Bugün[16 Aralık 2025]
itibarı ile 14.942 başlık/FaRk ile birlikte,
14.942 katkı[bilgi/açıklama] yer almaktadır.


Kılavuz içinde sözcük Ara/Bul...

(42/61)


- OLASILIK ile/ve/değil/yerine/||/<>/>< DENEYİM


- OLASI/LIK ile/ve/||/<> GÖRELİ/LİK


- OLASILIK ile/ve/değil/ne yazık ki "NİYET OKUMASI"


- OLASILIK ile/ve/||/<>/> TEDBİR


- OLASILIKLARI DÜŞÜNMEK/HESAPLAMAK ile "ŞOM AĞIZLILIK"


- OLAY "AÇLIĞI" ile/ve/değil/||/<>/< ONAY AÇLIĞI


- OLAY/OLGU/DURUM ile/ve/||/<>/>< YADSIMA


- OLAY ve/<> GELİŞİGÜZEL/LİK


- OLAY ve/||/<>/< KOLAY

( Olay ortaya çıkınca, çözümü de belirsizliğe göre nispeten daha kolay olur. )


- OLAYI" ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ... DURUMU


- OLAYLAR'DA:
ARDIŞIKLIK ve BENZERLİK

( En büyük ahmaklık, olayı[vak'ayı] duygularla bozmaktır[tahrib etmektir]. )


- ÖLÇEK ile/ve/<> NİTELİK

( vs./and/||/<> ATTRIBUTE )


- ÖLÇEK/LENDİRME ile/ve/||/<>/>/< BİRİM/LENDİRME


- ÖLÇEKLER/MİKYÂS[< KIYÂS:
Ölçü aleti, kıyas edecek alet. | Uzunluk ölçeği.] -<

( BAHÂR[Ar.]: Ölçek. )

( * MİKYÂS-I AMEL/ERGOGRAF: Kas gücünü ölçmekte kullanılan âlet.
* MİKYÂS-I AMÛDÎ: İki nokta arasındaki dikey[şâkulî] mesafeyi belirlemeye yarayan âlet.
* MİKYÂS-I GAZ/MANOMETRE: Gaz ölçmekte kullanılan âlet.
* MİKYÂS-I HACM: Hacim ölçüleri.
* MİKYÂS-I HAMZ: Asit ölçmekte kullanılan âlet.
* MİKYÂS-I HİSS: Duyumölçer.
* MİKYÂS-I HURDEBÎNÎ: Mikrometre.
* MİKYÂS-I İNHİNÂ/MEYL: Eğimölçer.
* MİKYÂS-I İRTİFÂ'/ALTIMETRE: Yükseklikölçer.
* MİKYÂS-I KALEVÎ: Alkol derecesini ölçmekte kullanılan âlet.
* MİKYÂS-I KESÂFET/DENSIMETRE: Yoğunlukölçer.
* MİKYÂS-I KLOR: Klorölçer, klorimetre.
* MİKYÂS-I KUVVET: Kuvvetölçer, dinamometre.
* MİKYÂS-I KÜRE: Küreölçer.
* MİKYÂS-I KÜÛL: Alkollü bir sıvıda alkol yüzdesini gösteren âlet.
* MİKYÂS-I MÂ: Hidrometre.
* MİKYÂS-I MÂYİÂT: Sıvıölçer, areometre.
* MİKYÂS-I MEYL: Eğim ölçüsü.
* MİKYÂS-I NÂR: Ateşölçer, pirametre.
* MİKYÂS-I RİYÂH: Yelölçer, anemometre.
* MİKYÂS-I RÜTÛBET: Havanın rütûbet derecesini ölçen âlet.
* MİKYÂS-I SAFFET-İ HEVÂ: Odyometre.
* MİKYÂS-I SEDÂ: Sedânın[insan sesinin] uyumunu ve şiddetini ölçmeye yarayan âlet.
* MİKYÂS-I ZELÂZİL: Yer sarsıntısının şiddetini ve yönünü gösteren âletler, sismograf.
* MİKYÂS-ÜL-GAZÂT: Gazölçer, manometre.
* MİKYÂS-ÜL-HARÂRE: Termometre.
* MİKYÂS-ÜL-LEVN: Renkölçer, kolorimetre.
* MİKYÂS-ÜL-MATAR: Bir yılda yağan yağmur mikdarını gösteren âlet, pluviometre. )


- ÖLÇEYİĞLE değil ÖLÇEĞİYLE(< ÖLÇEĞİ İLE)


- ÖLÇME ile/ve/||/<> ÖLÇÜMLEME


- ÖLÇMEK ile/ve HESAPLAMAK

( TO CONSIDER vs./and TO COMPUTE )


- ÖLÇÜ ile/ve AMAÇ

( MODERATION vs./and AIM )


- ÖLÇÜ ile/ve/değil/||/<>/< ARAÇ


- ÖLÇÜ ile/ve AYAR

( MODERATION vs./and SETTING, ALIGNMENT )


- ÖLÇÜ ile/ve DENETİM/KONTROL

( MODERATION vs./and CONTROL )


- ÖLÇÜ ile/ve/||/<> KARAKUŞÎ

( ... İLE Yasa, kural, mantık ölçülerine dayanmayan. )


- ÖLÇÜ = MEASURE[İng.] = MESURE[Fr.] = MAß[Alm.] = MISURA[İt.] = MEDIDA[İsp.]


- ÖLÇÜ ile/ve/<> ÖLÇÜT ile/ve/<> ÖLÇEK

( MEASURE vs./and/<> CRITERION vs./and/<> SCALE )


- ÖLÇÜ ile/ve/||/<> ORAN ile/ve/||/<> MATEMATİK

( Bilim/de. İLE/VE/||/<> Sanat/ta. İLE/VE/||/<> Müzik/te. )

( MEASURE vs./and/||/<> RATIO vs./and/||/<> MATHEMATICS )


- ÖLÇÜ ile/ve YASALLIK/MEŞRUİYET

( TO CONSIDER vs./and LEGALITY )


- ÖLÇÜ ile/ve/değil/||/<>/< YÖNTEM

( [not] MEASURE vs./and/but/||/<>/< METHOD )


- ÖLÇÜLEBİLİR/LER ile ÖLÇÜLEMEZ/LER

( MEASURABLE/S vs. UNMEASURABLE/S )


- ÖLÇÜLEBİLİRLİK ile/ve ÖLÇÜLEMEZLİK

( Sanat, evrenin ölçülemezliği ile uğraşır. )

( MEASURABILITY vs./and DISMEASURABILITY
Art interest to dismeasurability of universe. )


- ÖLÇÜSÜZ/LÜK ile/ve/değil/||/<> "GEMSİZ/LİK"


- ÖLÇÜ/T ile/ve/değil/<> ÇERÇEVE


- ÖLÇÜT ile/ve/||/<> GEREKÇE


- ÖLÇÜT = MISDAK, MİYAR, KISTAS = CRITERION[İng.] = CRITÉRIUM, CRITÈRE[Fr.] = KRITERIUM[Alm.] = KRITERION < KRINEIN:AYIRMA, YARGILAMA[Yun.] = CRITERIO[İsp.]


- ... OLDUĞU İÇİN ile/ve/değil/yerine ...(DAN) (OLDUĞUNDAN) DOLAYI

( [adın/ismin] -e hali. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE -den hali. )

( DOYMAK İÇİN ile/ve/değil/yerine ACIKTIĞIMDAN DOLAYI )


- ... OLDUĞUNU:
"DÜŞÜNEMEYİZ" değil SÖYLEYEMEYİZ/İDDİA EDEMEYİZ


- ÖLDÜRME ile !KIYA/!CİNAYET[Ar.]

( )


- ÖLDÜRME ile/ve/||/<> YOK ETME


- OLGU ile OLGU HAKKINDAKİ DÜŞÜNCE

( FACT vs. IDEA ABOUT FACT )


- OLGU = VAKIA = FACT[İng.] = FAIT[Fr.] = FAKTUM[Alm.] = FACTUM[Lat.] = HECHO[İsp.]


- OLGUN KİŞİ:
"GÜZEL SÖZ SÖYLEYEN" değil SÖYLEDİĞİNİ YAPAN VE YAPABİLECEĞİNİ SÖYLEYEN


- OLGUN KİŞİ:
"KIZMAYAN" değil ÖFKESİNİ YÖNETEBİLEN/YUTABİLEN


- OLGUN ve/||/=/<> ACIYA GÜLEBİLEN

( En olgun kişi/ler, acıya gülen(ler)dir. )


- OLGUN ile/ve/değil/||/<> "DURGUN"


- OLGUN ile YETİK

( ... İLE Yetişmiş, erişmiş, büyümüş. | Bilgili, olgun. )


- OLGUN ile/ve/<>/+ YETKİN


- OLGUNLAŞMA(KEMÂLÂT) ve SABİTLİK ve TEKRAR


- OLGUNLAŞMA ve/||/<>/> ŞAŞIRMAMA


- OLGUNLAŞMA ve/||/<> "YARA ALMAMA" ve/||/<> KAZANMA

( İlgiye gereksinim duymadıkça. VE/||/<> Beklentiye girilmedikçe. VE/||/<> Bağımlı kalınmadıkça. )


- OLGUNLAŞMAK/TEKÂMÜL (ETMEK) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< ÇEKİRDEĞİNİ KÜÇÜLTMEK


- OLGUNLAŞMANIN SAĞLADIKLARI:
"KALPTE" ile/ve/||/<>/> ANLIK'TA(ZİHİNDE) ile/ve/||/<>/> YAŞAMDA

( Duyarlılık kazandırır. VE/||/<>/> İşleklik ve işlevsellik sağlar. VE/||/<>/> Huzur sağlar/sunar. )


- OLGUNLUĞUN EN ÖNEMLİ GÖSTERGELERİ:
DEDİKODUYA DAYANMA/TAHAMMÜL ve/<>
İFTİRAYA DAYANMA/TAHAMMÜL

( Dedikodu ve iftiraya karşılığın da üç aşaması vardır.
1- Dedikodu ve iftiraya susarak[sükûnetle] karşılık vermek.
2- Dedikodu ve iftiradan "memnun olmak".
3- Dedikodu ve iftiradan "memnun olup", "dedikoducu/iftiracı" için üzülmek. )


- OLGUNLUK/KEMÂLÂT ve SÜKÛT

( Kemâlâtın sonu, sükûttur. )

( KEMÂL: YEKSAN-REKSAN )

( KEM-ÂLÂTLA, KEMÂLÂT OLMAZ )

( Cemal görmek, kemal bulmak. )

( Belirli bir seviyeye (olgunluğa/kemale) ulaşmadan dönüşüm gerçekleşemez fakat dönüştürücü öğe/ler içeridedir. )


- OLGUN/LUK ile/değil ÇEKİNGEN/LİK

( [not] RIPE/NESS vs./but TIMID/ITY )


- OLGUN/LUK ile/ve SONSUZ/LUK

( MATURITY vs./and ETERNITY )


- OLGUNLUK ile/ve/||/<> SÜREKLİLİK


- OLGUN/LUK ve/||/<>/>/< SUSKUN/LUK

( KEMÂLÂT ve/||/<>/>/< SÜKÛT > SÜKÛNET > SEKÎNET )


- OLGUN/LUK ile YAŞLI/LIK

( Olgun kişi, herşeyin iyisi için çabalar. )


- OLGUN/LUK ile/ve YETKİN/LİK


- OLGUSAL GERÇEKLİK ile/ve AKILSAL GERÇEKLİK


- TARİH:
OLGUSAL ile/ve/||/<> KAVRAMSAL


- OLGUSAL/LIK ile/ve/||/<> EDİMSEL/LİK


- OLGUSAL/LIK ile/ve/||/<> EVRENSEL/LİK


- OLİGOFRENİ -ile

( Akıl ve zekâ geriliği. )


- OLMADAN ÖNCE OLSUN DİYE ve/||/<> ÖLMEDEN ÖNCE ÖLSÜN DİYE


- OLMADIKLARIMIZ ve/||/<>/> YAPMADIKLARIMIZ ve/||/<>/> DÜŞÜNMEDİKLERİMİZ ve/||/<>/> KONUŞMADIKLARIMIZ

( Yeğlemedikleri... [B (bile değil)] )


- OLMAK/OLDURMAK ile/ve SÜRDÜR(EBİL)MEK

( Olmak sözcüğünün bir anlamı da, hamlıktan olgunluğa geçmektir. )

( BEING vs./and TO SUSTAIN (/SUSTAINIBILITY) )


- ...:
"OLMALI!" ile/değil OLABİLDİĞİ KADAR(IYLA) OLMALI(/OLABİLİR ANCAK)


- ... OLMALI ile/değil/yerine ... OLMASA DAHA İYİ


- OLMAMIŞ OLAN ile OLACAK OLAN

( Olmuş, olmamış olamaz! )


- OLMA!:
[ne] PİŞMAN ne DÜŞMAN ne [de] KAHRAMAN


- OLMASI GEREKEN ile/ve/||/<> OLANIN FELSEFESİ

( Platon. İLE/VE/||/<> Aristoteles. )


- ... OLMASINDAN/DURUMUNDAN (DA):
ANLAŞILACAĞI GİBİ ..." ile/ve/değil "HAREKET EDİLEBİLECEĞİ GİBİ ..."


- OLMAYAN MEYVEYE EL UZANMAZ ve/<> AŞILANMAYAN MEYVE TATLANMAZ


- OLMAYANA ERGİME ile/ve/||/<> SAÇMA OLANA İNDİRGEME


- OLMAZ OLMAZ ile OLMAZ, OLMAZ

( Olmama olasılığını düşün(dür)mek. İLE "Olmaz" denilemez/diyemeyiz / deme/meli/sin / dememeli/yiz. )


- ÖLMEK yerine HAKK'A YÜRÜMEK


- ÖLMEYE DEĞER ile ÖLDÜRMEYE DEĞER ile/değil/yerine YAŞAMAYA DEĞER

( Birkaç şey var. İLE Hiçbir şey yok. İLE/DEĞİL/YERİNE Çok şey var. )


- OLMUŞ) OLAN ile OLMAKTA OLAN

( Nesne/ler. İLE Özne/kişi. / İnsan. )


- OLSUN ile/ve/||/<> OLUR (ÖYLE)


- ÖLÜ SERTLİĞİ ile/ve/||/<> ÖLÜ MORLUĞU ile/ve/||/<> ÖLÜ SOĞUMASI

( RIGOR MORTIS cum/et/||/<> LIVOR MORTIS cum/et/||/<> ARGOR MORTIS )


- OLUCAK değil OLACAK


- ÖLÜM-KALIM (MESELESİ)


- ÖLÜM KORKUSU < GÖVDE ZANNI


- ÖLÜM ile/||/<> KIYIM/CİNAYET[Ar.] ile/||/<> ÖZKIYIM/İNTİHAR[Ar.]


- ÖLÜM ile/ve/||/<>/> MİRAS

( Hak. İLE/VE/||/<>/> Helâl. )


- ÖLÜM ile/ve/||/<>/> ORGAZM

( Tüm ölçü(t)lerin ölçütü. İLE/VE/||/<>/> Tüm deneyimlerin/duyumların ölçütü. )


- ÖLÜM ile/ve/||/<>/> SITMA

( "Ölümü gösterip sıtmaya râzı etmek." )


- OLUMLAMAK ile/ve/<> ONAYLAMAK


- OLUMLU ÖZGÜRLÜK ile/ve OLUMSUZ ÖZGÜRLÜK

( Olumsuz özgürlük de bir olanaktır/olanaklılıktır. )

( Kişi, köleliği ya da engelliliği de yeğleyerek özgür olduğunu "düşünebilir/varsayabilir". )

( POSITIVE FREEDOM vs./and NEGATIVE FREEDOM )


- OLUMLU ile "OLGUN"


- OLUMLU ile/ve/||/<>/> OYLUMLU/HACİMLİ


- OLUMSAL = MÜMKÜN = CONTINGENT[İng., Fr.] = KONTINGENT, ZUFÄLLIG[Alm.] = CONTINGENS[Lat.] = CONTINGENTE[İsp.]


- OLUMSALLIK = MÜMKÜNÂT = CONTINGENCY(ing.,) = CONTINGENCE[Fr.] = ZUFÄLLIGKEIT[Alm.] = CONTINGENTIA[Lat.]


- OLUMSUZ BAKIŞ/BAKAN ile/değil/yerine/>< OLUMLU BAKIŞ/BAKAN

( Her çözüm için mutlaka bir "sorun" bulmak/bulanlar. İLE/DEĞİL/YERİNE/>< Her "sorun" için en az bir çözüm bulmak/bulanlar. )


- OLUMSUZ MANEVİYAT ile/değil/yerine OLUMLU MANEVİYAT

( Varlığının deneyimi. İLE/DEĞİL/YERİNE Hizmet. )


- OLUMSUZ OLASILIK ile/ve TEHDİT

( NEGATIVE PROBABILITY vs./and THREAT )


- OLUMSUZ ÖZGÜRLÜK ve/= GEREKSİNİM

( NEGATIVE FREEDOM vs./and/= NEED )


- OLUMSUZ ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< KABA


- OLUMSUZ ile/ve/değil/||/<> UYUMSUZ


- OLUMSUZLAMA ile/değil/yerine/<> ELEŞTİRİ


- OLUMSUZLAMA ile/ve/değil/yerine/||/<>/> ÜRETKEN OLUMSUZLAMA


- OLUMSUZLUK BELİRTİMİ ile/değil/yerine DURUM BELİRTİMİ

( Sevmiyorum. İLE/DEĞİL/YERİNE Seviyor Değilim. )

( [not] TO STATE THE NEGATIVENESS vs./but TO STATE THE SITUATION
TO STATE THE SITUATION instead of TO STATE THE NEGATIVENESS
I don't like. WITH I feel no love. )


- OLUMSUZLUK ile GÜVENSİZLİK

( NEGATIVENESS vs. DISTRUSTFULNESS/LACK OF CONFIDENCE )


- ÖLÜMSÜZ/LÜK ve/||/<>/< ÖZGÜR/LÜK


- OLUMSUZLUKLARI/OLUMSUZLUKLARDAN:
"BESLE(N)ME" ile/ve/<> "BEZE(N)ME"


- SAVAŞI KAYBETMEK:
ÖLÜNCE değil DÜŞMANA BENZEYİNCE


- OLUP BİTEN ile/ve/||/<> YAŞANAN


- OLUR"
ile/ve/değil/||/<>/><
NA OLUR ve/||/<> NAH OLUR


- OLURSA, SORUN OLMAYAN/OLMAYACAK ile OLMASA/YAŞANMASA, DAHA İYİ OLACAK OLAN

( THE THING, IF HAPPENS, WOULD NOT BE A PROBLEM vs. THE THING, WHICH WOULD BE BETTER IF NOT HAPPENS )


- OLURSA/OLMASI YETMEZ ile/ve/değil/<> OLMAZSA OLMAZ


- OLURSA ile/ve/<> OLMAZSA

( Ne iyi/âlâ. İLE/VE/<> Pek iyi/âlâ. )


- ÖLÜRSE/M" değil ÖLÜNCE


- OLURUNA BIRAKMAK ile/ve/<> AKIŞINA BIRAKMAK


- OLUŞTURMAK ile/ve/değil KURMAK


- OLUŞ(TUR)MAK ile/ve/||/<>/> ÖRGÜTLE(N)MEK


- OLUŞUM ile/ve/||/<> BAŞLANGIÇ


- OLUŞUM ile/ve/||/<> DÜZEN


- OLUŞUM ile/ve/||/<>/> OLGUNLAŞMA


- OLUŞUM = TEŞEKKÜL = FORMATION[İng., Fr.] = BILDUNG[Alm.] = FORMACIÓN[İsp.]


- OMURGALI ile/ve BİR DURUŞU OLAN/OLABİLEN


- OMURGASIZ/LIK" ile/değil ÂŞIK/AŞK


- OMURGASIZ/LIK ile/değil BİLGE/LİK / İRFAN


- ON A RECIPROCAL BASIS and ON AN EQUITABLE BASIS

( Karşılıklılık temelinde. VE Hakkaniyet temelinde. )


- 18 YAŞ:
ALTI ile/ve/||/<>/> ÜSTÜ

( İstenç[irâde] sahibi. İLE/VE/||/<>/> Direnç[ihtiyâr] sahibi. )

( Ne "yapacağını/yapabileceğini" "bilen". İLE/VE/||/<>/> [öncelikle] Ne yapmayacağını/yapmayabileceğini ve ne "yapacağını/yapabileceğini" bilen. )


- ONA BAKMAK ile/değil/yerine ONUNLA BAKMAK

( [not] TO LOOK ON IT vs./but TO LOOK BY IT
TO LOOK BY IT instead of TO LOOK ON IT )


- ONAY (ALMAK)/ONAYLAMAK ile/ve/değil/yerine OLUR (ALMAK)/OLURLAMAK


- ONAY ile/ve/değil TESPİT

( [not] APPROVAL vs./and/but ESTABLISHING )


- ONAYLANIRLIK ile/ve/||/<> KABUL EDİLİRLİK


- [önce] İÇ YÜZ(Ü) ve/<> [sonra] SON SÖZ(Ü)

( [önce] Öğren/bil. VE/<> [sonra] Söyle. )


- ÖNCEKİ ile/ve SONRAKİ

( AKDEM[< KADÎM] ile/ve ÂHİR )

( BEFORE vs./and LATER )


- ÖNCELİK'İ:
TELEFONA/MESAJA VERMEK değil/>< ORTAMA/ÇEVREYE/TOPLANTIYA/KİŞİLERE VERMEK

( Yanlışı. >< Doğrusu. )


- ÖNCELİK ve/||/<>/>/< İNCELİK


- ÖNCELİK ile/ve/değil/||/<>/< MERKEZÎ


- ÖNCELİK ile/ve/değil/||/<>/< PAYLAŞILMIŞ ÖNCELİK


- ÖNCELİK = PRIORITY/PRECEDENCE[İng.] = [Fr.] = [Alm.] = [İt.] = [İsp.]


- ÖNCELİK ile/ve/||/<>/< ZORUNLULUK


- ÖNCELİKLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- (ÖNCELİKLİ/ÖNEMLİ/[ÖNCEKİ] OLMAZSA OLMAZ)
KAVRAM ÇİFTLERİ:

ÖNCELİK ve/||/<>/> SONRALIK
ve/||/<>
VAR OLAN ve/||/<>/> BİLGİ
ve/||/<>
NESNE/TEK ve/||/<>/> ÖTEKİ/LER
ve/||/<>
SÜREÇ ve/||/<>/> SONUÇ
ve/||/<>
YÖNTEM/USÛL ve/||/<>/> İÇERİK/ESAS
ve/||/<>
BAĞLAM ve/||/<>/> ANLAM
ve/||/<>
ÇÖZÜMLEME ve/||/<>/> ÇÖZÜM
ve/||/<>
ÖNCÜL ve/||/<>/> ÖNERME
ve/||/<>
SAYGI ve/||/<>/> SEVGİ
[en az %99 ve/||/<>/> en az %1]
ve/||/<>
US/AKIL ve/||/<>/> ANLIK/ZEKÂ
ve/||/<>
EMİK/BEYİN ve/||/<>/> ANLIK/ZİHİN
ve/||/<>
DİRENÇ/İHTİYÂR ve/||/<>/> İSTENÇ/İRÂDE
ve/||/<>
DEVİM/HAREKET ve/||/<>/> ZAMAN
ve/||/<>
AN ve/||/<>/> ZAMAN

( Düşünme, konuşmak ve yaşamak üzere bilinmesi ve uygulanması gereken öncelikli ve olmazsa olmaz kavram çiftleri... [önceki olmadan sonraki olmaz!] )


- ÖNCELİKLİ KILMAK ile/ve/<> ÖNE ÇIKARMAK


- ÖNCELİKLİ/ÖNCELİĞİ (OLAN) ile/ve ÖNEM(L)İ (OLAN)

( Önde gelmesi gereken, öne alınmalıdır. )

( TAKADDÜM ile/ve EHEMMİYET )

( (THE) PRIORITY(/PRIMARY) vs./and (THE) IMPORTANT(/IMPORTANCE) )


- ÖNCELİK/Lİ ile/ve/değil/yerine AYRICALIK/LI

( [not] PRIORITY vs./and/but PRIVILEGED
PRIVILEGED instead of PRIORITY )


- ÖNCESİ-SONRASI [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- ÖNCE/Sİ ile/ve (...) SONRA/SI["SORA/SORNA" değil!]

( BEFORE [...] vs./and AFTER [...] )


- ÖNCÜ ile/ve/||/<> ÖNCÜL


- ÖNCÜ ile/ve/değil/||/<> ÖNE GEÇEN/ÇIKAN


- ÖNCÜLLER = MUKADDEMAT = PREMISS[İng.] = PRÉMISSES[Fr.] = PRÄMISSE[Alm.] = PRAEMISSA[Lat.] = ESTABLECIMIENTO[İsp.]


- ÖNCÜLLER ile/ve/||/<> ÖNCELİK


- ÖNDE GELEN ile/ve/değil DİKKATE DEĞER


- ÖNDE OLAN/OLMASI GEREKEN:
EŞEYSELLİK(ERİLLİK/DİŞİLLİK) ile/ve/değil/yerine/||/<>/< SEVGİ


- ÖNDER ile/ve/değil/||/<>/< ATILGAN


- ÖNDERLER":
"MELEK" ile/ve/||/<> "İNSAN"

( Daha kötüleriyle kıyaslanınca. İLE/VE/||/<> Daha iyileriyle kıyaslanınca. )


- ÖNDERLİK BUNALIMI/KRİZİ ile/ve/<> ÖZERKLİK BUNALIMI/KRİZİ


- ÖNE ÇIKARMA ile TEMEL/E ALMA


- ÖNE ÇIKARMAK ile MERKEZE ALMAK


- ÖNE SÜRMEK ile/ve ÖNE ÇIKARMAK


- (not ONE TIME) ONCE


- ONE vs. UNITY vs. INTEGRITY


- ÖNEM ARZ ETMEK ile ÖNEM ATFETMEK


- ÖNEM VERMEK ile DEĞER/DESTEK VERMEK

( GIVING IMPORTANCE vs. TO VALUE/SUPPORT )


- ÖNEM/DEĞER VERMEMEK ile/ve ÖNEMSİZ/DEĞERSİZ GÖRMEK

( "NOT TO GIVE IMPORTANCE/VALUE" vs./and "TO SEE AS UNIMPORTANT/WORTHLESS" )


- ÖNEM ile/ve/<> DEĞER

( IMPORTANCE vs./and/<> VALUE/WORTH )


- ÖNEM/DEĞER ile "ÖLÇÜSÜ"

( Sayılması olanaklı şeyler, her zaman önemli olmayabilir. İLE Önemli şeyler ise her zaman sayılamayabilir. )


- ÖNEMİ/ETKİYİ:
ARTIRMA ile/>< AZALTMA


- ÖNEMLİ GÖRMEK ile ÖNEMLİ KILMAK


- ÖNEMLİ OLAN" ile/ve/değil/yerine ÖNEMİ OLAN

( Herşeyin bir (az/orta/çok) önemi(değeri) vardır fakat önemli olup olmamayı, öncelik belirler. )


- ÖNEMLİ(ÖNCELİKLİ) ile/ve/değil/yerine/<>/>< DEĞERLİ

( Siyaset ve ticaretin itibar ettiği. İLE/VE/DEĞİL/YERİNE/<>/>< İlim ve irfanın itibar ettiği. )

( [not] IMPORTANT(PRIOR) vs./and/but/<>/>< PRECIOUS/VALUABLE
PRECIOUS/VALUABLE instead of IMPORTANT(PRIOR) )


- ÖNEMLİ ile/ve/fakat/||/<> AYRI


- ÖNEMLİ ile/ve/<> ÜZERİNDE DURULMASI GEREKEN


- ÖNEMSEME ile/||/<> VURGULAMA


- ÖNEMSEMEK ile/ve/||/<>/> BENİMSEMEK


- ÖNEMSEMEK ile CİDDİYE ALMAK


- [ne yazık ki]
ÖNEMSE(ME)MEK ile/ve/değil/||/<>/< ÇIKAR(SIZLIK)


- ONENESS vs. UNITY


- ÖNERGE ile/değil ÖNERME


- ÖNERİ ile/ve/<>/yerine ÇÖZÜM

( Burada/şurada/orada değil! Sende! )

( SUGGESTION vs./and/<> CONSEQUENCE
CONSEQUENCE instead of SUGGESTION )


- ÖNERİ ile/ve/||/<> "YOL GÖSTERMEK"


- ÖNERİLEN ile/ve OLAGELEN


- ÖNERME(KAZA, KAZİYE) ile KIYAS(BURHAN, [DEMONSTRATION])


- ÖNERME ile/ve/değil/||/<>/< KAVRAM


- ÖNERMEK ile/değil ÖNE SÜRMEK


- ÖNGÖREBİLDİĞİMİZ ...:
ORANDA ile/ve/||/<> DOĞRULTUDA


- ÖNGÖRÜ ile/değil/yerine AÇIKLAMA (OLARAK)


- ÖNGÖRÜ ile DURUGÖRÜ

( FORSIGHT/PREDICTION vs. CLAIRVOYANCE )


- ÖNGÖRÜ ile/ve İDDİA

( FORESIGHT vs./and ASSERTION )


- ÖNGÖRÜ ile/||/<> KESTİRİM


- ÖNGÖRÜ ile/ve/||/<> UFUK


- ÖNGÖRÜ ile/ve/değil/yerine/<> VERİ

( vs./and/||/<>/and/but/< DATA
DATA instead of FORECAST )


- ÖNGÖRÜ ile/ve YORUM


- ÖNGÖRÜLEBİLİR BİLİNMEYEN ile/ve/<> BİLİNEMEYECEK BİLİNMEYEN

( PRUDENT UNKNOWN vs./and/<> UNKNOWN WHICH IS NOT ABLE TO KNOW )


- ÖNGÖRÜLEBİLİR/LİK ile/ve/||/<> BİLİNEBİLİR/LİK


- ÖNGÖRÜSÜZLÜK ile/ve/< BİLGİSİZLİK/CEHALET

( CEHALET: Dönüp dolaşmak, sabitesi olmamak. )

( Cehalet diye bir şey yoktur, yalnızca dikkatsizlik ve ilgisizlik vardır. )

( Cehalet neden acı verici olsun? Acı verici durumlar ve sonu gelmez yanılgıların kaynağı olan arzu ve korkunun kökeninde o vardır. )

( Kederin nedeni, cehalettir. Mutluluk anlayışı izler. )

( Bilgisizliğin belirtisi, adâletsizlik ve trajediye olan inancın derinliğidir. )

( Üzüntü, zihinsel bir acıdır (ıstırap) ve acı, mutlaka dikkat ister. Ona dikkatinizi verdiğinizde, çağrı durur ve cehalet sorunu da kaybolur. )

( Bilmeyene yaraşan ceza, bilen birinden öğrenmektir. )

( Bilgisizlik, öğrenim ile de öğrenilir. )

( Meğer, cehalet, esaretten betermiş. )

( Cehalet, tahsil ile tahsil olunur. )

( There is nothing like ignorance, only inattention.
Why should ignorance be painful? It is at the root of all desire and fear, which are painful states and the source of endless errors.
Ignorance causes sorrow. Happiness follows understanding.
Worry is mental pain and pain is invariably a call for attention. The moment you give attention, the call for it ceases and the question of ignorance dissolves. )

( FORESIGHTLESSNESS vs./and/< IGNORANCE )


- ÖNKABUL ile/ve/değil/ne yazık ki/||/<>/< ÖNYARGI

( Çoğu kişi, zihinindeki önyargıları başka bir biçimde düzenlerken düşündüğünü zannetmektedir. )

( Önyargıları yok etmek, atom çekirdeğini parçalamaktan daha zordur. )

( PRE ACCEPTANCE vs. PREJUDICE )


- ONLAR ...:
"ANLARLARSA" değil ANLARSA

( Çoğuldan sonra tekrar çoğul eki gerekmez/fazlalıktır. )


- ÖNLEM ALMALI:
SEL ALMADAN ile/ve/||/<> YEL ALMADAN ile/ve/||/<> TOPRAK ALMADAN ile/ve/||/<> ALEV ALMADAN


- ÖNLEM ile/ve UYARI

( PRECAUTION vs./and CAUTION )


- ÖNLEME:
GENEL ile/ve/||/<> ÖZEL

( Topluma yönelik.[Koruma amacıyla.] İLE/VE/||/<> Kişiye yönelik.[Engel olabilmek üzere.] )

( Olumlu ya da olumsuz durumlar için. )


- ÖNLEME ile BASTIRMA

( TO PREVENT vs./and TO SURPASS )


- ÖNLEMEK ile/ve/||/<> ÖNÜNE GEÇMEK


- ONLY vs. ESPECIALLY


- ONLY ... vs. JUST ...


- [not] (ONLY) TO TALK THE PROBLEMS vs./and TO SEARCH/FIND SOLUTION FOR PROBLEMS


- ONMAK/ONAR ile/ve/||/<> ONAMAK

( Daha iyi bir duruma girmek, salah bulmak. | Eksiği kalmayıp gönül ferahlığına ermek, mutlu olmak. | Sayrılıktan, dertten kurtulmak, şifa bulmak, felâh bulmak, iflâh olmak. İLE Uygun bulma. )

( ONMAZ: İyilişme olanağı bulunmayan. )


- ONU DÜŞÜNMEK/HİSSETMEK ile/ve ONUN GİBİ DÜŞÜNMEK/HİSSETMEK

( Sevgi. İLE AŞK. )

( Sevgi. İLE Koşulsuz Sevgi. )


- ONUN/SENİN) GÜZELLİĞİNE BAKMAK ile/değil/yerine GÜZELLİĞE BAKMAK


- ONUN NEZDİNDE ile/yerine ONA GÖRE

( NEZD[Fars.]: Yan, kat. | Göre, nazarında, fikrince. )


- ONUR ve/||/<>/>/< FARKINDALIK


- ÖNYARGI ile/ve/||/<> GENELLEME

( Ne kadar genelleme yapılıyorsa düşünce de o derece yoktur. )

( PREJUDICE vs./and/||/<> GENERALIZATION )


- [ne yazık ki]
ÖNYARGI ile/ve/||/<> KUŞKU


- ÖNYARGI ile/ve/değil/yerine ÖN ANLAMA

( [not] PREJUDICE vs./and/but PRE-UNDERSTAND
PRE-UNDERSTAND instead of PREJUDICE )


- ÖNYARGI ile/değil/yerine/>< ÖNGÖRÜ


- ÖNYARGI ile/değil ÖNYARGIYA ÖNYARGI


- ÖNYARGI = PEŞİN HÜKÜM, FİKR-İ BATIL, İTİKAT-I BATIL = PREJUDICE[İng.] = PRÉJUGÉ[Fr.] = VORURTEIL[Alm.] = PRAEJUDICIUM[Lat.] = PERJUICIO[İsp.]


- ÖNYARGI ile/ve SAPLANTI

( PREJUDICE vs./and OBSESSION )

( ... ile/ve ZHI )


- (ÖN)YARGI ile/ve/||/<>/< SAVUNMA

( Savunma olmadan, yargı olmaz. )


- ÖNYARGI ile/ve/değil/||/<>/> SONUÇ ODAKLILIK


- ÖNYARGI ile TESPİT

( PREJUDICE vs. TO DETERMINE )


- ÖNYARGILARINI DÜZENLEMEK ile/değil/yerine/>< DÜŞÜNMEK


- ÖNYARGILARINI YENİDEN DÜZENLEMEK ile/değil/yerine DÜŞÜNMEK


- Önyargısız DİNLE!!!


- Önyargısız KONUŞ!!!


- OPEN vs. DIM/FAINT


- OPEN vs. OPENNESS


- OPENNESS vs. TRANSPARENCY


- OPEN(NESS) vs./and APPROPRIATE(NESS)


- OPITMAK/OPITMAQ ile OPRAMAK/OPRAMAQ ile OPRAQ
[<
Divân-ü Lugât-it-Türk]

( Bir şeyi gizlemek/saklamak. İLE Yıpranmak. İLE Paçavraya dönmüş giysi ya da benzeri nesne. )


- OPPORTUNITY vs./and AMBIENCE IN POTENTIAL


- (not OPPOSITE FROM) OPPOSITE TO


- OPPOSITE vs. INCONGRUOUS


- OPPOSITE vs. OTHER


- [not] OPPOSITE vs. OTHER TIP

( OTHER TIP instead of OPPOSITE )


- ORAN/TI/LI/LIK / NİSBÎ ile/ve/<> GÖRELİ/LİK / İZÂFİYET

( PROPORTION vs./and/<> RELATIVITY )


- [ne yazık ki]
ORANTISIZ GÜÇ ve/||/<>/< KÖR ŞİDDET


- ORANTISIZ GÜÇ ile/ve/||/<> ORANTISIZ HOŞGÖRÜ


- ORANTISIZ ÖFKE ile/değil/yerine ÖFKE


- ORANTISIZ ŞİDDET ve/<> ORANTISIZ GÜÇ


- ORDER vs./and REPETITION


- ORDİNO[İt.] değil/yerine/= BUYURGA/EMİR

( Bir poliçenin arkasına yazılan havale emri. | Tüccarın malını gümrükten çekebilmesi için gemi şirketinden, yük konşimentosuna karşılık verilen havale. | Denizcilik işletmelerinde, gemi adamlarını, gemilere atama belgesi. )


- ÖRF değil/yerine/= TÖRE/GELENEK


- ÖRFÎ ile HAKİKÎ ile NAZARÎ


- ÖRF-Ü ÂAM ile ÖRF-Ü HÂSS

( Sözlük anlamıyla. İLE Terim anlamıyla. )


- ORGANİK DÜŞÜNCE ile KATEGORİK DÜŞÜNCE


- ORGANİK DÜŞÜNCE ile SINIFSAL DÜŞÜNCE

( ORGANIC THOUGHT vs. CATEGORIC THOUGHT )


- ORGANİZATÖR değil/yerine/= DÜZENLEYİCİ


- ORGANİZATÖR değil/yerine/= ÖRGÜTLEYİCİ, DÜZENLEYİCİ


- ORGANİZMA ve KEMÂLÂT


- ÖRGEN BAĞIŞI ve/> KADAVRA[İt. < CADAVERE] BAĞIŞI

( TAHNÎT: Cesetlerin çürümemesi için içinin boşaltılıp ilâçlanması. )

( KADAVRA[İt. < CADAVERE]: Tıp öğretiminde, üzerinde çalışma yapılan ölü insan ya da hayvan gövdesi. )


- ÖRGENLER [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]


- ÖRGENLER [HEM PAYLAŞILABİLİR, HEM DE PAYLAŞILMAZ; NE PAYLAŞILIR, NE DE PAYLAŞILMAZ]


- ÖRGENLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]


- ÖRGENLER [PAYLAŞILIR/PAYLAŞILABİLİR]