Yeğle'yebileceğimiz FaRkLaR
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(11/15)
- SAYGISIZLIK ile/ve/değil/<> DİKKATSİZLİK
( [not] DISRESPECTFULNESS vs./and/but/<> CARELESSNESS )
- SAYGISIZ/LIK ile/ve/<> SEVGİSİZ/LİK
( DISRESPECTFULNESS vs./and/<> LOVELESSNESS )
- SEBATKÂR[Ar.] değil/yerine/= DİREŞKEN/LİK
- SEBİL/HANE ve SIBYAN MEKTEBİ
( Kutsal günlerde karşılık beklemeden hayır için dağıtılan içme suyu. | Genellikle camilere bitişik özel bir biçimde yapılmış, karşılık beklemeden hayır için içme suyu dağıtılan taş yapı. | Meyan kökü şerbetini bir hayır için dağıtma. İLE Küçük çocukların okuma yazma ve Kur'ân okumayı öğrendiği okul. )
- ŞECAAT ve/||/<>/> İFFET ve/||/<>/> FELSEFE ve/||/<>/> ADÂLET
( Öfke yerine. VE/||/<>/> Şehvet yerine. VE/||/<>/> Bilgisizlik/erdemsizlik yerine. VE/||/<>/> Ölçüsüzlük/dayatma yerine. )
- SEÇEMEDİKLERİMİZ ile/ve/||/<>/> YEĞLEYEBİLECEKLERİMİZ
( Doğum yerimiz. | Ten rengimiz. | Anne ve babamız. | Cinsiyetimiz. | "Adımız." | "Kökenimiz."
İLE/VE/||/<>
Adâletli olmak. | Ahlâklı olmak. | İyi kalpli olmak. | Dürüst olmak. | Saygılı olmak. | Öğrenmeye açık olmak. | Kendini geliştiren olmak. | Önyargısız olmak. )
- SEÇİM/SAYLAMA ile/ve/değil/yerine/<>/> YEĞLEME/TERCİH
( Üç ya da üzeri seçenek içinde varılan karar verme eylemi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/> İki ayrı seçeneğe indirdikten sonra varılan karar verme eylemi. )
( İçten ve hassas kişilerce değeri bilinen alçakgönüllü/mütevazı armağanlar gibi, kişinin seçimleri de içinden gelen sesin çizdiği yol doğrultusunda olacaktır. )
( ŞIKK[Ar.]: İkiye bölünmüş şeyin her parçası. | Bir işin iki yönünden her biri. )
( PRODUCTUM: Yeğlenilen, tercih edilen. )
( Hayvanlarda ve insanda. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/> İnsanda. )
( [not] TO CHOOSE vs./and/but/<>/> TO PREFER
TO PREFER instead of TO CHOOSE )
( ... ile/ve/değil/yerine/<>/> PROTIMO )
- SEÇMEK/SEÇİLMİŞ ile/ve/değil AYIKLAMAK/AYIKLANMIŞ
( [not] TO CHOOSE vs./and/but TO SORT )
- SEÇMEK/YEĞLEMEK VE SONRASINDA GÖRMEK/DENEMEK ile/ve/değil/yerine GÖRMEK/DENEMEK VE SONRASINDA SEÇMEK/YEĞLEMEK
( [not] TO CHOOSE/PREFER AND THEN TO SEE/TRY vs./and/but TO SEE/TRY AND THEN TO CHOOSE/PREFER
TO SEE/TRY AND THEN TO CHOOSE/PREFER instead of TO CHOOSE/PREFER AND THEN TO SEE/TRY )
- ŞEFKÂT ve NEZÂKET :
SAĞIRIN DA DUYABİLDİĞİ ve/||/<> KÖRÜN DE GÖREBİLDİĞİ
- ŞEFKÂT VE NEZÂKET:
GÜÇSÜZLÜK VE ÜMİTSİZLİK değil KUVVET VE METÂNET
- ŞEFKÂT ile ACIMAK
- ŞEFKÂT ile/ve AŞK
( İnsan ne kadar şefkatli ise o kadar diridir. )
( Şefkat benliğin arkasındadır. Benlik gitmeyince şefkat meydana çıkmaz. )
( ŞEFKÂT: İmbikten geçirilmiş aşk. )
- ŞEFKÂT ve/=/||/<> BAKIM/ÖZEN(İHTİMAM)
- ŞEFKÂT ve/||/<>/>< CELÂL
( Beslemek/bakmak fakat yaptıklarını anlamasını beklememek. VE/||/<>/>< (bazı şeyleri) Anlamasını sağlamak fakat beslenip beslenmemesine bakmayarak. )
- ŞEFKÂT ve DOĞRULUK/DÜRÜSTLÜK[Fars.] ve İYİLİK
( Eskiden papağanlara ezberletilen üç söz!
* ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL!
* DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL!
* İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! )
- ŞEFKÂT ile/ve/<> KARŞILIKLI (KOŞULSUZ) SEVGİ
( Verili. İLE/VE/<> Kendi oluşturacağımız. )
( Birinci/l Sevgi. İLE/VE/<> İkinci/l Sevgi. )
( Anne sevgisi. İLE/VE/<> Senin/sizin sevgin/iz [çevrendekilerle]. )
( FEYZ-İ AKDES ile/ve/<> FEYZ-İ MUKADDES )
- ŞEFKÂT ve/> KEMÂL
( Şefkatimiz tüm âlemi kaplamadıkça olgunluğa/kemâle eremeyiz. )
- ŞEFKÂT ile MERHAMET
( COMPASSION vs. MERCY )
( CHARITÉ avec ... )
( CARITAS cum ... )
- ŞEFKÂT >< ŞEHVET
- ŞEFKÂT ile/ve YARDIMSEVERLİK
( Şefkat, kişinin eline verilmiş sevgidir. )
( Eskiden papağanlara ezberletilen üç söz!
* ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL! ŞEFKATLİ OL!
* DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL! DÜRÜST OL!
* İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! İYİLİK YAP! )
- ŞEFKÂTLİ/MÜŞFİK[Ar.] değil/yerine/= SEVECEN
- ŞEFKÂTLÜ ile ...
( Babalar hakkında kullanılan unvan. )
- SEHİM/SEHM[Ar.] değil/yerine/= PAY
( Pay/hisse karşılığı/bedeli. | Pay. | Yüksek çelik binaların tepesinin sürekli olarak sağa sola yaylanması. )
- ŞEHİT ile/ve/||/<>/< GAZİ
( Nurlu. İLE/VE/||/<>/< Onurlu. )
( Toplum ve hizmet için canından vazgeçen. İLE/VE/||/<>/< Toplum ve hizmet için yola çıkan. )
- ŞEHVET ile/ve/<>/>/>< ŞEFKÂT
( [ile] Doğarız. İLE/VE/||/<>/>/>< Büyütülürüz. )
- ŞEKER ile/ve/||/<>/< ŞÜKÜR
- ŞEKİL ve/< SEVGİ
- ŞEKİLLENDİRMEK ile/ve/||/<>/> "YEŞİLLENDİRMEK"
- SELÂHİYET ile/ve İCÂZET
- SELÂM ve/> İKRAM ve/> KELÂM
- SELÂM ile/ve/<> SEVGİ
( SALUTATION/GREETING vs./and/<> LOVE )
- SELÂMET/LE[Ar.] değil/yerine/= ESENLİK/LE
- SEMPATİK/SYMPATHETIC[İng.] değil/yerine/= SEMPATİK (SİNİR BİLİMİ) | SEVİMLİ, CANA YAKIN
- SENİ SEVİYORUM (DEMEK/DİYEMEMEK) ile/ve/değil/yerine SEVDİĞİNİ GÖSTERMEK/YANSITMAK/YAŞATMAK
- SENİ:
SEVMEYENİ ile/ve/değil/yerine/>< SEVENİ
( Tatlı olsa da unut. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Zehir olsa da yut. )
( Sevme! İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/>< Sev... [Sevenin/sevginin ölçütü de tüm davranış, tutum ve sözlerinde ne kadar saygılı olduğu/davrandığıdır.] )
- ŞERBET ile/ve/değil/||/<>/< "ŞERBET"
( Boğazdan akan. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Dilden dökülen. )
- ŞERİAT ile/ve/<>/> TARİKAT ile/ve/<>/> HAKİKAT ile/ve/<>/> MÂRİFET
( Mal/mülk. İLE/VE/<>/> Ben/Benim. İLE/VE/<>/> Ahlâk. İLE/VE/<>/> Gönüllülük. )
( Fedâ. İLE/VE/<>/> Ferâgat. İLE/VE/<>/> Aşk. İLE/VE/<>/> Hizmet. )
( Kişinin elindedir. İLE/VE/<>/> Kişinin elindedir. İLE/VE/<>/> Kişinin elinde değildir. Ancak kişiye iner/nüzûl eder. İLE/VE/<>/> Kişinin gönlünde ve gönüllülüktedir. )
( Hz. Mûsa. İLE/VE/<>/> Hz. Davud. İLE/VE/<>/> Hz. Îsâ. İLE/VE/<>/> Hz. Muhammed. )
( Varoluş/varolanlar. İLE/VE/<>/> Benlik. İLE/VE/<>/> Varlık. İLE/VE/<>/> Oluş. )
( Sabır. İLE/VE/<>/> Rızâ. İLE/VE/<>/> Aşk. İLE/VE/<>/> Hizmet. )
( Şeriatı tut, hakikati yut! )
( Korur. İLE/VE/<>/> Yürütür, ulaştırır. İLE/VE/<>/> Öldürür. İLE/VE/<>/> Diriltir. )
- ŞERİAT ve/değil/=/<> TÜZE(HUKUK)/HAK/ADÂLET
- SES ile/ve/değil/||/<>/>/< "ES"[< S][ARA (VERMEK)]
- SESİMİZİ YÜKSELTMEK ile/değil/yerine/>< SÖZÜMÜZÜ YÜKSELTMEK
- YÜKSELTMEK:
SESİNİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SÖZÜNÜ
- SESİZLİK" değil SESSİZLİK
- SESSİZ ADÂLET ile/ve SESLİ ADÂLET
( Para. İLE/VE Yöneticiler. )
( QUIET JUSTICE vs./and VOICED JUSTICE
Money. WITH/AND Directors. )
- SESSİZ KALMAK ile/ve/||/<>/> ONSUZ KALMAK
( (")Kırıldıysak.(") İLE/VE/||/<>/> Kırıldığımızı anlamıyorsa. )
- SESSİZ KALMAK ile/ve/||/<>/> ONSUZ KALMAK
( Kırıldığımızı anlamıyorsa. İLE/VE/||/<>/> Sessizliğimizden de kırıldığımızı anlamıyorsa. )
- SEVAP/"SEVABIYLA" ile/ve/değil SAVAB(DOĞRU)/SAVABIYLA(DOĞRUSUYLA)
- SEVDÂ ile SEVGİ
( PASSION vs. LOVE )
- SEVDİĞİMİZ İŞİ YAPANA KADAR ve/||/<> SEVDİĞİMİZ YERDE OLANA KADAR
( Yaptığımız işi sevelim! VE/||/<> Olduğumuz yeri sevelim. )
- SEVDİKLERİMİZ VE VEFÂT EDENLER İÇİN:
AĞLAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ANLAMAK
- SEVECENLİK = ŞEFKÂT = COMPASSION[İng.] = MISÉRICORDE[Fr.] = BARMHERZIGKEIT, MITGEFÜHL[Alm.] = MISERICORDIA[Lat.]
- SEVGİ:
EDÂ ile/ve/||/<>/> SEDÂ
- SEVGİ:
"İNANMA" değil EDİM
- SEVGİ > İTİDAL ve/||/<>/< ADÂLET
( Kişide/Kişiye. VE/||/<>/< Toplumda. )
- SEVGİ:
İYİLİK ve/||/<> MERHAMET ve/||/<> NEŞE ve/||/<> SAKİNLİK
- SEVGİ/İRFAN:
[KUSURLARI/HATALARI ...]
YOK EDEN değil KABUL EDEN
- SEVGİ-SAYGI ile/ve/değil/||/<>/< SAYGI-SEVGİ
( LOVE-RESPECT vs./and RESPECT-LOVE )
- SEVGİ-SAYGI ile/ve/<> TESLİMİYET
( LOVE-RESPECT vs./and/<> SUBMISSION )
- SEVGİ:
TESELLİ ile/ve/değil/||/<>/>/< TECELLİ
( Sevilince. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/>/< Sevince. )
- SEVGİ ve/<> AHLÂK
( Sevgini ahlâka bağla, sevgi seni bulsun! )
- SEVGİ ile/ve/<>/değil ALIŞKANLIK
( LOVE vs./and/<>/değil ADDICTION )
- SEVGİ ve/<> ANLAM
( LOVE and/<> MEANING/SENSE )
- SEVGİ ile/ve/<> ANLAYIŞ
( Anlayış, zihnin çiçek açmasıdır. )
( Anlayış, özgürlüğe götürür. )
( "Anlayış yoluyla özgürleşme" kadim ve basit bir yoldur. )
( Hiçbir çaba ve uğraş, bizi öz var oluşumuza götüremez. Sadece anlayış berraklığı götürebilir. )
( Doğru anlayış tek çaredir, ona istediğiniz adı verin. O en ilk ve en son öğretidir, çünkü o zihnin gerçek doğasıyla meşguldür. )
( Değeri olan hiçbir şey size dıştan gelmez; konuyla ilgili olan ve belirgin olan ancak sizin kendi duygu ve anlayışınızdır. )
( Anlayışta berraklık düzeyleri ve sevgide yoğunluk düzeyleri vardır, fakat onun nimetleri sonsuzdur. )
( Yanlış anlamalarınızı ortaya çıkarın ve onları terk edin, hepsi bu kadar. )
( Understanding leads to freedom. )
( Understanding is the flowering of the mind.
The ancient and simple way of liberation through understanding.
No effort can take you there, only the clarity of understanding.
Right understanding is the only remedy, whatever name you give it. It is the earliest and also the latest, for it deals vs. the mind as it is.
There are levels of clarity in understanding and intensity in love, but its gifts are infinite.
Trace your misunderstandings and abandon them, that is all. )
( LOVE vs./and/<> PARADIGM )
- SEVGİ ile ARAYIŞ
( LOVE vs. SEARCHING/SEEKING )
- SEVGİ ile/ve BAĞIMLILIK
( Neyi çok[gereğinden fazla] seversek, canımızdan olduran odur. )
( LOVE vs./and DEPENDENCE )
- SEVGİ ve/<> BENZETME
( Kişi, sevdiğine benzer (ve/ya da benzetir). )
- SEVGİ ve/<> BİLGİ
( LOVE and/<> KNOWLEDGE )
- SEVGİ ile/ve/değil/||/<> BİR BAŞKASINDA, KENDİ
- SEVGİ ve/||/<>/> BİREŞİM(TEVHÎD)
- SEVGİ ile/ve/değil/< ÇEKİM
( İnsanda. İLE/VE/DEĞİL/< Doğada. )
( Önce akım, sonrası bakım. )
( [not] For human. vs./AND/BUT/< In nature. )
( [not] LOVE vs./and/but/< CONJUGATION )
- SEVGİ ile/ve/<> DAYANIŞMA
( LOVE vs./and/<> SOLIDARITY )
- SEVGİ ile/ve DİKKAT
( LOVE vs./and ATTENTION )
- SEVGİ ve/<> DİL
( Kişi, ancak bu iki kanatla uçar. )
- SEVGİ ve/<> DÜZEN ve/<> İLERLEME
( İlkemiz. VE/<> Temelimiz. VE/<> Amacımız. )
- SEVGİ ile/ve/<> ENERJİ
( Enerji, içtenlik ve ciddiyetten kaynaklanarak akıp gelir. )
( Enerji, tıpkı ateş gibi yıkıcı değil yapıcı olması amacıyla kontrol edilmelidir. )
( İnandığınızı yapın ve yaptığınıza inanın. Başka her şey enerji ve zaman savurganlığıdır. )
( LOVE vs./and/<> ENERGY
Energy flows from earnestness. )
- SEVGİ ile/ve/||/=/<>/>/< FEDÂKÂRLIK
( Hoş gör sen, boş ver sen! Sevgin kazanır! )
- SEVGİ ve/<> GÜLÜMSEME :) ve/<> ADAMLIK ve/<> MUTLULUK
( Gözde. VE/<> Yüzde. VE/<> Özde. VE/<> Azda. )
- SEVGİ ile/ve/<> GÜZELLİK
( Sevdiğinden dolayı güzel bulmak, güzel olduğundan dolayı sevmek. )
- SEVGİ ve/||/<>/> HAK
( Ailede. VE/||/<>/> Toplumda. )
- SEVGİ ile/ve HAL
- SEVGİ ile/ve HAL
( Sevgi, kesretin, ikiliğin bittiği yerdir. )
( Sevgi zuhur ettikten sonra, ne sen var, ne ben! )
( Sevmek, ihtiyarî değildir! )
( Mal, hal ehlinin, bilenin, sevenin, yararlananındır. )
- SEVGİ ve/||/<> İLETİŞİM
( Kişinin/kişinin, en temel, öncelikli/olmazsa olmaz iki gereksinimi. )
- SEVGİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< İLGİ
- SEVGİ ile/ve/<> İLİŞKİ
( LOVE vs./and/<> RELATIONSHIP )
- SEVGİ ile/ve/<> İŞBİRLİĞİ
( LOVE vs./and/<> COOPERATION )
- SEVGİ ile/ve/||/<> KAYRA/LÜTÛF/İHSAN
( ... İLE/VE/||/<> Tanrısal. )
- SEVGİ ve KEŞF ve SEZGİ
( LOVE and CONSCIENCE/CONSCIOUS and INTIUTION )
- SEVGİ ile/ve/değil/yerine KOŞULSUZ SEVGİ
( Sevgi, ayırmanın, ayrımların reddidir. )
( Dünyanın eylem durumundaki sevgi olduğunu bir kez anlarsak, ona tamamen farklı bir gözle bakarız. )
( Sevgide, belirli bir düşünce kaynaklı ve/ya da dayanaklı, beklentili bir duygulanım durumu var olabilir fakat koşulsuz sevgide hiçbir düşünce, beklenti olmaksızın, olumlu ya da olumsuz, her koşulda sevmek vardır. )
( KOŞULSUZ SEVGİ, "EĞER"siz, "ÇÜNKÜ"süz, "AMA"sız; "KARŞIN'LI/RAĞMEN"li SEVGİ'dir! )
( Ayırd etme, ayrılık "düşünce ve duygusu" olmadığında, buna SEVGİ diyebiliriz. )
( Eğer, ne bir gövde, ne bir zihin, hatta ne de tanık, fakat bunlardan tümüyle öte olduğumuz düşüncesini sürekli taşırsak, zihnimizin berraklığı artacak, isteklerimiz saflık kazanacak; eylemlerimiz, merhametli ve sevecen olacaktır. Bu iç arınması, bizi başka bir dünyaya, gerçek ve korkusuz sevgi dünyasına götürecektir. )
( Sevgide yabancılar yoktur. )
( Sevgide "bir" bile yoktur, "iki" nasıl olabilsin? )
( Sevgi, yaradılışın önünde gelir. )
( Gerçek ve sevgi, kişinin asıl doğasıdır. Akıl ve gönül, onun paylaşım araçlarıdır. )
( Sevgi, mutluluktan çok, gelişmeyi; bilincin ve var oluşun genişleyip derinleşmesini ister. Bunu her ne engellerse acıya neden olur. Sevgi, acıdan çekinmez. )
( Anlayabiliriz ki bilmek, sevmektir. Sevmek de bilmektir. )
( Kendini ifade etmek, teyit etmek, zorlukları yenmek, sevginin doğasıdır. )
( Sevgi ve sevginin ilham ettiği yapma gücü[irâde] olmadıkça, hiçbir şey yapılamaz. )
( Sevginin doğal sonucu, itaattir. )
( Sever de dinlersek, o da bizi kendine alır. )
( Kişi, sevdiğini omzuna alır da yine de yorulmaz. )
( Sevgi, tutkunluk ve düşkünlük göstermez. Düşkünlük ise sevgi değildir. )
( Sevgi, tembel değildir ve berraklık da yönetir. )
( Aşırı "sevgi", boşlama/ihmal doğurur. )
( Sözleri ve davranışları doğru, erdem ve görüş sahibi kişiyi tüm dünya sever. )
( In love there are no strangers. )
( Love is the refusal to separate, to make distinctions.
Once you have understood that the world is love in action, you will look at it quite differently.
Unconditional love is, unless "IF", "BECAUSE", "BUT".
( If you stay vs. the idea that you are not the body nor the mind, not even their witness, but altogether beyond, your mind will grow in clarity, your desires - in purity, your actions - in charity and that inner distillation will take you to another world, a world of truth and fearless love.
Truth and love are man's real nature and mind and heart are the means of its expression.
More than happiness, love wants growth, the widening and deepening of consciousness and being. Whatever prevents becomes a cause of pain, and love does not shirk from pain.
When the sense of distinction and separation is absent, you may call it love.
To know is to love and to love is to know.
Love does not cling; clinging is not love.
Without love, and will inspired by love, nothing can be done.
It is in the nature of love to express itself, to affirm itself, to overcome difficulties.
Love is not lazy and clarity directs. )
( [not] LOVE vs./and/but UNCONDITIONAL LOVE
UNCONDITIONAL LOVE instead of UNCONDITIONAL LOVE )
- SEVGİ ile/ve/<> KUT/SAL
( LOVE vs./and/<> HOLY )
- SEVGİ ile/ve/değil MİNNET
- SEVGİ ve/> NEŞE
( LOVE and/> JOY )
- SEVGİ ile/ve/<> ÖZDEYİŞ
( Özün özü. İLE/VE/<> Özün sözü. )
- SEVGİ ve/||/<>/>/< ÖZÜNE YOLCULUK
- SEVGİ ve/||/<>/< RIZÂ
- SEVGİ ile/ve/değil/||/<>/< SAYGI
( Zaman. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Mekân. )
( Sevgi, saygıyla devam eder. )
( Mum. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Mumun etrafındaki cam/fanus. )
( Hz. Mûsâ. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Hz. Îsâ. >
[İkisini de birliğe getiren, Hz. Muhammed.] )
( Koşullu[Hak edene, lâyık olan(lar)a]. İLE/VE/<>/< Koşulsuz[Herkese]. )
( Alev. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Fener. )
( Ferâgat ile. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Fedâkârlık ile. )
( [Bağlamına/koşullarına göre ...] Yetebilir/yetmeyebilir. | Yetersiz. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Yeter/yeterli. )
( [en az] %1 olmalı [ve geri kalan her şey] İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< %99 olmalı! )
( [not] LOVE vs./and/but/||/<>/< RESPECT, REVERENCE )
( ... cum/et/||/<>/< VENERATIO )
( ... ile/ve/||/<>/< JING )
- SEVGİ ve/<> SAYGI GÖSTERMEK
- SEVGİ ile/ve/<> SEÇİM/SEÇİCİLİK
( LOVE vs./and/<> SELECTIVENESS )
- SEVGİ ve/<> SEVİNÇ
- SEVGİ ile/ve/<> SEVİ/ŞEFKÂT
( İstenç/irâde dışı. İLE/VE/<> İstençli/irâdeli. )
( Şefkatli ol! Bil ki, karşılaştığın herkes, kolay olmayan bir yaşam mücadelesi veriyor. )
( ŞEFKAT: İmbikten geçirilmiş aşk. )
( ... İLE/VE/<> Kişiyi, içeriden, kurtuluşa erdiren. )
( Sadece şefkat, iyileştiricidir. Çünkü, kişinin içindeki tüm hastalıklar, sevginin eksikliğinden kaynaklanmaktadır. )
( Without will. VS./AND/<> Strong-willed. )
( LOVE vs./and/<> COMPASSION )
- SEVGİ ile/ve/değil/yerine ŞEVK/İŞTİYAK
- SEVGİ ile/ve/||/<> SEZGİ ile/ve/||/<> COŞKU
( LOVE vs./and/<> INTUITION vs./and/<> EXUBERANCE | EBULLIENCE )
- SEVGİ ve/||/<> SIĞINMA
- SEVGİ ile/ve/<> SÖZ
( Sizi sevmesem, size söz söyler miyim? )
( Siz beni sevmeseniz, beni dinler misiniz? )
( LOVE vs./and/<> WORD/SPEECH )
- SEVGİ ve/||/<> SÜCÛD
- SEVGİ ile/ve/<> TAKDİR
( LOVE vs./and/<> TO APPRECIATE )
- SEVGİ >< TAKLİT
( Taklitte, sevgi ahlâkı tecellî etmez. )
- SEVGİ ile TUTKU
( LOVE vs. PASSION )
- SEVGİ ile/ve/<> YAKINLIK
( LOVE vs./and/<> CLOSENESS )
( ... ile/ve/<> APARATVA )
- SEVGİ ve/||/=/<> YARAR/LILIK
( Sevmek, "bir işe yarar mı"?
Tek iş, odur! )
- SEVGİ ile/ve ZORUNLULUK
( LOVE vs./and OBLIGATION )
- SEVGİDE:
KOŞULSUZLUK ve/||/<> HESAPSIZLIK ve/||/<>
SÜREKLİLİK ve/||/<> VEREREK BAŞLAMAK(< ALMA DÜŞÜNCESİNİN/BEKLENTİSİNİN OLMAMASI)
- SEVGİNİ PAYLAŞMAK değil SEVGİNİ DIŞLAŞTIRMAK/YANSITMAK
( İçindeki sevgiyi paylaşamazsın fakat karşılığını/yansımasını çeşitli (doğru/uygun) araçlarla/yöntemlerle gösterebilirsin. )
- SEVİLİYORSAK ile SEVİLMİYORSAK
( Gurur duyup sarılalım. İLE Saygı gösterip uzaklaşalım. )
- SEVİNÇ:
İYİ ŞEYLER OLDUĞUNDA ve/||/<> KÖTÜ ŞEYLER OLMADIĞINDA
( Her zaman. VE/||/<> Çoğunlukla ve/ya da bazen. )
- SEVİNÇ ile/ve/değil/yerine NEDENSİZ SEVİNÇ
- SEVİNÇ ile/ve/değil/<> NEDENSİZ SEVİNÇ
- SEVİŞME ile/ve/||/<> ŞEFKAT
- SEVİYORUM ile/ve/değil/yerine YEĞLİYORUM / TERCİH EDİYORUM
( [not] "I LOVE" vs./and/but I PREFER
I PREFER instead of "I LOVE" )
- ŞEVKÂT[Ar. < ŞEVK | çoğ. EŞVÂK] ile/değil ŞEFKÂT/ŞEFÂKÂT[Ar.]
( Şiddetli istek, keyif, neşe, sevinç. İLE/DEĞİL Sevecenlik. | Acıyarak, esirgeyerek, merhamet ederek sevme. )
- SEVMEK:
"İŞİNE GELDİĞİ GİBİ" ile/değil/>< İÇİNDEN GELDİĞİ GİBİ
- SEVMEK:
"SAHİP OLMAK" ile/değil/yerine/< DEĞER VERMEK
- SEVMEK ile/ve/+/||/<>/>/< (DAHA ÇOK) SEVMEYİ İSTEMEK/YEĞLEMEK
- SEVMEK ve/> ÖZENMEK
( TO LOVE and/> TO TAKE PAINS )
- SEVMEYİ BIRAKMAK ile/değil/yerine SEVGİMİZİ GÖSTERMEYİ BIRAKMAK
- SEYYANEN[Ar. + Fars.] değil/yerine/= EŞİTÇE
- SEZGİ ile/ve/değil/yerine/||/<> SAĞDUYU
- SEZGİ ile/ve/değil/||/<>/< USTALIK
- SEZGİSEL/ÇAĞRIŞIMSAL değil/yerine/>< KAVRAMLARLA
- ŞİDDET değil/yerine/>< ÖZEN
- ŞİDDET =/||/<>/>/< ÖZENSİZLİK
- SİGARAYLA MÜCADELEDE:
"ZORLAMA" değil/yerine MERAK ETMESİNİ SAĞLAMA
( Burayı tıklayarak izleyiniz... )
- ŞİKÂYET ETMEK ile/değil/yerine/>< DURUMU(NU)/ZİHNİ(Nİ) DEĞİŞTİRMEK
- [ne yazık ki]
ŞİKÂYET ile İSRAF ile SIRADÜZENSİZLİK[ANARŞİ] ile BASKI/İSTİBDÂD ile İFRÂD-TEFRÎT
değil/yerine/><
KANAAT ile İNFAK ile HUZUR/SELÂMET ile ADÂLET ile İSTİKÂMET
( [ne yazık ki]
Bilgisizlik + Yoksulluk >= Şikâyet İLE
Bilgisizlik + Varsıllık >= İsraf İLE
Bilgisizlik + Özgürlük >= Anarşi İLE
Bilgisizlik + Güç >= Baskı/İstibdâd İLE
Bilgisizlik + Din >= İfrâd - Tefrit İLE
DEĞİL/YERİNE/><
Bilgi/(b)ilim + Yoksulluk >= Kanaat İLE
Bilgi/(b)ilim + Varsıllık >= İnfâk İLE
Bilgi/(b)ilim + Özgürlük >= Huzur, Barış/Selâmet İLE
Bilgi/(b)ilim + Güç >= Adâlet İLE
Bilgi/(b)ilim + Din >= Yön/İstikâmet )
- ŞIK[Fr. CHIC] ile ŞIK[Ar. ŞİKK]
( Güzel, zarif, modaya uygun. | Güzel, modaya uygun giyinmiş olan. | Yerinde, uygun. İLE Seçenek. )
- SIKI-FIKI (ARKADAŞ/DOST, YAKIN OLMAK)
- SİLAHSIZLANMA ile/ve/||/<> YANITSIZ BIRAKMA
- SİLMEK ile/değil/yerine/>< SEVMEK
- SİMGE:
BULUŞMA ve/+/||/<> BİRLEŞME
- SİMGE:
CANLI ve/||/<>/> CANLANDIRICI
- SİMGE ile/ve/||/<>/> SİMGENİN SİMGESİ (ARACI VE KAYNAĞI)
( ... İLE/VE/||/<>/> Ayna ve birey[insan]. )
- SINIR ile/ve/||/<> ARA
- SİNİR ile/ve/||/<> GÜÇ ile/ve/||/<> VAJİNA/PENİS/PARA
( "Düşünüyorum, dinliyorum, okuyorum, anlıyorum ve gelişmek istiyorum" düşünce ve çabası içinde olan [dişil ya da eril] her bireyin, zorunlu olan paylaşım ve dayanışmayla bazı şeylerden yararlanmak[/istifade etmek] ve birbirine zarar vermemek üzere nitelikli bir yaşam sürmek için uzaklaşması, terk/istifâ etmesi gerekenlerdir. )
- SINIR ve/||/<>/> HAYIR
- SINIR ve/<> MERKEZ/ÇEKİRDEK
( LIMIT and/<> CENTER/NUCLEUS )
- SINIRLANDIRMA ile/ve/||/<>/> SİNİRLEN(DİR)MEME
- SINIRLI TUTMAK ile/ve/değil/||/<>/< YETİNMEK
- SINIRLI ile/ve KISITLI
( LIMITED vs./and RESTRICTIVE )
- SINIRLI ile/ve/||/<> SINIRLAYICI
- SIRTTA TAŞINAN GİYSİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< YÜZDE TAŞINAN İFADE
- [ne yazık ki]
ŞİŞMAN/LIK ve/||/<>/> PİŞMAN/LIK
( Ağzımızı tutmazsak. VE/||/<>/> Dilimizi tutmazsak. )
- SİTEM ile/ve/< SEVGİ
- SİVİL YARDIM KURULUŞU ile/ve/değil/||/<>/> SİVİL TOPLUM KURULUŞU
- SIVIŞMAK ile/değil/yerine/>< SAVAŞMAK
- SİYÂSET[Ar. < SEYİS] ile/ve/||/<>/> FERÂSET[Ar. < FERES]
( Seyis. At bakıcılığı/bakıcısı. İLE/VE/||/<>/> Süvari. At biniciliği. )
( Aracına[< atına] yeterince[en az seviyede ve gerektiği kadar/biçimde] bakabilmek. İLE/VE/||/<>/> Aracının[< atının] yol alabileceği kadar yol almak, ilerlemek. Uzağı, olanakları ve olasılıkları görebilmek/değerlendirebilmek. )
- SİYASET ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HAYSİYET
- SİZ KULLANIMINDA:
SAYGI ile MESAFE ile ÇOĞUL
- SIZLANMAK ile/değil/yerine/>< HAKKINI ARAMAK
- SIZLANMA/YAKINMA değil/yerine/>< SORUMLULUK ALMAK
- SKOR ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SPOR
- SLOGAN[Fr./İng.]/KLİŞE[Fr. < CLICHÉ]/MOTTO[İt.] ile/değil/yerine/>< DÜŞÜNME/DÜŞÜNCE
( Kısa ve çarpıcı, propaganda sözü. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Düşünülmüş söz. )
- SOFİST ile/değil/yerine/>< SOFOS/SOPHOS
( Kuşkuya sokar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kuşkudan çıkarır. )
( Utanmayan. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Utanan. )
( Kurt.[vahşi] İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Köpek.[evcilleşmiş] )
( Taklitçiler oluşturur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Kendini buldurur. )
- SOFU[Ar. < Yun.] ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MOLLA[Ar.]
( Dinin buyruk ve yasaklarına tümüyle uyan kişi. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/||/<> Büyük kadı. | Medrese öğrencisi. | Büyük bilgin. )
- SOĞUK değil/yerine/>< İYİLİK
( İyilik, soğuk geçirmez. )
- SOĞUK ile/ve/değil/yerine/||/<>/< MESAFELİ
- SOĞUKTA/SERİNLİKTE GİYİNMEK:
GEREKSİNİM ile/ve/değil/||/<>/< TEDBİR
- SOHBET["SOHPET" değil!] ile/ve/<> MUHABBET
( Aklın dili/aracı sözcükler ve sohbet, gönlün dili muhabbettir. )
( Kişiyi, tümel/küllî akıla götürecek tek şey, muhabbettir. )
( Ehl-i derdin sohbetine mahrem et! )
( ... İLE/VE/<> İçinde sen/ben['den] olmayan. )
( Dil ile. İLE/VE/<> Göz ile. )
- SOHBET'İN:
KÂL'İ ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HÂL'İ
- SOLUK "MEKİĞİ" ve/||/<>/> KAZA VE KADER "MAKASI"
( Yaşam kumaşını dokur. VE/||/<>/> O kumaşı biçer. )
- SOLUK ve/||/<> BESLENME ve/||/<> PSİKOLOJİ ve/||/<>
FİZYOLOJİ ve/||/<> EŞEYSELLİK ve/||/<> İLETİŞİM
- SONA ERDİRME ile KURTULMA/KURTARMA
( Ancak Yaşamımızın muazzam kederini tamamen idrak ederek ona karşı isyan ettiğimiz zaman, bir çıkış yolu bulunabilir. )
( TO GET FINISH vs. TO RELEASE
It is only when you realise fully the immense sorrow of your life and revolt against it, that a way out can be found. )
- SÖNDÜRMEK:
YAŞAMI değil/yerine/>< SİGARAYI/TÜTÜNÜ
- SORGULAMA ve/||/<>/> ÖZGÜRLEŞME
- SORGULAMA ile/ve SINAMA
( TO INTERROGATE vs./and TO TEST )
- SORGULAMAK ile/ve/||/<>/> ANLAMAK ile/ve/||/<>/> AŞMAK
- SORGULAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< KONUŞMAK
- SORMAYAN ile/değil/yerine/>< SORAN
( Yaşam boyu ahmak ve aptal. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Bir dakikalığına, "birkaç kişi nezdinde" "aptal." )
( Ovada şaşmış. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Dağları aşmış. )
- SORU (SORMAK):
ÖĞRENMEK İÇİN ile/ve/değil/bazen/||/<> ANLAMAK İÇİN ile/ve/değil/bazen/||/<> GERİBİLDİRİM/ONAY İÇİN
- SORU SORMAK ve/=/||/<>/< SORUMLULUĞU İSTEMEK
- SORUMLULUK DUYMAK ile/ve/||/<>/> SORUMLU OLMAK
- SORUMLULUK VERME ile/değil/yerine SORUMLULUK ALMA(YI SAĞLAMA)
( Sorumluluk verilmez, sorumluluk alınır. Sorumluluk alınması için koşullar, uygun yapıya büründürülür. )
( It's not right to "giving responsibility". Better to arrange conditions "to taking responsibility". )
( GIVING RESPONSIBILITY vs. TAKING RESPONSIBILITY
TAKING RESPONSIBILITY instead of GIVING RESPONSIBILITY )
- SORUMLULUK ve/||/<>/< (KENDİNİ) SAVUNABİLMEK("SALDIRI" değil/olmayan!)
- SORUMLULUK ve/||/<> ONUR
- SORUN "ÇIKARMAK/ÇIKARAN" ile/ve/değil/||/<>/< SORUNU GÜN YÜZÜNE ÇIKARMAK/ÇIKARAN
- SORUN:
ENGEL ile/değil/yerine/>< BASAMAK
( Önümüze çıkana, "engel" dersek, takılıp düşebiliriz; "basamak" dersek bir basamak daha yükseliriz. )
- SORUN:
(")SORUN(") değil SORUNA BAKIŞ AÇIMIZ
- SORUN:
(")TEMİZLEMEKTE(") ile/ve/değil/||/<> TEMİZLEMEZSEN/K BULAŞMASINDA/YAYILMASINDA
- SORUN ile/ve/||/<>/> SORU-N
( Çözülmesi gereken. İLE/VE/||/<>/> Sorabilirsiniz. )
- SORUN" ile/değil/yerine/>< VERİ
- SORUNLARA ODAKLANMAK ile/değil/yerine/>< OLASILIKLARA VE (ARA) ÇÖZÜMLERE ODAKLANIRSAK
( Daha çok sorun/umuz olur/oluşturur. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Daha çok seçeneğimiz ve çözümümüz olur/oluşur. )
- SORUNLARI/OLUMSUZLUKLARI ...:
"AKLINDA TUTMAK" ile ARDINDA TUTMAK
- SORUNLARI:
AŞMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ASKIYA ALMAK
- SORUNUN:
"ÜSTÜNÜ ÖRTMEK" değil/yerine/>< ÜSTESİNDEN GELMEK
- SOSYAL MEDYA (5C):
KONUŞMA/SÖYLEŞİ ve/+/||/<>/> ORTAKLIK ve/+/||/<>/> YORUM ve/+/||/<>/> İŞBİRLİĞİ ve/+/||/<>/> KATKI
( 5C: CONVERSATION and/+/||/<>/> COMMUNITY and/+/||/<>/> and/+/||/<>/> COMMENTING and/+/||/<>/> CONTRIBUTION and/+/||/<>/> COLLABORATION )
- SÖVEN ile/değil/yerine/></< SEVEN
- SOVYET:
SO ve/||/<> VYET
( Birlikte, birarada. VE/||/<> Düşünme, konuşma. )
- SÖYLE! GİTSİN! ile/değil/yerine/>< SUS! BİTSİN!
- SÖYLEDİKLERİMİZ ile/ve/<> SÖYLEYEMEDİKLERİMİZ
( ... İLE/VE/<> Söylediklerimizden daha çok pişmanlığa neden olur. )
- SÖYLEMLERİMİZİN/EYLEMLERİMİZİN:
SORUMLULUĞUNU ALMAK ve/||/<>/> (DOĞRUDAN/OLASI) SONUÇLARINA KATLANMAK
- SOYUT ile/ve/değil/=/||/<> İLİŞKİSİZLİK (/"İLİŞKİ/LİLİK")
- SOYUTLAMA (YETENEĞİ/YETKİNLİĞİ/GÜCÜ) ile/ve/||/<> BENZETME/MECAZ (YETENEĞİ/YETKİNLİĞİ/GÜCÜ)
- SOYUTLAMAK ile/ve/||/<>/> SOYUTLAMANIN SOYUTLA(N)MASI
- SÖZ DİNLEMEK ile/ve/<> DİKKATE ALMAK
( Söylenilen ya da yapılması istenilen/beklenilen şeyin size [o an için] uymaması, o sözü/düşünceyi ya da durumu dikkate almamanızı gerektirmez. Gençlik/cehâlet düşünce ve tavırları olarak tepki gösterme eğiliminde olabilirsiniz fakat durum, söylenilen söze uyum gösterip göstermemekten çok [kulakardı etmek yerine] yeterince dikkate alıyor olmayı gerektirir. "Sırtına bir şey al/giy!" sözüne, hiç düşünmeden/değerlendirmeden, hızlıca "bana bir şey olmaz!", "gerek yok!", "sen yaşlı olduğun için söylüyorsun/önemsiyorsun" biçiminde yanıt vermek yerine yeteri kadar dikkate almakta yarar vardır. )
- SÖZ DİNLEMEK ile SÖZ DİNLEMEK
( "Yapma ve yap" denileni yerine getirmek, uygulamak. İLE Konuşulanları dinlemek/dinlemeye çalışmak, konuşulanlara dikkatini yöneltmek/kulak kabartmak. )
- SÖZ:
KABUL GÖRMEK İÇİN ile/ve/değil/yerine/||/<>/< DOĞRULUĞUNDAN DOLAYI
- SÖZ/ÖNERİ/ÖĞÜT DİKKATE ALMAK, ZİHNİNDE BULUNDURMAK
- SÖZ SÖYLEMENİN KURALLARINDA:
ÖNÜNÜ ARDINI GÖZETMEK[Ar.] ve/||/<> SÖYLEMEDEN ÖNCE TEKRAR TEKRAR DÜŞÜNMEK[Ar.] ve/||/<> ON KERE DÜŞÜNÜP BİRİNİ SÖYLEMEK[Ar.] ve/||/<> "HER AĞZIMIZA GELENİ" SÖYLEMEMEK[Ar.]
( Önün ardın gözet fikr-i dakîk et onda bir söyle
Öğütme ağzına her ne gelirse âsiyâb-âsâ
Osman Nevres[ö. 1762]
)
( )
- SÖZ VERME! ve/||/<> SÖZÜNDEN DÖNME!
( Ölsen de! VE/||/<> Ölsen de! )
- SÖZ VERMEK/VEREN ve/||/+/<>/> SÖZÜNDE DURMAK/DURAN
- SÖZ ile/ve/değil/||/<>/>/< BİLİNCİ KURAN SÖZ
- SÖZDEN ÖNCEKİ 3 EŞİK:
İYİLİK ve/||/<> İNCELİK ve/||/<> GEREKLİLİK
- SÖZLÜK ve YASA KULLANIMI/OKUMA GEREĞİ:
[hem] BİLMEDİĞİMİZ KAVRAMLAR/TERİMLER/YASALAR SÖZCÜKLER İÇİN
ile/ve/değil/hem de/||/<>/>/<
(")BİLDİĞİMİZ(") SÖZCÜKLER/KAVRAMLAR/TERİMLER/YASALAR İÇİN
- SÖZLÜK KULLANIMI ile/ve/||/<>/> SÖZLÜK YAZMAK
- [ne yazık ki]
"SÖZÜ/SORUYU, TARTMADAN SÖYLEMEK" ve/||/<>/> ALACAĞIN YANITTAN İNCİNMEMEK
- STRES ile/değil/yerine/>< TUTKU
( İnanmadığımız bir iş üzerine çok çalışmak. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< İnandığımız bir iş üzerine çok çalışmak. )
( [not] STRESS vs./but/>< PASSION
PASSION instead of STRESS )
- STRETCHING[İng.] değil/yerine/= GERME/GERİNME
- ŞU ANDA VE BURADA, ...:
NE OLUYOR? ve/||/<>/> DUYULARIM NELER? ve/||/<>/> NASIL DAVRANIYORUM/DAVRANABİLİRİM? ve/||/<>/> YARARLI/YARARIMA OLAN NEDİR? ve/||/<>/> NE/LER YAPABİLİRİM?
- ŞU KADARI:
"YETER" ile/ve/değil (YETMİYORSA DA/YETMEYECEKSE DE) YETSİN!
- SU ile/ve/değil/||/<>/>/ne yazık ki "İNAT"
( Doğada. İLE/DEĞİL/||/<>/>/NE YAZIK Kİ İnsanlaşamamış olanda. )
( İkisinin de önünde hiçbir şey duramaz! )
- SUÇLULUK ile/değil/yerine SUSLULUK
- ŞUDUR" Kİ ile/değil ŞU Kİ
- SÛ-İ TEDBÎR ile/değil/yerine/>< HÜSN-ÜTEDBÎR
( Yanlış tutulan yol, yanlış tutum. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< İyi düşünülerek tutulan yol, doğru tutum. )
- SÜKÛN/SÜKÛNET değil/yerine/= DİNGİNLİK/DURGUNLUK/SESSİZLİK
- SÜKÛNET ile/ve/||/<> HAKİMİYET
- ŞÜKÜR NEDENİNİ ARTIRMAK ...
PENCEREDEN DIŞARI BAKMAK ZORUNDA DEĞİLSEK-KENDİ BAŞINA TUVALETE GİDEBİLİYORSAK-YEDİĞİMİZ/İÇTİĞİMİZ HER LOKMAYI/YUDUMU SORUNSUZ YUTABİLİYORSAK -ile/||/<>
- SULH[Ar.] değil/yerine/= BARIŞ
( Barış, barışma, barışıklık. | Rahatlık. | Uyuşma, uzlaşma. )
- SÜNGER ile/değil/yerine KABAK LİFİ
- SÜRAT[Ar.] değil/yerine/= HIZ
( Alınan yolun, harcanan zamana oranı. | Çabukluk. | Bir hareketten doğan güç, şiddet. )
- SÜRDÜRMEK ile/ve/değil/||/<> YÜRÜTMEK
- SÜRDÜRÜLEBİLİR/LİK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> YENİLENEBİLİR/LİK
( [not] SUSTAINABILITY vs./and/but/||/<>/> REGENERABILITY
REGENERABILITY instead of SUSTAINABILITY )
- SÜREÇ ile SONUÇ (Merkezlilik)
( Ağaç, meyvesinden tanınır. )
- SÜREÇ ile/ve/||/<>/> SERENCÂM[Fars.] ile/ve/||/<>/> İNSİCÂM[Ar.]
( Aralarında birlik olan, belirli bir düzen ya da zaman içinde tekrarlanan, ilerleyen, gelişen olay ve hareketler dizisi. İLE/VE/||/<>/> Bir işin sonu. | Başına gelen. | Olay/vak'a. İLE/VE/||/<>/> Düzgünlük, tutarlık, bağdaşım. )
- SÜREÇ ile/ve SÜREÇ İÇİNDEKİ BAĞLAM
( PROCESS vs./and THE CONTEXT IN PROCESS )
- SÜREÇTE (OLMAK) ve/||/<> AKIŞTA (OLMAK)
- SÜREKLİ:
"TOPLARSAK" ile/değil/yerine/>< PAYLAŞIRSAK
( Hiçkimseye yetmez. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Herkese yeter. )
- SÜREKLİLİK ile/ve/değil/||/<> İLERLEME
- SÜRÜNÜN PARÇASI OLMAK ile/değil/yerine/>< BÜTÜNÜN PARÇASI OLMAK
- SUSABİLMEK ve/||/<> GÜLÜMSEYEBİLMEK :)
( Tüm sorulara, en iyi yanıt. VE/||/<> Tüm durumlara, en iyi karşılık. )
- SU/SIVI DOLU ŞİŞEYİ, ÇANTAYA ...:
YAN/TERS KOYMAK değil/yerine/>< AĞZI, YUKARI GELECEK ŞEKİLDE DİK KOYMAK
- SUSKUN/LUK ile/fakat/ne yazık ki "GEVEZE/LİK"
( [Her zaman] Bilgeliğin belirtisi değildir. İLE/FAKAT/NE YAZIK Kİ Aptallığın belirtisidir. )
- SUSMAK ile/ve/değil/yerine SUSABİLMEK
( Kişi, susuyorsa; ya çok az şey biliyordur ya da çok fazla. )
( [not] TO BE SILENT vs./and ABLE TO BE SILENT
ABLE TO BE SILENT instead of TO BE SILENT )
- SUSMAYALIM! ve/||/<> BEKLEMEYELİM!
( Konuşabilme olanağımız varken. VE/||/<> Değiştirme olanağımız varken. )
- SÜT VERMEDE, BEBEK VE ANNE İÇİN:
EMME ile/ve/||/<>/> DUYGU İLİŞKİSİ/AKTARIMI/PAYLAŞIMI
( İlk 3 dakika. İLE/VE/||/<>/> 3 dakikadan sonrası. )
- ŞUUR ve/||/<>/< ŞİİR ve/||/<>/< EŞAR
( Sızıntı. )
- TAAHHÜT ile/ve/||/<>/> TEMÎNÂT
- TAASSUB[Ar.] ile/değil/yerine ÖNCELİK
- TA'DÂD[Ar. < ADET] (ETMEK)[Ar.] ile/ve/||/<> İHYÂ'[Ar. < HAYÂT] (ETMEK)[Ar.]
( Sayma, sayı. | Birer birer söyleme, sayıp dökme, sayım. İLE/VE/||/<> Diriltme, diriltilme, canlandırma. | Can verircesine iyilik etme, lütfetme. | Yeniden güçlendirme. | Uyandırma, canlandırma, tazelik verme. )
- TAHAMMÜL ve/||/<>/< TAHAYYÜL
- TAHAMMÜL/SÜZLÜK ile/değil/yerine/>< HOŞGÖRÜ
- TAHÂRET[Ar.]/TAHİR ile/ve/||/<>/>/< NEZÂFET[Ar.]/NAZİF
( Fiziksel/gövdesel temizlik. İLE/VE/||/<>/>/< Davranış ve tutumlardaki temizlik, ahlâkî temizlik. )
(1996'dan beri)