>/< NEDEN


- BİLGİYE ERİŞİM:
GÖZLEM ve/+/||/<>/>/< SEZGİ ve/+/||/<>/>/< FARKINDALIK


- BİLGİYE GİDİŞ ve/||/<> KAYNAĞA DÖNÜŞ


- BİLİM ile/ve/||/<> SANAT ile/ve/||/<> FELSEFE

( İnsan olmayan her şeyden söz eder. İLE/VE/||/<> İnsanı anlatır. İLE/VE/||/<> Kişinin varoluşunu anlatır. )

( Varolan. İLE/VE/||/<> Var olması gereken. İLE/VE/||/<> Hayal ettiğini/n gerçekleştir(il)me(si). )

( Herhangi bir işi: Bilimsellikle başlat, sanatsallıkla destekle, felsefeyle tamamla! )

( Sanatın özü, içsel bir deneyimi iletebilmek için dış formları kullanmaktır. )

( Sanatı olmayan millet, her zaman dilencidir. )

( Sanat: Mekânı/zamanı iyi kullanmak. | Görüp göstermek. )

( Birleştirmek/birlikte tutmak gerekiyor. )

( MİFTÂHÜ'S-SAÂDE ve MİSBÂHÜ'S-SİYÂDE )

( FELSEFE: Aklı kullanma sanatı. )

( The essence of art is to use the outer form to convey an inner experience. )

( Sanat, dekoltedir. )

( Sanatın yolu, sanattır. )

( SANAT: Ben'in, yaratıcı gücünü keşfetmek. )

( Sanat, bir şeyi, başka bir şey olarak görme çabasıdır. | Başka bir şey olma olanağı tanımaktır. )

( Felsefe, kimsenin, itibar edip etmemesine, itibar etmeyendir/etmemektir. )

( Felsefe, olan ile olması gereken arasındaki kavramsal düzendir. )

( Felsefe, düşüncenin merdiveni ve mirâcıdır. )

( Felsefe, ekinin/kültürün bilincine varmaktır. )

( ya, ya da[0 / I] İLE/VE/||/<> hem, hem de İLE/VE/||/<> hem, hem de | ne, ne de )

( "Öğrenilmiş sanat" olmaz! )

( Felsefenin en büyük özelliği, hakikat dışındaki herşeyden uzak tutabilmesidir. )

( Felsefe, üçlülük üzerinedir/üzerindendir. )

( Felsefe, mantık bilimidir. )

( FELSEFE = MUHABBET'ÜL/İSÂR'ÜL HİKMET )

( BİLİM~FELSEFE~SANAT )

( PHILO SOPHOS:
BİLGELİĞİ SEVMEK değil TANRI'YI SEVMEK )

( Her şeyi kaybetmiş sayılmayız. Her şeyi gösteren müziğimizi/sanatımızı kaybetmediğimiz sürece... )

( Verinin/bilinin/bilginin iyileşmesi/iyileştirilmesi/geliştirilmesi. İLE/VE/||/<> Zekânın iyileşmesi/iyileştirilmesi/geliştirilmesi. İLE/VE/||/<> Aklın iyileşmesi/iyileştirilmesi/geliştirilmesi. )

( SCIENCE vs./and/||/<> PHILOSOPHY vs./and/||/<> ART )


- BİLİMBİREYİ ile/ve/değil/yerine DOĞA FİLOZOFU

( Bugünkü anlamda "Bilim" sözcüğünün kullanımı ilk kez ancak 1837 civarında kullanılmaya başlanmıştır. Dolayısıyla 1837 öncesi uğraşlara "doğa felsefesi" ve bu alanda çalışma yapanlara "bilimkişisi" değil "doğa filozofu" tanımı kullanılmaktadır. )

( Âlimin ölümü, âlemin ölümü gibidir. )

( ... ile/ve/değil PERİPATETİK | MEŞŞAİ )

( Görüşmelerimiz sırasında, ... tutarlı bir biçimde, "bilgi kişisi" sözcüklerini kullanıyor ya da bu kavrama göndermeler yapıyordu. Ama bununla ne demek istediğini hiç açıklamamıştı. Bunu, ona sordum.

"Bilgi kişisi, öğrenimin zorluklarına katlanmayı göze almış kişidir," diye yanıtladı. "Acele etmeden, bocalamadan, erk ve bilgi gizlerinin sökülmesi, çözülmesi yolunda, gidebileceği son aşamaya varmış olan bir kişidir."

"Her isteyen, bilgi kişisi olabilir mi?"

"Hayır, herkes olamaz."

"Bilgi kişisi olmak için insan ne yapmalıdır öyleyse?"

"Dört doğal düşmanına meydan okuyup onları yenmelidir."

"O dört düşmanını yenen bir kişi, bilgi kişisi olur mu?"

"Evet. Ancak, dört düşmanının her birini yenebilen kişiye, 'bilgi kişisi' denir."

"Bu düşmanları yenen herkes, 'bilgi kişisi' olur mu?"

"Hepsini yenen herkes, 'bilgi kişisi' olur."

"Bu düşmanlarla savaşıma geçmeden önce, yapılması gereken başka şeyler yok mudur?"

"Yoktur. Her isteyen, bilgi kişisi, olmayı deneyebilir ama çok azı gerçekten başarır bu işi -doğal bir şey bu-. Bilgi kişisi olma yolunda karşılaşılan düşmanlar, gerçekten korkunç şeylerdir; çoğu kişi, yenik düşer onlara."

"Nasıl düşmanlar bunlar, ... ?

Düşmanlar konusunda konuşmak istemedi. Bu konuyu anlamam için daha çok zaman olduğunu söyledi. Sözü değiştirmemek amacıyla benim bir bilgi kişisi olup olamayacağımı sordum. Bunu kimsenin kestiremeyeceğini bildirdi. Ama bir bilgi kişisi olup olamayacağımı gösteren herhangi bir ipucu bulunup bulunmadığını ısrarla sorunca, bunun, o dört düşmanla savaşımımın sonucuna bağlı olduğunu -onları yenebiliyor muyum yoksa onlara yeniliyor muyum- ama o savaşımın sonucunu şimdiden bilmesinin olanaksızlığını belirtti.

"Savaşımın sonucunu görebilmek için büyü yapmak ya da fala bakmak olanaklı mıdır?" diye sordum. Hiçkimsenin, ne araç kullanırsa kullansın, bu savaşımın sonucunu önceden bilemeyeceğini, kesin bir dille anlattı. Neden olarak da bilgi kişisi olmanın, geçici bir şey olduğunu gösterdi. Bu noktayı açıklamasını istediğimde, yanıtı şöyle oldu:

"Bilgi kişisi olmak sürekli değildir! Bir kişi, tam olarak bilgi insanı olamaz. Ancak, çok kısa bir an için olunuverir. Dört düşmanı yendikten sonra!"

"Söylesene, nasıl düşmanlar bunlar?"

Yanıt vermedi. Yine üsteledim ama konuyu değiştirdi ve başka şeyler anlatmaya başladı.

 

( Ertesi gün... )

 

Gitmeye hazırlanıyorken, birden, bilgi kişinin düşmanlarını yine sormak geldi içimden. Uzun süre uzakta kalacağımı, söyleyeceklerini yazarsam, bu konuları düşünme fırsatını bulabileceğimi anlatarak onu ikna etmeye çalıştım.

Bir süre, ikircikli, bekledi; sonra konuşmaya başladı:

"Bir kişi, öğrenmeye başlayınca, amaçlarının neler olduğunu kesin olarak bilmez. Başka bir niyeti vardır, amaçları belirgin değildir. Hiçbir zaman gerçekleşemeyecek ödüller ummaktadır. Çünkü, öğrenmenin "zorluklarını" bilmiyordur henüz."

"Yavaş yavaş öğrenmeye başlar -önceleri azar azar, sonra da büyük parçalar halinde-. Çok geçmeden, düşünceleri çatışır. Öğrendiği şey, umduğu, düşlediği gibi çıkmamıştır; bu durum, onu korkutur. Öğrenim, hiç de beklendiği gibi olmamıştır. Öğreniminin her adımı, yepyeni görevler yükler kişiye; kişinin korkuları, acımasızca birikir, baş kaldırır. Bir savaş alanına döner yaşamı.

"İşte, doğal düşmanların birincisiyle böyle karşılaşılır: Korkuyla! Yenmesi güç, hain, korkunç bir düşmandır korku. Tüm yol boyunca saklanır, ummadığın yerlerde, sinsi sinsi bekler seni. Eğer, onu karşında gördüğün zaman, kaçmaya başlarsan, unut artık bilgiye ulaşmayı."

"Korkup kaçan kişiye ne olur?"

"Bir şey olmaz. Ama öğrenemez bir daha. Korkusunu göğüslemesi, korkusuna karşın, öğrenme yolunda, bir adım daha ilerlemeyi göze alması gerekir. Bir adım daha, bir adım daha. Korkuyla dolmalı... Evet! Ama korksa da ilerlemeyi sürdürmeli, durmamalı! Bu işin yöntemi böyledir! Bu birinci düşmanın, pes edeceği bir an gelecektir. Kişiye, güven gelir. Niyeti daha da güçlenir. Öğrenmeyi, öyle korkutucu bir şey gibi görmez artık."

"Bu sevinçli an gelince, birinci doğal düşmanını yendiğini çok iyi bilir kişi."

"Hemen mi olur bu, yoksa, azar azar mı?

"Azar azar olur ama korkusunun kaybolması çabuk olur. Birdenbire olur."

"Ama yeni bir şeyler gelirse başına, yine korkmaz mı kişi?"

"Hayır. Korkusunu, bir kez yitirmeyegörsün. Kişi, artık yaşamında korku nedir bilmez. Korkunun yerini, zihin berraklığı alır -korkuyu silen bir zihin berraklığı-. Artık, o kişi, ne istediğini biliyordur; o isteklerini nasıl doyuracağını da biliyordur. Yeni öğrenimleri kazanmak için adımlarını nasıl atması gerektiğini sezer; her şey apaçık çıkmıştır ortaya. Artık, hiçbir şey saklı değildir bu kişiden."

"Bu da, ikinci düşmanın karşısına çıkarır onu: Berraklık! Ulaşılması, o denli zor olan zihin berraklığı, korkuyu kovar ama kör eder insanı aynı zamanda."

"Kişinin, kendinden kuşku duymasına yol açar, istediği şeyi yapabileceği inancını verir ona. Çünkü, o kişi, artık, herşeyi apaçık görebilmektedir. Berraklığın yüreklendirdiği kişi, bir türlü durmak bilmez. Ama büyük bir hata yapmaktadır. Bu işin, bir eksik yanı vardır. Kişi, kendini bu sözde erke bırakırsa, ikinci düşmanına boyun eğmiş sayılır. Ve öğrenme diye bir şey kalmaz. Sabırlı olması gereken yerde aceleci olacak ya da acele edilmesi gereken yerde sabırlı olmayı yeğleyecektir. Zaman gelecek, artık, yeni bir şey öğrenme yetisini yitirecektir."

"Bu tür bir yenilgiye uğrayan kişiye ne olur? Ölür mü?"

"Hayır, ölmez. İkinci düşmanı, bu kişinin, bir bilgi insanı olma çabasını kösteklemiştir; artık, bu kişi, bilgi insanı olmayı istemek yerine, devingen, kıvrak bir savaşçı olmayı yeğleyebilir. Ya da soytarı olmayı. Ne var ki, kendine pek pahalıya mal olan o berraklık, hiçbir zaman karanlığa ve korkuya dönüşmeyecektir. Yaşam boyunca, her şeyi açıkça görecektir ama yeni bir şey öğrenemeyecektir, öğrenme özlemi çekmeyecektir."

"Ama yenilmemek için yapabileceği bir şey yok mudur?"

"Korkuyu nasıl aşmışsa yine öyle yapmalıdır. Berraklığa, meydan okumalıdır. Elde ettiği berraklığı, önünü daha iyi görüp yeni adımlarını ona göre atmak için kullanmalıdır. En önemlisi de, berraklığının, bir yanlışlık sonucu ortaya çıktığını düşünmelidir. Ve öyle bir an gelecektir ki, bu berraklığın, gözleri önündeki bir noktadan başka bir şey olmadığını anlayacaktır. Böylece, ikinci düşmanını da yenmiş olacaktır. Artık, hiçbir şeyin, ona zarar veremeyeceği bir yere ulaşacaktır. Bu, bir hata olmayacaktır. Bu, gerçek bir erk(güç) olacaktır."

"Bu yere ulaşınca, ardından koştuğu erke, sonunda kavuştuğunu bilecektir. Ne isterse yapar artık bu erkle. Dostu, onun buyruğundadır artık. Ne isterse, yasa odur. Çevresinde ne varsa görmektedir. Ne var ki, üçüncü düşman dikiliverir karşısına: Erk!

"Düşmanların en güçlüsüdür erk. En doğal şey, ona boyun eğmektir. Öyle ya... O kişinin buyruğunda değil midir erk!? Buyurur; kimi sakıncaları göze ala ala, kendi yasalarını, kendi yapar. Çünkü, buyruk ondadır."

"Bu durumdaki biri, yaklaşmakta olan üçüncü düşmanın, pek farkına varmaz. Bir bakmışsın, birdenbire, haberi bile olmadan yitivermiş savaşımı. Düşmanı, onu, kıyıcı, tutarsız bir adam haline getirivermiş..."

"Erkini yitirir mi?"

"Hayır, berraklığını da erkini de hiçbir zaman yitirmez."

"Bilgi kişinindan farkı nedir, öyleyse?"

"Kendi erkine yenilen bir kişi, onu, doğru dürüst yönlendiremeden ölür gider. Yazgısının üstüne, yük gibi biner erki. Böyle biri, kendini yönetemez ve bilmez erkini, ne zaman ya da nasıl kullanması gerektiğini."

"Bu düşmanlardan birine yenilirsen, bu kesin bir yenilgi mi demektir?"

"Evet, kesin yenilgi olur bu. Bu düşmanlardan biri, insanı yenmeyegörsün, artık yapılabilecek bir şey kalmaz."

"Örneğin, erke yenilen bir kişi, yanlışını görerek, durumu düzeltebilir mi?"

"Düzeltemez. Bir kere yenilmeyegörsün, işi bitmiştir artık."

"Ya geçiciyse erke aldanması; ya erki teperse zamanında?"

"Savaşım sürüyor sayılır o durumda. Hâlâ 'bilgi insanı' olmaya çalışıyor demektir bu. Artık, hiç çabalamıyorsa, kendini koyuverirse yenilmiş olur bu kişi ancak."

"Ama bir insan yıllarca korkuya yenik düşebilir ve sonunda korkusunu yenebilir."

"Hayır, doğru değildir bu. Korkuya kapılırsan, korkuyu yenemezsin; çünkü, öğrenmekten ürküyorsundur, öğrenmek için çaba göstermiyorsundur. Ama korkusunun içinde yıllar boyunca sürdürürse öğrenme çabasını, ola ki, korkusunu yenebilir. Çünkü, kendini, korkuya tümüyle bırakmamıştır."

"Üçüncü düşmanı nasıl yeneriz?"

"Ona karşı çıkarak. Bile bile... Kendimizin olmadığını kavrayarak. Tüm öğrendiklerimizi, dikkatle ve inançla kullanarak, sürekli olarak sınırlarımızı zorlamayarak... Kendimizi denetleme durumunda, berraklığın ve erkin, hatalardan da kötü olduğunu görebilirsek, her şeyi denetimimiz altında bulundurduğumuz bir noktaya erişebiliriz. İşte, o noktada, erkimizi nasıl ve ne zaman kullanabileceğimizi biliriz. Üçüncü düşmanı böylece yenmiş oluruz."

"Bu da kişiyi, öğrenim yolculuğunun sonuna getirir. Bir de ne görürsün! Sonuncu düşman, karşına dikilmiş durmaktadır: Yaşlılık! Düşmanların en acımasızıdır bu. Hiçbir zaman, tümüyle yenemeyeceğimiz bir düşman... Sürekli olarak savaşıp uzak tutmaya çalışmaktan başka yapılacak bir şey yoktur."

"İşte, bu dönemde, kişi, hiçbir şeyden korkmaz; zihni berraktır, sabırsız değildir -tüm erkleri denetimi altındadır-. Ne var ki, bu dönem, aynı zamanda, boyun eğmeyen bir dinlenme isteğinin ortaya çıktığı bir dönemdir. Bir yere uzanmak, unutmak isteğine bırakırsa kendini; yorulur yorulmaz, sürdürdüğü çabayı bırakırsa, son olanağını kaybetmiş olur. Titrek, yaşlı bir yaratık durumuna sokuverir onu düşmanı. Çekilme arzusu, tüm berraklığını, erkini ve bilgisini bastırır."

"Ama kişi, silkinir de yorgunluğundan sıyrılır, yaşamının gereklerini sürdürürse, bu son yenilmez düşmanıyla savaşımda bir an bile olsa başarılı olursa, işte o zaman 'bilgi insanı' olmuş demektir. Berraklığın, erkin ve bilginin egemen olduğu bu an, yeterlidir onun için." )


- BİLİM'DE ...

( * OLGU VE OLAYLARDA TUTARLILIK ORANININ FAZLALIĞI
* DAHA FAZLA OLAYI AÇIKLAYAN/KUŞATAN KURAMLAR
* DOĞAL SÜREÇLERDEKİ ÖNGÖRÜSÜ YÜKSEK OLAN KURAMLAR
* BİR BİLİMSEL KURAM İNŞA EDİLDİĞİNDE, VAROLAN KURAMLARIN AÇIKLAYAMADIĞI OLGULARI AÇIKLAMA GÜCÜ GÖSTERİYORSA VAROLAN KURAMLARIN YERİNE YEĞLENİR
* İSTİSNALARI AZ OLAN KURAMLAR ÖTEKİLERE YEĞLENİR
* DAHA AZ KARMAŞIK VE BASİT OLAN KURAMLAR YEĞLENİR
* ÖNGÖRÜSÜ YÜKSEK KURAMLAR YEĞLENİR
* KURAMIN YENİ ARAŞTIRMALARA OLANAK SUNMASI ARANIR )


- BİLİM/BİLİMDE/BİLİMSELLİKTE:
(ÖNCELİKLE) VAR OLANIN[MEVCUD/ONTOS] ve/||/<>/> DOĞANIN ve/||/<>/> DOĞAL)
NESNE ve/||/<>/> OLAY ve/||/<>/> OLGU ve/||/<>/> DURUM ve/||/<>/> İLİŞKİLERİN
(VE ANCAK DAHA SONRA) ÜRETİLMİŞ NESNELERİN
(VE EN SON OLARAK) KİŞİLERİN ve/||/<>/> TOPLULUKLARIN ve/||/<>/> TOPLUMUN/TOPLUMLARDA YAŞANMIŞ/YAŞANAN/YAŞANABİLEN
OLAY ve/||/<>/> OLGU ve/||/<>/> DURUM ve/||/<>/> İLİŞKİLERİN
(ÖNCEDEN TANIMLANMIŞ ve/||/<>/> BELİRLENMİŞ BİR YÖNTEM ve/||/<>/> ARACA BAĞLI OLARAK)
(İSTİDLÂLÎ/RASYONEL [AKIL İLE])
ÖLÇÜLÜ ve/||/<>/> ÖLÇÜLEBİLİR/ÖLÇÜMLENEBİLİR
NEDENSEL ve/||/<>/> KAVRAMSAL ve/||/<>/> ELEŞTİREL (OLANAK ve/||/<>/> SINIRLARI İÇİNDE)
KANITLI ve/||/<>/> DÜZENLİ ve/||/<>/> TUTARLI (BİR BİÇİMDE)
KAMUSAL/LIK ve/||/<>/> TEKRARLANABİLİR/LİK ve/||/<>/> DENETLENEBİLİR/LİK ve/||/<>/> PAYLAŞILABİLİR/LİK (KOŞULLARINDA)
TANIM ve/||/<>/> İŞLEV ve/||/<>/> YARARA (KONU OLABİLEN/OLABİLECEK)
VERİ ve/||/<>/> BİLİ ve/||/<>/> BİLGİ/Sİ


- BİLİMSEL TUTUM/DURUŞ ve/||/<> FELSEFÎ ANLAYIŞ ve/||/<> SANATSAL/ESTETİK DUYARLILIK ve/||/<> HAREKETLİ(SPORCUL) YAŞAM

( Hayret. VE/||/<> Hayranlık. VE/||/<> Aşk. VE/||/<> Coşku. )


- BİLİNÇ ve/||/<> KİŞİ ve/||/<> YAŞAM

( Gövde. VE/||/<> Kişi. VE/||/<> Yaşam. )

( Tohum. VE/||/<> Ağaç. VE/||/<> Meyve. )


- BİLİNMESİ GEREKENLER ile/ve/> YAPILMASI GEREKENLER


- BİLMEK ile/ve/<> DOĞAYI BİLMEK

( Bilmek, olmak demektir. )

( Bilmek, dış dünyayı, insancaya çevirmektir. )

( Doğaya tam itaatte, çaba(zorlanma) yoktur. )

( Bilinçli deneyimlerin bütünlüğü doğadır. )

( Doğayı sadece bilinç olarak görmek, farkındalıktır. )

( Gerçek doğamızı aramak için kendi içimize, derinlere daldığımızda, fark edeceğiz ki, sadece gövdemiz ufaktır ve sadece belleğimiz sınırlıdır; ama yaşamın ucsuz bucaksız okyanusu bizimdir. )

( Kişi, bildiği şeyi bildiğini bilmeli. Bilmediği şeyi bilmediğini bilmelidir. Gerçek bilgi işte budur. )

( Konuşanlar bilmiyor, bilenler konuşmuyor. )

( Bilin, ki güçlü olun, güçlü kalın! )

( TO KNOW vs./and/<> TO KNOW THE NATURE
To know is to be.
In complete obedience to nature there is no effort.
Seeing nature as mere consciousness is awareness.
The totality of conscious experiences is nature.
Science merely pushes back the frontiers of our ignorance.
As you dive deep into yourself in search of your true nature, you will discover that only your body is small and only your memory is short; while the vast ocean of life is yours. )


- BİLMEK ve/||/<>/>< MESAFE


- BİLMEMEK ile/ve/değil/<> KABUL ETMEMEK/"EDEMEMEK"


- BİLMİYORUM ile/ve/||/<>/> NEREDEN BİLİYORUM?


- BİR KİTAP OKUYAN ile/ve/<> İKİ KİTAP OKUYAN ile/ve/<> ÜÇ KİTAP OKUYAN

( Herşeyi bildiğini sanar. İLE/VE/<> Kuşkuya düşer. İLE/VE/<> Hiçbir şey bilmediğini anlar. )


- BİR NESNE/OLAY/OLGU/DURUM/KOŞUL İÇİN:
BİR "AD VEREBİLMEK", BİR ŞEY "DEMEK/DİYEBİLMEK"
ve/||/<>/<
O ...'YI DENEMEK


- BİR ŞEYİN:
İLGİ ÇEKMESİ ile/||/<> DİKKAT ÇEKMESİ


- BİR ŞEYİN:
İYİ OLDUĞUNDAN DOLAYI İSTENMESİ ile/ve/değil/<> İSTENİYOR OLMASINDAN DOLAYI İYİ OLDUĞU


- BİR ŞEYİN:
"YOK OLMASI" ile/değil YER/BİÇİM DEĞİŞTİRMESİ


- BİR ile/ve/||/<>/>/< BİN


- BIRAKMAK ile/ve/yerine/değil UZAKLAŞTIRMAK / TERCİH DEĞİŞTİRMEK [Özellikle sigara ve çeşitli bağımlılık yapıcılarda!]

( Mutlu olmak için herhangi bir şeye bağımlı olmak, çaresizliğin son aşamasıdır. )

( Herhangi bir şeye karşı artık bağımlı olmadığınızda, payınıza düşeni yapmışsınız demektir. )

( Zihnimizi, içiyle dışıyla bilmedikçe, bağımlılıklar bizi terk etmeyecektir. )

( Bağımlılıklarımızdan vazgeçelim. Vazgeçmemiz gereken başka hiçbir şey yoktur. )

( Bilincine varmadığınız bir şeyi, terk edemezsiniz. )

( Alışkanlık ve ihtiras, kör eder ve yanlışa götürür. )

( Alışkanlık! Gereklilik değil! )

( SİGARAYI: "BIRAKTIM!" değil/yerine "İÇMİYORUM" ya da "İÇMEMEYİ YEĞLİYORUM/TERCİH EDİYORUM!" )

( Mücadelemiz içenlerle değil maddeyle!
Koruyup kolladığımız, kişiler; kovduğumuz, o sinsi madde!...
Davetimiz, sağlıklı olmak; kabul etmediğimiz, sararmak...
Çözümlerimiz, herkes için; çaresi "Hayır!"da...
Herkes için hayırlı olan, hayırsızı yakmamakta... )

( Not necessary! It's habit/addiction. )

( FEEL FREE TO SAY NO! )

( Dependence on anything for happiness is utter misery.
When you are no longer attached to anything, you have done your share.
Attachments are in the mind and will not leave you until you know your mind in and out.
Give up your addictions. There is nothing else to give up.
You cannot leave if you don't aware of it.
Habit/addiction and passion makes blind and takes to the false.
"I PREFER, NOT TO SMOKE" instead of "QUIT SMOKING/CIGARETTE" )

( [not] TO LEAVE / QUIT vs./and/but TO CHANGE PREFERENCE
TO CHANGE PREFERENCE instead of TO LEAVE / QUIT )

( PROTIMO NA MIN KAPNIZU: İÇMEMEYİ TERCİH EDİYORUM! )


- BİRBİRİMİZE ...:
"DÜŞMEK" değil/yerine/>< "DÜŞKÜN OLMAK"


- BİREŞİM(TEVHİD) ve/||/<>/>/< KUŞKUDAN KURTULMAK


- BİTİMLİ/LİK ile/ve/<> BİTİMLİLİĞİNDE(Kİ) BİTİMSİZ/LİK

( İnsan dışındaki her şey/kavram/olgu/durum. İLE/VE/<> İnsan. )


- BİZİM OLAN:
"BİRİKTİRDİĞİMİZ" değil PAYLAŞTIĞIMIZ


- BÖĞÜRTLEN LEKESİ ve/||/<>/< BÖĞÜRTLEN YAPRAĞI

( Böğürtlen lekesini, böğürtlen yaprağı çıkarır. )


- BOŞLUK ile/ve/||/<> SU


- BULAŞMA ile/ve/değil/yerine/||/<> YANKILA(N)MA


- BÜYÜĞÜN İÇİNDEKİ KÜÇÜK ile/ve/değil/yerine KÜÇÜĞÜN İÇİNDEKİ BÜYÜK


- BÜYÜK YANLIŞLARIN/HATALARIN/SUÇLARIN:
"NEDENİ" ile/ve/<>/> BEDELİ


- BUZ ile/ve SU

( Üzerine damga yapılmaz! İLE/VE Üzerine yazı yazılmaz! )


- CAN'IN:
"AZI" ile/ve/||/<> "ÇOĞU"

( Can'ın, "azı", "çoğu" olmaz! )


- CANLI ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİLİNÇLİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİLİNCİNİN BİLİNCİNDE OLAN/OLABİLEN

( Uyurken. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< "Uyurgezer". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Uyanıkken. )

( Bitki. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Hayvan. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< İnsan. )


- CANLI ile/ve/<> CAN

( Görünür. İLE/VE/<> Görünmez. )


- ÇELİŞKİ ve/||/<> BÜTÜNÜN PARÇASI


- ÇIKARLAR/IMIZ GEREĞİNCE değil/yerine İLİŞKİLER GEREĞİNCE


- [ne yazık ki]
(ÇOK) BENCİL/LİK değil/yerine/>< (ÇOK) BİLGİ(Lİ/LİK)

( Ne kadar bilgi, o kadar az bencillik; ne kadar az bilgi, o kadar çok bencillik. )


- ÇOK GÖRMEK/GÖRDÜĞÜMÜZ ile/değil/yerine HAK GÖRMEK/GÖRDÜĞÜMÜZ

( "Kendimize" hak gördüğümüzü, başkasına "çok" görmeyelim! )


- ÇOK GÜZELSİN! DEMENİN:
ÖNCESİ ile/ve/||/<>/> SONRASI

( )

( "Çok Güzelsin!" Demenin Etkileri... yazısı için burayı tıklayınız... )


- ÇÖZÜMÜN BİR PARÇASI DEĞİLSEK, SORUNUN BİR PARÇASIYIZDIR ile/ve/||/<> YAŞAMAKLA MEŞGUL OLMAZSAK, ÖLMEKLE MEŞGUL OLURUZ


- DAHA ÇOK OLANI ARAMAK değil/yerine DAHA AZ OLANIN TADINI ÇIKARMAK


- DAMLAYA DAMLAYA GÖL OLUR ile/ve/||/<> TAŞI DELEN, SUYUN GÜCÜ DEĞİL DAMLALARIN SÜREKLİLİĞİDİR


- DEĞER/İNİ BİLMEK:
SAHİP OLMADAN ÖNCE ile SAHİP İKEN ile KAYBETTİKTEN SONRA

( )

( )

( )

( )


- DEĞİŞİM:
KIRILINCA ile/ve/||/<> KANDIRILINCA ile/ve/||/<> ÇOK FAZLA ŞEY ÖĞRENİNCE ile/ve/||/<> ÂŞIK OLUNCA ile/ve/||/<> ZORDA/ZORUNDA KALINCA


- DEĞİŞİM ile/ve/||/<>/>/< AÇILIM


- DEĞİŞİM = ALTERATION/VARIATION[İng.] = VARIATION[Fr.] = UNTERSCHIED[Alm.] = VARIAZIONE[İt.] = VARIACIÓN[İsp.]


- DEĞİŞİM ve/||/<> İLKSELLİĞİN "İÇKİNLİĞİ/AŞKINLIĞI" ve/||/<> CANLILIK ve/||/<> YERÇEKİMİ

( Dünya, düşünce[felsefe/bilim] tarihinin en temel sorun(sal)ları. )


- DEĞİŞİM ile/ve/||/<> ZORUNLULUK


- DEĞİŞ(TİR)MEYE ÇALIŞMAK ile/ve/değil/yerine/< ANLAMAYA ÇALIŞMAK


- DENEMEK > TAKLİT ETMEK değil/yerine/></> DÜŞÜNMEK

( En acı olan. > En kolay olan. DEĞİL/YERİNE/<>/> En akıllıca olan. )


- DENEYİM:
YAŞLANARAK değil YAŞAYARAK


- DENGE ve/<> HUZUR


- DENGE ve/||/<>/> KONFOR[=> ÇÜRÜME] ve/||/<>/> SORUN ve/||/<>/> KARMAŞA ve/||/<>/> ÇÖZÜMLER/ÇARELER

( En "dengeli" ya da eşit durum, ölümdür. VE/||/<>/> En konforlu durum, çürümedir ve mezarlıktadır. VE/||/<>/> En büyük/ciddi "sorunlar" ile harekete geçilir. VE/||/<>/> En hareketli ortamlarda karmaşa ve kargaşa oluşur. VE/||/<>/> Daha iyi/nitelikli/isabetli çözümler oluş(tur)maya başlarız. )


- DEPREMDE:
ÇÖKMEK ile/ve/||/<> KAPANMAK ile/ve/||/<> TUTUNMAK

(



)


- DERİNLİK ile/ve/||/<> ÇOK ANLAMLILIK


- DESTEKLEME ile/ve/||/<>/> BÜTÜNLEŞTİRME


- DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN:
HAVADA ile/ve/||/<> KİŞİDE

( Sislisine. İLE/VE/||/<> Sinsisine. )


- DİLİ ÖĞRENMEK/ÖĞRETMEK ile/ve/değil/||/<>/>/< DİLİ KULLANMAYI ÖĞRENMEK/ÖĞRETMEK


- [ne yazık ki]
DİNİN, ...:
"EMİRLERİ" ile/değil/yerine/>< KAVRAMLARI


- DİNLE! ve/||/<> YÜZLEŞ! ve/||/<> ANLA!

( [yoksa] Dilin, seni sağır eder. VE/||/<> Kalbin, seni esir eder. VE/||/<> Zihnin, seni deli eder. )


- DİNLEYELİM! ve/||/<> YÜZLEŞELİM! ve/||/<> ANLAYALIM!

( [Yoksa ...] Dilimiz, bizi sağır eder. VE/||/<> Kalbimiz, bizi tutsak eder. VE/||/<> Zihnimiz, bizi deli eder. )


- DIŞ DUYULAR ile/ve/||/<>/+/ve İÇ DUYULAR

( Görme, İşitme, Koklama, Tatma, Dokunma. İLE/VE/<>/+ Hiss-i Müşterek, Hayal[Hissî Suretler], Vehim[Tikel Anlamlar], Hafıza, Kuvve-i Mutasarrıfa[Hayalhane'ye dayanırsa: Muhayyile; Vehim'e dayanırsa: Müdrike.] )

( BEŞ DUYU ile/ve/<>/+ BULUNÇ/VİCDAN[Ar. < VUCUD < CÛD: Taşma, bulunma, görünme.] )

( İÇ DUYULAR:
* ORTAK DUYU/HİSS-İ MÜŞTEREK
* HAYALHANE

(TEKİL BİÇİM)
* VÂHİME
(TEKİL/TİKEL ANLAMLAR)
* HÂFIZA
(TEKİL ANLAMLAR)
* KUVVE-İ MUTASARRIFA (İŞLEMCİ)
KUVVE-İ MUTASARRIFA + HAYALHÂNE = MUHAYYİLE
KUVVE-İ MUTASARRIFA + HÂFIZA = MÜVEHHİME
KUVVE-İ MUTASARRIFA + AKIL = MÜFEKKİRE
AKIL = MÜDRİKE )


- DIŞ "GÜZELLİK" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İÇ GÜZELLİK


- DIŞSAL ile/ve/||/=/<>/> DÜŞÜNCENİN YANSIMALARI/NESNELER


- DOĞA ARAŞTIRMALARI ile/ve DOĞA FELSEFESİ ile/ve DOĞA BİLİMİ ile/ve DOĞAL TÜZE(HUKUK)

( Doğadaki olguları toplama. İLE/VE Bu olguların nedensel bağlarını tespit etme. İLE/VE Bu olguların "nasıl"lıklarını tespit etme. )

( Tekilleri araştırmak. İLE/VE/||/<> Hareket ve sükûn nedenlerini araştırmak. İLE/VE/||/<> Deneysel verileri, matematikselleştirerek araştırma. )


- DOĞA:
"MİRAS" (ATALARDAN) değil ÖDÜNÇ (ÇOCUKLARIMIZDAN)


- DOĞA TARİHİ MÜZESİ

( www.mta.gov.tr sitesini ve müzesini özellikle görmenizi ve incelemenizi öneririz. )


- DOĞA VAROLANI ile/ve/<> SONRA/NIN VAROLANI

( Hayvan. İLE/VE/<> İnsan. )


- DOĞA ile İYİ

( İyi için geçerli değil. İLE Doğa için geçerli değil. )

( ... İLE Aşkınlık gerektirir. )


- DOĞA ve/<> KÜLTÜR

( Birincil düzen/doğa. VE/<> İkincil düzen/doğa. )

( Işığı, gölgeyle terbiye eden. VE/<> Noktayı, virgülle devam ettiren. )


- DOĞADA:
"YASALAR" değil GÜÇLER


- DOĞAL DURUM:
"DURMAK" değil HAREKET


- DOĞAL OLANLARIN:
REDDİ, YOK SAYILMASI değil/yerine DENETİM ALTINDA TUTULMASI


- DOĞAL VE ZORUNLU ile DOĞAL AMA ZORUNLU DEĞİL ile NE DOĞAL, NE DE ZORUNLU

( Doğal Hal'de, "Ben şuyum, ben oyum" yoktur. )

( There is no 'I am this', 'I am that', in the natural state. )

( NATURAL AND COMPULSORY vs. NATURAL BUT NOT COMPULSORY vs. NEITHER NATURAL, NOR COMPULSORY )


- DOĞALLIK ile/ve/||/<> İÇTENLİK

( ... İLE/VE/||/<> Kanıta gereksinimi olmayan doğallık. )


- DOĞANIN AŞILMASI ve/<> BEŞERİLİĞİN AŞILMASI

( Tarih ile. VE/<> İnsan olmakla. )


- DOĞAYA DOĞAN ile/ve/değil/||/<>/> YAŞAMA DOĞAN

( Behaim["hayvan"]. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Beşer/İnsan. )

( Yaşam, yaşamla beslenir. [Doğada bu süreç zorunluludur, toplumda ise gönüllü olmalıdır.] )

( Yaşamın tamir edemediğine ölüm son verir. )

( [not] TO BORN IN NATURE vs./and/but TO BORN IN LIFE
What life cannot mend, death will end. )


- DOĞAYI BİLMEK ile/ve DOĞA AYNASINDA, KENDİNİ BİLMEK


- DOĞRU İŞİN YAPILMASI ile/ve/<> İŞİN, DOĞRU YAPILMASI

( Etkililik. İLE/VE/<> Etkinlik. )


- DOĞRU SEÇİM ile/ve/<> DENGELİ TÜKETİM


- DOĞRULUK:
TUTARLILIK ile/ve/değil/||/<>/< UYGUNLUK


- YATIRIM:
"DOLAR"A ile/değil/yerine DOĞAYA


- DÖNGÜ ile/ve/||/<> DEVİNİM


- DÖNÜŞTÜREREK ile/değil/<> DÖNÜŞEREK


- DOYUMLULUK ve/||/<> GÜVEN

( En büyük zenginlik. VE/||/<> En iyi yakınlık/akrabalık. )


- DÜNYA ile/ve/||/<> NESNELERİN ÖYKÜSÜ

( )


- DÜNYAYA GELMEK/GELDİK değil DÜNYADAN GELMEK/GELDİK


- DURAĞANLIK/ATÂLET(OTURMA/YATMA) ile/değil/yerine/>< HAREKET

( Üşütür ve giydirir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Isıtır ve soyundurur. )


- DURAĞANLIK ile/ve/değil/yerine/||/>< DEVİNİMSEL/LİK


- DURANDA, DÖNEN ile/ve/<> DÖNENDE, DURAN

( Doğa. İLE/VE/<> İnsan/kendi. )


- DURUM - KARŞILAŞMA ile/ve/||/<>/> DURUŞ - KARŞILAMA


- DÜŞ/ÜNÜ KURMAK ve/||/<>/> HAREKETE GEÇMEK


- DÜŞÜNCE ve/=/||/<>/< DEVİMİN/HAREKETİN DUYUMU/DUYUMSANMASI


- DÜŞÜNME ile/ve/||/<>/>/< DUYUMSAMA


- DÜŞÜNMEK/SORGULAMAK/BİLMEK/ARAŞTIRMAK/ÇALIŞMAK:
ANLATMAK İÇİN/ÜZERE ile/ve/değil/||/<>/< ANLAMAK İÇİN/ÜZERE


- DÜŞÜNMENİN/SORGULAMANIN:
İLK VE EN ÖNEMLİ SAĞLADIĞI/SUNDUĞU:
KENDİNİ VE DÜNYAYI...
KENDİNDEN KURTARMAK/KORUMAK ile/ve/||/<>/< DÜNYADAN KURTARMAK/KORUMAK ile/ve/||/<>/< YANILSAMALARDAN KURTARMAK/KORUMAK


- DUYARLILIK = HASSASİYET = SENSIBILITY[İng.] = SENSIBILITÉ[Fr.] = SENSIBILITÄT, SINNLICHKEIT[Alm.] = SENSIBILIDAD[İsp.]


- DUYGU ile/ve/||/<> "BİR DUYGUNUN, BAŞKA BİR DUYGUYLA KARŞILANMASI/KAPATILMAYA ÇALIŞILMASI"

( Ancak, bilgi ve bilinç ile doğal işleyişin dışına çıkılabilir. )


- DUYULAR:
DİRENÇSİZ/DİRENÇDIŞI/"İSTEMEDEN"(GAYR-I İHTİYÂRÎ) ile/ve/||/<>/> HEM DİRENÇLİ(İHTİYÂRÎ), HEM DE DİRENÇSİZ; NE DİRENÇLİ, NE DE DİRENÇSİZ ile/ve/||/<>/> DİRENÇLİ(İHTİYÂRÎ)

( Duyma(kulak) ve koklama(burun). İLE/VE/||/<>/> Dokunma/fiziksel duyumsama(deri). İLE/VE/||/<>/> Bakma(göz) ve tad(ağız/dil). )


- DUYULAR ile/ve/<>/değil FARKINDALIK

( [not] SENSES vs./and/<>/but AWARENESS )


- DUYULARDA:
GÖRME VE DUYMA ile TATMA VE KOKLAMA VE DOKUNMA/LÂMİSE[Ar.]

( Temsil edilebilirlik sağlayan. İLE Temsil edilebilirlik sağlayamayan. )

( "Süreklilik" sağlar. İLE "Geçici"dir. )

( Duyulara açık olan, en örtük olandır! )


- DÜZELTME ile/ve/değil/<>/> GELİŞTİRME


- DÜZEN ile/ve DENGE ile/ve UYUM

( Düzenli bir hayat yaşayın ama onu kendi içinde bir amaç haline getirmeyin. )

( SETTING/ORDER/REGULARITY vs. BALANCE
Live an orderly life, but don't make it a goal by itself. )


- DÜZEN ve/<> GÜZELLİK ve/<> UYUM

( ORDER and/<> BEAUTY and/<> HARMONY )


- DÜZENLİLİK ile/ve/<> BÜTÜNLÜLÜK


- EDİMSELLİK:
DOĞADA ve/||/<>/> TİNDE

( İkisinde de kuvvettir. )


- EFENDİSİ ve/||/<>/< KÖLESİ

( Bilginin. VE/||/<>/< Çalışmanın. )


- EKİP ve/||/<>/> BİÇMEK


- EKSİK NEDEN ile/ve HAZIRLAYICI NEDEN

( organ olmasın o )


- ELEŞTİRİ ile/ve/değil/yerine/<>/> DAYANIŞMA


- EMİN OLMAK ve/<> TESLİMİYET


- EN AZ ENERJİ ile/ve/||/<> EN YÜKSEK DÜZENSİZLİK


- EN BÜYÜK "GÖSTERİŞ": DOĞALLIK


- EN ÇOK ŞEYE SAHİP OLMAK ile/değil/yerine/>< EN AZ ŞEYE GEREKSİNİM DUYMAK

( Ne kadar az şeye sahip olursak, o kadar az şey, bize "sahip olur". )

( Sahip olmadığı şeylere üzülmeyen ve sahip olduklarına sevinen kişi, akıllı biridir. )


- EN HIZLI OLAN:
| SES HIZI ve IŞIK HIZI | ile/ve/değil/||/<>/>/< DÜŞÜNCE HIZI

( | [ a0 = 340 m/s ] VE [ c0 = 300.000 km/s ] | İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Sınırsız ve en hızlı. )

( | [ a0 = 1/√K0 g0 ] [ a0 = √ m . Y ] VE [ c = 1/√e0 μ0 ] | İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< ... )


- EN ÖNEMLİ/LER ve/ya da OLMAZSA OLMAZ/LAR

( KULLANILAGELENLER [DRIVEN/USEFUL]

( 1.) SAĞLIKÖZGÜRLÜK [HEALTHFREEDOM] )

( 2.) ZAMAN ve ENERJİ [TIME & ENERGY]

( 3.) BİLGİ ve FARKINDALIK [INFORMATION & AWARENESS] )

( UYGULANAGELENLER [APPLIED/PRACTICAL]

( 1.) DOĞA ve DOĞALLIK [NATURE & NATURALNESS] )

( 2.) UYUM ve BÜTÜNLÜK [HARMONY & INTEGRITY] )

( 3.) GELİŞİM ve DEĞİŞİM [PROGRESS/DEVELOPMENT & ALTERATION/CHANGING] )

( "EĞER"SİZ, "ÇÜNKÜ"SÜZ, "AMA"SIZ; "KARŞIN/RAĞMEN"Lİ SAYGI VE SEVGİ! )

( Sevgi, hiçbir zaman durmaz ve dinlenmez. )

( Sevgide, "bir" bile yoktur, "iki" nasıl olabilsin? )

( SEVGİ: BÜTÜNÜN DUYUMU )

( İVAZSIZ, GARAZSIZ, ÇIKARSIZ, AİDİYETSİZ, SAHİPSİZ SEVGİ )

( Gelişim ve Değişim, ani ve süreksiz adımlarla gerçekleşir. )

( UNCONDITIONAL RESPECT & UNCONDITIONAL LOVE [WITHOUT "IF", "BECAUSE", "BUT"] )

( While love will never stops or rest.
In love there is not the one even, how can there be two? )

( THE MOST IMPORTANT/S
CONDITIO SINE QUA NON
DRIVEN/USEFUL vs./or APLLIED/PRACTICAL
INFORMATION & AWARENESS )


- EN (")ÜSTÜNLER/BÜYÜKLER("):
AHMAKLIK/HAMÂKAT ve KENDİNİ BEĞENMEK değil/yerine AKIL ve İYİ HUY

( Yoksulluğun. VE Korkulacakların. DEĞİL/YERİNE Zenginliğin. VE Beğenileceklerin. )


- ENERJİNİN/BESİNİN:
KAYNAĞI ve/||/<>/> ARACI ve/||/<>/> TAŞIYICISI ve/||/<>/> TÜKETİCİSİ

( Güneş. VE/||/<>/> Toprak. VE/||/<>/> Bitkiler. VE/||/<>/> Hayvan/İnsan. )


- ERİNÇ/HUZUR ve/||/<> BARIŞ

( İç/içte. VE/||/<> Dış/dışta. )


- ESAS ile/ve/< USÛL/YÖNTEM

( Temel, öz. İLE/VE/||/< Yöntem, yol, uygulayım, metot. )

( Usûl olmadan vusûl olmaz.[Yöntem olmazsa kavuşulmaz/ulaşılmaz.] )

( Anayasa ve bazı/çoğu önemli davalar, önce usûlden sonra esastan ele alınır. )

( Kızgın tencere, bir kulpundan tutulmaz. )

( [öncelik ve simge/benzetme olarak]
Dere. İLE/VE/||/< Okyanus.
"Okyanus". İLE/VE/||/< "Dere".

[örnek ve deyim olarak]
Okyanus[u geçmek]. İLE/VE/||/FAKAT/NE YAZIK Kİ Dere[de boğulmak][usûlün öncelikli tutulması ve/ya da bulunmaması durumunda]. )

( BASE vs./and/||/< METHOD )


- EŞİT OLMA ile/ve/||/<> EŞİT OLMAMA

( Yaşamda. İLE/VE/||/<> Doğa(l)da. )


- ETKİ <> TEPKİ ile/ve/değil ETKİ <> YORUM <> TEPKİ

( Hayvanlarda. İLE/VE/DEĞİL İnsanda. )


- ETKİLEŞİMLİ ve/||/<> DEVİNGEN


- EVREN/KAİNAT:
OLUŞ/KEVN ve/||/<> BOZULUŞ/FESAD


- EVRİM:
DOĞAL SEÇİLİM KURAMI/ÖRNEĞİ ile/ve/değil/yerin/<>/>< DAYANIŞMA(SYMBIOSIS) KURAMI/ÖRNEĞİ

( Ekvator bölgesinde. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< Sibirya'da. )

( CHARLES DARWIN ile/ve/değil/yerine/<>/>< PYOTR KROPOTKIN[09 Aralık 1842 - 08 Şubat 1921] )


- EVRİM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İLERLEME


- EYLEM/HAREKET ve/||/<>/>/< SAĞALTIM/TEDAVİ/ŞİFÂ


- EYLEM:
[hem/ne] SONLULUK ile/ve/||/<>/hem de/ne de SONSUZLUK


- EYLEM ile/ve/değil/||/<>/< EYLEMİN DEĞERİ

( Bilim. | Sanat. | Fizik/doğa. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Felsefe. )


- EYTİŞİM(DİYALEKTİK) ve/||/<> GÖRELİLİK ve/||/<> HOLOGRAFİK EVREN ve/||/<> SİBERNETİK ve/||/<> KUVANTUM


- EZELDE ve/||/<>/> GÜZELDE

( Nokta. VE/||/<>/> Saklı. )


- FARK ET! ve/||/<> HAK ET!


- FARK ile/ve/||/<> MÜBÎN[Ar. BEYN/BEYÂN]

( ... İLE/VE/||/<> İyiyi, kötüyü [hayr'ı, şer'i] ayıran/ayırabilen. | Açık, apaçık, belirli. )


- FARKINDALIK ile/ve/||/<> DUYARLILIK


- FARKLI AÇILARDAN ve/||/<> BÜTÜNCÜL BAKMAK


- FARKLI BİR BAKIŞ AÇISI ile/ve/değil/||/<> FARKLI BİR TANIM


- DOĞA/FITRAT ve/<> İLKELİLİK


- FİZYOLOJİK GEREKSİNİMLER ile/ve/<> PSİKOLOJİK GEREKSİNİMLER

( Yerleşim dışında. İLE/VE/<> Yerleşim merkezlerinde. )

( PHYSIOLOGICAL NEEDS vs./and/<> PSYCHOLOGICAL NEEDS )


- GELİŞMİŞ ÜLKE:
YOKSULLARIN BİLE ARABAYA BİNDİĞİ ÜLKE
değil/yerine/><
VARSILLARIN BİLE OTOBÜSE BİNDİĞİ ÜLKE


- GENEL ile ÖZEL

( GENERAL vs. REAL )


- GERÇEĞİN, BİLİNEBİLECEK YÖNLERİNİ, DOĞRU OLARAK ALGILAMAK ve BİLİNEMEYECEK OLANLARIN, BİLİNEMEYECEĞİNİ DOĞRU OLARAK ALGILAMAK


- GERÇEKLİĞİN ...:
KOŞULLARI ile/ve/||/<>/>/< YASASI

( Nesnelerde. İLE/VE/||/<>/>/< Akılda. )


- GERÇEKLİK:
AKIL SAYESİNDE/ARACILIĞIYLA ve/||/<> AKILDA


- GERÇEK/LİK ile/ve/=/||/<> BÜTÜN/LÜK


- GİRDAP ile/değil SUALTI AKINTISI

( Sualtı akıntıları kıyı boyunca herhangi bir yerde oluşabilir. Eğer belimize kadar suya girmiş durumda orada duruyorsanız ve akıntının içine göğsümüze kadar girdiysek, sualtı akıntısı bizi kaparak açık denize doğru sürükleyebilir. Elbette genellikle yüzmeyi bilmeyen kişiler bunu yapıyor – bir yerde durarak kendi kendilerine eğleniyor. Hiçbir koşul altında kişilerden uzakta denize girmeyelim ve tabii ki kırmızı bayraklara ve kumsalda bulunan uyarı işaretlerine dikkat edelim!

Bir sualtı akıntısına kapılırsak ne yapmamız gerekir?

1. Paniklemeyelim!

Panik durumunda hareketlerimiz kendimizi koruma içgüdüsü tarafından kontrol edilir ve akıllıca kararlar almak daha zor bir duruma gelir. Sualtı akıntısına kapılırsak gerçekten ne yapmamız gerektiğini biliyorsak kurtulma olanağımız vardır.

2. Gücümüzü koruyalım!

Kıyıya yüzmeye çalışarak akıntıya karşı mücadele etmeyelim! Ne yazık ki bu tüm enerjimizi tüketmekten başka bir işe yaramayacaktır. Kıyıya doğru yüzmek yerine kıyıya paralel yüzelim. Eğer sualtı akıntısı dar ise [5 metreye kadar], çok çabuk bir biçimde akıntıdan kaçabiliriz.

3. Sualtı akıntısı geniş ise [20 metre ya da daha fazla] ne yapmalı?

Bu durumda, kurallara uyarak kıyıya paralel bir biçimde yüzsek bile kaçmak çok kolay olmayacaktır. Ancak yine de kurtulamadığımızı fark ettiğiniz an paniklemeyelim! Sadece rahatlayalım, çünkü ters akıntı çok uzun sürmeyecektir; yaklaşık 5 dakika içinde duracaktır. Durduğu zaman, ilk olarak kıyıya paralel bir biçimde 50-100 metre yüzün ve daha sonra kıyıya doğru yüzelim. Eğer doğrudan kıyıya yüzmeye çalışırsak, akıntının her zaman aynı noktada tekrar başlama olasılığından dolayı tekrar akıntıya kapılabiliriz.

Unutmamamız gereken önemli şeyler var!

1. Bir sualtı akıntısı bizi asla dibe çekmez.

Sualtı akıntıları, girdaplarla aynı şey değildir. Bizi su yüzeyi boyunca çeker ancak asla denizin dibine çekmez.

2. Bir sualtı akıntısının genişliği her zaman sınırlıdır.

Genellikle genişlikleri 50 metreden fazla olmaz. Çoğunlukla 10-20 metreyi geçmez. Kıyı boyunca 20-30 metre yüzdüğümüz zaman güvenli bir biçimde akıntıdan çıkabiliriz.

3. Bir sualtı akıntısının uzunluğu her zaman sınırlıdır.

Su akışı her zaman nispeten hızlı bir biçimde zayıflar ve dalgaların pik yaparak kırılmaya başladığı noktada sonlanır. Sörfçüler bu bölgeye "hat" der; genellikle kıyı şeridinden itibaren 100 metreden daha ileride olmaz. )


- GÖLGE ile/ve/değil/yerine/=/||/<>/< GÖVDE

( Gölgeyi takip edersen güneşi de bulursun! )

( Gölgeni göremiyorsan, gölgeye kaç! )

( "Bilgi/episteme(loji)". İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/=/||/<>/< Varolan/onto(loji). )

( [not] SHADOW vs./and/=/||/<>/ BODY instead of SHADOW )


- GÖNÜLLÜ ile/ve/||/<> GÖNÜLVEREN


- GÖRECE/Lİ/LİK" ile/ve/değil GÖRELİ/LİK


- GÖRÜNEN UYUM ile/ve/değil/yerine/||/<>/< GÖRÜNMEYEN UYUM


- GÖRÜNTÜNÜN/MANZARANIN:
EN ÇİRKİNİ/KORKUNCU ile/değil/yerine/>< EN GÜZELİ

( Somurtan bir "yüz". İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Gülen bir yüz. :) )

( Gülen İnsan Yüzünün Görsel FaRkLaR'ı için burayı tıklayınız... )

( Kara delik. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Güneş. )

(

ile/değil/yerine/><

)


- GÖVDE ve/||/<> EV ve/||/<> EVREN

( Bilinç. VE/||/<> Kişi. VE/||/<> Yaşam. )

( Tohum. VE/||/<> Ağaç. VE/||/<> Meyve. )


- GÖZLEM ve/||/<>/> DENEY ve/||/<>/> ÖLÇÜM


- VAR OLANLARIN, VAR OLMASI...:
GÖZLEMLEYEBİLSEK DE ve/||/<> GÖZLEMLEYEMESEK DE


- GÜÇLÜ ile/ve/değil/||/<>/< UYUMLANAN


- GÜLME! ve/ya da AĞLAMA! ve/ya da LANETLEME!
ile/ve/değil/yerine/||/<>/<
SADECE ANLA!(MAK)

( NON RIDERE vs. NON LUGERE vs. NEQUE DETESTARI |
SED INTELLIGERE )


- GÜNEŞ/İN GİTMESİ/GİTTİ değil BULUT/UN GİRMESİ/GİRDİ

( Güneş, hiçbir zaman bir yere gitmez. Araya bulut girmiştir ya da dünya döndüğünden, görünmeyen tarafındadır. )


- GÜNEŞ IŞIĞI ve/||/<> BİLGİ AYDINLIĞI


- GÜNEŞ ile/ve/||/<> ATEŞ

( Isı, ışın/aydınlatma, besin. İLE/VE/||/<> Isı, aydınlatma, yakma ve yıkma. )


- GÜNEŞ ile/ve/<>/> AY

( Arı bilinç. İLE/VE/||/<>/> Süreçteki bilinç. )

( Özbilinç. İLE/VE/||/<>/> Nefs/ego. )

( Tümel, kavramsal. İLE/VE/||/<>/> Kavramsal. )

( Ziyâ saçar. İLE/VE/||/<>/> Nur saçar. )

( [görselde/çizimde] "Okları"[ışınım gösterimi] olan. İLE/VE/||/<>/> "Okları" olmayan. )

( Kaynak ışığı. İLE/VE/||/<>/> Yansıma ışığı. )

( SUN vs./and/||/<>/> MOON )

( AHÛ-Yİ FELEK/HÂVERİ/ZERÎN ile/ve/||/<>/> MÂH )

( YÛH/YÛHÂ ile/ve/||/<>/> KAMER )


- GÜNEŞ ile/ve/||/<> AY


- GÜZEL OLANLAR:
DURUNCA/SUSUNCA ile/ve/yerine KONUŞUNCA ile/ve/yerine HEM DURUNCA/SUSUNCA, HEM KONUŞUNCA


- GÜZELLİK ile/ve/||/<>/>/< AŞK

( GÜZELLİK: Aşkın olmadığı yerde ne işim var?! VE AŞK: Güzelliğin olmadığı yerde ne işim var?! )

( ... İLE/VE/||/<>/>/< Güzelliğe duyulan özlem. )

( BEAUTY and/<> LOVE )


- GÜZEL/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< DÜRÜST/LÜK


- GÜZELLİK ile/ve/<> EDEB


- GÜZELLİK ile İÇTENLİK/CANA YAKINLIK

( İçtenlik vermez. İLE Güzellik verir. )


- GÜZEL/LİK ile/ve/<>/>< YÜCE/LİK ile/ve/<>/>< YALIN/LIK (GELİŞMİŞ/LİK)

( Hz. Muhammed. İLE/VE/<>/>< Hz. Âlî. )


- HADDİNİ BİLMEK ile/ve HAKKINI BİLMEK

( Olgunlaşmayan meyveye, el uzanmaz. )

( TO KNOW THE LIMIT vs./and TO KNOW THE RIGHTS )


- HAKİKAT BİLGİSİ ile/ve/||/=/<>/>/< KENDİNİN BİLGİSİ


- HAKİKAT ve/||/<>/= TAŞ/BİTKİ/HAYVAN


- HAREKET ve/||/<> DUYGULANIM ve/||/<> BENZETME

( İki kişi arasındaki tüm ilişkilerde ve temelinde, anne ile çocuğun ilişkisinde, yerli yerinde ve yeterince bulunması gerekenler... )


- HAREKET ile EYLEM

( MOVEMENT vs. ACTION )


- HAREKET ile SES ile KONUŞMA

( MOVEMENT vs. VOICE vs. SPEECH/TO TALK )


- HAREKET'İN:
NEDEN'İ ile/ve NASIL'I


- HAREKETSİZ DİRENİŞ ile/ve/||/<> SESSİZ ÇIĞLIK


- HAREKET'TE:
YER DEĞİŞTİRMEK değil KENDİ İÇİNDE DEĞİŞMEK


- HAVA (DURUMU) ile/ve/<>/değil İKLİM

( 21 - 22 derecenin altında ve üstünde olan ortamlarda, kişilerin, konu ne kadar önemli olursa olsun toplantılarda konuşmacıya beş dakikadan fazla odaklanamadıkları araştırmalar sonucu tespit edilmiştir. )

( Günümüz belediye yönetmeliklerinde, apartmanlardaki kalorifer kazanları ve ısılar için şu yönerge vardır: "Dışarıda havanın ısısı 17 derecenin altına düştüğünde kalorifer yakılmak zorundadır. Oda sıcaklıkları ortalama 21 - 22 derece dolayında olmalıdır." )

( Hayvanların iklimin genel gidişine göre doğurdukları ve doğacak yavru sayısını ayarladıkları tespit edilmiştir. )

( Bitki tohumlarının belirli bir ısı ve nem olmadıkça filizlenmediği bilinmektedir. )

( Ağustos böcekleri, 17 yıl toprak altında yetişir. Havanın 17 C olduğu günün gecesi dışarı/yüzeye çıkar. İki günde ağaçların tepesine ulaşmaya çalışırlar. )

( ERZE[Fars.]: Eski yönteme göre yeryüzünün bölündüğü yedi iklim.[yedi parçadan birinci iklim, ekvatora yakın olan bölge. )

( ... ile/ve/<>/değil MERZÜBÛM )

( [not] WEATHER vs./and/<>/but CLIMATE )

( VAYU ile/ve/<>/değil ... )


- HAVA KİRLİLİĞİ ile/ve/değil/||/<> İÇ ORTAM/MEKÂN HAVA KİRLİLİĞİ


- HAYRANLIK ile/ve/||/<>/> İÇSELLEŞTİRME


- HAYVANLAR:
"BİZİM İÇİN" değil BİZİMLE BİRLİKTE


- [hem] ÇOK OKUYAN ile/ve/||/<>/hem de ÇOK GEZEN

( Hangisi daha çok bilir?" sorusuna, birinden yana, iki yaklaşımda bulunuluyor. Doğru yanıt diye bir şey yok! İkisi de doğru ya/ya da yanlış olabilir. Fakat bilinebilecek bir şey varsa, o da ikisini de yapanın hiçbir şey bilmediğidir. Yani ne kadar bilmediğini anlayarak ve ne kadar daha anlaması gerektiğini anlar. "ŞİO ME NİHİL ŞİRE"[En iyi bildiğim şey, hiçbir şey bilmediğim!"] )


- HEPİMİZ:
AYNIYIZ değil AYNI DEĞERDEYİZ


- (HER KOŞULDA) YAP!:
NE YAPABİLİYORSAN ile/ve/||/<> NE KADARINA SAHİPSEN ile/ve/||/<> NEREDEYSEN

( (IN ANY CONDITION) DO:
WHAT YOU CAN vs./and/||/<> WHAT YOU HAVE vs./and/||/<> WHERE YOU ARE )


- HERKES, KENDİ İŞİNE BAKSIN! değil HERKES, KENDİ İÇİNE BAKSIN!


- HERO ve/||/<> İLKBAHAR, YAZ, SONBAHAR, KIŞ... VE İLKBAHAR

( ve/||/<> )

( )


- HER ŞEY ile HİÇBİR ŞEY

( Zamanla telâfi edilebilir. İLE Geçip giden zaman, hiçbir şeyle telâfi edilemez. )


- HIRS değil/yerine GEREKSİNİM

( Dünya, herkesin gereksinimine yetecek kadarını sunar; fakat herkesin hırsına yetecek kadarını değil. )


- HIZLI GİTMESİNE NEDEN OLMAK ile/değil/yerine YAVAŞ GİTMESİNİ SAĞLAMAK


- HOŞ SÖZ ile/ve/<> HOŞ EYLEM

( NICE WORD vs./and/<> NICE ACTION )


- HUKUK ile/ve/||/<>/>/< HUDÛD


- İDRAK ve/=/||/<>/>/< İTİBÂR


- II. MAHMUT ve/||/<>/> ABDÜLAZİZ ve/||/<>/> FEYZİ PAŞA/FEYZULLAH İZMİDÎ

( )


- İKAL ile/ve/||/<> AKIL

( İçten. İLE/VE/||/<> Dıştan. )


- İKİLEM ile/değil İLİŞKİ


- İKİNCİL KAYNAKLAR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANA KAYNAKLAR

( Petrol, Doğalgaz, Uranyum. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< Güneş, akarsu, rüzgâr, jeotermal, hidrojen. )


- İLİM-İRFAN ve/||/<>/>/< NOKTA

( İlim-irfan, noktayı düşünmek ve anlamaktır.
[Noktayı fehm etmektir, ilim-irfandan kasıt.] )


- İLK VAROLAN ile/ve/<> İLK NEDEN


- İLKE ve/||/<>/= ÜST SOYUTLAMA


- İMAN ETTİM ve/||/<>/> TESLİM OLDUM

( AMENNA ve/||/<>/> ESLEMNA )


- İNCELİK ile/ve/||/<> DOĞRULUK ile/ve/||/<> GÜZELLİK

( Belde değil dilde. İLE/VE/||/<> Sözde değil özde. İLE/VE/||/<> Yüzde değil yürekte. )


- İNFÂK ile/ve/||/<> KİŞİ


- İNSAN-DOĞA İLİŞKİSİ ile/ve/değil BİREY-BİREY İLİŞKİSİ

( Anlam bulamaz. İLE/VE/DEĞİL Anlam bulur. )


- İNSAN DOĞMAK değil İNSAN OLMAK

( İnsan olarak doğulmaz, ancak insan olunur! )


- İNSAN:
DÜNYANIN ve/||/<> TOPRAĞIN TUZU

( image )


- İNSAN(/TOPLUM) ile/ve DOĞA

( Kişiler, başağa benzer. İçi boşken havadadır, doldukça eğrilir. )

( İnsan doğası, azalıp çoğalmaz. )

( Kişi, doğanın doğal devamıdır. )

( Düşünce rüzgâr, bilgi yelken, insanlık da kayığın kendidir. )

( İNSAN: Başkasına yararı olan. )

( Kişi, Havasız üç dakika, Susuz üç gün, Yemeksiz ancak üç hafta dayanır. )

( HUMAN(/SOCIETY) vs./and NATURE )


- İNSAN ve/||/<>/< ÜNS

( ... VE/||/<>/< Özsel yakınlık. )


- İNSANBİLİM ile/ve/=/> EVRENBİLİM

( ANTROPOLOJİ ile/ve/<> KOZMOLOJİ ile/ve/<> TEOLOJİ )


- İNSANIN "DOĞASI" değil (BİR/ÇOK) NİTELİĞİ, DOĞASI KILMAK

( Kişi, belirli bir doğa ile doğmaz. Bir niteliği, doğası durumuna getirebilir.[TETABBU] )


- İNSAN(KİŞİ/KENDİN):
OKYANUSUN İÇİNDE BİR DAMLA ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< BİR DAMLANIN İÇİNDEKİ OKYANUS


- İNSAN/LIK:
MAĞARADAN ve/||/<>/> MARS'A GİDEN VE SÜRECİ


- İPEK ile/değil/yerine CUPRO

( Dünyanın ilk vegan kumaşı... Cupro )


- IŞIK ile/ve/değil/yerine/||/&gt;&lt;/< KARANLIK

( Görmek isteyenler için. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/>


- İŞLENMİŞ/RAFİNE/PAKETLİ/KONSERVE/DONMUŞ/HAZIR GIDALAR ile/değil/yerine OLABİLDİĞİ KADAR DOĞAL OLANI

( )


- ISRAR ETME! ile/ve/||/<>/> (FAZLA) DİRENÇ GÖSTERME!


- GÖRMEK/BAKMAK:
"İSTEDİĞİNİ" ile/ve/değil/yerine/||/<> İSTEDİĞİN ŞEY İÇİN GEREKEN(LER)İ


- İSTENÇ/DİRETME/İRÂDE[EVET]
ile/ve/değil/yerine/önce/||/+/<>/&gt;&lt;/>/<
DİRENÇ/DİRENME/İHTİYÂR[< HAYIR]
( ile/ve/değil/yerine/önce/||/+/<>/&gt;&lt;/>/<
REVİYE[Ar.][>< BEDİHE])

( Yapma/yapabilme becerisi/isteği/coşkusu/olanağı/gücü. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< Yapmama/yapmayabilme becerisi/isteği/coşkusu/olanağı/gücü. )

( "Zekâda", nefiste. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< Akılda. )

( Seçim. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< Yeğleme/tercih. )

( Cins. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< Fasl. )

( Varoluş/sal. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< Varoluşunun sürekliliği için/yönünde. )

( Bir şeyi yapmanın, tek bir yolu yoktur. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< Yolu, tektir! [Yapmamaktır!] )

( Başı, ortası/süreci ve sonucu, akıl iledir. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< Özgüven iledir ve öz/güven sağlatır. )

( Parça. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< Bütün. )

( Özgürlüğümüzü yitirdiğimizde, değerini bilmeye başladığımız, anladığımız ve anımsadığımız. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< Özgürlüğümüzde, sürekli bilmemiz ve anımsamamız gereken. )

( Doğadaki tüm varolanlar gibi insanın gövdesi de gelişerek ve değişerek sürecini tamamlar. Gövdemiz itibariyle bitki ve hayvanların koşullarıyla birlikte bülûğa ermesiyle tanımlanan belirli yaş, dönem ve zihinsel seviyelerden geçerek herkesle eşit olanaklara, haklara ve kararlara sahip olmak üzere birey olmaya, reşit olmaya hak kazanırız.

Olanaklarımız, 18 yılımızı tamamlayana kadar, ağırlıklı olarak bitki ve hayvanlarla ortak olduğumuz gövdemizde, varoluşsal ve canlılık gereksinimlerimize, istediklerimize gözümüzü, ağzımızı, elimizi ve dilimizi, "Evet"lerimizi yöneltmeyle yani "yapma isteği/bilgisi" anlamına gelen irâdemiz aracılığıyla sağlanır.

Bu süreç, özellikle 1 yaşında, bazı sözcükleri söylemeye başlayarak; 2 yaşında, benlik algımızın kısmen gelişmişliğiyle erk karşısında, varolduğunu gösterebilmek üzere dışkı tutarak; 4 yaşında, kısmen başlayan öğrenim/eğitim becerisiyle; 7 yaşından itibaren bilinçlenerek; 18'den önce dereceli olarak, 12 - 15 yaş arasında ve 15 - 18 yaş arasında, ayırd etme[temyîz] ve hukuksal cezâ görme eşiğiyle; 16 yaşında, ebeveynin resmî izniyle dünyanın her yerine gidebilme; yine ebeveyn izniyle 17 yaşında evlenebilme eşiklerindeki kısmî hakları ile 18'den sonra da gözümüzü, ağzımızı, elimizi, belimizi ve dilimizi uzatmayabileceklerimiz için "Hayır!" diyerek, "yapmama bilgisi/isteği" olarak tanımlanan ihtiyârımız ve muhtariyetimizle yani kendimize ve çevremizdekilere zarar vermemek üzere, ancak bu koşullarla özgürlük hakkımızı elde ederiz ve yaşamımızı, yapmayabileceklerimiz üzerinden sürdürürüz.

Atacağımız her adımda, yapacağımız ve söyleyeceğimiz herşeyde, önce "Evet"imiz(irâdemiz) değil "Hayır!"ımız(ihtiyârımız) devrede olmak zorundadır. Birilerini yaralamak, öldürmek ya da insanlık suçlarına giren uyuşturucu("sigara vb". da) satmak gibi çevremize çeşitli zarar verebilecek eylemler ise en önemli ve olmazsa olmazımız, Sağlık ve Özgürlük'ün yitirilmesi, hastahane ya da hapishaneyle sınırlandırılmasıyla son bulmasıdır.

İlim ve irfanın öncelikleri, ilkeleri olan eline, diline ve beline hâkim olmak, tüm kadîm geleneklerin ortak uyarısıdır. Şiddet kontrolü, şiddetsizlik, zararsızlık; başkalarını, düşünce, söz ve hareketle incitmemek; yalan kontrolü ve dürüstlük; benimseme kontrolü ya da çalmama; eşeysel(cinsel) enerji kontrolü; mal/eşya biriktirme kontrolü, biriktirmemek; nefret kontrolü ve merhamet; kızgınlık kontrolü ve affetme; güçsüzlük kontrolü ve dayanıklılık; aşırılık kontrolü ve ılımlılık; yanlışlık kontrolü ve doğruluk da insan haklarının dışına çıkmamayı sağlayacak olan uyarılardır.
[ www.FaRkLaR.net/kisiselgelisim ve www.FaRkLaR.net/ilim-irfan sayfalarından da yararlanılabilir.]

Kendi haklarımızı ve başkalarının haklarını tanımamıza yardımcı olabilecek çok önemli iki çalışma ise bir kâğıda ya da bilgisayarda/cep telefonunda, iki ayrı sayfa oluşturup öncelikle "Ne yapmayabileceklerim"i/zi, ötekine ise tam ve kesin olarak "Hayır!" dediklerimizi, diyebileceklerimizi yazmamızdır.

Giyinmek, öncelikle toplum (ve düzeni/sağlığı) için ancak daha sonra kişinin kendi içindir. )

( Gereksinimimize yönelterek, önceleyerek.[Kısa ve uzun süreli olarak tehlikeli/riskli/zararlı olup olmadığına fazla bakmaksızın.] İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< Var oluşumuzu ve var oluşumuzun sürekliliğini önemseten, önceleyen.[Hem şu anda, hem de uzun süreli olarak.] )

( Bir şey ki, yapmasan da olur... YAPMA!
Bir şey ki, söylemesen de olur... SÖYLEME!

Yaptığımız, "kâr"; yapmadığımız, yarar!
Aldığımız, "kâr"; verdiğimiz, yarar!

Yediğimiz/içtiğimiz, "kâr"; yemediğimiz/içmediğimiz, yarar!

Söz(cük)leri/ni ve tutumu/nu değiştir/geliştir... Dünya/n değişsin//gelişsin! )

( Belediye. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< Muhtarlık. )

( Görülen, gösterilen/gösterilebilen. | Görülebilir/lik, gösterilebilir/lik. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< Görülmeyen, gösterilmeyen ve gösterilemeyen. | Görülemez/lik, gösterilemez/lik. )

( "Evet!" diyebilme (olanağı/gücü). İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< "Hayır!" diyebilme (olanağı/gücü). )

( ... İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/ÖNCE/||/+/<>/>/< Nefsine muhâlefet etmek/edebilmek.[MUHALEFET-ÜN-NEFS] )

(

İhtiyâr ve İrâde "Kader" - "İrâdenin Özgürce Kullanımı" Tartışması Huyların Değişmesinin Olanağı Mantıksal Belirlenimcilik
Kindî Bağdaşırcı Belirlenimci/Bağdaşırcı - -
Fârâbî Bağdaşırcı Bağdaşırcı Bağdaşırcı Bağdaşırcı
Yahyâ İbn Adî - Bağdaşırcı Belirlenimci İrâdenin Özgürce Kullanımı
Âmirî Bağdaşırcı Bağdaşırcı - -
İbn Sînâ Belirlenimci Belirlenimci Bağdaşırcı Belirlenimci
İbn Bâcce Bağdaşırcı/İrâdeci - - -
İbn Rüşd Belirlenimci/Bağdaşırcı Belirlenimci/Bağdaşırcı - Bağdaşırcı


"Meşşâî Felsefede Ahlâkî Determinizm ve Özgürlük" - Emre Çeliker

)

( WILL/WILLPOWER vs. RESISTANCE )


- İYİ NİYET ile/ve/değil/||/<>/>/< ADÂLET


- İYİLEŞTİRİCİLER/DENGELEYİCİLER:
GÜNEŞ ile/ve/||/<> DİNLENME ile/ve/||/<> HAREKET/SPOR ile/ve/||/<> BESLENME ile/ve/||/<> ÖZGÜVEN ile/ve/||/<> ARKADAŞLAR


- İYİLİĞE GEREKSİNİMİ OLANLAR ile/ve/||/<> İYİLİK YAPMAYA GEREKSİNİMİ OLANLAR

( )

( The Last Bookstore (Son Kitapçı) adlı şu kısa belgesel, Los Angeles'ta bulunan 'Son Kitapçı' adlı kitapçının sahibi ve işletmecisi Josh Spencer'ın yaşamına odaklanıyor. Belgesel, Spencer'ın bir baba, koca, küçük işletme sahibi ve paraplejik olarak yaşamını gözler önüne sererken, fiziksel kitaplardan vazgeçemeyenler için bir çekim merkezi haline gelen dükkanının da öyküsünü anlatmış oluyor.

http://lastbookstorela.com

)

( Çok sevgili arkadaşım,
Ramazan Baş’ın (Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği Başkanı),
koronavirüs nedeniyle yaşamını kaybettiğini öğrendik.

Çok çok üzüldüm/üzüldük.

Ne yazacağımı ve ne kadar yazacağımı bilemiyorum. Ben/biz de tüm Türkiye de en başta engelliler olmak üzere yakın bir dostumuzu kaybetmenin çok büyük üzüntüsü içinde...

Türkiye de, dünya da çok büyük bir değerini, başarısını, çok önemli bir gönüllüsünü çok erken kaybetti. Hepimizin başı[yarası] sağılsın[iyileşsin].

Çok sevgili Ramazan Baş'la 2006 yılında, her ayın ilk Çarşamba'sı gezi anıları ve sunumlarımızı paylaşmak üzere buluştuğumuz Gezginler Derneği toplantımıza katılmasıyla tanıştık. Onu ve yanındakileri tekerlekli sandalyesiyle sahnede görünce çok mutlu olmuştum.

Dernek başkanımız Orhan Kural ve yönetim kurulu üyeleri, düşünce, öneri, istek ve beklentilerini dinlemek üzere yılda bir kez de tüm gezgin üyelerimizi davet ediyorduk. 2000'den beri katılabildiğim bu toplantıların birinde gezi ve gezginlik dışında dernek olarak daha etkin, topluma da yararlı çalışma ve dayanışmalarımızın olması gerektiğine değinmiştim. Her ne kadar gezme olanağı buluyorsak da engellilerin bu olanağa pek de sahip olmadığına, hepimizin çeşitli nedenlerle her an bir kaza geçirerek engelli kalabileceğine, gücümüz ve olanaklarımız yerindeyken engellilerin sorunlarına çok daha fazla katkı ve destek vermemiz gerektiğini paylaşmıştım. Bu konudaki ilk adımımızın da engelli dernekleriyle olan ilişki ve işbirliğiyle gerçekleşebileceğine de değinmiştim.

2006'daki toplantılarımızın birinde bu düşünce ve dileklerimin ekonomik gücü yerinde olan kişilerin/gezginlerin önüne daha yakından ulaşabildiğini görmekten, az da olsa bir katkım olması ve aracı olabilmekten çok mutlu oldum. (Kendimi değil bu tür düşünce, adım, aracılık ve çabaların önemini pekiştirme ve yayılması dileğiyle bu deneyimimi paylaşıyorum.)

Ben de kendi olanaklarım içinde daha fazla neler yapabileceğimi düşünerek Ramazan Baş ile daveti üzerine Ataköy'deki dernek merkezine gitmeye başladım. İnternet ve bilgisayarla ilgili olanaklarımı seferber ederek birkaç yıl derneğin web sitesiyle ilgili çalışmalar yürüttüm. Sevgili Ramazan Baş, tüm çalışanlar, gönüllüler ve engelliler ile daha yakından iletişim ve paylaşım fırsatı bularak tekerlekli sandalye dağıtımı başta olmak üzere çoğu etkinliğin mutfağında yer almaya çalıştım.

Derneğin başarılarından çoğunuzun haberdar olduğunu bildiğim her süreç ve ayrıntıda çeşitli gereksinimleri olan engelliler için çok önemli olanaklar sağlandı. Boynundan aşağısı felç kalmış, çoğunlukla yattığı yerden hizmet vermeye çalışan sevgili Ramazan Baş'ın, en başta annesi olmak üzere çevresindeki tüm dostların, üstün, özverili emek, çaba ve başarılarıyla dolu yaşamında, yazmak ve paylaşmakla bitmeyecek Türkiye ve dünya çapında örnek hizmet ve katkıları için ne kadar teşekkür etsek azdır. Yıllarca dernek çalışmalarına ve engellilere sürekli destek veren binlerce tanınmış/tanınmamış gönüllü, siyasetçi, sanatçı ve sporcuya da ayrıca çok teşekkür ederim/z...

Tüm emek, çaba, katkı, aracılık ve çalışmalarından dolayı tekrar tekrar milyonlarca minnet ve teşekkür ediyorum/z çok sevgili Ramazan Baş. Her zaman, hepimizleydin, her zaman da öyle olacaksın. Yaşamımız, gönlümüz ve zihnimizdeki yerin apayrı!

(Dileklerimiz, tek başına bazı sorunların gelişmesi, değişmesi ve düzelmesi için yeterli olmuyor biliyorsunuz. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hem doğrudan, hem de dolaylı olarak gereksinimi çok fazla olan birey ve derneklere her türlü maddi ve manevi yardımı sürekli kılarak gerçekleşiyor. Eğer bugüne kadar katkı ve desteğiniz olmuş ya olamamışsa da bundan sonra daha fazla olabileceğini de tekrar ve sürekli anımsayalım istiyorum. Bu doğrultuda da TOFD'ye cep telefonu üzerinden aylık 10 TL.'lik düzenli bağışına siz de katılabilirsiniz. Ayrıca, plastik şişelerin kapaklarını biriktirerek ve dernek merkezine ulaşmasını sağlayarak da destekte bulunabiliyoruz. Tüm ayrıntılarını TOFD.org.tr adresinden görebilir ve takip edebilirsiniz. Şimdiden tüm katkı ve desteklerinizden dolayı tebrik ve teşekkür ediyorum/z...)

Ancak bu kadarıyla sınırlandırabildiğim, ne kadar yazsam ve anlatsam da onu tanı(t)maya yetmeyecek sevgili Ramazan Baş'ı, kısmen de olsa daha yakından tanıyabilmeniz için aşağıdaki bağlantıdan TEDx konuşmasını kesinlikle izlemenizi rica ediyorum...

İYİLİĞE GEREKSİNİMİ OLANLAR ile/ve/||/<>
İYİLİK YAPMAYA GEREKSİNİMİ OLANLAR

Mutluluğun Anahtarı; Köprü Olmak | Ramazan Baş

youtube.com/watch?v=wA4wK6Kby2Q

instagram.com/TOFDgenelmerkez
instagram.com/ramazanbastofd
instagram.com/semracetinkaya__

(Sürekli erişim ve paylaşım adresleri...
FaRkLaR.net/sozluk/fark/37462
instagram.com/p/CODS7iwAJcg )


- KABA ile/ve/değil/<> GELİP GEÇİCİ


- KABUL EDİLMESİ GEREKEN:
[ya] RASTGELELİK ya da/>< BİLİN(E)MEYEN/GİZLİ DEĞİŞKENLER

( Θ - φ )


- | KAÇMAK ile/ve/ya da/||/<>/> SAVAŞMAK |
ile/ve/ya da/||/<>/>
DONAKALMAK

( [Olanaklar(ımız)/koşullar(ımız)/araçlar(ımız)]
| Yetmiyorsa, uygun değilse. İLE/VE/YA DA/||/<>/> Yetiyorsa, uygunsa. |
İLE/VE/YA DA/||/<>/>
İkisi arasında kalmış ya da hiçbir karar veremiyorsak. )

( | Sempatik. VE Sempatik. |
İLE/VE/YA DA/||/<>/>
Parasempatik. )


- KAFA/BAŞ ve/<> AYAK

( Serin tutulmalı. VE/<> Sıcak tutulmalı. )

( Kafa, tüm gövdenin 1/8'i oranındadır. [Altın Oran!] )

( Kopan bir kafanın bilincinin ne kadar süre yerinde kaldığını (kalıyorsa) sınamak olanaksızdır. En iyi tahminle 5 ila 13 saniye arasında olduğudur. )

( Akılsız başın cezasını, ayaklar çeker. )

( SEDİR AĞACI: Kafatası. )

( )


- KAFANIN ÇALIŞMASI ile/ve/değil/+/||/<>/> KAFANIN ÇALIŞTIRILMASI

( Zekâ. İLE/VE/DEĞİL/+/||/<>/> Akıl. )


- KANALİZASYON ve/||/<> HAMAM ve/||/<> KÜTÜPHANE

( Kentin kirini alır götürür. VE/||/<> Gövdenin kiri temizlenir. VE/||/<> Aklın boşlukları/"tozları" alınır. )

( Pis ve atık suların özel kanallar aracılığıyla belirli merkezlerde toplanıp atılmasını sağlayan düzen, lağım döşemi. VE/||/<> Yıkanılacak yer, yunak, ısıdam. | Para karşılığında yıkanma işinin yapıldığı yer. VE/||/<> Betiklik/kitaplık. | Betik satılan dükkân, betikevi. )


- KAPSAYICI/LIK ile/ve/||/<> KUCAKLAYICI/LIK


- DEĞİŞİM:
KARARDA ile/ve/||/<> YAŞAMDA ile/ve/||/<> KİŞİDE

( Bir sözcükle. İLE/VE/||/<> Bir duyguyla. İLE/VE/||/<> Bir kişiyle[seninle/onunla]. )


- KARMAŞIKLIKTA ve/||/<> UYUŞMAZLIKTA ve/||/<> ZORLUKTA | ve/||/<>
SÜREKLİLİKTE

( Yalınlığı bulmak. VE/||/<> Uyumu bulmak. VE/||/<> Çözümü bulmak. VE/||/<> Kendini bulmak/tanımak! )


- DÜŞMAN:
KARŞINDAKİ ile/ve/değil/||/<> "YANINDAKİ" ile/ve/değil/||/<> "İÇİNDEKİ"

( Elindeki kılıçla. İLE/VE/DEĞİL/||/<> Arkasına sakladığı hançerle. )


- KATEGORİLER:
ARİSTOTELES'TE ile/ve/||/<>/> KANT'TA ile/ve/||/<>/> HEGEL'DE

( [ 2/3/4. dersler...] )


- KATILIM ve/+/||/<>/> COŞKU


- KAVUŞMA ile/ve/||/<> BULUŞMA


- KAYBETMEK ile/ve/+/||/<>/>< KAZANMAK

( Ne yazık ki, doğayla savaş durumundayız. Kazanırsak, kaybedeceğiz. )


- KAYNAKLANMA ile/ve/değil/||/<>/< KAYNAK ALMA


- KAZÂ/KADÂ ile/ve/||/<>/> KADER/KADAR

( Gereksinim. İLE/VE/||/<>/> Ölçü. )

( Gerekeni/gereksinimi ölçülendirmek. )

( Tekil. İLE/VE/||/<>/> Çoğul. )

( Kaderin gerçekleşmesi/vukû bulması, bilinmesi, görülmesi. İLE/VE/||/<>/> Bilinmez. )

( Göz. İLE/VE/||/<>/> Bakış/bakma. )

( Zorunluluk/cebr. İLE/VE/||/<>/> Özgürlük[seçenek/yeğleme]. )

( Tümel. İLE/VE/||/<>/> Tikel. )

( Var oluş/olan. İLE/VE/||/<>/> Bilgi. )


- KENDİ KENDİNE ile/ve/değil KENDİ YAPISI GEREĞİ


- KENDİMİZİ:
DEV AYNASINDA GÖRMEK ile/değil/yerine/>< DEVÂ AYNASINDA GÖRMEK


- KENDİNDE ile/ve/||/<> İÇİNDE


- KENDİNDE/LİK ile/ve/||/<> KENDİLİĞİNDEN/LİK


- FIRSAT VERMEK:
KENDİNE ve/||/<>/> ÖTEKİLERE ve/||/<>/> YAŞAMA ve/||/<>/> GELECEĞE


- KENDİNİ ARAMAK ile/ve/<> KALICILIĞINI YAKALAMAK


- KENDİNİ AŞ!(MAK) ile/ve/değil/fakat/||/<>/< HADDİNİ AŞMA!(MAK)


- KENDİNİ AZIMSAMAK değil/yerine/>< KENDİNİ ANIMSAMAK


- KENDİNİ BİLMEK ile/ve DOĞA AYNASINDA KENDİNİ BİLMEK


- KENDİNİ GELİŞTİRMEK ile/ve/<>/> KENDİNİ YETKİNLEŞTİRMEK

( En güçlü zincirin gücü bile, zincirin en zayıf halkası kadardır. )

( MÜTEEHHİB: Kendi kendini yetiştirmiş kişi. Otodidakt. )

( TO DEVELOPE THE SELF vs./and TO PERFECT THE SELF )


- KENDİNİ GELİŞTİRMEK ve/||/<>/> KUŞAĞINI YETİŞTİRMEK

( Bugün. VE/||/<>/> Yarın. )


- KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME ile/ve/||/<> KENDİNE YETERLİK


- KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRMEK ve/<>/>/< KENDİNİ GENÇLEŞTİRMEK


- KENDİNİ:
KEŞFETMEK ve/||/<>/> GELİŞTİRMEK ve/||/<>/> YÖNETMEK ve/||/<>/> GERÇEKLEŞTİRMEK


- KENDİNİ TANIMA ile/ve/<> KENDİNİ TAMAMLAMA

( Kişiyi/insanı tanımıyorsak/bilmiyorsak, hiçbir şey(i) bilmiyoruz/tanımıyoruz demektir. )

( RECOGNIZE THE SELF vs./and/<> SELF REALIZATION )

( GNOTHI SEAUTONU [Türkçe seslendirilişi: GNOTHI S' AFTON] )


- KENDİYLE:
DOLAN ile/ve/||/<> DOYAN


- ... KERE ile/ve/||/<>/> "AŞK KERE"


- KEREM ile/ve/||/<>/>/< SEHÂVET

( İkram. İLE/VE/||/<>/>/< Cömertlik. )


- KESİNLİK ile/ve/değil KESİNLİĞİN OLANAKSIZLIĞI

( [not] CERTAINTY vs./and/but IMPOSSIBILITY OF CERTAINTY )


- KİMİN, "HAKLI/HAKSIZ" OLDUĞU değil/yerine NEYİN, DOĞRU OLDUĞU

( Bir şeyin, haklı olduğunu bildiğin halde, o şeyden yana çıkmazsan, korkaksın demektir. )


- KİMSE, KİMSEYE MUHTAÇ DEĞİLDİR ve/||/<>/> HERKES, HERKESE MUHTAÇ OLABİLİR


- KİRAZ ile DEFNE ile MEŞE ile AKÇAAĞACI ile KAYISI

( image )

( Kendinizi tanımlamak isteseydiniz ne olmak isterdiniz?

Kiraz kadar lezzetli, defne gibi yeşil, meşe gibi toprağın sigortası, akçaağaç kadar estetik ve kayısı kadar yararlı olmak isterdim. )


- KİRPİ ile ARMADİLLO

( ... İLE 20 türü vardır. [30-40 milyon civarındalardır] [hepsi de Amerika'da yaşarlar] )

( ... İLE 60 milyon yıldır yeryüzündelerdir. )

( ... İLE Soluklarını 6 dakikaya kadar tutabilirler. [Uzun bir mesafe almaları gerektiğinde ciğerlerini havayla doldurup, midelerini can yeleği gibi şişirirler] )

( ... İLE Ürkütüldüklerinde ve bir savunma mekanizması olarak metrelerce havaya sıçrarlar. )

( ... İLE Teksas eyaletindeki her iki memeliden biri armadillodur. [Öteki ise, Teksas Uzunboynuz sığırıdır.("Teksas hız kesicisi" takma adıyla da anılırlar)] )

( Armadillo'lar, en büyük penise sahip memelidir. )

( [Azteklerde] ... ile AZOTOCHTLI[: Kaplumbağamsı tavşan.] )

( ... ile Armadillo | Armadillo )

( ... İLE Fareler [ve insanlar] dışında, cüzzamdan ciddi biçimde etkilenen tek hayvan türüdür. [Amerika'nın Louisiana eyaletindeki armadillolarının çoğu cüzzamlıdır] )

( Çözümler/Çareler...

Kendimizi, ayakta, dikey | durumda görerek değil O küre/yuvarlak biçimdeki bir bütün ve tüm bütünlüklerin önemli bir parçası olarak görüp birbirimizle, yaşamda, doğada ve doğayla uyumlu bir akış/yuvarlanış içinde olmamızda!... )

( HEDGEHOG/CENTIPEDE vs. ARMADILLO )

( ERINACEUS EUROPAEUS cum [İsp.]ARMADO< [Lat.]ARMARE )


- KİŞİLERİN/İNSANIN GÜCÜ ile/ve/||/<>/< SÖZCÜKLERİN GÜCÜ

( Sözcüklerin gücü anlaşılmadan, kişinin gücü anlaşılmaz. )

( Kişi, dilinin ardında gizlidir. )

( Söz(cük)leri/ni ve tutumunu değiştir... Dünya/n değişsin! )


- KİŞİNİN BAKIŞINDA:
GÖRÜNEN ile/ve/||/<> KENDİ ile/ve/||/<> GÖRÜNMEYEN


- [ne yazık ki]
KİŞİNİN, ...:
KİŞİLERLE DİDİŞMESİ
ile/değil/yerine/><
DOĞAYLA UĞRAŞMASI


- KİŞİ:
KONUŞTUĞU ile/ve/değil/fakat/||/<>/< SUSTUĞU


- KİŞİNİN YETİŞMESİ ve/<> YETİŞMİŞ KİŞİ


- KİŞİSEL GELİŞİM ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< KİŞİSEL YÖNETİM

( Kişi, ne yaparsa kendi yapar, kendine yapar. )

( [not] SELF DEVELOPMENT vs./and/but/||/<>/>/< SELF MANAGEMENT
SELF MANAGEMENT instead of SELF DEVELOPMENT )


- KORUMAK/KORUYAN:
[hem] KİŞİYİ, KENDİNDEN hem de DOĞAYI, İNSANDAN


- KORKMAK değil/yerine/>< YÜRÜMEK

( Yürümeyi gerektiren nedenler, korkmaya neden olanlardan daha fazladır. )


- KÖTÜLÜK ETME! ve/<> KUYU KAZMA!

( Kötü düşersin. VE/<> Kendin düşersin. )


- KÖTÜLÜK ETMEK ile/ve/||/<>/< ZARAR VERMEK

( İnsanda. İLE/VE/||/<>/< Kişilerde ve hayvanlarda. )

( ÖNCE, ZARAR VERME!

DO NOT HARM!

PRIMUM NON NOCERE PRIMA NON NOCERE )


- [ya/hem] KÜL ile/değil/yerine/hem de/ya da/||/<>/>< GÜL

( [ya/hem] Bir "bakış/algı/yorum". İLE/DEĞİL/YERİNE/HEM DE/YA DA/||/<>/>< Başka bir "bakış/algı/yorum". )


- KURBAN KESMEK değil KURBAN/YAKINLIK KESBETMEK[: Çalışarak kazanma.]


- KUŞKU ile/değil/yerine FELSEFİ KUŞKU


- KÜSTAH/LIK ile/ve/=/< HAREKETİN AŞIRISI


- KUVÂ[çoğ. KUVVET]:
KUVÂ-YI TABİİYE ile/ve KUVÂ-YI HAYVÂNİYE ile/ve KUVÂ-YI NEFSÂNİYE


- KUVANTUM KURAMI değil/yerine KUVANTUM MEKANİĞİ

( )

( )

( )


- LÜKS ile/değil/yerine TOKGÖZLÜLÜK

( Yapay yoksulluk. İLE/DEĞİL/YERİNE Doğal zenginlik. )


- MANTIK ile/ve/değil/||/<>/< MANTIKSAL ZORUNLULUK


- MANTIKLI ile MANTIKSAL

( Mantığa uygun, usa/akla uygun. | Mantığa uygun davranan. İLE Mantıkla ilgili olan. )


- SU KULLANIM/AYAK İZİNDE:
MAVİ ile/ve/||/<>/> YEŞİL ile/ve/||/<>/> GRİ

( Bir ürünü üretmek için gereksinim duyulan yüzey ve yeraltı tatlı su kaynakları ölçüsü/oranı. İLE/VE/||/<>/> Bir ürünü üretmek için kullanılan toplam yağmur suyu ölçüsü/oranı. İLE/VE/||/<>/> Kirlilik yükünün ortadan kaldırılması ya da azaltılması için kullanılan tatlı su oranı. )


- MEKANİZMA ile/ve/||/<> İLKE


- MEŞGUL ile/değil/yerine/>< ÜRETKEN


- MEŞRÛ ve/||/+/<>/> MAKUL ve/||/+/<>/> MASUM

( Tütün[sigara vb.], çevremizdeki en çok maruz kaldığımız ve en sorunlu dayatmalardandır ne yazık ki. Tabii, bizim izin/fırsat vermememiz dışında! )


- MEYDAN OKUNAMAZLAR:
YEL ve/||/<> SÖZLÜK ve/||/<> MASUM/SEVGİ


- MİKROSKOP ile/ve/||/<>/>< TELESKOP

( [Kişinin] Önemini/"büyüklüğünü" gösterir. İLE/VE/||/<>/>< Önemsizliğini/küçüklüğünü gösterir. )

( Kıskançlığın aracı. İLE/VE/||/<>/>< Sevginin aracı. )


- MUAZZEZ[Ar.] değil/yerine/= SAYILAN, SAYGI DUYULAN/GÖSTERİLEN


- MÜLKİYET HAZZI değil/yerine VAROLUŞ SEVİNCİ


- MÜLKİYET ile/değil/yerine/< AİDİYET

( Kendine. İLE Kendini. )


- MÜRECCEH[Ar.] değil/yerine/= YEĞ / YEĞREK


- MUTEDİL[Ar.] değil/yerine/= DENGELİ | ILIMAN


- MÜTENÂSIR[Ar. < NÂSIR] ile MÜTENASSIR[Ar. < NASR] ile MÜTENÂSİR[Ar. < NESR] ile MÜTENÂSİL[Ar. < NESL]

( Yardımlaşan, birbirine yardım eden. İLE Hristiyan olan, tenassur eden. İLE Saçılan, intisâr eden. İLE Doğup büyüyen, tenâsül eden. )


- MUTLAK DEĞERLİ ile/değil/yerine DEĞERLİ


- MUTLULUK ile/ve/değil/||/<>/< TATMİN OLMA


- [ne yazık ki]
MUTSUZLUK:
"SAHİP OLAMADIKLARIMIZA ULAŞAMADIĞIMIZDAN DOLAYI" değil SAHİP OLDUKLARIMIZI UNUTMAKTAN DOLAYI


- MÜVELLİDÜLHUMUZA[Osm. Tr.] = OKSİJEN[Fr. < Yun. OKSYS: Ekşi. | GENNAN: Doğurmak.]

( Hidrojenle birleşerek suyu oluşturan, atom ağırlığı 16, rengi, kokusu ve tadı olmayan, havada, %20 oranında bulunan bir gaz. [Simgesi: O] )


- NÂİL OLMAK ile/ve/<> LÂYIK OLMAK/OLABİLMEK


- NASIL GÖRDÜĞÜNÜ DEĞİŞTİR ve/<>/> NASIL DEĞİŞTİĞİNİ GÖR


- NE HALİN/İZ VARSA GÖR/ÜN! ile/değil/yerine/||/<>/< NE HALİN/İZ VARSA GÜL/ÜN!

( "Gülmek, yaşamın en güzel eylemidir! Sizi bundan alıkoyan her ne varsa on(lar)dan vazgeçin!" )


- NE OLDUĞUN ile/değil/yerine NE OLACAĞIN

( Belirlidir. İLE/DEĞİL/YERİNE Belirli değildir. )


- NE OLDUĞUNUN BİR ÖNEMİ YOK değil ADINI, NE KOYDUĞUMUZUN BİR ÖNEMİ YOK/OLMAYABİLİR


- NE VAROLANI ile/ve/<> KİM VAROLANI

( İnsan dışındaki herşey. İLE/VE/<> İnsan. )

( BEING OF WHAT vs./and/<> BEING OF WHO )


- NE? ve/||/<>/>/< NASIL? ve/||/<>/>/< NEDEN? ve/||/<>/>/< NİÇİN?

( Hangi şey? VE/||/<>/>/< Ne asıl? VE/||/<>/>/< Ne'den? VE/||/<>/>/< Ne için? )

( Evren/doğa/nesne/insan. VE/||/<>/>/< Bilim. VE/||/<>/>/< Felsefe/Sanat. VE/||/<>/>/< Sanat/Felsefe. )

( Nedir sorusu, metafizik bir sorudur. )

( "What is?" question is metaphysical question. )

( Cosmos/nature/matter/human. VS./AND/||/<>/>/< Science. VS./AND/||/<>/>/< Philosophy/Art. VS./AND/||/<>/>/< Art/Philosophy. )

( WHAT? vs./||/<>/>/< HOW? vs./||/<>/>/< WHY? vs./||/<>/>/< WHAT FOR? )


- NEDEN/ETKEN - ETKİ ile NEDEN - TEPKİ

( Cansızlarda. İLE Canlılarda. )


- NEDEN?(NE'DEN?) ile NASIL?(NE ASIL?)

( Bilimin sorularıdır. )

( Önemli[öncelikli] olan, neyi yaşadığınız değil, nasıl yaşadığınızdır. )

( WHY? vs. HOW?
Questions of the science.
It's not the issue what you live, it is how you live. )


- NEDEN OLMA ile/ve/değil/yerine/||/<> ZEMİN HAZIRLAMA


- NEDEN ile/ve/||/<> AMAÇ


- NEDEN = İLLET, SEBEP = CAUSE, REASON[İng.] = CAUSE, RAISON[Fr.] = URSACHE, GRUND[Alm.] = CAUSA, RATIO[Lat.] = CAUSA, RAZON[İsp.]


- NEDEN ile/ve "MADEN"


- NEDEN? ile NİÇİN?

( Ne'den? İLE Ne için? )

( Hangi şey? VE Ne asıl? VE Ne'den? VE Ne için? )

( Nedir sorusu, metafizik bir sorudur. )

( Her biri bir ötekinin nedenidir. )

( ŞERAİT ile/ve/<> ŞERİAT )

( ... İLE Neden, sebep, vesile. | Eksik, noksan, kusur, garaz. | Yalandan özür. )

( Çocuk sorusu. İLE/VE Yetişkin sorusu. )

( "Ne?", doğa yasalarıyla bilinebilir. Ya "Kim?" )

( Felsefe ve din alanının sorularıdır. )

( Ne'den? İLE Ne için? )

( WHY? vs. WHAT FOR?
WHAT? vs. HOW? vs. WHY? vs. WHAT FOR?
"What is?" question is metaphysical question.
[not] CAUSE OF vs./but ONE OF THE CAUSES
ONE OF THE CAUSES instead of CAUSE OF
Each is the cause of the other.
[not] THE FIRST CAUSE vs./and/but ONE OF THE CAUSES
ONE OF THE CAUSES instead of THE FIRST CAUSE
CAUSE/S vs./and/<> CONDITION/S
REASON vs. PRETEXT
HOW? vs. HOW MUCH?
WHAT (IS) THIS? vs./and WHAT WORTH OF THIS?
Question of child. WITH/AND Question of adult.
WHAT? vs./and WHO?
It's able to know "What?" by nature laws. So "Who?"
WHO? vs. FOR/TO WHAT?
Questions of the philosophy and religion.
FROM WHAT? vs. WHY? )


- NEDEN ile SAİK


- NEDENİN YOKLUĞU ve/||/<>/> YOKLUĞUN NEDENİ


- NEDENLENMEMİŞ, ZORUNLU VAROLAN ile/ve/<> NEDENLENMİŞ, ZORUNLU VAROLAN


- NEDENSELLİK ile/ve/değil/yerine DÖNGÜSELLİK


- NEDEN/SEL/LİK ile/ve GEREKÇE/Lİ/LİK

( [durumdan/olaydan] Önce. İLE/VE Sonra. )

( CAUSE vs./and JUSTIFICATION )


- NEDENSELLİK = İLLİYET = CAUSALITY[İng.] = CAUSALITÉ[Fr.] = KAUSALITÄT[Alm.] = CAUSALITAS[Lat.]


- NEDENSEL/LİK ile/ve/||/<> ORANSAL/LIK


- NESNEL ÜRÜNLER ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DÜŞÜNSEL "ÜRÜNLER"


- NESNENİN (T)ÖZÜ ve/||/<> İNSANIN (T)ÖZÜ ve/||/<> TİNİN (T)ÖZÜ

( Çekim, zorunluluk. VE/||/<> Özgürlük. VE/||/<> Eylem. )


- [ne yazık ki]
NEYİ
BÖLÜŞEMİYORUZ? ve/||/<> NİYE DÖVÜŞÜYORUZ?

( Hiçbir mal, bizim değil! VE/||/<> Hiçbir can, bizim değil! )


- ...'NIN:
KANITI ile/değil GÖSTERGESİ


- ...'NIN KENDİ ile ...'NIN NEDENİ

( Nedenler sayısızdır, tek neden fikri bir yanılsamadır. )

( Her bir şeyin sayısız nedeni vardır. )

( Sizi güldüren ya da ağlatan bir mektup alırsınız, bunun nedeni olan postacı değildir. )

( For everything there are innumerable causes. )

( Causes are numberless; the idea of a sole cause is an illusion.
You get a letter that makes you laugh or cry. It is not the postman who does it. )

( THE SELF OF ... vs. THE REASON OF ... )


- ...NIN NEDENİ ile/ve/değil/yerine ...NIN İLİŞKİSİ


- NİYET ile GELİŞİGÜZEL/LİK, GÖRELİ/LİK


- NİYET ve/||/<> NAZAR ve/||/<> MÂNÂ-İ HARF ve/||/<> MÂNÂ-İ İSİM


- NUR ve/||/<> HİDÂYET(KILAVUZLAMA)

( Tevrat'ta. / İncil'de. / Kur'ân-ı Kerîm'de. / Kişide. )

( PHILO ve/||/<> SOPHOS )


- ÖĞRENME ile/ve/değil/<> SÜZME


- ÖĞRETEN ile/ve/||/<>/> ÜRETEN


- OKSİJEN ile/ve/||/<>/ KOKU

( "Oksijeni bilmem ama kokun şart!" )


- OLAN ile/ve/<>/değil/yerine OLABİLEN

( Evren/dekiler. İLE/VE/<>/DEĞİL/YERİNE İnsan... )


- OLAN ile/ve/<>/||/hem de ÖLEN ile/ve/<>/||/hem de YANAN ile/ve/<>/||/hem de YENİLEN

( Hiçbirine, çözüm yoktur. )


- OLAN ile/ve/||/<> ORAN


- OLANAKSIZ/LIK ile/değil/yerine OLANAKLI/LIK

( Aralarındaki tek fark, kararlılık derecesindedir. )


- OLASI (BİR DURUM/SÜREÇ/YANLIŞLIK/KAZA/SONUÇ) ile/ve/değil/yerine OLASI(LIKLI) (BİR DURUM/SÜREÇ/YANLIŞLIK/KAZA/SONUÇ)


- OLMAZSA OLMAZLIK ile/ve/||/<> TERK EDİLEMEZLİK


- ÖLÜM:
ZORUNLU/IZDIRARÎ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İHTİYÂRÎ

( Ölmeden önce ölünüz... )


- ÖLÜM >< AŞK

( Ölümün karşısındaki tek güç ve olanak, ancak ve ancak aşktır! )


- ÖLÜM ile/ve/||/<>/> ORGAZM

( Tüm ölçü(t)lerin ölçütü. İLE/VE/||/<>/> Tüm deneyimlerin/duyumların ölçütü. )


- OLUR ile/ve/||/<> OLMAZ

( Diye bir şey yok! İLE/VE/||/<> Diye bir şey yok! )


- OLURSA ile/ve/<> OLMAZSA

( Ne iyi/âlâ. İLE/VE/<> Pek iyi/âlâ. )


- OLUŞ'TA(KEVN): SÜKÛN ve/||/<> HAREKET ve/||/<> ELVAN ve/||/<> ASVAT ve/||/<> TUUM(TADLAR) ve/||/<> REVAYİH(KOKULAR) ve/||/<> İTİMAT ve/||/<> HARARET ve/||/<> BÜRÛDET ve/||/<> RUTÛBET ve/||/<> YÜBÛSET(KURULUK) ve/||/<> TELİF ve/||/<> HAYAT ve/||/<> ELEM ve/||/<> KUDRET ve/||/<> İRADET ve/||/<> KERÂHET ve/||/<> ŞEHVET ve/||/<> NEFRET ve/||/<> İTİKAT ve/||/<> ZAN

( LA STABILITE et/||/<> LE MOUVEMENT et/||/<> LES COULEURES et/||/<> LES SONS et/||/<> LES GOUTA et/||/<> LES ODEURS et/||/<> L'APPUI et/||/<> LA CHALEUR et/||/<> LE FROID et/||/<> L'HUMIDITE et/||/<> LA SECHERESSE et/||/<> L'ACCORD et/||/<> LA VIE et/||/<> LA DOULEUR et/||/<> LA PUISSANCE et/||/<> LA VOLONTE et/||/<> LA REPUGNANCE et/||/<> LE DESIR SEXUEL et/||/<> L'AVERSION et/||/<> LA CONVICTION et/||/<> L'AVIS )


- ÖNCELİK ve/||/<>/>/< İNCELİK


- ÖNCELİK ile/ve/||/<>/< ZORUNLULUK


- (ÖNCELİKLİ/ÖNEMLİ/[ÖNCEKİ] OLMAZSA OLMAZ)
KAVRAM ÇİFTLERİ:

ÖNCELİK ve/||/<>/> SONRALIK
ve/||/<>
VAR OLAN ve/||/<>/> BİLGİ
ve/||/<>
NESNE/TEK ve/||/<>/> ÖTEKİ/LER
ve/||/<>
SÜREÇ ve/||/<>/> SONUÇ
ve/||/<>
YÖNTEM/USÛL ve/||/<>/> İÇERİK/ESAS
ve/||/<>
BAĞLAM ve/||/<>/> ANLAM
ve/||/<>
ÇÖZÜMLEME ve/||/<>/> ÇÖZÜM
ve/||/<>
ÖNCÜL ve/||/<>/> ÖNERME
ve/||/<>
SAYGI ve/||/<>/> SEVGİ
[en az %99 ve/||/<>/> en az %1]
ve/||/<>
US/AKIL ve/||/<>/> ANLIK/ZEKÂ
ve/||/<>
EMİK/BEYİN ve/||/<>/> ANLIK/ZİHİN
ve/||/<>
DİRENÇ/İHTİYÂR ve/||/<>/> İSTENÇ/İRÂDE
ve/||/<>
DEVİM/HAREKET ve/||/<>/> ZAMAN
ve/||/<>
AN ve/||/<>/> ZAMAN

( Düşünme, konuşmak ve yaşamak üzere bilinmesi ve uygulanması gereken öncelikli ve olmazsa olmaz kavram çiftleri... [önceki olmadan sonraki olmaz!] )


- ÖNEMSEMEK ile/ve/||/<>/> BENİMSEMEK


- ORTAK AKIL ile/ve/||/<> ORTAK İSTENÇ


- ORTAYA ÇIKARMA ile/ve/||/<> TEMELLENDİRME


- OTURMA!:
TAŞA ile YAŞA ile BAŞA

( Taşa, başa, yaşa oturmamak gerek. )

( Do not sit/stand on/at stone, wet, front! )

( STONE vs. WET vs. FRONT )


- OVADA ve/ya da YAYLADA
ile/ve/değil/yerine/||/<>/<
DAĞDA/YOLDA


- OYUN VE OYUNCAKTA:
TAKIL ve/||/<> KATIL ve/||/<> ATIL


- OYUN VE OYUNCAKTA:
TAŞ ile/ve/||/<> TOPRAK ile/ve/||/<> TUĞLA


- OYUN VE OYUNCAKTA:
TON[RENK] ile/ve/||/<> TINI ile/ve/||/<> TANIŞ


- ÖZDEĞİN YOK EDİLEMEZLİĞİ ve/||/<> DEVİMİN SÜREKLİLİĞİ ve/||/<> KUVVETİN SÜREKLİLİĞİ


- ÖZEN ve/||/<> ONAT

( ... VE/||/<> Özenli, düzgün. | Yararlı. | Dürüst, iyi ahlâklı. )


- ÖZGÜRLÜK ile/ve/||/<> KENDİLİĞİNDENLİK


- PANPAN ile/<> MAYDAY

( [denizcilikte] Yardım gereksiniminin, yaşamsal olmadığı durumlarda kullanılır. İLE/<> Çok acil ve yaşamsal tehlike durumlarında yardım için kullanılır. )


- PARA (SAPLANTISI) değil/yerine KİŞİ[KARDEŞ/ARKADAŞ/OLANAKSIZ/MAĞDUR]


- PAZU GÖSTERMEK" ile/değil/yerine/||/<>/>&lt;/&lt; GÖNLÜNÜN GENİŞLİĞİ


- PİŞMAN/LIK değil/yerine/>< DAYANÇ/LI / SABIR/LI

( Uzun süreli. DEĞİL/YERİNE/>< Kısa süreli.
[Kısa süreli dayanç, uzun süreli pişmanlıktan korur.] )


- POTANSİYEL ENERJİ ile/ve/||/<> KİNETİK ENERJİ

( Yükseklik ya da konumdan kaynaklanan enerji. İLE/VE/||/<> Bir nesnenin deviminden kaynaklanan ve bundan dolayı sahip olduğu enerji. )


- RASTGELELİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< OLASILIKLILIK


- RİSK ALMAK ile/değil/yerine/>< ÖNLEM ALMAK


- RIZK >/<> KAZÛRAT >/<> RIZK

( RZK > KZR <> RZK [~] )

( Doğadan kişiye/hayvana. > Kişide/hayvanda. <> Doğaya. )

( Gıda. > Besin-posa. <> Gübre-toprak-gıda. )

( Tohum/fidan/ağaç. > Yaprak/çiçek/meyve. <> Çürük yaprak/meyve-gübre-toprak-fidan/ağaç. )

( Mürşid. > Mürid. > Mürşid. )


- RIZK ile/ve/||/<> NASİB ile/ve/||/<> KISMET


- RZK >/<> ZKR >/<> KZR

( RIZK > ZİKİR > KAZÛRÂT [~] )

( Doğadan kişiye/hayvana. > Kişide/hayvanda. <> Doğaya. )

( Gıda > Sindirim/işleme[Besin/posa] <> Dışkı/gübre-toprak/su-gıda )


- SABRETMEK ile/değil/yerine UZAKLAŞMAK


- SAFLAŞMA ile/ve/değil/yerine/<> YALINLAŞMA


- SAĞLIK ve/||/<>/< SÜREKLİLİK


- SAHİP OLMAK ile/ve/fakat/||/<>/< SAHİP OLDUĞUMUZLA VE/YA DA SAHİP OLMAKLA PERDELENMEMEK


- SAHİPLENME ile/ve/||/<> KOLLAMA


- SAİKA[Ar.] değil/yerine/= YILDIRIM | NEDEN


- SAKIN!:
ADAMIN, YERE BAKANINDAN
ve/||/<>
SUYUN, YAVAŞ AKANINDAN


- SANAT ile/ve/||/<>/>/< HAKİKAT


- SAYGI ile/ve/<> BAĞ


- SEÇENEKLERDEKİ/OLASILIKLARDAKİ EŞİK VE OLANAKSIZ(LIK)LAR:
3. ve/=/||/<> 4. ve/=/||/<> 5. ve/=/||/<> 6. ve/=/||/<> 7.

( Fizikte.[3] VE/=/||/<> Kesinlikte/ölümde.[4] VE/=/||/<> Dilde.[5] VE/=/||/<> Yörüngede.[6] VE/=/||/<> Karşılaşmada.[7] )

( Var oluş ve aklın ilkelerinde ...

ya çelişmezlik,
ya özdeşlik

ya da bunların dışındaki üçüncü olasılığın olanaksızlığı...

VE/=/||/<>

Ölüm/de ...

ya o/sen, benden önce,
ya ben, ondan/senden önce,
ya da ikimiz aynı anda.

Dolayısıyla da dördüncü olasılığın olanaksızlığı...

VE/=/||/<>

Herhangi bir yerde/koşulda ...

ya geçmiş,
ya şimdi,
ya gelecek ve
ya da bu üçünden "oluşturulmuş" geniş zaman
[bunların alt çeşitlemeleri de bunların içinde]
olmak üzere başka hiçbir "zaman"ın ol(a)mayışı...



Varlığın[vucud] ...

ya kendi[vucud-u aynî]
ya düşüncesi/imgesi[vucud-u zihnî]
ya dilde/selende[vucud-u lisânî]
ya simgede/yazıda/resimde/çizimde/biçimde/sanatta[vucud-u hatti]

Dolayısıyla da beşinci olasılığın olanaksızlığı...

VE/=/||/<>

Dünya'nın yörüngesinde/n ...

ya doğru ilerlemesi,
ya geriye dönmesi,
ya sapması[başka bir yörüngeye geçmesi],
ya dönüşünün tamamen durması,
ya da yörüngesinin yok olması[güneş tarafından çekilmesi]...

Dolayısıyla da altıncı olasılığın olanaksızlığı...

VE/=/||/<>

Bir karşılaşma/da ...

ya ev sahibi takım kazanır,
ya karşı takım kazanır.
ya berabere biter,
ya yarıda kesilir [hava koşulları, izleyci olayları vb.]
ya çok önemli (/belirleyici/engelleyici) bir durumla/kararla(hükmen) sonuçlanır [bir takım, eksik oyuncuyla maça çıkamaz],
ya iptal edilir [başlamadan önce karar alınır].

Dolayısıyla da yedinci olasılığın olanaksızlığı...
)

( image )


- SEDÂ/SÂDÂ (ÇIKARMAK):
DİŞLERİN ISLIKLI SESİ YOLUYLA ile/ve DİLİN HAREKET ETTİRİLMESİ YOLUYLA ile/ve DAMAĞIN BÜZÜLMESİ YOLUYLA ile/ve DUDAKLARIN BİRBİRİNE BASTIRILMASI YOLUYLA ile/ve BURUNDAN SOLUMA YOLUYLA


- ŞEKİLLENDİRMEK ile/ve/||/<>/> "YEŞİLLENDİRMEK"


- SEVGİ ve/||/<>/> BİREŞİM(TEVHÎD)


- SEVMEK ile/ve/+/||/<>/>/< (DAHA ÇOK) SEVMEYİ İSTEMEK/YEĞLEMEK


- SEVMEK ve/||/<>/> SEVDİRMEK ve/||/<>/> SEVİNDİRMEK


- SEVMEMEK ile/değil/yerine/>< SEVMEK

( Ölmek. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< ("Istırap") Yaşamak. )


- [ne yazık ki]
ŞİKÂYET ile İSRAF ile SIRADÜZENSİZLİK[ANARŞİ] ile BASKI/İSTİBDÂD ile İFRÂD-TEFRÎT
değil/yerine/><
KANAAT ile İNFAK ile HUZUR/SELÂMET ile ADÂLET ile İSTİKÂMET

( [ne yazık ki]
Bilgisizlik + Yoksulluk >= Şikâyet İLE
Bilgisizlik + Varsıllık >= İsraf İLE
Bilgisizlik + Özgürlük >= Anarşi İLE
Bilgisizlik + Güç >= Baskı/İstibdâd İLE
Bilgisizlik + Din >= İfrâd - Tefrit İLE

DEĞİL/YERİNE/><

Bilgi/(b)ilim + Yoksulluk >= Kanaat İLE
Bilgi/(b)ilim + Varsıllık >= İnfâk İLE
Bilgi/(b)ilim + Özgürlük >= Huzur, Barış/Selâmet İLE
Bilgi/(b)ilim + Güç >= Adâlet İLE
Bilgi/(b)ilim + Din >= Yön/İstikâmet )


- SİMGE ile/ve/||/<>/> SİMGENİN SİMGESİ (ARACI VE KAYNAĞI)

( ... İLE/VE/||/<>/> Ayna ve birey[insan]. )


- SİMGESEL (ANLATIM) ile/ve/<> ÇOKLU (ANLATIM)

( Akıllı kişiler, canlı bir varolanın, dil ve sözle çizilerek anlatılmasını, boya ya da herhangi bir sanat yapıtıyla gösterilmesine yeğ tutar; akılla izleyemeyen kişilere ise sanat yapıtı daha uygun gelir. )

( SYMBOLIC (EXPOSITION) vs./and MULTIPLE (EXPOSITION) )


- SİRKADİYEN ile SİRKALUNAR ile SİRKASEPTAN ile SİRKANUAL

( )


- SIRTINI DÖNMEK değil/yerine SIRTINI YASLAMAK


- SOĞUK YEREL RÜZGÂRLAR:
BORA ile İMBAT ile MİSTRAL ile POYRAZ ile ETEZYEN ile KRİVETZ


- SOĞUKTA/SERİNLİKTE GİYİNMEK:
GEREKSİNİM ile/ve/değil/||/<>/< TEDBİR


- SOLUK/NEFES ile/ve/<> KELÂM

( ... İLE/VE/<> Soluğa/nefese verilen şekil. )


- SONSAL NEDEN ile/ve ETKİLİ/ETKER NEDEN


- SONSUZLUK:
NİCELİKTE ile/değil NİTELİKTE

( Yoktur. İLE/DEĞİL Vardır. )


- SORGULANABİLİR/SORGULANABİLECEK/LER ile SORGULANAMAYAN/SORGULANAMAYACAK OLAN/LAR


- SORGULANABİLİR/LİK ile/ve/||/<> BİLİNEBİLİRLİK


- SORUNDA:
ÇOKLUĞU ile/değil/yerine HİKMETİ


- SORUNLARDAN/KİŞİLERDEN "KAÇMAK/UZAKLAŞMAK" ile/değil/yerine SORUN(LU)LARI UZAKLAŞTIRMAK


- SOYA FASULYESİ ile/ve/||/<> HURMA YAĞI ile/ve/||/<> OKALİPTUS

( )

( Belgeselde altı çizilen bazı önemli(öncelikli) bilgi ve başlıklar...

- Yeryüzünde, her dört kişiden biri[1.5 milyar kişi], 6.000 yıl öncesinin olanaklarıyla yaşıyor. 7.7 milyarlık nüfusun, yarısından çoğu, kentlerde yaşıyor. Dünya nüfusu, 1950'den beri üç katına çıktı. Lagos'ta, nüfus, 1960 yılında 700.000 iken, 2025'te 16 milyona çıkmış olacak.

- Her hafta, bir milyondan fazla kişi, kentlere göç ediyor. Her altı kişiden biri, temel gereksinimlerini gideremeden yaşıyor. Kıtlık, daha fazla yayılarak 1 milyar kişinin aç yaşamasına neden oluyor. Nijerya, Afrika'nın en büyük petrol ihracatçısı olmasına karşın nüfusunun %70'i açlık sınırındadır.

- Kullanılan suyun %70'i hayvan yemi üretmek üzere tarıma yönlendirilmektedir. 1 kilo patates üretmek için 100 litre, 1 kilo pirinç üretmek için 4.000 litre, 1 kilo tavuk eti için 15.000 litre, 1 kilo sığır eti içinse 20.000 litre su tüketilmektedir. Çiftçilerin binlerce yılda oluşturduğu tarım ürünü çeşitliliğinin dörtte üçü, son yüzyılda silinmiş oldu.

- 1950'den bu yana, uluslararası ticaret hacmi, 20 kat arttı. Ticaretin %90'ı deniz üzerinden yapılıyor. Her yıl 500 milyon konteyner, dünyanın en büyük tüketim merkezlerine doğru yola çıkıyor.

- Dünya çapında yapılan tahıl ticaretinin %50'sinden fazlası, hayvan yemi için yapılıyor.

- 1950'den bu yana avlanılan balık sayısı, 5 kat artarak, 18 milyondan, 100 milyona çıktı. Binlerce fabrika gemisi, okyanuslardaki balıkları boşaltıyor. Avlanma bölgelerinin dörtte üçü, ya yok oldu, ya tüketildi ya da tükenmek üzere. Büyük balıkların çoğunun soyu, tekrar üreyebilecek zaman ve koşulları bulamadığından dolayı tükendi.

- Yeryüzündeki on ırmaktan biri, denize kavuşamıyor. Bu nedenle, Ürdün Irmağı'ndan yoksun kalan Lût Gölü'ndeki su seviyesi, her yıl, 1 metre azalmakta.

- Gelecek yüzyılda su kıtlığından en çok zarar görecekler, Hindistan'da yaşayanlar olarak görünüyor. Hindistan'da, son 50 yılda, 21 milyon kuyu kazıldı. (Ülkenin pek çok bölgesinde, ilk kez bu kadar derin kuyu açıldı.) Batı Hindistan'da, açılmış olan kuyuların %30'undan ümit kesilmiş durumda.

- Las Vegas'ta yaşayanlar, dünyanın en çok su tüketen bölgesinden biri.(Kişi başına günlük su tüketimi 800 ilâ 1000 litre.)

- Su kıtlığı, 2025'ten önce, 2 milyar kişiyi etkileyebilecek durumda. Her gün 5.000 kişi, kirli içme suyu nedeniyle ölüyor ve 1 milyar kişinin temiz suya erişimi yok.

- Bataklıklar, yeryüzünün %6'sını oluşturur. Durgun sularının derinliklerinde, pek çok bitki ve mikro organizma suyu süzer ve kirlilikten arındırır, kurak mevsimler için suyu korurlar. Son yüzyılda, otlak, tarım ya da inşaat alanı oluşturmak üzere yeryüzündeki tüm bataklıkların yarısı kurutulmuştur. Bataklıkların bize sunduğu zenginlikten habersiziz ne yazık ki.

- Mercan resiflerinin %30'u yok olmuştur. 2050 yılında, dünya üzerindeki canlı türlerin dörtte birinin yok olabileceği öngörülüyor.

- Ormanlar, yeryüzündeki biyo çeşitliliğin dörtte üçüne ev sahipliği yapar. Ekilebilir toprakların %40'ı, uzun vadeli hasar görmüş durumda. Her yıl, 13 milyon hektar orman yok oluyor.

- Amazon, 40 yılda, %20 oranında küçül(tül)müştür. Kesilen ağaçların alanı, hayvan çiftlikleri ve soya fasulyesi üretimi için tarım alanına dönüştürüldü. Bu soyaların %95'i, Avrupa ve Asya'daki çiftlik ve kümeslerde "et üretmek üzere" hayvanlar için kullanılmaktadır.

- Dünyanın en büyük 4. adası olan Borneo Adası, 20 yıl öncesine kadar geniş ormanla kaplıydı. 10 yıla kadar hiçbir ağaç bırakılmayacak. Bu durum, dünyada en çok tüketilen hurma yağı üretimine karar verilmesiyle ortaya çıktı. Yiyecek olmanın yanı sıra temizlik, kozmetik ürünleri ve alternatif yakıt olarak da kullanılıyor.

- Son 50 yılda kağıda artan ilginin beş kat artması nedeniyle kâğıt hamuru yapımında kullanılan okaliptuslar, toprağa salgıladıkları zehir nedeniyle daha sonra başka hiçbir bitki yetişmiyor. Hızlı yetişseler de su rezervlerini çok hızlı tüketiyor.

Yaşamsal olanlar, gereksiz olanlar için yok ediliyor. - Karayipler'in Haiti adasında da ormanların sadece %2'si kaldı.

- Paskalya Adası'nda yaşayan Rapauliler, burada yetişen, dünyanın en yüksek palmiye ağaçlarını tümünü kereste için keserek kendilerini, adadaki yaşamı ve örnek uygarlıklarını yok ettiler.

- Kıta buzulları, son 40 yılda kalınlığının %40'ını kaybetmiş durumda. Yüzey alanının da 2030'a kadar yok olacağı düşünülüyor. Kuzey kutup bölgesindeki buzul, 30 yıl içinde, yüzey genişliğinin %30'unu kaybetti.

- Grönland'daki buzullar, yeryüzündeki tüm tatlı suyun %20'sine denk geliyor. Bu buzul erirse, deniz seviyesi 7 metre yükselecek. Bu bölgedeki erimenin nedeni de tüm dünyadaki sera gazı salınımından kaynaklanmaktadır.

- Atmosferdeki büyük rüzgâr akımları yön değiştiriyor.

- Dünya nüfusunun %70'i, kıyı düzlüklerinde yaşıyor. En büyük 15 ülkenin 11'i, ya deniz kıyısında, ya da ırmak ağzında kurulu. Göçler kaçınılmaz olacak fakat öngörülemeyen, göçlerin ne kadar büyük olacağı.

- Klimanjero Dağı'ndaki buzulların da %80'i erimiş durumda.

- Avustralya'daki tarım alanlarının yarısı, kuraklıktan yüksek oranda etkilenmiş durumda. 12.000 yıldır gelişimimizi sağlayan iklimsel dengeyi tehlikeye atıyoruz.

- Dünya nüfusunun %20'si, ayrıcalıklı bir güç olarak görülen mineral ve tüm kaynakların %80'ini tüketiyor. Madencilik, yeryüzündeki tüm rezervleri, yüz yıl sona ermeden tüketmiş olacak. İki milyardan fazla kişinin yaşamı kömüre bağımlı olarak sürüyor.

- Dünyada askerî giderlere yapılan harcamalar, gelişmekte olan ülkelere yapılan yardımlardan 12 kat daha fazla.

- Her dört memeliden biri, her sekiz kuştan biri, her üç amfibiden biri yok olma tehlikesi altında. Canlı türleri, normalden bin kat daha fazla yok oluyor.

- Son 15 yılın ortalama sıcaklıkları, bu döneme kadar görülen ve kaydedilen en yüksek sıcaklıklar oldu.

- 2050 yılında, 200 milyonu aşan iklim mültecisi olabilir.

- Temel gereksinimlerimizle beliren "ümit ve hayaller", artık, doyumsuzluk ve savurganlığı da beraberinde getiriyor.

- Bireyler arasındaki dayanışmayı sağlamak, ötekileştirdiklerinin çektikleri acıdan kaçmak için duvarlar mı öreceğiz?

- Hepimiz, aynı ailenin bireyleriyiz. )

( BORNEO ADASI

)


- SÖZ ile/ve/||/<>/> SUSABİLMEK/SUSKU/SÜKÛT

( "Gümüş." İLE/VE/||/<>/> "Altın." )


- SÖZÜNDEN ÇIKIL(A)MAYANLAR:
SU ile/ve/<> EKMEK ile/ve/<> ÖLÜM

( Çocuklukta. İLE/VE/<> Yetişkinlikte. İLE/VE/<> Yaşlılıkta. )


- SU:
HİDROJEN ile/ve/||/<> OKSİJEN

( [atom] İki. [H2] İLE/VE/||/<>/>< Bir.[O] )

( [Öğe numarası] 1. ile/ve/||/<>/>< 6. )

( Hidrojen, oksijenin tersidir. Bu iki gaz, kolayca tepkidiğinden, birinin konsantrasyonundaki artış, ötekinin konsantrasyonunda azalmaya neden olur.[Miktarı daha fazla olan gaz, su üreten kimyasal tepkime içinde daha az miktardaki gazı tüketir.] )

( En yanıcı. İLE/VE/||/<> En yakıcı. )

( )


- SÜREKLİ KAZANMAK ile/ve/||/<> HİÇ KAYBETMEMEK

( İkisi de olanaklı değildir! )


- DAYANÇ/SABIR:
SÜREYE ile/ve/değil SÜRECE


- TAHAMMÜL ile/ve/değil/yerine/||/<> DİRENÇ/İHTİYÂR

( [not] ENDURANCE vs./and/but/||/<> RESISTANCE
RESISTANCE instead of ENDURANCE )


- TAHAYYÜR[< HAYRET] ile HAYRÂN OLMA, HAYRETE DÜŞME, ŞAŞAKALMA, ŞAŞIRMA

( HAYRÂN OLMA, HAYRETE DÜŞME, ŞAŞAKALMA, ŞAŞIRMA )


- TÂLİB[< TULLÂB, TULLEB, TALEBE] ile ...

( İSTEYEN, İSTEKLİ | ÖĞRENCİ )


- TAMAMLA(N)MAK ile/ve/<> BÜTÜNLE(N)MEK


- TANI! ve/<> UYUMLU OL! ve/<> MUTLU YAŞA!

( RECOGNIZE! and/<> BE HARMONIOUS! and/<> LIVE HAPPY! )


- TAŞ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< TOPRAK

( Taş gibiydin. Çok gönül kırdın. Yeter!
Toprak ol! Üstünde hoş güller biter...

Mevlânâ )

( )

( Olsaydık, erirdik. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/>/< Olduk, dayandık. )


- TAŞI DELEN:
"SUYUN GÜCÜ" değil DAMLALARIN SÜREKLİLİĞİ


- TAŞRADA ve/||/<> EVDE

( Adâlet. VE/||/<> Muhabbet. )


- TEFERRU'/ÂT[çoğ.][< FER] ile TEFERRUH[< FERAH] ile TEFERRUĞ[Ar. < FERAĞ]

( Dallanma, dal budak salıverme. | Bölümlere ayrılma. | Bir kökten çıkıp ayrılma. | Ayrıntı/lar. İLE Ferahlama, içi açılma. İLE Vazgeçme, cayma. | Bir işi bitirip ondan kurtulma. | Satın alınan bir malın tapusunu üstüne geçirme. )


- TEK NEDEN ile/ve/değil ÖNEMLİ NEDEN

( THE UNIQUE REASON vs./and THE IMPORTANT REASON
THE IMPORTANT REASON instead of THE UNIQUE REASON )


- TEMEL ile/ve/||/<>/> TAMAMLAYICI


- TEMİZ/LİK ve/<> GÜZEL/LİK


- TESMÎR[Ar.] ile TESMÎR[Ar. < SEMER]

( Çivileme/mıhlama, çivilenme/mıhlanma. İLE Ağaçların -çiçeklerini döküp- yemiş bağlaması. | Tasarrufla, malın çoğalması. )


- TEVEKKELÎ[Ar.] değil/yerine/= NEDENSİZ, BOŞ YERE/BOŞUNA


- TOHUM:
YUMURTA ile/ve/değil/||/<>/< DÜŞÜNCE


- TOHUMUN:
YİTMESİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/&gt;&lt;/< BİTMESİ/YEŞERMESİ


- TOPRAK ve SU ve/<>/|| HAVA ve ATEŞ

( Sabit madde/ler. VE/<>/|| Değişim/Değişken/ler. VE/<>/|| Bilinç varolanı. VE/<>/|| ... )

( HYLIC ve/<>/|| PSCYHIC ve/<>/|| PNEUMATIC ve/<>/|| MYSTIC )

( Dönüştürücü. VE/<>/|| Değiştirici. )

( Kapatıcı. ve/<>/|| Akıcı. ve/<>/|| Uçucu. ve/<>/|| Yakıcı. )

( Küp. VE/<>/|| Yirmi yüzlü. VE/<>/|| Sekiz yüzlü. VE/<>/|| Piramit. )

( Cube. AND Icosahedron. AND/<>/|| Octahedron. AND Tetrahedron. )


- TÜKETENLER ile/ve/değil/yerine/||/<>/</>< ÜRETENLER

( Eşek arısı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/< Bal arısı. )

( Fare(mouse) kullanıcısı. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/< Klavye kullanıcısı. )


- TÜMEL/LİK ile/ve/||/<> HEDEF/Lİ/LİK


- TUTARLI OLMAK ile/ve/değil/<> TUTARLI DAVRANMAK

( Zorunlu değildir. İLE/VE/DEĞİL/<> Zorunludur. )

( Sorunlu olabilir. İLE/VE/DEĞİL/<> Sorunsuzdur. )

( Her zaman için geçerli olamayabilir. İLE/VE/DEĞİL/<> Çoğunlukla geçerli olmalıdır. )

( "İddia"sında/zannında olabilirsin. İLE/VE/DEĞİL/<> İspat edersin. )

( Söz ile. İLE/VE/DEĞİL/<> Tutum/tavır ile. )


- TUTARLILIK ile/ve/||/<> "HESABINI VEREBİLMEK"


- TÜZE ve/||/<>/= AKIL


- ÜÇ/DÖRT BOYUT ile/ve/değil/||/<>/< 11 BOYUT


- ÜMİT YİTİMİ ile/ve/||/<>/>/< UTANÇ

( Ormana/adaya düşen ya da ağır doğa koşullarına maruz kalanların ölümü, koşulların zorluğundan değil o duruma nasıl düştüğünün utancından["düşüncesinden"] ve o zorlu koşullardan çıkabilmek için daha yeterli/yetkin düşünebilmek yerine gittikçe ümidini yitirmesinden kaynaklanırmış. )

( "Esaretin Bedeli"[Shawshank Redemption - 1993], "Yaşamak İçin[Alive - 1993]", "İhanet[The Edge - 1997]" [Anthony Hopkins - Alec Baldwin], "Yeni Yaşam[Cast Away - Tom Hanks], "127 Saat" filmlerini de özellikle izlemenizi salık veririz. )

( "Ümit Yitimi" değil/yerine Ümit... - B )

( )


- ÜRETMEK/ÜRETİM ve/||/<> ÜLEŞMEK/ÜLEŞİM

( Namaz. VE/||/<> Zekât. )


- US/AKIL ile/ve/değil/||/<>/< BAĞLAM

( [not] RATIO vs./and/but/||/<>/< CONTEXT )


- UYGARLIK/MEDENİYET:
TOPRAK ve/+/||/<> DİL ve/+/||/<> DİN


- UYUM ile/ve/||/<>/> ÇATIŞMA ile/ve/||/<>/> ÇÖZÜLME


- UYUM ile/ve/<> DENGE

( Her varolan, öteki bir varolan ile uyum içindedir. )

( Uyumun içinde, korkuya yer yoktur. )

( Şehvet gibi ateş, nefret gibi kötülük, uyumsuzluk gibi acı ve aydınlanma gibi de sevinç yoktur. )

( En büyük hastalık, doyumsuz istekler; en büyük acı da uyumsuzluktur. )

( Sarı, öğle güneşinin rengi yani orta noktanın ve dengenin simgesidir. )

( Gerçek, Sattva'dan ötededir. )

( İFRÂT[< FART] - İTİDAL - TEFRİT )

( Tamas donuklaştırır, rajas çarpıtır, sattva uyumlu kılar. )

( İnsan-altı olanlar, Tamas'ın ve Rajas'ın egemenliği altındalardır; kişiler ise Sattva'nın. )

( Berraklık ve yardımseverlik, zihni ve eylemi etkilemesinden dolayı Sattva'dır. )

( Sattva'nın olgunlaşmasıyla tüm arzu ve korkular son bulur. )

( Tamas obscures, rajas distorts, sattva harmonises. )

( Every being is compatible vs. every other being.
In harmony there is no place for fear.
The sub-human - the 'humanoids' - are dominated by tamas and rajas and the humans by sattva.
Clarity and charity is sattva as it affects mind and action.
With the maturing of the sattva all desires and fears come to an end.
The real is beyond sattva. )

( HARMONY vs./and/<> BALANCE )

( SOPHROSYNE: İtidal. )

( RAJAS - SATTVA - TAMAS )


- VAR OLMAK ile/ve/||/<>/> KİŞİ/İNSAN OLMAK

( Doğada. İLE/VE/||/<>/> Ancak, başka bir insan ile. )


- VARLIK ve/<> VAROLUŞ ve/<> İNSAN


- VAROLANBİLİMİ ile/ve/||/<>/> BİLGİBİLİMİ

( ONTOLOGY vs./and/=/||/<>/> EPISTEMOLOGY )


- VAROLUŞ ve/||/<> KARAR ALABİLME


- VEGAN BESLEN("ME")MEK/OL("MA")MAK:
HAYVANLARA ve/değil/yerine/||/<>/> BİZE

( Pahalıya mal olur. VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/> Ucuza mal olur. )

( APUKURYA[Yun.]: Et yenilmeyen dönem. )


- VEGAN/LIK ve/||/<> CAYNACI/LIK(JAİNİZM)

( Hiçbir hayvanın etini ve/ya da ürünlerini yememenin yanısıra, hayvanları, mal/kaynak ya da köle olarak kullanmamayı esas alarak yaşam sürdürme tutumu. VE/||/<> Doğaya, düzene(sisteme) yük ya da olumsuz etki yaratmayacak biçimde, temel gereksinim/zorunlulukların ötesine geçmeyecek biçimde, doğayla uyumlu ve bütünlüklü bir yaşam sürdürme tutumu. )


- VERİLİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< KAZANILMIŞ

( VEHBÎ İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/< KESBÎ )


- YA/YA DA ile/ve/değil/yerine/||/+/<>
( HEM, HEM DE ve/||/<> NE, NE DE )

( Ayrım. | İLE/VE/<> Birlik/bütünlük. )

( 0 1 ile/ve/<> [ 1 ile/ve/<> 0 ] )

( "Ne, ne de", "hem, hem de" ile birliktedir![ayrı değildir!] [sadece insana/gelişmiş zihinlere özgüdür!] )

( Doğada/fizikte/hayvanlarda, deneyde/laboratuvarda. İLE/VE/<> Sadece İNSAN'da. )

( Bir şey(ler)i bildirtir. İLE/VE/<> Kendini bildirtir. )

( EL: [Bağlamına/işlevine/yerine/gereksinime göre]
Hem kirli, hem de temiz...
Ne kirli, ne de temiz. )

( DEKOLTE:
Hem açık, hem de kapalı...
Ne açık, ne de kapalı. )

( BEYİN:
Hem ayrık, hem de bitişik...
Ne ayrık, ne de bitişik. )


- [ya] YENİLECEĞİZ değil/yerine/ya da/>< YENİLENECEĞİZ


- YAKIN/YAKINEN ile YAKÎN[< YAKN]/YAKÎNEN

( Yakın: Uzaklık/mesafeyle ilgilidir[uzakta olmayan] | Muhabbet ve sevgi duyulan, dayanışma içinde olunan kişi/ler. İLE/DEĞİL Kesinlik, eminlik. | Ölüm. | İlm-el-Yakîn > Ayn-el-Yakîn > Hakk-el-Yakîn )

( Yakından tanımak/bilmek, bir yakını olarak değerlendirmek. İLE/DEĞİL Kesin veri/bilgi ile değerlendirmek/bilmek. )

( YAKÎN ile ZANN ile ŞEKK ile VEHM
[ %100 İLE %50 üzeri. İLE %50 İLE %50 altı. ] )


- YAKINLIK[< KURBİYET / KURBAN] BAYRAMIMIZ:
HAYVAN KESEREK / CAN ALARAK değil/yerine
SEVDİKLERİMİZİ, BİRBİRİMİZİ ANLAMAK VE
YAKINLAŞMAK[< KURBİYET / KURBAN] İÇİN BİR ŞEYLER(İN)DEN VAZGEÇEREK/VEREREK...


- YALAN ile/değil/yerine/>< DOĞRU

( [ne yazık ki] Yalan, öyle işlemiş ki bireylerin diline, "doğruyu söylemek gerekirse" diye bir kalıp "var". )

( Ocağını batırır. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Onurunu artırır. )

( Doğruları biliyorsak, yalanları dinlemek, eğlencelidir. )


- YALAN ile/değil/yerine/>< GERÇEK

( Yüksek sesle çıkar, gürültülüdür ve çok söz söyletir. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Sessizdir ve az söz söyletir. )


- YALIN/LIK ile/ve/<> YETKİN/LİK


- | YALIN VE DOLAYSIZ ve/||/<> AYRIM VE DOLAYLI BİRLİK |
ve/||/<>
BUNLARIN BİRLİKTELİĞİ


- YAP!:
(")KİŞİLERİN(") "YAPTIĞINI"
değil/yerine
KİŞİNİN(/KENDİ) YAPABİLECEĞİNİ


- YAPAMAM değil/yerine/>< YAPABİLİRİM

( )

( [not] I CAN'T DO IT but/>< I CAN DO IT
I CAN DO IT instead of I CAN'T DO IT )


- YARARLI >< ZARARLI ile/ve/<>/> İYİ >< KÖTÜ ile/ve/<>/> DOĞRU >< YANLIŞ ile/ve/<>/> GÜZEL >< ÇİRKİN ile/ve/<>/> SEVAP >< GÜNAH

( Akl-ı temyizî. İLE/VE/<>/> Akl-ı amelî. İLE/VE/<>/> Akıl. Akl-ı Nazarî. İLE/VE/<>/> İç duyular. İLE/VE/<> Vicdan. )

( ... İLE/VE/<>/> Düşünce ve eylemin uygunluğu/uyumluluğu. İLE/VE/<>/> Kavram ve nesnenin uygunluğu/uyumluluğu. İLE/VE/<>/> Biçim ve içeriğin uygunluğu/uyumluluğu. İLE/VE/<> ... )

( Spor. İLE/VE/<>/> Felsefe/Ahlâk. İLE/VE/<>/> Bilim. İLE/VE/<>/> Sanat. İLE/VE/<> Din. )

( İyi, yarar ve hazın sürekliliği olarak yorumlanır. )

( İyilik konusunda, kişiler, dört bölümdür:
1. Herkesten önce yapanlar: Bunlar, kerîmdir;
2. Taklit yoluyla yapanlar: Bunlar, hakîmdir;
3. Engelleyenler: Bunlar, eşkiyâdır;
4. Hoşlandıklarından dolayı yapanlar: Bunlar, kötü niyetlilerdir. )

( Kendiniz için neyin iyi olduğunu bilmezken, başkaları için neyin iyi olduğunu nasıl bilebilirsiniz? )

( ... VS./AND/<>/> Appropriateness/harmony of thought and action. WITH/AND/<>/> Appropriateness/harmony of concept and object. WITH/AND/<>/> Appropriateness/harmony of shape and content. WITH/AND/<> ... )

( When you do not know, what is good for yourself; how can you know, what is good for others? )

( ... VS./AND/<>/> Ethic. VS./AND/<>/> Rational. VS./AND/<>/> Aesthetics. VS./AND/<> Religious. )

( Sport. VS./AND/<>/> Philosophy. VS./AND/<>/> Science. VS./AND/<>/> Aesthetics. VS./AND/<> Religion. )

( BEŞ AMAÇ/MAKÂSID-I HAMSE[Ar.]: (KORUNANLAR/SAĞLANANLAR)
CAN ile/ve/<>/> KUŞAK/NESİL ile/ve/<>/> AKIL ile/ve/<>/> MAL ile/ve/<>/> DİN )

( NÂFİ'[< NEFY] >< ZARAR/MAZARRAT ile/ve/<>/> HAYR >< ŞER ile/ve/<>/> SIDK >< KİZB ile/ve/<>/> HÜSN >< KABÎH ile/ve/<> SEVAB-GÜNAH )

( BENEFICIAL >< HARMFUL vs./and/<>/> GOOD >< BAD vs./and/<>/> RIGHT >< WRONG/TRUE >< FALSE vs./and/<>/> BEAUTIFUL >< UGLY vs./and/<> MERIT [IN RELIGION] )

( ... ile/ve/<>/> TO AGATHON[iyilik] ile/ve/<>/> ... ile/ve/<>/> TO KALLOS[güzellik]/KALON/TOKALON ile/ve/<>/> ... )

( ... ile/ve/<>/> SHIVAM ile/ve/<>/> SATYAM ile/ve/<>/> SUNDARAM ile/ve/<> ... )


- YASAK ile/ve/değil/||/<>/< TEHLİKELİ

( "Yasak" sözcüğünün kullanımı, çoğunlukla bir şeyin engellenmiş olmasından dolayı değil bilgi ve deneyime dayalı olarak tehlike olasılığından dolayıdır. )


- YASAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YAPTIRIMA TÂBİ


- YAŞAM:
ANLAM değil TUTKU


- YAŞAM:
BİR NEFES ile KAFES ile HEVES

( Aldığımız kadar. İLE Kaldığımız kadar. İLE Daldığımız kadar. )


- YAŞAM = FARKINDALIK || İNSAN = FARKINDALIK


- YAŞAM HAKKI ile/ve/||/<> MAHREMİYET HAKKI


- YAŞAM HAKKI ile/ve/=/||/<>/< SAVUNMA HAKKI


- YAŞAM:
"OLMASI GEREKTİĞİ GİBİ" değil OLDUĞU GİBİ


- YAŞAM:
YAŞIMIZ ile/ve/değil/yerine/||/<> YAŞADIKLARIMIZ


- YAŞAM(AK):
GERİYE DOĞRU ile/ve/değil/||/<>/> İLERİ DOĞRU

( Anlaşılır. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Yaşanır. )


- YAŞAMAK ve/||/<>/>/< ÇÖZÜM ÜRETMEK

( Yaşamakla meşgul olmazsan, ölmekle meşgul olursun. VE/||/<>/>/< Çözümün bir parçası değilsen, sorunun bir parçasısındır. )


- YAŞAMDA KALMAK ile/ve/değil/||/<>/> YAŞAMAK

( Canlılarda. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> İnsanda. )

( [not] TO SURVIVE vs./and/but/||/<>/> TO LIVE )


- YAŞAMINA, GÜN EKLEMEK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< GÜNÜNE, YAŞAM EKLEMEK


- YAŞANILAN ile/ve/||/<>/>< YAŞANIL(MA)MASI GEREKEN


- YAŞLILARDA GÖRMEMİZ GEREKEN:
GEÇMİŞ ile/ve/değil/yerine/<> GELECEK


- YAZIN(EDEBİYAT) ve POLİTİKA |
ile/ve/değil/yerine/||/<>/<
FELSEFE ve SU

( İnandırma "gücü". VE Kandırma "gücü".
İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<>/<
Uyandırma gücü/olanağı. VE Kaldırma gücü/olanağı. )


- KÜTLE/YER ÇEKİMİ OLGUSU ile/ve/||/<> KÜTLE/YER ÇEKİMİ KAVRAMI

( Herkes için. İLE/VE/||/<> Bilgin//aydın/âlim/filozof için. )


- YERYÜZÜ ile/ve/||/<>/> (")ACUN/DÜNYA(")

( Doğa. İLE/VE/||/<>/> İnsan ve anlam ile. )


- YEŞİL ALAN ile/ve/||/<>/> BAHÇE


- YÖNTEM/USÛL ile/ve/||/<>/> İŞLEYİŞ


- YORUMLAMA ile/ve/||/<>/> DİRİLTME


- BİTİŞİKLİK:
ZAMANDA ile/ve/||/<> MEKÂNDA ile/ve/||/<> KOŞULLARDA


- ZARÂFET ve IŞILTI ve GÜZELLİK

( Zarâfet, devingen bir güzelliktir. )

( Zarâfet, doğa tarafından verilmeyen, ancak özne tarafından yaratılan güzelliktir. )

( Zarâfet, her zaman, yalnızca özgürlüğün devindirdiği biçimin güzelliğidir. )

( Her türlü güzellik, gerçek ve görünen devinimin yalnızca bir özelliğidir. )


- GEREKSİNİMLER:
ZARÛRÎ ile/ve/||/<>/> HÂCÎ ile/ve/||/<>/> KEMÂLÎ

( Yaşamak için gerekli olan beslenme ve güvenlikle ilgili gereksinimler. İLE/VE/||/<>/> Zorunlu olmayan, ama varoluşu, insanı rahatlatan unsurlara duyulan gereksinimler. İLE/VE/||/<>/> Kişilerin kaygılarını ve estetik beklentilerini karşılayan gereksinimler. )


- ZEHİR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ŞİFÂ


- ZEKÂ ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< EMEK


- ZİHNİN: "KÖLESİ OLMAK" değil/yerine/>< USTASI OLMAK


- ZOR değil/yerine/< KOLAY DEĞİL

( NOT EASY instead of DIFFICULT )


- ZORLAMA ile/ve/değil/yerine/<> ZORUNLULUK

( Kişilerde/insanda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<> Doğada. )


- ZORLUKLAR KARŞISINDA:
"PES ETMEK" ile/değil/yerine/>< OLGUNLAŞMAK


- ZORUNLULUK ile/ve/||/<> MANTIKSAL ZORUNLULUK


- ZÜBÜK ve/||/<> PIRT

( )