Tüze(Hukuk) ve Türe/Adâlet'teki
KARIŞTIRILMAMASI GEREKENLER!!!
(SÜREKLİ AYIRDINDA OLUNMASI GEREKENLER!!!)
itibarı ile 14.942 başlık/FaRk ile birlikte,
14.942 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.
Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...
(44/61)
- ÖZNE ile/ve/<> ÖZNE
( SUBJECT vs./and/<> SUBJECT )
- ÖZNEL ÖZGÜRLÜK ve/||/<>/< NESNEL DÜZEN
( Nesnel düzen olmadan, öznel özgürlük, yalnızca bir kapristir, anarşidir, karmaşadır. Öznel özgürlük, devlet olmadan gerçekleştirilemez. )
- ÖZNEL = ENFÜSİ = SUBJECTIVE[İng.] = SUBJECTIF[Fr.] = SUBJEKTIV[Alm.] = SUBJECTIVUS[Lat.]
- ÖZNEL ile/ve/değil/||/<>/< ÖZGÜN
- ÖZÜ" "GEREĞİ" ile/ve/değil/||/<>/< YAPISI GEREĞİ
- ÖZÜMSEME ile/ve/değil ÖZÜMLEME
- ÖZÜMSEMEK ile/||/<> KATILMAK
- ÖZÜR DİLEMEK ile AF
( Alt/küçük ya da akranlara. İLE Yukarıdakilerden. )
- [ne yazık ki!]
ÖZÜR DİLEYEMEMEK/DİLEYEMEYEN ile/ve/<> TEŞEKKÜR EDEMEMEK/EDEMEYEN
- ÖZÜRLÜ[Ar. < ÖZR / MAZERET]/LER ve ENGELLİ/LER
- PAÇASINA SARILMA/TAKILMA ile/ve/ya da/||/<> PARÇASINA SARILMA/TAKILMA
- PAHALILANDI değil PAHALANDI(< BAHALANDI)
- PAIN vs. SORROW
- PAKT[Fr.] değil/yerine/= ANTLAŞMA
- PALYATİF[Fr.]/MUVAKKAT[Ar.] değil/yerine/= GEÇİCİ
- PANİK YAPMA! ile ACELE ETME!
- PANİK ile/ve/||/<> STRESLİ ile/ve/||/<> SİNİRLİ (OLMAMAK!)
- PARA ÇEŞİTLERİ ve/||/<> PARA ÇİÇEĞİ(MONEY FLOWER[TAXONOMY OF MONEY])
(
)
- PARA [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]
- PARA [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]
- PARA (SAPLANTISI) değil/yerine KİŞİ[KARDEŞ/ARKADAŞ/OLANAKSIZ/MAĞDUR]
- PARA VAKFI(NUKUD) ile VEFÂEN SATIŞ
- [ne yazık ki]
PARA ile/ve/||/<> DİN
( [ne yazık ki]
Konu "para" olduğunda, herkesin dini aynıdır. )
- PARA" ile/değil/yerine İNSANLIK
( Ne önemi var? İLE/DEĞİL/YERİNE Önemli/mühim[öncelikli] olan. )
- PARA ile/ve/değil/yerine/||/<>/>/< VERİ > BİLGİ
( Bilgi peşinde koşmak, altın peşinde koşmaktan daha iyidir.
[Ar. Talebu'l-ilm hayrun min taleb'z-zeheb] )
( [not] MONEY vs./and/but/||/<>/>/< KNOWLEDGE
KNOWLEDGE instead of MONEY )
- PARADİGMA ile KESİNLİK
- PARADİGMA ile PERSPEKTİF
( PARADIGM vs. PERSPECTIVE )
- PARADIGM vs./and ALTERATION
- PARALEL/LİK ile BERABER/LİK
( PARALLEL/NESS vs. COOPERATION )
- PARALLEL(NESS) vs. COOPERATION
- PARAMETRE ile AÇI
( PARAMETER vs. ANGLE )
- PARAMETRE/LER ile/ve DİNAMİK/LER
( "PARAMETER/S" vs./and "DYNAMIC/S" )
- PARAMİMİ ile AMİMİ
( Düşünceler ile yüz ifadeleri arasındaki uyuşmazlık. İLE Bazı sinirsel hastalıklarda görülen mimik yitimi. )
- PARANIN İŞLEVLERİNDE:
HESAP BİRİMİ ile/ve/||/<>/> MÜBÂDELE ile/ve/||/<>/> MUHÂFAZA
- PARANLA "VEZİR", AKLINLA REZİL OLMAK
ile/değil/yerine/><
PARANLA "REZİL", AKLINLA "VEZİR" OLMAK
- PARANOYA ile KOMPLO
- PARAVAN[Fr. < PARAVENT] ile/ve/değil/||/<> KALKAN
- PARAVAN[Fr. < PARAVENT] değil/yerine/= PERDE[Fars.]
( Menteşelerle birbirine bağlı birkaç parçadan oluşan ve yapılarda, bazı bölümleri ayırmakta kullanılan, katlanır, taşınır, çerçeveli perde. | Adından, yetkisinden, gücünden, kendine belirli etmeden yararlanılan kişi/kuruluş. )
- PARAYI, MEZARA GÖTÜREN >< PARANIN, MEZARA GÖTÜRDÜĞÜ
( Yoktur. >< Çoktur. )
- PARÇA ile/ve/değil/||/<>/< BAĞLAM
- PARÇA ve/||/<>/>/< TAMAMLAYICI/LIK
- PARÇA ile/değil/yerine ÜYE
- PARÇA ile/ve/değil UZANTI
( [not] PIECE vs./and/but EXTENSION )
- PARÇALAMAK ile/değil/yerine YARGILAMAK
- PARÇALANMA ile/ve/değil/yerine DAĞILMA
( [not] TO BREAK INTO PIECES vs./and/but TO DISPERSE
TO DISPERSE instead of TO BREAK INTO PIECES )
- PARÇALANMIŞLIK ile/değil AYRIM
- PARÇALANMIŞ/LIK ile BÖLÜNMÜŞ/LÜK
( TO BREAK INTO PIECES vs. TO BE DIVIDED )
- PARÇALARDA, PARÇAYI/LARI GÖRMEK ile/değil/yerine PARÇALARDA, BÜTÜNÜ GÖRMEK
( TO SEE THE PIECES/S ON PIECES vs. TO SEE THE INTEGRITY ON PIECES )
- PARÇALI/LIK ile/değil AYRI/LIK
- PARÇA(NIN) SAPTA(N)MASI/KABULÜ ile BÜTÜN(ÜN) SAPTA(N)MASI/KABULÜ
( TO DETERMINE/ACCEPTANCE THE PIECE vs. TO DETERMINE/ACCEPTANCE THE ENTIRE/WHOLENESS )
- PARÇASI OLMAK ile/yerine/değil UZANTISI OLMAK
( [not] TO BE PART OF vs./but TO BE EXTENSION
TO BE EXTENSION instead of TO BE PART OF )
- PARDESÜ[Fr.] ile CÜPPE[Ar.]
( Serin havalarda, giysilerin üzerine giyilen ince üstlük. İLE Hukukçuların, bilimteylerde, belirli bir aşamaya ulaşmış bilimkişileri, dinadamlarının giysi üzerine giydikleri, uzun yenleri geniş, düğmesiz giysi. )
( Mİ'TAF ile CÜBBE )
- PARİS KOMÜNÜ ile/ve/||/<>/> GEZİ PARKI
( 83 gün sürmüştür. İLE/VE/||/<>/> 22 gün sürmüştür. )
- PARKE[Fr. PARQUET] değil/yerine/= SAVCI
( Eskiden, hakim kürsüsünden aşağıda ve yerde oturmaları nedeniyle savcılara, parke adı verilirmiş. )
- PARKUR[Fr.] ile/ve/||/<> KULVAR[Fr. < COULOIR]
( Bisiklet, atletizm gibi bazı yarış ve koşularda, yarışmaların yapıldığı yol. İLE/VE/||/<> Bazı yarışlarda, koşucunun koştuğu ya da yüzücünün yüzdüğü yarış aralığı/şeridi. )
- PARLAMENTO ile/ve/||/<> AMERİKA YENİ KUVVETLER AYRILIĞI
- PARMAK/AYAK İZİ < DİL İZİ < RETİNA < DNA
- PARMAK İZİ ÖBEKLERİ(GRUPLARI):
ARCH ile/ve TENTARCH ile/ve LOOP ile/ve DOUBLE LOOP ile/ve POCKED LOOP ile/ve WHORL ile/ve MIXED
( 8'er alt grupları daha vardır. )
( DAKTİLOSKOPİ[< Yun. DAKTYLOS: Parmak. | SKOPEIN: Gözlemlemek.]: Parmak izine dayanarak kimlik belirleme yöntemi. )
( Parmak iziyle kimlik tespitinde binde 2.5 ilâ 3'lük bir hata payı olabilmektedir. )
( İlgili ayrıntıları okumak için burayı tıklayınız... )
- PARMAK(LAR)/ELİG/ELEK ile/ve/||/<>/> AYA ile/ve/||/<>/> AVUÇ ile/ve/||/<>/> KOL ya da/= EL
( Elin/kolun ucuyla ayanın başladığı beş uzantı/çıkıntı. İLE/VE/||/<>/> Parmakların dibiyle bilek arasındaki iç bölüm. İLE/VE/||/<>/> Parmakların içi ve aya bölümü. İLE/VE/||/<>/> Parmak uclarından omuz başına kadar uzanan bölüm. )
( ELGE/ELİGE/ELİG/ELEG/ELEK: Elemek[: parmaklar arasından geçirmek] | İlk elek.[Daha sonraları elek görevini gören nesneler ve araçlar üretilmiştir.] )
- PART vs. WHOLE
- PARTICIPATION vs./and TO SHARE
- PARTICULAR vs. SPECIAL
- PASAPORT[Fr.] ile PASAVAN[Fr.]
( Yabancı ülkelere gidecek olanlara, yetkili kurumca verilen, yabancı ülke yetkililerinin kimlik incelemesinde geçerli olan belge. İLE Türkiye Cumhuriyet ile sınırları olan ülkelerin, sınır bölgeleri içinde oturan Türk vatandaşlarına serbestçe gidip gelmeleri için verilen belge. )
- PASSION vs./and ATTITUDE
- PATA-KÜTE (GİRİŞMEK, VURMAK)
- PATAKLAMAK ile/ve/||/<> DÖVMEK
- [ne yazık ki]
PATAVATSIZLIK ile/ve/||/<> TOKSÖZLÜLÜK
( Sözlerinin nereye varacağını düşünmeden saygısızca konuşma, davranışlarına dikkat etmememe. İLE Hatır ve gönül dinlemeden, hiçbir şeyden "çekinmeden" konuşmak. )
- PATEN ile PATENT
( Buz üstünde kaymak için kullanılan, çoğunlukla, tabanına, dar ve uzun bir çelik takılı ayakkabı. | Bu ayakkabının düz yerlerde kaymakta kullanılan tekerlekli türü. İLE Bir buluşun ya da o buluşu uygulama alanında kullanma hakkının bir kimseye ait olduğunu gösteren belge. | Uyrukluk belgesi. | Gemilere, ayrıldıkları limanın sağlık durumu için verilen belge. | Bir durum ya da bir işi yalnızca kendi yetkisi altında görme. )
- PATENT[İt.] ile MARKA[İt. < Alm.]
( Bir buluşun ya da o buluşu uygulama alanında kullanma hakkının bir kimseye ait olduğunu gösteren belge. | Uyrukluk belgesi. | Gemilere, ayrıldıkları limanın sağlık durumu için verilen belge. | Bir durum ya da bir işi yalnızca kendi yetkisi altında görme. İLE Resim ya da harfle yapılan işaret. | Bilet, para yerine kullanılan metal ya da başka şeyden parça. )
- PATH vs. LANE
- PATIENCE vs. DUPERY
- PATIENCE/FORBEARANCE instead of EXPECTATION
- PATLADI ve/||/<>/> ATLADI
( Lastik. VE/||/<>/> Sürücü. )
- PATLAYANA KADAR ile/değil/yerine DOYANA/DOYACAK KADAR
- PATRİYARKALİZM ile PATRİMONYALİZM
- PATRONAJ[Fr. < PATRONAGE] ile/ve/değil/yerine/<> YARDIM | YÖNETİM, GÖZETİM
( Cezaevinden serbest bırakılan suçlunun, toplum yaşantısına yeniden uyabilmesini sağlamak amacıyla yapılan yardım çalışması. )
- PATTERN vs. FORM
- PAY (AL[DIR]MAK) ile/ve/değil/||/<>/< İLİŞKİ/LEN[DİR]MEK
- PAY ile/ve/değil/yerine/||/<>/< HAK
- PAY ile/ve NASİP/BEHRE[Fars.]
- PAYDA ile/ve/||/<> PARÇA
( DENOMINATOR vs./and/||/<> PART/PIECE )
- PÂYE[Fars.] değil/yerine/= AŞAMA
- PAYE[Fars.] ile/ve/değil/||/<>/< PAY/ÜLEŞ/HAK/HİSSE/SEHİM
( Aşama, rütbe. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Birden fazla kişi arasında bölüşülmüş bir bütünden, bu kişilerin her birine düşen bölüm. | Eşit bölüm. | Ticari bir işlemde zarar tehlikesine karşı ayrılan para, marj. | Bayağı kesirlerden birinin eşit parçalardan kaç tane aldığını gösteren sayı. | Katkı. )
- [ne yazık ki]
"PAY KAPMAYA ÇALIŞMAK" değil/yerine HAK ETMEK
- PAYLAMAK değil/yerine PAYLAŞMAK
( İter. DEĞİL/YERİNE Çeker. )
- Paylaşanı DİNLE!!!
- PAYLAŞILABİLECEK ile PAYLAŞILAMAYACAK
- PAYLAŞILABİLEN ile ÖZEL OLAN
( SİHAN: Hisseler. )
( NASÎB: Pay, kısmet. )
( BERHÛR: Hisse, nasip, pay. )
( SHARABLE vs. SPECIAL )
- PAYLAŞILABİLENLER ile/ve PAYLAŞILANLAR
- PAYLAŞIL(A)MAYANLAR
- PAYLAŞIL(A)MAYANLAR
- PAYLAŞILMAYANLAR ile/ve PAYLAŞIL(A)MAYANLAR [PAYLAŞILAMIYOR/PAYLAŞILMIYOR]
- PAYLAŞIM ile/ve DAĞITIM
( SHARING vs./and DISTRIBUTION )
- PAYLAŞIM ile/ve DAYANIŞMA
( SHARING vs./and SOLIDARITY )
- PAYLAŞIM ve/> DÖNÜŞÜM
( SHARING and/> TRANSFORMATION )
- PAYLAŞIM ile/ve/||/<> İŞLEM ile/ve/||/<> ARŞİV
( Verilerin ve özellikle de e-postaların düzenlenmesinde gerekli olan, öncelikli ve işlevsel en üst üç bölüm/leme. )
- PAYLAŞIM ile/ve/değil PAYLAŞIMI YAŞAMAK
( [not] SHARING vs./and TO LIVE/FEEL THE SHARING )
- PAYLAŞIM ile/ve/<> SAYGINLIK
- PAYLAŞIM ile/ve YAKLAŞIM
( SHARING vs./and APPROACHING )
- [ne yazık ki]
PAYLAŞIMSIZ/LIK ile/değil/< "DOYUMSUZ/LUK"
- Paylaşım için DİNLE!!!
- Paylaşım için SUS!!!
- PAYLAŞMAK ile/ve BÖLÜŞMEK
- PAYLAŞMAK ile KIRIŞMAK
- PAYLAŞMAK ile/ve PASLAŞMAK
( TO SHARE vs./and TO PASS EACHOTHER )
- PAYLAŞMAK ile/ve "YÜKLENME(ME)K"
- PAYLAŞMALI!
- PAZARLAMA ile HİLE
( MARKETING vs. TRICK )
- PAZARLAMA ile/ve "KAKALAMA"
- PAZARLIK ile/değil/yerine TARTIŞMA
( [not] NEGOTIATION vs./but ARGUE
ARGUE instead of NEGOTIATION )
- PAZU GÖSTERMEK" ile/değil/yerine/||/<>/></< GÖNLÜNÜN GENİŞLİĞİ
- PAZVANT/PÂSBÂN/PÂSDÂR/PÂSVÂN[Fars.] değil/yerine/= BEKÇİ
( Osmanlı döneminde, Rumeli'de, gece bekçilerine verilen ad. )
- PDF:
"PİDİEF" değil PEDEFE P D F
- PEDER ile/||/<> PEDEREŞ
( Baba. İLE/||/<> (Onun) babası. )
- PEDERŞAHİ[Fars.] değil/yerine/= ATAERKİL
( Soyda babayı esas alan ve ailede çocukları baba soyuna mal eden toplum düzeni. )
- PEK ÇOK ...LARI" değil PEK ÇOK ...'YI
- PEK KONUŞMAMAK ile/değil/yerine/>/< (DAHA) AZ KONUŞMAK
- PEKİŞ(TİR)MEK ile/ve/<> OLGUNLAŞ(TIR)MAK
( TO CONSOLIDATE vs./and/<> TO RIPEN )
- PENÂH[Fars.] ile -PENÂH[Fars.]
( Sığınma, sığınılacak yer. İLE Bir şeyin sığınağı, koruyucusu, dayanağı anlamlarıyla bileşik sözcükler yapar.[ADÂLET-PENÂH: Adâletin sığındığı yer.] )
- PERCEPTION vs. FEELING
- PERCEPTION OF SERIAL TIME vs. PERCEPTION OF CONTINUAL TIME
- PERDE ile PERDELEME
- PERDEDÂR ile ...
( Protokol müdürü. | Özel kalem. | PERDECİ, ÖNDER BİR KİŞİNİN KAPISINDA BEKLEYİP İÇERİ GİRECEKLERE KAPI PERDESİNİ AÇMAKLA GÖREVLİ KİŞİ )
- PERDELE(N)ME ile/ve/||/<> BULANIKLAŞ(TIR)MA
- PERDENİN KALKMASI ve/< HAKK'I ZİKRETMEK
- PERİŞAN OLMAK ile/ve/||/<> TELEF OLMAK
- PERÎŞAN ile/ve PERÎ-ŞÂN
( Âşık. İLE/VE Sevgili/mâşuk. )
- PERMANENCE vs. CONTINUOUSNESS
- PERMISSION vs./and APPROVE
- PERMISSION/MAY vs. PROBABILITY/MIGHT
- PERSECUTE vs. PROSECUTE
- PERŞEMBE'NİN GELİŞİ, ÇARŞAMBA'DAN, BELİRLİ OLUR ile/<> ADAM OLACAK ÇOCUK, BOKUNDAN BELİRLİ OLUR
- PERSON vs. CONCEPT/EVENT
- PERSONAL vs. PERSONNEL
- [not] PERSONAL REQUEST vs./and GOOD REQUEST
- PERSONAL vs. SELF
- PERSONEL ile MÜRETTEBAT
- PERSPEKTİF değil/yerine/= GÖRÜNGE/BAKIŞ AÇISI
- PERSUASION vs./and JUSTICE/MERCY
- PERT[Fr. < PERTE] değil/yerine/= DEĞERSİZLEŞME, ZARAR
- PERVÂ[Fars.] değil/yerine/= ÇEKİNME/SAKINMA/KORKU
- PES ETMEK ile KAÇMAK
- PES ETMEK ile/değil/yerine OLGUNLAŞMAK
- PESİMİST/PESSIMIST[İng.]/BEDBİN[Fars.] değil/yerine/= KARAMSAR/KÖTÜMSER
- PEŞİNDE KOŞMAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<> VAZGEÇMEK
- ... PEŞİNDE ile/ve/değil/<> ... DERDİNDE
- PES Ü DÎVÂR[Fars.] ile/ve/değil/||/<>/< PES Ü PERDE[Fars.]
( Duvarın arkası. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/< Perdenin arkası. )
- PEYGAMBERDE:
HATA/GÜNAH değil ZELLE
( ... DEĞİL İyilerden en iyiyi seçememe. )
( Peygamberin hatası olmaz! Sadece iyilerden en iyiyi seçememe olabilir belki. )
- [ne yazık ki]
PEZEVENK/TERES/KAVAT[Ar. < KAVVÂD]/GODOŞ[Erm. < KODOŞ]/PIMP/COCKOLD[İng.] ile/değil PUZEVENK
- PEZEVENK[Erm.] ile/ve/||/<> GAVAT/KAVAT[Ar. < KAVVÂD]
- PHENOMENON vs. FACT
- PHENOMENON vs. REALITY
- PİÇ/FIR/KOPİL[Yun.] ile PUŞT[Fars.]
- PIECE vs. ENTIRE/WHOLE
- PİRİNÇ:
PİLAV ile/ve/değil/||/<>/> ÇORBA
( Suyunu çekerse. İLE/VE/DEĞİL/||/<>/> Çekmezse. )
- PİRİNÇTE:
SİYAH TAŞ ile/ve/değil/||/<>/< BEYAZ TAŞ
- PİS ile/değil BİZ
- PİSİ PİSİNE ("GİTMEK")
( Öldürülmek. )
- PİŞKİN/LİK ile/ve/değil/yerine EMİN/LİK
- PİŞKİN/LİK ile/ve/||/<> YÜZSÜZ/LÜK
- PİŞMAN OLMAK değil/yerine/= ÖKÜNMEK
- PİŞMAN ile/ve/||/<> PERİŞAN
( Alan. İLE/VE/||/<> Almayan. )
- PİŞMANLIĞIN SONA ERMESİ ile/ve/değil/yerine/||/<>/> AYDINLANMA
- PİŞMANLIK:
YAPTIKLARIMIZDAN ile/ve/değil/yerine/ne yazık ki/||/<>/> YAPMADIKLARIMIZDAN
( Zamanla geçer. İLE Çözümü yoktur. )
- PİŞMAN/LIK ile/ve/> ÇARESİZ/LİK
- PİŞMAN/LIK değil/yerine/>< DAYANÇ/LI / SABIR/LI
( Uzun süreli. DEĞİL/YERİNE/>< Kısa süreli.
[Kısa süreli dayanç, uzun süreli pişmanlıktan korur.] )
- PİŞMANLIK / OKSINMAK/OXSINMAK[dvnlgttrk] ile/ve/yerine (İÇ) HESAPLAŞMA
- PİŞMANLIK = REPENTANCE[İng.] = REPENTIR[Fr.] = REUE[Alm.] = POENITENTIA[Lat.]
- PİŞMANLIK ile/ve/||/<> SON PİŞMANLIK
( Yarar getirir/getirebilir. İLE/VE/||/<> Yarar getirmez. )
- PİŞMANLIK[Fars. < PEŞÎMAN] ile/ve TÖVBE
( Pişmanlık, tövbedir. )
( Tövbede niyet, pişmanlıktır. )
( PİŞMAN < PEŞÎMÂN )
( PENITENCE/REGRET vs./and REPENTANCE )
( PAENITENTIA cum/et ... )
- PİŞMANLIK değil/yerine ÜMİT
- PİŞMANLIK ile/ve/<> UTANÇ
( PENITENCE/REGRET vs./and/<> SHAME )
- PİŞMAN/LIK ile/ve/> ÜZGÜN/LÜK
- PİŞMANLIK ile/ve/> ÜZÜLMEK
( Son pişmanlık işe yaramaz. )
( Yaptığımız şeyler için.["Keşke yapmasaydım."] İLE/VE/> Yapmayı isteyip henüz yapamadıklarımızdan dolayı.["Keşke yapabilsem."] )
( KOUKAI ile/ve/> KUYASHI )
- PİŞMAN/LIK ile/ve/||/<>/> VİCDAN AZABI
( REGRET vs./and/||/<>/> REMORSE )
- PİŞMİŞ ile/ve/değil/||/<>/> PİŞKİN
- PLANLANMIŞ/LIK ile SINIRLANDIRILMIŞ/LIK
- PLAN/LAR ile/ve/değil/||/<>/>/>< OLAN/LAR
- PLASEBO (ETKİSİ) ile/ve/<>/>< NOSEBO (ETKİSİ)
( "Memnun edeceğim." İLE/VE/<>/>< "Zarar vereceğim." )
- PLASTİKLER'DE:
PETE[1] ile HDPE[2] ile V[3] ile LDPE[4] ile PP[5] ile PS[6] ile ÖTEKİLER[7]
( )
- PLEASURE vs./and JUDGEMENT
- POLARİZASYON/POLARISATION değil/yerine/= UCLAŞMA/KUTUPLAŞMA
- POLİÇE[< İt. < Yun.] ile BOLİÇE
( Belirli bir sürenin sonunda, belirli bir parayı, kendi adına ya da bir başkasının buyruğuna ödemesi için alacaklının, borçluya yazdığı bildiri. | Sigorta senedi. İLE Yahudi kadını. )
- POLICE vs. POLICEMAN
- POLİÇE[İt. < POLIZZA] ile/ve/||/<>/> KLOZ[Fr. < CLAUSE]
( Belirli bir sürenin sonunda belirli bir parayı kendi adına ya da bir başkasının emrine ödemesi için alacaklının borçluya yazdığı bildiri. | Sigorta senedi. İLE/VE/||/<>/> Sigorta poliçelerinde özel koşulları bildiren ek başlıklar. )
- POLİÇE[İt. < BOLIZZA] ile BOLİÇE[İbr.]
( Belirli bir sürenin sonunda belirli bir parayı kendi adına ya da bir başkasının emrine ödemesi için alacaklının borçluya yazdığı bildiri. | Sigorta senedi. İLE Yahudi kadını. )
- POLİÇE[< İt. < Yun.] değil/yerine/= SİGORTA BELGİTİ
- POLİGİNİ/POLİJİNİ ile/ve POLİANDRİ ile/ve POLİGAMİ
( Erilin çok eşliliği. İLE/VE Dişilin çok eşliliği. İLE/VE Çok eşlilik. )
- POLİS = KENT/ŞEHİR
( Sözcük anlamıyla "Kent/Şehir" demektir. Şehirde ve bir arada yaşamanın gerektirdiği koşulları ilk elden sağlayan ve takipçisi, dayanakça gücü olandır. )
- POLİS[İng./Fr. POLICE < Yun. POLIS(ἡ πόλις)] ile/ve/||/<>/> KOMİSER[Fr. < COMMISSAIRE]["komser" değil!]
( ... İLE/VE/||/<>/> Güvenlik teşkilatının meslek aşamaları içinde yer alan, il, ilçe ya da bucaklarda bulundukları yerin emniyet ve asayişine ait işleri yöneten, üniformalı ya da sivil memur. | Hükûmet komiseri. | Saha komiseri. )
- POLITICAL/DIPLOMATIC/MILITARY HISTORY vs. HISTORY
- POLİTİK ERDEMLER ile/ve/||/<> BİLGELİK[DİANOETİK] ERDEMLERİ
( Tedbir, itidal ve cesâret. İLE/VE/||/<> Adâlet, bilim ve aşk. )
- POLİTİKA ile/ve/||/<>/>/< JEOPOLİTİKA ile/ve/||/<>/>/< EKONOMİ
( ... İLE/VE/||/<>/>/< Coğrafya, ekonomi, nüfus vb.nin devletin ve yönetimi üzerindeki ülkeler arasındaki koşulları, değişkenleri ve etkisi. İLE/VE/||/<>/>/< ... )
( POLITICS vs./and/||/<>/>/< GEOPOLITICS vs./and/||/<>/>/< ECONOMICS )
- POLİTİKA ile/ve/<> POLİTİK OLAN
- POLİTİKACI değil/yerine DEVLET ADAMI
( Seçimleri düşünür. DEĞİL/YERİNE Gelecek kuşakları düşünür. )
- POLYBIUS ve/||/<> MONTESQUIEU
( Hiçbir şey insan kalbindeki vicdandan daha korkunç bir tanık ya da daha dehşet verici bir suçlayıcı olamaz. İLE " 'Önyargı' dediğimiz, bazı şeylerin bilinmemesi değil kişinin, kendini tanımamasıdır." )
- POMPALAMAK ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ŞİŞİRMEK
- PORNO/GRAFİ = APAÇIK
( Apaçık olan.
[ Sadece eşeysel birlikteliğin tüm ayrıntıları ve örgenleriyle görüntülendirilmesiyle sınırlı değildir. Yorum, tartışma, ayrım gerektirmeyecek kadar üzerinde uzlaşılmış olan her tür olgu, kavram ya da nesne için de kullanılabilmektedir. ] )
- PORNOGRAFİK:
APAÇIK ile/ve/<> ÖZSÜZ GÖRÜNÜŞ
- PORSELEN ile MERTEBANİ/SELADON TABAK
( ... İLE İçine konulan yiyeceğin zehirli olup olmamasına göre renk değiştiren tabak. )
- POSSIBILITY vs. OPPORTUNITY
- POSSITIVE RESPOND vs. RESPONSE
- POSTURE/POSITION vs./and ATTITUDE
- POVERTY vs. "STRAIT"
- POWER OF ATTORNEY ile/ve/||/<> GENERAL POWER OF ATTORNEY ile/ve/||/<> SPECIAL/EXCLUSIVE POWER OF ATTORNEY
( Vekâletnâme. İLE/VE/||/<> Genel vekâletnâme. İLE/VE/||/<> Özel vekâletnâme. )
- POWER vs. ORGANIZED POWER
- POWER vs. STRENGTH
- POWER vs./and RESISTANCE
- POWER vs./and TO RULE/DOMINATE
- [not] POWERFUL/STRONG vs. DIFFERENT
- POWERFUL/STRONG vs. FACILITATED
- POZ ile/değil/yerine KOZ
( [not] POSE/POSITION vs./but TRUMP/ADVANTAGE
TRUMP/ADVANTAGE instead of POSE/POSITION )
- POZİTİF/LİK ile/ve UYUMLU/LUK
( POSITIVE/NESS vs./and HARMONIOUS/HARMONY )
- PRATİK/TATBİK/AT ile UYGULAMA
- PRECAUTION vs. FORBIDDEN
- PRECAUTION vs. PARANOIA
- PRECEDE vs. PROCEED
- PRECISE(NESS) vs. DEFINITE vs. ABSOLUTE
- PREFER vs. CHOOSE
- UMDE[Ar.]/PRENSİP[İng. < PRINCIPLE] değil/yerine/= İLKE
- PRENSİP ile YASAK
( PRINCIPLE vs. FORBIDDEN )
- PRENSİP/Lİ/PRINCIPLE[İng.] değil/yerine İLKE/Lİ
- PRESENTLY vs. JUST NOW
- PRES(S)[İng.] değil/yerine/= BASIN
- PRETENTIOUS vs. ENOUGH
- PRIDE vs. HONOUR
- PRIMARY vs. SECONDARY
- PRINCIPLE vs. FORBIDDEN
- PRINCIPLE OF THE REASON vs./and REASON
- PRINCIPLE vs. PREACCEPTANCE
- PRINCIPLE vs. PRINCIPAL
- PRINCIPLE vs./and HYPOTHESIS
- PRINCIPLE vs./and INTEGRITY
- PRINCIPLE vs./and REGULARITY
- PRINCIPLE vs./and TRANSFORMATION
- PRIVATE vs. PERSONAL
- PROBLEM vs. DEFICIENCY
- PROBLEM vs. RISKY
- PROBLEM" değil AYRIM
- PROBLEM/Lİ yerine SORUN/LU
- PROBLEM/ISSUE vs. DISTRESS
- PROCEDURAL PROVISION and/||/> SUBSTANTIAL PROVISION
( Yönteme/usûle ilişkin kararlar/hükümler. VE/||/> Esasa ilişkin kararlar/hükümler. )
- PROCESS vs. CONTENT
- PROCESS vs. DURABLE
- PROCESS vs. PHASE
- PROCESS vs. TRACK
- PROCESS vs./and STRUCTURE
- PROCESS vs./ <> OUTCOME
( proses vit autkam )
( SÜREÇ ile SONUÇ )
(1996'dan beri)